PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÜLTENİ SAYI 2 ÇOCUKLARIMIZIN KAYGILARIYLA BAŞ EDEBİLME
Değerli velilerimiz, Psikolojik danışmanlık ve rehberlik bültenimizin ikincisinde, büyük şehir yaşamında, hepimizin zaman zaman hissediyor olduğu bir duygu-durumu olan kaygının tanımına, türlerine, kaygıyla baş etme tekniklerine ve okulda sıkça karşılaştığımız performans kaygısına yer verdik. Keyifli okumalar dileriz. İSTEK ÖZEL ATANUR OĞUZ İLKOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ Kaygı; çocuklarda ve gençlerde en sık görülen psikolojik sorundur. Tanı almış olan her on çocuğun birinde, kaygı duygu-durumu gözlemlenmektedir. Bu duygu-durumu bebeklik çağından gençlik dönemine kadar tüm yaşlardaki çocukları etkileyebilir. Bebeklerdeki ilk kaygılar 9 aylıkken, yabancı kavramını algılamasıyla; temel bakımını karşılayan kişinin ve diğer insanların farklı olduğunu anlamasıyla başlar. Yürümeye başladıkça çocuklarda; karanlık, canavar vb. korkular ortaya çıkar. Ön ergenlik çağında (9-10 yaş) çocuklar kendilerini diğer arkadaşlarıyla dersleri ve arkadaşlık becerileri vb. konularda kıyaslamaya başlar. Gençlik çağında ise gençlerin özellikle dış görünüşle ve arkadaşlarının kendisi hakkındaki fikriyle ilgili sosyal kaygılar belirir. Neyse ki, kaygı yönetilebilen bir duygudur. Çocuklarda kaygı yaratan durumları incelediğimizde dört ana sebeple karşılaşırız. Bunlar; kalıtım, anne - babanın çocuğa gösterdiği tepkiler, çocuğun anne - babayı örnek alması ve yaşamda karşılaşılabilen stresli olaylardır. Çoğu zaman kaygılı bir çocuğun, sadece anne ya da babasının kaygılı bir yapıda olduğunu, bazı durumlarda ise her iki ebeveynin de belli bir oranda kaygılı mizaca sahip olduğunu gözlemleriz. Anne - babanın göstermiş olduğu aşırı korumacı tavırlar ve çocuğun kaygılı davranışlarına gösterdikleri aşırı ilgi de çocuktaki kaygının sürmesine yol açar. Bazı durumlarda ise çocuğun anne - babanın kaygılı tutumlarını ve stresli olaylardan kaçınma halini taklit ettiğine şahit oluruz. Anne - baba ayrılığı, sevilen birinin kaybı, kaza, soygun vb. stresli durumlar da çocuklarda kaygıya sebep olabilir. Çocuklarda görülen yaygın kaygı türleri; belli başlı korkuları içeren; karanlık, köpek vb. korkular, çocuğun temel bakımını sağlayan kişiden, genellikle anneden, ayrılma korkusu, sağlık, dersler ve spor etkinliklerinde başarısız olmaktan çekinmeyi içeren genel kaygılar, yeni ortamlardaki insanlarla tanışmakta, sınıfta sorulara cevap vermekte zorluğa yol açabilen sosyal kaygılar, doğal afetler vb. travmatik olaylar sonrasında gelişebilen stres bozukluğudur. Bir çocuğun kaygı durumu 6 ayı geçmişse, bu durum kendi sosyal duygusal yaşamını, derslerini, arkadaşlık ilişkilerini, aile üyeleri ile olan ortak yaşamlarını olumsuz bir biçimde etkiliyor ve çocuğun sevdiği etkinliklere katılmasını engelliyorsa, bir uzmandan destek almakta fayda bulunur. Bazen yetişkinler olarak, iyi niyetli bir biçimde kaygılı bir çocukla ilgilenmeye çalışırken, doğru zannettiğimiz yanlış tavırlar içerisine girebiliriz. Çocuk kaygılandığında Her şey iyi olacak demek, tam olarak ne yapacağını -kendi çözümünü bulmasını beklemeden- söylemek, zorlandığı durumdan kaçınmasına izin vermek, kaygılarını görmezden gelmek, çocuğun yaşadığı kaygıyı ifade etmesine fırsat tanımamak, sabırsız davranmak, çocuğun anlattıklarını dinlememek bunlardan bazılarıdır.
Kaygılı Bir Çocuğa Duygusal Yönden Yardımcı Olabilmek İçin; Onun kaygılıyken ve sakinken hissettiği duyguları, katılamadığı/katılabildiği etkinlikleri, Kaygılı olduğunda bu duyguyu vücudunun neresinde ve hangi fiziksel belirtilerle hissettiğini, 0 dan 10 a kadar bir sayı çizgisinde; 10 en yüksek kaygıyı 0 en az kaygıyı ifade ederken, çocuğunuzun kendisini nerede gördüğünü, o anda ne olduğunu, ne düşündüğünü ve ne hissettiğini, Kaygılı/sakin durumdayken ne düşündüğünü, ne hissettiğini ve nasıl davrandığını konuşmak, Bir köpek gördüğünde Köpek beni ısıracak vb. olumsuz otomatik düşüncelerini yenebilmesi için bunun karşıtı olumlu geçmiş olayları hatırlatıp köpek muhtemelen dost canlısı ve kötü bir şey olmayacak vb. sakince düşünmesini sağlamak, Çocuğunuzun cesur davranışlarını ufak ödüllerle teşvik etmek, İstemediğiniz davranışları görmezden gelmek, Onu dinleyip anlamaya çalışmak ve Yapıcı olmasına yüreklendirmek sizlere yardımcı olacaktır. PERFORMANS KAYGISI Kaygının çocukları akademik çerçevede performans kaygısı olarak zorladığını görüyoruz. Yoğun olmayan bir kaygı bizi çalışmaya yönlendirir ve hızımızı arttırır. Biraz kaygı işimizi tamamlamaya yardımcı olurken, fazlası ise dikkatimizi bozacağı için işimize yoğunlaşmamızı engeller. Performans kaygısına geçmeden önce performansı etkileyen faktörlere değinelim. PERFORMANSI NELER ETKİLER: Hazır Bulunuşluk: Gelişim psikolojisinin önemli kavramlarından olan hazır bulunuşluk, bilişsel, fiziksel ve sosyal-duygusal alanlarda çocuğun yaşına uygun becerileri kazanması için hazır duruma gelmesidir. Bir beceri için hazır bulunuşluğu olan bir çocuk yeterli bir performans gösterebilir. Dürtü Kontrolü: ihtiyaçlarımızı önceliklerine göre sıralamamıza yardımcı olan önemli bir gelişimsel beceridir. Örneğin okulda açlığını, susuzluğunu, oyun zamanını, tuvalet ihtiyacını, teneffüs zamanı gelene kadar derse odaklanmayı başarabilen bir çocuğun dürtü kontrolünün olduğunu kabul ederiz. Ders çalışma ve serbest zaman etkinliklerini birbirine karıştırmamak öğrencinin performansını olumlu etkileyecektir. Bireysel Farklılıklar: Bilişsel, fiziksel, sosyal-duygusal alanlarda olduğu gibi ilgi alanları içinde de bireysel farklılıklar mevcuttur. Örneğin öğrenci ilgi duyduğu bir derste daha iyi performans gösterir. TV, Tablet; İnternet Kullanımının Süresi: Hem çocukları hem de yetişkinleri kapsayan bir araştırma sanal dünyada geçirdiğimiz sürenin, sanalı bırakıp günlük yaşama, akışa dönüldüğünde işimize dikkatimizi yoğunlaştırmamızı etkilediğini göstermiştir. Sanal dünyanın hızı ve canlılığı çok farklı boyutta olduğu için öğrencinin akademik çalışmaya dikkatini tekrar yoğunlaştırabilmesi uzun zaman alabilir. Bu nedenle TV, tablet vb. kullanımının ödev bittikten sonraya bırakılması bu araçların öğrenmeye olumsuz etkisini bertaraf edecektir. Performansı önemli ölçüde etkileyen bu faktörlere kaygı boyutu eklendiğinde çocukların işi biraz daha zorlaşır. Örneğin çok ilgi duymadığı bir dersin sınavına kaygılı olarak çalıştığını düşünürsek iyi bir sonuç elde etmenin zahmetli olacağını söyleyebiliriz. Şimdi de performans kaygısını oluşturan etkenlere bakalım
PERFORMANS KAYGISI NASIL OLUŞUR? Hazır bulunuşluk gibi gelişimsel bir süreçle oluşabileceği gibi yoğun bir kaygıdan konuşuyorsak nedeni duygusal boyutta da olabilir. Tüm duygularımızın karşımızdaki kişiyi de etkisi altına aldığımızı biliyoruz. İlköğretim kademesindeki çocuklar için bu konuda en etkili kişiler ebeveynleridir. Ebeveynler kendi kaygılarını çocuklarına da aktarırlar. Bu nokta da ailelerin yansıtmamaya çalışıyoruz ifadeleri ne yazık ki etkisizdir. Peki, ebeveynler ne oluyor da bu kadar kaygılı olabiliyorlar? Çocukluğumuzu, ilk gençlik yıllarımızı geride de bıraksak yaşanan deneyimlerin etkilerini ruhsallığımızın içinde taşımaya devam ederiz. Ebeveynler olumlu/olumsuz kendi akademik geçmişlerini beklenti olarak çocuklarına taşırlar. Örneğin, yeterli imkânlar olmadığı için iyi bir eğitim alamayan ebeveyn çocuğuna iyi imkânlar sunarak karşılığında kendi ihtiyacı olan başarıyı bekler. Performans kaygısını oluşturan bir etken de sorumluluk alabilme ile ilgilidir. Çocuğun yaşına uygun becerileri tek başına yapmasına önce destek olan, sonra da izin veren bir ebeveyn aslında çocuğunu performans kaygısına karşı dayanıklı hale getirmektedir. Ben olmadan yapamazsın mesajı verilerek korumacı yaklaşılan bir çocuğun performans kaygısı yaşama olasılığı daha yüksektir. Kardeşler arası rekabet ve ebeveynlerin çocuklarını kabulleri de kaygıyı etkileyen bir diğer faktördür. Okul başarıları farklı olan kardeşlerin ilgi alanları, kişilik özellikleri ve güçlü/zayıf yanları bakımından ebeveynleri tarafından yakından takip edilmesi gerekmektedir. Performans Kaygısını Önlemek/Azaltmak İçin; Kendi beklenti, rekabet, başarı vb. tanımlarınızı gözden geçirin. 2 ya da daha fazla çocuğunuz var ise çocuklarınızı farklı yönleriyle ne kadar tanıdığınızı düşünün, güçlü ve zayıf yönlerinin onlara nasıl bir tutum sergilemenize neden olduğunu bulmaya çalışın. Çocuğunuzun bir işi yapabilmek için gerekli bilgiyi öğrendiğinden emin olmanın mı yoksa sınav puanının mı sizi daha ilgilendirdiğini düşünün. Çocuğunuzun öz bakım becerilerini kendi başına yerine getirip getirmediğini kontrol edin. (tek başına uyuma, banyo yapma, tuvalet temizliğini yapabilme vb.) Son olarak; gelişim süreci içinde karşınıza çıkan hiçbir zorluğun çocuğunuzla olan biricik ilişkinizi bozmasına izin vermeyin.
Kitap önerimiz: Kitap önerisi: Kaygılı çocuğa yardım. Anne babalar için aşamalı kılavuz. (2000) Dr. Ronald M. Rapee, Dr. Susan H. Spence, Dr. Vanessa Cobham, Uzman Psikolog Ann Wignall. Arkadaş Yayınevi. Bu kitap çocukların endişe, korku ve kaygılarını yenmelerine yardım etmek üzere anne babalar için hazırlanmış adım adım ilerleyen bir kılavuz niteliğindedir. Anlatılan yöntemler bilimsel desteğe sahiptir. Anne babalar bu kitabın ilginç, kolay okunur ve çocuğa en iyi yardım yolları hakkında önemli fikirlerle dolu olduğunu görecektir. Prof. Dr. Thomas H. Ollendick.