pecya Merhaba Tiyatro... Tiyatro... AYLIK HABER TANITIM DERGİSİ SAYI: 13/ŞUBAT 1992 /200 TL. İÇİNDEKİLER



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990

Sinema filmi yapmak istiyorum

dündündür 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri Türk kadınının çalışma yaşamında yer alışının ilk adımları

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

Tiyatro Salonları Adresleri

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

İnsanlarına yararlı olmaları. için onları düşünmeye. yaşamlarında daha iyiye, güzele ve doğruya ulaşmaları. gerektiğini söylüyorum.

KUKLA ÇOCUK TİYATROSU

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

Jamie Foxx J

OPERA VE BALE MARDİN DE

Naptorun Pansiyon İzleyiciden Tam Not Aldı

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

ANAVARZA BAL ÇOCUK TİYATROSU

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür.

ÖZGEÇMİŞ. Ünvanı: Prof.Dr. Öğrenim Durumu:

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Eskiçağ Dilleri ve İstanbul Üniversitesi 1999

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen


Kuzey Hendeği nden Türk Sanat Müziği ezgileri yükseldi

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon)

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

Nedim Saban. Berrin Politi De. Bayar

Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü nün Yunanlılara karşı kazandığı zaferler, İnönü de anılmaktadır.

Orhan benim için şarkı yazardı

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

Anne Blume Ey saymakla bitmeyen kadın, Kimsin sen? Sen sanatsın. Istanbul Lisesi Resim Bölümü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KÜLTÜR SANAT ETKİNLİK REHBERİ

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

34. GENÇ GÜNLER -ATÖLYELER-

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

Günlük Kent Gazetesi

DORA DALGIÇ (ZEYNEP) TANSEL ÖNGEL (MEHMET)

Türk filmleri günü!..

BODRUM DA GÖRÜCÜYE ÇIKIYOR

TÜRKİYE DE AVANGARD TİYATRO HATICE HAVVA YAZICI KEREMCAN DUM ENISE GOKBAYRAK 2008 ISTANBUL BILGI UNIVERSITESI

AKM restorasyonu için protokol imzalandı

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber


Bodrum Belediye Başkanları Kitabı Yayınlandı

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ NİSAN 2015 ETKİNLİK PROGRAMI

Bir Dil Bir İnsan!... 1 Çankaya Okullar Arası Tiyatro Şenliği... 2 II.Dönem Kurs Takvimimiz... 2 Ülkem Maket Yarışması... 2

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

Türk Dünyası beyaz perdede buluştu

EKİM 15. Şarkiye Mahallesi Kocakişi Sokak No: Altınordu/ORDU.

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

DRAMATİK METİN YAZARI

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Kaleme aldığı. Nazım ı andık. ŞİİRİMİZİN çınarı Nâzım Hikmet, 111.

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

K O N A K B E L E D İ Y E S İ K E M E R A L T I G Ü N L E R İ 2014

TURGUTREİS TE CUMHURİYET KONSERİ

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

Kitabı mı Çıkmış, Dizisi mi?

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

17. UÇAN SÜPÜRGE ULUSLARARASI KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ 8-15 Mayıs 2014

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KÜLTÜR SANAT ETKİNLİK PROGRAMI TARİH ETKİNLİK ETKİNLİK YERİ

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

Benim en büyük şansım Adnan Turani gibi hem iyi bir sanatçı hem de iyi bir eğitimci atölye hocamın olmasıydı.

çok ders biyolojiden köken almaktadır.biyoloji ile arası iyi olanların zorlanmayacağı bir bölümdür.

KIRILL ISTOMIN in. renkli dünyası ve DEKO TASARIM

Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş.

Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1

Elektrik, Plastik Cerrahi ve Prometheus: İlk BK Romanı Frankenstein 18 Ocak2014. Ütopyadan Distopyaya, Totalitarizm ve Anksiyete 25 Ocak 2014

KOMEDİ TRAJEDİ ...VE AŞK...VE İHTİRAS...VE SAVAŞ BİRAZ SENİN HİKÂYEN GİBİ... GERÇEK AŞK İÇİN HİÇ BEDEL ÖDEDİN Mİ?

DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ ODTÜ ÜLKEM DE BAŞLADI.

ŞUBAT - MAYIS 2017 ETKİNLİK TAKVİMİ

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

ÇOCUK EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

ZEKA Oyunları Turnuvaları

''Hepimiz Atatürk'üz''

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

AYVALI ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ EĞTİM ÖĞRETİM YILI FAALİYET RAPORU

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA

Transkript:

İÇİNDEKİLER 89 1011 12 1415 1819 2021 2223 24 25 26 29 Haberler Sokak Kızı İrma» Gülriz Sururi Nâzım ve Kuvayi Milliye ve de Ruhi Su ile Abidin Dino Rutkay Aziz Berliner Ensemle'de neler oluyor Yalçın Baykul Sosyete Gülleri Tevfik Gelenbe Butterfl yüzerinde cinsellik arayışı Ali Taygun Karagözcü Yusuf'un önlenemeyen yükselişi Hakan Altınel Şahane Züğürtler Metin Serezli Mitolojik kan davası»mustafa Avkıran İTÜ Oyuncuları 'Yalnızlık 'oyunu Kontrabas Metin Belgin Satı ve Satılmış Levent Beceren Masal Gerçek Tiyatrosu»Betül Baturalp Tiyatro Rehberi «Tiyatro ilanları KAPAK: Gülriz Sururi Sokak Kızı İrma Tiyatro... Tiyatro... AYLIK HABER TANITIM DERGİSİ SAYI: 13/ŞUBAT 1992 /200 TL. Merhaba T iyatromuzun büyük ustası Muhsin Ertuğrul'un bu yıl "100. Doğum Yılı". Bu olayı kutlamak için İstanbul Belediyesi Kültür İşleri Başkanlığı yönetiminde bir Ulusal Komite kuruldu. Ödenekli tiyatrolar, özel tiyatrolar ve bazı kültür kurumlarının temsilcilerinden oluşan bu komite, 8 Ocak günü yaptığı basın toplantısında, Mengü Ertel'in hazırladığı M. Ertuğrul 100 Yaşında logosunun, bir yıl boyunca afiş ve yayınlarda kullanılması kararını açıkladı. Bu nedenle biz de bu logoyu, bu sayıdan başlayarak, 1992 yılı boyunca dergimizin değişik yerlerinde kullanacağız. M. Ertuğrul'u Anma Haftası, 28 Mart günleri arasında İstanbul'da çeşitli etkinliklerle kutlanacak; dergimizin Mart sayısı ağırlıklı olarak bu konuya ayrılacak. Yurtdışından başka bir büyük tiyatro adamına, Bertolt Brecht'e ve onun kurmuş olduğu Berliner Ensemble'a bu sayımızda genişçe yer verdik. Eski Doğu Berlinde kurulu olan Berliner Ensemble Tiyatrosu, tiyatro çevrelerinde Brecht kadar ünlüdür. Almanya'daki son değişimden sonra bu ünlü tiyatronun yönetiminde, önemli ve köklü değişimler yaşanıyor. B.E.'ın bu güne kadarki yaşamına yerleşmiş kültür kavramını altüst eden bu değişimleri, topluluğun sanatçılarından ikisinin ağzından, arkadaşımız Yalçın Baykul Berlin'den yazdı. Bu yazının, tiyatro sanatçılarının ve tiyatroseverlerin ilgisini çekeceğini sanıyorum. "İlk kez 1942'de İst. Şehir Tiyatrosu'nda Çocuk Oyunlarında sahneye çıktı. 1955 yılında Muammer Karaca Tiyatrosu'nda profesyonel oldu. Halen tiyatro çalışmalarını sürdürüyor..." Bu elli yıllık tiyatro serüvenini yaşayan değerli sanatçımızın adı: Gülriz Sururi. Sayın Sururi, ilk kez 1961 yılında oynadığı Sokak Kızı İrma oyunundaki aynı rolü, İrma'yı, 7 Şubat'ta yeniden oynamaya hazırlanıyor. 31 yıl aradan sonra, aynı oyunda aynı rolü oynamak, kendisinin de dediği gibi, sanırım tiyatro tarihinde pek görülmüş bir olay değil... Dergimiz bu olayı kapağında resimleyerek, tükenmeyen bu tiyatro aşkı için Gülriz Sururi'yi kutlamayı düşündü. Başarılar ve daha nice tiyatrolu yıllara Gülriz Hanım... Dergimizin sayfalarını artırabilmek için yaptığımız girişimler, aynen T.C. maliyesi gibi hep kırmızı ışık veriyor. Bunu aşmak amacıyla bu sayıda, renksiz basılacak reklamları ve tiyatro rehberimizi, renkli basılı sayfalardan ayrı bir bölümde, ortada 8 sayfada topladık. Bu işlemle baskı maliyetinden önemli bir tasarruf sağlamış olduk; toplam sayfa adedimizi de 40'a çıkarabildik. Böylece 32 sayfalık HaberTanıtım bölümüne daha çok yer kalmış oldu. Okuyucuların pek dikkatini çekmeyecek olan bu ufak değişiklik bile, bize büyük mutluluk veriyor. Daha bol sayfalı Tiyatro...Tiyatro umudumuzu yineliyoruz. Abone kampanyamızı bir kez daha anımsatmak istiyorum. Abonelerin, dergimizin sürekliliğine ve içeriğininin zenginleşmesine önemli katkıları olacak. Bu konuda bize destek vermenizi bekliyoruz. Saygı ve sevgiyle... T, Yılmaz Öğüt Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni: Tem Yapım Yayıncılık Ltd. Şti. adına T. Yılmaz Öğüt Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Mustafa Demirkanlı Yayın Koordinatörü: Nalân Özübek Danışma Kurulu: Orhan Alkaya, Rutkay Aziz, Genco Erkal, Fikret İlkiz, Yılmaz Onay, Ali Taygun, Işık Yenersu Basın ve Halkla İlişkiler: Enis Bakışkan Teknik Yönetmen: Sinan Şanlıer Katkıda Bulunanlar: Ayşe Ateş, Betül Baturalp, Yalçın Baykul, Levent Beceren, H.Zafer Şahin, Özlem Öğüt, Cüneyt Sayıl, Rengin Uz. Zeynep Üskül Ankara Tem.:KorayErgun Tel: 125 0256 İzmir Tem.: Ali Rıza Özbilgiç Tel: 4301 34 İzmit Tem. Kocaeli Bölge Tiy. Tel 141090 Samsun Tem.: Kava Odabaşı Tel: 1225 12 Almanya Tem.: Levent Beceren, Berlin Tel: 49.30.6152020 Viyana Tem.: Uğur Özkan, Wien Tel: 432225051220 Ofset Hazırlık: Tem Yapım Tel: 149 87 37 Baskı: MÜKA Matbaası 511 25 99 Tem Yapım Yayıncılık Ltd. Şti. Oba Sok. 9/1 Cihangir/İstanbul Tel: 249 87 3738 Fax:249 02 18 Abone Bedeli: Yıllık 50.000 TL. Yurtdışı : 25 DM Posta Çeki Hes. : Tem Yapım 655 074 Banka Hesap No: T. İş BankasıCihangir Şb. 178117 Katkılarından dolayı TİYAP'a teşekkür ederiz. 5

İzmir Sanat Tiyatrosu'nda Nâzım Hikmet İzmir Sanat Tiyatrosu Gençlik Sahnesi, Nâzım Hikmet 90 yaşında etkinliklerini İzmir ve çevresine yayabilmek amacıyla şairin değişik kitaplarındaki şiirlerinden oluşan kolaj bir dramatizasyon çalışması yaptı. Üçüncü dönem tiyatro kursiyerlerinin rol aldığı çalışmayı Faruk Boyacıoğlu yönetti. Çalışma ilk olarak, Salihli Belediyesince düzenlenen Nâzım 90 Yaşında etkinliklerinde sahnelendi. Boyacıoğlu oyun için şunları söylüyor: Sükun Yok, Hareket Var diyerek başladığımız çalışmada Nâzım Himet'in sermayeemek çelişkisi üzerine yazdıklarını evrensel boyutta sahneye aktardık. Değişen ve değiştirmeye açık olan şaire kimi zaman tamamen katılırken, bazen de değişen dinamikler doğrultusunda, onu yeniden yorumladık." Oyun sezon boyunca İzmir'in değişik semt salonlarında gösterilecek. Nazım dan "Sükun Var, Hareket Yok" Gaziosmanpaşa Sahnesi'nde Tiyatro Gösterileri Büyükşehir Belediyesi'nin inşa ettirdiği Gaziosmanpaşa Belediye sitesi içindeki tiyatro 10 Kasım 1991'de Atatürk'le ilgili bir gösteri ile açılmıştı. O günden bu yana boş duran salonda İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu 7 Şubat'tan başlayarak tiyatro gösterileri sahneleyecek. Salonda Fermanlı Deli Hazretleri ve Aile Şerefi dönüşümlü olarak oynayacaklar. Oyunlar Cuma ve Cumartesi günleri sergilenecek. Semra Savaş'ı yitirdik 1939 yılında Ankara'da doğan Semra Savaş, 13 yaşında Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk Bölümü'nde çalışmaya başladı, 5 yıl sonra da kadrolu oldu ve 1965 yılına kadar kadrolu olarak çalıştı. Daha sonra Ankara Meydan Sahnesi ve Ankara Başkent Tiyatro su'nda çalışmalarına devam eden Semra Savaş 1969'da Turgut Savaş ile birlikte İstanbul geldi. İlk 9 yıl özel tiyatrolarda; Mücap Ofluoğlu Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Kadıköy İl Tiyatrosu ve Pekcan Koşar Tiyatrosu'nda çalıştı. Sanatçı 1978 yılından bu yana İstanbul Devlet Tiyatrosu kadrosundaydı. Güneşin Çocukları, Akümülatörlü Radyo, Lysstrata gibi oyunlarda rol alan Savaş, son olarak İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği Afife Jale oyununda sahneye çıkmıştı. Oyunculuğunun 40. yılını dolduran Semih Savaş, İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçısı Turgut Savaş'la evli ve bir çocuk annesiydi. Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları yeni salonlarında Yeditepe Oyuncuları, Teşvikiye Caddesi üzerinde Rüştü Uzel Meslek Lisesi Salonu'ndaki yeni yerlerinde, geçen yıl oynadıkları Dario Fonun Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü adlı oyunu ile (Yönetmen: Macit Koper) 24 Ocak'ta yeni mevsimi açtılar. Oyun, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri oynanıyor. Topluluk Cumartesi Pazar günleri saat ll:00'de Parlak Teneke Kardeş adlı bir çocuk oyunu da sergiliyor. Salonun açılış kokteylinden... 6

Ankara Devlet Operası'nda: İSTANBULNAME Ankara DevletOpera ve Balesi Ekim/91 'den bu yana bir yerli operet sahneliyor. Çağdaş müzik ve yazım yorumu ile oluşturulmuş olan İstanbulname Ankara Devlet Operası'nın sahnelediği ilk Türk Opereti oluyor. Devlet Tiyatrosu sanatçısı Ferdi Merter'in yazıp yönettiği operetin müzikleri Turgay Erdener'e ait. Devlet operası solistleri, korosu, balesi ve orkestrasının katıldığı oyun 1914 İstanbul'unu anlatıyor. Operetin yazarı Ferdi Merter "İstanbul sevdalısıyım. İstanbul'un Anadolu'nun tüm parçalarını bir mozaik gibi taşıdığına inanır ve yozlaşmasına kahrolurum. İstanbul'u bir kez daha gezdim, kitapları taradım, alıntılar yaptım, sözlükleri taradım, deyimler buldum ve nostaljimin tüm olanaklarını döküp tekst'i çıkardım ortaya" diyor. Oyunda, karmaşa yaşayan 1914 İstanbul'unun çeşitli kesimlerinden alınmış tipler karikatürize edilmeden tüm canlılıkları, dostlukları ile sahneye çıkarılıyor. İkinci dilim devlet yardımı Tiyatrolara Devlet yardımının ikinci dilimi olan 500 milyon lira, 44 tiyatroya dağıtıldı. 42 tiyatro, ilk dağıtılan dilimden aldığı miktarın yaklaşık % 27 tutarındaki miktarını alırken, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi ile Türkiye Sağır ve Dilsizler Tesanüt Derneği ilk defa 10'ar milyon yardım aldı. Aşağıda yardım listesini yayımlıyoruz: 25 Milyon alanlar: AST, Dostlar Tiy., Orta Oyuncular. 18.5 Milyon alanlar: Hodri Meydan Kül. Mrk., Kenter Sin. ve Tiy., Nejat Uygun Tiy., Tiyatro Stüdyosu. 18 Milyon alanlar: Tevfik Gelenbe Tiy., N. SerezliT. Aşkıner Tiy., G.Ülkü G. Özcan Tiy., Dormen Tiy. 16,5 Milyon alanlar: A. Şahin Nokta Tiy., A. Poyrazoğlu Tiy., C.TamerE. Yazgan Tiy., E. Fosforoğlu Tiy., H. ÇamanYedi Tepe Oyun. 11 Milyon alanlar: Ankara Halk Tiy., Bizim Tiy., İdil Abla Çocuk Tiy. 10 Milyon alanlar: Ankara Üni. Dil ve Tarih Coğrafya Fak., Tür. Sağır ve Dilsizler Tesanüt Der. 9,5 Milyon alanlar: Ali Atik Tiy., Ankara Ekin Tiy., Çan Tiy., D. TürkerTiyatro Ayna, İzmir Sanat Tiy., Masal Gerçek Tiy. 8 Milyon alanlar: DE Tiy., E. Demirkan EPS Gösteri San., Anadolu Çocuk Oyunları Kolu, Bilsak Tiy. Atel., Dünya Çocuk Oyuncuları Kül. Mrk., Tiyatro Devran. 5 Milyon alanlar: Ankara Halk Oyun. Tiy., Kartal Sanat İşliği Tiy., Kocaeli Bölge Tiy., Salih Kalyon Tiy. AÇT. 2,5 Milyon alanlar: Anadolu Sanat Etkin. Mrk. (Erzurum), Bulunmaz Tiy., Çevre Tiy. ve Sanat Evi (Kocaeli), Düzce Şehir Tiy., Elazığ Şehir Tiy., Özel Anadolu Folklar Etkin. Mrk. (Manisa), Sahne. 8 İzmit Çevre Tiyatrosu Ve Sanatevi'nde "Tatlı Kaçık" İzmit'teki Çevre Tiyatrosu ve Sanatevi 11 Aralık 1991'oe başlayan turnelerinin ilk bölümünde Ege Bölgesinde John Patrick'in Tatlı Kaçık adlı komedisi ile Salih Yakın'ın Mavi Masal adlı çocuk oyununu sergilediler. Kendilerinin inşa ettiği İzmit'teki salonlarında 4 Ocak 1992'de Tatlı Kaçık'ın galasını yapan topluluk çevre illerdeki turnelerinden sonra, 25 Ocak12 Şubat arası kendi salonlarında gösterilerini sürdürecekler. Topluluk daha sonra Karadeniz turnesine çıkacak. İzmit ÇevreTiyatrosuTatlı Kaçık oyunu. BİLAR'da tiyatro seminerleri 10 Şubat'ta başlayacak olan BİLAR seminerler dizisinde, bu dönem Nihat İleri, 19911992 sezonunda İstanbul tiyatrolarında sahnelenen seçilmiş bazı oyunlardan hareketle, oyuncu ve izleyicinin tiyatro dolayımıyla kurduğu ilişkiyi tartışacak. Tartışalacak oyunlar arasında; Shakespeare'nin Fırtına'sı, Büchner'in Danton'u, Çehov'un Vişne Bahçesi ve Vanya Dayısı, Genet'in Hizmetçileri, Puig'in Örümcek Kadının Öpücüğü ve son olarak Sevim Burak'ın İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar oyunları var. Ayrıca ilk dönemini bitiren Deniz Türkali'nin Oyunculuk Atelyesi de devam eden seminerler arasında. (BİLARTel: 249 42 86)

kısa...kısa...kısa...kısa...kısa...kısa.. Kahvede Şenlik Var Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda Kasım 91 sonunda sahnelenmek üzere hazırlanmış olan Kahvede Şenlik Var oyunu ödeneksizlik nedeniyle geciktiğinden ancak 13 Şubat'ta sahnelenmeye başlayabilecek. Tiyatro Ayna'da NÂZIM İle İlgili Bir Oyun Ataol Behramoğlu'nun, Nâzım Hikmet'in karısı Vera T. Hikmet'in Nâzım'la Söyleşi adlı anı kitabından yola çıkarak, Nâzım'ın şiirlerini de içeren Mutlu Ol Nâzım Hikmet adlı tek kişilik oyunu, Dilek Türker (Tiyatro Ayna) oynamaya hazırlanıyor. Mart ayında oynamaya başlayacak oyunu Murat Somay yönetiyor, müzikler Sarper Özsan'a, dekor ise Süha Öztartar'a ait. Köln'deki Tiyatroda Aziz Nesin Oyunu Köln'deki Urania Tiyatrosu'nda Meray Ülgen'in yönettiği Aziz Nesin'in Hadi Öldersene Canikom adlı oyunu Los, Töte Mich, Schatz! adı ile 31 Aralık 1991 akşamı premier yaptı. İki bölümlük oyunu Osman Okkan ve Barbara Krott Almanca'ya çevirmiş. Aziz Çalışlar tiyatro ansiklopodisi hazırlıyor Yazar Aziz Çalışlar tüm dünya tiyatrosunu içine alan, tiyatro tarihi, ülkelerin tiyatroları, tiyatro türleri, yazar, yönetmen ve tiyatro topluluklarını içeren kapsamlı bir ansiklopedi hazırlıyor. Ansiklopedi Yapı Kredi Yayınları içinde basılacak. İstanbul Cep Tiyatrosu Engin Özer, İstanbul Cep Tiyatrosu, dönüşümlü olarak sergilediği oyunların ve çocuk oyunlarının yanısıra, gençlerin yönlendirilmesi amacıyla bir konfeksiyon atelyesiyken şirin bir Cep Tiyatrosu'na dönüştürülen Altıyol'daki mekanlarında çeşitli kültürel faaliyetler sürdürüyor. Söyleşiler, gençlik konserleri, doğaçlamalar bunlardan bazıları. Burası T.Ö. RKIYE Cihat Tamer Ercan Yazgan Tiyatrosu salonsuzluk nedeniyle sezon başından bu yana, çeşitli mekanlarda oynadıkları Burası T.Ö.RKİYE adlı oyunla Şubat ayının ilk yarısında Karadeniz turnesinde. "Nikah Kağıdı" İzmit'te Oda Tiyatrosu 13. yılını geride bırakan Kocaeli Bölge Tiyatrosu, Belediye İş Hanında bulunan merkezinin bir bölümünü yeniden düzenleyerek bir Oda Tiyatrosu'na dönüştürdü. Fuaye, kulis, soyunma odası, derslik,hareket salonu, bürolar ve tuvaletlerin bulunduğu "K.B.T. ODA TİYAT ROSU" için 210 milyon lira harcandı, bu para tiyatronun Anadolu Turnelerinden birik tirdiği hasılatla karşılandı. 8 Şubat günü açılışı yapılacak olan "K.B.T. Oda Tiyatrosu"nda ilk oyun Athol Fugard'ın Ada adlı oyunu. Aynı zamanda 5. Anadolu Turnelerini yurt düzeyinde sürdüren Kocaeli Bölge Tiyatrosu Mart ayında Nikah Kağıdı adlı oyun ile Gozort adlı müzikli çocuk oyununu Sabancı Kültür Sitesinde. Ankara Şehir Tiyatrosu 1986 yılında Altındağ Belediyesi'nin desteği ile kurulmuş olan ve Altındağ Kültür Merkezinde gösteri yapan ŞEHİR Tİ YATROSU, daha sonra Belediye'deki değişim nedeniyle Belediye desteğini kaybetti. 40 kişilik istikrarlı bir grup olarak çalışan bu amatör genç topluluk Devlet Tiyatrosu'nun bazı sanatçılarından tiyatro kursları görerek, tiyatro yaşamını geliştirerek sürdürmeye çalışıyor. 1990 yılında Yenimahalle Belediyesi Salonu'na geçen topluluk, 10 ve 20 Şubat 1992 tarihlerinde Gençlik Parkı Ceyhun Atıf Kansu Kültür Sitesi'nde 20 Aralık 1991'de başlattıkları Ve Tanrı İnsanı Yarattı... adlı oyunu sergileyecekler. Oyunu Atıf Tokar yönetiyor (İletişim TEL: 4418 01 22, Müdür: Özlem Eldek) Geleneksel Tiyatromuzu Tanıtma Gösterileri AKM 'de Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Gelenek Tiyatromuz ve Seyirlik Oyunlarımızı yaşatma ve tanıtma amacıyla 1985 yılından beri Taksim Atatürk Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda gösterilerini sürdürüyor. İhsan Dizdar'ın yazıp yönettiği Tireli isimli ortaoyunu, Hatice Yalçın'ın yazdığı ve Murat Çelik'in yönettiği Uçan Halı, Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan Mustafa Aslan'ın oyunlaştırdığı Yazıları Seven Ayı, Taş Bebek Tiyatrosu'nun Geveze Kuklalar'ı, Yalçın Akçay'ın Ortaoyunlarından derleyip yönettiği Biri ÇuvaldaDiğeri Küfede isimli müzikli danslı oyunlar, her Cumartesi, Pazar günleri saat 11:0012:30 arasında dönüşümlü olarak devam ediyor. 9

Ünlü Müzikal Üçüncü Kez Sahnede Sokak Kızı İRMA Rengin UZ aşta Paris olmak üzere, Avrupa'nın birçok B kentinde sahnelenen ve büyük ilgi gören Sokak Kızı İrma müzikali, Gülriz Surııri Tiyatrosu tarafından üçüncü kez sahneleniyor. Bu sevimli ve sıcak müzikalin değişmez iki sanatçısı, İrma'yı oynayan Gülriz Surııri ile, oyunun yönetmeni Haldun Dormen, üçüncü kez başarılı olmak için el ele verdiler. Haldun Dormen'in "Tiyatro yaşamımızda devrim yaratmış bir oyundu" diye tanımladığı Sokak Kızı Urma (İrma la Douce) müzikali, 31 yıl aradan sonra Gülriz Sururi tarafından üçüncü kez oynanıyor. Müzikal ilk kez 196061 sezonunda, Dormen Tiyatrosunun prodüksiyonu olarak, Atlas Sineması'nda oynandı. İlk gösteriminden 7 yıl sonra, bu kez Gülriz SıtruriEngin Cezzar Tiyatrosu, "Sokak Kızı İrma"yı Fatih'teki Renk Sineması'nda oynadılar. "Sokak Kızı İrma" ilk kez 1956 yılında, Paris'in 325 kişilik Gramont Tiyatrosunda sahnelendi. O güne dek, hep klasikleri ve modern Fransız yazarlarının oyunlarını oynayan tiyatro için "Sokak Kızı İrma" müzikali yepyeni ve değişik bir denemeydi; tutulmayacağından korkuluyordu. Oysa sonuç büyük başarı oldu. "Sokak Kızı İrma" Gramont Tiyatrosunda yıllarca oynadı. Paris'ten sonra, İtalyan oyuncu Vittario Gassman, müzikali İtalyanca'ya çevirterek Roma'da sahneye koydu. İngiltere'de ise, dünyanın en ünlü yönetmenlerinden olan Peter Brook'un rejisiyle oynandı ve büyük başarı kazandı. Avrupa sahnelerinden sonra Broadway de izledi bu masalsı aşk hikayesini... Sokak Kızı İrma Yazan : Alexandre Breffort Çeviren : Nisa Serezli Yöneten : Haldun Dormen Şarkıların Türkçesi :M. Cevdet Anday Haldun Dormen Dekor : Fügen Yazıcı Kostüm : Ersin Ökten Müzik : Margueritte Monnot Müz. Dir. : Esin Engin Koreograf : Oktay Keresteci Oynayanlar : Güven Kıraç, Gülriz Sururi, Bekir Aksoy, Naci Taşdöğen, İsmet Üstekin, Levent Yılmaz, Kadim Dalak, Haluk Toksöz, Nejat Öğünç, Gökhan İçöz Salon :Karaca Tiyatro 7 Şuhat'ta Karaca Tiyatro'da perde açacak olan "Sokak Kızı İrma" müzikalinin değişmez İrma'sı Gülriz Sururi ile söyleşimize önce eski İrma'lardan söz ederek başladık. Küçük Sahne'de, Dormen Tiyatrosu'nda oynarken bir gün, Haldun Dormen, Atlas Sineması'nda bir müzikal sahneye koyacağını ve Sokak Kızı İrma'da başrolü benim oynayacağımı söyledi. Oyunu birkaç yıl önce Paris'te izlemiş. Müzikal fikri beni önce korkuttu, sonunda Haldun'la pazarlık yaptık. En az iki ay provada anlaştık... Ben, Metin Serezli ve Altan Erbulak paylaşıyorduk başrolleri. Haldun ve İzzet Günay'ın da rolü vardı. 7.5.1961'de perde açtık.' Gerçekten çok büyük bir sükse oldu. Gişenin önünde Atlas Sineması'ndan Tünel'e kadar kuyruklar uzadı. 1700 kişilik Atlas Sineması daha ilk geceden tıklım tıklım dolmuştu. İrma'nın hu büyük başarısından 7 yıl sonra oyunu bu kez de kendi tiyatronuzda sahnelediniz. Biraz da bundan söz etseniz, o prodüksiyonda iki önemli erkek rolünü kim oynamıştı? Ben "Sokak Kızı İrma"dan sonra, yine seyirciden büyük ilgi gören Direklerarası, Keşanlı Ali Destanı ve Zilli Zarife gibi müzikallerde oynadım. 1967'de Haldun Dormen "Yeniden İrma'yı koyalım" diye sürpriz bir fikir getirdi. Böylece 7 yıl aradan sonra "Sokak Kızı İrma"nın provalarına başladık. Metin Serezli'nin rolünü Engin, Altan'ınkini ise Ali Poyrazoğlu oynadı. Ali daha yeniydi tiyatroda, barmen rolünü ona vermekte tereddüt ettik, ama Ali role çok asıldı, "Eğer ben de Altan kadar seyirciyi güldürmezsem bana maaş vermeyin" dedi. Sonunda Ali de, ikinci "Sokak Kızı İrma"da çok başarılı oldu. Haldun Bey, ikinci İrma'nın premierr'inde "Bu oyun 7 yıl sonra yeniden oynayacak, gene bütün oyuncular değişecek, ama Gülriz İrma olarak kalacak her zaman" demiş. 7 değil ama 31 yıl sonra yeniden oynuyorsunuz. Böyle bir röprize neden gerek duydunuz? "Sokak Kızı İrma" çok sıcacık bir müzikal. Biliyorsun, Shirley Mc Laine ile Jack Lemmon filmini de çevirdiler. Ama bu Hollywood filminin bizim müzikalle pek ilgisi yok. Çünkü müzikleri yapan Marguerite Mannet, filmde müziklerini kullandırmadı. Bir masal, bir fantezi İrma... Onun için de günümüzde rahatlıkla oynanabilir, çağdışı olmasına imkan yok. Melek gibi bir sokak kadını her zaman çok sevilir. Absürdlükleıie dolu bir oyun. Yeni bir seyirci kuşağı tarafından da ilgiyle izleneceğini umuyorum. Siz yine file çoraplarınızla seyircinizin karşısına çıkıyorsunuz. Bu, büyük bir cesaret değil mi? Bana göre kadının yaşı yok, sanatçının yaşı ise hiç yok. Karar verip yola çıkmak demek zaten büyük bir cesaret. Ama başarı hep perde açıldıktan sonra belli olur. Dünyada bu rolü, hiçbir rolü, 30 yıl sonra oynayan bir kadın oyuncu olmadığını da söyleyebilirim. Ben çok genç yaşımda birçok kompozisyon rolü 10

de oynadım. 1958'de Dormen Tiyatrosu'nda "Kırkından Sonra" oyununda çok yaşlı bir Rus kadını oynamış ve çok da övgü almıştım. İrma'yı ilk oynadığım günkü gibi yorumluyorum. "Keşanlı Ali Destanı"nı tekrar oynarken de öyle yapmıştım. Çünkü doğrular bir kere bulunur... Giilriz Sururi'ye teşekkür ederken, üçüncü İrma'nın kuyruğunun da Tünel'deki Karaca Tiyatro'dan Atlas Sineması'na doğru uzamasını diliyoruz... "Sokak Kızı İrma" dan Anılar "Sokak Kızı İrma"yı üçüncü kez sahneye koyan Haldun Dormen'in Sürçü Lisan Ettikse adını taşıyan anılar kitabının "İlk Müzikal" bölümünden, oyunla ilgili alıntılar...... "Bir müzikal sahneleyeceğimi duyan herkes kaşını kaldırıyor, "Ne gerek var sanki?" diyordu. İrma'nın başarıyla sonuçlanamayacağına karar verilmişti. İlk kez bir müzikal yapılıyordu Türkiye'de. Nasıl başarılı olabilirdi ki? Dans etmesini, şarkı söylemesini bilen yoktu ki... Üstelik hangi orkestra çalacaktı? Kim yönetecekti orkestrayı? Haldun müzikal sahnelemeyi kolay sanıyordu galiba?..."... "Oyunun ondan sonrası sık sık alkışlarla kesildi ve sonunda gerçekten kıyametler koptu. Olmuştu... Türkiye'deki ilk müzikali olağanüstü bir sonuçla başarmıştık. O gecenin sonunu hatırlamıyorum. Alkış, tebrik ve başarı sevincinden oluşmuş garip bir duvar örülmüştü etrafıma. Uzun süre çalışmanın ürünü umulmadık bir zaferle sonuçlanmıştı." Gülriz Sururi'nin "Kıldan İnce Kılıçtan Keskince" adlı anı kitabının "Sokak Kızı İrma" bölümünden alıntılar... "İrma'nın provaları hızlanmış, dekorlar, kostümler hazırlanıyor. Ben belki uğur sayarak, belki eski bir alışkanlıkla kostümümü kendim hazırlıyorum. Eski bir siyah elbiseye büyük bir yırtmaç keserek "Sözde Melekler"de eski bir lame tuvaletimi giymiştim zaten. Alışık tiyatrom bu davranışıma. Siyah file çorap getirtiyor Haldun Avrupa'dan. 1960'da öyle şeyler yok henüz Türkiye'de"...."Atlas Sineması'nda devam ettik oyunlara. 280 kişilik küçük sahneden sonra 1700 kişilik Atlas'ın salonunda oynamak şaşırtıcıydı. Dram Tiyatrosu bile en fazla 500 kişi alıyordu sanırım. Ve her gece doldu Atlas Sineması. Haldun'un kehaneti Bir masal, bir fantazi İrma... Melek gibi bir sokak kadını her zaman çok sevilir. Bu nedenle günümüzde rahatlıkla oynanabilir. doğru çıkmıştı. İrma'nın ilk provasında, oyunun ertesi günü burada kuyruk olacak demişti, Atlas gişesini göstererek. Söylediği gibi de oldu". "Sokak Kızı İrma"nın ilk prodüksiyonunda, başrollerden biri olan Nestor'u oynayan Metin Serezli'nin oyunla ilgili anılarından......"iki gün sonra roller dağıtıldı. Haldun'un rolü bana vereceğini hiç düşünmemiştim. Gözlerim yerinden uğramış vaziyette "Haldun, sen iyice delirdin galiba. Ayol ben hayatımda şarkı söylemiş adam değilim. Ortaokulda İstiklal Marşını bile doğru notadan başlayamamıştım da hocamız Muzaffer Tema'ydı beraberliği bozuyorum diye beni sınıftan dışarı atmıştı" diye bağırdım. Umudum 3. İrma'nın da öncekiler kadar başarılı olması Meslek yaşamımda ilk olarak bir oyunu üçüncü kez sahneye koyuyorum. Daha önce Cengiz Han'ın Bisikleti ve Papaz Kaçtı oyunlarını ikişer kez yönetmiştim. Halen oynamakta olduğumuz Şahane Züğürtleri de ikinci kez oynama olanağını bulabildim. Doğrusunu söylemek gerekirse bugüne dek bir oyunu üç kez sahneye koymak aklıma bile gelmemişti. Ayrıca bunu gereksiz de buluyordum. Bunca yeni oyun dururken eski bir şeyi üçüncü kez ele almanın ne anlamı vardı ki? Bu yüzden de bir Cumartesi günü Gülriz'e oyunu sahneye koyamayacağımı ve de koymak istemediğimi bildirmek üzere Karaca Tiyatro'nun yolunu tuttum. Bir de baktım ki İrma'yı o gün sahneye koymağa başlamışım bile. Müziği mi, büyüsü mü, oyunun sıcaklığı mı, Gülriz'in çekiciliği mi, her ne ise farkında bile olmadan beni üçüncü İrma prodüksiyonun içine atı vermişti. İşin içine girdikten sonra da oyuna yeni baştan hayran oldum, yepyeni şeyler buldum. Ve bu prodüksiyonla ilgili olmaktan büyük mutlu oldum. Gülriz'le çalışmak, onun bir oyuna ne kadar profesyonelce yaklaştığını görmek ve de en önemlisi tiyatroyu nasıl ciddiye aldığına tanık olmak bir yönetmeni mutlu etmeğe yeter de artar bile. Biz Gülriz'le yıllarca birlikte çalışmış, birçok güzel şeyi elbirliği ile gerçekleştirmiştik. Yıllarca sonra yeniden omuz omuza vermek, bir şeyin iyi olabilmesi için uğraşıp didinmek hoş, çok hoş bir duygu. Umudum üçüncü İrma'nın da en az birinci ve ikinci kadar başarılı olmasıdır. Korkum üçüncüsü başarılı olursa ve de Gülriz'i tanıyorsam, ki tanıdığımı sanıyorum, bu başarının dördüncüsüne yol açmasıdır. Şimdiden söylüyorum onu başkası sahneye koysun.,. Ama gene de Tanrı bilir... Haldun DORMEN 11

AST'ta Nazım'ın oyunu sürüyor Nazım ve Kuvayı Milliye ve de Ruhi Su ile Abidin Dino Özlem ÖĞÜT A nkara Sanat Tiyatrosu (AST), Nazım Hikmet'in Yolcu adlı oyununa, 3 Ocak cuma günü, Ankara'da başladı. Ankara 'daki gösteriden on gün sonra İstanbul'daki Nazım'ın 90. Doğum Yılı kutlamaları etkinliklerine katılmak üzere, Ankara'nın 30 yıllık bu en eski özel tiyatrosu İstanbul'a, yalnız iki oyun için geldi. Maçka Maden Fakültesi Salonundaki gösterilerden sonra oyunun yönetmeni Rutkay Azizle, İstanbul'da görüştük. Rutkay bey, YOLCU'yu Nazım'ın 90. Doğum Yılı etkinlikleri için özel mi seçtiniz? AST her zaman Nazım'a yakın olmuştur. AST, baskı dönemleri dışında, üç kez NAZIM sergilemişdi. Onun yapıtlarınının ülkemizde yeterince değerlendirilmediği kanısını taşımaktayız. Nazım'ın 90. Doğum Yılı, bu doğrultudaki istemlerimizin Türkiye gündemine gelmesinde yadsınamaz yararlar sağlamıştır. Bu geniş kapsamlı anma etkinliğinde, AST da, tarihsel görevi için yerini aldı. Bu davranış, AST'ın 30 yıldır gösterdiği sanat anlayışının ve dünya görüşünün bir sonucudur. Oyunun yorumunda birinci bölüm ile ikinci bölüm arasında açıkça görülen bir tempo farkı var. Bu neden böyle? Bu, oyunun tekstinden geliyor. Nazım, oyun metninin birinci bölümünde sessizliklerle oynanmasını istemiş. Biz de Nazım'ın bu "sükut" Yolcu Yazan : Nazım Hikmet Yöneten : Rutkay Aziz Dekor : Yalçın Emiroğlu Müzik : Ruhi Su Desenler : Abidin Dino Oynayanlar :Altan Erkekli, Altan Gördüm, Nurhan Özenen.Levent Ülgen Salon : AST Salonu larını oynadık. Nazımın bu önerisi, yönetmen olarak benim birinci perdenin içeriğini anlatmak düşüncemle çakıştı. Bence birinci bölümün en önemli yanı, yazarı tarafından ustaca kurulmuş olan dama sahneleridir. Oyundaki gerçeklikle, dama oyununa ilişkin konuşmalar doyumsuz tiyatro diyaloglarıdır. Ben olsam oyunun adını DAMA koyardım; açıkçası bu sahneler beni bu kadar etkiledi. Gözlediğim, seyircinin de bu değerlendirmeyi yaptığıdır, çünkü bu sahneler dikkatle ve olumlu tepki alarak izleniyor. Oyuna seyircinin genelde ilgisi nasıl? Oyun beklenenden fazla ilgiyle izleniyor. Seyirci ortalaması bugün için 292. Biliyorsunuz AST salonu 300 kişiliktir. Oyuncu arkadaşlarım ve diğer dostlarım bu sonucu başlangıçta hiç olası görmediler, bunu bana açıkça da söylemişlerdi. Nazım'a karşı bu ilgi benim için çok sevindirici... Dekor, çevre düzeni ve müzik için ne söylemek istersiniz? Dekoru yakın dostum mimar Yalçın Emiroğlu yaptı. Karşılıklı konuşma ve tartışmalarımız sonucunda dekoru oluşturdu. Sayın hocamız mimari proje çizer gibi bütün tasarıyı ölçekli proje haline getirdi. Planlar, görünüşler, kesitler, detaylar hazırladı. Sahnedeki her aksesuarın ölçekli detay projeleri var. Böyle bir çalışma bizi mutlu etti, kendisine teşekkür ediyorum. Abidin Dino'nun Kuvayı Milliye desenlerini kullandık. Bunları, oyunun içeriğini ve dekoru tamamlayan resimler olarak görüyorum. Ne yazık ki onları İstanbula getiremedik, buradaki sahne yapısına uymuyordu. Oyunun konusu ile Ruhi Hoca'nın müziği, Seferberlik Türküleri ve diğerleri, uyum sağlar diye düşündüm. Ruhi Hoca'nın müziğini az kullandım, tekrardan kaçındım. Yurtlarından edilmiş, acılar çektirilmiş bu üç büyük sanatçımızın AST sahnesinde buluşması, AST için büyük bir onurdur. Finalde, oyun metninde olmayan bir sahne var. Atlının oynadığı zeybek oyununa, diğer oyuncular, ölen kişi dahil, katılıyor. Bu neden? Bu sahne, giderek sonunda toplumun bütün bireylerinin Kuvayı Milliye hareketine katıldığının simgesi olarak görülebilir, ben böyle bir amaçla yaptım. İzleyici ne der bilmiyorum. 12

Brecht'in Tiyatrosundaki son gelişmeler BERLINER ENSEMBLE'da neler oluyor Yalçın BAYKUL emokratik Alman Cumhuriyeti 'nin D dünya haritasına veda etmesi ve Berlin'i ikiye ayıran beton duvarların yıkılışının ardından Büyük Almanya'nın çehresi tümüyle değişti. Böylesine bir değişikliğin Doğu Alman tiyatrolarının en ünlüsü sayılan Berliner Ensemble'ı ne ölçüde etkilediğini on yıla yakın bir süre yönetmenliğiyle Brecht'in' tiyatrosuna katkıda bulunmuş Şilili Alejandro Quintana ve yıllardır Berliner Ensemble'nin baş yönetmenliğini ve intendantlığını üstlenmiş Manfred Wekwerth'in oyunculuğuyla tanınan eşi Reneta Richter'le konuştuk. Bayan Richter duvarlar yıkılmadan çok kısa bir zaman önce Ana oyunuyla (Helena Weigel'den sonra ilk kez) dikkatleri üzerine çekmişti. Oyunu eşi Wekwerth yönetmişti. Alejandro, bize Şili'den Berlin'e gelişini anlatırsan iyi bir başlangıç olur herhalde. 1974 yılının Mayıs ayında Doğu Almanya'ya, Berlin'e geldim, yani Allende'ye yapılan darbenin hemen hemen bir yıl sonrasına rastlar. Şili'de oldukça ünlü ve geniş kadrolu bir tiyatro grubumuz vardı. Hepimiz Şili'de üniversitenin oyunculuk bölümünü bitirmiştik. Bizler 'Unidad Popular' hareketinin ve 'Sürgün'ün çocuklarıyız. Berlin'e gelişimizin en önemli nedeni Brecht ve Berliner Ensemble oldu. Zaten Şili'de de Brecht oyunlarıyla çalışıyorduk. Genç tiyatrocular olarak Brecht'ten ne bulursak su gibi içiyorduk. Çeviriler pek iyi olmadığı için, Brecht'in birçokdüşüncesi karanlıkta kalmıştı bizim için. Brecht bizim öğretmenimizdi, hatta daha da fazla bizim hayat arkadaşımızdı, savaş arkadaşımızdı. İşte bu yüzden Doğu Almanya, bu yüzden Berlin ve bu yüzden Berliner Ensemble... mi geçerli bu düşünceler? Grubun bütün üyeleri için Şili'li yönetmen Alejandro Quintanz Birçoğu gelmeyi başardı, ne yazık ki bazı arkadaşlarımız ülkeden dışarı çıkamadılar. Bir süre illegalite içinde yaşadılar. Şu an Şili'nin en hatırı sayılır tiyatro adamları arasında sayılıyorlar. Önce Sosyalist Almanya'nın birçok kentinde oyunlar sahneledik. Dil bilmediğimiz için görselliğe ağırlık veriyorduk. Görsellik alanında kendimizi epey geliştirdik. Berliner Ensemble'ya gelişim on yıl sürdü. Berlin'de önce reji öğrenimi gördüm. Okulda bizim tanıyabileceğimiz başka hangi isimler vardı? İlk olarak tabii ki Wekwerth, sonra Tenchert, Heinitz... bunlar benim için en önemli isimlerdi. Burada filozof Wolfgang Engler'i de saymak istiyorum. Öğrenimimi bir oyunla bitirmem gerekiyordu. Ben bir İspanyol oyunu olan "Kutsal Orospu"yu seçtim. Ardından Berliner Ensenıble'da çalışma önerisi aldım. İşte böyle hedefe iyice yaklaşmış oldum. Evet, 1984 yılında Berliner Ensemble'ya geldiğinden beri Brecht'ten, Shakespeare'e, Lorca'dan Dario Fo'ya dek birçok oyunda imzan var. Berliner Ensemble'de neler ummuştun neler buldun? Hiçbir beklentim yoktu başlangıçta. Berliner Ensemble bizim için çok soyut bir şeydi, ulaşılabilecek en son doruktu. Birdenbire kendimi Berliner Ensemble'da buldum. Aslında ruhsal olarak Berliner Ensemble ile birlikteydim hep. Kendimi dışarıda görmüyordum. Ama tiyatronun çalışma yönteminden önceden haberdardım. Nasıl ince ve bilimsel yöntemlerle çalıştıklarından yani. Önceleri kendimi bu tempoya uydurmaya çalıştım ama benim çalışma biçimimle pek uyuşmadı bu. Sonra zamanla kendi geleneklerine dönüyor insan. Bu kuruma büyük bir saygım var, çalışma biçimine, Brecht'e, Wekvverth'e... Burada yapmak istediklerimin büyük çoğunluğunu gerçekleştirme olanağını buldum. Başlangıçta tonlarca ağırlıkta bilgi yüklü bir buldozerin altında kalmış gibi oldum, zamanla oradan kendim için gerekli olanı almayı öğrendim. Berliner Ensemble'nin Doğu Almanya'daki konumuyla bugünkü konumu arasında nasıl bir fark görüyorsun? 14

Berliner Ensemble örneğinde ülkenin sosyal yapısı gözlenebiliyordu. Berliner Ensemble toplumun bir yansıması gibiydi. Bazen süreklilik egemendi bazen durgunluk; ama hep bir emin olma duygusu vardı. Duvarların yıkılışından sonraya rastlayan dönemse tam anlamıyla bir kaos... Hiçbir şeyden emin olamıyorsunuz, hiç kimse yarın ne olacağına ilişkin bir şey söyleyemiyor. Bu arada Alman tiyatrosunun çok önemli isimleri Berlin Ensemble'ya geliyorlar. Bir kısmı işe koyuldular bile. Örneğin kimler? Fritz Makler. Heiner Müller, Barbel gibi isimler tiyatronun işlerine el attılar. Dahası Zadek'in Palitsch'in ve Langhoffun gelmesi de bekleniyor. Yani oldukça güçlü bir kadronun olayı üstlendiğini söyleyebiliriz. Bir çoğumuz bunun doğru olup olmadığı sorusunu soruyoruz. Bizde bir atasözü var: "Aşçıların çok olduğu yerde yemeğin içine edilmiş demektir." Umarım böyle bir olay tiyatronun başına gelmez. Tarihsel önemi olan bir tiyatro için kötü olur böyle bir gelişme. Dünyanın en önemli tiyatrolarından biri Berliner Ensemble. Brecht Okulu öğrencilerden Wekwerth'e karşı ve dolayısıyla Berliner Ensemble 'daki eski yapılanmaya karşı bir karalama kampanyasıdır gidiyor. Ne düşünüyorsun bu konuda? Bunu denedikleri açık. Bir anlayış sorunudur bu, yani zaferi kazananların anlayışı. Kısaca söylemek gerekirse, kapitalizm sağlam basmaya başladı burada. Daha "uygarca" bir deyişle "sosyal pazar ekonomisi"... Çok güzel ifade edilmiş ve şimdi ritmi belirleme sırası onlarda. Öte yandan bu tiyatronun çok derinlere inen kökleri, yalnızca Demokratik Almanya ile sınırlanamaz. O kökler ilerici, insancıl ve solcu düşüncelere dek ulaşmıştır. Olayların henüz nasıl gelişeceğini bilemiyoruz. Tiyatroda yönetimi devralacak olan insanları pek tanımıyoruz. Parçalanma ve bunalım durumlarında insanlar önceden oldukları gibi olmuyorlar. İnanılmaz bir hızla birden sağcı olan öyle solcular tanıyorum ki; ama tersinin olabileceğini kesinlikle ileri süremem. Sorun iktidarı ele geçirme sorunu olunca insanların ne yapacağı pek belli olmuyor. Ama her halükârda çok komik bir Berliner Ensemble'a Dair... Brecht'in Günlüğünden 12,12, 48 Langhoff ile, Deutsches Theater'a ek bir stüdyo tiyatrosu projesini görüşüyoruz. İlk oyuncuları sürgünden kısa süreli oyunlarla çekmek.. Sonru buna dayalı olarak kendi Ensemble'ımızı kurmak. 13.11.4 Dün akşam Puntila'nın ilk oynanışı kahkahalarla geçti ve selamda perde defalarca açıldı. BERLİNER ENSEMBLE. Weigelin büyük gayretlerinin ürünü oldu; prodüksiyonu o gerçekleştirdi, prova sahnesi olan bir bina yaptı, oyuncular için (kent banliyösünde) konutlar ve mobilya sağladı, tüm personele de özel yemek... Yıkık dökük kentte akıl almaz bir çaba. Tiyatromuzun sürekli amblemi olarak da Picasso'nun barış güvercinini Deutsches Theater'ın perdesine işlettik. (Topluluk, Mart 1945'te şimdiki kendi binasına geçti Y.O.) 3.11.52 Bir kitapta, "adam kırkyedi yaşında", diye okusam: Ne, o da mı lâfa karışacak artık, derdim. Ve ben, şu anda elliüç yaşındayım. Çev. Yılmaz ONAY Epik Tiyatro'nun Kaynağı Berliner Ensemble'ın oyuncusu Reneta Richter 1949'da Doğu Berlin'de Helene Weigel ile Bertolt Brecht tarafından kurulmuş ve dünyaca "Brecht Okulu"nun merkezi olarak ünlenmiş tiyatro topluluğu. Yepyeni bir tiyatro pratiğini, epik tiyatro uygulamasını gerçekleştirmiş olan Berliner Ensemble, dünyanın toplumcu hümanist gözle değerlendirilmesini amaçlamış; bunun için de öğreticiliği, eğlendiriciliği, işlevselliği ve güzelliği birleştiren; toplumcu etik ile estetik yetkinliğin, siyasallık ve ideoloji ile şiirsellik ve estetiğin birleştiği bir tiyatro eylemi olmuştur. Brecht, Berliner Ensemble'a maddeci tiyatro bilimi ile maddeci dramaturjinin, kuram ile pratiğin birleştiği bir tiyatro laboratuarı niteliğini kazandırmış; epik tiyatronun, epik sahneleme ve epik oyunculuğun kuramsal temelleri üstünde gerçekleşen bir tiyatro uygulaması alanı yaratmıştır. Bu üstün sanatsalestetik düzeyiyle 1954 ve 1955 Paris Uluslar Tiyatro Yarışması'nda Birincilik Ödülleri almış olan Berliner Ensemble, başlıcalıkla Brecht repertuarına dayanmakla birlikte, dünya klasikleri uygulamalarına da açık olmuş; sistemli uygulama alam çevresinde, çeşitli yapımların ayrıntılı bir dökümünü içeren Modellbücher (model kitaplar) yayınlamış, 1959'dan sonra yapımların niteliğini yüksek tutmak ve izleyiciyle alışverişi güçlendirme amacıyla "temsillerin niteliği koruma", "halkla birlikte çalışma" ve "tiyatro kuramı" gibi "koflar oluşturmuştur; bu sistemli çalışmanın bir başka uzantısıysa, beş ay boyunca süren ve bütün katılanlarca üstünde tartışılan provalar olup, bütün bunlar Berliner Ensemble'a tam bir takım oyunculuğu ve takım yönetimine dayanan kolektiv tiyatro kimliğini kazandırmıştır. Aziz ÇALIŞLAR (Hazırlamakta olduğu Tiyatro Ansiklopedisi'nden alınmıştır) 15

Berliner Ensemble Tiyatrosu yanı. Heiner dikleri? Tabii ki hayır. Ama yine de güzel bir çelişki. durumla karşı karşıyayız: Eskiden sosyalist olan bir devlet tiyatrosunun elemanıyken bir bakıyorsunuz devlet el değiştirmiş ve gerici bir devletin tiyatrosunda çalışıyorsunuz. Yeni gelen yönetmenler devlet tarafından mı atandılar? Nasıl işliyor bu mekanizma? Senato atadı onları. Devlet memuru bu adamlar, senatonun görevlileri Müller için de geçerli mi bu söyle Berliner Ensemble bir Brecht tiyatrosu olarak yaşamını sürdürebilecek mi sence? Bu soruya "evet ya da hayır" demek oldukça zor. Ama bana sorarsanız Brecht Tiyatrosu demek, sürekli Brecht oynamak değildir; aynı zamanda Brecht'in düşünceleri ve dünya görüşü doğrultusunda çalışmak demektir. Değişim düşüncelerinin tiyatrosudur. Bunu, klasiklerle olduğu gibi, günümüzün oyunlarıyla da yapabiliriz. Önemli olan tavrımızın ne olacağıdır. Eski Doğu Almanya'daki faşist hareketin hortlamasına ne diyorsun? Korkutucu bir gelişme bu. Ama benim için bir sürpriz değil. Yıllar süren bir baskıya karşı gelişen boşalma hareketleri. Karmaşanın egemen olduğu dönemlerde hep en zayıfın tepesine binilir. Ayrıca bu tip gelişmeler yalnızca burada olmuyor, Avrupa'nın her yanında milliyetçilik ve faşizm gittikçe güçleniyor. Ben Almanya'daki bugünkü durumu Şili'deki darbe sonrası döneme benzetiyorum: insanların tedirginliği, gafleti ve yönünü bulamamaları. Buna karşı çok şey yapılabilir burada. Böyle bir durumda korkmak yerine karşı cepheyi oluşturmak ve savaşmak gerekiyor. 16 Son sahnelediğin oyun Ay Carmela'da faşizm sorunsalına eğildin ve izleyicileri de bu oyunun içine alarak onlara "faşist izleyicileri" oynattın. Bu düşünceye nasıl geldin? Sorun şuydu: Çok nazik bir ortamda bulunan iki insanın nasıl davranacağı; uyum mu sağlayacaklar, yoksa karşı mı duracaklar. Kendilerine sadık mı kalacaklar yoksa ihanet mi edecekler. İşte bugünkü Almanya'da ve eski Demokratik Almanya'da her gün sorulması gereken bir soru bu: "Nasıl davranmalı?" Can alıcı bir soru bu, yalnız bu ülkede değil dünyanın her yerinde sorulması gereken bir soru. Tabii Türkiye'de de. Desene faşizm yine moda oldu? (Tam bu soru üzerine Carmela'yı oynayan Renata Richter geliyor masamıza, iki saat süren yüksek tempolu oyunun ardından, yorgunlukla konuşmaya katılıyor ve bizi o cevaplıyor.) Moda değil gerçek oldu. Sizi ilk kez Ana'daki oyununuzdan tanımıştık. Berlin Ensemle'ın dünü ve bugünü için siz ne diyorsunuz? Artık Berliner Ensemble, bir zamanlar olduğu gibi değil kesinlikle... Çünkü eski kadronun büyük çoğunluğu işten çıkartılmış durumda. Bu tiyatroya yıllarını vermiş şef dramaturg Tenchert, teknik elemanlar, iyi oyuncular, hepsi gittiler. Eşimin (Intendant Wekwerth) benim ve eskiden kalma bütün kadronun anlaşmaları sınırlı, 1993 yılına kadar. Bu zaman zarfında bizi nelerin beklediğini kestirmek güç. Yeni gelen yöneticilere karşı bir şey söylemek istemiyorum. Hepsi de az çok Brecht öğrencisi insanlar. Palitsch, Müller, Zadek bile. Ama bu tiyatro çok parlak zamanlar yaşadı. Belki de bu otuz yıl yeterlidir.bir gün gelir her şey zamanını doldurur, yeni bir şeyler aramak gerekir. Ben iyimser görmeye çalışıyorum bu açıdan. Ama ne olacağını bilemiyoruz. Bu tiyatroya yıllarını vermiş oyuncular, öylesine iyi oyuncular, bir bakıyorsunuz kapıdışarı edilmişler. Böyle bir durumla, ömrümüz boyunca karşılaşmadık biz. Bizim için çok yeni bir şey bu. Oyuncular arasında bir atılma korkusudur gidiyor. Peki eşinizle ilgili son gelişmeler neler? Geçen aylarda hemen her gün basında işleniyordu "Wekwerth sorunu': "Merkez Komite üyesinin işine son verildi, atıldı, atılcak vs.". Eşimin 1992'nin sonuna dek bir reji anlaşması var. Ondan sonrası ne olur o da bilmiyor. Wekwerth kabul görmüş bir yönetmen. Eşim gerçekten uluslararası ünü olan bir yönetmen. Yalnız burada değil, Londra'da, Viyana'da, Zürih'de çok güzel oyunlar sahneledi. Bazen daha az güzelleri de oldu, ama önemli değil. O, gerek tiyatro yaşamında, gerek Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki Başkanlığı sırasında, gerekse Merkez Komitesi'nde gerekeni fazlasıyla yaptı. Bu, Kültür Senatörünü pek ilgilendirmiyor herhalde, neyse bizim bütün dünyada dostlarımız var.