YARGI DA UYGULANMASI ZORUNLU TAZMİNAT HESAPLAMA YÖNTEMLERİ HAKKINDA AÇIKLAMALAR



Benzer belgeler
YARGITAY CA BENİMSENEN İLKELERE GÖRE TAZMİNAT HESAPLAMA YÖNTEMLERİ

TAZMİNAT HESAPLARINA İLİŞKİN YARGITAY IN İLKE KARARLARI

ÖLÜM VE BEDENSEL ZARARLAR NEDENİYLE TAZMİNAT HESAPLARI NASIL VE KİMLER TARAFINDAN YAPILMALI

SERTİFİKALI SORUMLULUK HUKUKU VE BİLİRKİŞİLİK EĞİTİM PROGRAMI (30 Saat)

ÇOCUKLARIN GÜÇ KAYBI TAZMİNATI NASIL HESAPLANMALI

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNAT HESAPLAMALARINDA AKTÜARYEL YÖNTEM VE UYGULAMADA YAŞANAN SORUNLAR Aktüer Belkıs ERŞEN 14 Mart 2009 (Panel)

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Bileşenleri Ve. İstanbul, 26 Şubat 2008 Alper Ünlenen

1- Yapılmak istenen değişikliğin konusu: genel şartlarla teminat hesaplama esaslarına

İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM İŞ KAZASI VEYA MESLEK HASTALIĞINDAN DOĞAN MADDİ TAZMİNAT DAVALARI

TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI

Davalılar : 1) Ad ( Araç sürücüsü )

Av. Sema GÜLEÇ UÇAKHAN Ankara Barosu Tazminat Hukuku Bilir Kişisi

Sosyal Güvenlik Kurumu TRH-2010 Yargı sabit rant formülleri PMF-1931 progressif rant

4.HD , E.1998/ K.1998/10906

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/61 YAŞLILIK AYLIĞININ HESAPLANMA YÖNTEMİ

ÇOCUKLARIN GÜÇ KAYBI TAZMİNATI NASIL HESAPLANMALI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

A- 506 SAYILI KANUNA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER

G E N E L G E

BEDENSEL ZARARLARDA GÜÇ KAYBI TAZMİNATI YARGITAY KARARLARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

ÇOCUKLARIN DESTEKTEN YARARLANMA SÜRELERİ

ÇOCUKLARIN GÜÇ KAYBI TAZMİNATI NASIL HESAPLANMALI

ARTAN HİSSE BULUNMASI KOŞULUNDA MEVZUATTA YAPILAN DEĞİŞİKLİKTEN DOLAYI UYGULAMADA YAŞANAN SORUNLAR

T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

İNSAN ZARARLARI MAHKEMELERİ YASA ÖNERİSİ KONUSUNDA GÖRÜŞLER

Sirküler 2018/01 09 Ocak 2018

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İdari Yargının Geleceği

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

3- ÖLÜM VE YARALANMALARDA ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

SİRKÜLER RAPOR GENELGE 2008/4. Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2008/14

Yeni Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi

VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDEN İSTİSNA SINIRI

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

5073 sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

Borçlunun İcr a Takibinde İstenen İşlemiş Faiz Miktarı ile İşleyecek Faiz Oranına Süresi İçinde İtiraz Etmemesinin Sonuçları

Asgari Ücret Desteği Konulu SGK Genelgesi Yayımlanmıştır.

ESAS NO : 2010/1629 KARAR NO : 2011/1726

BASAMAK SATIN ALAN BAĞ-KUR LULARIN

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

Sosyal Sigortalar Kanunu, Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar

SİGORTA HAKEMİ DR. MEHMET ÇAĞRI BAĞATUR HANDE ÖGE SORULARLA SİGORTA TAHKİM

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATININ PARASAL ÖLÇÜSÜ

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

GERİYE YÖNELİK YARARLANILMAYAN İSTİHDAM TEŞVİKLERİNDEN YARARLANMANIN USUL VE ESASLARI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

KARAYOLUYLA YOLCU TAŞIMADA ZORUNLU SİGORTALAR VE GÜVENCE HESABI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

Sirküler Rapor Mevzuat /130-2 VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDE İSTİSNA SINIRI

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İŞ HUKUKU ve SOSYAL GÜVENLİK UYGULAMALARI

SOSYAL GÜVENLİK KURUMULARININ ÖLÜM DALINDAN BAĞLADIĞI DUL VE YETİM AYLIKLARININTAZMİNATTAN İNDİRİLMEYECEĞİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

Fikret KÜTÜK Hazine Müsteşarlığı Sigorta Denetleme Kurulu Sigorta Aktüeri Merhabalar, ismim Fikret Kütük, Hazine Müsteşarlığı Sigorta Denetleme

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/043 Ref: 4/043

Anayasa Mahkemesi, Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 9 bin gün prim ödeme ve yaşında emeklilik gibi birçok maddesini, memurlar yönünden iptal etti

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/62

V. : 4/7/2001, : 631 : 10/4/2001, : 4639 : 13/7/2001, : : V

Asgari Ücret Desteği konulu tarihli ve Sayılı Genelge yayınlanmış olup Genelgeye ulaşmak için tıklayınız.

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

KISMİ İSTİHDAM SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN SOSYAL SİGORTA İŞLEMLERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/22, S. STSK/36

İlgili Kanun / Madde 4853 S.TTHK/8

BEDENSEL ZARARLARDA GÜÇ KAYBI TAZMİNATI YARGITAY KARARLARI

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /41 YAŞLILIK AYLIĞININ HESAPLANMA ESASLARI AYLIK BAĞLAMA ORANI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

TÜRK KAMU YÖNETİM SİSTEMİ

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

İŞ KAZALARINDA TEKNİK BİLİRKİŞİLİK. Prof. Dr. Talat CANBOLAT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Yargıtay Kararları. İlgili Kanun / Madde 3201S.YHBK/3

Sirküler 2015/ Ocak 2015

SSK TABAN VE TAVAN TUTARLARINDAKİ DEĞİŞİKLİĞE İLİŞKİN SİRKÜLER SİRKÜLER NO: 2004/31

Sirküler 2017/01 09 Ocak 2017

GEÇMİŞTEN BUGÜNE TAZMİNAT HESAPLARI

Sirküler 2016/02 11 Ocak 2016

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU. Kanun Numarası : 4875

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI PRİMLERİNİN İNDİRİM KONUSU YAPILIP YAPILMAYACAĞI SORUNU

DESTEKTEN YOKSUNLUKTA PASİF DÖNEM

SOSYAL SİGORTALAR KANUNU

S İ R K Ü L E R : / 2 8

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

Uygulama ile ilgili örnekler de içeren ve yeterince açık olan ve ek açıklama gerektirmeyen sözkonusu tebliğ sirküler ekinde gönderilmiştir.

İlgili Kanun / Madde 854 S. DİşK/1

SEDA ÇAYIR - FUNDA GÖREN

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

İLGİLİ MESLEK KURULUŞLARINDAN KAZANÇLARIN SORULACAĞINA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDE İSTİSNA SINIRI

VERGİDEN İSTİSNA KIDEM TAZMİNATI, ÇOCUK YARDIMI VE AİLE YARDIMI İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDE İSTİSNA SINIRI

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALİ ŞUĞLE Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Öncelikle böyle bir güzel toplantıyı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

ÜCRET GERÇEK ÜCRETİN TESPİTİ FAZLA ÇALIŞMA

İlgili Kanun / Madde 5510.S.SGK/107

Transkript:

ÇELİK AHMET ÇELİK * Hukukçu-Araştırmacı * YARGI DA UYGULANMASI ZORUNLU TAZMİNAT HESAPLAMA YÖNTEMLERİ HAKKINDA AÇIKLAMALAR 1- Açıklama yapmayı zorunlu kılan nedenler Ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle açılan maddi tazminat davalarında, Yargıtay kararlarıyla belirlenen tazminat ilkeleri doğrultusunda işlem yapılması zorunlu ve gerekli olmasına karşın, son yıllarda sigorta şirketlerinin dayatmalarıyla bir çekişme ve zıtlaşma ortamına girilmiş; buna Hazine Müsteşarlığı nca yayınlanan bir genelgenin eklenmesiyle yargı daki uygulamaların belirsizliğe itilmesi gibi olumsuz ve davaların uzaması ile tazminat ödemelerinin gecikmesi sonucunu doğuran bir durum yaratılmıştır. Sigorta şirketleri, Hazine Müsteşarlığı genelgesinden de güç alarak kendi hesap formüllerini zorla kabul ettirmeye çalışmakta; Yargıtay ın ilke kararlarını gözardı ederek aktüerlerine yaptırdıkları tazminat hesaplarıyla daha az tazminat ödeme çabası içinde bulunmaktadırlar. Oysa, Yargıtay ca benimsenmemiş hiçbir hesaplama yöntemi, hiç bir formül yargıda geçerli değildir.yargıtay kararları değişmediği sürece, açılan davalarda görevlendirilen bilirkişiler, yargıda geçerli yöntem ve formüllere göre tazminat hesabı yapmak zorundadırlar. Aksi takdirde yerel mahkeme kararı bozulur, davalar gereksiz yere uzar. Bu bağlamda Hazine Müsteşarlığı genelgesi de yargıyı ve yargıcı bağlamaz.çünkü, Yargıtay ca öngörülen yöntem ve formüller uzun yıllar süren bir uzlaşma sonucu yürürlüğe konulmuştur. Uzlaşma sağlanmadan değişiklik yapılamaz. Ayrıca yargıç, bilirkişi seçiminde özgürdür. Dilediği ve uzmanlığına güvendiği kişileri bilirkişi seçebilir.(1086 HMUK/m.275 vd. ve 6100 sayılı Yeni Hukuk Yargılama Yasası m.266 vd.) Öte yandan, Hazine Müsteşarlığı Genelgesinin mahkemeleri bağlamayacağı Anayasa nın açık hükmüdür. Anayasa nın 138. maddesi 2.fıkrasına göre Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Nitekim, tıbbi konularda Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurası na başvurmayı zorunlu tutan 1219 sayılı Yasa nın 75.maddesi Anayasa ya aykırı bulunarak, Anayasa Mahkemesi nin 03.06.2010 gün E.2009/69 K.2010/79 sayılı kararıyla iptal edilmiştir 2- Sigortalarca uygulanması istenilen hesaplama yöntemleri hakkında Hazine Müsteşarlığı nın 05.02.2010 gün 2010/4 sayılı Genelgesinde, okyanusötesi CSO-1980 Amerikan tablolarının, (kim, nasıl, hangi ölçülere göre belirledi ise) %3 teknik faizin ve (geçmişte sigorta şirketleri tarafından önerilen, ancak gerek Yargıtay ca ve gerekse Sosyal Sigortalar Kurumu nca benimsenmeyen) devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün uygulanmasının ve tazminat hesaplarının yalnızca (hukuk bilgisi olmayan) aktüerler tarafından yapılmasının istenmesi yasal düzenlemelere, Yargıtay ca belirlenen hesaplama ilkelerine ve Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarına aykırıdır. Şöyle ki : a) Halen yargı da ve SGK da kullanılmakta olan PMF-1931 yaşam (mortalite) tablolarının eskiliği ileri sürülerek, yanıbaşımızda hukuk düzenleri, yasaları, toplum yapıları az çok bize benzeyen Avrupa ülkeleri varken, okyanusötesi bir ülke olan ABD nin ( CSO- 1980 veya bir ara önerilen CSO-2001) yaşam tablolarının kullanılmak istenmesinin mantıklı bir açıklaması olamaz.

ÇELİK AHMET ÇELİK * Hukukçu-Araştırmacı * -2- b) CSO-1980 Yaşam (mortalite) tablolarının yargıda açılan tazminat davalarında uygulanmasının istenmesi yasal değildir. Çünkü, halen yargı da ve Sosyal Güvenlik Kurumlarında uygulanması zorunlu olan PMF-1931 Yaşam Tablosudur. Bu tablonun yasal dayanağı 506 sayılı Yasa nın 22.maddesi olup, İş Kazalarıyla Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Hakkında 4772 sayılı Kanuna ek olarak (Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından birlikte) hazırlanmış ve 1965 yılında yürürlüğe konulmuştur. 5510 sayılı yeni Sosyal Güvenlik Yasası nda, yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Yasa nın 22.maddesi benzeri bir hüküm bulunmadığından, yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar PMF-1931 yaşam tablosunun kullanılmasına devam edilmesi gerekmektedir. Bu konuda 5510 sayılı Yasa nın Geçici 3.maddesinde Bu kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler ile diğer düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar, mevcut tüzük ve yönetmelikler ile diğer düzenlemelerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam edilir denilmiş olmakla, ilgili Bakanlıkların ve tüm yetkili kurulların birlikte hazırlayıp yürürlüğe koyacakları yeni düzenleme yapılıncaya kadar, PMF-1931 yaşam tablosu ve halen Sosyal Güvenlik Kurumu nca uygulanmakta olan gelir bağlama formül ve tablolarının uygulanmasına devam olunacak; bu bağlamda Yargıtay ca benimsenmiş olan tazminat hesaplama yöntemleri dışında bir hesaplama yöntemi yargıda geçerli olmayacaktır. c) Hazina Müsteşarlığı genelgesinde sözü edilen ve sigorta şirketlerince ısrarla uygulanması istenilen devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü, 1993 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka ve Ticaret Enstitüsünde toplanan Sempozyumda sigorta şirketleri temsilcileri tarafından önerilmiş: ancak Yargıtay ca ve akademisyenlerce uygun bulunmamış; Sosyal Sigortalar Kurumu nca da kabul edilmemiştir, (Bkz: Ölüm ve Cismani Zarar hallerinde Zararın Ve Tazminatın Hesap Edilmesi Sempozyumu, Ankara,1993, Banka Ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, sf.105-109 da Aktüer Fahri Karakaş ın konuşması). d) Hazine Müsteşarlığı Genelgesi nde ayrıca %3 teknik faiz oranı önerilmiştir. Bu oranın neye göre belirlediği, kimler tarafından onandığı belli değildir. Yargıtay her yıl için %10 artırım ve %10 indirim öngördüğüne göre, (yanlış da olsa, eşit oranda artırım-indirim aynı sonucu verse de) mahkemelere rapor düzenleyen bilirikişiler buna uymak zorundadırlar. 3- Geçmişten bugüne yargı daki uygulamalar a) Yargı da uzun yıllar boyunca, Sosyal Sigortalar Kurumu uygulamalarına koşut olarak ortalama kazanç ve sabit taksitli rant tekniği denilen yöntemle tazminat hesapları yapılmış ve geleceğin kazançları %5 oranında artırılıp iskonto edilmiş iken, 1984 yılında yanlış bir görüşle artırım değeri faiz gibi algılanıp (sigorta kurumunda %5 oranı değişmemiş olmasına karşın) yargıda %10 oranı uygulanmaya başlanmış; bu değişiklik sonrasında işverenlerin tazminatların yüksek hesaplandığı, işletmelerin ekonomik sıkıntıya düşürüldüğü yakınmalarına çözüm aramak amacıyla, 1993 yılında Ankara da değişik kesimlerden çok katılımlı bir sempozyum düzenlenmiştir. b) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka veticaret Enstitüsünde gerçekleştirilen 1993 Sempozyumunda, yukarda açıklandığı gibi, sigortacıların önerdiklerie hesap formülleri uygun bulunmamış; buna karşılık Prof.Dr.Tahir Çağa ve Arkadaşlarının bildirisi ve önerdikleri hesaplama yöntemi beni yargı da ve Sosyal Sigortalar Kurumu nda kullanılan %5 artırım-iskonto değerli sabit rant formülleri ile tazminat hesaplanmakta iken, 1993 yılından başlayarak progressif-ilerleyen rant adı altında, her yıl için eşit oranda %10 artırım %10 iskonto yapılması biçiminde, aslında kazançların hiç artmadığı, her yılın kazancının aynı olduğu, hiçbir özelliği olmayan, matematiksel gerçekliği açıkça görülmesine karşın gereksiz tablolar düzenlenmesi istenilen bir hesaplama yöntemi Yargıtay ca uygulamaya konulmuştur.

ÇELİK AHMET ÇELİK * Hukukçu-Araştırmacı * -3- c) Her ne kadar akademisyenlerin önerdiği bu yöntem uygun değilse de, hesaplama kolaylığı, yargıç ve avukatlar ile haksız eylemden zarar gören kişilerin kolayca anlayabilecekleri bir yalınlıkta olması, Yargıtay kararlarındaki deyimiyle denetime elverişli bulunması nedeniyle bugün de sürdürülmesi istenmekte ve değiştirilmesi düşünülmemektedir. d) Halen yargıda uygulanmakta olan bu hesaplama formülünü eleştirmekte isek de, üzerinde fazlaca durmak da gereksizdir. Çünkü, bugüne kadar edindiğimiz deneyimlere dayanarak diyebiliriz ki, tazminat hesaplarında formüller o kadar önemli değildir. Asıl önemli olan hukuksal değerlendirmeler dir. Bunu da yapacak olan öncelikli olarak hukukçu bilirkişilerdir. Tazminat davalarında bilirkişilik, Hazine Müsteşarlığı nın önerdiği gibi, hukuk bilgisi olmayan aktüerlerin tek başına yapacakları bir iş değildir. Hesap formüllerini Yargıtay verdiğine, bunun dışına çıkılıp başka bir formül kullanılamayacağına göre aktüerlere de ihtiyaç yoktur. 4- Yargıtay ca benimsenen hesaplama ilkeleri a) Zarar görenlerin yaşam süreleri, PMF-1931 yaşam tablosuna göre belirlenecektir. Bu tablo eskimiş de olsa, ülkemiz koşullarına uygun bir tablo düzenleninceye ve yetkili kamu kurumlarınca onanıncaya kadar bu tablonun kullanılması sürecektir. b) Yargıtay ın yerleşik kararlarına göre, tazminat hesabına esas kazançlar belirlenirken, olay tarihinden hüküm tarihine kadar bilinen tüm (emsâl) kazanç unsurlarının hesaplamada gözetilmesi; işlemiş-işleyecek dönem ayrımı yapılması; işleyecek dönem kazançlarının, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan benzer (emsâl) kazanç unsuru birim alınarak, her yıl için %10 artıılıp %10 iskonto edilmesi, pasif dönem zararının da aynı biçimde hesaplanması gerekmektedir. İçtihat değişmediği sürece bunun dışına çıkılamaz. c) Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında destek payları belirlenirken, paylaştırmada açıkta pay bırakılmaması; eşlerin paylarının eşit olması, destekten çıkanların paylarının destek süreleri daha uzun olanlara eklenmesi; paylaştırma işlemlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu gelir bağlama oranlarıyla ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. ç) Desteğin veya bedensel zarara uğrayan kişinin bir işi, mesleği, kazancı varsa, mutlaka gerçek kazanç ların araştırılması gerekecektir. Gerçek kazanç, imzalı dahi olsa ücret bordrolarındaki, vergi bildirimlerindeki kazançlar değildir. Eğer kesin saptanamıyorsa, ilgili meslek kuruluşlarından olay tarihinden rapor (hüküm) tarihine kadar emsal kazançlar sorulacak; tazminat hesabı buna göre yapılacaktır. d) Desteğin bir işi ve kazancı yoksa, bedensel varlığıyla yardım ve hizmet ederek destek olacağı; yaşlı kişilerin de emeklilik günlerinde yardım ve hizmet ederek yakınlarına destek sağlayacakları kabul olunarak, bu kişilerin desteğinden yoksun kalanların tazminatı yasal asgari ücretler üzerinden hesaplanmalıdır. Aynı biçimde ev kadınlarının ev hizmetlerinden yoksunlukta da hesap unsuru yasal asgari ücretler olmalıdır. e) Çalışma yaşının (aktif dönemin) 60 yaşla sınırlandırılması doğru bulunmamakta; çalışma koşulları ve yapılan işin niteliği dikkate alınarak somut olayda desteğin ne kadar süre eylemli olarak çalışabileceğinin tespit edilmesi istenmektedir. f) Yaşlılık döneminin (pasif dönemin) mutlaka hasaplanması istenmekte; bu dönemde yaşlı kişinin yardım ve hizmet ederek yakınlarına destek olacağı kabul edilmektedir.

ÇELİK AHMET ÇELİK * Hukukçu-Araştırmacı * -4- g) Dul eşin yeniden evlenme olasılığının, olay tarihindeki yaşına göre değil, hüküm tarihine en yakın rapor tarihindeki yaşına göre saptanması öngörülmüştür. h) Kalıcı sakatlıklarda, kişilerin kazançlarında bir azalma olmasa bile, aynı işi yaparken sakatlıkları oranında daha fazla güç harcayacakları dikkate alınarak gerçek kazançları üzerinden güç kaybı tazminatı hesaplanacaktır. Bir işi olmayanlar, yaşlı kişiler veya çocuklar sakat kalmışlarsa, günlük yaşamlarını sürdürürlerken sakatlıkları oranında zorlanacaklarından, onlar için de güç kaybı tazminatı söz konusu olacak; ancak tazminat hesabının ücret unsuru yasal asgari ücretler olacaktır. --------------------------

ÇELİK AHMET ÇELİK * Hukukçu-Araştırmacı * YARGITAY CA BENİMSENEN İLKELERE GÖRE TAZMİNAT HESABININ NASIL YAPILACAĞI HAKKINDA AÇIKLAMALAR I- Tazminat hesaplarının Yargıtay ca belirlenen ilkelere göre yapılması zorunludur. a) Ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle açılan maddi tazminat davalarında, Yargıtay kararlarıyla belirlenen tazminat ilkeleri doğrultusunda işlem yapılması zorunlu ve gerekli olmasına karşın, son yıllarda sigorta şirketlerinin dayatmalarıyla bir çekişme ve zıtlaşma ortamına girilmiş; buna Hazine Müsteşarlığı nca yayınlanan bir genelgenin eklenmesiyle yargı daki uygulamaların belirsizliğe itilmesi gibi olumsuz ve davaların uzaması ile tazminat ödemelerinin gecikmesi sonucunu doğuran bir durum yaratılmıştır. b) Sigorta şirketleri, Hazine Müsteşarlığı genelgesinden de güç alarak kendi hesap formüllerini zorla kabul ettirmeye çalışmakta; Yargıtay ın ilke kararlarını gözardı ederek aktüerlerine yaptırdıkları tazminat hesaplarıyla daha az tazminat ödeme çabası içinde bulunmaktadırlar. c) Oysa, Yargıtay ca benimsenmemiş hiçbir hesaplama yöntemi, hiç bir formül yargıda geçerli değildir.yargıtay kararları değişmediği sürece, açılan davalarda görevlendirilen bilirkişiler, yargıda geçerli yöntem ve formüllere göre tazminat hesabı yapmak zorundadırlar. Aksi takdirde yerel mahkeme kararı bozulur, davalar gereksiz yere uzar. II- Hazine Müsteşarlığı genelgesi yargıda geçerli değildir Hazine Müsteşarlığı genelgesi yargıyı ve yargıcı bağlamaz.çünkü, Yargıtay ca öngörülen yöntem ve formüller uzun yıllar süren bir uzlaşma sonucu yürürlüğe konulmuştur. Uzlaşma sağlanmadan değişiklik yapılamaz. Ayrıca yargıç, bilirkişi seçiminde özgürdür. Dilediği ve uzmanlığına güvendiği kişileri bilirkişi seçebilir.(1086 HMUK/m.275 vd. ve 6100 sayılı Yeni Hukuk Yargılama Yasası m.266 vd.) Öte yandan, Hazine Müsteşarlığı Genelgesinin mahkemeleri bağlamayacağı Anayasa nın açık hükmüdür. Anayasa nın 138. maddesi 2.fıkrasına göre Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. III-Tazminat hesaplarında Yargıtay ın benimsediği ilkeler ve öngörülen yöntemler 1- Hesap formülü a) Yargı da çok uzun yıllar sabit taksitli rant formülleriyle yapılan hesaplar geçerli sayılmış iken, Yargıtay, 1993 Ankara sempozyumunda varılan uzlaşı sonucu progressif rant olarak adlandırılan kolay anlaşılır, basit bir hesaplama yöntemini uygulamaya koymuştur. b) Sigorta aktüerlerinin kullandıkları ve sigorta şirketlerinin Hazine Müsteşarlığı genelgesine koydurdukları devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü 1993 Ankara sempozyumunda sigortacılar tarafından önerilmiş, ancak kabul görmemiştir. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu gelir bağlama işlemlerinde de bu formül benimsenmiş değildir. 2- Yaşam tablosu a) Halen yargı da ve SGK da kullanılmakta olan PMF-1931 yaşam (mortalite) tablolarının eskiliği ileri sürülerek, yanıbaşımızda hukuk düzenleri, yasaları, toplum yapıları az çok bize benzeyen Avrupa ülkeleri varken, okyanusötesi bir ülke olan ABD nin CSO-1980 yaşam tablolarının kullanılmak istenmesinin mantıklı bir açıklaması olamaz. Bu tablonun bizim toplum yapımızla uzak yakın bir benzerliği asla yoktur. b) CSO-1980 Amerikan yaşam (mortalite) tablolarının yargıda açılan tazminat davalarında uygulanmasının istenmesi yasal değildir. Çünkü, halen yargı da ve Sosyal Güvenlik Kurumlarında uygulanması zorunlu olan PMF-1931 Yaşam Tablosudur. Bu tablonun yasal dayanağı 506 sayılı Yasa nın 22.maddesi olup, İş Kazalarıyla Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Hakkında 4772 sayılı Kanuna ek olarak (Çalışma Bakanlığı ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından birlikte) hazırlanmış ve 1965 yılında yürürlüğe konulmuştur.

-2- c) 5510 sayılı yeni Sosyal Güvenlik Yasası nda, yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Yasa nın 22.maddesi benzeri bir hüküm bulunmadığından, yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar PMF- 1931 yaşam tablosunun kullanılmasına devam edilmesi gerekmektedir. Bu konuda 5510 sayılı Yasa nın Geçici 3.maddesinde Bu kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler ile diğer düzenlemeler yürürlüğe girinceye kadar, mevcut tüzük ve yönetmelikler ile diğer düzenlemelerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam edilir denilmiş olmakla, ilgili Bakanlıkların ve tüm yetkili kurulların birlikte hazırlayıp yürürlüğe koyacakları yeni düzenleme yapılıncaya kadar, PMF-1931 yaşam tablosu ve halen Sosyal Güvenlik Kurumu nca uygulanmakta olan gelir bağlama formül ve tablolarının uygulanmasına devam olunacak; bu bağlamda Yargıtay ca benimsenmiş olan tazminat hesaplama yöntemleri dışında bir hesaplama yöntemi yargıda geçerli olmayacaktır. 3- Tazminat hesabına esas kazançların belirlenmesi a) Yargıtay ın yerleşik kararlarına göre, tazminat hesabına esas kazançlar belirlenirken, olay tarihinden hüküm tarihine kadar bilinen tüm (emsâl) kazanç unsurlarının hesaplamada gözetilmesi; işlemiş-işleyecek dönem ayrımı yapılması; işleyecek dönem kazançlarının, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan benzer (emsâl) kazanç unsuru birim alınarak, her yıl için %10 artıılıp %10 iskonto edilmesi, pasif dönem zararının da aynı biçimde hesaplanması gerekmektedir. İçtihat değişmediği sürece bunun dışına çıkılamaz. b) Her ne kadar progressif (ilerleyen) rant adı altında, her yıl için eşit oranda %10 artırım %10 iskonto yapılması biçiminde, aslında kazançların hiç artmadığı, her yılın kazancının aynı olduğu, hiçbir özelliği olmayan bu yöntem yerine daha uygun ve Avrupa ülkelerinde yaygın bir formülün benimsenmesi daha doğru olur ise de, hesaplama kolaylığı, yargıç ve avukatlar ile haksız eylemden zarar gören kişilerin kolayca anlayabilecekleri bir yalınlıkta olması, Yargıtay kararlarındaki deyimiyle denetime elverişli bulunması nedeniyle bugün de sürdürülmesi istenmekte ve değiştirilmesi düşünülmemektedir. c) Desteğin veya bedensel zarara uğrayan kişinin bir işi, mesleği, kazancı varsa, mutlaka gerçek kazançlar ın araştırılması gerekecektir. Gerçek kazanç, imzalı dahi olsa ücret bordrolarındaki, vergi bildirimlerindeki kazançlar değildir. Eğer kesin saptanamıyorsa, ilgili meslek kuruluşlarından (olay tarihinden rapor (hüküm) tarihine kadar) emsal kazançlar sorulacak; tazminat hesabı buna göre yapılacaktır. 4- Yardım ve hizmet ederek desteklik Desteğin bir işi ve kazancı yoksa, bedensel varlığıyla yardım ve hizmet ederek destek olacağı; yaşlı kişilerin de emeklilik günlerinde yardım ve hizmet ederek yakınlarına destek sağlayacakları kabul olunarak, bu kişilerin desteğinden yoksun kalanların tazminatı yasal asgari ücretler üzerinden hesaplanmalıdır. Aynı biçimde ev kadınlarının ev hizmetlerinden yoksunlukta da hesap unsuru yasal asgari ücretler olmalıdır. Küçük çocukların da anne ve babalarına yardım ve hizmet ederek destek oldukları kabul edilmelidir. 5- Destek süreleri a) Çalışma yaşının (aktif dönemin) her zaman ve her durumda 18 yaşından başlatılması ve 60 yaşla sınırlandırılması doğru bulunmamakta; çalışma koşulları ve yapılan işin niteliği dikkate alınarak somut olayda desteğin ne kadar süre eylemli olarak çalışabileceğinin tespit edilmesi istenmekte; gerçek belli ise varsayımlara dayanılmamalıdır, denilmektedir. b) Yaşlılık döneminin (pasif dönemin) mutlaka hasaplanması istenmekte; bu dönemde yaşlı kişinin yardım ve hizmet ederek yakınlarına destek olacağı kabul edilmektedir. c) Çocukların destekten yoksunluk süreleri konusunda, genel kural erkek çocuklar yönünden 18 yaşına kadar, kız çocuklar yönünden 22 yaşına kadar ise de, erkek çocuklar orta öğretimde iseler 20 yaşına kadar, erkek veya kız yüksek öğrenim görüyorlarsa 25 yaşına kadar destek görecekleri; ancak gerçek belli iken varsayımlara dayanılamayacağından, eğer kız evlât henüz evlenmemişse, bir işi ve kazancı yoksa ve ailesiyle oturuyorsa bulunduğu yaşa kadar ve evlenme olasılığı da gözetilerek destek tazminatı hesaplanmak gerekeceği; sakat ve bakıma muhtaç çocukların tazminatının yaşam boyu yapılacağı kabul edilmektedir.

-3- d) Ev hizmetlerinin yaşam boyu yapılacağı kabul edilmiş bulunmakla, ev hizmetlerini kim üstlenmiş olursa olsun, onun yaşam süresinin sonuna kadar ve elbette destekten yoksun kalanların yaşam veya destekten yoksunluk süreleriyle sınırlı olarak tazminat hesaplanacaktır. 6- Destek payları Her bilirkişi veya her kitap yazan kendince doğru bildiği paylaştırma tabloları düzenlemekte ve bu konuda ortak bir ölçü uygulanmamakta iken, son yıllarda bir görüş birliğine varıldığı gözlemlenmektedir. Buna göre: Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında destek payları belirlenirken, paylaştırmada açıkta pay bırakılmaması; eşlerin paylarının eşit olması, destekten çıkanların paylarının destek süreleri daha uzun olanlara eklenmesi; paylaştırma işlemlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu gelir bağlama oranlarıyla ilişkilendirilmemesi ilke olarak benimsenmiştir. 7- Dul eşin yeniden evlenme olasılığı a) Bu konuda ülkemiz koşullarında kapsamlı bir araştırma yapılmamış ve uygun tablolar düzenlenmemiş bulunduğundan, İsviçre kaynaklı H.Moser ve Stauffer/Schaetzle tabloları ile Ayim (Askeri Yüksek İdare Mahkemesi) kararlarında yer alan tablo bir arada kullanılmakta; her üç tablonun ortalamasının alınması önerilmektedir. Yalnızca kadınlar için düzenlenmiş bu tabloların erkeklere uygulanmasında, DİE nin (TÜİK in) erkeklerin kadınlara oranla %77,13 daha fazla evlenme şansları olduğuna ilişkin saptamasından yararlanılmaktadır. b) Yargıtay, dul eşin yeniden evlenme olasılığının, olay tarihindeki yaşına göre değil, hüküm tarihine en yakın rapor tarihindeki yaşına göre saptanmasını uygun görmektedir. 8- Kalıcı sakatlıklarda Bu konuda öğretideki görüşler ve Yargıtay kararlarına egemen olan temel anlayış, kazanç kaybının değil, güç (efor) kaybı nın tazminatın ölçüsü olması gerektiği yönündedir. Yargıtay ın yerleşik kararlarına göre: a) Sakat kalan kişilerin kazançlarında bir azalma olmasa bile, aynı işi yaparken sakatlıkları oranında daha fazla güç (efor) harcayacakları dikkate alınarak gerçek kazançları üzerinden güç kaybı tazminatı hesaplanacaktır. b) Bir işi ve kazancı olmayanlar, yaşlı kişiler, ev kadınları veya çocuklar sakat kalmışlarsa, günlük yaşamlarını sürdürürlerken sakatlıkları oranında zorlanacaklarından, onlar için de güç kaybı tazminatı söz konusu olacak; ancak tazminat hesabının ücret unsuru yasal asgari ücretler düzeyinde olacaktır. c) Yargıtay ın iş kazalarını inceleyen özel dairesi, önceleri pasif dönem zararının hesaplanmasını istememekte iken, daha sonra bu yanlışından dönmüş; kişinin pasif dönemde de fazla güç (efor) sarfı nedeniyle tazminat isteme hakkı bulunduğu yönünde kararlar vermeye başlamış, son on yılda bu tür kararlar yerleşik hale gelmiştir. d) Ayrıca Yargıtay, ev kadınlarının ev işlerini yaparlarken ve yaşlı kişilerin günlük yaşamlarını sürdürürlerken sakatlıkları oranında güçlük çekecek olmalarını tazminat istemenin haklı nedeni kabul etmiştir. e) Güç kaybı tazminatı olarak adlandırılan bu uygulmanın son aşaması çocuklardır. Nasıl ki, hiçbir işi olmayanlar ve yaşlı kişiler günlük yaşamlarını sürdürürlerken sakatlıkları oranında zorlanıyorlarsa, daha fazla güç (efor) harcıyorlarsa, küçük çocukların da günlük yaşamlarını sürdürürlerken, özellikle okullarına gidip gelirlerken, sakatlıkları oranında zorlanacak olmaları, daha fazla güç (efor) harcamaları nedeniyle, onların tazminatı da, 18 yaşından değil, kaza geçirdikleri tarihteki yaşlarından başlayarak, yaşam sürelerinin sonuna kadar hesaplanmalıdır. 9- Yaşam boyu bakıma muhtaç olanların tazminatı Bulundukları yaştan yaşam sürelerinin sonuna kadar bakım giderleri hesaplanacak; herhangi bir indirim yapılmayacaktır.

-4- IV- Önemli olan hukuksal değerlendirmeler dir; formül önemli değildir. Son olarak şunu da belirtelim ki, Borçlar Kanunu hükümlerine göre ölüm ve bedensel zararlar nedeniyle açılan tazminat davalarında, tazminat hesabı yapılırken, önemli olan formüller değil, hukuksal değerlendirmeler dir. Öğretiden ve Yargıtay kararlarından yararlanarak ve yargıdaki gelişmeleri sürekli olarak ve yakından izleyerek bunu yapacak olanlar ise, ancak ve ancak tazminat ve sigorta hukuku konularında uzmanlaşmış hukukçulardır. Başkaları yapamaz. Tazminat davalarında bilirkişilik, Hazine Müsteşarlığı nın önerdiği gibi, hukuk bilgisi olmayan aktüerlerin tek başına yapacakları bir iş değildir. Hesap formüllerini Yargıtay verdiğine, bunun dışına çıkılıp başka bir formül kullanılamayacağına göre yargıda aktüerlere de ihtiyaç yoktur. ------------------------