ADALET BAKANLIĞI SESSİZLİĞE BÜRÜNMÜŞ DURUMDA



Benzer belgeler
F TİPİ HAPİSHANELERDE; HAK İHLALLERİ ARTARAK DEVAM EDİYOR, 45/1 SAYILI GENELGE İHLAL EDİLİYOR

LGBTİ MAHKUMLARA HAPİSHANEDE İŞKENCE GİBİ TECRİT

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mahpus Hasta Bölümü İnceleme Raporu

7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU

Ceza İnfaz Hukuku Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN

F TİPİ HAPİSHANELERDE; HAK İHLALLERİ ARTARAK DEVAM EDİYOR, 45/1 SAYILI GENELGE İHLAL EDİLİYOR

13.Mart Mah. Karaman Apt.Kat1/2 Yenişehir MARDİN Tel/faks

ULUSAL YARGI AĞI PROJESİ-II

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı

MAHPUS SAYISI: 246 BİN 416!

İNFAZ VE KORUMA MEMURU (GARDİYAN)

HÜKÜM GİYMEMİŞ BİR TUTUKLUNUN HASTANEYE SEVKİ (KISITLAMALI YA DA KISITLAMASIZ)

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ. Human Rights Association. Komeleya Mafén Mirovan MARDİN ŞUBESİ. 13.Mart Mah.karaman Apt. Kat1/2 Yenişehir MARDİN

ULUSAL YARGI AĞI PROJESİ-II

Trans Olmak Suç Değildir!

Cezaevi Çalışmaları. Sohbet hakkı

HAPİSHANELERDE TECRİT SÜRÜYOR; GENELGE UYGULANMIYOR!

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Ben gözaltına alındım - şimdi ne olacak?

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

İZMİR 1 NOLU F TİPİ YÜKSEK GÜVENLİKLİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU ZİYARET RAPORU

D.B. / Türkiye (33526/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI. Aşağıdaki metin kararın resmi olmayan özetidir. Özet

F TİPİ HAPİSHANELERDE TECRİT KALDIRILSIN! 10 SAATLİK SOHBET HAKKI UYGULANSIN!

Perşembe İzmir Gündemi

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

Prof. Dr. Aytuğ ATICI. CHP Mersin Milletvekili

EYLÜL-EKİM / 2005 HAK İHLALLERİ RAPORU:

ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR BİRER BİRER YARGIDAN DÖNÜYOR!

2 Kasım Sayın Bakan,

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

Karşılıksız Çek için Para ve Hapis Cezası Var

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

YÖNETİM KURULU 23 EYLÜL 2014 GÜNDEMİ

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

HAPİSTE SAĞLIK POLİTİKA BELGESİ

NEJAT İŞLER İSTANBUL'A SEVK EDİLDİ

istanbul TUTUKLU AİLELERİ BÜLTENİ Şubat 2009 Özel Sayısı

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı na

İsterlerse Hristiyan öğrencilerimize de din kültürü sorusu sorabiliriz

1-C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına, gereği için Hukuk İşleri Birimine tevdiine,

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Prof Dr Veysel Eroğlu:Aksaray Belediye Bakımevinde üretilen cins köpekler, öldüren ilaç listeton Son Güncelleme Çarşamba, 27 Mart :54

Davanın selameti için sürgün

NOT: 16 ŞUBAT 2017 PERŞEMBE 18 ŞUBAT 2017 CUMARTESİ

tellidetay.wordpress.com

19 GİRİŞ 19 Dört Duvar Arasında 'Sürek Avı'

İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİNE ÇIKAN ÖĞRENCİLERİN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİ SİSTEME GÖNDERMEK

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

ANKARA NIN OYLARI SEÇİM GÜNLÜĞÜ

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

Şikâyetinizle ilgili polis soruşturması hakkında itirazda bulunma

Sivil toplum KAMU HARCAMALARINI İZLİYOR

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

HİPERTANSİYON VE İLAÇLAR

HASTANE EMRİ İLE KISITLAMA OLMADAN HASTANEYE ALINMA

HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULAR İLE CEZA İNFAZ KURUMLARI PERSONELİNİN İAŞE YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç ve kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ELAĞIZ CEZAEVLERİ İNCELEME VE TESPİT RAPORU

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

ÜÇÜNCÜ KOLORDU KOMUTANLIĞI ÖZEL TİP ASKERİ CEZAEVİ VE TUTUKEVİ (HASDAL) İNCELEME RAPORU

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

DİŞ HEKİMLERİ İSYAN BAYRAĞINI ÇEKTİ

UYGULAMA 1 1. Aşama Şimdi bir öykü okuyacağım, bakalım bu öykü neler anlatıyor?

Sanık olarak tutuklandınız ve (polis) büro(sun)(y)a veya başka bir sorgulama yerine götürüldünüz. Haklarınız nelerdir?

yönelik tüm iyi niyetli girişimlerimiz sonuçsuz kalmış, KÖPEKÇİ SITKI köpek toplamaya devam etmiş, bakımevi ise gönüllülere çeşitli bahanelerle

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

Verordnung zur Umsetzung des Maßregelvollzugsgesetzes VO MRVG Disiplin Cezaları İnfaz Kanunu Uygulama Yönetmeliği (VO MRVG)

15/10/2015 TARİHLİ KURUL KARARLARI

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI EVRAK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Transkript:

ADALET BAKANLIĞI SESSİZLİĞE BÜRÜNMÜŞ DURUMDA Hapishanelerde yasaklar, disiplin cezaları, hak ihlalleri ile tecrit ağırlaştırılarak devam ediyor. Aylarca süren görüş yasakları, mektup yasakları ve keyfi uygulamalar ile tutsakların hakları bir bir ihlal ediliyor. 22 Ocak 2007 tarihi itibariyle Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge ise aradan geçen 5 ay içerisinde F Tipi Hapishanelerde uygulanmadı. Genelge yayınlanırken, bakanlık yetkilileri genelgenin hapishane yönetimlerine ulaşması ve yönetimlerin gerekli düzenlemeleri yapabilmeleri için yaklaşık 10 günlük bir süreye ihtiyaç olduğunu belirtiyorlardı. Bu süre gerek tutsaklar, gerekse de tutsak yakınları ve demokratik kitle örgütleri tarafından fazlasıyla tanındı. Ancak daha sonra görüldü ki, sorun açıkça direnişin kazanımını hazmedememektir. Bizzat Başbakan tarafından daha sonra 20 saate çıkarılacağı belirtilen ortak alan uygulaması, bırakın 20 saate çıkarmayı, 10 saatlik haliyle bile ısrarla uygulanmamaktadır. Bunun netleşmesiyle birlikte, gerek biz tutsak yakınları, gerekse de DKÖ ler, tecrite karşı avukatlar ve aydınlar Adalet Bakanlığını, genelgenin söz verildiği gibi uygulanması doğrultusunda uyardık. Ancak, bakanlık, bu girişimler karşısında da körsağır-dilsiz pozisyonundadır. Adalet Bakanlığı, ne hapishanelerde genelge konusunda sergilenen keyfiliği görmezden gelebilir, ne de sorular karşısında susabilir. Bir iktidarın niteliğini belirleyen en önemli unsurlardan biri, onun verdiği sözleri tutup tutmamasıdır. Tutsaklar, F Tipi hapishanelerde 7 yıldır bir araya gelmiyorlar, gerekirse bir süre daha gelmemeyi göze alırlar; tutsakların kaybedeceği bir şey yoktur; ama AKP iktidarı, verdiği sözleri tutmayan bir yalancı olarak geçecektir tarihe. Genelgenin uygulanması ve tecritin kaldırılarak tutsakların haklarına kavuşabilmesi için mücadelemiz sürecek sesimiz susmayacaktır. MAYIS / 2007 İSTANBUL TAYAD

KIRIKLAR F TİPİ HAPİSHANESİ Hapishane İdaresi tutsakların karşısına Genelgeyi uygulayamayız tavrıyla çıkmaya devam ediyor. BOLU F TİPİ HAPİSHANESİ Bolu F Tipinde bulunan tutsaklar, 13 Şubatta ilk kez sohbet alanına çıkmışlar. SİNCAN F TİPİ HAPİSHANESİNDE HAK İHLALLERİ Sincan F Tipinde ziyaretçilere yönelik baskılar artmış. Onlara potansiyel suçlu gözüyle bakılıp, iç çamaşırlarına kadar arama dayatılmış. Hüseyin ÖZARSLAN 11 Şubat 2007 tarihli mektubunda, haftada 2,5 saat sohbete çıkaracaklarını söylediklerini, temsilci arkadaşın da Genelgede 10 saat diye yazdığını ve düşünecekleri söylediğini yazıyor. Ancak genelgenin çıkmasının üstünden 5 ay geçmesine rağmen hala tutsaklar haklarından yararlanamamaktadır. Sincan Kadın Hapishanesi nde de tutsaklar, genelgenin uygulanması için başvurdular, ancak henüz genelge doğrultusunda hayata geçirilen bir uygulama yok. RABBENA HANEDAR IN 20 MART 2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; 12 Mart tarihinde yani yayınlanmasından 1,5 ay sonra Genelge sınırlı ve sorunlu uygulanmaya başlanmış. Genelgede haftada 10 saat açık bir şekilde yazarken, haftada 2,5 saat uygulanıyor. Her ayın ilk haftası açık görüş olduğu için sohbete çıkarmıyorlar. Bu nedenle haftada 10 saatlik sohbet ayda 7,5 saate çevrilmiş. Yani bu durumda, ayda 40 saat olması gerekirken ayda 7,5 saat tutsaklar iç görüş yapabiliyorlar. Ayrıca, Genelgede olmamasına karşın, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış tutsaklar diğer tutsaklardan ayrı olarak sohbete çıkarılmış. Nedeni sorulduğunda hapishane idaresi, Adalet Bakanlığına sorduklarını ve böyle yapmaları gerektiğini söylemişler. Böylece, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış 2

tutsaklar diğer tutsaklardan ayrı sohbete çıkarılmışlar. Diğerleri belirttikleri isimlerle 10 ar kişi olarak çıkarılmışlar. Ayrıca, Hapishane İdaresi aylık program düzenledik diyerek bir ay boyunca aynı kişilerle sohbete çıkmaya mecbur bırakıyor. MKP, MLKP, TİKB DİRENİŞ HAREKETİ davası tutsaklarına sohbete çıkacakları günler bildirilmesine karşın hiç sohbete çıkarılmamışlar. Mart ayının ikinci ve üçüncü haftası hapishane idaresi sohbete çıkışa mahsus yeni bir ayakkabı aramasına başlanmış. İdare, revire, hastaneye, mahkemeye, ziyarete, müdür görüşmesine gidişte ayakkabıyı zorla çıkarıp arama yaparken, sohbete çıkışta ayakkabınızı kendiniz çıkarın, biz çıkarmıyoruz dayatmasında bulunmuş. Sohbete çıkmayı engellemek için yapılan bu dayatmanın nedenini idari yetkililer, karar aldık böyle uygulanacak diye açıklamışlar. Ayrıca, sohbet alanlarında, tuvalet vb zorunlu ihtiyaçları karşılama olanağı yokmuş. Geçen hafta, bu ihtiyaç için hücreye giden tutuklu sohbete geri getirilmemiş. Tutsaklar, Genelgenin uygulanmasını engelleyen sorunları ve kısıtlamaları yetkili müdürle görüşememişler. Ya hapishanede yok denmiş ya da görüşecek denilip görüşülmemiş. HUKUKİ DAYANAĞI OLMAYAN YAYIN YASAKLARI VE SANSÜR UYGULAMALARI DA SÜRÜYOR Yürüyüş Dergisinin ve Gençlik Dergisinin istisnasız her sayısı sakıncalı ilan edilerek yasaklanmış. Son bir aylık sürede Eğitim Kurulu tarafından yasaklanan dergi ve kitapların listesi şöyle: - 01.02.2007 tarihli 2007/10 sayılı kararla Canım Feda isimli, Boran Yayınları tarafından çıkarılan kitap, - 05.02.2007 tarihli 2007/10 sayılı kararla Yürüyüş dergisinin 89. sayısı, - 15.02.2007 tarihli 2007/14 sayılı kararla Yürüyüş ün 90. ve 91. sayıları, - 05.03.2007 tarihli 2007/18 sayılı kararla Yürüyüş ün 93. sayısı, - 09.03.2007 tarihli 2007/20 sayılı kararla Ayşe Düzkan ın yazdığı Behiç Aşçı Kitabı isimli kitabı Eğitim Kurulu tarafından sakıncalı bulunup verilmemiştir. İnfaz Hakimliği de, itirazlarını birbirinin aynı kararlarla reddetmiş, bu yasak ve sansür kararları yasaya ve usule uygundur diyerek onaylamıştır. Sincan F Tipi nden Kaan Ünsal ın 14 Şubat 2007 tarihli Mektubundan aktarılanlar: Bu mektupla birlikte 3 adet karar gönderiyorum: Yürüyüş Dergisi nin 76, 77 ve 78 sayıları ile gençlik dergisinin 2 sayısının sakıncalı bulunması ile ilgili Eğitim Kurulu, Ankara İnfaz Hakimliği ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin Kararı. Cezaevi Eğitim Kurulu, hakkında toplatma, yasaklama kararı olmayan, bayilerde satılan, serbestçe dağıtılan bu dergilerin bize verilmemesi için karar aldı. ( ) 3

Yürüyüş Dergisini 64. sayıdan sonra yani 30 haftadır- okuyamadık. Sürekli buna benzer kararlarla dergilerden, kitaplardan yararlanmamız, okumamız engelleniyor. SAĞLIKLA İLGİLİ İHLALLER Sincan Hapishanesinin Hapishaneler Kampüsü haline getirilmesinden sonra 1 Nolu revirde doktor sıkıntısı hiç bitmemiş. Dolayısıyla, hasta olanların muayene olamaması, ilaç alamaması ve sevk yaptıramaması hep yaşanıyor. Yalnızca, diş protezi, kanal tedavisi ile ilgili rahatsızlıklar için oluşturulan hapishane içindeki merkezi polikliniğe götürülüyorlarmış. Bunun dışındaki bütün rahatsızlıklarla ilgili her türlü işlem (muayene, sevk, ilaç yazdırma) revirde ve haftanın iki günü (Salı ve Perşembe) çoğunlukla da yarım gün içinde yapılmaktaymış. Bu durum doğru dürüst muayenenin yapılamaması demektir. Muayene günleri de apar topar işlem yapılıp geçirilmekteymiş. Revir günü belirli olmasına rağmen tutsaklar dilekçe yazdıkları halde revire çıkarılmayalı, sorulduğunda doktor gitti denilen örnekler de az olmuyor. Örneğin: - Hüseyin Öztürk 27 Şubat günü, Selmani Özcan ve Ali Sinan Çağlar 13 Mart günü doktor gitti denilip çıkarılmayan tutsaklardan. - Musa Kurt un 5 Mart 2007 de, diş protezi için merkez polikliniğine götürülmesi gerekiyormuş. Arama yapan askeri personel, ayakkabısı olmadığı halde ayağının altını aramaya kalkmış. Tutsakların her zaman kabul etmedikleri için kendilerinin zorla ayaklarını kaldırıp detektörle yaptığı arama dayatmasında farklı bir şey yapılmış. Musa Kurt a ayağını kaldır denmiş. O da ayağını kaldırmayınca, sevke götürülmeyip geri bekleme hücresine konulmuş. Diğer iki tutsağın ayağını zorla kaldırıp arama yapan ama Musa Kurt a ayağını kaldır dayatmasında bulunan subay önce gardiyana muayene olmak istemedi diye tutanak tutmasını söylemiş. Yetmiyormuş gibi, bekleme hücresine gelip sanki doktormuş gibi Huzurda muayene olmayı kabul ediyor musun? diye soru sormuş. Her an herkese farklı bir uygulama dayatmada bulunulduğunun keyfiliğin bu denli pervasız düzeyde olduğunu gösteren örneklerden birisi de bu yaklaşımlar. - Doktor tarafından yazılan ilaçlar son beş aydır idare tarafından parasız karşılanıyor. Ama aynı genelgeyle düzenlenen ve aynı ilaçlar gibi karşılanması gereken gözlükleri yaptırmak (parasız) için 7 yıldır olduğu gibi kurul tarafından gözlük kullanması zorunludur raporu almayı dayatıyorlar. Doktor zaten bunu kullanması zorunlu olduğu için yazmış, göz doktorunun yazdığı reçetenin diğer herhangi bir doktor tarafından yazılan reçeteden hiçbir farkı yokmuş. Onları karşılarken kurul raporuna gerek olmadığı gibi göz doktorunun yazdığı reçete için de bir zorunluluk yok olmamalıdır dediklerinde tamam haklısınız demişler. Ama dayatmadan, bu keyfi uygulamadan vazgeçmemişler. Birinci müdür bundan sonra ilaçlar gibi yapılacak, kurul raporu istenmeyecek demesinin üzerinden 4 ay geçmiş ama uygulama değişmemiş. İki tutsağın parasız yaptırılması için 4 ay önce idareye verdikleri gözlük reçeteleri hala yaptırılmadığı gibi neden yaptırılmadığına dair resmi cevap da verilmemiş, belge de sunulmamış. - Erol Zavar ın Sağlık Durumu: Kanser hastası ve tedavisinin sürekli engellenmesi sonucu hastalık hayatını tehdit eder hale gelmiş durumda. Adli Tıp ın 4

Hapishanede tedavi edilebilir raporuna dayanılarak adeta ölüm dayatılmaktadır. Erol Zavar ın hastalığının hapishanede tedavi edilemeyecek, edilmediği çok açık olmasına bilinmesine rağmen yıllardır yapılan başvurular göz ardı edilerek cezasının infazının ertelenmesi, dışarıda tedavi olacağına kavuşması engellenmektedir. - 05.03.2007 tarihinde Sincan Hapishanesindeki bütün siyasi tutuklu ve hükümlüler olarak sorunu dile getirip, Erol Zavar ın tedavisinin yapılması için bir an önce harekete geçilmesini isteyen başvurularda bulunmuşlar. Adalet Bakanlığı, TBMM Başkanlığı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu, T.C. Başbakanlığı ve Türk Tabipler Birliğine başvurularda bulunmuşlar. Uzunca bir süre genel su sıkıntısı bahane edilerek soğuk ve sıcak su çok düzensiz ve çoğu zaman günde yarım saat verilmiş. Sıcak su hiç verilmemiş. Merkezi sisteme geçiş nedeniyle bunun yaşandığı, tamir edilmeye ve giderilmeye çalışıldığı söylenmesine rağmen giderilmemiş. İhtiyacı karşılayacak düzenli sıcak ve soğuk su verilmemesi üzerine tüm siyasi tutsaklar olarak 23 Şubatta suç duyurusunda bulunulmuştur. Aynı gün öğleden sonra sıcak ve soğuk su verilmeye başlanmış. Şimdi günün belli saatlerinde düzenli veriliyormuş. HABERLEŞME HAKKIYLA İLGİLİ İHLALLER Son 1 1,5 aylık süre içerisinde Deniz Demirkapı nın Rabbena Hanedar a, Kaan Ünsal a ve Hüseyin Özarslan a gönderdiği mektuplar için imha kararı alınmasına devam edilmiş. Bunun dışında, Nurcan Temel in Mustafa Gök e gönderdiği 27 Şubat tarihli taahhütlü mektuptan, olması gereken iki kart çıkmamış, çalınmış. Çalınan kartlarla ilgili Mustafa Gök, 05.03.2007 tarihinde Sincan Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuş. Kaan Ünsal ın İzmir Yeşilyurt Devlet Hastanesindeki Sevgi Saymaz a 01.03.2007 tarihinde gönderdiği faks Sevgi Saymaz a verilmemiştir. PTT Yeşilyurt Devlet Hastanesi mahkûm koğuşu gönderileri nöbetçi astsubay tarafından kabul edilmedi diyerek faksın alıcısına ulaştırılmadığını bildirmiş. Yine Musa Kurt un tahliye olduktan sonra 7 Mart ta Rabbena Hanedar ve Cem Göçer e gönderdiği faks Cem Göçer e 9 Martta verilmiş. Rabbena Hanedar a ise 14 Martta verilmiş. TEKİRDAĞ 1 NO.LU F TİPİ HAPİSHANESİNDE HAK İHLALLERİ FİKRET AKAR IN 03.03.2007 TARİHLİ FAKSINDAN; Tekirdağ Hapishanesinde zehirlenme görülmüştür. Tutsaklar baş ağrısı, mide bulantısı, kusma ve ishal gibi şikâyetlerle Revire çıkmışlardır. Bunun neden kaynaklandığı sudan mı, peynirden mi, idarenin verdiği yemeklerden mi veya kantinde satılan yiyeceklerden mi diye tutsaklara hiçbir bilgi verilmemiştir. 5

26 Marttan itibaren de Genelge uygulanmadığı için sohbete çıkmamaya başlamışlardır. CEM KOYUPINAR, HAKKI AKÇA VE ALİ KOYUPINAR IN 25 MART 2007 TARİHLİ FAKSLARI: Haftada 10 kişinin 10 saatlik bir sohbete çıkmasını öngören Genelge uygulanmamaktadır. 10 saat yerine haftada 2 saat ve 10 kişi yerine 4 kişi sohbete çıkartılmıştır. Bu yüzden tutsaklar 26 Martta Genelge uygulanana kadar sohbete çıkmama kararı almışlardır. EDİRNE F TİPİ HAPİSHANESİNDEKİ HAK İHLALLERİ CANİP TARHAN IN EDİRNE F TİPİNDEN GÖNDERDİĞİ 15.03.2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; Tayad başkanı Mehmet Güvel e gönderdiği 2 mektuptan birincisi verilmemiş. İkincisi ise ilk mektubun verilmemesiyle ilgili suç duyurusunu içeriyormuş. Ayrıca, birinci ziyaret cezası uygulamaya konmadan ikinci sohbet cezası verilmiş. Bununla ilgili suç duyurusunda bulunmuş. 6

NİSAN / 2007 HAK İHLALLERİ NİSAN AYINDA GENELGE İLE İLGİLİ GELİŞMELER F TİPLERİNDE KEYFİLİK Genelgenin öngördüğü ortak alana çıkma uygulaması birçok hapishanede hayata geçirilmiyor. Tekirdağ 2. No.lu F Tipindeki tutsaklardan Serdar Karaçelik 20 Mart 2007 tarihli mektubunda şunları belirtiyor: Mesele saat şu bu değil Zihniyet ortada ve Bakanlığın da 2 saatten bilgili var demiyorlar mı? İyi o zaman, baş başa yaparsınıza geldi Yani 3 kez çıktık, en son düşüncelerini öğrenmiş olduk. Şu an böyle gidecek dendi. Durum böyleydi Önceki gün yazarlara faks çekip durumu özetledik; öyle sürece yayıp saatle, sayıyla, biçimle uğraşacak durumda olmayız dedik. Tekirdağ da bulunan iki ayrı F tipi hapishanede de genelgenin tam olarak uygulanmaması, ortak alanlara çıkmama tavrıyla protesto ediliyor. KÜRKÇÜLER HAPİSHANESİ MÜDÜRÜ; GENELGEYİ UYGULAMAYACAĞIM. UYGULAMAYACAĞIMI BAKANLIK DA İYİ BİLİYOR. Adana Kürkçüler Hapishanesi nde de yeterli personelin bulunmaması ve cezaevi mimarisinin elverişli olmaması gerekçe gösterilerek, genelge uygulamaya geçirilmiyor. İHD Adana Şubesi Sekreteri Ethem Açıkalın tarafından yapılan açıklamada, tutuklu ve avukatların hapishane idaresine Genelgenin uygulanması için yaptığı başvurulara, idarenin Ben bu genelgeyi uygulamayacağım. Genelgeyi uygulamayacağımı Adalet Bakanlığı da iyi biliyor. Çünkü şartlar, koşullar ve mekân uygun değil. Personel de yetersiz cevabını verdiği belirtildi. Açıkalın, genelgeyi uygulamayarak suç işleyen hapishane idaresi hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. 7

ORTAK ALANA ÇIKARMAK İÇİN PERSONEL YOK AMA HER TÜRLÜ CEZAYI UYGULAMAK İÇİN PERSONEL ÇOK! Tekirdağ 2. No.lu F Tipi nde 19 Aralık ın yıldönümünde yaptıkları açlık grevinden dolayı, tutsaklara verilen 3 ay sosyal etkinlik cezası uygulamaya başladı. İmralı da tutulan Abdullah Öcalan ın zehirlenmesini protesto etmek için üç gün açlık grevi yapan Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesi ndeki 55 PKK lı tutsak ile 2. No.lu F Tipi Hapishanesi ndeki 120 PKK lı tutsağa 3 ay görüşe çıkmama ve mektuplaşmama cezası verildi. Bunun dışında suların keyfi olarak kesilmesi, Kürtçe bilen personel olmadığı gerekçesiyle Kürtçe Kitapların alınmaması da hapishanenin keyfi uygulamaları arasında. İzmir Kırıklar 1 No.lu F Tipi Hapishanesi nde kalan 13 PKK li tutukluya, Adalet Bakanlığı na gönderdikleri dilekçelerde Abdullah Öcalan a Sayın diye hitap ettikleri gerekçesiyle 1 ay tüm etkinliklerden men cezası verildi. Aynı gerekçeyle Bingöl M Tipi Hapishanesi ndeki PKK li tutuklulara da 1 ay görüş yasağı ile spor ve kültürel faaliyetlerden men cezası verildi. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi nde, daha önce, Lübnan a asker gönderilmesini protesto etmek için açlık grevi yapan tutuklulara 3 ay görüş cezası verildi. Tutuklular, her defasında yaptıkları gibi bu haksız ve gayri meşru cezaya da itiraz ettiler. Ancak itirazlar çeşitli bahanelerle cezanın arttırılmasına gerekçe yapıldı. Sonuçta, üst üste binen bu cezalar nedeniyle bir yılı aşkın süre boyunca görüşe çıkması engellenen tutsaklar var. Hapishane İdaresi, tutsak yakınlarının bu duruma tepkileri karşısında Çocuklarınızı ikna edin, slogan atmasınlar açlık grevi yapmasınlar görüştürelim diye demagoji yaparak, yasaklardan kendi keyfi yönetimlerinin sorumlu olduğunu gizlemeye çalışıyor. GENELGE YOK, İŞKENCE VAR! Bir başka açıklama ise, Adana TAYAD lı Aileler tarafından 20 Nisan günü Adana Adliyesi arkasında yapıldı. 8

Açıklamada, 6 Nisan da Adana polisinin komplosu sonucu tutuklanarak Kürkçüler F Tipi Hapishanesine götürülen Emrah Yayla ya, hapishaneye girdiği sırada dayatılan onursuzca arama ve işkencelere yer verildi. Basın açıklamasında konuşan Şemsettin Kalkan, Ülkemizde hapishaneler geçmişten bugüne; her zaman hukuksuzluğun, adaletsizliğin, katliamların, işkencelerin en koyu haliyle sürdürüldüğü yerler olmuştur diye konuştu. 122 şehit, yüzlerce sakat ile çıkarılan genelgenin aylar geçmesine karşın tam olarak uygulanmadığını belirten Kalkan, bu keyfiliklerin en fazla yaşandığı yerlerden birinin de Adana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi olduğunu kaydetti. Tutsakların girişte Hoş geldin dayağı ile karşılandığını, tedavilerinin yapılmadığını, avukatlarla ve ailelerle görüşmelerin keyfi uygulamalarla engellendiğini belirten Kalkan, Emrah Yayla nın yaşadıklarına ilişkin bilgi verdi. Zeynep Yayla nın da oğlunun yaşadıklarını anlattığı açıklamaya DHP, Mücadele Birliği ve İşçi Mücadelesi de destek verdi. ZEYNEP YAYLA OĞLUNUN YAŞADIĞI İŞKENCELERİ ANLATIYOR Kürkçüler F Tipi Hapishanesinde tutsak olan Emrah Yayla nın annesi Zeynep Yayla, oğlunun tutuklanması sonrası yaşadıklarını şu şekilde anlattı: Oğlumun görüşüne gittim ama gardiyanlar çıkartmadı. Ayakkabı aramasından sonra tekrar ayakkabısını giymediği için çıkartılmıyormuş. Ben de gardiyanlara bu konuyu cezaevi müdürüyle görüşmek istediğimi söyledim. Müdürle görüştüm. Müdür bana, yaptıkları uygulamaya kimsenin karşı gelmediğini, sadece oğlumun uygulamaya karşı geldiğini söyledi. Ben de ayakkabısını çıkartıp gelmeme için bir genelge mi var? Hücreden hani, yüksek güvenlikli dediğiniz yerden çıkartılırken ayakkabı aramanızı anlamış değilim ve sizin bilmeniz gerekir 7 senedir bizim evlatlarımız tecritle mücadele ediyor, 122 evladımızı kaybettik bu uğurda. Oğlumun sağlığından endişe duyuyorum. Ölüsünü ya da dirisini görmek istiyorum. Ben bir anneyim siz de müdürsünüz. Bu sorunu çözmek bizim elimizde dedim. Bu ısrarların üzerine bir kereye mahsus olmak üzere oğlumun ayakkabısı olmadan görüştürüleceğini söyledi. Bu şekilde görüşebildim. FALAKA İŞKENCESİ Görüşmeye başladığımda 1 saat görüş hakkımın yarım saati kalmıştı. Oğlumun anlattıklarından sonra düşündüklerimde haklı çıktığımı gördüm. 9

8 Nisan günü hapishane girişinde onursuz arama, küfürler, kaba dayak, su hortumuyla falakaya yatırılmış. Yapılan işkence esnasında başına aldığı darbeyle hiçbir şey hissetmemiş. Ve iki gün ayağının üstüne basamamış. Hala başının döndüğünü söylüyor. Ayakkabı sorunundan kaynaklı talep ettiği halde, doktora, savcıya çıkarılmamış. Verdiği dilekçeler kabul edilmeyip yırtılmış. Bunun üzerine de suç duyurusunda bulunmuş. BELGENİZ VAR MI? Oğlumla yaptığım görüşmeden sonra gardiyana neden buralarda insanlara falaka yaptıklarını sordum. Gardiyan elinizde belge mi var dedi. Ben de bu bir insanlık suçudur dedim. Bu yaptıkları insanlık suçu üzerine Adana İHD ve birçok kuruma oğlumun yaşadıklarını anlattım, ayrıca, Adana Adliyesi önünde gelişmeleri TAYAD lı ailelere aktırdım. Savcılığa suç duyurusunda bulundum. Buradan bir kez daha ifade ediyorum. Oğlumun başına geleceklerden en başta Kürkçüler F Tipi Hapishane İdaresi, Cezaevi Savcısı, Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğü ve Adalet Bakanı sorumludur. HÜCREDE TEK BAŞINA! Doktora gitmesi hala keyfi bir biçimde engelleniyor. Ve hala ara ara baygınlık geçiriyor oğlum. Tek başına bir hücrede bulunuyor. Yanında kimse yok. Yanındaki hücresindekiyle ortak havalandırması olmasına rağmen havalandırmaya 4 er saat ayrı ayrı çıkarılıyorlar. Zaten oğlum iktidar uşaklarının planladığı bir komployla tutuklanmıştır. Bu ne ilk ne de sondur. Oğlum daha önce defalarca hapishaneye girip çıkmıştır. Oğlum Emrah ın tutuklanma sayısını ben bile unuttum. İşte oğlum iyiyi istediği için düşüncesinden kaynaklı komplolar kurabiliyorlar. Ben oğlumla gurur duyuyorum. İki oğlum var ikisi de hapishanede, hatırlarsınız 2006 nın sonunda İstanbul da yine komplo kurarak, yasal yerleri basarak insanlar tutuklanmıştı. İşte diğer oğlum da orada tutuklanmıştı. Demokratik mücadele verdikleri için oğullarım tutuklandılar. Ve ben biliyorum ki, ikisi de kararlı ve bu düzenin insanı olmadıkları için ben oğullarımı çok seviyorum. Düşüncelerini daha da çok seviyorum. ELBİSTAN HAPİSHANESİNDE HAK İHLALLERİ TALAT ŞANLI NIN 04.04.2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; 10

Elbistan Hapishanesinde bulunan tutsaklardan, Ali Topaloğlu Adana F Tipinden, Talat Şanlı ve Yusuf Kenan Dinçer de Malatya E Tipinden istekleri dışında Elbistan Hapishanesine sevk edilmişler. Geldikleri zaman 3 kişiye uygun oda talebinde bulunmuşlar. İdare Hapishanenin yoğun olması ve boş yer olmaması gerekçesiyle taleplerini yerine getirmemiş. Taleplerini bir kaç kez yinelemişler ama İdare oyalama yoluna gitmiş. Son günlerde gelen yeni tutsaklarla oda çok kalabalıklaşmış. Yaşanmaz bir hal almış. Bu durumda, İdareden yeniden oda istemişler.. İdarenin önerdiği oda tam tersi hapishanenin diğer ucundaymış. Eğer oraya giderlerse herkesten tamamen tecrit olacaklarmış. Bu yüzden İdareden başka bir oda talebinde bulunmuşlar. Ancak bu talepleri hapishane idaresinin ve savcısının sert tepkisiyle reddedilmiş. Onlar da o odanın hem sağlık açısından hem de tecrit altında bulunacakları açısından üzerlerinde olumsuz etki bırakacağını söylemişlerdir. Ama İdare: Biz size oda verdik. İster geçer ister geçmezsiniz. Siz bilirsiniz demiş. C 5 koğuşunda kalma koşulları olmadığından, İdarenin verdiği münadiye bölümlerine geçmek zorunda kalmışlar. Şu an da üçü de tek tek hücrelerde kalıyorlar. Kaldıkları hücreler 4 metrekare olup, tuvalet içeride ve kapısı yoktur. Hücreler kötü, pis ve insanın yaşayamayacağı biçimdedir. İnsan sağlığına karşı olan bu hücreler aslında ağır disiplin cezası alanlar için yapılmıştır. Yasal olarak da böyledir. Onların disiplin cezaları olmamasına rağmen onlar dört gündür bu hücrelerde ısrarla tutulmaktadırlar. Penceresi dahi olmayan bu hücrelerde dört günde dahi sağlıklarında belirgin bir etki görülmüştür. Sürekli baş ağrısı, bacaklarında hareketsizlikten sürekli şiddetli ağrılar, yemek yiyememe, uykusuzluk vb sorunlar baş göstermiştir. Cumhuriyet Savcısına verdiği dilekçede de belirttiği gibi, şu an bulundukları olumsuz ortamdan kaynaklı oluşabilecek sağlık sorunu ya da başka herhangi bir olumsuzluktan bu ortamı yaratan ve ısrarla bu ortamda kalmalarını isteyen hapishane idaresi sorumlu olacaktır. TALAT ŞANLI NIN 09.04.2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; Bu tarihte hala 10 gündür tek kişilik hücrelerde tutulmaya devam ediyorlarmış.idare, bunu hiçbir geçerli neden olmadan, disiplin cezası olmadan ve mahkeme kararı olmadan keyfi olarak uyguluyor. Tutuklular, bütün olanakları gasp edilmiş bir şekilde tek kişilik hücrelerde bulunuyorlarmış. Bir önceki hafta bununla ilgili Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar ve şu anki olumsuz koşullardan kaynaklı yaşanabilecek herhangi bir sağlık sorunu ve başka olumsuzluklardan bu durumu yaratan hapishane idaresinin sorumlu olacağını belirtmişler. Yeniden İdareye yeni bir oda istediklerini belirtmişler. Talat Şanlı Hapishane Müdürüyle görüşmüş ve taleplerini iletmiş. Kaldıkları koğuşun koşullarını anlatmış. Müdür de daha önceki gerekçeleri sıralamış. Talat Şanlı koşullarını yeniden belirterek acilen yeni bir oda istediklerini ve artık oyalanmak istemedikleri söylemiş. Görüşmeden iki gün sonra, PKK temsilcisiyle kendilerine haber gönderilmiş. PKK temsilcisi kapı mazgalından İdarenin onlara oda vereceğiz, isterlerse oraya geçsinler 11

dediğini iletmiş. Odanın durumunu bilmeden kabul etmişler. Ama bu odanın durumunu bilen PKK lılar oraya gitmemelerini, giderlerse her şeyden tamamen tecrit olacaklarını ve sağlık açısından da kötü olacağını söylemişler. Ama bu arada onların bu odayı kabul ettikleri haberi idareye ulaşmış. Gardiyanlar hemen gelmişler ve dilekçe istemeden onları götürmeye gelmişler. Talat Şanlıda Müdürle bir kez daha görüşmek istediğini belirterek gardiyanları geri göndermiş. 30 Martta anmalarını ve kutlamalarını yaptıktan sonra bu konuyu konuşmak için yeniden müdüre çıkmış. Siyasi tutsakların bulunduğu C Blokta oda istediklerini oysa idarenin D Blokta oda verdiklerini. D Bloğun hapishanenin en dibinde olduğunu, gürültülü ve sağlık koşullarına uygun olmadığını insani bir biçimde anlatmış. Ama Müdürün cevabı çok sert olmuş. Şöyle demiş: Ne demek biz size oda verdik. Sen de önce geçeriz dedin, şimdi sözünde durmuyorsun, verdiğim yere geçiyorsan geç yoksa da sen bilirsin. Talat Şanlı da: O zaman biz de müşadiyelere geçelim. Ne yapalım? Şu an kaldığımız yerde söylediğim gibi kalma imkânınız yok. Siz de başka yer vermiyorsunuz. Demiş. Müdür de ona: Ne yaparsan yap, ver dilekçeyi geçiyorsan geç nereye istiyorsan demiş. Ve görüşme böyle bitmiş. Aynı gün müşadiyelere geçmişler. Sorunu bir kez de Cezaevi Savcısıyla görüşmek için dilekçe vererek 2 Nisan pazartesi günü Savcıya çıkmış. Savcıyla birlikte Cezaevi Müdürü ve Başgardiyanlar hepsi orada toplanmışlar. Durumu savcıya anlatmış. Savcı önce olumlu yaklaşmış. Ancak, araya cezaevi Müdürleri girerek, Talat Şanlı nın dayatmacı olduğu, kendilerine farklı bir uygula istediğini, geldiklerinde hapishanenin verdiği kimlikleri almadıklarını ve sürekli sorun çıkardıklarını söyleyerek savcıyı etkilemeye ve yönlendirmeye çalışmışlar. Ve başarılı da olmuşlar. Bundan sonra savcı yaklaşımını değiştirmiş. Şöyle demiş: Evet, size oda verilmiş. Kabul etmiyorum diyemezsiniz. Bu cezaevini siz değil biz yönetiyoruz. Başka oda verme durumumuz yok. Yapacak bir şeyimiz de yok. Talat Şanlı da şu an bulundukları ortamı kendilerinin istemediklerini ve orada kalmak istemediklerini ve olabilecek her türlü olumsuzluktan kendilerinin sorumlu olacaklarını söylemiş. Onlar sadece uygun bir oda istemişler. Sonuç olarak, hiçbir disiplin kurulu cezası ve herhangi bir Mahkeme kararı olmadan 10 Nisan 2007 itibariyle, 10 gündür bu şekilde hücrelerde tutuluyorlar. Bunun için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar. SİNCAN KADIN KAPALI HAPİSHANESİNDEKİ HAK İHLALLERİ SİNCAN KADIN KAPALI HAPİSHANESİNDEN NURCAN TEMEL İN 03.04.2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; Ebru Benek in 5 Mart tarihinde göndermek istediği 3 mektup karalanarak gönderilmiş. Karalamaya itiraz etmişler. Karalanan kelimelerden birisi, karanfillerimizin sıcaklığıyla imiş. Karalanan diğer kelimeler de benzermiş. 12

- 28 Mart tarihinde Melek Serin in Filiz Gencer e göndermek istediği mektubun bir parçasının tamamının devleti küçük düşürücü, örgüt ve örgüt elemanlarını yüceltici ibareler olduğundan gönderilmemesine karar verilmiş. Zarfın içindeki diğer parçanın ise uzun soluklu, destansı yürüyüşümüzle, dosta düşmana bir kez daha gösterdik ki direnen kazanır. Karanfillerimizin yol göstericiliğinde kazanacağız. İbarelerinin sakıncalı bulunduğundan üzerinin karalanarak mahalline gönderilmesine karar verilmiş. Mektup okuma komisyonunun yukarıda söz ettiği kelimenin hiç biri Melek Serin in mektubunda geçmemiş. 2 Nisanda itiraz etmişler. - Nurcan Temel in 28 Mart tarihinde göndermek istediği 20 adet mektubu yine benzer gerekçelerle (örgüt ve örgüt elemanlarını övdüğü gerekçesiyle) tamamı sakıncalı bulunup gönderilmemiş. 30 Martta itiraz etmiş. - Postalanan taahhütlü mektupların da gönderi kâğıtları, hesap dökümleri verilmiyormuş. Verilmesi için idareyle birçok kez konuşmuşlar. Sonuç alamayınca Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar. Aynı zamanda PTT Genel Müdürlüğüne de yazmışlar. 03.04.2007 yeni bir gelişme olmuş. Mektup görevlisi bundan sonra taahhütlü mektup gönderemeyeceklerini söylemiş. SOHBET alanına üç kez çıkmışlar. Genelgeyi en geri şekilde uygulamak istemişler. Önce İdarenin gözlem kurulunun bir kararını getirmişler. Karar şöyleymiş: Görüşle 7 kişilik gruplar halinde, haftada iki saat yapılacak, Görüşme sırasında tutuklu ve hükümlüler yanlarına hiçbir eşya alamayacak (Su ve peçete de dahil) Görüşme boş bir hücrenin havalandırmasında yapılacak. İlk sohbete 14 Martta çıkmışlar. Hücreden çıkarken ayakkabılarını aramak istemişler. Hücreden ayakkabısız çıkmışlar ve onursuz aramayı protesto etmişler. İki gün sonra 14 15 Mart tarihinde slogan attıkları gerekçesiyle soruşturma açılmış. Oysa 14 Mart tarihinde sohbet alanına gidiş sırasında herhangi bir yere giderken yaşananlardan farklı bir şey yaşanmamış. 15 Mart tarihinde ise hücreden çıkmamış ve slogan atmamışlar. Soruşturma kâğıtlarında slogan attıkları iddia ediliyor ama sloganların ne olduğu dahi belli değilmiş. Sloganları yazmaya dahi gerek duymadan Ebru Benek e 3 ay iletişim yasağı Nurcan Temel e de 3 ay görüş cezası verilmiş. 3 Nisan da cezalara itiraz etmişler. Genel aramalara üst aramasına ek olarak ayakkabılarını da çıkararak aramak istiyorlarmış. Onursuz aramayı kabul etmeyince her aramada sorun çıkıyormuş. Geçen ay yapılan aramada gardiyanlarla kısa süreli bir arbede yaşanmış ve gardiyanlar hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar. En son 30 Martta genel arama yapılmış. Arama sırasında hapishane idaresinin vermiş olduğu panoya asılı olan fotoğraf ve resimleri almak istemişler. Tutsaklar, resimlerin yasal olduğunu ifade etmişler. Resimleri alırlarken Ebru tartaklanmış. 2 Nisanda Ebru Benek, Melek Serin ve Nurcan Temel e Personele saldırmak ve slogan atmaktan soruşturma açılmış. Oysa onların gardiyanlara saldırması mümkün değilmiş. Fiziksel olarak onlar 20 gardiyana saldıramazlar. Zaten arama sırasında Melek Serin ve Nurcan Temel yukarıdaymışlar ve olay alt katta geçmiş. O ikisi gardiyanlarla hiç muhatap olmamalarına karşın üçüne birden soruşturma açılmış. Cezalar henüz gelmemiş. Onların dışında diğer hücrelere de aramadan kaynaklı soruşturma açılmış. 13

TEKİRDAĞ 1 NO. LU F TİPİ HAPİSHANESİNDEKİ HAK İHLALLERİ MEHMET YAYLA NIN 21.04.2007 TARİHLİ MEKTUBU: YÜRÜYÜŞ DERGİSİNİN 100. SAYISI, Dergi hakkında hiçbir toplatma kararı olmamasına karşın tutuklulara verilmemiş. Genelge uygulanmaya başlanmış. Genelde gruplar 9 kişi üç hücrenin birleşmesinden meydana geliyormuş. 3 saat, 3,5 saat ve 3,5 ten oluşan 10 saat oluşan 3 gün oluyor. Yalnız sıcak su ve lavobaya gidememe sorunları yaşanıyormuş. Zaten haftada 2 saat verilen sıcak suyun 1 saati gidiyormuş. Tuvalete gidince de tekrar sohbet yapılan yere dönülmüyormuş. Alaattin ÖGET isimli tutsak kendisini ve hücresini yakarak intihar girişiminde bulunmuş. Tedavisi yapılıp hastanede tutulması gereken bu kişi, hala F Tipi hapishanede tek kişilik hücrede tutuluyormuş. TEKİRDAĞ 2 NO LU F TİPİ HAPİSHANESİNDEKİ HAK İHLALLERİ SERDAR KARAÇELİK İN 24 NİSAN 2007 TARİHLİ FAKSI: 20 Nisanda taahhütlü bir mektup yazarak Mart-Nisan aylarında yaşanan hak gasplarını, keyfi uygulama ve saldırıları aktarmak istemişler. Ama Hapishane İdaresi hapishaneyi karalama, güvenliği tehlikeye düşürme, hedef gösterme, olmayan saldırılarıfiziki müdahaleleri varmış gibi yansıtmaya çalışmaktan dolayı bu mektubu göndermeme kararı almışlar. Oysa mektupta yazan her şey gerçektir. Bunların hepsi Cumhuriyet Savcılığına, Meclis İnsan Hakları Başkanlığına, İstanbul Barosuna ve Çağdaş Hukukçular Derneği vb kurumlara yazılıp gönderilmiştir ve inceleme istenmiştir. Mektupta, saldırı örnekleri, keyfi uygulamalar, arama adı altında yapılan talanlar, hücreye dökülen çöpler, tedavisi engellenen arkadaşlar, akmayan sular, haksızca açılan soruşturmalar isimler, tarihlerle birlikte vardı. Bu uygulamalar hala devam ediyor. EDİRNE F TİPİ HAPİSHANESİNDE HAK İHLALLERİ SEZGİN ZENGİN İN 09.04.2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN; Sezgin Zengin, Canip Tarhan ve Onur Urbay a soruşturmalar açılmış. 09.02.2007 tarihinde disiplin soruşturması açılmış. Açılan disiplin soruşturmasının gerekçesi ise 14

Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek, Gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak ve Aramaya karşı çıkmak. Onlara açılan disiplin soruşturmalarının sonucunda 5 gün hücre hapis cezası, ve 128 milyon para cezası verilmiş. Sezgin Zengin de bu cezalara karşı 30.03.2007 de Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz etmiş. Ama Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiş olduğu itiraz dilekçelerine red cevabı gelmiş. 09.04.2007 tarihinde gelen red cevabıyla birlikte 10.04.2007 ile 10.06.2007 tarihleri arasında ziyaretçi kabulünden yoksun bırakıldı. Ayrıca, ona verilen 5 gün hücre hapsi ne zaman yürürlüğe sokulacak bilmiyor. Bandan başka, aynı hapishanede bulunup farklı yerlerde kaldığı arkadaşı Burhan Gül e gönderdiği Masala, Vız Gelir ve Nüktedan adlı karikatür dergilerinden Nüktedan adlı karikatür dergisine Devlet Büyüklerini küçük düşürücü ve alay edici ifadeler olduğu gerekçesiyle alıkonulmuştur. Oysa alıkonulan Nüktedan adlı karikatür dergisi Uşak Hapishanesinden gelmiş. Uşak Hapishanesinin okuma komisyonunun mührüyle çıkmış. Oradan ve onlara verilmeden önce Edirne Hapishanesinin okuma komisyonunun elinden geçip verilmiş. Buraya kadar bir sorun yokmuş. Ama Sezgin Zengin başka blokta bulunan Burhan Gül isimli arkadaşına gönderince sorun çıkmış. Nurzet GÜNAL, Canip TARHAN ve Burhan GÜL aynı hücrede kalıyorlar. Üçüne de, hücreye kondukları 16 Mart 2007 tarihinden beri yastık ve sandalye verilmiyor. Verilmeme gerekçesi olarak: Depoda kalmadı, ödenek yok. Denilmiş ve parayla kantinden satın almaları istenmiş. Bu konuda, Cezaevi İdaresine, Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar. En son 9 Nisan günü de Adalet Bakanlığına başvurmuşlar. Tüm faaliyetlerini yatak üstünde yapmak zorunda kalıyorlarmış ve yatamıyorlarmış. 24 saat boyunca ya ayakta ya da yatakta durmak zorunda bırakılıyorlarmış. BEKİR ŞİMŞEK İN 24 NİSAN 2007 TARİHLİ MEKTUBU: Adalet Bakanlığının 2 Ocakta yayınladığı, haftada 10 saatlik tredmana bağlı olmaksızın uygulanacak sohbet genelgesi bu hapishanede halen uygulanmıyormuş. 2 Nisan tarihinde hem Hapishane İdaresine hem de Adalet Bakanlığına genelgenin uygulanması için dilekçe vermişler. Onlardan bir hafta sonra da diğer tutsaklar dilekçe vermişler ama halen yanıt verilmemiş. Tutsakların 1. Müdürle görüşmesinde Müdür ; Yer sorunu ve personel yetersizliği nedeniyle 10 saat uygulayamayız. Önümüzdeki ay 4 saate çıkarmayı düşünüyoruz ama sizler onu da kabul etmezsiniz demiş! Nisan ayında Edirne Hapishanesinde şu anons yapılmış: Hükümlü ve tutukluların dikkatine! Geçen ayın ve bu ayın elektrik faturalarını ödemeyenlerin elektrikleri kesilecektir. Duyurulur! Bu konuda, özellikle, Adli tutuklu ve hükümlüler ödeme zorluğu çekiyorlar ve zaman zaman kaçak elektrik kullanıyorlarmış. Bu tespit edilince de mahkemeye veriliyorlarmış. Bu nedenle yüzlü sayılara yakın kişi mahkemelik durumda. 15

Telefon haklarını kullanmaya gelince, Bekir Şimşek ailesinden gerekli belgeleri istemiş. Belgeler gelmiş. Belgeleri idareye vermiş. Soy ismin yazımında Bilgisayar ş ve i harfi yerine garip işaretler yazmış. Bu yüzden İdare belgeleri kabul etmiyormuş. Görevliye açıklamasına ve Vukuatlı nüfus örneğini de vermesine karşın görevli Evet öyle, ama kabul edemiyoruz dan başka bir şey söylemiyormuş. Bekir Şimşek İdarenin bu tavrı yüzünden telefon hakkını kullanamıyor. Nisan ayında, Yürüyüş Dergisinin 97, 99, 100 sayıları Eğitim Kurulu kararıyla verilmemiş. Eğitim Kurulundaki kişilerin meslekleri şöyledir: Kurum Müdürü: 2. Müdür, öğretmen, psikolog, Doktor, Sosyal Hizmet Uzmanı, İnfaz Koruma Memuru. Bu kişiler F Tipi Hapishanelerde tecrit ve tredman uygulamasından sorumlu ve görevli kişilerdir. Bunların keyfi uygulamalarına nisan ayı içinde bir örnek daha verilmiş. O da şudur: İki yıl önce Uşak Hapishanesinden Nüktedan isimli bir dergi Eğitim Kurulu tarafından sakıncalı bulunmamış ve Hacı Demir e verilmiş. Ancak, bu ay içerisinde, aynı dergi hapishane içinde başka bir arkadaşımıza posta yoluyla gönderildiğinde Eğitim Kurulu tarafından Dergiye Devlet büyüklerine hakaret içermektedir denilerek el konulmuş. Yani aynı dergi iki yıl önce hakaret içermezken şimdi hakaret içeriyormuş. SİNCAN 1 NO.LU F TİPİ HAPİSHANESİNDE HAK İHLALLERİ RABBENA HANEDAR IN 24 NİSAN 2007 TARİHLİ MEKTUBUNDAN ; Genelge uygulanmamaya devam ediyor. Haftada 10 saatlik sohbet görüşmesini öngören Genelge haftada 2,5 saat olarak uygulanmak isteniyormuş. İdare sohbet için kullanılacak alanları kullanmayıp yer yok diyormuş. Dört tane büyük alanın ikisi kullanılıp ikisi boş bırakılıyormuş. Gerekçeleri de camdan tutsakların birbirlerini görmeleriymiş. MKP ve TKP/M-L davası tutsakları hariç diğer tutklular 12.04.2007 tarihinde genelgeyi uygulamayanlar hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar. Genelgede öngörülen haftada on saatlik sohbet haklarını kullanmak için koşulların sağlanmasını istemişler. Hastane sevklerinde, hastane muayene sırasında kelepçeli muayene tutsaklara dayatılmakta. Bu nedenle tutsakların tedavi hakkı engellenmektedir. Hastane sevklerinde ringin içinde radyonun sesi yüksek açılıyormuş. Kısılması veya kapatılması istendiği zaman ses daha da yükseltiliyormuş. Tutsakların çıplak ayak olmalarına rağmen yine de ayakaltları zorla aranıyormuş. Bazen de ayağını kendin kaldır dayatması yapılarak hastane sevkleri engelleniyormuş.. 16

Ali Osman KÖSE nin 18 Mart 2007 de Edirne F Tipi Hapishanesinden Sincan 1 No.lu F Tipi hapishanesindeki Rabbena Hanedar a gönderdiği içinde fotoğraf bulunan taahhütlü mektup Rabbena Hanedar ın eline ulaşmamış, geri de gitmemiş, kaybolmuş. İhsan Cibelik e akrabası Fikret Cibelik tarafından Samsun dan gönderilen mektupların birinde özellikle belirtilmiş olan 8 mektup + 4 fotoğraf ibaresine rağmen zarfın içinden fotoğraf çıkmamış. Sorulmuş. Bilmediklerini söylemişler. Bunun üzerine İhsan Cibelik 5 Nisan 2007 de Cumhuriyet Savcılığı na suç duyurusunda bulunmuş. Cem Göçer tarafından postaya verilen bütün denetimlerden geçirilmiş, sansür kararı verilen kısımları aktarılan kısımları çıkarılmış Vız Gelir dergileri alıcısına bazı sayfaları yırtılarak teslim edilmiş. Bu yüzden, 30 Mart 2007 tarihinde Cumhuriyet Savcısına suç duyurusunda bulunulmuş. Disiplin Kurulu sansür, Eğitim Kurulu yayın yasağı kararları almayı aralıksız sürdürüyormuş. İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi de bu keyfi ve hukuksuz sansür ve yayın yasağı kararlarını yasaya ve usule uygun bulmaya devam ediyormuş. Örneğin: Disiplin Kurulu 19.03.2007 tarihli, 2007/28 no.lu kararı ile Cem Göçer in Umut Şener e göndermek istediği Vız Gelir dergilerinin 92. sayısının 22 sayfasını sakıncalı bulup imhasına karar vermiş. Bu karara 30.03.2007 tarihinde yapılan itiraz, İnfaz Hakimliğinin 06.04.2007 tarihli, 2007/219 Esas ve 2007/233 karar no.lu kararıyla reddedilerek, sansür onaylanmış. Eğitim Kurulu 19.03.2007 tarihli 2007/24 no.lu kararıyla Yürüyüş Dergisinin 94. ve 95. sayıları; 22.03.2007 tarihli 2007/27 no.lu kararı ile 92. ve 96. sayıları; 03.04.2007 tarihli 2007/32 no.lu kararı ile 97. ve 98. sayıları hakkında yasak kararı verip sürelisüresiz yayınlardan yararlanma haklarını gasp ederken, Ağır Ceza Mahkemesi de Yürüyüş dergisinin 87. ve 88. sayılarına yönelik yasak kararına 19.03.2007 tarihli D-is Esas 2007/622 no.lu kararıyla; 84, 85, ve 86. sayıları hakkındaki yasak kararını 19.03.2007 tarihli D-İs Esas 2007/624 no.lu kararıyla; 89. sayı hakkındaki yasak kararını 20.03. 2007 tarihli D.İş Esas 2007/ 623 no.lu kararıyla itirazlarını reddedip bu gaspları yasaya ve usule uygun bularak onaylamışlar. Oysa yasalara göre, mahkemelerce yasaklanmamış her yayın verilebilir. Yürüyüş dergisini 65. sayıdan itibaren alamıyorlarmış. Bir ay önce verdikleri Alper Turgut un Sessizliğe Karşı kitabı hakkında bir ay sonra başka bir arkadaşa yatırılınca aynı Eğitim Kurulu 10.04.2007 tarihli 2007/37 no.lu kararıyla yasaklamış. Dokuz aylık yayın yasağı Sincan F Tipi nden Kaan Ünsal ın mektubundan aktarıyoruz; Dergiler, kitaplar üzerindeki sansür de devam ediyor. Ayşe Düzkan ın Behiç Aşçı kitabı, sakıncalı bulundu verilmedi. Yürüyüş ü 64. sayıdan beri okuyamıyoruz. ( yani 36 sayı, yaklaşık 9 aydır bn). 17

Mizah Dergisine sansür Sincan F Tipi ndeki tutsakların hazırladığı Vız Gelir isimli Mizah dergisinin 92. sayısının tam 21 sayfası hapishane idaresi tarafından sakıncalı bulunarak sansürlendi. 18