Kimseden ses çıkmıyor. Babam bir şeylerden huylanıyor.

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

ISBN :

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Alois Hotschnig Belki Bu Defa, Belki Şimdi. Çeviren: Mustafa Tüzel

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Hatırlatma: 1. Ünitede canlıların en küçük yapı biriminin hücre olduğunu,

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Azra hızlı hızlı giyinip, kahvaltı yapmadan evden ayrıldı. Asansöre binerken arkadan hala Berrak ın sesi geliyordu:

AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Bu kitabın sahibi:...

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

edilemeyeceğini düşünmüş olsa gerek, eşinin karşısına Ben Vendee Globe yarışına katılacağım, Fransa ya gidiyorum diyerek çıkıyor.

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

SARIGÖZLER ORMAN DEDEKTİFLİK AJANSI

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

BEBEĞİNİZİN BİR SORUNU VAR

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

27 ŞUBAT 03 MART OKULDA YAPACAĞIMIZ ÇALIŞMALAR

Orhan benim için şarkı yazardı

Küçüklerin Büyük Soruları-2

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

MİNİK PATİKLER ANAOKULU

tellidetay.wordpress.com

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Ali VAROL'un Blog Sitesi

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (

Karşılıklı soru cevap şeklinde geçen sohbette kısaca şunlar konuşuldu:

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

Mehmet Yaşar. Resimleyen: Gülşen Arslan. Yayın no: 167 BİR SORUM VAR NEDEN?

Birazdan, 2018 / 3. (13/10/2018) Döneminde yapılan SMMM Staja giriş sınavı sorularına ve çözümleri bakacağız.

Aşşk Kahve ve Laduree

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

SAGALASSOS TA BİR GÜN

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Adım Adım Başarıya...

Ben daha dokuz yaşında iken,bir gün kötü arkadaşıma kandım.mahallelerinde bulunan bir bahçeye girdik.

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

Tomurcuk neşeyle kediyi alkışladı. Kıkır kıkır gülmeye başladı. İçerden babası homurdanıp şöyle bağırdı: Neresi komik bunun?

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Bir yalanı kaç kere tekrarlarsak gerçek olur?

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Yaz l Bas n n Gelece i

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

Üç nesil Anneler Günü

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım,

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

PoloStart2 Istituto Comprensivo Marcello Candia Milano. ESEMPI DI PROVE DI INGRESSO IN LINGUA MADRE a cura di Emanuela Crisà

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Yazan ve çizen: Michael Ryba

Transkript:

BABAMIN BEBEĞİ Hani bazı günler aşırı bir sıcak insana ne yapacağını şaşırtır ya, işte öyle günlerden birindeyiz. Kahvaltımızı bitirdikten sonra gazeteleri gözden geçiriyor, bir yandan da onları yelpaze gibi katlayarak serinlemeye çalışıyoruz. Evimizin önündeki sofada kuzenlerimle birlikteyim. Böyle sıcak havalarda tek sığınağımız orası. Şu dut ağaçlarının gölgesi de olmasa nereye gideriz bilmem? Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. İçimde bir yorgunluk, bir bıkkınlık duygusu... Masada dün geceden kalmış bir kitap var, uzansam alacağım, üstelik merak da ediyorum, ama kollarımda güç yok. Üşeniyorum. Büyük kuzenim az ötede. Belki o benden daha zindedir diye düşünüp, Serap, şu kitabı verir misin? diyorum. Önce duymazlıktan geliyor, sonra sesim kulağına yeni ulaşmış gibi kafasını ağır ağır kaldırıyor, kitaba 7

bakıyor ve yeniden elindeki gazeteye kaydırıyor bakışlarını. Sesimi biraz daha yükseltiyorum: Versene! Allah versin, diyor buz gibi soğuk bir sesle. Kitabı vermemesinden çok, beni ciddiye almamasına bozuluyorum. Ama pes etmeye de niyetim yok: Bunu unutma! Sen de bir gün benden bir şey istersin. Hanımefendi yüzüme bakmaya zaman ayırıyor. Ama sesi başka telden çalıyor: Ne oldu ki? İyice sinirleniyorum: Daha ne olsun? Şu kitabı ver dedim, vermedin! Allah versin dedim ya. O da mı vermedi? Evet, vermedi. Öyleyse Yasemin versin, diyor alaycı bir yüzle gözlerimin içine bakarak. Yasemin masanın öteki ucunda. Adının geçtiğini duyar duymaz o da atılıyor: Yasemin senin cezanı versin. Serap ısrarlı: Ne var versen? Ölür müsün? Sen versen ne olur? Sen ölür müsün? Ama sen daha yakınsın. Hayır, sen daha yakınsın. Serap kitaba bir daha bakıyor. Yasemin in dediği doğru. Kendisi gerçekten kitaba daha yakın. Hemen 8

sandalyesini geriye çekip masadan da, kitaptan da uzaklaşıyor. Bak, şimdi sen daha yakınsın. İş büyüyecek gibi. Başlatan ben olduğuma göre bitiren de ben olmalıyım. Sandalyemden hafifçe kalkıp kitaba uzanıyorum. Tamam, vazgeçtim. Kendi kitabımı kendim alırım ben. Kabahat sizden yardım isteyende zaten. Madem o kadar yiğitliğin vardı, baştan niye göstermedin peki? diyor Yasemin. Sana ne? Saman ye. Ben tokum, sen ye. Tartışmanın büyümesini arkamızdaki ayak sesleri engelliyor. Kafamızı çevirip bakıyoruz. Babam geliyor. Üçümüz de susuyor, sanki hiçbir şey olmamış gibi gazetelere eğiliyoruz. Babam yaklaşıyor. Ne haber baba? diyorum sevinçli bir sesle. Haberler sizde, diyor. Gazetelerin içine gömüldüğünüze göre... Kimseden ses çıkmıyor. Babam bir şeylerden huylanıyor. Ne oldu? Bir şeye mi canınız sıkıldı sizin? Demek ki bazı şeyler yüzümüzden anlaşılıyor. Serap durumu toparlıyor: Hava çok sıcak da dayı, o yüzden ne yapacağımızı bilemiyoruz. 9

Evet dayı, diyor Yasemin de. Gerçekten. Hiçbir şey yapacak halimiz yok. Doğan ın elindeki şu kitap var ya, inanır mısın demin üçümüz de onu şuradan şuraya koyamadık. Babam tuhaf bakışlarla bakıyor yüzümüze. Yasemin in sözlerinden pek bir şey anlamadığı belli, fakat bozuntuya vermiyor. Ben ise sesimi çıkarmıyor, babamı izlemekle yetiniyorum. Sular kesik olduğu için az ötedeki su tankına gidip elini yüzünü yıkıyor babam. Bahçeden geldiği için üstü başı tozlu. Havluya uzanıp kurulanırken her zaman yaptığı bir şeyi, sanki ilk kez aklına gelmiş gibi heyecanlı bir ses tonuyla yineliyor: Bir soru sorayım mı size? Aslında hepimiz bu sorulardan bıkmışız ama ne yapalım, Sor diyoruz ister istemez. O da soruyor: Söyleyin bakalım, binin yarısı kaç? Birbirimize kaçamak bakışlar atıp gülümsüyoruz. Bu gülümseyiş az önceki gerginliğimizi biraz olsun yumuşatıyor. Şimdi karşımızda ortak bir rakip varmış gibi birbirimize yakınlaşıyoruz. Hepimizin adına Serap konuşuyor: Kaç olacak dayı, elbette beş yüz. Böyle bebek soruları sormaktan vazgeç artık baba, diyorum ben de. Babam havluyu yerine asarken, Hayır, diyor bilemediniz. 10

Bakıyoruz ki sesi ciddi, biz de onu ciddiye alıyoruz hemen. O zaman sen söyle dayı. Biz de öğrenelim. Yasemin gerçekten merak ediyormuş gibi soruyor bu soruyu. Babam da durumu fark ediyor ve fazla nazlanmadan yanıtı yapıştırıyor: Efendim; binin yarısı, dört yüz yirmi beştir! Şaka mı yapıyor diye yüzüne bakıyoruz. Yoo, hiç de öyle görünmüyor, şaşırıyoruz. Nasıl yani? Nasıl olacak, binin yarısı, bal gibi dört yüz yirmi beştir. Olur mu öyle şey? Olur olur, pek de güzel olur. Pazarlığımız uzun sürüyor, fakat anlaşamıyoruz. Sonunda babam baklayı ağzından çıkarıyor: Binin yarısı dört yüz yirmi beştir. Çünkü 4 tane 125, beş yüz eder. Dört ve yüz yirmi beş sayılarını vurgulayarak söyleyince üçümüz de sorudaki söz oyununun farkına varıyor ve rahatlıyoruz. Bu soru bizi iyice gevşetiyor olmalı ki Yasemin yenisini istiyor: Dayı, bir tane daha sor. Sorayım: Adamın birine kaz demişler... Daha sözünü bitirmeden üçümüz birden bağırıyoruz: 11

O da gitmiş, kazmış. Üç yaşından beri bu soruyu soruyor bize. Öyle ezberlemişiz ki daha ilk sözcüğü duyar duymaz gerisini getiriyoruz. O da bunu bildiği halde hiç bıkmadan, usanmadan yineliyor. Bazen babamı anlamakta zorlanıyorum. Çocuk mudur nedir! Gülerek evin içine giriyor sonra. Biz de başka bir konu buluyoruz kendimize. Babamın soruları moralimizi düzeltiyor. Her şey eskisi gibi oluyor birdenbire. Serap ve Yasemin le az önce yaptığımız çekişmenin izleri buharlaşıp uçuveriyor. Havanın sıcaklığı bile daha az etkili şimdi. Babam içeride fazla kalmıyor. Bu kez giyinmiş kuşanmış olarak karşımızda. Nereye baba? Pazara gidiyoruz. Ben de geleyim mi? Sen bilirsin, istiyorsan gel. İstiyorum. Aceleyle kalkıp giyinmeye gidiyorum. Giderken arkamdan babamın sesini duyuyorum: Siz de gelsenize, diyor Serap la Yasemin e. Onlar da kabul ediyorlar olmalılar ki, Hadi o zaman, çabucak giyinin, diye sesleniyor yumuşacık. Çok geçmeden arabada buluyoruz kendimizi. Annem ve halam da bizimle birlikte. Altı kişiyiz. Pazar 12

yeri evimize çok uzak değil, ama yürüyerek de gidilmez doğrusu. Hele böyle sıcak bir havada... Üstelik pazar öyle kalabalık ki iğne atsan yere düşmez dedikleri türden. Arabayı park etmek için bir süre dolandıktan sonra pazarın hemen yanında uygun bir yer buluyoruz. Burası bizim için iyi aslında. Çünkü az ileride küçük bir çocuk parkı var. Babamlar pazardayken biz de orada zaman geçirebiliriz diye düşünüyorum. Bu düşüncem herkes tarafından onaylanıyor. Fakat tam ayrılırken babam başka bir şey söylüyor: 13