Şubat 2019 February DOI No: Geliş Tarihi: Kabul Tarihi:

Benzer belgeler
İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

marife dini araştırmalar dergisi Turkish Journal of Religious Studies yıl / year: 12 sayı / issue: 1 bahar / spring 2012

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

TÜRKİYE DİYANET VAKFI YAYINLARI

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

The Position of Ibn Hişam el-ensari Who is From The Muvelledin Poet And His Situation in Revealing Witness

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

KİTABİYAT / BOOK REVIEW

tyayin.com fb.com/tkitap

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

ARAPÇA DA FİİLLERİNİN YERİNE MANSUB OLARAK KULLANILAN MASTARLAR

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

OKU TEFEKKÜR ET TEFEKKÜR ET OKU

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Hâmile kadın için haccın hükmü

HURUF-İ MUKATTAA MUKATTA HARFLERİNİN TECVİT TAHLİLLERİ

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Ebu l-hasan Muhammed b. Abdillah el-varrâk, İlelü n-nahv, thk. Mahmud Muhammed Mahmud Nassâr, Beyrut: Dâru l- Kutubi l-ilmiyye, 2002.

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

ON EMİR الوصايا لعرش

ARAPÇA ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜNDE OKUYAN ÖĞRENCİLERİN ARAPÇA HARFLERİNİ TELAFFUZ ETMEDE YAŞADIĞI SORUNLARA DAİR BİR ÇALIŞMA ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ-

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

1 MAYIS - 30 HAZİRAN RAMAZAN KAMPANYASI AFİYET OLSUN İSRAF OLMASIN.

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

BEDRUDDÎN ED-DEMÂMÎNÎ VE ARAP DİL İLİMLERİNE KATKILARI * Bedreddin al-damamini and His Contribution to Arabic Language Sciences

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

EL YAZMASI ESERLERİN ÖNEMİ OLMAYANLARIN DURUMU ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

DOI: /fsmia

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

ARAPÇA YAZMA ESERLERİN DİZGİSİNDE TAKİP EDİLECEK YAZIM KURALLARI

M.Ü. lâhiyat Fakültesi Dergisi 41 (2011/2),

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

MEÂNİ L-KUR ÂN DA EL-AHFEŞ İN ŞİİRLE İSTİŞHADDA BULUNDUĞU ĞARÎB KELİMELER

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

ALİMLERİN TAKLİDİ YEREN SÖZLERİ KİMLERE HİTAP ETMEKTEDİR?

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

İbn Ebī Şeybe ye Nispet Edilen Kitābu l-edeb Üzerine

Namazlardan sonra yapılan duâ ve zikirleri, sünneti edâ ettikten sonraya ertelemenin hükmü

Arafat'ta vakfenin vakti

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

1- el-kavaidul- esasiyye lil- Lugatil-arabiyye (Arapça), Seyyid Ahmet el-haşimi.

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

Terceme : Muhammed Şahin

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

İSİMLER VE EL TAKISI

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

KUR ÂN I KERİM DE A RÂF VE A RÂF HALKI

Nahiv Öğretiminde Manzûm Eserler İbn Mâlik in el-elfiyye si Örneği

حديث توسل آدم نليب وتفس : {وابتغوا يله الوسيلة} şeyh Muhammed Salih el-muneccid

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

Kur an-ı Kerim de şöyle bir ayet bulunmaktadır: Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki:

Kur an Okuma ve Tecvid Bilgisi Test Soruları

DERGİ YAYIN İLKELERİ

رويدا تراك. Ma nel Fiil. 1-İsim Fiiller. Günah işleyen Allahu Subhanehu ve Tela dan uzak oldu. Günahı terk et! Dünyada rahatlık hasıl olmadı.

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

İki secde arasında otururken ellerin durumu nasıl olmalıdır?

İsmi Muzâf. 2.Muzaf, Muzafun ileyh kelimeleri umumilik ve hususilik konusunda eşit olmamalıdır.

Transkript:

Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Şubat 2019 February 2019 Yıl 12, Sayı XXXVIII, ss.1-20. Year 12, Issue XXXVIII, pp.1-20. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/joh1521 Geliş Tarihi: 20.12.2018 Kabul Tarihi: 27.02.2019 MOLLA İSÂM VE MANZÛMETU L-ELĞÂZİ N-NAHVİYYE ADLI ESERİ Ahmet TEKİN 1 Özet Molla İsâm, Abdulmelik b. Cemaliddîn el- İsâmî b. Sadriddîn b. İsâmiddîn el-isferâyinî, ilmin merkezi sayılan bir ailenin çocuğu olarak 978/1570 senesinde Mekke de dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşlardan beri babası ve amcasının yanında Arapça eğitimine başlayan Molla İsâm, birçok âlimin rahle-i tedrisinden geçmiştir. Büyük fedakârlıklarla bitirdiği talebelik hayatından sonra ilim tedrisatıyla iştigal etmiş, ünü etrafa yayılmış ve ilim ehlinin teveccühünü kazanmıştır. Bütün zamanını ilme ayıran Molla İsâm, elli sekiz yıllık gibi kısa bir ömre çoğunluğu Arap diliyle ilgili altmıştan fazla eser ve yüzlerce talebenin eğitimini sığdırarak 1037/1628 tarihinde Medine de vefat etmiştir. Onun bu eserlerinden biri Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye isimli risalesidir. Bu risale kırk beyitten oluşup kırk dokuz bilmece içermektedir. Bu bilmeceler, dilciler arasında yaygın olmayan nahiv meseleleri, şaz ve nadir kullanımlar, çoğunluğun görüşünün hilafına olan konular ve pek de bilinmedik Arap kabilelerinin lügatlarından ibarettir. Bu çalışmada Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye, adlı eseri hakkında bilgi verilmiştir. Nahiv bilmeceleriyle alakalı olan bu esere geçmeden önce çalışmanın giriş kısmında luğaz konusu ele alınmış ve bu kelimenin 1 Bu makale, 7-10 Aralık 2017, tarihinde Mardin de düzenlenen I. Uluslararası Kültür ve Medeniyet Kongresinde Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğazi n-nahviyye Adlı Eseri başlığı ile sunulan ve daha sonra tam metin olarak basılan tebliğin içeriğinin geliştirilerek ve kısmen de değiştirilerek üretilmiş halidir. ORCİD ID: 0000-0002- 3402-2895 [1]

Ahmet TEKİN sözlük ve ıstılahî anlamları üzerinde durulmuştur. Bununla birlikte Arap edebiyatı ve gramerinde luğazın başlangıcı hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca Molla İsâm ın bu manzumesini açıklamak için kaleme aldığı Şerhu Manzûmeti l-elğâzi n-nahviyye, ismindeki şerhine kısaca değinilmiştir. Buna ilaveten Molla İsâm ın luğazlarını oluştururken esas aldığı nahiv ilminin ilkeleri hakkında da bilgi verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Molla İsâm, Luğaz, Manzûmetu l-elğazi n-nahviyye, Arap Dili. Mollah İsâm and His Work with the Name of Manzumetu l- Elğâzi n-nahviyye Abstract İsâm Abdulmelik b. Cemaliddîn el- İsami b. Sadriddîn b. İsamiddin el- İsferâyinî The Mollah was born in Mecca as a child of a family, which was accepted as the center of science, in 978/1570. İsam The Mollah who started Arabic training with his father and uncle from the smaller ages received the training from many scholars. After his discipleship life that he finished with the great sacrifices, his famous spread and he gained the scholars complaisance. İsam The Mollah who made all of his time died in Madinah in 1037/1628 as he had more than sixty works and hundreds of disciples training in his short life as being fifty eight years. One those works belonging to him is the booklet with the name of Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye. This booklet consists of forty couplets and includes forty nine riddles. These riddles are nothing more than the syntax issues which are not common among the linguists, exceptional and rare usages, the subjects which are contrary to the view of majority and the wordbooks of Arabic tribes which are unknown well. In this study, the information was given about İsam The Mollah and his work with the name of Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye. The subject of poetic riddles in the introduction section of study was considered before starting this work related to the syntax riddles, and this word s lexical and technical meanings were emphasized. Furthermore, the information was given about the beginning of poetic riddle in The Arabic literature and grammar. Moreover, İsam The Mollah s comment with the name of Şerhu Manzûmeti l-elğâzi n- Nahviyye that he wrote it in order to explain his poem was mentioned briefly. [2]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri Furthermore, the information was given about the principles of syntax science that İsam The Mollah based it as making his poetic riddles. Key Words: Molla İsâm, Poetic Riddle, Manzûmetu l-elğazi n-nahviyye, Arabic Language. Giriş Bilmece kültürü diğer dillerde olduğu gibi Arapçada da vardır. Bilmecenin Arapça karşılığı luğazdır. Luğz (,(الل غ ز lağz ( (الل غ ز ve luğaz sözlükte, bir şeyi ters yüz etmek, gizlemek, açığa çıkarmanın (الل غ زز ( masdarıdır. fiilinin ل غ زز aksine kapalı bırakmak gibi anlamlara gelen Buna göre lugaz, anlamı kapalı bırakılan ve birbirine benzeyen söz anlamına gelmektedir. (el-cevherî, 1987, III, 894; İbn Manzûr, 1994, V, 405; Ergin, 2017: 176; Usta, 2009: 160). Luğeyza ( ا (الل غ ي زز ise çöl faresinin onu avlamak isteyenlerden kendini gizlemek için yer altında dolambaç şeklinde çukur kazmasıdır. Çöl faresinin dolambaç şeklinde kazdığı çukura da ( (األل غ ززز denir. İlğaz ( ل غ ززز (اال ise konuşmacının ifadelerini dolaylı bir şekilde muhataba aktarmasıdır. (İbn Fâris, 2011, II, 480; İbn Sîde, 1996, II, 302; el-cevherî, 1987, III, 895). Luğaz, ıstılahta ise, Sözün maksadını gizlemek, şaşırtmalı söz söylemek, bilmece, zekâ oyunu şeklindeki anlamlara gelmektedir. (el- Cezâirî, 1303, 57). Molla İsâm (ö. 1037/1627) da luğazı Dinleyicinin kolaylıkla çözemeyeceği şekilde sözün maksadını gizlemek şeklinde tanıtmıştır. ( Molla İsâm, 2000: 32). Luğazın Arap edebiyatında ortaya çıkışıyla ilgili farklı hususlar söylense de Cahiliye ve Emevîler dönemi şairlerinin divanlarında ve yine bu dönemlere ait seçme şiirleri içeren koleksiyonlarda luğaza hemen hemen hiç rastlanılmamıştır. İlk luğaz örnekleri Hammad er- Râviye'nin (ö. 155/771) bazı beyitlerinde bulunmuştur. Luğazın yavaş yavaş şiirde müstakil bir konu olarak gelişmesi ve sıkça söylenmesi ise Abbâsî dönemiyle birlikte görülmüştür. (Toprak, 2001: 98). [3]

Ahmet TEKİN Arap edebiyatında daha ziyade luğz (elğâz) ve ülğuze terimleri kullanılmıştır. Eski Arap belağat ve edebiyat âlimleri luğazla eş veya yakın anlamlı muhâcât, uhcuvve, uhciyye, ehâcî, huceyyâ, ta miye, muammâ, mugâlata, uğlûta, lahn, melâhin, muâyât gibi terimler de kullanmışlardır. Edebiyatta ve özellikle şiirde bir sözü, kavramı açık bir dille anlatma yerine onu ima eden ifadeler kullanarak şiiri, sözü, bilmece hatta bazen bir muamma şekline sokmaya ilgâz, böyle şiire, söze de lugaz veya luğz adını vermişlerdir. (el-cezâirî, 1303, 57). Ancak bunun edebi zevki okşayacak tarzda icra edilmesi şarttır. Müteahhir dönem âlimleri önceleri lugaz kapsamında yer alan muammayı isim bilmecelerine hasretmişlerdir. İlk olarak Arap edebiyatında ortaya çıkmakla birlikte zaman içinde Türk ve Fars edebiyatında da bu türde pek çok eser kaleme alınmıştır. (Durmuş, 2003: 222; Kılıç, 2015: 37). Luğazın nahiv ilminde ortaya çıkışı nahiv ilminin ortaya çıkışıyla paralellik arz etmektedir. Nitekim bu ilmin öncülerinden olan Halil b. Ahmed in (ö. 175/791) şöyle dediği aktarılmaktadır: Bir A râbînin diğer bir A râbîye Belesus hakkında o nedir dediğini gördüm. Soru sorulan kişi de onun bir kuş türü olduğunu söyleyince bu sefer soruyu soran kişi bunun çoğulu nedir dedi, bunun akabinde soru sorulan kişi bunun çoğulunun ب ل ن ص ززى olduğunu söyledi. Hâlbuki adam sorusunu مزززز الصلصززززال لنصزززز الصلنصززززى şeklinde lüğaz formatında sorsaydı lüğaz yapmış olurdu. (İbn Manzûr, 2013: IV, 460; Suyûtî, 1998: I, 460). Halil b. Ahmed in öğrencisi olan Sîbeveyh (ö. 180/796) de meşhur el-kitab adlı eserinde sarahaten olmasa da nahiv luğazlarına فقزز لااه ززي م لززن كززيم لفززا ما ززاف işaret etmiştir. Sîbeveyh, dilcilerin Mavsûf olduğu halde üzerinde sükût edilemeyen bir ال لسززفل هليزز فقيزي ل:زز ه يز ي لزز ل:ز ال زيي şey gördünüz mü şeklindeki bir soruyu "ال زززي" ل ززز لقالززز ه "لززز ل:ززز "ي لال لأزززا لسزززفل هلزززى "لززز ل:ززز " Evet لزز ل:زز ال ززي ifadesindeki ال ززي kelimesi ل:زز nın sıfatı olduğu halde ل:ززز nın üzerinde durulamamaktadır şeklinde cevapladıklarını [4]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri söylemiştir. (Sîbeveyh, 1988: II, 106). Daha sonra nahiv lüğazları adlı ilim gelişmiş ve bu hususta pek çok dilci, eser kaleme almıştır. (Molla İsâm, Tarih Yok: 8-10). Luğâz ilmi, zihinlerin berraklaşması için bir vesile olup tembel veya ilgisiz öğrencilerin derslerden bıkmasını önlemek için çeşitlilik sağlayan bir unsurdur. Pedagoglara göre luğâz ilmi, öğretimi daha da eğlenceli hale getirmektedir. Bu bakımdan luğazla öğretme sistemi modern eğitim sisteminin aradığı ve hatta meylettiği bir yoldur. Gerek fakihler ve edipler gerekse şairler ve bunların dışındaki ilim erbabı luğâz ilmi yoluyla ilmi hedeflerini gerçekleştirmişlerdir. Şöyle ki, kişiyi usandırmamaya dikkat ederek, aklın konuları daha iyi anlaması için meseleleri anlatma yolunu luğâz vesilesiyle çeşitlendirirler. Bunun yanında luğaz, aklı güçlendiren ve kişiye deneyim kazandıran özel sanatlardandır. Kendisiyle meşgul olana çok alıştırma sonucunda tecrübe ve problemleri çözme konusunda hızlı algılama yeteneği kazandırır. Ayrıca luğâz meselelerinin, soru soranın rumuzlu/gizli hedefleriyle nefsi hareketlendirip, duyguları canlandırdığı ve meselelerin cevaplarını bulmak için motivasyonu güçlendirdiği de söylenenler arasındadır. ( Usta, 2009: 164-165). 1. Molla İsâm 1.1. Hayatı Tam adı Abdulmelik b. Cemâliddîn el- İsâmî b. Sadriddîn b. İsâmiddîn el-isferâyinî olup, İslam âleminin tanınmış dilcilerinden olan İsâmuddîn el-isferâyinî nin (ö. 945/1538) torunu olan Cemâluddîn el- İsâmî nin oğludur. (Ebû l-ma âlî, 1990: III, 308; el-muhibbî, 1867: III, 87-88). Eserlerinde tahkikat ve araştırmaya önem vermesi, farklı görüşleri sunup tahlil etmesi ve luğaz formatındaki meseleleri çözmesi gibi özellikleri sebebiyle kaynaklar onun için İmam, allâme, muhakkik, müdekkik ve hâtemu l-muhakkıkîn gibi sıfatlar kullanmıştır. (İbn Ma sûm, 1324: 123). Bununla birlikte Molla [5]

Ahmet TEKİN lakabıyla anılan Abdulmelik b. Cemâliddîn, babası Cemâluddin el- İsâmî ye nisbetle kaynaklarda onun için el- İsâmî nisbesi kullanılmıştır. (el-muhibbî, 1867: III, 87-88; Tahrânî, 1936: IX/III, 725). Molla İsâm, ilmin merkezi olarak kabul edilen bir ailenin çocuğu olarak 978/1570 senesinde Mekke de doğmuştur. (Kehhâle, Tarih Yok: VI, 181). İlk eğitimini babası ve Hefîd/torun lakabıyla meşhur olan amcası ( İsâmuddîn el-isferâyinî nin torunu olduğundan ötürü) kadı Alî b. Sadriddîn den almıştır. (Ziriklî, Tarih yok: VI, 181). Molla İsâm, bahsi geçen şahıslar dışında da aşağıda isimleri verilen birçok hocadan farklı ilim şubelerinden dersler almıştır. Mütevazı ve sağlam karakterinden dolayı alanında hızlı bir şekilde ilerlemiş ve uzak diyarlardan ilim talebelerinin kendisine yöneldiği bir müderris olmuştur. (el-muhibbî, 1867: III, 88). Talebelik hayatından sonra müderrisliğe başlayan Molla İsâm, dil, mantık, aruz ve hadis usulüne dair verdiği derslerle birçok talebe yetiştirmiş ve bunun neticesinde Hicaz bölgesinde büyük bir üne kavuşmuştur. Molla İsâm, ilme olan merakından dolayı insanların arasına fazla karışmamayı yeğlemiş ve vaktinin tümünü ders verme, araştırma ve telif işlerine ayırmıştır. (el-muhibbî, 1867: III, 88; Kehhâle, Tarih Yok: VI, 181). Vaktini gayet verimli bir şekilde değerlendiren Molla İsâm, henüz elli sekiz yaşında iken ardında zengin bir ilim mirası bırakarak 1037/1628 tarihinde Medine de vefat etmiştir. (Molla İsâm, 2000: 5; İsmail Paşa el-beğdâdî, Tarih yok: III, 288). 1.2. Eserleri Molla İsâm, dil, edebiyat, aruz, mantık ve hadis usulü ilimlerine ilgi duymuş ve bu alanlarda derinleşip eserler telif etmiştir. Nitekim onun, bahsi geçen alanlarla ilgili altmıştan fazla eser kaleme aldığı söylenmektedir. (el-muhibbî, 1969: III, 114-116). Arap olmayan dilcilerin geleneğinde olduğu gibi onun bu çalışmalarının çoğu medreselerde ders kitabı olarak okutulan birçok klasik metne yazdığı şerh ve haşiye şeklindedir. Kaynaklarda isimlerine ulaşabildiğimiz müellife ait eserler şunlardır: [6]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri Haşiye ala n-nazmi ş-şumunî, Muhammed e ş-şumunî (ö. 861/1457), İbn Hacer el- Askelânî nin (ö. 852/1449) Nuhbetu l-fiker adlı hadis usulünü manzum bir şekilde telif etmiş ve Molla İsâm da onun bu nazmı için Haşiye ala n-nazmi ş-şumunî isimli haşiyeyi yazmıştır. el-kâfî l-vâfî bi İlmi l-kevâfî, Molla İsâm ın bu eseri, aruz ilmine dair olup Adnân Umer el-hatib tarafından tahkik edilerek 2009 senesinde Dımaşk ta basılmıştır. Şifau s-sudûr bi Şerhi ş-şuzûr, bu eser, İbn Hişâm el-ensârî nin Şuzûru z-zeheb adlı telifini açıklamaya yöneliktir. (Kehhâle, Tarih Yok: VI, 181). Molla İsâm ın bu eseri, Muhammed Seyyid Ahmed Muhammed Kurûse tarafından Ezher Üniversitesinde tahkik ve tahlil yöntemiyle doktora tezi olarak çalışılmış ve 1985 senesinde neşredilmiştir. (Bkz. http://thesis.mandumah.com/record/96031 Erişim Tarihi, 17.10.2018). Şerhu İsağûcî, Molla İsâm ın bu çalışması, mantık ilmine dair olan İsağûcî adlı eserin şerhidir. (Gelenbevî, 2017: 10). Teshîlu l- Urûd ila İlmi l- Arûd, müellifin bu eseri Aruz ilmiyle alakalıdır. (Kâtib Çelebi, 1941: I, 404). Bulûğu l-ereb min Kelâmi l- Arab, nahiv ilmine dairdir. Risale fi Tahrîmi d-duhan, Molla İsâm, bu çalışmasında sigaranın zararlarını ve âlimlerin sigaranın haram olup olmadığı hakkındaki ihtilaflı görüşlerini ele almaktadır. (Ziriklî, 2002: IV, 157). Molla İsâm ın bu eseri, 2010 da Nurettin Muhtar Acar tarafından Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü nde yüksek lisans tezi olarak çalışılmıştır. Bu eserin bir nüshası Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi 06 Hk 4212/1 numara ile arşivlenmiştir. Kitabın ölçüsü, 195x114-136x59 mm olup her bir varakı 21 satırdan oluşmaktadır. Yazı türü nesih olan bu eserin kâğıt türü ise haç filigranlıdır. (Detaylı bilgi için bkz. YEK, http://www.yazmalar.gov.tr/eser/risale-fi-surbidduhan/80178, Erişim Tarihi, 18.01.2017.) Şerhu l-irşâd fi n-nahv, Molla İsâm, bu eserinde Sa duddîn Taftâzânî nin (ö.792/1390) el-irşâdu l-hâdî adlı kitabını şerh etmektedir. (Kehhâle, Tarih Yok: VI, 181). Bu eser, Taftâzâni nin, Havarizm de 778 de oğlu Hadi için yazmış olduğu bir nahiv kitabıdır. [7]

Ahmet TEKİN Ayrıca bu eseri Hasan Şazelî Ferhud, (Riyad 1984) ve Abdulkerîm ez- Zebidî (Cidde 1985) tahkik etmişlerdir. (Özcan, 2008: 217). İs afu l-halîl bi Zubdeti t-teshîl, Molla İsâm, bu eserini Teshîlu l- Urûd ila İlmi l- Arûd adlı çalışmasından oluşturmuştur. Buğyetu l- Amil min Tahkîki l- Avâmil, nahiv ilmine dairdir. Bulûğu l- Ereb fi Tahkîki İsti ârâti l- Arab, bu eser, Ebû l-kâsım el-leysî es- Semerkandî nin Risâletu l-isti âre sinin (er-risâletu s-semerkandiyye) veciz bir şerhidir. Molla İsâm, Samarkandî nin bu eseri üzerine biri kısa diğeri geniş olmak üzere iki şerh yazmıştır. Geniş olan şerhin adı ise Şerhu Bulûği l-ereb fi Tahkîki İsti ârâti l- Arab dır. Bulûğu l- Merâm min Halli l-katri li İbn Hişam, bu eser, İbn Hişam ın (ö. 761/1360) Katru n-nedâ adlı eserini şerh etmektedir. (el-muhibbî, 1867: III, 87; İsmail Paşa el-beğdâdî, Tarih yok: III, 288). Haşiye ala Şerhi t-tahrîr, bu eser, Kutbuddîn er-râzî nin (ö. 766/1365) Tahrîru l-kavâ idu l-mantikiyye fi Şerhi ş-şemsiyye adlı eserinin haşiyesidir. Haşiye ala Şerhi l- İsâm ala l-kâfiye, Molla İsâm, bu çalışmasında dedesi İsâmuddîn el-isferâyînî nin İbnu l- Hâcib in (ö. 646/1249) el-kafiye si üzerine yazdığı şerhini açıklamaktadır. (Molla İsâm, 2009: 11-12). Haşiye ala Şerhi'l-Kavâ id, Molla İsâm ın bu eseri, Mûsilu t-tullâb ın haşiyesidir. Mûsilu t-tullâb, Halid el-ezherî ye (ö. 905/1500) ait olup İbn Hişam ın el-i râb an Kavâ idi l- İ râb adlı çalışmasının şerhidir. Bu eserin bir nüshası İstanbul daki Köprülü yazma eser kütüphanesi Hafız Ahmed Paşa koleksiyonunda 34 Ha 333/7 arşiv numarasıyla bulunmaktadır. 82 sayfadan ibaret olan bu eserin Muhammed b. Abdunnebî tarafından istinsah edildiği söylenmektedir. (Bkz. YEK, http://www.yazmalar.gov.tr/eser/serhul-kavaidissugra-li-ibn-hisam/174467, erişim tarihi, 18.01.2017). Şerhu l-acurûmiyye, bu eser, İbn Acurûm un (ö.723/1323) nahiv ilmine dair kaleme aldığı el-acurûmiyye adlı çalışmasının şerhidir. el-i râb an Avâmili l-i râb, (nahiv ilmine dairdir.) Şerhu l- İ râb an Avâmili l-i râb, Molla İsâm, bu eserinde el-i râb an Avâmili l-i râb adlı eserini şerh etmiştir. (İsmail Paşa el-beğdâdî, Tarih yok: I, 153; Molla İsâm, 2018: 4). [8]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri Şerhu l-hazreciyye, Adını yazarının nisbesinden alan bu eser, yedinci/on üçüncü yüzyıl âlimlerinden olan Ebû l-hasan Diyâuddîn Alî b. Muhammed b. Yûsuf b. Afîf es-sa îdî el-hazrecî nin aruz ilmine dair olan el-hazreciyye metninin şerhidir. (Molla İsâm, 2009: 14). Bu eserde Halîl b. Ahmed in (ö. 175/791) ortaya koyduğu aruz sistemiyle kafiye hakkındaki bilgiler muhtasar olarak nazmedilmiştir. (Topuzoğlu, 1998: 146). Şerhun ala z-zencânî, Molla İsâm, bu eseri İzzuddin Ebû l- Fedâil İbrahim b. Abdilvehhâb e z-zencânî nin (ö. 655/1257) sarf ilmine dair et-tasrîfu z-zencânî ( İzzî) adlı eseri şerh etmek için kaleme almıştır. Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye, Molla İsâm ın bu eseri nahiv bilmecelerine dair olup kendisi tarafından şerh edilmiştir. Şerhu Manzûmeti l-elğâzi n-nahviyye, Molla İsâm ın bu eseri, 2000 senesinde Prof. Dr. Huseyin Alî el-bevvâb tarafından edisyon kritiği yapılarak basılmıştır. Bu eser, nahiv ilmine dair bilmeceleri konu edinen Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye adlı metni açıklamaktadır. Söz konusu eser, aynı şekilde Ezher Üniversitesinde hoca olan Abdulhafiz Hasan Mustafa el- Asîlî tarafından da tahkik ve tahlil edilmiştir. Yapılan inceleme neticesinde Abdulhafiz Hasan Mustafa el- Asîlî nin tahkikinin bir öncekinden daha derinlikli olduğu tespit edilmiştir. (Molla İsâm, 2009: 10-16). 1.3.Hocaları Her âlimde olduğu gibi Molla İsâm ın da yetişmesinde ciddi bir hoca emeği söz konusu olmuştur. Molla İsâm ın çeşitli ilimleri öğrendiği ve rahle-i tedrisinde bulunduğu hocaları şunlardır: Ahmed b. Avvâd el-mısrî (ö.?), Ahmed b. Kasım el- İbâdî (ö.994/1585). Abdurraûf el-mekkî (ö. 984/1576), Abdurrahman b. Hatîb eş-şerbînî (ö. 1014/1605). eş-şerbînî, aynı zamanda 1010/1601 senesinde Molla İsâm a icazet vermiştir. Abdulkerîm b. Muhibbiddîn el-kutbî (ö. 1014/1605). Alî b. Sadriddîn el-hefîd (ö. 1007/1598) ve babası [9]

Ahmet TEKİN Cemaluddîn b. Sadriddin. (Molla İsâm, 2009: 7-8; el-muhibbî, 1867: III, 87; Ziriklî, 2002: IV, 127). 1.4. Öğrencileri Molla İsâm, başta oğulları Yahya b. Abdilmelîk el- İsâmî (ö. 1074/1663) ve Huseyn b. Abdilmelîk el- İsâmî (ö.?) olmak üzere tedrisat hayatı boyunca birçok talebenin yetişmesine katkı sunmuştur. Onun rahle-i tedrisinden geçen öğrencilerin bazıları şunlardır: Ahmed b. Muhammed b. Muhammed el-heysemî (ö. 1041/1631). Ahmed b. Muhammed b. Şeyh Alî el-yemenî (ö. 1045/1635). Muhammed b. Abdilmun im et-tâifî (ö. 1052/1642). Muhammed b. Allân es-siddîkî (ö. 1057/1647). Ebû s-su ûd el-kâzrûnî el-medenî (ö. 1058/1648). İbn Ya kûb Tâcuddîn b. Ahmed el-malikî (ö.1066/1655). Hanifuddîn el- Murşidî (ö. 1067/1656). Muhammed Kibrît b. Abdillah b. Muhammed (ö. 1070/1659). Alî b. Ebî Bekr b. Cemâluddîn el-ensârî (ö. 1072/1661). Abdullah b. Sa îd Bakşîr el-mekkî (ö. 1076/1665). Fadl b. Abdillah et-taberî (ö. 1084/1673). Ahmed b. Abdillah el-medenî (ö. 1092/1681). Sadık Padişah b. Emirşah (ö. 1099/1687). Muhammed el- Esedî (ö.?). (Molla İsâm, 2000: 5; 2009: 7-8; 2018: 19-20; Kehhâle, Tarih Yok: III, 87; el- İsâmî, 1998: IV, 427-428). 2. Manzûmeti l-elğazi n-nahviyye Adlı Eseri Bu risale kırk beyitten oluşmaktadır. Söz konusu beyitlerin ilki risalenin önsözü, sonuncusu da sonuç kısmını teşkil etmektedir. Eserdeki bilmecelerin sayısı kır dokuzdur. On altı ve yirmi dördüncü beyitlerin her birinde üçer bilmece, dört, on iki, on dört, on yedi, on sekiz, on dokuz ve otuz ikinci beyitlerinin her birinde ikişer bilmece diğerlerinde de birer bilmece bulunmaktadır. Bu bilmeceler, gramerciler arasında yaygın olmayan nahiv meseleleri, şaz ve nadir kullanımlar, çoğunluğun görüşünün hilafına olan konular ve pek de bilinmedik Arap kabilelerinin lügatlarından ibarettir. (Molla İsâm, 2000: 5; Tarih yok: 37). [10]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri Molla İsâm, bilmecelerini genellikle ززي, لزز ي ve مزز gibi soru yapılarıyla okuyucuya yöneltse de bazen يفزز ت ن ص ي ف زز ve ف ن نزز gibi ifadeler de kullanmaktadır. O, bu eserinde nahiv konularının sıralamasını dikkate almamıştır. Bunun dışında eserin Nahiv bilmeceleri isminde olmasına rağmen eserde iki tane sarf bilmecesi de yer almaktadır. Birincisi fiillerin tasğire uğraması ikinci de isimlerin te kid nûnuyla kullanılmalarıdır. (Bkz. Molla İsâm, 2000: 9, 22). Molla İsâm, bu eseri için Şerhu Manzûmeti l-elğâzi n-nahviyye isminde bir şerh telif etmiştir. O, bu şerhinde bilmecelerini ilk önce veciz ve anlaşılır bir ifadeyle açıklamakta ardında da bilmecesinin dayandığı şahitleri sıralamaktadır. Aynı beyitin içinde birden fazla bilmece yer almışsa o, ilk geçen bilmecenin açıklamasını yaptıktan sonra ikinci bilmeceyi açıklamaktadır. Aynı beyitin içinde yer alan bilmeceler bazen iki farklı nahiv ل ل زز زز ف ي ل :زز İsâm, konusuyla alakalı olabilmektedir. Örneğin Molla in fiili nerede hazfedilmiş ve ل ال غ ي ززل ذ ن لم أ عاه الر زز لد حزز ززا "ل " " amelin bütün şartlarına haiz olduğu halde nerede işlevsiz "ذ ن kalmıştır? Beyitinde iki farklı bilmeceyi bir arada sunmuştur. Bilmecenin başındaki ف ي ل :ززز kelimesindeki zamir bir önceki beyitte geçen ve cezm edatlarından olan " e "ل زز ait olup onunla cezme uğramış fiilin hazfi sorulmaktadır. Beyitin sonunda da nasb edatlarından olan " "ذ ن nin bütün şartlara haiz olduğu halde amel etmemesi soruluyor. Molla İsâm ın bu yöntemi eserinin tümünde uygulandığı görülmektedir. Bunun dışında o, bilmecelerini açıklarken konuyu fazla dağıtmamakta ve okuyucuyu konuyla ilgisi olmayan açıklamalarla yormamaktadır. (Molla İsâm, 2000: 19-20; Tarih yok: 28). 2.1. İstişhadı Dil bilgisi kurallarını, kelimelerin yapı ve anlamlarını kanıtlamak üzere doğruluğu kesin olan misaller getirmek anlamında [11]

Ahmet TEKİN olan İstişhâd ( (اسنرزززز: kelimesi, sözlükte şahit getirmek, şahit göstermek, hazır bulunmak, görmek, öğrenmek, şâhit olmak, haber vermek ve bildirmek manalarına gelen ك ززز: fiilinden türemiş bir masdardır. İstişhâd lugat, sarf, nahiv ve belâgat ilimlerinde bir kelimenin veya bir ifadenin lafız, anlam ve kullanım doğruluğunu kanıtlamak amacıyla doğruluğu kesin olan nazım ve nesirden örnek vermek anlamına gelmektedir. (Fîrûzâbâdî, 2005: I, 292; İbn Manzûr, 1994: III, 238-241; Zebîdî, 1980: VIII, 252-261; Gemi, 2015: 61). Molla İsâm da diğer dilciler gibi istişhad olgusuna büyük bir önem vermiştir. Söz konusu şahitlerin başında Kur an ve kıraatleri, hadis ve sahabe sözü, şiir, meseller ve Arap lügatleri gelmektedir. 2.1.1. Kur an ve Kıraatleri Gramerciler, kaleme aldıkları eserlerde dil kurallarının tespitinde kıraâtlerden yararlanmışlardır. Onlar, benimsedikleri görüşleri desteklemek ve karşılaştırmak; tasvip etmedikleri görüşleri ise geçersiz kılmak için öncelikle Kur ân a müracaatta bulunmuşlardır. (Maral, 2019: 257). Söz konusu gramercilerden biri de Molla İsâm dır. Onun, kaynakları arasında mütevatir kıraatler yer aldığı gibi şaz ل ت ن زززال ر ززز فززز ال ززز o, kıraatler de yer almaktadır. Örneğin İhtilafsız bir şekilde nesirde hem fiilde لالفيززي ر زز اذ م بززخا مزز تل زز ر hem de harfte kullanılan tenvin hangisidir bilmecesinin açıklamasında normal şartlarda şiir zarureti olmaksızın fiil ve harfe bitişmesi mümkün olmayan tenvinin nesirde de bunlara bitiştiğini söylemektedir. O, bu iddiasını Zemahşerî nin ثززززز ع س زززززي ي ل عا "Hayır hayır! Yakında bilecekler" (Nebe, 78/5.) ayetindeki زز ع sözcüğünü tenvinli okumasıyla temellendirmektedir. Zemahşerî ye göre bu sözcük red /caydırma için olup ona bitişen tenvin, terennüm tenvinidir Bunun dışında o, aynı şekilde ل ال ي زززي ا ن ال س ززز ر "Geçip gitmekte olan geceye" (Fecr, 89/4.) ayetindeki ل س زز ر fiilinin de tenvinli okunmasını Zemahşerî nin kıraatına dayandırmaktadır. (Molla İsâm, 2000: 15-16). [12]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri 2.1.2. Hadis İsâmuddîn el-isferâyinî, hadis ve sahabe sözlerini sadece bir ل ل زز مزز العا ززال ال ف ي زز ت ن :زز,O yerde şahit olarak kullanmıştır. nasbeder? "-i mevsule nerede mastariyye " " i gibi م ززز " ه ع ززز ذ س زززا ل bilmecesinin açıklamasını عزززز تفا ززززاا لززززا هلززززيف Nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz hadisiyle yapmaktadır. Ona göre " م ززز "-i mevsulenin hadisteki تفا ززاا fiilinden nûn harfini düşürmesi onun mastariyye " " i gibi naspetmesinden kaynaklanmaktadır. (Molla İsâm, 2000: 18). ل ل زز ززل ت ن :زز Molla İsâm ın sahabe sözünden getirdiği şahit ise nesrin neresinde onun gibi "م ن زززى" nin "ذ kardeşi olan " منزززى زززخا işlevsiz bir şekilde gelmiştir Molla İsâm, bir önceki bilmecesinde şart edatlarından olan " nin "ذ bazı yerlerde etkisiz kullanıldığını belirtmektedir. O, bu bilmecesinde ise, " nin "ذ kardeşi olan Hz. nın "م ن زززى" da böyle bir kullanımının olduğunu belirtmekte ve ذ بززز بفززز م زززي سزززي لذ ززز منزززى لقزززا مق مززز ال لسزززع النززز Aişe nin Ebû Bekir, yufka yüreklidir. O, senin yerine geçtiğinde insanlara sesini duyuramaz şeklindeki sözünü şahit olarak getirmektedir. Nitekim ifadedeki لقززا fiili, cezm edatı olan dan "م ن ززى" sonra gelmiş ve ondan etkilenmemiştir. Zira söz konusu fiilin ondan etkilenmesi durumunda 17). İsâm, 2000: şeklinde okunacaktı. (Molla لق 2.1.2. Meseller Molla İsâm ın şahitleri arasında mesel az bir yer tutmaktadır. Dolayısıyla o, diğer gramerciler kadar mesellerden istişhadda bulunmamıştır. Zira incelediğimiz kadarıyla o, sadece bir yerde ل ل زز ل ص ززاا بزز تيززال ر İsâm, meselden istişhadda bulunmuştur. Molla sının )ل زز hazfini Şiirin dışında nerede nida سززقاد لزز فزز الن ر زز الالق زز ل gerek görmüşlerdir? bilmecesinin açıklamasını ززصل ليززي ey gece sabah ol [13]

Ahmet TEKİN meseliyle yapmaktadır. Nitekim burada nida edatı nesirde olduğu halde hazfedilmiştir. (Molla İsâm, 2000: 21). Söz konusu hazf ise vaciptir. Zira bu ifade, atasözü olup atasözlerinde herhangi bir tasarruf söz konusu değildir. Dolayısıyla mesel, mevridinde (ilkin hakkında söylendiği asıl hali) nasıl kullanılmışsa madribinde de (asıl haline benzeyen ve daha sonra ortaya çıkan ikinci hali) aynı şekilde kullanılmalıdır. Araplar, bu atasözünü bir şeyi çok arzu ettikleri durumlarda söylemişlerdir. (Meselle ilgili detaylı bilgi için bkz. Mufaddal ed-dabbî, 1983: 123). 2.1.4. Şiir Gramercilerin en önemli şahitlerinin başında Arap şiiri gelmektedir. Müellif te Arap şiirini önemsemiş ve şahitleri arasında en çok ona yer vermiştir. Ancak istişhadda kullanılan bu şiirler şaz, zaruret ل اس زز ر م زز ر بنززا ر فزز ت ن ص ve nadir türünden olanlardır. Nitekim kendisi de Nûn-i te kid alan isim ve içinde zamir ل مض زززع ر بززز زززعي مس زززن ن ح ل زززز ه barındıran zamirden haber ver bilmecesinin istişhadında şiirini getirirken bunun zaruret ve nadir olan bir ض زز لا الر : ززا ا husus olduğunu belirtmektedir. (Molla İsâm, 2000: 9-10). Molla İsâm, genellikle bilmecelerinin açıklamasında şahit olarak sunduğu şiirlerin sadece istişhadın içinde bulunduğu kıtasıyla yetinmekte ve şairin adını vermemektedir. Molla İsâm ın metodolojisini oluşturan nadir, şaz, yaygın olmayan kaideler ve pek duyulmamış Arap lügatlarını ele alıp luğaz şeklinde sunması onun için ilmî bir eksiklik teşkil etmemektedir. Nitekim bilmece ancak bu tip meselelerden oluşmaktadır. Zira herkes tarafından bilinen bir nahiv kaidesini bilmece formatına sokmanın bir zevki yoktur. 2.2. Kaynakları Molla İsâm, bilmecelerinin açıklamasını yaparken her biri diğerinden önemli birçok dilciden rivayette bulunmaktadır. O, genellikle istifade ettiği kaynakların yazarlarının ismini vermekle yetinmektedir. Söz konusu kaynakların başında İbn Hişâm el-ensârî nin [14]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri Muğnî l-lebîb adlı eseri gelmektedir. (Molla İsâm, 2000: 22). Bunun dışında onun kaynakları arasında İbnu l-hâcib (ö.646/1249), (Molla İsâm, 2000: 25). İbn Mâlik (ö.672/1273), (Molla İsâm, 2000: 25). Radî el-esterâbâdî (ö.688/1289), Ebû Hayyân el-endelusî (ö.745/1344), İbn Ukeyl (ö.769/1367), (Molla İsâm, 2000: 20). Demâmînî (ö.828/1424) (Molla İsâm, 2000: 26-28-31) ve eş-şumenî (ö.872/1467) gibi önemli gramerciler yer almaktadır. (Molla İsâm, 2000: 29-32). 2.3. Kıyas Yöntemine Başvurması Nahivciler tarafından kural tespit sürecinde ve tespit edilen kuralları savunma, delil ve gerekçelerini izah etme sürecinde en çok başvurulan yöntemlerden biri de İbnu l-enbârî tarafından aralarındaki illet birliği sebebiyle fer i asla hamletmek ve aslın hükmünü fer e uygulamak şeklinde tanımlanan kıyastır. (İbnu l-enbârî, 1971: 93; İnanç, 75). Molla İsâm da diğer gramerciler gibi kıyas yöntemini en az sema kadar önemsemiştir. Zira Arap gramerinin temelini bu iki yöntem oluşturmaktadır. Bununla birlikte gramerciler sema dan daha ziyade kıyasa başvurmuşlardır. Nitekim kurallar oluşturulurken, benzerlik yönüne bakılarak meseleler bir birlerine kiyas edilmiştir. Örneğin Molla İsâm, Şiirin ل ل ززز ل ص زززاا بززز ت ي زززال ر سزززق اد لززز فززز الن ر ززز الالقززز ل dışında nerede nida sının )ل ززز hazfini gerek görmüşlerdir? bilmecesinin nın )ل ززز kimi açıklamasında kiyasa başvurmuştur. O, nida edatı olan beyitlerde kafiyenin düzgün çıkması için hazfedilmesini gayri munsarif bir ismin aynı gerekçeden dolayı munsarif kılınasına kıyas etmiştir. (Molla İsâm, 2000: 21). 3. Molla İsâm a Kadar Yapılmış Luğaz Çalışmaları Molla İsâm dan önce de nahiv bilmeceleri dilcilerin dikkatini çekmiş ve birçok dilci bu hususta eser telif etmiştir. Çoğu gümümüze ulaşmamış bu eserlerin yazarlarının bazıları şunlardır: Ebû Ali el-farisî (ö. 377/978). Rummânî (ö. 384/994). İbn Esed el-fârikî (ö.487/1094). Zemahşerî (ö.538/1143). Ebû'l-Me âlî Sa d b. Alî b. el-kâsım Dellâlu'l- [15]

Ahmet TEKİN kutub el-hazîrî (ö. 568/1172). Ebû Muhammed Nâsihuddîn Sa îd b. el- Mubârek b. Alî b. Abdillâh en-nahvî el-bağdâdî (ö. 569/1174). İbnu l- Habbâz (ö. 637/1239). Ebû l-hesen Alemuddîn Alî b. Muhammed b. Abdissamed es-sehâvî, (ö.643/1245). Alî b. Abdillah el-mevsilî (ö. 666/1267). Ebû Bekr el-irbilî (ö. 679/1280). Ebû Muhammed Cemâluddîn Abdullâh b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdillâh b. Hişâm el- Ensârî el-mısrî (ö. 761/1360). Ebû Sa îd Ferec b. Kâsım b. Ahmed b. Lub (Leys) el-gırnatî et-tağlibî es-sa lebî (ö. 782/1381). Ebû'l-Velîd Zeynuddîn Hâlid b. Abdillâh b. Ebî Bekr el-vakkād el-ezherî (ö. 905/1499). Suyûtî (ö.911/1505). (Molla İsâm, Tarih yok: 8-11; Kemal, 1401: 7-9). Sonuç Zihinsel aktivitelerde bulunmak, öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirip sevdirmek ve böylelikle zeki kişilerin melekelerini ortaya çıkarıp onları öğrenmeye teşvik etmek gibi faydaları bulunan luğaz konusunda hem Arap edebiyatında hem de Arap gramerinde birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı nesir türünde verilmişken diğer kısmı da nazım tarzında ortaya çıkmıştır. Nazım tarzında ortaya çıkan çalışmalardan biri de İslam âleminin tanınmış dilcilerinden olan Molla İsâm ın Manzûmetu l-elğazi n-nahviyye adlı risalesidir. Kırk beyitten oluşan bu eserdeki beyitlerin ilki risalenin önsözü, sonuncusu da sonuç kısmını teşkil etmektedir. Risaledeki bilmecelerin sayısı kır dokuzdur. On altı ve yirmi dördüncü beyitlerin her birinde üçer bilmece, dört, on iki, on dört, on yedi, on sekiz, on dokuz ve otuz ikinci beyitlerinin her birinde ikişer bilmece diğerlerinde de birer bilmece bulunmaktadır. Molla İsâm, bu manzumesinde nahiv ilmiyle alakalı konuları bilmece tarzında ele almıştır. Onun bu bilmeceleri gramerciler arasında yaygın olmayan nahiv meseleleri, şaz ve nadir kullanımlar, çoğunluğun görüşünün hilafına olan konular ve pek de bilinmedik Arap kabilelerinin lügatlarından ibarettir. Molla İsâm, bilmecelerini temellendirirken, Kur an ve kıraatleri, hadis, Arap şiiri, meseller, sema ve kıyastan yararlanmıştır. Molla İsâm, bu esere Şerhu Manzûmeti l- Elğâzi n-nahviyye isimli bir şerh yazmıştır. Söz konusu manzume [16]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri şerhiyle birlikte Prof. Dr. Huseyin Alî el-bevvâb tarafından edisyon kritiği yapılarak basılmıştır. Bununla birlikte Ezher Üniversitesinde hoca olan Abdulhafiz Hasan Mustafa el- Asîlî de Şerhu Manzûmeti l- Elğâzi n-nahviyye isimli eseri tahkik ve tahlil etmiştir. el- Asîlî nin tahkikinin bir öncekinden daha derinlikli olduğu tespit edilmiştir. KAYNAKÇA el-cevherî, İsmail b. Hammâd, (1987), Tâcu l-luğa ve Sıhâhu l- Arabiyye, (Thk: Ahmed Abdülğafûr Attâr), 4. Baskı, Dâru l- ilm lil-melâyîn, Beyrut. el-cezâirî, Tahir b. Salih b. Ahmed, (1303), Teshîlu l- Mecâz ilâ Fenni l-mu ammâ ve l-mecâz, 1. Baskı, Suriye. ed-dabbî, Ebû l- Abbâs Mufaddal b. Muhammed b. Ya lâ el-kûfî, (1983), Kitâbu l-emsâl, 2. Baskı, Dâru r-râidu l- Arabî, Beyrut. Durmuş, İsmail, (2003), Lugaz, DİA, C. 27, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Ankara. Ergin, M. Cevat, (Bahar2017), Arap Dilinde Luğazlar Üzerine, SBARD, s. 29, s. 176-194. Ebû l-ma alî, Muhammed b. Abdirrahman, (1990), Divânu l-islâm, (Thk: Seyyid Kerevî Hasan), 1. Baskı, Daru l- Kutubi l- İlmiyye, Beyrut. Ebû l-huseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ b. Muhammed er-râzî el-kazvînî el-hemedânî, (2011), Mu cemu Mekâyîsi l-luga, (Thk: İbrâhîm Şemsuddîn), 3. Baskı, Dâru l- Kutubi l- İlmiyye, Beyrut. [17]

Ahmet TEKİN Gelenbevî, Şeyhzâde Ebû l-fath İsmâil b. Mustafa, (2017), Şerhu Îsâğûcî fî l-mantik, (Thk: Ahmed Ferîd el- Mezîdî), 1. Baskı, Dâru l-kutubi l- İlmiyye, Beyrut. Gemi, Ahmet, (2015), el-mevsılî nin el-ihtiyâr Adlı Fıkıh Kitabında Geçen Şevâid Beyitlerin Çözümlenmesi, Artuklu Akademi: Mardin Artuklu Üniversitesi İslami İlimer Fakültesi Dergisi,, cilt: II, sayı: 1, s. 59-69. İbnu l-enbârî, Ebu l-berekât Abdurrahman, (1971), Luma u l- Edille fî Usûli n-nahv (Thk: Sa îd el-afgânî), 2. Baskı, Dâru l-fikr, Beyrut. İbn Manzûr, Ebû l-fadl Muhammed b. Mukerrem, (1994), Lisânu l- Arab, 3. Baskı, Dâru Sâdir, Beyrût. İbn Ma sûm, Sadruddîn Alî Hân b. Nizâmiddîn Ahmed b. Muhammed el-huseynî el-medenî, (1324), Sulâfetu l-ʿasr fî Mehâsini ş-şu arâ bi-kulli Mısr, 1. Baskı, Mektebetu l-hancî, Mısır. İbn Sîde, Ebû l-hasan Alî b. İsmâîl ed-darîr el-mursî, (1996), el-muhassas, 1. Baskı, (Thk: Halil İbrâhîm Ceffâl), Dâru İhyau t-turâsi l-arabî, Beyrut. İnanç, Yonis, (2015), Teşekkül Sürecinde Nahiv-Kıraat İlişkisi, (Basılmamış Doktora Tezi), Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya. İsmail Paşa el-beğdâdî, (Tarih yok), Îdâhu l-meknûn fi z-zeyli Ala Keşfi z-zunûn an Esâmi l-kutubi ve l-funûn, (Thk: Rıfat Bilge), 1. Baskı, Dâru İhyau t-turâsi l-arabî, Beyrut. el- İsâmî, Abdulmelik b. Huseyn b. Abdilmelîk el- Mekkî, (1998), Simtu'n-Nucûmi l- Avâlî fî Enbâi l-avâil ve t- Tevâlî, (Thk: Adil Ahmed Abdulmevcûd- Alî Muhammed Mu avvid), 1. Baskı, Daru'l-kutubu'l- İlmiyye, Beyrut. [18]

Molla İsâm ve Manzûmetu l-elğâzi n-nahviyye Adlı Eseri Kâtib Çelebi, (1941), Keşfu z-zunûn ʿan Esâmi l-kutub ve l-funûn, 1. Baskı, Mektebetu l-musennâ, Bağdat. Kehhâle, Ömer Rıda, (Tarih Yok), Mu cemu l-muellifîn, 1. Baskı, Muessesetu r-risâle, Beyrut. Kemal, Abdulhayy, b. Hasan, (1401), el-ehâcî ve l- Elğâzu n-nahviyye, 2. Baskı, Taif. Kılıç, Muhammed Tayyib, (Bahar 2015), Bir Fıkıh Edebiyatı Türü Olarak Elgâz-ı Fıkhiyye (Fıkıh Bilmeceleri/ Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt (األلغزز الفق:يزز 17, sayı 1, s. 35-98. Maral, Cüneyt, (2019), Kur ân Tefsirinde Dilbilimsel Yöntem, 1. Baskı, İlahiyat Yayınları, Ankara. Molla İsâm, Abdulmelik b. Cemaliddin, (2009), el- Kâfî l-vâfî bi İlmi l-kevâfî, (Thk: Adnan Umer el-hatib), 1. Baskı, Daru t-takva, Dimaşk. ----------, (2000), Şerhu Manzûmeti l-elğâzi n-nahviyye, 1. Baskı, (Thk: Ali Hüseyin el-bevvâb), Riyad. ----------, (Tarih yok) Şerhu Manzûmeti l-elğâzi n- Nahviyye, 1. Baskı, (Thk: Abdulhafiz Hasan Mustafa el- Asîlî), Kahire. ----------, (2018) el-i râb an Avâmili l-i râb ve Şerhuhu, 1. Baskı, (Thk: Ahmed Receb Ebû Sâlim), Daru l- Kutubi l- İlmiyye, Beyrut. el-muhibbî, Muhammed Emin b. Fadlillah b. Muhibbiddin b. Muhammed, (1867), Hulâsetu l-eser fi A yâni l- Karni l-hâdi l- Aşar, 1. Baskı, el-matba atu l-vehbiyye, Mısır. ---------- (1969), Nafhatu r-reyhane, (Thk: Abdulfettah Muhammed el-hulv), 1. Baskı, el-matba atu l-vehbiyye, Mısır. [19]

Ahmet TEKİN Özcan Halil, (Güz 2008), Sa deddîn et-taftazânî ve İrşadu l-hâdi Adlı Eseri, Harran Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, s. 20, s. 211-226. Sîbeveyh, Ebû Bişr Amr b. Usmân b. Kanber el-hârisî, (1988), el-kitâb, (Thk: Abdusselam Muhammed Harun), 3. Baskı, Mektebetu l-hancî, Kahire. Suyûtî, Ebû l-fadl Celâluddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr, (1998), el-muzhir fî Ulûmi l-luga ve Envâ ihâ, (Thk: Fuad Ali Mansur), 1. Baskı, Daru l-kutubi l- İlmiyye, Beyrut. Tahrânî, Ağâ Büzürg-i, (1936), ez-zerî a ilâ Tesânifi ş- Şi â, 3. Baskı, Dâru l-edvâ, Beyrut. Toprak, M. Faruk, (Güz 2001), Klâsik Arap şiirinde Luğaz, Nüsha dergisi, s.3, s. 97-109. Topuzoğlu Tevfik Rüştü, (1998), el-hazreciyye, DİA, C.17, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları İstanbul. Usta, İbrahim, (Yaz 2009), Arap Dilinde Lüğaz/Elğaz Kültürü, Jass, s. 1, s. 159-170. Ziriklî, Hayruddîn, (2002), Kâmusu t-terâcim li Eşheri'r-Ricâl ve'n-nisâ (el-a lam), 15. Baskı, Dâru l-melâyîn, Beyrût. ez-zebîdî, Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk el-huseynî, (1980), Tâcu l- Arûs min Cevâhiri l-kâmûs, (Thk: Kmoisyon), 1. Baskı, Dâru l-hidâye, Mısır. Diğer Kaynaklar http://k-tb.com/these/rsael01137, (Erişim Tarihi, 17.10.2017). YEK,http://www.yazmalar.gov.tr/eser/serhul-kavaidis-sugra-li-ibnhisam/174467, (Erişim Tarihi, 18.01.2017). ----------http://www.yazmalar.gov.tr/eser/risale-f%c3%aesurbid-duhan/80178, (Erişim Tarihi, 19.01.2017) [20]