Büyük Sürgün Kafkasya: Ahıska Toplumunun Acı Mirası Üzerinden Geçmişi Analiz Etmek, Günü Anlamak ve Geleceği Hayal Etmek Prof. Dr. Deniz Ekinci Özet Her toplumun bir kalp gâh (Heart Land) ülkesi bir de onu çevreleyen ve kuşatan kenar kuşağı (Rim Land) bulunmaktadır. Anadolu Türk halkı için kalp gâh tır. Kafkaslar, Balkanlar, Akdeniz, Karadeniz ve Ortadoğu ise kenar kuşağıdır. 1829 tarihli Ahıska gül idi gitti, Bir ehli dil idi gitti, Söyleyin sultan Mahmut a İstanbul un kilidi gitti dörtlüğünde bu jeopolitik yaklaşımı görmekteyiz. Anadolu coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olan Ahıska, Türkiye ye sınır olmakla birlikte zihnimizde örülen duvarlar nedeniyle bilinçaltı fikirlerimiz bakımından bizlere Kaf Dağının ardındaymış gibi gelir.maalesef tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de de kamuoyu, bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip değildir.1944 yılı zulmünün de ötesinde Ahıska Türk toplumu yaklaşık 200 yıldır göç ve sürgünle dolu bir sürecin pençesindedir. Bu nedenle bir vatan toprağından yoksun dünyanın birçok coğrafyasına dağılmış durumda hayat sürmektedirler. Son on yıllık dönemde ise bu makûs talihin bitmesi yolunda ışıklar belirmektedir. Artık bu sorun mağdurlar ve mazlumlar söz konusu olunca ıstıraplara bürünen duyarlı vicdanlarda makes bulmuştur. Bu farkındalık, sorunun çözümü yolunda ise bir merhale olmuştur. Giriş Kafkasya tarihi çağlardan beri, çeşitli uygarlıkların beşiği olmuş, Asya ile Avrupa arasında değişik uyruklu, farklı mesleklere sahip ve değişik kültürlerden ve dinlerden gelen insanların yer yer barış için de yer yer de çatışmalar içinde yaşadığı saha olmuştur (Şekil 1). Kuş uçuşu olarak büyük merkezlere olan uzaklığı Tiflis e 120, Erivan a 180,Bakü ye 580, Ankara ya 850,İstanbul a 1250, Moskova ya 1700 km dir.ayrıca Karadeniz e olan uzaklığı ise en yakın mesafesi itibariyle 50 60 km dir (Şekil 2). 1
Şekil 1. Ahıska nın Avrupa ve Asya Sınırlarının Karşılaşma Sınırındaki Konumu Şekil 2. Ahıska nın Büyük Merkezlere Göre Konumuu Günümüzde Ahıska da, Ahılkelek, Aspinza, Adıgen ve Bogdanovkailçeleri ile bu ilçelere bağlı 220 köy bulunmaktadır (Şekil 3). Şekil 3. Ahıska daa Bulunan Başlıca Yerleşmeler 1578 de Osmanlı idaresinee geçen Ahıska,1628 de Çıldır Eyaletininn (Ahıska Paşalığı) yönetim merkezi olmuştur. 20. Yüzyılın başlarında iki büyük küresel güç olan Osmanlı 2
Devletinin yerini Türkiye Cumhuriyeti ve Çarlık Rusya sının yerini ise Sovyetler Birliği almıştır. Böylece sınırlar yeniden çizilmiş ve sınır bölgesinde yaşayan Ahıska Türkleri, Gürcistan da ve dolayısıyla Sovyetler Birliği sınırları dâhilinde kalmıştır. Böylece Stalin başkanlığındaki Sovyet Yönetimi tarafından Ahıska Türklerine karşı dünyayı utandıran bir sürgün trajedisi yaşatılmıştır. Bu zulmün bir sonucu olarak aileler dağılmış, kardeşler, anneler, babalar dünya yüzünde bir daha birbirini görememiştir. Hala bugün Ahıska Türkleri göçmen olarak 15 e yakın ülkede birbirinden kopuk ve habersiz olarak yaşamaktadır. 1. GeçmişiAnalizEtmek: GöçveSürgünTrajedisi 1828 Osmanlı Rus Savaşı sonunda 1829 yılında imzalanan Edirne Antlaşması ile Kars, Ardahan ve Erzurum Osmanlı'da kalırken Çıldır Eyaleti'nin kuzeyi Ruslara bırakılmıştır. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan 1829 Edirne antlaşmasıyla birlikte yurt parçası olduğu Osmanlı devletinden koparılarak Rus idaresine bırakılan Ahıska ve buradaki millet unsurlarının bu gün hala devam eden maküs talihi süreci başlamıştır. Tarihte 93 harbi olarak bilinen 1877 1878 Osmanlı Rus Savaşı yıkımı hemen müteakip sınır yerleşmelerinde bulunanlar Osmanlı sınırları dâhilindeki Kars iline özellikle de o gün ilçesi durumunda olan Ardahan a göç etmişlerdir.kısa bir süre Rus Sınırlarındaki Ardahan da ikamet eden Ahıskalıların Rus genişleme emellerine bir daha kurban olmamak için bir kısmı daha sonra Erzurum, Sivas, Yozgat, Tokat, Amasya, Çorum, Niğde ve Nevşehir gibi illere göç etmişler veya bir kısmı devlet tarafından İskânlı Muhacir statüsü ile yer değiştirilmişlerdir. Yegâne gayeleri Halife toprağında Cuma namazı kılmaktan mahrum olmamak olan bu millet maalesef buradaki yerli halk tarafından hemen kabul görmemiş kendilerine Kars Muhacirleri ismi verilerek ötekileştirilmişlerdir. Bu hoşnutsuzluk bir kısım halkın da buraları terk etmesine neden olmuştur. Bugün Bursa ve çevresinde mukim bulunan Ahıskalılar buradan göç edenlerin jenerasyonudur. Hem Çarlık Rusya hem de Bolşevik Rusya dönemlerinde Ahıska Türkleri öz yurtlarında hep mağdur edilmiştir. Birinci Cihan Harbi sona erince Kars Milli Şurası'na dâhil olan ve yapılan halk oylaması ile tekrar Türk Topraklarına dâhil edilen Ahıska 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Antlaşması ile Ruslar'a bırakılmış bundan sonra ise Gürcistan'ın Tiflis vilayetine bağlanmıştır. 1921 den itibaren Ahıska Türklerine Sovyetler Birliği tarafından değişik baskı veşiddet uygulanmıştır. 1930 lı yıllarda artan baskılar sonucu yaklaşık 40.000 kişi yine Türkiye ye göç etmiştir. Göç edenler Ağrı ve Muşa yerleştirilmişlerdir. 1944 yılında Stalin Hükümeti tarafından sayıları 120000 i bulan Ahıska Türkü Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri gibi Asya steplerine sürgün edilmiştir (Şekil 4).Sürgün esnasında sayıları fazla olmayan bir kısım Ahıskalı Türkiye'ye geçmeyi başardı ve Ağrı, Muş, Bursa, Ankara ve İstanbul a yerleştiler. Sürgün bölgelerinde de yurtsuz öteki olmaktan kurtulamamışlardır. Bunun 3
en son örneği Özbekistan`ın Ferganaa vadisi bölgesinde 1 5 Haziran 1989 tarihleri arasında çıkan ve yaklaşıkk 100 bin Ahıska Türkünün Özbekistan'dan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Ukrayna' ya göç etmesiyle sonuçlanan olaylarıdır.özbekistan dan 1989 yılından itibaren zorunluu göçe tabi tutulan Ahıska Türklerini büyük çoğunluğunu Kazakistan hükümetikabul ederek daha çok eski başkent Almaata, Çimkent, Cambul, Taraz ve Karaganda şehirlerine yerleştirilmiştir. Kazakistan dan başka Ahıska Türklerine Azerbaycan ve Kırgızistandevletleri de göçmenlik hakkı tanıyarak kucak açmışlardır. Şekil 4. Sürgün Güzergâhları Sovyetler Birliği nin dağılmasından sonra da göçler yaşanmıştır. Bu olaydan sonra Türkiye ye gelip yerleşen Ahıska Türklerinin sayısı 50 bini aşmıştır. Bu nüfusun da büyük çoğunluğuu Iğdır, İstanbul ve Bursa şehirlerine yerleşmiştir. Göçün bir diğer merhalesini ise 10 bin civarındaki Ahıska Türkünün Birleşik Devletleree yerleşmesi teşkil eder. 2. GünümüzüAnlamak: DünyanınDörtBirBucağınaDağılmış, PerekPerekOlmuşSahipsiz, UnutulmuşBirHalk Ahıska Türkleri bugün 15 farklı ülkede gruplar halinde yaşamaktadır. Rusya Federasyonunda85 bin, Kazakistan'da 145 bin, Azerbaycan' da 106 bin, Kırgızistan'da 57 bin, Özbekistan'daa 30 bin, Ukrayna'da 18 bin, Türkiye'de 200 bin, ABD de 13 bin ve diğer ülkelerde 5000 olmak üzere 645 bin Ahıska Türkü yaşadığı bilinmektedir. Bu insanlarımızın sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili problemleri bulunmaktadır. 4
Rusya Federasyonu nda yaşayan nüfusun büyük bir kısmı Krasnodar ve Rostov bölgelerindedir. Genel olarak, Rusya nın 30 a yakın idari yerleşim biriminde Ahıska Türkleri yaşamaktadır. En fazla bulundukları yerleşmeler ise Krasnodar, Stavropol, Rostov, Nalçik, Belgorad, Tula, Kursk, Smolensk ve Moskova dır. Yıllarca Rusya da özellikle Krasnodar Bölgesi nde Ahıska Türklerinin insan haklarıve yetkileri ellerinden alınarak, eğitimsiz ve sağlıksız bir toplum haline getirilmeye çalışılmıştır. Rusya devleti Ahıska Türkü nün sadece bir kısmına Rus pasaportu vermiş, çoğunluk bu haktan da mahrum bırakmıştır. Rusya Federasyonu nda sürgün hayatı geçiren Ahıska Türkleri hep dışlanmış ve çok zor şartlar altında hayat mücadelesi vermiştir. Bu gün bile Krasnodar da yaşayan Ahıska Türklerini burada yaşayanlar ikamet hakkı elde edemedikleri gibi, her 45 günde geçici ikamet izinlerini yenilemek zorundalar. Ev sahibi olamıyor ve istedikleri işte çalışamıyorlar. Kamu haklarından yararlanılması konusunda diğer ülke vatandaşları ile eşit konumda değiller. Birçok kimse Türkiye ye yerleşmek için çaba sarf ediyor. Türkiye de ise çalışma izninde yaşanan sorunlar, özlük hakları, sosyal güvenlik ve vatandaşlık sorunları mevcuttur. Azerbaycan da Bakü, Gence, Haçmaz, Deveçi, Oğuz, Gebele, İsmayıllı, Şamahı, Beylegan, İmişli ve Bilesuvar da 50 bin Ahıska Türkü yaşamaktadır. Başkent Bişkek ve Oş başlıca yerleşme sahalarıdır. Günümüzde Kırgızistan da yaşayan toplam Ahıska Türkünün nüfusu 45 bin civarındadır. Günümüzde Özbekistan da yaşayan Ahıska Türklerinin nüfusu 25 bin dir. Bu nüfusun da büyük bir kısmı Taşkent şehri ve çevresinde yaşamaktadır. Ukrayna daki Ahıska Türklerinin nüfusu Başkent Kiev, Donetsk, Harkov şehirleri ve çevresindeki merkezlerde toplanmış olup 15 bine ulaşmıştır. Bugün, Ahıska Türklerinin bu acı dramı Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ne de kabul ettirilmiştir. ABD yönetimi 2004 yılı sonundan itibaren 10 bin civarında Ahıska Türkünü mülteci olarak ülkesine kabul etmiş ve bu nüfus Michigan, Teksas, Pennsylvania, Florida, Wisconsin, Idaho ve Maryland eyaletlerine yerleştirilmişlerdir. Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüşleri için büyük çaba sarf edilmiş ve Avrupa Parlamentosu nezdinde girişimlerde bulunulmuştur. Gürcistan 29 Nisan1999 da Avrupa Konseyi ne üye olmuş ve Avrupa Konseyi ne giriş şartı olarakahıska Türklerinin Gürcistan toplumuyla entegrasyonu ve anavatanlarınadönmelerine izin veren hukuki bir çerçeveyi kabul edeceğini ve Ahıska TürklerineGürcistan vatandaşlığını elde etme hakkı tanıyacağını Avrupa Konseyi negiriş şartı olarak beyan etmiştir. Bu çerçevede, Avrupa Konseyidönüş sürecinin 2011 yılına kadar tamamlanmasını istemiştir. Bu gelişmelere rağmen Gürcistan Parlamentosu22 Haziran 2007 de Ahıska Türklerinin Ahıska ya dönmesine yönelikyaptığı görüşmesinde Ahıska Türklerinin öz vatanıolan Ahıska ya dönebilecekleri kararını almıştır. Bu karar olumlu olmuş olsa dahi Gürcistan yönetimi tarafından çıkarılan zorluklar ve müphem gelecek nedeniyle ana vatana dönüş şimdilik işlevsel değildir. 3. Geleceği Hayal Etmek: Parlak Bir Dünya İnşası İçin 5
FernandBraudel'inGrammairedescivilisations (Medeniyetlerin Dili) yaklaşımından esinlenen SamuelHuntington Medeniyetler Çatışması tezini ortaya atmıştır. Ona göre ülkeler fiziksel olarak birbirine yeterince yakın olabilirler. Fakat siyasi fikirler ve işleyiş bakımından yakın olacağı anlamına gelmez. Farklı kültürler farklılıklar anlamına gelmektedir. Bu çizgide bir diğer araştırmacı olan Dimitri Kitsikis bu görüşü formülüzeederek geniş kitlelere ulaştırmıştır.rusya, Gürcistan, Ermenistan gibi bir kısım toplumlar yıllar geçtikçe bakışların geleceğe değil, daha çok geçmişe çevirerek geçmiş köklerine atıflar yapmakta bu dönemleri özlemle yâd etmektedirler. Ancak şurası açıktır ki sloganlar ve hakikat aynı değildir. Geleneksel yapılar eski mevzilerini geri alamayacaklarını artık bilmeleri gerekir. Günümüzde dünyamız çok hızlı bir değişime sahne olmaktadır ve bu değişimin hızı giderek ivme kazanacaktır. Rus astronot SergeyKrikalev Uzayda 313 gün kaldıktan sonra 25 Mart 1992 de yeryüzüne indiğinde aynı gezegene geri döndüğünü sanmıştı. Fiziksel özellikler Kazakistan ovaları aynı idi fakat siyasal ve kültürel özellikler dramatik bir değişime uğramıştı. Kazakistan artık bir Sovyet cumhuriyeti değildi. Bağımsız bir ülke olmuştu. İstasyondan yükselen ses Burası Bay konur uzay üssü. Kazakistan topraklarına hoş geldiniz nidalarıyla yankılanmıştı. Krikalevin astronot giysisinin ambleminde yer alan Sovyet devleti gitmiş oturduğu şehir Leningrad tarihi adı olan St. Petersburgu geri almıştı. Krikalev uzaya fırlatıldıktan sonra Sovyetler Birliği çözülmüş, dağılmış ve onu oluşturan cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan etmişti. Yakın geçmişteki en görkemli olaylardan birisi olan bu çöküş, haritaların yeniden çizilmesi ile sonuçlanmıştır. Bu değişimin ivmesi ise artık alabildiğine hız kazanmıştır. Geçmişteki hikâye uzun ve bir o kadar da hazindir. Kafkaslarda son dönemlerdeki dâhil olmak üzere haysiyetsiz bir merhale olan etnik sorun, göç ve sürgün hatıraları her zaman taze kalan insanlık dramıdır. Kafkasya nın ve dolayısıyla Ahıska nın bu makûs talihini değiştirmemiz gerekir. Onun tek yolu vardır o da Kafkaslarda günlük ve kısa vadeli yaklaşımlardan ziyade mevcut ve muhtemel problemleri analiz ederek, geleceğe yönelik gerçekçi ve çözüme odaklı yaklaşımlar ile eski yaralara bakmayı unutarak, affetmeyi öğrenerek gerçekleştireceğimiz barıştır. Kafkaslarda barış kültürünün hâkim olması, ekonomik ve sosyal ilişkilerin güç kazanması dünya siyasi dengeleri açısından zaruridir. Bu özellikleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyunda farkındalık oluşturmak, Kafkaslarda yer alan ülkeler arasında ilişkileri canlandırmak ve ilerletmek için öncelikli olarak bilimsel değerlendirmelere ve ortak çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Burada yapacağımız başlıca görev öncelikle herkes için barış ve hayat standardı istemek ve bu yönde hareket etmektir. İkinci görev ise Ahıska Coğrafyasındaki Türk unsurlarının ikamesini, varlıklarının devamını sağlamak ve onların hayat standartlarını yükseltmektir. Bu bakımdan Yurdumuzda da Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulü Ve İskânına Dair 3835 nolukanunun da ivedilikle realize edilmesi ve çifte vatandaşlık yollarının açılması artık bir zorunluluktur. Netice olarak; Kırılır da bir gün bütün dişliler, Döner şanlı şanlı çarkımız bizim 6
Gökten bir el yaşlı gözleri siler, Şenlenir evimiz barkımız bizim. Sonuç Şans kavramını karşısına çıkacak fırsatlara hazırlıklı olmak şeklinde tanımlamayanlar her zaman için kazanan taraf olmuşlardır. Hazırlıklı olmak hali ise eğitimli olmak, birlik ve beraberlik zemininde ittifak etmek ve ekonomik bakımdan kalkınmış olmaktan geçer. Romanda, sanatta, tiyatroda, sinemada, belgeselde, şiirde, müzikte bu konuyu işlemekten ve tüm dünyaya mal etmekten geçer. O bakımdan Dünyada zulme maruz kalan toplumlar ile anılan, kamuya mal olmuş müzikler, filimler, romanlar, kahramanlık destanları bulunmaktadır. Fakatbunlardan bile mahrum bir topluluk vardır. O da Ahıska halkıdır. Aynı milletten olan Kafkas halkaları da Balkan halkları da göçe, zulme maruz kalmışlar yok edilme süreci yaşamışlardır. Tuna boylarında sıra serviler Tan yeli estikçe sessiz ağlarmış, Gül bahçelerinde baykuşlar öter Şu viranelikler eski bağlarmış. Kırık minareden duyulmaz ezan Bir inilti duydum sandım bir ozan Sesime ses veren karlı dağlarmış Mısralarında balkanların hazin durumunu görmekteyiz. Mazlum bir halkın maruz kaldıklarını bu dizelerden öğrenmekteyiz. Fakat bu mısralarda olduğu gibi Kafkasların hazin durumunu mazlumlardan daha mazlum bir milletin makûs talihini herkesçe bilinen böyle bir şiirde bile görmemekteyiz. 200 yıllık zulüm tarihinde bir kahraman ismi öne çıkarabilmiş değiliz. Acı ve gözyaşını ifade edebilecek romanlarımız yoktur. Yaşananlar belgesellere bile konu olamamıştır. Artık Ahıska Türkleri için de Ergene Kon dan çıkış zamanı gelmiştir. Destanda ifade edildiğine göre büyük bir ateş yakılıp yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden ateşi körüklemişler ve böylece dağlar eritilmiş açılan yoldan çıkarak Gök Türkler esaretten kurtulmuşlardır. BüyükSürgünKafkasyafilmini de bu yolda gayesi esaret duvarlarını eritecek, özgürlük kapılarını açacak ateşe üflemek olarak değerlendirebiliriz. Hiç değilse Ahıskalı Şair Ahmet Cevat ın ifadeleri ile karların üstünde mazlumlar kanı; ölenler çok, fakat mezarlar hani; ayaklar altında şefkati şanı; kalanları görüp feryada geldim dediği gibi Bu çalışmayı da TRT nin karınca misali sağa ve sola bakmadan milleti adına bir yükümlülüğü gereğini yerine getirmesi olarak ifade edebiliriz. O nedenle TRT nin 1944 yılında Stalin'in emriyle sürgün edilen sahipsiz, unutulmuş Ahıska Türklerinin yürek burkan trajik hikâyesini anlatan Büyük Sürgün Kafkasya adlı çalışması açıkça ilk adım kapsamında çok özel bir yere sahip olmayı hak etmektedir. Kaynaklar 7
Agara, İ.,2004, Ahıska Türkleri (Sürgününün 60. Yılı Anısına) İnsanlıkDramı, Karaca Matbaası, İzmir. Akyüz, J., 2008, Göç Yollarında: Kafkaslardan Anadolu ya Göç Hareketleri, Bilig, Sayı 46, s.37 56. Aslan, K.,1995, Ahıska Türkleri. Ahıska Türkleri Kültür ve DayanışmaDerneği Yayını, No: 1. Ankara Bayraktar, R.,1999, Ahıska (21. Yüzyılda İnsanlık Dramı), İhlas Matbaacılık, İstanbul. Buntürk, S., 2007, Rus Türk Mücadelesinde Ahıska Türkleri, Berikan Yayınları, Ankara. Günay, N.,2012,Osmanlı nın Son Döneminde Ahıska Türklerinin Anadolu ya Göç ve İskânı, Bilig, Sayı 61, s. 121 142 http:/www.ahiskalilar.org http:/www.ahiska.org.tr Habiçoğlu, B., 1993, Kafkasya dan Anadolu ya Göçler ve İskanları, Nart Yayınları, İstanbul. İpek, N., 1991, Kafkaslar dan Anadolu ya Göçler (1877 1900), Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 6, s.97 134. Kırzıoğlu, M. F., 1976, Osmanlılar ın Kafkas Ellerini Fethi (1461 1590), Sevinç Matbaası, Ankara. Kütükçü, M. A., 2005, Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Ahıska Türklerinin AnavatanlarınaDönüş Sorunu, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,Sayı 13, s. 271 284. Seferov, R.,2005, Sovyet Dönemi ve Bağımsızlık Sonrası Azerbaycan NüfusununEtnik Yapısındaki Değişimler,Konya: Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı17, s. 395 410. Seferov, R., Akış, A.,2008, Sovyet Döneminden Günümüze Ahıska Türklerinin Yaşadıkları Coğrafyaya Göçlerle Birlikte Genel Bir Bakış, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, s. 393 411. Tümertekin, E., Özgüç, N.,2002, Beşeri Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul Zeyrek, Y., 2001, Ahıska Bölgesi ve Ahıska Türkleri, Ankara, www.toplumsalbilinc.org. 8