pecya GENİŞ DÜŞ FIAT MAREA Geniş hareket özgürlüğü Geniş kullanım alanı



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Festivalin Tarihçesi

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

ANAVARZA BAL ÇOCUK TİYATROSU

BODRUM DA GÖRÜCÜYE ÇIKIYOR

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3


TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ

Sanatın adresi Fulya!..

Sonrası. Jewett, Keman. Özcan Ulucan, Keman. Tuba Özkan, Viyola. Ozan Tunca, Cello. Program ile ilgili detaylar ise

Kuzey Hendeği nden Türk Sanat Müziği ezgileri yükseldi

KUKLA ÇOCUK TİYATROSU

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TİYATRO ELEŞTİRMENLİĞİ VE DRAMATURJİ BÖLÜMÜ DERGİSİ

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

1. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (08 Aralık Ocak 2015 )

TÜRKİYE DE AVANGARD TİYATRO HATICE HAVVA YAZICI KEREMCAN DUM ENISE GOKBAYRAK 2008 ISTANBUL BILGI UNIVERSITESI

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı


Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

ÖZGEÇMĐŞ VE ESERLER LĐSTESĐ

Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü nün Yunanlılara karşı kazandığı zaferler, İnönü de anılmaktadır.

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Eskiçağ Dilleri ve İstanbul Üniversitesi 1999

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Kadına Yönelik Şiddet

ÖZGEÇMİŞ. Ünvanı: Prof.Dr. Öğrenim Durumu:

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

OPERA VE BALE MARDİN DE

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

Ödüllü sanal biri de seninki olsun! Mercedes Benz ana sponsorluğunda gerçekleştirilen Sanal. Birinciye süper staj

34. GENÇ GÜNLER -ATÖLYELER-

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

Müze eğitiminin amaçları nelerdir?

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT


TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Portakal'a 'Türkiye sineması' damga vurdu!

İki yaka birleşiyor. ve İstanbul'un iki yakasını birbirine. içine de ray döşendi. olan 13.5 kilometrelik. Programa göre,

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

CV AKADEMİK PERSONEL FOTOĞRAF: 1. ADI: 2. SOYADI: Kuruç 3. DOĞUM YERİ: Ankara 4. DOĞUM TARİHİ (GG.AA.YYYY): 05/12/ İLETİŞİM BİLGİLERİ:

BEBEĞİNİZİN BİR SORUNU VAR

Doçentlik Sınav Yönetmeliğinin 4. maddesinin 2/c hükmü yanı sıra aşağıdaki koşullar aranır.

Günlük Kent Gazetesi

Türk filmleri günü!..

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Türk Dünyası beyaz perdede buluştu

Jamie Foxx J

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

BAŞARI ÖDÜLSÜZ KALMAZ!

7.2 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler

KARŞILAŞMA. Sergi Kataloğu. Peker Sanat Yayını 16 Ankara, Haziran Sanat Danışmanı İbrahim Karaoğlu. Fotoğraflar Sanatçıların arşivinden

Köy Seyirlik Oyunlarında İnsan, Doğa ve Topluluk İlişkisi

MATBAACILIK OYUNCAĞI

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

Kitabı mı Çıkmış, Dizisi mi?

2013 YILI Faaliyet Raporu

TİYATRO ELEŞTİRMENLİĞİ VE DRAMATURJİ BÖLÜMÜ DERGİSİ

KÜÇÜK DEV OLLARDA..! Magazine OPEL CORSA 115HP 1.0 LİTRE TURBO..! TEST SÜRÜŞÜ: FOTOĞRAF GALERİSİ VE VİDEO ANLATIM PEUGEOT LİTRE TURBO..!

EN BEĞENİLENLER 70 CAPITAL 12 / _071_072_CP_12.indd 2 11/26/16 6:44 PM

Cumhuriyet Halk Partisi

İçinde Olmaktan Keyif Alacaksınız

Sinema filmi yapmak istiyorum

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

CV AKADEMİK PERSONEL FOTOĞRAF: 1. ADI: Cihan 2. SOYADI: Ünal 3. DOĞUM YERİ: 4. DOĞUM TARİHİ (GG.AA.YYYY): 22 / 01 / İLETİŞİM BİLGİLERİ:

DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ ODTÜ ÜLKEM DE BAŞLADI.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İnsan Oyunla Başlar Hayata

Bir Dil Bir İnsan!... 1 Çankaya Okullar Arası Tiyatro Şenliği... 2 II.Dönem Kurs Takvimimiz... 2 Ülkem Maket Yarışması... 2

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

SEDA ÜREN KURUMSAL

BODRUM DA KASIM AYINDA DENİZ KEYFİ


Naptorun Pansiyon İzleyiciden Tam Not Aldı

Benimle Evlenir misin?

EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ NİSAN 2015 ETKİNLİK PROGRAMI

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

Kayseri Kültür Sanat REHBERİ

Nedim Saban. Berrin Politi De. Bayar

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

TUVAL GARDEN, bir TPD GRUP Projesidir.

AKM restorasyonu için protokol imzalandı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

ŞUBAT - MAYIS 2017 ETKİNLİK TAKVİMİ

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

YARDIMCI DOÇENTLİĞE ATANMA İÇİN BAŞVURU KOŞULLARI VE ADAYDA ARANACAK NİTELİKLER:

Transkript:

FIAT MAREA GENİŞ DÜŞ Geniş hareket özgürlüğü Marea üstünlüklerine 'çok amaçlı kullanım' boyutunu da ekleyen yeni bir otomobil: Marea Weekend. Otomobil tasarımına özgün bir yenilik getiren, geniş pencereli arka bölümü ile, Avrupa'nın en şık ve en ferah station wagonlarından biri. Marea Weekend özellikle hareketli yaşamayı seven geniş ailelere, aradıkları tüm özellikleri tek bir otomobilde bulabilme olanağını sunuyor. Geniş kullanım alanı Sedan modelinin tüm konfor donanımlarına sahip MÎ Weekend, özellikle arka koltukların katlanmasıyla, 1. litreye ulaşan rakipsiz bagaj hacmi ile dikkat çekiyor. olarak geliştirilen ses yalıtım sistemlerinden ergonom koltuklarına, polen filtreli tam otomatik klimasından panele entegre radyo-teybine, Marea Weekend konforu ailenizdeki her bireyi düşünüyor.

WEEKEND ÜNENLERE. niş motor seçenekleri rea Weekend, hem yüksek performanslı, hem de nomik, katalitik konvertörlü motor seçenekleriyle de çok lı ihtiyaçlara cevap veriyor. Dilerseniz 2.0 litrelik 20 valflı lindirli HLX. Dilerseniz her ikisi de 1.6 litrelik 16 valflı tora sahip SX veya ELX. Marea Weekend model azesinde ayrıca otomatik vitesli 1.6 16 V ELX seçeneği bulunuyor. Geniş koruma önlemleri Marea Weekend, güvenlik bakımından da en yeni teknolojileri içeren bir otomobil. Dört sensörlü ABS, çift airbag gibi en gelişmiş güvenlik sistemleri Marea Weekend HLX'te standart, ELX modelinde ise isteğe bağlı olarak sunuluyor. Marea Weekend çelik güvenlik kafesi, çalınma riskine karşı Fiat CODE Immobiliser gibi önlemleriyle de tam bir koruma sağlıyor.

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Tiyatro Yapım Yayıncılık Tic. ve San. Ltd. Şti adına: Mustafa Demirkanlı Genel Yayın Yönetmeni: Dikmen Gürün Yayın Koordinatörü Emre Koyuncuoğlu. Yazarlar: Ahmet Cemal, Ahmet Levendoğlu, Redaksiyon: A. Nalân Ozübek Katkıda Bulunanlar: Duygu Atay, Esen Çamurdan, Fakiye Özsoysal Çavuş, Yücel Erten, Kenan Işık, Üstüngel İnanç, Nihal Kuyumcu, Tamer Levent, Hülya Nutku, Ahmet Ortaçdağ, Seçkin Selvi, Sevda Şener, Gürkan Tellioğlu, Ata Ünal Genel Müdür Yardımcısı: Sedat Bilgin Reklâm Sorumlusu: Candan Hoyladı Grafik Tasarım: Yeşim Demir Teknik Müdür: Erkut Anburnu Dizgi: Nuray Lale Hukuk Danışmanı: Fikret İlkiz Ofset Hazırlık: Tiyatro Yapım Baskı: Stil Matbaası Abone Bedeli: 5.000.000. - Kurumlar Abone Bedeli: 6.000.000.- TL Tiyatro Yapım Yayıncılık Tic. ve San. Ltd. Şti. Firuzağa Mah. Ağahamamı Sok. 5/3 Cihangir-8006 İstanbul Telefon: (0.212) 293 72 77 Fax: (0.212) 252 94 14 Posta Çeki: Tiyatro Yapım 655 248 Banka Hesap No: T. İş Bankası, Cihangir Şb. 197245 KASIM 97 SAYI 75 400.000.- A Y L I K T İ Y A T R O D E R G İ S İ EDİTÖRDEN Dikmen Gürün/ S. 9 BU AY SAHNEDEKİLER/S.11 HABERLER/ S. 12 DOSYA: BİR KÜÇÜK SORUŞTURMA Eşen Çamurdan. Yücel Erten. Kenan Işık. Ahmet Levendoğlu, Tamer Levent, Seçkin Selvi/ S. 15 TARTIŞMA: YETİŞKİNLER ÇOCUKLARİ ÖLDÜRÜYOR (I) Çev: Duygu Atay/ S. 24 SÖYLEŞİ: "ÇOCUKLARIN BİREY OLMALARINI İSTİYORUZ" Üstüngel İnanç/ S. 28 7

ELEŞTİRİ: USTA BİR SANATÇIDAN USTALIK DERSİ Sevda Şener/ S. 30 SÖYLEŞİ: "AMACIMIZ ÖNCE SEYİRCİMİZİ OLUŞTURMAK" Ata Ünal / S. 32 PERDE ARASI Ahmet Cemal/ S. 35 ELEŞTİRİ: 'KEFİL'Lİ PERFORMANS Ahmet Ortacdağ I S 36 SÖYLEŞİ: "SEVDA ŞENER KİTAPLARI ÜZERİNE" Hülya Nutku / S. 40 ELEŞTİRİ: GODOT, ARTIK BEKLENİLEN DEĞİL AMA TÜKETİLEN Mİ? Fakiye Özsoysal Çavuş I S. 42 İZLENİM: ULUSLARARASI TİYATRO ENSTİTÜSÜ 27 GENEL KONGRESİ KORE'DEYDİ Hülya Nutku / S. 44 İZDÜŞÜM Ahmet Levendoğlu/ S. 47 ELEŞTİRİ: "BENEM GÜZEL PAPUÇLARIM" Nihal Kuyumcu / S. 48 İZLENİM: ASSOS FESTİVALİ ÜÇÜNCÜ YILINDA Emre Koyuncuoğlu / S. 50 AMATÖR TİYATROLAR: ÜNİVERSİTE TİYATROSUNDA İLKLER Gürkan Tellioğlu/ S. 52 TİYATRODAN ÖNCE... TİYATRODAN SONRA/ S. 56

EDİTÖRDEN Dikmen Gürün Bu ay dergimizde yine bir "Dosya" konumuz var: Repertuvar. Özellikle ödenekli tiyatrolarımıza ilişkin belgeleri incelerken bu konunun dünden bugüne güncelliğinden pek bir şey yitirmediğini gördük. Sayfalarımız önümüzdeki sayılarda bu alanda gelecek yanıtlara açık... Yine bu sayımızda Çocuk Tiyatrosu bir kez daha gündeme geliyor. Grips Tiyatrosu bünyesinde yapılan bir açık oturumdan alıntılar sanırız çocuk tiyatrosu ile yakından ilgilenen sanatçılar için ilginç bir derleme olacaktır. Dördüncü ödenekli tiyatromuz, İzmit Belediyesi Şehir Tiyatrosu Işıl Kasapoğlu'nun sanat danışmanlığında perdelerini açıyor Kasım ayı içinde. Tiyatro salonuna ilişkin yaşananlara şu anda yer vermeyi yeğliyor ve Işıl Kasapoğlu ile arkadaşlarına başarılar dilerken "Hamlet"in yeni yorumunu heyecanla bekliyoruz. Ata Ünal'ın Işıl Kasapoğlu ile yaptığı söyleşi sanatçının hiç tükenmeyen enerjisinin bir göstergesi. Hocamız Sevda Şener'in "Yaşamın Kırılma Noktasında Tiyatro Sanatı" onun yıllara dayanan birikiminin bir uzantısı. Hülya Nutku'nun bu değerli tiyatro insanı ile yaptığı zevkli söyleşi de başlıklarımızdan bir diğeri... Hülya Nutku bir başka yazısında bizlere Kore tiyatrosu üstüne izlenimlerini de aktarıyor. Assos Festivali her geçen gün biraz daha genişliyor. Salt çevre kentlerden değil Türkiye'nin her yanından tiyatro meraklılarını Behramkale'ye çekiyor. Behramkale'li ise yapılan bu işin gururunu duyuyor, heyecanını paylaşıyor... Konularımızdan biri de Assos Festivali. Tiyatro sezonuyla birlikte eleştiri yazılarımız da başladı. Önümüzdeki aylarda eleştirilere daha geniş yer vermeyi umuyoruz

TİYATRO KÜLÜBÜ NEDİR? Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Şubat 98'de 8. yılına girecek. Bugünün Türkiyesi'nde azımsanmayacak bir süre olduğunu biliyoruz. Kültür ve sanatın dışlandığı, dahası horlandığı günümüzde tiyatro dergisi çıkarmanın ve yaşatmanın zorluklarının yanı sıra görevinin büyüklüğünün de farkındayız. Özellikle İstanbul gibi megapollerde günlük yaşamın içindeki koşuşturma, koşuşturmanın getirdiği stresin oluşturduğu kısır döngü içinde sıkışıp kalmamıza neden olmakta, zaman zaman hepimizi umutsuzluğa sürüklemekte. Ayaklanıp sinemaya, tiyatroya, konsere ya da bir sergiye gitmeyi çok düşünür, elimizden tutup veya itekleyerek götürecek birini arar ama bir türlü bu buluşmayı gerçekleştiremeyiz. Bu arada, sizleri bekleyen sanat insanları da aynı umutsuzluklarını bastırmanın, içlerindeki coşkuyu sürekli diri tutmaya çalışmanın yorgunluğunu yaşamaktadır. Tiyatro... Tiyatro... Dergisi olarak Tiyatro Kulübü'nü kurarak bu köprüyü oluşturmaya karar verdik. Her ay sizlere ulaştıracağımız davetiyeler ile sizi tiyatroya gitmeye zorlayacağız, gitmediniz mi? Sizler için düzenlenmiş özel galalara davet edeceğiz, o da mı olmadı? O günlerde meşgul müsünüz? İstediğiniz gün ve saat için biletlerinizi temin edip bulunduğunuz yerde teslim edeceğiz. Tiyatrolarda neler mi oluyor? Bu sorunun yanıtı ise her ay size ulaşacak Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nde var. Türkiye'nin düzenli olarak yayımlanarak 8. yılına ulaşmakta olan Tiyatro... Tiyatro... Dergisi okuru olma ayrıcalığını da elde etmiş olacaksınız. Sanat ile sanatseverler arasında eksikliği duyulan köprü olmayı amaçlıyoruz. Amaçlamanın ötesinde böyle bir köprünün zorunluluğuna inanıyoruz. Çünkü, biraz daha yavaş hareket edersek, artık köprüye de gerek kalmayacak, çünkü sanat kalmayacak. "Sanata evet" diyebilmenin yollarından biri -en önemlisi- sanatla buluşmaktır. Tiyatro Kulübü, bu gerçekten yola çıkarak kuruldu. Saygı ve sevgilerimizle, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Aboneliği. Her ay bir tiyatroya davetiye. Tiyatrolarda indirim. Üyelerimize özel galalar. Cafe-Bar-Restauran ve Kitapevlerinden indirimler. Kültür etkinliklerine rezervasyon ve bilet temini. İstediğiniz kitaba anında ulaşma. Tel: (0.212) 293 72 77-251 77 89

BU AY SAHNEDEKİLER Tiyatro: Diyarbakır Devlet Tiyatrosu Yazan: Aziz Nesin Yöneten: Murat Karasu Sahne Tasarımı: Sertel Çetiner Giysi Tasarımı: Nalan Türkoğlu Işık Tasarımı: Selim Yıldız Müzik: Kemal Günüç Oynayanlar: Yetkin Dikinciler, Levent Şenbay, Ercan Eker, Erkan Petekkaya, Şuayip Unsal, Harun Özer, Sanlı Baykent, Çetin Azer Araş, Nermin Uğur, Mert Tanık, Veda Yurtsever, Nazan Kırılmış, Dilara Keyf Günüç, Gürkan Görbil, Neşe Baykent, Harun Türköz. iki perdelik traji-komik oyunda, Övreke ve Limia isminde onuncu kez savaşmak üzere hazırlıklar yapan iki düşman ülke ile, bu iki ülkenin barış ticaretini yöneten Zalpon Devletinin taşlaması sergileniyor. Tiyatro: İstanbul Devlet Tiyatrosu Yazan: Roberto Athayte Çeviren: Tomris Uyar Yöneten: Metin Belgin Sahne Tasarımı: Nurettin Özkönü Giysi Tasarımı: Nurettin Özkönü Işık Tasarımı: Kazım Öztürk Oynayanlar: Ülkü Duru, Ali Sürmeli, Ali Fuat Çimen. Oyun, Miss Margarida adlı lise öğretmeninin kişiliğinde eğitim sistemi, adalet, statü gibi kavramların irdelendiği komedi, keskin bir eleştiri dozu içeriyor. Tiyatro: Dormen Tiyatrosu Yazan: Bricaire - Lassaygues Çev.: Gencay Gürün Yöneten: Çetin Akçan Sahne Tasarımı: Duygu Sağıroğlu Giysi Tasarımı: Güler Yiğit Oynayanlar: Haldun Dormen, Metin Serezli, Gülen Karaman, Şebnem Özinal, Alper Düzen, Gürkan Uygun Binbir Gece Masalları'ndan Uyarlayan: Mehmet Birkiye, Atilla Birkiye Yöneten: Mehmet Birkiye Sahne Tasarımı: Nurullah Tuncer Giysi Tasarımı: Hakan Dündar Işık Tasarımı: Malcom K. Kay Beste: Serdar Yalçın Şarkı Sözü: Atilla Birkiye Koreograf: Marina Gökçe Oynayanlar: Müşfik Kenter, Candan Erçetin, Meltem Cumbul, Kadriye Kenter, Levent Güner, Tunca Aydoğan, Kevork Tavityan "Anlat Şehrazat", Binbir Gece Masalları'nda yer alan "Şah Ömer-Ün Neman ve Şaşırtıcı Güzellikteki İki Oğlu: Şarkân ve Dav-ül- Mekân'ın Öyküsü" adlı masaldan uyarlanmıştır. "Anlat Şehrazat" adlı müzikalde, humor, entrika, aşk, acı, hüzün, intikam, ihanet, şiddet gibi "Binbir Gece Masallarında da yer alan temalar, çağdaş bir anlatımla yer almaktadır. Tiyatro: Ankara Sanat Tiyatrosu Yazan: Eşber Yağmurdereli Yöneten: Rutkay Aziz Yön. Yrd.: Ebru Erkekli-Esra Ronabar Sahne Tasarımı: Hakkı Gültekin- Mustafa Köse Işık Tasarımı: Murat Atmış-Osman Kaya Müzik: Komal Günüç Oynayanlar: Lemi Bilgin, Altan Erkekli, Erol Demiröz, Koray Ergun, Metin Coşkun, Hakan Akın Eşber Yağmurdereli'nin hapislik yıllarını anlatan romanından uyarlanan oyun Kasım ayından itibaren Ankaralı tiyatroseverlerle buluşuyor. Bir Fransız bakan ile Amerikalı bir albay arasında geçen garip ilişkiyi anlatan, bugüne kadar sahnelenmiş komedilerden farklı biçimde seyirciyi hayli şaşırtacak. 11

HABERLER... Barış Ödülü Yaşar Kemal'in Alman Yayınevleri Birliği'nin bu yılki Barış Ödülü Yaşar Kemal'e verildi. Yaşar Kemal, ödülünü 49. Frankfurt Kitap Fuarı kapsamında Paulskirche adlı tarihi kilisede düzenlenen bir törenle aldı. Alman Yayınevleri Birliği'nin Ödülü, Almanya'da verilen en büyük edebiyat ödülü. Türkiye'den Atıl Ant, Alpay Kabacalı, Doğan Hızlan, Erdal Öz, Zehra Ipşiroğlu çeşitli panellere katılmak üzere Frankfurt'a gittiler. Nobel Edebiyat Ödülü Fo'nun 1997 Nobel Edebiyat Ödülü'nü İtalyan oyun yazarı Dario Fo kazandı. "Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü" oyunuyla ünlenen 71 yaşındaki Fo, yapıtlarında "ortaçağ soytarılarına özgü bir şekilde egemen güçleri yermesi ve sokaktaki insanın onurunu yüceltmesinden ötürü" bu ödüle değer bulundu. Tutuculuğuyla tanınan İsveç Akademisi'nin bu kararı dünyada şaşkınlık yaratırken İtalyan basını tarafından memnunlukla karşılandı. İsveç Akademisi'nce yapılan açıklamada sanatçı "fevkalade ciddi bir hiciv ustası" olarak değerlendirildi ve "eğer bir kişi gerçek anlamıyla soytarı unvanını hak ediyorsa, o da Fo'dur" dendi. Türkiye Tiyatrolar Kurultayı 15-17 Kasım tarihleri arasında Mersin'de yapılacak olan Tiyatrolar Kurultayı Kültür Bakanlığı desteği ile TOBAV tarafından düzenleniyor. Kurultayın amacı; tiyatro sorunlarının derinlemesine tartışılacağı bir ortam hazırlamak ve bu tartışmaların sonucunda 20. yy Türk tiyatrosuna yeniden yapılanma olanağı yaratacak görüş ve kararların ortaya çıkması ve belirginleşmesini sağlamak. Ülkedeki tiyatro kuruluşlarının temsilcilerinin sunacağı bildiriler altı ana başlık altında toplanıyor: Kurumsallaşma (model oluşturmak), Hak arama oluşumları, Tiyatro sanatının hukuksal olarak Türkiye demokrasisindeki yeri, Tiyatro eğitimi ve sorunları, Belediye tiyatroları, Ödenekli tiyatrolarda olması ve olmaması gerekenler. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Danimarka'da İlk yurtdışı turnesini 1994 yılında Danimarka'ya yapan İDOB, üç yıldır üst üste Danimarka'da opera sezonunu açıyor. Bu yıl "Carmen", Aalborg ve- Aarhus'ta sahnelendi ve büyük bir başarı sağladı. Basında yer alan eleştirilerde özellikle Jaklin Çarkçı ve Mete Uğur, Erol Uras, Efsun Öztoprak övgüler alırken Yekta Kara da kültürel depremler ülkesi Türkiye'de Batı'nın kalesi olarak tanımlandı. Türk ve Yunan Devlet Tiyatroları İşbirliği Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, Ekim ayı içinde Yunan Oyun Yazarları Birliği'nin davetlisi olarak Atina'ya gitti. Devlet Tiyatrosu, Trabzon doğumlu Yunanlı yazar Psathas'ın "Yalancı Aranıyor" adlı oyununu ocak ayında Atina'da sahneleyecek. Kuruç, "Tiyatro sanatı aracılığıyla bir dostluk ortamı pekiştiriyoruz" derken Atina'ya gidecek ikinci oyunun Türk yazarları arasından seçileceğini de belirtti. Yunan Devlet Tiyatrosu ise "Medea" ile 24 Kasım'da istanbul'da, 27-28 Kasım'da Ankara'da Türk izleyicisinin karşısına çıkacak. Oben Güney'in Eşine Destek 1993 yılında yitirdiğimiz tiyatrocu Oben Güney'in eşi Maria Güney ve iki çocuğunun kirada oturdukları evden çıkarılmaları nedeniyle Müşfik Kenter, Haldun Dormen, Yılmaz Erdoğan, Sevgi Sanlı, Hadi Çaman, Ütüna Asutay, Oya Başar, Levent Kırca ve Tuncer Cücenoğlu'ndan oluşan bir kurul Maria Güney ve çocuklarına konut alınması amacıyla bir kampanya başlattılar. Kampanya kapsamında Halk Sigorta 600 milyon liralık bir yardımda bulundu. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) tüm tiyatro kuruluşlarına bir mektup göndererek özel ve ödenekli tiyatroların bir gecelik hasılatlarının Maria Güney'e bırakılması için birlikte girişimde bulunmaya davet etti. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) çağrıyı buradan da yineliyor ve konuyla ilgilenen tiyatro kuruluşlarının Hayati Asılyazıcı ile temas kurmalarını diliyor. Sefiller Müzikali On İki Yaşında "Sefiller" müzikali geçtiğimiz ay içinde Londra'da 12. yılını kutladı. Victor Hugo'nun romanından sahneye uyarlanan müzikali şimdiye dek 40 milyon kişi izlemiş, 22 ülkede 14 ayrı dilde sahnelenmiş ve 960 milyon dolar hasılat yapmış. Yapımcılar müzikalin daha uzun yıllar sahneleneceğini söylüyor. Borusan Kültür ve Sanat Merkezi Borusan Grubu, Beyoğlu mimarisinin tipik bir örneği olan tarihi binada 12

Borusan Kültür ve Sanat Merkezi'ni açtı. Binada sanat galerisi, müzik kütüphanesi, internet cafe, konferans salonu ve Borusan Oda Orkestrası'nın çalışma salonu ile yönetim birimleri yer alıyor. Borusan bu girişimiyle Türkiye'de ilk kez bir Müzik Kütüphanesi oluşturuyor. Borusan Kültür ve Sanat Merkezi amacını, genel olarak düzenlediği etkinliklerle ve eğitim programlarıyla ülkenin sanat yaşamını zenginleştirmek, klasik müziğin ve cazın daha geniş kitleler tarafından sevilmesini sağlamak olarak tanımlıyor. Asuman Arsan Vefat Etti 63 yıllık yaşamının 47 yılını tiyatro, operet, sinema ve televizyona veren sanatçı Asuman Arsan 12 Ekim'de vefat etti. Arsan 1951'de Yeni Ses Opereti'nde "Yutmazoğlu" oyunuyla sanat yaşamına atıldı. 1954'te, Operet dağılınca Toto Karaca, Kenan Büke, Muzaffer Hepgüler, Tevhid Bilge, Ali Sururi ve Celal Sururi ile birlikte İstanbul Opereti'ni kurdu. 1960'lara kadar burada çeşitli oyunlarda rol alan Asuman Arsan önce Aksaray Küçük Opera ve sonra da Muammer Karaca Tiyatrosu'na girdi. 1969'da Kenan Büke Tiyatrosu'nu daha sonraki yıllarda Dormen Tiyatrosu'nu izledi. Haldun Dormen'in Şan Müzikholü'nde sahneye koyduğu müzikal güldürülerde ilginç kompozisyonlar yarattı. Sahnedeki başarısını sinemaya da taşıyan sanatçı son yıllarda televizyon dizilerinde rol alıyordu. Son çalışması Yasemin Yalçın ve ekibinin hazırladığı "İnce İnce Yasemince"de oynadığı gelin rolüydü. "Getto" Yeniden Seyircisiyle Buluşuyor 1996-97 Tiyatro sezonunda Tiyatro Ti tarafından sahnelenmeye başlanan "Getto" (J. Sobol), 1997-98 sezonunda da seyircisiyle buluşmaya devam edecek. Kasım ayından itibaren Martı Sanat Evi'nde sahnelenmeye başlayacak olan, Murat Karasu'nun yönettiği "Getto", 1996-97 sezonunda basında geniş yankı uyandırmış ve 1. Afife Jale ödüllerinde en iyi yönetmen dalında 4 aday arasında yer almıştı. Kartal Sanat İşliği, Yeni Sahnesinde Kartal Sanat İşliği faaliyetlerini sürdürdüğü Kartal Belediyesi salonundan çıkartıldıktan sonra, uzun süre salonsuzluktan faaliyetlerine devam edememişti. Uzun aradan sonra, tiyatro çalışanlarının emekleriyle oluşturdukları oda tiyatrosunda Kasım ayından itibaren faaliyetlerine başlıyorlar. Kartal Sanat işliği'nin bu yılki repertuvarında "Dostluk Şarkısı", Masal" ve "Yeşil Dünya" adlı çocuk oyunlarının yanı sıra yetişkinler için ise Muzaffer izgü'nün "Duvar" oyunu ve Yaşar Azaz'ın "Beyaz Cehennem isimli gençlik oyununu sahneleyecekler. Naz Erayda'nın Workshop Çalışması Tiyatro tasarımcısı Naz Erayda çağrılı olarak gittiği Danirmarka'da "11 Oyuncu 7 Dil 1 Epilog" başlıklı birvvorkshop gerçekleştirdi. HABERLER... Kopenhag'da kurulu Terra Nova Tiyatrosu'nun düzenlediği ve aktör/yönetmen Toni Cots ve Peter Bensted koordinatörlüğünde yürütülen laboratuvar/vvorkshop çalışmalarına uluslararası profesyonel oyuncular katıldı. Naz Erayda'nın bu laboratuvar/workshop çalışması, tek bir metinle tek bir oyun parçasının (Fırtına, Wİlliam Shakespeare, epilog) çeşitlemeleri, ilişkileri üzerine kuruldu. Workshop'da 7 ayrı ülkeden 11 oyuncu aynı metni ve aynı oyun parçasını 7 ayrı dilde oynama çalışması gerçekleştirdi. Çalışma süresince, anlamı aynı olan ayrı dildeki sözcüklerin ayrı ses, ayrı giysi, ayrı hareketlerle kurduğu ilişkilerden oluşan ayrı oyunlar sergilendi. Terra Nova'nın Ekim ayı programında "Konuk Öğretmen" olarak Kumpanya'dan Naz Erayda'nın yanı sıra Leicester Haymarket Tiyatrosu'ndan Sita Ramamurthy, Odin Tiyatrosu'ndan isabel Ubeda ve koreograf/dansçı Tess de Quincey yer aldı. 2. Ankara Tiyatro Festivali 21-29 Kasım tarihleri arasında yapılacak olan 2. Ankara Tiyatro Festivali'ni 29'u yetişkin, çocuk tiyatrosu olmak üzere 40 grup katılıyor. Ankara, İstanbul, izmir, Adana, Antalya, Denizli, Ordu, Diyarbakır'ın yanısıra,talya ve Hollanda'dan iki topluluk çeşitli oyunlar sunacaklar. Oyunların yanısıra söyleşiler, atölye çalışmaları, seminerler ve paneller festival kapsamında. Ayrıca, sinevizyon gösterimlerinde geleneksel Japon Tiyatrosu ve Alman Tiyatrosu üzerine belgesel filmler yer alıyor. Tiyatrodan sinemaya da ayrı bir belgesel filmler gurubu oluşturuyor. Festival, Çankaya, Mamak, Yenimahalle Belediyeleri ve Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf tarafından düzenleniyor.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları TARİH 4 Kasım S. 5 Kasım Çar. SAAT 20.30 15.00 20.30 HARBİYE M. ERTUĞRUL SAHNESİ TEL: (0212) 240 77 20 Halay Halay FATİH REŞAT NURİ SAHNESİ TEL: (0212) 526 53 80 Lüküs Hayat Lüküs Hayat ÜSKÜDAR M. CELAL SAHNESİ fel (0216) 333 03 97 Godot'yu Beklerken Godot'yu Beklerken KADIKÖY HALDUN TANER SAHNESİ TEL: (0216) 333 03 97 Huzur Huzur GAZİOSMANPAŞA SAHNESİ TEL: (0212) 578 60 67 Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali HARBİYE CEP TİYATROSU TEL: (0212) 240 77 20 Evlilik (Saat: 15.00-20.30) 6 Kasım Pe 20.30 Halay Lüküs Hayat Godot'yu Beklerken Huzur Diğerlerinin Adı Ali Evlilik (Saat: 15.00) 7 Kasım Cu 20.30 Halay Lüküs Hayat Godot'yu Beklerken Huzur Diğerlerinin Adı Ali Evlilik (Saat: 15.00) 11.00 Ah Karagöz Vah Karagöz (Ç.O) Krala Oyun (Ç.O) Ne Hepsi Ne Hiçbiri (Ç.O) Büsküvi Adam (Ç.O) Küçük Nasrettin (Ç.O) 8 Kasım C.tesi 15.00 20.30 Halay Halay Lüküs Hayat Lüküs Hayat Godot'yu Beklerken Godot'yu Beklerken Huzur Huzur Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali 11.00 Ah Karagöz Vah Karagöz (ÇO) Krala Oyun (Ç.O) Ne Hepsi Ne Hiçbiri (Ç.O) Büsküvi Adam (Ç.O) Küçük Nasrettin (Ç.O) 9 Kasım 10.00 Pazar 18.30 10 Kasım P 19.00 11 Kasım S. 20.30 15.00 12 Kasım Çar. 20.30 13 Kasım. Pe 20.30 14 Kasım. Cu 20.30 11.00 1 5 Kasım 15.00 C.tesi 20.30 11.00 15.00 Pazar 18.30 17 Kasım Pt 18.00 18 Kasım 5. 20.30 19 Kasım 15.00 Çar. 20.30 20 Kasım Pe. 20.30 21 Kasım Cu. 20.30 11.00 22 Kasım 15.00 C.tesi 20.30 Halay Halay KÜLTÜR ETKİNLİĞİ Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Ah Karagöz Vah Karagöz (Ç.O) Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Ah Karagöz Vah Karagöz (Ç.O) Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Ah Karagöz Vah Karagöz (Ç.O) Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Lüküs Hayat Lüküs Hayat (20.30) Halay Halay Halay Halay Krala Oyun (Ç.O) Halay Halay Krala Oyun (Ç.O) Halay Halay Bir Ata, Krallığım! Bir Ata, Krallığım! Bir Ata, Krallığım! Bir Ata, Krallığım! Krala Oyun (Ç.O) Bir Ata, Krallığım! Bir Ata, Krallığım! Godot'yu Beklerken Godot'yu Beklerken ibiş'in Rüyası Ibiş'in Rüyası ibiş'in Rüyası Ibiş'in Rüyası Ne Hepsi Ne Hiçbiri (Ç.O) Ibiş'in Rüyası İbiş'in Rüyası Ne Hepsi Ne Hiçbiri (Ç.O) ibiş'in Rüyası İbiş'in Rüyası Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Ne Hepsi Ne Hiçbiri (Ç.O) Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Huzur Huzur Huzur Huzur Huzur Huzur Büsküvi Adam (Ç.O) Huzur Huzur Büsküvi Adam (Ç.O) Huzur Huzur Ahududu Ahududu Ahududu Büsküi Adam (Ç.O) Ahududu Ahududu Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Küçük Nasrettin (Ç.O) Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Küçük Nasrettin (Ç.O) Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali İbiş'in Rüyası İbiş'in Rüyası ibiş'in Rüyası ibiş'in Rüyası Küçük Nasrettin (Ç.O) İbiş'in Rüyası İbiş'in Rüyası Evlilik (Saat 15.00) Evlilik (Saat.: 15.00) Evlİİİk (Saat: 15.00) KÜLTÜR ETKİNLİĞİ Ayrılık (Saat: 15.00,20.30) Ayrılık (Saat 15.00) Ayrılık (Saat 15.00) 11.00 Ah Karagöz Vah Karagöz (Ç.O) Krala Oyun (Ç.O) Ne Hepsi Ne Hiçbiri (Ç.O) Büsküvi Adam (Ç.O) Küçük Nasrettin (Ç.O) 23 Kasım Pazar 15.00 20.30 Diğerlerinin Adı Ali Diğerlerinin Adı Ali Bir Ata, Krallığım! Bir Ata, Krallığım! Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında Ahududu Ahududu İbiş'in Rüyası İbiş'in Rüyası 25 Kasım S. 20.30 Evlilik (Saat 15.00-20.30) 26 Kasım Çar. 15.00 20.30 Huzur Huzur Godot'yu Beklerken Godot'yu Beklerken Halay Halay İbiş'in Rüyası İbiş'in Rüyası Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında 27 Kasım Pe. 20.30 Huzur Godot'yu Beklerken Halay ibiş'in Rüyası Kuyruklu Yıldız Altında Evlilik (Saat: 15.00-20.30) 28 Kasım C. 20.30 Huzur Godot'yu Beklerken Halay İbiş'in Rüyası Kuyruklu Yıldız Altında Evlilik (Saat 15.00-20.30) 29 Kasım C.tesi 11.00 15.00 20.30 Ah Karagöz Vah Karagöz (Ç.O) Huzur Huzur Krala Oyun (Ç.O) Godot'yu Beklerken Godot'yu Beklerken Ne Hepsi Ne Hiçbiri (Ç.O) Halay Halay Büsküvi Adam (Ç.O) İbiş'in Rüyası İbiş'in Rüyası Küçük Nasrettin (Ç.O) Kuyruklu Yıldız Altında Kuyruklu Yıldız Altında 11.00 30 Kasım Pazar 15.00 18.30 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİZE SAYGILARIMIZI SUNARIZ 14

DOSYA BİR KÜÇÜK SORUŞTURMA... Neden repertuvar? Neden repertuvar üstüne sorular? Çünkü özellikle ödenekli tiyatrolamızın repertuvar politikaları yıllardır sorgulanmakta. Eleştirmenler, yazarlar, sanatçılar hep sorgulamışlar repertuvarları. Oyun seçiminlerindekı yanlışlara parmak basmışlar. Seçilen oyunların çağın tartışmalarını yakalayamadığını belirtmişler, ülke sorunlarına ışık tutmadığını, topluma ivme kazandırmadığına dikkatleri çekmişler. Repertuvar kurulları ile çarkın doğru işlemediğinin altinı ısrarla çizerken yönetim kadrolarını siyasal iktidarların dümen suyuna gitmekle suçlamışlar... Yerli eser-yabancı eser seçimi üzerine düşünceler ise yine yıllardır bu geniş yelpazede yerini korurken nicelik-nitelik tartışmalarına zemin oluşturmuş... "Repertuvar" bugün de sorgulanmıyor mu? Belki 1960'larda, 1970'lerde olduğu gibi hararetli bit biçimde gündemi oluşturmuyor, kapalı kalıyor, yanıtsı bırakılıyor, ama sorgulanıyor... Hoş, zater 1980'lerde birlikte geçen yılların dinamizmi her alanda kaybolmağa-yüz tutmadı mı? Tiyatro... Tiyatro... Dergisi olarak, yeni b sezona başlarken, yine son günlerde basına yansıyan görüşlerden yola çıkaraklepertuvar konusuna bir kez daha Eğilmenin sağlıklı olacağını düşündük ve Bir kısım yöneticilerimize, yönetmenlerimize, yazarlarımıza aşağıdaki soruları yönelttik..kimi "bir kaç günde yanıtlarım dedi yanıtlamadı, kimi "işlerinin yoğunluğunu" bahane ederek özür diledi,bir bölümü onu da yapmadı. Esen çamurdan, Yücel Erten, Kenan Işık, Ahmet Levendoğlu, Tamer Levent ve Seçkin Selvi'ye değerli yanıtlarından dolayı teşekkür ederiz. 1) Sizce repertuvarın tiyatro içindeki yeri ve önemi nedir? 2) Repertuvarın güncelliğnden ne anlıyorsunuz? 3) Repertuvar düzenlenirken hep tartışma konusu olan yerli-yabancı oyun dengesi hakkında ne düşünüyorsunuz? 15

Esen Çamurdan 1) Ülkemizde genelde pek sözü edilmese de, eleştiri konusu yapılmasa da repertuvarın bir tiyatronun kimliğini ortaya çıkarması açısından, çok önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Öyle ki, repertuvar bir tiyatronun kültür siyasetinin aynasıdır diyebiliriz. Bunun yanı sıra, sahnelenmek üzere seçilen oyunların siyasal çizgisi kadar önemli bir başka unsur vardır ki repertuvardan soyutlanamaz çünkü onun düzeyini oluşturur. Bu, tiyatronun sanatsal yaratıcılığa verdiği önemdir, bir başka deyişle, gözetilen entelektüel ve estetik değerlerdir. Gerçekten de, repertuvarınızı ne denli nitelikli metinlerden oluşturursanız oluşturun sahneye yaklaşımınız, sahneleme biçiminiz yaşadığınız çağın sanat anlayışının gerisinde kalıyorsa, ortaya çıkacak oyunun düzeyi de seyircinin beklentisinin gerisinde kalacaktır. 2) Repertuvarın güncelliğini; çağının ve toplumun sorunlarını, çıkmazlarını çağcıl bir bakış açısıyla sorgulayan, olay ve olguları irdeleyen bir yaklaşım olarak algılıyorum ben. Ama güncelliğin bir yanı toplumdaki hızlı gelişmelere ayak uydurmak ise, öteki yanı da bunu aynı zamanda sanatsal düzlemde de gerçekleştirme zorunluluğudur. Bizde, özellikle son yıllarda, repertuvarın güncelliği, seyircide yeni bir algılama düzeyi yaratma kaygısı taşımadan, birtakım günlük değer yargıların, beklentilerin sahnede gösterilmesi ya da gündemde olan kimi kavramların canlandırılması olarak değerlendirilmektedir. Kanımca içine düşülmemesi gereken son derece popülist bir tuzak. Örneğin, ciddi bir demokrasi sorununun yaşandığı, laiklik, düşünce özgürlüğü, insan hakları gibi kavramların tartışıldığı, kısacası çağdaşlık sancıları çekilen bir ülkede bir tiyatro repertuvarının güncellik çabası, bu konuları doğrudan sahneye taşıyan, onları bire bir işleyen ve de çoğunlukla seyirci eğitmeye, ona ders vermeye çalışan oyunlar olmamalıdır. Demek istediğim, kişiler gibi konular da putlaştırılmamalı, bunların ardındaki gerçekler aranmalı. Konu ne olursa olsun, seyirciyi aklından kavramak, iletilmek istenenleri belirli bir düşünsel temele oturtmak önemlidir burada, onun dünyaya ve insanlara yeni bakış açılarıyla bakabilmesini sağlamak... Çağdaş olmanın gereğidir bu. Seyirciyi en duyarlı olduğu yerden yakalamaktan çok, onu daha derin bir noktadan harekete geçirmeli bence. Öteki türlü, yapılan iş yüzeysellikten kurtulamayacağı gibi, tiyatrocuya da seyirciye de sağlayacağı doyum yapay kalacaktır. 3) Aslında çok karmaşık ve -yapısı gereği-tek bir çözümü olmayan, olmaması gerken bir sorun bu. Her şey birbirine o denli bağlı, o denli görece ki... Bir yandan her şeyden önce nitelikli oyun, sahneye önemli atılımlar getirebilecek oyun yazarları diyorsunuz; öte yandan ülkenizde ne kadar az oyun yazıldığının ayrımındasınız ve bunların çoğunluğunun çağdaş tiyatro anlayışının çok gerisinde kaldığını görüyorsunuz, aynı zamanda da tiyatro sanatının gelişebilmesinin yazılan metinlerin sahnelenmesine bağlı olduğunu biliyorsunuz. Çelişki burada da bitmiyor, tiyatroda son sözün yönetmene ait olduğunu düşünüyorsunuz, yani metnin niteliğinden çok yönetmenin niteliğinin sahnede belirleyici olduğuna inanıyorsunuz. Ve bu bağlamda, Türk tiyatrosunun en büyük sorununun yönetmen yetersizliği olduğunu düşünüyorsunuz. Durum böyleyken 16 Amdhi Theatre'ın sahnelediği Sophodes'in "Electra"sından bir sahne.

Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sergilediği "Azizname-95"den bir sahne. sorun artık yabancı-yerli dengesi olmaktan çıkıyor, ciddi bir yaratıcılık bunalımına dönüşüyor... Ama tüm bunları bir yana bırakıp yerli-yabancı oyun dengesi sorununa kendi içinde bir yanıt vermek gerekirse, ille de denge kurmaktan yana değilim, zorlama olur bu ve hiçbir anlam taşımaz. Saptanmış olan repertuvara ilişkin bir tutumun benimsenmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum, bir dönem yabancılar ağır basabilir, bir başka dönem yerliler. Ayrıca hiçbir tiyatrocunun yerli oyunlara bir kastı olduğunu sanmıyorum, bir yerde yaşananlar ve de yaşanmak istenenler belirliyor oynadıklarımızı; kimi zaman yerli metinler beklentilere yanıt veriyor, kimi zaman da yabancılar. Burada önemli olan, kendini en doğru biçimde ifade eden metinde buluşabilmek galiba. Yücel Erten 1) Soruyu irdelerken, öncelikle tiyatro yapmanın felsefesi üzerinde biraz durmamız gerekir: Tiyatro'nun, ya da "bir" tiyatronun varlık nedeni nedir? Bir başka deyişle, bir tiyatronun varlığını haklı kılan şey nedir? Tiyatro yapmak, herkesin oturduğu bir yerde, birdenbire sandalyenin üzerine çıkıp dikilerek, çevredekileri susturmak gibi değil midir? Öyle ki, herkes dönüp size bakar. "Neden sandalyenin üzerine çıktı? Bizlere bir şey mi söyleyecek?" diye düşünür. İşte repertuvar da, "ne söylemek üzere" oraya, sahneye çıktığımızın yanıtıdır. Şurası açık ki, tiyatro yapmaya yeltendiğiniz zaman, insanlara söyleyecek, insanlarla paylaşacak bir şeyiniz olmalı. Bir mesajınız olmalı. "Mesaj" deyince de, hemen ideolojik bir formasyonun doğmalarını algılamak gerekir. İnsanlara bir türkü söylemek, bir düşünüzü anlatmak, bir uyanda bulunmak, sancınızı, sevincinizi ya da üzüntünüzü yansıtmak, öfkenizi boşaltmak, düşüncenizi açıklamak, marifetlerinizi göstermek, bir demet çiçek ya da siyah bir çelenk uzatmak, bir yaşantıyı paylaşmak, bunlardan birini ya da birkaçını ya da bunların dışında bir şeyi yapmak diye düşünün... İşte bu anlamda, söylenecek bir şeyiniz olması şart. Yoksa yaptığınız şey, kendini beğenmişlikten ve dikkat çekme ihtiyacından öteye gitmez. (Sanatta belki bu da bir şeydir. Ama tek ve öncelikli şey değildir.) Demek ki, bir tiyatronun varlığını haklı kılan en önemli unsur, bir kimliğinin, bir kişiliğinin, bir profilinin, özetle bir politikasının, yani söyleyecek bir şeyinin, bir "repertuvar anlayışının olmasıdır. Bir tiyatronun varlığını haklı kılan ikinci unsur da, o tiyatronun "temel politikasını" yansıtmak üzere ürettiği "estetik kategoriler bütünü"dür... Gelenekten süzdüğü, arayıp araştırdığı, şablonlar dışına çıkmayı başararak yeniden ürettiği, yaşayan estetik kategoriler... Şöyle özetlemek mümkün: Bir tiyatronun varlığını haklı kılan iki temel neden, "temel politikasını yansıtan bir repertuvara sahip olması" ve "bunu üstün ya da özgün estetik kategoriler içinde gerçekleştirebilmesi"dir. 2) Çağının ve toplumunun sancılarına yanıt aramayan; günü, geçmişi ve geleceği irdelemeyen; toplumdaki pozitif gelişmelere ivme katamayan, soru soramayan tiyatro', tiyatro olabilir mi? Herhangi bazı yazarların, herhangi bir biçimde seçilmiş, herhangi bir sıra içinde, herhangi bir yönetimin ve herhangi bir rejisörün uyruğunda, herhangi bir ortamda ve herhangi bir sanatsal biçimde, herhangi bir seyirciye sergilemekte serbest miyiz? Evet. Çünkü demokrasi var. Peki ama bu repertuvar mıdır? Bence hayır. Çünkü yukarda belirttiğim iki temel unsuru, yani "repertuvar" ve onu hayata geçiren "estetik kategoriler bütünü"nü ortaya koyamayan bir tiyatronun, varlık 17

nedenini savunması çok zor olacaktır. Kendi ülkesinde ve uluslararası düzeyde etkili olabilmiş tiyatrolara bakın; bu böyledir. Ama bu çerçevede de işin iki ayrı cephesi var: Doğal ki özel tiyatroların, bu sözlerimizden kolayca örselenmeyecek bir dokunulmazlığı vardır. Son tahlilde ticari kuruluşlardır ve dolayısıyla alıcı buldukları sürece, istediklerini satmakta özgürdürler. Buna rağmen toplumun isteklerine yanıt verirlerse; teşekkür ederiz. Ama istemezlerse vermezler ve kendi bilecekleri iştir. Beğenmiyorsak; eleştiririz, o kadar. Ama kamu kuruluşları, yani halkın vergileriyle yaşayan ödenekli tiyatrolar söz konusu ise, durum değişir. Bence Türkiye'de yaşanan repertuvar gerçeğine bakıp şu soruları sormak gerekir: Repertuvar, ülke gerçeklerinden ve sorunlarından kopuk bir "suya sabuna dokunmama" ilkesizliğini ayakta tutmak üzere derlenmiş herhangi bazı oyunlar karması mıdır? Repertuvar, iktidarların dümen suyunda durup, nabzına göre şerbet ikram etmek midir? Repertuvar, çoğu kendini memleketin en yetenekli sanatçısı sanan bir yığın oyuncunun, büyük (!) rol oynama iştahına kolonya serpmek midir? Repertuvar, gül sarısı ve yavruağzı gömleklerin, üstünde ters dönmüş karasinek ölüleriyle, bir parmak toz içinde yattığı bir vitrin midir? Repertuvar, bazı lobilerin dayatmaları ile abone yazarlar oluşturarak'sunulan, suyunun suyu bir çorba mıdır? Repertuvar, üst düzey yöneticilerin iki dudağının arasından çıkacak bir sözle yasaklanıveren oyunlardan geriye kalan artıklar salatası mıdır? Repertuvar memur sanatçıların maaşlarını hak edebilmeleri için, daha da memur bazı yöneticilerin düzenledikleri bir tombala mıdır? Repertuvar, rejisörlükten habersiz bazı oyuncuların; kolay olduğunu 18 düşündükleri herhangi bir oyunu sahneleyerek, bir yandan prestij kazanma, bir yandan da rejisör kadrosuna kapağı atıp, yılda 10 ay serberst kalma isteklerine boyun eğerek oluşturulan bir meze midir? Yoksa bunların hepsinin, kaotik bir biçimde birbirine girdiği, hatta birbirini çiğnediği bir karışım mıdır?.. Bu saydığım gerçeklerin, ülkemizde ödenekli tiyatroların repertuvarının oluşumunda bayatlatıcı, bozucu, çürütücü, kokutucu etkileri yok mu? Gönül ister ki repertuvar, sorumluluk ve yetkiyle geliştirilecek bir politika ışığında; Türk ve dünya tiyatro yazınının önemli yapıtlarından örülmüş bir güldeste olsun. Ama işte merkezci yapının buyurganlığı altında bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığı görülüyor. Peki bunun hayata geçmesi için ne gerekiyor? Her bir tiyatronun tek tek özgürce kendi repertuvarmı yapabilmesi gerekiyor. Yani yerinden yönetim gerekiyor! Kimin, neyin gerçekten güncel olduğu sorusunun yanıtları, ancak o zaman oylumlanır, menevişlenir. Yoksa bir bakarsınız; her şeyi herkesten daha iyi bilen padişahınız efendiniz; sözgelimi Türkiye'nin yaşadığı şeriatçı tırmanış; sırasında; Nazım Hikmetin, Bertolt Brecht'in, Aziz Nesinin, ya da benzerlerinin "güncel olmadığına", kavuk-kaftan piyeslerinin "güncel olduğuna" karar verivermiş. Üstelik bu kararını açıklama cesaretini bile göstermeden! 3) Belli bir repertuvar anlayışı olan tiyatrolarımızı ele alalım. Örneğin Ankara Sanat Tiyatrosu ile Dormen Tiyatrosu, iki ayrı uçta da dursalar; onyıllar boyunca özgün repertuvar anlayışı sergilemiş iki tiyatromuzdur. Dostlar Tiyatrosu da öyle, Nejat Uygur Tiyatrosu da öyle! Örnekler çoğalabilir. Bu tiyatroların hiç yerli-yabancı oyun dengesi %50 olsun diye bir problemi olmuş mudur? Sanmıyorum. Gün olmuş art arda yerli oyunlar, gün olmuş çeviri oyunlar sergilemişlerdir. Hatta Uygur'un repertuvarı, uyarlama bile olsa hep yerlidir de; Dormen'inki de ağırlıklı olarak yabancıdır. Başarılı olmak için ne gerekiyorsa, neyi uygun görüyorlarsa, onu oynamışlardır. Dolayısıyla, yüzdeler belirleme sorunu, esasen, ödenekli tiyatrolarımızda türetilmiş bir sorundur. Sanatımızın özünde böyle yapay bir soru yoktur. Bu türetmede haklı bir yan olduğu da savunulabilir. Şu söylenebilir: "Devlet, sanayinin ya da tarımın gelişmesi için önlemler alıyor, teşvikler ve destekler veriyor da, bunu Türk oyun yazarlığının gelişmesi için neden yapmasın?" Devletin tiyatro alanına destek vermesinden yanaysak; Türk oyun yazarlığının gelişmesi için, ödenekli tiyatrolarda belli bir destek ve teşvik anlayışını savunabiliriz. Gerçi, ödenekli tiyatrolarda, yazarlara bilet satış ücreti üzerinden ödenen %30, hatta %40'lık telif, başlıbaşına bir destek ve teşviktir. Oyun yazarlığı alanındaki bu katkıyı, oynanacak yerli oyunların oranını yükseltecek bir kota belirleyerek arttırmak, bir düşüncedir. Ama tartışılacak bir düşüncedir. Kuşkusuz hepimiz, oyun yazarlarımızın başarıları oranında iyi kazanmalarını, iyi yaşamalarını, ekonomik rahatlığa kavuşarak daha iyi üretmelerini isteriz. Ama ödenekli tiyatrolarımızın, kamuoyunda "yemlik" diye adlandırılan KİT'lere benzemesini de istemeyiz. Aslında ben, değerli tiyatro yazarlarımızın böyle bir kota uygulamasını reddedecek kadar, kendilerine güven duymalarını dilerdim. Kuşkusuz, öyleleri de var. Ama bir kısım yazarımızın, bu yöndeki teşvik ve desteği çok önemsedikleri anlaşılıyor. Oysa konunun, biraz daha tartışılması ve özellikle de açıklıkla tartışılması gerikiyor. Ama tartışıp doğruları belirleyinceye kadar da, bugüne kadar uygulanan orta yolun korunabileceğini düşünürüm. Çünkü hayatın pratiği, bizleri zaten bir uzlaşma noktasına getirmiş bulunuyor: Ödenekli tiyatrolarımızda geleneksel olarak uygulanan %50 oranı. Şurası açık ki, bu oranı da bir önerme olarak algılamalı, sayıların esiri olmamalıyız. Çünkü her sezon parmak hesabı yaparak; yazarlığımızı geliştiremeyeceğimiz açıktır. İlle de

%50'ye varsın diye, kötü ya da cılız piyesleri oynamak; Türk tiyatrosuna hizmet anlamına gelmez. Bunun her sezon, üstelik her bölgede ya da sahnede böyle olacağını savunmak da, yalnızca duyarsızlığa yol açar. Bu yüzden, "yerli oyunların oranı %60 olsun, %70 olsun!" şeklindeki önerileri ciddiye almak mümkün değildir. Önemli olan, bütüne bakmak ve bir perspektif oluşturmaktır. Çünkü ödenekli tiyatrolarımızın, özerklik düşüncesine ve yerinden yönetim anlayışına dayalı bir yeni yapılanma ile özgür ve özgün çizgilere yönelmesinin zamanı gelmiş geçmektedir! Kenan Işık Repertuvar bir tiyatronun kimliğidir. O tiyatroyu oluşturan kadronun niteliğinin göstergesidir. Dünya görüşü, içinde yaşadığı sanatçının mevcut sisteme karşı tutumu, sistemin içindeki insana bakışıdır. Repertuvarın güncel olması, o repertuvarı oluşturan oyunların bugünle, aktüel olanla ilgili olacağı anlamına gelmez. Güncellik insanoğlunun derin tarihi ile bağlantılı olacağı gibi, geleceği ile de bağlantılıdır. Temel mesele; insanın dünyadaki varoluşuna yükleyeceği anlamın ne olup olmadığının sorgulanmasıdır. Yoğun trafikte başımıza gelen trajikomik olaylar, zamane gençlerinin ana babalarına karşı geleneği hiçe sayan tutumları, kocasını aşığı ile yakalayan kadının evliliğini kurtaracak on altın kuralı ifşa edip tekdüze yaşamımıza heyecan katarak katkıda bulunan ve ancak bir televizyon filmi olabilecek sığlıkta "sabun köpüğü" konular belki günceldir, günlük hayata dairdir ama bir tiyatronun repertuvannda olup olmayacakları tartışılır. Bir repertuvarı oluşturan oyunların sığlığı ya da düzeyi bir anlayış, bir estetik görüş meselesidir. Kime, hangi ölçülere göre düzeyli veya düzeysiz? Bana kalırsa kimse bir sanat yapıtını sadece kendi ahlâki değerlerine göre yargılamak hakkına sahip değildir. Ödeneksiz tiyatrolar doğaldır ki geniş 20 kitlelerin ilgisini çekecek oyunları almak isterler repertuvarlarına. Çoğunlukla da böyle bir zorunluluktan yakınılır. Ödenekli tiyatroların yakınmaları da bu durumun tam tersidir. Oynanan oyun çok kalitelidir ama ne yazık ki beğenisi düşük seyirciye göre değildir vb... Anlaşılacağı üzere her iki durumda da sorumlu hazırdır. Seyirci!.. Peki seyirciye bugüne dek dayatılagelen ve beğenisini düşüren sanatın sorumlusu kimdir acaba? Para ve popülarite peşinde olanların yanısıra geniş kitleleri dışlayarak "iyi sanat"ı sadece kendi tekelinde sananlar olmasın sakın! Sanatın üzerindeki birinci sulta eğer seyirci beğenisinin düşüklüğü ise ikinci sulta da bu kendini her şeyin dışında ve üstünde gören sözüm ona entelektüel anlayıştır. İyi sanatın sınırlarını pervasızca çizip, kurallarını da koyan, halktan kopuk bu anlayış; sanatı yalnızlaştırır, dondurur, zenaatlaştırır. Çünkü iyi sanat kaynağını halktan alır. Nâzım Hikmet'in dediği gibi: Halkın dilini konuşur. Ödenekli, ödeneksiz, ülkenin bütün tiyatroları bu sorunun üzerine gidip tartışmak yerine, biraz da birbirimizi incitmemek için hem o hem de öbürü olan orta bir yol tutturarak rahat ettik. Tiyatroların bugün içinde bulundukları repertuvar - bir anlamda da kimlik - keşmekeşinin kaynağı işte bu orta yolcu anlayıştır. Uzun yıllardan beri süregelen bu anlayış zamanla bütün ara renkleri silip yok etmiş, tiyatro sanatını grileştirip, matlaştırmıştır. Oysa sanat; mevcut anlayışa - statükokarşı koyar, verili biçimlerin dışına çıkarak hayatı zenginleştirir. Hayatın içinde, hayatın gerçeğini yakalama peşindedir. Bir anlamda yaşanan gerçek hayata koşut bir başka hayat, varolan dünyaya koşut bir başka dünya, kısacası varolan yerleşik, tutucu anlayışa karşı bir başka anlayışın peşindedir. Geniş kitlelerin beğenisine hitap etmeyi hedefleyen popüler sanatçı anlayışı ve bu anlayışa karşı neredeyse züppece geliştirilmiş iyi sanatı sadece kendi tekeline alan, baskıcı, buyurgan anlayışın yanı sıra repertuvarları koşullandıran hatta zaman, zaman zorlayan üçüncü bir anlayışda iktidarların tamamen seçmeni ve oyu hedefleyen işlevsel(!) sanat anlayışıdır. Sadece iktidarlar değil, tiyatrolara yardım eden özel kuruluşlar da şimdi değilse bile gelecekte bu kapsam içinde düşünülebilir. Bu anlayış da ilk iki anlayış kadar repertuvarları olumsuz etkiler. Biliriz ki sanat; önce özgür olmalıdır, işlevsel değil. İşlevselliğin sanatla ucundan kıyısından ilgisi yoktur. Neredeyse gümrük makbuzlu ithal sanatın işlevselliğinden söz edilebilir belki ama bu da ancak taklit etmek üzere sipariş edilen bir model olarak işe yarar. Tıpkı bir patron üzerinde elbise biçip, dikmek, işlemek gibidir, bu sanat değil zenaattir. İktidarların -otorite - dayattıkları sanata, sanat demek bu nedenle olanaksızdır. Sanatın özgürlük kadar önemli bir başka meselesi ise özgünlüktür. Repertuvarların mevcut yaratıcı sanatçı potansiyeline ne denli alan açıp, açmadığını da dikkate almak gerekir. Bildik örnekte olduğu gibi, eğer resim yapılabilir bir ortam yoksa büyük ressam çıkmasını beklemeyin. Bu söz; eğer oyun yazılmıyorsa ya da yazılan yeni oyunların üçü, beşi repertuvarlarda yer almıyorsa büyük oyun yazarı çıkacak diye beklemeyin olarak da söylenebilir. Bugün tiyatro alanında ileri gitmiş bir anlamda kültür toplumu olma süreçlerini tamamlamış ülkelerin özellikle ödenek alan tiyatrolarında ilk koşuldur yerli yazarların oyunlarını oynamak. Çoğumuz biliriz. Batıda sadece yerli yazarın ilk oyununu oynamak şartı ile ödenek alan tiyatrolar vardır. Değişik bir kültürün ürünlerini seyretme hazzını hepimiz tadıyoruz. Özellikle bu yıl İstanbul Festivali'ne gösterilen iki oyun. Ünlü Strehler'in gelenekten kaynaklı (Comedia de'llarte) çağdaş yorumu "Köleler Adası" hepimizi büyüledi. Heiner Müller'in Arthuro Ui'si, Martin Wutke'nin şaşırtıcı, çarpıcı ve alabildiğine çağdaş yorumu da tıpkı "Köleler Adası"ndaki Arlecino gibi geleneğe yaslanmıştı. Batının "Clown" geleneğine. Öyle sanıyorum ki, repertuvar oluştururken özgün kültürün de dikkate alınması gerekir. Hele de bu kültür binlerce yıllık, pek çok. medeniyetin iç içe geçtiği kadim Anadolu Kültürü ise. Gönlüm kültürlerin birbirlerine baskın çıkmasından yana değil. Kültürler birbirlerini tamamlayan ve dünyayı daha da renkli, lezzetli kılan olağanüstü