AHMETLER KÖYÜ SOY AĞACI Hazırlayan: Ali Varol GİRİŞ Ölülerinizi onların iyilikleri ile yâd edin (anın). Onların kötülüklerini anlatmayın. Hadis-i şerif. Peygamberimizin bu sözünü düşününce ne gelir aklımıza? Ölülerimizi ya da dedelerimizi, atalarımızı anmak Ve de iyilikleri ile anmak Bu nasıl olabilir? Tanımadığımız insanı anmak aklımıza gelir mi? Eğer dedelerimizi, atalarımızı tanırsak, onların yaptığı iyilikleri de biraz bilirsek, onları iyilikleri ile anabiliriz. Değerli ozanımız Yunus Emre bir dörtlüğünde der ki: İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin Bu nice okumaktır. Buradaki kendini bilmek, kendini tanımak ya da haddini bilmek şeklinde anlaşılabilir. Kendini 1 / 11
tanımak şeklinde düşünecek olursak, atalarımızı tanırsak kendimizi tanımamız kolay olacaktır. Sözgelimi dedemin seksen yaşında iken dişleri sapasağlam ise benim diş sorunum az olacak demektir. Babam ya da amcalarım sportmen bir vücuta sahipse ben ya da çocuklarım sporla uğraşırsak başarılı olabiliriz. Onların bize bıraktığı genler bu konuda bize yardımcı olacak demektir. Yani atalarımızı tanırsak kendimizi ya da çocuklarımızı tanımamızı kolaylaşır. Atalarımızda güzel sesi olan yani güzel ezan okuyan ya da güzel türlü söyleyen yoksa benim ya da çocuklarımın müzikle uğraşması isabetsiz olacak demektir. Atalarımızdan genler yoluyla aldığımız miraslar olduğu gibi ahlâkî, kültürel miraslarımız da vardır. Kültürel mirasların ne olduğunu anlamak için de yine onları tanımak, nasıl yaşadıklarını bilmek gerekir. Yine bir söz vardır: Dününü bilmeyen bu gününü anlayamaz. Bu gününü anlayamayan yarınını göremez Görülüyor ki dedelerimizi atalarımızı bilmek tanımak kendimiz için de faydalı bir iş olacaktır. Görülüyor ki atalarımızı tanımamız için bir sürü nedenimiz var. Bu nedenleri daha da sayabiliriz. Dedelerimizi atalarımızı tanımak, adlarını bilmek ve de unutmamak için 2009 yılı yaz aylarında köyümüzde bir araştırma yaptım. Sağolsun herkes yardımcı oldu. Olabildiğince her soydan yaşlılarla görüştüm. Bilebildikleri kadarıyla dedelerimizin atalarımızın adlarını saydık ve yazdık. İlginç olan, ben onlara atalarının adını sormuşken, onlar atalarının adı ile beraber, neler yaptıklarını, kendilerine neler bıraktıklarını da anlatmaya başladılar. Şu tarla felan dedemden kalmış, bu bahçe felan ebemden kalmış. gibi cümlelerle onların iyiliklerini anlatmaya başladılar. Onlara karşı bir saygı bir minnet duygusu seslerinin tonundan anlaşılıyordu. Bazı isimler konuşulurken onunla özdeşleşmiş bir olayı da anmadan geçemiyorlardı. Onların adını anarken bu iyi mirasları anmadan bizi bu günlere getirebilmek için ne gibi zorluklara katlandıklarını anlatmadan geçmenin, onlara karşı bir saygısızlık bir haksızlık olacağını düşünüyorlardı sanki. Daha ben sormadan onların nasıl bir adam olduğunu, nasıl yaşadıklarını da anlattılar. Nasıl bir adamdı? sorusunun karşılığı olarak, başkalarını da düşünen, başkaları için iyi bir şeyler yapmış olan, renkli kişiliklerden kısa özgeçmişler oluştu. Nasıl yaşamışlardı? sorusuna karşılık seferberlikten, efelerden, kıtlıktan söz etmeye başladılar. Atalarımızın, dedelerimizin nasıl yaşadıklarını inceleyince onların bize neden, nasıl bir miras bıraktıkları da anlaşılıyor. Bize bırakılan miras onların devraldıkları mirasa göre daha iyi miydi, yoksa daha kötü müydü? Gençlerimizden bazıları ana babalarını sorguluyorlar. Neden beni okutmadın? Felancanın durumu iyi de bizimki neden daha kötü? Sorular daha çoğaltılabilir. Soruların cevabını bulabilmek için dedelerimiz nasıl yaşamış, onu bilmek gerekir. Dedelerimizin nasıl yaşadığını bilebilmek için o dönemin gerçekleri olan seferberlik, kıtlık, efeler gibi konuları bilmek gerekir. 2 / 11
Dedelerimizin nasıl yaşadığını bilirsek, dedelerimizin babalarımıza nasıl bir miras bıraktığını anlayabiliriz. O zaman ancak babamız nasıl bir miras devralmış ta bana böyle bir miras bırakıyor? Sorusunun cevabını doğru olarak bulabiliriz. Soy ağacımızla birlikte, bazılarına ait kısa özgeçmişleri ve seferberlik öykülerini de beraber okuyacak olursak görürüz ki atalarımız çok zor şartlar altında yaşamışlar ama onları iyilikleri ile anacağımız güzel miraslar bırakmışlar bizlere. Onları iyilikleri ile analım. Hepsinin rahmeti bol olsun. KÖYÜMÜZDEKİ SOYLAR (SÜLALELER) VE SOYADLARI Okuyucunun dikkatine: 1 Soy sıralaması harf sırasına göre yapılmıştır. 2 Bazı isimler değişik şekilde söyleniyor. Nüfus cüzdanında da farklı şekilde yazılabiliyor. Örnek: Köyde Hürü diye çağırdığımız isimler nüfus kaydında Huri, Huriye, Hürü olarak yazılabiliyor. Arzı diye çağırdığımız kişiler de nüfus kaydında, Arzu veya Raziye olarak yazılabiliyor. Elimizde nüfus kaydı olmadığı için yanlışlık olabilir. Uyaran olursa düzeltiriz. 3 Benzer isimler çok. Kaç tane Mustafa Koç var, kaç tane Ali Koç var sayabilir misiniz? Ya sizin daha tanımadığınız küçükler? İsim karışmasını azaltmak için kişinin köyde söylenen bir lakabı varsa ismin yanına parantez içinde yazılmıştır. Lakapların çoğu olabildiğince söylenişine yakın bir şekilde yazılmıştır. Örnek: Köyde kimse Goc aloğlu yerine Koca Ali Oğlu demezdi. Tülüc oğlu yerine Tülüce oğlu demezdi. Bu yazış şeklimizi de anlayışla karşılamanızı bekliyoruz. 4 Ölmüş atalarımızın (1335 30.01.2000) şeklinde doğum ve ölüm tarihleri parantez içinde eklenmiştir. Bu tarihler yazılı olanların mezar taşlarından alınmıştır. Ancak eski atalarımızın 3 / 11
doğum tarihleri hicri, güneş takvimine göre yazılmış. Bu takvimi Şimdi kullandığımız milat takvimine çevirmek için 584 eklenmesi gerekmektedir. Örnek: Süleyman Varol un doğum tarihi 1335 yazılmış. 1335 artı 584 eşittir 1919. Demek ki Süleyman Varol miladi 1919 yılında doğmuş. Okuyucularımız atalarının hicri doğum, ölüm tarihlerini bu şekilde milat takvimine çevirebilirler 5 Burada atalarımız köyümüzdeki orta yaş kuşağına kısmen genç kuşağa kadar tanıtılmaya çalışıldı. Yazılmış olan bilgilerde yanlış ya da eksik bölümler varsa bize bildirirseniz memnuniyetle tamamlarız ya da düzeltiriz. Bundan sonrasının yazılıp eklenmesini de bu işleri bizden daha iyi yapacağını düşündüğümüz gençlerimize, çocuklarımıza bırakıyoruz. 6 Bu çalışmalarımızda defalarca görüşlerine, bilgilerine başvurduğumuz büyüklerimiz: Musa Güngör, Mustafa Koç (Pantır), Şerife Çalı ve Yusuf Varol a teşekkür etmeyi bir borç bilirim. I AKÇA EL (Akç'el) 1. Akça 2. Kocakça 3. Küçükakça 4 / 11
II DELİ AHMET EL 4. Demir III DELİBAŞ EL 5. Varol IV ECEVİT EL 6. Çalı 7. Özen 8. Ecevitoğlu 9. Yüksel 5 / 11
10.Şenol V EMİR EL 11. Kocademir 12. Özdemir 13. Küçükdemir 14. Yıldız VI HATIP KIZI EL 15. Karakaya VII İHTİYAR EL 6 / 11
16. Güzel 17. Yücelalp VIII MOLLA MEHMET EL 18. Öz IX MUSACIK EL 19. Zor X PANTIR EL 20. Aslan 7 / 11
21. Güngör 22. Kara 23. Koç XI ŞABAN EL 24. Vural XII TEKELİ EL 25. Özer 26. Uyar 8 / 11
YAKIN GEÇMİŞTE KÖYMÜZE GELENLER XIII ARICI YUSUF EL 27. Arıcı XIV DUDUOĞLU EL 28. Karamusaoğlu XV GÖK HÜSEYİN EL 29. Avcı 9 / 11
XVI GÖK MEHMET EL 30. Özen XVII - GUBCAL EL 31. Demir XVIII MUKUOĞLU EL 32. Arıcı XIX YİRİK OĞLAN EL 33. Topkara 10 / 11
Devamı var 11 / 11