VİKTOR GRİGOROVİÇ İN İSTANBUL VE BALKAN YARIMADASINI KAPSAYAN GEZİSİ



Benzer belgeler
Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

Vizesiz gidilebilecek 10 popüler ülke

YUNAN ADALARI GEZİSİ-2 BANDIRMA KALKIŞLI MİDİLLİ ADASI TURU

KARİKATÜRİST VE RESSAMLAR, ARTIK AYA NİKOLA KİLİSESİNDE

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

1) SÜMELA MANASTIRI 2) AYASOFYA MÜZESĠ

Patrikhane nin Aynoros unda Büyük Yolsuzluk

GÜNÜMÜZ BALKAN ORTODOKS KİLİSELERİNE GENEL BİR BAKIŞ

MİMARİ RESTORASYON PROGRAMI EĞİTİM GEZİSİ

YÜRÜYÜŞ VE TEKNE TURLARI

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

SERDA BÜYÜKKOYUNCU İLE NORMANDİYA & BRETONYA

İtalya nın Üç Büyüğü: Roma, Floransa, Venedik.

RUHUN GIDASI SEYAHATLER

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

NORMANDİYA & BRETONYA

Fransa ile İspanya sınırı boyunca uzanan Pirene Sıra dağlarının, Fransa sınırları içerisindeki kasabalarında doğa ve tarih ile iç içe bir gezi

demir ve bronz çağlarının kalıntılarına ulaşılmış, medeniyetlerin doğup yıkıldığı Mezopotamya toprakları üzerindeki Ürdün de, özellikle Roma ve

Antik dönemin en önemli kültür şehirlerinden biri Atina ve küçücük evden çıkarak koca bir tarih yazılmasına vesile olan Selanik...

Kisleçukuru Manastırı: Antalya da Bilinmeyen Bir Bizans Manastırı. Dr. Ayça Tiryaki 24 Mart Dr. Ayça Tiryaki

Efsanevi Tren Yolculuğu Trans Sibirya 4

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

HALFETİ Yİ GEZDİĞİNİZDE SAŞIRACAKSINIZ! Şaşırarak gezdim Halfeti yi. Abdullah Öcalan ın doğduğu yer olan Halfeti ye, Acaba güvenli mi?

UKRAYNA DA KİLİSE SAVAŞLARI

***Paskalya Bayramında Balkanlara***

30 AĞUSTOS, BÜYÜK BALKAN GEZİSİ

Aktiviteler. Aşağıda Alan Turizm ile yapmış olduğumuz ortak aktiviteler bulunmaktadır.lütfen her konuda bizden bilgi almakta

PULLMANTUR MONARCH İLE BALTIK BAŞKENTLERİ BERLİN

ROMANYA - UKRAYNA MOLDOVA - BULGARİSTAN


SAFFET EMRE TONGUÇ İLE NORMANDİYA SAHİLLERİ Ekim 2017

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

2) Osmanlı Eyaletinden Üçüncü Bulgar Çarlığına, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1996

BODRUM ŞUBAT AYINDA 6 ÜLKEDE TANITILDI

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Sibirya nın Mavi Gözü Baykal

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

Selanik(1Gece)-Atina(2 Gece)-Kalambaka/Meteora-Kavala(1Gece)

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?

Kapadokya Turu 2015 Tur Genel Tanımı Neler Yapılır?

Medieval Era Evolves Today

2. Gün 30/10/2016 Tebriz Sabah kahvaltımızın ardından tam günlük turumuza başlıyoruz ve 1958 tarihinde kurulmuş ve üç büyük salon, bahçe, ofis

YUNANİSTAN MAKEDONYA KOSOVA VE BULGARİSTAN GEZİSİ PROGRAMI 30 NİSAN - 08 MAYIS 2014

TRAVEL DREAMS SOFYA. Saim Akçıl Eşliğinde Bir İlk SOFYA. Carmen Balesi ni İzliyoruz. Saim Akçıl Eşliğinde SOFYA

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

VEFEYÂT. Doç. Dr. Musa Süreyya Şahin

15 günlük kısa dönem Avrupa gönüllü hizmeti projemi bitirdikten sonra Türkiye ye döndüm ve sizinle oradaki anılarımı bir raporda paylaşmak istedim.

Tur Programı. Ortaçağ'a doğru bir zaman yolculuğu

1.Gün İstanbul- Belgrad

AYVALIK SANAT DERNEĞİ

TÜRKİYE DE MÜZECİLİK VE MÜZECİLİK TARİHİ

GÜNLÜK (GÜNCE)

SEL FELAKETİNE YÖNELİK ACİL YARDIM PROJESİ-AFGANİSTAN

Yeni Yerler keşfetmek lazım

M/S Dnieper Princess ile. Dinyeper Nehir Turu

FERMAN HALKOYUNLARI DERNEĞİ

BULGAR ORTODOKS KĠLĠSESĠNE BAĞLI ÖNEMLĠ MANASTIRLAR

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK

Gezi, 4 gece konaklama 5 gündüz şeklinde olacak. Gidiş: Havayolu ile İstanbul - Bosna, Dönüş; Üsküp - İstanbul olacak. 5 Ülke 12 vilayet gezilecek.

PATRİKHANE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ VE ANKARA METROPOLİTLİĞİ KURDU

PROF. DR. İLKER ÖZDEMİR YRD. DOÇ. DR. OSMAN AYTEKİN

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Masallar Kenti Mardin i Nükhet Everi ile Geziyoruz!

Menümüzü incelediniz mi?

Sayın Bülent SOYLAN Yeminli Mali Müşavir (E. Hesap Uzmanı)

Bir Destinasyon Olarak Edirne ve Durum (Swot) Analizi

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

Bulgar Ortodoks Cemaati nin ve Kilisesi nin kimliğini bulması,istanbul da gerçekleşmiştir.

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ

KIRGIZİSTAN DAKİ YABANCI DESTEKLİ ÜNİVERSİTELER VE DİĞER EĞİTİM KURUMLARI

UKBA. e Bülten TACİKİSTAN DAN TÜRKİYE YE UKBA DERNEĞİ AMERİKA DA SOHBET MECLİSLERİ KURDU KARDEŞLERİMİZLE PİKNİKTEYİZ

Muhteşem Pullu

VLADİMİR PUTİN İN YUNANİSTAN VE AYNOROZ GEZİSİ

2. İstanbul Boğazı 31 kilometre uzunluğundadır. 3. İstanbul Boğazı Asya ve Avrupa yı birbirinden ayırır. 4. İstanbul Boğazını turistler çok severler.

Ondalık ve Oruç Adakları

ALBEY DEN GELEN BYZANTION ANTİK KENTİ SUYOLU BYZANTION ANTİK KENTİNDEN. DERLEME MEHMET BİLDİRİCİ Park Apartmanı Şişli İstanbul

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

Yunanistan İflas Etti Ama Rum Patrikhanesi Devletleşme Yolunda

Efsanevi Tren Yolculuğu Trans Sibirya 3

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

Transkript:

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 46, 2 (2006) 153-161 VİKTOR GRİGOROVİÇ İN İSTANBUL VE BALKAN YARIMADASINI KAPSAYAN GEZİSİ Melahat Pars * Özet 1844-1845 yılları arasında Viktor Grigoroviç in Osmanlı İmparatorluğu nun Balkan Yarımadasına yaptığı yolculuklar ve bu esnada yaptığı araştırmalarını topladığı Avrupa Türkiye sine Yapılan Yolculuğa İlişkin Notlar isimli kitabının incelenmesi sonucu ünlü Rus bilim adamının Bulgar kilise kütüphanelerinde bulduğu eski el yazmalarıyla ilgili yorumları ve araştırmaları dikkate değerdir. Özellikle Yunan Kilisesinin Bulgar Halkı üzerinde baskı kurma yöntemlerine eleştirel bir bakış açısı getirirken Bulgar Halkına yapılan bu haksızlığın düzeltilmesi yönündeki görüşleri ve çabaları onun Slavlık bilinci konusunda ne denli hassas davrandığını ortaya koyar.eserde Rus gezgini V. Grigoroviç in Balkan Yarımadası nı seyahati esnasında oradaki Türklerle ilgili olumlu bakış açısı da ayrıca dikkate değerdir.gezdiği birçok şehirde Osmanlı görevlileri tarafından son derece olumlu karşılanması ve gereken yardımların esirgenmeden tarafına verilmesi Rus gezginciyi son derece duygulandırır. Anahtar sözcükler: Osmanlı, Türk, Bulgar, Rus gezgin, Bulgar Kilisesi, Eski Elyazmaları Sofya,Slavlık. Abstract Viktor Grigorovich s Travel Covering Istanbul and Balkan Peninsula Travels of Victor Grigorovich between the years 1844 and 1845 to Balkan Peninsula belonging to Ottoman Empire and his comments and research concerning the old paleographs he had found in Bulgarian churches collected in his book Notes About the Travel in European Turkey are notable. While taking a critical point of view on the efforts of Greek Church on Bulgarian people in particular, his * Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bulgar Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı.

154 Melahat Pars opinions and efforts for the correction of the injustice done to Bulgarians shows how keen he was about the awareness of being a Slav. Furthermore, the positive opinion of the Russian traveler V. Grigorovich about Turks he met during his travels in Balkan Peninsula is also notable. Extremely positive attitude of the Otoman officials in the towns he had traveled, and giving of the aid he needed then without limitation had touched the Russian traveler much. Key words: Otoman, Turkish, Bulgarian, Russian traveler, Bulgarian Church, Old Paleographs, Sofia, bein a Slav. Osmanlı hakimiyeti döneminde Osmanlı topraklarını gezen ve anılarını kaleme alan dünya gezginleri arasında Rus gezginlerinin de anıları dikkate değerdir. Viktor İvanoviç Grigoroviç de Rus gezginleri arasında Osmanlı topraklarını gezip anılarını kitap haline getiren önemli isimlerden biridir 1815-1876 yılları arasında yaşayan Grigoroviç Rusya daki Slav Filolojisinin kurucularından biridir. Moskova ve Kazan üniversitelerinde uzun yıllar profesörlük yapmış Rus dilbilimcisi ve Slavist tir. Üniversitedeki öğretim üyeliği dışında bir diğer önemli yönü yukarıda da belirtildiği gibi 1844-1845 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu nun Balkan Yarımadasına yaptığı yolculuklar ve bu yolculuklarıyla ilgili yazdığı Avrupa Türkiye sine Yapılan Yolculuğa İlişkin Notlar ( Oчepк путeшeствия пo Eврoпейской Tурции ) eseridir. Rus gezgin bu yolculuklarında özellikle Bulgar halkının kültürel geçmişini tüm ayrıntılarıyla araştırmaya ve incelemeye özen gösterir. İstanbul ve diğer tarihi merkezlerde Eski Bulgar kültürünün gelişim sürecini inceler çünkü Grigoroviç Bulgar halkına dolayısıyla Bulgar kültürüne yakından ilgi duyan bir bilim adamıdır.(raykov, 1983: 305). Balkan topraklarına yapacağı yolculuktan önce hazırladığı plana göre öncelikle Bulgarların kökeniyle ilgili bilgilere ulaşır ve manastır ile kiliselerde var olan eski Slav el yazmaları hakkında bilgi toplar. Ayrıca kendisinden önce bu toprakları gezen M.O. Bodyanskiy ve İ.İ. Sreznevskiy gibi Rus gezginlerin yazdıklarını da inceler. Rus gezginlerin eserlerini okuduktan sonra yolculuk planını değiştirir. Önceki planına göre Balkan Yarımadası ndan önce Prag, Zagreb, Trieste ve Venedik i ziyaret etmeyi düşünür, ancak yolculuğunun hareket noktası olarak İstanbul u seçer ve 15 ay sürecek araştırmalarına da buradan başlar. Yolculuğun uzun ve zor bir süreç olmasına rağmen Grigoroviç güçlü araştırma isteği sayesinde kendine belirlediği hedefe en sonunda ulaşmayı başarır. Hareket noktası olarak belirlediği İstanbul a 22 Ağustos 1844 yılında varır. 16 gün kaldığı İmparatorluk başkentinde Patrikhane kütüphanesi matbaasıyla ilgili şu bilgileri not eder: Odesa yı 20 Ağustos 1844 yılında terk ettikten sonra 22 Ağustos ta gemiyle Konstantinopol e vardım... Seçkin başkentte zamanımı, yapacağım yolculuğa hazırlanarak geçirdim... 16 gün

Victor Grigoroviç in İstanbul ve Balkan Yarımadasını Kapsayan Gezisi 155 içinde çarlar şehrinin birçok yerini gördüm... (Raykov, 1983:415) İstanbul Patrikhanesinin matbaasında kilise Slavca sı ve Bulgarca kitapların basılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirirken, matbaada 19. yüzyıl Bulgar Uyanış tarihinin önemli kişiliklerinden Yoan Dmitrieviç 1, İlarion Makariopolski 2 ve Gavril Krısteviç 3 tarafından çevrilen kitapları görür. 8 Eylül 1844 yılında İstanbul u terk ederek Selanik e gider. Selanik ten bir an önce Aynaroz manastırlarına ulaşabilmesi için Osmanlı yetkilileri tarafından çıkartılan engellerin aşılmasında Metropolit Yeremiy ve Rus Konsolosu Mustaksidi nin yardımlarını ister. Burada Avusturya Konsolosu Mihanoviç le de tanışır. Mihanoviç ten Zograf Manastırında Glagolitik alfabeyle 4 yazılan çok değerli Slav elyazmalarının olduğunu öğrenir. Grigoroviç 1845 yılının Şubat ayında Aynaroz manastırları olan Zograf, Vatoped, İver ve Hilendar manastırlarını ziyaret eder ve titiz bir şekilde yüzlerce elyazmasını inceler: Aynaroz manastırlarının toplam sayısı 20 dir onlara bağlı 10 keşiş yurdu ve 400 tane inziva hücresi vardır... Kendi içlerinde bir yönetim sistemleri vardır. Manastırların tamamı baş papazın yönetimindedir, manastırlara bağlı ikinci gruptaki yurtlar ve inziva kulübeleri diğer birkaç ruhaninin yönetimindedir... Kendi sınırları içinde bulunan her manastırın ayrıca bağımsızlığı vardır ve kendine ait yöneticiler tarafından yönetilir... (Raykov, 1983:417) diye anlatmaktadır buradaki yönetim sistemini. Zograf Manastırında Grigoroviç Ortodoks ruhanisi Anatoliy in özel kütüphanesinde St. Petersburg bit pazarından satın aldığı çok sayıdaki değişik kitap hakkında bilgi alır. İlk başlarda Grigoroviç e karşı mesafeli davranan manastır yöneticileri ve görevlileri zaman içinde manastırlardaki kilise elyazmaları ve diğer değerli kitaplar hakkında daha ayrıntılı bilgiler verip yardımcı olmaya çalışırlar: Her geçen gün iyi niyetli din adamlarının bana karşı olan mütevazı davranışları çoğalıyordu ve onların güvenini kazandıkça araştırmalarıma yardımcı olacak kitaplar sunmaktan çekinmiyorlardı... (Raykov, 1983:418). 1 Yoan Dmitrieviç, Ohri doğumlu, 1844 yılında kurulan Heybeliada Ruhban Okulu nda Kilise Slavca sı dersleri veren ve Bulgarca ya çeviriler yapan bir aydın. 2 İlarion Makariopolski (1812-1875), Elena doğumlu ve Fener Rum Patrikliğine karşı yürütülen bağımsız Bulgar kilisesi mücadelesinin önde gelen ruhani liderlerinden biri. (Bkz. İlarion Makariopolski mitropolit Tırnovski, Sofya, 1925). 3 Gavril Krısteviç (1817-1898), Kotel (Kazan) doğumlu, uzun yıllar Osmanlı bürokrasisinde görev almış, ayrıca 1886 da Doğu Rumeli eyaletinin valiliğine getirilmiş bir kişilik. (Bkz. Reçnik na bılgarskata literatura, 2 tom, s. 265, Sofya, 1977). 4 Glagolitik alfabe 9. yüzyıl ortalarında Kiril ile Metodiy kardeşlerce yaratıldığı kabul edilen ve bunun temelinde daha sonra bugün Kiril adıyla bilinen alfabe geliştirilmiştir. (Bkz. Kiril Mirçev Starobılgarski ezik, Sofya, 1956).

156 Melahat Pars Hilendar Manastırındaki kütüphane Rus gezginin beklentisi doğrultusunda değildir. Ünlü Hilendar Manastırında eski elyazmaları ve zengin kütüphaneyle karşılaşmayı bekler ancak düşündüğü gibi olmaz. Manastırda keşişlerin kişisel belgelerinin saklandığı gizli bölmelere girmesine izin verilir. Burada 200 den fazla kitabı inceleme fırsatı bulur. Ayrıca manastır mutfağının yanında bulunan odada 150 ye yakın eski Slavca yazıyı da inceler. Manastırda var olan 100 yakın yaldızlı mühür içeren ve çarlar tarafından verilen nişanları da gözden geçirir. Hilendar Manastırının tavan katında bulunan 20 elyazmasının bakımsızlıktan çürümesine çok üzülür. Sözü edilen 20 elyazması manastırda var olan tüm elyazmalarının ve eserlerin en eskileri ve en değerli belgeleridir. Fakat ne yazık ki 8 tanesi tamamen çürümüş ve hiç okunamaz haldedir. Geriye kalan 12 el yazmasında İncil den alıntılar ve dinsel içerikli şiirler yer alır. Sonuç olarak bu değerli manastırda var olan eski Slavca eserlerin büyük bir bölümü nemden ve bakımsızlıktan çürümüş, bir bölüm kitaplar da başka kütüphanelere taşınmıştır. Örneğin 13. ve 14. yüzyıllara ait elyazmaları Hilendar Manastırından alınıp Moskova kütüphanelerine götürülmüştür. Kimler tarafından ve neden manastırdan götürüldüklerine dair herhangi bir bilgi mevcut değildir. Grigoroviç özellikle Zograf ve Hilendar manastırlarında var olan eski eserleri inceledikten sonra 1845 yılının Nisan ayında tekrar Selanik e döner. Rus gezgine göre Selanik bir Slavist için hiç de ilgi çekici bir şehir değildir: Burada Kiril ve Metodiy le ilgili bazı izlerin olup olmadığını öğrenmek istedim... Bu amaçla uzak geçmişten kalan kiliseleri, bir Yunan ve bir Musevi okulunu ve Metropolitlikte üç kitap çalışmasını inceledim... Yangında harabeye dönüşmüş bir basımevini de gördüm... (Raykov, 1983:430). Selanik te Aziz Atanasiy mahallesinde 100 kadar evin Bulgarlara ait olduğunu ve bu önemli Osmanlı merkezinde az sayıda Bulgar ailesinin oturduğunu vurgular: Buradaki Bulgarların Yunanlardan ayırt edilmesi zordur çünkü Yunan üstünlüğü mevcuttur. Ben özellikle çalışmak için Selanik e gelen Bulgarlarla ilgilenmek istedim... Özellikle Debre ve Manastır kasabalarından buraya terzi, işçi ve gıda alanında çalışmak için gelenlerin sayısı çoktur... Grigoroviç Selanik te Yunanların her alandaki üstünlüğünü örnekleyerek anlatırken Bulgarların buraya gurbete geldiklerini ve Yunanların bu üstünlük kavramlarına uymak için çoğu zaman kimliklerini gizlediklerini ve Yunanlar yanında kendilerini Yunan olarak ifade ettiklerini ima eder. 28 Nisan 1845 yılında Selanik i terk eder ve Edesa ya gider. Edesa ya gelmeden Vardaryenicesi kasabası civarında 20 den fazla Bulgar köyünün bulunduğunu anlatır: Edesa etkileyici bir konuma sahiptir. Bu kasaba

Victor Grigoroviç in İstanbul ve Balkan Yarımadasını Kapsayan Gezisi 157 Metropolit in ikamet ettiği yerdir. Nüfusun çoğunluğunu ise Bulgarlar oluşturmaktadır... (Raykov, 1983:432) Geniş bir vadi üzerinde yer alan Makedonya nın Manastır ve Ohri kasabalarına doğru devam eden yolculuğunda Grigoroviç Manastır kasabasının Selanik ten bile çok daha temiz olduğunu söyler. Manastır ın Osmanlı İmparatorluğu nda önemli bir askeri konumu olduğunu anlatırken burada serasker birliklerinin konuşlandığını vurgular. Grigoroviç e göre Ohri kasabası çok zengin bir tarihi geçmişe sahiptir. Daha 9. yüzyıldan itibaren tarihi değeri ön plana çıkar çünkü burası Bulgar çarlarının başkenti olarak bilinir. Ayrıca Kiril ve Metodiy kardeşlerin taraftarları Eski Slavca nın gelişmesi için buradaki çok sayıda manastırda eğitim faaliyetleri düzenlemişlerdir. Ohri de 6 gün kalan Grigoroviç bu şirin kasabanın tarihini ve önemini ayrıntılarla anlatırken nüfusunun çoğunluğunu Türklerin, Ulahların ve Arnavutların oluşturduğunu fakat çok sayıda Bulgar ailesinin de yaşadığını anlatır. Hatta misafir olduğu Bulgar ailesinden övgüyle bahsederken Bulgarların Yunan din adamları ve eğitiminin baskısı altında yaşadıklarını ve bu yüzden ana dillerini çok rahat konuşamadıklarını, Bulgar ailelerinin sadece aile ortamında Bulgarca yı konuşabildiklerini, okul ve eğitim kuruluşlarında ise Yunanca yı kullanmak zorunda kaldıklarını üzülerek not eder. Grigoroviç in de vurguladığı gibi söz konusu dönemde Ortodoks Patrikliğinde Rum kimliği ön plandadır. Çünkü Yunanlar,Yunan Dilini ve Yunan dini geleneğini Osmanlı Devleti içindeki tüm Ortodoks Hristiyanlara dolayısıyla Bulgarlara da baskı yoluyla bile olsa benimsetmek isterler. Rum Ortodoks Patrikliğinin bu yöndeki baskıları doğal olarak Balkan Yarımadasındaki diğer Ortodoksları birbirinden ayrı kiliseler kurmaya yönlendirir. Böylece Rum Ortodokslarının Bulgarlara karşı uyguladıkları dini baskı, zaman içinde Bulgarların açıkça tepki vermelerine neden olur. Dolayısıyla Bulgarlar,19.yüzyılın başlarında Rum dini görevlilerini protesto etmeye başlarlar. Çünkü Bulgarlar kiliselerde Bulgarca vaaz anlatan Bulgar papazların görevlendirilmesinden yana tavır alarak bağımsız bir Bulgar Kilisesi nin kurulması için çalışmalara başlarlar. Bu yöndeki çalışmalarında başarılı olmak için tabii ki Osmanlı yönetimiyle aralarını iyi tutmak zorundadırlar. Sonuç olarak 1848 yılında İstanbul da ilk Bulgar kilisesinin kurulması için Osmanlı yönetiminden istedikleri desteği almayı başarırlar. Hatta 1870 yılında İlk Bulgar Eksaharklığı da Osmanlı yönetimi tarafından tanınmış olur. Rus gezgini Ohri yolculuğuna dair izlenimlerini not etmeye devam eder. Ohri de Slav kültürünün önemli abidesi olan Aziz Naum Manastırının Bulgar Çarı Mihail tarafından 10. yüzyılda inşa edildiğini ve Türklerin Aziz Naum a olan özel ilgileri sayesinde manastırın yıkılmadığını da vurgular. Manastır hakkında ayrıntılı bilgiler verdikten sonra Ohri ye 4 saat

158 Melahat Pars uzaklıktaki Resne kasabasına doğru yol alırken oradaki Bulgar köylerini ziyaret edip kilise ve manastırlarda var olan elyazmalarıyla ilgili incelediklerini not eder. Resne de çok sayıda Bulgar ın yaşadığını bir Bulgar kilisesi ve bir Yunan okulunun olduğunu anlatır. İlgisini çeken konu tüm Makedonya bölgesinde Bulgarların sayıca daha çok olmalarına rağmen sadece kasabalarda değil köylerdeki kiliselerde bile ayinlerin Yunanca olarak yapılmasıdır. Yunanların Bulgarlar üzerindeki bu din hakimiyeti Rus bilim adamını oldukça rahatsız eder ve Yunan kilisesinin Bulgarlara karşı yürüttüğü bu asimilasyon politikasını kınamayı da ihmal etmez. Batıya doğru yolculuğuna devam ederken Veles, İştip, Radoviş ve diğer küçük kasabalardan geçer. Geniş vadi üzerinde bulunan bu küçük kasabaların Doğusunda yer alan ve Selanik ten sonra ikinci önemli ticaret merkezi olan Serez e gelir. Serez de çoğunlukta Türkler, Yunanlar, daha sonra sayı olarak Ulahlar ve Bulgarlar vardır. Serez de kaldığı 9 gün boyunca Ortodoks mabetlerini ziyaret eder ve yaptığı incelemelerle ilgili notlar alır. Ünlü Aziz İvan Rilski 5 Manastırına gitmek için Melnik kasabasından geçmeye gitmeye karar verir. Melnik, Pirin dağlarında bulunan şirin bir Balkan kasabasıdır. Buradaki üç manastırda ilgisini çekecek çok değerli eski elyazmalarına rastlamaz. Melnik ten bir kilise ve bir Bulgar okulunun bulunduğu Cumaya ya geçer. Aziz İvan Rilski Manastırına gidebilmesi için kasabanın kaymakamı Osman Ağa dan yardım ister ve Osman Ağa dan olumlu cevap alır. En sonunda Grigoroviç, Slavlar arasında kutsal dini mekan olarak özel bir yere sahip manastıra ulaşır. Bu kutsal mekanda bulunmak Rus gezgini oldukça duygulandırır: Manastırı dolaştım, papaz Neofit 6 tarafından kurulan manastır okulunu ve kütüphanesini gördüm ve inceledim. Ünlü manastırın inşasında sadece Bulgarlar çalışmış. Manastırın mimarisinden Bulgar halkının ne denli zevk sahibi olduğu belli oluyor. Mimarlar Manastır kasabasından gelen Bulgarlarmış. Manastır bir ucu daha uzun olan kare şeklindeki bir yer üzerinde kurulmuş. Doğu cephesi bu kare çizgisini aşarak biraz daha uzundur. Manastırın bu şekilde inşa edilmesi zeminindeki kayalıklardan kaynaklanmaktadır. Bir köşesi daha uzun olan bu kare alanda din adamlarının kaldığı tek kişilik hücre odalar var. Manastırı ziyaret eden misafirler için ayrılan odalar ve 16 tane muhteşem küçük kilise olarak adlandırılan paraklisler de vardır. Manastırın Meryemana nın Doğuşu isimli baş kilisesi avlunun ortasında yer alır. Bu muhteşem yapı dış cephesinde üç büyük kubbeyle süslenmiştir... İç kısmı bölümlere ayrılmadığı için genişliği 5 İvan Rilski 876 946 yılları arasında yaşamış olan ve ruhanilere manastırlardaki şaşaaya sırt çevirip dağ mağaralarına çekilmeleri çağrısında bulunan dinsel münzevi öğretinin kurucusu olan ve Bulgar kilisesinin en büyük saygı gösterilen azizlerinden biri. (Bkz. Dimitır Angelov Bogomilstvoto v Bılgariya, Sofya, 1969). 6 Neofit Rilski (1793-1881) Bulgarca gramer, sözlük ve kilise kitapları yazmış olan Bulgar Uyanış Çağının önde gelen isimlerinden biri. (Bkz. Reçnik na bılgarskata literatura, tom 2, s. 443, Sofya, 1977).

Victor Grigoroviç in İstanbul ve Balkan Yarımadasını Kapsayan Gezisi 159 çok fazladır. Kubbeleri ve kemerleri dokuz beyaz ve altı siyah taştan yapılmış sütuna dayanmaktadır. Giriş kapılarının yanında bulunan ve mukaddes resimlerin yerleştirildiği ikonostas veya rafların yanında Aziz İvan Rilski nin mezarı bulunmaktadır... (Raykov, 1983:445) Rus gezgin manastırda kaldığı sürece manastır okulunu da ziyaret eder. Okuldaki dini eğitime ve düzene hayran kalır. Burada Bulgaristan ın farklı bölgelerinden gelen din adamlarıyla tanışır ve uzun uzun onların dertlerini dinler: Bulgar din adamlarıyla görüşerek onların manevi dünyasını ve yeteneklerini daha iyi anladım, ayrıca bu sürede ihmal edilen ve önemsenmeyen bu halka önem vermeyi öğrendim... (Raykov, 1983:446) Manastırda görevli din adamları Grigoroviç e var olan eski Slav yazmalarını gösterip yazmalarla ilgili bilgi verirler. Manastırın etrafında keşişlerin ve Aziz İvan Rilski nin kaldığı ve içinde oruç tuttuğu iki mağarayı da ziyaret eder. Papazlar Rus gezgini Aziz İvan Rilski nin kaldığı ayrı bir küçük mağaraya da götürürler. Buradaki dar girişten içeriye girildiğinde, uçuruma atıldığı dikey kayayı da görür. Grigoroviç burada kaldığı yirmi günden sonra yolculuğuna Kuzeye doğru devam eder çünkü amacı Sofya şehrine gitmektir. Sofya ya giderken birçok Bulgar köyü ile ilgili ve buradaki Bulgarların sayısı, okulu ve kiliseleriyle ilgili bilgiler edinerek bunları not eder. Sofya ile ilgili gözlemleri şöyledir: Sofya İskır nehrinin vadisinde kurulmuştur. Yirmi mahalleden oluşmaktadır. Bu mahallelerde Bulgarlar dışında çok sayıda Türk ve Museviler de yaşamaktadır... (Raykov, 1983:449). Niş paşalığı yapmış Sofya kaymakamını ziyaret edip yardımcı olmasını istediğinde Osmanlı kaymakamından olumlu cevap alır ve yanına da rehber olarak bir sipahi görevlendirilir. Grigoroviç Sofya Türklerinin kendisini herkesten çok daha sıcak karşıladığını vurgular. Yanındaki sipahi Sofya kiliseleri ve camilerini dolaştırırken bu mabetler hakkında anlattıklarıyla Rus gezgini hayran bırakır. Sofya da Aya Sofya ve Gül camisini ziyaret eder. Aya Sofya ve Gül cami kiliseden camiye dönüştürülmüş iki muhteşem yapıdır. Camiler dışında Sofya da sekiz kilisenin var olduğunu hatta Metropolitliğin çok temiz ve göz alıcı bir konağı olduğunu da not eder. Grigoroviç in burada da dikkatini çeken konu Bulgarların çoğunlukta olduğu bu şehirde bile kiliselerdeki ayinlerin Yunanca olarak gerçekleşmesidir. Bu olay daha önce de olduğu gibi Rus gezgini çok üzer. Sofya dan sonra Bulgarlar tarafından Plovdiv, Osmanlılar tarafından Filibe olarak adlandırılan kasabaya doğru yola çıkar: Filibe göz alıcı bir vadide bulunur diye devam eder gezgin. Nüfusu altmış bin civarındadır. Burada Türkler, Yunanlar, Museviler, Ulahlar, Ermeniler ve Bulgarlar yaşamaktadır... (Raykov, 1983:451). Rus gezgin Filibe de de kaymakamı ziyaret edip ondan yardım ister. Filibe de özellikle Bulgarların oturdukları mahalleleri dolaşır. Filibe ye yakın birçok köyü dolaşarak Bulgar okul ve kiliselerini ziyaret eder. Balkanları ziyaretinin son durağı da Tırnovo ve

160 Melahat Pars Rusçuk kasabalarıdır: Eski Slavlığın hayranları için tüm tarihi zamanlardan geçip dolaşmak unutulmaz bir gezidir (Raykov, 1983:458) diyerek buralardan ayrılır. Grigoroviç Slavlık konusunda çok hassas davranan son derece bilinçli bir gezgin olarak dikkatimizi çeker. Amacı Balkan topraklarını dolaşırken Eski Slavca yazmalar dışında yüzyıllık Bulgar kiliseleri, manastırları, kütüphaneleri, ve okullarını ziyaret edip buralardaki manevi hazineyi keşfetmek ve bunlarla ilgili notlarını tarihi bir zenginlik olarak gelecek nesillere bırakmaktır. Özellikle Bulgar halkının siyasi ve sosyal konumunu büyük bir ilgi ve hevesle araştırması ve de Bulgar kilise ve okullarındaki Yunan asimilasyon politikasını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyup bir Rus olarak Bulgar kardeşlerinin maruz kaldığı bu baskıları büyük bir acı olarak yansıtması, onun Slavlık bilincine ne denli önem verdiğinin göstergesidir. 7 Grigoroviç in bu gezisi esnasında özellikle Bulgarlarla ilgili sunduğu değerli bilgilere ulaşması günümüzde bu alanlardaki araştırmalarda önemli kaynakçalar olarak değerlendirilmektedir. 7 Konuyla ilgili daha ayrıntılı olarak, bkz. Justin McCarthy Osmanlı ya Veda, Çeviren Mehmet Tuncel, İstanbul, 2006).

Victor Grigoroviç in İstanbul ve Balkan Yarımadasını Kapsayan Gezisi 161 KAYNAKÇA ANGELOV,. Dimitır. (1969). Bogomilstvoto v Bılgariya. Sofiya. MAKARİOPOLSKİ, İlarion. (1925).Mmitropolit Tırnovski. Sofiya. MCCARTHY, Justın. (2006). Osmanlı ya Veda. ( Çeviren Mehmet Tuncel). İstanbul. MİRÇEV,Kiril. (1956). Starobılgarski ezik. Sofiya. RAYKOV, Dimitır. (1983). Bılgarite i Bılgariya v Starata Ruska Knijnina. Sofiya. TSANEV, Georgi. (1977). Reçnik na bılgarskata literatura. 2 tom. Sofiya.