Behiştî nin Heşt Behişt Mesnevîsi (İnceleme-Metin)



Benzer belgeler
ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz)

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

NAMAZIN RUHU NAMAZIN RUHU CAMİ VE NAMAZ

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Müşterek Şiirler Divanı

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

TÜRKİYE DİYANET VAKFI YAYINLARI

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

ŞUHUT MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI II. DÖNEM (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN) VA'Z VE İRŞAD PROGRAMI

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

TEBRİZLİ AHMEDİ VE ESRAR-NAME İSİMLİ MESNEVİSİ

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

:30-12: :30-12: :30-12: :30-12: :30-12:30 AYHAN KAYA

Azrail in Bir Adama Bakması

Değerli büyüğümüz Merhum Fatma ÖZTÜRK ün ruhunun şad olması duygu ve dileklerimizle Lisans Yayıncılık

GÜLŞEHRİ NİN MANTIKU T-TAYRI (GÜLŞEN-NÂME)

2015 YILI 3. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI Pazartesi Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Kapucu Camii

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...9 GİRİŞ... Osman Horata 11

FUZÛLÎ'NİN İKİ MESNEVÎSİNDE NİZAMÎ ETKİSİ

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

1- Aşağıdakilerden hangisi suhuf gönderilen peygamberlerden biri değildir?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Transkript:

Behiştî nin Heşt Behişt Mesnevîsi (İnceleme-Metin) Hazırlayan Emine Yeniterzi

T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3124 KÜLTÜR ESERLERİ 407 ISBN 978-975-17-3336-8 www.kulturturizm.gov.tr e-posta: yayimlar@kulturturizm.gov.tr Bu kitap internet ortamında ilk kez yayımlanmaktadır.

BEHİŞTÎ NİN HAYATI, ESERLERİ, EDEBÎ ŞAHSİYETİ VE HEŞT BEHİŞT MESNEVÎSİ Hayatı Eski Türk Edebiyatı nda Behiştî mahlasını kullanan altı şairden birisi olan Vizeli Ramazan Behiştî, on altıncı yüzyılda Kanunî devrinde yaşamış bir şairdir. Asıl adı Ramazân, babasının adı da Abdu l-muhsin dir. Doğum tarihi hakkında bilgimiz yoktur, ancak bütün kaynaklar şairin Vizeli olduğunu belirtirler. Tezkirelerde Behiştî nin tahsilini İstanbul da tamamladığı, Merhabâ Efendi den öğrenim gördüğü, daha sonra da Şeyhülislâm Sa dî Efendi ye danişment olduğu bildirilir. Genç yaşta devrinin bütün ilimlerini tahsil edip, çevresinde şair ve âlim şahsiyetiyle tanınan Behiştî; Sa dî Efendinin yanında iken bir ara kendisini dünyevî eğlencelere kaptırmıştır. Böyle bir hâldeyken anî bir kararla ilmiyye mesleğini bırakıp, Halvetîliğe intisap etmiş, Merkez Efendi nin yanında seyr u sülûkünü tamamladıktan sonra hilâfet göreviyle Çorlu ya yerleşmiştir. Şairin vefatına kadar en az otuz yıl Çorlu da kaldığı tahmin edilmektedir. Orada kaldığı yıllar boyunca imamlık yapmış, vaiz olarak halka vaaz ve nasihatlerde bulunmuş, irşat görevini sürdürmüş, evinin etrafına ilâve ettiği odalarda kalan talebeye ders vermiş ve eserlerini kaleme almıştır. 979/1571-72 de vefat etmiş, Çorlu da zaviye hâline getirdiği evinin bahçesine defnedilmiştir. Eserleri Behiştî, hem velûd bir şair, hem de ilmî yeterliliği tasdik edilen değerli bir âlimdir. Bu sebeple eserlerini de ilmî ve edebî olmak üzere iki başlık altında değerlendirmek mümkündür. İlmî eserleri; Hâşiyetü l-hâşiye alâ-şerhi Akâ idi n-nesefiyye li l-hayâlî, Ta lîkat Alâ Şerhi l-âdâb Li l-semerkandî (veya Hâşiyetü Âdâbi Mes ûdî), Ta lîkat Alâ Şerhi l- Miftâh ve Ta lîkât Ale l-câmî gibi akaid, belâgat ve münazara adabına dair dört kitap ve el- Aşeretü l-kâmile, Tefsîru Âyeti yevme ye tî ba zu âyâti Rabbike ve Ale l-hindî fî- Şerhi l-kâfiye başlıklı üç küçük risaledendir. Edebî eserleri ise aşağıda verilmektedir: Divan Behiştî Divanı, Dr. Yaşar Aydemir tarafından tenkitli metin olarak yayımlanmıştır (Ankara 2000). Millî Kütüphane ve Kayseri Raşit Efendi Eski Eserler Kütüphanesi ndeki yazma nüshalar ile şiir mecmualarının taranmasıyla hazırlanan bu yayında; 4 kaside, 1 terkib-i bend, 561 gazel, 9 nazım, 7 kıt a, 3 murabba, 8 muhammes, 3 tahmis, 38 matla ve 30 müfret mevcuttur. Divan neşrine dâhil edilmeyen Paris ve Kahire nüshalarının eklenmesiyle Behiştî nin gazellerinin sayısı yedi yüze yaklaşmaktadır. Cem-Şâh u Alem-Şâh Fe ilâtün Mefâ ilün Fe ilün vezniyle kaleme alınmış, 2400 beyit civarında bir mesnevîdir. Hemedan sultanı Nezîr in oğlu Cem-şâh ile veziri Beşîr in oğlu Alem-şâh ın başından geçen olaylara dair, tezkire müelliflerinin beğeni ile söz ettikleri orijinal bir eserdir. Şair, mesnevîdeki her meclisin sonunda nakarat tarzında iki beyti tekrar eder ve konuya uygun bir gazel söyler. Mesnevî üzerinde Muharrem Dindar tarafından bir yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Bursa 1999). Şerh-i Manzûme-i Mu ammâ-yı Munlâ Câmî Molla Câmî nin Mu ammâ Risaleleri ne yazılmış şerhlerden biri de Behiştî ye aittir. Mu ammâ-yı Sagîr in şerhi olan bu Türkçe risale 977/1569 70 tarihinde telif edilmiştir. Heşt Behişt Çalışmamıza konu olan mesnevîye Behiştî, Behişt-i Heşt adını vermiştir. Ancak eser müellifin verdiği isimle değil, Heşt Behişt adıyla meşhur olmuştur. Sekiz cennet anlamını

taşıyan bu isim, Fars ve Türk edebiyatlarında pek çok esere ad olmuş; bu adı eserine veren müellifler, isme uygun olarak eserlerini de sekiz bölüm hâlinde tertip etmişlerdir. Behiştî de mesnevîsini sekiz cennet gibi, sekiz bâb üzere tertip ettiği için bu adı verdiğini belirtir. Ayrıca şairin mahlasının Behiştî olması, eserle adını birleştirme gayretinde bulunduğunu düşündürmektedir. Heşt Behişt, tür itibariyle dinî ve tasavvufî muhtevalı nasihatnameler grubuna dâhil bir mesnevîdir. Şair; dünyanın geçici olduğunu, her canlının bu âlemden göçeceğini, zamanın su gibi hızla geçtiğini, kabiliyetli insanların telifleriyle hem hünerlerini gösterdiklerini hem de öldükten sonra isimlerinin anılmasına vesile olan bir eser bıraktıklarını belirtir. Kendisi de şairlik kabiliyetini ortaya koymak ve dünyadan ayrıldığı zaman hayır duaya sebep olacak bir eser bırakma arzusuyla mesnevîsini kaleme aldığını bildirir. Mesnevînin Hâtimetü l-kitâb bölümünde eserin beyit sayısı ve Safer ayında tamamlandığı belirtilir. Bu bilgiler verilirken, eserin hangi yılda tamamlandığına dair net bir bilgi verilmez veya herhangi bir tarih mısraına işaret edilmez. Eserin tamamlandığı ayı açıkça veren şairin, telif yılını da belirtmiş olacağını düşünerek bu beyitlerde ebced hesabıyla verilmiş bir tarih aranınca; İrişdi leyle-i sa ye sehergâh/ Tamâm oldı kitâb el-hamdü li llâh şeklindeki son beytin ilk mısraının ebced hesabıyla 1039 u gösterdiği dikkati çeker. Behiştî nin vefat tarihi ise 979 dur. Mısradaki çalışma gecesinin sabaha eriştiği anlamından hareketle leyle kelimesini çıkarınca 964 sayısına ulaşılmaktadır. Şairin eserini ilerlemiş bir yaşta yazdığına işaret etmesi (113. ve 127. beyitler) bu tarihe uygun düşmektedir. Bu sebeple eserin 964 yılının Safer ayında, milâdî olarak da 1556 yılının Aralık ayında tamamlanmış olduğu kanaati hâsıl olmaktadır. Behiştî, mesnevîsinin beyit sayısını 1130 olarak bildirir. Ancak elimizdeki nüshaların hepsi eksiktir. Oluşturduğumuz tenkitli metin de 1124 beyitten ibarettir. Müellifin verdiği sayının doğru olduğunu kabul edersek, eserin 6 beytinin eksik olduğu sonucuna ulaşıyoruz. Diğer taraftan şairin vezin dolayısıyla bin yüz yigirmi dört ifadesini tercih etmeyip, yaklaşık bir sayı vermiş olabileceği de düşünülebilir. Heşt Behişt, klasik mesnevî tertibine göre düzenlenmiş; giriş bölümü, konunun işlendiği bölüm ve bitiş bölümü olarak değerlendirilen bir yapıya sahiptir. 1124 beyitten oluşan eserin ilk 153 beyti giriş bölümüdür. Eserin nüshalarında başlıktan sonra İslâmî geleneğe uygun biçimde besmele yer alır. Ancak besmele metne dâhil değildir. Yine Türk ve İran edebiyatlarında yerleşmiş bir diğer husus da; mesnevînin, divandaki ilk gazel veya kasidenin teberrüken Arapça bir beyit veya mısra ile başlatılmasıdır. Behiştî de eserine Arapça bir beyitle başlar. Bu bölüm; tevhid, na t, dört halife ile Hz. Hasan ve Hüseyin in methine dair zikr-i sahâbe ile devam eder. Şair sebeb-i te lif kısmını Matla -ı Dâstân başlığı altında işler, mesnevîsini kaleme almasındaki sebepleri ve eserin adını burada belirtir. Heşt Behişt, tebliğ amacına yönelik bir nasihat-name olması hasebiyle herhangi bir devlet adamına sunulmamıştır. Daha sonra asıl konunun işlendiği bölüm, mesnevînin adına uygun olarak sekiz behişt hâlinde yer alır. 154 1096. beyitler arasındaki bu bölüm 943 beyitten oluşur. Her behişt ; sıra numarasını bildiren Farsça bir başlıkla başlar, tevhid mahiyetinde birkaç beyitten sonra, behişt in konusu hakkında bilgi verilir, daha sonra da hikâye başlığıyla, konuya uygun bir hikâye anlatılır ve Cenab-ı Hakk a dua ile behişt sona erer. Şairin bu kısa bölümlerde müstakil bir eser planına uyması dikkat çekicidir. Mesnevî; 1097 1124. beyitler arasında, 28 beyitten oluşan hâtime ile sona erer. Behiştî; bu bölümde eserini meşhur olmak için değil, nasihat vermek için kaleme aldığını belirtir. Şiir hakkındaki görüşlerini dile getirir, mesnevîsini metheder, eserinin zalim ve kıskanç tabiatlılardan korunması için duada bulunur, bir ölmez oğul diye nitelediği mesnevîsinin telif tarihini ve beyit sayısını bildirir, eseri tamama erdirdiği için Cenab-ı Hakk a şükreder.

Mesnevîdeki behişt lerin konusu kısaca şu şekildedir. 1. Behişt-i Evvel Birinci behişt, ihlâs konusuna ayrılmıştır. Güzel ve hayırlı işler yapmaya, ibadetlerde dikkat edilecek hususlara, ilim öğrenme ve az konuşmaya dair tavsiyelerin ardından bütün ibadetlerin ve amellerin samimiyetle, tam bir gönül saflığıyla, riyadan arınmış bir hâlde yapıldığı zaman değerli olduğu belirtilir. Bu bölümde yer alan hikâye Hz. Ali ve Hz. Fatıma ile çocukları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile ilgili; Hel etâ adıyla da anılan İnsan Suresi nin sebeb-i nüzulüne dair bir olaydır. Surede 5 ve 22. ayetler arasında hayır sahibi iyi insanların adaklarını yerine getirdikleri; fakir, yetim ve esirlere seve seve yemek yedirdikleri, böyle insanların kıyamet gününün azabından korunacağı ve cennette onlara verilecek mükâfatlar dile getirilir. Behiştî de; dert ve belalara sabretme, sıkıntı içinde olsa da hâlinden şikâyet etmeme, adağı yerine getirme, muhtaçları doyurma, kendi ihtiyacı olsa bile başkalarına infakta bulunma gibi hususlara da işaret eden bu bölümde ağırlıklı olarak her tür ibadet ve davranışın tam bir gönül samimiyetine sahip olduğu zaman değer kazanacağını dile getirir. 2. Behişt-i Düvüm İkinci behiştte edep konusu ele alınır. Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvûd tarafından tespit edilen ve mağara hadisi olarak bilinen; dağda yağmurdan korunmak için girdikleri mağarada mahsur kalan üç kişinin yaptıkları iyiliklere dair hadis konu edilir. Behiştî, hikâyenin başında; iyilik edenlerin iyilik bulduğu, insana elin cömertlik etmek, ayağın hacca gitmek, akıl ve gönlün de Cenab-ı Hakk ın bize verdiği nimetleri idrak etmek için verildiği, baktığımız her yeri kuşatan bu nimetlere şükretmenin gerekliliği, şükrün edep sahibi olmakla yerine getirileceğini anlatır. Sonunda da riyalardan uzak, yalnızca Allah ın rızasını kazanma arzusuyla yapılan işlerin makbul olduğunu, edep sahibi insanların Hakk ın lütuflarına mazhar olacağını belirtir. Hikâyede ihlâslı amellerin değeri ön planda görülürse de; başkasının hakkına riayet, iffeti korumada hassasiyet göstermek, anne ve babaya hürmet, günahı terk edip tövbeye yönelmek, her üç adamın da başından geçenleri anlatırken amellerinin makbul olduğuna kendilerinin karar vermeyip, bu takdiri Cenab-ı Hakk a bırakmaları gibi edebe dair hususlar dikkati çekmektedir. 3. Behişt-i Sivum Üçüncü behiştte, cömertlik konusuna yer verilir. Cömertliğin ve cömertlerin faziletini, insanın geçici dünya hayatını terk ederken yanına kefenden başka bir şey almayacağını, zekât vermenin önemini dile getiren Behiştî; Emevî ve Abbâsîler döneminde valilik yapmış olan, cömertliğiyle meşhur Ma n bin Zâ ide ile bir şair arasında geçen hadiseyi anlatır. Aynı hikâye Molla Câmî nin Bahâristan ında ve İbnü l-cevzî nin Mir âtü z-zamân adlı eserinde mevcuttur. 4. Behişt-i Çehârum Dördüncü behişt, dünya hayatına önem vermemek konusundadır. Behiştî; dünyanın fâni olduğunu, akıllı insanların bâki âleme istek duyup ahiretlerini mamur ettiğini; tevekkül, ilim, salih amel ve edepten ayrılmayarak ömürlerini değerlendirdiklerini; böyle yapmayıp nefsine ve şeytana uyanların dünyada cehennemlerini hazırladığını dile getirir. Bu bölümün hikâyesi tâbiinden bir fıkıh ve hadis âlimi olan Sa îd İbn Müseyyeb le ilgilidir. Mesnevîde hikâyenin kaynağı verilmez, ancak anlatılan hadise meşhurdur ve Sa îd bin Müseyyeb den bahseden kaynaklarda mevcuttur. 5. Behişt-i Pençüm Beşinci behiştte; sıkıntılara sabretme, şikâyetçi olmama konusu işlenir. Behiştî; Cenab-ı Hakk ın bize sayısız nimet verdiğini, ancak küçük bir sıkıntıda hâlimizden şikâyetçi olduğumuzu, sabır gösteremediğimizi dile getirilir. Gerçekte ise; her kışın sonunda bahar, dikenlerin içinde gül vardır. Yüksek ideallere ulaşmak kolay değildir ama sabırla karşılanan her dert, Cenab-ı Hakk ın bize lütuflarını göndermek için bahanesidir. Belâ ve musibetlere sabır velilerin ve nebilerin hasletidir. Hz. İbrahim, ateşe atıldığı zaman kendisini gül

bahçesinde bulmuş; Hz. İsmail, kurban edilmeye hazırlandığı vakit gökten kurbanlık indirilmiştir. Bu bölümdeki hikâyenin kaynağı veya kahramanının adı belirtilmemiştir. Benzer bir hikâye Ferîdüddin Attâr ın Tezkiretü l-evliyâ sında, asıl adı Ebû Muhammed Habîb bin Îsâ bin Muhammed el-acemî el-fârisî (öl. 130/747-47?) olan Habîb-i Acemî nin hayatından bahsedilen bölümde mevcuttur. Behiştî, menkıbenin yalnızca bir bölümünü bazı ilâveler yaparak eserine dâhil etmiştir. 6. Behişt-i Şeşüm Altıncı behişt; ölümden sonra dirilmeye dairdir. Yaratmanın, öldürmenin ve mahşer günü yeniden diriltmenin Cenab-ı Hakk ın kudretine mahsus olduğu; dünyanın geçici bir misafirhane olup, dünyaya gönül bağlayanların ve Allah ın emirlerini terk edip şeytana uyanların kıyamette pişman olacakları; dünyadaki her canlının ölümden nasibini alacağı, ancak yeniden dirilecekleri zaman hüsrana uğramamak için tedbirli olmaları öğütlenir. Şair ölümden sonra dirilmenin muhakkak olduğunu belirtmek için, bu bölümün hikâyesinde Kuran-ı Kerim de (Bakara, 2/259) yer alan, Hz. Üzeyr le ilgili kıssayı anlatır. Behiştî; bu kıssanın Cenab-ı Hakk ın kudretine ve mahşerde yeniden dirilmeye işaret ettiğini söyler. Geçmiş ümmetlerin kıssalarından ibret alırsak kurtuluş yolunu bulacağımızı, son ümmet olmanın bizim için bir rahmet olduğunu belirtir ve öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenlere; insanı hiçbir şeyi yokken yaratıp, mükemmel bedenini var eden Cenab-ı Allah için, mezardaki tozuyla yeniden yaratmasının çok daha kolay olduğunu ifade eder. Şair, hikâyenin kaynağının Kuran-ı Kerim olduğunu belirtir. 7. Behişt-i Heftüm Yedinci behiştte, dünyadan ve dünyevî isteklerden el çekmenin fazileti dile getirilir. Cenab-ı Hakk ın emirlerini yerine getirmek, hırsı terk etmek, masivadan uzaklaşmak, dünya nimetleriyle gururlanmamak, tevekkül sahibi olmak, nefsi ve ruhu terbiye etmek, zamanı ibadetle değerlendirmek, ahiret hayatına azık hazırlamak; dünyadaki her şeyin geçici olduğu, dünyadan zevk almak için çekilen zahmetlerin karşılığına değmediği gibi nasihatler verilir. Bölümün hikâyesi, mutasavvıf şair İbnü l-fârız a dairdir. Behiştî, hikâyenin kaynağını belirtmemiştir. Ancak hikâyenin kahramanı İbnü l-fârız; asıl adı Ebû Hafs (Ebû l-kâsım) Şerefüddîn Ömer bin Alî bin Mürşid es-sa dî el-hamevî el-mısrî olan Kahire doğumlu meşhur bir mutasavvıf ve şairdir (öl. 632/1235). Arap edebiyatında tasavvufî şiirin en güzel örneklerini kaleme alan İbnü l-fârız ın menkıbelerine ve kerametlerine birçok kaynakta yer verilmiştir. Ancak Behiştî nin bu hikâyeyi Molla Câmî nin Nefehâtü l-üns adlı tezkiretü levliyasından aynen alarak nazmen tercüme ettiği görülür. 8. Behişt-i Heştüm Sekizinci ve son behişt olan Behişt-i Heştüm de peygamber sevgisi ele alınır. Şair; dünyanın geçici olduğunu tekrar hatırlatır, ona gönül verenin ziyanda olduğunu belirtir, sevginin Cenab-ı Hakk ın da sevgilisi olan Hz. Peygamber e hasredilmesi gerektiğini, böyle yapanların mahzun olmadıklarını anlatır. Son bölümün hikâyesi Hz. Peygamber in gençliğinde başından geçen bir olaya dairdir. Behiştî, henüz peygamberlik vazifesi verilmeden önce akrabalarının ve dostlarının Yüce Peygamber i her şeyden sakındıklarını, ondaki nübüvvet işaretlerini sezip yolunda can vermeye hazır olduklarını belirterek hikâyeyi bitirir. Daha sonra dünyada sevilmeye lâyık tek insanın Hz. Peygamber olduğunu, bu sevginin sözle değil, uğrunda çekilen sıkıntılarla ispat edileceğini anlatır. Hz. Peygamber in hayatına dair bu olayın bir siyerden alınmış olması düşünülmekle birlikte, taradığımız siyer türünden eserlerde bu anekdotu veya benzer bir rivayetini tespit edemedik. Heşt Behişt, aruz vezninin canlı ve hareketli bir bahri olan hezecin Mefâ îlün Mefâ îlün Fa ûlün kalıbıyla yazılmıştır. Özellikle mesnevîlerde tercih edilen ve Türkçenin bünyesine uygun olan bu vezni kullanırken Behiştî nin zorlanmadığı görülür. Şair, aruz

veznine hâkimiyeti yanında, şiirde ahengi sağlayan önemli bir unsur olan kafiyeye de hâkimdir. Öyle ki Heşt Behişt in kafiye bakımından kusursuz bir yapıya sahip olduğunu söylemek mümkündür. Eserde her çeşit kafiyeye rastlanmakla birlikte; en çok zengin ve tam kafiyelere yer verilmiş, az sayıda yarım kafiye kullanılmıştır. Yedi yüz civarında gazeli ve Cem-Şâh u Alem-Şâh adlı bir diğer mesnevîsi olan Behiştî, dile hâkim bir şairdir. Heşt Behişt te şairin vezin kusurlarına düşmeden dili rahatlıkla kullanması dikkati çeker. Bu özellik, Behiştî nin şairlik gücüne ve çok sayıda şiir yazmasına bağlı olduğu kadar yaşadığı dönem olan on altıncı yüzyıla değin Türkçe anlatımdaki gelişmeye de bağlıdır. Ancak Behiştî nin akıcı ifadesi hemen göze çarparken, eserinde Türkçe kelimelerin önceki yüzyıllara ait eserlere nispetle önemli ölçüde azaldığı; buna karşılık Arapça ve Farsça kelimelerin de arttığı gözlenir. Behiştî yi üslubu itibarıyla değerlendirdiğimiz zaman, şairin bu konuda hayli başarılı olduğu görülür. Heşt Behişt te nasihat-name türünden tebliğ amacına yönelik didaktik eserlerde çoğu kez rastladığımız kuru ifade değil; akıcı, canlı, tasvirlerle ve söz sanatlarıyla zenginleştirilmiş bir anlatım hâkimdir. Özellikle hikâyeler anlatılırken, gereksiz uzatmalara yer vermeden ve monotonluğa düşmeden; adeta olayı görmüş birinin gözlemlerini aktarırcasına gerçekçi, aynı zamanda şairane tasvirler ve olay kahramanlarının duygularını anlatmadaki tabiîlik Behiştî nin güçlü bir şair olduğunu göstermektedir. Ayrıca her behişt in sonunda yer alan dua mahiyetindeki beyitlerde de şairin lirik anlatımdaki başarısını görmek mümkündür. Edebî Şahsiyeti Behiştî, on altıncı yüzyıla ait beş, on yedinci yüzyıla dair üç şuara tezkiresinde kendisinden söz edilen bir şairdir. Bu tezkirelerde hayatı hakkında bilgi verilirken; meşrebi, ilmî yönü ve şairliği üzerinde değerlendirmelere ve şiirlerinden çok sayıda örneğe yer verilir. Tezkire müelliflerinin şaire geniş yer vermeleri, hem ilmî kudretini hem de şiirdeki ustalığını övgüyle dile getirmeleri Behiştî nin yaşadığı dönemde ve sonrasında ilim ve şiir çevrelerinde kabul görmüş, değerli bir âlim ve yetenekli bir şair olduğuna işaret etmektedir. Behiştî den söz eden kaynakların verdikleri bilgiler ve çalışmalarımız neticesinde Behiştî nin ilmî ve edebî şahsiyeti hakkındaki değerlendirmede aşağıdaki tespitlere ulaşıyoruz. 1. Behiştî, öncelikle âlim bir şairdir. Kuvvetli bir İslâm kültürüne sahiptir. Arapçası, bu dildeki kaynaklara vâkıf olacak ve eser yazacak seviyededir. Tezkirelerin Behiştî yi; Hayâlî nin Akâ id Şerhi ne yazdığı haşiyenin o güne kadar yazılanlar içinde en iyisi olduğu, daha sonra yazılanların da onun eserine yaklaşamadığı; şairin, tasavvufa meyletmeyip ilim yolunda ilerlemesi hâlinde asrın en büyük âlimlerinden biri olacağı, hatta o günlerde bile eserleriyle Hüseyin Vâiz i geride bırakacak düzeyde bir ilim adamı olarak kabul etmesine dair görüşlerle tanıtmaları şairin ilmî düzeyi hakkında yeterli kanaat edinmemize kâfidir. 2. Behiştî, velûd bir şair ve yazardır. Dinî, ilmî ve edebî eserleri yanında, hacimli bir Divanı ve iki mesnevisi mevcuttur. Kanunî ye sunduğu bir kasidesi, çok sayıda gazelleri ve özellikle mecmualarda tespit ettiğimiz musammatları; onun klasik şiirin bütün nazım şekillerini kullandığını gösterir. 3. Behiştî, şiir söyleme tekniğine sahip, usta bir şairdir. Heşt Behişt te ve Divan da vezni hiç zorlanmadan kullandığı ve vezin kusurlarına yer vermediği görülür. Şair, kafiyeye de hâkimdir. Kafiye bulmakta sıkıntı çekmez, kafiyeyi oluşturan kelimelerin aynı dilden ve gramer itibariyle aynı cinsten olmasına özen gösterir. 4. Behiştî nin en önemli meziyetlerinden biri de dile olan hâkimiyetidir. Bu hâkimiyet vezin ve kafiyede ona kolaylık sağlarken, aynı zamanda şiir söylerken hiç zorlanmamasına; şiirlerini tabiî, samimî ve akıcı bir üslupla kaleme almasında yardımcı olur. Şairin rahatlıkla şiir söylediği; sade, açık ve akıcı ifadesinden anlaşılmaktadır. Berrak bir anlatımı vardır, konuyu herkesin anlayabileceği seviyede ve uygun kelimelerle dile getirir.

5. Behiştî, edebî sanatları kullanmakta da ustadır. Söz sanatlarını; sanat yapma kaygısına düşmeden, tabiî bir anlatım dâhilinde verir. Nasihatname türünde, tamamen tebliğ amacına yönelik bir mesneviyi kuru, didaktik bir anlatım yerine samimî ve şairane bir üslupla kaleme alması da onun şairlik kabiliyetine ve sanatları kullanmadaki maharetine yeterli bir delil olmaktadır. 6. Behiştî nin gazellerinin büyük çoğunluğu âşıkane, bir kısmı da dinî ve sofiyanedir. Diğer yandan Heşt Behişt dinî muhtevalı bir nasihat-name, Cem-Şâh u Alem-Şâh da âşıkane ve macera türünde bir mesnevidir. Bu çeşitlilik Behiştî nin farklı türlerde ve muhtevada eser kaleme alacak düzeyde geniş kültüre ve şairlik perspektifine sahip olduğunu gösterir. 7. Sadeddin Nüzhet Ergun, Behiştî nin şiirlerini değerlendirirken; Fuzûlî ve Hâfız dan etkilendiğini bildirir. Yayımlanan Divan metninden, Behiştî nin ayrıca Ahmed Paşa, Necâtî, Mesîhî, Hayretî, Hayâlî ve Fevrî gibi diğer Türk şairlerinden etkilendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca tezkirelerde Behiştî nin ibdâ ve ihtirâ a kâdir bir şair olarak tanıtılması, şiirde yenilikler ortaya koyan, kendisine has hayalleri ve anlatımı olan bir şair olduğuna işaret etmektedir. 8. Biyografik kaynaklarda Behiştî nin muzip, latifeden hoşlanan, neşeli bir mizacı olduğuna dair örnek ve anekdotlar yer alır. Şairin; âlim, mürşit, imam, hatip ve vaiz kimliklerini taşımasına rağmen; bu neşesinin devam ettiğini, taassup ehli katı bir din adamı olmadığını ve neşeli mizacının şiirlerine yansıdığını görürüz. 9. Bütün bu bilgilerimiz neticesinde Behiştî nin on altıncı yüzyılda Kanûnî döneminin önde gelen şair ve âlimlerinden biri olmasına rağmen, Divan nüshalarının azlığı ve mevcut yazmaların da gözden kaçmasıyla lâyık olduğu vecihle üzerinde durulmadığı sonucuna varıyoruz. Kaynaklar Aydemir, Yaşar, Behiştî Dîvânı, MEB Yay., Ankara 2000. Behiştî, Heşt Behişt, Antalya-Elmalı, Nu.2596. Behiştî, Heşt Behişt, Atatürk Üniversitesi Seyfeddin Özege Ktp., ASL, Nu. 146. Behiştî, Heşt Behişt, Edirne Selimiye Ktp., Nu. 2142/1. Behiştî, Heşt Behişt, Millet Ktp., Ali Emirî,Nu. 681. Behiştî, Heşt Behişt, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, Nu.2614. Behiştî, Heşt Behişt, Süleymaniye Ktp., M.Ârif-M. Murad, Nu.19/1. Beyânî Mustafa bin Cârullah, Tezkiretü ş-şu arâ, hzl.: İbrahim Kutluk, TTK Yay., Ankara 1997. Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Mü ellifleri, İstanbul 1333, C.I, s.42-43. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi-Evliya Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, III. Kitap, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat 305 Numaralı Yazmanın Transkripsiyonu-Dizini, hzl.:seyit Ali Kahraman- Yücel Dağlı, YKY, İstanbul 1999. İsen, Mustafa, Künhü l-ahbâr ın Tezkire Kısmı, AKM Yay., Ankara 1994, s. 200. Kaf-zâde Fâ izî, Zübdetü l-eş âr, Süleymaniye Ktp., Şehit Ali Paşa Böl., Nu.1877, yk.19a-19b. Kastamonulu Latîfî, Tezkire-i Latîfî, İkdam Mat., İstanbul 1314, s.105. Kınalı-zade Hasan Çelebi, Tezkiretü ş-şuarâ, hzl.: İbrahim Kutluk, TTK Yay., 2. bsk., Ankara 1989, C. I, s. 226-228. Owens, G.M. Meredith, Meşâ irü ş-şuarâ or Tezkere of Âşık Çelebi, London 1971, yk. 58a-59a. Riyâzî, Riyâzu ş-şuarâ, Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Böl., Nu.3871, yk.30a-30b. Solmaz, Süleyman, Ahdî ve Gülşen-i Şu arâsı, Gazi Ü. SBE, Yayımlanmamış DT, Ankara 1996. Uzun, Mustafa, Bihiştî Ramazan Efendi, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1992, C.6, s.145 146.