Türkiye küçük Millet Meclisleri Haziran 2013 O.P. Raporu 1 1 Gezi Parkı Olayları www.tkmm.net
2
Ortak Paydalar * Gezi Parkı eylemleri yalnızca ağaçların kesilmesine karşı gösterilen duyarlılıkla açıklanamaz. * Polis, olaylarda orantısız güç kullanmıştır. * Hem muhalefet hem de iktidar, yaşananlardan gerekli sonuçları ve dersleri çıkarmalıdır. Hazırlayan: Yakup Kadri Karabacak Türkiye küçük Millet Meclisleri Koordinatörü, 25.06.2013 Raporda yer alan görüşler TkMM katılımcılarına aittir. TkMM Girişimi, Uncular Cad. 28/2, TR- 34672 İSTANBUL 3
Tartışmalara ve Toplantılara Genel Bakış 28 Mayıs ı 29 una bağlayan gece, Gezi Parkında yaşananlar siyaseti ve toplumsal dengeleri yerinden oynattı. Taksimi yayalaştırma projesi, açıklandığı günden bu yana tartışılmış, kamuoyuna çok yansımasa da protesto edilmişti. Benzer protesto eylemleri önce Demirören AVM inşaatı, ardından Emek Sineması nın bulunduğu tarihi bina için de yapılmış, polis her ikisine de müdahale etmiş, sonuçta sinema salonunun tarihi duvar ve tavan süslemeleri sökülmüş, yeni yapılacak salona monte edilmek üzere restorasyona alınmıştı. Sadece bu olaylarda değil, mimari ve kentsel dönüşüm çalışmalarında en öne çıkan sözcük AVM (Alış Veriş Merkezi) oldu. Taksim in hem devlet hem de toplum için sosyo-politik bir sembol olduğu besbelli. Son olayların Taksim de yaşanması tartışmayı Beyoğlu veya İstanbul tartışmasının ötesine taşıdı. Demirören AVM inşaatı, hükümetin ekonomi ve kültürel varlıklar politikası tartışmasına, Emek Sineması da yine hükümetin sanat-kültür politikaları tartışmasına genişledi. Ama bu örneklerin hiçbiri, Gezi Parkı Olayları kadar tarihe gündeme oturmadı. Gezi Parkı Olayları, zaman, eylemlerin yaygınlığı ve yarattığı etkiler bakımından öncekileri kat be kat geride bıraktı. Ne oldu kısaca bir hatırlayalım: 27 Mayıs 2013 te, Gezi Parkı nın Divan Otel yönüne bakan tarafında ağaçların sökülmesi için çalışma başlatıldı. Belediyenein neden sonra Yol genişleymek yspıldığını söyleyen bu çalışma, halk tarafından Topçu Kışlası inşaatının başladığı şeklinde algılandı. 4
Ertesi gün daha fazla insan parka geldi; devam eden çalışmayı gören insanlar, belediye zabıtalarının ve inşaatı yürüten yüklenici firmanın çalışanlarını engellemek istediler. Kısa süre sonra polis olay yerinde bulunanlara müdahale etti. Kamuoyunda kırmızılı kadın olarak bilinen fotoğraf bu esnada çekildi. BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder in iş makinalarının önüne geçmesi ile çalışma durduruldu, insanlar parkta nöbet tutmaya başladı. Gece için çadırlar kuruldu. 29 u sabahı, şafak vakti, polis ve zabıtalar çadır kuran nöbetçilere çok sert müdahalede bulundu, gençlerin çadırları ateşe verildi. İkinci fotoğraf da bu esnada çekildi. Sosyal medyada yayılan, yakılan çadır görüntülerine eşlik eden, gazlı tazyikli sulu müdahale görüntüleri gün içinde binlerce insanın Taksim e akmasına ve Gezi Parkı na girmek istemesine sebep oldu. Akşam saatlerinde, bölge idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı vermesi de olayları yatıştırmadı. İlk günlerde hükümet kanadından farklı tonlarda açıklamalar geldi. Kabine üyelerinin bir kısmı mahkeme kararına atıfta bulundu hatta Hüseyin Çelik AVM yapılması halinde, iş makinalarının önüne yatacağını belirtti. Başbakan Erdoğan Kuzey Afrika gezisini sürdürürken diğer yöneticiler gerilimi düşürücü yönde konuşmalar yapıyordu. 1 Haziran günü polis meydandan çekildi; eylemciler Gezi Parkına girdiler 14 günlük diplomasi süreci başlamış oldu. Bu süre içerisinde, tansiyon zaman zaman düştü ya da yükseldi. Başbakan önce farklı çevrelerden sanatçılarla ve sonra Taksim Dayanışma grubunun da içerisinde olduğu bir grupla görüşme yaptı. Hükümet yetkilileri ve başbakan 5
mahkeme kararı lehimizde çıksa da İstanbul çapında bir plebisite gitmeye hazırız dediler. Aynı günlerde Ak Partinin İstanbul da başka Anadolu illerinde gerçekleştirdiği Milli İradeye Saygı mitingleri ve Başbakan Erdoğan ın halkın %50 sini evlerinde zor tutuyorum şeklindeki sözleri, toplumu kutuplaştırdığı görüşüyle muhalefet tarafından eleştirildi. Yapılan görüşmelerde bir uzlaşmaya varılamaması sonucunda 5 Haziran günü, Başbakan ilgili birimlere boşaltın talimatını verdiğini açıkladı ve polis o akşam parka yeniden nmüdahale etti. Bu kısa günlüğü burada sonlandırıyoruz... Son olarak tarafların genel yaklaşımına ilişkin bir değerlendirmeyi de not ederek, TkMM toplantılarına geçelim. Hükümet, yaşananların Türkiye nin istikrarına karşı farklı aktörlerin istismarı olduğu görüşünde. Ekonomide sağlanan istikrarın, çözüm sürecinin farklı çevreleri rahatsız ettiğini, çevre hassasiyeti ile başlayan eylemlerin, daha sonra başka yöne kaydırıldığını söylüyor. Erdoğan, bir numaralı fail olarak Faiz Lobisi deyimini kullandı. Uluslararası medyanın ve AB nin olaylara olan ilgisinin buna işaret ettiğini düşünüyor. Eylemleri destekleyenlerin görüşleri de çeşitli, ancak genel kabul gören bir yaklaşım da var: Hükümetin politikalarının insanların yaşam tarzına müdahale niteliğinde ayrımcılıklar sergilediği ve başbakanın otoriter tavra sahip olduğu bu ortaklıkların başında geliyor. Gezi Parkı eylemlerinin bir patlama noktası olduğu genel kabul görüyor. 3 çocuk tartışmaları, kürtaj düzenlemesi, 3. Köprü ye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi vb. başka gelişmelerin altı çiziliyor. 6
Son olarak Gezi Parkı olaylarının, Türkiye nin idari yapılanmasına ilişkin bir tartışmayı da derinleştirdiğini belirtelim. Özellikle İstanbul hatta yalnızca Beyoğlu ile ilgili bir tasarrufun, nasıl ulusal bir mahiyet kazandığı ve karar süreçlerine yurttaşların katılımının imkânları sorunları bu tartışmayı derinleştirdi. ************************ TkMM Haziran 2013 toplantıları 17 ilde gerçekleşti. TkMM ler, TBMM ile birlikte tatile çıkıyor. Elbette, isteyen iller yaz ayları boyunca toplantılarına devam edebilecekler. Haziran 2013 toplantılarına milletvekili düzeyinde katılımolmadı. Bu olumsuzluğa, siyasi tansiyonun neden olduğunu düşünüyoruz. Acaba Türkiye de sivil toplum ve siyaset arasında etkili bir diyalog kültürü olsa, bu yaşanan gerginlik aynı boyutta yaşanır mıydı? Haziran toplantılarında, İstanbulkMM özel bir girişimde bulundu. Tartışmanın birinci derece taraflarını bir araya getirmek için özel bir çaba harcandı. Anakent Belediye Başkanına her ay yerel konuda muhatap olarak katılması için- yapılan karılım giden çağrılar, Haziran ayında daha da yoğun bir şekilde tektrarlandı. Ayrıca, gelişmelerde önemli bir aktör haline gelen, BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder in katılımı için de önemli bir çaba sarf edildi. Ne Kadir Topbaş, ne de Sırrı Süreyya Önder toplantıya katılmazken, Taksim Platformu sözcülerinden mimar Korhan Gümüş koltuğunu boş bırakmadı; özel konuk olarak ağırlandı. 7
Eylemlerin Dava? TkMM katılımcılarının bu soru karşısında ki tutumlarını üç ana başlıkta toplayabiliyoruz: 1- Bu eylemler hükümetin totaliter tutumuna karşı gelişmiştir. Gezi Parkına Topçu Kışlası yapılmasında ki ısrar sembolik bir anlam kazanmıştır. 2- Eylemler, Türkiye nin istikrarını hedef almıştır. Hedefte Ak Parti iktidarı vardır. 3- Eylemler başlangıcından farklı bir doğrultuya evrilmiştir. Başlangıçta çevreci bir hassasiyetten ortaya çıkan eylem, günler içerisinde bu hedeften sapmış, meşruiyetini tartışılır kılmıştır. Her üç fikrin önemli bir ortaklığı var ki, ortak paydaya da yansıdı. Yalnızca ağaçların sökülmesine gösterilen hassasiyet eylemlerin nedenini açıklamak için yetersiz kalıyor. Birinci grupta yer alan görüşü ifade eden katılımcılarımız, farklı vurgular yapmakla beraber, hükümet politikalarından rahatsızlıklarını dile getiriyorlar. Kürtaj düzenlemesi girişimi, 4+4+4 eğitim düzenlemesi ve içki düzenlemesi bu anlamda en fazla vurgu yapılan hükümet politikaları. Tüm bu düzenlemelerin, yaşam tarzlarına müdahale niteliği taşıdığı belirtiliyor. Özellikle Alevi kurumlarından gelen katılımcılar, Suriye konusunda izlenen mezhepçi politikanın yanı sıra, 3. köprüye Yavuz Sulatan Selim isminin verilmesinden endişeli. Alevi yurttaşların kendilerini tehdit altında hissettikleri belirtiliyor. Birinci grupta yer alan katılımcıların eleştirilerinin merkezinde Başbakan var. Erdoğan, Özellikle üslubunun ayrımcı ve ötekileştirici olduğunu yönünde eleştiriliyor. Gezi Parkı 8
eylemlerinin tırmanmasında da yine bu üslubun önemli bir etken olduğu vurgulanıyor. Başbakan ın olayların menşeinin yurtdışı ve ikinci ülkeler olduğuna dair beyanları, eylemlerin meşruiyetini gölgeleme politikası olarak adlandırılmış. Bu grupta yer alıp, yalnızca Ak Parti nin yönetme tarzına eleştiri getirenler de var. Hükümetin sandığa yaptığı vurguyu yersiz buluyorlar; demokrasi 4-5 yılda bir sandığa gitmek değildir cümlesi farklı illerde katılımcıların kurduğu ortak bir cümle. Görüşleri ikinci grupta toplanan katılımcılarımız Başbakan ve hükümetin eylemlerine yönelik itirazlarını yerinde buluyor. Ak Parti iktidarının, Türkiye siyasal hayatını temelinden değiştirdiği, Türkiye nin güçlendiği ve bunun bazı çevrelerde rahatsızlıklar yarattığı belirtiliyor. Hükümetin, özellikle uluslararası basında olayların manşetten görülmesinin manidarlığına yaptığı vurgu, katılımcılar tarafından daaynen tekrarlanmış. İkinci grup katılımcılar, Ak Parti hükümetinin insanların yaşam tarzına müdahale ettiği görüşüne şiddetle itiraz ediyorlar. Türkiye çoğunluğunun bu düzenlemeleri desteklediğine, bunun da demokratik bir işleyiş olduğuna işaret ediyorlar. Hükümetin politikaları ile hesaplaşma yerinin sandık olduğunun altı çiziliyor. Başbakan ın camide içki içtiler iddialarının yine bu gruptaki çok sayıda katılımcı tarafından tekrarlandığını ve bunun kınandığını da belirtelim. Eylemcilerin, kamu malına zarar vermesi ve polis karşısındaki şiddet içeren tutumları da yine eleştirilmiş. 9
Eylemciler hükümeti diz çökertmeye uğraşmakla suçlanıyor. meye çalıştırılmakla tanımlanıyor. Bu tanımın bir darbe girişimine yaklaştığına dair çok sayıda konuşma var. Üçüncü grupta yer alan katılımcılarımızın, ilk günlerde eylemleri desteklediği anlaşılıyor. Daha çok Ak Parti nin şehircilik ve yönetim politikalarına eleştiriler bu grupta toplanıyor. Ancak bu katılımcılarımız, özellikle Gezi Parkı dışında devam eden eylemlerin, bir süre sonra hükümeti devirme/diz çöktürme etkinliğine dönüşerek meşruiyetini yitirdiği kanaatindeler. Hükümetin, yargı kararına vurgu yaptığı ve plebisiti gündeme aldığı noktada eylemlerin de son bulması gerekirdi görüşündeler. Her üç gruptan da katılımcılarımız, yöneticilerin toplumla sağlıklı ilişkiler kuramadığına dikkat çekiyorlar. Özellikle sivil toplumun karar alma süreçlerine etkin katılımına dair düzenlemelerin yapılması önerileri başı çekiyor. Bu kapsamda siyasi partiler yasasının ve seçim barajının yeniden düzenlenmesine dair çok sayıda öneri getirildi. Polis şiddetinin ve orantısız güç kullanımının kabul edilemeyeceği ve bu yaklaşımın olayların tırmanmasında önemli bir etken olduğu belirtiliyor. Bu değerlendirme ortak paydaya da yansıdı. Kamuoyuna çok meşgul etmesine rağmen, Türkiye basınının olaylar karşısında takındığı tutum toplantılarda gündeme gelmemiş. Özellikle Kürt katılımcılarımız arasında yaygın olan bir görüş ise eylemlerin çözüm sürecini hedef aldığı yönünde. 10
11
Sayılarla TkMM HAZİRAN 2013 Toplantıları Gerçekleşme sayı ve oranları: Yapılması gereken toplantı sayısı: 19 İptal edilen toplantı: 2 (Şanlıurfa, Van) Yapılan toplantı sayısı: 17, Toplantı gerçekleşme oranı: %89,4 Sivil Toplum katılımı: Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 340 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 217, %63,8 Seçilmişlerin katılımı: Katılması gereken milletvekili sayısı: 112 Katılan toplam milletvekili sayısı ve oranı: 0 Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 17 Katılan toplam belediye başkanı sayısı ve oranı: 0 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye sayısı ve oranı: 1, %5,8 Medya ilgisi: Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 27 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 1 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı? Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 8, % 47 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 3, % 17,6 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 4, % 23,5 Ev sahipliği yapan sendika sayısı ve oranı: 2, % 11,7 Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları: Katılımcı meslek odaları sayısı: 18, %8,2 Katılımcı sendika sayısı: 29, %13,3 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 170, %78,3 İzleyiciler: İzleyici olarak katılanlar: 159 Kanaat Önderi: 35 12