Gücümüz İŞÇİ BÜLTENİ Birliğimizden Gelir! Grevde olan İşçi Bülteni Özel Sayı 1297 - Kasım 2015 GAMAK işçisiyle dayanışmayı büyütelim! Dudullu OSB de yer alan Gamak fabrikasında işçiler 15 Ekim günü greve çıktı. Üretimden gelen gücünü kullanan Gamak işçileri yaşanabilecek bir ücret ve çalışma koşullarının iyileşmesi için greve çıktılar. Birlikte hareket eden işçiler, bıçak kemiği çoktan geçtiğini ve geri dönüşün olmadığını söylüyorlar. Günümüzde biz işçiler sefalet ücretine çalışırken, patronlar sırtımızdan palazlanmaya, büyümeye devam ediyor. Servet-sefalet kutuplaşmasının arttığı bu dönemde biz işçiler ücretli köleliğin en uç noktasına gelmiş durumdayız. Uzun saatlere varan ve ağır çalışma koşullarında, açlık sınırının altında ücret alıyoruz. Bu da yetmezmiş gibi ödediğimiz vergilerin her geçen gün artması, sağlığın ve eğitimin paralı olması yaşamamızı iyice cehenneme çeviriyor. Yapmamız gereken mücadele eden sınıf kardeşlerimizin yolunda ilerlemektir. Geçtiğimiz Mayıs ayında yüz binden fazla metal işçisinin estirdiği metal fırtınasında işçiler birlikte hareket edince nasıl dağların aşıldığını gösterdi. Demek ki istersek başarabiliyoruz. Şimdi de yanı başımızda Gamak işçileri günlerdir grevde. Sınıf kardeşlerimizle dayanışma içerisinde olmak bizim boynumuzun borcu. Karşımızda baştan aşağı örgütlü olan patronlar sınıfı bulunmakta. Bizim de bu sınıfa karşı sınıf olmalı, tek bir yumruk gibi davranıp patronların karşısına çıkabilmeliyiz. Gamak ta greve çıkan sınıf kardeşlerimizin sesini bunduğumuz fabrikalara, atölyelere, mahallemize taşımalıyız. Unutmayalım ki Gamak işçisi kazanırsa biz işçi sınıfı kazanırız. Gün birlik olma ve dayanışma zamanı. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz! Yaşasın sınıf dayanışması
İŞÇİ BÜLTENİ Büyük direnişimizden öğrenerek geleceğe yürüyoruz... Mayıs ayında Bursa Renault ta çakılan kıvılcım büyük bir yangına dönüştü. Metal işçisi on yılları bulan baskı ve sömürü düzenine karşı MİB ile kenetlenerek ayağa kalktı. Çok sayıda kent ve sayısız fabrikaya yayılan direniş sermayeye ve onun kuklası olan işbirlikçi sendikaya karşı bir isyan oldu. Toplumun da büyük desteğini alan bu büyük direniş sadece metal işçisinin değil, işçi sınıfının ayağa kalkışıydı. 34 yıl önce kendisine giydirilen deli gömleğini yırtıp atan metal işçisi, böylelikle tüm işçi sınıfı için yürünmesi gereken yolu gösterdi. Korku duvarları yıkıldı, işçi kendi kaderini eline aldı, kurullar ve komiteler kurdu, yasal ve fiziki ablukayı yıkıp ben varım dedi. Metal fırtınası halihazırda dinmiş gözükse de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Metal işçisi ve onun lokomotifi olduğu işçi sınıfı artık boyun eğmeyecek. Hem hakları için sahnede olacak hem de ülkenin geleceğinde rolünü oynayacak. Tarihi bir önemi olan bu hareketi tam da bu önemine uygun bir anlayışla tartışmak, onu anlamak ve deneyimleriyle donanmak için sempozyumda buluşuyoruz. Metal fırtınanın o temiz rüzgarını ciğerlerimize çekmek için buluşuyoruz. Sınıf kavgasında daha güçlü ve yıkılmaz kaleler kurmak için buluşuyoruz. Metal İşçileri Birliği olarak tüm işçi kardeşlerimizi ve dostlarımızı sempozyuma katılmaya çağırıyoruz. Sempozyumda ele alınacak konu başlıkları şöyle: - 2015 görkemli metal direnişinin deneyimi ve kazanımları - Sendikalar ve metal işçileri hareketi - Metal İşçileri Birliği nin mücadele programı ve hedefleri 2 Sempozyum tarihi: 6 Aralık - Pazar Saat: 14.00 Yer: Su Gösteri Sanatları Merkezi Facebook: Metal İşçileri Birliği - MİB İletişim: 0 535 257 70 99
İŞÇİ BÜLTENİ Gücümüzü patronlara göstermek için ben de oradayım! Bizler emeğimizi satıp geçinmeye çalışıyoruz. Sabahın köründe makinanın başına geçip, akşamın bir vaktine kadar çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Ama ne emeğimizin karşılığını alabiliyoruz ne de insani değerlere uygun şekilde çalışıyoruz. Kötü, esnek koşullarda sefalet ücretine çalışıyoruz. Artık bu devran böyle gitmez. Her geçen gün ayaklarımıza yeni bir sömürü prangası vurulmaktadır. Bunca yıl patronlar güldü artık bundan sonra biz güleceğiz. Bunu yakın zamanda metal işçilerinin direnişinde gördük. Bu nedenle bizler birleşirsek ve mücadele edersek kazanmak hiç te uzak değil. Bu deneyimden öğrenmek için ben de sempozyumda yerimi alacağım. Tüm işçi arkadaşlarımı bu sempozyuma çağırıyorum. Unutmayalım, arkadaşlar, birleşirsek güçleniriz. Dudullu OSB de kadın metal işçisi İşçilerden sempozyum çağrıları; Deneyimlerimizden öğrenmek ve ileri taşımak için orada olmalıyız! Metal işçisinin yaşadığı sorunların aynısını birçok sektördeki işçiler de yaşıyor. Bu sorunlarımızın çözümü için işçi sınıfı olarak yani birlik olarak, mücadele etmeliyiz. Sınıf olarak patronların karşısına çıkmalıyız. Metal işçileri yakın zaman içinde yaşadığı deneyim birçok sektördeki işçilere yol gösteriyor. Bu mücadeleden, deneyimden öğrenmek ve daha ileriye taşımak için gerçekleşecek metal sempozyumunda bütün işçiler olarak yerimizi almalıyız. Dudullu dan metal işçisi Sırtımıza binen yükten kurtulmak için sempozyumu güçlendirelim! Yılların bir çığ gibi üzerine yük yüklendiği işçi ve emekçiler, bir de baskı ve zulümden oluşan bir diktatörlüğün ağırlığı altında ezilmektedir. Aileler ve çocuklar morfin yemiş gibi bilinçsiz vaziyetteler. Sağcı, solcu, alevi, sünni demeden iş ve emek ekseninde ülkede birlikte yaşamayı becerebilirsek üstümüzdeki yüklerden kolaylıkla sıyrılabiliriz. İşçi bazlı bir mücadele için ayrım yapmaksızın bir arada olmalıyız. Gezinin ruhu yakın zamanda metal işçilerinin mücadelesinde görmüş olduk. Mücadele deneyimlerimizden öğrenmek için herkesi metal sempozyumuna çağırıyorum. Cam işçisi Hiçbir kimlik gözetmeden sınıf kimliğimizle sempozyumda olalım! Siyasi görüşün ne olursa olsun, hiçbir kimlik gözetmeden işçi kimliğinle bir arada olmak, birlikte mücadele etmek, birlikte haklarımıza ve emeğimize sahip çıkmak için 6 Aralık Pazar günü metal sempozyumunda buluşalım. İşçi sınıfının gücünü sermayeye göstermek için hep birlikte orda olalım. Metal işçisi 3
İŞÇİ BÜLTENİ Savaş hangi sebeple olursa olsun kazananı yok, kaybedeni çok. (Savaşın tek kazanan tarafı silah tüccarları) En çok kaybedense çocuklar ve kadınlar... Tarihin her döneminde kadın kullanıldı ne yazık ki. Savaşta kadın ele geçirilen hazinelerle birlikte elde edilen ganimetti. Kadın hapishanelerde işkence anlarında kocasını, babasını konuşturabilmek için gözleri önünde tecavüz edilen bir objeydi. Savaşın kadınlar üzerindeki olumsuz etkileri üzerine birçok söz söylenebilir. Yalnızca son dönemlerde yaşadığım örneklerle konunun vahametine değinmek istiyorum. Savaşta öyle bir kadın düşünün ki daha doğrusu bir anneyi düşünün, sırf devlet cenazelerin gömülmesine izin vermediği için ölen kız çocuğunun cesedini derin dondurucuda saklamak zorunda kalsın. Bu nasıl bir savaştır ki hem bir anneden On yaşındaki çocuğunu alacaksınız hem de O' nu toprağa gömmesine izin vermeyeceksiniz. O annenin hissettiklerini anlayabilmemiz için evladımızı yitirmiş olmamız gerekiyor. Kadın savaşta evladını, eşini, sevdiğini kaybediyor ve canından can alınırken, bu neyin savaşı diye sorma hakkına sahip değil, ondan yalnızca ''Vatan sağ olsun'' demesi bekleniyor. Oysa artık kadınlar parsel parsel satılan vatanın sağ olmasını değil, evlatlarının sağ olmasını istiyor. Savaş zamanı kadınlar evlerini, yaşamlarını terk etmek zorunda kalıyor, kaçırılıyor, tecavüze uğruyor, köle olarak satılıyor, fuhuşa zorlanıyor. Suriye' deki savaştan kaçan bütün kadınların durumları ortada, hayatta kalma mücadelelerine hepimiz sokaklarda gözlerimizle şahit oluyoruz. Yine Suriyeli kadınlar ne yazık ki ülkemizin doğu illerinde kuma olarak evli erkeklere satılıyorlar ve bu durum iki taraftaki kadın içinde içler acısı bir durum ortaya çıkarıyor, bir tarafta para için hiç tanımadığı bir erkeğe satılan bir kadın ve yine diğer tarafta üzerine kuma getirilen, eşini, çocuklarını ve yuvasını paylaşmak zorunda bırakılan diğer kadın. Zaten toplumda hiç değeri olmayan kadın bütün bunlarla daha çok aşağılanıp, hırpalanıyor ve iktidarlar böylesi bir durumda kadınlardan bolca çocuk yapmalarını istiyor ve onca vahşet yaşattıkları bu kadınlardan düzgün bireyler yetiştirmelerini istiyorlar yani ağacı kökünden kesip meyve vermesini bekliyorlar. Ezidi kadınların IŞİD askerlerinin tecavüzüne uğramamak için ya da tecavüze uğradıklarında kendi canlarına kıymak için yanlarında bıçak sakladıklarını, köle pazarlarında satıldıklarını hepimiz duyduk, öğrendik röportajlarından... Savaş, yoksulluk gibi çeşitli nedenlerle yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan bütün mülteciler gibi bu umut yolculuğunda kadınların dramları bitmiyor. Bu yolculukta hem hayatta kalmaya çalışacaklar, hem de bedenlerini, toplumun onlara yüklediği namuslarını koruyacaklar ve kim bilir bilmediğimiz daha nice zorluklarla karşılaşacaklar. Bu düzenin kadınlara sundukları ortada ve savaşın yıkıcı sonuçları da ortada, Kadınlar bütün yaşamlarını sürdürdükleri mutfaktan çıktıklarında işte o gün Kendilerine çok daha güzel bir dünya inşa edecekler. Direngen olmak, kadının doğasında var 4 ve bu direngenliğiyle dünyasının karanlığını silip atacak. Sınıf bilinçli kadın işçi
İşçi kadınlar, haklarımızı biliyor muyuz? İŞÇİ BÜLTENİ Gece vardiyası işçi kadınlar için geçerli mi? 4857 sayılı İş Kanunu nun 73. Maddesi gereğince kadın işçiler gece postalarında çalıştırılabilirler. Ancak İş Kanunu nun 69. Maddesi ve Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik gereğince İşçilerin gece çalışmaları Yedi buçuk saati geçemez. Gece çalıştırılacak işçilerin sağlık durumlarının gece çalışmasına uygun olduğu, işe başlamadan önce alınacak sağlık raporu ile belgelenir. Gece çalıştırılan kadın işçiler her altı ayda bir masrafı işverence karşılanmak koşuluyla işveren tarafından periyodik sağlık kontrolünden geçirilirler. Gece çalışması nedeniyle sağlığının bozulduğunu raporla belgeleyen işçiye işveren gündüz postasında durumuna uygun bir iş verir. İşveren, gece postalarında çalışacak kadın işçileri sağlayacağı servislerle ikametgâhlarına götürüp getirmekle yükümlüdür. Gece ve gündüz postası şeklinde çalışan işyerlerinde haftalık ya da iki haftalık nöbetler halinde işçilerin postaları değiştirilme esası uygulanır. Postası değiştirilecek işçi kesintisiz en az on bir saat dinlendirilmeden diğer postada çalıştırılamaz. Kadın işçinin kocası da işin postalar halinde yürütüldüğü aynı veya ayrı bir işyerinde çalışıyor ise, kadın işçinin isteği üzerine, gece çalıştırılması, kocasının çalıştığı gece postasına rastlamayacak şekilde düzenlenir. Aynı işyerinde çalışan karı koca aynı gece postasında çalışmak isterlerse bu istek karşılanmak zorundadır. Aynı Yönetmeliğin 9. Maddesi gereğince kadın işçiler, gebe olduklarının doktor raporuyla tespitinden itibaren doğuma kadar, emziren kadın işçiler ise doğum tarihinden başlamak üzere altı ay süre ile gece postalarında çalıştırılamazlar. Emziren kadın işçilerde bu süre doktoru raporuyla belgelenmesi halinde, bir yıla kadar uzatılır. Şanlı Ekim Devrimi 7 Kasım 1917 İşçi ve emekçilerin kendi iktidarı olan Sovyetler Birliği nde Avrupa da bile halen verilmeyen birçok hak işçi ve emekçilere verildi. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir. 1. SSCB, insanlık tarihinde günde 8 saatlik mesaiyi sağlayan ilk ülkedir. 2. Herkese yılda 1 ay tatil izni verilmesi, diğer bir ilktir. 3. Sendikadan onay alınmadan işçi işten atılamaz 4. Devlet, üniversite öğrencisine, "diplomasını aldıktan sonra iş" garantisi verir 5. Giriş sınavını vermek, uygun lise notları karşılığında, istediği üniversitede ücretsiz okuma hakkı 6. İhtiyacı olan herkesin çocuğu için ücretsiz okul öncesi ve kreş hakkı 7. Dünyada ücretsiz profesyonel sağlık hizmeti ilk kez Sovyet vatandaşlarına tanınmıştır. Her zaman, her yerde ve kesinlikle ücretsiz, sınırsız. Şu anki Rusya'da bile sistem devam etmektedir. 8. Her Sovyet yurttaşı müdürüne giderek istediği tatil beldesine yılda bir kez gidiş talep edebilirdi. 9. Her Sovyet yurttaşının bir apartman dairesi sahip olma hakkı vardı. Evet, biraz uzun bekleme sıraları vardı sonunda alınıyordu, dünyada ilk. Bu sayede Rusya'da birçok kişi bugün ev sahibi. 10. Her Sovyet yurttaşı, işi ile evi arasında ücretsiz ulaşım hakkına sahipti, dünyada ilk. 11. Her yeni anne olmuş yurttaş, 3 yıl doğum iznine ayrılabiliyordu. İzninde bir süre tam ücret, sonrasında da bir süre refah yardımı alıyordu. 12. Anneye bebeği için ilk üç yıl boyunca ücretsiz süt veriliyordu. Süt mutfakları adı verilen süt ağı noktasına gidiliyor ve ücretsiz alınıyordu. 5
İŞÇİ BÜLTENİ Seçim sonuçları: Kazanan yine Patronlar 1 Kasım da gerçekleştirilen seçimler artık geride kaldı. 7 Haziran da yapılan seçimlerin sonuçlarını içine sindiremeyen AKP koalisyon oyalamalarından sonra yeniden seçim kararı almıştı. İki seçim arası dönemde tırmandırılan kirli savaş, yaratılan terör kargaşa ortamı işçi ve emekçilere dönük tehditler, diğer düzen partileri gibi sahte vaatlerle ve buna eklenen hile ve ayak oyunlarıyla AKP bu sefer istediği gibi bir seçim sonucunu elde etti. Seçim sonuçları nasıl olursa olsun, hangi parti kazanırsa kazansın sürekli kazanan sermaye sınıfı olmuştur. Seçimlere giren düzen partileri, ağır çalışma ve sömürü koşullarında yaşayan işçi ve emekçilerde biriken öfke beklentileri tümüyle yalana ve demagojiye dayalı bir propagandayla tekrar düzene bağlarlar. Bu oyun böyle devam edip gider. Partiler gelir gider, biri kazanır diğeri kaybeder ama sermaye sınıfı sürekli kazanır. Ve hangi parti gelirse gelsin sermayenin istediği yasalar çıkarılır ve uygulamalar hayata geçirilir. Önümüzdeki dört yıllık dönemde de böyle olacaktır. Nitekim seçimlerin hemen ertesinde sermaye kuruluşlarının temsilcilerinin yaptığı açıklamalar bunu açıkça gösteriyor. Seçim sonuçlarından memnuniyetle birlikte ifade edilen gerekli reformların ve teşviklerin bir an önce yapılması gerektiği söylenmektedir. AKP hükümetinin de kendi önüne konan bu ödevi layıkıyla yerine getirmeye çalışacaktır. Geçmiş 13 yıllık pratiği ortadır. Hükümette olduğu dönem boyunca çıkardığı yasalarla esnek ve güvencesiz çalışma düzenini hayata geçirmiştir. Bu dönemde taşeron işçi çalıştırılmasında patlama yaşanmıştır. 2002 de 360 bin olan taşeron işçi sayısı bugün 2 milyonu aşmıştır. Yine 20 bine yakın işçi bu çalışma koşullarından dolayı iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirmiştir. Yine bu dönemde milyonlarca işçi asgari sefalet ücretine mahkûm edilmiştir. Son seçim kampanyasında asgari ücretin 1300 TL olacağı söylenmiş ama seçimin hemen ertesinde bundan çark edilmektedir. Geçmiş dönemde çalışma haklarına sendikal hak ve özgürlüklere yönelik saldırılar gerçekleştiren AKP hükümeti işçi ve emekçilerin en temel hakkı olan Grev hakkını 8 kez Genel sağlık ve milli güvenliği gerekçe göstererek ertelemiştir. Yine 12 Eylülün tüm yasaları ve uygulamaları bu gün AKP eliyle devam ettirilmektedir. Tüm bu yukarıda belirtilenler AKP döneminde yaşanmıştır. Önümüzdeki dönem bu saldırılar daha da pervasızca devam edecektir. İşçi ve emekçiler olarak bugün geçmiş dönemden daha güçlü, daha örgütlü bir mücadele vermemiz gerekmektedir. Bizlerin ihtiyacı olan sendikalarımızda örgütlenmek ve birliğimizi güçlendirmektir. Devrimci bir sınıf içinde yerimizi almaktır. 6 İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!
Ekim ayında en az 143 işçi yaşamını yitirdi! İŞÇİ BÜLTENİ İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Ekim ayında en az 143 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini ve toplamda 2015 yılının ilk 10 ayında en az 1461 işçinin yaşamını kaybettiğini açıkladı. Ekim ayındaki iş cinayetlerinin ise yoğunluklu olarak güvencesiz ve kuralsız çalışmanın hakim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık işkollarında yaşandığı belirtilirken metal sektörü de en çok iş cinayetinin yaşandığı sektörler arasında yer aldı. İSİG raporunda Ekim ayındaki iş cinayetlerinin ağırlıklı olarak yaşandığı iş kollarına göre dağılımı ise şu şekilde açıklandı: İnşaat, Yol işkolunda 45 işçi; Tarım, Orman işkolunda 33 emekçi; Taşımacılık işkolunda 12 işçi; Madencilik işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 7 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 7 işçi... İSİG raporunda ayrıca meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitiren işçilere ilişkin bir veri olmadığına dikkat çekilerek meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiren işçi sayısının iş cinayetinde yaşamını yitirenlerden 6 kat fazla olduğu ifade edildi. UNO işçisi artık yeter demeli! Arkadaşlar, bizler nefes almayan UNO işçileriyiz. Her geçen gün çalışma şartlarımız daha da kötüye gidiyor. Kendi çarklarını döndürebilmek için bizler zorunlu mesailer, keyfi uygulama, baskı altına alma çabaları, giriş çıkış takipleri bahane edilerek ve öne çıkan işçileri atarak bizleri susturuyorlar. Ama başlarına geleceklerinden korkuyorlar. Birleşmemizden korkuyorlar, korkuları başlarına gelecek. Yan tarafımıza açılan ve bizlerle aynı işi yapmasına rağmen, durumları bizden kat kat kötü olan DFU işçileriyle birleşmemizden başka çaremiz yok. Alevi- Sünni, Türk- Kürt- Çerkez, hemşericilik bunları bir kenara bırakalım ortak sorunlarımızın çözümü için ortak hareket edelim. Patron bizleri sömürürken hiçbir ayrım yapmıyor. Ayrıca Donuk Fırın a sendika yetkisi gelmesine rağmen sendikanın işçileri oyalaması devam ediyor. İşçilerin taleplerine kulaklarını tıkayan sendika temsilcileri sessiz sedasız sözleşme imzalama derdinde. DFU işçileri sendikadan bağımsız kendi komitelerini kurmalı ve artık yeter demeli. UNO İşçisi Şişecam işçileri işten atma saldırısına karşı üretimi durdurdu! Şişecam patronunun 200 işçiyi atma kararı alması sonrası Mersin de işçiler fabrikayı terk etmeme kararı aldılar. 4 gün boyunca eylemlerini sürdüren işçiler Kristal İş sendikasının ihanetiyle karşılaştı. Patronla işçilerden habersiz pazarlık yapan sendika 91 işçinin işten çıkarılmasına onay vererek, işçileri sahipsiz bıraktı. Bu karar sonrası işçiler sendikaya tepkilerini dile getirdiler. Sendikal bürokrasiden ve patronlaşan sendikalardan kurtulmanın tek yolunun kendi örgütlüklerini yaratmaktan geçtiğini söylediler. İşçiler son olarak mücadeleye devam edeceklerini söylediler. 7
İşçi arkadaş! Ağır çalışma şartlarında kölece çalışıp üç kuruşluk ücrete talim mi ediyorsun? Onurun çiğnenip hakarete mi uğruyorsun? Hakkını aradığın için işten mi atılıyorsun? Hakların için hukuksal destek mi arıyorsun? Patron keyfiyetine yeter deyip sendikalı olmak mı istiyorsun? Desteğe, dayanışmaya, bir yol gösterene mi ihtiyaç duyuyorsun? Yalnız ve çaresiz değilsin! İrtibat: 0535 257 70 99 0216 622 09 48 0 535 257 70 99 İşçi Bülteni Özel Sayı: 1297 * Fiyatı: 25 Kr * Kasım 2015 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Millet Caddesi Sultan Cami Sk. No:2/9 Fatih/İstanbul Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 242 Topkapı / İstanbul Tel: (212) 577 54 92