T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TEKNİK BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU CEVAP ANAHTARI (Bu kısmı tükenmez kalemle doldurunuz) ADI-SOYADI :.. DERS ADI :Türk Desenleri PROGRAMI :.. SINAV TARİHİ : 17/01/2012 OKUL NO :.. PUAN :. 1. Süsleme sanatlarında kullanılan bulut motifini şekil çizerek açıklayınız? (20P) 2. Osmanlı desenli ipek kumaşlarında ki desen (rapor) yerleşim düzenlerini şekil çizerek açıklayınız? (20P) 3. Osmanlı kumaş türlerini yazınız dört tanesini açıklayınız? (20P) 4. Aşağıda verilmiş olan alana düzeni desen yerleşim düzenine bağlı kalarak, hatayi, penç, yaprak, yarı üsluplaştırılmış çiçekler vb. kullanarak bir rapor hazırlayınız.? (40P) Süreniz 50 Dakika BAŞARILAR Öğr. Gör. Erhan TÜRELİ 4.
2. Dolaşmalı Düzen Şaşırtmalı Düzen Şaşırtmalı Düzen Şaşırtmalı Düzen (Birbirine bağlı şemse) (Birbirine bağlı çift şemse) Yatay Düzen Üst Üste sıralı düzen 3. KLAPTAN Gümüş ve altın veya altın alaşımlı gümüş tel genellikle çift iplik etrafına gevşekçe sarılır. Türk dokumalarında hakiki gümüş tel kullanılmıştır. Gümüş tel beyaz ipek iplik etrafına sarılınca gümüş etkisi yapar ve gümüş veya beyaz klaptan adı verilir. Sarı iplik etrafına sarılınca altın görünüşü verir, buna da altın veya sarı klaptan adı verilir. Bazen, özellikle seraserlerde altın alaşımlı tel, hatta hakiki altın tel kullanılmıştır. 1 TEL Bazen dokumada ipekle beraber doğrudan doğruya altın ve gümüş teller kullanılmıştır. Buna en değerli kumaş olan seraserde rastlanır. 2 SİM Metal iplik çekirdek pamuk iplik etrafına, ipliği kapatacak şekilde sarılmıştır. Klaptanın aksine iplik hiç görülmez, sadece metal tel görülür. 3
YÜZYILLARA GÖRE KUMAŞ TÜRLERİ KEMHA Elbise yapmak için kullanılan bu çeşit kumaşlar, kalite bakımından en ağır olanlarını teşkil ederler. 4 Arşiv kayıtlarında çatma ve kadife ile beraber çok sık adı geçen ve özellikle kaftan yapımında kullanılan bir kumaş türüdür. Kemhanın çözgüsü ve atkısı ipek, deseni yapan takviye atkısında ayrıca gümüş veya altın alaşımlı telle çok sık dokunmuş ipekli bir kumaştır. Kemhanın deseni çözgü yüzlü saten üzerine ipek ve klaptan takviyesiyle dokunur ve çok kompleks bir teknik gösterir. Kalın ve sık dokunmuş olması, üst kaftan yapımına çok elverişlidir. Ve Avrupa'da "Ottornan Gros Grain" adı ile şöhret yapmıştır. 15. yy. sonlarına kadar Yezd (İran), Frenk (Avrupa) kemhalarının sarayda çok kullanıldığı, arşiv kayıtlarından anlaşılır. Bursa kemhasına ait ilk arşiv kayıtlarına 1481 1486 tarihleri arasında sancağa çıkan şehzadelere verilen eşyalar arasında rastlanır. Kemhti-y-ı Güvezi Bursa. Kemha-y-ı kırmızı Amasya adları, gene Frenk ve Acem kemha1arı ile beraber geçer. Bu arşiv kaydı ile Bursa'dan başka kemhanın Amasya'da da dokunduğu anlaşılır. Önemli kemha isimleri şunladır: Gülistanî Kemha, Dolabî Kemha, Tabı-dehî Kemha, Yek-Renk Kemha, Sâde Kemha, Alaca Kemha isimli. 5 16. yy.da İstanbul'da saraya bağlı dokuma atölyeleri kurulması ile, kemha daha çok İstanbul'da dokunan bir kumaş özelliğine kavuşur. Aynı zamanda, Bursa gene önemini koruyarak Edirne ve Amasya da kemha dokuyan diğer merkezlerdir ve bu durum 17.yy.da da devam etmiştir. Kemhanın çok popüler bir dokuma türü olduğu, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde 1843'de kurulan Hereke ipekli kumaş fabrikasına özel kemha dairesi ilave edilmesiyle anlaşılır. Burada 100 yıl boyunca çok güzel döşemelik kemha kumaşı dokunmuştur. Türk kemhası, yüksek tekniği ve kendine has deseniyle dünyaca tanınmış ve birçok yabancı ülkelere ihraç edilmiştir. Kemhaların deseni, tamamen Osmanlı saray sanatı paralelinde hiçbir yabancı etkisinde kalmadan çok çeşitlilik ve özellik gösterir. Bu durum çatmalarda aynı değildir. Çatmalarda yer yer İtalyan desenlerinin etkileri görülür. TSM'de saz üslubunda mükemmel bir desen içeren koyu zeminli ve ayrıca beyaz zeminli kaftanın ikisi de en iyi cins Gülistani kemhadan yapılmışlardır. Arşiv kayıtlarından anlaşıldığı üzere, 15. ve 16. yy.' da çeşitli kemha adları vardır. Sarayda yerli kemhalar yanında Frenk, Acem ve bilhassa Venedik kemhalarının kullanıldığı anlaşılır. Kadifenin hav1arı, daha gevşek bırakılan 2'nci çözgü ipliği ile yapılır. Kadifede renk arttıkça, kumaş kalınlaşır. Kemhanın bu kadar kullanılmasına sebep, bu ipekli kumaşın kalın, ağır, gösterişli dokuma türünün eski devirdeki saray yaşantısına çok uygun olmasından gelir. 6 KUTNU Kutnu adı, pamuktan yapılmış kumaş anlamına gelir. Zamanla enine ipekten parlak, pamuktan mat çizgiler meydana getiren kumaşa bu ad verilmiştir. Çözgü telleri pamuk ve ipek olarak atılır. Ekseri atkı telleri pamuktur ve dokunduğu zaman enine yol görülür. Kumaş dokunduktan sonra, pişirilip yumuşatılması gereklidir ve sonra da perdahlanır. Parlatmak için "perdahlama" düzeni kurulmuş ve hatta parlatma zorunluluğunun konulmasından epeyi olaylar çıkmıştır. İpek çizgileri çoğunlukla tek renk, sarıdır. Bazen renkli ipek de kullanılır. Renk farklılıklarına göre Bağdat, Sam işi kutnular diye tanınır. ilk önce bu kumaş dışarıdan getirilmiştir. Fakat sonra Bursa kutnuları meşhur olmuştur. İyi kutnuya "tekyeli" adı verilir ve çözgü ipliği 660 tele kadar çıkar. Kutnular, atlas ve kemhadan sonra en sık ve kalın kumaşlardır. Bu kumaştan özellikle erkek entarisi ve yazlık kaftanlar yapılmıştır. 7 ATLAS Avrupa'nın saten dediği en eski ipekli dokuma tekniğidir. Atkı telleri gizli kaldığından, çözgü yüzlü dokuma türüdür. Çözgü yüzleri yan yana gelerek kendine özgü bir parıltı verir. İlk, bir Çinli tarafından icat edilen tezgâhta dokunmuş en eski ipekli tekniklerindendir. (ipeğin parlaklığını en iyi gösteren kumaş türü olmasından, her ülke atlas dokumaya yönelmiştir. Bilhassa 14. ve 15. yy.larda ipek dokuma ile uğraşan bütün ülkeler atlas dokumuşlardır. Fakat Osmanlılarda 17. yy.a kadar bu dokuma türüne rağbet edilmemiş, sarf edilen atlaslar İran, Şam ve Venedik'ten getirtilmiştir. Sonradan Bursa, İstanbul, Alaşehir, Maraş imparatorluk içinde atlas dokuyan merkezler olmuşlardır. Padişah kaftanlarında kırmızı, mavi, yeşil kullanılmış, fakat ekseri atlasta kırmızı lök boyası uygulanmıştır. Kendinçlen desenli, taraklı, yollu atlas cinsleri vardır. Kemhadan sonra sıklık ve kalınlık itibariyle, kutnu ile beraber ikinci sırayı alan atlas kadın giysilerinde, erkeklerde ise daha çok kemha kumaşı kaftan yapımında kullanılmıştır. 8 SERENK (SARENK) Altınlı kumaşların yanında daha sade dokunmuş ipekliler de vardır. Bunları çeşitleri o kadar çok değildir. Bunların en bilineni serenktir. 9 Kaftan yapımında, tel yerine sarı ipek kullanılan kalın desenli bir kumaştır. Desenler genellikle çiçek veya beneklerden oluşur ve dokumasında zengin malzeme kullanılır. Serenk aslında üç renk anlamına gelir, fakat sonradan daha çok renk kullanılmıştır. 10
FITA Fıta hamamlarda kullanılan bir tür peştamaldır. İpekli fıta veya peştamal, yıkandıktan veya havlulara sarındıktan sonra, dolama gibi bele sarılan ikinci bir sargıdır. Eskiden ipekli dokumacılıkta usta olarak yetişmiş bir gencin yeni bir tezgaha geçebilmesi için beline fıta bağlanarak ustalığa kabul edilirdi. Petamal kuşanma sözü buradan gelmektedir. 11 KADİFE Kemha ile beraber en çok kullanılan kumaştır. Çözgüsü ipek, atkısı ipek, bazen de pamuktan olan havlı kumaştır. Atkısında klaptan bulunana telli kadife adı verilir. Kadife tekniği, çok eski kompleks bir tekniktir. Kadifenin havı, çözgülerin arasına atılan fazla çözgü iplerinin ön yüze çıkarılıp, aynı seviyede kesilmesi ile yapılır. Havı yapan çözgüler, kumaşın yüzüne, atkının bulunduğu yerlere yerleştirilerek, teller vasıtası ile çekilip çıkarılır ve sonra da kesilir. Kadifenin ilk örnekleri, halı tekniğine benzer. Çözgüler üzerinde atkılar ilmik yapılarak ve hav halıdaki gibi ilmiklerin bir sırada kesilmesiyle meydana getirilmiş ve hatta ilk kadifeler halılara önder olmuştur. Londra'da Kensington Müzesi'nde bulunan eski bir İran kadife kaftanı, bu teknikte yapılmıştır. Bu kadifede cm'de 160 ilmek sayılmıştır. 12 Osmanlı döneminde tarihi kaynaklarda kadife adı, 15. yy.dan evvel geçmez. Halbuki, Selçuklu1ar döneminde de kadife ve kadife çeşitleri yapıldığı, bazı tarihi kaynaklardan anlaşılır. çatma-ıkadife-i Pelengi adı bazı tarihi kaynaklarda görülerek Selçuklulara ait kadife cinsi hakkında bize bilgi verir. Kadife ile ilgili ilk arşiv kaydı (1481-1486) arasında kemha kumaş ile beraber Sancağa çıkan şehzadelere verilen hediyeler arasında geçer. (19) Arşiv belgelerinde kadife çeşitlerini de belirleyebiliriz. Yekrenk kadife, münakkaş kadife (desenli), Kadife-i müzehhep (gümüş ve altın telli) adları arşiv kayıtlarında geçer. Arşivlerde benekli desen gösteren kadifelere, "Kadife-i Benek" denir. 1453 tarihinden sonra (Miras Bölüm Defterleri) nde ve Topkapı sarayına ait kayıtlarda kadifeni şu çeşitlerine rastlanmaktadır: Bursa Çatması, Kızıl Kadife, Altınlı Kadife, Münakkaş Bursa Kadifesi, Frengi Kadifesi, Yezid Kadifesi, Frengi Sürmaî Kadife, Frengi Şip Kadife. 13 Arşiv kayıtlarından 15. yy.dan itibaren en önemli kadife dokuyan merkezin Bursa olduğu anlaşılır. Bilecik, Aydos, Karaman, Köynük kadife dokunan diğer yerlerdir. Üsküdar'da da daha geç devirlerde kadife ve çatmalar dokunmuş ve dünyaca tanınmıştır. Ayrıca sarayda yabancı kadifelerin kullanıldığı arşiv kayıtlarındaki belgelerden belirlenir. 14 ÇATMA Düz zemin üzerine kadife tekniğiyle kabartma motifter oluşturularak dokunan eski bir desenli kumaş türüdür. Çatma, kadifelerde desenlendirme genellikle düz bir zemin üzerine renkli hav çözgüleriyle yapıldığından, motifler zemine göre daha kabarıktır. Bazı çatma türlerinde ise zemin alanlarının havlı, motiflerin düz olduğu görülür. Aynı kumaş üzerinde her iki tekniğin uygulandığı örnekler de vardır. 15. yy.ın sonlarında dokunmuş olan Bursa çatması, Washington Textile Museum'da sergilenmekte olan örneklerden birini teşkil eder. 15 15 yy. çatma dokumalarının zemin çözgülerinde önceleri ipek iplik kullanılırken daha sonra bunun yerini keten veya pamuk ipliği almıştır. Son dönem çatma dokumalarda pamuk iplik daha çok kullanılmıştır. Hav çözgüleri ise hemen hemen her dönemde pişmiş ipek iplikten dokunmuştur. Pek çoğunda zemin kırmızı ya da güvez renktedir. Çatmanın siyah ve yeşil renkli olanlarına da rastlanmaktadır. Motiflerin konturlarında ise gök mavi, yeşil ve sarı renkler en çok kullanılan renklerdir. Havsız olan kısımlarda genellikle kalın pamuk ipliğinin kullanıldığı, zemin atkısı dışında yüzeyi örtmek amacıyla takviye atkısı olarak ipek, kılaptan, sim vb. değerli ipliklerin kullanıldığı da görülür. Havsız olanları değerlendirmek amacıyla kullanılan bu takviye atkılarının cinsine göre çatmalara çeşitli adlar verilmiştir. Takviye atkısı olarak sarı, saman rengi gibi açık renk ipek iplikler kullanılmışsa münakkaş çatma kadife, takviye iplik olarak ipek yerine klaptan ya da sim kullanılmışsa müzehhep (altınlı) çatma kadife adı kullanılmıştır. Çatmalar motiflerine göre de bazı adlar alırlardı. Motifleri yol yol ve dönüşümlü olarak havlı olan çatma kadifelere, çubuklu çatma kadife deniliyordu. Çubuklu çatmalarda yollardan biri. Havlı, diğeri havsız olarak dokunuyor, havlı yol içindeki motifler havsız, havsız yol içindeki motifler havlı yapılarak farklı bir görünüm elde ediliyordu. Bursa, Bilecik, Üsküdar, Karaman, Göynük (Bolu), Eski Aydos (Bulgaristan) yörelerinde dokunan çatma kadifeler arasında en beğenilenleri Üsküdar çatması ve Bilecik çatmasıydı. Ahmediye adı verilen İstanbul ve Bursa'da dokunan kumaşlar (çatmalar) daha çok döşemelik olarak kullanılıyordu. Çatma kadifeden yastık, kaftan ve döşek yüzü yapılıyor, perdelik ve döşemelik olarak da kullanılıyordu. Çatma kumaşların boyutları Bursa Nizamnamesi'ne göre 14 zira enleri 1-1/4 endaze olurdu. Yastıklık çatmaların uzunluğu 2, enleri ise 1-1/4 endaze idi. Fransızlar bu tür kumaş/ara Valours a Double Hauteur adını verirler. Eski kayıtlarda âlâ, evsâd, edna cinsleri ve kadife-i çatma isimleriyle geçerdi. 1481-1486 yıllarında sancağa çıkan şehzadelere verilen eşyalar arasında arşiv kayıtlarına göre "Miraharf kaftan Bursa'nin çatma kadifesindendir ki altunludur" şeklindeki ibare mühimdir. Bu zamana kadar gerek hazine defterlerinde, gerekse diğer vesikalarda mirahuri kaftanların çoğu İran ve Avrupa kemha ve kadifelerinden yapılırdı. 16 Çatma kumaşlar hem iç pazarda hem de dış pazarda çok ilgi görmüştür. Avrupa'ya giden elçiler, yabancı devlet başkanlarına götürdükleri hediyeler arasında çatma kumaşlar da bulunmaktaydı. 17
SERASER Seraser, atkı yüzlü birleşik bir dokuma türüdür. Desen, çözgü tellerine alttan düz olarak bağlı takviye atkılarıyla dokunur. Desen altın alaşımlı telin, sarı ipeğe, gümüş telin ise fildişi renk ipek iplik etrafına sarılması ile dokunur, fakat değerli iplikler ancak desenlerde dönüşümlü olarak kullanılır. Bunun sebebi, değerli metali israf etmemek içindir. En pahalı ve değerli kumaş olan seraserin çözgüsü ipek, atkısı altın alaşımlı gümüş veya doğrudan doğruya gümüş veya altın tel kullanılarak dokunur. Seraser ile kemha arasındaki fark, seraserin telle, kemhanın ise klaptanla dokunması ve desenlerinin çok farklı olmasındandır. Seraser adı, "baştanbaşa" anlamına gelir ki, desen bir eni kaplayacak şekilde ve kumaşın değerli tellerini gösterecek tarzda çizilmiştir. Seraser kumaşının en göze çarpan özelliği, altın ve gümüş tellerin hâkimiyeti, konturların bir renk ipekle belirtilmesi, desenin şaşılacak kadar sade; fakat görkemli oluşudur. Seraserin zemini gümüş klaptandır. Konturların çoğu açık yeşil, bazen de turuncu ipekle belirlenir. Seraserden tören ve hilat kaftanları yapıldığı gibi, sarayda yastık yüzleri yapımında da kullanılırdı. Ayrıca Sultan'ın yabancı hükümdar veya elçilere verdiği kıymetli hediyeler arasında seraser kaftanlar başta gelir. 18 Arşiv kayıtlarında seraser adı ancak, 16. yy. ortalarında saraya bağlı İstanbul atölyeleriyle beraber geçer. Bursa arşivlerinde serasere ait herhangi bir kayıt yoktur. Bu kıymetli pahalı kumaşın dokunmasının, hükümet kontrolü altında yapılmasının birçok nedeni vardır. Altın ve gümüşün israf edilmeden kullanılması ve ibrişimlerin yalın kat olup, kumaş kalitesini bozmamasına dikkat edilmeye çalışılırdı. 1557, 1564, 1574 tarihlerinde fermanlarla tezgâh sayıları tekrar ve tekrar belirlenmiş ve 100 tezgâhtan fazlasının seraser işlemesi engellenmiş ve kumaşlara miri damga vurulmuştur. Hükümet, ferman ve kanundaki maddelerle bu pahalı kumaşın kalitesini daima korumaya çalıştığı halde, 17.yy.dan sonra ülkenin ekonomik durumunun bozulması sebebiyle buna engel olunamamıştır ve 4. Murat zamanında altın ve gümüş telli kumaşların dokunması iyice yasaklanmıştır. Seraserin birkaç çeşidi vardır. En iyi cinsi, İstanbul' da saraya bağlı tezgâhlarda Seraserci başının denetiminde dokunur ve ismine İstanbul Seraseri denirdi. Düz seraserden başka, çiçekli olanı da vardır. Bunlara çiçekli seraser veya Karhane'i hassa defterindeki kayda göre Seraser-i Müzehhep ismi verilir. Düz seraser ile çiçekli arasında bazı dokuma farklılıkları vardır. Düz çeşidinin atkısı altın alaşımlı gümüş veya doğrudan doğruya gümüş teldir. Fakat çiçeklide zemin telli, desende klaptan kullanılmıştır. 19 4. Türk Süsleme sanatlarında önemli bir yer tutan bulut motifine çıkış yeri olarak Çin gösterilmektedir. Gerek eski Çin san'atına, gerekse iran san'atına dikkat edersek -bilhassa minyatürlerde- konular umumiyetle efsanelere bağlanır. Motif1er de bu konulara uygun şekilde, ekseriya hayal mahsüıüdür. Nitekim Çin eserlerinde pek çok rastlanan bulut motifi, mitolojik varlıklardan sayılan simurg ve ejderha'nın boğuşmaları sırasında, hırs ve gazap hali olarak burunlarından çıkan buharın veya ateşin ifadesidir. Bunun, Çin bulutu'na kaynak kabül edileceğini gösteren vesikalar da vardır. Türkler ise her konuda olduğu gibi, sanatta da gerçekçi davranmışlar ve ilham kaynağı olarak hayran kaldıkları, sevdikleri tabiatı seçmişlerdir. Bu sebeple ister Çin den alınmış olsun, ister bizzat kendileri çizmiş olsun, gerek kullanma tarzları, gerekse çizim şekilleri itibariyle Türkler'de bulut'un çıkış noktası tabiattır, diyebiliriz. ÇEŞiTLERi Bulut motifini, çiziliş şekline ve kullanılış yerine göre ayrı ayrı isimlendirmek mümkündür. Çiziliş itibariyle bulut motifini tezyinatta iki grupta toplayabiliriz: 1) Yığına bulut: Bunlar, kompozisyonda boşluk doldurmak, desenin çıkış noktalarına esas teşkil etmek ve minyatürlerde gökyüzündeki bulutu temsil etmek için kullanılır. Bunu, yine çiçeklere çıkış için kullanılan kayamotifi ile karıştırmamak icab eder (şekil 1). 2) Dolantı veya çizgi bulut: Bu bulutlar kullanılış ~ekline göre ~u gruplara ayrılabilirler: a) Dağınık veya serbest bulut: Kompozisyon içindeki diğer motif1er arasında desene bir çeşni katmak için kullanılan çizgi veya dolantı buluttur. b) Ayırma bulut: Deseni yeknesaklıktan kurtarmak ve bir cazibe katmak için zemini paftalara ayırmak icap eder. Bu renk ayrımında kullanılan çizgi (dolantı) tipindeki bulut motifine ayırma bulut denir. Ayasofya türbelerinden Sultan II. Selim Türbesi girişinde yeralan XVI. yüzyıla ait çini panoda ayırma bulut'un en güzel örneğini bulmaktayız. c) Ortabağ: isminden de anlaşılacağı gibi, desen içinde sapları bağlama vazifesi gören bulut motif1eridir. Bunların çiziminde ekseriya simetri vardır. Birkaç tip ortabağ bulunmaktadır: - Dolantı bulutun bir noktada başka bir bulut motifi ile bağlanması, - GerdanlıkveyaÇember tabir edilen, çıkma olarak da kullanılan ortabağ. Umümiyetle buketlerin saplarını bağlamak için kullanılan bu motifte de simetri vardır. d) Tepelik: isminden de anlaşılacağı gibi motifin veya kompozisyonun tepe noktalarında kullanılan bulut motifidir. Simetri vardır. e) Hurdebulut: Yaprak, hatayi gibi başka cins motif1eri süsleme unsuru olarak kullanılan bulut motif1erine de
rastlamaktayız. Bunlara, rumi çeşitlerinin verdiği ilhamla, hurde bulut diyebiliriz. MOTİFİN ÇİZİMİ Yığma bulut: Simetrili veya simetrisiz olabilir. Motif büyük zemin için hazırlanıyorsa çift çizgi ile süslenebilir. Dolantı veya çizgi bulut: Bulut motifine yine ilk olarak kanaviçesini çizmek, yani hududunu belirtmekle başlanır. Bunun için iki ayrı yöndeki iki çizgi muhtelif noktalarda kesişmek suretiyle çizilir. Böylece hazırlanan kanaviçenin üzerine detay işlenir. Çizgilerin kesişme noktaları birer motifle kapatılır