E-bülten 2015 - Sayı 1 The Duke of Edinburgh s International Award 14 ile 24 yaşları arasındaki tüm gençlerin katılabileceği heyecanlı bir kişisel gelişim programıdır. Programının amacı gençleri, kendi hayatlarında, yaşadıkları toplumda ve dünyada bir fark yaratmalarını sağlayacak yaşam becerileri ile donatmaktır. 1956 yılında Edinburgh Dükü Prens Philip tarafından kurulduğundan bu yana, 140 ülkede ve bölgede 8 milyonu aşkın genç Ödül Programına katılmıştır. Merhabalar, DoEIA-TR Ulusal Komitesi adına programa emeği geçen tüm gönüllülerimize, yani Ödül Koordinatörlerimiz, Liderlerimiz, Supervisorlarımız, katılımcılılarımız ve birim yöneticilerimize teşekkür derim. Gençlerimizin kişisel gelişimine katkıda bulunan bu program, zaman içinde yollarını açan bir anahtar niteliği de kazandırmaktadır. Bu nedenle yaşı 14 ten büyük her kesi DoEIA-TR gönüllüler ailesine katılmaya davet ediyorum. 14-24 yaş arasındakiler katılımcı olarak kendi dünyalarına değer katmak için emek harcarken; 25 yaşın üstündeki her gönüllümüz de bir gencin yolunun açılmasına yol açabilir. İnsana emek veren her yüreğe teşekkürler. Sevgi ve saygılarımla. Sultan Yılmaz DoEIA-TR Ulusal Komite Başkanı İÇERİK: 2: Katılımcı Gözünden 3-5: Senelik Faaliyetlerimiz 6: Soru-Cevap 7: Ödül Töreni Konuşması Gençlerin bunaldıkları zamanlarda sığınıp güç alabilecekleri gücü sosyal etkinlikler veriyor. DoEIA-TR de böyle bir program. Zekiye Bekarlar, Ödül Lideri 1
KATILIMCI GÖZÜNDEN The Duke of Edinburgh programımda yaptığım çeşitli etkinlikler, gerek takım oyunundaki arkadaşlarıma, gerek bir piyanistin parçası hakkındaki önyargılarımı aşmama olanak sağladı. Hatta, ziyaret ettiğimiz engelli çocuklarla iletişim kurup kuramayacağıma dair şüphelerimi ve kendimle ilgili önyargımı aşma sürecine de destekte bulundu. Fakat en önemlisi, geç fark etmiş olsam da, doğada ki yaşama ve materyalizme karşı olan düşüncelerimi etkiledi. Yaşamın, eşyalardan değil, doğanın içinden geldiğini ve öyle yaşamayı takdir etmem gerektiğini anlamamı sağladı. Doğanın sunduğunu kabul edebilmek, bu yeterliliği gerçekten kavrayabilmek için daha çok gezip görmem gerek belki de. Birkaç günlük kampımızda ormanın ortasında kalmanın getirdiği zorluklar ile baş ederken, sade yaşantıda edindiğim tecrübelerimi tertemiz akan derelerden ve su kaynaklarındaki yansımalardan görmeye çalışıyordum. Öncelikle, bu güzel anları paylaşabileceğim insanlarla çevrili olmak her anın değerini arttırıyordu. Zaten, hayatın paylaşınca güzel olduğunu asla inkar edemem. Yaşamın, eşyalardan Ancak, ormanın sessizliği de, edindiğimiz yalnızlık da kısa süreli olsa bile, yoğun hayat tempomuzdan, değil, doğanın içinden dayatılmış zorunluluklardan, isteklerden, görevlerden ve gereksinimlerden arınmamızı sağlamıştı. Kamp geldiğini ve öyle yaşamayı hayatının ödül programındaki en zorlayıcı bölümü takdir etmem gerektiğini olmasına rağmen, bu deneyimi edinme şansını yakaladığım için şu anda çok seviniyorum. Bu belki anlamamı sağladı Into the Wild filminin veya Thoreau nun Walden kitabının üzerimde bıraktığı etkilerden olabilir; ancak dediğim gibi, başka hayatların tadına bakabilmek, yaşayabilmek ve önyargıların kamçısını hazırda bekletmemek, benim gelişimimdeki en değerli olgulardır. Chopin in Nocturne ünü çalarken, onun huzurunu, arayışını, ulaşamayışını, zorlanışını, yorgunluğunu ve umudunu kendi bedenimde hissedebilmiş olmak, açıkçası bende gurur hissi uyandırıyor. Yağmurda çoraplarımıza kadar ıslanmış olmamıza rağmen, futbol turnuvasında koşmayı asla bırakmadığımızda hissettiğim gurur gibi. Ya da mutlu bir pazar sabahı, rehabilitasyon merkezinde Kardelen i utangaçlığından sıyırıp Mini mini bir kuş u söyletmeyi başardığımda, onun sadece fiziksel engelinin olduğunu ve asla bu sebeple ona önyargıyla yaklaşmamam gerektiğini kendime hatırlatmama gerek kalmadığında hissettiğim mutluluk gibi. Birlikte şarkı söylerken ve birbirimizi alkışlarken, edinebileceğim tüm önyargıların inadına eğleniyordum sanki. Her hafta üç aktivitemi tamamlama çabamda anladım ki, kendini geliştirmek sadece bir buçuk saatlik dersler, antrenmanlar ya da ziyaretler ile bitmiyor. Yarına kucak açarken bugün ile dans edebilmek ve düne gülümseyebilmek için önyargılarımızı kendimizden uzak, yeni yaşantıları ise olabildiğince yakınımızda tutmamız gerektiğini anladım. Deniz Hallik Bronz Ödül Katılımcısı 2
SENELİK FAALİYETLERİMİZ 10 11 Ocak 2015 Ödül Lideri Eğitimi İstanbul Özel Enka Lisesi nin ev sahipliğinde Ödül Liderli Eğitimi gerçekleşti 10 Ocak 2015 Ulusal Komite toplantısı 17 18 Ocak 2015 Supervisor Eğitimi İstanbul Özel Tarabya İngiliz Okulları ev sahipliğinde Supervisor Eğitimi gerçekleşti 3
19 20 Ocak 2015 İstanbul Macera ve Keşif Rota Çalışması Macera ve Keşif Yolculukları için İstanbul da Macera ve Keşif Koordinatörü Dr. Hakan Çalışkan ve ekibi tarafından rota çalışmaları yapıldı 25 26 Şubat Denetleme Ziyareti The Duke of Edinburgh s International Award programının Uluslararası denetimi gerçekleşti 9 10 Mart Supervisor Deneme Kampı Program kapsamındaki Supervisorlar için İstanbul da birer günlük deneme kampları organize edildi 4 5 Nisan 2015 Bursa da Aktif Ödül Liderleri Toplantısı gerçekleşti 4
29 Mayıs 2015 Ulusal Komite Toplantısı 30-31 Mayıs 2015 Ödül Lideri Eğitimi Tarabya İngiliz Okulları ev sahipliğinde Ödül Lideri Eğitimi gerçekleşti 3 Haziran 2015 Ödül Töreni Anabilim Eğitim Kurumları nda XX. Bronz ve XVI. Gümüş Ulusal Ödül Töreni düzenlendi 5
SORU-CEVAP Ulusal Komite Başkanımız Sultan Yılmaz bizim için sorumuzu cevapladı Hobileriniz nelerdir? Hobisiyle işi kesişmiş olmaktan mutluyum. Ben insanlarla bir arada olmayı seviyorum. Lisedeki felsefe öğretmenim beni penceresi açık çocuk diye tanımlamıştı. Sanırım zamanla kapıları da açtık. Yalnızlık, karanlık ve dar yer fobilerim olduğundan herhalde, hep iletişim halinde olmaktan, aydınlık mekânlarda ve geniş alanlarda bulunmaktan keyif alıyorum. Film seyretmeyi seviyorum. Tiyatronun özel bir yeri var. Organizasyonlar yapmaktan hoşlanıyorum. TBMM nin bahçeleri çok bakımlı ve güzeldir. Orada çalıştığım yıllarda bir gün arkadaşımla bahçede dolaşırken ağaçların altına halı gibi serilmiş yemyeşil çimlere bakıp burada ne güzel davetler verilir dediğimde arkadaşım, aman Sultan hanım, düşündüğünüze bakın. Ben bir hamak olsa da uzansam, diye düşündüm demişti. Mesela alış-veriş yapmayı (hangi kadın sevmez ki!) severim. Alış-verişlerimi kendim için yapacaksam kocamla birlikte, hediye alacaksam yalnız olmaktan hoşlanırım. Hediyelerimi paketlemek hem keyif verir bana, hem de onlara özenmeyi severim. Kime hediye alacaksam, onu sevgimle sararım o anda, seçmekte zorlanırım, emek veririm yani. Çünkü bir şahıs hediye verecek kadar değerliyse benim için, demek ki bir o kadar da özeldir. Bir de Nisan aylarında Datça da olmak ve Temmuz- Ağustos aylarında Palamut bükünde denize girmek neredeyse vazgeçilmezlerimdendir. İşte böyle, kısaca sevdiğim işler ve yaşadıklarım hobilerimdir neredeyse. 6
ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI GELECEK SAYI Neler görmek istersiniz? Düşüncelerinizi bekliyoruz! info@intaward.org.tr Biliyor muydunuz? Bu sene toplam 390 katılımcı ile 22 Macera ve Keşif yolculuğu gerçekleştirdik! Macera ve Keşif ekibimize çok teşekkür ederiz. 7