1970 ANDERSEN ÖDÜLÜ Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI Öykü Çeviren: Eren Cendey Resimleyen: Bruno Munari
Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR Çeviren: Eren Cendey Resimleyen: Bruno Munari
www.cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Ebru Akkaş Kuseyri Kapak ve İç Tasarım: Gözde Bitir Tasarım Uygulama: Hüseyin Altınel 1. Basım: 2012 3. Basım: 1000 adet, Ağustos 2014 ISBN 978-975-07-1430-6 Favole al Telefono, Gianni Rodari 1980, Maria Ferretti Rodari ve Paola Rodari, İtalya 1991, Edizioni EL S.r.l., Trieste, İtalya Can Sanat Yayınları Ltd. Şti., 2012 Tüm hakları saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Can Sanat Yayınları Yapım, Dağıtım, Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. Yayıncı Sertifika No: 10758 Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, İstanbul Telefon: (0212) 252 56 75-252 59 89 Faks: 252 72 33 Kapak Baskı: Azra Matbaası; Sertifika No: 27857 Adres: Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi D Blok Kat: 3 No: 3/2 Topkapı, Zeytinburnu, İstanbul İç Baskı ve Cilt: Türkmenler Matbaacılık; Sertifika No: 12584 Adres: Merkez Efendi Mah. Gümüşsuyu Cad. No: 18 Topkapı, İstanbul
Bu kitabın sahibi:...
Gianni Rodari Yazarın yayınevimizden çıkan diğer kitapları: GÖKYÜZÜNDEN GELEN PASTA GÖRÜNMEZ OLAN TONİNO NUN MACERALARI İKİ KERE DOĞAN BARON MARKO İLE MİRKO NUN SERÜVENLERİ MASAL İÇİNDE MASAL MASALLAR VE KURGU MASALLAR MAVİ OK SOĞAN OĞLAN TELEVİZYONA DÜŞEN ÇOCUK GİP YALANCILAR ÜLKESİ İtalya nın yetiştirdiği en iyi çocuk kitapları yazarı olarak tanınan Gianni Rodari (1920-1980) daha on yaşındayken şiirler yazıyor, müzikle uğraşıyordu. Amacı müzisyen olmaktı. Yirmi yaşında müzik öğretmeni oldu. İkinci Dünya Savaşı patlayınca, ülkesinde gerçekleşen faşist düzene karşı girişilen harekete katıldı. Uzun süre gazetecilikle uğraşan yazar, bir çocuk gazetesinin de yönetmenliğini yaptı. 1947 de çocuklar için yazmaya başladı ve Sonunda da dünyanın en iyi çocuk kitapları yazarlarına verilen büyük ödülü, Hans Christian Andersen Ödülü nü 1970 yılında aldı.
BİR TELEFONLUK MASALLAR İçindekiler Evvel Zaman İçinde, 11 Talihsiz Avcı, 13 Dondurma Saray, 16 Bir Dalgının Gezintisi, 18 Yıkılacak Bina, 21 Hapşırıkları Sayan Kadıncık, 25 Sivri Ucu Olmayan Ülke, 28 Önünde S Olan Memleket, 31 Tereyağı Adamlar, 34 Düşengeç Alice, 36 Çikolata Yol, 39 Sayı İcadı, 41 Brif, Bruf, Braf, 44 Stokholm Kentini Satın Alan Adam, 46 Kralın Burnuna Dokunmak, 48 Piombino nun Ünlü Yağmuru, 52 Cesenatico daki Atlıkarınca, 54 Ostia Kumsalında, 58 Çizgi Roman Faresi, 62 Oburuk Ülkesinin Öyküsü, 65 Alice Denize Düşmüş, 67 Çanların Savaşı, 70
Kuzey Kutbunda Bir Menekşe, 73 Genç Yengeç, 76 Devin Saçları, 79 Kaçak Burun, 82 Hiçbir Yere Gitmeyen Yol, 86 Korkuluk, 91 Bastonla Oynamak, 93 Eski Atasözleri, 96 Reçel Teyze Apollonia, 98 İhtiyar Ada Teyze, 101 Güneş ve Bulut, 104 Ölmesi Gereken Kral, 106 Kuyrukluyıldız Sihirbazı, 109 Cefalu Balıkçısı, 111 Kral Midas, 115 Mavi Trafik Işığı, 118 Kedileri Yiyen Fare, 120 Dokuz, 123 Görünmez Olan Tonino, 125 Pek Çok Soru, 130 İyi Yürekli Gilberto, 133 Ağlamak Sözcüğü, 135 Kandırık Ateş, 137 Pazar Sabahı, 139 Uyurken, Uyanırken, 141 Billur Giacomo, 142 Maymunlar Gezide, 145
Bay Fallaninna, 147 Bir ve Yedi, 149 Kolezyum u Çalan Adam, 151 Yıldızlara Çıkan Asansör, 155 75 Numaralı Tramvay, 160 Köpekler Ülkesi, 164 Pulcinella nın Kaçışı, 167 Valtellina Duvarcısı, 170 Askerin Battaniyesi, 173 Piana Çiftliğinin Kuyusu, 176 Evler ve Apartmanlar, 180 Gerçeklik Gezegeni, 183 Yürüyen Kaldırım, 185 Uzay Mutfağı, 187 Eğitici Şekerleme, 189 Uzaylı Civciv, 192 Masalları Karıştırmak, 197 İki Sınıf Üste Geçmek, 199 Hiç Adamcık, 202 Evrensel Öykü, 204
Paoletta Rodari ye ve onun birbirinden farklı arkadaşlarına
Evvel Zaman İçinde Varese kentinde yaşayan Bianchi adında bir bey varmış. Satış temsilcisi olarak çalışıyor; haftanın altı günü kuzeyden güneye, doğudan batıya İtalya yı dolaşarak ilaç pazarlaması yapıyormuş. Pazar günü evine dönüyor, pazartesi yeniden yollara düşüyormuş. Tam yola çıkacakken minik kızı ona anımsatıyormuş, Unutma babacığım, her akşam bir masal anlatacaksın bana. Bu minik kız masal dinlemeden uyuyamazmış ve annesi de bildiği bütün masalları üç kez anlatıp bitirmiş. Bu nedenle Bay Bianchi, nerede bulunursa bulunsun saat tam dokuzda evini arar, kızına bir masal anlatırmış. İşte bu kitapta Bay Bianchi nin masalları var. Masalların oldukça kısa olduklarını fark edeceksiniz: Pazarlamacı Bay Bianchi, telefon parasını cebin- 11
Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR den ödediğinden fazla uzun konuşmamaya özen göstermek zorundaymış. Arada sırada işleri iyi gidip iyi para kazandığında masalları biraz uzun tutabilirmiş. Bana söylediklerine göre Bay Bianchi, Varese kentindeki kızını aradığında telefon santralinde çalışan genç hanımlar da masalı dinlemek için öteki telefonları bağlamazlarmış. İnanırım, masalların bazıları gerçekten pek hoş. 12
Talihsiz Avcı Kadının biri sabah oğluna: Al tüfeğini Giuseppe, al ve ava çık, dedi. Ablan yarın evleniyor ve tavşan ile mısır lapası yemek istiyor. Giuseppe tüfeğini aldı ve ava çıktı. Çalının arkasından çıkıp kırlarda koşmaya başlayan koca bir tavşan belirdi karşısında. Tüfeğini doğrulttu, nişan aldı ve tetiği çekti. Ama tüfek tam bir insan sesiyle, Bum! dedi ve kurşunu ileri fırlatacağına hemen önüne düşürüverdi. Giuseppe onu aldı ve şaşkınlıkla bakakaldı. Sonra dikkatle tüfeğini inceledi ama tüfek her zamanki tüfekti işte; gene de ateş edeceğine neşeli ve tatlı bir sesle, Bum! demişti. Giuseppe tüfeğin kurşun yatağını inceledi ama bu mümkün değildi, içine biri saklanmış olamazdı ya! Zaten içinde canlı cansız kimse yoktu. 13
Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR Annem tavşan bekliyor. Ablam mısır lapasıyla tavşan yemek istiyor Tam o anda az önceki tavşan, Giuseppe nin karşısında beliriverdi ama bu sefer başında bir tül, tülün üzerinde de portakal çiçekleri vardı; bakışlarını yere eğmiş, minik minik adımlarla yürüyordu. Hah! diye düşündü Giuseppe, Tavşan da evleniyor anlaşılan. Ne yapalım, ben de bir sülün vururum. Gerçekten de ormanın içinde biraz ilerleyince gezinen bir sülün gördü, hiç korkmuş bir hali yoktu; sanki dünyada şimdiye dek av diye bir şey yapılmamıştı ve sülünler tüfek nedir hiç bilmiyordu. Giuseppe nişan aldı, tetiği çekti ve tüfek, Bam! dedi. Küçük bir çocuğun tahta tüfeğiyle oynarken çıkardığı sesle aynıydı bu. Bam! Bam! Fişek yere düştü, yerdeki kızıl karıncaları korkuttu, onlar da gidip çam ağacının altına sığındı. 14
Öfkelenmeye başlayan Giuseppe: Bak şu işe, diye söylendi, çantam boş dönünce annem ne diyecek bakalım! O bam bam sesini işitince çalıların arasına saklanan sülün yeniden ortaya çıktı, bu sefer olan bitenle alay edercesine minik yavruları sıraya girmiş, peşinden geliyordu; hepsinin arkasında da sanki ilk ödülünü almışçasına gururla yürüyen anne sülün vardı. Ah sevinirsin tabii, diye homurdandı Giuseppe. Sen yuvanı kurmuşsun çoktan. Peki, ben ne vuracağım şimdi? Dikkatle tüfeğini yeniden doldurdu ve çevresine bakındı. Sadece dala tünemiş olan bir karatavuk vardı ve sanki, Ateş et bana, ateş et bana, dercesine ötüyordu. Giuseppe de ateş etti. Ama tüfek, çizgi roman okuyan çocuklar gibi, Bang! dedi. Sonra da kıkırdama gibi bir ses çıkarttı. Karatavuk öncesinden daha neşeli bir sesle ötmeye başladı. Sanki, Ateş ettin, sesi işittin, hava aldın, der gibiydi. Tahmin ediyordum bunu, dedi Giuseppe. Anlaşılan bugün tüfekler grevde. Güzel avlandın mı Giuseppe? diye sordu annesi eve dönünce. Evet anneciğim. Üç güzel öfke vurdum, kim bilir nasıl yakışacaktır mısır lapasının yanına. Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR 15
Dondurma Saray Bir keresinde Bologna şehrinin büyük meydanında dondurmadan saray yaptılar ve çocuklar bir kez olsun yalayabilmek için ta uzaktan geldiler. Çatısı krema yüklüydü; bacalardan çıkan duman pamukhelva, bacalarsa meyve şekerlemesiydi. Geri kalan her şey ise dondurmaydı: Dondurma kapılar, dondurma duvarlar, dondurma eşyalar. Minicik bir çocuk masaya yapışmıştı, bacaklarını teker teker yalayınca masa üzerindeki tabaklarla üzerine devriliverdi; zaten tabaklar da en lezzetlisinden yani çikolatalı dondurmadan yapılmıştı. 16
Derken bir belediye görevlisi pencerenin birinin eridiğini fark etti. Camlar çilekli dondurmadan olduğu için pembe pembe akıp gidiyordu. Çabuk! diye seslendi bekçi. Daha çabuk yalayın! Haydi bakalım, herkes bu başyapıtın tek bir damlası bile yok olmasın diye daha hızlı yalamaya başladı. Bir koltuk! Kalabalığın arasına girmeye uğraşan yaşlı bir teyze yalvarıyordu: Yalvarırım şu ihtiyara bir koltuk ayırın. Kim bana bir koltuk verir? Kollu olsun mümkünse. Cömert bir itfaiyeci koşarak kaymaklı ve fıstıklı bir koltuk kapıp getirdi ve ihtiyar teyzecik mutlu mesut, tam da kollarından yalamaya başladı. O, gerçekten harika bir gündü ve doktorların emriyle kimsenin karnı ağrımadı. Bugün hâlâ çocuklar bir dondurma daha yemek için yalvardıklarında anneleri şöyle der: Eh, tabii, seni ancak şu Bologna daki gibi koca bir saray doyurur! Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR 17
Bir Dalgının Gezintisi Anne, şöyle bir dolaşmaya çıkıyorum. Tamam, Giovanni ama karşıdan karşıya geçerken dikkat et. Tamam anne. Hoşça kal anne. Çok fazla dalgınsın. Tamam anne. Hoşça kal anne. Küçük Giovanni neşeyle çıkar ve yolun ilk bölümünü dikkatle yürür. Arada sırada durur ve kendini yoklar. Her tarafım yerinde mi? Evet, diyerek güler ve yürümeye devam eder. Dikkatli davrandığı için öylesine mutlu olur ki serçe gibi sıçramaya başlar ama sonra vitrinlere, arabalara, bulutlara bakmaya başlar ve olan olur. Bir beyefendi son derece nazik bir şekilde çıkışır ona: Amma da dalgınsın. Görmüyor musun? Elinin tekini kaybetmişsin. 18
Ah, gerçekten öyle. Amma da dalgınım. Haydi bakalım, başlar elini aramaya ama bula bula boş bir konserve kutusu bulur. Acaba gerçekten boş mudur? Bakalım. Peki, doluyken içinde ne vardı ki? İlk günden beri boş değildi ya! Giovanni elini aramaktan vazgeçer, hatta teneke kutuyu da unutur çünkü topal bir köpek görmüştür ve köşeyi dönmekte olan köpeğe yetişeyim derken bir kolunu düşürür. Bunun farkına bile varmaz ve koşmayı sürdürür. İyi yürekli bir kadın seslenir: Giovanni, Giovanni, kolun! İyi de bizimki duymaz bile. Ne yapalım, der iyi yürekli kadın. Götürür annesine veririm. Ve Giovanni nin evine gider. Hanımefendi, oğlunuzun kolunu getirdim. Ah, benim dalgın oğlum. Ben artık ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırdım. Eh, bütün çocuklar az çok böyleler. Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR 19
Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR Biraz sonra bir başka iyi kadın gelir. Hanımefendi bir ayak buldum. Sizin Giovanni nin olmasın? Tabii ki onun, ayakkabısının altındaki delikten belli. Ah, ne dalgın bir çocuk düşmüş benim şansıma. Artık ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırdım. Eh, bütün çocuklar az çok böyleler. Daha sonra daha yaşlıca bir hanım, sonra fırıncının yamağı, sonra bir tramvay vatmanı ve hatta emekli bir ilkokul öğretmeni gelirler ve hepsi Giovanni ye ait bir parçayı getirirler; bir bacak, bir kulak, burun. Dünyada benimkinden daha dalgın bir çocuk var mıdır acaba? Eh, bütün çocuklar az çok böyle. Nihayet tek bacağının üzerinde sıçrayan Giovanni eve döner; kulakları, kolları yoktur ama her zamanki gibi bir serçe gibi neşelidir, annesi başını sallar ve eksik parçalarını yerine takarak yanağına bir öpücük kondurur. Eksik bir şey var mı anneciğim? Uslu durdum mu anneciğim? Evet, Giovanni, çok uslu durdun. 20
Yıkılacak Bina Bir zamanlar Busto Arsizio şehrinde büyükler, çocuklar her şeyi kırıp döküyor diye söylenip duruyordu. Ayakkabıların altı deliniyor, pantolonlar hatta okul çantaları yırtılıyordu. Top oynarken cam, sofrada tabak, bardak kırıyorlardı; ellerinde çekiç olmadığı için bir tek duvarları kırmıyorlardı. Anne babaları, artık ne yapacaklarını bilemez olmuştu ve çareyi belediye başkanına danışmakta buldular. Ceza mı koysak acaba? diye önerdi belediye başkanı. 21
Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR Olur mu hiç? diye haykırdı veliler. Cezaları da biz ödeyeceğiz. Neyse ki oralarda akıllı insanlar da vardı. Her üç kişiden biri akıllıydı ve herkesin yerine düşünürlerdi. Hepsinden iyi düşünense pek çok torunu olan Bay Gamberoni ydi çünkü çok fazla kırık dökük deneyimi vardı. Eline bir kâğıt, kalem aldı ve Busto Arsizio şehrinin çocuklarının kırıp döktüğü güzelim değerlerin hesabını çıkartmaya başladı. Ortaya dehşet verici bir rakam çıktı: Milyir binir kirkir üçür lira. Bu paranın yarısıyla, dedi Bay Gamberoni, kırıp parçalayacak bir bina yapabiliriz ve çocuklara bunu yıkmak zorunda olduklarını söyleyebiliriz. Bu sistemle de iyileşmezlerse bir daha asla iyileşmezler. Öneri kabul edildi, dört dörtlük bir bina yapıldı. Yedi katlıydı, doksan dokuz odası vardı, her oda eşya doluydu, her mobilyanın içinde tepeleme tabak çanak vardı; tabii aynaları ve muslukları hiç saymıyoruz. Açılış günü bütün çocukların eline bir çekiç verildi ve belediye başkanının bir işaretiyle kırılacak binanın kapıları açıldı. Ne yazık ki televizyon kameraları bu müthiş gösteriyi canlı yayınlayabilmek üzere zamanında yetişemediler. Gözleriyle görüp kulaklarıyla işitenler bunun -asla gerçekleşmemesi dileğiyle- Üçüncü Dünya Savaşı patlamasını andırdığını aktardılar. Çocuklar bir odadan ötekine Attila nın orduları gibi geçiyor ve yol- 22
larında karşılarına çıkan her şeyi çekiç darbeleriyle un ufak ediyorlardı. Darbeler bütün Lombardia bölgesinde hatta İsviçre nin yarısından duyuluyordu. Kedi kuyruğu boyundaki çocuklar savaş gemisi büyüklüğünde dolaplara saldırıyor, vurup kırıyor ve arkalarında bir yığın yonga bırakıyorlardı. Pembe ve mavi önlüklerinde pek şirin görünen anaokulu öğrencileri hırsla kahve fincanlarını eziyor ve bunları incecik pudra haline getirip yüzlerine sürüyorlardı. İlk günün sonunda sağlam tek bir bardak bile kalmamıştı. İkinci günün sonunda sandalye sayısında büyük bir azalma görülmüştü. Üçüncü gün çocuklar sonuncu katın duvarlarına giriştiler ama dördüncü kata geldiklerinde yorgunluktan ölmek üzereydiler ve Napolyon un çölü geçen askerleri gibi toza bulandıklarında her şeyi yüz üstü bırakmaya karar verdiler; sendeleyerek evlerinin yolunu tuttular ve yemek bile yiyemeden yatağı boyladılar. Artık gerçekten hırslarını almışlardı ve hiçbir şey kırma hevesleri kalmamıştı, ansızın kelebek gibi hafiflemiş ve nazikleşmişlerdi; şimdi billur bardaklarla dolu bir sahada futbol oynamalarını isteseniz bile tek birini kırmayacak kıvama gelmişlerdi. Bay Gamberoni yeni bir hesap yaptı ve Busto Arsizio kentinin iki abartı milyon ve yedi santimetrelik bir paradan tasarruf ettiğini bulmuştu. Belediye, yıkıntının geri kalanını vatandaşların arzusunca kullanması için öylece bıraktı. Arada sı- Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR 23
Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR rada ellerinde deri çantası ve gözlerinde çift lensli gözlüğü bulunan -hâkim, noter, memur gibi- beylerin ellerine bir çekiç alıp bir duvar yıkmaya ya da bir merdiveni delik deşik etmeye koştuklarını görebilirdiniz. Öyle zevkle indiriyorlardı ki darbeleri, adeta gençleştiklerini hissediyorlardı. Karımla kavga etmektense, diyorlardı neşeyle, evdeki küllükleri ya da Mirina teyzemin hediyesi porselen tabakları duvara fırlatmaktansa Ve indiriyorlardı çekici! Busto Arsizio kenti minnet duygularını ifade etmek için Bay Gamberoni ye gümüşten ortası delik bir madalya armağan etti. 24
YAŞ 7 8 9 10 + Gianni Rodari BİR TELEFONLUK MASALLAR Tüm zamanların masalları Satış temsilcisi Bianchi nerede olursa olsun her akşam kızına telefon açıp ona bir masal anlatırmış. Yoksa kızı uyuyamazmış! Tuhaf gezginler, sıra dışı insanlar ve beklenmedik olaylar, çikolatadan tatlı yollar ve leziz dondurma saraylar, şaşırtıcı rakamların kahraman olduğu masallara siz de kulak verin. ISBN 978-975-07-1430-6