Serpil, yumuk yumuk elleriyle bu ağaçları, çiçekleri sular, yapraklarını okşar, onlarla konuşa söyleşe diplerindeki toprağı kabartır, gübre koyardı.



Benzer belgeler
Kuğu Gecesi. Ferda İzbudak Akıncı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

Dünya Onlarla Daha Renkli

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

TÜRKÇE. NOT: soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır?

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

OKULA GETİRECEKLERİMİZ OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Brassica(Süs lahanası) Yapraklar gösterişli ve dekoratiftir. Süs lahanası,tohumla üretilir. Tohumlar,Temmuz-Ağustos aylarında ekilir.

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Bilim Etkinlikleri

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU PAPATYALAR SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

NİSAN AYI VELİ BÜLTENİ

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

MEVSİM İLKBAHAR SAĞLIKLI YAŞAM. İlkbahar mevsiminin özelliklerini öğreniyoruz.

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI TEMEL EĞİTİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI PAMUK ŞEKERİM I (Kavram Eğitimi Kitabı)

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

EYLÜL AYI BÜLTENİMİZ

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

İLK OK UMA KİT APLARI

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

Mavi Pupa Montessori Anaokulu nun Sevgili Anne ve Babaları,

Bay Çiklet in Bahçesi

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Kuşların Gizemli Yolculuğu -Göç!

AYLIK BÜLTEN NİSAN 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

NİŞANTAŞI AKADEMİ MART AYI AYLIK BÜLTENİ YILDIZLAR SINIFI

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

MAYIS AYI EĞİTİM PLANI

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

01-05 MAYIS OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR OKULA GETİRECEKLERİMİZ. PAZARTESİ Emek ve Dayanışma Günü dolayısı ile okulumuz 1 gün tatil edilmiştir.

27 ŞUBAT 03 MART OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

Bioredworm- S(Solid)-Katı ve Bioredworm-L(Liquid)-Sıvı Uygulama tablosu Bitki Türü Gübre Türü Uygulama dönemi Dozlar / saf gübre olarak /

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

Solem Organik / Ürün Kullanımı

OKUMA-YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

UĞUR BÖCEKLERI SINIFI MART AYI AYLIK BÜLTENİ

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

Sayfa 1 İBRELİLER (BOY CM.)

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

EĞİTİM VE ÖĞRETİM DÖNEMİ DENİZYILDIZI GRUBU MART AYI BÜLTENİ

DENİZYILDIZI GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ 2015

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

Bu etkinler resim yapma, boyama, hamurla oynama, sınıf içinde veya oyun salonlarında düzenlenen oyun alanlarında oyun oynama gibi öğretmen gözetimi

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

UFUK GÜRBÜZDAL TURK 102-3

Herkese Bangkok tan merhabalar,

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

SÖZCÜĞÜN ANLAMINI DEĞİŞTİREN EKLER TESTİ

Küçüklerin Büyük Soruları-2

YUNUS GRUBU MART AYI BÜLTENİ

Itria vadisindeki yuvarlak loca:

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

MART AYINDA ÖĞRENDİĞİM DİL GELİŞİM ÇALIŞMALARI

Gezdikçe Gördükçe İzlen Şen Toker

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Transkript:

Akasyanın Gözyaşları Kentin birinde çok mutsuz bir kadın yaşıyordu. Günlerden bir gün kocasıyla birlikte, oturdukları evden taşınmaları gerekti. Komşularıyla görüşmeyi sevmediklerinden, kimse onlar hakkında fazla bir şey bilmiyordu. Epeyce bir zaman ev aradıktan sonra, bir apartmanın giriş katında bir daire buldular. Bu evi ötekilerden farklı kılan bir güzelliği vardı. Evin tüm pencereleri apartmanın arkasındaki genişçe bahçeye bakıyordu. Öteki bahçelere benzemeyen bir bahçeydi. Kentte kolay bulunamayacak büyüklükteydi. İçinde türlü türlü ağaçlar vardı. Tarhlar, adına ancak kitaplarda rastlayabileceğiniz ender bulunan çiçeklerle doluydu. Çok emek verildiği belliydi. Bu ağaçları, bu çiçekleri yetiştirmek kolay iş değildi. Pencereleri bahçeye açılan bu evde, onlar taşınmadan önce Serpil adında, azıcık tombul bir kadınla kocası yaşıyordu. 7

Serpil, yumuk yumuk elleriyle bu ağaçları, çiçekleri sular, yapraklarını okşar, onlarla konuşa söyleşe diplerindeki toprağı kabartır, gübre koyardı. Elinde çantası, çiçekçileri, pazarları gezer, en renkli, en güzel çiçekleri alır, hemen bahçeye ekerdi. Gittiği hiçbir gezmeden çiçeksiz dönmezdi. Aaa! Bu ne çiçeği böyle? Hiç görmemiştim daha önce. Bana bir dal verir misin bundan? der, tatlı diline karşı çıkamayan çiçek sahibi, istemeden de olsa, bir dal kırıp Serpil e verirdi. Bahçe böylece renklenip güzelleşmişti. Bahar aylarında, açık pencerelerden bahçeye Serpil in söylediği şarkılar yayılırdı. Pencere kıyılarındaki saksılarında kırmızı, beyaz, pembe, ebruli sardunyalar açardı. Bahçenin köşelerindeki zambakların iri yeşil yaprakları arasında sarı tozlu beyaz zambaklar parıldardı. Ocağında sabah akşam çay kaynar, iki tatlı kaşığı sakızlı kahve, kahve cezvesi içinde, pişirilmeye hazır beklerdi. Ola ki, derdi Serpil, ola ki kapıyı bir tıklatan olur, hemen sürerim cezveyi ocağa. Bekletmem konuğumu... Gerçekten de dediği gibi olurdu kadının. Çayın kokusunu duyan, pazardan dolu bir pazar arabasıyla gelip de merdivenleri hemen çıkmayı göze alamayan komşuları dalıverirlerdi Serpil in evine. Gönül ne çay ister ne kahvehane, gönül söyleşmek ister, kahve bahane, derdi içinden. Komşularıyla iki çift laf etmeden gün geçirmeyi sevmediğinden, bir araya gelmeye bahane kahvesini, çayını hep hazır bulundururdu. 8

9

Bahar geldi mi kentin bu yakası çok güzel olurdu. İki köşesinde iki palmiyenin ağır ağır boy atmakta olduğu, bir incirinse beyaz kabuklu dallarıyla bahçe duvarlardan dışarılara yayıldığı bahçenin en görkemli ağacı bir akasya idi. Toprak, akasya için çok uygundu. Beton yapıların, asfalt yolların, araba park yerlerinin neredeyse hiç yeşil alan bırakmadığı kentte çocukların toprakla tanıştığı, dahası oynayabildiği bir yerdi bu bahçe. Serpil de hiç çocuğu olmamış, ama çocuk delisi bir kadındı. Komşu çocuklarını pek hoş tutar, oyunlarını camın ardından gülümseyen bir yüzle izlerdi. Serpil, çocuklara, yedikleri meyvelerin çekirdeklerini çöpe atmak yerine toprağa gömmeyi öğretmişti. Böylece bahar geldi mi bahçenin her yerinden minik fidanlar boy gösterirdi. Bunların kimisi yeşerir, kimisi ezilir, kimisi de kururdu. Ama aralarından bazıları da yemyeşil uzatırdı başlarını yukarı. Palazlanır fidan olurlardı. Serpil, çocukların minik parmaklarıyla toprağı eşeleyip kiraz, erik ya da şeftali çekirdeklerini gömmelerini izlemeye bayılırdı. Hemen ardından koşa koşa gelip topraklı elleriyle kapısını çalacaklarını, su isteyeceklerini bilirdi. Onlara, tohumu ektikten hemen sonra, toprağa biraz can suyu vermek gerektiğini de Serpil öğretmişti çünkü. Akasya da havasını, suyunu sevdiği, çocuk sesleriyle dolu bu bahçede alabildiğine büyümüştü. Dalları hem 10

gökyüzüne uzanıyordu, hem yan bahçelere. Apartmanda yaşayanlar, sıcak yaz günlerinde, akasyanın gölgesine masalar atıp serinlerdi. Eski apartmanların arka bahçelerinden birindeydi akasya. Kentte artık pek rastlanmayan büyüklükteki bu bahçenin süsüydü. Mayıs geldiğinde, az ötesindeki incirin, top çamın ve dikenli sapların ucunda iri meyveler gibi açan renk renk güllerin arasında, pembe beyaz salkımlarıyla dev bir çiçek buketine dönüşürdü. Mutsuz kadınla kocası bu güzel bahçeye bakan eve taşınmadan önce, beş katlı apartmanın oturanları, bahçeye inmeyi pek severdi. Çünkü Serpil onları sevgiyle karşılardı. Onlara çay kahve yanında, evinden hiç eksik olmayan kek, börek, kurabiye gibi yiyecekler sunardı. Yanına sevgisini de katarak... İşi çoksa ya da ikram edecek bir şeyi yoksa, hele de yaz sıcağı ortalığı kasıp kavuruyorsa, bir tepsiye dizdiği şıkır şıkır 11

bardaklara doldurduğu buz gibi suları ikram ederdi gelenlere. Aşağıya, bahçeye inenler de çoğu kez eli boş gelmezdi. Yaptıkları kurabiyeleri, börekleri getirirlerdi büyük kaplarda. Hep birlikte yiyip içerek söyleşirlerdi. Bahar gelip de akasya, yapraklarının yeşilini örten, bastıran binlerce salkım çiçekle bezendiğinde, Serpil tombul elini şakağına dayar, ona bakarak zamanı unuturdu. Bahçeye uzanmış alçacık balkona dökülen solmuş çiçekleri süpürürken, Yine iş çıkardın Serpil e. İşim az sanki. Ben topluyorum, sen kendi halını seriyorsun balkona. Seni seni! diyerek, hem sever hem tatlı tatlı paylardı ağacı. Duyan da küçük, yaramaz bir çocukla konuştuğunu sanırdı. Ama o zaten bütün çiçekleriyle konuşurdu. Hem konuşur hem yapraklarını okşardı. Onlar da sevgiden midir bilinmez, saksılara sığmazdı. Kumrular ve serçeler gelirdi bahçeye sabah erkenden. O dal senin bu yaprak benim gezinirlerdi. Rüzgârlı gecelerde, akasyanın yaprakları hışırtılı bir şarkı söylemeye başlardı. Bu şarkıyı dinleyerek uyuyan çocuklar, güzel düşler görürlerdi. Böyle kocaman bir ağacı, kentin en işlek caddelerinin birinin hemen arkasındaki bir apartmanın bahçesinde bulmak şaşırtıcıydı aslında. Öndeki apartmanda yaşayanlar da arka balkonlarına çıkarak bu güzel ve yüksek ağacı mutlulukla seyrederlerdi. Günlerden bir gün elleri tombul, yüzü güleç Serpil ve çalışkan kocası o evden taşınıp gittiler. Kadıncağız, 12

hem komşularından hem de bahçeden pek zor ayrıldı. Gözyaşları içinde topladı eşyalarını. Giderken saksı çiçeklerinin bazılarını çok sevdiği komşularına bıraktı. Yeni evinde bir bahçe yoktu. Balkonuna da sığmazdı bunlar. Komşuları, Serpil den bir armağan olan bu bahçeye, ağaçlara ve çiçeklere çok iyi bakacaklarına söz verdiler. Serpil, bütün ağaçlarla, ama özellikle sırma saçlım dediği akasyayla uzun uzun vedalaştı. Limon, kameriyeye dolanan sarmaşık, palmiye ve incir... Bahçeyi süsleyen birbirinden güzel bu ağaçlar, Serpil in gittiğini anlamışlar mıydı acaba? Pencereleri arka bahçeye açılan ev pek fazla boş kalmadı. Bir akşamüzeri, hava kararmaya yüz tutmuşken, apartmanın önüne eşya dolu bir kamyon yanaştı. Evin yeni sahipleri gelmişti. Eve yeni taşınanlar, işte o mutsuz kadınla ondan da mutsuz, huysuz kocasıydı. Kadının mutsuzluğundan mı adam giderek huysuzlaşmıştı, adamın huysuzluğu mu kadını bu denli mutsuz yapmıştı, orası başka bir öyküye konu olur herhalde. Asık suratlı adam, sabahları evden işe giderken, kimseye günaydın bile demezdi. Geceleri eve geç saatlerde gelir, kapıları çarpar, homurdanır, bağırıp çağırır, insanları huzursuz ederdi. İkisinin de bir an olsun güldüğünü kimseler görmemişti. Sabahları sapsarı bir yüzle kalkan kadın, evde bir gölge gibi dolaşırdı. 13