rt O ku ao l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI SINAV KAYGISI VE VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - EKİM 2014
SINAV KAYGISI VE VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınav bir "kriz"dir. Kendisini ispatlaması gereken, değerli olduğunu herkesin görmesi gereken ve mutlaka kazanılması gereken bir savaş. Bu duygularla sınava hazırlanan genç, her bir sınavı hatta her bir çalışma testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, yapamadığı her bir soruyu kaybedilmiş bir savaş olarak yorumlayacaktır. Çocukların sınavlara hazırlandıkları sırada annebabalara düşen en önemli görev, çocukların çalışma isteğini artırmak ve onu çalışmaya teşvik etmek için kaygı yükseltici yaklaşımlardan kaçınmaktır. ÇOCUĞUN KAYGISINI AZALTMAYA YÖNELİK ÖNERİLER Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğunuza yansır. Bu nedenle öncelikle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar. Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini artıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için çocuğunuzun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz. Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat edin. Sözlerini, beden dili ve ses tonları desteklemiyorsa yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir. En az şu kadar net yapmalısın. Kimya ve biyolojiden ful yapmalısın. Başarılı olmalısın. Kendini dersine vermelisin. Bu yıl mutlaka kazanmalısın. gibi zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın. Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir. Negatif motivasyondan uzak durun: Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için Bu gidişle sen asla kazanamazsın., Yata yata sınav kazanılmaz. Bu kadar çalışmayla kazanamazsın., Bu kafayla gidersen zor kazanırsın." gibi sözler söylerler. Gereğinden fazla fedakârlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın. Örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi. Öğrenci bu durumu ailemin bu fedakârlıklarına yanıt vermek zorundayım biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir.
Çocuğu sınavlara hazırlanan bazı aileler kendi hayatlarını bir kenara bırakarak çocukları için uğraşmaya başlamaktadırlar. Kendi hayatınızı unutmayın. Örneğin, çocuğuna daha fazla yardımcı olmak için annenin işinden ayrılması, annenin çocuğunu sınav salonlarının kapısında beklemesi Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın: Örneğin, sözel yeteneği olan bir öğrencinin sayısal alandan bir bölüm kazanmasını beklemeyin. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir. Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler. Çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın: " Dayının kızı fen lisesine girdi, sen de oraya girmelisin., "Teyzenin kızı hukuk fakültesini kazandı, havasından yanına varılmıyor, aman bizi mahcup etme." gibi yaklaşımlar çocuğunuza zarar verebilir. Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğunuzu takdir edin. Çocuğunuzun, sürekli olumsuz yanlarını, yapamadıklarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmek onun kendisine olumlu bakmasını kolaylaştırır. Sık sık eleştirmek yerine, geçmişteki başarılarını onaylayın. Olumlu yanlarını ve çabalarını tespit ederek övün. İyinin düşmanı mükemmeldir. Sizin beklentileriniz; çocuğunuzun mükemmel olması olabilir. Ancak bu, iyiye sevinip mutlu olmanıza engel olmamalıdır. Öğrenci bir dönem okulda takdirname almamış olabilir ama bu onu aldığı teşekkür belgesinden dolayı tebrik etmeniz için bir engel değildir. Bu onu daha başarılı olma konusunda motive eder. Konuşurken konuşması asla bölünmemeli ve onun adına konuşulmamalıdır. Söylediği veya hissettiği şeyler için sorgulanmamalı Bu şekilde hissetmemelisin. diyerek duyguları düzeltilmeye çalışılmamalıdır. Öğrenci sınavda başarılı olamazsa yaşayacağı durumu bir ceza gibi göstermeyin: "Eğer kazanamazsan, falan okula gidersin." gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkân bırakmaz. Çocuğun eğitim alabilmesi ve yararlanabilmesi ancak okulunu ve eğitimi sevmesiyle mümkündür. Birbirinize bağlılığın hedef, sınavın araç olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun ders çalışması ve sınavda başarılı olması uğruna onunla ilişkilerinizi tehlikeye atmayın. Çocuğunuzun başarısı için maddi-manevi fedakârlık yaptığınız doğrudur. Karşılık beklemek de en doğal hakkınızdır. Çocuğunuz, gayret sarf ettiği halde eğer sonuç istediğiniz gibi değilse elinden
gelenin o kadar olduğunu kabullenin. Çocuğunuzun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek, "Sen hele bir kazanama, o zaman görüşürüz." ya da, Aile dostlarımızın hepsine rezil oluruz." gibi ifadeler onun motivasyonunu değil kaygısını artırır. Ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler. "Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz." şeklinde açıklamalar yaparak öğrenci rahatlatılmalıdır. Öğrenci, ailesinin sevgisini kazanmak için özel bir gayret sarf etmek zorunda olmadığını anlayacaktır. Bu rahatlama, öğrencinin sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır. Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağını anlatmalıdır. ÖĞRENCİNİN VERİMLİ DERS ÇALIŞMASI KONUSUNDA VELİLERE ÖNERİLER 1) Hedef: Verimli ders çalışma Yanlış Yöntem: Öğrencinin masa başında uzun süre geçirmesi sağlamak Doğru Yöntem: Anne-baba, öğrencinin belli bir plan ve program dâhilinde, ders planına göre çalışıp çalışmadığını kontrol etmelidir. Önemli olan masa başında geçirilen zamandan çok bu zamanın nitelikli ve verimli bir şekilde geçirilmesidir. Aile çocuğun verimli ders çalışması için gerekli olan fiziksel ve psikolojik ortamı hazırlamalı ve sorumluluk kazandırmalıdır. Aç birine her gün balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek çok daha faydalı olacaktır. 2) Hedef: Yoğun bir şekilde ders çalışmasını sağlama Yanlış Yöntem: Amaçsız bir öğrencinin ders başına oturması için sürekli Ders çalış. demek Doğru Yöntem: Ders çalış. sözünü sürekli kullanmak öğrencide bıkkınlık, aileye karşı olumsuz tutum geliştirme, aileyle çatışma gibi olumsuz davranışlar gelişmesine neden olacaktır. Öğrencinin hedef belirlemesine yardımcı olunmalıdır. Öğrenci, ne yapmak istediğini bildikten sonra nasıl çalışması gerektiğini de bilir. Aile çocuğunu çok iyi tanıyıp ona uygun bir hedef belirleyerek bu hedef doğrultusunda planlı bir şekilde çalışmasını teşvik etmelidir.
3) Hedef: Çocuğumuzun iyi bir lise okuyup meslek sahibi olması ve hayatta başarılı olmasını sağlamak Yanlış Yöntem: Komşunun çocuğu şu kadar net yaptı, sen niye yapmıyorsun? gibi beklenti içerisinde olan veliler genellikle çocuklarını başka çocuklarla karşılaştırırlar. Doğru Yöntem: Başarıya götüren yol ve yöntemler farklı farklıdır. Komşunun çocuğu farklı bir yöntemle ders çalışır, öğrencinin dershanedeki arkadaşı farklı bir yöntemle ders çalışır. Çocuğumuzun da ders çalışması için tıpkı onlar gibi ders çalışması veya o çocuklardaki özelliklerin bizim çocuğumuzda da olmasını beklemek yanlış bir davranış olur. Bu sınavda şu kadar net yaptın, gelecek sınavda birkaç net artırmanı bekliyorum. gibi ifadeler kullanın. Her birey özeldir. Hiçbir öğrenci başkalarıyla kıyaslanmaktan hoşlanmaz. Çocuğunuzu kendi gelişimi içinde değerlendirin ve ona göre yönlendirin. 4) Hedef: Öğrencinin televizyon bağımlısı olmamasını sağlamak Yanlış Yöntem: Dizi veya maç seyrederken öğrencinin odasına gidip ders çalışmasını istemek Doğru Yöntem: Yapmadığınız şeyleri çocuklarınızın yapmasını beklemeyin. Ders çalışma saatlerinde, öğrencinin televizyon seyretmesini istemiyorsanız sizin de o saatte televizyon seyretmemeniz veya en azından öğrencinin televizyonun sesinden rahatsız olmaması gerekir. Hayatın her alanında olduğunu gibi bu alanda da çocuğa model olunmalıdır. Davranışlar her zaman sözlerden daha etkilidir. Ayrıca öğrencinin mutlaka uygulanabilir bir programı olmalıdır. Program dâhilinde planlı ders çalışan bir öğrencinin neyi ne zaman yapacağı, hangi aktiviteye ne kadar zaman ayıracağı bellidir. Böyle bir durumda öğrenci hem daha verimli ders çalışacak hem de zamanını daha etkin ve faydalı kullanacaktır. 5) Hedef: Öğrenciye ders çalışma ortamı oluşturmak Yanlış Yöntem: Öğrencinin odasına bilgisayar, televizyon, poster gibi dikkat dağıtıcı eşyaların bulunması, bu konuda öğrencinin tamamen özgür olması Doğru Yöntem: Çalışma odasında bilgisayar ve televizyon mümkünse olmamalıdır. Olacaksa bile ders çalışılan saatlerde kesinlikle kapalı olmalıdır. Çalışma ortamının öğrenciye çalışmayı hatırlatacak onun ders çalışmaya motive olmasını kolaylaştıracak şekilde olması şarttır.
Aile bu konuda hassas olmalı, kontrol ailenin elinde olmalıdır. Öğrencinin en verimli ders çalışacağı yer, çalışma masasıdır. Bunun dışında yatarak veya yere uzanarak çalışması halinde öğrencinin dikkati bir süre sonra dağılır. Mümkünse öğrencinin yatağı çalışma masasının önünde veya yanında değil, arkasında olmalıdır. Öğrencinin çalışma ortamı dağınık olmamalıdır. Dağınık ortam, zihni dağıtıp dikkati toplamaya engel olur. Öğrencinin sorumluluk sahibi olması için de odasını anne-baba değil, kendisi toplamalıdır.