Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve arkadaş olmuşlar. Birlikte gezip birlikte dolaşmaya başlamışlar. Yine bir gün gezerken; dağlardan, inlerden yağ çalıp hırsızlık yapmışlar. Yağı ormana getirmiş gelmişler. İkisi de çaldıkları yağı yemek istemişler.
İstemişler istemesine ancak ayı: Ben yağı küflendirip yerim! demiş. Tilki ise: Ben küflendirmeden yerim! demiş. Sen yersin, ben yerim! derken başlamışlar kavga etmeye. Tilki bakmış ki olacağı yok: Tamam, küflendirip de yiyelim! demiş. Yağı küflendirmek için bir ağacın kavuğuna koymuşlar.
Koyduktan sonra tilki: Çok yorulduk, biraz şu ağacın altında uyuyalım! demiş. Ayı da: Tamam! deyip derin bir uykuya dalmış. Fakat tilki kurnazlık edip uyumamış, ağacın kovuğundaki yağı alıp yemiş. Ayı uyanınca ağaç kovuğundaki yağı aramış; ancak yağın yerinde yeller esiyormuş.
Ayı, tilkiye: Yağı sen mi yedin? diye sormuş. Tilki: Ben yemedim! diye inkâr etmiş. Sen yedin, ben yedim! diye başlamışlar yine kavga etmeye. Ayı bakmış olacağı yok: Kimin dışkısında yağ çıkarsa yağı o yemiştir! demiş. Tilki kabul etmiş. Ayı yine uykuya dalıvermiş.
Bu sırada tilki kendi dışkısıyla ayınınkini değiştirmiş ve ayıyı uyandırmış: Bak seninkinde yağ çıktı! deyip başlamış ayıya vurmaya. Ayı bu duruma dayanamamış eline bir tokmak almış. Tilki, ayının tokmağını görünce o da eline bir sırık almış. Birbirlerine vurmaya başlamışlar. Tilki vurdukça sırık,ayının sırtında şaplarmış. Ayı, tilkiye vurmaya çalışırmış; ancak tokmak kısa geldiğinden tilkiye vuramazmış.
Derken tilki, ayıyı bir güzel dövmüş. Sonra da kurnazlık edip ayıya: Ayı kardeş, ben seni çok dövdüm. Şuradaki kuyuya inelim, sen sırığı al ben de tokmağı alayım, sen de beni döv! demiş. Ayı: Tamam demiş. Sonra ikisi birlikte inmişler kuyuya. İnmişler inmesine, ancak kuyu dar olduğundan ayı, sırığı vurmaya çalıştıkça tilki, tokmağı ayının kafasına kafasına vurmuş.
Ayı bir güzel dayağı yemiş. Bakmış ki kurtulacağı yok, oradan geçmekte olan bir çiftçiyi görünce: Tilki kardeş bizim kavga ettiğimizi çiftçi gördü; mademki gördü, bırak da gidip o çiftçiyi yiyeyim! demiş. Tilki bırakınca gitmiş çiftçinin yanına. Varınca çiftçiye sormuş: Yanındaki duran şey ne? diye. Çiftçi de: Kütük! demiş. Ayı da: Vur bakalım kütleyecek mi? demiş.
Tilki de gelip: Sırtına vur, sırtına vur! deyince, çiftçi kütüğü ayının sırtına vurmuş. Ayı korkup kaçmış. Ayı gidince tilki, çiftçiye: Ben olmasam ayı seni yiyecekti, seni ben kurtardım, bana borçlusun! deyip çiftçiden ötmedik bir horozla yumurtlamadık bir tavuk getirmesini istemiş. Çiftçi çaresiz kabul edip getirmek için evine gitmiş. Olanları karısına anlatmış.
Karısı da kocasına: Tilkinin istediklerini götüreceğine, köpeğimizi bir çuvalın içine koyup götür, köpek tilkiyi yesin sen de kurtul! demiş. Çiftçi, karısına hak vermiş ve köpeği çuvala koyup tilkiye götürmüş. Tam çuvalı yere indirirken tilki, köpeğin tüylerini görmüş ve oradan kaçıp kurtulmuş.tilki kaçınca, çiftçi de evine geri dönmüş. Tilki, çiftçiye çok kızmış.
Aradan zaman geçmiş, tilki bir gün çiftçiyi kızdırmak için çiftçinin evine gelip testisini alıp kaçmış. Giderken çok susamış. Yolda bir kuyu görmüş. Kuyudan su çekmek istemiş ancak yetişememiş. Bakmış ki olacağı yok, testiyi kuyruğuna kuyudan su çekmek için bağlamış ve eğilmiş kuyuya. Testi suyla dolmuş dolmasına; fakat su ile dolan testi tilkiyi aşağıya çekmiş. Tilki de dengesini sağlayamayınca kuyuya düşmüş. Oracıkta boğulup ölmüş. Masal da burada bitmiş.