Alevi vatandaþlarýmýz yas tutuyor Alevi vatandaþlarýmýz yas tutuyor. Hazreti Ali'nin oðlu Ýmam Hüseyin'in, Kerbela'da þehit edilmesinin yasý bu... Muharrem ayýyla birlikte 12 günlük matem orucu da tutulmaya baþlandý. HAZRETÝ HÜSEYÝN'ÝN MEKKE HALKINA VERDÝÐÝ HUTBE-ÞEHADETÝ VE MUHARREM AYI HZ. HÜSEYÝN ÝN MEKKE HALKINA VERDÝÐÝ HUTBE Hz. Ýmâm Hüseyin, Medine den ayrýlýp, Hicret in 58.yýlý Þaban ayýnýn 4.günü Mekke ye vardý. Mekke&rs varýnca, Hâþim oðullarýyla, Ehl-i Beyt dostlarýný, toplayýp, onlara Emeviler in uyguladýðý zulümlerden bahsedip, þöyle seslendi: Bugün ben size bâzý þeyler sormak istiyorum. Sözlerim doðruysa gerçekleyin, deðilse yalanlay Sözlerimi duyun, yazýn, yayýn, sonra þehirlerinize boylarýnýza dönünce emin olduðunuz, inandýðýnýz kiþilere sözlerimi duyurun çaðýrýn, çünkü ben, bu gerçeðin yýpranmasýndan, yitip gitmesinden korkuyorum. Amma: Allah, kâfirler hoþlanmasa da n parlatýr. Hz. Ýmâm, bu hutbelerinde: Zâlimlerin her tarafý tuttuðunu, Müslümanlarýn onlara âdetâ kul-köle olduklarýný, imansýz ki baþýna geçtiklerini, inananlara acýmadýklarýný, zayýflara þiddetle davrandýklarýný, bütün bunlara karþý da Allah ýn kend ululuk ihsân ettiði kiþilerin sustuklarýný, bu yüzden gazaba uðramalarý ihtimâlinin pek kuvvetli olduðunu anlatmýþlar ve hutbenin sonunda: Allah ým! Sen bilirsin ki bu sözlerim, hükmetmeye raðbetimden, mal-mülk elde etmeyi dilediðimden deðil; ancak senin dîninin yollarýný göstermek, þehirlerini mâmur bir hâle getirmek istediðimdendir. Böylece de mazlûm ve çâresiz kullarýnýn esenliðe ulaþmalarýný, emirlerini, hükümlerini yerine getirebilmelerini saðlamak istiyorum. Ve sözlerini þöyle bitirmiþlerdi: Ey Mekkeliler! Ey Müslümanlar! Eðer sizler bize yardým etmezseniz, hakkýmýzda insâfa gelmezseniz, zâlimler, size musallat olurlar; Peygamber imizin dîninin nûrunu söndürürler. Alla bize yeter ve ona dayandýk, ona yöneldik ve varýp gideceðimiz onun kapýsýdýr mealindeki ayeti okudu Görülüyor ki Hz.Ýmâm Hüseyin, Muaviye nin oðlu Yezid e karþý direnmek ve karþý durmak üzere hazýrlanmaktad Ýmâm Hüseyin ve Hâþim oðullarý, biat etmemiþlerdi; esâsen Hz.Ýmâm Hüseyin, Muâviye ye de biat etmemiþ ve Hz.Ýmâ hususta ýsrar etmemesini Muâviye ye söylemiþ, o da kabul etmiþti. MUHARREM ORUCU 10. GÜN "HAZRET-Ý ÝMAM HÜSEYÝN ÝN ÞAHADETÝ" Ýmam Hüseyin, Ali Asgar ý da diðer þehitlerin arasýna koyduktan sonra, bu acý içerisinde kendi kendine: Ölüm, utanca düþmekten yeðdir, utanç ise ateþe girmekten beterdir diyerek, duygularýný açýða vuruyordu. Oðullarý, tüm yakýn sevdikleri gözlerinin önünde þehit olmuþtu, süt emer yavrusu kucaðýnda oklanarak, þehadet þerbetini içmiþti.
Tüm ehlinin, âyalinin tutsaklýða düþeceðini bilen bir kiþinin, böylesine ayak diremesi, böylesine gücünü kaybetmemesi ne görülm iþitilmiþti. Sa d oðlu Ömer, Bu Ali nin oðludur, bu Arab ýn en çetin savaþçýsýnýn oðludur, onunla tek savaþýlamaz, dört yandan üzerine saldýrýn diye baðýrdý. Derhal dört koldan Hüseyin in üzerine saldýrýya geçtiler. Bu arada bir bölüðü de kadýnlarýn ve çocuklarýn bulunduðu çad saldýrdýlar. Ýmam Hüseyin: Ey Ebü Süfyan yanlýlarý! diyelim ki dininiz yok, âhretten de korkmuyorsunuz, hiç olmazsa dünya hür olun. Sandýðýnýz gibi Arap sanýz, bari namusa riayet edin; sizinle savaþan benim, kadýnlardan ve masumlardan ne istiyorsunuz? dedi. Bu söz üzerine Þimir: Doðru söylüyorsun diyerek, çadýrlara saldýranlara mani oldu. Ýmam Hüseyin çok susamýþtý; düþmanýn arasýndan sýyrýlýp, atýný Fýrat a sürdü; önce Atý Zülcenah ýn su içme Sen de susuzsun, ben de susuzum, ama sen içmedikçe ben de içmeyeceðim dedi. Zülcenah, baþýný suya eðdi, fakat içmedi; döndü Hüseyin e baktý, gözlerinden yaþlar akýyordu, o vefalý hayvanýn. Ýmam Hüseyin, eðilip bir avuç su aldý, tam içeceði sýrada, sen su içiyorsun, oysa ki, þu anda düþman çadýrlara saldýrýy diye bir baðýrýþ duydu. Avucundaki suyu döküp çadýrlara doðru atýný sürdü, o vakit anladý ki bu, onun su içmemesi için bir uyar Çadýrlara kadar varan Ýmam Hüseyin, ehliyle-âyaliyle bir kere daha vedalaþtý: Tutsaklýða hazýr olun, bilin ki, Allah sizi koruyacaktýr, sakýn þikayet etmeyin, þanýnýzý alçaltacak sözler söylemeyin, sabredin dedi. Rivâyet edilmiþtir ki; O sýrada günlerdir çadýrda hasta olarak yatmakta olan Zeynel Abidin, Ali Asgar ýn da þehit edildiðini görünce, sýranýn kendisine geldiðini anlayýp; düþe kalka hasta yataðýndan dýþarý çýkýp, zýrhýný giyinmiþ, silahlarýný kuþanmý Hüseyin den savaþa gitmek için izin istemiþti. Ancak, çok zayýftý, titriyordu. Tam meydana yürüyecekti ki, Hz. Ýmâm Hüs Ey gözümün nuru! Þu anda sana þehitlik izni yoktur. Çünkü, Hz. Peygamber in soyu, yani Ehl-i Beyt nin devamý sana baðlýdýr. Mustafa ve Murtazâ nýn soyunun bekâsý senin sað kalmana baðlýdýr! diy onun savaþa gitmesine izin vermemiþtir. Hz. Zeynel Abidin: Ey baba! Ben þahâdet þerbetinden mahrum mu kalacaðým? dedi. Hz. Ýmâm Hüseyin: Ey ciðer köþem! Belâ meclisinde þahâdet kadehini içmene henüz sýra gelmemiþtir. Sonra oð Abidin i baðrýna bastý. Yüzünü yüzüne sürdü, ona vedâ etti: Ey gözümün nuru! Sabýrý elinden býrakma ki, o yol Peygamberlerin ve evliyânýn ahlâk yoludur. Eðer bize bu musibet nasip olmasaydý, bizden sonra gelecek Müslüman kimselere bir belâ inse, onu ilâhi bir gazap diye düþünerek, üzüleceklerdi. Ne saâdet ki, belâ bizim yanýmýzda hakikat ehlinin sevgilisidir. V musibetin baþa gelmesi ümmetin Allah tan korkanlarý için teselli sebebidir. Bundan sonra Hz. Ýmâm Hüseyin, annesinden kalan Mushafý, dedesinden ve babasýndan kalan mukaddes emanetleri oðlu Hz. Zeynel Abidin e teslim etti. Bunlar kýyâmet ilmi ve baki ilimlerdi ki, bunlarý imamlardan baþkasýnýn muhafaza etmesi mümkün deðildi. Böylece Hz. Ýmâm, vasiyyetlerini tamamladý ve emanetleri oðluna teslim ettikten sonra Ehl-i Beyt e kadýnlarýna ve çocuklara Allah a ýsmarladýk diyerek meydana yürüdü ve tekrar Küfelilerin karþýsýna çýkarak: Ben Resullah ýn oðluyum, ben Allah ýn velîsi Ali Murtazâ nýn evlâdýyým diyerek, son bir de daha zâlimler topluluðuna seslenerek þunlarý söyledi: Ey zâlim kavm? Ey gaddar topluluk! O yüce Allah ýn kahredici kahrýndan çekinin, ki O Allah; Firavun un yanýnda bulunanlarý, Nil ýrmaðýnýn selleri içinde boðdu. Fil ashabýný askerini, Ebabil kuþlarýnýn hücumu ile maðlup etti. Korkun o Allah tan ki; o Cebbar ýn gazabýndan ki, Lut kavmi âsillerinin þehrini darmadaðýn etti. Nuh oðullarýnýn yurduna ölüm selleri yürüttü. Ey zâlimler! Eðer kazâ dîvânýnýn Hâkimine, Hz.Resulün, þeriâtýna inanýyor ve bunlara boyun eðiyorsanýz bu iþlerin sonunu düþ zulümlerden tövbe edin. Bana amân verin ki; bu çocuklarý, bu kadýnlarý gurbette ayak altýnda ezdirmeden, Habeþ diyarýna veya Anadolu ya gideyim. Bu Arap adasý ile Babil topraklarýný size teslim edeyim. Hz. Ýmâm Hüseyin in bu sözlerinden sonra, askerlerinin inançlarýný deðiþtireceðini anlayan Yezîd ordusunun baþýndakil Ey Hüseyin! Bizim savaþýmýz Yezîd in emriyledir. Senin kurtuluþun ona biat etmektir. Ya kabul edip biat edersin, ya ölüme boyun eðersin! dediler. Dada sonra okçulara þu emri verdiler: Hüseyin i göz açtýrmadan ok yaðmuruna tutun! Askerler de Hz. Ýmâm ýn üzerine ok yaðdýrmaya baþladýlar. Öyle ki, hava ok kanatlarýyla doldu. Ama Rabb nin himayesi ile korun dünya sýðýnaðý padiþaha bir zararý dokunmadý. Tüm bu olanlara raðmen Hz. Ýmâm Hüseyin, meydanda dolaþýp; Er istiyorum! dedi ve karþýsýna çýkanlarý birer öldürüyordu. Rivayet ederler ki, o anda gaipten bir ses: Ey sevgilimin sevgilisi Hüseyin! Ben senden yiðitlik deðil, Þahadet bekliyorum. Sen ise yiðitlik göstermeye kalktýn diye sesleniyordu. Bu hitabý duyan Ýmam Hüseyin, savaþmaktan vazgeçince, düþman askeri derhal etrafýný sardý, mýzrak ve kýlýç darbeleriyle onu atýndan yere düþürdüler. Ömer Ýbn-i Sa&rsq Ýmâm ýn yere düþtüðünü görünce, hemen öldürülmesini istedi. Ömer den bu emri alan bir Küfe li asker, Hü öldürmek için yanýna gitti. O zaman Hz. Ýmâm Hüseyin: Ey bedbaht! Beni öldürecek adam sen deðilsin. Bu kötü iþe kalkýþma ki, yazýktýr. Sonra cehennem ateþine uðrarsýn. O adam aðlayarak: Ey Resulallah ýn oðlu! Bu halde iken bile hâlâ bize acýyorsun. Hak ehli olduðuna þüphem kalmadý! dedi ve korkusuzca geriye dönüp, elindeki kýlýcý Sa d oðlu Ömer e fýrlattý. Ömer in adam koþtular, kýlýcýn ona vurmasýna engel oldular ve daha sonra o adamý yaraladýlar. O da yaralý bedeniyle Hz. Ýmâm ýn y geldi: Ey Ýmâm Hüseyin! Senin için beni þehit ediyorlar! dedi. Hz. Ýmâm da: Mücâhidlerin ameli kaybolmaz! dedi. Sonra o kiþiyi þehit ettiler. Bu olanlardan sonra Enes oðlu Sinan ile Þimir Zilcevþen, Hz. Ýmâm Hüseyin i þehit etmek için üzerine yürüdüler. Zalim Þ atýlarak Hz. Ýmâm ýn karþýsýnda dikildi. Hz. Ýmâm gözünü açtý: Ey bahtsýz adam! Sana kim derler? diye sordu.
O alçak: Ben Þimir Zilcevþen im! diye cevap verdi. Hz. Ýmâm: Zýrhýnýn ucunu pis yüzünden çek. göreyim! dedi. Þimir, zýrhýný çektip pis yüzünü gösterdi. Hz. Ýmâm Hüseyin, o alçaðýn diþlerinin domuz diþi gibi murdar aðzýndan dýþarý çýkmýþ olduðunu g Hz. Ýmâm: Resulallah, doðru söylemiþ! Bu bir niþânedir dedi. Gerçekten de Allah ýn Resulü, Hz. Ýmâm Hüseyin e rüyasýnda, onun katilini ve þahâdet vaktini bildirmiþti. Þimir, Hz. Peygamber in tarifine uyuyordu. Hz. Ýmâm dedi ki: Ey Þimir! Benim öldürülmem sana mukadder kýlýnmýþtýr. Ama bugün hangi gün ve hangi vakittir? Ve hangi aydýr? Þimir bedbahtý: Muharrem ayý ve Cuma günüdür. Vakit de ibadet vaktidir! diye cevap verdi. Hz. Ýmâm Hüseyin: Ey zâlim! Böyle bir haram ayýnda, Cuma gününde, ibadet vaktinde Ýslâm hatipleri, minbere çýkýp de Muhammed in vasýflarýný anlatýrlar ve onun hürmetine Tanrý dan þefaat dilerler. Sen nasýl olur da bu kötü iþi yap kalkarsýn? dedi. Ýmam Hüseyin, o haliyle: Ey Þimir! Üzerimden çekil ve bana biraz mühlet ver. Ben de kurumuþ dudaðýmla ibadetimi yer getireyim. Çünkü ibadet anýnda iken þehit olmak bana miras kalmýþtýr. Ben de o baba saâdetini bulayým dedi. Bahtsýz Þimir, Hz. Ýmâm Hüseyin in üzerinden çekildi. Fakat, Ýmam, tam secdeye baþ koymuþken, alçak Þimir, Hz Ýmâ baþ kaldýrmasýna zaman býrakmadý ve Hz. Ýmam ý þehit etti. Hz. Hüseyin in o andaki durumunu, deðerli bir ozan Ýmam Hüseyin in aðzýndan þöyle dile getiriyor: Cezbe-i aþk-ý ilâhi böyle etti iktiza Canýmý, envalimi, evladýmý kýldým feda. Ta ki, olsun mesleðim aþka rehnüma Bir içim su vermediler ne Ekber e ne Asker e Kanýma benzer Fýrat akmýþ dökülmüþ çöllere Kalsýn artýk hep þikayetim sabah-ý mahþere Basma zalim sineme, arþ-ý ilâhi andadýr Kalp derler adýna Hakk cilvegahý andadýr Boþ mu sandýn, padiþahlar padiþahý andadýr Düþtü Hüseyin atýndan sahra-yý Kerbelâ ya, Cibril git haber ver Sultan-ý Enbiya ya. O anda kanlar içerisinde yatan Hz. Ýmam Hüseyin: Hükmüne razýyýz Allah ým diyerek, Allah tan þ kesmiyordu. Kadýnlar ise çadýrlardan çýkmýþlar, feryad ediyorlardý. Mana âleminde ise Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatýma, Hz Hasan ve Hz. Hatice, tüm bu olanlara bir anlam veremiyorlar, için için aðlýyorlardý. O anda arþ titremiþ, melekler feryat etmiþti. Güneþ utanmýþtý parlamaktan. Sema kan rengine bürünmüþtü. Orada, Fýrat&rsquo kenarýnda insanlýðýn en yücesi, kainatýn varlýk sebebi, olan Hz. Hüseyin; zalim Yezid in ve hain uþaklarý tarafýndan þeh edilmiþti. Fýrat ýn sularý aðlýyordu, Kerbela nýn kýzgýn kumlarý aðlýyordu, çöl aðlýyordu, kâinat aðlýyordu. MUHARREM AYI ve AÞURE GÜNÜ "Þehrullahi'l-Muharrem" olarak meþhur olan, yani "Allah'ýn ayý Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayý, Ýlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coþtuðu ve bollaþtýðý bir aydýr. Allah'ýn ayý, günü ve yýlý olmaz, ancak Allah'ýn rahmetine ermenin ö fýrsatý olduðu için Peygamberimiz tarafýndan bu þekilde ifade edilmiþtir. Âþura Günü ise Muharrem'in 10. günüdür. Âþura Gününün Allah katýnda ayrý bir yeri vardýr. Bugünde Cenâb-ý Hak on peygamb ikramda bulunmuþ ve kudsiyetini arttýrmýþtýr. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir. Hicrî Senenin ilk ayý olan Muharrem ayýnýn 10. günü Âþura Günüdür. Muharrem ayýnýn diðer aylar arasýnda ayrý bir yeri olduð Gününün de diðer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadýr. Âþura Gününün Allah katýnda da çok seçkin bir yerinin olduðunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifâdele tefsirinden öðrenmekteyiz. Bazý tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âþurasine kadar geçen gece olduðu beyan edilmektedir.(1)cenâb-ý Hak bu gecelere yemin ederek onlarýn kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.bugüne "Âþura" denmesinin sebebi, Muharrem ayýnýn onuncu gününe denk geldiði içindir. Hadis kitaplarýnda geçtiðine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb on peygamberine on deðiþik ikram ve ihsan ettiði içindir. Bu ikramlar þöyle belirtilmektedir: 1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âþura Gününde bir mucize ihsan etmiþ, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüþtür. 2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Daðýnýn üzerine Âþura Gününde demirlemiþtir. 3. Hz. Yunus (a.s.) balýðýn karnýndan Âþura Günü kurtulmuþtur. 4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âþura Günü kabul edilmiþtir. 5. Hz. Yusuf kardeþlerinin atmýþ olduðu kuyudan Âþura Günü çýkarýlmýþtýr. 6. Hz. Ýsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiþ ve o gün semâya yükseltilmiþtir. 7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiþtir. 8. Hz. Ýbrahim'in (a.s.) oðlu Hz. Ýsmail o gün doðmuþtur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.), oðlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayý kapanan gözleri o gün görmeye baþlamýþtýr. 10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalýðýndan o gün þifaya kavuþmuþtur.(2) Hz. Âiþe'nýn belirttiðine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âþura gününde deðiþtirilirdi. Ýþte böylesine mânalý ve kudsî hâdiselerin yýldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrýndan beri Müslümanlarca hep gelmiþtir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayýrmýþlar, baþka günlere nisbetle daha fazla hayýr hasenatta bulunmuþlardý Cenab-ý Hakkýn bugünlerde yapýlan ibadetleri, edilen tevbeleri kabul edeceðine dair hadisler mevcuttur. Âþura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktýr. Muharrem ayý ve Âþura Günü, Ehl-i Kitap olan Hýristiyan ve Yahudiler tarafýndan da mukaddes sayýlýrdý. Nitekim, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Medine'ye hicret buyurduktan sonra orada yaþayan Yahudilerin oruçlu olduklarýný öðrendi. "Bu ne orucudur?" diye sordu. Yahudiler, "Bugün Allah'ýn Musa'yý düþmanlarýndan kurtardýðý Firavun'u boðdurduðu gündür. Hz. Musa (a.s.) þükür olarak bug tutmuþtur" dediler. Bunun üzerine Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam da, "Biz, Musa'nýn sünnetini ihyaya sizden daha çok yakýn ve hak sahibiyiz" buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasýný da emretti.(3) Aþûra günü yalnýz ehl-i kitap arasýnda deðil, Nuh Aleyhisselâmdan itibaren mukaddes olarak biliniyor, Ýslam öncesi Cahiliye dön Araplarý arasýnda Ýbrahim Aleyhisselâmdan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu. Bu hususta Hazret-i Âiþe validemiz þöyle demektedir: "Âþûrâ, Kureyþ kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuðu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirmiþ ve baþkalarýna da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kýlýnýnca kendisi Âþûrâ gününde o tutmayý býraktý. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadý." 'Buhari, Savm: 69. O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kýlýnmadýðý için Peygamberimiz ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardý. N zaman ki, Ramazan orucu farz kýlýndý, bundan sonra Peygamberimiz herkesi serbest býraktý. "Ýsteyen tutar, isteyen terk edebilir" buyurdu.(4) Böylece Âþura orucu sünnet bir oruç olarak kalmýþ oldu. Âþura orucunun fazileti hakkýnda da þu mealde hadisler zikredilmektedir. Bir zat Peygamberimize geldi ve sordu:"ramazan'dan sonra ne zaman oruç tutmamý tavsiye edersiniz?" Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Muharrem ayýnda oruç tut. Çünkü o, Allah'ýn ayýdýr. Onda öyle bir gün vardýr ki, Allah günde bir kavmin tevbesini kabul etmiþ ve o günde baþka bir kavmi de affedebilir" buyurdu.(5) Yine Tirmizi de de geçen bir hadiste Peygamberimiz þöyle buyurmuþlardýr: "Âþura Gününde tutulan orucun Allah katýnda, o günden önce bir senenin günahlarýna keffaret olacaðýný kuvvetle ümit ediyorum "Ramazan ayýndan sonra en faziletli oruç, Allah'ýn ayý olan Muharrem ayýnda tutulan oruçtur (7) hadis-i þerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir. Bu hadisin açýlamasýnda Ýmam-ý Gazali, "Muharrem ayý Hicrî senenin baþlangýcýdýr. Böyle bir yýlý oruç gibi hayýrlý bir temele daha güzel olur. Bereketinin devamý da daha fazla ümit edilir" demektedir. Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âþura Gününe denk getirmemek için, Muharrem'in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulmasý tavsiye edilmiþtir. Bu mânâdaki bir hadisi Ýbni Abbas rivayet etmektedir. Bunun için, müstehap olan, aþure Gününü ortalayarak, bir gün önce veya sonra oruç tutmaktýr. Bu günde oruçtan baþka hayýr, hasenat ve sadaka gibi güzel âdetlerin de yaþatýlmasý isabetli ve yerinde olacaktýr. Herkes imkâ nisbetinde ailesine, akraba ve komþularýna ikramda bulunur; bugünlerin faziletini bildiren hâdiseleri hatýrlayarak ihsanda bulunursa þüphesiz sevabýný kat kat alacaktýr. Bilhassa, Peygamberimiz, mü'minin aile efradýna Âþura Gününde her zamankind daha çok ikramda bulunmasýný tavsiye etmiþtir. Bîr hadiste þöyle buyurular: "Her kim Aþura Gününde ailesine ve ev halkýna ikramda bulunursa, Cenab-ý Hak da senenin tamamýnda onun rýzkýna bereket ve geniþlik ihsan eder."(9) Bu aile mefhumunun içine akrabalar, yetimler, kimsesizler, konu komþular da girmektedir. Fakat, bunun Ýçin fazla külfete girmeye, aile bütçesini zorlamaya lüzum yoktur. Herkes imkâný ölçüsün eder. Âþura gününün manevi ve berraklýðý üzerinde Kerbela karanlýðýnýn kesafeti de görülmektedir. 61. hicret yýlýnýn Muharrem'ine Hazret-i Ýmam Hüseyin (r.a.) 55 yaþýnda iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafýndan Kerbelâ'da hunharca þehit edilmiþtir. Bu gadr ve zulmün arkasýnda Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi Ýbni Ziyad vardýr. Yarým asýr öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verildiði bu ciðerleri yakan olay Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma þanýna yüceltmiþtir.þehitler mük almýþ en yüce mertebelere ulaþmýþtýr. Yüce Allah'ýn da zalimlere hak ettikleri cezayý en âdil bir þekilde vereceðinden þüphemiz Kader hükme boyun eðen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soðukkanlýlýðýný kaybetmez. Duygularý yanlýþlara ve ta götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açýdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüþtürm sünnetin itikat ve inancýna aykýrýdýr. 1) Hak Dini Kur ân Dili. 8 5793. 2) Sahih-i Müslim Þerhi, 6:140. 3) Ibtýý Mâce, Siyam: 31. 4) Müslim. Siyam: 117. 5) Tîrmizî. Savm: 40. 6) A.g.e., Savýn: 47. 7) Ýbni Mâce. Siyam: 43. 8) Ýhyâ, 1:238 9) et-tergîb ve'l-terhýb, 2:116.