Fotosentez ile organik bileşikler ile bütünleşen hidrojen atomlarının büyük bir bölümünü ve bazı oksijen atomlarını sağlar.



Benzer belgeler
8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ

12. SINIF KONU ANLATIMI 23 BİTKİLERDE BESLENME BİTKİLERDE TAŞIMA

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

MADDE DÖNGÜLERİ SU, KARBON VE AZOT DÖNGÜSÜ SELİN HOCA

ADIM ADIM YGS LYS Adım EKOLOJİ 7 MADDE DÖNGÜLERİ (Su, Karbon ve Azot Döngüsü)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

BİTKİ BESLEME DERS NOTLARI

b) Bitkiye Uygulama Püskürtülerek uygulama (yaprak gübreleri, % 0,2-0,4) Tohuma bulaştırılarak (kaplama) uygulama (% 0,2)

Çevre Biyolojisi

EKOSİSTEM. Cihangir ALTUNKIRAN

Yerfıstığında Gübreleme

Eco new farmers. Modül 2- Toprak ve Besin Döngüsü. Bölüm 2- Bitki/Toprak sistemi

BESİN MADDELERİNİN KSİLEM VE FLOEMDE UZUN MESAFE

organik gübre

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

Ekosistem Ekolojisi Yapısı

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

Türk Tarımı nda verimi ve kaliteyi arttırmak için Yerli organik kaynaklardan üretilen Organomineral gübre Hexaferm in kullanımı

Ekosistem ve Özellikleri

Ayxmaz/biyoloji. Azot döngüsü. Azot kaynakları 1. Atmosfer 2. Su 3. Kara 4. Canlılar. Azot döngüsü

Kök Salgıları. Fotosentezde kullanılan karbonun ortalama % ı köklere ulaşır ve bunun büyük bir kısmı kök salgıları şeklinde rizosfere verilir.

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır

ARIKÖY TOPLU YAPI YÖNETİMİ BİTKİLER NE İSTER

ÜNİTE 3 YAŞAM KAYNAĞI TOPRAK

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I

BİTKİLERDE BESLENME. Hidroponik Bitki: Uygun niteliklere sahip bir çözeltide(mineral,ph vs.), yetiştirilen bitkilere hidroponik bitki adı verilir.

BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ, TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI

TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI

O2 tüketerek ya da salgılayarak ta redoks potansiyelini değiştirebilirler.

Solunum. Solunum ve odunsu bitkilerin büyümesi arasında yüksek bir korelasyon bulunmaktadır (Kozlowski ve Pallardy, 1997).

MAGNEZYUM. Biotit, serpantin, hornblend ve olivin gibi ferro-mg mineralleri kolay ayrıştıklarından

ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ/İSTASYONLARI MÜDÜRLÜKLERİ DÖNER SERMAYE İŞLETMELERİ 2014 YILI BİRİM FİYAT LİSTESİ. 1 ph 14,00. 2 Elektriksel İletkenlik 14,00

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ

Yetiştirme Ortamlarında Besin Maddesi Durumunun Değerlendirilmesi

ÇEV 219 Biyoçeşitlilik. Edafik ve Biyotik Faktörler. Edafik Faktörler

DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR

1. Giriş. 2. Toprak kompozisyonu. Bölüm 1 - Topraklar ve Toprak Verimliliği. Modül 2 Toprak ve Besin Döngüsü

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

-Kloroplast ve mitokondri bulunmaz fakat bu organellerde bulunan aynı bulunur.

5. Bölüm: TOPRAK PROFİLİ

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

Mineral Maddeler (1)

Bitkideki fonksiyonu Bitkideki miktarı

1. B HÜCRELER N YAPISI ENZ MLER VE LEVLER

Öğr. Gör. Dr. İlker BÜYÜK, Bitkilerde Beslenme ve Boşaltım BİTKİLERDE BESLENME VE BOŞALTIM

Canlıların birbirleriyle ve yaşadıkları ortamla olan ilişkisini inceleyen bilim dalıdır.

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Toprağın katı fazını oluşturan kum, kil ve mil partiküllerinin toprak. kütlesi içindeki nispi miktarları ve bunların birbirlerine oranları toprağın

Kök :Tohumdan ilk gelişen organdır.

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

Ötrifikasyon. Ötrifikasyonun Nedenleri

Kalbimizden Toprağa... ÜRÜN TANITIM KATALOĞU.

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri :

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

NPK GÜBRE SERİSİ. Formüller. Formüller. Formüller

zeytinist

İÇ SU BALIKLARI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SU KALİTESİ

FOTOSENTEZ C 6 H 12 O O 2. Fotosentez yapan canlılar: - Bitkiler - Mavi yeşil algler - Bazı bakteriler - Bazı protistalar. Glikoz IŞIK KLOROFİL

ADIM ADIM YGS-LYS 46. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-6 PROTİSTA ALEMİ

FOTOSENTEZ. 1. Fotosentez, güneş enerjisini, besin içindeki saklı kimyasal bağ enerjisine çeviren olaydır.

- Su hayatsal olaylar - Çözücü - Taşıyıcı - ph tamponlaması - Fotosentez - Mineral madde alınımı - YAĞIŞLAR

4- Biyo-jeokimyasal Döngüler. Aslı Sade Memişoğlu kisi.deu.edu.tr/asli.memisoglu

10. Bölüm: TOPRAK REAKSİYONU (ph)

ORGANOMİNERAL GÜBRELERİ. Şubat 2014

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ

MBG 112 GENEL BİYOLOJİ II BİTKİLERDE TAŞIMA SİSTEMİ. Doç. Dr. Yelda ÖZDEN ÇİFTÇİ BİTKİLERDE TAŞINIM MEKANİZMALARI

CANLILAR VE ENERJİ İLŞKİLERİ

Atomlar ve Moleküller

Toprak ve Su Kirlenmesi;

BİTKİLERDE BESLENME-BÜYÜME VE HAREKET

AZOT (N) amonyum (NH + 4 ) nitrat (NO3 )

Toprak oluşum sürecinde önemli rol oynadıkları belirlenmiş faktörler şu

EKOLOJİ. EKOLOJİ: Canlıların yaşadıkları dış ortama çevre denir. Canlıların çevreyle ve birbirleriyle ilişkisini inceleyen bilim dalına Ekoloji denir.

Topraktan verime, nesilden nesile...

Ato Serisi. Atofer TOPRAKTAN UYGULAMA PREPARATI ŞELATLI DEMİR. Demirin Bitkilerdeki Fonksiyonu. Demirin Topraktaki Yarayışlılığı

A. TOHUMLU BİTKİLERİN TEMEL KISIMLARI

FOTOSENTEZ VE KEMOSENTEZ

1. Üreticiler 2. Tüketiciler. 3. Ayrıştırıcılar

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

zeytinist

AZOT DÖNGÜSÜ VE AZOT FİKSASYONU. Prof. Dr. Necmi İŞLER Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fak. Tarla Bitkileri Böl.

ADIM ADIM YGS LYS. 97. Adım EKOLOJİ 4 CANLILARDA BESLENME İLİŞKİLERİ

Çevre Biyolojisi

2005 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI

AZOT. Toprakta Azot Doğada oldukça hareketlidir. Noksanlığı yaygındır ama görülmez.

Antepfıstığında Gübreleme

EKOSİSTEM EKOLOJİSİ KONU ÖZETİ EKOSİSTEMİN YAPISI EKOSİSTEMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER ÜNİTE 3 DÜNYAMIZ

Toprağın Katı ve Sıvı Fazı Arasındaki Etkileşimler

2014 YILINDA UYGULANACAK ÜCRET TARİFELERİ İÇİNDEKİLER

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 11. Sınıf 1 CANLILARDA ENERJİ DÖNÜŞÜMLERİ

Bitki Fizyolojisi. 6. Hafta

zeytinist

POTASYUM Toprakta Potasyum Potasyum mineralleri ve potasyum salınımı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

Transkript:

MBG 112 BİYOLOJİ II BİTKİLERDE BESLENME YRD. DOÇ. DR. YELDA ÖZDEN Otsu bir bitkinin % 80-85 i sudur. Su Fotosentez ile organik bileşikler ile bütünleşen hidrojen atomlarının büyük bir bölümünü ve bazı oksijen atomlarını sağlar. Bitki tarafından tutulan suyun büyük bir bölümü çözücü olarak iş görür. Bitkiler tarafından absorblanan suyun % 90 dan fazlası transpirasyon ile kaybedilir. Hücre uzaması için kütlenin büyük bir bölümüne katkı yapar ve hücrenin turgorunu koruyarak yumuşak dokunun şeklini sürdürmesine yardım eder. 1

Su (Odunsu bitkilerde %70) Bitki Organik madde (%27) (Kuru ağırlığın %95 i) Atmosferden özümlenen CO2 den köken alır. İnorganik madde (%3) (kuru ağırlığın % 5 i) Organik maddenin büyük bir bölümü karbonhidratlardan oluşur. Kuru madde bu nedenle en çok karbon, oksijen ve hidrojen bulunur. Bitkiler ve diğer fotosentetik ototroflar (Mavi-yeşil algler, klorofilli bakteriler, Öglena gibi bazı tek hücreliler); inorganik bileşikleri organik bileşiklere dönüştürdükleri için, ekosistemin enerji ve madde döngüsünde önemli role sahiptirler. 2

Bitkiler fotosentezde enerji kaynağı olarak güneş ışığına, organik madde sentezlemek için de inorganik maddelere (CO 2, H 2 O ve bazı mineraller) gerek duyarlar. Bunun için ise, bir bitki; kök ve gövde sistemi sayesinde inorganik besin maddeleri kaynağı olan toprak ve hava ile geniş bir ilişki ağı oluşturur. 3

Büyüme ve gelişme için gerekli olan kimyasal bileşiklerin çevreden bünyeye alınması olayına BESLENME, beslenme için gerekli kimyasal bileşiklere de BESİN adı verilir. Bitkiler; inorganik nitelikte olan üç grup besleyiciye gerek duyarlar. Bunlar: CO 2, H 2 O ve bazı minerallerdir. Ototrof canlılar olan bitkiler, ihtiyaç duyduğu organik bileşikleri; atmosferden sağladıkları CO 2 ile, topraktan aldıkları su ve mineral besinleri yardımıyla sentezleyebilirler. 4

Kimyasal analizlerle, bitkilerde 50 den fazla elementin bulunduğu saptanmış olmakla birlikte, bu elementlerin tümü bitkiler için gerekli değildir. Bunlardan ancak bir grup element, biyolojik yapının oluşumu ve bitkinin gelişimi için önemlidir. Bitkilerin yaşamları için mutlak gerekli (elzem) olan bu elementlere Bitki Besin Elementleri adı verilir. Makroelementler Fazla gereksinim duyulan Karbon Oksijen Hidrojen Azot Kükürt Fosfor Potasyum Kalsiyum Magnezyum Mikroelementler Çok az miktarda gereksinim duyulan Klor Demir Bor Manganez Çinko Bakır Molibden Nikel 5

Makrobesin elementlerinden altısı (C,O,H,N,S,P); organik maddenin temel bileşenidir. Diğer üçü K, Ca ve Mg dur. Mikrobesin elementlerinin büyük bir bölümü, enzimlerin kofaktörü olarak görev yaparlar. Bunun yanında, elektron taşıma sistemlerinde de rol alırlar. Mikrobesin elementlerine bitkilerce çok az miktarda ihtiyaç duyulması, işlevleri nedeniyledir. Bitki besin elementleri, bitki kökleri tarafından; topraktan inorganik iyonlar biçiminde absorblanır. Örneğin; bitkiler topraktan azotu nitrat ve amonyum iyonları ( NO 3, NH 4+ ), fosforu fosfat iyonları ( H 2 PO 4, HPO 2 4 ), molibdeni ise molibdat iyonu(moo 2 4 ) biçiminde absorblar. Her bir bitki besin elementi; bitkide bir ya da birden fazla işleve sahiptir. 6

Makroelement Kuru dokuda bulunma yüzdesi (%) Eksiklik belirtileri Karbon 45 Zayıf büyüme Oksijen 45 Zayıf büyüme Hidrojen 6 Solma, zayıf büyüme Azot 1.5 Yaşlı yaprakların ucunda sararma Potasyum 1 Yaşlı yapraklarda beneklenme, yaprak kenarlarının kuruması, güçsüz gövde ve zayıf kök gelişimi Kalsiyum 0.5 Genç yaprakların buruşması, apikal tomurcuğun ölümü Magnezyum 0.2 Yaşlı yapraklarda damarlar arası sararma Fosfor 0.2 Yavaş gelişme, damarların morlaşması Kükürt 0.1 Genç yapraklarda genel bir sararma 7

Mikroelementler Kuru dokuda bulunma yüzdesi (%) Eksiklik belirtileri Klor 0.01 Solma, yaprakta beneklenme Demir 0.01 Genç yapraklarda damarlar arası sararma Mangan 0.005 Genç yapraklarda damarlar arası sararma Boron 0.002 Meristemin ölmesi, renksiz yapraklar Çinko 0.002 Internod aralığının kısalması, buruşuk yapraklar Bakır 0.001 Genç yapraklarda açık yeşil renk, yaprak ucu kuruması Nikel 0.001 Tüm yapraklarda sararma, yaprak ucunun ölmesi Molibden 0.0001 Yaşlı yapraklarda sararma, kök ve gövde ucunun ölmesi 2.1. Bitki Besin Elementi Noksanlığı Bir mineral besin elementinin eksikliğine bağlı olarak, bitkide; semptom olarak adlandırılan, yapısal bozukluklar oluşur. Besin elementi noksanlığından oluşan semptomlar; kısmen o besin elementinin bitkideki işlevine ve de hareketliliğine bağlıdır. Birden fazla besin elementi noksanlığında ise; ilk önce, noksanlığı en fazla olan besin elementinin semptomu ortaya çıkar. 8

Bitki besin elementi noksanlığının neden olduğu semptomlar; aynı zamanda, besin elementinin bitkideki hareketliliğine de bağlıdır. Eğer bir besin elementi, floem ile bitkinin bir kısmından diğer kısmına serbestçe taşınabiliyorsa yani hareketli ise; noksanlığı ile ilgili semptomlar, ilk olarak yaşlı doku ve organlarda görülür. Bunun nedeni, hareketli olan besin elementinin; bitki tarafından tercihen, floem ile genç doku ve organlara gönderilmesidir. N, P, K, Mg gibi besin elementlerinin noksanlık belirtileri, ilk önce yaşlı yapraklarda başlar. Örneğin; Magnezyum kıtlığı çeken bir bitkide, klorozis ilk olarak yaşlı yapraklarda ortaya çıkar. 9

Buna karşılık, bitkide nispeten hareketsiz olan bir besin elementinin, noksanlığının neden olduğu semptomlar ise; ilk olarak bitkinin genç yapraklar, yaprak ve sürgün uçları gibi genç kısımlarını etkiler. 10

Mikro besin elementlerinin çoğunluğunun noksanlık belirtileri; ilk olarak bitkinin genç yaprak ve sürgün uçlarından başlar. Örneğin; Demir (Fe), klorofilin sentezinde kofaktör olarak gereklidir. Bir bitkide demir (Fe) serbestçe hareket etmez ve noksanlığında, işlevine bağlı olarak ilk önce genç yapraklarda sararmaya (klorozis) neden olur. Jojoba bitkisinde demir eksikliği 11

Bitki beslemede, azot, potasyum ve fosfor (N,K,P) eksikliği; en yaygın sorundur. Mikrobesin elementi noksanlığı ise daha az yaygın olup, noksanlığından ziyade, çoğunluğunun ağır metal olması nedeniyle, aşırı dozlarının bitkideki toksik etkileri daha önemlidir. 12

Toprak, yeryüzünün dış kısmını ince bir tabaka halinde kaplayan, kayalar ve organik artıkların çeşitli ayrışma ürünlerinin karışımından meydana gelen, içinde ve üzerinde geniş bir canlılar alemini barındıran, bitkilere durak yeri ve besin kaynağı görevi yapan, belli oranlarda su ve hava içeren, dinamik bir varlıktır. 13

Katı madde (%90 mineral + %10 organik madde) Toprak (%50 katı madde, %50 boşluk) Boşluk (por) (%50 su + %50 hava) Yekpare kaya parçalanması Liken, mantar, bakteri, karayosunu, iletim demetli bitki köklerinin asit salgılaması Köklerin genişlemesi Toprak 14

Toprağın Mineral Maddesi; kayaların fiziksel ve kimyasal ayrışması ile oluşur. Toprağın mineral kısmı, tane (partikül) iriliğine göre iki bölümde incelenebilir: Teksel tane büyüklüğü 2 mm den büyük olan taş, çakıl gibi kısmına İskelet adı verilir. Toprağın özellikleri üzerinde etkili olan kısım, teksel tane iriliği 2 mm den küçük olanıdır. Bunlar; kum (2 0.02 mm), silt (0.02 0.002 mm) ve kil (0.002 mm den küçük ) fraksiyonlarına ayrılır. Kil; kolloidal özellikte olup, toprağın özellikleri üzerinde önemli etkiye sahiptir. Killi (ağır) topraklar, havalanması ve drenajı kötü topraklardır. Kumlu (hafif) topraklar ise; havalanması ve drenajı iyi olmasına rağmen, su ve besin elementlerini tutamayan ve dolayısıyla bitkileri besleyemeyen topraklardır. 15

Topraktaki mineral taneler (partiküller) teksel veya gruplar halinde kümeli yapıda bulunur. Topraktaki teksel tanelerin gruplar halinde kümeleşme (agregasyon) derecesine toprak strüktürü adı verilir. Strüktür; toprağın fiziksel özellikleri (havalanma,su tutma,drenaj ) üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Bakteri Mantar Ölü organizma Dökülmüş yaprak, diğer organik kalıntılar Humus (parçalanmış organik madde) 16

Humus; toprağın strüktürünü iyileştirir, su ve besin elementlerini tutma kapasitesini arttırır, kilin sıkışmasını önleyerek gevşek ve işlenmesi kolay bir toprak oluşturur. Humus ve kil mineralleri; toprağın kolloidal kısmını oluşturur. Toprak kolloidleri; su ve besin elementlerinin tutulması, toprağın havalanması ve drenajı başta olmak üzere, toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri üzerinde önemli etkiye sahiptir. Toprak havasının kaynağı, atmosfer havasıdır. Toprak içinde yaşayan organizmaların ve bitki köklerinin gereksinimlerini karşılamak için, atmosfer havasına nazaran daha fazla CO 2 içeren, bir miktar hava içermektedir. Toprak havası; topraktaki su miktarı ile ters orantılı olarak değişmektedir. 17

Drenajı iyi olan topraklarda; suyun bir kısmı alt katmanlara sızarken, onun boşalttığı yeri, oksijence zengin olan atmosfer havası alır ( toprak havalanması). Topraktaki biyolojik olayların devamlılığı ve köklerce aktif (metabolik) iyon alımının artması bakımından, toprağın iyi havalanması gerekir. Verimli Toprak; Bitki besinlerini yeterli miktarda içeren ve bunların bitki köklerince alınmasını (absorbsiyon) engellemeyecek biçimde fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olan topraktır. Yeterli besin maddesi içermesine rağmen, fiziksel özellikleri bozuk olan toprakta; bitki iyi beslenemez ve gelişemez. 18

Örneğin; eğer toprağın drenajı iyi değilse; kök zarar görür. Toprak boşluklarının tümünün su ile dolması, kök solunumunu ve dolayısıyla besin elementi alımını engeller. kökler küf mantarlarının saldırısına uğrayarak zarar görür. Drenajı kötü olan ve aşırı sulanan saksılardaki ev bitkilerinde, küf mantarlarının olumsuz etkisini görebiliriz.. En verimli toprak; içinde organik madde (humus) bulunan ve kabaca eşit miktarlarda kum, silt (mil) ve kil karışımından meydana gelen ve de gevşek yapılı olan, Loam adı verilen topraktır. Bu tür topraklar; su ve besin elementlerinin tutulması, drenaj ve havalanma başta olmak üzere, fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından bitki beslenmesi ve gelişmesine en uygun topraklardır. 19

Toprak yüzeyinden ana kayaya kadar uzanan, toprağın dikine kesitine toprak profili adı verilir. Toprak profili incelendiğinde; yeryüzüne az çok paralel olan ve yapısal özellikleri bakımından farklılıklar gösteren toprak katmanları mevcuttur ki, bunlara Horizon adı verilir. Üst toprak katmanı; mineral ve organik madde bakımından zengin olup, hava ve su ilişkileri ve de biyolojik aktivitenin en yoğun olduğu, toprağın en verimli katmanıdır. Kayadan gelen partiküller Humus Üst toprak katmanı 20

Toprak suyunun ve minerallerinin kullanımı Su Partiküllere gevşek bağlanan su yararlıdır. Mineral (+ yüklü olanlar) kilin yüklü yüzeyine bağlanır. Kil mineralleri bağlamak için geniş yüzey alanı sağlar. Mineral (- yüklü olanlar) toprak partikülüne sıkı bağlanmaz, daha hızlı süzülürler. Toprak 21

Bitkiler, mineral besin elementlerini; çoğunlukla toprak çözeltisinden absorblar. Toprakta besin elementlerinin hareketliliği ve taşınması da, toprak suyu ile ilişkilidir. Toprak suyunun azalması ile birlikte, boşlukların hava ile dolması; besin elementlerinin hareketliliğini ve kök etki alanına taşınmasını engeller. Kurak mevsimlerde, bitki gelişme ve yaşamını sınırlandıran temel etken; suyun kendi etkisinden çok, besin elementlerinin topraktaki hareketsizliğidir. 22

Toprak korunmasını anlamak için, tarımın doğal olmadığını kabul etmeliyiz. Doğal ekosistemlerde; mineral elementler, toprağa düşen organik artıkların biyoayrışması ile yenilenerek, denge içinde bulunurlar. Bunun aksine, tarımsal faaliyetler ile bir ürünü hasat ettiğimizde ise; besin elementlerinin o alanda süren madde döngüsünden çıkması sonucunda, tarımsal toprakların mineral içeriği azalır. Toprağın korunması, sürdürülebilir tarım yönünden bir adımdır. Doğal ekosistemlerin aksine, tarımsal faaliyetler; toprağın mineral element içeriğini ve su kaynaklarını azaltır ve aynı zamanda erozyonu da arttırır. Toprak koruma stratejilerinin amacı; bu zararı en aza indirmek olup, bilinçli gübre uygulaması, bilinçli sulama ve erozyonun önlenmesi, toprağı korumanın en önemli üç amacıdır. 23

Gübreleme Gübre Hayvan dışkısıdır. 10-12-8 olarak işaretli ise gübre paketi %10 azot, %12 fosfor ve %8 potasyum içeriyor demektir. Toprağın ph sı önemlidir. Alkali ise sülfat; asidik ise kalsiyum karbonat veya kalsiyum hidroksit eklenir. Hayvan gübresi Organik gübre Balık yemi Kompost 24

Sulama Aşırı sulama Özellikle kurak bölgelerde sorundur. Toprakta tuz artar Su buharlaşınca sulama suyundaki tuzlar toprakta birikir. Kök hücreleri su kaybeder. Tuz toprak çözeltisinin su potansiyelini kök hücreninkine göre düşürür. Bitki suyu kullanamaz. Erozyon Önlemler: Tarlaları ayıran ağaç sıraları Eğimli arazilerin teraslanması Adi yonca ve buğday gibi ürünler toprağı korur. 25

Fitoremediasyon Bazı bitki türleri topraktan ağır metalleri ve diğer kirleticileri topraktan alarak, bünyelerinde biriktirir. AZOTUN ÖZGÜN DURUMU Atmosferin yaklaşık %80 i azottur. AMA AZOT Bitkiler gaz halindeki azotu (N 2 ) kullanamaz. Azotun önce amonyum (NH 4+ ) yada nitrata (NO 3- ) dönüştürülmesi gerekir. NH 4+ ve NO 3- ana kayacın parçalanmasından oluşmaz. Azot fikse eden bakteriler tarafından humusun ayrıştırılması ile oluşur. 26

Azot fiksasyonu Organik azotun amonyaklaştırıcı bakteriler ile NH 4+ e dönüştürülmesi «amonifikasyon» Amonyumun da nitrit bakterileri (Nitrosomas, Nitrobakter) ile oksitlenerek nitrata NO 3 - dönüştürülmesi «nitrifikasyon» Bununla birlikte, nitratın; anaerobik olan denitrifikasyon bakterileri aracılığıyla N 2, N 2 O, NO ve NO 2 gazlarına dönüştürülerek, topraktan atmosfere uzaklaştırılması olayına da denitrifikasyon adı verilir. Denitrifikasyon bakterileri, solunum sırasında elektron taşıyıcısı olarak, daha çok nitratı ( NO 3 ) kullanırlar. Denitrifikasyon ile, bitkilere yararlı azot; topraktan atmosfere geçerek, bu lokal döngüden kaybedilmiş olur. 27

N 2 + 8 e - + 8 H + + 16 ATP NİTROJENAZ 2 NH 3 + H 2 + 16 ADP + 16 P İ 28

Amonyum ksilem ile, kökten, gövde ve yapraklara taşınamaz. Aminoasitler; hem floem hem de ksilem ile taşınabilir. Bitkiler, azotu kökten, gövdeye ve yapraklara; ksilem aracılığı ile, nitrat ya da köklerde sentezlenmiş amino asitler gibi, organik bileşikleri şeklinde gönderir. Besin elementi ile ilgili adaptasyonlar Azot fiksasyonu (kökler + bakteriler) Mikoriza (kökler + mantarlar) S İ M B İ Y O Z 29

a)simbiyotik Azot Fiksasyonu: Baklagiller başta olmak üzere, Akçaağaç, Azolla gibi pek çok bitki; azot fikse(tespit) eden bakterilerle simbiyotik ilişki kurarlar. Baklagil köklerindeki nodül adı verilen yumruların içi, Rhizobium cinsine ait bakterilerle doludur. Aerobik olan Rhizobium bakterileri, bitki köküne enfekte olana kadar saprofit (çürükçül) yaşarlar. Nodüller, küresel ya da silindir şekildedir. Her bir baklagil türü; belirli, özelleşmiş bir Rhizobium türü ile birliktelik oluşturur. Bir baklagil ve azot fikse eden bakteri arasındaki simbiyozluk (ortak yaşam); her iki tarafın da yarar sağladığı mutualistik ilişkidir. Bakteri, baklagile fikse edilmiş azot (NH 4+ ) sağlar. Baklagil ise bakteriye karbonhidrat sağlar. 30

Simbiyotik azot fiksasyonu ile oluşan amonyak (NH 3 ), nodülden konak bitkiye aktarılmadan önce, fizyolojik ph dan dolayı amonyum (NH 4+ ) iyonuna dönüşür. Simbiyotik azot fiksasyonu sonucu üretilen amonyumun çoğu, nodüllerde aminoasit yapımında kullanılır. Bu aminoasitler daha sonra, baklagil bitkisinin ksilemi ile gövdeye ve yapraklara taşınır. 31

Tarımda ürün rotasyonunda (münavebeli tarım); birinci yıl mısır, pamuk gibi baklagil olmayan bir bitki, ikinci yıl ise toprakta azalan azot konsantrasyonunu artırmak ve yenilemek için de diğer bazı baklagiller ekilir. Baklagil hasat edilmeyip, yeşil gübre olarak ayrışsın diye sürülerek toprağa karıştırılır. 32

Baklagillerin yanı sıra pek çok bitki familyası da simbiyotik azot fiksasyonundan yaralanan türler içerir. Örneğin; Akçaağaç, Azolla gibi. Ticari önemi büyük olan pirinç bitkisi, simbiyotik azot fiksasyonundan dolaylı olarak yararlanır. Pirinç üreticileri, çeltik tarlalarında Azolla olarak isimlendirilen bir su eğreltisi yetiştirirler. Bu eğrelti ile azot fikse eden siyanobakteriler simbiyotik yaşar. Azotla; çeltik tarlalarını azotça zenginleştirerek, verimliliğini artırır. Sonunda, büyüyen pirinç bitkisi, Azolla bitkisini gölgeleyerek öldürür. Organik maddenin parçalanması ile de çeltik tarlasına daha fazla azot eklenir. 33

b) Mikoriza (Mantar kökleri): Mikoriza; mantarlar ve köklerin simbiyotik birlikteliğinden oluşan, değişime uğramış köklerdir. Bu simbiyoz, mutualistik tir. Mantar, konuksever bir ortamdan ve konak bitkinin karbonhidratlarından yararlanır. Buna karşılık mantar ise; su ve mineral alımı için kökün absorblama alanını artırır, kökte büyüme ve dallanmayı teşvik eden büyüme maddeleri salgılar, Ayrıca bitkiyi topraktaki hastalık yapıcı bakterilerden ve diğer mantarlardan koruyan antibiyotikler üretir, 34

ve de topraktan seçiçi olarak fosfat ve diğer mineralleri absorblayarak bitkiye sunar. Hemen hemen tüm bitki türlerinde mikorizalar bulunabilmektedir. Özellikle besin elementlerince fakir olan genç ve verimsiz topraklarda yetişen bitkiler, çoğunlukla mikorizalarla daha iyi donanmıştır. Ektomikoriza Miselyum kök yüzeyinde yoğun bir kılıf oluşturur. Hif kök hücrelerine girmez. Hücre dışı alanlarda bir ağ oluşturur. Endomikoriza Kök dıştan kuşatılmaz. Hif küçük parçacıklar halinde kök hücre çeperlerini sindirerek içeri doğru girer. Hif plazma zarını parçalayıp, sitoplazmaya girmez. Hücre zarı içe doğru girinti yapar. 35

Simbiyotik azot fiksasyonu ve mikoriza; bitki kökleri ile diğer organizmalar (azot fiske eden bakteriler ve bazı mantarlar) arasındaki mutualistik ilişkinin önemini ortaya koyar. Bu ilişki özellikle besin elementleri ile ilgili adaptasyonlardır. Bunun yanında, diğer organizmalar ile ilişki kurarak, beslenmeyi artıran, diğer bitki adaptasyonları da vardır ki bunlar iki grupta incelenir: a) Parazitizm ve Parazitik Bitkiler. b) Avlanma ve Karnivor (böcekçil) Bitkiler. 36

a) Parazitizm ve Parazitik Bitkiler: Bir canlının üzerinde veya içinde yaşadığı canlıya zarar vererek, ondan yararlanması biçimindeki birlikteliğe Parazitizm (zararlı birliktelik) adı verilir. Zararlı birliktelikte; yaşadığı canlıya zarar veren organizmaya Parazit, parazitin yaşadığı canlıya ise Konak adı verilir. Konak, canlı parazitten az ya da çok zarar görür. Parazit ise, konaklarından ayrılınca ölürler, çünkü başka türlü beslenemezler. Parazit bitkiler, besinlerini konak bitkiden elde ederler. Parazit bitkilere en iyi örnek; tam parazit olan küsküt (cin saçı), ve yarı parazit olan ökseotu dur. Küsküt (cin saçı) gibi bazı parazitik bitkiler, hiç fotosentez yapmaz ve organik besinler dahil tüm besinlerini, emeç adı verilen kök benzeri yapıları ile konak bitkinin iletim dokusuna ( floem ve ksilem) girerek sağlar. Ökseotu, doğada elma, meşe ve diğer ağaçların üzerinde yaşar. Ökseotu, fotosentez yapar, fakat besinini konukçu ağacın iletim dokusunun ksilem öz suyundan da sağlar. Bunun için haustoriyum denen çıkıntıları kullanır 37

Bazı eğrelti ve karayosunları, bromeliaceae familyası ve orkidelerin pek çok türü gibi,epifitik olarak isimlendirilen bitkiler, bazen yanlışlıkla parazit olarak algılanır. Epifitler, fotosentez ile kendi kendini besleyen, ototrof canlılardır. Fakat çoğunlukla ağaçların gövde ve dallarında olmak üzere, diğer bitkinin yüzeyinde yaşar. Epifitler, bu bitkilere tutunmuş olmakla birlikte, suyu ve mineralleri çoğunlukla, yapraklarının üzerine düşen yağmurdan absorblar. 38

a) Avlanma ve Karnivor (Böcekçil) Bitkiler Bu tür avcılık; azot başta olmak üzere, besin elementleri bakımından fakir topraklara sahip ekosistemlerde çok yaygındır. Özellikle azotça fakir topraklarda yaşayan bazı bitkiler; zaman zaman böcekleri ve diğer küçük hayvanları avlayıp- öldürüp sindirerek, azotu ve mineral besinlerin bir kısmını absorbe ederler. Bu beslenme biçimiyle heterotrof olmalarına rağmen, bu kornivor bitkiler; aynı zamanda ototrof olup, kloroplastları sayesinde fotosentez yaparak karbonhidratlarını sentezler Dolayısıyla karnivor bitkiler; beslenmeleri için topraktan yeterli miktarda alamadıkları azot ve minerallerin bir kısmını, avlanarak elde ederler. Bu nedenledir ki, karnivor bitkiler, hem ototrof hem de heterotrof canlılar olarak değerlendirilirler. Karnivor(böcekçil) bitkiler, avlanmaksızın yaşamlarını sürdürebilirler. Ancak, avlarını yakalayarak, azot başta olmak üzere elde ettiği besinler, daha iyi büyüme ve gelişmelerini sağlar. 39

40