Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla İSLAMA DAVET İLK MÜSLÜMANLAR DARUL ERKAM



Benzer belgeler
Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla İLK MÜSLÜMANLARI TANIYALIM

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HUDEYBİYE İLE MEKKE NİN FETHİ ARASINDAKİ GELİŞMELER

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MUTE SEFERİ - H8

5. Kureyş kabilesinin önde gelenlerinden olup İslâm a düşmanlığından dolayı peygamberimizin ''bilgisizlerin önderi'' dediği kişi kimdir?

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Anlamı. Temel Bilgiler 1

02- Sevde binti Zem'a el-amiriye (Sevde binti Zama) Meydan Larousse C.11, s.22

Sayfa 1

PEYGAMBERİMİZİN ARKADAŞLARI

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-2 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER KAYNUKAOĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Kur an ın Bazı Hikmetleri

KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI ÖĞRETMENLİK ALAN BİLGİSİ TESTİ DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ TG 6 ÖABT DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Ümmü Rumân (r.a) Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :32

Kutlu Doğum Haftası. Etkinlik Türü: Bilgi. Konu Alanı: Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) in Hayatı. Kapsamı: Hazırlayan: Musa AYDOĞDU

Hz. Muhammed Neden Çok Evlilik Yaptı?

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER SERİYYE VE GAZVELER

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

HİCRET GECESİNDE HZ. EBÛ BEKİR'İN EVİNDEYİZ Cuma, 12 Ekim :05

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Ebü l-hasen Ali bin Ebi Talip el-kureyşi

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

C) Mekke de Sakif kabilesi yaşamaktaydı. C) Varaka bin Nevfel. B) Livâ. A) Ramazan

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

BEDİR SAVAŞI. Nedenleri Savaş Sonuçları UHUD SAVAŞI. Nedenleri. Savaş Sonuçları HENDEK SAVAŞI. Nedenleri. Sonuçları. Kaynakça

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

MUHAMMED BAKIR EL-MECLİSÎ NİN VE BAZI ŞİÎ ÂLİMLERİN HZ. AİŞE HAKKINDAKİ BAZI SÖZLERİ

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

SEÇİM VE GEÇİM Perşembe, 31 Ekim :31

1)Verilen bilgiler, Hz. Muhammed'in (SAV) özellikleri ile aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru olarak eşleştirilmiştir?

İşin Başı İslam, Direği Namaz, Zirvesi Cihaddır Perşembe, 17 Mayıs :08

Peygamberimizin (s.a.v) Hayatı A) 4 C) 6 D) Peygamber Efendimiz (s.a.v) annesinin vefatından A) 622 Mekke

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Dua ve Sûre Kitapçığı

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

İmanda Mürakebe Bilinci - Akaid - Dr. Mehmet Sürmeli'nin kişisel web sitesine hoşgeldiniz.

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

Hz. Ebubekir i Tanıyor musunuz? Pazartesi, 04 Şubat :53

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERİN TEPKİSİ DÜŞMAN OLUŞ NEDENLERİ

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü.

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla EKONOMİK DURUM

Hz. Peygamber'in ilk muhatapları olan Mekkelilerle mücadelesini anlatan Kur'ân'da tam

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Hz. Muhammed'in hayatının tarihi kronolojisi

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Dört Halife Dönemi Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer Devri Ders Notu

1. Aşere-i Mübeşşere'nin yiğitlerinden, Ebu'l Aver künyeli, 48 hadis rivayeti olan, ismi mutlu, mesut ve bahtiyar anlamı taşıyan sahabemiz kimdir?

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 115 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 3

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

SEN ONLARIN ARALARINDA İKEN, ALLAH ONLARA AZAP ETMEZ Cuma, 18 Haziran :45

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar


İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Transkript:

15.03.2010

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla İSLAMA DAVET İLK MÜSLÜMANLAR DARUL ERKAM

Hz. Peygamber Müddessir Sûresinin nâzil olması üzerine insanları İslâm'a davet etmeye başladı. Kaynaklar onun kendisine peygamberlik görevi verilmesinden itibaren üç (veya dört) yıl boyunca İslâm ı özel yaymaya çalıştığını ve genel davet yapılması emredilene kadar özel davetin devam ettiğini kaydederler.

Bu süre zarfında Hz. Peygamber tebliğini; Önce ailesine, Sonra da dostlarına ve Güvendiği kişilere yapmıştır.

İlk İslama Girenler; Hz. Peygamber ilk davetini hanımı Hz. Hatice ye yaptı. Nâzil olan ayetleri ona okudu. Şimdi bana kim inanır? deyince Hatice Kimse inanmazsa ben inanırım cevabını vererek Hz. Peygamber in peygamberliğini ilk olarak tasdik etme şerefine nail oldu.

İlk İslama Girenler; Hz. Peygamber, daha önce Cebrâil aleyhisselamın kendisine öğretmiş olduğu abdest ve namazı Hz. Hatice ye öğretti

İlk İslama Girenler; Hz. Peygamber in kızları; Zeyneb, Rukıye ve Ümmü Gülsüm de anneleri ile aynı zamanda İslâm'a girdiler. Fatıma ise o sırada henüz 4-5 yaşlarında bir çocuktu.

Hz Hatice Doğum : 555 Evlenme: 595 (40 yaş) Ölümü : 620 (Nübv. 10) Kasım D: 596 Ö: 598 Zeynep D:600 Ö:630 Rukiye D:603 Ö:625 Ümmü Gülsüm (22) Fatıma D:605 Ö:633 Abdullah (3 ay) Eşi : Ebu l As İlk Eşi: Utbe İlk Eşi: Uteybe Eşi: Hz Ali İkinci Eşi: HzOsman Muhsin Öl: Bebek Ümmü Gülsüm Ali Öl: çocuk Hz Ümame Abdullah 2 yaş ölm. Hz Hasan Hz Hüseyin Hz Zeynep

İlk İslama Girenler; Hz. Hatice ve kızlarından sonra, Hz. Peygamber in evinde oturan ve o sıralarda henüz; On veya on bir yaşında bulunan Ali b. Ebû Tâlib ile Hz. Peygamber in azatlısı Zeyd b. Hârise de iman ettiler.

Hz. Peygamber i Hz. Hatice ile birlikte namaz kılarken gören Hz. Ali bunun mahiyetini öğrenmek isteyince, Hz. Peygamber Allah ın seçmiş olduğu dinin bu olduğunu bildirdi. Onu tevhid dini İslâm ı kabule, faydası ve zararı olmayan putlara tapmayı terk etmeye davet etti.

Hz. Ali önce babasıyla istişare etmek istediğini söyledi. Ancak Hz. Peygamber, davetin açıklanmasından önce bunun yayılmasını hoş görmediği için, gizli tutmasını istedi. Ertesi gün Hz. Ali babasına danışmaya gerek duymadan iman etti.

Bir gün Ebû Tâlib, Hz. Peygamber i Hz. Hatice ve Hz. Ali ile birlikte namaz kılarlarken gördü ve bu din hakkında bilgi istedi. Hz. Peygamber bu dinin Allah ın, meleklerin ve babası İbrahim in dini olduğunu ve Allah ın kendisini elçi olarak gönderdiğini bildirdi.

Ebû Tâlib i iman etmeye davet etti. Ebû Tâlib ise, dedelerinin dininden ve inandığı şeylerden vazgeçmeyeceğini ifade etti. Ancak olumsuz tepki göstermediği gibi, hayatta olduğu sürece onu koruyacağına dair söz de verdi.

Aile bireylerinden sonra tebliğ sırası yakın arkadaşlarına gelmişti. Hz. Peygamber in güvenilir ve sadık dostu Ebû Bekir onun davetine olumlu cevap vererek hiç tereddüt etmeksizin iman etti.

Alem, La İlahe İllallah ı bu kişilerden duyuyordu. Hz Muhammed Hz Hatice 4 kızı Hz Ali Hz Zeyd Hz Ebu Bekir. Ebu Bekir in, iman halkasına dahil olmasıyla, imanın anne ve babası oldu adeta.

İman yolunun yolcusu olacak çocuklar doğurmaya başladı. 7 günde 7 erkek doğurdu adeta. Her güne bir yiğit.

Zübeyr b. Avvâm (1.nci gün) Sa d b. Ebû Vakkâs (2.nci Gün) Ebu Ubeyd İbni Cerrah (3.ncü gün) Abdurrahman b. Avf, (4.ncü gün)

Osman b. Affân, (5.nci Gün) Said İbn.Zeyd (6.ncı Gün) Talha b. Ubeydullah, (7.nci gün) Ebû Bekir in daveti üzerine Müslüman olmuşlardır.

Miladi 610 yılının Ramazan ayı insanlık tarihi açısından çok önemlidir. Çünkü bu tarih, vahyin insan ile buluştuğu; semanın emini olan Cibril in, arzın emini olan Muhammedü l Emin e en büyük emniyet ve güven kaynağı olan Kur an ı getirmeye başladığı bir tarihtir.

Vahye ilk muhatap olan Hz. Peygamber etrafındaki bir avuç insana bu risalet davasını anlatmaya başlamış ve çok geçmeden etrafında az da olsa bir iman halkası oluşmuştu. Bu arada gök sofrasından ayetler süzülüp gelmeye devam ediyor, ALLAH (c.c.) her gönderdiği yeni mesajlarıyla muhataplarına farklı yükümlülükler ve sorumluluklar yüklüyordu.

İşte daha işin başlangıcında Efendimiz (a.s.) gelen ayetlerin muhtevasından aldığı ilham ile bir medreseye, bir talim ve eğitim mekanına ihtiyaç duymuştu. Daha doğru bir ifade ile; Risalet davasını omuzlayacak yiğitlerin yetiştirileceği bir havuza ciddi anlamda gerek olduğunu hissetmişti.

Efendimiz bu ihtiyacı hisseder hissetmez; acaba neresi olabilir? diye düşünmeye başlamış, ama elinin altındaki bir avuç insanın evlerinin böyle bir iş için uygun olmadığını fark etmişti; öyleyse dışarıdan biri olmalıydı; ama kim? ALLAH Resulü (s.a.v.) böyle bir eğitim yuvasına kimin sahiplik edeceğine dair zihninde çeşitli planlar yaparken, yanına o günlerde 16 yaşlarında bir delikanlı geldi.

Bu genç o gün İslam mesajının en azılı düşmanlarından olan Ebu Cehil ve Velid b. Muğire nin yeğeni Erkam b. Ebi l Erkam dı. Genç Erkam amcalarından bu yeni dine dair bazı olumsuz sözler işitmiş, işin asıl mahiyetini öğrenmek için de bizzat Efendimiz e gelip olayın içeriğine dair bilgi edinmek istemişti.

ALLAH Resulü karşısında duran bu temiz fıtratlı gence o ana kadar risalete dair ne biliyor ise anlatmış, delikanlıda hemen orada iman ederek, iman halkasına dahil olmuştu. Kaynaklarda bazı farklar olsa da, genç Erkam ın 16. Müslüman olduğu söylenir. Bu ilk buluşmada Nübüvvet güneşinin elinden iman şerbetini içen Erkam, ALLAH Resulü nü evine davet etmişti.

Efendimiz bu gence evinin yerini sormuş; ben yarın sana gelirim demiş ve ona bir de tavsiyede bulunmuştu: Ey Erkam! Şimdilik iman ettiğini kimseye söyleme! Bu uyarının altında Efendimiz in bir planı yatıyordu; genç Erkam iman halkasına girer girmez, ALLAH Resulü; acaba bu gencin evi eğitim yapmamıza uygun mudur? diye düşünmeye başlamıştı.

Efendimiz, Erkam ın iman edişinin ertesi günü, yanına sağının adamı olan Hz. Ebubekir i alarak o eve doğru gitti; tarif edilen yolu takip ederken, bir taraftan da yolları süzüyor konum itibari ile evin planlanan işe uygun olup-olmadığını gözden geçirerek yürüyordu.

Evin konumu ve bulunduğu yer çok uygundu; İşlek bir caddede, Kabe ye yakın bir yerde, Hacıların yolunun üzerinde ve Safa tepesinin hemen bitişiğindeydi. ( Erkam ın evi bugün ki Mekke de; Hilton otelinin hemen arkasına düşmektedir; hiçbir tarihi eser varlığını devam ettiremediği gibi bu evden de ne yazık ki herhangi iz kalmamıştır.)

ERKAM IN EVİ

Efendimiz (a.s.) Hz. Ebubekir ile birlikte genç Erkam ın evine girdiklerinde, Erkam sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı. Bu güzel misafirleri en iyi şekilde ağırlamak istiyor, elinden geleni yapmaya çalışıyordu. İkramlar yapıldı, hal-hatır soruldu, sonrasında genç Erkam misafirlerine evini gezdirmek istedi.

Ev konum olarak bir eğitim yuvasına uygun olduğu gibi, mekan ve yapı olarak da çok uygundu. Büyükçe bir bahçesi ve oldukça müsait bir salonu vardı. Efendimiz evi gezdikçe hayran oluyor ve beğendiğini her fırsatta söylüyordu. İşte tam bu anda genç Erkam, kendinden beklenen sözü dile getirerek dedi ki:

Ya Resulullah! Evim artık evinizdir. İstediğiniz zaman ve istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. ALLAH Resulü Erkam ın bu teklifine öyle bir sevindi ki; günlerdir zihnini meşgul eden soruna çözüm bulmanın mutluluğu ile evin sahibine teşekkür edip, dualarda bulundu.

Efendimiz in (a.s.) Erkam ın bu fedakarlığına karşı yıllar sonra Medine de daha kendisinin evi yokken ona ev alarak, vefasını ortaya koyması, o gün için bu işten ne kadar memnun olduğunun en büyük işaretidir. Artık ALLAH Resulü o günden sonra bu eve yerleşecek ve risalet davasını omuzlayacak yiğitleri yetiştirmek için bu mekanı kullanacaktı.

Efendimiz Erkam ın evini böyle bir iş için uygun olduğuna kanaat getirmesinin sebepleri sadece evin konum ve yapı olarak uygun olmasından kaynaklanmıyordu. Bunun başka sebepleri de vardı. Ne idi bu sebepler?

Biz, Efendimiz in Erkam ın evini seçerken şu 4 hususu dikkate aldığını düşünüyoruz. 1. Evin sahibi Erkam, Mahzûm oğullarına mensup bir gençti. Kırk yıl kalsa, Müslümanların bu kabileye mensup birinin evinde oldukları hiç kimsenin aklına gelmezdi.

Çünkü bu kabile; Hem İslam mesajına en fazla düşman, Hem de Efendimiz in mensup olduğu Abdulmuttalip ailesi ile sürekli çekişme halinde olan bir kabileydi. Bu çekişmenin boyutunu anlamak için şu örneği hatırlamamız yeterlidir:

Ebu Cehil bir gün Hz. Ali yi yolda görür; Ali o günler 10 küsur yaşlarında bir çocuktur, ikisi biraz Efendimiz ile alakalı konuşurlar, en sonunda Ebu Cehil der ki; Amcanın oğlu doğru söylüyor, ama ben yine de ona karşı olacağım Hz.Ali, Ebu Cehil in bu sözüne şaşırır; hem doğru söylediğini kabul edeceksin, hem karşı çıkacaksın bu nasıl bir çelişkidir! der.

Ebu Cehil bu tavrının gerekçelerini şöyle açıklayacaktır: Biz yıllardır sizinle her konuda çekişiyor, yarışıyorduk. Siz Kabe ye hizmet ettiniz, biz de hizmet ettik, Siz hacılara su dağıttınız biz de dağıttık, Siz gelen geçen yolculara yardımcı oldunuz biz de olduk,

Şimdi siz kalkmış bizden Peygamber çıktı diyorsunuz! Peki biz nerden bulalım Peygamber i!

Ebu Cehil in bu sözleri, mensup olduğu Mahzûm oğullarının genel düşüncesini yansıtan çok güzel bir örnektir. İşte Erkam böyle bir aileye mensuptu; bunun için hiç kimse Erkam ın Müslüman olduğuna ihtimal vermez, hele hele evini Muhammed in davasına medrese yapacağını hiç tahmin etmezlerdi.

2. Erkam ın evi hem stratejik bir konuma, hem de yapı itibari ile bir okula çok müsait idi. Öncelikle o gün için fark edilmemek çok önemliydi; evin bulunduğu konumda da fark edilmesi imkansızdı. Çünkü ev çok işlek bir cadde üzerindeydi. Kalabalık oldukça yoğun olduğu için kimin girip kimin çıktığı belli olmuyor, bundan dolayı da eve gelip gidenleri tespit etme imkanı oluşmuyordu.

Ayrıca Kabe ye o evden tam dört ayrı yoldan gelinip, gidilebilme imkanı vardı. Yolların her hangi birinde bir tehlike olsa alternatif yollar kullanılabilirdi. Bundan dolayı konum itibari ile bu iş için daha uygun bir yer olamazdı.

Hacıların en fazla kullandığı yol olması hasebiyle, hacılardan davet edilecekler çok rahat bir şekilde bu eve götürülebilir ve hiç kimsenin de bundan haberi olmazdı. Yapı itibari ile de, yani iç mimarisiyle de ev böyle bir işe çok elverişliydi. Güzel bir bahçesi, büyük bir salonu vardı. O gün özellikle cemaatle namaz kılmak için, böyle bir salon kesinlikle ihtiyaçtı.

Bunun için Erkam ın evi gerek iç yapı olarak, gerek konum olarak, kullanım açısından oldukça müsaitti. Unutmayalım ki; Hz. Ömer Nübüvvetin 6. yılında Müslüman olduğunda, onun 129. Müslüman olduğu söylenir; demek ki, Erkam ın okulunda en az bu kadar kişi bir arada bulunma imkanına sahip olabiliyorlardı.

3. Erkam ın o gün için Müslüman olduğunu Mekke bilmiyor ve Erkam imanını okulun selamet ve maslahatı için saklıyordu. Bunu bizzat ona tavsiye eden Efendimiz in kendisiydi.

4. Erkam 16-18 yaşlarında bir delikanlıydı. Hiç kimse böyle büyük bir iş için, bu yaşlarda genç birine ait bir evin tercih edileceğini düşünmezdi. Bu sebepleri göz önünde bulundurarak Efendimiz, Erkam ın evini İslam ın ilk medresesi ve okulu olarak tercih etmişti. Artık ev bulunmuş, sıra eve seçilecek talebelere ve o evde takip edilecek ders programına gelmişti.

Allah Resulü (s.a.v.) Erkam ın evini nebevî medrese olarak belirleyince, sıra o eve alınacak talebelere gelmişti. Erkam b. Ebi l Erkam ın 16. Müslüman olduğunu hatırlarsak, o gün için iman halkasına dahil olan insan sayısının halen 20 yi bulmadığını söyleyebiliriz.

İşte böyle bir ortamda Erkam ın evi İslam ın ilk medresesi olarak belirlenmiş ve Efendimiz (a.s.) bir madenci titizliğinde bu medreseye öğrencilerini seçmeye başlamış, herkesi değil; sadece bazı özel hususiyetleri taşıyan talebeleri bu medreseye kabul etmişti. Bu noktada, Efendimiz in Mekke yıllarında, bildiğimiz gibi gizli ve açık davet dönemleri diye değil özel ve genel bir davet vardır.

Özel davet ise; içerisinde bir gizlilik barındırsa da, bu davette muhatabın kimliği çok önemlidir. Herkes değil, sadece seçilenler davet edilir. Dolayısı ile Efendimiz in Daru l Erkam yılları; bir gizli davet yılları değil, özel davet yıllarıdır. Bu özel davet yıllarında Allah Resulü (s.a.v.) risalet davasını omuzlayacak bir kadronun yetişmesi için gayret göstermiştir.

Bu kadro, risalet davasının çekirdek kadrosu olacaktı. İşin çekirdek kısmının çok sağlam olması davanın selameti açısından şarttı. Bundan dolayı Efendimiz çok ciddi bir gayret ile bu kadroyu oluşturmaya çalışıyordu.

Bu işin ne kadar önemli olduğunu çok iyi fark etmiş olan Allah Resulü, Daru l Erkam a aldığı öğrencilerde oldukça titiz davranıyor, her önüne çıkanı değil, dikkatli bir seçicilikle talebelerini tespit ediyordu.

Çünkü; Şartlar çok ağırdı, Zaman sınırlıydı, Yapılacak işler ise oldukça fazlaydı. Bundan dolayı Efendimiz in o günler için kumaş kalitesi düşük, hammaddesi bozuk yada maden değeri diğerlerine göre daha az olan insanlarla uğraşacak zamanı yoktu.

Onlar davetin ikinci merhalesine kalmalıydılar; gün çekirdek kadronun inşa günüydü. Peki Efendimiz nasıl seçiyordu bu çekirdek kadroya alacağı öğrencileri? Seçim işi çok önemliydi ve bu noktadan bugünlerde de Erkam ın evlerini oluşturmak isteyenlere çok mühim mesajlar vardı.

Allah Resulü nün talebelerini seçerken gözettiği hususiyetler için bir çok şey söylenebilir, ama biz 4 önemli noktaya dikkat çekmek istiyoruz. 1. Allah Resulü, o gün için yük olacakları değil, yük alacak insanları seçiyordu. Davetin ilk yıllarında zaten var olan ağır sorumluluklara, birde sorunlu insanların yüklerini taşıma gibi, insan takatini zorlayacak bir durumun oluşmasına meydan vermiyordu.

Böylelerini o gün için davetin ikici merhalesine bırakıyor, sırtına yük alabileceklere öncelik veriyordu. 2. Toplum içerisinde etkili olan insanları seçiyor, asla etkisiz elemanların üzerine yatırım yapmıyordu. Efendimiz çekirdek kadronun inşasında o gün bile bulundukları sosyal çevrede nesne değil, aktif öznelerin üzerine hesaplar yapıyordu.

Cahiliye yıllarında toplum içerisinde belli konumu olanlara öncelik tanıyor, bu şahısların insanlar üzerinde daha etkili olacağını dikkate alıyordu.

O gün için köle olanlar içerisinden seçtiklerinde bile bu hususiyetleri gözetiyor; her köleyi değil, bu özellikleri bünyesinde barındıranları seçiyordu. Özellikle Efendimiz (a.s) Erkam ın okulunun sadece zayıflara, kölelere, toplumun dışlamış olduğu zümrelerin tekeline girmesine asla müsaade etmiyor, bu konuda oldukça titiz davranıyordu.

Yine Allah Resulü (s.a.v.) o gün için tek bir cinsiyet üzerinde yoğunlaşmıyor, Erkam ın evinin kadınerkek herkesi kuşatmasına önem veriyordu. 3. Mekke nin sosyal yapısını çok iyi bilen Efendimiz, Erkam ın evinin asla her hangi bir kabilenin ve ailenin denetimine girme zeminini oluşturmuyor, tüm aileleri kuşatarak ve özellikle her aileden en az bir bireyi alarak, toplumun tamamında mesajın etki etmesine özen gösteriyordu.

4. Son olarak Efendimiz (a.s.) yaş konusunda da ciddi bir sınırlama getirmiyor, ama özellikle gençler üzerinde yoğunlaşıyordu.

Şimdi yukarıda ileri sürdüğümüz tespit ve iddialarımızı ispat edecek bilgileri dikkatlerinize sunarak, daha fazla bu nebevi modelden istifade etmenin yollarını aramamız gerektiğinin altını yeniden çizmek istiyorum. Erkam ın evinin nebevî medrese olarak istihdam edilmesinin üzerinden 6 ay geçmişti ki, bu evin talebelerinin sayısı 45 e varmıştı.

Cinsiyet: Erkam ın evini oluşturan 45 talebeden; 28 i erkek, 17 si kadındır. Bu oran nebevî medresenin tek bir cinsiyetten oluşmadığının en büyük delilidir. Bu medresede yetiştirilen, risalet davasını omuzlayacak çekirdek kadroda erkekler kadar kadınlarında aktif görev alarak bulunduklarına şahit oluyoruz.

Allah Resulü yeryüzünün en büyük iman hamlesini yaparken erkekler kadar hanımlardan da istifade etmiştir. Ekonomik Yapı: Erkam ın evinin ilk 45 talebesinin ekonomik yapılarını incelediğimizde, mevcut bilgilerimizde, genelde bu döneme ait bilgilerde biz risalet davasının zayıf, fakir ve köleler eliyle gerçekleştiği iddialarına rastlarız.

Ama görüyoruz ki, bu 45 kişiden 34 ü zengin, 11 i ise fakirdir. Bu veri ile şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Efendimiz çekirdek kadronun inşasında; Ayakları yere sağlam basan insanları tercih ederek, evinde un derdinde olanlardansa, bu sorununu kısmen halletmiş olanları seçmiş, Yük olanları değil, yük alacakları belirlemiştir.

Sosyal Yapı: Bu nebevî medresenin talebeleri; asabiyet ateşinin en üst düzeyde yandığı bir ortamda, bu ateşi söndürecek ve insanlar arasında imana dayalı bir kardeşlik oluşturma adına hep farklı farklı kabile ve ailelerin müntesiplerinden oluşturulmuştur. İlk 45 kişinin aile mensubiyetleri dikkate alınarak bir liste çıkardığımızda, bu talebelerin tam 16 farklı aileye mensup olduklarını görürüz.

O günün Mekke sinde 9 önemli kabilenin var olduğunu hatırlarsak, demek ki daha ilk günlerde İslam ın mesajı Mekke dışına, mesela; Gifar a ve Necid e kadar uzanmış, buralardan da çekirdek kadro içerisine bazı şahıslar dahil edilmiştir. Bu noktada Efendimiz in çok hassas davrandığına ve özellikle kabileler konusunda Hz.Ebubekir in Efendimiz e oldukça katkısı olduğuna şahit oluyoruz.

Şöyle ki; Hz. Ebubekir bir nesep/soy alimiydi. Bölgedeki tüm kabile ve aileleri çok yakından tanıyordu. Hz. Ebubekir elde ettiği bilgiler ışığında bazen Ya Resulullah! Falanca kabileye mensup talebemiz yok, onlardan bir tanesini kazanmamız lazım, çünkü o kabilenin şöyle şöyle hususiyeti var diyor ve bu konuda Efendimiz i uyarıyordu.

Allah Resulü de bu uyarıları dikkate alıyor, zihin dünyasında belirlediği talebelik vasıflarına uygun bir isim arıyor, bulunca da bu ismi kazanmanın yollarını zorluyordu. Yaş: Son olarak bu 45 kişinin yaş ortalamasının ne olduğuna gelirsek; ortalama yaşın takriben 25 olduğunu görürüz.

Efendimiz Daru l Erkam a talebe seçerken özellikle bir yaş grubuna takılmamış, diğer özellikleri daha fazla önemsemiştir. Böyle olmasına rağmen 40 yaşında olan Allah Resulü nün etrafında o günlerde hep gençlerin olduğunu görürüz.

Erkam ın evinin ilk sakinlerinden bir kaçını hatırlarsak mesela; içlerinde Hz. Hatice gibi 55, Sümeyye ve Yasir gibi 57-60, Hz. Ebubekir gibi 38 yaşlarında olanlar olduğu gibi, Ali gibi 10, Zübeyr bin Avvam gibi 16, Talha ibn Ubeydullah gibi 20, Erkam b.ebi l Erkam gibi 18 yaşlarında olanlarda vardı. Dolayısı ile bu 45 kişinin ortalama yaşını aldığımızda takriben 25 yaşlarında olduklarını söyleyebiliriz.

Şu ana kadar Erkam ın evinin temel hususiyetlerine dair bilinmesi gereken tüm noktalara temas ettik. Asıl üzerinde durmamız gereken husus ise Allah Resulü nün bu evin talebelerini nasıl yetiştirdiğidir. İnsanlık tarihinin en önemli toplumsal dönüşümünü gerçekleştiren bu küçücük topluluk hangi usul ve üslup ile yetiştirilmişti.

Erkam ın evinin en önemli kısmı hiç kuşkusuz, burada yapılan eğitimin ne ve nasıl olduğu idi. Öncelikle şunu söyleyelim ki, bu evin tek bir eğitim ve talim kitabı vardı; buda o ana kadar nazil olmuş ve üç-beş sûreyi daha geçmemiş olan Kur an ayetleriydi. Bu ayetler ışığında Erkam ın evindeki eğitimin bir şahsiyet eğitimi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Farklı cinslerden ve yaş gruplarından, farklı kabile ve aşiretlerden, ve tabi ki farklı ekonomik seviyelerden gelen bu talebeler aynı potaya giriyor ve nübüvvetin bu potasından, nasıl girerlerse girsinler elmaslaşmış insanlar olarak çıkıyorlardı. Bu medrese ve potanın muallimi olan Allah Resulü (s.a.v.) talebelerini çok ciddi bir şahsiyet eğitimine tabi tutuyor ve bu eğitimin seviyesini vahiyden aldığı ilham ile sürekli yükseltiyordu.

Efendimiz in Erkam ın evinde eğitmeye başladığı bu altın nesle verdiği şahsiyet eğitiminin 3 mühim basamağı vardı.

Bu basamaklara dair çok temel noktalara değineceğiz. 1. Sağlam bir akide: Allah Resulü Erkam ın evindeki ilk talebelerine iman ve inanç esaslarına dair çok saf ve duru bir tevhid düşüncesini öğretti. Kelime-i Tevhid in anlamına, muhtevasına ve etkisine dair bilinmesi gereken her şeyi iyice zihin dünyalarına nakşetti.

Bu ilk talebeler sağlam bir akideye sahip olarak, işin temelini en yetkin insandan, en güzel bir şekilde öğrendiler. Dolayısı ile işin başı ve temeli olan tevhid, çekirdek kadroda çok güzel ve derin bir şekilde öğrenildi.

2. Aklî Eğitim: Tasavvurdan başlayarak akıl ve zihin dünyası vahyin rehberliğinde yeniden inşa edildi. Özellikle cahiliyenin tüm karanlık, eksik ve yanlış düşünceleri işin temeline inilerek düzeltildi. Bu yönü ile Erkam ın evindeki eğitim önce imha ile başladı;

Vahyin temel düşüncelerine ters ne kadar kavram var ise bunların içerisi boşaltıldı ve sonra yeniden kavramlar ilahî kelamın mesajları ile dolduruldu. Kavramlar çok önemliydi, çünkü her bir kavram, kişinin ölçü ve mihenk taşı idi. İşin başında elindeki yada zihin dünyasındaki ölçü birimi yanlış olan biri önüne gelen her şeyi yanlış ölçüp, biçecekti.

Bunun için öncelik bu alana verildi ve önce tasavvur, sonra akıl inşa edilmeye başlandı. Kavramlara doğru anlamları vahyin ışığında inşa ettiren her bir talebe, aklî anlamda ciddi bir mesafe kat ederek, sağlam bir akidenin üzerine, doğru yapılar inşa etmeye başladı. 3. Ruhi Eğitim: Erkam ın evinde aklî eğitimin yanında ciddi bir ruhi eğitimde yapılıyordu.

3. Ruhi Eğitim: Erkam ın evinde aklî eğitimin yanında ciddi bir ruhi eğitimde yapılıyordu. Özellikle; Nefis terbiyesi, İradenin sağlamlaştırılması, Maddi dünyadan önce manevi dünyanın imar ve inşasına oldukça önem veriliyordu.

Bu noktada inen ilk ayetlerde teheccüt namazının emredilmesi, ezkar ve evradın Allah Resulü nün hayatındaki yeri ve bunun ilk talebelerin hayatlarına nasıl yansıdığı unutulmamalıdır. Erkam ın evinde Allah Resulü nün talebelerinin şahsiyetini eğitirken takip ettiği bu 3 basamak aslında inen 3 sûrenin pratik karşılığı idi.

Alak Sûresinin inen ilk beş ayeti; Bir taraftan sağlam bir akide oluşturuyorken, Diğer taraftan da akılları terbiye ediyor, yani eğitiyordu. İlk inen beş ayette önce bilginin ve hakikatin mutlak kaynağının neresi olduğu belirtiliyor; 2 kez İkra, 2 kez alleme, birer kez de kalem ve ya lem diyerek 5 ayette, 6 kez ilme ve bilgiye dair kelimeler kullanarak bilginin mutlak kaynağına dikkat çekiliyordu.

Bilginin kaynağına, yani islamileştirilmesine bu şekilde değinen ilk ayetler, muhatabın sağlam bir akideye kavuşması içinde, hem uluhiyyette, hem de rububiyette tevhidin inşa edilmesini istiyordu.

İlk 5 ayette geçen 3 Esma-i İlahiye muhataplarında sağlam bir akidenin oluşmasına çaba veriyordu. Rab; Rububiyette tevhide, Halık ismi; Uluhiyette tevhide, Ekrem ismi ise; Rızıkta tevhide işaret etmekteydi.

Demek ki, inen ilk beş ayet Erkam ın evinde verilen eğitimin ilk iki maddesi olan; Sağlam akide ve akli eğitimin temelini oluşturuyordu. Ya Ruhi eğitim; Nübüvvet medresesinin muallimi olan Allah Resulü (s.a.v.) elinin altındaki bir avuç talebesini vahyin gölgesinde yetiştirirken, işin başlangıcında, ekseninde şahsiyet eğitimi olan bir usûl takip ediyordu.

İlk inen beş ayet ile öğrencilerinin sağlam bir akide ve doğru bir aklî eğitime kavuşmaları için çaba harcıyordu. Sağlam akide ve aklî eğitim işin ilk iki basamağı ve temeliydi. Bundan sonraki sürecin ne olacağını inen Müzzemmil ve Müddessir sûreleri belirleyecekti.

Erkam ın evinde takip edilen eğitim sisteminin üçüncü basamağı; Ruhi eğitimdir. Ruhi eğitim; Bir yönü ile nefis terbiyesi, Bir diğer yönü ile iradenin tamamının eğitimidir.

Alak Sûresinden sonra inen ayetler, ilk muhatabı olan Allah Resulü ne (s.a.v.); Ya Eyyühe l Müzzemmil, Kumi l leyle illa kalile yani; Ey örtülere bürünen! Gece biraz ilerleyince kalk diyordu.

Kum/kalk diyen ayetler Efendimiz e kalkıp ne yapmasını söylediği gibi, neden kalkması gerektiğini de söylüyordu: Doğrusu biz sana çok ağır bir sorumluluk vereceğiz

İşte bu ağır sorumluluğun altında ezilmemek ve hakkı ile bu sorumluluğu taşımak için; Öncesinde sağlam bir akideye ve aklî bir eğitime, Sonrasında ise ruhi bir eğitim ve disipline ihtiyaç vardı.

Eğitimin üçüncü basamağı işin en zor kısmı idi; çünkü geceleri kalkmak, uykuyu belli bir terbiyeye tabi tutmak, öyle herkesin yapacağı işler değildi. Bunu ancak iradesi güçlü olan bireyler yapabilirdi; zaten ilahî kelamda iradeyi hedef alarak muhataplarını inşa ediyordu. Müzzemmil Sûresindeki ayetler Allah Resulü ne ve Erkam ın evinin talebelerine diyordu ki:

Geceleri kalkın, herkes uykudayken sizler uyanık olun! Çünkü sizler çok ağır bir yükümlülük ile karşı karşıyasınız. Risalet davası öyle ucuz bir dava değildir. Bu işin içerisinde; Sözlü ve fiili saldırılara uğramak var; Evden, aştan, işten, eşten Hatta candan olmak var.

Bu kadar sıkıntılı hallerin üstesinden ancak iradesi güçlü ve iyi bir ruhi eğitim almış olanlar gelebilir. Bunun için geceleri kalk! Dava adamı gece yetişir. Gecenin ruhbanı olmazsan eğer, gündüzün fursanı/atlısı olmazsın. Geceni ihya edemezsen, gündüzünü inşa edemezsin.

O halde; Kum/kalk! Kalk ki; kaldırabilesin, Kalk ki; taşıyabilesin, Kalk ki; risalet davasını, yani dağın taşın taşımaktan imtina ettiği bu ağır yükü omuzlayabilesin ve altında ezilmeyesin.

Kalk ve yere sağlam bas! Ayakların, özellikle de sağ ayağın bir pergel gibi yerde sabit olsun; adeta çivilensin, çivin sağlam olsun. Ta ki, bu zorlu dava senin omuzlarında yükselsin ve hak ettiği noktaya ulaşabilsin. Erkam ın evinin talebeleri vahyin gölgesinde ve Efendimiz in rehberliğinde böyle yetiştiriliyorlardı.

Şahsiyet eğitiminin ilk üç basamağı olan; Sağlam bir akide, Aklî ve ruhi eğitim belli bir seviyeye gelince; kum/kalk diyen ikinci bir sûre daha nazil oluyordu. Aslında inen bu ayetler eğitimin farklı bir merhalesini oluşturuyordu. Şu ana kadar yapılanlar hep temsil kabiliyeti olan şahsiyetler yetiştirmekti.

İşin başlangıcı burasıydı; Allah Resulü de Erkam ın evinin talebelerine mensup oldukları davayı hakkı ile temsil edecek bir şahsiyetlerinin olmasına gayret gösteriyordu.

Temsiliyet liyakati sağlanınca semanın kapıları bir kez daha açılıyor ve gelen ayetler şöyle diyordu: Ya Eyyühe l Müddessir! Kum fe enzir yani; Ey içe dönük gayretler içersinde olan artık kalk, uyar ve korkut! Gelen bu emir yeni bir sürecin başladığına işaret ediyordu;

Artık öğrenciler temsiliyet makamının hakkını verecek bir konuma gelmişlerdi. O halde yapılması gereken temsiliyetten, teklifiyete geçmekti; birilerini bu mesaja davet etmek, teklif etmekti.

Erkam ın evinin talebeleri temsil makamının gerektirdiği tüm sorumlulukları yerine getirdikleri için hiç kimse onlara; siz bu söylemi hak etmiyor, sizler kametlerinizin ötesinde bir kıraat içerisindesin diyemiyorlardı. Çünkü onlar; yaşadıklarını anlatıyor, anlattıklarını yaşıyorlardı. Böyle olduğu içinde yeryüzünün en büyük iman hamlesi bir avuç insanın omuzlarında gerçekleşiyordu.

Özel davet döneminde İslâm ı kabul edenlerin güvenilir, sır saklayan, sâdık, putperestlikten, câhiliyenin bid at ve sapıklıklarından hoşlanmayan ve hak dine ilgi duyan kimseler oldukları görülmektedir. Bu dönemde Müslümanlar evlerinde veya tenha dağ aralıklarında abdest alıp namaz kılabiliyorlardı.

Ancak Müslümanlar toplu halde ibadet edemiyor; müşriklerin topluca bulundukları yerlerde İslâm'a davette bulunamıyorlardı; Kur ân ı da gizlice okuyorlardı. Çünkü İslâm ı açıkça tebliğ ettiklerinde saldırıya uğruyorlardı.

Nitekim bir gün Hz. Peygamber, biraz sonra sözünü edeceğimiz Erkâm b. Ebü l-erkam ın evinde Müslümanlarla sohbet ediyorken, başta Hz. Ebû Bekir olmak üzere sahâbîler, İslâm ı müşriklere açıklamak üzere Kâbe nin yanına gitmeyi Hz. Peygamber e teklif ettiler. Hz. Peygamber, henüz sayılarının yeterli düzeye ulaşmadığını söyleyerek buna taraftar olmadığını açıkladı.

Fakat Hz. Ebû Bekir in ısrarına dayanamayarak hep birlikte Harem-i şerif e gittiler. Müşrikler orada toplanmış oturuyorlardı. Hz. Ebû Bekir cesaretle ortaya atılarak müşriklere karşı konuşmaya başladı; putlara tapmaktan vazgeçip Allah a ve Resûlüne inanmak gerektiğini anlattı.

Buna hoşgörü gösteremeyen müşrikler onun üzerine saldırdılar. Utbe b. Rebîa, Hz. Ebû Bekir i fena bir şekilde döverek kanlar içinde bıraktı. Bu arada müşrikler Hz. Peygamber e de saldırdılar.

Bu durum karşısında Hz. Peygamber İslâm ı tebliğ için uygun yerin şimdilik Erkam ın evi (Dârülerkâm) olduğu kanaatine vardı. Mekke döneminde ve peygamberliğin ilk yıllarında Hz. Peygamber in Dârülerkâm daki faaliyetleri önemli bir merhale teşkil eder.

Peki bir daha böyle bir iman hareketi gerçekleşmez mi? Bir daha alem Erkam ın öğrencilerine kavuşmaz mı? Tarihte bir kez dahi olsa gerçekleşen bir olay, bir daha gerçekleşir. Yeter ki bizler elimizin altında bulunan bu büyük sermayeden istifade etmeyi bilelim ve bu güne nasıl taşınacağını iyice kavrayabilelim.

O zaman göreceğiz ki, evlerimiz Daru l Erkam lar olacak ve buralardan da sahabe şuurlu talebeler yetişecektir.

Bu arada iman eden şahıslardan bazıları şunlardır: Ebû Seleme, Osman b. Maz un, Ubeyde b. Hâris, Saîd b. Zeyd ve hanımı Fâtıma bint Hattâb,

Habbâb b. Eret, Abdullah b. Cahş, Ebû Ahmed b. Cahş, Hâlid b. Saîd, Âmir b. Füheyre, Ammâr b. Yâsir, Suheyb b. Sinan, Bilâl-i Habeşî, Ebû Zer el-gıfârî...

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Hatice: Mekke'nin zenginlerindendi. Peygamberle evlendi. 25 yıllık evliliklerinde 6 çocukları oldu.

Hz Hatice Doğum : 555 Evlenme: 595 (40 yaş) Ölümü : 620 (Nübv. 10) Kasım D: 596 Ö: 598 Zeynep D:600 Ö:630 Rukiye D:603 Ö:625 Ümmü Gülsüm (22) Fatıma D:605 Ö:632 Abdullah (3 ay) Hz Emame Hz Hasan Hz Hüseyin Hz Zeynep TORUNLARI TORUNLARI

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Ali: Haşimilerden. Ebu Talib'in oğlu, Peygamberin amcaoğlu, Manevi kardeşi, Halifesi, Ehlibeyti, Vahy katibi, Damadı (Fatıma nın eşi).

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Peygamber Hatice ile evlendikten sonra Ali'yi yanına aldı. Ali, hicrette peygamberin yatağına yatarak kafirleri şaşırttı. Peygamberin kızı Fatıma ile evlendi. İslam'ın kılıcı, ilmin kapısı namıyla anıldı. Aşere-i Mübeşşereden. Peygamberi, vefat ettikten sonra yıkayan, defnedendi.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; 4.Halife iken Cemel'de Ayşe ve diğer muhaliflerle, Sıffin'de Muaviye ile savaştı. 661'de 63 yaşında Haricilerce şehit edildi. Oğulları Hasan ve Hüseyin'i de muhalifler şehit etti. Türbesi Kufe'dedir.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Ebubekir: Babası Ebu Kuhafe, annesi Ümmülhayr. Teymilerden.

Fihr (Kureyş) Muharib Ğalib Lüey Ka b Ka b Husays Mürre Amr Temim Yakaza Kilab El-Hattab Hz Ömer Sehm Ebu Kuhafe Mahzum Cumah HZ EBU BEKR VE HZ ÖMER SOYU Hz Ebu Bekr Ö:634

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Peygamberden iki yaş küçüktü. Zengin bir tacir, mekkelilerin güvendiği bir hakemdi. Servetini sonra İslam'a harcadı.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; İşkencedeki müslümanları satın alıp azad etti. Kızı Ayşe'yi peygambere nikahladı.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Cahiliyede puta tapmaz, içki içmez, günaha dalmazdı. Sıddık namıyla tanındı. Hicrette peygamberin yanındaydı, mağarada peygamberle saklandı.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Bütün savaşlara katıldı. Hac emiri oldu. Peygamber öldüğünde dağılanları toplayıp şu hutbeyi okudu: Ey nas, Muhammede tapan varsa bilsin ki o öldü, Allah'a tapan varsa bilsin ki Allah bakidir, asla ölmez.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; İttifakla halife seçildikten sonra yalancı peygamberlerle savaştı. Kuranı topladı. 142 hadis rivayet etti. 634'de vefat etti.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Zeyd: Peygamberin kölesiydi, azat edildi, evlatlığa alındı. Manevi oğlu oldu. Peygamber ona Zeynep'i nikahladıysa da geçinemediler,

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Zeynep peygambere nikahlandı. Seriyye komutanlığı yaptı, 629 da Mute'de şehit oldu.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Osman: Emevilerden. Babası Affan.

Abduşşems (Ümeyye) Abd-i Menaf Haşim 5 Erk-5 Kız (Şeybe) Abdulmuttali b Harb Ebu l Asl Hz Abdullah Hz Abbas Ebu Talip (İslamı Red) Ebu Sufyan Affan El-Hakem Ebu Leheb (İslamı Red) Hz Hamza Yezid Hz Osman Ö:656 Mervan Zübeyr (isl.önce öl) Haris (isl.önce öl) Muaviye Yezid Abdül Melik (Emevi Half) Kusem Dırar HAŞİMİLER VE EMEVİLER İN SOYU Mukavvim Hacl

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Namı zinnureyn (peygamberin iki kızıyla evlendiğinden, Rukiye ölünce Ümmü Gülsüm'le evlendi). Aşerei mübeşşereden. Rukiye ile Habeşistan'a gidenlerden. Bedir dışındaki savaşlara katıldı. 644'de halife oldu.

2.1.1 HZ MUHAMMED İN SOY KÜTÜĞÜ Hz Muhammed (s.a.v) EŞLERİ Hz Hatice M25/H40 Sevde b. Zem a (Dul) M53 Hz Aişe H1-H2 evlendi 623-624 Hz Hafsa b. Ömer Hz Zeynep b. Hüzeyme Hz Zeynep b. Cahş Hz Ümmü Seleme Hz Ümmü Habibe (H7) Hz Cüveyriye b.haris Hz Safiyye b. Huyey (H7) ÇOCUKLARI Ebu Leheb in çocukları ilkeşi: İlk Eşi: Utbe Uteybe Hz Meymune b. Haris (H7) Hz Mariyetül Kıptiyye Kasım (596-598) Zeynep (600-630) Rukiye (603-625) Ümmü Gülsüm (22) Fatıma (605,633) Abdullah (3 ay) İbrahim (17 Ay) Eşi : Ebu l As Eşi: HzOsman Muhsin Öl: Bebek Eşi: Hz Ali Ümmü Gülsüm Ali Öl: çocuk Hz Ümame Abdullah 2 yaş ölm. Hz Hasan Hz Hüseyin Hz Zeynep TORUNLARI TORUNLARI

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Sebe taraftarları evini kuşattı, oruçluyken Kuran okurken şehit edildi (656). Cenazesini Zübeyr kaldırdı, Baki mezarlığına gömüldü. Osman zengindi, vahy katibiydi.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Kuranı çoğalttı. Lakabı Naşirul Kuran'dı. 146 hadis rivayet etti.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Abdurrahman: Babası Avf. Zühreoğullarından. Habeşistan'a gidenlerden. Uhud'da yaralandı. 651'de vefat etti.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Sad: Zühreoğullarından, babası Ebu Vakkas. Bütün savaşlara katıldı, Kadisiye'de zafer kazandı. Fitne devrinde Cemel ve Sıffin'e katılmadı. 674'de Medine'de öldü.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Zübeyr: Babası Avvam.

Kilab Zühre Kusay Abduddar Abdul-Uzza Abd-i Menaf Esed Haşim (Amr) Amr Nevfel Hüveylid (Şeybe) Abdulmuttali b Varaka El-Avvam Hz Hatice Hz Abdullah HZ HATİCE NİN SOYU Ez-Zubeyr Ö:656 Hz Muhammed (s.a.v)

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Ayşe'nin kardeşi Esma ile evlendi. Habeşistan'a giden kafiledeydi. Yermuk savaşında yaralandı. Zengindi. Ali'ye karşı Cemel'de muhalif saftaydı. 656'da şehit edildi. 38 hadis rivayeti vardır.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Talha: Ashabı şuradan (Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Sad, Abdurrahman). Teymilerden. Babası Abdullah. Bedir savaşında Şam'daydı. Uhud'da peygamberi korurken yaralandı. Hz Ali'nin halifeliğine zorla biat etti sonra muhaliflere katıldı.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Cemel'de yer aldı. 656'da öldü. 38 hadis rivayeti vardır.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Ebu Ubeyde: Fihroğullarından, Habeşistan'a gidenlerden, 639'da taun salgınında öldü, Mezarı Şeria'da Amya'dadır.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Said: Babası Zeyd. Adevioğullarından. Ömer'in eniştesi. Habeşistan muhacirlerinden. Talha ile Şam'dayken Bedir'e katılamadı. 671'de Medine'de öldü.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Hamza: Peygamberin amcası ve sütkardeşi. Haşimilerden.

Abduşşems (Ümeyye) Abd-i Menaf Haşim 5 Erk-5 Kız (Şeybe) Abdulmuttali b Harb Ebu l Asl Hz Abdullah Hz Abbas Ebu Talip (İslamı Red) Ebu Sufyan Affan El-Hakem Ebu Leheb (İslamı Red) Hz Hamza Ö:625 Uhud Yezid Hz Osman Ö:656 Mervan Zübeyr (isl.önce öl) Haris (isl.önce öl) Muaviye Yezid Abdül Melik (Emevi Half) Kusem Dırar HAŞİMİLER VE EMEVİLER İN SOYU Mukavvim Hacl

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Allah'ın arslanı lakablı. Seriyye komutanı. Bedir'de düelloya çıkan üç sahabiden biri (Ali, Ubeyde, Hamza). Uhud'da 625'de Habeşli Vahşi'nin mızrağıyla şehit oldu.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Ömer: Namı Faruk. Peygamberden on üç yaş küçüktü. Babası Hattab. İkinci halife.

Fihr (Kureyş) Muharib Ğalib Lüey Ka b Ka b Husays Mürre Amr Temim Yakaza Kilab El-Hattab Hz Ömer Sehm Cumah Ebu Kuhafe Mahzum HZ EBU BEKR VE HZ ÖMER SOYU Hz Ebu Bekr Ö:634

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Suriye, Filistin, Mısır, İran'ı fethetti. Halefini seçemeden, Ebullülü adlı bir İranlı köle tarafından sabah namazında zehirli hançerle vuruldu, üç gün sonra öldü.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Cafer: Ebu Talib'in oğlu, Ali'nin kardeşi. Habeşistan 'a gidenlerin başkanı. Namı Tayyar. Mute'de şehit oldu.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Ebu Zer El Gıffari : Ebu Zerr daha önceden putperestliği terketmişti. Belli bir düzen ve biçimde değil de aklına nasıl gelirse o şekilde Allah'ın adını zikreder, namaz kılardı.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in durumunu duyunca, doğru bir haber getirmesi için kardeşini gönderdi.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Kardeşi Mekke'ye geldi ve Peygamber'in yanına giderek Kur'ân sûrelerini dinledi. Geri dönüp Ebu Zerr'e: "Bir adam gördüm, halk ona 'dinden döndü=hanîf oldu' diyor, ama O güzel ahlak ve temizlenmeyi öğretiyor, anlattığı sözler şiir değil, bambaşka şeyler, senin hareket tarzın O'na çok benziyor" dedi.

İlk Müslümanları Kısaca Tanıyalım; Ebu Zerr bu sözlerle yetinmedi. Kalkıp doğruca Mekke'ye gitti. Hz. Peygamber'in anlattıklarını doğrudan mübarek ağzından dinledi ve islâm'ı kabul etti. Hayatı boyunca dünyevî iş ve ilişkilerden uzak durdu. Müslüman için mal, mülk, servet yığmanın doğru ve caiz olmadığına inanıyordu.

Dârülerkam ın ikametgah olarak kullanılması ilk Müslümanların İslâm ı kabul tarihlerine bir esas teşkil etmiştir. Nitekim kaynaklarda sahâbîlerin Müslüman oluşları, Resûlullah ın Dârülerkam a girmesinden önce, Darülerkam da iken ve Dârülerkam dan sonra şeklinde tarihlendirilmiştir.

Hz. Peygamber, nübüvvetin 6. yılında Zilhicce ayında Hz. Ömer in Müslüman olmasıyla Dârülerkam dan ayrılmıştır.

Hz. Peygamber, En yakın akrabanı uyar (Şuara 214) ve Ey Muhammed! Artık emrolunanı açıkça ortaya koy. Puta tapanlara aldırış etme (Hicr 94) âyetlerinin nâzil olması üzerine açıkça İslâm'a davet etmeye, önce yakın akrabalarından başlamak üzere tüm Kureyş e, daha sonra da diğer kabilelere tebliğde bulunmaya başladı.

Şuarâ Sûresinde, açıkça en yakın akrabasını uyarması emrediliyordu. Şüphe yok ki bu, diğer insanlara topluca ulaşabilmesi için bir basamak teşkil edecekti. Bu âyetin nâzil olması üzerine Hz. Peygamber bir ziyafet tertipleyerek yakın akrabalarından kırk veya kırk beş kişiyi evine davet etti.

Yemekten sonra amcası Ebû Leheb, onun konuşmasına fırsat vermeden ileri atılarak söze başladı ve...kabilesine senin getirdiğin gibi kötü (!) bir şey getiren kimse görmedim diyerek onu susturdu.

Hz. Peygamber maksadını anlatamadan topluluk dağıldı. Ebû Leheb in bu davranışı Hz. Peygamber in gücüne gitti.

Bir kaç gün sonra bir toplantı daha tertipledi. Bu toplantıda Hamd Allah a mahsustur. O na hamdeder, O ndan yardım talep eder, O na inanır, O na dayanırım. Allah tan başka ilah bulunmadığına şehadet ederim. O birdir, eşi ve benzeri yoktur. diyerek söze başladı

Kendilerine; yalan söylemeyeceğini, kendilerini aldatmayacağını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

Allah öyle bir Allah tır ki, O ndan başka ilah yoktur. Hiç şüphesiz ben, özellikle size ve genel olarak bütün insanlara Allah ın elçisiyim. Allah a andolsun ki, siz uykuya daldığınız gibi öleceksiniz. Uykudan uyandığınız gibi de diriltileceksiniz. Yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. İyiliklerinizin karşılığında iyilik, kötülüklerinizin karşılığında da ceza göreceksiniz. Cennet de cehennem de ebedîdir. İlk uyardığım da sizlersiniz.

Hz. Peygamber in konuşmasından sonra; Amcası Ebû Tâlib, onun sözlerini güzel bulduğunu belirterek, emrolunduğu üzere görevine devam etmesini söyledi; onu koruyup destekleyeceğini bildirdi; ancak kendisinin atalarının dininden ayrılamayacağını ifade etti.

Diğer amcası Ebû Leheb ise, bunun kötü(!) bir şey olduğunu söyleyerek akrabalarının onun faaliyetine engel olmalarını istedi; şayet onun davetini kabul ederlerse zillete maruz kalacaklarını, himaye ederlerse öldürüleceklerini söyledi.

Ebû Tâlib tekrar söz alarak, sağ oldukları müddetçe onu koruyacaklarını ifade etti. Hz. Peygamber in halası Safiye, Ebû Leheb e karşı çıkarak davranışının hoş olmadığını açıkladı. Ebû Tâlib de Safiye yi destekledi. Hz. Ali de Hz. Peygamber i destekleyeceğini söyledi. Onun henüz bir çocuk olması dolayısıyla davetliler gülüştüler ve daha sonra dağıldılar.

Bu toplantıda Ebû Tâlib in oğlu Câfer ve Muttaliboğullarından Ubeyde b. Hâris İslâmiyet'i kabul etti.

Peygamberimiz İslâm ı tüm Mekkelilere tebliğe karar verdi. Safâ tepesine çıkarak; Ey Kureyş topluluğu! diye seslendi. Kureyş kabilesi toplanınca, Şayet size şu dağın eteğinde bir süvari birliği var desem bana inanır mısınız? diye sordu. Evet, senin yalan söylediğini görmedik cevabını aldı.

Bunun üzerine şunları söyledi: Öyleyse ben büyük bir azaba dûçâr olacağınızı size haber veriyorum. Abdülmuttaliboğulları! Abdümenâfoğulları! Zühreoğulları!... Allah bana en yakın akrabamı uyarmamı emretti. Siz Allah tan başka ilah yoktur demedikçe benim size ne dünyada ve ne de ahirette bir faydam dokunur.

Hz. Peygamber sözlerini bitirir bitirmez, Ebû Leheb ayağa kalkarak Helak olasıca! Bizi bunun için mi topladın? diye tepki gösterdi.

Böylece Hz. Peygamber İslâm ı tüm Mekkelilere tebliğ etmiş oluyordu. Hz. Peygamber İslâm ı daha geniş kitlelere yayabilmek için Mekke çevresinde kurulan Ukâz, Mecenne ve Zülmecâz gibi panayırları dolaşarak buralara ticaret maksadıyla gelen Arap kabilelerine ve hacılara, İslâm ı anlatıyordu.

İbn Sa'd, Hz. Peygamber'in, peygamberliğin dördüncü yılından itibaren açık davet yürüttüğünü ve bunun on yıl sürdüğünü kaydeder.

Hz. Peygamber in Mekke de hem Kureyş e ve hem de diğer kabilelere bu şekilde İslâm ı anlatması hicrete kadar devam etmiştir. O, daha sonra Taif te oturan Sakîf kabilesine de gidecektir.

Ebû Leheb, Hz. Peygamber i her yerde takip ederek sözlerini yalanlıyor, onun bir sihirbaz ve yalancı olduğunu, kabilesini birbirine düşürdüğünü, bu yüzden sözlerine itibar edilmemesi gerektiğini söylüyordu. Diğer Kureyş müşrikleri de sürekli olarak İslâm ın yayılmasını engellemeye çalışıyorlardı

Değişik kabilelerin farklı tepkileri oluyordu. Kimisi kaba, kimisi kibar, bazısı kaçamak ve bazısı dolaylı bir şekilde karşılık veriyordu. Ama sonuç daima olumsuzdu.

Bazılarının politik nedenlerle, örneğin Kureyş'ten çekindikleri için ret cevabı vermeleri dikkat çekicidir. Nitekim Evs kabilesinden Enes b. Râfi', "Biz Kureyşle ittifak yapmak maksadıyla buraya geldik. Kureyş'e düşman olarak geri dönemeyiz" demiştir.

Fakat kendisine takınılan tavır ne olursa olsun Hz. Peygamber sebatla, ümitsizliğe kapılmadan, azimle yoluna devam ediyor, her fırsatta davetini tekrarlıyordu