ULUSAL VE ULUSLAR ARASI MEVZUAT ÇERÇEVESİNDE AİLE İÇİ ŞİDDETLE MÜCADELEDE KURUMLARARASI KOORDİNASYON. Metin Murat ARSLAN



Benzer belgeler
6284 SAYILI AİLEN LENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDET KANUNUN UYGULANMASI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

ÇORUM BAROSU KADIN VE ÇOCUK HUKUKU KOMİSYONU AV. ELİF CANBOLAT

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 KISALTMALAR 15 GİRİŞ SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN UN AMACI, KAPSAMI,

Aile içi şiddete ağır cezalar geliyor

6284 Sayılı Yasanın Aile Mahkemeleri Uygulamaları, Aksayan Yönleri ve Çözüm Önerileri. Hazırlayan: İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi

AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN

Bulunduğunuz şehirde belediyelerin konukevleri var ise buralara doğrudan başvuruda bulunabilirsiniz.

T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

Kabul Tarihi: 08 Mart 2012 Resmî Gazete: 20 Mart 2012 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Temel İlkeler ve Tanımlar

KADIN VE AİLE BİREYLERİNİN ŞİDDETTEN KORUNMASINA DAİR KANUN TASARISI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar


KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEYİCİ VE KORUYUCU TEDBİRLER

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNA İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNA İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

TASARININ SON HALİNDE DEĞİŞENLER. Maviler çıkarılanlar Kırmızılar eklenenler Morlar yorumlarımız

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNA İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

ŞİDDET EN AĞIR İNSAN HAKKI İHLALİDİR! ŞİDDETE HAYIR! İSTANBUL BAROSU KADIN HAKLARI MERKEZİ

25-26 HAZİRAN 2013/ANKARA KADINLARIN EV İÇİ ŞİDDETTEN KORUNMASI MATRA PROJESİ ÇALIŞTAYI ÇALIŞMA GRUBU SONUÇLARI

Kadın ve aile bireylerinin şiddetten korunmasına dair kanun tasarı taslağı

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 31/10/ /11/2013 SAMSUN :KORUYUCU VE DESTEKLEYİCİ TEDBİRLER

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN VE MEVZUATI

Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korumasına Dair Yasa. Tasarısı nda kaçıncı kez geri adım atıldı?

AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI HAKKINDA TÜSİAD GÖRÜŞÜ

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

T.C. MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KADIN DANIŞMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN VE MEVZUATI

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

(28/01/ 2003 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan :

A. Giriş. B. Olumlu Unsurlar

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

ŞİDDETE UĞRAYAN KADINLARIN HAKLARI

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

ELEKTRONİK TİCARETTE HİZMET SAĞLAYICI VE ARACI HİZMET SAĞLAYICILAR HAKKINDA YÖNETMELİK YAYIMLANDI:

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadelede Kanunlarımızdaki Hukuki Düzenlemeler

T.C. TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HATA, USULSÜZLÜK VE YOLSUZLUKLARIN BİLDİRİLMESİNE DAİR YÖNERGE

İnsan Ticaretiyle Mücadele Aşama 2 (THB/IFS/2)

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ VE KADIN HAKLARI BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

Bu amaç çerçevesinde Yükseköğretim Kurumları aşağıda belirtilen faaliyetlerde bulunmayı taahhüt ederler:

Sayı : Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

YÖNETMELİK. MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.

BİRİNCİ KISIM KARAPARA AKLANMASININ ÖNLENMESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

İnsan Hakları Kurullarının Desteklenmesi ve Kadın Hakları Projesi KADINA ŞİDDET TÜM TOPLUMUN SORUNUDUR SESSİZ KALMAYIN!

Birleşmiş Milletler Kadın Mahpuslar için. Bangkok Yasaları El Rehberi

ŞİKAYET NO : /317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

Yeni Kan ve Kan Ürünleri Kanunu Neler Getiriyor.

İstismar Edersen Ceza, Delilin. Yoksa. Tedbir, Boşanırsan Nafaka

Türkiye de Uluslararası Koruma Arayan Kişiler İçin SAĞLIK HİZMETLERİ

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

7536 İKİNCİ BÖLÜM Görev, Yetki ve Sorumluluklar

Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin Uygulanması

Türkiye de Kadın Alanındaki Koordinasyon Mekanizmalarının Analizi. Ülker Şener Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

MÜLTECİLER İÇİN ÜCRETSİZ HUKUKİ DESTEK

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Sorular/Cevaplar. Şirket kaynaklarının kötüye kullanımı ve suiistimal edilmesi. Kişisel bilgilerin gizliliğine ve korunmasına riayet edilmemesi

8 Nisan 2016 CUMA Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

Açıklama Araştırmacı: Olmamıştır. Danışman: Olmamıştır. Konuşmacı: Olmamıştır.


Özel Güvenlik Hizmetleri Birgül TOSYALI SARIKAYA

Ş U B A T MALİ YÖNETİM MERKEZİ UYUMLAŞTIRMA DAİRESİ 2006 YILI FAALİYET RAPORU BÜTÇE VE MALİ KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Sentez Araştırma Verileri

YAŞAM BOYU DÖNEMLERİNE GÖRE KADIN CİNSİYETİNİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR / OLAYLAR

KOVUŞTURMA ve SONRASI Tanık, polise veya savcıya ifade vermek zorunda mıdır?

Sahte Banknotların İncelenmesi Ve Değerlendirilmesinde Uyulacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Yeni Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

4982 BİLGİ EDİNME HAKKI KANUNU (MADDELERE GÖRE ÇIKMIŞ SORULAR)

ÜLKEMİZE SIĞINAN YABANCILARIN SAĞLIK HAKLARI PANELİ

Çok Yönlü ve Kapsamlı Ele Alınması Gereken Bir Konu

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 25626)

DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

İŞ SAĞLIĞI HİZMETLERİNE İLİŞKİN 161 SAYILI ILO SÖZLEŞMESİ

T.C. İZMİR İLİ TORBALI BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

Sevgi USTA. ÇOCUK HAKLARI ve VELAYET

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

İŞVERENİN VAZİFE MALULLÜĞÜNÜ BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ 5510 S.K. MD. 47

Suriyeli Mültecilerin Sağlık Hizmetlerine Erişimi. Hazırlayan: BMMYK-İstanbul Saha Ofisi

SAVUNMA SANAYİİ GÜVENLİĞİ KANUNU

Serbest Bölgeler Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa SERBEST BÖLGELER KANUNU. Kanun Numarası : Kabul Tarihi : 6/6/1985

Kadına Yönelik Şiddet ŞEYDA YILDIRIM SOSYAL HİZMET UZMANI İZMİR AİLE DANIŞMA MERKEZİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI

T.C. ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDİYESİ KADIN SIĞINMA EVİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİĞİ BÖLÜM I GENEL HÜKÜMLERİ

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÜÇÜNCÜ BASKIYA SUNUŞ... VII İKİNCİ BASKIYA SUNUŞ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR...XIX

5. DOĞRUDAN TEMİN SURETİYLE YAPILACAK ALIMLARDA DÜZENLENECEK ONAY BELGESİ NEDİR?... 4

KİMLİK BİLDİRME KANUNU

SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNCA KESİLECEK İDARİ PARA CEZALARI (2016)

ÖZEL MESLEKİ REHABİLİTASYON MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GEÇİCİ KORUMA SAĞLANAN YABANCILARIN ÇALIŞMA İZİNLERİ (SURİYELİLERİN ÇALIŞMA ŞARTLARI)

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

Transkript:

ULUSAL VE ULUSLAR ARASI MEVZUAT ÇERÇEVESİNDE AİLE İÇİ ŞİDDETLE MÜCADELEDE KURUMLARARASI KOORDİNASYON Metin Murat ARSLAN Aile içi şiddet, insanoğlunun var oluşundan itibaren var olan bir olgudur. Bireylerin ve Toplumların, bu şiddet karşısında ki tutumu sıfırlama düzeyinde olma düşüncesi ve temennisi ile ortaya konan gayretler olmuştur. Sıfırlama düzeyine yönelik düşünceler ve özellikle toplum temennisi ile ilgili Eflatun un Devlet i, Thomas More un Ütopya sı, Campenalla nın Güneş Ülke si bu konuya yönelik düşünceler içeren önemli eserler olmaktadır. Genel anlamda Aile içi şiddet, özel anlamda da kadına yönelik şiddetin ülkemizde sosyal ve ekonomik kalkınmaya engel olduğu, suça eğilimi arttırdığı, yaşanan şiddetin sağlık, güvenlik ve yargı alanındaki sonuçlarıyla baş etmenin kamuya maliyeti, bu şiddeti önleyici tedbirler almaktan çok daha fazla olduğu karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel araştırmalar şiddetin % 93 itibariyle öğrenilen, % 7 itibariyle psikolojik sorunlu insanlardan kaynaklandığı; ayrıca aile içinde şiddet uygulayanların %90 ının erkekler olduğu ifade edilmektedir. Kadına yönelik şiddet dünya ülkelerinde çok yaygındır. Bu yaygınlığın sebebini sosyal bilimciler şiddetin, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının sürdürülmesi için kullanılan bir tehdit, bir araç olmasına bağlamaktadır. Kadınlar, kendilerine verilen rolleri yerine getirmedikleri erkeklerce düşünüldüğünde, erkekler tarafından şiddet görerek cezalandırılmakta ve rolleri hatırlatılmaktadır. 1979 yılında BM Genel Kurulunca kabul edilen ve kadın haklarının temel yasası sayılan Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi nin (CEDAW) özel yaşama dair, özellikle de kadına yönelik şiddete dair açılım getirmesi mümkün olamamıştır. Sözleşmenin müzakere edildiği 1970 li yıllarda, uluslararası topluluk aile içi mesele olarak tanımladığı kadına yönelik şiddeti henüz bir ayrımcılık olarak kodlamaya hazır değildi. Bu da şunu gösteriyor ki, uluslararası insan hakları hukuku da ulusal hukuk gibi cinsiyet yanlı olup, esasen, erkeğin kamu alanındaki haklarını güvence altına almayı hedeflemiştir. Bu haklardan kamu alanında ayrımcılığa uğrayan kadınlar da elbet ki yararlanma durumundadırlar. Ancak, özel alanın hukuk ve devlet sorumluluğunun kapsamı dışında kalması, bu alanda kadına yönelik sistematik hak ihlallerine adeta meşruluk tanımış ve paralel bir hukuk sisteminin hüküm sürmesine olanak sağlanmıştır. Uluslararası hukukun, kadınların yaşantı ve gereksinimleri konusunda yetersiz kalışı ve özellikle yapısal eşitsizlikler ve özel yaşamdaki güç ilişkilerini göz ardı etmiş olması feministlerin eleştiri ve eylemlerine konu olmuştur. (Ertürk, 2008) Cinsiyet nötr gibi algılanan uluslararası hukuktaki bu yanlılık, CEDAW ın yürürlüğe girişinden 12 yıl sonra, kadın hareketinin şiddet olgusunu gündeme taşıyarak özel alanı 1 Metin Murat ARSLAN. Sosyolog. Yazar

tartışmaya açmaları ile aşılabilmiştir. Bu bağlamda, kadınlar özen yükümlülüğü (due diligence) standartını ve ana-akımlaşmış (mainstream) hak ihlalleri kavramlarını, kadınların karşılaştıkları şiddet türlerini de kapsayacak şekilde yeniden tanımlamışlardır. Örneğin, dayak / eve hapsetme / kadın sünneti / tecavüz gibi eylemlerin kamu alanında bir suç teşkil eden işkence ile eş anlamlı; bekaret kontrolünün bir terör; ve ana karnında kız fetusunun yok edilmesinin bir soykırım vs. olduğunu göstermişlerdir. Böylece, 1992 yılında CEDAW komitesi 19 No lu Tavsiye Kararı nı yayınlayarak kadına yönelik şiddetle mücadelenin devletin yükümlülüğünde olduğunu resmen kabul etmiştir.1993 Viyana İnsan Hakları Konferansı nda kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlali olarak kınanmıştır ve resmi belgelerde bu şekilde yer almıştır. Aynı yıl, BM Kadına Yönelik Şiddetin Bertaraf Edilmesine Dair Bildirge yayınlamıştır. Kadına yönelik şiddet konusunda temel tanım ve standartları belirleyen bu belge sorunun, kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan güç ilişkilerinden kaynaklandığını belirtmiş ve farklı kadın gruplarının farklı şiddet riskleri altında olduğunu açıkça ortaya koymuştur. 1994 yılında İnsan Hakları Komisyonu bünyesindeki özel mekanizmalara bağlı Kadına Yönelik Şiddet, Sebepleri ve Sonuçları Özel Raportörlüğü pozisyonu oluşturulmuştur. 2000 yılında gerçekleşen BM Genel Kurulu Pekin + 5 özel oturumunda ise daha önce tanımlanmamış olan farklı şiddet türleri de resmi belgelerde yerlerini almış ve yine 2000 yılında BM in en önemli kurumu olan Güvenlik Konseyi 1325 sayılı, Kadın, Barış, Güvenlik konulu kararını yayınlayarak kadın hakları konusunu yeni bir düzeye taşımıştır. 2003 yılında ise Türkiye nin ve İngiltere nin ortak önerisi sonucu BM Genel Kurulu namus cinayetleri konusunda hükümetleri göreve çağıran kararını mutabakatla almıştır. (Ertürk, 2008) Bu konuda İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Avrupa Sosyal Şartı (Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi) önemli hukuki metinler olmakla birlikte; Kadına yönelik şiddet mücadele adına 14 Ocak 1998 de yürürlüğe giren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun önemli bir başlangıç teşkil etmiş geçirilen zaman içerisinde yetersiz kaldığı konular değerlendirilerek 04 Mayıs 2007 de 5636 sayılı kanunla değişiklikler yapılmış; kanun paralelinde 01 Mart 2008 de yürürlüğe giren yönetmelik, 2006/17 sayılı Başbakanlık genelgesi, 2007/8 sayılı İçişleri Bakanlığı Koordinasyon genelgesi konuya önemli katkılar sağlamıştır. 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul da imzalanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi nin onaylanması 6251 sayılı kanun ve 24/11/2011 tarihli resmi gazetede yayınlanarak uygun bulunmuştur. 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul da imzalanan ve 24/11/2011 tarihli ve 6251 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ekli Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi nin onaylanması; Dışişleri Bakanlığının 12/1/2012 tarihli ve HUM/7771842 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu nca 10/2/2012 tarihinde kararlaştırılmış, 8 Mart 2012 tarihli ve 2012/2816 Karar 28227 (Mükerrer) Sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır. Bu onaylamalar Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nden 1 gün önce ve Dünya Kadınlar Günü nde olması güzel bir anlam oluşturmaktadır. Konsey tarafından hazırlanan ve 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açılan Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair

Sözleşme uluslararası hukukta kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet konusunda yaptırım gücü olan ilk Sözleşme niteliği taşıyor. Sözleşmenin, kadına yönelik şiddete ve aile içi şiddete son verilmiş bir Avrupa yaratmak amacıyla düzenlendiğine önemle dikkat çekilmiştir. Sözleşmede kadına karşı şiddetle mücadelede kapsamlı bir hukuki çerçeve oluşturmak üzere önleme (prevention), koruma (protection), kovuşturma (prosecution) ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma politikaları (policy) konularına yer verilmiştir. Bu konuda uluslararası bağlayıcılığa sahip ilk hukuki belge olan Sözleşme, Avrupa Konseyi üyeleri dışındaki ülkelerin de imzasına ve onayına açılmıştır. (Moroğlu) 4320 sayılı kanunun yetersizliği nedeniyle yeni çalışılan ve 29 Kasım 2011 Tarihli ve 6251 sayılı kanunla yürürlüğe giren Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi paralelinde Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 08.03.2012 tarihinde TBMM de kabul edilmiş ve 20 Mart 2012 tarih ve 28239 sayılı resmi gazetede yayınlanarak 6284 sayılı Kanun olarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye nin 6284 sayılı kanunla atmış olduğu adım Avrupa ülkelerinde tektir. Bu olumlu gelişmeyi çok önemsemek ve takviye edici hamleler yapmak gerekmektedir. Avrupa ve Amerika gelişmiş ülkeler dâhil tüm dünya ülkelerinin problemi olan aile içi şiddeti önleme konusunda Türkiye hakikaten çok ciddi adım atmış ve gerek Avrupa sözleşmesini gerekse ilgili kanunu çıkararak uygulamaya başlamıştır. Varlığa sevgi ve saygıyı merkeze alan Kur an ve yaşamıyla örnek olan Hz.Peygamberi olan, kültüründe yukarda andığımız bu paraleldeki yüzlerce fikir adamı ve eserlerine rağmen Türkiye de şiddet var ise kendi değerlerimizi bile insanımıza öğretemediğimiz ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle gerek kendi insanımıza, gerekse tüm dünya insanlarına Yaratılanı severim yaradandan ötürü ifadesinde düşünce ve yaşantıyı bulan kültürümüzü anlatmak zorundayız. Birleşmiş Milletler (BM), 1981 yılında, kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla 25 Kasım'da bu konuda etkinlikler yapılmasını kararlaştırdı ve bugünü "Dünya Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü" olarak benimsedi. Bu konuda önemli çalışmalarda bulunan uluslararası kurumlardan en önemlisi de şüphesiz BM. BM'de bu konuda görev yapan üst düzey isimlerden biri de bir Türk. BM Kadınlara Karşı Şiddetle Mücadele Özel Raportörü Dr. Yakın Ertürk, Avrupa'da da aile içi şiddeti onaylayan yaklaşımlar bulunduğunu vurgulayarak, "Burada bilinçlenme düzeyi geri kalmış ülkelere oranla biraz daha ön planda. Buradaki devletler önleyici tedbirlerini almışlar, yasalarını değiştirmişler ama kadının ikincil statüsünün hala devam etmesi nedeniyle şiddet onların bir numaralı gündem maddeleri. Avrupa'da bu sorunların çözülmüş gibi düşünülme eğiliminde bulunuluyor ama maalesef aile içi şiddet, cinsel taciz, bunlar çok önemli problemler olarak hala devam ediyor" " demektedir. Aile içi ve Kadına yönelik şiddet konusunda genel politika Proaktif yaklaşım olmalıdır. Bu politika tıpkı önleyici hekimlik gibidir. Nasıl ki, operasyonel (müdahaleci) hekimlik hem masraflı ve zaman alıcı, hem de sonuç itibariyle eskiyi, orijinalliği oluşturmuyor, o halde proaktif olarak önleyici hekimlik gibi bir müdahale hem ucuz ve kısa zamanda hem de zarara uğramadan mutlu ve huzurlu aile oluşumuna katkıda bulunulacaktır. Proaktif halkla ilişkiler, bir kuruluşun sorun çözmekten çok fırsat yaratmaya yönelik olan çabalarıdır. Proaktif halkla ilişkiler kurumun değerlendirilmesi ile başlar. Proaktif yaklaşım

sayesinde kurum içi iletişim sağlıklı hale gelir. Proaktif iletişim kriz iletişimi alanında oldukça önemlidir; çünkü potansiyel tehlike ya da fırsat olarak görülen konular için kurum hazırlıklı olur. Tabi her zaman beklenmedik olaylar ve sürprizler karşımıza çıkabilir. Reaktif halkla ilişkiler ise, bir kuruluşun karşı karşıya kaldığı olumsuzluklardan başarıyla kurtulabilmeye yönelik halkla ilişkiler çabalarıdır. Reaktif iletişim, yaşanan olaylara tepki vermek üzerine kuruludur. Bu iletişim sürecinde, daha önceden hazırlanmış bir plan yoktur. Bu nedenle olaya tepki verme süresi belli değildir. Dolayısıyla, reaktif iletişim proaktife göre daha karmaşık bir süreçtir. Sonuç olarak; aile içi şiddetle mücadelede elbette ki, reaktif olarak ifade edebileceğimiz şiddeti uygulayan ve şiddet mağduruna yönelik şiddet sonrası yaptırımlar, tekrar olmaması için önleyici tedbirler, rehabilitasyon ve entegrasyon faaliyetleri olmalıdır, ancak proaktif olarak önleyici ve koruyucu tedbir ve faaliyetler daha bir önem arz etmektedir. Aile içi şiddetin en önemli boyutunun şiddetsiz bir hayatı ve iletişimi seçme yoksunluğu ve farkındalık eksikliğinden dolayı gerek şiddet öncesi, gerek şiddet sonrası çalışmalarda bulunma adına bu konuyla doğrudan bağlantılı kamu kurumlarına farkındalık ve mücadele eğitimleri verilmeye başlanmıştır. Emniyet teşkilatına 2006 yılında başlanan bu eğitimler 50.000 personelin eğitim alması ve uygulamaya geçmesini sağlamıştır. Aynı zaman da adalet Bakanlığınca belirli sayıda hâkim ve savcılara yönelik 4320 sayılı kanunun uygulanması ve farkındalık eğitimi verilmiştir. Yine 2008 yılında Sağlık Personeline, 2010 yılında Diyanet personeline eğitimler verilmeye başlanmıştır. Avrupa Parlamentosu'nun 1987'de çıkardığı tavsiye kararına göre her 10 bin nüfus için sığınma evlerinde bir kişilik yer olmalı demektedir. Almanya'daki sığınma evlerinin sayısı 400, bu evlerde 45 bin kişi daha barınabilmekte; İspanya'da ise, sığınma evlerinin sayısı 293 ve 4 bin 144 kişilik yer mevcut, her iki ülkede ücretsiz olarak yedi gün 24 saat ulaşılabiliyor. İsveç'te bulunan 160 sığınma evi kadınlardan ücret talep ediyor ve her kadının ulaşımına da elverişli değildir. Slovakya'da 109, Hollanda'da 100, Çek Cumhuriyeti ve Norveç'te 50; İtalya'da 49, Fransa'da 33, Danimarka ve Portekiz'de 35; Avusturya ve Belçika'da 28; Litvanya ve Finlandiya'da 25; İsviçre ve İrlanda'da 18, Hırvatistan'da 13 sığınma evi vardır. Bosna Hersek, Bulgaristan, Estonya, Yunanistan, Macaristan, Malta ve İzlanda'daysa sığınma evlerinin sayısı 10'un altındadır. Monako'da ise hiç sığınma evi bulunmuyor. (bianet.org) Önemli sorunlardan biri ise, 13 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediyeler kanunu ile Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000 i aşan belediyelere kadın ve çocuklar için koruma evleri açma yükümlülüğü getirilmiştir. Türkiye de Büyükşehir Belediyeleri dâhil, nüfusu 50 binin üzerinde 206 belediye bulunduğunu ama buna rağmen sığınma evi sayısı 84 dür. Bu açıdan değerlendirildiğinde toplam 1.400 sığınma evi, yine AB standartlarına göre her 7.500 kişi için bir sığınma evi ölçütü içerisinde 9.400 sığınma evi olmasını gerektirmektedir. 84 sığınma evinin dağılımına baktığımızda; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı 55 kadın sığınma evi var aldığı kapasite 1.223 kişi, Belediyelere ait 26 adet, kapasite 616 kişi, çeşitli STK lara ait 3 adet ve kapasitesi 42 olmak üzere 84 kadın sığınma evi ve toplam kapasite 1.881 kişiliktir. Ülkemizde Kadının statüsü Genel Müdürlüğünün 2008 yılı 51 ilde 22.822 kadınla yaptığı Türkiye de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet araştırmasına göre her iki kadından biri şiddet görmektedir. Bu veriyi aldığımızda 36 milyon kadından 18 milyonu şiddet görüyor demek olur ki, kadın sığınma evlerinin yetersizliği çok açık ve net olmaktadır. Bu yerlere ancak şiddetin artık defalarca ve açıkça görüldüğü, sığınmazsa ölümle baş başa kalacağı kişileri bile alması mümkün görülmemektedir. Türkiye de mevcut sistemin yetersizliği ve yeterince işlememesi nedeniyle,

sadece kanunla belediyelere bu tarzda yükümlülüğün yetmediğini, bunun yerine merkezi yönetime yükümlülüğün yüklenmesini gerektirmektedir. İspanya da, şiddet gören kadınların özel koruma evlerinde devlet himayesine alınması, saldırgan koca ve sevgililerin kadına yaklaştırılmaması gibi önlemlerden sonra özel koruma görevlisi verilebileceği yolunda alınan kararın uygulanmasına 2008 yılından itibaren başlandı. Hâkim kararı üzerine, özel koruma görevlileri ölüm tehdidi altındaki kadınları 24 saat koruma altına alacaklar. Bizde ise, Koruma Yönetmeliğinde var olan ve şiddet gören ve görme ihtimali olan kadınların isteği üzerine kolluk görevlisi verme ifadesi halen artmakta olan ve artacağı belli olan polis koruma talepleri polise personel sayısı itibariyle ek yük getirecek ve işin içinden çıkılmaz hal alacaktır. Ayrıca yukarıda ki şiddet gören rakamlar göz önüne alındığında haklılığımız anlaşılacaktır. Bu nedenle bu yönetmelikte var olan ifadeler iptal edilerek yeni hazırlanacak uygulama yönetmeliğinde daha ayrıntılı şekilde düzenlenmelidir. Aile içi şiddet durumunun şiddet öncesi ve şiddet sonrası olmak üzere yaşam süreçleri mevcuttur. O halde, proaktif davranarak suç öncesi ve suç sonrası yapılması gerekenler olmak üzere konu iki süreç halinde irdelenmeli ve çözüm önerileri üzerine odaklanılmalıdır. Şiddet öncesine baktığımızda özellikle erkek ve kadın cinsiyetindeki her iki grupta ilköğretimden başlamak üzere bütünleyici, insan merkezli, saygı ve sevgi çerçevesinde eğitim modelleri oluşturulmalıdır. Bu konuda 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun da zemin hazırlamış, 16. Maddenin 6. bendinde İlköğretim ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konulur. İfadesi yer almıştır. Bu olumlu gelişmenin istendik davranış oluşturacak şekilde ders içerikleri hazırlanarak, yaşayarak öğrenme modeli de katılarak yetişecek yeni erkek ve kadınlarımız bilinçlendirilmelidir. Scarpetta serisi kitaplarında adli tıpla ilgili ayrıntıya yer veren Patricia Cornwell Her şey güçle ilgili. Kadınlar daha fazla güce kavuştukça, davranışları da diğer güçlü insanlarınkine benzeyecek demektedir.(the Newyork Times,2010) Ne kadın, ne de erkek diğer insanlara güç uygulamamalıdır. Özellikle yeni yasa ve koruyucu işlemleri suiistimal edebilecek kadın merkezli olaylar da göz ardı edilmeden yasanın amacına uygun araştırmalar dikkate alınmalıdır. demektedir. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun un getirmiş olduğu yenilikler çerçevesinde, evlilik doyumunu arttırıcı nitelikteki çalışmalar, çeşitli kurumların bünyeleri içerisinde (Danışma merkezleri, Halk Eğitim Merkezleri, Belediyelere bağlı aileye hizmet veren kuruluşlar, üniversiteler v.b.) yer almalı ve bu sayede aile ve evlilik yapıları, toplumsal ruh sağlığını korumak amacıyla desteklenmelidir. Evlilik doyumu ve evlilik iliksilerini geliştirmek amacıyla oluşturulan kurs ve eğitimlere ilgiyi arttırmak amacıyla, ilişkileri içerisinde sorun yasayan çiftlerin danışma ortamlarına başvurmaları tevsik edilmeli, bu konuda bilinçlendirme ve bilgilendirmeye yönelik çalışmalar tasarlanmalıdır. Bu amaçla, evli bireylere evlilik ilişkisinin geliştirilebilir nitelikte bir kavram olduğunu, yardım arayışlarına başvurulabileceğini ve evlilik problemlerinin çözümsüz olmadığını

anlatmak için bilgi verici danışmanlık hizmetleri kanun gereği olarak Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerine görev düştüğü gibi, her kurum ve STK bu konuda emek vermelidir. Kanun başta Mülki amirlere, Savcılara, Aile Mahkemesi Hâkimlerine, Polislere, Jandarmalara, Sağlık Görevlilerine, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerine, Diyanet Görevlilerine, Milli Eğitim Görevlilerine, Üniversitelere, tüm kamu kurumlarına ve tüm vatandaşlara önemli görevler ve sorumluluklar yüklemektedir. Herkes verilen görev ve sorumlulukları yerine getirdiğinde şiddetsiz bir dünya söz konusu olabilir. Suçun ilk haber alınışı, ihbarı, müracaatı çerçevesinde kolluk kuvvetlerine bakan yönlerine göz atmak gerekecektir. İlk önce şiddetin tanımı gereği ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunda da var olan sadece cinsel ve fiziksel şiddetin suç olmadığı, aynı zamanda psikolojik ve ekonomik şiddetin de suç olduğu ve adı geçen kanun gereği işlemler yapmak gerektiği bilinmelidir. Kanuna göre Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti ifade etmektedir. Kanunun Korunan(mağdur) için koruyucu tedbirler de Mülki Amirler ve Aile Mahkemesi Hâkimlerine yetkiler tanımış; Şiddet Uygulayanlarla ilgili (Şüpheli) ise, Önleyici tedbirlerde Aile Mahkemesi Hâkimlerine yetkiler tanımıştır. Korunan(mağdur) ile ilgili Mülki Amir in yetkilerinden Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırk sekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar ifadesi ile bazı yetkileri kolluğa da tanınmıştır. Bu bentlerde ki yetkiler ise a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması. ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması olmaktadır. Hayati tehlikenin bulunması tabirinin özellikle kanunun uygulanmasına dair çıkarılması gereken yönetmelikte ayrıntılı olarak bahsinin geçmesi konuyu aydınlığa kavuşturacaktır. Bu konuda 4320 sayılı kanun döneminde oluşturulan ve şiddet görenlere polisce sorulan SAM projesinde var olan idari işlemler adı altındaki sorulardan 12 sinden 8 i evet ise veya 22 sorudan 12 si evet ise kişinin hayati riski var idi ve kendisine kadın sığınma evine gönderilmesi önerilen sistemin benzeri getirilerek hem bu tarz soru cevapla hem de araştırmadaki bilgi bulgu ile mülki amire sonuç iletilerek geçici, yakın, sürekli, çağırmalı gibi koruma sistemleri oluşturulabilir. Yine bu konuyla ilgili en önemli çağrışım İspanya dan olmaktadır. İspanya da, şiddet gören kadınların özel koruma evlerinde devlet himayesine alınması, saldırgan koca ve sevgililerin kadına yaklaştırılmaması gibi önlemlerden sonra özel koruma görevlisi verilebileceği yolunda alınan kararın uygulanmasına 2008 yılından itibaren başlandı. Hâkim kararı üzerine, özel koruma görevlileri ölüm tehdidi altındaki kadınları 24 saat koruma altına alacaklardır. Bu husus için 6284 sayılı kanunda değişiklik gerektirmektedir. Bu kanun çıkmadan önce hızlıca değişikliğe giden durum şudur: Koruma Hizmetleri Yönetmeliği nin 3-10A ve 12.maddeleri değiştirilmiş ve 13.07.2011 tarihli İçişleri Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı yazısı ile uygulanmak üzere illere duyurusu yapılmıştır. Terörle Mücadele Kanunu nun 20.maddesine dayanarak ve tamamen TMK mantığında hazırlanarak

yürürlükte olan 16.09.1995 tarihli adı geçen yönetmelik yapılan değişiklikle PVSK ya da dayandırılmış ve konumuz açısından Şiddete maruz kaldığı veya maruz kalma ihtimali bulunduğu tespit edilen kadınlar, mahallin en büyük mülki amirinin kararıyla derhal korumaya alınırlar. Korumanın süresi ve şekli anılan kararla belirlenir ifadesi getirilmiştir. Koruma Yönetmeliğinde var olan ve şiddet gören ve görme ihtimali olan kadınların isteği üzerine kolluk görevlisi verme ifadesi halen artmakta olan ve artacağı belli olan polis koruma talepleri polise personel sayısı itibariyle ek yük getirecek ve işin içinden çıkılmaz hal alacaktır. Yönetmeliğin değişiklik tarihinden günümüze 9 aylık geçen zaman içinde Diyarbakır da 30, İstanbul da 800 e yakın çağrı usullü koruma verilmiştir. Ayrıca Türkiye de ki şiddet gören kadınlarla ilgili Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün 2008 yılında 51 ilde 22.822 kadınla yapılan araştırmada her iki kadından birinin şiddet gördüğü göz önüne alındığında haklılığımız anlaşılacaktır. Diyarbakır da 750.00 kadından sadece 5.000 kadın yakın koruma talep etse polisin hiçbir işe bakmadan sadece kadın korumalığı yapmasını gerektirmektedir. Bu rakamlar aşırı zorlama zannedilebilir; ancak her iki kadından birinin şiddet gördüğü bilimsel araştırma ise, biz sadece var olan kadın nüfusunun 15 de 1 ini örneklem alarak koruma talep ettiğinde asayiş sağlayacak polisin kalmadığından bahsediyoruz. Bu durum henüz olmamıştır; ancak olduğunda da iş işten geçmiş olacaktır. Bu nedenle bu yönetmelikte var olan ifadeler iptal edilerek yeni hazırlanacak uygulama yönetmeliğinde daha ayrıntılı şekilde ve özel güvenlik koruması da göz önüne alınarak düzenlenmelidir. Korunana(Mağdur) sağlanan özel güvenlik ücreti devletçe karşılanmalı ve şiddet uygulayandan(şüpheli) tahsil edilmelidir. Bunun yanı sıra belirtilen yönetmelikteki değişiklik ifadeleri ile 6284 sayılı kanun zıt kavramlar içermektedir. Yönetmelikte mahallin en büyük mülki amirinin kararıyla ifadesi varken, kanunda Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları ifadesi vardır. Kanunun koruma ile ilgili ifadesi tüm mülki amirleri kapsarken, yönetmelik sadece valileri kapsamaktadır. Yönetmelikte Şiddete maruz kaldığı veya maruz kalma ihtimali bulunduğu tespit edilen kadınlar derhal korumaya alınırlar. Kanun ise, Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması ile cinsiyet farkı olmaksızın tüm şiddet mağdurlarını ifade etmektedir. Yönetmelik ev içi şiddette sadece kadınları ve şiddet görme veya ihtimalinde derhal korumaya alırken, kanun hayati tehlikesinin bulunmasını araştırmakta ve geçici korumaya almaktadır. Kanunda ise, cinsiyet farkı olmaksızın tüm şiddet mağdurlarını ifade etmektedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, Mülki amire ait olan ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk amirlerince de Korunan(mağdur) ile ilgili kendisinin ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması kararını da alabilmektedir. Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken konu bu yetki: Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde (Bu hallerin ne olduğunun yönetmelikte açılmasında fayda var. Ancak ilk akla gelen gece Mülki amire ulaşamamak veya ulaşmada güçlük olması, korunanla ilgili acele karar vermeyi gerektirmesi olabilir. Aynı zamanda Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği nin Madde 4 e göre; Gecikmesinde sakınca bulunan hâl: a) Adlî

aramalar bakımından; derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin tespit edilememesi ihtimâlinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hâkimden karar almak için vakit bulunmaması hâlini, b) Önleme aramaları bakımından; derhâl işlem yapılmadığı takdirde, millî güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunmasının tehlikeye girmesi veya zarar görmesi, suç işlenmesinin önlenememesi, taşınması veya bulundurulması yasak olan her türlü silâh, patlayıcı madde veya eşyanın tespit edilememesi ihtimâlinin ortaya çıkması ve gerektiğinde hâkimden karar almak için vakit bulunmaması hâlini,ifadesinden de istifade edilerek yorumlanabilir. ) Belirtilen durumlara dayanarak kolluk amirinin kararı hazırlaması ve bu kararı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün Kadın Sığınma Evine götürmesi kararla birlikte korunanı teslim etmesidir. Barınağı gerek kendi imkânlarından gerekse diğer kamu kurumu veya otellerden sağlama hususu ilgili bu kuruma it olmaktadır.(10 Madde) Korunan(mağdur) ile ilgili koruma altına alma kararı verilenlerle ilgili Koruma Şubesine bilgiyi ivedi iletmelidir. Şiddet uygulayan(şüpheli) ile ilgili önleyici tedbir kararı almaya Aile Mahkemesi Hakimi yetkilidir. Bu yetkilerden Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar. ifadesi ile bazı yetkileri kolluğa da tanınmıştır. Bu bentlerde ki yetkiler ise, a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması. b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi. c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması. d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması. olmaktadır. Şiddet uygulayana(şüpheli) tedbirleri tebliğ etmesidir. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun un uygulanmasında olduğu gibi korunan(mağdur) ile ilgili daha önce yapılan ifade alma işlemlerini ve idari işlem olarak nitelendirdiğimiz SAM projesine girilen bilgi ve soruların doldurulmasına devam edilmelidir. Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. İhbarı alan kamu görevlileri bu Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlüdür.(madde 7) ifadesi nedeniyle kolluk ihbarları alınca mağdurla görüşecek kendisi şikâyetçi veya ifade vermeyi kabul ediyorsa kanunun gereğini yapacak, şayet şikâyetçi değilse görünüşte kamu davasını gerektirecek hal görünüyorsa mağdur istemese de müdahale ederek gereğini yapacak, değilse tutanak tutarak olay yerinden ayrılabilir. Kanun çerçevesinde gerek Mülki Amire, gerekse Aile Mahkemesi Hâkimine ait olan Korunan(mağdur) ve Şiddet uygulayana(şüpheli) yönelik iş ve işlemlerle ilgili her iki makamla görüşerek emirleri doğrultusunda evrakları hazırlayıp ilgili yerlere götürerek verdikleri karar çerçevesinde işlemleri gerçekleştirmelidir. Bu tedbirlere baktığımızda;

Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları MADDE 3 (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir: a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması. b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması. c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi. ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması. d) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması. (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırksekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar. Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları MADDE 4 (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir: a) İşyerinin değiştirilmesi. b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi. c) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması. ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi. Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları MADDE 5 (1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir: a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması. b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması. ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması. d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması. e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi. f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi. g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi. ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi. h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması. ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması. (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar. (3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir. (4) Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir. Olmaktadır. Yine tedbir kararının verilmesi ve gizliliği konusunda ise; Tedbir kararının verilmesi, tebliği ve gizlilik MADDE 8 (1) Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir. (2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir. (3) Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.

(4) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilir. (5) Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarı yapılır. (6) Gerekli bulunması hâlinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen, korunan kişi ve diğer aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgileri, tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur. Yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir. Bu bilgileri hukuka aykırı olarak başkasına veren, ifşa eden veya açıklayan kişi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. (7) Talep hâlinde ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi sağlanır. Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi, tedbir kararı ilgili, Bakanlık, Cumhuriyet Savcısı, kolluk tarafından talep edilebilmektedir. Yine kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilmektedir. Ancak kanun uygulanmasını tehlikeye düşürebilecek husus ise, aynı maddede Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez ifadeleridir. Burada kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokacak ifadesinde kararın verilmesi ifadesini tekil kullanılması yerine çoğul kullanılması daha yerinde olabilecektir. Çünkü tekil ifade sadece önleyici tedbir kararına yönelik anlam içerir, çoğulda ise koruyucu tedbir kararlarını da içerirdi. Bu neyi fark ettirir? Koruyucu tedbirlerde kollukça koruma tedbiri de yer almaktadır. SAM projesine göre sorulan sorularda karşı tarafın beyanına göre olmaktadır. Hakikaten hayati tehlikenin mevcudiyetini araştırma ile Mülki Amir ve Aile Mahkemesi Hâkimince verilebilmeli ancak delil ve belge aranmaz ifadesi ile önünü kapatmaktadır. Şayet belirttiğimiz gibi kararların verilmesi olursa kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokacak durumlar araştırılır ve var ise tedbirler kaldırılır. Tedbirlerin tebliği ise, gerek Mülki Amirin talebini, gerekse Aile Mahkemesi Hâkiminin talebini kolluk tarafından tebliğini gerektirecektir. Bunun yanı sıra, tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesi, bu tedbirlerin kaldırılması veya aynen devam etmesi konularında kolluğun araştırması neticesinde elde ettiği verilerin tedbiri koyan Mülki amir veya Aile Mahkemesi Hâkimince değerlendirilmesi ile olacaktır. Özellikle korunan kişi ile ilgili özel bilgiler ilgilinin talebi veya resen gizlilik kararı ile korunacaktır. Aksi durumlar TCK hükümlerine tabi olacaktır. Talep hâlinde ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin kolluk marifetiyle teslimi sağlanır ifadesi açıkça ilgililerin talebi üzerine kişisel eşyaları ve belgeleri kolluğun kendisi veya refakatinde olmak üzere teslimi sağlanır. Tabi burada kapalı alan olan ev veya işyerine girmede arama kararı almayı da gerektirmektedir. Tedbir kararlarının bildirimi ve uygulanmasıyla ilgili ise; Tedbir kararlarının bildirimi ve uygulanması

MADDE 10 (1) Bu Kanun hükümlerine göre alınan tedbir kararları, Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlükleri ile verilen kararın niteliğine göre Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa en seri vasıtalarla bildirilir. (2) Bu Kanun kapsamında ilgili mercilere yapılan başvurular ile bu başvuruların kabul ya da reddine ilişkin kararlar, başvuru yapılan merci tarafından Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine derhâl bildirilir. (3) Korunan kişinin geçici koruma altına alınmasına ilişkin koruyucu tedbir kararı ile şiddet uygulayan hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden, hakkında koruyucu veya önleyici tedbir kararı verilen kişilerin yerleşim yeri veya bulunduğu ya da tedbirin uygulanacağı yer kolluk birimi görevli ve yetkilidir. (4) Tedbir kararının, kolluk amirince verilip uygulandığı veya korunan kişinin kollukta bulunduğu hâllerde, kolluk birimleri tarafından kişi, Bakanlığın ilgili il veya ilçe müdürlüklerine ivedilikle ulaştırılır; bunun mümkün olmaması hâlinde giderleri Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak üzere kendisine ve beraberindekilere geçici olarak barınma imkânı sağlanır. (5) Tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi, kararın uygulanmasına engel teşkil etmez. (6) Hakkında barınma yeri sağlanmasına karar verilen kişiler, Bakanlığa ait veya Bakanlığın gözetim ve denetimi altında bulunan yerlere yerleştirilir. Barınma yerlerinin yetersiz kaldığı hâllerde korunan kişiler; mülkî amirin, acele hâllerde kolluğun veya Bakanlığın talebi üzerine kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesis, yurt veya benzeri yerlerde geçici olarak barındırılabilir. (7) İşyerinin değiştirilmesi yönündeki tedbir kararı, kişinin tabi olduğu ilgili mevzuat hükümlerine göre yetkili merci veya kişi tarafından yerine getirilir denilmektedir. Tedbir kararlarının uygulanabilmesi için, kolluğa da bildirimde bulunulabilir. Bu tarzda bildirim ulaştığında kolluk kendi görev sahasına giren konuları yerine getirmesi gerekmektedir. Yine özellikle Korunan kişinin geçici koruma altına alınmasına ilişkin koruyucu tedbir kararı ile şiddet uygulayan hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden kolluğu sorumlu tutmaktadır. Korunan kişinin barınma sistemi alınan kararın Aile ve Sosyal Politikalar (ASPB) İl Müdürlüğü ne ivedi olarak bildirilmesi ve bu kurumun koordinesi ile olmaktadır. Ancak bu kurumun biriminin olmaması halinde kolluk kararı alarak bu madde çerçevesinde sırasıyla kadın sığınma evi, kamu kurum sosyal tesisleri ve bir otele yerleştirme yaparak ücreti hususu Aile ve Sosyal Politikalar (ASPB) İl Müdürlüğü ne bildirilerek gereği yapılabilir. Bu konunun daha geniş açıklaması Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 19.04.2012 tarih ve 2012/13 sayılı çıkarılan genelgede bulunmaktadır. Kolluğu ilgilendiren bölümler alınmıştır. B-Ayrıca, bu Kanun kapsamında il ve ilçe müdürlükleri tarafından; Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığının resen, ihbar, şikâyet veya herhangi bir sebeple öğrenilmesi halinde, en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden tedbir kararı alınmasının talep edilmesi, Tedbir kararına rağmen şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşılması halinde, tedbir kararını veren merci ya da makamdan, tedbirin devamı, süresinin ya da şeklinin değiştirilmesi, Şiddet veya şiddet uygulama tehlikesinin ortadan kalktığının tespit edilmesi halinde tedbirin kaldırılmasının talep edilmesi,

Hakkında barınma yeri sağlanmasına karar verilen kişilerin Bakanlığa ait veya Bakanlığın gözetim ve denetimi altında bulunan yerlere yerleştirilmesi, barınma yerlerinin yetersiz kaldığı hâllerde ise kişinin ve beraberindekilerin kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesis, yurt veya benzeri yerlerde, giderleri Bakanlık bütçesinin (il müdürlüğü) ilgili tertibinden karşılanmak üzere, geçici olarak barınma imkânı sağlanması, Hakkında önleyici tedbir kararı verilen kişinin; alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, kolluk refakatinde bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasının sağlanması ve takibi, C-Bu Kanun hükümlerine göre, ilgili mülki amir ve kolluk tarafından; Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebileceğinden, ihbarı alan mülki amir veya ihbar konusu şiddet fiilini soruşturmakla görevli kolluk biriminin amirince, tedbir kararının alınması için gerekli iş ve işlemlerin yapılması ve bu iş ve işlemlerin safahat ve sonucu hakkında her gün en geç saat 16.00 'da en seri vasıtalarla Bakanlık il ve ilçe müdürlüklerine bildirimde bulunulması, Mülki amirler tarafından, koruyucu veya önleyici tedbir kararlarının uygulanmasına yönelik olarak kurumlararası koordinasyonun sağlanması, Koruyucu veya önleyici tedbir kararlarının niteliğine göre talep edenin bulunduğu veya kararın uygulanacağı yerdeki görevli birimler tarafından uygulanmasının sağlanması, Mülki amirler ile kolluk amirlerine yapılan başvurular ve bu başvuruların kabul ya da reddine ilişkin kararların, başvuru yapılan merci tarafından, Bakanlık ilgili il ve ilçe müdürlüklerine derhâl bildirilmesi, tedbir kararlarının niteliğine göre Cumhuriyet başsavcılığına bildirimde bulunulması, Hakkında koruyucu tedbir kararı verilen kişinin, barınma yerinin yetersiz kaldığı hâllerde mülkî amirin, acele hâllerde kolluğun talebi üzerine kişinin ve beraberindekilerin kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesis, yurt veya benzeri yerlerde, giderleri Bakanlık bütçesinin (il müdürlüğü bütçesinin) ilgili tertibinden karşılanmak üzere geçici olarak barınma imkânı sağlanması, Korunan kişinin geçici koruma altına alınmasına ilişkin koruyucu tedbir kararı ile şiddet uygulayan hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden kişilerin yerleşim yeri veya bulundukları yer ya da tedbirin uygulanacağı yerin kolluk birimi görevli ve yetkili olup, buna göre işlem tesis edilmesi, Korunan kişinin, kolluk tarafından yapılacak tahkikat ve risk değerlendirilmesi sonucunda, derhal işlem yapılmaması halinde mağdurun hayatının tehlikeye girmesi, suç işlenmesinin önlenememesi ve mülki amirden karar almak için vakit bulunmaması halinde, resen veya ilgilinin talebi üzerine geçici koruma tedbir kararı alınarak mülki amirin onayına sunulması, Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararının şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilmesi ve mahkemeye bildirimde bulunulması, Kolluk tarafından, hakkında tazyik hapsine karar verilen ilgilinin cezaevine nakli ile ilgili işlemlerin yapılarak yakalama tarihi ve infazın sona erdiği tarih hakkında il ve ilçe müdürlüklerine bilgi verilmesi, Görüldüğü gibi normalde Aile ve Sosyal Politikalar (ASPB) İl Müdürlüğü nce barınma imkânı ve koordinasyonu sağlanmakta, ancak bu müdürlüğün birimi olmaması halinde yukarıda belirttiğimiz gibi kollukça gereği yapılarak ilgili müdürlüğe ilk önce sözlü sonra yazıyla

durum bildirilmektedir. Hakkında önleyici tedbir kararı verilen kişinin(şüpheli); alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, kolluk refakatinde bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasının sağlanması ve takibi yapılmaktadır. Kolluk tarafından risk analizi (idari işlem) olarak belirttiğimiz form doldurularak hayati tehlike teşkil eden durum tesbiti halinde tedbirlerin alınmasını sağlaması gerekmektedir. Hakkında tazyik hapsine karar verilen ilgilinin cezaevine nakli ile ilgili işlemlerin yapılarak yakalama tarihi ve infazın sona erdiği tarih hakkında il ve ilçe müdürlüklerine bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu konuyla ilgili görev alacak kolluğunda vasfını belirtmektedir. Kolluk görevleri MADDE 11 (1) Kolluk görevleri, kolluğun merkez ve taşra teşkilâtında bu Kanunda belirtilen hizmetlerle ilgili olarak, çocuk ve kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda eğitim almış ve ilgili kolluk birimlerince belirlenmiş olan yeteri kadar personel tarafından yerine getirilir. Böylece bu konuda ilgili kursu görmesi istenmektedir. Geçici maddi yardım yapılmasını belirten 17.madde yerinde olmakla birlikte bu konunun da suistimalini göz önünde tutmakta yarar vardır. Bu madde gereği 700 ile 1.000 TL arası maddi yardım alınabilecektir. Kolluk açısından, şiddet mağduru olan kişinin özellikle doğu ve güneydoğu illerimizde ailesinden alınabilmesi, belirlenen kapalı yerden alınmasında karar gerekmesi, mağdurun olayı inkar etmesi veya gelmek istememesi halleri problem yaşatacaktır. Bir köyde olacak olayda şiddet gösteren evden uzaklaştırılsa bile, ayrıldıktan sonra tekrar rahatsız etmesi halinde uzun mesafeli yerler yine problem oluşturacaktır. Ayrıca özellikle terör amaçlı tuzaklama da gözden uzak tutulmaması gereken önemi arz etmektedir. Şiddet uygulayan için Hakime 4.madde de sağlık kuruluşuna yönlendirilmesi bir zorunluluk ifade ederken, 15 madde 3 fıkra c bendinde c) Teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin; 1) Öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına,2) Alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına, 3) Meslek edindirme kurslarına katılmasına, yönelik faaliyet zorunluluk ifade etmemekte kişinin iradesine bırakılmaktadır. Hâlbuki Bilimsel araştırmalar şiddetin % 93 itibariyle öğrenilen, % 7 itibariyle psikolojik sorunlu insanlardan kaynaklandığı; ayrıca aile içinde şiddet uygulayanların %90 ının erkekler olduğu ifade edilmektedir. O halde eğitimle şiddetin önlenmesi mümkün olduğu görüldüğünden eğitim konusu da zorunluluk arz etmesi yerinde olacaktır. Evlilik öncesi ana baba veya evlilik okulu adındaki kurslar, çocuk olduktan sonra çocuk eğitimi kursları da ya bu kanunda yada Nüfus Hizmetleri Kanunu na eklenmelidir. En önemli görev ve sorumluluk Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne düşmektedir. Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kurulması

MADDE 14 (1) Bakanlık, gerekli uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esasına göre yürüten, çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenen, şiddet önleme ve izleme merkezlerini kurar. (2) Kurulan merkezlerde şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik izleme çalışmaları yapılır ve destek hizmetleri verilir. Destek hizmetleri MADDE 15 (1) Bu Kanun kapsamında şiddetin önlenmesi ve verilen tedbir kararlarının etkin olarak uygulanmasının izlenmesi bakımından şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır: a) Koruyucu ve önleyici tedbir kararları ile zorlama hapsinin verilmesine ve uygulanmasına ilişkin veri toplayarak bilgi bankası oluşturmak, tedbir kararlarının sicilini tutmak. b) Korunan kişiye verilen barınma, geçici maddi yardım, sağlık, adlî yardım hizmetleri ve diğer hizmetleri koordine etmek. c) Gerekli hâllerde tedbir kararlarının alınmasına ve uygulanmasına yönelik başvurularda bulunmak. ç) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılmasına yönelik bireysel ve toplumsal ölçekte programlar hazırlamak ve uygulamak. d) Bakanlık bünyesinde kurulan çağrı merkezinin bu Kanunun amacına uygun olarak yaygınlaştırılması ve yapılan müracaatların izlenmesini sağlamak. e) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılması için çalışan ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak. (2) Korunan kişilerle ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır: a) Kişiye hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek ve meslek edindirme kurslarına katılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak. b) Verilen tedbir kararıyla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesine yönelik önerilerde bulunmak ve yardımlar yapmak. c) Tedbir kararlarının uygulanmasının sonuçlarını ve kişiler üzerindeki etkilerini izlemek. ç) Psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde yardım ve danışmanlık yapmak. d) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak. e) İlgili merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak. f) 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli rehberliği yapmak. (3) Şiddet uygulayanla ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır:

a) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu ile diğer kişiler ve toplum açısından taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak. b) İlgili makam veya merci tarafından istenilmesi hâlinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak. c) Teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin; 1) Öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına, 2) Alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğunun olması hâlinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına, 3) Meslek edindirme kurslarına katılmasına, yönelik faaliyetlerde bulunmak. (4) Şiddet mağduru ile şiddet uygulayana yönelik hizmetler, zorunlu hâller dışında farklı birimlerde sunulur. Kurumlararası koordinasyon ve eğitim MADDE 16 (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon Bakanlık tarafından gerçekleştirilir. (2) Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak ve alınan tedbir kararlarını ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür. Gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanun kapsamında Bakanlık çalışmalarını desteklemek ve ortak çalışmalar yapmak üzere teşvik edilir. (3) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika kadınların çalışma yaşamına katılımı, özellikle kadın ve çocukla ilgili olmak üzere şiddetle mücadele mekanizmaları ve benzeri politikalar konusunda Bakanlık tarafından hazırlanan ya da hazırlattırılan bilgilendirme materyallerini yayınlamak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17.00-22.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00-22.00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar aylık doksan dakikalık süreye dâhil edilmez. Bu süreler Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir. Televizyon kuruluşları ve radyolarda yayınlanacak bilgilendirme materyalleri, Bakanlık birimleri tarafından üniversiteler, ilgili meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri alınarak hazırlanır. (4) Bu Kanunda öngörülen görevlerin yerine getirilmesi sırasında kamu kurum ve kuruluşlarının personeli Bakanlık görevlilerine yardımcı olurlar. (5) Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, personel ve üyelerinin bu Kanunun etkin bir biçimde uygulanması amacıyla Bakanlığın hazırlayıp koordine edeceği, kadının insan hakları ile kadın erkek eşitliği konusunda eğitim programlarına katılmasını sağlar. (6) İlköğretim ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konulur.

Bu nedenle Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü nde kurulacak Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri tüm illerde kurulmalıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulamasına yönelik 19/04/2012 tarih ve 2012/13 sayılı genelge çıkarılarak çıkacak yönetmelik öncesi açıklayıcı hükümleri içermiştir. Şiddet uygulayanlara yönelik yapılması gereken öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlama ve meslek edindirme kursları hazırlanmalıdır. Evlenmek üzere belediyelere başvuran çiftlere birbirlerini tanımaları, ileride yaşamaları muhtemel olan problem alanları hakkında bilgilendirilmeleri, evlilikte çatışma ve problem çözme becerilerini geliştirebilmelerine yönelik olarak tasarlanmış eğitim çalışmaları düzenlenmelidir. Dolayısıyla evlilik öncesi danışmanlığı kavramı desteklenmelidir. Evlilik ilişkisini dolayısıyla da aile içi ilişkileri desteklemek amacıyla düzenli olarak Evlilik Okulları açılmalıdır. Denizli Belediyesinin bu konuda yaptığı örnek çalışma her belediyece yapılmalı ve hatta evlilik öncesi kurs mecburi olmalıdır. (Ailemi Seviyorum Projesi kapsamında Sağlıklı Evlilik Okulu mezunları için belediyeye ait nikâh salonlarından %50 indirimle istifade edebilecekler. (Star,2012) Suç sonrasına yönelik 6284 sayılı kanun önemli bir açılım sağlayarak koruyucu ve önleyici tedbirler geliştirmiş ve bu tedbirleri acil durumlarda mülki amir ve kolluğun yetki kullanımına da açmıştır. Bunun yanı sıra, Şiddet önleme ve izleme merkezleri oluşumu da çok yerinde bir karar olmuştur. Adı geçen kanunun uygulanmasında görev alan Mülki amirler, Aile mahkemeleri hâkimleri, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, Polis, Jandarma, sağlık, milli eğitim personelleri için kanunu ve paralelinde çıkarılacak yönetmelikle ilgili hizmet içi eğitimler verilmelidir. Radyo ve Televizyonlarda gösterilecek olan kadınların çalışma yaşamına katılımı, şiddetle mücadele mekanizmaları konularında ki filmler hazırlanarak gösterime sunulmalıdır. Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki kamu kurum ve kuruluşlarının personeli kadının insan hakları, kadın erkek eşitliği konusunda eğitim programları yapılmalıdır. İlköğretim ve ortaöğretim müfredatına kadının insan hakları, kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler yapılmalıdır. İmzalanan sözleşme ve paralelindeki kanun ve ilgili mevzuat çalışması önemsenmesi gereken atılımdır; ancak en önemlisi olay gelip insan unsuruna dayanmaktadır. Dolayısıyla erkekler, kadınların engin sevgi, şefkat ve ilgisine muhtaç olduğunu, kadınların ise, erkeklerin koruyuculuğu, sadakati ve sevgisine muhtaç olduğunu bilerek uzlaşı kültürünü yerleştirmek gerekmektedir. Her ikisi de birbirine; sadık, vefalı, sevgili, bütünleyici olmalıdır. Kontrolsüz güç, güç değildir; ancak zulümdür. Güç; yaşama, sevgiye, barışa ve kardeşliğe katkıda bulunuyorsa anlamlıdır. Gücü bitmiş bir ampulü bile kırmanın insan içindeki şiddet duygusunu

tetikleyebilme ihtimali var ise, o zaman her insan güç gösterisinden ve şiddetten kaçınılmalıdır. Özellikle yeni yetişecek kadın ve erkeklerimiz, öfkeyi yenme, etkin ve verimli iletişimde bulunma, hoşgörü ve sabırlı olma, şiddetsiz iletişimde bulunma eğitimleri verilmelidir. Kültürümüzün bu konuda önemli kodları olan Mevlana yı, Yunus Emre yi, Ahmede Hani yi, Bediüzzaman Said Nursi gibi yüzlerce bilgelerin karıncayı dahi incitmeme düşünce, tavır, hareket ve yaşantılarını kişilerin zihinsel kodları haline getirilmelidir. (Arslan,2012) Kaynakça Arslan Metin Murat, Aile İçi İletişimsizliğin Sonucu: Şiddet, 30 31 Mart 2012 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi nde Bütün Yönleriyle Boşanma; nedenler ve çözüm önerileri başlıklı çalıştayda sunulan bildiri. http://www.bianet.org/kadin/kategori/kadin/100784/almanyada-400-ispanyada-293-siginma-evi Moroğlu Nazan, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Avrupa Konseyi'nden Kararlı Bir Adım: Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi Star Gazetesi, (12.02.2012). Evlilik Okulu ndan Mezun Olana Nikâh Salonu İndirimi. The Newyork Times, (11.07.2010). Sabah Gazetesi Türkçeleştirilmiş Eki. Sanatın Öngöremediği Kaynaktan Gelen Şiddet. Ertürk Yakın, Kadın Haklarının Uluslararası Hukuki Çerçevesi, Sosyoloji Derneği. Cilt 11, Sayı 1, Bahar 2008: 49 71.