AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU Bu rapor AEGON Emeklilik ve Hayat A.Ş. Dengeli Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.04.2011-30.06.2011 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun, fonun bir önceki dönemle karşılaştırmalı olarak hazırlanmış bağımsız denetimden geçmiş yıllık fon bilanço ve gelir tablolarının, bağımsız denetim raporunun, bilanço tarihi itibariyle fon portföy değeri ve net varlık değeri tablolarının katılımcılara sunulması amacıyla düzenlenmiştir. Fon İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Söz konusu İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu na Şirketin merkezi, acenteleri ve www.aegon.com.tr sitesinden ulaşılabilir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine raporda yer verilmiştir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine aşağıda yer verilmiştir. FON PERFORMANSINA İLİŞKİN BİLGİLER Fon-Performans Ölçütü Karşılaştırmalı Getiri Grafiği: Ekonomik Program: 61. Hükümet ekonomik programını açıkladı. Buna göre, dalgalı kur uygulaması ve enflasyon hedeflemesi devam edecek; enflasyon ve faizde tek haneli seviyeler korunacak; cari açığı düşürmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir ve nükleer enerji projeleri sürecek; ihracat odaklı büyüme stratejisi esas alınacak; özel sektörün TL üzerinden borçlanması ve aramalında yerli üretim teşvik edilecek. Önümüzdeki birkaç ay içinde Orta Vadeli Mali Planı güncellemesi beklenen hükümet, revize hedeflerin görece ihtiyatlı baza oturtulacağını açıkladı. Şu ana kadarki açıklamalar, mali ve parasal sıkılaşma adımlarının yanı sıra Türkiye nin dış sermaye girişlerine bağımlılığını azaltacak yeni bir büyüme modeli beklentisinde olan uluslararası derecelendirme kurumlarını pek fazla tatmin etmedi. Bu 1
noktada, Eylül-Ekim aylarında açıklanması beklenen OVMP ve 2012-2014 bütçesinin yatırım kararlarında kritik rol oynayacağı düşünülmektedir. Enflasyon: TÜFE Haziran da gıda fiyatlarındaki sert düzeltmeden dolayı ciddi oranda (%1.43) gerileyerek yıllık bazda %7.17 den %6.24 e indi. Enflasyondaki eksi rakamların Temmuz da da devam etmesi beklenmektedir. Bu ortamda, %7.3 olan yıl sonu enflasyon beklentimizi halen koruyoruz. Pozitif mevsimsel etkilerin yaz ayları boyunca çekirdek enflasyona da yardım edeceğini ancak öte yandan genel trendin artış yönünde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, Haziran verileri, enflasyonda son zamanlarda gözlenen artışı geçici bulan ve mevcut para politikası bileşimini en uygun politika kombinasyonu olarak gören TCMB nin genel politikası açısından destekleyici görünmektedir. Bu nedenle, TCMB enflasyondaki mevsimsel düşüşün sağladığı manevra alanıyla bir süre daha faiz artırımına gitmeyecek gibi görünüyor. Hatta, TCMB nin mümkün olduğunca uzun, örneğin yıl sonuna kadar, faiz artırımlarından kaçınma eğilimi sergileyeceği gözleniyor. TCMB nin faiz politikasındaki esnek duruşu rekor seviyede seyreden cari açık nedeniyle TL üzerinde baskı yaratırken, Banka nın söz konusu baskıyı dengelemek için piyasadan döviz alımlarını azaltmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Büyüme: Türkiye ekonomisi 1Ç de tahminlerin üzerinde ve oldukça yüksek bir hızda (%11.0) büyüdü. Özel sektörün tüketimi %11.6 oranında artarak ciddi oranda momentum kazanırken, özel sektör yatırımlarında da %38.3 lük bir patlama yaşandı. Bu rakamlara kamuda gerçekleşen %4.9 luk yatırım artışı ve %6.7 lik tüketim artışı da eklendiğinde son çeyrekte iç talep artışının %16.8 gibi rekor sayılabilecek bir orana ulaştığı gözlenir. Ancak bunun 5.5 puanlık kısmının dış ticaret dengesindeki açıkla tıraşlandığını görüyoruz. Tüm bu rakamlar ekonomideki büyümede iç talebin lokomotif olduğunu gösterirken, takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme hızının da 4Ç ye göre %1.4 oranında arttığı gözlenmektedir. Son sekiz çeyrektir takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış verinin artıyor olması, iç talep ve cari açık patlaması dikkate alındığında, ekonominin aşırı ısındığının bir kanıtıdır. Mevcut momentumla Türkiye ekonomisinde büyüme hızı 2011 de %6-6.5 bandında gerçekleşebilir. Ancak geçtiğimiz yılki %8.9 un üzerine tamamen dengesiz bir yapıda ilave %6-6.5 lık büyüme, rekor düzeye tırmanan cari açık ve finansman yapısındaki bozulma nedeniyle bünyesinde ciddi risk unsurlarını da barındırmaktadır. Sabit Getirili Piyasalar: Faizler ilk çeyreğini %9 bileşik ile bitirdikten sonra 8.15 ile 9.30 arasında dalgalı bir seyir izleyerek haziran ayını 9.10 seviyesinden kapattı. 2. Çeyreğin başlarında Merkez Bankası nın mevduat munzam karşılıklarını yükseltmeye devam etmesi faizleri yüksek seviyelerde tuttu. Ancak gerek 2011 itfa takviminin yüklü olmaması gerekse yabancıların Türk tahvillerine ilgisi faiz yükselişini sınırladı. Önümüzdeki dönem faizler açısından belirleyici olacak olan; Merkez Bankası nın faizleri ne zaman arttırmaya başlayacağı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akımının devam edip etmeyecek olmasıdır. Çünkü mevduat faizlerinin aylık %10 un üzerine çıkması yerli bankaların 9% bileşiğin altında bono taşımakta isteksiz kılıyor ancak yabancıların Türkiye ye devam eden ilgileri bileşikleri halen 9 civarında tutmaya yeterli oluyor. Döviz Piyasaları: TL nin USD EUR sepet değeri 2010 3. çeyrek sonunda tekrar kriz öncesi seviyeye inmişti, ancak Merkez Bankası nın TL nin reel değerini düşürmek için aldığı önlemlerin sonucunda 2010 son çeyrek ve 2011 ilk altı ayda sepet değeri tekrar kritik eşiğin üzerine çıktı. 2010 3. çeyrekteki seviyelerin kalıcı olmasının ekonomiye ciddi zararlar verebileceği endişesiyle mümkün olmadığını, dolayısıyla önümüzdeki dönemde TL nin değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle TL nin değer kaybının 2011 ilk yarısında da süreceği beklentisi gerçekleşti. Önümüzdeki yaz döneminde turizm gelirlerinin artması ve konjektürel olarak TL nin görece değer kazandığı ayların gelmesi yukarı hareketleri sınırlasa da Türk hisse ve tahvillerine yabancı ilgisi artmadan bu derecede yüksek cari açığı fonlayacak sermaye bulmamız zor olacaktır. Hisse Senedi Piyasası: İMKB-100 Endeksi yılın ikinci çeyreğine 64434 puandan başladı ve 63269 puandan kapadı. İkinci çeyrekte endeksin yüzdesel kaybı %1.8 olarak gerçekleşti. İkinci 2
çeyrekte ABD de en önemli gelişmeler; limite dayanan borçlanma tavanının demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında bir türlü uzlaşma sağlanamaması nedeni ile arttırılamaması ve ilk çeyrekte %1.8 olarak gerçekleşen yıllık büyüme oranlarının ardından gelen ikinci çeyreğe ilişkin kötü ekonomik verilerdi. Avrupa da ise borçlu ülkelerin kredi piyasalarında yarattıkları riskler ön planda kaldı. Özellikle Yunanistan ın, rating kuruluşları tarafından temerrüde düştü değerlendirilmesi yapılmadan kurtarılması, önemli sorunlar yaratıyor. ECB ve IMF in anlaşmasının ardından, temerrüt değerlendirmesi olmadan özel sektörün Yunanistan ın kurtarma planına nasıl dahil olacağı hala tartışılır durumda. İçerde ise mali tarafta oldukça olumlu bir tablo sergilenirken, dış açık konusunda artan endişeler dikkat çekici idi. İlk çeyrekte ulaşılan yıllık bazda %11 lik büyüme rakamları, uygulanan para politikalarının etkinliğine ilişkin şüpheleri ve cari açık endişelerini arttırdı. Yılın üçüncü çeyreğinde hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek dış faktörleri; ABD de borçlanma limitinin arttırılması, Avrupa da Yunanistan ya da başka bir borçlu ülkenin rating kuruluşları tarafından temerrüt sınıflandırmasına girmeden borç ödeme sorununu en azından kısa vadede öteleyebilmesi olarak özetleyebiliriz. Üçüncü çeyrekte hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek iç gelişmeler ise; ekonomide soğuma işaretlerinin gelmesi ile cari açık ve bu açığın finansmanı ile ilgili endişelerin azalması ile açıklanacak ikinci çeyrek bilançolarının beklentileri karşılaması olacaktır. Piyasa koşullarında oluşan farklılıklara göre portföydeki yatırım araçlarının ağırlığı, bir grup artarken diğeri azaltılmak suretiyle dengelenerek fonun getiri ve risk oranı kontrol altında tutulmuştur. Dolar kuru 1,6259 TL, Euro kuru 2,3545 TL olmuştur. IMKB 100 endeksi, üçüncü çeyreği, %1,8 düşüşle, 63269 seviyesinden kapatmış ve gösterge bono bileşik faizi %9,16 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılının ikinci üç ayında fon porföyünün ortalama %26,48 i hisse senetlerinde, %40,45 i Devlet Tahvili ve Hazine Bonolarında %17,72 si Ters Repoda %15,35 mevduatta %0 değerlendirilmiştir. Cumhur GÜLENSOY Zeka BİRMAN Tankut Eren Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi 3
AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU Bu rapor AEGON Emeklilik ve Hayat A.Ş. Gelir Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.04.2011-30.06.2011 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun, fonun bir önceki dönemle karşılaştırmalı olarak hazırlanmış bağımsız denetimden geçmiş yıllık fon bilanço ve gelir tablolarının, bağımsız denetim raporunun, bilanço tarihi itibariyle fon portföy değeri ve net varlık değeri tablolarının katılımcılara sunulması amacıyla düzenlenmiştir. Fon İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Söz konusu İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu na Şirketin merkezi, acenteleri ve www.aegon.com.tr sitesinden ulaşılabilir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine raporda yer verilmiştir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine aşağıda yer verilmiştir. FON PERFORMANSINA İLİŞKİN BİLGİLER Fon-Performans Ölçütü Karşılaştırmalı Getiri Grafiği: Ekonomik Program: 61. Hükümet ekonomik programını açıkladı. Buna göre, dalgalı kur uygulaması ve enflasyon hedeflemesi devam edecek; enflasyon ve faizde tek haneli seviyeler korunacak; cari açığı düşürmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir ve nükleer enerji projeleri sürecek; ihracat odaklı büyüme stratejisi esas alınacak; özel sektörün TL üzerinden borçlanması ve aramalında yerli üretim teşvik edilecek. Önümüzdeki birkaç ay içinde Orta Vadeli Mali Planı güncellemesi beklenen hükümet, revize hedeflerin görece ihtiyatlı baza oturtulacağını açıkladı. Şu ana kadarki açıklamalar, mali ve parasal sıkılaşma adımlarının yanı sıra Türkiye nin dış sermaye girişlerine bağımlılığını azaltacak yeni bir büyüme modeli beklentisinde olan uluslararası derecelendirme kurumlarını pek fazla tatmin etmedi. Bu 4
noktada, Eylül-Ekim aylarında açıklanması beklenen OVMP ve 2012-2014 bütçesinin yatırım kararlarında kritik rol oynayacağı düşünülmektedir. Enflasyon: TÜFE Haziran da gıda fiyatlarındaki sert düzeltmeden dolayı ciddi oranda (%1.43) gerileyerek yıllık bazda %7.17 den %6.24 e indi. Enflasyondaki eksi rakamların Temmuz da da devam etmesi beklenmektedir. Bu ortamda, %7.3 olan yıl sonu enflasyon beklentimizi halen koruyoruz. Pozitif mevsimsel etkilerin yaz ayları boyunca çekirdek enflasyona da yardım edeceğini ancak öte yandan genel trendin artış yönünde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, Haziran verileri, enflasyonda son zamanlarda gözlenen artışı geçici bulan ve mevcut para politikası bileşimini en uygun politika kombinasyonu olarak gören TCMB nin genel politikası açısından destekleyici görünmektedir. Bu nedenle, TCMB enflasyondaki mevsimsel düşüşün sağladığı manevra alanıyla bir süre daha faiz artırımına gitmeyecek gibi görünüyor. Hatta, TCMB nin mümkün olduğunca uzun, örneğin yıl sonuna kadar, faiz artırımlarından kaçınma eğilimi sergileyeceği gözleniyor. TCMB nin faiz politikasındaki esnek duruşu rekor seviyede seyreden cari açık nedeniyle TL üzerinde baskı yaratırken, Banka nın söz konusu baskıyı dengelemek için piyasadan döviz alımlarını azaltmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Büyüme: Türkiye ekonomisi 1Ç de tahminlerin üzerinde ve oldukça yüksek bir hızda (%11.0) büyüdü. Özel sektörün tüketimi %11.6 oranında artarak ciddi oranda momentum kazanırken, özel sektör yatırımlarında da %38.3 lük bir patlama yaşandı. Bu rakamlara kamuda gerçekleşen %4.9 luk yatırım artışı ve %6.7 lik tüketim artışı da eklendiğinde son çeyrekte iç talep artışının %16.8 gibi rekor sayılabilecek bir orana ulaştığı gözlenir. Ancak bunun 5.5 puanlık kısmının dış ticaret dengesindeki açıkla tıraşlandığını görüyoruz. Tüm bu rakamlar ekonomideki büyümede iç talebin lokomotif olduğunu gösterirken, takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme hızının da 4Ç ye göre %1.4 oranında arttığı gözlenmektedir. Son sekiz çeyrektir takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış verinin artıyor olması, iç talep ve cari açık patlaması dikkate alındığında, ekonominin aşırı ısındığının bir kanıtıdır. Mevcut momentumla Türkiye ekonomisinde büyüme hızı 2011 de %6-6.5 bandında gerçekleşebilir. Ancak geçtiğimiz yılki %8.9 un üzerine tamamen dengesiz bir yapıda ilave %6-6.5 lık büyüme, rekor düzeye tırmanan cari açık ve finansman yapısındaki bozulma nedeniyle bünyesinde ciddi risk unsurlarını da barındırmaktadır. Sabit Getirili Piyasalar: Faizler ilk çeyreğini %9 bileşik ile bitirdikten sonra 8.15 ile 9.30 arasında dalgalı bir seyir izleyerek haziran ayını 9.10 seviyesinden kapattı. 2. Çeyreğin başlarında Merkez Bankası nın mevduat munzam karşılıklarını yükseltmeye devam etmesi faizleri yüksek seviyelerde tuttu. Ancak gerek 2011 itfa takviminin yüklü olmaması gerekse yabancıların Türk tahvillerine ilgisi faiz yükselişini sınırladı. Önümüzdeki dönem faizler açısından belirleyici olacak olan; Merkez Bankası nın faizleri ne zaman arttırmaya başlayacağı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akımının devam edip etmeyecek olmasıdır. Çünkü mevduat faizlerinin aylık %10 un üzerine çıkması yerli bankaların 9% bileşiğin altında bono taşımakta isteksiz kılıyor ancak yabancıların Türkiye ye devam eden ilgileri bileşikleri halen 9 civarında tutmaya yeterli oluyor. Döviz Piyasaları: TL nin USD EUR sepet değeri 2010 3. çeyrek sonunda tekrar kriz öncesi seviyeye inmişti, ancak Merkez Bankası nın TL nin reel değerini düşürmek için aldığı önlemlerin sonucunda 2010 son çeyrek ve 2011 ilk altı ayda sepet değeri tekrar kritik eşiğin üzerine çıktı. 2010 3. çeyrekteki seviyelerin kalıcı olmasının ekonomiye ciddi zararlar verebileceği endişesiyle mümkün olmadığını, dolayısıyla önümüzdeki dönemde TL nin değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle TL nin değer kaybının 2011 ilk yarısında da süreceği beklentisi gerçekleşti. Önümüzdeki yaz döneminde turizm gelirlerinin artması ve konjektürel olarak TL nin görece değer kazandığı ayların gelmesi yukarı hareketleri sınırlasa da Türk hisse ve tahvillerine yabancı ilgisi artmadan bu derecede yüksek cari açığı fonlayacak sermaye bulmamız zor olacaktır. Hisse Senedi Piyasası: İMKB-100 Endeksi yılın ikinci çeyreğine 64434 puandan başladı ve 63269 puandan kapadı. İkinci çeyrekte endeksin yüzdesel kaybı %1.8 olarak gerçekleşti. İkinci 5
çeyrekte ABD de en önemli gelişmeler; limite dayanan borçlanma tavanının demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında bir türlü uzlaşma sağlanamaması nedeni ile arttırılamaması ve ilk çeyrekte %1.8 olarak gerçekleşen yıllık büyüme oranlarının ardından gelen ikinci çeyreğe ilişkin kötü ekonomik verilerdi. Avrupa da ise borçlu ülkelerin kredi piyasalarında yarattıkları riskler ön planda kaldı. Özellikle Yunanistan ın, rating kuruluşları tarafından temerrüde düştü değerlendirilmesi yapılmadan kurtarılması, önemli sorunlar yaratıyor. ECB ve IMF in anlaşmasının ardından, temerrüt değerlendirmesi olmadan özel sektörün Yunanistan ın kurtarma planına nasıl dahil olacağı hala tartışılır durumda. İçerde ise mali tarafta oldukça olumlu bir tablo sergilenirken, dış açık konusunda artan endişeler dikkat çekici idi. İlk çeyrekte ulaşılan yıllık bazda %11 lik büyüme rakamları, uygulanan para politikalarının etkinliğine ilişkin şüpheleri ve cari açık endişelerini arttırdı. Yılın üçüncü çeyreğinde hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek dış faktörleri; ABD de borçlanma limitinin arttırılması, Avrupa da Yunanistan ya da başka bir borçlu ülkenin rating kuruluşları tarafından temerrüt sınıflandırmasına girmeden borç ödeme sorununu en azından kısa vadede öteleyebilmesi olarak özetleyebiliriz. Üçüncü çeyrekte hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek iç gelişmeler ise; ekonomide soğuma işaretlerinin gelmesi ile cari açık ve bu açığın finansmanı ile ilgili endişelerin azalması ile açıklanacak ikinci çeyrek bilançolarının beklentileri karşılaması olacaktır. Piyasa koşullarında oluşan farklılıklara göre portföydeki yatırım araçlarının ağırlığı, bir grup artarken diğeri azaltılmak suretiyle dengelenerek fonun getiri ve risk oranı kontrol altında tutulmuştur. Dolar kuru 1,6259 TL, Euro kuru 2,3545 TL olmuştur. IMKB 100 endeksi, üçüncü çeyreği, %1.8 düşüşle, 63269 seviyesinden kapatmış ve gösterge bono bileşik faizi %9,16 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılının ikinci üç ayında, fon porföyünün ortalama %84,39 u hisse senetlerinde, %15,61 i Ters Repoda değerlendirilmiştir. Cumhur GÜLENSOY Zeka BİRMAN Tankut Eren Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi 6
AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU Bu rapor AEGON Emeklilik ve Hayat A.Ş. Gelir Amaçlı Kamu Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.04.2011-30.06.2011 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun, fonun bir önceki dönemle karşılaştırmalı olarak hazırlanmış bağımsız denetimden geçmiş yıllık fon bilanço ve gelir tablolarının, bağımsız denetim raporunun, bilanço tarihi itibariyle fon portföy değeri ve net varlık değeri tablolarının katılımcılara sunulması amacıyla düzenlenmiştir. Fon İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Söz konusu İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu na Şirketin merkezi, acenteleri ve www.aegon.com.tr sitesinden ulaşılabilir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine raporda yer verilmiştir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine aşağıda yer verilmiştir. FON PERFORMANSINA İLİŞKİN BİLGİLER Fon-Performans Ölçütü Karşılaştırmalı Getiri Grafiği: Ekonomik Program: 61. Hükümet ekonomik programını açıkladı. Buna göre, dalgalı kur uygulaması ve enflasyon hedeflemesi devam edecek; enflasyon ve faizde tek haneli seviyeler korunacak; cari açığı düşürmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir ve nükleer enerji projeleri sürecek; ihracat odaklı büyüme stratejisi esas alınacak; özel sektörün TL üzerinden borçlanması ve aramalında yerli üretim teşvik edilecek. Önümüzdeki birkaç ay içinde Orta Vadeli Mali Planı güncellemesi beklenen hükümet, revize hedeflerin görece ihtiyatlı baza oturtulacağını açıkladı. Şu ana kadarki açıklamalar, mali ve parasal sıkılaşma adımlarının yanı sıra Türkiye nin dış sermaye girişlerine bağımlılığını azaltacak yeni bir büyüme modeli 7
beklentisinde olan uluslararası derecelendirme kurumlarını pek fazla tatmin etmedi. Bu noktada, Eylül-Ekim aylarında açıklanması beklenen OVMP ve 2012-2014 bütçesinin yatırım kararlarında kritik rol oynayacağı düşünülmektedir. Enflasyon: TÜFE Haziran da gıda fiyatlarındaki sert düzeltmeden dolayı ciddi oranda (%1.43) gerileyerek yıllık bazda %7.17 den %6.24 e indi. Enflasyondaki eksi rakamların Temmuz da da devam etmesi beklenmektedir. Bu ortamda, %7.3 olan yıl sonu enflasyon beklentimizi halen koruyoruz. Pozitif mevsimsel etkilerin yaz ayları boyunca çekirdek enflasyona da yardım edeceğini ancak öte yandan genel trendin artış yönünde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, Haziran verileri, enflasyonda son zamanlarda gözlenen artışı geçici bulan ve mevcut para politikası bileşimini en uygun politika kombinasyonu olarak gören TCMB nin genel politikası açısından destekleyici görünmektedir. Bu nedenle, TCMB enflasyondaki mevsimsel düşüşün sağladığı manevra alanıyla bir süre daha faiz artırımına gitmeyecek gibi görünüyor. Hatta, TCMB nin mümkün olduğunca uzun, örneğin yıl sonuna kadar, faiz artırımlarından kaçınma eğilimi sergileyeceği gözleniyor. TCMB nin faiz politikasındaki esnek duruşu rekor seviyede seyreden cari açık nedeniyle TL üzerinde baskı yaratırken, Banka nın söz konusu baskıyı dengelemek için piyasadan döviz alımlarını azaltmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Büyüme: Türkiye ekonomisi 1Ç de tahminlerin üzerinde ve oldukça yüksek bir hızda (%11.0) büyüdü. Özel sektörün tüketimi %11.6 oranında artarak ciddi oranda momentum kazanırken, özel sektör yatırımlarında da %38.3 lük bir patlama yaşandı. Bu rakamlara kamuda gerçekleşen %4.9 luk yatırım artışı ve %6.7 lik tüketim artışı da eklendiğinde son çeyrekte iç talep artışının %16.8 gibi rekor sayılabilecek bir orana ulaştığı gözlenir. Ancak bunun 5.5 puanlık kısmının dış ticaret dengesindeki açıkla tıraşlandığını görüyoruz. Tüm bu rakamlar ekonomideki büyümede iç talebin lokomotif olduğunu gösterirken, takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme hızının da 4Ç ye göre %1.4 oranında arttığı gözlenmektedir. Son sekiz çeyrektir takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış verinin artıyor olması, iç talep ve cari açık patlaması dikkate alındığında, ekonominin aşırı ısındığının bir kanıtıdır. Mevcut momentumla Türkiye ekonomisinde büyüme hızı 2011 de %6-6.5 bandında gerçekleşebilir. Ancak geçtiğimiz yılki %8.9 un üzerine tamamen dengesiz bir yapıda ilave %6-6.5 lık büyüme, rekor düzeye tırmanan cari açık ve finansman yapısındaki bozulma nedeniyle bünyesinde ciddi risk unsurlarını da barındırmaktadır. Sabit Getirili Piyasalar: Faizler ilk çeyreğini %9 bileşik ile bitirdikten sonra 8.15 ile 9.30 arasında dalgalı bir seyir izleyerek haziran ayını 9.10 seviyesinden kapattı. 2. Çeyreğin başlarında Merkez Bankası nın mevduat munzam karşılıklarını yükseltmeye devam etmesi faizleri yüksek seviyelerde tuttu. Ancak gerek 2011 itfa takviminin yüklü olmaması gerekse yabancıların Türk tahvillerine ilgisi faiz yükselişini sınırladı. Önümüzdeki dönem faizler açısından belirleyici olacak olan; Merkez Bankası nın faizleri ne zaman arttırmaya başlayacağı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akımının devam edip etmeyecek olmasıdır. Çünkü mevduat faizlerinin aylık %10 un üzerine çıkması yerli bankaların 9% bileşiğin altında bono taşımakta isteksiz kılıyor ancak yabancıların Türkiye ye devam eden ilgileri bileşikleri halen 9 civarında tutmaya yeterli oluyor. Döviz Piyasaları: TL nin USD EUR sepet değeri 2010 3. çeyrek sonunda tekrar kriz öncesi seviyeye inmişti, ancak Merkez Bankası nın TL nin reel değerini düşürmek için aldığı önlemlerin sonucunda 2010 son çeyrek ve 2011 ilk altı ayda sepet değeri tekrar kritik eşiğin üzerine çıktı. 2010 3. çeyrekteki seviyelerin kalıcı olmasının ekonomiye ciddi zararlar verebileceği endişesiyle mümkün olmadığını, dolayısıyla önümüzdeki dönemde TL nin değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle TL nin değer kaybının 2011 ilk yarısında da süreceği beklentisi gerçekleşti. Önümüzdeki yaz döneminde turizm gelirlerinin artması ve konjektürel olarak TL nin görece değer kazandığı ayların gelmesi yukarı hareketleri sınırlasa da Türk hisse ve tahvillerine yabancı ilgisi artmadan bu derecede yüksek cari açığı fonlayacak sermaye bulmamız zor olacaktır. Hisse Senedi Piyasası: İMKB-100 Endeksi yılın ikinci çeyreğine 64434 puandan başladı ve 63269 puandan kapadı. İkinci çeyrekte endeksin yüzdesel kaybı %1.8 olarak gerçekleşti. İkinci 8
çeyrekte ABD de en önemli gelişmeler; limite dayanan borçlanma tavanının demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında bir türlü uzlaşma sağlanamaması nedeni ile arttırılamaması ve ilk çeyrekte %1.8 olarak gerçekleşen yıllık büyüme oranlarının ardından gelen ikinci çeyreğe ilişkin kötü ekonomik verilerdi. Avrupa da ise borçlu ülkelerin kredi piyasalarında yarattıkları riskler ön planda kaldı. Özellikle Yunanistan ın, rating kuruluşları tarafından temerrüde düştü değerlendirilmesi yapılmadan kurtarılması, önemli sorunlar yaratıyor. ECB ve IMF in anlaşmasının ardından, temerrüt değerlendirmesi olmadan özel sektörün Yunanistan ın kurtarma planına nasıl dahil olacağı hala tartışılır durumda. İçerde ise mali tarafta oldukça olumlu bir tablo sergilenirken, dış açık konusunda artan endişeler dikkat çekici idi. İlk çeyrekte ulaşılan yıllık bazda %11 lik büyüme rakamları, uygulanan para politikalarının etkinliğine ilişkin şüpheleri ve cari açık endişelerini arttırdı. Yılın üçüncü çeyreğinde hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek dış faktörleri; ABD de borçlanma limitinin arttırılması, Avrupa da Yunanistan ya da başka bir borçlu ülkenin rating kuruluşları tarafından temerrüt sınıflandırmasına girmeden borç ödeme sorununu en azından kısa vadede öteleyebilmesi olarak özetleyebiliriz. Üçüncü çeyrekte hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek iç gelişmeler ise; ekonomide soğuma işaretlerinin gelmesi ile cari açık ve bu açığın finansmanı ile ilgili endişelerin azalması ile açıklanacak ikinci çeyrek bilançolarının beklentileri karşılaması olacaktır. Piyasa koşullarında oluşan farklılıklara göre portföydeki yatırım araçlarının ağırlığı, bir grup artarken diğeri azaltılmak suretiyle dengelenerek fonun getiri ve risk oranı kontrol altında tutulmuştur. Dolar kuru 1,6259 TL, Euro kuru 2,3545 TL olmuştur. IMKB 100 endeksi, üçüncü çeyreği, %1.8 düşüşle, 63269 seviyesinden kapatmış ve gösterge bono bileşik faizi %9,16 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılının ikinci üç ayında fon porföyünün ortalama %73,38 i Hazine Bonosu ve Devlet Tahvilinde, %7,73 ü Ters Repoda ve %18.90 ı si vadeli mevduatta değerlendirilmiştir. Cumhur GÜLENSOY Zeka BİRMAN Tankut Eren Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi 9
AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU Bu rapor AEGON Emeklilik ve Hayat A.Ş. Para Piyasası Likit Kamu Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.04.2011-30.06.2011 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun, fonun bir önceki dönemle karşılaştırmalı olarak hazırlanmış bağımsız denetimden geçmiş yıllık fon bilanço ve gelir tablolarının, bağımsız denetim raporunun, bilanço tarihi itibariyle fon portföy değeri ve net varlık değeri tablolarının katılımcılara sunulması amacıyla düzenlenmiştir. Fon İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Söz konusu İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu na Şirketin merkezi, acenteleri ve www.aegon.com.tr sitesinden ulaşılabilir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine raporda yer verilmiştir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine aşağıda yer verilmiştir. FON PERFORMANSINA İLİŞKİN BİLGİLER Fon-Performans Ölçütü Karşılaştırmalı Getiri Grafiği: Ekonomik Program: 61. Hükümet ekonomik programını açıkladı. Buna göre, dalgalı kur uygulaması ve enflasyon hedeflemesi devam edecek; enflasyon ve faizde tek haneli seviyeler korunacak; cari açığı düşürmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir ve nükleer enerji projeleri sürecek; ihracat odaklı büyüme stratejisi esas alınacak; özel sektörün TL üzerinden borçlanması ve aramalında yerli üretim teşvik edilecek. Önümüzdeki birkaç ay içinde Orta Vadeli Mali Planı güncellemesi beklenen hükümet, revize hedeflerin görece ihtiyatlı baza oturtulacağını açıkladı. Şu ana kadarki açıklamalar, mali ve parasal sıkılaşma adımlarının yanı sıra Türkiye nin dış sermaye girişlerine bağımlılığını azaltacak yeni bir büyüme modeli beklentisinde olan uluslararası derecelendirme kurumlarını pek fazla tatmin etmedi. Bu 10
noktada, Eylül-Ekim aylarında açıklanması beklenen OVMP ve 2012-2014 bütçesinin yatırım kararlarında kritik rol oynayacağı düşünülmektedir. Enflasyon: TÜFE Haziran da gıda fiyatlarındaki sert düzeltmeden dolayı ciddi oranda (%1.43) gerileyerek yıllık bazda %7.17 den %6.24 e indi. Enflasyondaki eksi rakamların Temmuz da da devam etmesi beklenmektedir. Bu ortamda, %7.3 olan yıl sonu enflasyon beklentimizi halen koruyoruz. Pozitif mevsimsel etkilerin yaz ayları boyunca çekirdek enflasyona da yardım edeceğini ancak öte yandan genel trendin artış yönünde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, Haziran verileri, enflasyonda son zamanlarda gözlenen artışı geçici bulan ve mevcut para politikası bileşimini en uygun politika kombinasyonu olarak gören TCMB nin genel politikası açısından destekleyici görünmektedir. Bu nedenle, TCMB enflasyondaki mevsimsel düşüşün sağladığı manevra alanıyla bir süre daha faiz artırımına gitmeyecek gibi görünüyor. Hatta, TCMB nin mümkün olduğunca uzun, örneğin yıl sonuna kadar, faiz artırımlarından kaçınma eğilimi sergileyeceği gözleniyor. TCMB nin faiz politikasındaki esnek duruşu rekor seviyede seyreden cari açık nedeniyle TL üzerinde baskı yaratırken, Banka nın söz konusu baskıyı dengelemek için piyasadan döviz alımlarını azaltmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Büyüme: Türkiye ekonomisi 1Ç de tahminlerin üzerinde ve oldukça yüksek bir hızda (%11.0) büyüdü. Özel sektörün tüketimi %11.6 oranında artarak ciddi oranda momentum kazanırken, özel sektör yatırımlarında da %38.3 lük bir patlama yaşandı. Bu rakamlara kamuda gerçekleşen %4.9 luk yatırım artışı ve %6.7 lik tüketim artışı da eklendiğinde son çeyrekte iç talep artışının %16.8 gibi rekor sayılabilecek bir orana ulaştığı gözlenir. Ancak bunun 5.5 puanlık kısmının dış ticaret dengesindeki açıkla tıraşlandığını görüyoruz. Tüm bu rakamlar ekonomideki büyümede iç talebin lokomotif olduğunu gösterirken, takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme hızının da 4Ç ye göre %1.4 oranında arttığı gözlenmektedir. Son sekiz çeyrektir takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış verinin artıyor olması, iç talep ve cari açık patlaması dikkate alındığında, ekonominin aşırı ısındığının bir kanıtıdır. Mevcut momentumla Türkiye ekonomisinde büyüme hızı 2011 de %6-6.5 bandında gerçekleşebilir. Ancak geçtiğimiz yılki %8.9 un üzerine tamamen dengesiz bir yapıda ilave %6-6.5 lık büyüme, rekor düzeye tırmanan cari açık ve finansman yapısındaki bozulma nedeniyle bünyesinde ciddi risk unsurlarını da barındırmaktadır. Sabit Getirili Piyasalar: Faizler ilk çeyreğini %9 bileşik ile bitirdikten sonra 8.15 ile 9.30 arasında dalgalı bir seyir izleyerek haziran ayını 9.10 seviyesinden kapattı. 2. Çeyreğin başlarında Merkez Bankası nın mevduat munzam karşılıklarını yükseltmeye devam etmesi faizleri yüksek seviyelerde tuttu. Ancak gerek 2011 itfa takviminin yüklü olmaması gerekse yabancıların Türk tahvillerine ilgisi faiz yükselişini sınırladı. Önümüzdeki dönem faizler açısından belirleyici olacak olan; Merkez Bankası nın faizleri ne zaman arttırmaya başlayacağı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akımının devam edip etmeyecek olmasıdır. Çünkü mevduat faizlerinin aylık %10 un üzerine çıkması yerli bankaların 9% bileşiğin altında bono taşımakta isteksiz kılıyor ancak yabancıların Türkiye ye devam eden ilgileri bileşikleri halen 9 civarında tutmaya yeterli oluyor. Döviz Piyasaları: TL nin USD EUR sepet değeri 2010 3. çeyrek sonunda tekrar kriz öncesi seviyeye inmişti, ancak Merkez Bankası nın TL nin reel değerini düşürmek için aldığı önlemlerin sonucunda 2010 son çeyrek ve 2011 ilk altı ayda sepet değeri tekrar kritik eşiğin üzerine çıktı. 2010 3. çeyrekteki seviyelerin kalıcı olmasının ekonomiye ciddi zararlar verebileceği endişesiyle mümkün olmadığını, dolayısıyla önümüzdeki dönemde TL nin değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle TL nin değer kaybının 2011 ilk yarısında da süreceği beklentisi gerçekleşti. Önümüzdeki yaz döneminde turizm gelirlerinin artması ve konjektürel olarak TL nin görece değer kazandığı ayların gelmesi yukarı hareketleri sınırlasa da Türk hisse ve tahvillerine yabancı ilgisi artmadan bu derecede yüksek cari açığı fonlayacak sermaye bulmamız zor olacaktır. Hisse Senedi Piyasası: İMKB-100 Endeksi yılın ikinci çeyreğine 64434 puandan başladı ve 63269 puandan kapadı. İkinci çeyrekte endeksin yüzdesel kaybı %1.8 olarak gerçekleşti. İkinci 11
çeyrekte ABD de en önemli gelişmeler; limite dayanan borçlanma tavanının demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında bir türlü uzlaşma sağlanamaması nedeni ile arttırılamaması ve ilk çeyrekte %1.8 olarak gerçekleşen yıllık büyüme oranlarının ardından gelen ikinci çeyreğe ilişkin kötü ekonomik verilerdi. Avrupa da ise borçlu ülkelerin kredi piyasalarında yarattıkları riskler ön planda kaldı. Özellikle Yunanistan ın, rating kuruluşları tarafından temerrüde düştü değerlendirilmesi yapılmadan kurtarılması, önemli sorunlar yaratıyor. ECB ve IMF in anlaşmasının ardından, temerrüt değerlendirmesi olmadan özel sektörün Yunanistan ın kurtarma planına nasıl dahil olacağı hala tartışılır durumda. İçerde ise mali tarafta oldukça olumlu bir tablo sergilenirken, dış açık konusunda artan endişeler dikkat çekici idi. İlk çeyrekte ulaşılan yıllık bazda %11 lik büyüme rakamları, uygulanan para politikalarının etkinliğine ilişkin şüpheleri ve cari açık endişelerini arttırdı. Yılın üçüncü çeyreğinde hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek dış faktörleri; ABD de borçlanma limitinin arttırılması, Avrupa da Yunanistan ya da başka bir borçlu ülkenin rating kuruluşları tarafından temerrüt sınıflandırmasına girmeden borç ödeme sorununu en azından kısa vadede öteleyebilmesi olarak özetleyebiliriz. Üçüncü çeyrekte hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek iç gelişmeler ise; ekonomide soğuma işaretlerinin gelmesi ile cari açık ve bu açığın finansmanı ile ilgili endişelerin azalması ile açıklanacak ikinci çeyrek bilançolarının beklentileri karşılaması olacaktır. Piyasa koşullarında oluşan farklılıklara göre portföydeki yatırım araçlarının ağırlığı, bir grup artarken diğeri azaltılmak suretiyle dengelenerek fonun getiri ve risk oranı kontrol altında tutulmuştur. Dolar kuru 1,6259 TL, Euro kuru 2,3545 TL olmuştur. IMKB 100 endeksi, üçüncü çeyreği, %1.8 düşüşle, 63269 seviyesinden kapatmış ve gösterge bono bileşik faizi %9,16 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılının ikinci üç ayında fon portföyünün ortalama %29,63 ü Hazine Bonosu ve Devlet Tahvilinde, %50,91 i Ters Repoda ve 19,46 sı vadeli mevduatta değerlendirilmiştir. Cumhur GÜLENSOY Zeka BİRMAN Tankut Eren Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi 12
AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU Bu rapor AEGON Emeklilik ve Hayat A.Ş. Gelir Amaçlı Uluslararası Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.04.2011-30.06.2011 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun, fonun bir önceki dönemle karşılaştırmalı olarak hazırlanmış bağımsız denetimden geçmiş yıllık fon bilanço ve gelir tablolarının, bağımsız denetim raporunun, bilanço tarihi itibariyle fon portföy değeri ve net varlık değeri tablolarının katılımcılara sunulması amacıyla düzenlenmiştir. Fon İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Söz konusu İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu na Şirketin merkezi, acenteleri ve www.aegon.com.tr sitesinden ulaşılabilir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine raporda yer verilmiştir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine aşağıda yer verilmiştir. FON PERFORMANSINA İLİŞKİN BİLGİLER Fon-Performans Ölçütü Karşılaştırmalı Getiri Grafiği: 13
Ekonomik Program: 61. Hükümet ekonomik programını açıkladı. Buna göre, dalgalı kur uygulaması ve enflasyon hedeflemesi devam edecek; enflasyon ve faizde tek haneli seviyeler korunacak; cari açığı düşürmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir ve nükleer enerji projeleri sürecek; ihracat odaklı büyüme stratejisi esas alınacak; özel sektörün TL üzerinden borçlanması ve aramalında yerli üretim teşvik edilecek. Önümüzdeki birkaç ay içinde Orta Vadeli Mali Planı güncellemesi beklenen hükümet, revize hedeflerin görece ihtiyatlı baza oturtulacağını açıkladı. Şu ana kadarki açıklamalar, mali ve parasal sıkılaşma adımlarının yanı sıra Türkiye nin dış sermaye girişlerine bağımlılığını azaltacak yeni bir büyüme modeli beklentisinde olan uluslararası derecelendirme kurumlarını pek fazla tatmin etmedi. Bu noktada, Eylül-Ekim aylarında açıklanması beklenen OVMP ve 2012-2014 bütçesinin yatırım kararlarında kritik rol oynayacağı düşünülmektedir. Enflasyon: TÜFE Haziran da gıda fiyatlarındaki sert düzeltmeden dolayı ciddi oranda (%1.43) gerileyerek yıllık bazda %7.17 den %6.24 e indi. Enflasyondaki eksi rakamların Temmuz da da devam etmesi beklenmektedir. Bu ortamda, %7.3 olan yıl sonu enflasyon beklentimizi halen koruyoruz. Pozitif mevsimsel etkilerin yaz ayları boyunca çekirdek enflasyona da yardım edeceğini ancak öte yandan genel trendin artış yönünde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, Haziran verileri, enflasyonda son zamanlarda gözlenen artışı geçici bulan ve mevcut para politikası bileşimini en uygun politika kombinasyonu olarak gören TCMB nin genel politikası açısından destekleyici görünmektedir. Bu nedenle, TCMB enflasyondaki mevsimsel düşüşün sağladığı manevra alanıyla bir süre daha faiz artırımına gitmeyecek gibi görünüyor. Hatta, TCMB nin mümkün olduğunca uzun, örneğin yıl sonuna kadar, faiz artırımlarından kaçınma eğilimi sergileyeceği gözleniyor. TCMB nin faiz politikasındaki esnek duruşu rekor seviyede seyreden cari açık nedeniyle TL üzerinde baskı yaratırken, Banka nın söz konusu baskıyı dengelemek için piyasadan döviz alımlarını azaltmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Büyüme: Türkiye ekonomisi 1Ç de tahminlerin üzerinde ve oldukça yüksek bir hızda (%11,0) büyüdü. Özel sektörün tüketimi %11.6 oranında artarak ciddi oranda momentum kazanırken, özel sektör yatırımlarında da %38.3 lük bir patlama yaşandı. Bu rakamlara kamuda gerçekleşen %4.9 luk yatırım artışı ve %6.7 lik tüketim artışı da eklendiğinde son çeyrekte iç talep artışının %16.8 gibi rekor sayılabilecek bir orana ulaştığı gözlenir. Ancak bunun 5.5 puanlık kısmının dış ticaret dengesindeki açıkla tıraşlandığını görüyoruz. Tüm bu rakamlar ekonomideki büyümede iç talebin lokomotif olduğunu gösterirken, takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme hızının da 4Ç ye göre %1.4 oranında arttığı gözlenmektedir. Son sekiz çeyrektir takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış verinin artıyor olması, iç talep ve cari açık patlaması dikkate alındığında, ekonominin aşırı ısındığının bir kanıtıdır. Mevcut momentumla Türkiye ekonomisinde büyüme hızı 2011 de %6-6.5 bandında gerçekleşebilir. Ancak geçtiğimiz yılki %8.9 un üzerine tamamen dengesiz bir yapıda ilave %6-6.5 lık büyüme, rekor düzeye tırmanan cari açık ve finansman yapısındaki bozulma nedeniyle bünyesinde ciddi risk unsurlarını da barındırmaktadır. Sabit Getirili Piyasalar: Faizler ilk çeyreğini %9 bileşik ile bitirdikten sonra 8.15 ile 9.30 arasında dalgalı bir seyir izleyerek haziran ayını 9.10 seviyesinden kapattı. 2. Çeyreğin başlarında Merkez Bankası nın mevduat munzam karşılıklarını yükseltmeye devam etmesi faizleri yüksek seviyelerde tuttu. Ancak gerek 2011 itfa takviminin yüklü olmaması gerekse yabancıların Türk tahvillerine ilgisi faiz yükselişini sınırladı. Önümüzdeki dönem faizler açısından belirleyici olacak olan; Merkez Bankası nın faizleri ne zaman arttırmaya başlayacağı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akımının devam edip etmeyecek olmasıdır. Çünkü mevduat faizlerinin aylık %10 un üzerine çıkması yerli bankaların 9% bileşiğin altında bono taşımakta isteksiz kılıyor ancak yabancıların Türkiye ye devam eden ilgileri bileşikleri halen 9 civarında tutmaya yeterli oluyor. Döviz Piyasaları: TL nin USD EUR sepet değeri 2010 3. çeyrek sonunda tekrar kriz öncesi seviyeye inmişti, ancak Merkez Bankası nın TL nin reel değerini düşürmek için aldığı önlemlerin sonucunda 2010 son çeyrek ve 2011 ilk altı ayda sepet değeri tekrar kritik eşiğin üzerine çıktı. 14
2010 3. çeyrekteki seviyelerin kalıcı olmasının ekonomiye ciddi zararlar verebileceği endişesiyle mümkün olmadığını, dolayısıyla önümüzdeki dönemde TL nin değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle TL nin değer kaybının 2011 ilk yarısında da süreceği beklentisi gerçekleşti. Önümüzdeki yaz döneminde turizm gelirlerinin artması ve konjektürel olarak TL nin görece değer kazandığı ayların gelmesi yukarı hareketleri sınırlasa da Türk hisse ve tahvillerine yabancı ilgisi artmadan bu derecede yüksek cari açığı fonlayacak sermaye bulmamız zor olacaktır. Hisse Senedi Piyasası: İMKB-100 Endeksi yılın ikinci çeyreğine 64434 puandan başladı ve 63269 puandan kapadı. İkinci çeyrekte endeksin yüzdesel kaybı %1,8 olarak gerçekleşti. İkinci çeyrekte ABD de en önemli gelişmeler; limite dayanan borçlanma tavanının demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında bir türlü uzlaşma sağlanamaması nedeni ile arttırılamaması ve ilk çeyrekte %1,8 olarak gerçekleşen yıllık büyüme oranlarının ardından gelen ikinci çeyreğe ilişkin kötü ekonomik verilerdi. Avrupa da ise borçlu ülkelerin kredi piyasalarında yarattıkları riskler ön planda kaldı. Özellikle Yunanistan ın, rating kuruluşları tarafından temerrüde düştü değerlendirilmesi yapılmadan kurtarılması, önemli sorunlar yaratıyor. ECB ve IMF in anlaşmasının ardından, temerrüt değerlendirmesi olmadan özel sektörün Yunanistan ın kurtarma planına nasıl dahil olacağı hala tartışılır durumda. İçerde ise mali tarafta oldukça olumlu bir tablo sergilenirken, dış açık konusunda artan endişeler dikkat çekici idi. İlk çeyrekte ulaşılan yıllık bazda %11 lik büyüme rakamları, uygulanan para politikalarının etkinliğine ilişkin şüpheleri ve cari açık endişelerini arttırdı. Yılın üçüncü çeyreğinde hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek dış faktörleri; ABD de borçlanma limitinin arttırılması, Avrupa da Yunanistan ya da başka bir borçlu ülkenin rating kuruluşları tarafından temerrüt sınıflandırmasına girmeden borç ödeme sorununu en azından kısa vadede öteleyebilmesi olarak özetleyebiliriz. Üçüncü çeyrekte hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek iç gelişmeler ise; ekonomide soğuma işaretlerinin gelmesi ile cari açık ve bu açığın finansmanı ile ilgili endişelerin azalması ile açıklanacak ikinci çeyrek bilançolarının beklentileri karşılaması olacaktır. Piyasa koşullarında oluşan farklılıklara göre portföydeki yatırım araçlarının ağırlığı, bir grup artarken diğeri azaltılmak suretiyle dengelenerek fonun getiri ve risk oranı kontrol altında tutulmuştur. Dolar kuru 1,6259 TL, Euro kuru 2,3545 TL olmuştur. IMKB 100 endeksi, üçüncü çeyreği, %1,8 düşüşle, 63269 seviyesinden kapatmış ve gösterge bono bileşik faizi %9,16 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılının ikinci üç ayında fon porföyünün ortalama %89,49 u Yabancı Borçlanma Senetlerinde, %10,51 i Ters Repoda değerlendirilmiştir. Cumhur GÜLENSOY Zeka BİRMAN Tankut Eren Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi 15
AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU İKİNCİ 3 AYLIK FAALİYET RAPORU Bu rapor AEGON Emeklilik ve Hayat A.Ş. Esnek Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.04.2011-30.06.2011 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporunun, fonun bir önceki dönemle karşılaştırmalı olarak hazırlanmış bağımsız denetimden geçmiş yıllık fon bilanço ve gelir tablolarının, bağımsız denetim raporunun, bilanço tarihi itibariyle fon portföy değeri ve net varlık değeri tablolarının katılımcılara sunulması amacıyla düzenlenmiştir. Fon İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu nda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Söz konusu İçtüzük, İzahname ve Tanıtım Formu na Şirketin merkezi, acenteleri ve www.aegon.com.tr sitesinden ulaşılabilir. Fon un Performans Ölçütü ile karşılaştırmalı olarak verilen getiri grafiğine raporda yer verilmiştir. Ekonomik Program: 61. Hükümet ekonomik programını açıkladı. Buna göre, dalgalı kur uygulaması ve enflasyon hedeflemesi devam edecek; enflasyon ve faizde tek haneli seviyeler korunacak; cari açığı düşürmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir ve nükleer enerji projeleri sürecek; ihracat odaklı büyüme stratejisi esas alınacak; özel sektörün TL üzerinden borçlanması ve aramalında yerli üretim teşvik edilecek. Önümüzdeki birkaç ay içinde Orta Vadeli Mali Planı güncellemesi beklenen hükümet, revize hedeflerin görece ihtiyatlı baza oturtulacağını açıkladı. Şu ana kadarki açıklamalar, mali ve parasal sıkılaşma adımlarının yanı sıra Türkiye nin dış sermaye girişlerine bağımlılığını azaltacak yeni bir büyüme modeli beklentisinde olan uluslararası derecelendirme kurumlarını pek fazla tatmin etmedi. Bu noktada, Eylül-Ekim aylarında açıklanması beklenen OVMP ve 2012-2014 bütçesinin yatırım kararlarında kritik rol oynayacağı düşünülmektedir. Enflasyon: TÜFE Haziran da gıda fiyatlarındaki sert düzeltmeden dolayı ciddi oranda (%1.43) gerileyerek yıllık bazda %7.17 den %6.24 e indi. Enflasyondaki eksi rakamların Temmuz da da devam etmesi beklenmektedir. Bu ortamda, %7.3 olan yıl sonu enflasyon beklentimizi halen koruyoruz. Pozitif mevsimsel etkilerin yaz ayları boyunca çekirdek enflasyona da yardım edeceğini ancak öte yandan genel trendin artış yönünde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, Haziran verileri, enflasyonda son zamanlarda gözlenen artışı geçici bulan ve mevcut para politikası bileşimini en uygun politika kombinasyonu olarak gören TCMB nin genel politikası açısından destekleyici görünmektedir. Bu nedenle, TCMB enflasyondaki mevsimsel düşüşün sağladığı manevra alanıyla bir süre daha faiz artırımına gitmeyecek gibi görünüyor. Hatta, TCMB nin mümkün olduğunca uzun, örneğin yıl sonuna kadar, faiz artırımlarından kaçınma eğilimi sergileyeceği gözleniyor. TCMB nin faiz politikasındaki esnek duruşu rekor seviyede seyreden cari açık nedeniyle TL üzerinde baskı yaratırken, Banka nın söz konusu baskıyı dengelemek için piyasadan döviz alımlarını azaltmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Büyüme: Türkiye ekonomisi 1Ç de tahminlerin üzerinde ve oldukça yüksek bir hızda (%11.0) büyüdü. Özel sektörün tüketimi %11,6 oranında artarak ciddi oranda momentum kazanırken, özel sektör yatırımlarında da %38.3 lük bir patlama yaşandı. Bu rakamlara kamuda gerçekleşen %4.9 luk yatırım artışı ve %6.7 lik tüketim artışı da eklendiğinde son çeyrekte iç talep artışının %16.8 gibi rekor sayılabilecek bir orana ulaştığı gözlenir. Ancak bunun 5.5 puanlık kısmının dış ticaret dengesindeki açıkla tıraşlandığını görüyoruz. Tüm bu rakamlar ekonomideki büyümede iç talebin lokomotif olduğunu gösterirken, takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış büyüme hızının da 4Ç ye göre %1,4 oranında arttığı gözlenmektedir. Son sekiz çeyrektir takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış verinin artıyor olması, iç talep ve cari açık patlaması dikkate alındığında, ekonominin aşırı ısındığının bir kanıtıdır. Mevcut momentumla Türkiye 16
ekonomisinde büyüme hızı 2011 de %6-6.5 bandında gerçekleşebilir. Ancak geçtiğimiz yılki %8.9 un üzerine tamamen dengesiz bir yapıda ilave %6-6.5 lık büyüme, rekor düzeye tırmanan cari açık ve finansman yapısındaki bozulma nedeniyle bünyesinde ciddi risk unsurlarını da barındırmaktadır. Sabit Getirili Piyasalar: Faizler ilk çeyreğini %9 bileşik ile bitirdikten sonra 8.15 ile 9.30 arasında dalgalı bir seyir izleyerek haziran ayını 9.10 seviyesinden kapattı. 2. Çeyreğin başlarında Merkez Bankası nın mevduat munzam karşılıklarını yükseltmeye devam etmesi faizleri yüksek seviyelerde tuttu. Ancak gerek 2011 itfa takviminin yüklü olmaması gerekse yabancıların Türk tahvillerine ilgisi faiz yükselişini sınırladı. Önümüzdeki dönem faizler açısından belirleyici olacak olan; Merkez Bankası nın faizleri ne zaman arttırmaya başlayacağı ve gelişmekte olan ülkelere sermaye akımının devam edip etmeyecek olmasıdır. Çünkü mevduat faizlerinin aylık %10 un üzerine çıkması yerli bankaların 9% bileşiğin altında bono taşımakta isteksiz kılıyor ancak yabancıların Türkiye ye devam eden ilgileri bileşikleri halen 9 civarında tutmaya yeterli oluyor. Döviz Piyasaları: TL nin USD EUR sepet değeri 2010 3. çeyrek sonunda tekrar kriz öncesi seviyeye inmişti, ancak Merkez Bankası nın TL nin reel değerini düşürmek için aldığı önlemlerin sonucunda 2010 son çeyrek ve 2011 ilk altı ayda sepet değeri tekrar kritik eşiğin üzerine çıktı. 2010 3. çeyrekteki seviyelerin kalıcı olmasının ekonomiye ciddi zararlar verebileceği endişesiyle mümkün olmadığını, dolayısıyla önümüzdeki dönemde TL nin değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu, bu nedenle TL nin değer kaybının 2011 ilk yarısında da süreceği beklentisi gerçekleşti. Önümüzdeki yaz döneminde turizm gelirlerinin artması ve konjektürel olarak TL nin görece değer kazandığı ayların gelmesi yukarı hareketleri sınırlasa da Türk hisse ve tahvillerine yabancı ilgisi artmadan bu derecede yüksek cari açığı fonlayacak sermaye bulmamız zor olacaktır. Hisse Senedi Piyasası: İMKB-100 Endeksi yılın ikinci çeyreğine 64434 puandan başladı ve 63269 puandan kapadı. İkinci çeyrekte endeksin yüzdesel kaybı %1,8 olarak gerçekleşti. İkinci çeyrekte ABD de en önemli gelişmeler; limite dayanan borçlanma tavanının demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında bir türlü uzlaşma sağlanamaması nedeni ile arttırılamaması ve ilk çeyrekte %1.8 olarak gerçekleşen yıllık büyüme oranlarının ardından gelen ikinci çeyreğe ilişkin kötü ekonomik verilerdi. Avrupa da ise borçlu ülkelerin kredi piyasalarında yarattıkları riskler ön planda kaldı. Özellikle Yunanistan ın, rating kuruluşları tarafından temerrüde düştü değerlendirilmesi yapılmadan kurtarılması, önemli sorunlar yaratıyor. ECB ve IMF in anlaşmasının ardından, temerrüt değerlendirmesi olmadan özel sektörün Yunanistan ın kurtarma planına nasıl dahil olacağı hala tartışılır durumda. İçerde ise mali tarafta oldukça olumlu bir tablo sergilenirken, dış açık konusunda artan endişeler dikkat çekici idi. İlk çeyrekte ulaşılan yıllık bazda %11 lik büyüme rakamları, uygulanan para politikalarının etkinliğine ilişkin şüpheleri ve cari açık endişelerini arttırdı. Yılın üçüncü çeyreğinde hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek dış faktörleri; ABD de borçlanma limitinin arttırılması, Avrupa da Yunanistan ya da başka bir borçlu ülkenin rating kuruluşları tarafından temerrüt sınıflandırmasına girmeden borç ödeme sorununu en azından kısa vadede öteleyebilmesi olarak özetleyebiliriz. Üçüncü çeyrekte hisse senedi piyasalarının olumlu seyrini destekleyecek iç gelişmeler ise; ekonomide soğuma işaretlerinin gelmesi ile cari açık ve bu açığın finansmanı ile ilgili endişelerin azalması ile açıklanacak ikinci çeyrek bilançolarının beklentileri karşılaması olacaktır. 30.06.2011 tarihinde, Dolar kuru 1,6259 TL, Euro kuru 2,3545 TL olmuştur. IMKB 100 endeksi, üçüncü çeyreği, %1,8 düşüşle, 63269 seviyesinden kapatmış ve gösterge bono bileşik faizi %9,16 olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılının ikinci üç ayında fon porföyünün ortalama %16,97 si hisse senedinde %83,03 ü Ters Repo da değerlendirilmiştir. Cumhur GÜLENSOY Zeka BİRMAN Tankut Eren Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi Fon Kurulu Üyesi 17