Ebdürrehim Haqverdiyev (Şuşa, 1870 - Bakı, 1933)



Benzer belgeler
X - Letif eler - Fıkralar

Aşıq Qerib (Azerbaycan Dastanları, Baku, 1977, s )

Neriman Hesenzâde (Kazak 1931)

Hesenbey Zerdâbi (Zerdab, 7 Haziran Bakı, 28 Kasım 1907)

Qurbani. Naşı tebib derde derman etmedi, Canan gelip göz evimden ötmedi, '-- Hesret öldüm, elim yara yetmedi, Vezir de menim tek kâmın almasın!

Cefer Cabbarlı (Baku, Baku, 1934)

Necefbey Vezirov ( Şuşa, Şamahı, 1926 )

Tağışahbazi Simurg. (2 Temmuz 1892, Baku - 21 Nisan 1937,?)

Neriman Nerimanov (Tiflis, 14 Nisan Moskova, 19 Mart 1925)

XIII - Efsaneler ve Revayetler

Memmed Araz (Nahcıvan-Şahbuz, 14 Ekim 1933)

Nadirezheri. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Töfiq Mahmud (Nahavan, 9 Kasım 1931)

Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül Baku, 23 Kasım 1948)

Çingiz Hüseynov (Baku, 20 Nisan 1929)

Memmed Arif (Bakû, Baku, 1975)

Elekberzade Ebulhesen (Şamaxı, Şamaxı, 1986)

Sultan Mecid Genizâde

Semed Vurgun - Seçilmiş Eserleri Cild IV.

Qabil (Baku, 1926-) Saysız şer içinde adi şe'rsen Ancaq ne şeriyin, ne ortağın var. Böyük bir axında üzüb gedirsen, Xırdaca gemisen, öz bayrağın var.

Ali Hadi ORHUN (1949 mezunu)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Çingiz Elekberzade (Baku, 17 Ekim 1936)

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller


IX - Tapmacalar. Ekinçiliye, Tahıl ve Zehmete Dair. Dilim dilim nar, Dizimecan qar, Uçdu bir keklik, Qondu bir dilber.

Memmed Emin Resûlzâde (Bakû/Novhanı, 31 Ocak Ankara, 6 Mart 1955)

AYLIK BÜLTEN-MAYIS 2013 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

Yusif Semedoğlu (Baku, 25 Aralık 1935)

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Haşim Terlan. (Baku, 1923)

Molla Nasreddin Dergisi nde Felyetonlar

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Mirze İbrahimov (Serab, 1911-Baku, 1994)

BEXTİYAR VAHABZADE TÜRK DÜNYASININ İSTİQLAL ŞAİRİDİR

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Reşidbey Efendiyev (Şeki, Seki, 1942)

Firudinbey Köçerli (Şuşa, Gence, 1920)

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

V - Uşağ Neğmeleri (Çocuk Koşukları) (s )

TİLKİ İLE AYI Bir varmış bir yokmuş, Allah ın günü çokmuş. Zamanın birinde bir tilki ile bir ayı yaşarmış. Bir gün bunlar ormanda karşılaşmışlar ve ar

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Abdulla Şaiq (Tiflis, 25 Şubat Bakı, 28 Kasım 1959)

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Bextiyar Vahabzâde (Seki, 1925)

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Şehriyar ( Tebriz, Tebriz, 18 Eylül 1988 )

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

Abbasqulu Ağa Bakıxanov (Baki/Amirhacıyan, 21 Haziran 1794 Vadiyi -Fatirne, Mekke ile Medine arasında, 1846)

Menümüzü incelediniz mi?

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

BAKI DÖVL8T UNİVERSİTETİ İLAHİYY AT F AKÜLT8SİNİN ELMİ M8CMU8Sİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Mirze Feteli Âhunzâde (Seki, 1812-Tiflis, 10 mart 1878)

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

Tanrı İbrahim in Sevgisini Deniyor

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Transkript:

Ebdürrehim Haqverdiyev (Şuşa, 1870 - Bakı, 1933) Ebdürrehimbey Esedbey oğlu Hagverdiyev (Hagverdili), 17 Mayıs 1870 yılında, Şuşa'ya bitişik Ağbulag köyünde, asilzade bir ailede doğdu. Babası Esed Bey, Şuşa mahkeme idaresinde kâtib, anası Hüsnücahan Hanım ise bir ev hanımıydı. 3 yaşında iken babasını kaybeden Ebdürrehim, amcası Ebdülkerim Bey'in himayesine geçti. Babasının ölümünden sonra da anası, Şuşa'daki Mülkiyye me'murlarından Hesenelibey Sadıgbeyov'la evlenmişti. Amcasının hanımından sınırsız eziyetler gören Ebdürrehim Bey amcası bir kan davası üzerine, yerli beyler tarafından öldürüldükten sonra, anası ve üvey babasının yanma geldi. Onlardan özellikle de son derece kültürlü ve hayırsever bir insan olan Heseneli Bey'den iyi bir ilgi gördü. Babalığı onun ta'lim ve terbiyesiyle meşgul oldu. O devirde oturdukları köyde ona Rus ve Türk dilerinde ilk eğitimi verdi. 1880'de babalığının köy işlerinin iflas etmesi üzerine Şuşa kentine göçtüler. Burada Ebdürrehim Bey yerli aydınlardan Yusif Bey Melikhagnezerov'un geçici yazlık mektebinde Rus dilini öğrendi ve imtihan vererek Şuşa'daki Rusça eğitim veren 7 sınıflı "Realni mektebin" I. sınıfına dahil oldu. Onun tiyatro ve dram sanatları ile ilk tanışıklığı da Realni mektebinde okuduğu yıllarda olmuştur. Mektebin birinci sınıf talebesi olduğu 1884'te ilk defa tiyatro oyunu görmüş ve bundan çok etkilenmişti. Hatıralarında; "14 yaşında iken ilk defe teatro getdim. Mirze Fetelinin "Xırs quldurbasan" komediyasını oynayırdılar. Teatrda perde açılmayınca men bu eqidede idim ki, fokus gösterecekler. Perde açıldı. Bir de baxdım ki, müellimim Yusif Bey eyninde çuxa, başında papaq, belinde xencer, elinde tüfeng sehnede dayanıb ihhukden dem vurur. Get-gede tanıdığım mü- ellimlerden birini arvad libasında, birini polis libasında görüb teatrm ve komediyanm ne olduğunu anladım", diye yazmaktadır. Bundan sonra Mirze Feteli Axundov'un "Temsilaf'ını okuyan Ebdürrehim Bey, bu komedilerin etkisi altında "Hacı Daşdemir" adlı bir komedi yazdı, müellimi Yusif Bey'e verdi. Yusif Bey bu komediyi hayli tashih ettiyse de, bilinmeyen sebeplerden dolayı eser yayınlanmadı. 1890'da Ebdürrehim Bey, Şuşa realni mektebinin 6. sınıfını bitirdi. Daha sonra Tiflis'e giderek 7. sınıfı burada tamamladı. Tiflis'de tiyatro hayatıyla daha yakından ilgilendi. Sık-sık temaşalara gitti. Burada aynı zamanda kalemini edebî tercüme sahasında sınayarak, Rus dilinden "Nahak Kan" adlı bir piyes tercüme etti. 1891'de Petersburg'a gitti. Burada Yol Mühendisleri Enstitüsü'ne dahil oldu. Aynı zamanda Petersburg Üniversitesi Şarkiyyat Fakültesin'in derslerini serbest dinleyici olarak takibetti. 1892'de ilk drama eseri olan "Yeyersen Gaz Etini, Görersen Lezzetini" komedisini yazdı. Bu eser Petersburg'un Türk zenginlerinden Maksudov'un hesabına, burada kitap olarak yayınlandı. E.Hagverdiyev, Azerbaycan Edebiyyatı tarihinde ilk trajedi olan "Dağılan Tifaq" eserini de Rusya başkentinde tamamladı (1896). Dokuz yıllık Petersburg hayatından sonra, 1899 da Azerbaycan'a döndü. Şuşa'da yerleşdi. Burada öğretmenlik ve tiyatro rejisörlüğüyle meşgul oldu. Halk Edebiyyatı örneklerini derledi. "Bahtsız Cevan", trajedisini (1900) ve sembolizm edebî cereyanının etkisi ile "Peri Cadu" piyesini yazdı (1901). Hagverdiyev bu eseri yazarken Metternix'in meşhur "Abı quş" eserinden açıkça etkilenmişti. Petersburg'da yaşadığı dönemde, Fran-

sız dilini mükemmel öğrenmesi ona Avrupa-Batı Edebiyyatı örneklerini izlemek imkanı sağladı. 1901-1904'te Bakü'de yaşadı. Şehrin kültür heyatma katıldı. "Peri Cadu" eserini sahneye kodu. 1904'te Şuşa şehir belediyesine üye seçildiğinden, Bakü'den ayrıldı. 1905'te Gence vilayetinden I. Çarlık Duma'ya milletvekili seçildiğinden Petersburg'a gitti. Milletvekilliği faaliyetinin yanısıra Petersburg arşivlerinde "Ağa Mehemmed Şah Gacar" dramı için malzeme topladı, tarihi belgeleri araştırdı. 1906'da Duma lağvedilince Gence'ye döndü, evvelce bir sigorta müfettişliğinde, sonra ise Kür-Hazer Gemicilik Şirketinde memur olarak çalıştı. İşi dolayısıyla Kafkas, İran ve Türkistan'ın bir çok yerlerini gezip dolaştı. 1907'de Gaçar sülalesinden olan İran şahı Ağa Mehemmed Şah'm, Şuşa'ya ve Tiflis'e saldırılarını konu olarak alan "Ağa Mehemmed Şah Qacar" trajedisini tamamladı. Trajedi, ünlü Azerbaycan dram aktörü Hüseyn Ereblinski'nin iştiraki ile aynı yıl Bakü'de sahneye koyuldu. 1906'da Tiflis'de, meşhur "Molla Nesreddin" dergisinin yayma başlaması ile, E. Hagverdiyev de bu derginin faal yazarlarından biri oldu. 1907-1917 yılları arası, dergide onlarla eseri yayınlandı. 1908'de Bakü'de, Türk dünyasının kültür tarihinde ilk millî opera olan Üzeyirbey Hacıbeyli'nin "Leylî ve Mecnûn" operasının şefliğini yaptı. 1911-1916 yılları arasında, görevden çekilerek Azerbaycan'ın Ağdam kentinde yaşadı. Sıkı suretde edebî çalışmalarla meşgul oldu. 1916'da Tiflis'de, Rus dilinde yayınlanan "Seherler İttifaqmm Kafkaz Şö'besi Xeberleri" mecmuasının başyazarlığını yaptı. Rusya'da monarşinin devrilmesiyle sonuçlanan 1917 yılı Şubat ihtilalinden sonra Gürcistan'ın Azerilerin yaşadığı Borçalı bölgesinde mahkeme reisi oldu, Gürcistan parlamentosuna milletvekili seçildi. Aynı zamanda Tiflis'de Türk-Azeriler için açılan "Ali-ibtidai mekteb"de hocalık yaptı. 1919'da Azerbaycan Demokratik Cumhuriyyeti'nin daveti üzerine Bakü'ye geldi ve Azerbaycan hükümetinin temsilcisi olarak Dağıstan'a gönderildi. Daha sonra ise Ermenistan temsilciliğine atandı. Bolşevikler ihtilalle geldikten sonra Halk Maarif Komiserliği'nin tiyatro şubesi müdürlüğü ve devlet tiyatroları müfettişi görevlerinde bulundu. 1921-1931 arasında Azerbaycan Devlet Üniversitesinin Şarkiyyat bölümünde çalıştı. "Azerbaycan'ı Tedkik ve Tetebbö Cemiyyeti"nin kurucularından biri oldu. 1923-1935 arasında cemiyyetin müdürlüğünü yaptı. 1924'te Rusya İlimler Akademisi'nin "Ölkeşünaslıg" bürosuna muhabir üye seçildi. 1928'de "Emekdar incesenet xadimi" fahri adını aldı. 1922'de edebî faaliyyetinin 30, 1927'de 35, 1932'de ise 40. yılı jübilelerle kutlandı. 1930-1932 yıllarında Azerbaycan Yazarlar İttifakı'nın mes'ul kâtipliğini yaptı. E.Hagverdiyev, Ahundov'la başlayan millî daramatürji geleneklerini devam ettirdi. 40 yıldan fazla süren sanat hayatı döneminde hayli dram, hikaye, makale yazdı. Halkı eğitime, kültüre, kendi haklarını savunmaya çağırdı. Onun eserleri Azerbaycan tarihinin tüm bir döneminin usta bir sanatkâr eliyle çekilmiş gerçekçi tasviridir. O, diğer mollanasraddincilerle birlikde Azerbaycan'da küçük hikaye ve fıkra edebî türlerini aynı zamanda mizahî seyehatnâmelerin önemli örneklerini yarattı. Ebdürrehim Bey, yüksek kültürü, Doğu ve Batı medeniyyetlerine derinden vukufu, zengin bilgisi ve aristokrat tavırlarıyla sevildi, genç yazarlara canlı bir örnek oldu. 1933'te rahmetlik oldu ve Bakü'de "Fexri xiyâbân" denilen mezarlıkta defnolundu. Eserleri: Dağıtılan Tifaq. Sankt-Petersburg, 1899; Millet Dostları, Tiflis, 1907; İki Hekayet: Ata ve Oğul, Ayın Şahidliyi, Bakı, 1909; Kimdir Müqessir?, Bakı, 1909; Ac Herifler, Bakı, 1909; Mirze Feteli Axundzadenin 100 illik yubileyi-yövmü alisi münasibeti ile yazılmış bir perdeli pyes-xeyalat, Bakı, 1911; Ağa Mehemmed Şah Qacar, Bakı, 1912; Padşahın Mehebbeti, Bakı, 1922; Bextsiz Cavan, Bakı, 1926; Edalet Qapıları, Bakı, 1926; Ağaç Gölgesinde, Bakı, 1926; Vaveyla, Bakı, 1926; Şeyx Şe'ban, Bakı, 1926; Marallarım, Bakı, 1927; 1937; 1938; Dağılan Tifaq, Bakı, 1927; Köhne Dudman, Bakı, 1927; Çjadınlar Bayramı, 1928; Mirze Feteli Axundov, Bakı, 1928; Xortdanın Cehennem Mektubları, Bakı, 1930, 1937; Şebih, Bakı, 1937; Pyesler ve Hekayeler, Bakı, 1938; Hekayeler, Bakı, 1940; Seçilmiş Eserleri, 2 cildde, c. I-II, Bakı, 1971; Seçilmiş Eserleri, Bakı, 1976; Qoca Tarzen, Hekayeler, Bakı, 1980; Cehennem Mektubları. Seçilmiş Eserleri (Rus dilinde, Moskova, 1960) vb. Kaynakça: Azerbeycan Edebiyatı Tarihi, c.ii, Bakı, 1960, s.684-719; Kamran Memedov, Haqverdiyev Nesrinin Betii Xüsusiyyetleri Haqqında, Azerbaycan EA Nizami adına Edebiyat ve Dil İnsututunun Eserleri, c.viii, Bakı, 1954; Kamran Memmedov. Ebdürrehim Bey Haqverdiyev. Bakı, 1955,1970; Cefer Ceferov, Azerbaycan Dram Teatrı, Bakı, 1959; Abbas Zamanov. Haqverdiyev Eserlerinin iki Cildleyine Müqeddime, c.i, Bakı, 1956, s.3-24; Eli Sultanlı. Azerbaycan Dramaturgiyasımn İnkişaf Tarixinden, Bakı, 1964; Yaşar Çjarayev. Facie ve Çehreman, Bakı, 1965; İnqulab Kerimov. Haqverdiyev ve Teatr, Bakı, 1975; Tehsin Mütellibov. XX. Esr Azerbaycan Edebiyatında Edebi Mektebler, Bakı, 1978; Memmed Arif, Senatkâr Qocalmır, Bakı, 1980; Eziz Şerif, Keçmiş Günlerden, Bakı, 1977; Mir Celal, Firudin Hüseynov. XX Esr Azerbaycan Edebiyatı Tarixi, Bakı, 1982, S.165-182+, Arif Memmedov. Nesrin Poetikası, Bakı, 1990.

DAĞILAN TIFAGl (Ebdürrehimbey Haqverdiyev, Eserleri, 2 cilt, Bakü-1956, c.i, s.70-73) KONU: Eserde inkişaf etmiş 2 burjuvaziya müqâbilinde öz mövqelerini itiren, mövcudlug uğrunda mübârizede^ meğlub olan zindegânlığm 4 faciesi eks olunmuşdur. Necef Bey bütün vaxtını özü kimi beylerle qumar oynamağa, ova serf edir, uşaqlarının terbiyesi, teserrüfatının inkişâfı, yoxsul ve kömeksizlere 5 el tutmaq bâresinde düşünmür. On ıkı kendini uduzur6, oğlu öldürülür, arvadı derdden xestelenib ölür, Necef Bey iki kiçik yaşh yetimi ile keçmiş nökeri, indiki mülkedar Cavad'ın yardımı sayesinde artiq uçulubdağılmaqda olan evinde yaşayır. Haragedirse arvadı Sona Xanım'ın tecessümü 7 onu te'qib edir. Eserin sonunda yoxsullarm, ümidsizlerin Necef Bey'in unvanına gönderdikleri nifrinler 8 heyata keçir-yağmurlu bir gecede onuildırım vurub öldürür. İLKİMCİ MECLİS Ferde aheste qalxır, nümâyan? olur Sona Xanım 'in otağı. Otağın üç qapısı vardır: biri sağdan, biri soldan ve biri de mügâbildenio. Sağ terefde pencerenin qabağında bir sandalya qoyulub. Sona Xanım namazdan fâriq olub dizi üstünde dua eleyir. SONA XANIM (Ellerini yuxan qovzayıb). Eziz Allah, dergâhına qabazmışam ellerimi. Sene duâ eleyirem. Senden kömeklı isteyirem. Yoxdur menim dünyada bir kesim, savayıl2 sen. Senden meded isteyirem. Cemi elsiz, ayaqsızlara, nâelaclara, zeiflere, merizlerel3, men de o cümleden. Men de feqirem, men de nâelacam, üstümebaşıma baxan hesed aparır, amma çölüm özgeleri^ yandırır, içerim özümü. PerverdigârâlS, meğer sen övret tayfasını yaradanda heyvan yaradıbsan, insan yaratmayıbsan? Meğer övret tayfasınıl 6 derd, qem çekmeye yaradıbsan? Xudâyâ, ne vaxtadek bizim dilimiz bağlı olacaq? Ne vaxt göresen biz de üreyimizdekini açıq deyeceyik, sözlerimiz üreyimizde qalıb derd-verem olmayacaq? Ye'ni göresen o günleri göreyeceyik, ya yox? Övretsen, dinme, kişi deyene bax, öl deyir-öl, qal deyir-qal. Qab-qazandan başqa heç bir şeye el vurma. Vurarlar-sebr ele. Söyerler-sebr ele. Perverdigârâ, sen âdilsen, ne üçün biz övret tayfasına olan zulmü görmürsen? Malımız kişinin, canımız kişinin, ixtiyârımız kişinin elindedir. Ağzımızı açıb bir söz demek isteyende ağzımızın üstünden vururlar ki, övretsen, dinme. Xudâyâ, eğer meslehet beledir, ne üçün bize dil veribsen, ürek veribsen. Kişi qurşamb qumara, kendler bir-bir elden gedir. Danışmaq isteyirem, deyir kes sesini. Men de sahram üreyime. İndi, budur, bir quru nefesim qalıb, biraz keçmez, geder, qayıtmazl8. Ey yerin-göyün bir perverdigârı. Rehm ele bize, kömek ele bize, belke gelecekde bizim de sözümüz olsun. (Süleyman Bey o biri otaqdan çıxır. Eyninde^ seyahet paltan^o, ayağında uzun çekme, gelib aynanın qabağında durub özüne terâvet veriri). Süleyman, qadan alım22, yene haraya23 gedirsen? (cânamazı yığışdın^r, bir âh çekib oturur). SÜLEYMAN BEY. Heç, anacan, isteyirem bir atla seherden çöle gezmeye çıxam. Üreyim çox darıxır25. SONA XANIM. Get, Allah amamnda, anan göz- lerine qurban olsun. Amma sen Allah tez qayıt, yoxsa geceler gec qayıdanda gözlerime yuxu getmir. SÜLEYMAN BEY. Uşaq ki, deyilem. Meni tutub yemeyecekler. Niye gözüne yuxu getmir? SONA XANIM. Qadan alım, bilirem yemeyecekler, amma yene ana üreyidir, nâzik olur. SÜLEYMAN BEY. Yaxşı, tez qayıdaram. SONA XANIM. Get, qurbanın olum, Allah penahmda26 ol. Süleyman Bey çıxır. PERİ XANIM (Dâxil olur). Ay Sona, nece vaxtdır ha yığışıram birce seni görmeye gelim, amma görürsen iş düşür, (oturur). Keçen cüme axşamı bizim Merdan Bey'in te'ziyesinde o geder ağlamışam ki, gözümden bir kürcek yaş gedib. Oradan geleni ymlmışam, indi biraz hâlim özüme gelib, qalxmışam ayağa. Duran kimi dedim gedim görüm Sona necedir, uşaqlar salamatdırlar mı? SONA XANIM. Peri, heç menim hâlimi soruşma. Bax, görürsen, günügünden geri gedirem. Geceler sübhedek quru öskürük meni boğur, üreyim qıldan asılır, indi qırılır, bir saatdan qırılır deyirem. PERİ XANIM. Axı sen niye her zadı özüne derd eleyib üreyine salırsan? Meğer öz canına yazığın gelmir? SONA XANIM. Nece eleyim, ay Peri? Budur, kişi qurşanıb qumara, birazdan sonra görersen olub-qalanm hamisini uduzub27, qaldı lat-lüt. Uduzduğundan savayı28 gelene bağışlayır, gedene bağışlayır. Menim dilim yoxdur ki, qabağmda29 bir söz deyim. Yalvarıram olmur, yapışıram olmur. Menim de gücüm öz canıma çatır, başıma vurmaqdan az qahb gözlerime qara su ensin. Seni görende könlüm açılır, gözlerime şefeq gelir, derdimi açıb deyirem, üreyim biraz yüngülleşir30. Sen Allah, Peri tez-tez gel-get menim yanıma. Yoxsa dustaq 3 l kimi qalmışam dörd divarm arasında. Xiffet elemekden az qalıb canım çıxsm. PERİ XANIM. Qadan alım, heç canını üzme, sebr ele, Allah kerimdir. Kişinin beike ağlı basma geldi, qumarı qoydu yere. Hemişe32 bele getmez, bir de baxıb görer ki, daha oynamaq ona layiq deyil, oynasa abrısı33 geder, qumarı qoyar yere. Allah qoysa yazın âxır ayında hava istilener34, bir yerde gederik ziyarete. Qurban keserik, dua eleyersen, Allah sene can sağlığı verer. Erine de ağıl 1. aile ocağı 2. gelişmiş 3. çarpışmada 4. soyluluğun 5. yardıma muhtaç olanlara 6. köyünü kaybeder 7. belirmesi görünmesi 8. kargış, bedduaları 9. görünür 10. karşıdan 11. bitmiş 12. senden başka 13. sayrılara, hastalara 14. başkaları 15. ey Allah'ım 16. kaim kısmını 17. konuşmak 18. geri dönmez 19. sırtında 20. giysisi 21. çeki-düzen verir 22. kederini paylaşayım (bir hitap şekli) 23. nereye 24. seccadeyi toplar 25. sıkılır, daralır 25. Allah'a emanet ol 26. her şeyi 27. tümünü yitirip 28. dolayı 29. önünde 30. hafifleştirir 31. tutsak 32. sürekli 33. onur 34. ısınır

verer, şeytan yolunu buraxıb Allah yoluna qayıdar. SONA XANIM. Vallah qurban olduğum Allah'ın da o geder sebri var ki, ne heddi var, ne hesabı. Ele insan sebrsiz olar. Dünen gece de bir yaman vâqie görmüşem. Allah meni onun xetasından sovuşdursun. PERİ XANIM. Xeyir olsun, söyle görüm. SONA XANIM. Gördüm bizim heyetdel çox böyük ve gözel bir ağaç bitib. Ağacın dörd bir etrafı çemendir ki, gül gülü çağırır, bülbül bülbülü çağırır. Çemenin nece yerinden şirin bulaqlar2 axır, güya bizim heyet behişt 3 olub. Yorulanlar gelib ağacın gölgesinde dincelirler. Bulaqlarm suyundan içib başlarını, üzlerini yuyub, bulaq ve çemen sahibine duâ edirler. Bir de gördüm hava tutuldu, bir berk külek4 başladı ki, Allah göstermesin. İldırım çaxdı, göy guruldadıs, bir güçlü dolu başladı yağmağa. Onda gördüm ki, bir böyük dolu qefleten düşdü hemin 6 ağacın tepesinden. O saat ağacın BEXTSİZCAVAN (c.i, s..111-114) cemi qol-qanadları qırıldı, töküldü yere, qaldı ağacın quru kötüyü. O saat gördüyüm çemen yox oldu, axan bulaqlar hemin deqiqe qurudu. Bülbüllerin sesi kesildi, güllerden, çiçeklerden heç bir nişan7 qalmadı. Oyanmışam, bir saat ağlım başıma gelmeyib. Ondan sonra nece salavât çevirmişem, Allah'a duâ elemişem, iki qoyun qurban demişem ki, aparım ocaqda kesim. Amma üreyim toxtamır 8. Ele bil meni mengene arasına qoyub sıxırlar. PERİ XANIM.Qurbanm olum, qorxmagilen. Yaz ağzıdır, adam çox qatma-qarışıq yuxular görür. Yaxşı da eleyibsen ki, nezir9 ve qurban deyibsen. Bir de, qadan alım, vâqieni tersine yozarlar. Ağaç kimi her terefe qolbudaq atacaqsınız. Alem sizin gölgenizde dolanacaq. Dolunun vurmağı da vurmamaqdır. SONA XANIM. Yox, Peri, çoxdan beri üreyime min qara-qura şeyler gelir. Heç üreyim bir deqiqe sâkitlo olmur, başıma pis-pis fikirler gelir... 1896 KONU: Gimnâzıya tehsilini başa vurmuş Ferhad universitetde oxumaq hekim kimi xalqın içerisine qayılmaqll isteyir. Lâkin emişi ve atalığı Hacı Semed Ağa onun âli tehsil aldıqdan sonra gözünün açılacağından, öz mal-dövletini geri teleb edeceyinden qorxur. Odur ki, Ferhadı gözünden uzaq buraxmamaq üçün özünün razılığı olmadan evlendirir. Böyük arzularla yaşayan Ferhad xilâsl 2 yolunu özünü öldürmekde görür. Özünü tapanca ile vurmaq isterken emişi Hacı Semed Ağa ortaya atılır, gülle onu öldürür. Ferhad hebs olunur. Burada haq-sızlıqlara e'tirazdan, derd ve elemden onun üreyi partlayır... İKİNCİ MECLİS Hacı Semed Ağa Mirze Qoşuneli ile dâxil olurlar. Reiyyetler ve Ferhad ayağa dururlar. HACI SEMED AGA. Bu nedir? Bu nedir? (Reiyyetlere^S) Siz öz meqamımzı bilirsiniz, ya yox? Siz indiyedek bu otağın içini görübsünüz mü? Otağı toza-torpağa bulamağınız kifayet etmir, hele bir eziz qonaqlar kimi istirahite de eyleşibsiniz? BİRİNCİ KENDLİ. Hacı ağa. Bize Ferhad Bey izin verdi, biz de onun cmlluğunda oturduq. HACI SEMED AGA. Ferhad Bey uşaqdır, amma sen ağsaqqal heyvansan, gerek ağa ile nökerii4n yerini bileşen. FERHAD. Emi, ne buyurursunuz, meğer bunlar da bizim kimi insan deyiller mi? HACI SEMED AĞA. Yox. Bunlar adam deyiller, reiyyetdirler, reiyyet. Başa düşürsen mil5? FERHAD. Xeyir, başa düşmürem. HACI SEMED AĞA. Onda bunlar çıxsmlar eşiye, men seni başa salımlö. (Reiyyetlere) Gedin çöldel 7 oturun. (Reiyyetler gedirler) Bilirsen, reiyyet tayfası deyende bir bîheya mexlûqdur. Bu gün izn verersen yanında otursun, sabah görersen Kİ, ÖZÜ senden izinsiz gelib kürsülerin üstünde eyleşib. Bir azdan sonra da gelib boynuna minecek. Bunlara ne qeder qapazl8 deyse, bir ele tâbe olarlar. FERHAD. Emi, niye bele sözleri buyurursunuz? Bu yazıqlarl9, vallah, insandırlar. Bizim tek 20, belke de bizden de biraz yaxşı insandırlar. Bunların da üreklerinde derdleri var, qemleri var, bu yazıqlara ürek derdlerini heç kese söylemek mümkün olmur. Bey yanma gelirler, qapıya çrxıb üç kelme danışıb yola salırlar. Aralarına yüzbaşı gelir, onlarla. qamçı ile danışır. Pristav2i söyüşle sohbet eleyir. İndi men bunlarla danışırdım, deyirler ki, her il barama 22 qurdlarımız qırılır, çünki kitab üzü ile köma 2 3 tikdirmeye pul tapabilmirik 2 4. Pul da lâzım olanda gerek gedib ele müamile ile götürek ki, ömrümüz olanı altından çıxabilmeyek. Hetta deyirler bir zalim, nâinsaf, Allah'dan dönmüş var ki, onlardan ayda manata 25 beş şahı müamile alır (Hacı seksenir). Bax, teeccüb elediniz. Ne olar ki, onlara müamilesiz pul veresiniz ki, gedib o növ me'lûn müamiledârın 2^ eline keçmeyeler? HACI SEMED AĞA. Yalan deyirler, inanma, ele şey olsa men bilerem, yalan deyirler. FERHAD. Emi, inanmıram yalan deyeler. Ne düşüb onlara yalan desinler? Ve elâve deyirler ki, onlara kitab paylayıblar 27, baramaçılıg 28 kitabı. Kendde bir nefer savadlı 29 yox imiş ki, o kitabı oxuyub onlara başa salsın 30. Biz gerek se'y edek3l kj x onlar uşaqlarmı oxutsunlar. Meğer insafdır mı ki, bir kendde bir savadlı adam tapılmasın 32? HACI SEMED AĞA. Bala, qulaq as, sen gedib o camaatm içinde bir nece gün otursan, bilersen ki, onlar nece mexlûqdurlar. Reiyyet ne qeder âvâm 33 olsa bir ele Bey üçün meslehetdir 34. Hergâh bunlara biz elm oxutsaq gerek sonra gedib dilenek. Heresi gedib başına bir şapka taxıb deyecek men abrazonam 3^. Ondan sonra hünerin var onlarla danış. Gelib yanında izinsiz eyleşecek, güya min ildi seninle bağrıbadaşdı 3 6. Kende gedeceksen, mehel 1. avlu 2. pınar 2. cennet 4. rüzgâr 5. gök gürledi 6. aynı 7. iz, işaret 8. dayanamıyor 9. adak 10. sessiz 11. geri dönmek 12. kurtuluş 13. hizmetlilere 14. hizmetçinin 15. anlıyor musun 16. anlatayım 17. dışarda 18. yumruk 19. zavallılar 20. gibi, kadar 21. müdür (Rusça) 22. ipek böceği 23. geçici ev, kulübe 24. para bulamıyoruz 25. muamele 26. faizle borç veren kişi 27. dağıtıyorlar 28. ipekçiliğe ait 29. bilgili 30. anlatun 31. çalışalım 32. bulunmasın 33. cahil, bilgisiz 34. iyidir 35. (Rusça abrazoranniy) bilginin köylü ağzında söylenişi 36. yürekten

qoymayacaq, demeyecek ki, ağa gelib, gedim ona bir selâm verim. FERHAD. Ye'ni öz hüququnu dürüst anlayacaq. HACI SEMED AĞA. Buna sen hüquq deyirsen? Buna sen hüquq deyirsen? Bu hüquq deyil. Men bunu heç ve'de qebul etmerem. Menim yaşım altmışdan ötübl, bu-gün sabah ölerem. Onda bilersen ki, qoca emin doğru danışırmış. FERHAD. Emi, siz bilin ki, beyi bey, reiyyeti reiyyet eleyen bizim kimi bir adamdır. Veqtâ ki, onları sizin ixtiyârmıza veribler, gerek siz onlara atalıq eleyesiniz. Ye'ni çalışasmız ki, reiyyetin elmi artsın, güzerânı2 yaxşılaşsın. HACI SEMED AĞA. Bala, men deyeni sen başa düşmürsen3. Ta bir müddet beylik elemeyince bilmeyeceksen. Gedib bir para sarsaq 4 -sarsaq kitablar oxuyubsan, oturub danışırsan. O kitab yazanın heç biri ne beydir, ne reiyyet. Avara-avara adamlardır. Ancaq aralıq qarışdırırlar. Reiyyet nedir, dövlet nedir, elm nedir, senet nedir? Reiyyet ki, dövletlendi, gerek bey baş götürüb kendden çıxsm. FERHAD. Elbette, gerek çıxsm. Ne isteyir bey bu yazıq reiyyetden? Açıq danışmaq isteyirem- Allah'm yerini kim sene mexsus edibdir? Ne sebebe yâr senin olsun? Niye bey bu öz zehmeti ile çörek 5 yemesin? Meğer bu insan sifetidir? Siz reiyyete heyvan deyirsiniz. Öz alnının teri ile çörek qazanan heyvan deyil, belke xâlis insandır. Kifâyetdir, min illerle camaatı esir edib öz hemcinsiniz insanın qanmı sorduğunuz. Her kes öz hüququnu tamsa yaxşıdır. Heç kimin bctiyârı 6 yoxdur desin yer menimdir. Yer Allah'ındır ve her kes gerek o yerden aldığı menfeete tek özü sahiblik eleye. HACI SEMED AĞA. (Mirzeye). Vallah, bu uşaq dey esen deli olub. Gedib kendde bir-iki bele söz danışsa, camaatı bilmerre 7 bizim üzümüze durğuzacaq8. Âxırda da Ermeni Simon'un oğlu kimi qollarmı bağlayıb gönderecekler birbaş Sibir'e. {7erhad'a). Qurbanm olum, ağlını başına cem ele9, bu sözleri burada damşdm, keçer, daha gedib kendde danışma. Ne eleyek, ele ki, men öldüm, kende sahiblik eledin, onda özün bil. (Mirze'ye). Mirze, daha bunu danışdırmaq xetadır, gedek. Gedirler. FERHAD (dallarmca)io. Gedin, gedin, bir vaxt olar sizden hesab isterler. Bu dilleri onda danışarsiniz. Hele bir müddet istih otaqlarda, yumşaq yorğan-döşeklerde istirahet edin. Amma sizi öz zehmetleri ile besleyenler soyuqdan, acından qırılsmlar. Nâinsaf zalımlar, bîmürüvvet celladlar. Hele dövran sizindir. Amma bunu yeqîn edin ki, buynuzsuz qoçun qisasmıl2 buynuzlu qoçda qoymazlar. Batar sizin kimi xunxârl3 celladlar. PERDE.... 1899 AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR (c.ii, s.245-250) KONU: Tarixi mövzulu eserdir. İran'daki Türk esilli Qacar sülâlesinin banisi* 4 Ağa Mehemmed Şah Qacar'ın hakiımiyyete gelmesi, İran'da merkezleşdirilmiş dövlet yaratması, Gür-cüstan ve Qarabağ Xanhğı ile apardığı müharibeler eserin başlıca mezmunun teşkil edir. Eserde Ağa Mehemmed Şah Qacar Qafqaz'dakı Rus işgalına qarşı çıxan bir siyasi lider kimi tesvir edilmişdir. Piyes Qacar'ın Qarabağ Xanlığı'nın merkezi Şuşa'da öldürülmesi ile başa çatır. Eser müellifi şahın ölümünü tarixi menbelerdel 5 gösterildiyinden bir qeder ferqli vermişdir. BEŞİNCİ MECLİS Şuşa qalası. Mehemmed Hesen Ağa 'nın evinde Ağa Mehemmed Şah'ın menzili. Menzil ortadan iki bölünüb. Sağ terefde Sefereli ve Abbas Bey pişxidmetlerini6 otağı, sol terefde Ağa Mehemmed Şah Qacar'ın yatacaa otağı. Otağın ortasından aırmızı ipek perde çekilib. Perdenin dalında Ağa Mehemmed Şah Qacar'ın taxtı aoyulub. Ağa Mehemmed Şah Qacar döşek üstünde eyleşib, yanında iu, qabaqda ıs Hacı İbrahim Xan ayaq üste dayanıb. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Doğrudur, Hacı İbrahim Xan, bir şexsi ki, Allah ucalda 19, onu mexluqat heç vehcle20 aşağı salabilmez ve bir şexsi ki, Allah aşağı sala, cemi mahelegellah2i yığıla ucaldabilmez. Eğer, Xudâ nekerde, bizim qo-şunumuz Rus qoşunu22 ile rûberû23 gelseydi, bir atlımız qalmazdı ve Allah'ın eli menim üstümde olmasaydı, indi Rus cümle İran'a hakim olmuşdu. Qezanm içini gör. Dava esnasında imparatoriçe vefat edir, yerine oğlu eyleşir ve o da hökm edir ki, İran üstüne geden qoşun geri qayıtsm. Çox böyük xoşbextlikdir, Hacı İbrahim Xan. 1. altmışı geçmiş 2. geçmiş 3. anlamıyorsun 4. olur-olmaz 5. HACI İBRAHİM XAN. Beli24, qurban. İnşaallah, hemişe25 Allahm tövfiqi26 qible-yi âlemin üstünde olacaq. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Men nece ki, yeqîn etmişdim27, ele de oldu. Şuşa qalasma davasız28 malik olduq. Heyf29 ki, İbrahim Xan ele keçmedi. Amma ümidvâram ki, bu gün İbrahim Xan'm özü ve ya başı gele. Onun dalınca geden iki min adamın elinden haraqaça bilecek? O şair Molla Penah nece oldu? HACI İBRAHİM XAN. Qible-yi âlem. Zindana salıblar. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Xub, sabah mene yazdığı ferdin lezzetini ona göstereceyem. HACI İBRAHİM XAN. Qible-yi âlem. Deyirler, Molla Penah gece vâqie30 görüb, deyirmiş ki, meni Ağa Mehemmed Şah öldürebilmeyecek. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Ne eleyim, cüme axşamı olmayaydı, onun vâqiesinin doğru olmadığını ona sübût edeydimsl... Amma İbrahim Xan ele keçmese men sâkit olabilmeyecem. ekmek 6. iradesi, hakkı 7. böylece 8. tükürecek 9. topla 10. arkadalarmdan 11. sıcak 12. hakkım 13. kan dökücü, zalim 14. kurucusu 15. kaynaklarda 16. hizmet edenlerin 17. üzerinde güzel koku veren maddeler yakılan bir çeşit mangal 18. önde 19. yüceltsin 20. hiçbir şekilde 21. mahalleli 22. ordusu 23. şaha hitap şekli 24. evet 25. her zaman 26. yardımı, lütfü 27. yetişkin 28. savaşsız 29. yazık 30. rüya 31. isbat edeydim.

: HACI İBRAHİM XAN. Qible-yi âlem. İbrahim Xan quş da olsa, iki min reşid atlının qabağından heç bir^yana qaçıb qurtarabümez. AGA MEHEMMED ŞAH QACAR. Allah sen deyeni elesin. Hacı, daha get, rahat ol. Meni tek qoyl, yatmaq vaxtı yaxmlaşır. Şam namazı qılım. (Hacı çıxır, Şah cânamaz2 getirib isteyir açsın. Bu halda Sâdıq Xan dâxil olur). Ne var? Niye geldin? SADIQ XAN. Qible-yi âlemin fermayişine 3 göre gelmişem. AĞA MEHEMMED ŞAH ÇjACAR. Kim yetirdis sene menim fermayişimi? SADIG XAN. Sefereli. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Buraya çağır onu. (Sadıcj Xan çıxır). Meğer bu bîinsaflar meni bir deqiqe rahat qoymazlar? (Sefereli dâxil olur) Ne vaxt men sene dedim get Sâdıq Xan'ı bu raya çağır? SEFERELİ. Yarım saat bundan eqdem6. AĞA MEHEMMED ŞAH ÇjACAR. Yalan deyirsen, nâmerbut?. SEFERELİ. Ola biler ki, menim qulaqlarım qible-yi âlemin fermayişini düzgün eşitmeyibdir. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Bir qulaqlar ki, menim fermayişimi düzgün eşitmeyeler, mene lâzım deyiller. Get, cellada değinen qulaqlarırm ikisini de kessin (Sefereli çmr. Serkerde dâxü olur) He, nece oldu? SERKERDE. Qible-yi alem. Terter çayının kenarında yetişdik İbrahim Xan'a. Üstünde beş minden ziyade atlı vardı. Çox dava eledik ve İbrahim Xanm qoşunundan da çox qırdıq8. Amma çox olmaqlarma göre bize faiq9 geldiler. Xan'ı ele getire bilmedik. Qaçdı Car-Balaken'e teref. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Yalan deyirsen, nâmerbut. Doğrusunu de görüm, dava eleyibsen, ya yox? İbrahim Xan haradan alırdı beş min qoşunu? Sen bilirsen ki, bu nece ilin müddetinde Qarabağ'm adamları bir halete 10 düşübler ki, qollarmdan tutan olmasa yatdıqları yerden durabilmirler. Doğrusunu de görüm, dava eleyibsen ya yox? SERKERDE. Qible-yi âlem, nece ki, erz eledim, eledir. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. (Durur ayağa). Yalan deyirsen. Yalan deyirsen. ibrahim Xan iki yüz adamdan artıq aparmayıb. Qorxub qaçıbsan. Doğrusunu de. Yoxsa and olsun Allah'a etini tike-tike kesdirib gözünün qabağmda yandıracağam. SERKERDE. Ixtiyâr sahibisiniz, qible-yi âlem. Amma nece ki, erz eledim o növdür 12. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Apardığm adamdan ne qeder qırılıb? SERKERDE. Qoşun hamisi salamat qayıdıb. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR. Get. Me'lum oldu. Sabah sen de ve senin qoşunun da lazım e'nâmınızıis alarsmız. (Serkerde gedir). Qalsm senin tenbihin sabaha. Görünür Gjarabağlılarm küyünden qorxub qaçıblar. Daha bilinirler ki, ölüm- den qaçıb ölüme duçar gelecekleri*. Yox, yox... men buna sebr ede bilmeyeceyem. Nece olabiler ki, men Ağa Mehemmed Şah Qacar olam, cemi İran menim text-i seltenetimde ola, bir Qarabağ xanı iki yüz atlı menim elimden qaçıb qurtara? Yox, tâb 1^ getire bilmeyecelem. Görünür, yumşalmışam. Eybi yoxdur, yene qiyameti berpa ederemlö. Yene Ağa Mehemmed Şah Cjacar'm gözlerinin qızarmağını görerler. (Otaada hirsli gezişir). Sefereli qulaqları desmallal7 sarınmış ve Abbas Bey öz otaqlarma girerler. SEFERELİ. Öhö... Öhö... Öhö... (Ağlayır). ABBAS BEY. A kişi, yeke adamsan, uşaq tekil» niye ağlayırsan? SEFERELİ. Abbas Bey, niye ağlamayım? Men Qarabağ'da bir adam sayılırdım, indi bu sifetde men camaat içine çıxabileceyem? Menim qulaqlarımı kesdirince şah buyuraydı, birdefelik boynumu vuraydılar, bundan yaxşı olardı. (Ağlayır, Şah cjulaa verir). ABBAS BEY. Ağlama, ayıbdır. Bir de Şah'm hirsi berk tutubl9. Xudanekerde20, eşider, qezebi biraz da artar. AĞA MEHEMMED ŞAH QACAR (Qeyzli)2i. Kimdir qapımn dalmda22 ses eleyenler? İçeri gelin. (Sefereli ve Abbas Bey dâxil olur). Sefereli, sensen övret tek ağlayan? Ğör menim sene ne qeder iltifatım var ki, senin başını bedeninde qoymuşam. Abbas Bey, sen ne küy23 eleyib menim istirahetimi pozursan? Gedin, sabah sizin her ikinizin gerek başı kesile. Sizden savayı 2 4 bir nece de nâçızler25 var, onların da başı kesilecek, sabah gerek kelleden bir minare qurduram ki, Şemkir minaresinden uca ola. O minarenin kellesinde sizin ikinizin başını qoyduracağam, gedin. (Sefereli ve Abbas Bey çmrlar). Çoxdandır divan elememişem. Amma sabah gerek davadan qaçanlara özümü gösterim. Gerek sabah Qarqar çayında su evezine26 qan axa. Gerek sabah bir ele divan eleyem ki, Arazla Kür'ün arası zelzeleye gele. Gerek sabah felek deriçesine27 açıb tamaşa eleye, ta göre Âdem'den indiyedek kim menim kimi divan eleyib? Gerek bir divan eleyem ki, Hezreti-Mûsa minlerce balaca uşaq başı kesdirmiş Fir'onvn'un günahının efvini Allah dergahından dileye. Gerek bir divan eleyem ki, Emir Teymur'un sümükleri28 Semerqend'de cünbüşe geîe29 (nefesini ağır-ağır çekir). Gerek Bağırqan dağının sinesinden el'aman sedası kehkeşan-i feleke30 direklene. Gerek bir divan eleyem ki, Hüccac ibn Yusif başını qebirden qovzayıt>31 aferin desin. Of, ne çetin emrdir padşahlıq... (Piysuzu^ götürüb gedir perdenin dalına) (Sefereli ve Abbas öz otağlarında) SEFERELİ. Şahın sözü sözdür. Sabah ikimizin de başı kesilecek. ABBAS BEY. Cjezânm teqdirine çare yoxdur. Ağa Mehemmed Şah taxta eyleşenden indiyedek minlerce bizden artıq canları yox eleyib, indi növbet bize düşüb. 1. bırak 2. seccade 3. buyruğuna 4. ulaştırdı 5. insafsızlar 6. önce 7. saçma 8. öldürdük 9. üstün 10. duruma 11. parça-parça 12. öyledir 13. ihtiyaçlar 14. yakalanacaklar 15. güç yetiremeyeceğim 16. koparırım 17. atkıyla 18. uşak gibi 19. şiddetlenmiştir 20. Allah göstermesin 21. kızgın 22. ardında 23. ses 24. başka 25. değersizler 26. yerine 27. hırsla 28. kemikleri 29. oynamaya başlasın 30. samanyoluna 31. kaldırıp 32. içinde güzel koku yayan bir bitki yanan mangal

SEFERELİ. Belii, ilaç yoxdur, sen get bu geceni öz övret-uşağmla keçir. Men de tek adamam, eyleşim râz ü niyaz2 eleyim. Belke Allah keçmiş günahları bağışlaya. Bir de, Abbas Bey, doğrusu Qarabağ'ı bu halda görmekdense ölmek yaxşıdır. Olke viran, evlerde çörek yox, anaların döşünün3 südü quruyub. Ac qalmış südemer balaların 4 me- Ieşmesinden5 yer-göy titreyir. Xan başını götürüb diyarbadiyar düşüb. Bir diqqetle baxırsan mi, Abbas Bey, bu böyüklükde seherde nece sâkitlikdir? Küçelerdeö bir zînefes tapılmır. Ancaq, bir havada, ne'ş 7 arzusunda gezen kerkeslerden8 savayı bir canlı görünmür. Günorta ve axşam müezzin sesinden savayı bir ses eşidilmir. Heç diqqetle bir ezan sesine qulaq veribsen mi? O, ezan sesi deyil, ciyerler nâlesidir^. Bu nedendir? Ondandır ki, xalq qorxusundan çekilib evine, qapıları bağlayıb, külfetini yığıb başına, qara gününe ağlayır. Abbas Bey, axı biz Qarabağlıyıq, bunu gerek bizim namusumuz götürmesin. ABBAS BEY. Bilirsen, Sefereli, ne var? Niye biz ölürük? Qoy şah ölsün. İran'da yetimlerin, dul övretlerin feryadı göye çıxıb. Qoy bir nefer ölsün, belke nece min nefer dirile. SEFERELİ. Abbas Bey. And olsun Allah'a, sen menim üreyimden xeber verdin. Şah gerek ölsün. Özü de bu xençerle ölecek. Qoy onun öz başı te'miri fikrinde olduğu minarenin bünövresinelo qoyulsun ve minareni de xudavend-i âlemin yed-i qüdreti tiksinil. ABBAS BEY. Onda şah yatmışken girek içeri, fürset elden getmesin. (Her ikisi qemelerini çekib girirler Şah yatan otağa. Abbas Bey qabaqca yeriyib perdeni yığışdırır eline. Qıçları tutulur, perde elinde qalır. Şah qedim xırda şüşelü^ pencerenin yanında yatıb. Pencereye ayın ışığı düşüb. Taxtın ayağının altında piysuz yanır. Abbas bey ve Sefereli bir qeder vaxt biri-birinin özüne baxırlar. Axır Sefereli celd Şah'in üzerine qedib qemeni sancır^ onun üreyine. Abbas Bey ve Sefereli qaçırlar. Ağa Mehemmed Şah hövlnak!4 yerinden qalxır, onların dalınca^ eli üreyinde qapıya qeder yürüyür, sonra qayıdıbu otağın ortasında yıxılır.) AGA MEHEMMED ŞAH QACAR. Ey xanexerab, İranra viran kerd (ölür). PERDE BEDİİ NESRİ XORTDAN'IN CEHENNEM MEKTUBLARI (c.ii, s.16-20) KONU: Satirikl 7 seyehetname kimi 18 düşünülmüş bu eserde esrin evvellerindeki Azerbaycan heyatî özünün en müxtelifl9 yönleri ile eks olunmuşdur. Eser mecmuelerin 20 birinde çalışan Xortdan kimi simvolik21 bir adı olan yazarın cehenneme gedib-qayıtmasını22 tesvir edir. Xortdan cehenneme getmek üçün lazım olan ilaçları almaqdan öteri Tiflis'den Şuşa'ya, din âlimi Mirze Qoşuneli'nin yanına gedir, ondan mövhumi 2 3 ilaçları götürüb Tiflis'e qayidir ve burada Ağ Mollanın kömeyi24 ile cehenneme vâsil olur 2 5. Eserin müqeddimesinde Eb-dürrehim bey yazırdı ki, "söz yox, cehennem özü bir mövhumi23 mekandır. Amma bu eserde "cehennem" sözü menfi tipler cemiyyeti me'nasında başa düşülmelidh-26". Eserde bele menfi tiplerin büyük bir qalerayası 2 7 yaradılmışdır. "Xortdan'ın Cehennem Mektuplarındaki "Oda-başının Hekayeti" ise Ferman ve Gövhertac adlı biribirini seven iki gencin fâcieli mehebbeti bâresinde28 son derece tesirli bir aşk masalıdır.... Cehennem ehli qışqırdıqça İblis şallaq 29 atırdı. Ve hereni bir cür başa sahrdı ki, onda teqsir30 yoxdur. -Ay camaat, menden el çekin. Menim.yaxamı düşmenlerim bir defe sizin elinize veribler. İndi her bir dünyada törenen bed31 emel üçün men bedbextden görürsünüz. Doğrudur, menden yaxşı emel baş vermez, amma yene sizi inandırıram ki, dünyada baş veren bed emellerin çoxundan ne menim xeberim var, ne de menim övladımm. Gedin öz içinizi axtarm, görün ne qeder şeytanlar tapırsmız32 ki, men onların ellerine su tökmeye yaramaram. Budur ha, birisi geldi. Baxm görün şeytan odur, yoxsa men? Bu halda camaat arasından bir şexs ayrılıb İblis'e teref yeriyib söz demek isteyende İblis qızardı. Bu şexs hemçinin Qocaqurd mahalının33 beylerinden idi. Yoğun cüsseli, yoğun sifetli, qırmasaqqal, boyunun gödekliyinden34 başı iki çiyinlerinin 3^ arasına gizlenmiş, çuxasmm36 qollarını elleri örtmüş, şalvarının yuxarısı dar, aşağısı enli, yerişi37 ve danışığı vulqar ve temkinli, amma söz demek isteyende ağzından zehrimar38 axırdı ve ilan diline oxşar bir dil çıxırdı. Bu şexsin keyfiyyetleri var. Men ancaq birini nağıl edim39. Nece vaxt bundan eqdem40 Qocaqurd mahalmın naçalniki4l mahalm dörd nefer dikbaş, artıq-eksik danışanlarından iki yüz atlı kazakm qabağına42 salıb qovdurub atların ayaqlarmın altında dörd nefer taqsırsız bîçâreleri pâyimal etmişdi43. Onlardan ilave bir nefer çox danışanın boğazına kendir saldırıb, ucunu kazakm eline verib o aeder süründürmüşdü ki, axırda yazığın44 iki gözü de yerinden partlamışdı 4 5. Naçalnikin bu hereketi tamam mahal ehlini heyecana getirdi. Bu ehvalatı46 her yerde, her kendde, her evde söyleyib naçalnike nifrin47 edirdiler. Camaat bir nece nefer intixab edib48 meslehet üçün hemin49 beyin yanma gönderdiler. Bey camaat vekillerine üz tutub dedi: -Gedin evinizde dinmez oturun. Bu size Allah tenbehidir. Allah bendesininso leyaqetine göre ona l.evet 2. dua edeyim 3. göğsünün 4. çocukların 5. ağlamasında 6. sokaklarda 7. canlı 8. arkadaşlardan 9. inlemesidir 10. çatısına 11. yapsın 12. camlı 13. saplar 14. kasları içinde 15. arkasından 16. geri dönüp 17. mizahi 18. olarak 19. çeşitli 20. dergilerin 21. simgesel 22. geri dönmesini 23. hayâli 24. yardımı 25. cehenneme gider 26. anlaşılmakdır 27. teşhis salonu 28. konusunda 29. kırbaç 30. kusur 31. kötü 32. bulursunuz 33, semtinin 34. kısalığından 35. omuzunun 36. çuha, ceket 7. yürüyüşü 38. yılan zehiri 39. nakledeyim aktarayım 40. önce 41. yönetici 42. önüne 43. çiğnemişti, ezmişti 44. zavallının 45. yerinden fırlamıştı 46. halleri 47. nefret (karabağ ağzı) 48. seçip 49. aynı 50. kulunun

hökumet gönderir. Siz bele hökumete layiqsiniz. böyüyün hörmetini saxlamazsmız, bey görende salam vermezsiniz, hökumet erkânının dalısmca artıq-eksik danışırsınız, neticesi de bele olur. Size naçalnik ne edibse, haqqı var. Gedin öz taytuşunuzul tapın. Ondan kömek isteyin. Menim başımı ağrıtmayın. Camaat vekilleri, beyin qulluğundan me'yûs 2 evlerine qayıtdılar. Vekiller gedenden nece gün sonra hemin bey bir bele zülm eden naçalniki yüzedek adamla evine qonaq çağırıb onuncun ele bir ziyafet düzeltdi ki, tamam Qocaqurd beyleri bir yere yığışsaydılar3, bacarmazdılar. Qocaqurd mahalının camaatı beyin bu hereketini öz eleyhine açıq aşkâr edâvet.4 sayıb sözü bir yere qoydular ki, onu "bayquş" elesinler (Qocaqurd manalında bir molla var, "boykota" "bayquş" deyir). Bir müddet camaat sözüne eledi-salam vermediler. Bey qulaq asmadı, dedi: -Müselmandırlar, bir işin dalınca âxıradek ne vaxt gedibler ki, yene gedeler? Bazarda et satmadılar, başladı qapısmdaki toyuqlardan 5 bir-bir kesib yemeye. Buğda satmadılar, anbarm ağzını açıb öz buğdasmı çıxardı. Atına arpa-saman vermediler, yazdı, kazak efseri 6 gönderdi. Belelikle, nece müddet keçdi. Bey baxıb gördü ki, xeyır, camaat sözünün üstünde möhkem dayanıbdır. Toyuqlar qurtardı, kazak efseri tenge 7 gelib Bey'in nökerini 8 qovdu, dedi: -Get, ağana degilen başımdan redd olsun. Yavan çörekle^ de iş keçmedi. -Âxırda bey bir gün çıxdı bazara. Bazarda da çox yığmcaqlo var idi. Bey bir damın üstüne çıxıb üzünü camaata tutub dedi: -Camaat! Siz meni boykot edibsiniz. Bu sizin işinizdir, sizin meslehitinizdir. Menim de size bir sözüm yoxdur. Ancaq izin verin, size ikice kelme söz deyim, ondan sonra gedim hemişelikll oturum evimde. Camaat qişqıra salibi 2 Bey'e söz vermek istemedi. Ağsaqqallardan biri xalqa üzünü tutdu: -Camaat, qoy sözünü desin. Belke emelinden peşimân olub, bizden üzür isteyecek? Her yerden ses geldi: -İstemirik. Danışmasın. Onun tövbesi bize lazım deyil. Ne balını isteyirik, ne de belâsını. Güçle yaxamız elinden qurtarıb. Ağsaqqal dübare^3 camaatdan xahişl4 edenden sonra dediler: -Danışsın. Ancaq uzun elemesin. Bey didi: -Men nece ki, dedim, size ikice söz deyeceyem. Sözüm budur-siz baykotu menim üstümden götürün. Götürmeseniz men de gedib Rus olacağam, vesselam. Bu menim sözüm. Bey bunu deyib damdan endi ve getdi evine. Camaat ses-sese verib dedi: -Bey eceb söz danışdı. "Gedib Rus olaram". "Cehenneme get Rus ol, gora Rus ol. Müselmanlığında camaata ne menfeetin deyibdi ki, Rus olanda camaat ağlasın. Biz de dedik göresen Bey ne buyuracaq? Yene hemini5 ağsaqqal ortalığa çıxdı. -Camaat! Siz Bey'in sözlerini sehll6 saymayın. Cemi mahal bunun ağlını tesdiq eleyir. Bu, havadan söz danışmaz. Yeqîn sözünün canı var. Amma me'lûmdur ki, bunun hiylelerinin müqabilinde şeytan meettel qalır 17. Bu sözleri bizi qorxutmaq üçün dedi. Ve biz de gerekdir ki, qorxaq. Bu iki, Müselmanlıqda bu camaatın haqqında bir nece zülm eleyib, eğer dönüb Rus olsa, gerek cemi Qocaqurd mahalının ehli ev-eşiyinden el çekib arvad-uşağmın elinden tutub mahaldan çıxa. Yoxsa burada dolanmaq mümkün olmaz. Camaat biraz fikre gedib, sonra hamisi qocanın sözlerini beyenib getdiler Bey'in evine ve dediler: -Bey, biz boykotu götürdük. Seni de uşaqlarının canına and veririk, mezhebinden dönme. İblis dedi: -Camaat! Şeytan men deyilem, bu kişidir. İndiyedek bir xeyir iş yoxdur ki, bunun vücudu ile berpâ ola^8. Bir şexs tapılmaz ki, onun haqqmda dilini xeyire bulamış ola. Ne qeder teqsirsizl9 adamlar bunun dilinin ve qeleminin.sebebine bâdifenâya20 gedibler. Bele şeytanlardan insanlara artıq zerer deyir, neinki2i menden. İblis'i cehennem ehli bir növ cana getirmişdi ki, bîneva az qalmışdı ki, iste'fa verib qulluqdan çıxsm. Amma buna bir şey mâne oldu. Nâgâh havadan bir melek göründü ve melek sol eli ile zorba bir qoçun buynuzundan yapışıb sağ elinde de bir xencer tutmuşdu. İblis meleyi camaata gösterib dedi: -Baxm, görün o havadaki nedir? Menim gözüm emelli görmür. Cehennem ehli qoçu gören tek ezabı yâddan 22 çıxarıb: -Ay camaat, qoç döyüşdürecekler.-deye qışqırıb qoça teref yüyürüşdüler. İblis de bundan istifade etmiş, quyruğunu qısmış, yavaşça sivişquluya 23 dem verdi... 1907 BOMBA (c.ii,s.93-95) Qorodovoy Kerbelâyı Zâl iyirmi beş ilden artıq 2 4 idi ki, polis idaresinde xidmet edirdi. Onun arvadı herdenbir deyirdi: -A kişi, senin saqqalma ne şaşka 2 5 yaraşır, ne de şapka. Gel sen bu qorodovoyluqdan 2 6 el çek. Bir balaca alış-verişe yapış. Bir baqqal dukanı aç. Kerbelâyı Zâl cavab verirdi: -Arvad, sen hökumetin lezzetini anlamırsan. Eğer seni qorodovoy eyleyeler, min il qulluqdan 1. dostumuzu 2. Üzüntülü 3. toplansaydılar 4. düşmanlık 5. tavuk 6. (Rusça ofiser) subay, sözünün değiştirilmişi 7. iyice öfkelenip 8. hizmetçisini 9. ekmek 10. kalabalık 11. devamlı, sürekli 12. tahrik olup 13. iki kez 14. rica ettikten 15. aynı 16. basit 17. işsiz kalır 18. ayakta kala 19. günahsız, kusursuz 20. fenalık rüzgârına 21. aynı 22. hatırdan 23. savaşmaya 24. fazla 25. şehir polislerinin özel kıyafetlerinin kendisine yakışmadığını ifade eden bir ibare, uzun kılıç 26. şehir polisi (Rusça)

çıxmazsan. Bir de, men iyirmi beş ilden artıqdır ki, polis qulluğundayam. Bir-iki ilden sonra pensiyam çıxacaq ondan sonra rahat eyleşib pensiyam yeyerik. Bele danışıqdan sonra arvad hemişe sakit olardı. -Ne deyirem, kişi, özün bil. Bu defe Kerbelâyı Zâl'm övqatı telx idil. Defterxanada pristav2 çağırıb demişdi: -Kerbelâyı Zâl, senden nârazıyam. Sen köhne3, dünya görmüş qorodovoysan4. Bununla bele dünen Rusiya'dan gelmiş qorodovoy, görürsen bomba tapır5, tüfeng tapir, patron tapir... Hem ağasının üzünü ağ eleyir, hem özünün. Amma sen indiyedek bir sınıq6 balta da tapmayıbsan. Görünür sen ya rüşvet alırsan, ya da qocalıb zay olubsan. Eğer bele getse, bizim bir yerde qulluq etmeyimiz baş tutmayacaq. Bu sözler bir ox olub Kerbelâyı Zal'ın bu terefinden deyib o biri terefinden çıxdı. Axşam bîkef 7 geldi eve. Arvad soruşdu: -Ne var? Dedi: -Heç, biraz başım ağrayır. Arvad abgüşt8 bişirmişdi. Getirib qoydu kişinin qabağma9. Bir-iki tike alıb "iştahım yoxdur" deyib yatmaq istedi. Ne geder etdise, gözüne yuxu gelmedi. Âxır durub bir stekanl çay içib getdi qa~ rovulall. Kerbelâyı Zal "Ganlı küçe" ile "Zavallı küçenin" küncünde!2 durub pristavm sözlerini fikir edirdi. Gece yarısından xeyli keçmiş Kerbelâyı Zal gördü ki, usta Feyzulla nalbendin qapısmda bir kişi dayandı. Yedeyinde de bir at, atın üstünde bir cütl3 çuval ve çuvalın içinde bir növ girde 1^ şeyler. At sahibi ile ev sahibi çuvalları atm üstünden ehmallıcal5 alıb apardılar ve sonra atı içeri çekib qapmı bağladılar. Kerbelâyı Zal bu keyfiyyeti görüb öz-özüne dedi: "Daha bextimin ulduzu parıldadı. Gecenin bu vaxtında gelen girde şey xetalı şey ola" O saat fitl6 çaldı, yaxmdaki qorodovoy Potab geldi. -Vot, Patab, bomba rabatay. -Qde? -Dom Feyzulla bomba prinesyoml 7. Potab İvan'a xeber eledi, İvan Okolodoçni'ye, Okolodoçni pristava, pristav qala beyine, qala beyi jandarmalar reisine. Yarım saatdan sonra usta Feyzulla'nm evini kazakl8, saldat,l9 qorodovoy bürüdü. Qapmı döydüler. Usta Feyzulla çıxdı, xeber aldı: -Kimsen? Dediler. -Aç qapını. Qapını açan tek bînevanın dili tutuldu. Bir teher20 soruşdu ki, "bes niye buyurubsunuz?" Dediler: -Danışma, gerek senin evin axtarılsm2l. Gece yarısı Feyzulla'nm arvadını, uşaqlarmı ürek qopma azarına 22 salıb evin altını üstüne çevirdiler. Heç zad 23 tapabilmediler. Âxırda otaqlarm birine girib gördüler künce iki çuval qoyulub. Kerbelâyı Zal çuvalları görüb qışqırdı: -Barin, vot, vot bomba! Camaat çuvalları ehâte etdi24, amma yaxm getmeye heç kes cür'et etmirdi25. Deyirdiler: "İndi açılar, hamını qırar". Yazıq Feyzulla'nı da, qolları bağlı, bir kenarda saxlamışdılar. Feyzulla evinde bir şey tapılmadığmı görüb cür'etlendi ve birden dedi: -Ay ağalar, o çuvalların neyinden qorxursunuz? izin verin, qollarımı açsınlar, o çuvalların içindekini bir-bir çıxarıb size gösterim. Feyzulla'nm qolunu açdılar. Gelib çuvalın ağzını açıb içinden beş dene qarpız çıxardı. O biri çuvalda da qarpızdan başqa bir şey yox idi. Seher Kerbelâyı Zal'ı qulluqdan xâric etdiler26. 1908 MARALLARIM^ MÜQEDDİME EVEZİNE 2 8 (c.ii, s.191-193)... Şükür olsun Allah'a, yer üzünde menim marallarımın hesabı üç yüz milyona çatıb. Gedersen İran'a, Hindistan'a, Türküstan'a, Erebistan'a, Buxara'ya, Efganistan'a, İrevan'a, Naxçıvan'a, Qarabağ'a, Lenkeran'a, Salyan'a, Bakı'ya, Batum'a, Derbend'e, Dağıstan'a... her yerde benim marallarım ile doludur. Gözel marallarım, göyçek29 marallarım, her biri bir can marallarım, hacı marallarım, Kerbelâyı marallarım, meşedî marallarım, molla, rövzexan30, bey-xan marallarım. Keçel3i marallarım, qotur32, bitli marallarım. Başları qapazlı33, üzleri tüpürcekli marallarım. Bu marallarımın xüsusunda bir nece hekaye yaz-maq niyyetine düşüb qar'elerimden qüsuratımm ef-vini rica edirem. MÜTRÜB DEFTERİ "Qasım Emi, dur qapını ceftele, Qorxuram adın yazıla deftere". Qasım Emi kendde birinci şexs idi. Nece il yüzbaşılıq edib, âxırda bir nefer onun üstüne şer atıb ki, güya Qasım yüzbaşı rüşvetxordur. O sebebe möhürünü ve zencirini alıblar. O da öz haqqında bu zulmü görüb acıqla götürüb bir üç yüz tebeqe ağ kağıza möhür basıb. indi de o kağızlardan düşende tebeqesini üç manatdan, beş manatdan satır. O kağızları alanlar onların üstünde onun-bunun adına köhne tarbde vekselden34, icârenâmeden35-filandan yazırlar... Metlebden uzaq düşdük. Beli36, Qasım Emi'nin kendde artıq ehtirâmıs? var. Ondan meslehetsiz38 kendde heç bir iş görülmez. Bu defe kend camaatı Qasım Emi'ni ehâte etmişdiler39. Bildim ki, bir mühüm mesele müzakire olunur40. 1. keyfi yok idi 2. yönetici 3. eski 4. şehir polisinin 6. bulur, yapar 6. kırık 7. keyifsiz 8. bir çeşit yemek 9. önüne 10. bardak 11. anlamında 12. köşesinde 13. çift 14. bir çeşit yuvarlak şeyler 15. yavaşça 16. zil 17. Rusça: - bak, patap, bombalar var -nerde - feyzullahlarm evine bomba getirmişler 18. süvari 19. asker 20. zorluklar 21. aransın 22. hastalık 23. kimseyi 24. çevirdi 25. cesaret edemiyordu. 26. kovdular 27. ceylanların 28. yerine 29. güzel 30. güzel sesli müezin 31. kel 32. uyuz 33. okuyucularımdan 34. kâğıt para 35. kira kontratı 36. evet 37. itibar 38. izinsiz, habersiz 39. çevirmişdiler 40. konuşuluyor

Yayına geldim, gördüm Qasım Emi bir daş üstünde eyleşib deyir: -Camaat! Biz indiyedek dövletin heç bir emrinden qaçmamışıq: qızıl pulu*, tüstü* pulu, dinmever pulu... hamisini öz vaxtmda vermişik; bîyara buyurublar getmişik... Amma indi bir defter getirib veribler mollaya. Deyirler gerek cemi kendde2 anadan olan uşaqlar bu deftere yazılsın. Defterin de adına "mütrüb" defteri deyirler. Qardaş, bizim uşaqlarımızm adlarının o defterde ne işi var? Sabah da gelecekler ki, gelin arvadlarımızm adlarını yazdırın. Canım, Rus'un biri niye menim arvadımm adım bilsin? Doğrusu biz bu mütrüb defterini qebul ede bilmeyeceyik. Buna, araba ile dovşan tutan Rus deyerler. Bu gün uşaqlarımızı deftere ya-zacaq, bir nece ilden sonra gelib hamisini yığıb sal-dat 3 aparacaq. Biz, dübare 4 deyirem, mütrüb defterini qebul elemeyeceyik. Men qabağa yeriyib dedim: -Qasım Emi, bu qayda5 her dövletde var,uşaq- Me'lûmdur ki, dünyada cins at var. Bir cinse köhlen, o biri cinse yabı deyirler. Köhlen 14 at ile yabınınis tefâvütünülö hamı bilir. Ona göre de artıq tefsilatai7 bu bâredei8 ehtiyac yoxdur. Köhlen atlar aristokrat hesab olunurlar. Onların yemeyine, içmeyine, tövlesinel9 hemişe20 artıq2l diqqet olunur. Be'zi köhlene üç-dörd nefer adam qulluqçu22 te'yin edirler. Köhlen atlara gözel yerler ararlar, baha qiymete alınmış çullar ile onların Ietif23 bedenlerini örterler. Köhlen atın qiymeti üç yüz manatdan tutmuş nece minecen gedir. Bir nece il bundan ireli padşahlıq at zavodu24 üçün bir ata iki yüz min manat verib İngilislerden alıb getirdiler. Atın köleni ancaq minik üçün ve'ya müzeyyen25 faytonlara ve karetalara26 qoşulmaq üçü saxlanılır. Ağır işe köhlen atı necib27 olduğuna göre salmazlar. Ağır işler, arabalar ve yükler üçün de yabı saxlarlar. Yabmm biri alınır otuz manatdan tutmuş altmış manatacan. Yabmm yemeyine, içmeyine artıq diqqet olunmaz. Ayda bir defe tumarlanmaz, hemişe belinde bir ağır palan, görürsen gâh çuval altında, gâh sebet altında gedir. Köhlen atı qamçınm ucu ile qorxuzanda yabmm yambızma28 deyenekler ilişdirirler ki, ikiqat olub açılır. Müselman tayfası indiye qeder yabılıqda olub, ne maarif arpasından ve ne temeddün29 samanından ve ne tereqqi otundan ona qarnı dolusu indiyedek verilmeyib. Her veqt isteyibler ki, köhlenler yediyi axura bu da bir ağzını uzatsın, o saat başından deyenek deyib. Pobedonostsev İlminski, Çirivanski, İgnatyev ve bizim refig Levitski tek de- MAKALELERİNDEN BİZİM YABILIGIMIZ13 larm adlarını metrik^ defterine salırlar ki, lazım olan vaxt her birinin yaşı me'lûm olsun. Ele bil Qasım Emi'ye bir gülle deydi, ayağa qalxıb hirsle elini döşüne çırpıb dedi: -Men özüm mütrüb defteri. Her kesin sinnini7 bilmek isteyirsiniz menden soruşun. -Bax, bu uşaq Qarga Meliy'in nevesidir^, gün tutulan ili 9 anadan olub. -Bu uşaq ilan qirxan Sedfer'in oğludur, çeyirtkelû taxılları terk eleyen ili doğulub. -Bu uşaq pişiksatan Haşım'm nevesidir. Novruz bayramı ile Aşûra bir güne düşen ili anadan olub. -Bu uşaq balıqudan Cefer'in nevesidir. Eşşekçi Aslan tut ağacından yıxılıb ölen il anadan olub. Daha kimi soruşursunuz, deyim. Mütrüb defteri neye lazımdır? -Qasım Emi, sen özün hansın ilde anadan olmusan? -Xaşal Çjurban'ı sel aparanl2 il. yenekler hemişe bu yabılarm tepesinin üstünde olub. Üç yüz il bu növ yabılıqda qalıb indi özümüz de yabıxasiyyet olmuşuq30. Yabınm xasiyyetlerinden biri budur-görürsen bir yabını bir nece gün tövlede besleyib saxlayandan sonra ki, havaya çıxartdm, yabı başlayır yerle, göyle elleşmeye nü çekir3l ve bir növ ne're çekib qışqırır ki, bir köhlene müyesser32 olmaya. Sahibi de görürsen şekke de düşür, deyir, yeqîn ele bu köhlendi, ancaq schv eleyib33 mene yabı adına satıblar. Yabı sahibi onu çox eziyyetle yeherleyir34 ve çox çetinlikle minir35 üstüne. O saat yabı yeltek36 götürülür. Bir qeder yol gedenden sonra görürsen yabı öz yabılığını bildirdi: qulaqlar sallandı, paçanın arası köpüklendi, boyun düşdü, yabı yoruldu. Biz de yabılığımızı bir ayrı işlerde bürûze veririk37. Meselen, nece nefer şexsin xeyalma bir menfeetli cemiyyet bina qoymaq düşür. Başlayırlar qezetlerde qışqırmağa, de'vetnameler göndermeye. Görürsen heqiqet camaat yığıldı, çox da ürekle yığıldı. Gözel nitqler söylendi. Başladılar pul yığmağa. Çoxluca pul da yığıldı. Ay ötdü38, il dolandı. Sedr-i cemiyyet39 yazıb camaatı umumi yığmcağa devet eyledi. Görürsen o yığmcaqa ancaq üç cüt40 bir tek adam geldi. Yığmcaq başa gelmedi. Dübare4l teklif eylediler. Yene hemin42 qerar. İllik üzvlük pulunu43 vermeye gelende evvel üzvlerin yüzde otuzu pul verir, sonra yüzde iyirmisi, axırı heç kes44 vermir ve cemiyyet de eriyir, eriyir, axırda çöpe dönür. Qezete vermek isteyirik, yene de hemcinin45. İşte qızğın nitqler söylenir. Sair46 seherlerden pud- 1. parası 2. bütün köyde 3. asker 4. üstüne basarak 5. kaide, kanun 6. nüfus kayıt defteri 7. yaşını 8. torunudur 9. yılı 10. çekirge 11. hangi 12. götüren 13. katırlığımız 14. küheylan 15. yakan 16. farkını 17. fazla uzatmaya 18. konuda 19. bakımına 20. daima 21. çok 22. bakıcı 23. ince, latif 24. hârâ 25. süslemiş, tezyin edilmiş 26. bir çeşit fayton 27. asil, soylu 28. kalçasına 29. uygarlık, medeniyet 30. yabıluşmışız 31. kişneme 32. nasip olmayor 33. yanlış yapıp, hata edip 34. eyerlenip 35. biner 36. yol gibi 37. gösteririz 38. geçti 39. topluluk başkanı 40. çift 41. ikinci kez 42. aynı 43. yıllık üye aidatı 44. hiç kimse 45. böylece 46. başka * Çarlık Rusyasında Türklerden alman bazı vergilerden alayla söz ediliyor; türtü pulu ocak yanacak, ama dumar çıkarsa bu vergi ödenecek, dimever (konuşma var); konuşmasan vergi vereceksin.

pud nesr ve şiirle tebrikler gelir. Qezete bir il, ya altı ay gedir. Axırda da ya "Tekamül" tek bağlanır ve ya müdiri qapı-qapı düşüb müşteri yığır. Bizim de bedenimiz köpüklenib bu növ yabılığımız sübut olunur. Biraz da "Nicat" cemiyyet-i xeyriyyesinden danışaq. Bu cemiyyet açılan vaqt hemçinin camaat çox hürmet gösterib. Min manatlar, beş yüz manatlar yağış tek yağıb. Amma indi bir il tamam olmamış orada da yabılıq gösterdik. May ayının dördünde meclis-i umuminin yığmcağı te'yin olunmuşdu. O günü camaat gelmemeyine göre meclis qaldı ayın on birine. O günü hemçinin ikimci meclisde men de var idim. Bir mesele müzakire olunandani sonra sedr yığmcağm axır re'yini 2 soruşanda idare üzvlerinden3 biri me'lum eledi 4 ki, burada qalan ancaq idare üzvleridir, meclis üzvleri bir-bir dağılıb gedib. Ona göre yığmcaq qalıb bu gün cüme günü aym on sekkizine. Görek bu gün ne tövrs keçecek. İndi camaata iki söz erz eleyim. Camaat! Bir dürüst fikir edin, yabıö olmaq insan sifeti deyil. 1907 MÜSELMANLARDA TEATRO (c.ll, s.360-363) İslam âleminde medeniyyet cehetce 7, söz yox ki, qedimlikde 8 İran'dır. İran Şerqe böyük şairler, filosoflar vermişdir. Lakin bir nefer de dramnevis? vermemişdir. Erepler Xelife Arunerreşid zamanında yunanların edebiyyatmı tercümeye aldıqda ancaq Aristotel'in, Eflatun ve Sokrat'm felsefesi, Arximed ve Pifagorun hendesesi ile meşgul olmuşlar. Sofokl'un facielerine, Aristofan'ınlO komediyalarına geldikde Erepler onlara heç fikir vermemişler. Orta Asiya Şerq'e qezeliyyat ve felsefe cehetce bir çox böyük şexsler vermişdir. Asiya böyük mütefekkirler denil Celaleddin Rumi, böyük şair Nevai, müverrix Abülqazı Bahadur Xan, Şerq'de evvelimci resedxanei2 müessisi müneccim Uluğbey'i vermişdir. Lakin teatro aleminde heç bir şexsi yetirmemişdir. Türkiyede dramaya dair tesfihatls ancaq Ebdülhemid'in sultanlığı zamanında emele gelmişdir. Amma bu müstebidinl4 zamanında bütün edebiyyat smldığı kimi teatro da boğulmaqda idi. Buna göre de biz Türkiyede lazımlı derecede bir teatro görebilmeyirik. YüngüU 5 Fransız mezhekelerilö, Fars, operetta budur Türk teatrolarınm Ebdülhemid sultanlığı zamanında gösterdikleri. Herçendl? Türk dilinde Şekspir, Şiilerin te'lifatils, tercümeleri var idi. Amma bunlar teatroya yaxm buraxılmazdı. Çünki böyük mütefekkirlerin te'lifatı ve ruhu ile camaata terbiye vermek Ebdülhemid ruhan ve fikrine mugayir^ idi. Unutmamalı ki, bu te'lifatlar da Ebdülhemidin sultanlığından, ye'ni Türkiye'den xarive nehy olunmuş20 Türkiye yazıcıları terefinden tercüme olunurdu. Türk teatroları 1907-ci il inqilabindan sonra âzâde2l nefes almağa başladı ve burada da qarşıya teatro tamaşalarma dair te'lifatsızlıq memaneti22 çıxdı. Men demek istemirem ki, Türkiye'de dram teli'fah yoxdur, xeyir, onlar çoxdur, amma onlardan hiç biri teatroya ve sehneye uygun deyildir. Çünki Türkiye teatrolarınm sırasında ciddi teatro olmadığına göre müellifler öz teli'fatını sehnede görmeye ümidli deyildir. Ona göre de öz kitablarını feqet qiraet23 üçün yazırdılar, neinki24 teatro ve sehne üçün. Bu yaxm vaxtlarda men bir drama oxudum. O, min beş yüz sehifeden ibaret idi. Ele monoloqları var idi ki, iyirmi sehifeden ibaret idi. Aşikar idi ki, bu te'lifatı sehneye qoymaq heç bir cehetle mümkün deyildir. Müstesna olaraq Namiq Kamal'm vetenperverane bir ruhda yazdığı "Veten" faciesini göstermek olar ki, bu üzden Ebdülhemid zamanında onu sehnede görmek olurdu ve Sami Bey'in iki-üç faciesini göstermek olar. Bunlardan da aşikardır ki, bu azlıqda repertuar ile sahne irelileye bilmezdi ve irelilemedi de. Türkiye intelleqensiyası drama te'lifatmı ancaq "qiraet üçündür" deye terbiye almışdır ve indi onun mündericatı havi olduğu metleb ile maraqlanırlar, neinki sehneye ve'zi ile. Men bu yavuq zamanda Türkiye'nin "Darülbedaye" adındaki teatrosunun Bakü'ye gelmiş aktyoru ile müsahibede bulundum. Bu teatro Türkiye'de teze senaeye nefise qoymuşdu ve gele-gele böyük ümid verir. Türkiye'de drama mektebi yoxdur. "Darülbedaye"ni idare edenler Fransa ve Almaniya'da terbiye almışlardır. Bunun üçün Avropa repertuarına artıq ehemiyyet verirler, neinki Türkiye heyatmdan yazılmışlara. Nece il bundan eqdem Tiflis'den Türk (Azerî) aktyorları İstanbul'a gedib Azerbaycan müsenniflerinin qeleme aldıqları pyesleri sehneye ve'z etmişler. Netice ne olmuşdur? Türkiye qezeteleri e'tiraf etmişler ki, Azerbaycan teatrosu Türkiye teatrosunu adlayıb ireli getmişdir. Türkiye'de teatro axır vaxtlara kimi bu haldadır. Orta Asiya bu vaxta qeder öz dramaturquna malik deyildir. Yerli Müselmanlarm arasında teatro 1905-ci ilden sonra meydana gelmiş ve Azerbaycan müelliflerinin yazdığı piyesler ile doyuzdurulur. Valqaboyu Tatarlarının 1905-ci iiedek ne teatro, ne de repertuarları olmuşdur. Kazan, Ufa, Orenburq metbeeleri demek olar ki, ancaq Quran ve dualar teb'i ile meşgul idiler. Resmi suretde "Müselmanlara bereks missioner cemiyyeti" başda İlminski olmaqla çalışırdı ki, Tatar xalqını ve senaeye nefiseni qaranlıqda saxlayıb, onları ancaq xaçperestlik ile işıqlandırsınlar. Amma şekil 1905-ci ilden beri deyişir. Eğer biz Tatarca teb ve neşr olunmuş edebiyyatı alıb baxsaq, 1905-ci ilden beri tarixi göreceyiz. Bu ilden teatro edebiyyatı ve teatro intişara başlayır. İndi Tatarlarda bir çox senaeye nefise qanununa müvafiq pyesler vardır ve eğer biz desek ki, bu az müddetde, ye'ni on beş il erzinde tatarlar teatro ve edebiyyat cehetce bizden ireli getmişler, Azerbaycan müelliflerinin şexsiyyetine toxunmamalıdır, belke tatarlara hesed aparmalıdır. Tatar pyeslerinin arasmda herçend Ruscadan tercümeler görünürler, amma pyeslerin çoxu tatar heyatmdan yazılmışdır. Buna dıqqet etmeli ve biz de bele etmeliyik... 1920 1. konuşulduktan 2. fikrini 3. üyelerinden 4. açıkladı, belirtti 5. nasıl davranış, ne tavır 6. katır 7. yönünden 8. eski çağlarda 9. dram yazan 10. geometrinin 11. düşünün 12. gözlemeci 13. sahnelemeler, gösteriler 14. baskıcının 15. hafif 16. komedileri 17 her ne kadar 18. yayınları 19. aykırı, ters 20. yasaklanmış 21. özgür 22. engeli 23. okuma 24. hem de