RIZA MAKAMI Şeyh Bahauddin Efendi nin 30 Nisan 2012 Sohbeti, "Şeyh olmak güzel" diyoruz. Tabii, çok hürmet var. Ve tabii nefis için de güzel. Hiç şansı yok! Şeyhimiz selam yolluyor. Gerçek Şeyh odur. Bizimki taklit. Belki parıltılı görünebilir, ama asla gerçek olan değildir. Bütün bu bizim bir şeyler söylediğimizi, insanların dinlediğini sanmamız, ve insanların kalplerini fethettiğimizi sanmamız.. Öyle değildir. Çünkü, Bahauddin burada oturuyor ve "Ooo bir şeyler veriyorum", hayır. Öyle değil. Eğer böyle düşünürsem, en büyük hatadır. Gerçek bir hatadır. Oturduğum bu yere çok zarar verebilir, ve dinleyenlere çok zarar verebilir. Ama Elhamdulillah, biraz evvel Şeyhimizle beraberdim. Ona dedim ki "Ya Seyyidi, her gün evlatlarınız, müridleriniz, kardeşleriniz benden bir şeyler söylememi istiyorlar. Ben de ne söyleyeceğimi bilmiyorum". "İyi, sen de havadan sudan, kuşlardan, etrafta olan şeylerden konuş. Seviyenin üzerine çıkma" dedi. Bu yüzden şimdi ben seviyemi biliyorum, Elhamdulillah. Bana dedi ki "Eğer gelen insanlara bir mutluluk kaynağı verebilirsen yeter de artar bile". Ve inanıyorum ki, kendisinin himmetiyle onun adına, onun tarafından ve onun emriyle bir şeyler yaptım. Bir mutluluk kaynağı verdim. Ve Maşa'Allah, yüzlerin yeniden canlandığını hissediyorum. Elhamdulillah. Çünkü birkaç gün evvel söylediğimiz gibi, kalpleri dingin ve mutmain yapabilmek için. Çünkü kalplerimiz kaynamaya başladığında, endişelenmeye ve bir sürü şeyler düşünmeye başladığında, şeytan da gelip üzerini doldurur. Ve şimdi pek çok insanlardan yorumlar alıyorum, Şeyhimizi çok seviyorlar ve diyorlar ki "Elhamdulillah Şeyhimizin bereketiyle sankinleştik, kalplerimiz yatıştı. Duygularımız da yatışacak. Şimdi Elhamdulillah daha hoşnutuz". Diyorlar ki, "Senin bize verdiğin.." Hayır ben değil, Şeyhimiz. " Şeyhimiz bize bir su, bir hayat suyu veriyor ve Şeyhimizin müridleri olarak başladığımız ve Şeyhimize söz verdiğimiz şeyi tamamlayacak bir güç veriyor. Çünkü Şeyhimiz, Şeyh Abdullah Dağıstani Hz'den devraldığında "Tamam, artık bitti, işin sonudur bu" demedi. "Şimdi kendi dünyama, aileme, çocuklarıma, işlerime döneceğim" dedi. Hayır. "Bu bayrağı devraldıysam bütün dünyayı dolaşıp, onlara Tarikatın Hak olduğunu bildirmem gerek. Ve çok insanın ihtiyacı var buna. Bu lezzetli yemeği yalnız ben yiyip 'Elhamdulillah doydum, yeterli, gideyim' demek değil". Hayır, bu leziz yemeğe aç olan diğer bir sürü insanı da düşünüp sormanız lazım. Eğer biz bu yemekten yiyorsak, diğer insanlara da ondan yedirmemiz lazım. Yoksa bu yemek haram olur bize. Helal olmaz, affedilmez sonra. Çünkü yeni nesiller geliyor. Yaradılış durmaz- nefes aldığımız sürece, yapacak bir vazifemiz var. Şimdi ben de sizinle birlikte anlıyorum. Benim bildiğimi sanmayın. Hayır, ben de sizinle anlıyorum, Elhamdulillah. Bu yüzden, hepimizi yeniden uyandırıp canlandıracak gerçek mutluluk kaynağı budur. Uyanın, yeniden uyanıp canlanmanız lazım. Bu çok önemlidir. www.saltanat.org Page 1
Elhamdulillah, gerçekten mutluyum. Şimdi farkettim ki daha da mutluyum, belki biraz bencilce olacak söylemek ama, bazı şeyler açığa kavuştuğu için. Çünkü normalde benim bir ilim mertebem yok ama dün de bahsettiğim gibi, Şeyhimiz bana bazı köşeleri gösteriyor ve bu da, sizinle paylaşmak için güzel bir ilim. Belki Kur an'ın veya Hadislerin derin anlamlarını bilmiyorum, veya Büyük Şeyhlerin derin ilimlerine, ilim sahibi kimselerin derin ilimlerine sahip değilim belki ama, yalnız Şeyhimizin himmetiyle onun gösterdiği bazı yerleri görüyorum, biliyorum. "Oraya bak, oraya bak" diyor. Ben de bakıyorum. Yani bana gösteren o. "Ben görüyorum" diyemem, hayır o gösteriyor. Feneri tutuyor ve "dikkatle bak" diyor. Ve Elhamdulillah, öğrendim, veya gördüm ki bu mutluluk hali, coşkusu hayattaki en önemli şey. Ve ben de hep Nizamuddin'e bakıyorum. Maşa'Allah kendisi, en kötü zamanlarda bile mutlu olabilen biri. Ş.N. Yemek zamanı. Ş.B. Fark etmez, fark etmez. Burada önemli olan, onu nasıl yakalayıp üstesinden geldiğin. Biliyorum herkes nasıl namaz kılacağını biliyor. Herkes Kur an'ı açıp okuyor, istediği ayeti buluyor. Hadisleri bulup okuyor. Çünkü şimdiki zamanın insanlarının pek çok imkanları var. Benim en küçük oğlum bilgisayarını açıp istediği yere girebilir, ve istediğini indirebilir. "Nedir bunlar, hiç birini bilmiyorum" diyorum. Küçücük çocuk herşeyi yapabiliyor. Bu demektir ki imkanlar gitgide yakınlaşıyor. Eskiden kafanızda bir soru olunca kütüphaneye gitmeniz, veya bilgi sahibi birilerine sormanız, size cevap verebilecek birini gitmeniz gerekirdi. Ama bugünün teknolojisiyle Maşa'Allah herkes istediğine, ne istiyorsa ona ulaşıyor. Ulaşamayacağınız birşey yok. İyi şeyler de olabilir kötü şeyler de, fark etmiyor. Mevcut imkanlarla her şeye ulaşıyorsunuz. Ama ulaşamadığınız ne? Bugünün insanların ulaşamadığı şey nedir? Nasıl mutlu olunacağı. Buna ulaşamıyorlar, veya ulaşmak istemiyorlar, veya onu unuttular. Ama Maşa'Allah Şeyh Nizamuddin, benim gibi, geçen yüzyıldan kalmış. Elhamdulillah ona baktığımda, hiç değilse nasıl üstesinden geleceğini bildiğini görüyorum. Ve mutluluğu unutmamış. Elhamdulillah. Bu yüzden ona önümde otur diyorum. Çünkü burada olmayınca mizah olmuyor, komik şeyler gelmiyor. Yalnız hep ciddi şeyler geliyor, ve ben de bunu sevmiyorum. Tabi bazen ciddi olmamız gerekiyor, ama hep değil. Uyuyunca ciddi. Uyumak en ciddi şeydir. İbn-i Arabi Hz diyordu ki, "En nasu niyamun ve iza matu intebehü". "İnsanlar uykudadır, çok derin bir uykuda. Öldüklerinde uyanacaklar". Sübhan Allah, düşünürseniz çok büyük bir şeydir bu. Sonra da şok olacağız: "Bilmiyordum" "Hayır, hayır, şimdi uyandın" "Hayır, hayır bırak uyuyayım" Bitti. Bu yüzden, biz şimdi istasyondayız. Ama Şeyhimiz.. Onunla seyahat ederdim. Ve bir seferinde çok ama çok kızmıştı. "Bütün bu senelerdir insanları ikinci mertebeye çıkarmaya çalışıyorum. Hepsi de 'Yok yok, biz bu seviyeden memnunuz. Hayvan seviyesinde olmaktan, birbirimizle tartışıp kavga etmekten, itişip kakışmaktan memnunuz' der. Yahu, ikinci kat insanlık katıdır. Hayvanlık katını bırakın". Sonra da dedi ki, "Büyük Şeyhimiz ile Hacca gittiğimde, tavaftaydım. www.saltanat.org Page 2
Ve tavafta etrafa bakıyorum, çok kalabalık, çok itiyorlardı. Ve benim yanımda Büyük Şeyh Abdullah Dağıstani Hz,elini omzuma koyup dedi ki: "Şimdi bak, şimdi bak". Gözlerimi açınca baktım ki etrafımda bir sürü hayvanlar. Hepsinin yüzleri hayvan suretine dönmüş. La havle ve la kuvvete.. "Oğlum, şimdi bak" demiş. Gözlerimi açıp bakınca, tam başımızın üzerinde insanlar gördüm, tavaf yapıyorlar. Onların üstünde başkaları, onların üstünde başkaları tavaf yapıyor. Ve bakınca o insanların ne kadar yükseğe kadar gittiklerini anlayamadım. Ve hepsi gayet disiplinli, güzel, huzurlu bir şekilde tavaf ediyorlardı. Şeyhimiz dedi ki "Şimdi bak". Yine baktım, hacılar birbirini itiyor. "İşte biz buyuz" dedi. Hayvanların mertebesinde. Bu nefsani yüzümüz. Bu yüzden, "İkinci mertebeye çıkmak için gayret etmeniz lazım" derdi. "Gayret edin, insanlara mutluluk vererek, affederek. Bir yere geldiğinizde herkes "Elhamdulillah bu adam buraya geldi, ve onu karşılıyoruz. Ne hoş, ne güzel bir hali var. Bizi mutlu ediyor" dedirterek. Şeyh Nizamuddin, sen bir yere gelince herkesi mutlu eden birisin. Ş.N. Yalnız Sultanımız sebebiyle. Ş.B. Elhamdulillah, Elhamdulillah. Çünkü bu önemlidir. Bir yere geldiğinizde insanlar, "Hayır, olamaz, yine mi geldi?" diyorsa. Benim şu anda oturunca, "Bu Bahauddin geldi yine, kaçamayız da, dinlememiz lazım onu şimdi. Ne yanlış yaptık da geldi bu?" Yanlış birşey yaptınız ki şimdi beni dinleyerek cezalandırılıyorsunuz. Bu Şeyhimizin cezası. Bilmiyorum bu cezadan mutlu musunuz değil misiniz ama ben mutluyum, sen de mutlusun. Sen mutlu bir adamsın! Ama diğerlerine bak, "Hayır değiliz" diyor. "Nasıl bir cezadır bu başımıza gelen. Hiçbir şey bilmeyen bir adam başımıza gelip boş şeyler konuşuyor". İtalyancayı öğreneceğim. Hoşuma gidiyor. Elhamdulillah, eğer bugün mutluysanız, Şeyhimiz mutlu olacak. Mutluysanız Efendimiz (sav) mutlu olacak. Mutluysanız Cenab-ı Allah mutlu olacak. Birgün Şeyhimize dedim ki, "Kalbimde bir his var ama kime söylesem, bu hissi kime anlatsam bilmiyorum". Şeyhimiz de dedi ki "Nedir o his?" "Çok mutluyum ki Cenab-ı Allah beni insan olarak yarattı. Elhamdulillah. Çok mutluyum bu yüzden. Bilmiyorum, içim kaynıyor bana verdiği bu lütuf yüzünden. Ve kalbimde büyük bir memnunluk hissediyorum ve bu mutlulukla çok şeyi görmüyorum. Kızsam veya başka şeyler de olsa, yine de hala çok mutluyum". "Maşa Allah" dedi Şeyhimiz. "Rıza makamına ulaşmışsın". "Rıza makamının anlamı nedir" dedim. Yani böyle bir makamda olduğumdan değil ama içinde olan bir his bu. Dedi ki "Sahabe, Efendimizden (sav) mutlu olduğunda; 'Ya ResulAllah senin ashabından olmaktan, seninle beraber olmaktan mutluyuz' dediklerinde kendilerine rıza makamı verildi. Bunun anlamı, Efendimize (sav) ve Allah'a kul olmaktan hoşnut ve razı olmaktır". Dedim ki "Bu iyi bir şeymiş. Güzelmiş. Elhamdulillah". "Her gün 2 rekat şükür namazı kılman lazım" dedi. Hakkıdır, 2 rekat şükürden de fazlası hatta... Dedim ki "Yatmadan önce 2 rekat şükür namazı kılayım". Ve herkese de tavsiye ediyorum; Şeyhimize tabi olabildiğimiz için, Efendimize (sav) ümmet ve Cenab-ı Allah'a kul olabildiğimiz için 2 rekat şükür namazı kılalım. Bunu yapmanız lazım. Ve Şeyhimiz de bana dedi ki, www.saltanat.org Page 3
"Ne zaman bir şeye niyet edersen, o işi yapmadan önce 2 rekat şükür namazı kıl. O işin olacağını düşündüğünde de hemen 2 rekat şükür namazı kıl. Bu her şeyin açılması için anahtardır, dünyada da ahirette de". Dünya kazancı da isterseniz de, ahiret kazancı da isterseniz bunu yapın. Şükür en önemli vasıtalardan biridir. Çünkü derler ki...bir keresinde hatırlıyorum Halep'teydik. Ve Halep Müftüsü..ya da sanırım Suriye Müftüsüydü. Şeyhimiz ona sordu: "Ya Şeyh, ne dersin; ibadullahis Sabirun, yani Allah'ın sabreden kulları mı daha iyidir yoksa ibadullahuş Şekur, yani Allah'ın şükreden kulları mı?" "Sanırım sabredenler daha iyidir" Şeyhimiz "Yanılıyorsun" dedi. "Neden Ya Seyyidi?" "Çünkü sabretmek konusunda başka şansın yok. Eğer başına birşey gelirse sabredeceksin, başka şansın yok. Ama 've kalîlun min ibâdiyeş şekûr' (34:13) Ama kullarımdan şükredenler çok azdır, buyuruyor. O kimseler, başlarına kötü şeyler de gelse iyi şeyler de gelse yine de 'Şükür Ya Rabbi, Şükür Elhamdulillah' derler". Ben "Tövbe Ya Rabbi" olanım, evet bu hususu açığa kavuşturalım. Bu yüzden, şükür çok önemlidir. Şükretmeyi unutmayın. Allah'ın zikrettiği o azınlıktan, "Şakirin" den olmaya çalışın. Şükür Ya Rabbi, Şükür Elhamdulillah. Bense hep "Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfirullah". Şükür yarın gelecek. Şükür hakkında güzel konuşmam lazım. Şükür Ya Rabbi, Şükür Ya Rabbi, Elhamdulillah..Allah bize ikram ediyor.. Şimdi sandalyede namaz kılıyordum. Ve secde eden cemaate bakıyorum, "Bu secde ne güzel, ne tatlı şey" diyorum. "Bu secde ne güzel birşey. İnanılmaz birşey, oturup secde yapamamak. Kimse bunu bilmiyor, herkes sürekli secde yaptığı için bunun farkında değil. Otomatik pilotta gibiyiz. Ama sandalyede oturup secde yapamayınca "çok özlüyorum" dersiniz. Bu yüzden hatırlarım, Şeyhimiz bir gün dedi ki: "Cenab-ı Allah kimin secde yapıp kimin yapmayacağını seçer. Sanmayın ki bu secde yapmayanlar kendi seçimleriyle yapmıyorlar. Çünkü Allah onlara secde yapmayı yazmamıştır. Elhamdulillah ki, bizi Kendisine secde etmekle şereflendirdi. Nasıl mutlu olmayalım? Yalnız bir tane var, Nizameddin bir. Uno (İtalyanca bir). Öğreneceğim bu dili. Bu yüzden Şükür Ya Rabbi, Şükür Elhamdulillah Şükür Ya Rabbi, Şükür Elhamdulillah. Şükür Ya Rabbi, Şükür Elhamdulillah- Şeyh Muhammed. Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfirullah. Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfirullah. Tövbe Ya Rabbi, Tövbe Estağfirullah kul-bahauddin. Biz Şeyhimize köle olmaya çalışıyoruz. Güzel Müslüman olmaya çalışıyoruz- Tarikata karşı iyi mürid, insanlara karşı iyi insan, ve Allah'ın Yarattıklarına karşı iyi olmayı. Allah'ın yarattığına saygı göstermeyi. Saygı gösterirsek, onlardan saygı görmesek bile Allah bize en büyük saygıyı verir. Ve insanların bize saygı gösterip göstermediğini önemsemeyiz. Yalnız Allah'ın bize hürmet göstermesini önemseriz çünkü gerçek saygı odur. Ve min Allahu Tevfik. Bi hürmetil Habib, bi hürmetil Fatiha. Allahümme salli ve sellim ala Nebina Muhammed aleyhi selam. Salaten tedumu ve tuhda ileyh memerre leyali ve tuled devam. Allahümme salli ve sellim ala Nebina Muhammed aleyhi selam. Salaten tedumu ve tuhda ileyh memerre leyali ve tuled devam. Allahümme salli ve sellim ala Nebina Muhammed aleyhi selam. www.saltanat.org Page 4
Salaten tedumu ve tuhda ileyh memerre leyali ve tuled devam. Ve salli Ya Rabbi ve sellim ala cemi'ul Enbiya vel murselin Ve ali kulli ecmaine velhamdulillahi Rabbil Alemin, El Fatiha. Video Link: http://www.saltanat.org/blog/tabid/271/postid/653/maqam-al-rida-r-za-makam-en.aspx www.saltanat.org Page 5