TÜRKİYE - HİNDİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTILARI - 1. Yeni Dönem Türkiye - Hindistan İlişkileri: Değişen Dünya Düzeninde Yükselen Güçler



Benzer belgeler
TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi

İslâm Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Platformu ( ISTTP ) 2. Akil Kişiler Kurulu Toplantısı

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - PAKİSTAN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Süleyman ŞENSOY TASAM Başkanı / Chairman Yayın Tarihi :

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

TÜRKİYE - KATAR STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

YÜKSEK DENETİM DÜNYASINDAN HABERLER SAHTECİLİK VE YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SAYIŞTAYLARIN ROLÜ: ASOSAI 2012 FİLİPİNLER ÇALIŞTAYI

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

İNİSİYATİF DOĞU ANADOLU 3. TÜRKİYE - İRAN FORUMU

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

TÜRK - ARAP STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI

ABD İLE İLİŞKİLERDE YENİ DÖNEM: MODEL ORTAKLIK

TÜRKİYE - HOLLANDA YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

4. ULUSLARARASI ORTA DOĞU KONGRESİ

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

IV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

AKDENİZ PARLAMENTER ASAMBLESİ. İkinci Komite

ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER

USAK tan Çağrı: Türkİye ve AB ye. Düşüyor

TÜRK - ARAP İLİŞKİLERİ ÇOK BOYUTLU GÜVENLİK İNŞASI

ISTTP ( İİT Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Platformu ) 3. Akil Kişiler Kurulu Toplantısı Geçici Taslak Sonuç Raporu ( Özet )

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü Ulusal Kümelenme Stratejileri Literatür Araştırması Raporu

5. İİT ÜYESİ ÜLKELER DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

SİVİL GLOBAL PROGRAMI Geleceğin Ekonomisi Ekosistemi Potansiyelin Keşfi

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

MEDYA ENTELEKTÜEL PAYLAŞIM PROGRAMI

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

4. TÜRKİYE - İRAN FORUMU

Türkiye de Yabancı Bankalar *

26-29 EKİM 2015 I. TÜRK-ARAP. HAZIR GİYİM, TEKSTİL, KONFEKSİYON, DERİ, AYAKKABI, ÇANTA ve TEKNOLOJİLERİ FUARI İKİLİ GÖRÜŞME, ALIM HEYETİ ORGANİZASYONU

DOLARLIK MAL VE HİZMET H ÜRETEN ÜLKE TARAFINDAN DOLARLIK KREDİ HACMİ SORUN YARATIYOR

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. Uluslar arası İlişkiler Bölümü

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ

Türkiye ve Dünyanın 2016 Yılı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

ENDONEZYA ÜLKE RAPORU

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

DÜNYA ÜRETİM RAPORU, 2014 YILI 1. ÇEYREK

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Bölüm 1 KRİZ YÖNETİMİ 11

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

Amerikan Stratejik Yazımından...

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

STRATEJİK VİZYON BELGESİ SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ ZİRVESİ Potansiyelin Keşfi. ( Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel - İstanbul )

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

2013 Türk Dış Politikası Yıllığı. Editörler: Burhanettin Duran, Kemal İnat, Ali Balcı

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

2. TÜRKİYE - AFRİKA STK VE DÜŞÜNCE FORUMU İSTANBUL DEKLARASYONU


İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Ortadoğu birliğine doğru ilk adım mı?

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

SGK ve TİKA İşbirliğiyle Sosyal Güvenlik Tecrübeleri Yurtdışına Aktarılacak

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Sentez Araştırma Verileri

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

5. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Türkiye - AB Sivil Diplomasi İnşası: Kapasite İnşası Yönetimi ve Çok Boyutlu İşbirliği

Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Teşkilatı (UCLG-MEWA)

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası İlişkiler Tarihi II PSIR

Türkiye de Stratejik Araştırma Merkezleri: BİLGESAM Örneği

İKV DTSO BİLGİLENDİRME TOPLANTISI İKV Başkanı Ömer Cihad Vardan Açış Konuşması Diyarbakır,

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

Transkript:

v

TÜRKİYE - HİNDİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTILARI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Hindistan İlişkileri: Değişen Dünya Düzeninde Yükselen Güçler ( 21-22 Ocak 2013, TASAM & Hindistan Dışişleri Bakanlığı ICWA Yeni Delhi ) ÖZET RAPOR Yeni Dönem Türkiye - Hindistan İlişkileri: Değişen Dünya Düzeninde Yükselen Güçler temalı Birinci Türkiye - Hindistan Yuvarlak Masa Toplantısı 21-22 Ocak 2013 tarihinde Hindistan ın başkenti Yeni Delhi de ICWA (Indian Council of World Affairs) ve TASAM iş birliği ile gerçekleştirilmiştir. Foruma TASAM dan Başkan Süleyman Şensoy, Başkan Danışmanı Büyükelçi (E.) Prof. Dr. Ali Engin Oba, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Hatipoğlu, TASAM Ortadoğu Masası Uzmanı Dr. Muharrem Hilmi Özev ve Yıldız Teknik Üniversitesi Araştırma Görevlisi Elif Bali den oluşan heyet katılmıştır. Büyükelçi Rajiv K. Bhatia başkanlığındaki ICWA heyeti ise çok sayıda diplomat, akademisyen ve uzman tarafından temsil edilmiştir. TASAM ekibi T.C. Yeni Delhi Büyükelçisi Umut Burak Akçapar tarafından da kabul edilmiştir. Değişen küresel düzende Türkiye - Hindistan ilişkilerinin yoğunlaştırılmasına ve derinleştirilmesine katkı sağlamak üzere TASAM ile ICWA arasında bilgi alışverişini hızlandırma ve iş birliğini derinleştirme amaçlı Memorandum un imzalanmasıyla başlayan toplantıda Evrilen Dünya Düzeni: Hindistan ve Türkiye nin Rolü, Yeni Arap Dünyası: Türkiye ve Hindistan dan Görüşler, Bölgesel Güvenlik Perspektifleri ve Enerji Sorunları: Afganistan, Suriye, Akdeniz ve Hint Okyanusu başlıkları altında sunumlar gerçekleştirilmiştir. Sunumlar, soru ve cevap periyotları ile daha ayrıntılı bir biçimde irdelenmiş, güncel bölgesel, küresel sorunlara yönelik soru ve kaygılar samimi ve yoğun bir biçimde tartışılmıştır. Bölgesel olayların ivme kazandığı ve diyalogun önemli hale geldiği bir dönemde gerçekleştirilen etkinlikler oldukça verimli sonuçlar doğurmuştur. Etkinlikler sırasında düzeyli bir görüş alışverişi temelinde ikili ve çok taraflı konularla, ulusal, uluslararası sorunlar konusunda bir anlaşma zemini ortaya çıkmıştır. 1

Büyükelçi Rajiv K. Bhatia, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ve T.C. Yeni Delhi Büyükelçisi Umut Burak Akçapar ın açılış konuşmaları ile başlayan yuvarlak masa toplantısında Orta Doğu ve Güney Asya da gerçekleşmekte olan değişim başta olmak üzere dünya çapında görülen dinamik dönüşüm karşısında çoğulcu demokratik yapılara sahip olan iki ülkenin oynayabileceği roller ve karşılıklı ilişkilerin geleceği ile ilgili görüş teatisinde bulunulmuş; iki ülke arasındaki ilişkilerin bölgesel ve küresel güvenliğe ciddi katkı sağlayacağı dile getirilmiştir. Asya nın yükselişi karşısında Batı dünyasının görece düşüş trendinde oluşunun; Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya daki değişikliklerin; yoğunlaşan mezhepçilik, etnik ayrışmalar ve aşırılıkçılık hareketlerinin; Hindistan ın küresel düzeyde etkin olma çabalarının; Türkiye nin yeni Orta Doğu politikalarının, bölgede merkezî rol arayışının ve tarihi ilişkilere sahip iki ülke arasında oluşacak sinerjinin her iki tarafın çıkarları açısından sahip olduğu büyük önemin vurgulandığı toplantıda dile getirilen görüşler aşağıda özetle sunulmaktadır: Küresel alanda çok boyutlu bir güç sisteminin ortaya çıkmasıyla küresel ve bölgesel düzeyde çok sayıda birbirine yakın teknolojik donanım ve insan kaynağına sahip ülkenin aynı anda varlık göstermesi tarihte bir ilktir. Bu çok boyutlu ortam olağanüstü karmaşık bir rekabete temel teşkil etmektedir. Geçtiğimiz on yıl çok büyük gelişmelere sahne olmuştur ve önümüzdeki on yılda izlenecek politikalar uluslararası yapının ve ülkelerimizin önümüzdeki yüzyılda nasıl şekilleneceği üzerinde belirleyici etkiye sahip olacaktır. Bu süreçte Hindistan ın küresel bir güç olarak, Türkiye nin ise bölgesel bir güç ve küresel bir oyuncu olarak ortaya çıkmaları muhtemel gözükmektedir. Çok boyutlu rekabet; entegrasyon, mikro milliyetçilik, ve öngörülemezlik gibi üç temel yeni parametre doğurmuştur. Bu yeni parametrelerin sonuçları ilk olarak Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya da Arap Baharı gibi çeşitli isimlendirmelerle tanımlanan süreçlerde görülmeye başlanmıştır. Bu üç bölgede yaşananlar ve olası sonuçları; geleneksel güçler, yeni güç adayları ve bölge ülkeleri açısından çok farklı anlamlar taşımaktadır ve Türkiye ile Hindistan ı birinci dereceden ilgilendirmektedir. Çok boyutluluk iyi yönetildiğinde ülkeler için büyük fırsatlar sunmakta ise de, pek çok ülke bu fırsatların henüz farkına varmış değildir. Arap Baharı nın bir küresel bahara dönüştüğünü veya görünür kıldığını iddia etmek de mümkündür. Bu küresel bahar da üç temel trend; 1-) Küresel meydan okumalar, iklim değişikliği, kitle imha silahları, kimyasal felaketler gibi bir ülkenin ya da bölgenin tek başına 2

altından kalkamayacağı büyük riskler; 2-) Yeni dönemde sahneye çıkan güçlere BM de ve diğer uluslararası kurumlarda nasıl bir rol verileceği, sistematik bütünleşmenin nasıl sağlanacağı, diğer bir deyişle güç ve adalet dengesinin nasıl sağlanacağı noktasındaki belirsizlikler; 3-) Devlet doğasının değişiyor olması, Komünist Çin de devlet eliyle kapitalizm, Avrupa da sosyal demokrasi uygulamaları örneklerinde görüldüğü üzere sosyalizm, komünizm ve liberalizm gibi mevcut ideolojilerin uygulama değerinin ve içeriğinin hızla değişmesi olarak sıralanabilir. Bu süreçte beklenti yönetimi devletler için yeni bir parametredir ve iyi yönetilememesi halinde bazı ülke ve bölgelerdeki çeşitli beklenti ve eğilimlerin dış güçlerce kullanılması kaçınılmazdır. Bu üç global trend üç farklı senaryodan biri ile sonuçlanabilir. 1-) Küresel düzeyde demokratikleşme; 2-) Kimlik politikaları temelinde ayrışma; 3-) Doğal kaynaklar, din, insan sermayesi gibi tüm kaynak unsurların tümünü aynı anda kullanmak suretiyle yeni bir küresel kaynak yönetimi sistematiği geliştirilme olasılığıdır. Güvenlik kavramının özellikle Soğuk Savaş sonrasında tanımlandığı biçimiyle geniş (askeri, siyasi, sosyal, kültürel, çevresel vs.) olarak ele alınması konuyu daha da karmaşık hale getirmektedir. Güney Asya ve Ortadoğu bölgeleri ile ilgili güvenlik yaklaşımları ele alındığında birbiriyle ilişkili üç problem alanı öne çıkmaktadır; bölge ülkelerin kendilerinden kaynaklanan sorunlar, önemli bölge içi ve dışı güçlerin arasındaki rekabet ilişkilerinden kaynaklanan sorunlar ve deniz güvenliğine ilişkin sorunlar. Bölge ülkelerinin kendilerinden kaynaklanan güvenlik sorunlarını sosyo-ekonomik problemlerden, göçmen akınına, silahlanmadan, gayri-meşru aktörlerin ve aşırı uçlarda yer alan grupların varlığının yarattığı istikrarsızlığa kadar genişleyen bir yelpazede sıralamak mümkündür. Bölge içi ve dışı güçlerin aralarındaki ilişkiden ve rekabetten kaynaklanan güvenlik sorunları ise daha çok etkinlik kurma ve kıt kaynaklara (enerji alanında rekabet, bölgenin balık ve temiz su kaynaklarından daha fazla pay alabilme) ulaşma mücadelesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmakta ve bölgede daha geniş kapsamlı bir güç ve etkinlik kurma mücadelesine kadar varmaktadır. Son zamanlarda gittikçe daha da önemli hale gelen deniz güvenliğine ilişkin temel sorunlar ise enerji transferi ile ilgili konular ve korsanlık ile mücadeledir. Enerji kaynaklarının ticaretinde en önemli husus üretici ülkenin ekonomik, tüketici ülkenin enerji güvenliğin 3

sağlanması için ticaretin kesintisiz olarak sürdürülebilmesidir. Korsanlıkla mücadele ise yine bu konuyla bağlantılı ama bunun da ötesinde bir önem arz etmektedir. Söz konusu güvenlik konuları göz önüne alındığında bölge ve bölge dışı ülkelerin ilişkileri açısından üç farklı seçenek ortaya çıkmaktadır; çatışma, rekabet ve işbirliği. İlişkilerin sadece çatışma düzleminde gerçekleşmesi ortak çıkarlar gereği, sadece işbirliği düzleminde gerçekleşmesi çatışan çıkarlar gereği mümkün olamayacağından, yapılacak olan çatışan çıkarların varlığını ve hassasiyetini kabul ederek işbirliği kanallarının açık tutulmasıdır. Yukarıda sözü geçen güvenlik sorunlarına bölgede Arap Baharı nın tetiklediği belirsiz geleceklere sahip ülkelerin (Suriye vs.) varlığı, ABD nin Afganistan dan çıkmasıyla söz konusu ülkede meydana gelecek güvenlik boşluğu ve bu boşluğu doldurma çabası içindeki bazı ülkelerin ve örgütlerin aralarındaki rekabet, Pakistan ın kırılgan siyasi ve ekonomik yapısı, Çin in yükselişi, Çin-Japonya ve Çin-Hindistan rekabeti, Hindistan-ABD flörtü vs. de eklenince bölgenin önümüzdeki dönemde dünya kamuoyunda daha fazla konuşulur ve tartışılır hale geleceğini öngörmek zor değildir. Birer Doğu ülkesi olan Hindistan ve Türkiye pek çok açıdan benzer özelliklere ve dolayısıyla pek çok alanda çıkar ortaklığına sahiptir. Üç kıtanın kesişim noktasındaki coğrafi konumu, NATO üyeliği ve AB süreci Türkiye nin batı ile ilişkilerini vurgularken, Bağlantısızlar üyeliğine ek olarak, özellikle Soğuk Savaş ın ardından hızla gelişen ve Orta Asya nın Hint Okyanusu na açılan en önemli kapısı konumunda bulunan Hindistan ın Batılı ülkelerle ilişkileri iki ülkenin uluslararası alanda birlikte davranmasını teşvik eden ve kolaylaştıran faktörlerdir. Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı nın önemli bir üyesi konumundayken, 180 milyon Müslüman vatandaş barındıran Hindistan nüfus bakımından ikinci büyük İslam ülkesi konumundadır. Her iki ülke de, komşu ülkelerdeki illegal unsurların kolaylıkla sızabildikleri uzun sınırlara sahiptir. Her iki ülke de dünyanın en sorunlu ülkeleri ile sınırdaştır. Türkiye nin komşuları Suriye, Irak, İran, Ermenistan vd; Hindistan ın komşuları Afganistan, Pakistan, Burma son dönemde dünya kamuoyunu en fazla meşgul eden sorunlu ülkelerdir. Her iki ülke de istikrarlı bir milli kimliği bulunmayan ve suni olarak oluşturulmuş; terörizm, aşırılıkçılık, kaçakçılık vb sorunlarla boğuşan, yönetimleri güçsüz ülkelerle kuşatılmıştır ve dolayısıyla pek çok yönden gelen tehditlerle baş etmek zorundadır. 4

Doğuda Hindistan, batıda ise Türkiye ile sınırlanan Güney Batı Asya bölgesi siyasi, ekonomik ve jeostratejik bir alt bölgesel sistem olarak tanımlanabilir. Bu alt sistemin kendi içinde tam olarak işlerlik kazanmasının önünde biri diğerini besleyen ve kısır döngüye dönüşen iki temel engel bulunmaktadır. Bunlardan birincisi bölge ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklardır. Öyle ki, bazı durumlarda bir bölge ülkesi illegal unsurları diğer ülkeler aleyhine kullanabilmektedir. İkincisi ise bölge dışı büyük güçlerin bu anlaşmazlıkları kullanarak kendi çıkarları doğrultusunda ama bölge ülkeleri çıkarlarının kesinlikle aleyhine kullanmalarıdır. Bu kısır döngünün kırılması, bölge ülkeleri arasında iletişim bozukluğuna neden olan tüm sorunların kabul edilebilir çerçevede çözümlenmesi ile mümkündür. Bu çerçevede Hindistan ve Türkiye kendilerini kuşatan enerji, su, gıda güvenliği başta olmak özere pek çok alanda güvenlik sorunlarının çözümünde dayanışma ve iş birliği geliştirebilirler. Pasifik ve Hint okyanuslarında Hindistan ın güvenlikle ilgili olarak üstlenebileceği roller, teknoloji ve insan kaynakları noktasında iş birliği ve yumuşak güç olarak tanımlanabilecek tüm unsurlar arasında etkileşim imkanları büyük fırsatlar sunmaktadır. Ancak, Soğuk Savaş döneminde ortaya çıkan ve tabulaştırılan sorunlar böyle bir iş birliğinin önündeki temel engel niteliğindedir. Özellikle aşırılıkçılığın engellenmesi noktasında tüm bölge ülkeleri anlamlı bir iş birliği geliştirmedikçe bölgede istikrarın sağlanması imkânsızdır. Bazı bölge ülkelerinin çözüm süreci dışında kalmaları ya da bırakılmaları sorunu daha da içinden çıkılmaz boyutlara taşımaktadır. Batı Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi önündeki temel sorunlar Soğuk Savaş dönemi koşullarının ürünüdür ve bu sorunlar Türkiye Hindistan ilişkilerinin günümüze dek fazla gelişememesinde ve derinleşememesinde temel etkendir. Soğuk Savaş tan sonra çeyrek yüzyıla yakın bir sürenin geçmiş olduğu günümüzde bu sorunların bölge ülkelerini hala meşgul etmekte oluşu anlamlıdır. Çünkü bu sorunlar bölge dışı güçlerin bölgeye müdahalesinin temel gerekçesini oluşturmaktadır. Bu bağlamda özellikle Hindistan Pakistan sorunlarının çözümünde/azaltılmasında yeni radikal bir konsepte ihtiyaç olduğu Türk heyetince ısrarla vurgulanmıştır. İki kutuplu sistemin ardından dünyanın artık tek kutuplu bir sisteme dönüşmekte olduğu iddiası sıklıkla dile getirilmişse de, günümüzde hiçbir güç uluslararası alanı tek başına yönlendirme gücüne sahip değildir. Bu ortamda Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerin önünde Soğuk Savaş 5

dönemine göre büyük bir manevra alanı açılmıştır. İki ülke gerek bölgesel gerekse küresel düzlemde kendi çıkarlarını korumak üzere bir takım adımlar atma şansına sahip olmuşlardır. Öte yandan, Avrupa Birliği nde yaşanan sıkıntılar, Avrupa ve Rusya nın uluslararası alanda zemin kaybetmesi, Arap Baharı, ya da Çin in uluslararası alanda özellikle Asya, Afrika ve Güney Amerika da- hızla ilerlemesi gibi nedenlerden dolayı pek çok ülke mevcut ilişkilerini gözden geçirme ve yeni çıkar alanları tanımlama arayışına girmiştir. Bu ortamda Türkiye ve Hindistan kendi yakın bölgelerinden başlayarak dünyanın farklı ülkeleri ile ilişkilerini geliştirme çabası içine girmişlerdir. Bu durum Hindistan ve Türkiye nin siyasi ve ekonomik alanlarda iş birliği yapmalarını zorunlu hale getirmiştir. Bunun gerçekleştirilmesi ise, iş birliğinde hızlı yol kat edilmesi mümkün alanların ön plana çıkarılmasından geçmektedir. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde başlatılan, geçmişte yaşanan güçlüklerin çözümlenmesi ve Türkiye - Hindistan ilişkilerin hızla geliştirilmesi yönündeki adımların yeniden canlandırılması çabaları bu noktada iyi bir hareket noktası olabilir. Kültürel faaliyetlerin yoğunlaştırılması, akademik iş birliği imkanlarının geliştirilmesi vb adımlar ekonomik ve siyasi işbirliği adımlarını hızlandıracaktır. Hindistan ve Türkiye arasında başlayan yakınlaşma sürecinin orta ve uzun vadede devam etmesi beklenen bir durumdur. Bu süreç üçüncü ülkelerle ilişkilerin gelişmesine de vesile olacaktır. Uluslararası sorunlarla ilgili olarak Hindistan ve Türkiye arasında görüş ayrılığına neden olan sorunlar Soğuk Savaş ın ardından hızla azalırken, iki ülkeyi birlikte davranmaya zorlayan nedenler artmaktadır. İki ülkenin ortak çıkar alanı son derece geniştir. Geçmişin tortuları üzerinde devam eden sorunlar her ülke için söz konusu olabilir ama bu tür sorunların güçlü irade ve yapıcı etkinliklerle aşılması mümkündür. Bu noktada ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin siyasi ilişkilerin geleceği için maddi temel oluşturacağı hatırlatılmalıdır. Ortadoğu da, ama özellikle Körfez bölgesi, Türkiye ve Hindistan için çok geniş imkanlar sunan ortak çıkar ve iş birliği alanı haline gelmiştir. Güney Asya ve Orta Doğu bölgesindeki etnik ve mezhepsel ayrışma senaryoları tüm bölge için ama özellikle Hindistan ve Türkiye için büyük sakıncalar içermektedir. Özellikle Irak ve Suriye olayları Şii-Sünni eksenli parçalanmayı derinleştirmiştir. Önlem alınmaması halinde bu sorun tüm Ortadoğu ve Güney Asya yı derinden etkileyebilir. Demokratik çoğulcu ülkeler olarak Hindistan 6

ve Türkiye nin bu alanda da iş birliği halinde olmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Taliban ve Müslüman Kardeşler gibi gurupların siyasi alanda daha fazla varlık göstermeye başlamaları ve Türkiye nin bölgedeki İslam ülkeleri için mütemadiyen bir model/ilham kaynağı olarak takdim edilmekte oluşu da Türkiye ve Hindistan ı bölge istikrarının sürdürülebilirliği açısından iş birliğine yönlendirmektedir. Arab dünyasının istikrarı Türkiye Hindistan ilişkilerinde ekonomik hedeflere ulaşılmasında da ayrı bir öneme sahiptir. Orta Asya bölgesi de Türkiye ve Hindistan için başlı başına ortak çıkar ve iş birliği alanı teşkil etmektedir. Bölgede istikrar sağlanması her iki ülke için de önemlidir. Her iki ülkenin bölge ile olan tarihi, kültürel bağları ve Hindistan ın bölge için Hint Okyanusu na açılan en önemli kapılardan biri konumunda bulunması yanında; Çin, Rusya ve ABD gibi güçlerin bölge üzerindeki hesapları, Türkiye ve Hindistan arasında iş birliğini kaçınılmaz kılmaktadır. ABD nin bölgeden çekilme planları ve bu planların hazırlanmasında Türkiye ve Hindistan gibi ülkelerin görüşlerinin pek fazla yer bulmaması da iki ülkenin diğer bölge ülkeleri ile birlikte daha fazla istişare halinde olmalarını gerektirmektedir. Enerji jeopolitiği açısından bakıldığında Türkiye ve Hindistan dışa bağımlı ülkeler konumundadırlar. Son dönemde enerji geçiş ve piyasa ülkesi olmak üzere büyük çaba gösteren Türkiye nin bölgede Hindistan lehine projeleri desteklemekte oluşu göz ardı edilmemelidir. Türkiye nin uluslararası alanda izlediği ön alıcı aktif politikalar ve ritmik diplomasi çoğu zaman yanlış anlaşılabilmektedir. Türkiye bu yeni politikalar ile sadece Ortadoğu da ve İslam dünyasında değil, Batı dünyası dışında -hatta batılı ülkelerde- Soğuk Savaş koşulları nedeniyle kaybettiği zemini yeniden kazanma arayışındadır. Eşitlik ve karşılıklı saygı ilkelerine dayalı çoğulcu demokratik bir dış politika çizgisi benimseyen Türkiye bu politikaları ile bölgesel bir güç ve küresel bir oyuncu olmayı hedeflemektedir. Arap Baharı nın son dönemlerine kadar bu politikalar görece başarılı sonuçlar doğurmuştur. Arap Baharı ile birlikte ise, bölge ile ilgili tüm diğer ülkeler için olduğu gibi Türkiye ile ilgili de bir takım problemler doğmuştur ve bu problemler büyük ölçüde Türkiye nin politikaları nedeniyle değil krizin doğası gereği ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, Suriye son dönemde farklı güçlerin temsil savaşı yürüttüğü bir cephe ülkesine dönüşmüştür ve anlaşma sağlanamaması halinde iç savaşın derinleşmesi kaçınılmazdır. Türkiye nin Suriye de oynadığı rol kimi uluslararası çevrelerde doğru değerlendirilememektedir. Türkiye nin Suriye ile 910 km. ortak sınırı vardır. Türkiye Suriye de iç savaşın derinleşmemesi ve 7

ülkenin bir an önce istikrara kavuşması için yoğun çaba sarf etmektedir, çünkü iç savaşın bölgeye yayılma riski çok yüksektir. Ayrıca, Suriye kaynak zengini olmadığı için ülke ne kadar tahrip edilirse tamir edilmesi o kadar zor olacaktır. Arap Baharı sürecinin bir başka önemli yönü de taraflarca kullanılan yöntemler olmuştur. Bu süreçte devlet otoritesi ile ilgili imaj aşınmış, zihinsel eşikler aşılmış, devlet aklının hakim olduğu ortam yok olmuş, bölge ülkeleri için anarşi ve kaos kapısı aralanmıştır. İzleyen süreçte kriz ülkelerinde devlet otoritesinin ve meşruiyetinin yeniden inşası uzun zaman alacak ve tüm tarafların yoğun ilgi ve çabasını gerektirecektir. Rusya ve Çin mikro milliyetçilik akımların kullanılması yoluyla zayıflatılma endişesi taşımaktadırlar, çünkü iç dinamikleri çok ciddi riskler barındırmaktadır ve bunların manipüle edilmesinden çekinmektedirler. Özellikle sosyo ekonomik kriz durumlarında farklı yapıların problem haline gelme riski her zaman mevcuttur. Ortadoğu ve Güney Asya ülkelerinin temel sorunu insan kaynağı niteliksizliğidir. Mısır gibi bazı ülkelerde finansal sorunlar had safhadadır. Bu ülkeler uluslararası toplum un kendilerine verdiği mesajı tam olarak algılayamazlarsa her an kaosa girebilirler. Hindistan ın komşuları Pakistan ve Afganistan, Türkiye için hayati öneme sahip ülkeler konumundadırlar. Buna karşılık, Türkiye nin komşusu olan ve yakın bölgesinde bulunan Suriye, Irak, İsrail ve Mısır gibi ülkeler de Hindistan için büyük önem taşımaktadır. Türkiye nin Pakistan ve Afganistan ile ilgili sorunlarda oynadığı rol göz ardı edilemeyecek denli önemlidir. Bu noktada muhtemel Hindistan Türkiye diyalog ve iş birliği iki ülkenin karşılıklı kaygılarının asgariye indirilmesi bakımından önem taşımaktadır. Türkiye nin Burma (Myanmar) da oynadığı rol de iki ülkenin birbirlerini daha iyi anlamalarına ciddi katkı sağlamaktadır. Düşünce Kuruluşları demokrasinin temel yapı taşlarındandır ve ülkeler arası sorunların çözümünde küçümsenemeyecek denli önemli rol oynamaktadırlar. Sivil toplum unsurları arasındaki etkileşimin teşvik edilmesi, her iki tarafta karşı tarafla ilgili iyi imaj oluşturulması önemlidir. Ne var ki, şu ana dek iki ülkenin birbirlerine bakışı büyük ölçüde küresel üçüncü güçler tarafından belirlenmiştir. 8

İki ülkenin iş birliği sonucunda ortaya çıkacak sinerji mevcut potansiyelin harekete geçirilebilmesi için hayati önem taşımaktadır. İlişkilerin geleceği adına yeni bir trend oluşturmak üzere Türkiye-Brezilya arasında son dönemde gelişen ilişkiler model alınabilir ya da daha başka formüller üretilebilir. Bu bağlamda insan merkezli diplomasi geliştirilmesi ve uluslararası sorunların insani temelde yeniden tanımlanması kaçınılmazdır. Türkiye nin Afrika ülkeleri ile geliştirdiği ilişkiler bu noktada örnek gösterilebilir. Akdeniz in kuzeyinde yer alan Türkiye Afrika ülkeleri ile insani temelde yakınlaşmayı ve alışılmışın dışında bir diplomasi örneği sergilemeyi başarmıştır. Türkiye ve Hindistan sahip oldukları Müslüman halkları devlet bilincine sahip ve radikalizmden uzak çerçevede tutmayı başarmış demokratik ve çoğulcu ülkelerdir. Günümüz dünyasının en önemli istikrarsızlık kaynaklarından olan radikalizmin önlenmesi bağlamında iki ülke küresel ve bölgesel düzeyde işbirliği gerçekleştirerek güvenlik ve istikrara ciddi katkı sağlayabilirler. Keşmir ve Kıbrıs sorunları taraflar arasında siyasi ilişkilerin gelişmesini engelleme potansiyeline sahiptir. Ne var ki, taraflar bu tür sorunlarda sorunun doğasını anladıkları için ya da hasmâne tutum benimsedikleri için değil, daha geniş perspektifteki ilişkilerinin bir devamı olarak pozisyon almaktadırlar. Algılar ve politikalar müzakere ve diyaloga dayalı olarak değil, daha başka politikaların uzantısı olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin Hindistan Kıbrıs ta Rum tarafını benimseyen tavır takınırken Türkiye ye düşman olduğu için böyle davranıyor değildir. Türkiye nin Keşmir ile ilgili tutumunda da benzer yaklaşımlar söz konusudur. Hindistan Türkiye nin bu tür sorunlar karşısında AB ve ABD gibi tarafsız bir politika benimsemesini beklemektedir. Türkiye de Kıbrıs sorununda Hindistan ın daha anlayışlı bir yaklaşım benimsemesini beklemektedir. Bu tür sorunlar diğer alanlardaki iş birliği imkânlarının geliştirilmesi ile zaman içerisinde sühuletle aşılabilecektir. Rüzgarlı denizdeki gemi yönlendirilemiyorsa sürüklenecektir; ama eğer yönlendirilebilirse rüzgara karşı bile yol alınabilir. Türkiye - Hindistan arasında geliştirilecek yeni yaklaşımlar ve karşılıklı bağımlılık üst düzey ilişkilerle taçlandırılmalıdır. İki ülke ilişkilerinin gelişmesi önündeki önemli engellerden biri de üst düzey ziyaretlerin yetersiz oluşudur. Özellikle Hindistan tarafının üst düzey ziyaret eksikliği iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi için gerekli psikolojik engellerin aşılmasını zorlaştırmaktadır. İki ülke arasındaki mevcut potansiyelin büyüklüğünün karar alıcılar tarafından görülmesi ve 9

gereğinin yerine getirilmesi beklenmelidir. İki ülke kamuoyu bir diğerini yükselen değer olarak algılamaktadır. Ortaya çıkan yeni sonuçları seferber edecek yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Hindistan Ortadoğu da çok yüksek bir ticaret hacmine ve büyük bir diasporaya sahiptir. 7 milyar dolara yaklaşan Türkiye Hindistan ticaret hacmi ilişkilerin maddi temelini oluşturmaktadır. Ne var ki, iki ülkenin demografik ve ekonomik kapasiteleri yanında, iki ülke ekonomisinin tamamlayıcı nitelikte olması gibi hususlar göz önüne alındığında mevcut ekonomik ilişkilerin oldukça yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. İkili ilişkilerin genişletilebilmesi ve derinleştirilebilmesi için öncelikle ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu çerçevede, ikili ilişkilerde hassas, kırılgan, çözümünün kısa vadede gerçekleşmesinin mümkün olmadığı sorunların varlığının kabul edilip, kısa vadede sonuç verecek ortak çıkar alanlarının tespit edilerek bu alanlarda iş birliği geliştirilmesi; işbirliğine daha çok ekonomik alanlardan ve hatta iş birliğine açık birkaç sektörden başlayıp kartopu etkisi ile bunun diğer sektörlere de yayılmasına imkan sağlanması; işadamlarının sürece dahil edilmesi; kültürel işbirliğine önem verilmesi, düşünce kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler arası, yazarlar, sanatçılar, gazeteciler arasında etkileşimin artırılması; karşılıklı dil öğrenimini yoğunlaştırmak için zemin hazırlanması, kültür merkezlerinin açılması, vizeler konusunda esneklik sağlanması, turizm ilişkilerinin artırılması gerekmektedir. 10