ULUSLARARASI ESHAB-1 HF SEMPOZYUMU Eylül 2012

Benzer belgeler
O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.


İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Birinci İtiraz: Cevap:

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

3 Her çocuk Müslüman do ar.

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...10 ÖNSÖZ...12 GİRİŞ...16 I- İSRÂ VE MİRAÇ KELİMELERİNİN MANALARI...16 II- TARİH BOYUNCA MİRAÇ TASAVVURLARI...18 A.

Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

SORU:Ahir zaman alametleri, Ahirzaman alametlerinden abbasi meliki horasana vardığı zaman doğu tarafından iki dişli parlak bir yıldız çıkar.

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak.

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

HADİS TARİHİ VE USULÜ

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Hz. Mehdinin (A.S.) geleceği ile ilgili olarak üzerinde durmamız gereken bir konu daha vardır.

14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Acaba hali hazırda elimizdeki Kur an Peygamber (s.a.a) e nazil edildiği suretteki Kur an mıdır?

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Hocam: İmam Hatip Lisesi ni okuyup da ne olacak? Burada bir İmam Hatipli olarak soruya mı üzüleyim yoksa soru sorana mı?

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

namazı kılmaları hususunda şöylesi bir yanlış ve tehlikeli bir uygulama vardır.

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Question. Kadir gecesi yalnız bir gece midir yoksa bir geceden fazla mıdır? Gündüz de kadir gecesinden. sayılır mı?

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Tartışmalı İlmî Toplantı PROGRAM - DAVETİYE ARALIK 2013

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

ULUSLARARASI ESHAB-1 HF SEMPOZYUMU Eylül 2012

Kur an la Çelişen Hadisler

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Asr-ı Saadette İçtihat

Transkript:

ULUSLARARASI İNANÇ TURİZMİ VE ESHAB-1 HF SEMPOZYUMU 20-22 Eylül 2012 KAHRAMANMARAŞ

EDiTÖR Seydihan KÜÇÜKDAGLI Serdar YAKAR YAYlN KURULU A. Turgay İMAMGİLLER Seydihan KÜÇÜKDAGLI Prof. Dr. Mehmet ÖZKARCI Yrd. Doç. Dr. Hamza KARAOGLAN Ertuğrul KAZANCI BelmaGEMCİ ÖkkeşGÖKÇE ISBN: 978-605-86188-4-8 BASKI Öncü Basımevi 0312 384 31 20 TASARlM NoyaMedya İLETiŞiM ADRESi: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü GMK Bulvan Atatürk Parkı Sabancı Kültür Merkezi 1 Kahramanmaraş Tel: +90 344 235 15 00- Faks: +90 344 235 15 Ol iktm46@kultur.gov.tr www.kabramanmaraskulturturizm.gov.tr Birinci Basım: Ekim 2013 Bu eser İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hazırlanarak, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı finansı ile bastırılmıştır. 2

HADiS EDEBİYATINDAASHAB-1 KEHF Yrd. Doç. Dr. ArifGEZER* Özet: Ashab-ı Kehf dini bir kıssa olarak bilinmekte ve günümüz toplumsal hafızasında halen canlılığını korumaktadır. Bilindiği gibi dinimiz Kur'an ve hadislere dayanmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de Kehfadını taşıyan bir sure vardır. Bu surede 18 ayette Ashab-ı Kehf ile ilgili bilgiler verilmektedir. Peki, hadis kitaplarında bu kıssa ile ilgili ne kadar bilgi vardır. Bu araştırmamızın gayesi bunu açığa çıkarmaktır. Anahtar Keliıneler: Aslıab-ı Kehf, Kur' an, hadis, kitabiyat,. Abstract: Ashab el-kahf is stili ali ve in social memory today as a religious story. As well known, our religion is based on the Quran and the hadith. There is a Sura with the name of al-kahfin the Quran. There is 18 verses in this Sura provide information about the story of Ashab al-kahf Well how much information about this story are in the literature ofhadith. This is the aim of our research. Key Words: Ashab al-kahf, Quran, hadith, literature,. * Yiiziicii Yıl Üniv. ilahiyat Fak. Öğr. Üyesi- arifgezer@hotmail.com 371

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ------------------------- Giriş: Aslıab-ı Kehf kıssasının, İslam kültüründe ve toplumsal hafızasında çok önemli ve geniş bir yeri vardır. Hemen her müslümanın bilgi dağarcığında Aslıab-ı Kehf ile ilgili azımsanmayacak bir bilgi mevcuttur. Peki, müslümanların belleğinde ve kültüründe yer alan bu bilgilerin acaba ne kadan Peygamber'imiz Hz. Muhammed'den nakledilmektedir? Bilindiği gibi Aslıab-ı Kehf ile ilgili bilgiler önemli bir oranda dini kaynaklara dayanmaktadır. Dini bilgi kaynaklarının en başında ise Vahiy ve Hadis gelmektedir. Nitekim Kur' anı Kerim'de adını bu hikayeden alan Kehf suresinde Aslıab-ı Kehfhakkında tafsilatlı bilgiler verilmektedir. Dolayısıyla bu konuda, ilgili ayetlerin açıklanması bağlamında veya müstakil haber olarak birçok hadis de mevcut olmalıdır. Hadisler, Hz. Muhammed'in söz, fiil ve ikrarlarını içeren metinlerdir. İslam Dininde Hadis ve Sünnete verilen birinci görev ise Kur'an'ı açıklamak ve tefsir etmektir. Dolayısıyla Kur'an anlaşılınaya çalışılırken başvurulan ilk ka:ynak Hadis ve Sünnettir. Hadis Edebiyatı ise; Hz. Muhammed'e dayanan veya dayandınlan bütün rivayetlerin senetleriyle beraber derlendiği temel hadis kitaplan, bunların şerhleri, rivayet zincirini oluşturan ravilerin biyografileri, ravilerin değerlendirildiği Cerh ve Ta' dil kitaplan, HadisUsulu ve Terimleri... gibi çalışmalardan oluşan çok geniş bir külliyattır. Hadislerin derlendiği eserler, kendi içinde güvenirlik açısından birçok tabakaya da aynlmıştır. Biz bu bildirimizde, rivayetleri senetleriyle nakleden temel hadis eserlerinde mevcut Aslıab-ı Kehf ile ilgili hadisleri derlemeye, musannıflanna dayandırmaya, güvenirlik derecesine göre sıralamaya ve onların arasında var ise çelişkileri tespit etmeye, konularına göre ayırmaya ve gerekli yerlerde yorumlamaya çalışacağız. Aslıab-ı Kehf olayının, dini bilgi kaynaklan arasında ikinci sırayı alan hadisler açısından ele alınıp değerlendirilmesi, bizce önemli bir derleme ve tespit çalışması olacaktır. Aynca bu bildirimiz, temel hadis kaynaklarını baz alan bir taramaderleme, sınıflandırma ve değerlendirme çalışması olacağı hasebiyle, bu konuda yapılacak sonraki çalışmalara da yardımcı olabilecektir. Genel Bilgi: Aslıab-ı Kehf; mağara ehli veya mağara arkadaşlan demektir. Kehf, mağaranın büyükçe olanına denir. Eğer bir mağara, iki veya daha çok kişinin sığahileceği büyüklükte ise ona Kehf, daha küçük ise ona da Gar denir. Bu durumda Aslıab-ı Kehf, büyükçe bir mağaraya sığınan kimselerikişiler demektir. Raldm kelimesi için ileri sürülen çeşitli rivayetlerden bir kaçı şunlardır: 372

Aslıab-ı Kehfin isimlerinin yazılı olduğu bir levha. Filistinin alt taraflannda İlya ile Ufsan arasında bir vadi. Aslıab-ı Kehf'in mağarasının bulunduğu bir vadi. Mağaranın buluııduğu Bencelus Dağı. Aslıab-ı Kehf'in evleri. Aslıab-ı Kehf'in köyleri. Aslıab-ı Kehf'in adlarının ve hadiselerinin üzerine yazıldığı bir kitap... Taberi buradaki Raklm'in "Levha" anlamına geldiği görüşünü tercih etmektedir. (Taberi, c.9, s.ı98-9) Kur'an-ı Kerim'de Aslıab-ı Kehf: Kura'n-ı Kerim'in ı8. Suresi Kehf adını taşımakta ve adını surenin içinde anlatılan Aslıab-ı Kehf kıssasından almaktadır. Mekke'de nazil olan ve ı ı o ayetten oluşan bu surenin (9 ila 26. ayetleri arası) ı8 ayetinde Aslıab-ı Kehf kıssası anlatılmaktadır. Surenin nüzul sebebi olarak İbn İshak'ın SiTe'sinde ve İbn Cerir'in Tefsiri'nde şu bilgiler verilmektedir: "Kureyşliler en-nadr b. El-Haris ve Utbe b. Ebi Muayit'i Medine'de buluııan Yahudi din adamlarına göndermişler ve onlardan Peygamberlik hakkında malumat almak istemişlerdi. Yahudi din adamlan da onlara, Rasulullah'tan, Ashab-z Kehfi, dünyayı dolaşan Zülkarneyn 'i ve Ruhun ne olduğunu sormalarını, bunlara cevap verirse Hak Peygamber olduğuııu, veremezse yalancı olduğunu ve söylediklerini kendi kafasından uydurduğunu söylemişlerdi. Adamlar, Mekke'ye dönmüş ve Resulullah'a bu sorular sorulmuş ve Rasulullah da ertesi gün cevap vereceğini söylemiş fakat istisna yapmamıştı. Yani inşallah dememişti. O arada vahyin inmesine ara verilmişti. Buııuıı üzerine Mekkeliler, Resulullah'ın aleyhinde propaganda yapmaya başlamışlardı. Nihayet Cebrail (a.s.) tarafından Kehf süresi getirilmiş ve bu sürede Aslıab-ı Kehf ile Zülkameyn kıssalan anlatılmıştır. Ruh hakkında da, İsra Suresi 'nde geçen "Ey Muhammed, sana ruhtan soruyorlar de ki: "Ruh, rabbimin emrindendir. Bu konuda size ancak az bir bilgi verilmiştir" [İsra; 85] ayet-i kerimesi getirilmiştir. (İbn İshak, ı82-3; Taberi, c.9, s.ı9ı-2) Aslıab-ı Kehf kıssasmı anlatan ayetlerin (Kehf, 9-26) meali: 9. (Ey Resulüm!) Yoksa sen, bizim ayetlerimizden Aslıab-ı Kehfve Aslıab-ı Rakim'in durumlanın şaşırtıcı mı bulduıı? ıo.o (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve "Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize (içinde buluııduğumuz şu sıkıntılı) durumdan bir kurtuluş yolu hazırla" demişlerdi. ı ı. Buııuıı üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık.) 373

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ-------------------------- 12. Sonra da iki taraftan hangisinin ne kadar kaldıklannı daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık 13. Şimdi biz, sana onların başından geçenleri gerçek şekliyle anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onlann hidayetini arttırmıştık 14. Onlann kalplerini metin kıldık O yiğitler (o yerin hükümdan karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, ondan başkasına tann demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz. 15. Şu bizim kavmimiz Allah 'tan başka tannlar edindiler. Bari bu tannlar konusunda açık bir delil getirseler ya. (Ne mümkün!) Öyle ise Allah hakkında yalan uydurandan daha zalimi var mı?" 16. (İçlerinden biri şöyle demişti:) "Mademki siz onlardan ve Allah'ın dışında tapınakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığını;n ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde sizin için fayda ve kolaylık s ağlasın." 17. Güneş, doğduğu zaman mağaralannın sağ tarafına meyleder, sonra onlara isabet etmeden sol taraflarına geçer ve öyle batardı. (Böylece) onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı). İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın. 18. Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklannı uzatmış yatmakta idi. Eğer onlann dururulanna muttali olsa idin dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin karşısında, için korku ile dolardı. 19. Böylece biz, aralarında birbirlerine sormaları için onları uyandırdık: İçlerinden biri: ''Ne kadar kaldınız?" dedi. (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık" dediler; (kimi de) şöyle dediler: ''N e kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nazik davransın (gizli hareket etsin) ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." 20. "Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman ebediyen kurtulamazsınız." 21. Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, Allah'ın vadinin hak olduğunu, kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralannda Ashab:.ı Kehf'in durumunu tartışıyorlardı. Dediler ki: "Üzerlerine bir bina yapın. Rableri onları daha iyi bilir." Onlann durumuna vakıf olanlar ise: "Bizler, kesinlikle onlann yanı başlarına bir mescit yapacağız" dediler. 374

22. (İnsanlann kimi) karanlığa taş atar gibi, "Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir" diyecekler; yine: "Beş kişidir; altıncılan köpekleridir" diyecekler. (Kimileri de:) "Onlar yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir" derler. De ki: Onlann sayılannı Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyle ise Aslıab-ı Kehfhakkında, bu anlatılan apaçık bilgiler dışında kimseyle tartışma ve onlar hakkında kimseye bir şey sorma. 23, 24. Allah'ın dilernesine bağlarnaclıkça (inşallah demedikçe) hiçbir şey için "Bunu yann yapacağım" deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: "Umanm Rabbim beni, doğruya bundan daha yakın olana iletir" de. 25. "Onlar mağaralannda üç yüzyıl kaldılar" dediler ve (sonra) buna dokuz yıl daha ilave ettiler. 26. De ki: "Ne kadar kaldıklannı Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gizli bilgisi O'na aittir. O'nun görmesi de, işitmesi de şayanı hayrettir. Onlann (göklerde ve yerde olanlann), ondan başka bir yöneticisi yoktur. O kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez." Görüldüğü gibi bu ayetlerde Aslıab-ı Kehf hakkında birçok bilgi verilmekte ama onlann isimleri, sayılan, kaç yıl uyuduklan veya yaşadıklan yer, zaman gibi tarihsel bilgiler verilmemektedir. Zaten Kur' an kıssalarının genel özelliği böyledir. Verilmek istenen asıl mesaj ön planda tutulmakta, onu gölgelernesi muhtemel olan zaman, mekan, isim, sayı... gibi teferruat verilmemektedir. Bu kıssada da Allahu Tea la 'nın va 'din in hak, layarnetin ve sonrasında diri/menin şüphesiz, insanfarz yeniden diriitmenin Allahu Teala ya çok kolay olduğu, diri/menin hem bedenen hem rııhen olacağı, Hak-Batı! mücadelesinin her zaman söz konusu olduğu/olacağı ve Allahu Teala 'nın mü 'min/eri hiçbir zaman yalnız bırakmadığı, her zaman onların yanında olduğu... gibi mesajlar verilmektedir. Fakat Tarih metodolojisi için çok önemli olan net tarihi bilgiler arz edilmemektedir. Bizce bu ayetlerde dikkat çekilmesi gereken bir diğer önemli nokta da şudur: Allahu Teala 22. ayette Rasulunü ve onun zımnında müminleri, bu ayetler indikten sonra artıkaslıab-ı Kehfkonusunda tartışmaktan ve soru sormaktan menetmektedir. Çünkü insanlar arasında bu konuda bilgisi olan çok azdır. Aslıab-ı Kehf ile İlgili Rivayetler: A. Kehf Surenin faziletleri ile ilgili rivayetler: Kehf süresinin fazileti hakkında birçok Hadis-i Şerif rivayet edilmiştir. Salıili kaynaklarda geçmekte olan birkaç tanesini arz ediyoruz. 1. Bera b. Azib diyor ki: "Üseyd b. Hudayr namazda Kehf suresini okuyordu. O anda atı da iki uzun iple bağlı bulunuyordu. At birden huysuzlanmaya başladı. Üseyd namazdan selam verdi bir de ne görsün atını bir duman veya bulut kaplamış vaziyette. Üseyd gelip bunu Resulullah' a anlattı. Resu 375

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------- lullah da: "Oku ey fi.ılan (Useyd). O gördüğün şey, Kur'an ok:unurken inen sekinet (huzur verici şey) dir." buyurdu (Buhari, Menakıb 25, IV. 180; Müsliın, Müsafirin 36, No: 795, IV. 548; Tirmizi, Fadailu'l-Kur'an 6, No:2885, V 161). 2. Ebu' d- Derda'nın (r.a.) rivayet ettiğine göre Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şerifinde Kehf Surenin fazileti hakkında şöyle buyurmuştur: "Kim Kehf suresinin başından (diğer bir rivayet ise sonundan) 10 ayet ezberleyecek olursa Deccal 'ın şerrinden korunmuş olur (Müsliın, Müsafırin 44, No: 809, IV 555; Ebu Davüd, Melahiın, 14, No: 4323, IV. 497). 3. Yine Ebu'd-De,rda'dan (r.a.) gelen diğer bir rivayette, Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kim, Kehf süresinin başından üç ayet okursa Deccalın fitnesinden korunmuş olur" huyurmaktadır (Tirmizi, Fadailu '1- Kur'an 6, No:2886, V 162). 4. Nevvas b. Sem'an el-kilabi'den gelen diğer bir ıivayette Peygamber efendimiz (s.a.v.) Deccal hakkında şöyle buyurmuştur: "... Sizden kim onun zamanına yetişecek olursa ona karşı Kehf suresinin baş taraflarını okusun. O surenin baş tarafı sizi, Deccalın fitnesinden korur." (Ebu Davud, Melahim 14, No: 4321, IV. 496; İbn Mace, Fiten 33, No: 4075, n. 1356). 5. Sehl b. Muaz'ın babasından yaptığı bir rivayetinde Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Kim, Kehf suresinin başını ve sonunu okuyacak olursa bu, o kişi için tepeden tırnağa bir nur olur (onu kaplar). Kim de tamamını okuyacak olursa bu o kişi için yerden göğe kadar uzanan bir nur olur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, nı. 439) B. Aslıab-ı Kehf'in isimleri ile ilgili rivayetler: I. Taberi'nin İbn İshak tarikiyle. İbn Abbas 'tan (r.a.) rivayet ettiğine göre, Aslıab-ı Kehf'in isimleri sekiz olup şunlardır: Onların en büyüğü ve sözcüleri olarak Kral ile konuşan Meksilmina, Muhsiınilnina, Yemliha, Mertus, Keşvetiış, Birunus, Dinumus, Yatvenuskalus,, (Taberi, c.lo, s.201). Burada sekiz adet olarak sayılan isimler, Aslıab-ı Kehf'in meşhur olan yedi sayısına aykındır. 2. Kurtubl'nin Taberi'den naklen verdiği isimlerde "Yetnus"un ikinci parçası olan "Kaluns" sözcüğü yoktur. Aynca Kurtubi, Aslıab-ı Kehf'in isimleriyle ilgili söz konusu edilen rivayetin "VAHİ" olduğunu söyleyerek, bunlann uydurma olduğuna dikkat çekmiştir (Kurtubi, Tefsir, c. I O, s.368). 3. Aslıab-ı Kehf'in isimlerinin tılsımı ile ilgili rivayetler de vardır. Bu konuda Mehmed Vehbi Efendi şunları yazmaktadır: ''Ashcıb-ı Kehf'in isimleri yazılıp yangının içine atılırsa biizniilah yangının söneceği ve çok ağlayan çocuğun ağlamasının kesrnek için yazılıp yastığının altına konursa ağlamasını keseceği ve doğurmak için zahmet çeken hatunun sol uyluğuna bağlanırsa suhulet olacağı mervidir. Gerçi Ashab-ı Kehj'in isimlerinde birbirine 376

benzemedik birçok rivayetler varsa da bir rivayete müsteniden yazmış olduğu esami kafiair. Çünkü itibar, müsemmayadır. Yazmış olduğu isimleri onar/ın ismi zannıyla yazmak bizinillah tesirde kqfi olduğu Nisaburi 'nin cümle-i beyanatındandır., (Mehmed Vehbi, 1979, c.8, s. 3107-8). Fakat, Asahab-ı Kehfin isimlerinin bir tılsım olarak kullamlmasına dair herhangi salıili bir hadis ri vayeti söz konusu değildir. Yukanda Kurtubi 'nin bu tür rivayetlerin vahi (çok zayıf) olduğunu değerlendirmesinden de bunu anlayabiliyoruz. C. Aslıab-ı Kehf'in henüz ölmedikleri ve bir daha dönecekleri şeklindeki rivayetler: 1. İmam Kurtubi Tefsirinde, Aslıab-ı Kehf ile ilgili ayetlerin sonunda, onların hali hazırdaki durumları, ölü mü diri mi oldukları meselesini tartıştıktan sonra "ben derim ki..., diye açtığı son faslın son cümlelerinde şöyle demektedir: ''Hem Tevrat'ta hem İncil'de yazılıdır ki Meryem oğlu İsa Allah 'ın kulu ve resuludür. İleride Hacc ve Umre için Ravha'dan (Medine ile Mekke arasında bir yer) geçecektir ve Allahu Teala, As h ab-ı Kehfi ona havari (yardımcı) kılacaktır... Buna göre onlar (Ashab-ı Kehj) hala uykudadırlar. Kıyamete kadar ölmeyeceklerdir. Kıyamete az bir süre kala öleceklerdir.,, (Kurtubi, Tefsir, 1996, c. X, s.398) 2. Kurtubi, Tezkire adlı eserinde de "Hz. İsa nüzul ettiğinde onun havarileri Ashab-ı Kehf olacaktır ve hep beraber haccedeceklerdir, başlıklı bir bab açmaktadır. Orada naklettiği bir rivayette, "Hz. İsa (a.s.) nüzul ettiğinde Allahu Teala 'nın, Ashab-ı Kehf'i ona havari kılacağını ve hep beraber hacca veya umreye ya da ikisine beraber gideceklerini, zira onların (Hz. İsa 'nın ve Ashab-ı Kehj'in) henüz ölmediklerini ve hacca da gitmediklerini, nakletmektedir (Kurtubi, Tezkire, 1999, c. III, s. 324). 3. Aslıab-ı Kehf'in, Hz. Mehdi'nin yardımcılan olacağım bildiren bir hadisin de var olduğu iddia edilmiştir. O rivayetlere göre Aslıab-ı Kehf, Mehdi'nin yardımcılan olacaktır. "İbni Merdüye, Teftirinde İbni Abbas hadisini merfu olarak tahric etti. O şöyle dedi: As ha b-ı Kehf, Mehdi 'nin yardımcıları olacaktır., ( el-muttaki, 1986: 68) 4. "İmam Ebu İshak Salebi Kuran teftirinin Ehli Kehf Kıssasını anlatırken diyor ki: Mehdi çıktığı zaman, Ehli Kehf'e gidib selam verince, Allah onları diriltecek ve Mehdi 'nin yanında yerlerini alacaklardır. Daha sonra yattıklarz yere dönüp kıyametekadar da kalkmazlar., (el-muttaki, 1986: 69). 5. İmam-ı Suyuti diyor ki: "Ashab-ı Kehf'in uykusunun bu zamana kadar tehirinin sebebi, Allah 'ın onlara bir ihsanıdır. Çünkü onlar Mehdi ye yardımcı olacak ve böylece ümmeti Muhammede dahil olma şerefi kazanacaklardır., (el-muttaki, 1986: a.y.). D. Aslıab-ı Kehf'in hikayesini anlatan rivayetler: Güvenilir hadis literatüründe Aslıab-ı Kehf'in hikayesini anlatan bir 377

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ-------------------------- hadis yoktur. Sadece, güvenilirlik açısından üçüncü derecedeki kitaplardan biri olarak kabul edilen Abdurrezzak'ın Musannaf adlı kitabında bir rivayet vardır. O da Vehb b. Münebbih'e atfedilınektedir. Yani hadis değildir. Buna rağmen tefsir kitaplarında rivayet çoktur. Bu eserlerin hemen hepsi bu konudaki rivayetlerini, en eski rivayet tefsirlerinden kabul edilen İbn Cerir'in eserinden aktarmaktadır. Fakat bu rivayetlerin de hiçbirisi Hz. Peygember'e ref'edilınemekte, en çok İbnAbbas'a kadar götürülınektedir. Yani o rivayetler de hadis değildir. Şimdi bu rivayetleri aktaralım. 1) İbn Cerir et-taberi'nin rivayetleri: İbn Cerir et-taberi, Tefsir'inde İbn Abbas, Mücahit, İbn İshak, İbn Ebi Revvad, Vehb b. Münebbih, gibi isimlere dayandırarak Aslıab-ı Kehf hakkında çeşitli rivayetler vermektedir. Bunlardan sadece Vehb b. Münebbih _ rivayeti hadis kitaplarında (Musannaf'ta) mevcuttur. İbn Ceriri'in, Hadis kitaplarında yer bulamayan diğer rivayetlerinde aktardığı bilgiler ise şu şekildedir: "Rivayet ediliyor ki Aslıab-ı Kehf, Allah'a iman eden ve müşriklere karşı koyan bir grup gençti. Bu gençlerin yaşadığı devirde, incilin hükümleriyle, amel etmesi gereken insanlar bir sapıklık içine düşmüş ilahi yoldan ayrılınışlardı. Özellikle Rum Krallarından Dakyanus, sapıklıkta başı çekenlerdendi ve putperesttiği kabul etmeyen iseviiere işkenceler yapıyor ve onları öldürtüyordu. Bu zalim Kral bir gün Aslıab-ı Kehfin yaşadığı şehre geldi ve müminlerin yakalarup getirilınelerini emretti. İman edenler kaçıp saklanmışlardı. Dakyan us 'un zabıtaları müminleri, saklandıkları yerlerden çıkarıp onun huzuruna getiriyorlar o da onları, putlara kurban kesilen mezbahalara sevk ediyor ve öldürülmeleri veya putperestliği seçmeleri hususunda serbest bırakıyordu. Korkanlar putperest oluyor, imanları sağlam olanlar ise bunu reddediyorlar o da onları öldürtüp şehrin surlan ve kapılan üzerine astınyordu. Şehrin ileri gelenlerinin evlatları olan bu genç grup da olayları üzüntü ile izliyor, bu belanın defedilınesi için gözyaşları dökerek dua ediyorlardı. Kralın adamları bu gençleri de ihbar ettiler. Böylece bu gençler de yakalanarak Kralın huzuruna getirildi. Onlara da Putperestliği kabul etmeleri teklif edildi. Onlar ise: "Biz, alemierin rabbi Allah 'tan başkasını tanımayız. Ondan başkasına ibadet etmeyiz. İstediğini yap" dediler. Kral, bir iş için baka bir şehre gidiyordu. Dönünceye kadar düşünmeleri için kendilerine mühlet verdi. Fakat bu gençler dinlerinden dönmemeye ahdettiler. Şehrin yakınında bulunan Bencelüs dağındalci bir mağaraya sığınmaya karar verdiler. Her biri gidip evlerinden bir şeyler aldılar. Bu şeylerin bir kısmını halka sadaka olarak dağıttılar bir kısmını da kendi ihtiyaçları için yanlarına alarak mağaraya girdiler. Orada gece gündüz namaz kılıyorlar ve Allah'a yalvarıyorlardı. Yemek işlerini, içlerinden "Yemliha" isimli genç ida 378

re ediyordu. Her sabah gizlice şehre gidiyor, yiyecek alıyor ve haber toplayarak geri dönüyordu. Bir süre sonra zalim kral, Efsus' a geri döndü ve bu gençleri sordu. Onlan bulamayınca babalarını huzuruna getirtti. Babalan da oğullannın, mallarını yağmalayarak halka dağıttıklannı ve dağa çıktıklarını söyleyerek özür beyan ettiler. Her gün çarşıya giden Yemliha bu durumu öğrendi ve gelip arkadaşıanna haber verdi. Gençler ağlaşarak dua edip Allah' a yalvardılar. Bu durum karşısında ne yapacaklarını düşünüp müzakere ederlerken Allah Teala onlara bir uyku verdi ve yemekleri yanlannda olduğu halde uyuya kaldılar. Diğer taraftan Kral Dakyanus hiddetle onlara ne yapacağını düşünüyordu. Aslıab-ı Kehfi uyutan Allahu Teala bu zalim kralın da aklına o mağaranın girişini kapatmayı getirdi ve Dakyanus mağaranın girişinin duvarla örülerek kapatılmasını emretti. Böylece içeride açlıktan ve susuzluktan öleceklerini düşünüyordu. Duvar örüldü ve mağaranın girişi kapatıldı. Bu sırada Dakyanus 'un yanında, imanlarını gizleyen "Pendros" ve "Runas" isimli iki kişi vardı. Bunlar, mağaranın önüne duvar Örülürken içerde kalan gençlerin kimler olduklarını ve hadiselerini kurşun bir levhaya yazıp bakır bir tabutun içine yerleştirerek yapılan duvann içine koymayı kararlaştırdılar ve öyle yaptılar. Böylece o gençlerin kimler olduklan ve hadiselerinin ne olduğu hususu tespit edilmiş oldu. Bu olayın ardından Dakyanus ve adamlan bir müddet daha yaşadılar. Daha sonra ise, Dakyanus ve nesli yok olup gittiler. Onlann da arkasından nice nesiller daha gelip geçtiler (Taberi, c.9, s. 201-204 kısaltılarak). 2) Abdurrezzak'ın Vehb b. Münebbih rivayeti: Abdurrezzak, musannafında 'Ashab-ı Kehf Hadisi' başlığıyla Vehb b. Münebbih'den şu rivayeti yapmaktadır: "Hz. İsa'nın havacilerinden birisi Aslıab-ı Kehf'in bulunduğu şehre geldi. Oraya girmek istedi. Ona dediler ki: 'O şehrin kapısında bir put vardır. Ona secde etmeden girmek mümkün değildir. 'Bunu üzerine havarioraya girmek istemedi. O şehrin yakınındaki 1Jir harnarnda çalışmaya başladı. Hamam sahibinin güvenini kazandı. Hamam sahibi onun gelişiyle işinin bereketlendiğini ve gelirinin arttığını gördü ve bütün işleri ona devretti. Şehirdeki bazı gençler de o havarinin yanına gelip gitmeye başladılar. O da onlara dünya ve ahiret ilimlerini anlattı. Onlar da onu doğruladılar, iman ettiler ve ona benzediler. Havari hamam sahibine gecelerin kendisine ait olmasını ve namaz vakitlerinde kendisini serbest bırakmasını şart koşmuş, o da kabul etmişti. Bir gün kralın oğlu yanında bir kadın ile hamama girmek ve geceyi orada geçirmek istedi. Havari, 'Sen kralın oğlusun ve bir de böyle bir kadınla hamama girmeye kalkışıyorsun... 'gibi sözlerle onu ayıpladı. O da utandı ve 379

20-22 EYLÜL 2012 KAHRAMANMARAŞ------------ geri döndü. Daha sonra yine yanında bir kadınla geldi ve harnarnda yalnız kalmak istedi. Havari yine aynı şekilde onu menetmek istediyse de kralın oğlu onu dinlemedi. Hatta ona hakaret etti ve kadınla beraber içeri girdi. Hamamda gecelediler. Fakat sabahleyin ölüleri bulundu. Bunun üzerine insanlar krala gittiler ve hamam sahibinin oğlunu öldürdüğünü söylediler. Kral havariyi arattı fakat bulamadılar. Bunun üzerine onun kimlerle görüştüğünü araştırdı ve söz konusu gençler olduğu söylendi. Durumu öğrenen gençler de şehrin dışına çıktılar ve kendilerinden olan bir arkadaşlarının bahçesine gittiler. Arandıklannı ona söylediler. O da beraberinde köpeği olduğu halde onlara katıldı. Hep beraber yola koyuldular ve bir mağaraya sığındılar. 'Bu gece burada geeeleye/im sabah olunca ne yapacağımıza karar veririz' dediler ve böylece o uzun uykuya daldılar. Diğer yandan kral da adamlanyla beraber onlan bulmak için şehrin dışına çıktı ve onların sığındığı mağarayı buldu. İçeri girmek istediler. Fakat her bir denemelerinde büyük bir korkuya kapılarak geri döndüler. Hiçbiri içeri giremedi. Adamlarından biri krala şöyle dedi: 'Onları ele geçirdiğimde hepsinin öldüreceğim dememiş miydin?' Kral 'Evet.' diye cevap verince adam, 'Öyleyse mağaranın kapısını ördür, onlar da içeride açlıktan ve susuzluktan ölsünler 'dedi. Kral da adamın dediğini yaptı. Mağaradakiler uzun süre içeride kaldılar. Sonra bir gün çobanın biri yağınura yakalandı ve mağaraya sığınmak istedi. 'Acaba mağaranın kapısını açsam da sürüyü mağaraya gelirsem nasıl olur' diye düşündü. Hemen çalışmaya başladı, mağaranın kapısını açtı ve sürüyü içeri soktu. Bu arada sabahleyin, Allah Teala gençlerin ruhlarını cesetlerine geri iade etti. Onlar da arkadaşlarından birine para verdiler ve kendilerine yiyecek alması için şehre gönderdiler. Fakat kimse onun parasını kabul etmedi. Sonunda bir adama gitti ve 'Bu parayla bana biraz yiyecek verir misin?' dedi. Adam 'Bu para da nerden çıktı?' dedi. Bunun üzerine genç 'Ben ve arkadaşlarım dün akşam çıkmış ve bir mağaraya sığınmıştzk. Bu gün sabalıladığımızda arkadaşianın beni yiyecek almaya gönderdiler.' dedi. Adam 'Bu dirhemler falan kralın zamanına aittir. Sen bunları nerden buldun?' dedi ve onu zamanın kralına götürdü. Salih bir adam olan kral, 'Sen bu dirhemleri nerden buldun?' dedi. Genç, 'Ben ve arkadaşlarım dün akşam yola çıktık, gece olduğundafalan yerdeki mağaraya sığındık. Sonra da bu gün yiyecek almam için arkadaşlarım beni gönderdiler.' dedi. Kral, 'Arkadaşların nerede?' dediğinde, 'Mağaradalar. ' dedi. Kral adamlanyla beraber gencin gösterdiği mağaranın kapısına kadar geldi. Genç, 'Arkadaşlarımın yanına sizden önce girmem için bana izin verin ' dedi ve içeri girdi. Arkadaşlarını görüp yanlarına vardığında hep beraber tekrar uyutuldular. Bunun ardından, dışarıdakiler mağaraya girmeye çalıştıklarında büyük 380

bir korkuya kapıldılar ve içeriye girerneye muvaffak olamadılar. Bunun üzerine, içinde namaz kılmacak ibadethane inşa ettiler." (Abdurrezzak, 1983, c.5, s.423, No: 9752) Sonuç ve Değerlendirme: Aslıab-ı Kehf olayı, Kur'an-ı Kerim'de bir surenin sebebi nüzülü kabul edilmiş ve bu sureye adını vermiştir. Kehf adını taşıyan bu 18. surede, Aslıab-ı Kehfkıssası ile ilgili 18 ayet mevcuttur (Kehf, 9-26 ayetler). Bundan dolayı Aslıab-ı Kehf olayı, Müslümanlarm belleğinde asırlar boyunca ve halen önemli bir yer işgal etmiştir. Fakat Buhari ve Müslim gibi 1. derecede veya Kütüb-i Sirte'nin diğer dört kitabı gibi 2. derecede güvenilir kabul edilen Hadis Literatürü'nde, Aslıab-ı Kehf kıssasmı anlatan hiçbir hadis yoktur. Sadece, 3. derecede güvenilir kabul edilen kitaplardan biri olan Abdurrezzak'm Musannaf'mda bir rivayet mevcuttur. O da Vehb b. Münebbih'in sözüdür. İmam Buhari'nin, 'Ashab-i Kehf' ile ilgili olarak açtığı bir babda hiçbir hadis rivayet etmemiş olması da (Buhari, 1993, c.4, s.147) ayrıca dikkati caliptir. Bu çalışmamızda arz ettiğimiz rivayetler, Kehf Suresinin fazileti ile ilgili olanlar hariç güvenilir kaynaklardan değildir. Aslıab-ı Kehf'in isimleri veya onlara yüklenen tılsımlar ile ilgili rivayetlerin V AHİ yani son derece zayıf olduğu bizzat İmam Kurtubi tarafından da ifade edilmiştir. Aslıab-ı Kehf'in hala uyuyor olduklan, kıyameteyakın bir zamanda tekrar uyanacaklan ve Hz. İsa'nın veya Mehdi 'nin yardımcısı olacaklan şeklindeki rivayetlerin ise, Hadis Usulü açısından hiçbir değeri yoktur. Diğer taraftan Tefsir Literatürü'nde Aslıab-ı Kehf ile ilgili bilgiler çoktur. Tefsirlerin hemen hepsinde Kehf Suresi 'nin ilgili ayetlerinde, Aslıab-ı Kehf'in hikayesini anlatan rivayetler mevcuttur. Fakat, yukanda arz ettiğimiz gibi bu rivayetlerin de hiçbiri Hz. Peygamber'e kadar götürülmemektedir. Bu rivayetlerin dayandınldığı iki temel kaynaktan biri İbn Abbas, öbürü de Vehb b. Münebbih'tir. İbn Abbas sahabidir. Vehb b. Münebbih ise tabiindendir. Hadis Metodolojisi'nde sahabenin sözüne Mevkuf tabiin'in sözüne ise Maktu' denir. Yani bu rivayetler hadis değildir. İbn Abbas'ın ve Vehb b. Münebbih'in, Hadis'in dışmda başka yollardan elde ettikleri şahsi bilgilerindendir. Ayrıca bu iki şahsın Eb.li Kitap ile ilgilendikleri ve onlardan bilgi aldıklan Tefsir eb.linin malumudur. Bu durum dikkate alındığında, bu bilgilerinin de İsrailiyat'tan olması ihtimali oldukça kuvvetlidir. Hadis Literatüründe hiçbir hadis yok iken, Tefsir Literatürü'nde bu kadar çok rivayetin bulunabilmesinin sebebi ise bizce şudur: Hadis İlıninin içinde 'Cerh ve Ta'dil' adını taşıyan bir iç disiplin daha vardır. Bu disiplin sayesinde bütün raviler çok ince bir elemeden geçirilmekte ve İsrailiyat gibi İslam dışı rivayetler, güvenilir Hadis kitaplanna pek kolay girememektedir. 381

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ-------------------------- Tefsir ilmi ise, Cerh ve Ta'dil gibi bir iç disipline sahip olmadığı için rivayetler konusunda bir nevi ucu açık kalmaktadır. Hatta Rivayet Tefsirlerinin önemli bir kısmında ayetler tefsir edilirken ilgili hadislerin ardı sıra israiliyyat gibi diğer kaynaklardan gelen rivayetler, bir bilgi değeri de atfedilerek çok kolayca nakledebilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de ve Tefsirlerde böylesine geniş yerverilenashab'-ı Kehf kıssası hakkında hiçbir hadisin varid olmamasının sebebi bizce şudur: Hz. Peygamber ümmi idi, okuma-yazması yoktu. Bu konuda bilgi sahibi olan Ehli Kitap ile herhangi bir görüşmüşlüğü ve dolayısıyla onlardan bilgi almış olması ihtimali de yoktu. Onun, Arraf denilen zamanının diğer bilginlerine de gidip geldiği yok idi. Zaten Cahiliye Dönemi Arap kültüründe Aslıab-ı Kehf ile ilgili bir bilgi de yoktu. Dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.v.), ilgili ayetler gelinceye kadar bu konuda hiçbir bilgiye sahip değildi. Ayetler indikten sonra ise, Kehf Suresinin 22. ayetindeki, 'Artık bu konuda, sana indiri/en apaçık bu bilgilerin dışında kimseyle tartışma ve onlar hakkında kimseye bir şey sorma. ' hitabı ilahisine muhatap olmuştu. Bunun üzerine onun ve hatta sahabilerin hemen hepsinin dünyasında bu konu kapanmış idi. KAYNAKÇA Abdurrezzak, Ebu Bekir İbn Hümam es-san'ani, el-musannaf, I-XI+I, el Mektebu'l-İslaınl, IL Basla, Beyrut, 1983. Aclô.ni, İsmail b. Muhammed, Keşfu 'l-hafa ve Muzflu 'l-elbas Amma İştehere Mine'l-Ehadis Ala Eİsineıi'n-Nas, Daru İhyai't-Turasi'l-Arabiyye, II. Baskı, Beyrut, 1351. Ali el-kari, Nureddin Ali b. Muhammed b. Sultan, el-esraru 'l-merfua.fi Ehadisi'l-Mevzua (el-mevzuatu'l-kübra), II. Baskı, Mektebetu'l-İslami, 1986. Beyhaki, el-hafız Ebu Bekir Ahmed b. el-huseyin b. Ali, es-sunenu 'l-kubra, I-X+I, Daru'l-Ma'rife, Beyrut, t.y. Buhari, Ebu Abdiilah Muhammed b. İsmail b. el-muğlre b. Berdizbeh; Sahfhu'l-Buharf (Thk.: Mustafa Dfb el-buğa), I-VI+I, Daru İbn Kesir, Beyrut, 1414/1993; I-VIII, Çağrı Yay., İst., 1992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). Darekutni, Ebu'I-Hasen Ali b. Umer, es-sunen, (Tlk.: et-ta'lfku'l-muğnf ala' d-darekutnf, Muhammed Şemsulhak b. Emir el-azlınabad1), I-IV, Daru '1- Mehasin,_Kahire, t.y. Darimi: Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman b. el-fadl b. Behram b. Abdissamed et-temlınl es-semerkandi; es-sunen, I-II, Çağrı Yay., İst., 1992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). Ebu Davud, Süleyman b. el-eş'as el-ezdi es-sicistam; Sunenu Ebi Davud, I-II+I, Muessesetu'l-Kutubi's-Sakafe, Beyrut, 140911988 ; I-V, Çağrı Yay., İst., 1992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). 382

Hakim en-nisaburi, Ebu Abdilialı Muhammed b. Abdillah, el-mustedrek, Daru'l-Kutubi;l-İlıniyye, Beyrut, 1995. Heysemi, el-hafız NureddinAli b. Ebi Bekir, Mecmeu 'z-zeviiidve Menbeu 'l Fevdid, I-X, Daru'l-Kutubi'l-İlıniyye, Beyrut, t.y. İbn Enes, Malik, el-muvatta ', (Thk.: Muhammed Fuad Abdulbald), I-11, Daru'l-Had1s, Kahire, t.y.; Çağn Yay., İst., 1992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). İbn Hanbel, Ahmed b. Muhammed; el-musned, I-X+II, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1411/1991; I-VI, Çağn Yay, İst, 1992(Daru Salınun tıpkı basım). İbn Huzeyme, Ebu Bekir Muhanmmed b. İshak es-süleı:nl en-nisabuıi, Sahihu İbn Huzeyme, I-IV, el-mektebu'l-islam1, Beyrut, 1975. İbn İshak, Muhammed İbni Yesar, Siretu İbn İshak (Thk. Muhammed Hamidullah), Hayra Hizmet Vakfı, Konya, ı 98 ı. İbn Kesir, Ebu'l-Fida el-hafız ed-dımaşki, Tefsiru '!-Kur 'ani 'l-azim, Dam '1- Fikr, Beyrut, 1997. İbn Mace, Ebu Abdilialı Muhammed b. Yezid;, es-sunen, I-11, Daru'l Kutubi'l-İlıniyye, Beyrut, t.y.; Çağn Yay., İst., ı992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). İbn. Cevzi, Ebu'l-Ferec Abdurrahman b. Ali, Kitabu '!-Mevzuat, Daru'l-Fikr, U. Baskı, Beyrut, ı983. İbn. Hanbel, Ahmed b. Muhammed, el-musned, I-X+II, Daru'l-Fikr, Beyrut, ı411/199ı; I-VI, Çağn Yay., İst., 1992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). Kurtubi, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed el-ensari, el-cami' li Ahkami '!-Kur 'an (Tahric ve Thk. Muhammed İbrahi el-hafnavi ve Mahmud Hamid Osman), Daru'l-Hadis, 2. Baskı, Kahire, ı996. Malik b. Enes, el-muvatta ', (Thk. Muhammed FuadAbdulbaki), I-11, Daru'l Had1s, Kahire, t.y.; Çağn Yay., İst., ı992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). Mehmed Vehbi, Hulasatu '!-Beyan fi Tefsiri '!-Kur 'an, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1979. Muttaki el-bindi, Ali b. Husameddin, Ki tab-üz Burhan Fi AZamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman,(Ahir Zaman Mehdisi'ninAlametleri, Tre. Dr. SuatARUSAN), Güneş Yayıncılık, İstanbul, ı986. Müslim, Ebu'I-Ruseyin b. el-haccac el-kuşeyri, Sahfhu Muslim (Thk.: Muhammed Fuad Abdulbakf), I-IV+I, Daru'l -Fikr, Beyrut, ı403/ı983 ; I-III, Çağn Yay., İst. ı992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). N esai : Ebu AbdiYralıman Ahmed b. Şuayb b. Ali b. Sinan b. Bahr en-nesa!, Sunenu'n-Nesaf, I-VIII+I, 2. Baskı, Daru'l-Marife, Beyrut, 1412/1992 ; I-VIII, Çağn Yay., İst., ı992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). Sehavi, Muhammed Abdurrahman, el-mekasıdu 'l-hasene fi Beyani Kesiri Mine'l-Ehadfs el-müştehire Ala'l-Elsine, Daru İhyai't-Turasi'l-Arab1, Beyrut, ı994. 383

20-22EYLÜL2012KAHRAMANMARAŞ--------------------------- Suyô.ti, CeHUuddin Abdurrahman b. Eb! Bekir, Cami'u'l-Ehddfs:(el Cami'u's.-Sağfr ve Zevdiduhu ve el-cami'u'l-kebfr), I-XXI, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1994/1414; el-ledliu'l-masnii'afiehadisi'l-mevzua, Daru'l-Ma'rife, Beyrut, 1983. Ta beri, Ebu Cafer Muhammed bin Cerir, Cami 'u '!-Beyan an Te 'vili Ayati 'l Kur 'an, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1988. Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa b. Sevre b. Musa b. ed-dahhak es.:.sulem!; el-cami'u's-sahfh (Thk.: Ahmed Muhammed Şakir), I-V+I, Daru'l-Kutubi'l İlmiyye, Beyrut, t.y. ; r.:.v, Çağn Yay., İst., 1992 (Daru Salınun'dan tıpkı basım). 384