BIRINCI IKTISAT TARIHI KONGRESI .""'. TEBLIGLERI- 1 (MARMARA ÜNİVERSİTESİ. İstanbul 7-8 Eylül 2007) HAZlRLAYANLAR Rahmi Deniz ÖZBAY Fahri SOLAK

Benzer belgeler
14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

MANASTIR TIBBI (Monastic Medicine)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : KOMİSYON RAPORLARI Rapor No : 2011 / 9 BÜTÇE VE TARİFE KOMİSYONU RAPORU

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Elektronik Tebliğe Hazır mısınız? Yazar Ahmet OĞUZ Cuma, 19 Ağustos :03

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

02- Sevde binti Zem'a el-amiriye (Sevde binti Zama) Meydan Larousse C.11, s.22

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

İCRA DAİRELERİNİN ÖZERKLEŞTİRİLMESİ: FRANSIZ İCRA GÖREVLİLİĞİ MODELİ

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

1) Göktaşı Devlet Malı Mıdır?

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

KONYA DEFTERDARLIĞI İMZA VE YETKİ İÇ GENELGE

EK KARŞILIK PRİMİ: UYGULAMA VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 3: 16 Ekim 2006 Konular: İslam Devleti Okuma: Ortaylı, 2000: 47-88

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

İŞYERİNDE 15 YIL VE 3600 GÜN ŞARTINI TAMAMLAYAN HER İŞÇİ KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANIR MI?

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Cilt: 4 Yıl: 2017 Sayı: 6 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Geçici Hukukî Korumanın Temelleri ve İhtiyatî Tedbir Türleri

İsmail E. Erünsal, Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar, Timaş Yayınları, İstanbul 2013, 581 s.

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ KISIM Topluluk Mülkiyeti. BİRİNCİ BÖLÜM Ortaklığın Giderilmesi Davalarının Konusu Hakkında Genel Bilgi İKİNCİ BÖLÜM

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

İCRA ve İFLÂS KANUNU

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Dört Halife Dönemi Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer Devri Ders Notu

YOZGAT BELEDİYE BAŞKANLIĞI 2016 MALİ YILI MALİ HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYET RAPORU

HZ.ALİ(KURAN-I NATIK)(NECEF)

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

KALKANDERE KAYMAKAMLIĞI HİZMET STANDARTLARI TABLOSU (İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA BAĞLI TÜM KAYMAKAMLIK BİRİMLERİ) BAŞVURUDA İSTENİLEN BELGELER

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

Çalışmanın devamında Yönetmelik in İş Kanunu na kıyasen farklılık taşıyan maddeleri değerlendirilmiştir:

2016 Meclis Denetim Komisyon Raporu

b) Muris veya tasarrufu yapan şahsın bu ikametgâhı yabancı bir memlekette ise Türkiye'deki son ikametgâhının bulunduğu;

PLAN BÜTÇE KOMİSYONU RAPORU

İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1

MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

Sayı: 4 Yıl: 2016 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

BİRİNCİ KISIM İDARE HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI

İSTANBUL TRAFİK VAKFI VE İKTİSADİ İŞLETMESİ 2012 YILI FAALİYET RAPORU. Vakfımızın 2012 yılı içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetler şunlardır.

Resmi Gazete Tarihi:7/2/2001 Resmi Gazete Sayısı: MĠLLĠ EMLAK GENEL TEBLĠĞĠ (SIRA NO:)

İŞ GÜVENCESİ TAZMİNATI ÖDENMESİ HALİNDE KAZANÇ TESPİTİ NASIL YAPILIR?

Av. Mürsel YİĞİT İzmir Barosu

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI Tarih KOMİSYON RAPORLARI Rapor No 2010 / 18 HUKUK KOMİSYONU RAPORU

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

T.C ÇAMAŞ KAYMAKAMLIĞI (İlçe Yazı İşleri Müdürlüğü) HİZMET STANDARTLARI TABLOSU BAŞVURUDA İSTENİLEN BELGELER

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. : 2017 Mali Yılı Tahmini Bütçenin görüşülmesi.

Üçüncü Taraf Aracılar için Uluslararası Sağlık Hizmetlerinde Uyum ve İş Bütünlüğü

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

PROF. DR. İRFAN AYCAN ÖZGEÇMİŞ

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı.

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU

2015 Meclis Denetim Komisyon Raporu

HUSUSİ SİGORTA HUKUKU

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki yasayı yapar. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar

AVRUPA KONSEYĐ BAKANLAR KONSEYĐ

Dr. Öğr. Üyesi Gülşah VARDAR HAMAMCIOĞLU Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Hukuk Anabilim Dalı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

DENİZ VE BASIN İŞ KANUNUNDA FAZLA ÇALIŞMA

Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE ARALIK 2013

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

İşsizlik sigortası nedir, nasıl alınır?

Eyalet Başkenti Hannover Tarih: Ağustos 2008 Belediye Başkanı - Gençlik ve Aile Bölümü

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

5953 Sayılı Basın İş Kanunu 4857 Sayılı İş Kanunu. Kanunlar Arasındaki Farklar. Yusuf Yücel

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

HUSUSİ SİGORTA HUKUKU

İÇİNDEKİLER. Sayfa No. SANDIKTAN FAYDALANACAKLAR 3-8 BU KANUNLA TANINAN HAKLAR 8

İSTANBUL TRAFİK VAKFI VE İKTİSADİ İŞLETMESİ 2014 YILI FAALİYET RAPORU Vakfımızın 2014 yılı içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetler şunlardır.

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI BIRINCI IKTISAT TARIHI KONGRESI.""'. TEBLIGLERI- 1 (MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAD İ VE İDARi DİLİMLER FAKÜLTESi İstanbul 7-8 Eylül 2007) HAZlRLAYANLAR Rahmi Deniz ÖZBAY Fahri SOLAK Yaşar BÜLBÜL Gülfettin ÇELİK TÜRK İKTİSAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI PLATFORMU YAYlN NO: 2010-67 İstanbul, 2010

islam Tarihi'nde Hakimin Maaş1, Gelirleri ve iktisadi Konumu (Başlang1cmdan mine Kadar) Ahmet AYDIN* Hz. Muhammed'in (as) 622 yılında Medine'ye hicret etmesiyle bu şehirde bir devletin temelleri atılmış ve onun vefatından sonra sırayla halifeler devrinde ve daha sonra gelen Emevi ve Abbasi dönemlerinde gerçekleştirilen fütühat hareketleriyle bu devletin sınırları, Arabistan yarımadası, İran, Kafkasya, Orta Asya, Ortadoğu, Kuzey Afrika hatta İspanya'yı içine alacak şekilde genişlemiştir. Bizler, üç kıtaya yayılan bu geniş coğrafi alanda bir kamu görevi olarak kabul edilen yargı vazifesini yürüten hakimin maaşı hakkında biyografi ve hukuk eserlerinde yer alan dağınık bilgileri bir araya getirerek, tarihi süreçte hakimler için uygulanan maaş sistemini belirlemeye çalışacağız. Araştırmamızda, hakimin maaşını devlet ve coğrafya farkına değinmeden genel olarak ele almayı düşünüyoruz. Zira, amacımız maaş sistemini genel hatlarıyla tespit edebilmektir. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, bu coğrafyada ilk dönemlerden itibaren beliren idari ve hukuki mekanizma, sonradan çeşitli devletlerin ortaya çıkmasıyla önemli bir farklılık göstermemiştir. Bu çalışmada, hukuki doktrinde konunun nasıl ele alındığının yanında uygulamalardan da örnekler verilerek teori ve pratik birlikte yansıtılmaya çalışılacaktır. Bu bildiride, (sonraki dönemlere ait örneklere de yer verilecek olmakla beraber) asıl olarak, İslam tarihinin başlangıcından Osmanlı'ya kadar olan dönem çalışma alanı olarak ele alınmıştır. Hakimin Maaşı Hakkında Kullanılan Kavramlar {Rızk-Ücret) Literatürde, hakimin maaşını ifade etmek üzere birçok kavram 1 kullanılmakla beraber bizim burada önemi açısından üzerinde duracağımız "rızık ve "ücret" kavramlarıdır. İslam tarihinde hakimierin aldıkları maaşlar hakkında günümüz dilinde de mevcut olan "ücret" kavramının kullanılmasından kaçınıldığı, bunun yerine "rızık" ve "erzak" gibi terimierin kullanıldığını görmekteyiz. Rızık, hakimin ihtiyacı ölçüsünde kendisine devlet tarafından verilenmaaşı ifade etmektedir. Ücret ise üzerinde pazarlık konusu yapılabilen icare akdi sonucu elde edilen bir gelirdir. Yargı vazifesi, kutsal bir görev, bir ibadet olarak kabul edildiğinden hakimin maaşı konusunda ücret bedelinde olduğu gibi bir pazarlığa girişınesi hoş karşılanmamış ve onun maaşının bu yüzden ücret tabiriyle ifade edilerneyeceği belirtilmiştir. 2 Hakimin Maaşmm Meşruiyet ve Kaynağı Tartışması Hukukçular hakimin maaş alıp alamayacağını ve bu maaşın nereden karşılanacağını incelemişlerdir. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Hukuku Anabilim Dalı, Dr. öğrencisi. e-posta: aydin.ah@mynet.com ı Örneğin "ratib" (Hasan b. Ali et-tusi Nizamülmülk, Siyerü'l-Müluk, (thk.) YusufHüseyin Bekkar, Katar:Daru's-Sekafe, 1407, s.77), "cuale" (Muhammed b. İdris eş-şafı, el-ümm, Beyrut: Daru'l-Ma'rife, 1393, VI, 213) ve "ma'lum" (Şehabeddin Ahmed b. Ali b. Hacer, Ref'u' 1-'Isr an Kudati Mısr, ( thk.) Ali Muhammed Ömer, Kahire :Mektebetü' 1-Han d, 1998, s. ı 2 ı.) gibi kavramların hakimin maaşını ifade etmek üzere kullanıldığı görülmektedir. 2 Ebu Bekir Ahmed b. Ali el-cessas, Ahkamü'l-Kur'an, Beyrut: Daru İhyai't-Türasi'l-'Arabi, II, 364; Muhammed Malırus 'Abdüllatif el Müderris, Meşayihu Belh mine'l-hanefıyyeti ve ma İnferadü bihi mine'l-mesail'l-fıkhiyyeti, Bağdad, 1978, s.609; El-Fetava'l-Hindiyye, Burhanpurlu Şeyh Nizarn ve Ötekiler, Diyarbakır: 1907, III, 329; Serahsi, Muhammed b. Ahmed b. Sehl, el-mebsut, İstanbul: Daru'd Da've, ı912, XVI, ıo2; İbn Nüceym, Zeynüddin Zeynül'abidin b. İbrahim b. Muhammed, el-bahru'r-raik, Şerhu Kenzi'd-Dekaik, Kahire: el-matbaatü'l-ilmiyye, 1311, VIII, 297.

168 İSTANBUL TİCARET ODASI Kamu görevlisi olarak kabul edilen hakimiere maaş verilmesi İslam tarihi boyunca hüküm süren devletlerin hepsi tarafından izlenen genel bir politika olmakla beraber bazı hakimierin yargı görevi karşılığında herhangi bir bedel almadıkları görülmektedir. Bu şahısların böyle davranmalarının çeşitli nedenlerinin olduğu ifade edilmiştir. Örneğin, Hasan Basri (ö: 110/728)3 gibi hakimierin bir kısmı yargı görevine karşılık maaş almayı hoş karşılamıyordu. İbn Simak gibi birtakım hakimler ise varlıklı olduklarından geçimlerini kendileri karşılayıp maaş almazlar dı. 4 Diğer bir hakim, Kasım b. Ma' n ( ö: 19 5/8 1 1) kendisine maaş ı hemen bunu fakiriere dağıtırdı. 5 gönderildiğinde Hukuk doktrininde, hakimin maaş almasının çeşitli açılardan ele alındığını görmekteyiz. Bununla beraber, hukukçular daha çok hakimin ihtiyaç durumuna göre maaş alıp alamayacağı konusuna yoğunlaşmışlardır. Yargı görevine atanan hakimin ihtiyacı olması halinde maaş almasına, bütün hukukçuların izin verdiği ifade edilmiştir. 6 Varlıklı bir hakimin maaş alması ise hukukçular arasında tartışmalı dır. İhtiyaç sahibi olmayan hakimin devlet hazinesinin (beytülmalin) yararını gözeterek maaş almaması fikrini ileri sürenler olmakla beraber 7 hukukçuların çoğunluğu zengin olsa da yargı görevini yürüten şahısların maaş alabileceğini söylemişlerdir. 8 Hakimiere her dönem maaş verilirken, buna rağmen hukukçuların hakimin maaş almasını neden tartışma konusu yaptıkları sorusu zihne takılmaktadır. Bu soruya cevap ararken, bir eserde şöyle bir gerekçeyle karşılaşırız. Buna göre, hakimin yargı vazifesini karşılıksız olarak yapmasının kendisinden talep edilmesinin nedeni, bu göreve sadece maddi çıkarlarını düşünen yargıçların atanmasına engel olmaktır. Zira, yargı görevine tayin edilen şahıs başlangıçta kendisinden karşılıksız olarak görev yapması istendiğinde, şayet sadece maddi çıkarlarını düşünerek bu göreve gelmek istiyorsa, bundan uzak duracaktır. Böylece, bu gibi şahısların neden olacağı birtakım suistimallerin, özellikle böyle şahısların davaya taraf olanların bir kısım mallarını hileli yollarla ele geçirmelerinin önü alınmış olacaktır. 9 Her ne kadar sadece bir eserde rastladığımız bir gerekçe olmakla beraber, hakimin maaş almasının hukuk doktrininde tartışılmasının arka planında bu nedenin yattığı kanaatindeyiz. Hakimin maaşı hakkında eserlerde karşımıza çıkan diğer bir mesele de hakimin maaşının nereden kar problemidir. Hukukçular ilk dönemlerde, genel olarak hakimin maaşının devlet hazinesinden şılanacağı 3 Ebu Bekir Muhammed b. HalefVeki, Ahbaru'l-Kudat, Beyrut: Daru'd-D'ave, bt.y., II, 8-11. 4 Ebu'I-Hasan Ali b. 'Abdullah Nübahi, Tarihu Kudati'l-Endelüs, Beyrut, Daru'l-Afaki'l-Cedide, 1980, s. 32. 5 V eki, III, 177. 6 Ebu Bekir b. Mes'ut b.ahmed el-kasani, Bedai'u's-Sanai' fitertibi'ş-şerai', (thk.)ali MuharnmedMuavvez, 'AdilAhmed 'Abdülmevcud, Beyrut:Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1997, IX, 132; BurhaneddinAli b. Ebi Bekir el-merg1nan1, el-hidaye Şerhu Bidayeti'l-Mübtedi, İstanbul: Kahraman Yayınları, 1986, IV, 97; Serahsi, XVI, 102. 7 Merg1nan1, IV, 97. 8 Yargıçların hali vakti yerinde olması halinde de, maaş almasını savunanlar, maaş verilen şahsın görevin sorumluluğu ve ciddiyetiyle hareket edeceğini, dolayısıyla yargı görevinin aksamayacağını ileri sürrnüşlerdir(merginani, IV, 97; Bedrüddin Ebu Muhammed Mahmud b. Ahmed el-ayni, el-binaye fi Şerhi'l-Hidaye, by.y., Daru'l-Fikr, 1980, IX, 415). Ayrıca hukukçular, Zengin olan bir hakimin maaş almadığı takdirde hakimierin maaş almamasının genel bir ilke olarak kabul edilip sonradan gelen muhtaç dururndaki hakimiere de maaş verilmemesi ihtimali doğabileceğinden hakim olan şahsın zengin olsa da maaşını alması gerektiğini savunmuşlardır(kasani, IX, 132; İbn Nüceym, el Bahru'r-Raik, VIII, 297). 9 Şehabeddin Ahmed b. Ali b. Hacer, Fethu'l-Bari Şerhu Sahihi'l-Buhari, (thk.) Muhammed Fu'ad Abdülbaki, Muhibbüddin el-hatib, Beyrut: Daru'l-Ma'rife, 1379, XIII, 150-5.

BİRİNCİ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ TEBLİÖLERİ - 1 16 9 (beytülmalden) 10 karşılanması fikrini benimsemiştir. Hukukçular, hakimin maaşının beytülmalden karşılanması konusunda şu düşünceden hareket etmişlerdir. Yargı vazifesini yerine getiren şahıslar kamu adına çalışmaktadır. Dolayısıyla onlara maaşlarının kamuya ait olan devlet hazinesinden (beytülmal) karşılanması en uygun olandır. 11 Hukukçular hakimin devlet hazinesinin hangi gelirlerinden maaş alacağını da tartışmışlardır. Özellikle zekat gelirlerinden hakime maaş verilmemesi gerektiği, 12 onun maaşının cizye, haraç, gayri müslim azınlığın tüccarlarından ( ehli zimmi) ve yabancı tüccarlardan ( ehli harb) alınan vergiler gibi gelir grubundan karşılanması üzerinde durulmuştur. 13 İlk dönemlerdeki hukukçular, genelde hakimin maaşının devlet hazinesinden karşılanması fikrini benimserken, bazı hukukçular beytülmalden maaş almayan hakimin davanın taraflarından "ücret" alabileceğini savunmuşlardır. 14 Genelde, ilk dönem hukukçularının hukuken uygun görmediği davanın taraflarından ücret alınması konusunun sonraki dönemlerde yaygın bir uygulama alanı bulduğu bizzat hukukçuların ifadelerinden anlaşılmaktadır. ll. asırda yaşamış bir hukukçu olan Maverdi (ö: 456/1064), hakimin davanın taraflarından ücret alabilmesi için birçok şart ileri sürmüştür. 15 Kendisinden dört asır sonra gelen 15. asır hukukçusu İbn Hacer (ö: 852/1448) ise, hakimin davanın taraflarından ücret alması konusunun tartışmalı olduğunu, bunu cevaz veren hukukçuların bu konuda birtakım şartlar ileri sürdüğünü ancak bu şartlara sonraki dönemlerde riayet edilmediğini ifade etmiştir. Ayrıca, uzun dönemlerden beri davanın taraflarından ücret alma uygulamasının devam ettiğini söylemiştir. 16 Hakimin Maaşının Tespiti ve Zamanla Değişimi Bu başlık altında hakimierin maaşlarının belirlenmesinde dikkate alınan kriterler üzerinde durulacak, ayrıca hakimierin maaşlarındaki değişime dair örnekler sunulacaktır. Hakimin maaşını tespitte dikkate alınan en önemli kriter, ona yeterlilik prensibine göre, maaş verilmesi, yani maaşının ihtiyaçlarına yetecek düzeyde olmasıdır. 17 Bu da, onun maaşının kendisinin ve bakınakla ı o Beytülmal, devlet hazinesi, devlete ait mal varlığının bütünü ve bununla ilgili idari-mali kurum anlamına gelmektedir. Bu ifade bir terim olarak devlete ait malların muhafaza edildiği fiziki mekanı ifade ettiği gibi devlete ait taşınır taşınmaz malların bütününü ve bunların idaresiyle ilgili hukuki kurumu da ifade etmektedir. (Mehmet Erkal, "Beytülmal", Diyanet İsHlmAnsiklopedisi, VI, 90.) ı ı Merginani, IV, 97. ı2 Ya'kUb b. İbrahim Ebu Yusuf, Kitabu'l-Harac, Altıncı Baskı, Kahire: Matba'atü's-Selefıyye, ı397, s. 202-3. 13 Kasani, II, 532. ı4 Yahya b. Şeref en-nevevi, Ravzatü't-Talibin, (thk.) 'Adil Ahmed 'Abdülmevcud, Ali Muhammed Muavvez, Beyrut: Daru'l-Kütübi'l İlmiyye, ı992, VIII, ı27. ı5 Ebu'I-HasanAli b. Muhammed b. Habib el-maverdi, Edebü'l-Kadı, (thk.) Muhyi Hilal Serhan, Bağdad: Daru İhyai't-Türasi'l-İslami, ı97ı, II, 294-7. ı 6 İbn Hacer, F ethu'l-bari, XIII, 150-4. Gerçekten de, İbn Hacer' in çağında hüküm süren Osmanlı devletinde, yargıçların bellli maaşlarının olmadığını, bunların gelirlerinin gördükleri davalar ve diğer devlet işleri sebebiyle aldıkları harçların bir miktarının kendilerine ödenmesiyle karşılandığını görmekteyiz. (Yaşar ŞahinAnıl, Osmanlıda kadılık, İstanbul:İletişim Yayınları, ı993, s. 74) Yine konumuzia ilgili olarak, ı9. asırda Osmanlı devletinde, Şam şehrinde görevli bir yargıcın gelirinin kaynağı hakkında şu bilgiler nakledilir. Petermann, Şam'da görevli olan bu hakimin ölüm vakalarında mirastan belli bir oranda para aldığını, ayrıca karara bağladığı her davadan yüzde beş oranında bir ücret aldığını belirtir. (Adam Mezz [ö:ı9ı 7], İslamın kalkınma çağı, [Tre.] Cemal Köprülü, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı, [t.y.], s. 262-3) ı 7 Serahsi, XVI, 102; Merginani, IV, 97.

ı 70 İSTANBUL TİCARET O D ASI yükümlü olduğu kimselerin ihtiyaçlarını karşılayacak 18 ve onun konumuna uygun bir düzeyde belirlenmesi anlamına gelmektedir. 19 Hukukçular hakimin maaşını belirten "rızk" kavramının bu anlamı içerdiğine işaret etmişlerdir. 20 Hakimin maaşının ihtiyaçlarına göre belirlendiğini gösteren bir örnek, Kufe 'de yargı görevini yürüten Şüreyh (ö: 78/697) adlı bir yargıçla alakalıdır. İkinci halife döneminde, aylık ı 00 dirhem (1 O dinar) maaş alan bu şahsın sonradan maaşı, 500 dirheme (50 dinar) çıkarılmıştır. Serahsi (ö: 483/1090) onun maaşındaki bu değişimi, hayat pahalılığına ve bakınakla yükümlü olduğu fert sayısındaki artışıa bağlamıştır. 21 Hakimin maaşının ihtiyaçlarına göre belirlenmesi, aynı zaman diliminde görev icra eden hakimierin farklı oranlarda maaş alması sonucunu doğuruyordu. Mesela Küfe yargıçı Abdullah b. Mesud'a (ö:32/653) aylık ı o dinar maaş verilirken aynı zaman içinde Medain şehri yargıçı Süleyman b. Rabia'ya (ö:30/65ı) aylık 50 dinar maaş veriliyordu. 22 Hakimin maaşını tespitte üzerinde durolan başka bir prensip de, onun maaşının bol miktarda (hayat standardının üstünde) verilmesidir. İkinci Halife Hz. Ömer, herhangi bir göreve tayin ettiği kimseye, bir daha muhtaç olmayacak şekilde maaş (ata ve rızk) verdiğini söyleyerek memurların maaşlarının bol miktarda (hayat standardının üstünde) ayarlandığına işaret etmiştir. 23 Onun bu görüşü sonraki dönem hukukçuları tarafından da benimsenmiştir. Örneğin, Kasani ( ö: 58711 ı 9 ı /) 24 ve Semnan1 ( ö: 4991 ı ı O 5) 25 hakimierin başkalarının maliarına göz dikmemesi için bol miktarda (hayat standardının üstünde) maaş almaları gerektiğini ifade etmişlerdir. Tarihteki uygulamalara bakıldığında gerçekten hakimierin maaşlarının hayat standartlarının üstünde olduğu görülmektedir. Hakimierin maaşlarının ı o dinardan aşağı düşmediği ve zamanla bu miktarın aylık 270 dinara kadar çıktığı nakledilmiş tir. 26 Tarihi süreçte hakimin maaşının alım gücü ve hakimierin yaşam standardı noktasında bizler için ipucu olabilecek bazı bilgiler sunabiliriz. Konuyla ilgili genel bir kanaat verme açısından, sadece gıda maddeleri üzerinde bir iki örnek vermek istiyoruz. 27 Öncelikle, bu coğrafyada uzun asırlar boyunca fıyatların çok büyük oranlarda değişmediğini görmekteyiz. Gerçi savaş, salgın hastalıklar ve kıtlık yıllarında önemli iniş-çıkışlar olmakla beraber mesela 8. asırda ıoo kg buğdayın fiyatı 1/8 dinar iken ı264 yılında yaklaşık aynı kilogramdaki buğdayın fiyatı ll 4 dinar olarak tespit edilmiştir. 28 8. asırda O. 6 dinara ı 7 kg et alınırken, ı ı. asır da ise ı 3 ı 8 Serahs1, XVI, ı 02. ı 9 N ev evi, Ravza, VIII, ı 2 ı -8. 20 Merg1nan1, IV, 97; 'Ayni, IX, 4ı5. 2ı Serahs1, XVI, ı02. 22 Serahs1, XVI, ı02. 23 Ebu Yusuf, s. ı22. 24 Kasanı, IX, 132. 25 Ebu'I-KasımAli b. Muhammed Semnan1, Ravzatü'l-Kudat ve Tariku'n-Necat, (thk.) Selahadd1nAbdüllat1fNah1, İkinci Baskı, Beyrut: Müessesetü'r-Risale, ı984, I, 85-7. 26 Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed İbn Mülakkın, Nüzhetü'n-Nüzzar fı Kudati'l-Emsar, (thk.) Mediha Muhammed Şerkav1 Kahire: Mektebetü's-Sekafeti'd-Diniyye, 1996, s. 5. 27 7. asrın ortalarında 3 O dirheme (3 dinar) en pahalısından üç koyun alınabilmektedir. (Celal Yeniçeri, İslam' da Devlet Bütçesi, İstanbul: Şamil Yayınevi, ı984, s. 304) 28 E. Ashtor, et-tarihü'l-iktisadi ve'l-ictimai, tre. Abdülhadi Ab le, Dımaşk:Daru Kuteybe, ı 985, s. ı ll, s. 382-4. ı 00 kg buğdayın fiyatı 699 yılında 1/8 dinar, 7ı5 yılında 1/10 dinar 9. asırda 0.5 dinar, ı o. asırda ı,3 dinar, 969 yılında ı,5 dinar, ı264 yılında 0,25 dinarken 1382

BİRİNCİ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ TEBLİÖLERİ - 1 1 71 kg civarında et alınabiliyordu. Aynı paraya 8. asırda 30 kg zeytinyağı alınabilirken ll. asırda 21 kg zeytinyağı alınabiliyordu. 29 Hakimin maaşının ı O dinardan aşağı düşmediğini göz önüne alırsak, gıda harcamalarını karşılamada bir sıkıntı yaşamadıklarını düşünebiliriz. Ayrıca Adam Mezz, 10. asırda, Musul şehrinde 300 dirhemle (20 dinar) iki kişilik bir ailenin bir yıllık geçiminin temin edilebileceğinden bahsetmiştir. 30 Bu asırda hakimierin aylık maaşlarının 100-200 dinar civarında olduğunu düşünürsek onların bu dönemde, hayat standardı bakımından çok üst düzeyde olduğu sonucuna varabiliriz. Hakimin maaşının hayat standartlarının üstünde olması ilkesine rağmen, bazı dönemlerde, hakime verilen maaşın kendisine yetmediği görülmektedir. Örneğin, Bıneviler devrinde, Mısır'da 689 (h. 70) yılında Abdurrahman b. Huceyre'nin (ö:83/702) yıllık geliri ı 000 dinar iken 31 749 (h. I3ı) yılında Abdurrahman b. Salim'in aylığı 20 dinara düşmüştür. 32 Abdurrahman b. Salim'in devletin son yıllarında yargı görevini yürüttüğüne bakılırsa, Erneviierin son dönemlerinde memurlarına maaş verınede zorlandığını düşüne biliriz. Adam Mezz, Abdurrahman b. Salim'in maddi olarak sıkıntı yaşadığına değinmiştir. 33 İsmail İbrahimel-Bedevi hakimin maaşının bir yanda, onun ihtiyaçlarına göre tespit edilmesiyle diğer yanda, bunun nispeten yüksek oranda olması arasında şöyle bir ilgi kurmaktadır. O, bu maaşın diğer bazı devlet memurlarının maaşlarına oranla daha yüksek olması gerektiğini, zira hakimin rüşvet gibi gayri meşru girişimlerden uzak tutulabilmesi için bunun önemli olduğunu belirtir. 34 Hakimierin maaşlarını ücretli işçilerle diğer devlet memurlarının maaşlarıyla kıyasladığımızda, onların normal işçilerden fazla kazandıklarını; diğer yanda alt derecedeki memurlardan da daha çok maaş aldıklarını görmekteyiz. Örnek vermek gerekirse, 11. ve 12. yüzyıllarda işçilerin maaşları 1-3 dinar arasındaydı. Bu rakamlar önceki asırlardaki rakamlardan pek farklılık göstermemiştir. Örneğin, Harun Reşid (ö: ı93/809) zamanında bir duvarcı ustasının maaşı 1,5 dinardı. 35 Bir inşaat ustası 11. asırda 3-6 dinar civarında alırken ı2ı6 yılında 6 dinar civarında maaş alıyordu. 36 Alt kademedeki din görevlilerinin maaşları da bundan daha iyi bir seviyede değildi. Mesela Muktefı'nin döneminde (1136-1160) bir cami görevlisine (kayyım) 3 dinar aylık veriliyordu. Irak'ta Selçulular döneminde alt kademedeki din görevlilerinin ortalama maaşları 2-2,5 dinarı aşmamıştır. Önemli devlet görevlileri ve bunların içinde bulunan hakimler ise buna nispetle daha iyi maaş alıyordu. MeselaAli b. Muhassin et-tenuhi (ö:l055) yargı görevi yanında darphane müdürü vazifesini yürütüyor ve bu ikisine karşılık aylık 60 dinar alıyordu. 37 Hakimierin maaşları, diğer yanda üst düzey devlet görevlilerinin maaşları seviyesine çıkamamıştır. Mesela vezirler hemen her dönem hakimlerden daha fazla maaş almışlardır. 1 O. asırla ilgili bir karşılaştırma yapacak olursak, bu dönemde Bağdat'ta yargı görevini yürüten bir hakiminmaaşı aylık 120 dinar iken, 931 yılında ı,6 dinardır. 29 Ashtor, et-tarihü'l-iktisadi ve'l-ictimai, s. 252 30 10. asırda Musul'da 300 dirhem (yaklaşık 20 dinar) alt tabakacia iki kişilik bir ailenin bir senelik ihtiyacını karşılayacak bir miktarı göstermektedir(mezz, s. 433). 3 ı Kindi, s. 238; İbn Mülakkın, s. ı o ı. 32 Kindi, s. 268; Mezz, I, 387. 33 Mezz, I, 387. 34 İsmail İbrahim el-bedevi, Nizamü'l-Kadai'l-İslami, by.y., ı989, s. 301. 35 EliyahuAshtor, Histoire des perix et des salaires dans!'orient medieval, Paris: S.E.V.P.E.N., ı969, s. 65. 36 Ashtor, Histoire, s. 224-5. 3 7 Ashtor, Histoire, s. ı 13.

172 İSTANBUL TİCARETODASı yılında Mısır'ın maliye bakanı konumunda bulunan Ebu Zenbur'un maaşı aylık 3000 dinardı. 38 Aynı dönemlerde, Halife Muktedir'in veziri (908-932) 5000-7000 dinar aylık alıyordu. İslam tarihinde, başyargıç(kadılkudat) olarak ilk atanan hukukçu olan Ebu Yusuf (ö:182/798), Halife Harun Reşid'e (ö:193/809) hakimlerden dilediklerinin maaşını artıracağını, dilediğinin de azaltabileceğini söylerken onların maaşlarının değişiklik gösterebileceğini ve bu belirlemede yöneticinin takdir yetkisine işaret etmiştir. 39 Gerçekten de, bu coğrafyada farklı yöneticilerin ve devletlerin ortaya çıkışıyla hakimierin maaşlarında önemli birtakım değişiklikler olmuştur. Ab b asiler' in ilk yıllarında Halife Mansur döneminde hakimin maaş ı 3 O dinar dı. 40 814 (h. 198) yılında 168 dinar olmuştur. 41 Daha sonra gelen yargıç İsa b. Münkedir'in (ö:220/835) maaşı ise aylık 270 dinar olmuştur. 42 Corci Zeydan, Tolonoğulları döneminde (868-905) hakimin maaşının senelik 1000 dinar olduğunu, bu miktarda ilk maaş alan kişinin (H. 245/ m. 859 yılında) Bekkar b. Kuteybe olduğunu belirtmiştir. Ayrıca O, Patıroller döneminde (h. 297-555/ m. 909-1 160) bu maaşın senelik 1200 dinara çıktığını söylemiştir. 43 Dikkat edilirse sonraki dönemlerde elde edilen gelirin yıllık miktarı gösterildiğinden maaşlarda zamanla bir düşme olduğundan bahsedebiliriz. Memlükler döneminde(h. 648-923/ m. 1250-1517) ise, diğer devlet görevlilerinin yanında hakimierin maaşları önceki deviriere kıyasla daha da azalmıştır. Bu dönemde başyargıcın maaşı 50 dinar olmuştur. Bedreddin b. Cemaa, 1327 yılında aylık 20 dinar (1000 dirhem) ve bunun yanında 7.5 dinarlık buğday gıda yardımı almıştır. 44 Buraya kadar anlatılanlarla konunun genel hatları ortaya konmuştur. Aslında, uzun asırları içine alan tarihi süreçte ortaya çıkan gelişmeleri ve değişimleri birkaç örnekle açıklamaya çalışmak elbette yeterli olmayacaktır. Bununla beraber konu hakkında ulaşılabilen örnekler ışığında bir fikir verilmeye çalışılmıştır. Hakimin Tatil Günü Ücret Alması Hakimin maaşıyla ilgili tartışılan konulardan biri de, hakimierin tatil günü 45 çalışmadıkları zaman diliminde belli bir ücret alıp alamayacakları dır. 46 Hukukçulardan İbn Maze (ö:536/1141) konuyu detaylı bir şekilde ele almakta ve kendi dönemiyle ilgili olarak şu bilgilere yer vermektedir. Buna göre Belh şehri hukukçuları hakimin tatil gününde maaş (rızk) ala- 38 Ashtor, Histoire, s. 94. 39 Ebfı Yusuf, s. 202. 40 Corci Zeydan, Tarihu't-Temeddüni'l-İslami, Kahire: Daru'l-Hilal 1958, I, 248-9. Aynı halife döneminde, işinin uzmanı özel bir duvarcı ustasının aylığı 6,5 dinara denk geliyordu (Ashtor, Histoire, s. 64). Normal inşaat işçilerinin aldıkları maaşlar ise 1-3 dinar arasında değişiyordu. Harun Reşid (ö:193/809) zamanında bir duvarcı ustasının maaşı 1,5 dinardı (Ashtor, Histoire, s. 65) 41 Ebfı Ömer Muhammed b.yfısufb. Ya'kfıb el-kindi, el-vülat ve Kitabu'l-Kudat, by.y., Müessesetü Kurtuba, bt.y., s. 316. 42Vekl, III, 240. 43 C. Zeydan, I, 248-9. 44 Bir asır sonra, örneğin, 1421 yılında bir muhtesibin maaşı aylık 30 dinardı. 15. yüzyıl ortasında yöneticinin sekreteri(katib) konumunda bulunan şahıs aylık 60 dinar alıyordu. (Ashtor, Histoire, s. 375) 45 Günümüzde tatil günü işçinin dinlenme hakkını kullandığı bir zamanı ifade etmektedir. Dinlenme hakkı, işgücünün korunması ve yenilenmesi amacıyla, çalışanlara tanınmış olan bir sosyal hak olarak görülmektedir(tankut Centel, İş Hukuku, İstanbul: Beta basım Yayım Dağıtım, I, 243). 46 Hukuk doktrininde, malıkernelerin haftalık tatil günleri yanında; hac mevsiminde, Ramazan ve Kurban bayramlarında tatil edileceği söylenmiştir(fahreddln Atar, İslam Adiiye Teşkilatı, Dördüncü Baskı, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, No: 194, 1999, s. 161).

BİRİNCİ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ TEBLİGLERİ - 1 ı 7 3 mayacağını söylemiştir. "Maveraünnehir" bölgesi hukukçuları ise, hakimin tatil günü maaş (rızk) almaya hak kazanacağını ileri sürmüştür. 47 Yazann kendisi de bu görüşü tercih ederken bunun gerekçesi olarak hakimin tatil günü İstirahat ettiğini, bunun sonucunda zihnen ve bedenen dinlenmiş olduğunu, bunun da davalarına baktığı kamunun yararına bir sonuç doğurduğunu belirtmiştir. Onun dinlenmesi kamu yararına olduğundan hakim tatil günü maaşa (rızk) hak kazanır. Uygulamaya baktığımızda, eserlerde, tatil günü için herhangi bir karşılık almayan hakimlerle ilgili bilgilere rastlarız. Örneğin Ebu Huzeyme ( ö: ı54/77ı ), yargı vazifesini yerine getiremediği her gün için 5 dirhem kadar bir miktarı, devlet hazinesine (beytülmale) iade etmiştir. 48 Onun bu konuda şöyle söylediği eserlerde nakledilir: "Ben bir kamu görevlisiyim. Adına çalıştığım cemiyetin işleriyle meşgul olmadığım zamanlarda, onlara ait olan devlet hazinesinden herhangi bir bedel alınam benim için doğru olmaz." 49 Hakimin Maaşının Ödenme Devresi Hakimierin maaşları hakkındaki problemli konulardan biri de, hakimierin maaşlarını aldıkları zaman aralığının tespitidir. Eserlerde, bazen onların maaşlannın günlük miktan zikredilirken, bazen yıllık gelirleri, bazen de aylık maaş miktarları ifade edilmiştir. 50 "İslam'da Devlet Bütçesi" adlı eserin yazarı Celal Yeniçeri, günlük maaş miktarını veren kaynaklann ödeme devresini değil ancak bir günde ele geçecek miktan gösterdiği fikrini öne sürmüş, aylık ve yıllık miktarların ise ödeme devrelerini gösterdiğini söylemiştir. 51 Bunun yandında birtakım eserlerde, bazı hakimierin hem yıllık hem aylık gelirlerinden bahsedilmektedir. Örneğin, Mısır'da yargı vazifesini yürüten Bekkar b. Kuteybe'ye Halife Mütevekkil'in (ö:247/86ı) aylık ı68 dinar maaş (rızk) verdiği, 52 bu hakimin, ayrıca, yöneticiahmet b. Tolon'dan (ö:270/883) caize adı altında yıllık ı 000 dinar gelir aldığı eserlerde zikredilmiştir. 53 Bu verilen bilgileri hakimierin maaşları ve gelirleri hakkında kullanılan "rızık" ve "ata" 54 gibi kavramların tanımlarıyla birlikte değerlendirdiğimizde, tarihi süreçte yargıçların aydan aya veya yıldan yıla almış oldukları maaş ve gelirlerinin olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında kendilerine yapılan gıda yardımlarının ise günlük olarak verildiğini söyleyebiliriz. 55 Aynı zamanda, farklı ödeme dönemlerine ait, birden fazla maaş ve geliri olan yargıçların da bulunduğunu eserlerde sunulan örneklerden anlamaktayız. 4 7Sadrü' ş-şehid Hüsameddin b. M aze, Şerh u Edebi' 1-Ka di li' 1-Has saf, ( thk.) Muhyi Hilal Ser han, Bağdad: Vezaratü' 1-Evkaf, ı 977, I, 251. 48 Veki, III, 233; İbn Hacer, Ref'u'l-'Isr, s. 37. 49 50 Küfe kadısı Şureyh'e (ö.78) Hz. Ali aylık 500 dirhem maaş vermiştir (İbn Ebi Şeybe, "Buyü", 227). Fatımiler zamanında Kadı'l-Kudatlar yıllık ı200 dinar almıştır (Corci Zeydan, I, 248-9). İsa b. Münkedir (ö:220), günlük 7 dinar almıştır (el-kindi, s. 328). 5 ı Yeniçeri, s. 3 ı 1. 52 İbn Hacer, Ref'u'l-'Isr, s. ıoo-5. 53 Bu konuda başka bir örnek için bakınız. (Veki, III, 240) 54 Hukukçuların ifadelerinden "ata" nın genelde yıllık olarak ve ihtiyaç esası gözetilmeksizin dağıtılan bir gelir olduğunu, "rızk" ın ise aylık olarak ve şahısların ihtiyacına göre verildiğini anlıyoruz (Serahsi, XIV, 47; İbn Abidin, Muhammed Emin b. Ömer, Reddü'l-Muhtar ale'd Dürri'l-Muhtar Şerhu Tenviri'l-Ebsar, (thk.) Adil Ahmed 'Abdülmevcüd, 'Ali Muhammed Mu'avvez, Beyrut: Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1994, X, 326) 55 Yeniçeri, s. 3 ı 1.

1 7 4 İSTANBUL TİCARET O D ASI Hakimin Maaşı Dışındaki Gelirleri Hakimin rnaaşı dışındaki gelirleri, ata, caize, ikta gelirleri, kamu ve özel işleri dolayısıyla elde edilen gelirler, kendisine yapılan yardımlardan elde ettiği gelirler ve gayri meşru kazançları olarak sıralanabilir. Yargı görevini yürüten hakimin rnaaşı dışındaki gelirlerinden biri ata geliridir. Ata, devlet gelirlerinden halka dağıtılan bir kısmını oluşturmaktadır. Özellikle Hz. Ömer döneminde gerçekleştirilen büyük fetihlerle devlet gelirlerinin olağanüstü artması sonucu, bunların halka dağıtılınasına karar verilmiş ve bu gelirler "rızk" ve "ata" olarak iki şekilde dağıtrnıştır. 56 Hukukçular, bu iki gelir çeşidi arasında belli farklar olduğuna dikkat çekerler. Onların ifadelerinden "ata" nın genelde yıllık olarak ve ihtiyaç esası gözetilrneksizin halka dağıtılan bir gelir olduğunu, "rızk" ın ise aylık olarak ve fertterin ihtiyacına göre verildiğini anlıyoruz. 57 Hz. Ömer'in devletin bir kısım gelirlerini halka dağıtması uygulamasının sonraki devirlerde aynı şekilde devarn etmediği, birtakım sebeplerden dolayı "ata"nın yalnızca yöneticilerin tercih ettiği belli kimselere verilir hale geldiği görülmektedir. 58 Yöneticiterin tercih ettikleri bu şahısların arasında belli dönemlerde bazı hakimierin de olduğunu biyografı yazarlarının eserlerinde görmekteyiz. Yalnız uygularnada yargı görevini yürüten hakirnlerin, her dönem belli bir "ata" gelirine sahip olup olmadıklarını bilemiyoruz. Hukuk doktrininde, Merg1nan1 (ö:593/1197) "ata" gelirini almaya hak kazanan şahısların arasında hakimleri de zikretrniştir. 59 Uygularnada ise, "ata" aldığını tespit edebildiğimiz hakimiere örnek olarak şunları gösterebiliriz. Küfe' de farklı dönemlerde yargı görevini yürüten Abdullah b. Mesud'un 60 (ö:32/653) ve Abdullah b. Şübrürne'nin 61 belli bir "ata" geliri vardı. Mısır'da yargı görevini yürüten Abdurrahman b. Huceyre'nin (ö:83/702) "ata" gelirinin yıllık 200 dinar olduğu eserlerde belirtilmiştir. 62 Hakimierin diğer bir gelir çeşidi de, caizelerdir. Caize, önemli kişilerden alınan hediyelere denir. Hukuki doktrinde, hakimierin hediye alması genel olarak uygun görülrnezken, bazı şahısların hakimiere sunduğu hediyeler ayrı bir kategoride değerlendirilmiştir. Ayrı kategoride değerlendirilen hediyelerden biri de, burada sözünü ettiğimiz yöneticilerden alınan "caize"lerdir. 63 İslam tarihinde bazı hakimierin kendileri için düzenli bir gelir teşkil edecek şekilde birtakım "caize"ler aldıkları görülmektedir. Mısır'da yargı görevini yürüten Abdurrahman b. Huceyre (ö:83/702) yıllık 200 di- 56 Mustafa Fayda, "Ata", Diyanet İslam Ansiklopedisi, IV, 33. 57 Serahsi (ö:483), "rızk"ın askerler için ayda bir verildiğini, "ata"nın ise senede bir veya iki kez verildiğini belirtmiştir( Serahsi, XIV, 47). İbn Abidin (ö: 1252), "ata"nın askerlere "rızk"ın ise müslüman fakiriere verildiğini söylemiştir (İbn 'Abidin, X, 326). Konuyu detaylı bir şekilde ele alan İbnü'l-Hümam (ö:681) iki kavram arasındaki farkı çeşitli görüşler halinde ortaya koymuştur. 1) Bazılarına göre "rızk", insanlara beytülmalden ihtiyacı ve kifayet miktarı kadar her ay veya her gün verilir. Ata ise her sene verilir ve bunun verilmesinde kişinin ihtiyaç sahibi olması aranmaz. 2) Başka bir görüşe göre "rızk" hukukçulara, "ata" ise askerlere verilir. 3) Diğer bir görüşe göre "ata", senede bir veya iki kez verilir. "Rızk" ise her ay başında verilir ve askerler her ikisini de alır.( Kemaleddin Muhammed b. 'Abdülvahid İbnü'l-Hümam, ŞerhuFethi'l-Kadir, Bulak, 1897, VIII, 426-7). 58 Fayda, "Ata", IV, 33. 59 Merginani, IV, 164. 60 Ebu'l-Ferec İbnü'l-CevziAbdurrahman b. Ali, Tarihu Ömer b. el-hattab, İkinci Baskı, Beyrut: Daru'r-Ra'idi'l-'Arabi, 1985, s. 101. 61 Veki, III, 74. 62 Veki, III, 225. 63 İbn Abidin, VIII, 48-52.

BİRİNCİ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ TEBLİÖLERİ - 1 1 7 5 nar "caize" alıyordu. 64 Ahmed b. Tolon (ö: 270/883), Mısır'da yargı görevini yürüten Bekkar b. Kuteybe'ye (ö: 270/883) her yıl 1000 dinar "cajze" veriyordu. 65 Hicr1211 yılında Mısır'da yargı görevini yürüten İsa b. Münkedir'e (ö: 220/835), yönetici yıllık 1000 dinar "caize" veriyordu. 66 Hakimierin diğer bir gelir çeşidi de, ikta 67 geliri dir. İkta, kamu otoritesinin tasarrufundaki arazi ve taşınmaz malların mülkiyet, işletme veya faydalanma hakkının özel şahıslara tahsis edilmesi olarak tarif edilmiştir. İslam tarihinde bazı hakimierin birtakım "ikta"lar aldıkları nakledilmiş tir. Medine'de yargı görevini yürüten Ebu Bekir b. Muhammed'e, Ömer b. Abdülaziz (ö: 101/719) geçimini temin etmesi için bir arazi vermiştir. 68 Halife Mehdi (ö: 169/785), Ubeydullah b. Hasan'a (ö: 168/784) bir kısım "ikta" arazisi vermiştir. 69 909 (h. 296) yılında Halife Mütevekkil'in (ö: 247/861), Kadılkudat Ebu Cafer'e "ikta" olarak belli yerler verdiği nakledilmiştir. 70 Selahaddin Eyyubi döneminde Halep'te yargı görevini yürüten Yusuf b. Rafi'nin (ö: 632/1234) "rızk", "ata" ve "ikta" gelirlerinin oldukça yüklü miktarda olduğu eserlerde zikredilmiştir. 71 Mısır'da yargı görevini yürüten Hüseyin b. Ali'nin (ö: 395/1005) "ikta" gelirini Halife Hakim Biemrillah'ın (ö:411/1020) belli bir oranda artırdığı nakledilmiştir. 72 Hakimin başka bir gelir çeşidi de, kamu ve özel işler dolayısıyla elde ettiği gelirlerdir. Hakimin kamu görevi dolayısıyla elde ettiği gelirler iki kısma ayrılır. Bunlardan birincisi, yargı göreviyle ilişkili olan, davaları yazıya dökmesi karşılığında aldığı ücrettir. Diğeri ise, yargı görevi dışında İcra etmiş olduğu diğer kamu vazifeleri dolayısıyla kazandığı gelirlerdir. İlk olarak, hakimin davayı yazması karşılığında ücret alması meselesini ele alalım. İlk dönemlerde hakimlerin davanın taraflarına, onlara hitaben kararlar verdiğini bilmekteyiz. Sonradan bir tescil müessesi ortaya çıkmış ve hakimler, dava metinlerini yazarak davanın taraflarına bu yazdıkları metinleri vermeye başlamışlardır. Bu durumda, hakimin davayı yazıya dökmesi karşılığında davanın taraflarından herhangi bir ücret alıp alamayacağı hukukçular tarafından tartışılmıştır. Bu konuda iki görüşün ön plana çıktığını görmekteyiz. Davaları yazma işlemini kamu görevi olarak görenler, hakimin yerine getirmesi gereken bir görev karşılığında ücret almasını uygun bulmamış tır. 73 Diğerleri ise, hakimin davayı yazıya dökmesinin, bir kamu görevi olmadığını, bu yüzden yazma işlemi dolayısıyla hakimin belli bir ücret alabileceğini söylemiştir. 74 Sernci (ö: 71011310)1 5, Haskefi (ö: 1088/1677) ve İbnAbidin (ö: 1252/1836) hakimierin tıpkı müftüler gibi davametnini 64 İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. 2ı4; Veki, III, 225. 65 İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. ıo5. 66 Veki, III, 240. 67 Mustafa Demirci, "İkta", Di yan et İs Him Ansiklopedisi, XXII, 43-4 7. 68 'Abdullah b. 'Abdurrahman Ebi Zeyd Kayrevani, en-nevadirve'z-ziyadat 'ala ma fı'l-müdevveneti ve Gayrihamine'l-Ümmehat, (thk.) Muhammed 'Abdülaziz ed-debbag, Beyrut: Daru'l-Garbi'l-İslami, ı999, VIII, 31. 69 Veki, II, ı ı 7. 70 Assarn Muhammed Şebaru, Kadı'l-Kudat fı'l-isıam, Beyrut ı988, Şebarı1, s. 246. 7ı Takiyyüddin Ebu Bekir b. Ahmed İbn Kadı Şuhbe, Tabakatü'ş-Şafıiyye, (thk.), Hafız 'Abdülhalim Har, Beyrut: Alemü'l-Kütüb, ı987, II, 96. 72 İbn Hacer, Refu'l-Isr, s. ı43; Mezz, I, 389. 73 Nevevi, Ravza, VIII, ı25. 74 İbn Nüceym, Resailü İbn Nüceym el-iktisadiyye, (thk.) MuhammedAhmed es-serrac, 'Ali Cum'a Muhammed, Kahira, ı998, s.ı25. 75 Serfici, s. 104

1 7 6 İSTANBUL TİCARET O D ASI yazması karşılığında taraflardan ücret alabileceğini söylemişlerdir. 76 Hukuk doktrininde, hakimin yazı için alacağı ücretin miktarı üzerinde de fikir yürütülmüştür. Hakimin alacağı ücretin miktarının belirlenmesinde iki kriterin göz önüne alındığı görülmektedir. Bunlardan ilki yazı ücretinin yazılan metnin büyüklüğüne göre, bir bakıma yapılan işin zorluğuna göre belirlenmesidir. Diğeri ise dava konusu olan şeyin maliyetinin üzerinden bir oranın belirlenmesidir. 77 Seri!ci, yazım için dava konusu edilen bedelin binde 5-IO'u civarında ücret alınacağı fikrinin öne sürüidüğünü nakletmiş ve bu konuda en doğru olan görüşün ise, yazım ücretinin yazılan metnin büyüklüğüne göre belirlenmesi olduğunu söylemiştir. 78 İbn Abidin (ö: 1252/1836) yazım ücreti olarak dava konusu edilen bedelin binde beşi civarında önerilen miktarı çok bulanlar olduğu gibi, bu ücreti uygun görenlerin de mevcut olduğunu söylemiştir. Bu miktarın fazlalığını savunanlar yazı işleminin herhangi bir zorluğunun olmadığını, dolayısıyla bunun karşılığında yüksek miktarda ücret almanın da doğru olamayacağını ifade etmişlerdir. Ücretin yapılan işin zorluğuna göre değil de onun ehemmiyetine göre belirlenmesi fikrini savunanlar ise, davaları yazmanın önemli bir işlem olduğunu ve bunun karşılığında yüksek miktarda ücret almada bir sakınca bulunmadığını söylemişlerdir. 79 Hakimin kamu görevi dolayısıyla elde ettiği gelirlerden diğeri ise, yargı görevinin yanında icra etmiş olduğu başka bir kamu vazifesi karşılığında kazandığı gelirlerdir. Adiiye teşkilatı içinde yargı görevini yürüten bazı hakimlere, bu vazifelerinin yanında ek başka görevler de veriliyordu. Eserlerde bu vazifelere karşılık hakimierin kazandıkları geliriere ait birtakım bilgilere rastlarız. Mısır' da yargı görevinin yanında başka ek vazifeler de yürüten Abdurrahman b. Huceyre (ö: 83/702) devlet hazinesine nezaret ediyor ve bu görevi dolayısıyla yıllık 200 dinar alıyordu. Ayrıca vazlik görevinden de yıllık 200 dinar kazanıyordu. 80 Ali b. Muhassin et-tenühi (ö: 447/1055) Irak'ta bazı beldelerde yargı görevi ve darphaneye nezareti karşılığında aylık 60 dinar alıyordu. 81 Mısır'da 1139 (H. 534) yılında yargı görevine getirilen İsmail b. Selame (ö: 546/1151) bu vazifesi dolayısıyla aylık 40 dinar maaş alıyordu. Ayrıca yürütmüş olduğu başka bir görev dolayısıyla aylık 30 dinar gelir elde ediyordu. Bu iki vazifeden yılda 840 dinar kazanıyordu. 82 Hakimin kamu görevinin dışında diğer bir gelir çeşidi de, kazanç getirici faaliyetlerden elde ettikleri gelirlerdir. Nitekim, İslam hukuk tarihinde yargı görevini yürüten hakimlerden bir kısmının ticaret, üretim gibi bazı işlerle meşgul olduğu görülmektedir. Hukuki doktrinde yargı görevini icra eden bu şahısların özel bir işle uğraşması konusunda iki farklı bakış açısı ortaya çıkmıştır. Hakimin özel bir işle meşgul olmasını uygun görenler, bir kimsenin kendi geçimini karşılamaya onun herhangi bir göreve geldikten sonra da ihtiyacı olduğu gerekçesine başvurmuşlardır. 83 Karşı görüş taraftarları ise, hakimin ticareti e uğraşması halinde, kendisinin zihnen ve fikren meşgul olacağına vurgu yaparak, bunu uygun görmemişlerdir. 84 76 İbn Abidin, IX, 127-8. 77 İbn Abidin, IX, 127-8; Serfı.ci, s. 106. 78 Ebu'I-Abbas Ahmed b. İbrahim Serfı.ci, Kitabu Edebi'l-Kada, (thk.) SıddikiYasin, Beyrut: Daru'l-Beşairi'l-İslamiyye, 1997, s. 106. 79 İbn Abidin, IX, 127-128. 80 Veki, III, 225. 81 Mezz, I, 391. 82 İbn Hacer, Ref'u'l-ısr, s.85 83 Serahsi, XVI, 77. 84 Şafii, VI, 201.

BİRİNCİ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ TEBLİGLERİ - 1 İ 7 7 Uygulamaya baktığımızda hakimierin kazanç getirici birtakım işler yapmalarında çeşitli saiklerin etkili olduğu görülmektedir. Örneğin, bazı hakimler hiçbir maaş almayarak kendi kazançlarını yaptıkları işler vasıtasıyla temin etmişlerdir. İbn Simak el-hemdani kendi malıyla geçinmiş ve görevine karşılık herhangi bir maaş almamıştır. 85 Bağdat'ta kadılkudatlık (baş yargıç) görevini yürüten Muhammed b. Muzaffer (ö: 488/1 095) bir evin aylık 1,5 dinar gelir getiren kirasıyla geçinmiş ve vazifesi dolayısıyla maaş almamıştır. 86 Yargı görevi dışında herhangi bir işle meşgul olup geçimlerini temin eden hakimierin yanında, böyle özel bir işle uğraştığı için kısmen daha az oranda maaş alanlar da olmuştur. Mısır'da yargı görevini yürüten Ebü Huzeyme (ö: 154/771) bunlardan biridir. Eserlerde iffet sahibi bir şahıs olarak tanıtılan bu hakim aylığının 80 dinara çıkartılması teklifini kabul etmemiş ve 1 dinarlık maaşla yetinmiştir. yaparak geçimini bu iş sayesinde temin etmeye çalışmıştır. 87 O, her gün iki dizgin Öte yandan, tarihi süreçte, bazı hakimierin masraflarını karşılamak için ek bir işle meşgul olmak zorunda kaldığı görülmektedir. Örneğin Hayr b. Nu'aym (ö: 136/753) birçok aile ferdinin geçimini sağlamak için zeytinyağı ticaretiyle uğraşmak zorunda kaldığını beyan etmiştir. 88 Hakimierin ayrıca kendilerine yapılan gıda, giyecek vb. yardımlardan oluşan gelirlerini de burada zikretmek gerekir. Tarihi seyri içinde, hakime maaşının yanında gıda, giyecek gibi ek bazı yardımların yapıldığı görülmektedir. İslam tarihinde devlet memurlarının asli ihtiyaçlarıyla ilgili birtakım yardımların Hz. Peygamber döneminde başladığını söyleyebiliriz. O, bir sözlerinde devlet görevlilerinin ev, binit, hizmetçi gibi bazı ihtiyaçlarının karşılanacağını söylemiştir. O, ayrıca bekar olanların evlenınderine yardım edilerek evlilik masraflarının karşılanacağına işaret etmiştir. 89 Uygulamaya baktığımızda, ikinci Halife Hz. Ömer devrinde, Kufe yargıcına gıda yardımı olarak belli bir miktar et veriliyordu. 90 Aynı halife döneminde Küfe'de mezkur yargıçtan sonra göreve getirilen Şüreyh'e (ö: 78/697) belli bir buğday tahsisi yapılıyordu. 91 Abbasiler döneminde Mısır'da hakiminmaaşı aylık 30 dinarken bunun ücte biri Halife Mehdi (ö: 169/785) zamanında bal olarak kendilerine veriliyordu. 92 Nevevi (ö: 67611277), hakimierin makam ve mevkilerine layık bir şekilde gıda, giyecek, vb. yardımlar alması gerektiğini belirtmiştir. 93 Makrizi (ö: 84511441) kendi döneminde bir takım devlet memurlarının günlük olarak belli oranda et ve ekmek yardımı aldığını ve önemli kademelerdeki şahıslara ise her sene şeker, yağ ve elbise yardımı yapıldığını belirtir. O, ayrıca eğitim ve yargı göreviyle meşgul olan devlet görevlilerine aylık 50 dinarlık maaşları yanında ekmek, et, yağ gibi gıda yardımı, ayrıca elbise yardımı yapıldığından bahseder. 94 Ayrıca hakimler için giyecek yardımları da söz konusu olmuştur. 702 (h. 83) yılında yargı görevine 85 Nübahi, s. 32. 86 Mezz, I, 392. 87 İbn Mülakkın, s. 114; Veki, III, 233; İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. 37. 88 İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. 154. 89 Süleyman b. Eş' as es-sicistani Ebu Davftd, Sünenü Ebi Davftd, ( thk.) Muhammed A vv am e, Cidde: Dam' 1-Kı b le li' s-sekafeti' 1-İslamiyye, 1998, "İmare", 10. 90 İbnü'l-Cevzi, Tarihu Ömer, s. 105. 91 C. Zeydan, I, 156-7 92 Kindi, s. 378; Mezz, I, 389. 93 Nevevi, Ravza, VIII, 121-8. 94 Ebu'I-Abbas Ahmed b. Ali Makrizi, el-mevaiz ve'l-i'tibar bi Zikri'l-Hıtat ve'l-asar, Beyrut: Daru Sadır, bt.y., II, 224.

178 İSTANBUL TİCARETODASI getirilen Malkik b. Şerahil'e Vali Haccac her yıl elbiseler hediye ederdi. 95 Abbasiler devrinde kadılkudatlık vazifesini yürüten Ebu Yusuf'un ( ö: 182/798) bir konudaki hukuki kararını beğenen Halife Harun Reşid (ö:193/809) kendisine 20 kat elbise vermiştir. 96 946 (h. 335) yılında Mısır'da yargı görevine getirilenabdülaziz b. Muhammed' e vazifeye getirildiği esnada birçok elbise verilmiştir. 97 Ayrıca hakimlere, o dönemlerde taşıma aracı olarak kullanılan binit hayvanı hediye edilirdi. Yargı vazifesini icra eden görevlilere vazifeye atandıkları zaman, binit hayvanı olarak katıdar verildiğini eserlerden öğrenmiş bulunuyoruz. 98 Endülüs 'te yargı görevini yürüten Ebu Amr b. Muhammed' e güzel bir binek hediye edilmiştir. 99 1302 (h. 702) yılında Mısır'da Kadılkudat Bedreddin İbn Cemaa'ya (ö:733/1332) yönetici son derece pahalı bir katır hediye etmiştir. 100 Eserlerde zikri geçen bu bilgilerin bir kısmının hususi örnekler olduğunu görüyoruz. Bu bilgilerden yola çıkılarak aynı yardımların o dönemlerde diğer hakimler için de uygulandığı sonucuna varamayız. Yalnız, ferdi örnekler de olsa, bu bilgiler tarihi süreçte hakimiere verilen yardımlar hakkında, bizlere bir bakış açısı sunabilmektedir. Hakimierin iktisadi durumunu yakından ilgilendiren konulardan biri de onların hediye, rüşvet vb. gayri meşru kazançlardan elde ettikleri gelirlerdir. Devlet memurlarının hediye alması İslam tarihinin ilk dönemlerinden itibaren yasaklanmıştır. Hz. Peygamber(as), vergi gelirlerini toplamakla görevlendirdiği İbn Lütbiyye'nin vazifesi esnasında birtakım hediyeler aldığını öğrendiğinde bir konuşma yaparak, herhangi bir vazifeyle meşgul olmadan önce kendisine hiçbir hediye verilerneyecek bir memurun görevi dolayısıyla böyle hediyeler almasını kınamıştır. 101 Hukukçuların hediye ve rüşvet konusunu birlikte ele alıp incelemeleri onların bu iki mesele arasında bir benzerlik kurduklarını göstermektedir. Örneğin Semnani (ö:499/1105) hediye konusunu rüşvet başlığı altında işlemiş ve mensup olduğu hukuk ekolündeki bütün hukukçuların hakimin yargı görevinde hediye almasının yasak (haram) hükmünde olduğunda hemfikir olduğunu belirtmiştir. 102 Bazı hukukçular hediye ve rüşvet konusunu detaylı bir şekilde ele alıp ikisinin arasındaki farkı ortaya koymuşladır. Gazzali (ö:505/1111) bilgisine itibarla bir şahsa verilen şeyi hediye; yargı görevi veya devlet memuru olması hasebiyle ona verilen şeyleri ise rüşvet olarak değerlendirmiştir. 103 Hediye alma konusunda hakimierin çok farklı tavırlar sergilerliklerini görmekteyiz. Örneğin, Kufe' de yargı görevini yürüten Şüreyh (ö:78/697) kendisine hediye verildiğinde hemen onun karşılığında kendisi bir hediye vererek bu verilen hediyeyi kabul ederdi. 104 Mısır'da yargı görevini yürütenabdullah b. Ahmed'in 95 İbn Hacer, Refu'l-Isr, s. 322. 96 Şeban1, s. ı55-ı6o. 97 İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. 246. 98 Zafır Kasım!, Nizamü'l-Hükm fı'ş-şeri'a ve't-tarihi'l-islami, Beşinci Baskı, Beyrut: Daru'n-Nefais, ı985, II, 238. 99 Nübahı, s. 36. ı 00 İbn Kesir, XIV, 2 ı. 101 Muhammed b. İsmail el-buhar!, Sahihu'l-Buhari, İstanbul: el-mektebetü'l-islamiyye, ı979, "Ahkam", 24; Müslim "İmare", 7; Ebu Davüd, "İmare", ll. 102 Semnani,I, 87-90. 103 Nevevi, Ravza, VIII, 128-9. ıo4 Veki, Il, 2ı5.

BİRİNCİ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ TEBLİÖLERİ - 1 1 7 9 ( ö:329/941) ise davanın taraflarından birçok hediyeler aldığı nakledilmi ştir. 105 Hakimin görevi esnasında davanın taraflarından aldığı nesnenin genelde rüşvet olarak değerlendirilidiğini ifade etmiştik. Bununla birlikte, bazı eserlerde, rüşvet almakla itharn edilen, bununla suçlanan veya rüşvet aldığı yaygın bir kanaat haline gelmiş bazı yargı mensuplarının isimlerinin zikredildiğini görürüz. 106 Tarihi süreçte, bazı hakimierin rüşvet dışında gayri meşru kazanç teminine yöneldiğini müşahede etmekteyiz. Örneğin, Mısır'da yargı makamına getirilen (389/999 yılında) Hüseyin b. Ali, varise intikal eden ve kendi sorumluluğuna bırakılan miras mallarını varisten alıkoymuştur. Bu olayın, zikri geçen hakimin ölüm cezasına çarptırılmasına neden olduğunu yine eserlerden öğreniyoruz. 107 Ho kimin Sosyal Güvenliği Meselesi Sosyal güvenlik, herkesin başına gelecek riskiere karşı alınacak tedbirlerin bütünüdür. Bu tehlikeler işsizlik, hastalık, yaşlılık, kazalar gibi hadiselerdir. Bunlar insan iradesi dışında meydana gelerek insanı çalışma gücünden ve hayatını sürdürebilmek için gerekli kazançtan mahrum eder. İşte sosyal güvenlik bu şekilde muhtaç hale gelenlerle bunların geçindirmekle yükümlü oldukları kimselere sağlanan geçim garantisi dir. 108 Konunun başında şunu belirtmek gerekir ki, İslam tarihinde günümüzdeki anlamıyla bir sosyal güvenlik sistemi mevcut değildi. Bununla beraber, hakimler için sosyal güvence olarak kabul edilecek bazı uygulamalara rastlarız. Bunlardan biri, hakimin görevde olmadığı zaman diliminde kendisinin belli bir gelirinin olmasıdır. Aynı zamanda devlet hazinesinden maaş alan görevlilerin ailelerine onların vefatından sonra maaş verilmesi konusu sonraki döneme ait hukuk eserlerinde işlenmiştir. Biz de konuyu bu iki noktada ele alacağız ve tarihi süreçte zamanla gelişen sosyal güvenlik anlayışı konusunda bilgi vermeye çalışacağız. İlk olarak, hakimierin vazife yapmadıkları zaman diliminde nasıl bir güvenceye sahip olduklarına değinmeye çalışalım. İslam tarihinde önemli bir sosyal güvence olarak görülebilecek gelir çeşidi, halka karşılıksız olarak dağıtılan "ata" gelirleridir. Ata'nın Batılı eserlerde, emeklilik maaşı anlamına gelen "pension" kavramıyla karşılandığını görmekteyiz. Atayı bir sosyal güvence olarak kabul edebiliriz; ancak onu bugünkü anlamda bir emeklilik maaşı olarak nitelendirmek kanaatimizce doğru değildir. Zira ata, özellikle ilk dönemlerde fertlerin belli bir işi yapıp yapmadığı dikkate alınmaksızın karşılıksız olarak dağıtılan devlet gelirlerini ifade etmektedir. Emeklilik maaşı ise, belli bir iş ve görevi yerine getirdikten sonra bundan ayrılan kimselere verilen maaştır. Ata almak için görev yapma şartı söz konusu değildir. Yalnız atanın emeklilik maaşından farklılığını bir kenara bırakırsak, onun sosyal güvence olan bir yönü mevcuttur. 105 İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. 178. 106 Veki, II, 51; İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. 348,354, 181. 107 Karara bağladığı bir miras davası neticesinde, varise intikal eden mallar bu hakimin sorurnluluğuna bırakılmıştı. Hakimin bu mallardan her ay belli bir miktar varise vermesi gerekiyordu. Her ay hakimden belli bir meblağ almaya devarn eden varis yine bir gün hakimin yanına geldiğinde hakim kendisinde hiçbir malının kalrnadığını söylemiştir. Bunun üzerine varis yöneticiye şikayette bulunmuş, şikayeti değerlendirip bir araştırma yapan yönetici de hakimin yalan söylediğini tespit etmiştir. Bunun üzerine yönetici, hakimi önce hapsedip sonra boyuunu vurdurmuş, daha sonra cesedini yaktırmıştır. Hakimin böyle şiddetli bir cezaya çarptırılrnasında, kendisine üst düzeyde maaş bağlanması ve yöneticinin halkın malına göz dikrnernesi için ona kesin bir uyarıda bulunmasının da etkili olduğunu eserlerden öğrenmiş bulunuyoruz. (İbn Hacer, Ref'u'l-Isr, s. 141-3.). 108 Ahmet Tabakoğlu, "Osmanlı Sosyal Güvenlik Sistemi", İktisat ve Din, İstanbul: İz Yayıncılık, 1994, s.55-56.

180 İSTANBUL TİCARETODASI İlk dönemlerde ömür boyu verilen ata geliri yargı görevini yürüten şahıslar için vazife yapmadıkları dönemlerde bir sosyal güvence olmuştur. Sonraki devirlerde bu gelir belli vazife sahiplerine verilmeye başlanmış; ve bunların içinde hakimler de olmuştur. Şayet bu gelirler, ikinci halife döneminde olduğu gibi, onlara görevlerinden ayrıldıktan sonra da verilmeye devam ettiyse kendileri için daha sonraki zamanlarda da, bir sosyal güvence olmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. 109 Ancak bu konuda kesin bilgilere sahip değiliz. Bu konu araştırmaya muhtaçtır. Hakimler için sosyal güvence olabilecek başka bir gelir çeşidi de, ikta gelirleridir. Bazı hakimierin maaşlan yanında ek olarak ikta gelirlerine sahip olduğuna daha önceden değinmiştik. İktanın uygulamada çeşitli kategorilere ayrıldığnı biliyoruz. Buna göre, belli taşınınaziarın mülkiyet hakkını elde eden hakimler için bu araziler görevlerinden ayrıldıktan sonra da sosyal bir güvence olabilmektedir. Yine belli bir toprak parçasının fayda/anma hakkını ömür boyu elde etmeleri halinde, hakimler için bunun geliri de bir sosyal güvence olarak değerlendirilebilir. Ancak, hakimiere kullanım için verilen ikta arazilerinin görevlerinden ayrıldıktan sonra kendilerinden alınması halinde, bu durumda bir sosyal güvenceden bahsedemeyiz. Nitekim tarihi süreçte, bu görüşü savunan hukukçular da olmuştur. 110 İkta konusunda ayrıca, Osmanlı' da emeklilik geliri olarak kabul edilen ve ilk dönemlerde belli bir toprak parçasının yıllık tahsilatı ve gelirin tahsisi şeklinde karşımıza çıkan "Arpalık" uygulamasının önceki dönemlerdeki ikta uygulamalarından esintenmiş olma ihtimalinden bahsedebiliriz. 111 İslam tarihinde hakimler için sosyal güvence olabilecek iki gelir çeşidinden, ata ve ikta uygulamasından bahsettikten sonra, şimdi de hakimin görev yapmadığı zaman diliminde herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadığını gösteren örnekleri zikredelim. Bir örnekte, Kurtuba' da iki hakimin birer yıl arayla yargı vazifesini icra ederken, bu şahısların görev yapmadıkları, beklernede oldukları zaman diliminde herhangi bir gelirlerinin olmadıklarını görmekteyiz. 112 Başka bir örnekte bir hakimin görev yapmadığı zaman diliminde büyük maddi sıkıntılar içine düştüğü, yöneticilerden birinin kendisine belli bir yardımda bulunduğu daha sonra kendisinin hukuk dersleri vermeye başlayarak geçimini temin ettiği görülmektedir. 113 Bu örnekte maddi sıkıntıya düşen bir hakime yönetici tarafından bir yardım yapılmıştır. Hakimiere görev yapmadıkları zaman diliminde bu örnekte görüldüğü üzere birtakım yardımların yapılmış olması ihtimal dahilindedir. Yalnız bu tür yardımlar ferdi örnekler olduğundan, 109 Atil'nın sonraki dönemlerde, 13. asırda dahi, uygulamalarına rastlamaktayız. Bakınız (İbn Kadı Şuhbe, II, 96). 11 O İbn Maze (ö:536/1 141) yöneticilerin hakimiere görevleri karşılığında birtakım araziler vermesinin bu şahısların da verilen arazilerden ekip dikme yoluyla faydalanmasının hukuken uygun olduğunu belirtmiştir. Onun görüşüne göre, yöneticiler bu şahısları görevden aldıklarında kendilerine verdikleri arazileri onlardan geri alma hakları da vardır. (İbn Maze, II, 1 7) 1 1 1 Bu görüş bize aittir. Ayrıca bakınız (Mustafa Demirci, "İkta", Diyanet İslamAnsiklopedisi, XXII, 43-4 7; Beşir Gözübenli, "İkta", Diyanet İslam Ansiklopedisi, XXII, 49-52; Cahit Baltacı, "Arpalık", Diyanet İslam Ansiklopedisi, III, 392-3). 112 Kurtuba'da yargı görevine atanan Ömer b. Şerahil ve Mu'aviye b. Salih birer yıl arayla yargı görevini yürütüyorlardı. Bu şahıslara görevde oldukları yıl maaş verilirken diğer yılda verilmiyordu. Görev yapmadıkları zaman içinde önceki yılda kazandıkları gelide geçiniyorlardı. Bu uygulamanın onları zor bir durumda bıraktığı anlaşılmaktadır. Zira bir yıl Mu'aviye b. Saih'in görev süresi dalınasına rağmen Ömer b. Şerail'in ataması yapılmamıştı. O da yöneticiye geçen yıldan kalan gelirinin bittiğini ve kazanç sağlamak için bir an önce göreve başlamak istediğini belirtmiştir (Ebu 'Abdullah Muhammed b. Haris b. Esed Huşeni, Kudatu Kurtuba, Kahire, ed-daru'l-mısriyye li't Tel'lf, 1966, s. 22). 113 Mısır'da yargı görevini yürüten Ebu Ömer Muhammed b. Yusufhicri 296-301 yıllarında görevinden ayrılınca büyük bir maddi sıkıntı içine düşmüş ve bu durumdayken yöneticilerden biri kendisine 100 dinar ilisanda bulunmuş, sonra da kendisi fıkıh dersleri vermeye başlayarak geçimini sağlamıştır (Şebarfı, s. 265). 'J

BİRİNCİ İKTİSAT TARİHİ KONGRESİ TEBLİÖLERİ - 1 181 bunları genel anlamda bir sosyal güvence olarak değerlendiremeyiz. Ayrıca yöneticilerden alınan yardımlar gibi vakıflar tarafından da muhtaç durumdaki hakimiere yardımlar yapılmış olması ihtimal dahilindedir. Yalnız bu konuda örnekler bulunamamıştır. Konu bir bakıma araştırmaya muhtaçtır. Sosyal güvence konusunda, başka bir örnek, Memlükler döneminde karşılaştığımız, Osmanlı emeklilik sistemine de bir bakıma benzerlik gösteren farklı bir uygulamadır. 14. asrın başlannda uygulama alanı bulan bu örnekte, Mısır'da yargı görevini yürüten Bedreddin İbn Cemaa (ö:733/1332) çok yaşlı olması, bedeninin zayıflığı, ve gözlerinin iyice zarar görmesi gibi nedenlerle yargı görevinden aziedilince kendisine aylık 20 dinar maaşla beraber bir miktar buğday gıda yardımı tahsis edilmiştir. 114 Hakimin çalışamadığı zaman diliminde kendisi için emeklilik maaşı olarak kabul edilebilecek bu uygulamadan Memlükler devrinde başka hakimierin de yararlanıp yararlanmadığını bilemiyoruz. 14. asrın başında görülen bu örneğin somadan Osmanlı döneminde ortaya çıkan emeklilik maaş ı 115 uygulamasının ortaya çıkışında herhangi bir etkisi olmuş mudur? Bunu da bilemiyoruz, konu incelemeye ihtiyaç duymaktadır. Ancak, dikkat edilirse, görevinden ayrılan hakime belli bir maaş tahsisi noktasında Osmanlı uygulamasıyla Memlükler dönemindeki örnek arasında önemli bir benzerlik olduğu görülmektedir. Buraya kadar sunulan örneklerin ışığında bir değerlendirme yapacak olursak, İslam tarihinde, yargı vazifesini i cra eden bazı şahısların, günümüz sosyal güvenlik anlayışı seviyesinde olmasa da, görev yapmadıklan zaman diliminde belli bir sosyal güvencelerinin olduğunu söyleyebiliriz. İslam devletlerinde sosyal güvence olan mevzulardan biri de beytülmalden maaş alan kimselerin vefatı halinde eş ve çocuklarına maaş verilmesidir. Hz. Ömer' in "ata" verdiği şahısların eş ve çocuklarına da "ata" dağıttığı görülmektedir. 116 Hukukçular, beytülmalden maaş alan kimselerin vefatı halinde eş ve çocuklarına maaş verilip verilmeyeceğini incelemişlerdir. Önceki dönem eserlerinde sadece askerlerin vefatı halinde, bunların eş ve çocuklarına maaş bağlanması konusu işlenmiştir. 117 Somaki dönem hukukçuları ise, beytülmalden maaş alan hakim vb. diğer görevlilerin vefatları halinde, tıpkı askerler gibi bunların çocuklarına da maaş bağlanması fikrini öne sürmüşlerdir. 118 Dikkat edilirse somaki devir bilginleri tarafından ileri sürülen görüşlerde sosyal güvenlik anlayışının biraz daha kapsam alanının genişlediği anlaşılmaktadır. Zira ilk devirlerde sadece asker çocukları için geçerli olan sosyal güvenlik anlayışı zamanla hakimler de dahil diğer devlet memurlarını kapsayan bir mahiyet almıştır. 114 Ebu'l-Fida İsmail b. Ömer İbn Kesir, el-bidaye ve'n-nihaye, Beyrut: Daru'l-Ma'rife, ı98ı, XIV, ı28. ı ı 5 Osmanlı' da, ilmiye ve adli ye görevlilerine aziedildiklerinde "arpalık" verilirdi. Geniş anlamıyla "arpalık", aziedilen veya emekliye ayrılan mülki ve ilmi memurlara "mazuliyet" veya emeklilik maaşı kabilinden verilen gelir kaynağıydı. Arpalık ayni ve nakdi olabilirdi. Yani ya belli bir toprak parçasının yıllık tahsilatı ve gelirin tahsisi veya hazineden belli bir meblağın tahsisi şekillerinde gerçekleşirdi (Tabakoğlu, 60; Anıl, 78; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti'nin İlıniye Teşkilatı, Ankara, ı965, s. ı20). ı ı 6 Mustafa Fayda, "Ata", Diyanet İslam Ansiklopedisi, IV, 33-34. ı ı 7 Ebu İshak İbrahim b. Ali b. Yusuf eş-şirazi(ö:393/1003), Tabakatü'l-Fukaha, (thk.) Halil Meyyis, Beyrut: Daru'l-Kalem, bt.y, Mühezzeb, II, 249; İbn Kudame(ö:54ıll ı46), Ebu Muhammed Muvaffakuddin Abdullah b. Ahmed, el-muğni, (thk.) Abdullah b. Abdülmuhsin et-türki, Abdülfettah Muhammed, İkinci Baskı, Kahire, ı992, IX, 303; Nevevi (ö:676/ı277), Ravza, V, 325. ı ı8 Bunlar, Kahİstani (ö:96211554), MollaMiskin (ö:954/ı547), Haskefi (ö: ı088/ı677) ve İbnAbidin (ö: ı252/ı836) gibi hukukçuıardır. (İbn Abidin, VI, 350)