9DNÕÀDU *HQHO 0 G UO <D\ÕQODUÕ



Benzer belgeler
5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

"Farklı?-Evrensel Dünyada Kendi Kimliğimizi Oluşturma" İsimli Comenius Projesi Kapsamında Yapılan Anket Çalışma Sonuçları.

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

«Merhaba demek ve selamlaşmak»

BBC English in Daily Life

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN ÇÖZÜM SÜRECİNİN İKTİSADİ BOYUTUNA KATKI: ALTERNATİF TURİZM KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

İngilizce konu anlatımlarının devamı burada Tıkla! Spot On 8 Ders Kitabı Tüm Kelimeleri. How do we spell the Present Continuous Tense?

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

ALANYA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BAĞIMSIZ YAŞAM İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR ADLI GRUNDTVIG PROJEMİZ İN DÖNEM SONU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

Mart Ayı Değerler Eğitimi. Samimiyet

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

ingilizce.com-müşterilerle En çok kullanılan Kelime ve Deyimler-Top words and phrases to use with customers

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Lesson 31: Interrogative form of Will. Ders 31: Will kalıbının soru biçimi

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend.

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

İSLAM KALKINMA BANKASI SERMAYE PİYASASI KURULU ORTAK KONFERANSI

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz Kurumsal Yönetim Zirvesi ne hoş geldiniz.

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Helping you to live more independently. Insanlari ve bagimsiz yasami destekleme. Daha bagimsiz yasamak için size yardim ediyor

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

THE SCHOOL S MYSTERY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Işık, bu topraklardan bir kez daha yükselsin diye

Virtualmin'e Yeni Web Sitesi Host Etmek - Domain Eklemek

NUMBER OF EXHIBITING COUNTRIES

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek Üçlü İş Forumu Konuşması. 26 Ekim 2016, Grand Wyndham Hotel, İstanbul. Ömer Cihad Vardan

Y KUŞAĞI ARAŞTIRMASI. TÜRKİYE BULGULARI: 17 Ocak 2014

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

Relative Clauses 1-3

HOW TO MAKE A SNAPSHOT Snapshot Nasil Yapilir. JEFF GOERTZEN / Art director, USA TODAY

Phrases / Expressions used in dialogues

STATE OF THE ART. Be Goıng To Functıons (İşlevleri) 1. Planned future actions (Planlanmış gelecek zaman etkinlikleri)

1. A lot of; lots of; plenty of

My Year Manager is Sınıf Müdürüm. P.E. is on Beden eğitimi dersimin günü

1. Superlative lerden sonra gelen fiil infinitive olur. ( the latest species to join the

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

THE DUKE OF EDINBURGH S INTERNATIONAL AWARD TÜRKİYE E - BÜLTEN SAYI 3 MART 2016

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü şu that (something relatively nearby) şu ekmek o that (something further away) o dondurma

8. SINIF KAZANIM TESTLERİ 1.SAYI. Ar-Ge Birimi Çalışmasıdır ŞANLIURFA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİZGİ & TASARIM İBRAHİM CANBEK MEHMET BOZKURT

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YILI MEZUNİYET TÖRENİ KONUŞMASI. Prof. Dr. Peyami Çelikcan Rektör

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

Sayın Kazakistan Uluslararası Ticaret Odası ve Türkiye Kazakistan İş Konseyi Kazak Tarafı Başkanı

Ünite 12. Listmania. Ortak Dersler. İngilizce II. Okt. Derya KOCAOĞLU

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

FOCUS ON LANGUAGE and MULTI MEDIA LANGUAGE ASSISTANT

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Present continous tense

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR.

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

Bağlaç 88 adet P. Phrase 6 adet Toplam 94 adet

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

Üyelerimizi; "anlıyorum konuşamıyorum", "konuşabiliyorum", "akıcı konuşabiliyorum" şeklinde üçe ayırıyoruz.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÖÇ VE SİYASET ARAŞTIRMALARI MERKEZİ-HUGO'DAN KÜRESEL BAŞARI:

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

( ) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

SEVİYE 1 GÜZ DÖNEMİ 2.ÇEYREK - TEKRAR KURU (8 hafta ders saati)

Aşk hayatımızın en güzel şeyi. İşte İngilizce de aşk üzerine söylenmiş çok güzel sözler ve onların çevirileri.

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

MESOS (Merkezi Sistem Ortak Sınav) PRACTICE TEST 1

A mysterious meeting. (Esrarengiz bir toplantı) Turkish. List of characters. (Karakterlerin listesi) Khalid, the birthday boy

Makbul Re y Tefsirinin Yöneldiği Farklı Alanlar. The Different Fields Twords That The Commentary By Judgement Has Gone

What Is Team Leadership?

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Transkript:

2

... k 3

...... 4

Protokol 5

6

Dr. Adnan ERTEM Sayın Başbakan Yardımcım, Değerli Bilim İnsanları, Saygıdeğer Misafirler, Basınımızın Değerli Temsilcileri. Uluslar arası düzeyde vakıf kavramına ve önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlediğimiz Dünya Vakıflar Konferansı vesilesiyle ilk defa 5 kıta üzerindeki 40 ülkeden gelerek davetimize icabet eden siz vakıf dostları ile vakıf medeniyetinin sembolü olan İstanbul da bir araya gelmekten son derece mutluyuz. Hepiniz Hoşgeldiniz. Bu toplantı vesilesiyle sizlerle bir arada bulunmak bizi oldukça heyecanlandırıyor. Heyecanlıyız çünkü; ecdadımızdan aldığımız vakıf sorumluluğunu, beş kıtadan davetimize icabet eden böylesi güzide bir toplulukla anlatacak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Heyecanlıyız çünkü; farklı ülkelerdeki vakıf tecrübelerine dair yeni şeyler öğreneceğiz ve kendi tecrübelerimizi paylaşacağız. Heyecanlıyız çünkü; ilk kez gerçekleştirdiğimiz bu büyük uluslar arası konferans vesilesiyle bütün dünyaya vakıf olgusunu besleyen ve bütün dinlerde yerini bulan yardımlaşma, paylaşma, iyiliği sürekli kılma gibi ortak duyguları, ortak ve kuşatıcı mesajlarla dünyayla paylaşma fırsatı bulacağız. Değerli Misafirlerimiz; Hepinizin bildiği gibi, Vakıf bir dünya görüşünün yansıması, bireysellikten çıkışın, karşılık beklemeden elindekini paylaşmanın, bu şuur ile yüzyıllardan günümüze kadar ulaşmış bir çabanın kurumsallaşmış halidir. Göçebelikten yerleşik hayata geçiş aşamasında ecdadımızın Anadolu yu yurt edinme döneminin, hukuki ve toplumsal arka planını oluşturan vakıflar aynı zamanda şehirleşme çalışmalarının da itici gücü, iktisadi ve toplumsal anlamda da harcı olmuştur. Bu meyanda, yollar, köprüler, ibadethaneler, kervansaraylar ve pek çok sosyal işlevi bulunan külliyeler hep vakfetme düşüncesinin somutlaşmış halidir. Tarihsel çizgide 7

varolmasıyla birlikte, kurumsallaşarak, bulunduğu her yere gücünü katan vakıf olgusu yardımlaşma ve dayanışma duygularının da temelini oluşturmaktadır. Kıymetli Misafirler; Vakfın temeli ve amacı hayırdır. Vakıf bir hayır ve hizmet kurumudur. Daha öncede çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi, bugün yöneticisi hayatta olmayan yaklaşık 42 bin vakfın temsilcisi durumunda olan Genel Müdürlüğümüz için; vakfedenlerin iradelerine uygun olarak hareket etmek, belirledikleri hayır şartlarını gerçekleştirmek için çalışmak bir ibadettir. İşte bu düşünceyle Vakıflarımızın vakfiyelerinde yer alan hayır şartlarını gerçekleştirmek; nerede bir ihtiyaç sahibi varsa ona vakıfların yardım elini uzatmak amacıyla Genel Müdürlük olarak; 81 il merkezinde yaptığı kuru gıda yardımlarıyla binlerce ihtiyaç sahibi vatandaşımızın sofrasına katkı sağlamakta, annesi veya babası olmayan çocuklara, yüzde 40 üzeri engelli raporu bulunan ve bir geliri olmayan vatandaşlarımıza da muhtaç maaşı vermekte ve ortaöğretim çağında olan 15 bin öğrencimize de burs imkanı sağlamaktayız. Bu sene yaptığımız yeni bir çalışma ile de yükseköğrenim öğrencilerine de burs vermeye başlıyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak yaptığımız tüm çalışmalar, vakıflarımızın hayır amaçlarını gerçekleştirmek üzeredir. Bu amaçları gerçekleştirirken de yalnızca kendi kaynaklarımızdan yani vakıfların akarlarından elde ettiğimiz gelirlerden faydalanıyoruz. Ecdadımızın çeşitli amaçlarla meydana getirdiği adeta medeniyetimizin mührü, Anadolu nun tapusu hükmünde olan abidevi eserlerimizin korunması, artık sadece kendi kültürümüzün değil, değişen, gelişen ve kaynaşan medeniyetlerin ortak değeridir. Bu asli gayeyle yola çıkan Genel Müdürlüğümüz, yılların yorgunluğu ve tabiat şartları yüzünden harap olan veya harap olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Vakıf Kültür Varlıklarının onarımı için bu güne kadar çaba sarf etmiş, bu yıl 2012 bütçesinden, 150 milyon lirayı bu amaç için ayrılmıştır. Nerede onarıma ihtiyacı olan bir eser varsa onu ayağa kaldırmayı görev biliyoruz. Restorasyonda temel ilke olarak tarihi yapıya müdahale etmeden, aslına uygun olarak restorasyonunu gerçekleştirmeyi şiar edindik. Bu anlamda vakıf eserlerini eski ihtişamına kavuşturmanın haklı heyecanı içerisindeyiz. Yüzyıllar önce Osmanlı Devletinde kurumsallaşarak adeta bir medeniyet haline gelmiş vakıf kurumunun bugün bizlere emaneti durumunda olan her bir tarihi vakıf eserimizi korumak, her bir vakıf taşınmazını en iyi şekilde değerlendirmek gayesiyle yaptığımız çalışmalar sonucunda son 10 yılda hem Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün gelirlerini önemli ölçüde arttırdık, hem de hayır hizmetlerimizin alanını ve kapsamını genişlettik. Yaptığımız çalışmalar sonucunda yıllar boyunca atıl durumda bulunan binlerce vakıf taşınmazına fonksiyon kazandırdık, onları çağın koşullarına uygun şekilde kullanmaya, yıllarca gelir elde edemediğimiz binlerce taşınmazımızdan gelir elde etmeye başladık. Vakıf olgusunun kendine has yapısını korumak suretiyle devam ettiğimiz çalışmalardaki tecrübelerimizi de bu önemli konferansta siz değerli katılımcılarla paylaşmaktan, hem de sizlerin çok değerli tecrübelerinizi ve önerilerinizi dinleyerek, bilgi paylaşımında bulunmaktan memnuniyet duyacağız. Dünya Vakıflar Konferansı çerçevesinde iki gün süreyle öncelikle dünya üzerinde vakıf kavramının 8

tanımlanma biçimlerini, vakıf olgusuyla ilgili terminolojiyi karşılaştıracağız. Bu kavramsal çerçeveden sonra, vakıfların yasal statüleri ve vakıflarla ilgili yasal düzenlemeler ile uygulamalar bazında değerlendirmelerimiz olacak, IRTI ve Kuveyt Evkaf İdaresi önderliğinde hazırlanan İslami Vakıflar Yasası baz alınarak, İslam ülkelerindeki vakıf anlayışı ile Batı ülkelerindeki uygulamalar ile karşılaştırılması söz konusu olacak. Bizim medeniyetimize yansıyan ve kökeni İslamiyet e dayanan vakıf kavramı ile bugün İslam ülkelerindeki çağdaş vakıf uygulamaları hususunda bilgi sahibi olacağız. Dünya üzerinde farklı bölgelerdeki vakıfların ulusal ve uluslar arası faaliyetlerini kıyaslayarak, tecrübe paylaşımında bulunurken, vakıfların ve vakıf benzeri örgütlerin ülke ekonomisine etkileri ve katkılarını da değerlendireceğiz. Vakıf olgusunun ana taşıyıcısı olan hayırseverlik kavramı etrafında şekillenen bir çerçeve etrafında bilgilenirken, Türkiye de vakıf sistemi ve Türk Medeni Kanununa göre kurulan Yeni Vakıflar ile ilgili bir başlık altında da değerlendirmeleri dinleyerek, tecrübelerimizi paylaşacağız. Kıymetli Misafirler; Vakıf konusunda ülke bazındaki deneyimlerini bizlerle paylaşmak üzere burada bulunan siz değerli katılımcılarımızın katkılarıyla gerçekleştireceğimiz ve bu alanda bir ilk olan Dünya Vakıflar Konferansı nın vakıf alanındaki tüm çalışmalara, vakıf olgusunun gelenekten modernliğe doğru izlediği çizgide önemli etkiler bırakacağına gönülden inanıyor, belki de ilk kez uluslar arası düzeyde ortak bir vakıf düşüncesi inşa ederek insanlığa bir de vakıf ortak duygusuyla seslenme fırsatı bulacağımızı düşünüyorum. Sözlerime son vermeden önce; Genel Müdürlüğümüz organizasyonu ile ilk defa oluşturulan bu uluslar arası platforma teşrif ederek, heyecanımızı en içten duygularla paylaştığını bildiğim Sayın Başbakan Yardımcımıza bizlere verdikleri destek için şükranlarımı arz ederken, beş kıtadan gelerek davetimize iştirak eden değerli bilim insanlarına, tüm misafirlerimize ve toplantıda emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. 9

10

Beş kıtadan ülkemize ve İstanbul a teşrif eden vakıf insanları, değerli akademisyenler, basının değerli mensupları, hanımefendiler, beyefendiler. Dünya üzerinde kurulu farklı din, dil ve kültürlere ait vakıfların temsilcilerini, bu konuda çalışmalar yürüten akademisyenleri ve en önemlisi de vakıf dostlarını bir araya getiren Dünya Vakıflar Konferansı na hepiniz hoş geldiniz. Dünya Vakıflar Konferansı adı altında bizleri buluşturan bu konferansın, geçmişte bir örneğine şahit olmuş değiliz. Bu konferansın bir başlangıç olması ve devamının gelmesini temenni ediyorum. Sayın Konuklar; Öncelikle vakıf deyince günümüzde artık çok geniş bir tanım ve pratikten bahsetmekteyiz. Tarihteki vakıf kültürü ile modern dönemdeki vakıf ve STK kavramları arasında benzerliklerle beraber farklılıklar vardır. Tarihi anlamda bir kişinin malını, mülkünü dini, sosyal ve kültürel bir amaç için tahsis etmesi olarak anladığımız vakıf kavramına, gelişen süreç içinde artık sivil toplum kuruluşu (STK) olma ya da bu kuruluşları destekleme de eklenmiştir. Zaman içindeki değişimle birlikte vakıf kavramına farklı coğrafyalardaki kültürel uygulama zenginlikleri ilave olmuştur. Vakıf kavramını iyi niyet, dürüstlük, inanç, insancıllık ve gönüllülük ilkeleri esas olmak üzere her türlü hayırseverlik ve hamiyetperverlik olarak geniş bir yelpazede değerlendiriyorum. Değerli Misafirler; Vakıf ve vakıf ruhuna baktığımızda bunun büyük ölçüde İslam medeniyetinden kaynaklandığını ve geliştiğini rahatlıkla ve gururla söyleyebiliriz. Bu hususta temel dayanaklar Kur an-ı Kerim de geçen bazı ayetler ve İslam Peygamberi Hz. Muhammed in hadisleridir. Bu bağlamda, Allah için ödünç vermek, Allah yolunda harcamak, yetimlere ve yoksullara yardımda bulunma, fakirleri beslemek, sadaka vermek, hayır faaliyetlerinde yarışmak hususlarında Kur an-ı Kerim de yazılı ayetleri hatırlatabilirim. İslam Peygamberi Hz. Muhammed de bu konudaki teşvik edici beyanlarının ötesinde kendisine ait Medine deki mülkünü vakfederek İslam dünyasına ve insanlığa bizzat örnek olmuştur. İşte bu nedenlerden dolayıdır ki İslam dünyası vakıf konusunda önemli iz bırakmış, bu kültürü bugünlere kadar canlı bir şekilde yaşatmıştır. 11

Vakfın tarihi serüveninde, gerek coğrafi büyüklüğü, gerekse gücü ve nüfuzu nedeniyle kurumsallaşmış vakıf kültürünün ülkemizde ve Osmanlı Devleti döneminde zirve dönemini yaşadığı herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Osmanlı döneminde vakıf konusu öyle ilerlemiştir ki, yoksullara yardım edilmesi, cami, medrese, su kuyusu, hastane, köprü vb. tesislerin inşa edilip, ikamesi adeta sıradanlaşmıştı. Hayvanların ve kuşların bakımı, öksüz bebeklere sütanne tutulması ve dini bayramlarda çocuklara hediye almak için dahi vakıflar kuruluyordu. Bu çeşitlilik ve zenginlik, devletin vakıf ile barışık olduğu, kabullendiği ve desteklediği bir ortamda ortaya çıkmıştır. Bugün için devletten beklenen birçok hizmet, vakıflar kanalıyla yapılmıştır. Devlet ve vakıf işbirliği, toplumda yardımlaşma, dayanışma ve eserler ile yaşama duygusunu pekiştirmiştir. Bozulan veya üzeri tozlanan devlet- vakıf işbirliği 3 dönemdir sürdürdüğümüz iktidarımız döneminde, yeniden canlanmıştır. Artık devlet vakıflarla barışmıştır. Bu politika çerçevesinde, tarihi vakıf eserlerimizin yeniden gün yüzüne çıkarılması, vakıf gelirlerinin arttırılması ve toplumda yeniden vakfetme kültürünün yaygınlaştırılmasını öncelikle hedefledik. 3.500 ü aşkın vakıf eserinin restorasyonu yapıldı. Vakıf gelirleri ise son 10 yılda 15 kat arttı. Toplumda vakfetme kültürünün gelişmesi için vakıf haftası gibi organizasyonlar, konferanslar, paneller düzenleniyoruz. Bizim vakıf anlayışımızın özü: Devlet vakıfların emanetçisidir. Bizler, tarafımızca işlemleri takip edilen vakıfları ayrı bir hassasiyetle ve emanete yakışır biçimde yönetiyoruz. Bu konferansı düzenleyen ve bizzat sorumlu olduğum Vakıflar Genel Müdürlüğümüz işte böylesi bir geleneği devam ettirmeye çalışmakta, Osmanlı Devleti nden intikal eden 40 binden fazla vakfı, kuruluş belgesi diyebileceğimiz vakfiyelerine uygun bir biçimde yaşatmaya gayret etmektedir. Bir taraftan yüzyıllar öncesinden gelen vakıf ruhunu yaşatırken, kurduğu Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversiteleriyle de geçmişten geleceğe sağlık ve eğitim faaliyetlerini gelecek nesillere taşımaktadır. İşte bu, tarihteki vakıf modelinin ve etkilerinin bu güne yansımasının bir örneğidir. Kıymetli misafirler; Vakfetme ve hayırseverlik elbette sadece ülkemize ve İslam dünyasına ait bir olgu değildir. Vakıflar tarih boyunca sosyal düzenin her türlü sarsıntı ve etkilerden korunması, insanlar arasında yardımlaşma ve dayanışma yoluyla karşılıklı sevgi bağını oluşturmak suretiyle önemli bir işlev görmüş ve görmeye de devam etmektedir. Hayırseverlik her şeyden önce güzel bir insani duygudur. Tarih boyunca bu konuda İslam dünyasının vakıf adı altında tescilli bir şekilde hayır faaliyetlerinde bulunduğu bir vaka olmakla birlikte, dünyanın diğer bölgelerinde de sosyal amaçlı hayır faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Bu haslete biz hayırseverlik derken hayırseverlik anlamında kullanılan filantropi kavramının uluslararası alanda yaygınlaşması memnuniyet vericidir. Hayırseverlik ve yardımseverlik insanın hamurunda vardır; dini, dili, rengi yoktur. 12

Günümüzdeki tablo da bunu tümüyle yansıtmaktadır. Artık özellikle ABD ve Avrupa nın vakıf faaliyetlerindeki çalışmalarını imrenerek izliyorum. ABD de hayır faaliyetlerinde bulunan ve bizim anladığımız, filantropi manasında vakıf diyebileceklerimizin sayısı 100 bindir. Bu vakıfların bağışları 300 milyar Doları bulmaktadır. AB ülkelerinde ise 110.000 vakıf bulunmakta, bunların toplam mal varlığı 350 milyar Avroya ulaşmaktadır. AB vakıflarının yıllık harcamaları da 150 milyar Avroyu bulmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğümüz bünyesinde Osmanlı Devleti nden intikal eden 40 binden fazla vakıf bulunduğunu söylemiştim. Bu vakıfların yılık geliri 300 milyon TL yi aşmamaktadır. Bunlara ilaveten Cumhuriyet döneminde kurulmuş olan vakıf sayısı sadece 4.734 tür. Cumhuriyet döneminde kurulan bu yeni vakıfların malvarlığı 13 milyar TL dir, diğer ifadeyle 6.5 milyar Dolardır. Tabi ki bu veriler ekonomik gücün ve zenginliğin vakıflara yansımasının da açık bir işaretidir. Ekonominin ve gelişmişlik seviyesi ile vakfetme ve hayır yapma arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu sebeple, rakamları ve sayıları kıyaslarken ekonomik kapasiteyi de unutmamak gerekir. Nitekim Türkiye mizin son on yılda ekonomik alanda kat ettiği başarıya paralel olarak, vakıflarımızın finansal açıdan ve etkinlik bakımından gelişmesini memnuniyetle izliyorum. Vakıf kültürünün maddi boyutunun yanında bir de manevi yönü vardır. İnsan verdikçe ve paylaştıkça mutlu olur. Servetine göre küçük ancak tutar olarak büyük rakamları vakfeden donörler ile imkanı sınırlı bir insanın malının bir kısmını vakfetmesinin manevi huzuru benzerdir. Bu anlamda, vakıf ve filantropi gibi kavramları tartışırken, konunun maddi yönüyle birlikte manevi ve gönül yönünü de konuşmak gerekir. Nasıl daha çok insana vakıf kültürünün tertemiz havasını aldırabiliriz, bunun formüllerini bulmalıyız. Hem maddi hem de manevi olarak, vakıfların finansal durumlarına dair biraz önce belirttiğim rakamlar ve ortaya çıkan tablo bize ayrıca şunu göstermektedir: Dünya nın hemen hemen tümünde vakıf veya benzeri kavramlar yolu ile insanlar mallarını vermekte ve insanlık adına kullanılmasını sağlamaktadır. Bu tablonun, daha fazla gün yüzüne çıkması için bu konferansın ayrıca bir fırsat olacağını düşünüyorum. Değerli misafirler; Tabi ki buradan özeleştirileri de yapmalıyız. Vakıf alanında öncülük etmiş olan İslam dünyası ve Türkiye olarak bu konuda daha fazla çaba göstermeliyiz. Ekonomik gücümüzle orantılı olarak taşın altına elimizi daha fazla sokmalıyız. Osmanlı yı anlatırken kullandığımız vakıf medeniyeti ifadesinin bugün de bir karşılığı olduğunu göstermeliyiz. Esasen Türkiye de bunun emareleri görünmeye başlamıştır. Bugün hem modern dönemi hem de klasik dönemi temsil eden vakıflarımız, kendi alanlarında en iyisi olmak için gayret etmektedir. Bu vakıflarımıza yardımlarımızı ve desteklerimizi arttırmalıyız. 13

Dünyada ise son dönemde yoksulluk, geri kalmışlık, cehalet girdabına giren coğrafyalara yönelik sadece devletlerin değil, belli gelire ulaşmış bireylerin de sosyal duyarlılık göstererek insanlığın yardımına koşmasına her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Benim bu konudaki çağrım, biraz önce saydığım muazzam finansal imkânları olan Batılı vakıfların, dünyada artarak devam eden yoksullukla mücadelede daha etkin rol almaları, hayırseverlik hedeflerini başta Afrika olmak üzere üçüncü dünya ülkelerine yönlendirmeleri olacaktır. Yoksulluk, eğitimsizlik, sağlıktan yararlanamama, su ihtiyacı, yol ve ulaşım ihtiyaçları gibi birçok ihtiyaç, devletlerin tek başlarına baş edemediği bir problem haline gelmiştir. Ayrıca gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilen G-20 ülkelerinde de önemli sayıda yoksul bulunduğunu unutmamalıyız. Bu itibarla, yardımsever insanların oluşturdukları vakıf ve benzeri hayır kuruluşlarına, insanlık adına çok büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Çünkü bazen devletlerin kurumsal yapıları, toplumun sorunlarını veya sosyal krizleri anlamada ve yanıt vermekte başarısız ve hatta kimi zaman kayıtsız kalmaktadır. İşte bu noktada sivil inisiyatif önemlidir ve toplumsal yapıyı ayakta tutan en önemli dinamiklerden biridir. Konuşmamın başında vakıf kavramına artık sivil toplum kuruluşu olmaları ya da bu kuruluşları desteklemeleri hususunun da eklendiğini belirtmiştim. Günümüz dünyasında artık siyasi ve sosyal yaşamın önemli bir unsuru haline gelen sivil toplumun aktif olması, sağlıklı bir demokratik ortam için önemlidir. Bu kuruluşlar farklı görüş ve inançtaki insanların seslerini duyurabilmelerine, taleplerini dile getirmelerine imkân sağlaması açısından sosyal barış ve dayanışma açısından önem taşır. Bu açıdan, üçüncü sektör, sivil toplum veya STK ların bu alandaki faaliyetleri de önemsiyor ve destekliyorum. Değerli Misafirler; Benim genel ve özet bir şekilde dile getirmeye çalıştığım hususları oturumlarda sizlerin ayrıntılı olarak ele alacağınızı, bu bağlamda vakıfların değişen rollerini, tanımlamalardaki farklılıkları, ekonomik hayata, iç ve dış siyasi yaşama etkilerini tartışacağınızı biliyorum. Bu tartışmaları önemsiyorum ve elimden geldiği kadarıyla takip edeceğim. Dünyanın bir yandan yoksulluklarla ve maalesef insanlık yoksunluğu ile boğuştuğu, öte yandan iç savaşlarla sarsıldığı bir dönemde, vakfetmekten bahsedebilen, ben değil biz diyebilen, insanların halleriyle dertlenebilen ve bu amaçla dünyanın dört bir yanından bir araya gelen sizlere birlikte olduğum için büyük onur duyuyorum. Hangi dine, inanca, ırka mensup olursak olalım, iyiliğin, sevginin, muhabbetin gönüllerimizde doğuracağı güzelliğin esintileri aynıdır. Dünyaya vakfetme duygusunu, sevgisini ve gerçeğini haykırmak bütün bu saydığımız ekonomik ve sosyal adaletsizliklere karşı bir duruşun ifadesidir. 14

Sizler beş kıtadan bu çağrıya cevap vererek, çok kıymetli bilgilerinizi ve zamanınızı bu hayırlı işe bir nevi vakfetmiş oluyorsunuz. Ve bu güzellik her türlü takdiri hak etmektedir. Yine bu konferansın vakıf hususunda tarihte ayrıcalıklı bir yere sahip olan Osmanlı Devleti nin başkenti olmuş ve halen ülkemizin bir incisi olan İstanbul da yapılmasını da ayrıca anlamlı bulmaktayım. İstanbul ülkemizin vakıf başkentidir. Bu başkentte vakıf eserlerimizi de görmenizi ve incelemenizi ayrıca isterim. Sizlere en kalbi duygularımla bir kez daha ülkemize ve İstanbulumuza hoş geldiniz diyor, Dünya vakıflarını böylesine büyük bir organizasyonda İstanbul da buluşturan Vakıflar Genel Müdürlüğümüz yetkililerini tebrik ediyor, Konferansımızın dünya ölçeğinde barışa, sosyal adalete, paylaşıma katkılar sağlamasını ümit ediyor, saygılar sunuyorum. 15

16

17

18

Salam Aleikum. Deputy Prime Minister, Director, thank you very much for inviting me today. I am honored to be at this conference and I really know that I am in the presence of a lot of expertise and so I see people who are much more erudite than I am. So I am going to confine my remarks to just setting a team. And I think because I am going to be talking about context, I am trying to be careful with the speed I am speaking. Because I am going to be talking about context, I want to be very clear on who I am and why I am saying the things that I am saying. I represent the European Foundation Center (EFC) which is an association of some of Europe s most prominent, so of the biggest with some also quite small, but some of the most prominent foundations in Europe. And we have amongst our membership also some African, Asian, Latin American and American foundations that have joined the EFC. And that gives me a great privilege because that gives me a worldwide view of what is happening in the foundation universe. And I hope, just in the few minutes that I have, to share some of what I am observing and my colleagues are observing and to give you some sense of what is happening from our perspective. I come from Ethiopia originally and therefore in my country, when we have a lot of dignities in the room, we acknowledge a few of them and we say all protocol observed. So please forgive me if I am not spending so much time on protocol. I want to congratulate the organizers of this meeting for the timeliness of it. It is extremely important that we begin to take ownership of this concept of foundations all across the globe. For too long, I believe, we have looked through a very narrow lens at philanthropy. And because of the prominence of certain philanthropies, we have assumed that they represent the origin, the beginning, the end, the best examples, the icons of philanthropy. And it is really important that different cultures, different contexts, different places take ownership of what is actually a very human and very natural response to helping one and other and to helping oneself. So reciprocity for me is not something that any one culture can own or should make aspirations to owning. And so, I welcome the fact that philanthropy is being taken ownership of by many different places and it is happening actually much more frequently in the last few years. I have been working in the European Foundation Center for eight years now. When I first arrived at the EFC, there was a tendency even for quite large European foundations to reference their work and to talk about their work in reference to the foundations in the United States of America (US). So people would say well, we are a foundation a little bit like the Ford Foundation or like the Moth Foundation. They would reference to foundations or institutions that existed across the 19

other side of the Atlantic. And in fact we had - I think it must have been about twenty four pages long - a directory of types of foundations. And we were finding that the foundations that were joining the EFC could not really identify what they were or who they were in context to the classification that we borrowed from the US context. And it became very clear that this classification that was borrowed from the US did not work in Europe. And so we actually had to abandon it and develop our own typology of foundations. And in so doing, some remarkable things began to happen. One of the things that happened was a sense of pride in difference: in different histories, in different origins, in different impulses And this has enriched the European foundation world. And today, I am very happy to say that from an organization that was actually quite dependent on US funding and US models, we have a very rich tapestry of European models and a growing and very strong self-confidence in what these organizations are doing, how they are formed. And this leads me to the three paradoxes I would like to share with you before I end. The first paradox being one of the lens we use. If you use only a monetary lens, or a religious lens, or an origin lens, or whatever lens you use to look at foundations You are only looking at one aspect of what is happening. And it is really important I think to be very aware that lenses color how you see things. And it is very interesting; I have been in four or five conferences in the last six months where the lenses changed enormously. It is no longer a national, or format or typology lens but much more a lens of how effective the organizations are. And I think this trend of looking at the effectiveness of institutions and looking more at what foundations are doing rather than what their origin is, really an important trend. And I just want to play that back to you. Foundations have one enormous paradox which is that they are very proud of their origins, they are extremely proud of their autonomy and their independence. They are very jealous about the way they do things. And at the same time, because they are really parts of the civil society, because they are internal parts of the civil society, they respond to things all the time. So foundations are never static. So you have the paradox of being very proud of origin, very proud of history, very proud of autonomy. But you also have this incredible ability to adjust, adapt, innovate, change and it is together at the same time. This is a paradox. But if you look at foundations you see how quickly they actually shift and meditate and change and adjust and respond to problems. And because of that, they are probably one of the most powerful forces in terms of some of the post-welfare, postcrisis world we are going to be entering. And I think I can see that and feel it and I have experienced some lens shifting taking place. That is the first paradox. The second paradox is one really of attitude of ownership and we dominated if you like by examples of foundations that are created by very rich individuals or companies on behalf of, as a kind of paying back, as a kind of response back to society. And we are not sufficiently aware, I think, of the numbers of foundations: quite large, quite strong foundations that actually come from ordinary citizens, from pulling resources and for doing things for themselves. And so for example I always like to cite the probably Europe s third or fourth biggest foundation: Compagnia di San Paolo. It is Italian, which is founded in 1475 by a group of ordinary citizens in Torino who decided that they did not like the fact that strangers to their city were dying on its streets and not being looked after. And they pulled some resources, they created a hospice. It very soon led to a kind of hospital. It very soon led to schools and funding of a kind of clinic for unmarried mothers. 20

And very soon it led to an accumulation of resources of wills of estates from citizens who are willing their estates to the foundation. So it is probably In my country we would call this an UKU ; let s say a self-help association of ordinary citizens. And today the Compagnia di San Paolo is worth 8 billion euro in terms of assets and it is one of Europe s most formidable foundations. So it is just an example of foundations that come from just ordinary citizens just pulling resources. So I have a great faith in that and I thought I would share that there are foundations that are not necessarily created by rich individuals who are giving back or doing something for somebody else. But it is actually citizens doing things for themselves together. And I think that is an important context. I want to talk a little bit We have heard a little bit today about the definition of what a foundation is. From my remarks that I already made, you probably have a sense that I am more inclined to see definition and prescription of foundations is being very problematic because foundations, because they are part of civil society, are extremely fluid. And we are always, all of us, we are trying to analyze this world, understand it to create a course of practice for it, try to get some understanding of what is happening. And we are always behind the curve. It is actually the people in the foundations, it is the civil society they represent. They are forever adjusting to new contexts. And we just need to be respectful of that because it is very very hard actually to My favorite poet is an American poet; Bob Dylan. And he has a song where he says I am not trying to confine you or define you, I just want to be friends with you. And I really believe that when it comes to foundations it is very tricky when you try to confine or define because you end up actually excluding bits of the society or bits of the organizations that do not fit your definition, your pre-concept of what a foundation is. So, I am challenging all of us to keep our minds very open on what foundations look and feel and act like. Because they are parts of civil society. Finally let me just get to two points. I think the moment for foundations has arrived and I salute the organizers of this meeting, because I think having a meeting like this that begins to bridge the richness of the foundation traditions around the world and the shedding of a sense that one culture or one part of the world owns this word; word foundation. And I carry a British passport so I am going to say just this about the word foundation. If the Americans and the British cannot agree on what the word foundation means, and there is a lot of difference. In the UK most people use the word trust. It is because the word is so ambiguous in some ways. And it has to allow for some diversity and some openness. And if the Anglo-Saxons, if the Brits and Americans cannot agree on what the word foundation is, why should the rest of us worry? Thank you very much. 21

Dr. Gerry SALOLE Avrupa Vakıflar Merkezi (EFC) Başkanı - BELÇİKA Selamünaleyküm. Sayın Başbakan Yardımcısı ve kurumunuz yöneticisi, bugün beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu konferansta olmakta onur duyarım ve gerçekten de çok fazla uzmanın huzurunda olduğumu ve aramızda benden çok daha fazla bilgili kişiler olduğunu biliyorum. Bunun için sözlerimi sadece bir ekip kurmayla sınırlandıracağım. Ve bence mühim bir içerik hakkında konuşacak olmamdan dolayı, konuşma hızıma da dikkat etmeye çalışacağım. Bir bağlam hakkında konuşacağımdan dolayı kim olduğumu ve dediklerimi neden söylediğimi açık bir şekilde belirtmek isterim. Avrupa da çok küçük ama bir o kadar da önemli vakıfların yer aldığı Avrupa nın en önemli vakıflarından biri olan Avrupa Vakıflar Merkezi ni temsil ediyorum. Üyeliklerimiz arasında ayrıca EFC ye katılan bazı Afrika, Asya, Latin Amerika ve Amerikan kuruluşları vardır. Ve bu bana çok büyük bir ayrıcalık veriyor. Çünkü vakıf evreninde neler olduğu konusunda bana dünya çapında bir görüş sunuyor. Umuyorum ki sadece birkaç dakika içerisinde benim gözlemlediklerimi ve meslektaşlarımın gözlemlerini sizinle paylaşmış ve bizim açımızdan vakfın ne olduğu ile ilgili size bir fikir vermiş olacağım. Benim kökenim Etiyopya ya dayanmaktadır ve bundan dolayı benim ülkemde bir odada çok fazla itibarlı kişi olduğunda onlardan birkaç tanesini ikrar ederiz ve tüm protokole uyuldu (allprotocolobserved) deriz. Protokol konusuna çok fazla zaman ayırmazsam lütfen bağışlayın beni. Zamanlamasından dolayı bu toplantının organizatörlerini tebrik etmek isterim. Tüm dünyada bu vakıf kavramını sahiplenmeye başlamamız son derece önemlidir. Çok uzun süredir, inanıyorum ki, hayırseverliğe çok dar açıdan baktık. Ve belli başlı hayırsever kuruluşlarının çok tanınmasından dolayı onların hayırseverliğin başını, sonunu, en iyi örneklerini, ikonlarını ve aslını temsil ettiğini sandık. Ve farklı kültürlerin, farklı bağlamların ve farklı yerlerin, çok insani ve çok doğal tepki dediğimiz bir kişinin diğer kişiye ve kendisine yardım etmesini sahiplenmesi gerçekten de çok önemlidir. Bu yüzden bana göre karşılıklılık, herhangi bir kültürün sahip olabileceği veya özendirmesi gereken bir şey değildir. Bu yüzden de hayırseverliğin pek çok yer tarafından sahiplenilmesini çok iyi karşılıyorum ve bu durum özellikle son birkaç yıldır çok daha sık gerçekleşmektedir. Sekiz yıldır Avrupa Vakıflar Merkezi nde çalışıyorum. EFC ye ilk geldiğimde Avrupa vakıflarının işlerine referans olmak ve Amerika Birleşik Devletleri nde vakıflara atıf vererek kendi işleri hakkında konuşmak gibi bir eğilimi vardı. Bu yüzden insanlar, yani, biraz Ford Vakfı gibi veya Moth Vakfına benzer bir vakıfız derlerdi. Atlantik in öbür tarafında mevcut olan vakıflara veya kurumlara atıfta bulunurlardı. Aslında bizim sanıyorum yaklaşık yirmi dört sayfa uzunluğunda olması gerekir vakıf tipleri dizinimiz vardı. Ve EFC ye katılan vakıfların gerçekten de kendilerini tanımlayamadıklarını veya ABD bağlamından esinlendiğimiz sınıflandırma bağlamında kim olduklarını ifade edemediklerini görüyorduk. Ve ABD den ödünç alınan bu sınıflandırmanın Avrupa da bir işe yaramadığını gördük. Ve sonunda bunu terk etmek ve kendi vakıf tipolojimizi geliştirmek zorunda kaldık. Ve bunu yaparken de bazı göze çarpan şeyler meydana gelmeye başladı. Gerçekleşen olaylardan bir tanesi farklı olmanın verdiği gurur hissi oldu: Farklı tarihler, farklı kökenler, farklı dürtüler Bu da Avrupa vakıf dünyasını zenginleştirdi. Bugün, aslında ABD fonlarına ve ABD modellerine bağlı olan bir kuruluştan çok zengin Avrupa modelleri dokusu ve bu kuruluşların yaptıklarına ve nasıl oluşturduklarına olan öz güvenimizin arttığını 22