Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül 1885 - Baku, 23 Kasım 1948)

Benzer belgeler
X - Letif eler - Fıkralar

Neriman Hesenzâde (Kazak 1931)

Ebdürrehim Haqverdiyev (Şuşa, Bakı, 1933)

Qabil (Baku, 1926-) Saysız şer içinde adi şe'rsen Ancaq ne şeriyin, ne ortağın var. Böyük bir axında üzüb gedirsen, Xırdaca gemisen, öz bayrağın var.

Neriman Nerimanov (Tiflis, 14 Nisan Moskova, 19 Mart 1925)

Hesenbey Zerdâbi (Zerdab, 7 Haziran Bakı, 28 Kasım 1907)

Töfiq Mahmud (Nahavan, 9 Kasım 1931)

BEXTİYAR VAHABZADE TÜRK DÜNYASININ İSTİQLAL ŞAİRİDİR

Aşıq Qerib (Azerbaycan Dastanları, Baku, 1977, s )

Qurbani. Naşı tebib derde derman etmedi, Canan gelip göz evimden ötmedi, '-- Hesret öldüm, elim yara yetmedi, Vezir de menim tek kâmın almasın!

Memmed Araz (Nahcıvan-Şahbuz, 14 Ekim 1933)

Memmed Emin Resûlzâde (Bakû/Novhanı, 31 Ocak Ankara, 6 Mart 1955)

Çingiz Hüseynov (Baku, 20 Nisan 1929)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Nadirezheri. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

XIII - Efsaneler ve Revayetler

Reşidbey Efendiyev (Şeki, Seki, 1942)

Sultan Mecid Genizâde

Memmed Arif (Bakû, Baku, 1975)

Mirze İbrahimov (Serab, 1911-Baku, 1994)

Cefer Cabbarlı (Baku, Baku, 1934)

Firudinbey Köçerli (Şuşa, Gence, 1920)

Necefbey Vezirov ( Şuşa, Şamahı, 1926 )


Elekberzade Ebulhesen (Şamaxı, Şamaxı, 1986)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

XII - Alqışlar - Qarqışlar - Andlar - Dualar

Tağışahbazi Simurg. (2 Temmuz 1892, Baku - 21 Nisan 1937,?)

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Ehmed Cavad. (Seyfeli, 5 Mayıs ?, 1937)

ISLAMIC CIVILISATION IN CAUCASIA PROCEEDINGS OF THE INTERNATIONAL SYMPOSIUM BAKU-AZERBAIJAN, 9-11 DECEMBER Edited by

Yusif Semedoğlu (Baku, 25 Aralık 1935)

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Haşim Terlan. (Baku, 1923)

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

Bextiyar Vahabzâde (Seki, 1925)

Semed Vurgun - Seçilmiş Eserleri Cild IV.

Abdulla Şaiq (Tiflis, 25 Şubat Bakı, 28 Kasım 1959)

BAKI DÖVL8T UNİVERSİTETİ İLAHİYY AT F AKÜLT8SİNİN ELMİ M8CMU8Sİ

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Molla Nasreddin Dergisi nde Felyetonlar

Enver Memmedxanlı (Göyçay, Baku, 1991)

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

Yakup Şakir Ali MEKTEP VE MİLLİ DİL. Parlaq fikir, teren aqıl qazanılır mektepte, Bundan maxrum qalan adam aqir olur elbette.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

Xasta Qasım (XVIII. yüzyıl)

Çingiz Elekberzade (Baku, 17 Ekim 1936)

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

tellidetay.wordpress.com

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?

İSTİQLALİYET KÜÇESİ. Sovyet devrinin Kommünist prospekti Çarlık zamanının Nikolayevska prospekti

Mirze Feteli Âhunzâde (Seki, 1812-Tiflis, 10 mart 1878)

6. TEMA ETKİN VATANDAŞLIK

Program. AÇILIŞ 15 EKİM :00-12:00 İstanbul Üniversitesi Cemil Bilsel Konferans Salonu

Y. Lisans Türk Müziği İst. Teknik Üniv Sanatta Yeterlilik Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1994

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor

DOCUMUNUN 90. YıLıNDA

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Alibey Hüseynzâde Turan (Salyan, İstanbul, 1941)

ARTVİN ATABARI OYUNU NUN HİKAYESİ ve TARİHİ

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Bayramın ikinci günü olan 26 Ekim Cuma günü, TAYAD lı Aileler bayramlaşmak için kahvaltıda bir araya geldiler.

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

tellidetay.wordpress.com

Herkes bir arayış içinde

V - Uşağ Neğmeleri (Çocuk Koşukları) (s )

IX - Tapmacalar. Ekinçiliye, Tahıl ve Zehmete Dair. Dilim dilim nar, Dizimecan qar, Uçdu bir keklik, Qondu bir dilber.

(Dış Kapak Örneği) T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ve EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ TEZ ADI BİTİRME TEZİ

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Ana yurtın aman bolsa, Rengi-royin saman bolmas. Sıgırnifi süti - tilide, Emin qutı - elide. Suvnı bersefi elge, Yaşnarsen mifi yılge. Tuqqan yerde tu

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

DÜNYA GƏNC TÜRK YAZARLAR BİRLİYİ Tel.: TÜRKÜN SƏSİ

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Elm ve Din, Ziddiyyetler ve Oxşar Cehetler Gündüz SÜLEYMANOV

Corabların qarışdırılması. Üç müxtəlif corab cütünü bir biri ilə elə qarışdırın ki, heç bir cütdə eyni rəngli corab olmasın.

rkemli Azerbaycan bestekarı Üzeyir Hacıbeyov'un çok yönlü ve zengin

''Ses Qullanımın Bilimsel(Elmi) Yolları''

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN

Batıda yayılan milliyetçilik akımı bizde olduğu gibi İslâm dünyasını da etkisi altına almıştır.

Osmanlı, Titanic i böyle görmüştü

Üzeyir Hacıbeyli nin O Olmasın, Bu Olsun Piyesinde Kadının Toplumdaki Yeri *

Molla Veli Vidadî. (Şemkir, Şıhlı, 1809)

tellidetay.wordpres.com

Transkript:

Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül 1885 - Baku, 23 Kasım 1948) XX. yy. Azerî müziğinin büyük klasiği, Türk- Müslüman dünyasında ilk operanın müellifi, gazeted-yazar ve dram yazarı, kültür tarihçisidir. 19 Eylül 1885'te Ağcabedi kasabasında doğdu. Babası Ebdülhüseyn Bey asilzade olmakla beraber bir devlet memuruydu. Aileleri köklü bir Şuşa sakini olduğundan, ilk eğitimini Şuşa'da gördü. Burada önce molla mektebine, daha sonraysa Rus okuluna devam etti. 1899-1904'te Gürcistan'ın Gori şehrindeki öğretmen okulunda tahsil aldı. Küçük yaşlarında şiir ve musikiyle ilgilenirdi. Tar çalmayı da öğrenmiş, 1897-1898'de Şuşa'da düzenlenen "Mecnûn Leylî'nin Mezarı Başında" müzikli oyunlarında koroda okumuştu. Gori'de tahsil aldığı yıllarda, Rus dilini ve edebiyatını mükemmel öğrenmenin yanısıra, müzik sahasında da dikkat çekecek derecede ilerilemişti. Özellikle de skripka çalmağı öğrenmiş, ayrıca nota bilgisine sahip olmuştu. Gori öğretmen okulunu bitirdikten sonra, 1904-1905'te Azerbaycan'ın Cebrayıl ilinin Hadrut köyünde öğretmen olarak çalışmış, 1905'teyse millî gazete ve dergi çalışmalarına katılmak, kendisini gazetecilik alanında sınamak için Bakü'ye göçmüştü. Burada "Seadet" okulunda öğretmen olmuş, aynı zamanda "Heyat" gazetesinde tercümeci olarak çalışmıştı. 1906-1907'de ise "Metbuatda istifade olunan siyasî, hukukî, iktisadî ve esgerî sözlerin lüğeti" kitabını yayınlanmıştı. 1906-1910'da ise "İkbal", "Yeni İkbal" gazetelerine, ayrıca "Molla Nesreddin" dergisine "Filankes" takma adıyla "Oradan-buradan" genel başlığı ile makale ve fıkralar yazmıştır. Bir süre "Yeni İkbal" gazetesinin başyazarlığını da yapmıştır. 1909'da, tanınmış Rus yazarı Nikolai Gogol'un doğumunun 100. yılı kutlanırken, Üzeyir Hacıbeyli onun meşhur "Şinel" ("Palto") eserini Azerî Türkçesine çevirmiş ve yayınlatmıştı. 22 Ocak 1908'de, bütün Şark'ta, Türk-İslâm dünyasında ilk opera olan "Leylî ve Mecnûn" operası sahneye konulmuştu. Bu eserin librettosunu

da besteci, Fuzûlî'nin aynı adı taşıyan mesnevisinden almıştı. Bu ilk millî opera, Azerbaycan'ın kültür hayatında oldukça önemli bir hadiseydi ve Üzeyir Hacıbeyli'nin eserinin ardmdan kısa zamanda yeni operalar ve operattalar meydana geldi. 1908-1915 arası Üzeyir Hacıbeyli, faal gazetecilikten bir ölçüde uzaklaşarak, bütün güç ve kuvvetini müzik alanına yöneltmişti. Bu yıllarda o, bir taraftan müzik eğitimini tamamlamaya, onu çağdaş seviyeye yükseltmeye ve dünya müziğinin klâsik örneklerini öğrenmeye, öbür taraftansa yeni eserler ortaya koymaya çaba göstermişti. Üzeyir Hacıbeyli, 1911'de Moskova'ya giderek Rusya Müzik Cemiyeti'nin organize ettiği kursların dinleyicisi olmuş, 1913'teyse Petersburg Konservatuarına girmişti. Birinci Cihan Savaşının başlaması nedeniyle buradaki müzik eğitimini bitirememişti. Gazetecilik faaliyeti ve yüksek müzik tahsili almanın yanında, Azerbaycan millî müziğini, yeni türler ve eserlerle zenginleştirerek; 1909'da "Er ve Arvad", 1910'da "O Olmasın, Bu Olsun" (ikinci adı "Meşedi İbad"), 1913'te "Arşın Mal Alan" müzikli komedilerini, 1909'da "Şeyh Senan", 1910'da "Rüstem ve Söhrab", 1912'de "Şah Abbas ve Xurşudbanu", "Esli ve Kerem", 1915'te "Leyla ve Harun" opera ve operetlerini yazar. Bu eserlerin hepsinin librettosunun yazarı da Üzeyir Hacıbeyli'ydi. Bu eserleriyle o, yalnız millî müzik sanatını değil, aynı zamanda millî dram sanatını da bir açıdan zenginleştirmişti. Bu eserlerin hepsi de yazıldığı dönemde sahneye konulmuş ve büyük ilgiyle karşılanmıştı. "Arşın Mal Alan" müzikli komedisinin sehne başarısı ise daha büyük olmuştur. İlk defa 1913'te Bakü'de oynamlan bu eser, o tarihten başlayarak dünya halklarının 60 diline çevrilmiş, dünyanın Paris, Londra, Newyork, Berlin, Pekin, Kahire, Dehli, Tahran vb. şehirlerinde büyük ilgiyle ve başarıyla sahneye konulmuştur. Aynı zamanda, "O Olmasın Bu Olsun" ve "Arşın Mal Alan" müzikli komedilerinden uyarlanarak dünya ekranlarına çıkarılan başarılı, güzel filmler çekilmiştir. Bu eserler kelimenin tam manasıyla, Azerî Türkleri'nin hayatına girmiştir. Oradaki bir çok deyimler, bir ata sözü gibi halkın ağzına yerleşmiştir. Bu operettalardan birkaç aryayı kolaylıkla mırıldanmayı başarmayan Azerî Türk'ü bulmak belki de mümkün değildir. 1915'te Üzeyir Hacıbeyli gazetecilik faaliyetini yeniden başlatmış, bununla bir arada, besteci olan kardeşi Zülfükar Hacıbeyli ve gazeteci Ceyhun Hacıbeyli ile birlikte, Hacıbeyli kardeşlerin müzik cemiyetini kurarak, sadece Azerbaycan'ın değil, tüm Kafkasya'nın, Orta Asya ve İran'ın müzik hayatında büyük hizmetler yapmıştır. 1918'de Bakü'de Ermeni soykırımının şiddetlendiği bir devirde, geçici olarak İran'a gitmek zorunda kalmış, ama Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kurulması haberini alınca vatana dönmüş ve Cumhuriyet'in resmî yayın organı olan "Azerbaycan" gazetesinin başyazarlığına atanmıştı. Üzeyir Hacıbeyli'nin, bu gazetenin sahifelerinde yayınlanmış ateşli, ihtiraslı, vatanseverlik ve milliyetçilik duyguları ile dolu yazıları, o dönemde millî hislerin ve vatan sevgisinin uyandırılmasına büyük etki göstermiş, aynı zamanda tarih sahnesine yeni çıkmış genç Cumhuriyetin fikir ve. düşüncelerini, amaç ve isteklerini ortaya koymuştu. Azerbaycan'daki 1920 Bolşevik devriminden sonra, Halk Maarif Komiserliği yanındaki "İncesenet İşleri İdaresi" nin müzik bölümünün başkanı olmuş, 1921'de Bakü'de, Azerbaycan Devlet Türk Müzik Mektebi'ni kurmuştu. 1928-1929 ve daha sonra ise 1938-1948 yıllarında Azerbaycan Devlet Konservatuarının rektörü olmuştu. 1940 yılında profesör ilmî derecesi verilmiş, 1945'te ise yeni kurulan Azerbaycan Bilimler Akademisi'nin akademik üyesi seçilmişti. 1938'de, "SSCB Halk Artisti" fahri unvanı almıştı. Sovyet döneminde Üzeyir Hacıbeyli, müzik teorisi ile daha fazla uğraşmış, "Azerbaycan Halk Müziğinin Esasları" adlı temel eseri yazıp yayınlatmıştı. Onun 1937'de bitirdiği ve şimdiye kadar dünyanın çeşitli ülkelerinde sahneye konulan "Koroğlu" operasında, asrın başlarında bestelediği muğam operalarından farklı olarak, Azerbaycan musikî geleneklerine dayanan, onunla bir sentez halinde götürülen çağdaş müzik öne alınmıştı. Üzeyir Hacıbeyli, 23 Kasım 1948'de Bakü'de vefat etmiş ve büyük bir törenle, on binlerce adamın katıldığı bir matem merasimiyle Baku'nun "Fehri Hiyâbân" denilen onur mezarlığında toprağa verilmişti. Üzeyir Hacıbeyli, XX. yy. Azerbaycan kültürüne yalnız büyük bir besteci olarak değil, aynı

zamanda kuvvetli bir gazeteci-yazar sıfatıyla girmiş, onun çok sayıdaki makale ve fıkraları, müzikli komedileri; asrın başlarındaki Azerî Türkünün hayatını, geçimini, istek ve arzularını, problemlerini ortaya koymuş, aynı zamanda bu problemlerin çözülmesi yolunda onlara manevî destek olmuştur. Eserleri: Metbuatda Müste'mel Siyasi, Hüquqi, Iqtisadi Ve Esgeri Sözlerin Türk-Rusi Ve Rusi- Türk Lüğeti, Qezete Ve Ceraidle Meşqul Olanlardan Ötrü Pek Lüzumlu Bir Düsturül-emeldir. Bakı, 1907; Hesab Meseleleri, Bakı, 1907; O Olmasın, Bu Olsun, Bakı, 1912; Şah Abbas Ve Xurşud Banu, Bakı, 1912; Arşın Mal Alan, Bakı, 1914; Esli Ve Kerem, Bakı 1914; Arşın Mal Alan, Bakı, 1915; Harun Ve Leyla, Bakı, 1915; Leyli Ve Mecnun, Bakı, 1915 (Ceyhun Bey Hacıbeyli ile birlikte), Arşın Mal Alan, Bakı, 1916; Esli Ve Kerem, Bakı, 1916; O Olmasın, Bu Olsun, Bakı 1916; Arşın Mal Alan, Bakı, 1917; Leyli Ve Mecnun, Bakı, 1917; Şah Abbas ve Xurşud Banu, Bakı, 1917, O Olmasın Bu Olsun, Bakı, 1918; Koroğlu. Bakı, 1937; Azerbaycan Xalq Musiqisinin Esasları, Bakı, 1950, 1960. Azerbaycan Xalq Musikisinin Esasları, (Rus dilinde), Bakı, 1957; Azerbaycan Xalq Musiqisinin Esasları, (Rus Ve Inqilis dillerinde) Bakı, 1985; Beş Manat Ehvalah, Hekaye Ve Miniatürler, Bakı, 1974; Azerbaycanm Musiqi Seneti Haqqında. Bakı, 1966 (Rus dilinde); Oradanburadan, Meqale Ve Felyetonlar, Bakı, 1981; Seçilmiş Eserleri, (Rus dilinde), Bakı, 1985; Seçilmiş Eserleri, Bakı, 1986; Eserleri, 10 Cildde, C. I-IV, Bakı, 1964-1968. Kaynakça: Üzeyir Hacıbeyov. Biblioqrafik Me'lumat. Bakı, 1940; Firudin Köçerli. Üzeyir Hacıbeyovun Ictimai-Siyasi Görüşleri. Bakı, 1965; Bestekarın Xatiresi. Meqaleler, Xatireler, Şiirler vs. Bakı, 1976; Mirabbas Aslanov. Üzeyir Hacıbeyov. Bakı, 1977; Mirabbas Aslanov. Üzeyir Hacıbeyov- Jurnalist, Bakı, 1985; Cahid Quliyev. Böyük Hu- manist, Bakı, 1981; Ağababa Rzayev. Çağlayan Bulag. Bakı, 1981; Qulam Memmedli. Üzeyir Hacıbeyov. Heyat ve Yaradıcıhğının Salnamesi, Bakı, 1984; Refiqe Qasımova. Üzeyir Hacıbeyov'un Komediyaları, Bakı, 1984; Zemfika Seferova. Üzeyir Hacıbeyov. Bakı, 1985 (Rus, Ingilis, Fransız, Alman, Arap, Fars Ve Türk dillerinde de yayınlanmıştır); Zemfika Seferova. Üzeyir Hacıbeyov Yaradıcılığında Nezeri ve Estetik Problemler. Bakı, 1985; Yazıcı, Alim, Bestekar ve Incesenet Xadimleri Üzeyir Hacıbeyov Haqqmda. Meqaleler ve Xatireler Mecmuesi, Bakı, 1985; Qulam Memmedli, Reşid Quliyev. Üzeyir Hacıbeyov. Bakı 1985; Üzeyir Hacıbeyov. Meqaleler ve Foto-Senedler Mecmuesi, Bakı, 1985; Elçin. Üzeyir Hacıbeyovun Publisistikası,Bakı,1987 ("Klassikler ve Müasirler" kitabında), Vitali Vinoqradov. Üzeyir Hacıbeyov ve Azerbaycan Musiqisi, Moskova, 1937 (Rus dilinde), Vitali Vinoqradov. Üzeyir Hacıbeyov. Moskova- Leninqrad, 1947 (Rus dilinde), Qubad Çjasımov. Üzeyir Hacıbeyov, Bakı, 1945 (Rus dilinde), Sergey Korev. Üzeyir Hacıbeyov ve Onun Operaları, Bakı, 1953 (Rus dilinde); Xaver Ağayeva. Üzeyir Hacıbeyov. Bakı, 1955 (Rus dilinde); X. Melikov. Üzeyir Hacıbeyov'un "Arşın Mal Alan" Müzikli Komedisi, Bakı, 1955 (Rus dilinde), X. Melikov. Üzeyir Hacıbeyov'un Müzikli Komedilerin Dramaturji ve Üslub Xüsusiyyetleri, Bakı, 1956 (Rus dilinde); Elmira Abbasova. Üzeyir Hacıbeyov'un "Leyli ve Mecnun" Operası. Bakı, 1960 (Rus dilinde); Elmira Abbasova. Üzeyir Hacıbeyov'un Opera Ve Müzikli Komediyaları, Bakı, 1961 (Rus dilinde); Elmira Abbasova. Üzeyir Hacıbeyov. Bakı, 1975 (Rus dilinde); Elmira Abbasova. Üzeyir Hacıbeyov Heyat ve Yaradıcılıq Yolu, Bakı, 1985 (Rus dilinde); Zemfira Seferova. Üzeyir Hacıbeyov'un Musiqi Ve Estetik Görüşleri,; Moskova, 1973 (Rus dilinde); Zemfira Çjafarova. Üzeyir Hacıbeyov. Biblioğrafiya. Azerbaycanın Elm ve Medeniyyet Xadimleri Seriyasından, Bakı, 1978, (Rus ve Azerbaycan dillerinde); Üzeyir Hacıbeyov Haqqında Söz, Bakı, 1985 (Rus dilinde); Rehim Reisniya. Üzeyir Hacıbeyov ve iki Inqilab. Tehran, 1986 (Fars dilinde) vs.

O OLMASIN, BU OLSUN 4 perdeli operetta (Üzeyir Hacıbeyov, Eserleri, on cilt, Bakü-1964, el, s. 80-83) KONU: Rüstembey gene ve okumuş kızı Gülnaz Xanım'ı qoca tacir Meşedî İbad'a ere vermek ve bu yolla da özünün maddi durumunu düzeltmek isteyir. Gülnaz'la gene talebe Server biribirlerini sevirler. Server meseleden xeber tuttuqda Rüstembey'in yanına gelir ve bir hiyle ile bu meseleni yoluna qoyacağmı bildirir. Yalnız Rüstembey deyil, onun esrin ev-vellerindeki Azerbaycan heyatının bütün cehetlerini öz şexsiyyetlerinde ifade eden dostları da Meşedî İbad'ı bacardıqları qeder soyurlar. Toy günü ise gelin paltarı geyinmiş Server Meşedî İbad'm evine gedir ve onu Gülnaz xanımla deyil, xanımın qulluqçusu Senem'le evlenmeye mecbur edir. Sade ve maraqlı süjeti, şirin, axıcı dili ve gözel musiqisi sayesinde bu eser her bir Azerbaycan Türkünün az qala başdan ayağa ezber bildiyi, bir sıra deyimlerinin zerb'ül-mesele çevrildiyi azsaylı Milli Edebiyyat örneklerindendir. I perde MEŞEDÎ İBAD - İndi âxırıncı sözünü de görüm qızı mene verirsen mi? Yoxsa vermirsense gedib ayrı qız alaram, deyerem ki, o olmasın, bu olsun. RÜSTEM BEY - Men öz sözümün üstünde duran adamam. Ancaq sen de gerek qabaqcai bir balaca2 tedarük göresen3 (eli ile pula işare edir). MEŞEDÎ İBAD - Min manat besdir mi? RÜSTEM BEY - Min de üstüne qoy. MEŞEDÎ İBAD - A kişi, axı bunun bir anbar da toy4 xerci var. RÜSTEM BEY - Doğrudur, ancaq ne elemek? Hergâh5 bir qeder cavanö olsa idin, bu iş senin üçün ucuz tamam olardı. Amma heyf? ki, qocasan, taxsır özündedir. MEŞEDÎ İBAD - A kişi, vallah men ne qeder qoca olsam da min bığı8 burma cavana deyerem. Sen ne fikir edirsen? Ala min beş yüz manat, qalanmı da sonra vererem (pul çıxanb verir). RÜSTEM BEY - Olar. (Pulu alır) Zerer yoxdur. MEŞEDÎ İBAD - İndi men isteyirem ki, bir qızı görüm danışdırım. Ne deyirsen? RÜSTEM BEY - Heç sözüm yoxdur. Eyleş9, bu saat qızı göndererem. MEŞEDÎ İBAD - Zarafat deyildir, bir etek pul verirem, bir baxım görüm mal ne cürio maldır, verdiyim pula deyer mi? Menim istediyim odur ki, özüme lâyiq adam olsun. Yoxsa menden öteri tefavütü yoxdur, o olmasın bu olsun... (Sükut). A kişi, birceli men bilmedim ki, camaat menim harama* 2 qoca deyir? Vallah görünür ki, xalgm gözü pis görür. Budur ayna, bu da men (Aynaya baxır). Allah'a şükür, dişlerim hamisi câbecal3, saqqalım da qapqara şevei4 kimi. (Diqqet ile baxır). Deyesen burada bir dene ağ tük vardır. Gerek dartaml5 çıxsm (Dartır). Ah, zehrimari 6. Görünür ki, heyvan balası dellekl7 henanıl8 pis yaxıbdır (Çıxardır). Puff... Redd ol, şarlatan! Qoca odur ki, dişleri olmaya, gözü görmeye, qulaqları eşitmeye, özü de yerinden terpenebilmeyei9. Men ki, elhemdülillah, quş kimiyem. Maşallah deyim ki, göz deymesin. Özüm de elli yaşım ya ola, ya olmaya. (Güzgüye 20 baxır) İndi men papağımı21 ne cür qoyum ki, qızın xoşuna gelsin? Hergâh bele qoysam (kec qoyur), onda qız qorxar, ele biler ki, Bakı qoçusuyam. Eyer bele qoysam (gözünün üste qoyur), onda da qız ürker, ele biler ki, Qarabağ'm pambıq beylerindenem. Hergâh bu cüre qoysam (lap dala qoyur) onda da qızm menden zehlesi22 geder. Ele biler ki, Gence qumarbazıyam. Eğer belençik23 qoysam (tepesine qoyur), onda da Şamaxı lotosuna oxşaram24. Bes ne tövr qoyum? Hamısından yaxşısı budur ki, başı açıq oturram, onda qızm xoşuna geler, ele biler ki, obrazovanniyam. Doğrudan da men bir qeder obrazovannıyam25, çünki Uruslar men ile çox alışveriş eleyibler ve men onlardan Urus dilini de yaxşı öyrenmişem. (Ses gelir). Aha, deyesen qız gelir. İndi gerek men seryoznıskı olum. (Bir kreslo üstünde bardaş qurub oturur) Gülnaz ile Senem dâxil olur. GÜLNAZ - Oy, men bu kişiden qorxuram. SENEM - Ne kifir26 kişidir, ay Allah! MEŞEDİ İBAD (kenara) - Deyesen, menden qor Xurlar. Zerer yoxdur, arvad kişiden qorxsa yaxşıdır. (Onlara). Bir deyin görüm, xanım hansmızdır27, qulluqçu28 hansınız? SENEM - Men qulluqçuyam, o xanımdır. (Otururlar). MEŞEDÎ İBAD - Çox gözel, çox eceb. (Kenara). Heç qulluqçunun özü de yaman29 deyildir, amma xanıma söz yoxdur. Deyer verdiyim pullara. (Sükut. Heç kes dinmeyir^. Meşedi tbad birden-bire gözlerini Gülnaz'in başına teref dikib diqqet ile baxır). Xanım senin ki, saçın bu qeder qeradır, yeqîn sen de menim kimi hena qoyursan. GÜLNAZ - Xeyr, hena qoymuram. MEŞEDÎ İBAD - He... Çünki men saqqalıma hena qoyuram. Ele bildim ki, sen de saçma hena qoyursan. (Kenara). Amma lap nâhaq31 yere henadan şöhbet saldım. Heç yeri deyildi. GÜLNAZ - Menim başım ağarmayıbdır ki, henaya ehtiyacı ola. SENEM - Allah'a şükür, xanım qocalmayıb ha. MEŞEDÎ İBAD (telesik) - Xeyr, xanım, menim de saqqalım ağarmayıbdır. Men saqqalıma hena qoydum, qoymadım, hemişe32 şeve kimi qapqaradır. Amma men bir növ âdetkerde33 olmuşam ve Fars da deyir ki, "terk-i âdet ba movcib-i merezest". (İreli gelir). Allah ölenlerinize rehmet eylesin, menim rehmetlik anam deyerdi ki, başımın henasmm vaxtı keçende başım ağrıyır. Çünki âdetkerde olmuşdu. 1. önceden 2. küçücük 3. hazırlık görmesin 4. eğlence 5. her an 6. genç 7. yazık 8. bıyık 9. bekle 10. çeşit 11. bir tek 12. nereme 13. sapasağlam 14. sert 15. koparayım 16. yılan zehiri 17. berber 18. kına 19. deprebilmesin 20. ayna 21. başlığımı 22. nefreti 23. böyle 24. benzerim 25. (Rusça) bilgili 26. çirkin 27. hanginizdir 28. hizmetçi 29. kötü 30. dinlemiyor 31. haksız 32. daima 33. alışkanlık kazanmışım

: GÜLNAZ - Yeqîn ki, sizin de saqqalmızm henasınm vaxtı keçende ağrıyır. MEŞEDÎ İBAD - Beli, ağrıyır. Saqqalım berk ağnyır. Bir de men sene deyim, insanın başının, ya saqqalmın ağlığı onun qocalığma delâlet eylemez. Bax, men iki yaşında Urus balası görmüşem ki, başı ağappaq qar kimi. Halbuki iki yaşında uşağa qoca demek olmaz. Ve bir de siz benim başıma diqqet edin, heç görün bir dene ağ tuk var mı? (Başını gösterir) GÜLNAZ - Heç qarası da yoxdur. MEŞEDÎ İBAD - Bes bundan me'lûm olur ki, insan cürbecür oluri. Sizin ikinizin de canı üçün, indi dünya ele dönübdür ki, indiki ahıllar2 indiki cahıllardan min pay3 yaxşıdırlar. Meselen, men "Tarix-i Nâdir" kitabını yarısına qeder oxumuşam, ona göre hikmet elminden yaxşı biliyim var. İnsanın zahiri ne qeder çirkin olsa, batini o qeder gözel olar. Mesel var ki, deyerler: o olmasın, bu olsun. Elbette, ne zereri vardır, cavanhq olmasın, pul olsun. Pul ele eydir ki, qocanı cavan eyler ve pulsuzluq da cavanı qoca eyler. SENEM - Görünür ki, senin çox pulun vardır? MEŞEDÎ İBAD - Senin dövletinden kefim4 çox kökdürs. (Elini cibine sahb bir abbastf çuardır). Buyur, bu abbasmı saxla, lazım olar, saqıza verib çeynersen. SENEM - Xeyr, sağ ol, pul lazım olsa, ağam verer. MEŞEDÎ İBAD - Aha, o başqa mesele. (Pulu aoyur cibine). Heç pis arvad deyildir. (Ona). Bir mene de görüm senin erin var? SENEM - Xeyr, yoxdur. MEŞEDÎ İBAD - Çox gözel. (Kenara). Qabaqdan? bilseydim evvelce bunu alardım, sonra xanımı. (Ona). Kefin necedir, yaxşı dolanırsan mı8? SENEM - Ne üçün, şükür Allah'a, yaxşıyam. MEŞEDÎ İBAD - Çox gözel. (Gülnaz'a). Xanım, heç sen danışmırsan? GÜLNAZ - Men gulag asıram. MEŞEDÎ İBAD - Çox gözel. Qulaq asmaq da yaxşı şeydir. (Kenara). Qeribe yerdeyem, vallah, bir gözel o yanımda, bir gözel bu yanımda. Şair çox gözel deyib ki: (oxuyur) Hüsn bağında gezesen Gül ü sünbül deresen. Sen kimi bir gözeli Bağın içinde göresen. GÜLNAZ - Baxasan gül yanağına, olasan mest ü xumar. BİR YERDE - Deyesen heç bele işret9 olamaz, sen ölesen (Musiqi) SENEM - Qoca kâftario, sene on beş yaş olan qız ne gerek? Qorxmayırsan mı ki, âxırda gele başa kelekiı? GÜLNAZ - Sene yüz yaşlı dul arvad yaraşar, ay deyenek. BİR YERDE - Üzünü it de görerse yalamaz sen ölesen. (Musigi)^ MEŞEDÎ İBAD - Görürem ki, mene sen çox yetirirsen gözünü Qqrxuram kim ki, âxırda itiresen özünü. GÜLNAZ - İsteyirsen mi, sözün men deyerem lap düzünü^ BİR YERDE - Sen kimi bir qocaya qız yaramaz sen ölesen. GÜLNAZ (Dururlar) - Hele ki, xudâfiz, biz gedek. MEŞEDî İBAD - Ay çox sağ olun, Allah penâhmda olasınız. (Gedirler) Bir deli şeytan deyir ki, ikisini de birden al. ARŞIN MAL ALAN KONU: Varlı tacir Esger evlenmek isteyir. Lakin evleneceyi kızı evvelceden görmek isteyir. Dostu Süleyman Bey ona arşınmalçı paltarındai3 dolaşıb qumaş satmağı ve bu yolla evlenmek istediyi qızı tapmağı 14 meslehet görür. Esger Süleyman Bey'in meslehetine qulaq asıb arşınmalçı kimi sehere çıxır. Tezlikle axtardığını ı 5 tapır-sultan Bey'in qızı Gülçöhre'ni görüb beyenir. Gülçöhre de ilk baxışdan arşınmalçıya vurulur. Lakin Sultan Bey qızını bir arşınmalçıya vermek istemir. Tacir Esqer'in elçilerine ise derhal razılıq verir. Tacir Esgerle arşınmalçının eyni adam olduğunu bilmeyen Gülçöhre sevmediyi adamla birlikde yaşamagdansa özünü öldürmeyi düşünür. Lakin eserin finalında hadiseler açılır ve Gülçöhre tacirin ürekden sevdiyi arşınmalçının özü olduğunu görünce ikigat xoşbextl6 olur. Atası Sultan Bey de bu kelekden mâmnun galır. Eser toy meclisleri ile bitir-esger Gülçöhre'ye, dostu Süleyman Bey Sultan Bey'in qardaşı qızı Asya'ya, Esger'in xidmetçisi Veli Sultan Bey'in xidmetçisi Telli ile evlenirler. Sultan Bey de arzusuna çatıri^-esger'in xalası Cahan Xanım'ı alır. IV perde Esger dâxil olub salam verir GÜLÇÖHRE - Sensen, yoxsa özgedir? ESGER - Menem, menem, Gülçöhre, ancayrn olıs, GÜLÇÖHRE (Ağlayır) - Görürsen menim başıma ne işler getirirler? Bir qeder gec gelseydin, özmü öldürmüşdüm. Sen buraya ne sayaq 19 geldin? Seni burada görseler öldürerler. Mümkün varsa, gel qaçaq (ecele ile dartır). ESGER. (gülür) - Hara qaçaq öz evimizden? GÜLÇÖHRE - Ne danışırsan20? Bura kimin evidir? ESGER - Bura menim evimdir. Sonra da olacaq senin evin. GÜLÇÖHRE - Heç ne başa düşmeyirem2l. Meni kim götürüb qaçıb? ESGER - Men gönderdiyim adamlar. GÜLÇÖHRE (fikirli) - Bes men ele bildim ki, 1. değişir 2. yaşlılar 3. kez, kere 4. keyfim 5. fazladır 6. eski Rusya'da para birimi 7. önceden 8. iyi misin 9. içki 10. çirkin 11. hile, düzen 12. en doğrusunu 13. bohçacı kıyafetinde 14. bulmağı 15. önerir, tavsiye eder 16. iki kat sevindiği 17. erer 18. rahat ol 19. ne şekilde 20. söylüyorsun 21. anlamıvorum

meni atam verdiyi tacir oğlanın adamları götürüb qaçıblar. EŞGER-Elbette eledir. GÜLÇÖHRE (lapi heyran galır) - Yene başa düşmedin^, Allah eşaine meni başa sa31 görüm bu ne kelekdih? ESGER (gülür) - Bax, Gülçöhre, sene âşiq olan arşmmalçı5 da menem, atan6 ere vermek istediyi tacir oğlan da menem. Men yalandan arşın malı satan olub özüme qız axtarırdım 7 ki, âxırda seni tapdım8 ve atandan istedim. O da verdi, çünki atan bilmedi ki, men arşın mal satan oğlanam. Çünki o evvelden meni görmeyibdir. GÜLÇÖHRE (naz ile) - Ay bîinsaf. Bes9 mene yazığın gelmedilo ki, bu qeder eziyyet çekdim, ezab çekdim, atam meni öldurmeli oldu... Özümü öldürmeli oldum... (Naz ile) Bele bileydim, seni sevmezdim... ESGER - Bes burası vardır ki, bu şadlığımız bütün o eziyyetleri yuyurll, aparırl2, ele deyıl mi, maralım Gülçöhre? GÜLÇÖHRE (âxırda razı olur) - Eledir. ESGER - Di gel beri, gedek otaqları bir-bir gezek ve xalamı da görek. (Gedirler o biri otağa). Bu halda bayır gapıdan Sultan Bey dâxil olur. ESGER - Selamunaleyküm, Sultan Bey, sen bize xoş gelmisen. SULTAN BEY (evvel xoş üzle, sonra teeccüble^) - Balam, sen... Sen Esger'sen, yoxsa o arşın mal satan? ESGER - Xeyr, men Hacı Mürsel oğlu Esger'em, senetim.14 tâcirlikdir. SULTAN BEY - Deyirem axı, ancaq menim gözüm bele görükdü ki, qabağımdakıi5 o gededirlö. ESGER -Hansii7gede? SULTAN BEY - Heç, bir gede var idi, arşın mal satardı. ESGER - Bilirem, sen istedin ki, onun xalasmı alasan, o da evezindels senden qızını istedi. Sen de acıglanıbi9 qovdun, beledir mi? SULTAN BEY (teeccüble) - Eledir... Balam20, sen haradan2l bilirsen? ESGER - Nece22 bilmeyim ki, o men özüm23 idim? SULTAN BEY (heyretle) - Ne danışırsan? ESGER - Beli24, men qesden etdim ki, qızı görüm, sonra alım. SULTAN BEY - Doğru deyirsen? ESGER - Budur, gızm tesdiq eder. (Çağırır Gülçöhre'ni) Gülçöhre! GÜLÇÖHRE (dâxil olub atasına terefgedir) - Bax, ata, hem sen deyen oldu hem sen men deyen. Esger sizi keleye goyub, senin açığına ve menim de ezâbıma sebeb oldu, bütün teqsir25 de bundadır. SULTAN BEY (ayılır) - He, indi, başa düşdüm. Çox kelekbâz26 imişsen. Rehmetlik senin atan heç bele deyildi. Ya Allah (El verir). Kefin yaxşıdır mı?.. Ay qız, Gülçöhre, beri gel. (Gülçöhre gelir, atası onun alnından öpür). Çox gözel, çox pâkize, vay seni Esger. Amma eceb kelekbâz imişsen. (Yadına düşür). Yaxşı, balam, bes senin xalan nece oldu? He? Heqiqet o senin xalan idi, yoxsa o da kelek idi? ESGER - Xeyr, doğrudan xalamdır. SULTAN BEY - Yeqîn özü de duldur mu? ESGER - Beli, duldur. SULTAN BEY - He, de ver gelsin de... ESGER - Gelsin, ne deyirem, Gülçöhre, zehmet çek, xalamı çağır. Gülçöhre gedir SULTAN BEY - Gelsin onu alım da. O dul, men dul. Hekim de mene deyib ki, gerek arvad alım. Men bilen hekim xalanı da görse deyer ere get. ESGER - Ne sözüm var ki, al da... al ikibaşlı qohum olaq. İndi bildinmi ki, ikibaşlı qohum27 ne demekdir? SULTAN BEY (gülür) - Bildim, bildim a kelekbâz. Gülçöhre ve Cahan dâxil olurlar. SULTAN BEY (Cahan'a) - Eşşi, gel de. İreli gel. Görürsen senin bu bacıoğlun ne kelekbâz imiş. He, indi ne deyirsen, bir nefer molla/bir kelle qend28 ve üç manat pul ile aran necedir? Deyirem ele Esger ile Gülçöhre'nin ve sen ile menim toyumuz 2^ bir olsun. CAHAN^- Ne deyirem, Allah xeyir versin. HAMI - Âmin, âmin. SULTAN BEY - Balam, o uşaqlar evde tek qaldılar, nigârandılar30. Sizin gedeni gönderin Asya ile Telli'ni bura getirsinler. ESGER - Bu saat gönderim (Çıxır). SULTAN BEY - Eşşi, vallah sevindiyimden ele bilirem ki, cavan oldum... (Tez dilini dolayır). Yeni qoca da deyilem, ele cavan kimi bir oğlanam. Maşallah olsun mene. Esger gelir ESGER - Gönderdim getdi. Bu halda Süleyman daxil olur. SÜLEYMAN - Selamüneleyküm. SULTAN BEY - Paho, Süleyman, eleykessalam, balam şenin bu dostun ne kelekbâz imiş... SÜLEYMAN - Beli, çox kelekbâzdır, Bilmirem kimden öyrenib? ESGER - Nece kimden öyrenmişem? Bunların hamisini sen öyretmedin mi? Odur, xalam desin. CAHAN - Doğrudur, bütün bu keleklerin başçısı Süleyman'dır. O öyretdi. SULTAN BEY - Bele imiş... Süleyman, men seni heç bele bilmezdim. Bu işleri haradan öyrenibsen? SÜLEYMAN - Bey, öz başımdan çıxardıram. SULTAN - Ay senin başm var olsun. SÜLEYMAN (Birden Gülçöhre 'ni görüb diqqet yetirir). - Yaxşı, Gülçöhre budur? EŞGER - Beli, budur. SÜLEYMAN - Bes men gördüyüm qız buna oxşamayır3i. SULTAN BEY - Sen yeqîn32 Asya'nı görübsen. SÜLEYMAN - Asya kimdir? SULTAN BEY - O menim qardaşım qızıdır. SÜLEYMAN (sevinir) - He? Eşşi, ele ise men ne üçün bekar galim? Ver men de toy edim de... SULTAN BEY - Doğru deyirsen? SÜLEYMAN - Elbette. SULTAN BEY - Verdim, al. HAMI - Allah xeyir versin, Allah xeyir versin, ne eceb oldu. 1. büsbütün 2. anlamadım 3. bana anlat 4. hiledir, yalandır 5. bohçacı 6. baban 7. arıyordum 8. buldum 9. yeter 10. acımadın mı 11. yıkar 12. götürür 13. şaşkınlıkla 14. mesleğim, işim 15. önümdeki 16. dilencidir 17. hangi 18. karşılığında 19. sinirlenip 20. yavrum 21. nereden 22. nasıl 23. kendim 24. evet 25. kusur, suç 26. düzenbaz 27. iki taraflı akraba 28. seker 29. düğünümüz 30. rahatsızdılar 31. benzemiyor 32. mutlaka

SÜLEYMAN (Kenara) - Bax, merd yoldaşın âxırıi bele olar. Bu halda Asya, Telli ve Veli gelirler. SULTAN BEY - Bax, budur geldiler. Ay qız, Asya, bu oğlana seni versem gedersen mi? ASYA (utana-utana) - Beli, gederem. SULTAN BEY - Qoçaq2 mzsan. Gülçöhre'den ağıllı oldun. Çox ğözel, çok pakize (Veli ile Telli birıoirlerine baxırlar. Veli berk? ah çekir). Ede, ne yaman 4 ah çekdin, bala ne derdin var ki? ESGER - Ne derdi olacaqdır? Gülçöhre'ni mene verdin, Asya'm Süleyman'a verdin, xalamı özün alırsan, indi Telli'ni de ver ona. HAMI - Doğrudur, doğrudur. SÜLEYMAN (Veli'ye) - He, dedim ki, axı sen de hazırlaş... SULTAN BEY - Ay qız, Telli, Veli'ye gedersen mi? TELLİ (merd-merdana) - Beli, gederem. SULTAN BEY - Veli, sen Telli'ni alarsan mı? VELİ (utanır ve birden-bire) - Beli, alaram. (Gülür). HAMI - Allah xeyir versin. SULTAN BEY - Yaxşı, balam, toylarımızı ne vaxt başlayaq? HAMI - Ele bu gün. SULTAN BEY - Bes ele ise başlayaq. Düzülün. Cüt-cüt5 oynayırlar. Evvelce musiqiye göre ağır, sonra musigi tezleşdikce tez-tez oynayırlar. PERDE 1913 Daha besdir, ağlımızı başımıza cem edek 6, minlerce illerden? beri eşk ile qan sellerine qerq olan Vetenimizin bele bir dehşetamiz 8 menzeresini pozub ittifaq gününün şe'şeesi altında nurlanmağa qeyret edelim. Biz hamımız Qafqazlı balalarıyız, aramızda ülfet olsun, biribirimize üz 9 tutaq, yek-diğerimize rast geldikde qelbimiz mehebbet, sevgi hissinden ne'şet edib fereh ile mehşun olsun. Yekdigerimizin qem ve ferehinden hissiyab olaq. Biz hamımız Qafqaz balalarıyıq. Qafqaz haqqında aelbimizde beslediyimiz mehebbet tebiidir ki, gerek bizi bir-birimize merbut elesin. Qerez ve terefgirlikden müstövlid büğz ve edavet kimi denîio hisslerden özümüzü temizleyerek. Besiret özü ile halımıza bir nezer ataq-hamımız Qafqaz alalarıyıq, zeruret ve ehtiyacımız birdir. Istiqbalımızm rifah ve seadetini te'min edecek aüvve hamımızın hümmet ve qeyretine bağlıdır. Yalqızll elden ses çıxmaz. Birimiz musibet qaranlığına giriftar olduqda diğerimiz onun texlisine can-i dilden müsai serf etmelidir. Birimize bextiyarlıg İşığı üz çevirse, diğerimizi de ondan Mfisiyâb etmeliyik. Birimize bedbextlik âriz olsa, diğerimiz xoşbext olabilmerik. Biz bunu özümüze yegîn etmeliyik. Bu nöqte-yi nezerden seadete nail olmağa çalışanımız diğerinin de seadetine qeyret etmelidir. Biz hamımız Qafqaz balalarıyıq. Birimizin düşmeni varsa, hamımızın düşmenidir, define hamımız çalışmalıyla. Birimizi tehlüke tehdid edirse, hamımızı tehdid edir, nicatımız ittifaadadır. Din, millet ayrılığı bizim ittifaqımıza sedd olmasın gerek. Biz hamımız Qafqaz balalarıyıa. Hemre'yliki2, hemfikirlik, hemmesleklikis, hemkârlıq-bunlar hamisi bizim vezife-yi müqeddeslerimizden edd olunsun gerek. Eks-teqdirde heç bir işimiz düz getirmez^, taleyimizis nifaqve edâvet üçün bizi biribirimize uğratmayıbdır. Biz bunu isbat etmeliyik. Biz hamımız Qafqaz balalarıyıq. Medeniyyetli ve me'rifetlimiz cehaletde qalanımıza, qüvvetlımiz zeifimize, servetlimiz tavanasızlarımızaiö arxa ol- BİZ HAMIMIZ QAFQAZLI BALALARIYIÇ) (c. III. s. 31-35) malıdır. Bu esas üzre dolanmahyıqi 7 ki, eğyârdan yetişen zerbeler de bizim üzerimizde eserpeziri 8 olmasın... 1906 MEREZLERİMİZDEN BİRİ (c. III. s. 36) Dünyada en alçaq sifetlerin biri, zennimce, cür'etsizlikdir. Bu sifet çox vaxt insanın bedbextliyine bele bâis olur. Cür'etsiz adamdan yaxşı iş baş vermez20. Sairlerin musibetine dexi sebeb olar. Cür'etsiz yoldaşdan uzaq olmaq yaxşıdır. Cür'etsiz adam heç bir teşebbüse müveffeq olmaz. İşini xerab eder, heç bir semere görmeyib elden buraxar. Halbuki her bir işde cür'et lazımdır...... Bu gün cür'etli İngüisler, Amerikalılar kürre-yi erzin her bir nöqtesinde hökmü fermadırlar. Cür'etsiz İran ise eğyâr tecavüzünden dexi özünü qorumağa qadir deyildir. Biz, Rusiya Müselmanları dexi bir artıq21 cür'et sahibi olduğumuzu meydana çıxarabilmerik. Bizde cür'et ölübdür, ehyâ etmek lazımdır.... Biz bir işe iqdâm etmeden qabaq22 öz acizliyimizi iqrar ederek mezkur işden heç bir şey çıxmayacağmı hökmen özümüze yeqîn edirik ve şövq ü hevesden düşüb ebes yere fürsetimizi elden buraxırıq. Birimiz bir iş tutmaq istedikde diğerimiz ona mâne olub, cür'etsizlere mensub bir eda ile, sen, yaxud biz bacaracağımız23 iş deyil-deyib bu işden serfnezer etmeyi dexi teşviq edirik.... Bele çıxır ki, biz her bir ittifaqda nikbinlerden24 edd olunduğumuz halda, tek bir bu yerde bedbinliyi qebul edirik. Görünür bizim öz qüvvetimize e'timadımız yoxdur. Varmışa da itibdir25. Budur ki, indi bizim cür'etsizliyimiz ve acizliyimize müqerr olmağımız her bir iş müqabilinde el-ayağımızı bağlayıb, bizi hereketsiz buraxır. Cür'etsizlikden başqa bir de ümumiyyet e'tibarı ile diğer bir fena sifet dexi müşahide olunur. Bu da 1. sonu 2. yiğit 3. şiddetli 4. kötü 5. çift çift 6. toplanalım 7. yıllardan 8. dehşet saçan 9. yüz 10. alçak 11. yalnız 12. aynı görüşü paylaşmak 13. meslekdaşlık 14. başarılı olmaz 15. şansımız, talihimiz 16. yoksullarımıza 17. hareket etmeliyiz (deyinmeliyiz) 18. rakipden 19. bağlayıcı 20. iyi iş çıkmaz 21. çok 22. önce 23. becereceğimiz 24. iyimserlerden 25. yitmişdir

âcizlikdir. Balaca bir musibet ve bedbextliye düçâr olanda biz özümüzü bilmerrel itiririk. Esline baxsan bu da bizim cür'etsizliyimizden doğan bir sifetdir.... Bizim her birimiz gerek işini tereqqiye mindirmeye çalışsın. Ona göre de heç bir teşebbüs müqabilinde özümüzü aciz bilib cür'etsizlik etmemeliyik. İnsan tûzigârm önüne yumalatdığı2 çetinliklerle mübarijzede3 olmaq üçün yaranıbdır 4. Acizlik ve cür'etsizlik göstermekdense mübarize edib rûzigâra basılmamaq efzeldir. 1906 ORADAN-BURADAN (c. III. s. 46) Hürriyyet-i metbuat dedim, yadıma Osmanlı senzoru 5 düşdü. Bir defe "Veqt" gezetesini oxuduğum yerde bele xebere,rast geldim: "Osmanlı'da Aydm vilayetinde berk 6 yağmur olub ehaliye xeyli zerer olduğunu Osmanlı senzoru qezetelerden pozmuşdur7" İndi bunu görüb men de fikir eleyirem ki, ne yaxşı olardı. Osmanlı senzoru Qafqaz qezetelerine de baxıb Zengezur zererdîdelerinins ehvalatmı poza idi ve bizim "üreyi yuxa" dövletlilerimizin qelbini xarab elemeye idi. Zengezur dedim, yâdıma bir nâğıl düşdü: Günlerin bir gün Zengezur'lu bir Müselman açlığa tâb getirebilmeyi yere ymlıbdır ve deyibdir ki, ay aclıq, sen ne yaman güclüsen. Aclıq cavab veribdir ki: Balam, güçlü olsaydım, çörek meni esir edebilmezdi. Zengezurlu deyib: Ay çörek, sen ne yaman güclüsen? Çörek cavab veribdir ki: Balam, güçlü olsa idim meni pul ile satın alıb yemezdiler. Zengezurlu deyib: Ay pul, sen ne yaman güclüsen? Pul cavab veribdir ki: Güçlü olsa idim dövletliio Müselman meni sandığa basıp ağzımı da berki l-berk bağlamazdı. Zengezurlu deyib: Ay dövletli Müselman, sen ne güclüsen? Dövletli Müselman cavab verib ki: Ay balam, men tövr güclüyem ki, sen Müselmanı orada acından ölen görüb bir tikel2 çörek uzatmağa da elim gelmeyir? O yedi yere keçdi, sen de ye dövre keç. *** Qezete oxuyan Müselman qezeteden me'lumat qazanır, biliyils artır. Ona göre: "Qezete okumaq Müselmana haramdır". Qezete oxuyan Müselmamn bütün âlemin ehval ve övzainden!4 xeberi olur. Dünyanın bu başında oturub o biri başında vâqe olanl5 dürlü-dürlü hadise ve vâqieleri bilir. Ona göre: "Qezete oxumaq Müselmana haramdır". Qezete oxuyan Müselmamn ağlı artar, dargöz!6 olmur, her bir işe egl-i selim ile baxır. Ona göre: "Qezete oxumaq Müselmana haramdır". Qezete oxuyan Müselman öz derd ve ehtiyacını, qardaşının giriftar olduğu belanı ve musibeti qezet sütunlarında yazılmış görür, yaxud milletini tehdid eden müsibetden xeberdâr olur. Ona göre: "Qezete oxumaq Müselmana haramdır". Qezete oxuyan Müselman qezete sütunlarında derdine derman, ehtiyaclarma elac, işine encaml? tapıri8, Ona göre: "Qezete oxumaq Müselmana haramdır". Qezete oxuyan Müselman qezeteden teselliyâb olur, qem ve kederi dağılır, qemâbâd!9 könlü teselli tapir. Ona göre: "Qezete oxumaq Müselmana haramdır". Ona göre Müselmanlar me'lumatsız, biliksiz olsunlar, dünyadan xeberleri olmasın. Dargöz, ağlıgödek20 olsunlar, öz derd ve ehtiyacmdan, qorxulu musibetinden bîxeber olub çaresiz, dermansız, elacsız qalsınlar, üreklerini deşen qem ve elemden xilas olub teselliyâb olmasınlar. "Bunlar hamisi halaldır". QAFQAZ'DA MÜSELMAN KENDLİSİNİN HALI (c. III. s. 195) SİÇAN - Atakişi emi, taxılın cücermedi2l? ÇEYİRTKE - Atakişi emi, taxılın göyermedi22? HÖRÜMÇEK HACIMURADXAN - Atakişi emi, taxılını döymeyirsen? BEY - Atakişi emi, taxılını çuvala yığmırsan? STRAJNİK - Atakişi emi, xurcunlarım23 hazırdır, taxıl nece oldu? ATAKİŞİ EMİNİN UŞAQLARI - Dede, bes teze taxıldan ne zaman çörek bişireceyik? ATAKİŞİ EMİNİN QARNI - Qurr... A kişi, acından öldüm ki... ATAKİŞİ EMİ (acıqh) - Qarmm. Barı sen, sense dinme. Yoxsa, Qur'an mene qenim olsun ki, soxaram xenceri, tökerem bağırsaqlarmı çöle ya! KEND MEKTEBİNDE (c.iii. s. 196) MÜELLİM (şagirde) - Atan var? ŞAGİRD - Var. MÜELLİM - Anan var? ŞAGİRD - Var. MÜELLİM - Neçe24 qardaşsmız? ŞAGİRD - Üç. MÜELLİM - Nece bacın var? ŞAGİRD - Beş. MÜELLİM - İndi hesab ele gör sizin külfetde nece adam var? ŞAGİRD - (Bir qeder fikirden sonra) - Mirze, on bir adam var. MÜELLİM - Necin on bir nefer25? Bu ki, on eyler. ŞAGİRD - Müellim, axı dedemin iki arvadı var. İKİ NEFER MÜSELMAN BEY'İ BİRİBİRİ İLE GÖRÜŞÜR: (c.iii. s. 198-299) N. Bey (zahirde) - Salameleyküm, F. Bey, keyf, ehval, xoş gördük. (Üreyinde - Allah seni heç xoş elemesin, hemişe26 xâr il zelil olasan). 1. hemen 2. yuvarladığı 3. çarpışmada 4. yaratılmıştır 5. yazarı, edibi 6. haber almıştır. 8. zarar görmüşlerin 9. dayanamayıp, güç yetiremeyip 10. zengin 11. sıkı sıkı 12. parça, lokma 13. bilgiyi 14. durumundan, vaziyetinden 15. oluşan 16. dar görüşlü 17. önlem, tedbir 18. bulur 19. gamlanmış, sıkıntılı 20. cahil, akılsız 21. yetişmedi 22. yeşermedi 23. heybederim 24. kaç 25. kişi 26. daima

F. Bey (zahirde) - Ba, eleykessalam, xoş vaxtm olsun, sefa geldin (Üveyinde: -Yolda cjiçın sınıbi gelmeseydin lap yaxşı olardı, mel'un!) N. Bey (zahirde) - Çoxdan beri seni görmek arzusunda idim. Sen de heç görünürsen mi? (Üreyinde: -Seni yere basdınm ki, doğru deyirem. Ay kişi, bes sen ne vaxt öleceksen?) F. Bey (zahirde) - Görükmekden ne olsun, teki insanın qelbinde biribirine mehebbeti olsun, ele bunun özü besdir. (Üreyinde: -Ne tövr görüküm ki, seni görende gözüm ağrıyır, ay senin gözlerine ox batsın). N. Bey (zahirde) - Elbette, mehebbet özge cür2 şeydir, onun heç bir şeye dexli yoxdur. Amma yene de sözün doğrusu beş-altı gün seni görmeyende skuçnu3 oluram. (Üreyinde: - Ye'ni deyirem fikrine de gelmesin ki, senden danos yazdırmışam, haa.) F. Bey (zahirde) - İltifatın artıq4 olsun. Vallah ele men özüm de hemişe 5 yerden duran kimi nökerlerden soruşuram ki, N. Bey ne qayırır6, keyfi necedir?. Bilmirem, gelib sene deyirler mi? (Üreyinde: -Ye'ni deyirem görüm senden gönderdiyim danosun te'siri ne teherdir, naçalnik 8 seni sordurmaz ki, arvad-uşağını meletmirler ki?). Bes niye atdan düşmürsen9? Ede, Sefiqulu, gelin beyin atını tutun. (Üreyinde: -Halin olsa ötübîo keçersen, menim de zehlemi tökmezsen)^. N. Bey (zahirde) - Yox, kende gedirem, ele dedim at üstünde de olsa, bir seni görüm (Üreyinde: -Üzüne de tüpürüm 17 -.) Hele ki, salamat qal. (Üreyinde: - Gör senin başına ne oyun getireceyem.) F. Bey (zahirde) - Xoş geldin. Amma bu yaxşı olmadı ki, bele tez getdin. (Üreyinde: Üzüne de tüpürüm.) Hele ki, salamat qal. (Üreyinde: - Gör senin başına ne oyun getireceyem.) F. bey (zahirde) - Xoş geldin. Amma bu yaxşı olmadı ki, bele tez getdin. (Üreyinde: Sen öl, çox yaxşı oldu, get, dalınca^ da bir aara daş getsin, mel'un). MÜSELMANLARIN HALI (c.iil. 203) Hökumet qapısında: -Kerbelâyı Bedel, göre bildin? -Göre bildim. -Ne dedi? Dedi: "Zavtra". AĞALAR ÇAPKINDA: - Meşedi Fereculla, ağa evde idi? -Beli, evde idi. -Seni gördü, ne dedi? - İki defe üzüme tüpürdü, bir defe de atamın goruna 14 söydü. İNTELLİGENT QAPISINDA -Mahmud emi, razı oldu mu? -Balam, yox. -Ne üçün? -Dedi, beş yüz manat ver, yazım. DOVLETLİ QAPISINDA -Kerbelâyı Müseyib, getmişdin? -He, getmişdim. -Göre bildin? -Balam, yox. SeherlS yatmışdı, günorta çörek yeyirdi, axşam da evde yox idi. BİR MÜSELMAN İLE BİR ŞVEYSARİYALININ SOHBETİ (c. III. s. 231-232) Müselman dedi: Siz bîedebsinizl6, sizden her ne desen çıxar. Şveysariyalı dedi: Edeb nedir? Müselman dedi: Edeb odur ki, zeif gerek qüvvetliye ve kasıbl 7 da dövletliyeis itaet elesin, neinki ondan kömek gözlesin. Şvaysariyalı dedi: Amma bizde edeb odur ki, insan gerek öz insanlıq şe'nini gözlesin. Müselman dedi: İnsanlıq şe'ni nedir? Şveysariyalı dedi: İnsanlıq şe'ni odur ki, insan kasıb da olsa, dövletli de olsa, gerek her bir sıxmtıdan azad olsun. Müselman dedi: O cür şeylere bizde qudurğanlıq deyerler. İnsan da var, insan da. İnsan var ki, heç kesin cür'eti ola bilmez ki, ona püf elesin, insan da var ki, günde başına min qapazl9 salsan bir defe de sene püf demeye cür'eti çatmaz. Şveysariyalı: - O cür şeylere bizde nâinsaflıq deyerler ve kes de ona razı olmaz. Müselman dedi: Siz kafirsiniz ve cemi tutduğunuz işler de hamisi küfrdür. Burada sohbet tamam oldu. 1906-1908 DİLİMİZİ XORLAYANLAR (c. IV. s. 213) Heç kese mexfi20 deyildir ki, bizim axundlarla 21 artistlerimiz biribirine zidd ve müxalif siniflerdir. Ele bunun özü ki, men axundla artisti beraber qoydum, onların heç birinin xoşuna gelmeyecekdir. Artist axundun düşmenidir, axund artistin. Bununla bele bu iki düşmen bir şeyde böyük ittifaq bağlayıbdılar. O şey Türk dilini korlamaqdır. Metlebi 22 izah verelim. Hamıya me'lumdur ki, men Gürcü dilini oxuyub ermenice danışabilirem ve Rus dilini oxuyub Firengce danışabilirem. Amma bizim axundlar Erebce ve Farsça oxuyub veya heç oxumayıb Türkçe danışmaq ve yazmaq isteyirler. Bizim artistler Rusça oxuyub veya heç oxumayıb Türkçe danışmaq ve yazmaq isteyirler. Ona göre dilimizi o terefden de, bu terefden de kor- Iayırlar23. Meselen, axund Türkçe danışanda bele danışır: -Zemane ki, men burada egleşmişem, hergâh24 bir şehs ki, onun zahiri ve batini mene me'lum olmayan suretde qapıdan daxil olub içeri girdi ve mene salam verdi, hansı25 ki, mene aiddir veya aid deyil, onda yeqînlik26 hâsil etmek xaric öz mekandır, mene ferzdir ki, men onun salamını cavabmda deyem ki, eleykesselam. 1. ayağım kırıp 2. tür 3. sıkıcı 4. çok 5. her zaman 6. nasıldır 7. neyle sığraşır 8. müdür 9. inmiyorsun 10. gelip 11. sinirlendirmesin. 12. tükürürüm 13. ardından 14. mezarına 15. sabah 16. edebsizsiniz 17. yoksul 18. zengine 19. yumruk 20. gizli 21. hocalarla 22. konuya 23. harap ediyorlar 24. eğer 25. hangisi 26. şüphesizlik (kuşkusuzluk)

Axund bunu demek isteyir ki, tanımadığın bir adam sene salam verse, salam almaq sene borcdur. Amma Farsça'dan tercüme eleyir, dilimizin serfnehvini bilmir, ona göre de metleb dolaşıq düşür 1... Artistler de bizim dilimizi bu sayaq 2 korlayırlar: "Bu gün Tağıyev teatrmda3 oynandacaqdır suznak bir facie "Gave-yi ahenger". Fasilelerde çalacaq tarzen ve oxuyacaq xanende, filanın rolunu oynayacaq meşhur filan artist..." *** Uşaq bazara gedib qoz alrr ve eve qayıdıb4 anasına deyir ki, "Ana, bazardan qoz aldım". Amma artist bazardan qoz alıb qayıtsa anasına bele deyer: -Ana, bazardan aldım qoz. Teatrlar üçün yazılan e'lanları savadlrs bir adama e'tibar etseydiler, çox eceb olardı. 1912 QEHETİ ÇIXAR (Omdan-Buradan, Bakı -1981 s. 39) Cemiyyet-i xeyriyye imaretinin qabağmdanö keçirdim. Bir nefer dilenci Müselman arvadı bir körpe qucağmda ve ikisi de yanında meni ehate etdiler 7. Pul istediler ve zeli 8 kimi yapışdılar. Soruşdum ki, siz ne dilencisiniz? Dediler ki, yetim-yesirik?. Dedim ki, bes bu cemiyyet-i xeyriyye ki, bu saat qabağmda sohbet edirik, yetimxana açıbdır, orada yetimlere yemek de verirler, geymek de verirler. Dediler ki, bu yetimxana bizden ötrüw deyildir. O, Kars yetimleri üçündür. Dedim ki, ne tevafütü vardır: yetim yetimdir. İndi ki, bu yetimxana açılıbdır, xoy siz yetimyesirleri de oraya yığsın^ ki, bir kerelik Müselman mehelleleri yolcu ve dilencilerden temizlensin ve yolçuluq da aradan götürülsün. Arvad körpeleri ile gülüb dedi: -Biz Müselman bazar ve küçelerinin yaraşığıydım. Nece olabiler ki, bizi buralardan temizlesinler? Ve bir de onsuz da seherimizde cürbecürl3 şeylerin qehetliyi olur, sen de isteyirsin ki, bir de yolçu-dilençi qehetliyii4 olsun-? Bundan elave bir de biz burada yolçuluqdan başqa bir de gelib-gedenlere bir keyf veririk. Meselen, Rusça yalvarmaq sözlerini öyrenib madamları ve qospodinlerii 5 güldürürük. Be'zen hambal-humballar. ile naz-gemzeleşirik, gözleşirik... Uşaqlarımız da ki, indiden dilenci ve yolculuğa öyrenir. Böyüyende bunlardan bir mahir ve ustad dilenciler çıxsınlar ki, gelib-gedeni lap quldurw kimi soysunlar. Sen ne fikir edirsen? Gördüm ki, bunların sözleri haqdır. Ona göre de cemiyyet-i xeyriyye bunlara mehel-güzâr olmur... 1915 ADİ SOHBET (s. 47) Oxuculardan üzr isteyirem. Herçend sohbetlerimizin elelerini seçmişem ki, qezetde yazmaq olar, amma yene de üzr isteyirem. -Salameleyküm. -Eleykesselam. -Meşedi Hesen, men nece eleyimi?? Axı o köpek oğlunun balası gelib çıxmadı. -Men ne qayırami8, balam? İt oğluna min kere dedim ki, ede, tez gel. -Gör sen Allah, saqqalı kişini qoduğun birisi ele salıbdır. -Bu sen ölesen, eşşeyin balasına ağzımdan geleni demişem. Donuz balasına söz kâr elemir ki... -He, indi ki, bele oldu, bele men onun... (Daha dalınıl? yazmağa qelem işlemez. Ele bu "numune" de besdir...) * * * Biribirimize o qeder yalan demişik ki, daha heç kesin20 heç kese e'tibarı qalmayıb. Odur ki, sohbetlerimizin bir "numunesi" de bele olur. -Hacı Esed, iki yüz manat mene borç ver, getdiyin Ke'be haqqı, sabah getirib vererem. -A kişi, Hezret Eli'nin Zülfüqâr'ma gelim ki, cemi var-yoxum 2 l bax bu üç manatdır. 1915 BİR YAŞ (Azerbaycan Gazetesi, 28.V.1919) Bu gün istiqlalını elan etmiş olduğumuz ve istiqlalı qazanmaq yolunda çaylarca qanlar axıdıb minlerce xanımanlarımızı xaraba qoyduğumuz bir dövletin, ye'ni Azerbaycan Türk Dövleti'nin bir yaşı tamam olub da, ikinci yaşa qedem qoyduğu gündür. Növzad dövletimizin tevellüdü, ana betninden doğulması çetinlikle emele geldi. Ana veten, balasını doğarken, özünü qurban edecek derecesine gelmişdi... Azerbaycan torpağı bir xarâbazâre, bir viraneye dönecek idi. Onun, o mâder-i mehribanm nazik sinesi, zerif bedeni üzerinde gezen qaba ayaqlar, hem anası betnindeki balasını, çekmelerinin tepikleri altında tapdalamaq, ezmek ve xurd-xeşil etmekle anasını da, balasını da öldürmek istiyordular. Lakin bir zeif sîne içinde gizlenmiş olan eşq ve mehebbet o derece böyük bir qüvvete haiz idi ki, zeif cisim qüvvetli ruh sayesinde düşmen zulmü qarşısmda tâb ve taqetden düşmeyib yaşamaq ve yaşatmaq iqtidarmı qeyb etmedi... Ana Veten doğdu. Ve bu gün, doğduğu övladımn seneyi dövriyyesi münasibeti ile bayram qurub ve övladmı mavi, al ve yaşıl rengli parçalarla bezeyib nümayişkârane bir şekilde beyan-i iftixar etmededir. 1. amaç anlaşılmamaktadır 2. şekilde 3. tiyatrosunda 4. gezi dönüp 5. bilgili 6. önünden 7. çevrelediler 8. tutkal 9.yetim ve eririz 10. bizim için 11. toplasın 12. süsleriyiz 13. türlü türlü 14. kıtlığı 15. beyleri 16. eşkiya, haydut 17. nasıl edeyim 18. yapayım 19. arkasını 20. kimsenin 21. bütün varım-yoğum

Bir yaşlı dövletimiz gelecekde-yaxın gelecekde Türklüyün ümidgâhı, İslâmlığın penahı ve âlem medeniyetinin möhterem bir üzvü olacağını hele bir yaşında olduğu halda her kese bildirmededir. Azerbaycan'ın Türklükle istiqbal meyveleri yetirmek için münbit bir torpaq teşkil etdiyini Osmanlı Türk qardaşlarımız dexi iqrar ve etiraf edib bize ümid-i nezer ile baxmaqdadırlar. Filheqiqe, Azerbaycan idi ki, Türk şerqinde sağlam bir milliyet hissi oyatdı, millet ne olduğunu milliyetini unutmuş Türklere bildirdi. Onlara -sen evvel-evvel bir Türksen dedi ve "Türkem" dedirtdi... Türk qövminin dexi Farslar, Erebler kimi müsterif olduqları din-i mübin İslâmm-Allah'ımız bir, peygemberimiz bir, Qur'an'ımız bir ve binaeneleyh dinimiz de bir olmalıdır-deye bu birliğe feil ve eql ila ilk qedem qoyan Azerbaycan Türkleri oldu desem, eminem ki, xeta etmerem. Bu fikrin Azerbaycan Türkleri arasında olduqca suretle intişar ve qüvvetlenmesini görerken sözlerimin tesdiqine mecbur olarlar. Bizi vehşi bilenler ve bizden yalnız qanicicilik gözleyenler ile bizim vücudumuzu âlem-i medeniyet üçün tehlükeli edd edenler ile bir balaca temas lazım imiş ki, bu fikrin ve bu nezerin sehv ve yalan ve yanlış olduğu meydana çıxm. İngilisler bizim içimize girerken özlerini vehşi bir heyvan qarşısma çıxmış bir ovçu kimi saxlamaq ehtiyatma heç bir lüzum olmadığına bir iki günden sonra kemal-i teeccüble inandılar ve haqqımızda beslemekde oldugları nezeri teessüratm bilmemezlik ve ya düşmen tebligatı neticesi olaraq xeta ve yanlış olduğunu da derk etdiler. Eminem ki, bunu da derk etdiler ki, istibdad altında tereggi ve tealiden cebren mehrum ve cehalete mehkûm edilmiş olan millet azad olduqdan sonra çox çekmez ki, dünyanın medeniyyet hazarlarında öz milliyyetleri teqazası ile emele gelmiş medeni metalarmı enzar-i beşeriyyete teqdim ile medeniyyeti qoca olan milletleri de heyretde qoyarlar. AL rengi Türklüye, YAŞIL rengi İslâmlığa ve MAVİ rengi medeniyete işare olan bayrağımızın me'na-yi me'neviyyesi de budur. Adamlar var ki, bizim istiqlalıniuzı istemirdiler. Halbuki bize düşmen deyildiler ve bu istememezlikleri de düşmençilik yüzünden deyildi. Feqet onlar qorxurdular. Qorxurdular ki, biz hökumet etmeğe, memleket dolandırmağa, dövlet saxlamağa qadir olmayıb da, müxtelif milletli tebeemizin olan milletimizin can ve malını mühafize edebilmeyek, siyasetde bacarıqsızhklıq gösterib xalqm istirahetini pozaq. Lakin növzad dövletimizin yeni başlamış ömrünün günleri ve ayları gelib geçdikce bu fikirdeki adamlar öz fikirlerini değişmeye mecbur oldular. Bolşevikler dövründe hesretini çörek ve çörekden artıq hesretinde olduğumuz emin ve asayişin yoxluğu ve camaatı bizar eden qetl ve qaretin çoxluğu - o da, bu da def edildi, Azerbaycan dövleti çörek ile beraber emin ve asayişi de iade etmekle ehalini hem aclıq, hem de qetl ve qaret belalarından xilas qıldı. Cavan dövletimiz dünyanı bürümüş olan sarı xesteiliklerle de medenivar bir suretde mübarizeye girişib zafer ve müveffeqiyyet qazandı. Düşmenlerimizin vird-i zeban etdiyi "bey-xan ve şallaq hökümeti" evezine en demokratik ve en hürriyetperver bir dövlet olduğumuzu bildirdi. Ehalisine bir bu qeder geniş ve genişliği heç bir hökumetde görünmemiş bunca hürriyet ve azadlıqlarm vücudu qarşısında düşmenlerimizin gözleri heyretlenib dilleri lal olacaq idi ki, hiyle ve tezvire el atıb hükümetimizin bu qeder hürriyetperestliğini çabukluğa ve sehlenkârlığa isnad ile bizi yene de lekelendirmek isteyirdiler. Lakin bu âxırmcı zabostovkanı-azerbaycan istiqlalmı mehv etmek ve milletimizi anarşi halına salmaq niyyeti ile qurulmuş zabostovkanı yatrrmaq işinde hökümetimizin ve milletimizin göstermiş olduğu ezm ve sebat ustalıq ve meharet düşmenlerimizin bu lekesini üzerinden sildi ve töhmeti de ref etdi... İçerisinde çıxan qırmızı tehlükeni ref ve izaleye qadir olan bir hökumet ve millet, xaricden sedası gelen qara tehlükeni de dağıtmağa ve darmadağm etmeye qadir olmaz mı zenn ediyorsunuz? Siz onun bir yaşında olduğuna baxmayın, düşmen definde tecrübesaz olduğuna, Türklüğe ve islâmlığa mexsus feziletlerine baxıb da emin olunuz ki, bu hökumet ve bu millet öz istiqlalmm, öz azadlığım ve öz tebeesini şanlı bir suretde her bir düşmenden qorumağa qadirdir ve bu qüdretini lazım olduğu halda isbat eder. Bu tenteneli, celâl ve şövketli bayramımızı görenler bunu yeqîn bilsin ki, bir yaşlı cavan Azerbaycan Türk dövletini istiqaqlımühafizesindeki şüarı budur ku: ÖLMEK VAR, DÖNMEK YOXDUR. Bu eziz bayram günü sidq-dil ile "Yaşasın müsteqil Azerbaycan." deyenler emin olmalı: Onu müsteqil yaşatmağa qadir olarlar var. ORADAN-BURADAN (c. III - s. 54-55) (Eserleri, Bakı-1968) Cavad uyezdinde pristav Şefibey Fetelibeyova açıq mektub. "Dusti-mehriban" cenab Şefi bey. Evvela, ümdeyi-metleb vücudi-zicudinizin selamet ve afiyet üzre berqerar ve payidar olmağıdır. Ve saniyen, eğer iltifat meqamına gelib bu terefin ehvalatmı xeber alsanız, elhemdüllilhal velminne, sağ ve selamet olub "ömrü girenbehanize daim du-

açı varıq". Ve salisen, nece vaxtdan beridir ki, Siz cenablardan heç bir ehval yox idi. Bu ise bizi bir qem ve elem deryasına qerq etmişdi. Amma bu günlerde sizin başınızın sahibi ve naçalnikiniz Pivovarov hezretlerine xoş gelmek üçün teqsirsiz ve günahsız meselmanlara reva gördüyünüz zülm ve sitemin şöhreti bütün afaqa e'yan olduğundan biz de ondan xeberdar olub şadiman meserrete nail olduq. Bundan sonra siz bizim medariiftixarımız oldunuz. Biz acizler terefinden teşekkürler qebul etmeyinizi artıq, artıq rica edirik. Doğrudur, siz bu iyirmi beş ilin erzinde kemali-sedaqet ile ifasında olduğunuz pristavhq dövründe hökumete çpx qulluqlar edibsiniz, sizin qamçı-qırmancmız altında ölmüş Müselmanlarm, odunuz ile yanmış evlerin, hökmünüz ile dağılmış darmadağın edilmiş mal ve mülklerin, "heyanız" ile biheya olmuş arvadlarm, şiri-jeyanlara mensub nereniz ile bağrı yarılmış uşaqların ededini götürüb mülahize etsen, görersen ki, neçe-neçe qebristanların te'miri sizin "hünerinize" şedid zülmkarlarlarm bele hünerlerini batırıbdır. Sağ olunuz, var olunuz. Sizin bir namaz qılan ve oruç tutan pristav olduğunuz bizim hamımıza me'lumdur. Buna göre de aşağıdaki nidanı bendeyi-heqirinizden qebul edin: Ey su yerine müselman qanı ile destemaz alıb razü niyaz eden abid! Ve ey arvad-uşaq eski ile qüsl edib ibadete meşgul olan zahid! Behiştin e'la derecesinde meqamınız var. Qafqazda tamam 25 il pristavlıqda qalmağmızdan rencidexatir olmayınız, öz qulluğunuzda davam ediniz, öldürün müslümanları, dağıdm ev-eşiklerini, elinizden gelen zulmü ve sitemi onların haqqmda esirmeyin. Bele bir gün ola biler ki, hökumet sizi naçalnikliye layiq biler. Doğrudur, bu nece illerin erzinde Qaralağ üzre cari etdiyiniz qan ve eşkler sizin vicdanınızı, insaf ve edaletinizi yuyub aparıbdır. Evvelce yumuşaq yaradılmış üreyiniz müruri-eyyam ile berkiyib daşa dönübdür. Lâkin zerer yoxdur, bu naçalnık olmaqa mane ola bilmez. Çünki başınızın sahibi Pivovarov isbat etdi ki, naçalnik olmaqdan ötrü vicdan, insaf ve üreye heç bir ehtiyaç yoxdur. Ümidvar olun, sebr ve sebat lazımdır. Rautların, Pivovarovların sağ eli sizin başınıza olsun. Onların özünüze nümuneyi-imtisal tutub hansı uçastok ve ya üyezde deyişilseniz, onlar kimi müselmanlara zülm ve sitem etmekde davam edin. Axırda da onların mensebine çatarsınız. Ve bir de bağışlayın, menim size yol göstermeyim ebestir. Siz öz "dersinizi"yaxşı bilirsiniz. Artık dersler vermek lazım değil. Bu axırkı "şöhretiniz" Qarabağ'da adınızı baqi qoyacaqdır. Ölüller cesedlerinden size bir yadigâr rekz etmek Qarabağa vacibdir. Sağ olunuz, var olunuz. Sayeyi-merhemetinizi biz heqirlerin üstünden kesmeyin. Baqi, vesselam...