ERBAKAN ÇIKARTMA İLE İLGİLİ NE DİYOR? KIBRIS ZAFERİ NASIL KAZANILDI VE KİM KAZANDI?



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

İYELİK TAMLAMASINDA ÇOKLUK ÜÇÜNCÜ KİŞİ SORUNU

Kurum :Ceza İnfaz kurum ve tutukevlerini, İdare :Ceza İnfaz kurum ve tutukevleri müdürlüklerini, ifade eder. Esaslar

Türkiye deki Yabanc lar için Gazeteler

Devrim Öncesinde Yemen

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Türkiye ve Avrupa AB Üyelik Görüflmeleri Bafllang c ndan Sonra ve Yeni Alman Hükümeti ile

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar

Cumhuriyet Halk Partisi

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

YELKEN YARIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç,Kapsam,Dayanak ve Tanõmlar

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

5 MART 2002 TARİHİNDE ESKİŞEHİR DE KARAKOLLAR, HUZUREVİ VE YETİŞTİRME YURTLARINDA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ RAPOR

DPT Bünyesindeki Kurullar:

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN 34. GENEL KURUL AÇILIŞ KONUŞMASI

Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi ne başvurmak isteyenler için A Ç I K L A M A

SOYKIRIM SUÇUNUN ÖNLENMESİNE VE CEZALANDIRILMASINA DAİR SÖZLEŞME


T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi ne başvurmak isteyenler için A Ç I K L A M A

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram namazı sonrası açıklama yaptı

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

2. Yõllõk üyelik tutarõ, faturalandõrma tarihinden sonra en geç 14 gün içinde TL olarak İnterBarter a ödenmelidir.

Cumhuriyet Döneminde Kurulan Hükûmetler

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

Başbakan Yıldırım, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu

Biz yeni anayasa diyoruz

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

... İHALE KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN IN TÜSİAD BERLİN BÜROSU AÇILIŞ TÖRENİ KONUŞMASI

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Nuh ve


İÇİNDEKİLER. A. Bülent Gürel (Üsküdar Hakimi) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Tüzük. Kuzey Bavyera Türk-Alman Kadınlar Kulübü

İstanbul 13. Müebbet çıktı

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

1. Aşağõdaki üç temel unsur, demokrasi için vazgeçilmez unsurlardõr: - Siyasal katõlõm (Vatandaşlarõn yönetime katõlõmõ, serbest seçimler, partiler)

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Türk Akreditasyon Kurumu. LABORATUVARLARARASI KARŞILAŞTIRMA PROGRAMLARI PROSEDÜRÜ Doküman No.: P704 Revizyon No: 03. Hazõrlayan Kontrol Onay

Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan'õn Türkiye SİAD Platformu Kayseri Başkanlar Kurulu konuşmasõ

ANKARA BÜLTENİ İ Ç İ NDEKİ LER

Macit Gündoğdu:2019 Yerel Seçimleri ne hep beraber emin adımlarla yürüyeceğiz

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

HÜKÜM GİYMEMİŞ BİR TUTUKLUNUN HASTANEYE SEVKİ (KISITLAMALI YA DA KISITLAMASIZ)

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Yunus ve

Teminatlandõrma ve Kar/Zarar Hesaplama

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

ERMENİLER İN TÜRKLER E YAPTIKLARI MEZÂLİM VE SOYKIRIMIN ARŞİV BELGELERİ. İsmet Binark

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Onlar konuşur, AK Parti yapar

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

ULUSAL VE RESMİ BAYRAMLAR İLE MAHALLİ KURTULUŞ GÜNLERİ, ATATÜRK GÜNLERİ VE TARİHİ GÜNLERDE YAPILACAK TÖREN VE KUTLAMALAR YÖNETMELİĞİ

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ BASIN BÜROSU

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Başbakan Yıldırım, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu

İsrail. 08 Haziran 2010 TÜRK KIZILAYI MÜDAHALE FAALİYETİ. Yaralıların Tahliye Operasyonu. Afet Yönetimi Müdürlüğü FAALİ YET RAPORU

DİNÇEROĞLU AVUKATLIK BÜROSU A V U K A T HÜSEYİN ENİS DİNÇEROĞLU & ESRA AKKOÇ YAREN AHMET ŞEREF UYANIK & ELİFCAN TEKELİ STJ. AV.

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Türkiye nin Yak n Do u D fl ve Güvenlik Politikas

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

ÇOCUK HAKLARINA DAİR SÖZLEŞME YE EK ÇOCUKLARIN SİLAHLI ÇATIŞMALARA DAHİL OLMALARI KONUSUNDAKİ SEÇMELİ PROTOKOL

Oğlunuz veya kõzõnõz bu sõnõftaki öğretimin bir parçasõ olarak, İngilizce öğrenmek için bir

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Türkiye ve Avrupa AB Üyelik Görüflmeleri Bafllang c ndan Sonra ve Yeni Alman Hükümeti ile

T.C. İZMİR İLİ URLA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

POLİS TARAFINDAN KULLANILAN MUHBİRİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Olmak ya da Olmamak. Cumhuriyetin temel niteliklerine

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

REFAH DÖNEMİ (19 TEMMUZ OCAK 1998) RP İLE İLGİLİ BİR TESBİT

İçindekiler. Sunuş Önsöz GİRİŞ Gizli bir el... 27

10. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç kaç gün içinde yeni bakan atanır? A) 5 gün B) 10 gün C) 15 gün D) 20 gün E) 25 gün

Yaz l Bas n n Gelece i

T.C. Resmî Gazete. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce Yayımlanır KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

129 KADINI TEMSİLEN 129 KADIN MHP YE ÜYE OLDU

Beykoz Muhtarlar Derneği'nden...

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

ÇOCUK HAKLARININ KULLANILMASINA İLİŞKİN AVRUPA SÖZLEŞMESİ

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

7-8 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA VAN DA YAPILAN İNCELMELER HAKKINDA ALT KOMİSYON RAPORU

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. gönderilen Adam

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Transkript:

KIBRIS ZAFERİ NASIL KAZANILDI VE KİM KAZANDI? Kõbrõs'ta Rumlar Türklere baskõ ve zulüm yapõyorlardõ. Kõbrõslõ Türkler Anavatan'dan yardõm bekliyor, fakat Türkiye'deki hükümetler gereken duyarlõlõğõ gös-termiyorlardõ. CHP hükümette olduğu sõrada Başbakan İsmet İnönü idi. Rumlar yine azmõşlardõ ve katliama girişmişlerdi. Bir doktorumuzu, eşini ve üç çocuğunu doğrayarak öldürmüşlerdi. Meclisler birleşik olarak toplanõp Kõbrõs'a asker çõkarma izni verdiği halde yine kesin çözüm olmadõ. Çünkü; yabancõ devletler, yarõ rica yarõ tehdit zamanõn İnönü hükümetini kesin netice almaktan alõkoydu. Süleyman Demirel tek başõna iktidarda iken de Ma-karios'un karşõsõnda İnönü hükümetinin durumuna düşmekten kurtulamadõ. Kõbrõs meselesinin çözümü, solcu ve sağcõ zihniyet-lerdeki tutarsõz politikalar yüzünden bir türlü gerçek-leştirilememekte idi. 1963'te CHP iktidarda Ada'ya çõkartma yapõlmõyor. 1967'de AP iktidarda çõkartma gerçekleşmiyor. 1974'te değişen nedir ki haysiyetimizle oynanmasõna asla müsaade edilmeden, cesaretle Kõbrõs'a çõkartma kararõ alõndõ ve başarõyla tatbik edildi. Elbette değişen tek faktör Milli Görüş zihniyetinin ve lideri Erbakan'õn mecliste ve hükümetin içerisinde olmasõydõ. "1974'te Kõbrõs'ta olaylar patlak verir vermez Erba-kan, partisinin (MSP) Genel İdare Kurulunu Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu toplantõlarõndan önce toplayarak Kõbrõs'a çõkartma yapõlmasõ hususunda karar almõştõ." (81) Çünkü Milli Görüş zihniyetinin dõş politikada temel prensibi şahsiyetli Dõş Politika izlemektir. Şahsiyetli Dõş Politika demek, planlõ, programlõ, Milli Menfaatlerimize uygun, istikrarlõ, uzun vadeli politika demektir. KIBRIS MESELESİ MİLLİ GÜVENLİK KURULUNDA Kõbrõs meselesi Milli Güvenlik Kurulunda müzakere edilirken MSP li İçişleri Bakanõ Oğuzhan Asiltürk konuyla ilgili söz alarak şöyle diyor: "Kõbrõs'taki bu vahim durum karşõsõnda biz derhal adaya çõkartma yapõp Yeşil Hattõ tutmalõyõz. Başka çare yok." Bunun üzerine Cumhurbaşkanõ Fahri Korutürk, Oğuzhan Bey'e şöyle diyor: "Sayõn İçişleri Bakanõ ne dediğinizin farkõnda mõsõnõz?" Oğuzhan Bey, cevaben: "Tabii farkõndayõm Sayõn Cumhurbaşkanõmõz. Bizim milletimiz, bizim ordumuz bundan daha güç işleri başarmõştõr. Bu çõkartmayõ da kolayca başarmamasõ için hiç bir sebep yoktur." (82) diyor. Bu müzakerede hazõr bulunan Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardõmcõsõ Necmettin Erbakan da söz alarak görüşlerini belirtmeye çalõştõlar. Başbakan'õn ve Başbakan Yardõmcõsõnõn söylediklerini dikkatle okuyalõm. Kõbrõs'õn kahramanõnõn kim olduğunu anlayalõm. Ecevit mi? Erbakan mõ? BÜLENT ECEVİT ÇIKARTMA İLE İLGİLİ NE DİYOR? (Milli Güvenlik Kurulu Toplantõsõ, 1974) "Ben bir ara çözüm öneriyorum. Biz bu işi Atatürk'ün yurtta sulh, cihanda sulh ilkesine göre de çözebiliriz. Ben hemen ingiltere 'ye gideyim. Başbakan Vilson 'la görüşeyim. Zaten ingiltere 'de Kõbrõs 'm statüsünü korumaya görevli üç garantör devletten biridir. Biz askerimizi İngilizlerle anlaşarak onlarõn adadaki askeri üslerine sulh yoluyla, kan dökülmeden çõkaralõm. Bizim askerimizle İngiliz askerleri müştereken adada asayişi iade ederler. Bu iş kapanõr..." (83) Bülent Ecevit Başbakan ERBAKAN ÇIKARTMA İLE İLGİLİ NE DİYOR?

(Milli Güvenlik Kurulu Toplantõsõ, 1974) "Sayõn Ecevit bu teklifinizin İngilizler tarafõndan kabul edilmesine imkan yok. Onlar Rumlardan, Yunanlõlardan yana olmak isterler. Kabul edilse bile bizim için daha tehlikeli olabilir, İngilizler bizim Mehmetçiklerimizi rehin tutarak bize kendilerinin ve Yunanlõlarõn istedikleri çözümü dikte ettirmeye kalkõşabilirler..." (84) Prof. Dr. N. Erbakan Başbakan Yardõmcõsõ Ecevit Londra'ya gitmede õsrarlõ olunca, MSP'liler, Ecevit'in gitmesine evet dediler. Ancak daha ihtiyatlõ olmak için İngilizler karşõsõnda yanlõş bir adõm atõlmasõnõ veya Ecevit'in yanõltõlmasõn! önlemek için yanõna İçişleri Bakanõ Oğuzhan Asiltürk Bey'i arkadaş olarak katmayõ ihmal etmediler. Bakanlar Kurulu, Ecevit'i Etimesgut Havaalanõndan Londra'ya uğurladõlar. Ecevit'in Londra'ya gitmesi sebebiyle Başbakanlõğa Erbakan vekâlet ediyordu. Erbakan, Başbakan Vekili olarak Ecevit'i Londra'ya "uğurlar uğurlamaz Etimesgut Havaalanõnda Genel Kurmay Başkanõ rahmetli Semih Sancar ve bazõ komutanlarla bir araya gelerek Kõbrõs'taki durumu yeniden gözden geçirdi. Bu görüşmede Başbakan vekili Erbakan, Genel Kurmay Başkanõ rahmetli Semih Sancar'a şu teklifte bulunuyor: "Çõkartma önümüzdeki cuma günü sabahõ başlasõn. Nasõl olsa İngilizler taleblerimizi red edecekler, biz beyhude vakit kaybetmeyelim, cuma sabahõ mübarek sabahtõr." (85) Bu teklife, Genel Kurmay Başkanõ rahmetli Semih Sancar'õn yanõtõ tarihteki en önemli aşamalardan birini ortaya koyan niteliktedir. Bakõn ne diyor? GENEL KURMAY BAŞKANI ÇIKARTMA İLE İLGİLİ NE DİYOR? (Etimesgut Havaalanõ, 1974) "Allah sizden razõ olsun. 13 senedir haysiyeti Makarios tarafõndan rencide edilen bir ordunun kumandanõyõm.bu günleri de Allah bize gösterdi. Ama sayõn Hocam,, şimdi ben çõkart ma için gemilerimize hareket emri versem onlar ancak cumartesi sabahõna adaya erişebilirler. Çünkü eski tank motorlarõ monte ettik, Saatte beş altõ milden fazla sür'at yapamazlar." (86) Semih Sancar Orgeneral, Genel Kurmay Başkanõ DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI ÇIKARTMA İLE İLGİLİ NE DİYOR? (Etimesgut Havaalanõ, 1974) "Biz Karadenizliyiz. Takalarla, kayõklarla bile adaya çõkarõz. Ama yeter ki eskiden olduğu gibi yan yoldan geri çağrõlmayalõm." (87) Kemal Kayacan Deniz Kuvvetleri Komutanõ Ecevit Londra'da iken Erbakan Kõbrõs'a çõkartma emrini verdi. Bülent Ecevit İngiltere'de umduğunu bulamadan yani red cevap alarak döndü. Döndüğünde çõkartma emrinin verilmiş olduğunu görüyor. Bunun içindir ki daha sonraki dönemlerde Ecevit Erbakan Hoca'ya vekalet vermekten imtina etmiştir. Başbakan Bülent Ecevit ile İçişleri Bakanõ Oğuzhan Asiltürk Londra dönüşü Esenboğa Havaalanõnda karşõlandõlar. Karşõlamada Genel Kurmay Başkanõ Semih Sancar Paşa da

vardõ. Sancar Paşa Ecevit'in kulağõna askeri hareketin hazõrlõk kõsmõnõn tamamlandõğõnõ söyleyince Ecevit ciddileşti ve hemen cumadan önce Bakanlar Kurulunu toplantõya çağõrdõ. Toplantõ başlayõnca Başbakan Ecevit söze şöyle başladõ: "Arkadaşlar ben bir nefis muhasebesi yaptõm, çõkartma yapmaktan başka çare kalmadõ. Çünkü İngilizlerin cevabõ menfi oldu." Başbakan'õn bu görüşü Erbakan'õn görüşüyle aynõ olunca Bakanlar Kurulundan çõkartma kararõ çõktõ. Hükümet almõş olduğu karardan muhalefeti haberdar etmek, bilgilendirmek ve desteğini almak için muhalefet liderleriyle de görüştü. Bakõnõz muhalefet partilerin meşhur liderlerinden biri. konuyla ilgili ne diyorlar? SÜLEYMAN DEMİREL ÇIKARTMA İLE İLGİLİ NE DİYOR? (TBMM, 1974) "Bu bir maceradõr. Katõlmamõz söz konusu değildir..." (88) Süleyman Demirel AP Genel Başkanõ NİHAT ERİM ÇIKARTMA İLE İLGİLİ NE DİYOR? (TBMM, 1974) "Biz İsmet inönü ekolünden yetişmiş kimseleriz, İsmet Paşa sağlõğõnda bize, Amerika 'dan yazõlõ muvafakat gelmedikçe sakõn çõkartma yapmayõn diye tenbih etmişti. Bu itibarla çõkartmayõ tasvib edemem." (89) Nihat Erim Kontenjan Grubu Başkanõ Hükümetin almõş olduğu karar doğrultusunda Birinci Kõbrõs Harekâtõ cumartesi sabahõ başladõ. Hazõrlanan plan gereği başarõ ile devam eden harekâtõn en mühim kõsmõ Girne çõkartmasõdõr. Bu çõkartma başarõlõ olmuştur. Girne deniz çõkartmasõ başarõlõ olduğu gibi hava indirmesi de başarõlõ olmuştur. Bu başarõlarõn maddi izahõ yoktur. Bu ancak Allah'õn yardõmõyla kazanõlmõş başarõlardõr. Çünkü askeri kurallara göre çõkartõlan askerin dörtte biri zaiyat olsa normal sayõlõyordu. Ama bu çõkartmadaki zayiat bir kaç yüzü geçmedi. Cumartesi günü çõkartma harekatõ başladõ, aynõ gün gece yarõsõ Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin almõş olduğu ateşkes kararõnõ öğrenen Başbakan Ecevit Bakanlar Kurulunu olağanüstü acil toplantõya çağõrdõ. Ecevit'in maksadõ; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararõnõ yerine getirmekti. Bunun için Bakanlar Kurulunu toplamõştõ. Bu toplantõda ateşkesle ilgili kim ne dedi dikkatle okuyalõm. ATEŞKESLE İLGİLİ ECEVİT NE DİYOR? (Bakanlar Kurulu Toplantõsõ, 1974) "Sayõn Erbakan, her mühim işte senin dediğin oldu. Bu kez de benim dediğim olsun, ne olur hemen Kõbrõs'ta ateşkes kararõ alalõm. Ben Sancar Paşa ile de konuştum. Talebimi kabul et." "Sayõn Erbakan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olay hakkõnda ateşkes kararõ aldõ. Biz üye sõfatõyla bu karara uymak zorundayõz." (90) Bülent Ecevit Başbakan ATEŞKES KARARI İLE İLGİLİ ERBAKAN NE DİYOR? (Bakanlar Kurulu Toplantõsõ, 1974)

"Ateşkes demek te ne demek? Biz bundan çok daha büyük işler başarmõş bir milletin mensuplarõyõz. Hem siz nasõl oluyor da benimle istişare etmeden Sancar Paşa 'ya ateş keseceğimizi söylersiniz bu hükümet ortak bir hükümettir. Bizden izin almadan ateş keseceğiz diyemezsiniz. Sayõn Ecevit." "Neden Güvenlik Konseyi 'nin kararma uymak zorunda olalõm, şu beğenmediğimiz İsrail, Birleşmiş Milletlerin 100'e yakõn kararõna uymadõ da ne oldu? Biz o kadar yokmuyuz? Kesinlikle böyle şey olmaz. Harekât devam edecektir." (91) Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakan Yardõmcõsõ,,MSP-CHP koalisyon hükümetinin almõş olduğu çõkartma kararõnõ, Kahraman Türk Ordusu büyük bir titizlikle yerine getirdi. Böylece Kõbrõs Zaferi kazanõldõ. "(92) Bu çõkartma ve zafer neticesinde Kõbrõs Türklerinin can güvenlikleri, hak ve hürriyetleri korunmuş oldu. Kõbrõslõ Rumlar ve Yunanlõlar da gerekli dersi almõş oldu.,,bu çõkartma ve harekâtõ fõrsat bilen CHP parti teşkilatõ, Ecevit'in miğferli resimlerini Kõbrõs fatihi diye bastõrarak şehirler arasõ otobüslerin arkasõna astõrarak Kõbrõs Çõkartmasõnõ propaganda malzemesi olarak kullanmaya çalõşmõştõ."(93) Ve çõkartmadan kendilerine büyük hisse çõkartmaya çalõşmõşlardõ. Aynõ zamanda Karaoğlan diye şarkõlar bestelenmiş türküler söylenmişti. Şarkõlarda, türkülerde ve miğferli resimlerde Erbakan'dan bahsedilmiyordu. Kõbrõs Barõş Harekâtõyla ilgili olan bitenlerin özünü okuyup gördükten sonra neticeyi anlamamak mümkün mü? T.C. Cumhurbaşkanõ Kenan Evren'in söyledikleri sözler, Kõbrõsõ kimin fethettiğini açõk bir şekilde ortaya kaymaktadõr. Birlikte okuyalõm. KIBRIS'I KİMİN FETHETTİĞİNİ ŞU SÖZLER GÖSTERMİYOR MU? KENAN EVREN ANLATIYOR; "Koalisyon kanadõ Milli Selamet Partisi, Kõbrõs'ta ele geçirilen topraklardan bir karõşõnõn bile verilmesine razõ olmuyor, sanki ulaşõlan hedef, kazanõlan araziyi kendisi kararlaştõrmõş gibi "Kanla alman toprak verilmez " diyerek bütün görüşmeleri baltalõyordu. Halbuki ele geçirilen topraklar esasõnda kararlaştõrõlandan fazla idi. Sebebi de yapõlacak müzakerelerde bu fazlalõklar bir taviz olarak verilebilecekti. Fakat Erbakan, sanki kendisi cephede savaşmõş gibi bir mücahit havasõyla her müzakereyi neticesiz bõrakõyordu." (94) Orgeneral Kenan Evren T.C. 6. Cumhurbaşkanõ İŞTE KIBRIS'IN GERÇEK FATİHİ Kõbrõs Barõş Harekâtõ zaferinden sonra Kuzey Kõbrõs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanõ Rauf Denktaş Erbakan'I ziyaret ediyor. Daha sonraki bir görüşmede Erbakan şöyle diyor: "Biz "Milli Görüş"cüler olarak, Türkiye'de iş başõna gelen "Batõ taklitçisi" zihniyetli partilerin zaman

zaman illede Rumlarla beraber bir federal devlet kuracağõz diye yaptõklarõ hareketlerin ve çalõşmalarõn hepsinin milli menfaatlerimize aykõrõ davranõşlar olduğunu çok iyi biliyoruz ve hiçbirini tasvip etmiyoruz. Türk milletinin bütünü de aynen bizim inancõmõzdadõr." (95) ÇIKARTMA EMRİ İLE İLGİLİ ERBAKAN NE DİYOR? "Sayõn Ecevit, müdahalenin İngiltere ile birlikte yapõlmasõnõn daha uygun olacağõnõ düşünüyordu. Bize gelince, bir yandan garantör devlet olduğu için ingiltere 'ye teklif yapõlmasõnõ, ancak ingiltere 'nin böyle bir teklife müsbet cevap vermemesi durumunda Kõbrõs 'daki katliamõn daha uzun süre devam etmeden biran evvel durdurulmasõ, diğer yandan Samsun 'un duruma hakim olup müdahalemize karşõ daha güçlü bir direniş göstermesine zemin hazõrlamamasõ için harekatõn geciktirilmeden başlatõlmasõnõ istiyorduk. Bu sebepten dolayõ Sayõn Ecevit 7 ingiltere 'ye uğurladõktan sonra Başbakan Vekili olarak Genelkurmay Başkam ve Kuvvet Komutanlarõyla havaalanõnda yaptõğõmõz toplantõda, gecikmenin olabileceği mahzurlarõm dikkate alarak, komutanlarõn askeri harekat hazõrlõklarõnõn derhal başlatõlmasõ, birliklerin yerlerinden getirilip çõkarma gemilerine bindirilmesi için hükümet emrine ihtiyaç olduğunu söylemeleri üzerine, kendilerine resmen bu emri verdik. Bu emri verirken şunu düşündüm: Şayet hükümet ortağõmõzõ ikna edemezsek müdahale yapõlmadan önce birlikleri geri döndürecek zamanõmõz olacaktõ. Şayet mutabõk kalõrsak Sayõn Ecevit'in geldiği akşamõn, sabahõnda birliklerimiz Girne önünde bulunacaklar ve hareket geç kalmamõş olacaktõ. Böylece Harekât bizim ve komutanlarõn uygun gördüğümüz şekilde başarõlmõş oldu." (96) Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakan Vekili ERBAKAN SUUDİ ARABİSTAN'DA CHP-MSP koalisyonu döneminde meydana gelen önemli olaylardan biri de Erbakan'õn Suudi Arabistan ziyaretidir. Bu ziyaret esnasõnda imzalanmasõ düşünülen anlaşmalarõn metinleri daha evvel Erbakan tarafõndan hazõrlattõrõlmõş, tasarõlar Suud elçisi tarafõndan Arabistan'a götürülmüş, tam mutabakat sağlandõktan sonra Erbakan koalisyonun diğer kanadõndan CHP'li Devlet Bakanõ İsmail Hakkõ Birler'i de alarak Suudi Arabistan gezisine başlamõştõ. Pek tabii olarak bu gidiş münasebetiyle her iki devlet adamõmõz da, mikat mahallinde ihrama girerek umre ibadetini de gerçekleştirmeyi ihmal etmemişlerdi. O zaman gazetelerde Erbakan'õn ihramlõ ve takkeli resimleri yayõnlatõlarak büyük bir yaygara başlatõldõ. Bir kõ sim medya ve bu medyanõn etkisinde kalmõş bir kõsõm etkilenmiş dar kafalõ kişiler, devlet adamõ sõfatõ üzerinde olan kimselerin ihram giymesinin, tavaf yapmasõnõn devletin temel nizamlarõnõ sarsan gerici hareketler olduğunu ileri sürerek yaygara yapmõşlardõ. Ve adeta yer yerinden oynamõştõ. Bu yaygaracõlara GAVSGİL denilen bir ilim adamõ sülalesine mensub olan AP Bitlis senatörü Kâmuran İnan da katõlarak şöyle diyor: "Erbakan Atatürk ilkelerini çiğnemiştir. Devlet adamõna yakõşmayan kõyafetlere girmiştir. Meclis Kapõsõ'ndan içeri sokulmamalõ, hatta oracõkta idam edilmeli..." (97) Demirel ihram giyiyor bir şey olmuyor. Turgut Özal ihram giyiyor birşey olmuyor, Erbakan ihram giydiğinde neden yer yerinden oynuyor? ERBAKAN HACCA GİDERKEN DEPREM OLUYOR

Erbakan 1997'de Başbakan olarak hacca gittiğinde yine yaygaralar yapõlmõştõ. Her yõl hacca gitmeye ne gerek? Niçin gidiyor? Şeklinde ifadeler kullanõlmõş ve adeta deprem olmuştu. Neden? DEMİREL HACCA GİDERKEN DEPREM OLMUYOR 30-01-1993 Tarihinde Demirel Başbakan olarak Suudi Arabistan'a gittiğinde ihram giyip umre yapmõştõ. Bu ziyaretinde İhram 11 olarak Kabe'nin içine girip namaz kõlmõştõ. Yaygara yapan yok, bağõran çağõran yok, ilkeler çiğnenmiştir, devlet adamlõğõna yakõşmayan kõyafetlere girmiştir diyen yok Neden? BUNUN İÇİN Mİ?

Demirel namazdan sonra dua ediyor... "Süleyman Demirel, (d. 1924): Liberal-Kapitali-min Türkiye önderi; Mason devlet adamõ... 1964'de AP Genel Başkanõ oldu ve ondan sonra da önlenebilmez yükselişi!" (98) Erbakan namazdan sonra teşbih çekiyor... "Erbakan'da inancõ, bağlõlõğõ, parlak zekasõ, doğru bildiği yolda başkalarõ ne yapõyorsa yapsõn ölçüye gelmez sabrõ, ikna yeteneği gibi özellikleri sebebiyle (lider) seçilmiştir." (99) ERBAKAN İKİNCİ KEZ BAŞBAKAN YARDIMCISI OLUYOR 26 Ocak 1974'de kurulan l Şubat 1974'de hükümet programõ Meclis'te okunan ve 7 Şubat 1974'de güvenoyu alan CHP-MSP koalisyonu 18 Eylülde bozuldu. CHP-MSP koalisyon hükümetinin bozulmasõnõn sebepleri şunlardõr: 1- Ağõr Sanayi hamlesini önlemek 2- Masonik çevrelerin, bu koalisyon devam ederse AP'nin tabanõ MSP'ye kayacak şeklindeki endişeleri 3- Batõlõlarõn ve onlarõn uzantõlarõnõn Kõbrõs Zaferinden ve Ağõr Sanayi hamlesinden duyduklarõ endişeler. Bu ve benzeri sebeplerden dolayõdõr ki Ecevit, İs-kandina Ülkelerine giderken, yerine protokol kaidelerini çiğneyerek Erbakan'õ değil, Devlet Bakanõ Orhan Eyüpoğlu'nu vekil ederek koalisyonun bozulmasõnõn zeminini hazõrlamaya çalõşmõştõr. Böylece hükümet bozuluyor. Yeni hükümet kurma çalõşmalarõ başlõyor. Ancak bu çalõşmalarõn başarõsõz bir şekilde devam etmesi üzerine Cumhurbaşkanõ Korutürk hükümeti kurma görevini kontenjan üyesi Sadi

Irmak'a verdi, fakat Irmak hükümeti meclisten ancak 17 oy alabildi. Bunun üzerine "Milliyetçi Cephe" hükümetinin kurulmasõ için hareket başladõ. Demirel'in AP, Erbakan'õn MSP, Feyzioğlu'nun GP ve Türkeş'in MHP'den oluşan dört partili MÇ Koalisyon Hükümeti kuruldu. Bu hükümetin kurulmasõyla Erbakan ikinci kez Başbakan Yardõmcõsõ oldu. Bu hükümette görev alan MSP'li diğer bakanlar şunlardõr: 1- Hasan Aksay - Devlet Bakanõ 2- Oğuzhan Asiltürk - İçişleri Bakanõ 3- İsmail Müftüoğlu - Adalet Bakanõ 4- Fehim Adak - Bayõndõrlõk Bakanõ 5- Korkut Özal - Tarõm Bakanõ 6- Abdülkerim Doğru - Sanayi Bakanõ. ERBAKAN MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETİ KOALİSYONUNDA (Soldan sağa) Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Turhan Feyzioğlu ve Alpaslan Tür-keş MSP, AP, GP ve MHP partilerinden oluşan türlü milliyetçi cephe koalisyon hükümetini kurduklarõnõ açõklõyorlar. ERBAKAN'IN ALEYHİNE AÇILAN BİR DAVA MC hükümeti döneminde Erbakan Başbakan Yar-dõmcõsõ iken, Şanlõurfa'da bir mitingle yaptõğõ bir konuşma sebebiyle aleyhinde yargõtayda Parti Yasaklamalarõ Kurulu adõnõ taşõyan bir yüksek mahkemeye dava açõlõyor. Davanõn gerekçesi, laikliğe aykõrõ konuşma yapõlmõş olmasõydõ, işin en ilginç yanõ dava açõldõğõnda Erbakan Başbakan Yardõmcõsõ Demirel ise Başbakan'dõr. Davada deniliyordu ki, Erbakan lâikliğe aykõrõ konuşmuştur. Yargõlansõn, partisinden ve siyasetten ihraç edilsin. Tabii böyle olunca hükümetten de çõkarõlsõn denmiş oluyordu. Fikir ve düşünce özgürlüğünün Anayasa'da yazõlõ bulunduğu Türkiye'de Erbakan ne konuşmuştu da hakkõnda dava açõlõyordu? Birlikte düşünerek Erbakan'õn hakkõnda dava açõlmasõna sebep olan konuşmayõ okuyalõm. ERBAKAN NE DEDİ Kİ YARGILANMAK İSTENİYOR? (Şanlõurfa, 1975) "Siz diğer partilerin biz de din ve vicdan hürriyetine taraftarõz demelerine bakmayõnõz. Onlarõn başlarõnda jandarma gibi biz dikilmiş duruyoruz da böyle konuşuyorlar. Eğer mazallah bir de biz siyaset sahnesinden çekilsek, göreceksiniz onlar yine laikliğin din düşmanlõğõ

şeklinde yorumlayan politikalarõna dönecekler, Allah diyenleri hapse atacaklar, ağõr ceza mahkemelerine sevk edecekler, camileri de ahõr yapacaklar..." (l 00) Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakan Yardõmcõsõ Bu konuşmasõndan ötürü hakkõnda dava açõlan Erbakan yine savunmada. Erbakan'õn avukatlarõ onun "camileri de ahõr yapacaklar" sözüyle ilgili delil toplamaya ve savunma hazõrlamaya çalõştõklarõnda, gerçekten de konuşmanõn yapõldõğõ meydanõn bir köşesinde eskiden cami olduğu halde sonradan kanunsuz ve isnafsõz uygulamalar neticesinde o esnada ahõr olarak kullanõlan bir yer olduğunu tesbit etmişler. İşte laikliğe aykõrõ bulunan sözler bunlar. Erbakan gerçeği konuşsa bile suç oluyor. Neden? Bu tür davalar zihniyet ve fikriyat ile ilgili olduğundan, isnat edilen fiili tartacak maddi kõstaslar bulunmadõğõndan her hukukçuya göre ayrõ yorumlara alabildiğine açõk davalar idi. Bütün bunlardan dolayõ, Yargõtay'daki yargõlamaya karşõ bir taraftan savunmalar devam ederken, diğer taraftan antidemokratik olan ve Partiler Kanunu'nun ilgili maddesini iptal ettirmek veya düzelttirmek için kanun teklifi verme çalõşmasõ yapõlõyordu. Bu kanun teklifini destekleyeceklerini söyleyen Süleyman Demirel, daha sonra bu sözünü yerine getirmekten kaçõnmõştõr. Buna rağmen kanun neticede başka işlemlerden de geçerek kesinleşti. Böylece Yargõtay'daki mahkeme, davanõn düşmesi ile son buldu. Erbakan da kurtuldu. Ancak onu daha çok davalar ve savunmalar bekliyor... ERBAKAN İTALYA'DA Ağõr sanayi hamlemizin en mühim teşebbüslerinden biri olan Konya Motor Fabrikasõ'nõn yapõlmasõ ve çalõşõr hale getirilmesi için Erbakan, bu fabrikanõn makina ve tezgahlarõnõ temin için Başbakan Yardõmcõsõ olarak yanõnda otuzu aşkõn devlet personeli ile İtalya'ya gidiyor. Bu personelin içerisinde Sanayi Bakanlõğõnõn Daire Başkanlarõ, Genel Müdürleri, yeni kurulmuş olan Tümasan, Tusaş, Taksan, Temsan, Testaş, Desiyap Genel Müdürleri de mevcut idi. Bu ziyarette emperyalist güçlerin engellemesine rağmen yõlda 100.000 motor yapacak fabrikanõn kurulmasõ için aşağõdaki şartlarla anlaşma imzalanmõştõr. 1- Biz fabrikanõn binalarõnõ yapacağõz. 2- İtalyanlar, Fiat firmasõnõn imal ettiği, fabrika tezgah ve makinalarõnõn tümünü getirip kuracaklar. 3- Bu işe mukabil bizden döviz istemeyecekler. 4- Fabrika üretime geçtikten sonra borcumuz için 12 senelik bir ödemesiz devre tanõnacak. 5-12 sene sonra, İtalyalõlara, yapõlacak 100.000 motordan her sene 5.000'ini vermek suretiyle taksit taksit borcumuzu ödemeye çalõşacağõz. 6- Erbakan'õn Türkiye'de başlattõğõ mânevi kalkõnmanõn yanõsõra maddi kalkõnma hamlesi, şer güçlerin uykusunu kaçõrõrken bir takõm batõlõ münevver bilim ve devlet adamlarõnõn da takdirini ve beğenisini kazanõyordu. İşte bir batõlõ devlet adamõnõn söyledikleri: LEONNE CEVANNİ ERBAKAN'A NE DİYOR? (ROMA, 1976) "Ben sizin partinizin kalkõnma modelini çok beğeniyorum. Çünkü sadece maddi kalkõnma ile yetinmiyor sunuz, manevi kalkõnmayõ maddi kalkõnma ile birlikte götürmek istiyorsunuz, işte bu çok isabetli bir çözüm. Bakõnõz biz italya'da gerçekten sanayileşmek için planlar programlar uyguladõk. Bu işte başarõlõ da olduk. Ama sizin gibi mânevi ve ahlaki gelişmeyi de beraberinde yürütmediğimiz için şimdi grevlerden, boykotlardan güzelim tesislerimiz verimli çalõşamaz hale geldi. Ekonomimiz bu yüzden krizlere,

çõkmazlara giriyor. Sizin politikanõzõ takdirle karşõlõyorum." (101) Leonne Cevanni italya Cumhurbaşkanõ ERBAKAN'IN AĞIR SANAYİ İLE İLGİLİ YAPTIĞI BASIN TOPLANTISI Bakanlõklar arasõ ekonomik kurul başkanõ olarak Er-bakan 26 Temmuz 1976'da Ağõr Sanayi ile ilgili bir basõn toplantõsõ yaptõ. Bu basõn toplantõsõnda Erbakan, bir devir kapatõyor, yeni bir devir açtõğõnõ ilan ediyordu. İşte Erbakan'õn basõn toplantõsõndaki sözleri: "Beş devir kapanõyor, beş yeni devir açõlõyor. 1- Anadolu'da yaşayan insanlar beş bin yõldõr tarõm ve hayvancõlõğa bağlõ idiler, şimdi Anadolu'da eğer sanayi merkezleri kuruluyorsa, bu tarihi bir değişikliktir. 2- Türkiye 50 yõldõr montajla oyalanõyordu. Şimdi montaj devri kapanõyor, şahsiyetli Milli Görüş devri başlõyor. 3- Bugüne kadar taklitçilikte çok şey kaybettik, şimdi taklitçilik devri kapanõyor, şahsiyetli Milli Görüş devri başlõyor. 4- Bürokrasi devri kapanõyor, dinamizm devri, hõzlõ kalkõnma devri başlõyor. 5- Gericilik-ilericilik münakaşasõ devrini kapatõyoruz, ilericiler inananlardõr devrini başlatõyoruz. Cumhuriyet tarihinin en önemli ve en büyük kalkõnma hamlesini milletimizin inançlõ kadrosu başlatmõş ve yürütüyor. Basõn toplantõsõnda Erbakan, başlattõklarõ hamlesinin ortaya çõkardõğõ beş gerçekten bahsediyor ve bunlarõ şöyle sõralõyordu: 1 Yeni başlattõğõmõz büyük kalkõnma hamlesi ile ağõr sanayi kurmamõz, siyasi gayri siyasi teşekküllerimizin ve milletimizin hamlemizi benimsenmiş olmasõndan büyük bahtiyarlõk duymaktayõz. 2 Ağõr sanayi milli hedefimizdir. Milli davalarõmõzda her türlü görüş ayrõlõklarõnõ bir tarafa bõrakarak tõpkõ Büyük Kõbrõs Zaferinin arkasõndan olduğu gibi tek bir kalp ve tek bir vücut halinde bulunmamõz bizi sevindirmektedir. 3 Aziz milletimize sesleniyoruz: Bizi destekleyin, bize yardõmcõ olun. Başlattõğõmõz bu büyük hamleyi hep beraber el birliği ile gayretle hedefine ulaştõrmalõyõz. 4 Anarşi değil, huzur için, sömürü değil refah için, uydu değil lider ülke Türkiye için çalõşõyoruz. 5 Bu büyük hamle inananlarõn zaferidir." (102) Bu büyük hamle ve beş yeni devrin açõlmasõ, emperyalist güçleri ve onlarõn uzantõlarõnõ harekete geçirtmez mi? ONUN İŞARETLERİ DE KONUŞUYOR

Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Şevket Kazan ve Hasan Aksay'la birlikte Ağõr Sanayi ile ilgili basõn toplantõsõnõ yaparken ERBAKAN ÜÇÜNCÜ KEZ BAŞBAKAN YARDIMCISI OLUYOR Birinci Milliyetçi Cephe hükümeti emperyalist dõş güçlerin tesiriyle bozduruldu. Tõpkõ MSP- CHP koalis-yonu'nun bozdurulduğu gibi... Bu hükümetin bozdurulup erken genel seçime gidilmesinin iki önemli sebebi vardõr. Bu sebepler şunlardõr: 1 MSP'yi meclis dõşõnda tutarak, bu mümkün değilse hükümetten uzaklaştõrarak Ağõr Sanayi hamlesini önlemek. 2 Kõbrõs'ta Yunanlõlarõn ve Rumlarõn arzusuna uygun çözüm bulabilmek. Bu sebepler doğrultusunda (1. Mc) hükümeti bozuldu ve 5 Haziran 1977'de erken seçim yapõlmasõna karar verildi. Bu tarihte yapõlan Erken Genel Seçim'de MSP'nin oylarõ düştü. Bunun neticesi olarak 48 milletvekili sayõsõ 24'e düştü. Bu oy kaybõnõn birkaç sebebi olabilir. Bunlarõn bazõlarõ şunlardõr: CHP gibi solcu, AP gibi sağcõ partilerle hükümet kurmuş olmasõ. Tüm partililerin MSP'ye yüklenmesi. Üç milyon sahte (mükerrer) oy kullanõlmasõ. 5 Haziran 1977 seçimlerinden sonra hiç bir parti tek başõna iktidar olacak kadar milletvekili çõkaramadõ. En normal çözüm koalisyon hükümeti kurulmasõ idi. Ama malum sebeplerle anormal bir yol izlenerek CHP Genel Başkanõ Ecevit'e bir azõnlõk hükümeti kurduruldu. Ancak bu azõnlõk hükümet güvenoyu alamayõnca Ece-vit görevi Fahri Korutürk'e iade etti. Bunu Müteakip Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini alõr. Ve ikinci Milliyetçi Cephe hükümetini kurar ve l Ağustos 1977 tarihinde güven oyu alõr. AP, MSP ve MHP'den oluşan bu koalisyon hükümetinde Erbakan yine Başbakan Yardõmcõlõğõ görevini üstlendi. Üçüncü kez başbakan yardõmcõsõ olan Erbakan'õn bu görevi yalnõzca beş ay sürdü. 1977'nin sonunda AP'den 9 milletvekilinin ayrõlmasõyla Mecliste çoğunluğu kaybeden MC hükümeti sona erdi. 1978 başõnda Ecevit, AP'den ayrõlan ve "Milletvekili pazarlõğõ" sonucu sağlanan 11 kişi ile 17 Ocak 1978'de hükümetini kurdu. Ve Erbakan ilk defa muhalefette... ERBAKAN MUTLU VE GÜLÜYOR

Millî Selamet Partisi Genel Başkanõ Prof. Dr. Necmettin Erbakan, üçüncü kez başbakan yardõmcõsõ olduğu ikinci Milliyetçi Cephe Hükümeti protokolünün imzalanmasõndan sonra tebrikleri kabul ediyor. ERBAKAN MUHALEFETTE VE SAVUNMADA 1973'den itibaren, hükümetsiz kalõnan dönemler hariç tutulursa, Erbakan devamlõ olarak hükümette yer almõştõr. Fakat 1978'e girildiğinde meşhur Güneş Motel Milletvekili transferi sebebiyle Bülent Ecevit hükümet kurduğu için Erbakan Muhalefette kaldõ. Erbakan'õn muhalefette olduğu bu dönemde 5 Aralõk 1977'de mahalli seçimler sõrasõnda yaptõğõ siyasi konuşmada, laikliği ihlal ettiği ve bunun Türk Ceza Ka-nunu'nun 163. maddesine girdiğini, MSP'nin 6 ay içinde Genel Başkanõ partiden ihraç etmesi gerektiğini, aksi takdirde, partisinin kapatõlmasõ için Anayasa Mahkemesine gidileceği hususunda Cumhuriyet Baş Savcõsõ Kâzõm Akdoğan tarafõndan MSP Genel Merkezine bir yazõ gönderiliyor. 5 Aralõk 1977'de mahalli seçimler sõrasõnda Erba-kan'õn yaptõğõ radyo konuşmasõ laikliğe aykõrõ bulunarak hakkõnda Cumhuriyet Baş Savcõsõ Kâzõm Akdoğan tarafõndan soruşturma açõlõyor. Bunun üzerine, MSP Genel Başkanõ Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 18 Ocak 1978'de TBMM parti grup odasõnda bir basõn toplantõsõ düzenleyerek tüm teşkilata ve Milli Görüş'e bağlõ olanlarõn meseleyi sükûnetle karşõlamalarõm ve tahriklere kapõlmamalarõnõ sağlamaya çalõşõyor. Bu basõn toplantõsõnda Erbakan'õn ne söylediğini ve kendisini nasõl savunduğunu birlikte okuyalõm.. ERBAKAN SORUŞTURMA İLE İLGİLİ YAPTIĞI «BASIN TOPLANTISINDA NE DİYOR? (Ankara, 18/01/1978) "... Yirminci asrõn sonunda hangi nam ve tevil altõnda olursa olsun bir insanõn inanç ve kanaatlerini açõklayan bir konuşma yapmasõnõn suç sayõlmasõ, kalkõşõlmasõ çağdõşõ bir tutum olur. Her Allah diyeni dini istismar ettin diye itham etmeye kalkacak olursak hiç bir parti ve hiç bir şahõs bu ithamõn dõşõnda kalamaz. Allah demeyi suç saymak artõk mümkün değildir. Milletimizin maddeten ve manen kalkõnmasõ, yemden Büyük Türkiye 'yi kurma hamlesi olan ve bugüne kadar muhtelif hükümetler kurarak, memleketimizin iç ve dõş politikasõna önemli ölçüde ağõrlõğõnõ koyan ve milyonlarca bağlõsõ bulunan Milli Selamet Partimizi yolundan alõkoymaya kimsenin gücü yetmeyecektir, inandõğõmõz yolda yõldõrõm olmasõnõ da biliriz. Bu münasebetle bütün vatan sathõndaki teşkilat mensuplarõmõzõn ve Milli Görüş'e bağlõ gönüldaşlanmõzõn hadiseyi sükunetle

takip etmelerini ve tahriklere kapõlmamalarõnõ ehemmiyetle rica ederiz..." (103) Prof. Dr. Necmettin Erbakan MSP Genel Başkanõ ECEVİT HÜKÜMETTEN ÇEKİLİYOR, DEMİREL GELİYOR VE ERBAKAN YİNE MUHALEFETTE Ecevit'in başbakanlõğõ döneminde Erbakan hakkõnda açõlan davalar bir bir düşerken O'nunla ilgili tartõşmalar da sürüyor. Bu arada 17 Ocak 1978'de kurulan Ecevit hükümeti, 1979 ara seçimlerinde ortaya çõkan düşmüş oy sayõsõ sebebiyle demokratik teammüller gereği istifa etmesi gerekiyordu. İşte Ecevit bu teammül-lere uydu ve hükümetten çekildi. Ecevit başarõsõz olmuş, daha fazla yõpranmamak için bõrakõp gitmişti. Memleket hükümetsiz kalmõştõ. Sayõn Demirel ise ben gelirsem kõsa zamanda enflasyonu önlerim. Anarşiyi durdururum deyip duruyordu. Tek başõna başarõlõ olabileceğine inanõyordu. Bunun için bir fõrsat ve imkân istiyordu. Erbakan ve merhum Alparslan Türkeş Demirel'e dõşarõdan destek vereceklerini açõkladõlar. Bu formülü kabul eden Demirel tek başõna hükümeti kurdu. Ancak Demirel'e rağmen enflasyon, anarşi tõrmanõyor, paranõn değeri düşüyor ve gidişat iyi neticeler vermiyordu. 1979 senesi sonrasõydõ. Ordu komutanlarõ, Genel Kurmay Başkanõ Kenan Evren aracõlõğõyla, o zamanki Cumhurbaşkanõ Sayõn Fahri Korutürk'e bir muhtõra vermişti. Bu muhtõrada genel olarak Meclis'in ve iktidarõn tutumunun tatminkâr olmadõğõ belirtiliyor, meselelere acil çözümler bulunmasõ lüzumuna işaret ediliyordu. Bu muhtõra partiler arasõnda tartõşõlõrken Cumhurbaşkanõ Sayõn Fahri Korutürk'ün görev süresi dolduğu için yeni cumhurbaşkanõ seçilecekti. Ancak bu seçim, Demirel'in partizanca tutumlarõ sebebiyle uzadõkça uzadõ. Derken 12 Eylül ihtilali'nin ayak sesleri gelmeye başladõ. SABRİ ÇAĞLAYANGİL ERBAKAN İLE İLGİLİ NE DİYOR? (Ankara, 1980) Sayõn Erbakan, ülkenin en ciddi ve en önemli meselelerini bir bir ortaya koymaktadõr. Bu ortaya koyuşta seçmiş olduğu üslup mizahi bir hal arz ediyorsa da, bunun böyle olmasõ herkes için daha hayõrlõdõr. "(104) Sabri Çağlayangil Cumhurbaşkanõ Vekili ERBAKAN TÜRKİYE'NİN HÜKÜMETSİZ KALMAMASINI İSTİYOR Erbakan, Türkiye hükümetsiz kalmasõn için Başbakan Süleyman Demirel'i dõşardan destekleyeceğini söylediği görüşmeyi yaparken. Demirel böyle bir destekten dolayõ

çok sevinçli ve mutlu görünüyor. Ancak bu hükümetin kendisini 12 Eylül'e götüren hükümet olduğunu bilmiyor. ERBAKAN VE 6 EYLÜL KONYA KUDÜS'Ü KURTARMA MİTİNGİ 1980 yõlõ içerisinde İsrail Kudüs'ü başkent olarak ilan ediyor. Dünya kamuoyunun ve bilhassa İslam aleminin tel'in ettiği, Yahudilerin Kudüs'ü başkent yapma hadisesinin tel'in ve protesto maksadõyla bir miting yapõlmasõna ve bu mitingin de 6 Eylül tarihinde Konya'da yapõlmasõna Erbakan'õn partisi MSP tarafõndan karar veriliyor. Konunun uluslararasõ boyutlarõ da göz önünde tutularak özellikle İslam aleminin büyükelçileri ve diğer yetkilileri de mitinge davet ediliyor. Demirel hükümetinin İsrail'in bu icraatõna karşõ hiç bir tavõr almamasõna rağmen Konya mitingine yüzbini aşkõn insan katõlõyor. Miting için bütün tedbirler alõnmasõna rağmen bazõ hoş olmayan olaylar meydana geliyor. Bu hadiseler şunlardõr: 1- Bazõ kimseler acaip kõyafetlere bürünmüş, 2- Bazõ kimseler eski türkçe harflerle levhalar taşõmõş 3- Bazõ kimseler, turistik amaçla süs eşyasõ diye Konya'da herkese satõlan iri taneli tahta teşbihleri boyunlarõna takmõş, 4- Miting başlangõcõnda arka tarafta küçük bir topluluk İstiklâl Marşõ söylenirken oturmuş... Bu durum karşõsõnda Erbakan mikrofonu spikerin elinden alarak kendisi bizzat yüksek sesle İstiklal Marşõ'nõ söylemiş ve söyletmeye çalõşmõştõr. Bütün alõnan tedbirlere rağmen daha ziyade illegal örgütlerin, belki de 12 Eylül'e gerekçe hazõrlamak isteyenlerin tahrikleriyle bazõ nizam dõşõ görüntüler ortaya çõkmõştõr. Ancak bu görüntüler ileride Erbakan ve arkadaşlarõ hakkõnda sõkõyönetim mahkemelerinde açõlacak davalarda mesned ve delil olarak kullanõlmõştõr. KONYA MİTİNGİ İLE İLGİLİ ERBAKAN NE DİYOR? (Açõklama) "Konya Mitingini MSP olarak biz yapmadõk. Bütün partilerin sahip çõkmasõ için bir tertip heyeti düzenlendi ve önemine binaen, bütün partileri ve liderleri davet etti. Devrin İçişleri Bakanõ MSP Genel Sekreteri Oğuz-han Asiltürk'ün arayarak, İçişleri Bakanlõğõ istihbarat birimlerine mitingde provakasyonlar ve sabotajlar olacağõna dair haberler geldiğini, bu durumu bildirme ihtiyacõnõ duyduğunu söylemiş ve "mitinge " iştirak edip etmemeyi bir kere daha değerlendirmemizi" talep etmiştir. Asiltürk, konunun Milli bir mesele olduğunu bu sabotaj ve provokasyonlarõ önlemeye Devletin gücünün yeteceğini ifade etmiş ve mitinge iştirak edeceğimizi, İçişleri Bakanlõğõ olarak "tedbir" alõnmasõnõ istemiştir, Konya Valisi yürüyüş başlamadan önce hem kõlõk kõyafet hem de silah bakõmõndan bütün korteji aratmadan yürüyüşe izin vermiyeceğini ifade etmiştir. Bütün tedbirlere rağmen, mitingdeki olaylarõ yapanlar, herhalde bugünlerde isminden çok bahsedilen gizli örgütler olmalõ ki, kendilerine mani olunamadõ ve istediklerini yapabildiler." (105) Prof. Dr. Necmettin Erbakan ERBAKAN KUDÜS'ÜN KURTARILMASINI İSTİYOR

6 Eylül 1980'de Konya'da yapõlan Kudüs'ü Kurtarma Mitingi'ne çok sayõda insan katõlmõş ve bu insanlardan bazõlarõ değişik kõyafetler giyerken bazõlarõ da Arapça yazõlõ kelime-i tevhid yazõlarõnõ taşõyorlardõ. Miting'de yaşanan olaylar, ihtilal için birer hazõrlõk niteliğinde idi adeta... Ancak bu olaylarõ kimin organize ettiği ya da kimlerin yaptõğõ hala merak konusu... SİYONİSTLER HAREKETE ÇEÇİYOR-2 Kanat Operasyonu adlõ kitapta, Amerikan karar mekanizmalarõnõn ve Ankara'daki Amerikan Askeri Yardõm Dairesi mensuplarõnõn, MSP hareketini dikkatle izledikleri ve özel sohbetlerde Türk komutanlarõn "Dikkatini çektikleri" ifade edilerek aynen şöyle denmektedir: "12 Eylül'e 6 ay kala Amerika'ya bir Musevi-Türk heyeti gitmesi sonucunu getirmişti. Heyet, Türkiye'deki gidişatõn cemaatleri için tehlike arzettiğini vurgulamõş, gecikmesi halinde hõzlõ bir göç için yolun açõk tutulmasõ dileğinde bulunmuştu. Amerikan makamlarõ, Dünya'nõn her köşesindeki musevi taleplerine hassas olduğundan Türkiye Musevilerinin girişimi çabucak yanõt bulmuş, "Göçün mümkün olabileceği, ancak buna gerek kalmayacağõ umudunun korunduğu, bu yüzden acele edilmemesi gerektiği" konusunda bazõ telkinlerde bulunulmuştu." (106) "Gerçi 12 Eylülle birlikte musevi cemaatinin göreceli bir rahatlamaya kavuştuğu hahambaşõ David Aseo'nun Milli Güvenlik Konseyi'ne çektiği telgrafta "Türk musevileri askeri yönetim altõnda kendilerini huzurlu hissediyor" demesinden belli olmuştu." (107) Yahudilerin, Amerikan makamlarõna götürdükleri bu tekliflerine karşõ 12 Eylül'den 6 ay önce Amerikalõ yetkililerin göçe gerek kalmayacağõ, acele edilmemesi gerektiğini söylemeleri acaba ne manaya geliyordu? KENAN EVREN ERBAKANA MEKTUP GÖNDERİYOR (Ankara, 12 Eylül 1980),,Sayõn Necmettin Erbakan, Yapõlan bütün uyanlara rağmen siyasi partilerin takõndõklarõ uzlaşmaz tutum ve aşõrõ uçlara sempati gösterilmesi veya destek sağlanmasõ, anarşi, terör ve bölücülüğü büyük boyutlara ulaştõrarak ülkemizi parçalanma noktasõna getirmiştir. Türk Silahlõ Kuvvetlen Ülke bütünlüğünü koruma, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşõ ve kardeş kavgasõnõ önlemek, devlet otoritesini ve varlõğõnõ yemden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldõrmak maksadõyla, iç Hizmet Yasasõnõn kendisine tevdi ettiği Cumhuriyeti kollama ve koruma yetkisine dayanarak Yüce Türk Milleti adõna Ülke yönetimine el koymuştur. Parlamento ve hükümet feshedilmiştir, siyasi faaliyetler durdurulmuştur. Parlamento üyeliği sõfatõnõz kaldõrõlmõştõr. Hiç bir konuda beyanat verme yetkiniz yoktur. Can güvenliğiniz Türk Silahlõ Kuvvetlerinin teminatõ altõndadõr. Bu maksatla, emniyet içinde evinizden havaalanõna götürülecek, oradan uçakla Uzunada/lzmir'e gideceksiniz. Geçici bir süre ikamet edeceğiniz adres aşağõdadõr. Bir saat içinde hazõrlanõp, harekete hazõr olduğunuzu güvenliğiniz için gelen subaya bildiriniz.talimatõ getiren subayõn ikazlarõna uyunuz. Bu talimat ile belirtilenler dõşõndaki her türlü tutum ve davranõşõnõz suçtur. Rica ederim. "(108) Adresiniz Uzunada/İzmir

Kenan Evren Orgeneral, Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanõ ERBAKAN TUTUKLANIYOR Konya mitinginin üzerinden tam altõ gün geçmişti. Genel Kurmay Başkanõ Kenan Evren idareye el koyup askeri ihtilal yaptõ. İhtilal sebebiyle MSP-CHP-AP-MHP liderleri 12 Eylül gecesi evlerinden alõnarak Erbakan ve Türkeş İzmir yakõnõnda bulunan İNCİADA'da bir askeri dinlenme tesislerine, Ecevit ile Demirel ise HAMZA KOY'daki başka bir dinlenme tesislerine götürüldü. Daha bu ilk ayrõmdan ileride Erbakan'la Türkeş'e ötekilerden başka türlü davranõlacağõ anlaşõlõyordu. Nitekim Ecevit ile Demirel bir ay kadar sonra serbest bõrakõlmõş, Erbakan ile Türkeş getirilerek Mamak Sõkõyönetim Mahkemesi'nde sorguya çekilmişlerdi. Erbakan tutuklu bulunduğu İnciada'da boş durmayõp Türkeş'i ikna etmeye çalõşmõş. Erbakan'õn konuşmalarõndan etkilenen Türkeş, yeniden siyasi hayata geçilirse kendisinin parti kurdurmayacağõnõ, bütün takõmõyla beraber Milli Görüş kadrosuna katõlacağõnõ söylemiş. Ancak bu ona nasip olmadõ. Erbakan'õn Mamakta ifadesini alan Askeri hakim Albay Hamdi Sevinç büyük bir cesaret göstererek, tutuklanma talebini red etmişti. Ancak savcõlõk, serbest bõrakõlma kararõna itiraz etmişti. Savcõlõğõn itirazõnõ inceleyen diğer bir sõkõyönetim Hakimi tüm Genel İdare Kurulu üyelerinin tutuklanmasõna karar verdi. Ve Erbakan yolsuzluk, hõrsõzlõk, dolandõrõcõlõk, sahtekarlõk yapmadõğõ, vatana ve millete ihanet etmediği halde tutuklandõ. BAŞBAKAN YARDIMCISI ERBAKAN TUTUKEVİNDE Türkiye'de başbakan yardõmcõlõğõ yapmõş, Ağõr Sanayi hamlesini başlatmõş, bir çok fabrikanõn temelini atõp açõlõşõnõ yapmõş, ekonomiden sorumlu olduğu dört yõllõk süre içerisinde Türk Lirasõ'nõn değerini dolara karşõ sabit tutmayõ başarmõş olan bir lider Kirazlõde-re'de tutukevinde... Düşünceleriyle, azmiyle, gayretiyle, faaliyetleriyle beldeye, ilçeye, ile sõğmayan Erbakan'õn tutukevindeki günlük hayat programõna şöyle bir göz atalõm: Sabahleyin 4:30-5:00'te sabah namazõ için uykudan uyanõyor. Namazõ kõymetli alim Lütfi Doğan hoca efendinin imametinde cemaatle tutukevinin mescidinde eda ediyor. Namazdan sonra güneş doğuncaya kadar Kur'an okumakla meşgul oluyor. Mescidden çõkõnca, yemekhaneye erler tarafõndan getirilmiş olan sabah kahvaltõsõna oturuyor. Hemen her gün çeşidi değişen çorba, yumurta ve diğer yiyeceklerle kahvaltõ ediyor. Kahvaltõdan sonra biraz yatõyor. Saat 10:30'a kadar dava ile ilgili savunma hazõrlõklarõyla veya gündelik gazeteleri okumakla meşgul oluyor. Saat 10:30'da günün yarõm saatlik ilk tenefüsü için bahçeye indiriliyor. Saat 12:00-13:00 arasõ öğle yemeği, namaz, öğleden sonra üç'e doğru ikinci yarõm saatlik teneffüs ve ikindi namazõ. Kõsa bir süre istirahat veya kitap okuma, akşam namazõ, yatsõ namazõ. Böylece Erbakan'õn günlük hayatõ tutukevinde programlanmõş oluyordu. Erbakan'õn tutukeviyle ilgili söylediklerini dikkatle okuyalõm. ERBAKAN TUTUKEVİ İLE İLGİLİ NE DİYOR? (Kirazlõ dere, 1980) "Şu ibret verici hale bak. Bahçede Cumhuriyet Senatosu üyelerinden tutuklu olarak sadece bizim arkadaşlarõmõz Lütfi Doğan, Ali Oğuz ve Ahmet Remzi Hatip Bey var. Her üçü de melek huylu, elleri, alõnlarõ öpülecek temiz insanlar. Sanki Türkiye'yi batõracak olanlar bunlarmõş gibi sadece bunlar hapiste. Türkiye'yi kominist bile yaparõz diyenler ve diğer zararlõ hareketlere ön ayak olanlar serbest. Şu işin tersliğine bakõyorum da Konsey

üyelerinin ne büyük yanlõşlõklar içerisinde olduklarõna üzülüyorum." (109) MSP Genel Başkanõ Prof. Dr. Necmettin Erbakan Tutuklu ERBAKAN'I HIÇKIRARAK AĞLATAN NEYDİ? Erbakan Hoca tutuklu olduğu sõrada çok sevdiği, saygõ duyduğu ve manevi eğitimini aldõğõ Mehmet Zahit Kotku Efendi kendisine ve arkadaşlarõna birer takke hediye etmişti. Bu hediyelerin Erbakan ve arkadaşlarõ için manasõ büyüktü. Bu takkeleri namaz esnasõnda başlarõna taktõklarõnda kendilerini İskender Paşa Camiinde Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin sohbetinde hissediyorlardõ. Mehmet Zahit Kotku Hocaefendi'nin o günlerde hasta olduğu Erbakan ve arkadaşlarõ tarafõndan biliniyordu. Nitekim birgün acõ haber tutuklu bulunan Erbakan ve arkadaşlarõna ulaştõ. Ulaşan acõ haberde Mehmet Zahit Kotku Hazretleri, Allah (c.c.)'õn rahmetine kavuşmuştu. Bu acõ haber, tutukluluk zorluğuna eklenince tutukevindeki tüm MSP'lileri yasa boğdu. Herkesin gözlerinden sessizce yaşlar akõyordu. Erbakan ve Fehim Adak ise, hõçkõrõklarõnõ tutamõyorlardõ. Fehim Adak o kadar kendini kaybetmişti ki, Erbakan Hoca'nõn cenaze törenine katõlmasõ için yetkililerden izin almayõ bile düşündü. Ama yapacak hiçbir şey yoktu. Erbakan ve arkadaşlarõ çok sevdikleri Hocalarõnõn cenaze namazõndaki o ihtişamõ göremediler ama hayal ve dualarla yaşamaya çalõştõlar. Tutuklu olmanõn verdiği acõlardan birini Erbakan, çok sevdiği bir alimin cenazesine katõlamadõğõ için hõçkõrõklarla ağlayarak yaşamõştõ. Çünkü onun için, alimin ölümü, alemin ölümü idi. ERBAKAN'IN İLK DURUŞMAYA GÖTÜRÜLÜŞÜ İlk duruşma için Mamak Mahkemesine Erbakan ve arkadaşlarõ götürülürken hoş olmayan tavõr ve hareketlerle karşõlaşmõşlardõ. Saat tam 8:30'da tutukevinin bahçesinde tek sõralõ safa geçirilmişlerdi. Teker teker bir askeri otobüse bindirilmişlerdi. Bu mahkemeye götürülüş işinin başõnda bahriyeli bir binbaşõ görevli olarak bulunuyordu. Sert ve kesin emirler veriyordu. Sõralarõnõza otururken konuşmak yasaktõr. Sağa sola bakmak yasaktõr. Ellerinizi önünüzdeki koltuğun üzerine koyacaksõnõz, ellerinizi sağa sola bõrakmak yasaktõr. Otobüsün arka sõralarõnda ise ellerinde otomatik silahlarõ olan bir manga komando eri, atak ve dikkat dolu bakõşlarõnõ Erbakan ve arkadaşlarõnõn üzerinden ayõrmõyorlardõ. Bu askeri otobüsün önünde bir başka araçta ise bir takõm kadar yine otomatik silahlõ askerler vardõ. Bu şekilde Erbakan ve arkadaşlarõ Mamak Askeri Mahkemeye ilk duruşma için getirilmiş, bir sõralõ safa geçirilerek mahkemedeki duruşma salonuna alõnmõştõ. Duruşmalarda Erbakan'õn beyanlarõnõ dinleyen nezâretle görevli bahriye binbaşõsõ öğle tatili verilince yine arka sõralardaki koltuğunda oturmuş, Erbakan ve arkadaşlarõnõ göz ucuyla takip ediyordu. Erbakan ve arkadaşlarõ öğle tatilinde seccadelerini serip mahkeme salonunda cemaatle namazlarõnõ eda ediyorlar. Bu olaydan etkilenen bahriye binbaşõsõ namaz bittikten sonra yerinden kalkõp namaz kõlan sanõklarõn yanõna gelerek şu itirafta bulunuyor: BİR BİNBAŞININ İTİRAFLARI (Mamak, 1981) "Beyler sizlerden ayrõ ayrõ özür dilerim.meğer sizleri yanlõş tanõyormuşum. Mahkeme ifadelerinizi dinledim. Şimdi de samimi olarak ibadet edişinizi izledim.meğer sizler memleketimizin en seçkin, en münevver ve samimi insanlarõ imişsiniz.. Fakat sizler için üzülüyorum.bizim bu mahkemeler tesir altõndadõr. Yüzde bir buçuk oranõnda adaletli karar ya

çõkar ya çõkmaz. Sizleri getirirken yaptõğõm sert muameleden dolayõ lütfen beni affedin." (110) Bîr Bahriye Binbaşõsõ ERBAKAN'IN HAKKINDA DAVA AÇILIYOR Erbakan ve arkadaşlarõ hakkõnda elli sayfalõk bir iddianame ile 163/1 maddeden bir ceza davasõ açõlõyor. Bu davada ana hatlarõyla şöyle deniliyordu: Bunlar her ne kadar, zahiren bir parti olarak örgütlenmişler ise de esas maksatlarõ, Kur'an'da belirtilen şeriat nizamõnõ kurmaktõr. Devletin bu günkü siyasi, içtimai, iktisadi temel nizamlarõnõ yürürlükten kaldõrmak yerine dini kurallarõ koymaktõr. Öyleyse l63'ncü maddeye göre cezalandõrõlmalarõ gerekir. Bu davayõ açan savcõlõğõn elinde tutarlõ ve suçu is-bat edebilecek ciddi belgeler yoktu. Ancak Alman-ya'daki bir işçi, Sarõyer'deki bir başka işçiye mektup yazmõş, "Kardeşim, Selamet Partisi müslümanlarõn partisidir." demiş gibi deliller ve Erbakan'a ait bazõ ses bantlarõ delil olarak gösterilmeye çalõşõlõyor. Erbakan ve arkadaşlarõ, kendilerine isnad edilen suç iddialarõna karşõ savunmada fikir ve söz birliği içinde hareket ediyorlar. Savunmanõn ana hatlarõ şöyle: l- İddianamede bahsi geçen olaylarõ ve kişileri ilk defa öğreniyoruz. 2- Başkalarõnõn fiilinden bizlerin sorumlu tutulmamõza cezalarõn şahsiliği prensibi izin vermez. 3- Parti Genel İdare Kurulu yasa dõşõ bir karar vermemiştir. 4-İzafe edilen ses bantlarõ, Anayasa Mahkemesi kararõna göre delil teşkil etmez. Bu ana hatlar üzere savunmasõnõ yapan Erbakan'a Hakim Kayahan Özden bir celsede ses bantõyla ilgili şöyle soruyor: "Ses bantlarõ size, ait mi, değil mi?" Bunun üzerine Erbakan, ses bantlarõnõn üç kere bilirkişi tarafõndan tespiti yapõlmõş. Biz cümle cümle, kelime kelime karşõlaştõrdõk. Aynõ banttan çözüm yapõldõğõ halde hiçbirisi diğerini tutmuyor, diyerek savunmasõnõ yaparken hakim buna kõzarak şöyle diyor: "Yani dõşarõda bir yerde bir stüdyo kurulmuş, sizin adõnõza sahte bant üretilmiş, her tarafa yayõnlanmõş mõ demek istiyorsunuz?" Tam o esnada korkunç bir gürültü başlõyor. Meğer salonun çatõsõ üzerine dolu yağõyor-muş. Tam zamanõnda başlayan bu tehdid, sanõklarõ ve hakimleri etkiliyor. Bu durum tam 5 dakika devam ediyor ve bu sebeple duruşma kesintiye uğruyor. Daha sonra Hakim'in kõzgõnlõğõ sükûnete dönüşüyor. Görgü tanõklarõna göre bu yağan sağanak sadece o çevreye yağmõş ve bu durum ertesi günkü Günaydõn gazetesinde "Erbakan'õn Mucizesi Tuttu" başlõğõyla haber oluyordu. Çünkü o haklõ savunmada ve hakkõ savunmakta idi. ERBAKAN BÖYLE YARGILANIYORDU

Erbakan ve arkadaşlarõnõn idamla yargõlandõklarõ mahkemeden bir görüntü RECAİ KUTAN MAHKEMEYİ ANLATIYOR... Bizleri mahkeme salonuna aldõlar. Bizimle dinleyici bölümü arasõnda, tahtadan bir parmaklõk vardõ. Parmaklõğõn gerisinde de ikişer adõm aralõkla, silahlõ askerler durmaktaydõ. Biraz sonra dinleyiciler de salona alõndõlar. Salonun içide, dõşõndaki koridor da tõklõm tõklõm dolmuştu. Biraz sonra mahkeme heyeti yerini aldõ. Ortada kõpkõrmõzõ suratlõ kõsa boylu, üstündeki hakim cübbesi yana kaçmõş, duruşma hakimi sivil Kayahan Özden oturuyordu. Onun sağ tarafõnda uzun boylu atletik yapõlõ, zarif, yakõşõklõ ve mert yüzlü bir topçu albayõ oturuyordu. Yakasõnda da pilot brövesi vardõ. Mahkeme başkam olan bu albayõn ismi Niyazi Çağan idi. Duruşma hakiminin sol tarafõnda ise babayiğit yapõlõ mert tavõrlõ bir hakim binbaşõ oturuyordu. İsmi ise ilhamõ Uğur Yõlmaz idi... Duruşma hakimi Askeri Savcõ Nurettin Soyer'e iddianemeyi okuttuktan sonra ilk olarak Necmettin Erbakan Bey'e sordu: Hakkõnõzda ileri sürüten iddialar için ne diyorsunuz?! 'Erbakan Hoca ayağa kalktõ. Sõrtõnda lacivert şõk bir elbise vardõ. Daha da ağarmõş, bembeyaz saçlarõ, ve bõyõklarõ, lacivert elbise ile uyum sergiliyordu. Sakin, vakur, kendinden emin ve inandõrõcõ bir üslupla savunmaya başladõ... "(111) Recai Kutan EKBAKAN'I NİÇİN YARGILIYORLARDI? Ayda bir iki defa Mamak Mahkemelerine götürülen Erbakan'õ niçin yargõladõklarõnõ anlamak için, mahkeme tarafõndan kendisine sorulan sorularõ okumak yeterli olacaktõr. Duruşmalarda Erbakan'a şu sorular soruluyordu: 1- Niçin Milli Görüş dediniz! 2- Milli Görüş demek şeriat mõdõr? 3- Parti binanõzda bulunan imzasõz kime yazõldõğõ belli olmayan bir mektup bulunmuştur. Bu mektup sizin teokratik nizam istediğinizi kanõtlamaz mõ? 4- Sandõklõ'daki parti binanõzõn olduğu iş hanõnõ çõkarken duvara besmele yazõlmõş. Bu sizin şeriat yanlõsõ olduğunuzu göstermez mi? 5- Partideki bir telefonun göbeğine niçin Allah adõnõ yazdõnõz? 6- Niçin Hak geldi batõl zail oldu dediniz? 7- Niçin İslam Ortak Pazarõ istiyoruz dediniz? 8- Niçin Anayasa'yõ değiştirerek din derslerini mecburi yapacağõz dediniz? Bu duruşmalarõn yapõldõğõ dönemde Hakim Erba-kan'a "Niçin İslam Ortak Pazarõ istiyorsunuz? Niçin din derslerini mecburi yapacaksõnõz? diye sorgularken aynõ dönemde Başbakan Bülent Ulusu, İslam Konferansõ'n-da Türkiye'yi temsilen, biz İslam Ortak Pazarõ istiyoruz diyor ve Konsey din derslerinin mecburi kõlõnmasõ için Anayasa'ya madde konulacağõnõ açõklõyordu.

Erbakan söyleyince suç oluyor; Bülent Ulusu söyleyince suç olmuyor! Erbakan isteyince suç oluyor; Konsey isteyince suç olmuyor! Bu nasõl mantõk? ERBAKAN HAKKINDA EROİN DAVASI AÇILIYOR Eroin davasõ, Erbakan'õn Kõbrõs Barõş Harekatõnda birinci derecede rol oynadõğõ için Yunanlõlarõn yõpratmak maksadõyla hazõrladõklarõ bir komplodan kaynaklanmaktaydõ. Batõ Almanya'da eroinle birlikte yakalanan Halit Kahraman'a, ölüm tehdidi ile baskõ yapmõşlar, Erbakan Hoca'ya iftira attõrmõşlardõ. Alman makamlarõ, dosyada Erbakan aleyhinde, kuru iftiradan başka ciddi delil bulunmamasõna rağmen, adet yerini bulsun diye dosyayõ Türkiye'ye gönderdi. Ankara Savcõlõğõnda Türkçe'ye tercüme ettirilen dosya üzerine gitmeyi Erbakan zâif addetmişti. Almanya'da yargõlanarak hüküm giyen Halit Kahraman, bu yaptõğõ iftiradan pişmanlõk duymuş, baskõlar kalkõnca gerçeği açõklayan bir mektubu 12 Eylül'den önce Meclis Başkam olan Cahit Karakaş'a göndermiş idi. Sözkonusu mektupta Erbakan'õn eroin işiyle zerre kadar alakasõ bulunmadõğõnõ üzüntü içinde, ayrõntõlarõ ile belirtiyordu. Meclis Başkanõ Cahit Karakaş bir basõn toplantõsõ ile bunu kamuoyuna ve resmi makamlara açõklamak kararõnda iken, bu kararõnõ yerine getiremeden 12 Eylül ihtilali olmuştu. 12 Eylül (ihtilalinden sonra Erbakan ve arkadaşlarõ 163'üncü maddeden dolayõ tutuklanarak cezaevine alõndõktan sonra eroin davasõ yeniden ele alõnõyordu. Bu davanõn neticesinde zaten yüzü ak, alnõ açõk olan Erbakan aklandõ. Ancak bir benzerlik dikkatten kaçmõyor. 27 Mayõs zihniyeti, hasõmlarõm küçük düşürmek için köpek, bebek, davalarõ, açtõrmõşlardõ. 12 Eylül zihniyeti ise hasõmlarõnõ küçük düşürmek için eroin davasõ açtõrdõ. ERBAKAN HAKKINDA 40 DAVA DAHA AÇILIYOR Erbakan cezaevindeyken bu durumdan fõrsat bu fõrsattõr deyip aleyhinde 40 dava daha açõyorlar. Açõlan davalarda iddia edilen şu; 1978 kõsmi seçimlerinde sen falanca yerde beş dakika fazla konuşmuşsun, falanca yerde içeride konuşmuş, hoparlörü dõşarõya verdirtmişsin, belirlenen meydanda değil başka yerde konuşmuşsun. Bu iddialardan da anlaşõldõğõ üzere açõlan bu davalar seçim suçlarõnõ içeren davalardõr. Bu davalarõn her birinin cezasõ 6 ay kadardõr. Az gözüküyor, fakat her birisinden 6'şar ay gün giyse toplam 20 yõl olacak. Erbakan, diğer davalarda olduğu gibi bu davalarda da kanun maddelerine dayandõrarak savunmasõnõ yap ti. Erbakan'õn savunmada dayandõğõ hüküm, bu tür davalarõn seçimden üç ay geçtikten sonra din-lenemeyeceğine dair hüküm idi. Dolayõsõyla zamanaşõmõna uğramõş oluyordu bu davalar. Yani ölü doğmuştu. Peki bunu bu davayõ açanlar ve açtõranlar bilmiyorlar mõydõ? Tabii ki biliyorlardõ. Ancak maksatlarõna uygun olarak böyle yapmalarõ gerekiyordu. Erbakan'õ gaflete düşürebileceklerdi, haksõz olarak kanunsuz olarak 40 adet adli hatayõ, bile bile irtikap edecekler ve onu 20 sene gibi bir ceza yükünün altõna sokacaklardõ. Ama bunu başaramadõlar. Çünkü O kanunlarõ iyi bilen ve savunmasõnõ beceren biridir. O'nun bu beceri ve kabiliyetini arkadaşlarõndan birisi söyle anlatõyor: ERBAKAN'IN SAVUNMADAKİ TUTUMUNU ŞEVKET KAZAN ANLATIYOR (Ankara, 1981) "Diğer bütün işlerde olduğu gibi savunmada da Erbakan Hoca ya hep ya hiç prensibiyle hareket ediyordu. Hoca'nõn hiç bir şekil ve şart altõnda asla yenilgiyi kabul etmeyen bir karakteri vardõ. Hoca, bu karakterini davadaki savunmayada hakim kõlmõştõ. Avukatlarõmõzõn bazõlarõ mevcut siyasi tansiyon ve hukuki şartlar altõnda, dava sonunda mahkumiyetin kesin olduğunu bize anlatmaya çalõşõyorlardõ. Bu sebeple savunmanõn beraat hedeflenerek değil, cezalarõn hafifletilmesi hedeflenerek düzenlenmesini istiyorlardõ. Tabii böyle yapanlar, Hoca tarafõndan şiddetle reddediliyor,