SİNDİRİM (DİGESTİON) Gıdanın ağza alınması (prehensiyon) Çiğneme (mastikasyon) Yutma (deglütisyon) Enzimlerle daha küçük moleküllere parçalama Emilim

Benzer belgeler
İNSANDA SİNDİRİM İnsanda sindirim sistemi; ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, pankreas, karaciğer, kalın bağırsak ve anüs olmak üzere 9

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

Karbonhidrat, protein, ya gibi besin maddelerinin yapı ta larına parçalanmasına, sindirim adı verilir. Sindirim iki a amada gerçekle ir.

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ. Prof. Dr. Taner Dağcı

YRD. DOÇ. DR. Kadri KULUALP HASTALIKLAR BİLGİSİ

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Suda çözünebilen nişasta molekülleri pityalin (amilaz) enzimiyle küçük moleküllere parçalanır.

Kazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Sindirim Sistemi

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III. Doç.Dr. Senem Güner

Büyük moleküllü besin maddelerinin, sindirim sistemi organlarında parçalanarak, kana geçebilecek hale gelmesine sindirim denir.

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI. Canlılarda Enerji

SİNDİRİM. . canlılarda dışarıdan alınan besinlerin hücreler tarafından kullanılabilir hale gelmesi için sindirilmesi gerekir.

BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ. İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü. vücudun biyokimyasal süreçlerinin etkin bir şekilde

PROTEİNLER ve METABOLİZMASI. Prof.Dr. Sakine YALÇIN

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

7. ÜNİTE - Beslenme İlkelerini Fiziksel Aktivite Programına Uygulamak. Bölüm -5- Beslenme ve sindirim ile ilgili kavramlar

Sindirim Sistemi Fizyolojisi

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

BİY 471 Lipid Metabolizması-I. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi

Genel Sindirim Tipleri Hayvanlarda sindirim enzimlerinin etkisi ya vücut dışında (ekstraintestinal) ya da vücut içinde (intraintestinal) olur.

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

Besin maddelerinin su ve enzimler yardımıyla yapıtaşlarına kadar parçalanması olayına sindirim denir.

SİNDİRİM SİSTEMİ ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ. Doç.Dr.Mitat KOZ

RASYON TANIM, KİMYASAL BİLEŞİM, VE RASYON HAZIRLAMA PROF. DR. AHMET ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

SİNDİRİM SİSTEMİ (Gastrointestinal Sistem - GİS) HASTALIĞI OLAN BİREY ve HEMŞİRELİK BAKIMI

RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır.

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

MİDE (Gaster-Ventrikulus )

Sindirim Sistemi. 1 Molekül 9 Molekül. (Fiziksel Kimyasal. Sindirim) Protein Büyük Moleküllü Mineral Küçük Mol. Besin

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

Özofagus Mide Histolojisi

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

DEÜ TIP FAKÜLTESĐ EĞĐTĐM YILI DÖNEM 1/3. BLOK/UYGULAMA 9 UYGULAMA REHBERĐ

SİNDİRİM. Büyük yapılı besinlerin,hücre zarından geçebilecek yapılara dönüştürülmesi olayına sindirim denir.

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

Fen Bilimleri Kazanım Defteri

Böceklerde Boşaltım Yapıları

- Çok genel olmayan sağ taraf abomasum yer değiştirmelerinde gözlenen semptomlar biraz daha farklıdır.

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

Sindirim sisteminin fonksiyonu,, vücuda v. alınan besin maddelerini mekanik ve kimyasal olarak parçalamak alamak ve gerekli olanlarını kan

Sindirim,işlemi çiğnemeyle ağızda başlar. Artık maddelerin dışarı atılması ile anüste son bulur.

Prof. Dr. Cihat GÜZEL. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Sperm sıvısı ve sperm sıvısının bileşimi

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

HAYVANLARDA SİNDİRİM SİSTEMİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU kisi.deu.edu.tr/asli.memisoglu

BOVİFİT FORTE İLE AVANTAJLARINIZ Optimal laktasyon başlangıcı Yüksek yem tüketimi İyi doğurganlık Yüksek süt verimi Uzun damızlık ömrü

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

FEN ve TEKNOLOJİ. Besinler ve Sindirim. Konu Testi. Sınıf Test Besin içeriği. 4. Sindirim. Pankreas öz suyu kalın bağırsağa dökülür.

Kan NEFA (nonesterified fatty acids ) yükselir. (asetoasetat, β-hidroksibütirat ve. Laktasyon başlangıcında yüksektir

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Solunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır.

O2 tüketerek ya da salgılayarak ta redoks potansiyelini değiştirebilirler.

YGS ANAHTAR SORULAR #3

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN

Yem Değerlendirme Sistemleri. Pof. Dr. Adnan ŞEHU

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

Süt Sığırı. Laktasyon 305 gün Verim 3-8 hafta arasında maksimuma. Laktasyon piki 3-4. aydan 7. aya kadar süt verimi %6-7

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018)

solunum >solunum gazlarının vücut sıvısı ile hücreler arasındaki değişimidir.

12. SINIF KONU ANLATIMI 23 BİTKİLERDE BESLENME BİTKİLERDE TAŞIMA

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

Farmasötik Toksikoloji

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ)

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

YGS ANAHTAR SORULAR #4

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Tükrük Bezleri Tükrük (saliva) adı verilen salgıyı üreten ve bu salgıyı ağız boşluğuna akıtan bezlerdir. -Mikroskopik tükrük bezleri: Ağız boşluğu

Yağ ihtiyacı nereden karşılanır?

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

BESİN MADDELERİ VE SU METABOLİZMASI. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

Başlıca organizma sıvılarının ve salgılarının ortalama ph değerleri.

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

Ruminant GEÇİŞ DÖNEMİ SÜT SIĞIRLARINDA KULLANILAN FARKLI ENERJİ KAYNAKLARI

Transkript:

SİNDİRİM SİSTEMİ

SİNDİRİM (DİGESTİON) Gıdanın ağza alınması (prehensiyon) Çiğneme (mastikasyon) Yutma (deglütisyon) Enzimlerle daha küçük moleküllere parçalama Emilim

SİNDİRİM KANALININ TEMEL GÖREVLERİ Sindirim: Gıda parçalarını sindirim kanalından emilerek kana geçebilecek kadar küçük moleküllere kadar parçalamak. Çiğneme ile mekanik parçalanma HCl ve sindirim enzimleriyle kimyasal parçalanma. Emilim: Besinlerin sindirim sistemi membranlarından kan dolaşımına geçmesi. Pasif difüzyon Aktif transport Sentez: Protein, yağ asitleri, nişasta ve vitaminlerin sentezi. Ekskresyon: Atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması. Safra ile (toksinler v.s.) Rektum ile (Ca, Mg, P)

HERBİVOR Herb: fr. bitki

HERBİVORLAR Ruminant Kan glikoz düzeyi düşüktür. Çözünebilir karbonhidratların (nişasta) rumende sindirimi sonucu uçucu yağ asitleri (UYA) oluşur. Ölü mikroorganizmaların proteinlerini ince bağırsakta sindirerek kullanır. NPN yi verimli şekilde mikrop proteinine dönüştürerek kullanırlar Tektırnaklı Glikoz düzeyi görece daha yüksektir. Çözünebilir karbonhidratların (nişasta) ince bağırsakta sindirimi sonucu glikoz açığa çıkar. Ölü mikroorganizmaların proteinlerini sindiremez ve dışkıyla dışarı atar.

NPN (Non Protein Nitrogen) Protein yapısında olmayan azot

OMNİVOR Omni: her

KARNİVOR Carne: isp. et -Gıdaları sindirmek için başlıca kendi enzimlerini kullanırlar, sindirim kanalları herbivorlara göre kısadır.

YİYECEKLERİN AĞIZA ALINMASI Köpekler ve kediler genellikle yiyeceği almak için ön ayaklarını kullanırlar, fakat lokmanın koparılıp ağıza alınması çoğunlukla baş ve çene hareketleri ile gerçekleşir. Atlarda duyarlı ve hareketli dudaklar yiyeceğin alınması için başlıca yapı olup otlama esnasında dudaklar geriye çekilerek kesici dişlerle ot tabanından koparılır.

YİYECEKLERİN AĞIZA ALINMASI İnekler ve koyunlarda dudaklar sadece sınırlı bir hareket yeteneğine sahiptir. Bu hayvanlarda dil yiyeceğin alınması için başlıca organdır. Bunlarda dil uzun, kaba ve hareketli olup otun etrafına kolaylıkla sarılabilir ve daha sonra kesici dişler ve damak arasına getirilerek başın hareketiyle koparılır.

YİYECEKLERİN AĞIZA ALINMASI Domuzlar toprağı burunlarıyla kazarlar ve yiyeceği ağıza alt dudağın hareketiyle getirirler. Kediler ve köpekler suyu ağızlarına dil yoluyla götürürler ve dilin serbest ucu bir kepçe oluşturur. Diğer hayvanlar suyu ağızlarına emme hareketiyle alırlar ve soluk alma ve dil kasılması bu işlevde önemli role sahiptir.

YEMEK BORUSU Birçok hayvanda çizgili kas iplikçikleri yemek borusu boyunca dairesel veya uzunlamasına kas tabakası oluşturur. Yemek borusunun düz kaslardan oluşan kısımlarında miyenterik sinir pleksusu vardır. Lokmanın ağızdan uzaklaşması yönünde peristaltik hareketler oluşur. Birincil ve ikincil peristalsis

SİNDİRİM SİSTEMİNİN SİNİRSEL UYARIMI Düz kas hücrelerinde var olan - 50 mv luk potansiyel fark 2 şekilde değişebilir. 1. Yavaş dalgalar 2. Dikensi potansiyeller (spikes) Hücrelerarası Cajal hücreleri Mide ve barsak hareketleri ilgili bölümde

MİDE VE EKLENTİ BEZLERİNİN SALGILARI

TÜKÜRÜK BEZLERİ Parotis bezi: Yanaklarda bulunur. Sulu (seröz) bir salgısı vardır (insanda %20) Dil altı tükürük bezi: Müköz ve koyu kıvamda (visköz) bir salgısı vardır (%5) Submandibular tükürük bezi: Hem seröz hem de müköz bir salgısı vardır (%70) Yanakta bulunan diğer bezler (%5)

TÜKÜRÜK SALGISI Çiğnemenin miktarına bağlıdır: Köpek: minimum (sadece ıslatmaya yarar) Koyun: 3-10 l/gün At: 10-12 l/gün Sığır: 130-180 l/gün

RUMİNANTLARDA TÜKÜRÜK SALGISI Ruminantlarda ön midede gıdaların mikroorganizmalar tarafından sindirilebilmesi için sulu bir ortama ihtiyaç duyulmaktadır. Ön midede salgı bezleri bulunmadığından ihtiyaç duyulan bu sulu ortam tükürük salgısı ile oluşturulmaktadır. Tükürüğün bir diğer görevi, ön midede mikrobiyel sindirim sonucu oluşturulan fazla miktardaki asidin tamponlanmasıdır. Tamponlama, tükürük içerisinde bulunan HCO 3 ve PO 4 tarafından gerçekleştirilir.

MİDE SALGILARI H iyonu Pepsinojen Mukus HCO 3 İntrinsik faktör Su

MİDE TARAFINDAN SALGILANAN DÜZENLEYİCİ MOLEKÜLLER (PEPTİDLER) Gastrin: HCl sekresyonunu artırır. G hücreleri tarafından salgılanır. (Asetilkolin ve Histamin) Somatostatin: Gastrin ve HCl salgısını inhibe eder. D hücreleri tarafından salgılanır. ph nın 2 nin altına düşmesi somatostatin salınımını uyarır.

MİDE BEZLERİ Kardiya bezleri: Mukus salgılarlar. Fundus bezleri: Kollum hücreleri: Müsin salgılarlar. Principal hücreler: Pepsinojen ve intrinsik faktör salgılarlar. Süt emme dönemindeki yavrularda rennin salgılarlar. Parietal hücreler: HCl salgılarlar. *Ayrıca fundus bölgesinde D hücreleri ve histamin salgılayan enterokromafin benzeri hücreler bulunur. Pilorus bezleri: Mukus salgılarlar. Ayrıca G ve D hücreleri içerirler.

Müsin: Mide yüzeyini kaplayan prizmatik hücrelerdeki granüllerden salınan müsin mide yüzeyini tamamen örter. Kardiya, pilorus bezleri ve fundus bezlerinin kollum hücrelerinden de salgılanır. Başlıca görevi kimyasal, mekaniksel, ısısal faktörlere ve özellikle tuz asidi ile pepsin beraberliğinin sindirici etkisine karşı mideyi korumaktadır. Müsin salgısı alkalik niteliktedir (ph = 6,8 9,2).

Rennin: Prinsipal hücrelerden prorennin olarak salgılanır. Proteolitik özelliklere de sahip olan bu süt pıhtılaştırıcı enzim genç ruminantların midesinden salınır. Sütün midede pıhtılaştırılmasının temel amacı sütün mideden geçişini yavaşlatarak pepsinin etki edebilmesi için süre kazanmaktır. Rennin özellikle sütün kazeinine etkiyerek parakazein ve süt albüminozları şekillenir. Suda erir nitelikteki parakazein kalsiyum ile suda erimeyen kalsiyum parakazeinatı oluşturur (süt pıhtısı). Parakazein pepsin etkisiyle albümin ve paranükleine ayrılır. Bunlardan albumin peptonlara, paranüklein de paranüklein asidine çevrilerek suda erir hale getirilir. Albüminden zengin sütler (insan, tek tırnaklılar ve karnivorların sütleri) rennin ve pepsin ile tamamen sindirilebilmektedir. Kazeinden zengin sütler ise (inek, keçi, manda sütleri) bir kalıntı bırakırlar ki pseudonuclein denilen bu kısım suda erimez. Pepsinin de sütü pıhtılaştırıcı özelliği bulunduğu bildirilmektedir.

PANKREAS VE PANKREASIN EKZOKRİN SALGILARI Hücre membranlarına zarar verebilecek nitelikteki enzimler (tripsin) zimojen granüller halinde (inaktif formlarında-tripsinojen) hücre içerisinde depolanırlar. Diğerleri (amilaz, lipaz) aktif formlarında depolanırlar. Tripsinojenin tripsine dönüşümünü ince bağırsak mukozasında bulunan enterokinaz hızlandırır. Oluşan tripsin inaktif formdaki diğer proteazların aktif formlarına dönüşmelerini sağlar.

PANKREAS SALGİSİ Ekzokrin pankreas genelde kimusun duodenuma ulaşmasına cevap olarak fizyolojik açıdan önemli iki salgı meydana getirir. Birincisi sodyum bikarbonattan zengin sulu bir salgıdır. Etki duodenal sekretin hormonu ile uyarılmaktadır. Alkali bikarbonat solüsyonu duodenuma ulaşan mide asidini nötralize eder ve pankreas enzimlerinin işlev görebilmek için ihtiyaç duydukları alkali ortamı sağlar. Pankreatik asini tarafından oluşturulan ikinci salgı, gıdalarda bulunan büyük moleküllerin büyük bir kısmının kimyasal parçalanması için gerek duyulan çok sayıda hidrolitik enzimi içermektedir. Bu süreç duodenal bir hormon olan CCK tarafından uyarılmaktadır.

PANKREAS SALGİSİ Ekzokrin pankreas çok sayıda asinus içermektedir. Her asinus, salgı yapan hücrelerin salgılarını akıttıkları bir boşluğu çevreleyen tek katlı epitel hücrelerinden meydana gelir. Asinus hücreleri sindirim enzimlerini salgılarlar. Asinus boşluğu, asinus hücre salgılarının dışarı akmasını sağlayan bir kanala açılır. Pankreasın asinus kanalları, duktus hücreleri olarak adlandırılan ve bikarnonat salgılayan özelleşmiş salgı hücreleri içermektedir. Küçük duktuslar birleşerek esas pankreas kanalını oluştururlar ve bu da duodenal boşluğa açılır.

PANKREAS SALGİSİ Pankreatik sıvıda sodyum bikarbonat (Na + HCO3 ). bulunması nedeniyle ph sı 8,0 dır. Bu özelliği sayesinde mideden gelen asidik kimusu nötralize eder. Duodenumun girişinde sodyum bikarbonat hidroklorik asitle (H + Cl ) etkileşime girer ve sodyum klorid (Na + Cl ) ve karbonik asit (H 2 CO 3 ) oluşur. Son asit kararlı değildir ve hemen su ve karbondioksite dönüşür. Bu yolla hidrojen iyonları dereceli ve etkili bir şekilde duodenumdaki kimustan uzaklaştırılırlar. Böylelikle duodenumda asitlik azalır ve nötr, hatta alkali bir ph şekillenmiş olur. Duodenumdaki asitliğin azalmasının iki önemli etkisi vardır: (1) Asidin aşırı etkisinden korunmaya karşı yeterli savunması olmayan duodenum mukozasında oluşabilecek hasarın önlenmesi, (2) Pankreas ve bağırsak enzimlerinin işlev görebilmeleri için gerekli alkali ortamın sağlanması

PANKREAS SALGİSİ Pankreasın asinus hücreleri zimojen granülleri içersisinde proteinden (enzimlerden) zengin, koyu kıvamda bir salgı yapmaktadırlar. Asinus hücrelerden pankreatik enzimlerin salgılanması için gerekli fizyolojik uyarı duodenumda yağ ve proteinlerin varlığıdır. Bu uyarı duodenal bir hormon olan CCK nın salgılanmasına yol açar. CCK asinar hücrelerden enzimlerin sekresyonunu uyarır. Vagus sinirinin uyarılması da enzim üretimini artırır. Pankreatik enzimler proteaz, amilaz, lipaz ve nükleazlardan oluşur. Proteaz enzimler ilk salgılandıklarında inaktif formdadırlar (büyük proenzim niteliğindeki proteinler). Bu önemli bir noktadır çünkü güçlü pankreatik enzimler asinar boşluktan bağırsak lümenine olan yolculuklarında inhibe edilmemiş olsalar kısa bir sürede pankreas dokusunu sindirebilirlerdi. Akut pankreatitis hastalığında bu enzimler bağırsak boşluğuna ulaşmadan önce aktive edilmektedirler.

PANKREAS SALGİSİ Anahtar rol oynayan pankreatik enzim tripsinojendir. Duodenal lümene ulaştığında ince bağırsak epitel hücrelerinin fırça kenarlarında bulunan bir enzim olan enterokinazın hidrolitik etkisiyle aktive edilir. Aktivasyon sonunda ortaya, çok çeşitli proteinleri hidrolize edebilen, iyi bilinen bir proteaz olan tripsin çıkar. Tripsin pankreastan salınan inaktif proteaz ve lipazları aktive eder. Amilaz gibi bazı pankreatik enzimler tripsin tarafından uyarılmaya ihtiyaç duymazlar.

SAFRA Elektrolitler Su Organik maddeler: kolesterol, lesitin, ürobilinojen, safra asitleri.

SAFRA Glikokolik, taurokolik asitler ve fosfolipidler safra asitlerini oluştururlar. Biliverdin ve bilirubin safra pigmentidirler. Ayrıca safrada kolesterol ve müsin bulunur. Safra tuzları safra asitlerinin sodyum ve potasyum tuzlarıdır. Ayrıca safra yollarından sekretinin etkisiyle HCO3 salınır. Safra asitlerinin %90 ı ileumdan geri emilir.

SAFRA Suyun (% 97) dışında safranın iki önemli bileşeni vardır: safra tuzları ve safra pigmentleri. Buna ek olarak, safranın inorganik tuzları (sodyum klorid ve sodyum bikarbonat) safranın alkaliliğini sağlamaktadır. Kolik asit, ve deoksikolik asit gibi safra tuzları karaciğer hücrelerinde kolestrolden sentezlenirler. Karaciğer hücreleri vücuttaki en önemli kolestrol üreticileridirler ve kolestrolün büyük kısmını yağ asitlerini sentezlemek için kullanırlar. Safra pigmentleri esas olarak alyuvarların yıkımlanması ve hemoglobin içerisinde bulunan hemin katabolize edilmesi ile ortaya çıkan bilirubinden köken alır.

SAFRA Bilirubin kandan karaciğer hücreleri aracılığıyla alınır ve safrada bulunan, suda çözünen ve sarı renkli bir bileşik olan bilirubin glukuronid oluşturmak üzere glukuronik asitle konjüge edilir. Bu da safraya karakteristik sarı rengini verir. Her gün yaklaşık 4 g safra tuzu ve 1,5 g safra pigmenti safraya salgılanır. Safra tuzlarının çoğu (% 90) geri emilir ve enterohepatik dolaşımla karaciğere geri gönderilir. Safra pigmentlerinin büyük kısmı dışkı ile atılır, geri kalanı da böbreklerle atılır. Safra pigmentleri dışkıya ve idrara karakteristik renklerini verirler.

BAĞİRSAKLARDA SİNDİRİM VE EMİLİM

BARSAKLARİN ÖZELLİKLERİ İNCE BAĞIRSAKTA: Villus ve mikrovilluslar bulunur. Bu bölgeden enzimler salgılanır ve amino asit, yağ asidi, trigliserit ve glikoz emilimi gerçekleşir. Uçucu yağ asidi emilemez. Su emilimi gerçekleşir. KALIN BAĞIRSAKTA: Sadece villuslar bulunur. Uçucu yağ asitlerinin emilimi gerçekleşir. Su emilimi gerçekleşir. Su emilimi Na un konsantrasyon gradyentine karşı da gerçekleştirilir (aktif emilim).

BARSAKLARİN YÜZEY ALANİ Silindir form olduğunda 3300 cm 2 Kıvrımların olması 3 kat artırır 10000 cm 2 Villuslar 10 kat daha artırır 100000 cm 2 Mikrovilluslar 20 kat daha artırır 2000000 cm 2

BARSAK HÜCRELERİ Epitel Hücreler Kolumnar hücreler (emilim gerçekleştiren hücreler) Goblet hücreleri (mukus salgılarlar) Enterokromafin (endokrin) hücreler Başkalaşmamış hücreler (diğer hücreler bunlardan köken alırlar)

KARBONHİDRAT SİNDİRİMİ VE EMİLİMİ

KARBONHİDRAT EMİLİMİ (Glikoz) PROKSİMAL İNCE BAĞIRSAK Na + bağımlı kotransport (sekonder aktif transport) HÜCRE Kolaylaştırılmış difüzyon EKSTRASELÜLER SIVI - KAN

PROTEİN SİNDİRİMİ VE EMİLİMİ

PROTEİN EMİLİMİ (Amino asit) PROKSİMAL İNCE BAĞIRSAK Na + bağımlı kotransport (sekonder aktif transport) HÜCRE Kolaylaştırılmış difüzyon EKSTRASELÜLER SIVI - KAN

YENİ DOĞANDA PROTEİN EMİLİMİ (Protein- Makromolekül) PROKSİMAL İNCE BAĞIRSAK Pinositoz Ekzositoz HÜCRE EKSTRASELÜLER SIVI - KAN

YAĞ SİNDİRİMİ VE EMİLİMİ

Lenf damarı okla gösterilmektedir. LN; Lenf nodülüdür.

SU EMİLİMİ

RUMİNANTLARDA SİNDİRİM

GİDA SEÇİCİLİĞİ KEÇİ KOYUN SIĞIR

RUMEN

RUMEN PAPİLLALARI

RETİKULUM

RETİKULUM

OMAZUM

OMAZUM

ABOMAZUM

DÜNYA ÜZERİNDEKİ KARBONUN YAKLAŞIK %50 Sİ SELÜLOZ HALİNDE BULUNMAKTADIR!!

MEMELİLERDE SELÜLAZLAR BULUNMAZ. SELÜLOZ MİKROORGANİZMALAR UÇUCU YAĞ ASİTLERİ

Organik bileşiklerin anaerobik ortamda daha basit bileşiklere indirgenmesine fermentasyon denir ve sonuçta enerji üretilir. Bir hayvanda fermentasyonun değeri, fermentasyonun yapıldığı yerin büyüklüğüyle orantılıdır!!

TÜR ORGAN HACMİ Mide (%) İnce bağırsak (%) Kör bağırsak (%) Kolon ve rektum (%) At 9 30 16 45 Sığır 71 18 3 8 Koyun, keçi 67 21 2 10 Domuz 29 33 6 32 Köpek 63 23 1 13 Kedi 69 15-16

RUMİNANT SİNDİRİMİNİN AVANTAJLARİ Ruminant olmayan hayvanların yararlanamadığı lif içerikli diyetlerin kullanılabilmesi Selüloz ve benzeri yapıların parçalanarak hücre içerisindeki yapıların açığa çıkarılması ve temel enerji kaynağı olarak kullanılması

RUMİNANT SİNDİRİMİNİN AVANTAJLARİ Düşük biyolojik değere sahip bitki proteinlerinden ve NPN den yüksek biyolojik değere sahip mikrobiyel protein sentezlemesi B kompleks vitaminlerin sentezlenmesi

RUMİNANT SİNDİRİMİNİN DEZAVANTAJLARİ Ruminantlara düzenli aralıklarla sürekli yem sağlanmalıdır. Fermentasyon için karmaşık bir mekanizma gereklidir. Fazla miktarda tükürük salgısı Önmidelerde karıştırma hareketleri Fermentasyon gazlarının ortadan kaldırılması

RUMİNANT SİNDİRİMİNİN DEZAVANTAJLARİ Partikül uzunluklarının 2-4 mm olması gerekir. Yüksek lifli ve sindirilemeyen içerik yem tüketimini düşürür Son ürün olan UYA içerisinde sadece propiyonik asit glikoza çevrilebildiğinden süt verimi ve gebeliğin son dönemlerinde bu son ürüne ihtiyaç duyarlar.

RUMEN 10-50 milyar bakteri / ml (mikroflora) 1 milyon protozoon / ml (mikrofauna) Anaerobik ortam Anaerobik mikroorganizmalar Az miktarda fakültatif anaerob

RUMEN MİKROORGANİZMALARİ

RUMEN BAKTERİLERİ ( MİKROFLORA ) Selülolitik (selülozu sindirirler) Hemiselülolitik (hemiselülozu sindirirler) Amilolitik (nişastayı sindirirler) Proteolitik (proteinleri sindirirler) Şeker kullananlar (mono- ve disakkaritleri kullanırlar) Asit kullananlar (laktik, süksinik ve malik asit kullanırlar) Amonyak üretenler Vitamin sentezleyenler Metan sentezleyenler

RUMEN BAKTERİLERİ ( MİKROFLORA ) Primer bakteriler: Esas sindirimi yapanlar; selülolitik ve amilolitik bakteriler. Sekonder bakteriler: Temel bakterilerin yıkım ürünlerini kullanan bakterilerdir; laktik asit bakterileri, methanojenik bakteriler.

Bitki parçasına tutunmuş bakteriler Bakterilerin bitki parçasına tutunmalarının faydası nedir? Enzimlerin (mikroorganizma tarafından sentezlenen) ve substratın (bitki parçası) bir arada bulunması sağlanır. Bakterilerin protozoonlar tarafından avlanmaları kısıtlanır.

RUMEN PROTOZOONLARI ( MİKROFAUNA ) Siliata ( % 99,47 ) Polimastigate ( % 0,02) Flagellata ( % 0,51 ) SİLİATALAR a) Isotricha b) Dasytricha a) Entodinia b) Epidinium c) Ophryo-scolex d) Diplodinium e) Eudiplodinium f) Polyplastron

PROTOZOONLAR Dış koşullara karşı dayanıksızdırlar. Bu nedenle yavru ruminantın bu mikroorganizmaları alabilmeleri için yetişkin hayvanlarla temas etmeleri gereklidir. Bakteri, nişasta ve uzun zincirli yağ asitlerini (doymamış yağlar) kendi içlerinde hapsederler.

FERMENTASYON İÇİN Yeni ve parçalanmış substratların devamlı olarak gelmesi Uygun sayı ve tipte mikroorganizma Fermentasyon son ürünlerinin düzenli olarak uzaklaştırılması Düzenli karıştırma ile yeni substratların karışması, fermentasyonu inhibe eden son ürünlerin lokal birikiminin engellenmesi

Fermente olmamış materyalin abomazum ve barsaklara iletilmesi Anaerobik ortamın sağlanması Rumen içi stabil sıcaklık, ozmotik basınç, redoks potansiyeli ve ph nın (6,2-6,8) sağlanması Önmide fizyolojik fonksiyonlarının fermentasyon ihtiyaçlarını karşılaması

Rumende mikroorganizmaların üremelerini kısıtlayan yem kaynaklı faktörler Yemin niteliğinin aniden değiştirilmesi. Normalde mikroorganizma popülasyonlarının yeni yeme alışmaları 3-4 haftalık bir süre alır. Hayvana verilen yem miktarının azaltılması veya hayvanın aç bırakılması. Yemin yağ içeriğinin yüksek olması. Bakteriler yağı enerji kaynağı olarak kullanamazlar. Neden??? Yem partikülleri yağ ile çevrelendiğinden mikroorganizmaların bitki parçalarına ulaşmaları zorlaşır.

SELULOZ β (1,4) glikoz bağı ile bağlanmış glikoz moleküllerinden oluşmuş bir polimerdir.

Yapısal karbonhidratlar: Selüloz & Hemiselüloz (β (1,4) glikoz bağı) SELÜLOLİTİK & HEMİSELÜLOLİTİK BAKTERİ SELÜLAZ & HEMİSELÜLAZ GLİKOZ Çözünebilen karbonhidratlar: Nişasta (α (1,4) glikoz bağı) AMİLOLİTİK BAKTERİ & PROT. AMİLAZ MEMELİLERDE DE BULUNUR!! GLİKOZ

PROTEİN SENTEZİ Amino asit Amonyak Karbon iskeleti (UYA) Enerji (karbonhidrat) MİKROORGANİZMA PROTEİNİ* (esansiyel a.asitler içerir) *Bir sığırın ince bağırsaklarında günde yaklaşık 3 kg mikroorganizma proteini emilir.

Azotlu maddeler (Proteinler ve NPN ler) Mikrobiyal aktivite RETİKULORUMEN Mikroorganizma proteini Mikrobiyal aktivite RUMİNOHEPATİK AZOT DOLAŞIM PROTEİN REJENERASYON SİKLU omazum ve abomasum İnce bağırsak Amino asitler Parotis ÜRE ÜREAZ NH 3 Doku proteini ÜRE Amino asit NH 3 ÜRE ÜRE KAN ÜRE BÖBREKLER İdrar

LİPİDLER PROTOZOON DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİ PUFA* *Polyunsaturated fatty acids

FERMENTASYON SON ÜRÜNLERİ UYA Gazlar Laktik asit (92. slayt) Elektrolitler Su NH 3

UYA Ruminantın enerji ihtiyacının % 70 ini karşılarlar. Hemen hemen tümü rumenden emilmekte ve portal dolaşımla karaciğere gönderilmektedir. UYA nın yarısı pasif difüzyonla emilirken diğer yarısı bikarbonat ile karşılıklı değişim yapılarak kolaylaştırılmış difüzyonla emilirler.

LAKTİK ASİT Bazı amilolitik bakteriler nişastayı sindirirken UYA ile beraber laktik asit de oluştururlar. Normalde oluşan az miktardaki laktik asit bazı sekonder bakteriler tarafından propiyonat yapımında kullanılırlar. Nişastadan zengin yem verildiğinde ph düşer ve bu ph da propiyonat üreten bakteriler inaktive olurken amilolitik bakteriler faaliyetlerini sürdürmeye devam ederler. Rumenden laktik asit UYA emiliminin %10 u oranında şekillenir ve sonuçta laktik asit birikimi sonucu rumende ph oldukça düşer.

GAZLAR CO 2 (%60) CH 4 (%30-40) N 2 H 2 S, H 2, O 2 (çok az miktarda) Sığırda 12-30 l/dk gaz oluşur. Oluşan bu gaz özefagusun 3-17 adet/dk kez genişlemesiyle dışarı atılır (erüktasyon)

AMONYAK Yemdeki proteinlerin, NPN nin ve ürenin deaminasyonu sonucu oluşur. Fazlası rumenden emilir ve karaciğerde üreye dönüştürülür. Bu dönüşüm için enerji harcanır.

RUMEN HAREKETLERİ Primer hareketler (A dalgası): 1 dk aralıklarla, 20 sn sürer. Primer hareketler retikulumda başlar, rumene yayılır. Sekonder hareketler (B dalgası): Sadece rumende şekillenir. Erüktasyonun şekillenmesini sağlar. Otlama sırasında ve sonrasında bu hareketler %50-100 oranında artmaktadır.

PRİMER HAREKETLER Bifazik retikulum kasılması Rumenin dorsal kesesinin kaudale doğru ilerleyen tek fazlı kasılması Rumenin ventral kesesinin kasılması Bifazik kasılmanın iki fazı arasında ineklerde retikulum tamamen gevşerken koyunlarda gevşemez

SEKONDER HAREKETLER Kaudoventral kesenin kasılması Kaudodorsal kesenin kraniyale doğru kasılması ve bunu middorsal kesenin izlemesi Ventral kesenin kasılması

MOTİLİTENİN BOZULMASI Ateş, stres, ağrı, anestezik maddeler, sedatifler motilite merkezini baskılayarak motilitenin yavaşlamasına hatta ruminal stazise neden olurlar. İştah? Motilite ph (<5,8)? Motilite Şişkinlik Rumenin aşırı gerilmesi Motilite Abomasum deplasmanı Rumenin aşırı gerilmesi ruminal stazis Hipokalsemi Motilite Atropin

GEVİŞ GETİRME Regürgitasyon Sıvı kısmın yutulması Reinsalivasyon Remastikasyon Redeglütisyon Yem alındıktan 30-90 dk sonra başlar.

RUMİNAL ASİDOZ ph < 6,2 ph < 5,2 Laktobasiller (laktik asit bakterileri) hayatta kalırlar. Propionat bakterilerinin inaktivasyonu Amilolitik bakterilerin inaktivasyonu ph 4,6 ya kadar düşer. ph Motilite Ruminal stazis (Rumen hareketlerinin durması)

RUMİNAL ASİDOZ Motilite Ruminal stazis Veya yemdeki büyük moleküllerin küçük moleküllere parçalanmış olmasının yarattığı ozmotik basınçtan dolayı Fermentasyo n yavaşlar. ph normale döner. Rumen duvarından fazla miktarda su emilimi Doku dehidrasyonu İshal Metabolik asidoz Rumenitis, anerobik bak., karaciğerde abse, fatal toksemi.

Kaba yem Konsantre yem (&+silaj) ASİDOZ *İneğe dört haftadan uzun bir adaptasyon süresi tanındığında konsantre yemden zengin hatta tamamen konsantre yemden oluşan bir rasyonla beslenebilir. Bu durumda hem laktat üreten hem de laktat tüketen bakterilerin sayıları artmış olur ve laktat birikimi söz konusu olmaz. Aynı zamanda laktat üreten bakteriler ve nişasta ile beslenen protozoonların da sayıları artar.

AKUT PULMONER ÖDEM Kötü mera İyi mera Rumen florası değişir. 3-metilindol Triptofan Alveolar & bronşiyal hücre ölümü Akciğer ödemi ÖLÜM 1/3

KETOZİS Süt verme dönemi (Laktasyon) İkiz gebelik Açlık Enerji ihtiyacı YAĞ DEPOLARININ KULLANILMASI KANDA KETON CİSİMLERİNİN GÖRÜLMESİ

RUMEN TİMPANİSİ Basit timpani ve köpüklü timpani Köpük oluşturan madde (saponin, özellikle baklagillerde, taneli yemle beslemede)

BUZAĞIDA SİNDİRİM* *Buzağıda sindirimin anlatıldığı slaytlar www.anslab.iastate.edu adresinden alınmıştır.

GENEL OLARAK BUZAĞİ SİNDİRİM SİSTEMİNİN YETİŞKİN RUMİNANTİNKİNDEN FARKİ NEDİR? Sindirim ve emilim olayları monogastriklere benzer, Mide ve ince bağırsaktaki enzim aktivitesi yetişkin ruminanttan farklıdır. Rumen ve ruman papillaları gelişmesini tamamlamamıştır. Rumen mikroflorası henüz oluşmamıştır. Buzağının etkin bir ön mide işlevi kazanması aldığı yemle yakından ilişkilidir.

YENİDOĞAN BUZAĞİDA RUMEN NASİLDİR? Yenidoğan buzağıda rumen işlevsel değildir. Steril, küçük, papilla yok Süt içme sırasında retikulümde şekillenen oluk sütün özefagustan omazuma direk geçişini sağlar. Rumenin gelişmesini sağlayan etkenler: Çevreden ve diğer ruminantlardan aldığı mikroorganizmalar, Katı gıdanın ve suyun tüketilmesi.

RUMENİN GELİŞİMİ Gelişmemiş rumen Gelişmiş rumen

RUMEN KOMPARTMANLARİNİN HACİMSEL KARŞİLAŞTİRMASİ Yetişkin, % Yenidoğan, % Rumen 55 29 Retikulüm 7 6 Omazum 24 14 Abomazum 14 51

BUZAĞİDA PROTEİN SİNDİRİMİ Pepsin Doğumdan hemen sonra pepsinojen salgısı yoktur veya çok azdır. HCl salgısı pepsinojeni aktive edecek düzeyde değildir. Doğumun hemen sonrasında çok az sayıda pariyetal hücreleri vardır. 31 güz sonra yetişkindeki sayıya ulaşır. Pankreatik proteazlar Doğumun hemen sonrasında aktiviteleri azdır; Doğumdan sonraki birkaç gün içinde etkinlikleri artar. Yetişkinlerdeki düzeyine ~2 aylık yaşta ulaşır.

KARBONHİDRAT SİNDİRİMİ Intestinal laktaz Yeni doğanda aktiftir. Verilen yeme bağlı olarak aktivite azalabilir. Sütten kesme aktiviteyi azaltır. Pankreatik amilaz Doğumda az etkindir. 8 haftalık yaşta etkinliği 28 kat artmıştır. 5-6 aylık yaşta yetişkindeki düzeyine ulaşır.

YAĞ SİNDİRİMİ Pregastrik esteraz 3 aylık yaşa kadar tükürükte mevcuttur. Süt yağını sindirmeye hidrolitik aktivite gösterir. Aktivitenin büyük kısmı abomazumda süt pıhtısında gözlenir. Trigliseritlerin %50 sinin ilk yarım saatte sindirir. Pankreatik lipaz Doğumda salgısı az 8 günde oldukça fazla artış şekillenir. Uzun ve kısa zincirli yağ asitlerini sindirir.

RUMEN GELİŞİMİ İÇİN NE GEREKİR? Flora ve faunanın yerleşmesi, Sulu bir ortamın oluşması (hayvana su verilmeli) Dokunun absorpsiyon yeteneğinin artması Rumen papillaları Substratın bulunması Hayvana katı yem verilmesi

RUMEN GELİŞİMİ İÇİN NE GEREKİR? Bütirik asit (konsantre yemden gelir) rumen epiteli ve papillalarının gelişimini uyarır. Kaba yem rumen hacminin artmasını sağlar. Yemin fiziksel etkisi papilaların gelişmesini sağlar. Papillaların birbirleri üzerine yapışmalarını ve rumen epiteli üzerinde keratin tabaka oluşumunu önler. Böylelikle emilim işlevini artırır.

Yem niteliğinin rumen gelişimine etkisi (6 haftalık yaş) Sadece süt Süt ve tane yem Süt ve saman

Yem niteliğinin rumen gelişimine etkisi (12 haftalık yaş) Süt, saman, tane yem Süt ve saman

BUZAĞİDA RUMEN BAKTERİLERİ Doğumda bakteri yoktur, rumen sterildir. İlk 24 saatte bakteriler yerleşmeye başlar ama çoğunluğu aerobik bakteridir. Katı yem tüketmeye başlayınca tipik anaerobik bakteriler gelmeye başlar. 3 günlük yaşta bile regurgitasyon görülebilir.

KANATLILARDA SİNDİRİM FİZYOLOJİSİ

Kanatlı hayvanlarda az sayıda dallanmış tubuler tipte tükrük bezi bulunur, ancak tane yem yiyenlerde, yumuşak ve nemli besinler alanlardakinden yoğundur. Diş yoktur. Ağız ve yutak kesin sınırlarla ayrılmamıştır ve çoğu kanatlıda yumuşak damak bulunmamaktadır. Sert damak burun boşluklarıyla ilişkidedir. Yemek borusu uzun ve geniştir.

Ağıza alınan besin tükürükle karıştırıldıktan sonra yutulur. Diş olmadığından besin ağızda işlem görmez ve belki de bu yüzden de ağızda tükürük bezleri az sayıdadır. Sulu besinle beslenenlerde tükürük bezi sayısı, kuru besinle beslenenlerdekinden daha azdır. Kümes hayvanlarının tükürüğünde amilaz ve lipaz bulunur, ancak doğada kanatlıların çoğunda ağızda besinin sindirilmesi bile olmadan gönderilir. Günlük tükürük miktarı 12 ml kadardır.

YUTMA Tavukta yemek borusu geniştir. Besinler ağızda az miktarda tükürükle ıslatıldıktan sonra yutularak daha da genişleyebilme özelliğinde bulunan özefagus yoluyla ilerler. Kaz, tavuk ve ördek gibi kümes hayvanlarında sular, gagaya alındıktan sonra baş kaldırılıp, boyun uzatılarak yemek borusunda oluşturulan negatif basınç etkisiyle yutulur. Bu bahsi geçen hayvanlarda yumuşak damak bulunmadığından lokma ve özellikle sıvıların yutulmasında başın kaldırılması ve yerçekiminden yararlanılması gerekir.

Halbuki; güvercin, kumru gibi kuşlarda yumuşak damak bulunduğundan, yemek borusunda negatif basınç çok daha güçlüdür. Bu nedenle başın kaldırılması ve boynun uzatılmasına gerek kalmaz. Bu hayvanlar başları aşağıdayken bile su içebilirler.

KURSAK Tavuk, ördek, güvercin gibi tane yemle beslenen kanatlı hayvanlarda kursak iyi gelişmiştir. Başlıca görevi besinleri depolamak, ıslatmak ve yumuşatmaktır. Bazı türlerde erkeklerinde yemek borusu kör kese gösterir. Çiftleşme döneminde kur yapımı sırasında burası hava ile dolarak genişler.

KURSAK Kanatlı hayvanlarda kursağın mukus salgıladığı ve salgıda amilaz bulunabildiği bildirilmektedir. Tavukta kursakta, bakterilerin etkisiyle önemli nişasta sindiriminin olabildiği bildirilmektedir. Kursağa gelen besinler aynı kıvamda olduğunda, kursakta hiç denecek kadar az hareket gözlenmekte, besinler sırasıyla proventrikulusa geçirilmektedir. Hareketlerle besinler proventrikulusa gönderilir.

KURSAK SÜTÜ Güvercinlerde yumurtadan çıkan yavru kuşların ilk iki hafta beslenmesine hizmet eder. Prolaktin ile idare edilir. Çok katlı epitelin yağ yüklü hücreleri çoğaltılır ve serbest bırakılır. Kursak sütü yağ ve proteinden zengindir, memeli sütüne karşın içinde kalsiyum taşımaz Kursak sütü gaga boşluğuna getirilerek, yavruların beslenmesi sağlanır.

PROVENTRİKULUS (ÖN MİDE) Proventrikulus denilen ön mide, monogastrik memelilerdeki bezsel midenin karşılığıdır. Tavuk ve güvercinde oldukça büyük, leylek, karabatak ve martı gibi bazı balık yiyen türlerde büyüktür ve daha da genişleyebilme özelliğindedir. Proventrikulus bunlarda ve kursağı bulunmayan kuş türlerinde depo görevini de üstlenmiştir.

PROVENTRİKULUS (ÖN MİDE) Proventrikulusta iki tip bez bulunur. Mukus salgılayan basit bezler, HCl ve pepsinojen salgılayan bileşik bezler. Mide salgısı bileşim bakımından memelilerinkine benzer. ph 0,5-2,5 arasında değişir. En yüksek asitlik et yiyenlerde görülür. Tavukta kilogram vücut ağırlığına düşen salgı ortalaması 8,8 ml dir. Bu değer; insan, maymun, köpek ve sıçandakinden fazladır.

VENTRİKÜLÜS (TAŞLİK) Memelilerde bulunmayan ve kanatlı hayvanlarda bezsel mide ile duodenum arasında yer alan taşlığın kassal duvarı çok güçlüdür (koyilin). Taşlık ile duodenum arasında ritmik bir kontraksiyon dizisinden söz edilir. Bu kontraksiyonlar bezsel mide ile de ilişkilidir. Taşlıkta kum ve çakıl gibi sert cisimlerin bulunması kasılımların gücünü artırmaktadır. En büyük görevi mekanikseldir.

İNCE BAĞİRSAKLAR İnce bağırsak memeli hayvanlarda olduğu gibi bir duodenuma sahiptir. Ancak jejunum ve ileumun sınırları belirgin değildir. İnce bağırsağın ortalarında Meckel divertikulumu denilen yumurta sarısı kesesinin izine rastlanabilir. İnce bağırsağın uzunluğu türler arasında hatta aynı tür arasında bile hayli değişiklik gösterir. Örneğin ot yiyen türlerde oldukça uzundur. Mukoza, memelilerdekine benzer. Tavukta Brünner bezleri bulunmaz. Bazı türlerde bulunan tubuler bezleri, memelilerdeki duodenal bezlerin benzeri sayanlar vardır.

İnce ve kalın bağırsakların birleşim yerinde bir çift kör bağırsak bulunur. Kalın bağırsaklar oldukça kısa olup, rektum ve kolon kesin bir sınır göstermemektedir. Sindirim ile ilgili bir organ sayılan karaciğer iki loptan yapılmış olup kanatlı hayvanların çoğunda oldukça büyüktür.