ULUSLARARASI YATIRIMCILAR DERNEĞİ INSIGHT YASED 30. YIL ÖZEL SAYISI



Benzer belgeler
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 ANKARA)

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRME KOORDİNASYON KURULU (YOİKK) ÇALIŞMALARI. 11 Mayıs 2012

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

Makroekonomik Hedeflere Ulaşmada Rekabet Politikası ve Uygulamalarının Rolü

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ın Konuşma Metni I. YOİKK Toplantısı

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Konuşmamda sizlere birkaç gün önce açıklanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bilgi vereceğim.

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İSLAMİ BANKALAR VE FİNANS KURUMLARI GENEL KONSEYİ (CIBAFI) GLOBAL FORUM 2018

Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Özet. Gelişen küresel ekonomide uluslararası yatırım politikaları. G-20 OECD Uluslararası Yatırım Küresel Forumu 2015

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar


TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Bu yıl 2.si düzenlenen Euromoney Türkiye Finans ve Yatırım Forumu nda Akbank adına sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

TÜRKİYE DE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI : ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARA ETKİLER RAPORU

T.C. Kalkınma Bakanlığı

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Faktoring sektörü 76 milyar TL işlem hacmi ve reel sektöre sağladığı 12,4 milyar TL ile Türk ekonomisine destek veriyor

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

UDY Akışları Önündeki Risk Faktörleri

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

ANKARA KALKINMA AJANSI.

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

KALKINMA BANKALARI ARASINDA İŞBİRLİĞİ

Ara Dönem Özet Konsolide Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

-~-~ ~ \1 j \ ~ J j \ \J r~ J ;..\ ;::: rj J' ıj j \ \1 ;::: J..r.l :_)..r.l J :J. :.J --.1 J.l J..r.l J _.

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

1960 lardan : İlk Türk yapımı otomobil; Anadol

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

Ekonomi Bülteni. 11 Mayıs 2015, Sayı: 12. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

AR& GE BÜLTEN. Ekonomide Büyüme Trendi Ne Kadar Sürecek?

Bu toplantı, İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası nın kuruluşunun 50 inci yılına denk gelmesi vesilesiyle bizler için ayrı bir öneme sahip.

Piyasalardaki Dalgalanma Otomotiv Sektörüne Nasıl Yansıyor?

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Hazine Müsteşarı Sayın İbrahim H. Çanakcı nın 3 üncü Arap-Türk Bankacılık Forumu nda Yaptığı Konuşma. 13 Mart 2014, İstanbul

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Ara Dönem Özet Konsolide Faaliyet Raporu Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş. ve Bağlı Ortaklığı Merrill Lynch Menkul Değerler A.Ş.

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Eylül Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Ara Dönem Özet Faaliyet Raporu Haziran Merrill Lynch Yatırım Bank A.Ş.

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Türkiye`de Sağlıkta Dönüşüm ve Endüstrimizin Mevcut Durumu

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

BANK MELLAT Merkezi Tahran İstanbul Türkiye Merkez Şubesi 1 OCAK 31 MART 2010 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Uluslararası 15. MÜSİAD Fuarı ve 18. IBF Kongresi Lansmanı Yazın başlangıcını hissetmeye başladığımız Haziran ayının bu ilk

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

ORTA ANADOLU İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Transkript:

ULUSLARARASI YATIRIMCILAR DERNEĞİ INSIGHT YASED 30. YIL ÖZEL SAYISI

YASED Adına İmtiyaz Sahibi Piraye Antika Barbaros Bulvarı Morbasan Sokak Koza İş Merkezi B Blok K:3 Beşiktaş-İstanbul Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mustafa Alper Barbaros Bulvarı Morbasan Sokak Koza İş Merkezi B Blok K:3 Beşiktaş-İstanbul Yayın Kurulu Dilek Yardım,Tamer Haşimoğlu, Adnan Nas, Atilla Yerlikaya, Günseli Özen Ocakoğlu, Ahter Kutadgu, Burak Tezcan Yayın Türü Yaygın Süreli Baskı Tarihi Kasım 2010 Yönetim Yeri YASED Barbaros Bulvarı Morbasan Sokak Koza İş Merkezi B Blok K: 3 Beşiktaş-İstanbul Tel: (0212) 272 50 94 www.yased.org.tr Yazı İşleri Serpil Kaya, Hande Akkaş, Savaş Batmaz Serpil Işıldar, Pınar Karaman (YASED) Tasarım Pınar Yıldız Görsel Uygulama Murat Helvacı 30. yıl özel sayımızın hazırlanmasına destek veren üye şirketlerimize TEŞEKKÜR EDERİZ Yapım Rota Yayın Yapım Tanıtım Tic. Ltd. Şti. Prof. N. Mazhar Ökten Sok. No.1 Rota Binası 34360 Şişli-İstanbul Tel: 0212 224 01 44 www.rotaline.com Baskı ve Cilt Tor Ofset San.Tic. Ltd. Şti. İmam Çeşme Caddesi No: 26/2 Ayazağa Şişli-İstanbul Tel: 0212 332 08 38 (PBX) İletişim Adresi YASED Barbaros Bulvarı Morbasan Sokak Koza İş Merkezi B Blok K: 3 Beşiktaş-İstanbul Tel: (0212) 272 50 94 www.yased.org.tr Insight YASED dergisi ekidir. Insight YASED özel sayıda yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir kısmı YASED in izni alınmadan hiçbir şekilde kullanılamaz.

MESAJLAR İçindekiler Piraye Antika - YASED Yönetim Kurulu Başkanı...6 Mustafa Alper - YASED Genel Sekreteri...8 Ali Babacan - Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı...10 Egemen Bağış - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci...12 Süleyman Demirel - Türkiye Cumhuriyeti 9. Cumhurbaşkanı...14 YENİ VE ESKİ DÖNEM KAMU TEMSİLCİLERİ Durmuş Yılmaz - T.C. Merkez Bankası Başkanı Ekonomik kalkınmada yabancı yatırımların rolü ve Türkiye ekonomisi...18 İbrahim Çanakçı - Hazine Müsteşarı 30 yılda Türkiye ekonomisinde yaşanan değişim...20 Berrin Bingöl - Hazine Müsteşarlığı Müsteşarlık Müşaviri 1980 den 2010 a ve geleceğe Türkiye nin yabancı yatırım yolculuğu...22 Hüsnü Doğan - Tarım Orman ve Köyişleri, Devlet, Milli Savunma, Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı 1980 lerde yabancı sermaye...24 Dr. Namık Kemal Kılıç - Hazine ve Dış Ticaret Eski Müsteşarı Son 30 yılda yabancı sermaye...26 Ali Tigrel - Devlet Planlama Teşkilatı Eski Müsteşarı Siyasetin ve bürokrasinin saydamlığı konusunda yatırımcıları inandırmalıyız...28 YASED ESKİ BAŞKANLARI VE İLK GENEL SEKRETERİ Erdoğan Karakoyunlu - YASED İlk Başkanı (1980-1987) YASED in Türk ekonomisine katkısı...30 Yavuz Canevi - YASED Eski Başkanı (1992-1997) Yabancı sermaye artık Türkiye de yabancılık çekmiyor...31 Christoph Urban - YASED Eski Başkanı (1997-1998) YASED rekabetçiliğin gelişimine katkıda bulunan çalışmalara devam etmeli...32 Faruk Yöneyman - YASED Eski Başkanı (1998-2003) YASED in ülke kalkınmasına tartışılmaz katkısı oldu...33 Şaban Erdikler - YASED Eski Başkanı (2004-2007) Başkanlığını yürüttüğüm 2004 2007 döneminde YASED...34 Tahir Uysal - YASED Eski Başkanı (2007-2009) YASED de görev almak, sonu olmayan bir bayrak yarışı gibi...36 Birsen Midillili YASED Eski Başkanı Atilla Midillili anısına...37 Ayşe Semiha Baban - YASED İlk Genel Sekreteri YASED yatırımla ilgilenenlerin güvenilir bilgi edinme kapısı oldu...38 İŞ DÜNYASI VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI Rahmi M. Koç - Koç Holding Onursal Başkanı Yabancı sermayenin kurum kültürüne katkısı...42 Bülent Eczacıbaşı - İstanbul Kültür Sanat Vakfı Başkanı Yatırımcılar, ülkemizde KSS fikrinin yerleşmesinde de önemli rol oynadılar...43 Rifat Hisarcıklıoğlu - TOBB Başkanı Büyük Türkiye yi birlikte inşa edeceğiz...44 Tuğrul Kutadgobilik - TİSK Başkanı Türkiye nin dolaysız yabancı yatırım ihtiyacı tartışılamaz...46 Ümit Boyner - TÜSİAD Başkanı Yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik politikaların hızlandırılması elzemdir...48 Mehmet Büyükekşi - TİM Başkanı Yabancı sermaye; yeni yatırım, yeni istihdam, yeni ihracat anlamına geliyor...49 Murat Coşkunkan - TÜGİAD Başkanı Türkiye yabancı yatırımcılar için parlak ve güvenli bir limandır...50 ÜYE ŞİRKETLER Can H. Suphi - BP Türkiye Başkanı BP, 100 yıldır ülke ekonomisine katkıda bulunuyor...52 Mustafa Sayınataç - Cargill Murahhas Azası Gelecekten sorumluyuz...53 Atilla Yerlikaya - CCİ Dış İlişkiler Direktörü Bölgesel bir Türk şirketi haline geldik...54 Serdar Urçar - HP Türkiye Genel Müdürü En yeni ürün ve çözümleri Türkiye ye getirdik...55 Aylin Erdem - Mercedes-Benz Türk Mali İşler Müdürü YASED, uluslararası yatırımların öneminin anlaşılmasında öncülük yaptı...56 Müjdat Altay - Nortel Netaş Genel Müdürü Amacımız tarihi ipek yolunu teknoloji yoluna çevirmek olmalı...57 Andrea Pirondini - Türk Pirelli Genel Müdürü YASED, mevcut ve yeni yatırımcılar arasında iletişimi teşvik geleneğine sahiptir...58 Süha Taşpolatoğlu - Roche Türkiye Genel Müdürü YASED, dünya ekonomisine entegre olmada köprü görevi görüyor...59 Ahmet Erdem - Shell Türkiye Ülke Başkanı Türkiye nin öncü yatırımcısı Shell...60 Tamer Haşimoğlu - Koç Holding Stratejik Planlama Grubu Başkanı Türkiye nin sahip olduğu potansiyeli değerlendirmeliyiz...62 Orhan Özer - Toyota Türkiye Genel Müdürü ve CEO Türk çalışanlar,toyota başarısının altına imzalarını attılar...63 Erdem Koçak - Türk Henkel Yürütme Kurulu Başkanı YASED, saygın bir konuma ulaştı...64 AKADEMİSYENLER VE KÖŞE YAZARLARI Prof. Dr. Erdoğan Alkin - İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü Başkanı Yabancı sermayenin ekonomiye ve topluma katkısı...66 Prof. Dr. Şükrü Kızılot - Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Bölümü Başkanı Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Türkiye...67 Mahfi Eğilmez - Köşe Yazarı Yabancı yatırımcılar Türkiye nin AB ye üyesi olacağına inanıyor...68 YASED İN TARİHÇESİNDE BAŞLICA FAALİYETLER

Yönetim Kurulu Mesajı 30. yılını kutlayan YASED Uluslararası Yatırımcılar Derneği nin bu dönemki Yönetim Kurulu Başkanı olarak, tüm değerli okurlarımızı şahsım ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Derneğimiz, bundan 30 yıl önce Türkiye nin gelişme potansiyelini ve geleceğe dair vizyonunu doğru yorumlayıp, o dönem için büyük bir adım atan 14 uluslararası şirket tarafından kuruldu. Ne mutlu ki günümüzde, 212 üyesiyle, Türkiye de faaliyette bulunan uluslararası yatırımcıların en önemli temsilcisi konumunda. YASED olarak vizyonumuz; Türkiye nin, uluslararası yatırımlar açısından en cazip ülkelerden biri olmasına ve yatırımcılar için istikrarlı bir iş ortamı yaratılmasına katkı sağlamaktır. Bu vizyondan hareketle misyonumuz; dünyadaki en iyi uygulamaları örnek alan bir iş ortamının oluşturulmasına aktif bir şekilde destek vermek, mal ve hizmetlerin serbest ticaretini, serbest rekabet ortamını, yatırım özgürlüğünü ve sermayenin serbest dolaşımını teşvik etmektir. İş dünyasını temsil eden diğer kuruluşlarla işbirliğimizi, iletişimimizi ve koordinasyonu geliştirmeye, kamuoyunun ülkemizdeki uluslararası yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik farkındalığını güçlendirmeye ve ülkemizde bulunan doğrudan uluslararası yatırımların önemine ilişkin bilinci, Türkiye deki tüm paydaşlarımız nezdinde artırmaya kararlıyız. Yürürlükte olan mevzuatımızın ve iş yaşamındaki uygulamaların, uluslararası standartlarla uyumu için yapılacak düzenlemeleri, etik değerleri ve kurumsal yönetişim ilkelerini geliştirmek en önemli önceliklerimiz arasındadır. Küresel ekonomik krizin olumsuz etkileri nedeniyle dünya ekonomisinde yaşanan çalkantılı dönemin ardından, yavaş yavaş toparlanma evresine geçmiş bulunmaktayız. Bu dönemde ekonominin tüm aktörlerinin en doğru stratejik adımları atarak, kriz sonrası dönemin fırsatlarından yararlanmayı hedeflemesi gerektiğine inanıyorum. Krizden sonra ekonomisinde en hızlı bir şekilde toparlanma görülen ülkelerden biri olarak, var olan potansiyelimizin daha da yükseldiğine ve yatırım ortamını iyileştirecek ilave adımların atılması halinde, uluslararası yatırımcılar gözünde Türkiye nin bir cazibe merkezi haline geleceğine inanıyorum. Bugün hepimiz biliyoruz ki, uluslararası doğrudan yatırımlar bir ülke için istihdamın artması, şirketler için kurumsal yönetim ilkelerinin benimsenmesi ve ülkeye know-how çekilmesi gibi pek çok olumlu sonuç doğuruyor. Ülkemizin uluslararası yatırımların önemini ve gerekliliğini kavramış ve bu bağlamda doğru adımları özellikle son dönemlerde atmaya başlamış olmasını memnuniyet verici buluyoruz. Gelecekte, bugünkü yoğun çabalarımızın sonucu olarak her alanda hukukun üstünlüğünü sağlamış, uluslararası doğrudan yatırımların çekilmesi açısından rekabetçi bir vergi ve teşvik sistemini ve öngörülebilir bir ekonomi ve iş ortamını hakim kılmış, kayıt dışı ekonomi ile mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmış, yatırımcıların önündeki en önemli sorunlardan biri olan bürokratik engelleri ortadan kaldırmış, dünya devleri için bölgesel üs konumuna yükselmiş, fikri ve sınai mülkiyet haklarını mevzuat altyapısıyla tesis etmiş, tüm üniversite mezunlarını sanayi ve iş dünyasının ihtiyacına yönelik kalifiye birer iş gücü olarak yetiştirmiş, Avrupa Birliği ne tam üye olmuş bir Türkiye hayal ediyoruz. Bu vizyon çerçevesinde YA- SED olarak her zaman üzerimize düşen katkıları yapacağımızı ve elimizden gelen çabayı göstereceğimizi önemle tekrarlamak istiyorum. Türkiye de yatırım ortamının iyileştirilmesi yönünde atılan her adımı destekleyen ve olumlu gelişmelere öncülük eden Derneğimiz, değerli üyelerimizin katkıları, kamuoyunun olumlu geribildirimleri ve devlet otoriteleriyle işbirliği ile daha uzun yıllar çok daha iyi bir yatırım ortamının yaratılmasına hizmet etmeye devam edecektir. Kuruluşumuzun sağlam temellerine ve başarı dolu geçmişine dayanarak,yased in Türkiye nin yatırım ortamını iyileştirme konusunda itici bir güç olmaya devam edeceğine yürekten inanıyoruz.yased in başarılarıyla yaratılan ivme ve üyelerimizin vizyonu, bizim gerek bugün gerekse gelecekte Türkiye de ve uluslararası iş dünyasında kuvvetli ve vazgeçilmez bir kurum olarak varlığımızın devamını sağlayacaktır. YASED in 30. yılını en içten dileklerimle kutluyor, kuruluştan bu yana katkılarını esirgemeyen tüm üyelerimize,yased faaliyetlerini başarıyla yürüten YASED Sekreteryası'na ve kamu ve özel kesimdeki tüm iş ortaklarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Piraye Antika YASED Yönetim Kurulu Başkanı

Genel Sekreter in Mesajı Derneğimizin 30. kuruluş yıldönümü anısına hazırladığımız bu özel çalışmayı sizlerle paylaşmanın sevinci içerisindeyiz. Hem YASED in 30 yılına, hem de Türkiye de yabancı sermayenin dünden bugüne gelişimine dair tarihe bir not düşmek, bir iz bırakmak üzere özel bir yayın hazırlamayı arzu ettik. Bu yayında, pek çok farklı açıdan deneyimlere, görüş ve değerlendirmelere sahip kişilerin yer alması için çaba gösterdik. Hem farklı dönemlerde YASED in 30 yılına tanıklık eden geçmiş dönem Başkan, Genel Sekreter ve üyelerimizin; hem yabancı sermayenin gelişimine tanıklık etmiş, hizmet etmiş isimlerin; hem halihazırda görevde olan siyasetçilerimizin; hem de iş, sivil toplum, akademi ve basın dünyasının çok değerli isimlerinin bu çalışmaya katkıda bulunmuş olmalarından büyük memnuniyet duyuyoruz. Katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz. Yayınımız için özel mesajlarını iletme inceliğinde bulunan Sayın Bakanlarımız Ali Babacan ve Egemen Bağış a; siyasetin duayenlerinden 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel e özel teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Kamunun yabancı sermaye ile doğrudan ilişkili kurum ve noktalarında çok önemli hizmetler icra etmekte olan üst düzey bürokratlarımız Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, uzun yıllardır Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü görevini yürütmüş olan Berrin Bingöl ün görüş ve değerlendirmelerinin çalışmaya değer kattığına inanıyoruz. Geçtiğimiz dönemlerde yabancı sermayenin gelişimi açısından çok önemli görevler almış geçmiş dönem Bakan ve bürokratlarımızın bu özel yayınımızda yer almış olmalarından ayrı bir memnuniyet duyduk. Turgut Özal döneminin yabancı sermayeden sorumlu Bakanı Hüsnü Doğan, Hazine ve Dış Ticaret Eski Müsteşarı Namık Kemal Kılıç ve Yabancı Sermaye Dairesi nin DPT altında kurulduğu dönemde görevde olan DPT Eski Müsteşarı Ali Tigrel in değerlendirmelerini ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz. YASED in geçmişten bugüne serüvenine dair çok değerli notlarını bu yayınla bizlere aktaran geçmiş dönem Başkanlarımız Erdoğan Karakoyunlu,Yavuz Canevi, Christoph Urban, Faruk Yöneyman, Şaban Erdikler ve Tahir Uysal, Derneğin ilk Genel Sekreteri Semiha Baban a ve Eski Başkanlarımızdan Sayın Atilla Midillili nin anısına katkıda bulunan değerli eşi Sayın Birsen Midillili ye gönülden teşekkür ediyoruz. Uluslararası şirketlerle pek çok ortaklık deneyimi olan iş dünyasının en önemli isimlerinden Rahmi Koç un bu deneyimlerinin ürünü olan değerlendirmelerini bu yayın için bizlerle paylaşması bizi onurlandırmıştır. Bülent Eczacıbaşı nın İKSV Başkanı şapkası ile uluslararası yatırımcıların kültürsanat alanındaki etkileri üzerine değerlendirmeleri ise çalışmamıza farklı bir renk katmıştır. Yine iş dünyasının çok önemli örgütlerinin başkanları Rifat Hisarcıklıoğlu (TOBB), Ümit Boyner (TÜSİAD),Tuğrul Kutadgobilik (TİSK), Mehmet Büyükekşi (TİM) ve Murat Coşkunkan ın (TÜGİAD) değerlendirmeleri, uluslararası yatırımcıların Türkiye de iş yaşamına farklı açılardan etkilerini ortaya koyması bakımından son derece önemli olmuştur. Basın ve akademi dünyasının çok değerli isimleri Erdoğan Alkin, Şükrü Kızılot ve Mahfi Eğilmez in değerlendirmelerinin bu özel yayınımızda yer almasından büyük memnuniyet duyduk. Ve tabii ki son olarak,türkiye deki serüvenlerine dair paylaşımları ile 30. yılımız anısına hazırlanan bu özel çalışmaya destek veren üye şirketlerimizden gelen katkılar, yayının olmazsa olmaz bölümlerini oluşturmuştur. İçerik katkılarının yanı sıra ayrıca bu özel yayının hayata geçirilebilmesi için maddi destekte bulunan üye şirketlerimize girişte ayırdığımız özel sayfanın yanı sıra burada da bir kez daha teşekkürü borç biliriz. YASED in 30. yılına güzel bir anı bırakabilmiş olmak dileğiyle, bu özel sayımızı keyifle okumanızı diliyorum. Mustafa Alper YASED Genel Sekreteri

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan ın Mesajı Uluslararası doğrudan yatırımların ülke ekonomisine sağladığı faydalar konusunda toplumsal farkındalığı artırma misyonunu başarılı bir şekilde sürdürmekte olan YASED in, Türkiye de daha iyi bir yatırım ortamı oluşturulması ve ülkenin küresel yatırımcılar açısından cazip bir yatırım merkezi haline getirilmesi amacıyla gerçekleştirilen çalışmalara yaptığı katkı son derece önemlidir. Kamu politikalarının tasarlanmasında özel sektörün ihtiyaç ve beklentilerinin dikkate alınması, yatırımcıların problemlerinin doğru teşhis edilebilmesi ve bu problemlere hızlı ve somut çözümler üretilebilmesi, verimlilik ve istihdam artışını hedefleyen özel sektör odaklı bir büyüme için mutlaka gerekli olan yaklaşımlardır. Bu mahiyetteki hükümet politikalarının uygulanmasında, uluslararası yatırımcılar ile politika yapıcılar ve uygulayıcı kamu kurumları arasında etkin bir diyalog ortamı sağlanmasında önemli bir rol oynayan YASED in önümüzdeki dönemde de bu tür faaliyetlerini sürdürmesi yapısal reformların başarısına katkı sağlayacaktır. Kuruluşunun otuzuncu yılı vesilesi ile kurulduğu günden bu yana uluslararası yatırımcılarımızın temsilcisi olarak her platformda yatırımcıların problemlerine çözüm arayan, proaktif çalışma anlayışı ile yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmalarının başarısına doğrudan katkıda bulunan tüm YASED yönetimini ve üyelerini özverili çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ın Mesajı Küresel ekonomik krizin etkilerinin nasıl aşılabileceğinin tartışıldığı günümüzde, krizden etkilenen her ülke için yabancı yatırımlar daha büyük önem kazanmıştır. Ülkelerin krizden çıkış stratejilerinde, küresel ticaret hacminde yaşanan daralma sebebiyle ihracat, en azından kısa vadede, büyümeyi destekleyici bir unsur olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle ülkeler, krizden çıkış stratejilerinde ihracatın mevcut konjonktürde yaratamadığı pozitif etkiyi, yabancı sermaye girişi ile yakalamayı hedeflemektedir. "Yükselen piyasalar" arasında değerlendirilen ülkemizde, potansiyel büyüme düzeyimizin yakalanabilmesi için yabancı sermaye hayati önem taşıyan bir unsurdur.yabancı sermaye, birincil düzeyde sağlayacağı bu faydaların yanı sıra, teknoloji transferi, işgücünün eğitimi, uluslararası pazarlara açılım ve küresel rekabet gücü bakımından ülkemiz ekonomisinin güçlenmesi ve dünyayla entegre olması açısından da katalizör etkisi yaratmaktadır. Ülkemiz, güçlü ekonomik yapısı, nitelikli işgücü, hammadde ve enerji kaynaklarına kolay erişim imkanı, geniş iç pazarı ve coğrafi bakımdan merkezi konumu ile doğrudan yabancı yatırımlar için önemli fırsatlar sunmaktadır. Ancak, ülkemiz uzun yıllar boyunca, sahip olduğu potansiyelin altında yatırım çekebilmiştir. Liberal ekonomi politikalarının uygulanmaya başlanması ile 1980'lerde canlanmaya başlayan yabancı sermaye akışı, 1996 senesinde yürürlüğe giren Gümrük Birliği'nin de etkisiyle, 1990'ların sonunda toplam 12 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Ancak bu alandaki asıl sıçrama, ekonomide yapısal reformların hayata geçirilerek makroekonomik istikrarın ve öngörülebilirliğin sağlandığı, yabancı yatırımlara yönelik yasal çerçevenin iyileştirildiği ve AB'ye adaylık statümüzün kazandığımız 2000-2004 yılları arasında yaşanmıştır. Bu dönemde, bu tutar 10 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş, yabancı yatırım miktarı yaklaşık % 350 oranında artarak 5 yılda 20 yıllık gerçekleşme düzeyi yakalanmıştır. Bugün Türkiye, sağlıklı ve istikrarlı gelişen ekonomisiyle Avrupa'nın 6., dünyanın 16. büyük ekonomik gücüdür. Ekonomide sağlanan istikrar ve 2005 yılında AB'ye üyelik müzakerelerinin başlatılması, doğrudan yabancı yatırımlar için Türkiye'yi daha önce hiç olmadığı kadar cazip ve güvenilir bir ülke haline getirmiştir.türkiye'nin AB üyelik sürecinde açılan her müzakere faslı ve eşzamanlı olarak tüm alanlarda gerçekleştirilen reformlar,türkiye'yi daha güçlü, daha güvenilir ve daha fazla yatırım yapılabilir bir ekonomik güç haline getirmiştir. Bunun sonucunda 2005-2009 arası 5 yıllık dönemde tarihi bir rekor kırılarak, ülkemize yaklaşık 80 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım girişi gerçekleşmiştir. Doğrudan yabancı yatırımların artışına paralel olarak, 2001 krizinden sonra Türkiye'de, küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinin yaşandığı 2009 yılı hariç, kesintisiz bir ekonomik büyüme ve istikrar dönemi yaşanmış ve Türkiye 2008-2010 yılları için doğrudan yabancı yatırımda dünyanın en cazip 15'inci ülkesi haline gelmiştir. Son yaşanan ekonomik krizden en az etkiyle çıkan ülkelerin başında yer alan Türkiye, istikrar ve sağlam zemin arayan sermaye için gözde bir yatırım merkezi olma özelliğini pekiştirmiştir. Bu potansiyeli harekete geçirerek ülkemize daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekebilmek için, ülkemizin öznel koşulları ve uluslararası eğilimler dikkate alınarak, bilgi çağının yükselen sektörlerine ve istihdam yaratmaya yönelik yabancı yatırımlara öncelik veren bir stratejinin ilgili tüm tarafların katılımı ile oluşturulması önem taşımaktadır. Bu süreçte, kuruluşundan itibaren ülkemizde yatırım ortamının iyileştirilmesi ve kamuoyu oluşturulmasına yönelik çalışmalar ve uluslararası sermaye çevreleri ile kurduğu iletişim dolayısıyla etkin bir rol oynamış olan YASED'in katkıları son derece değerlidir.yased, değişen dünya ekonomik sistem dengelerinin ve global dinamiklerin bilincinde, yenilikçi ve çağdaş bir zihniyet ile hareket etmektedir. Bugün 30. yılını kutlayan YASED, küreselleşmenin daha yeni yeni duyulmaya başlanan bir kavram olduğu yıllarda kurulmuş olup, öngörü sahibi girişimci işadamlarının ve yatırımcıların eseridir. AB'ye tam üyelik sürecine de önemli katkılarda bulunan YASED, müzakerece sürecimizin vazgeçilmez aktörlerinden biridir. YASED bünyesinde,türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde proaktif katılımının sağlanabilmesi ve AB ile ilgili çalışmaların koordinasyonunun yürütülmesi amacı ile kurulmuş olan AB Çalışma Grubu'nun, AB üyelik sürecimize ilişkin etkin faaliyetlerini sürdüreceği inancındayız. Bir ülkede yapılan işlere inanan kişi, kurum ve kuruluş sayısı ne kadar fazla ise, biz siyasetçiler de yaptığımız işleri o kadar şevkle, azimle ve kararlılıkla yapmayı sürdürebiliriz. Başlangıçtan bugüne, Avrupa Birliği projesine inancımız tamdır ve nihai hedefimiz tam üyeliktir. Bu zorlu ve uzun soluklu süreçte, YASED'in yürütmekte olduğu çalışmalarla sağlamış olduğu katkı bizler için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Bu vesile ile YASED'e ve tüm seçkin üyelerine, AB üyelik sürecimize vermekte olduğu destekten ötürü teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel in Mesajı II. Dünya Savaşı sonrasında kurulmuş bulunan Birleşmiş Milletler in benimsediği ilk slogan Barış ve refah birbirinden ayrılamaz şeklinde olmuştur. Barış, insanlığın ilk ihtiyacıdır. İnsanlık, bunu mutlaka sağlamalıdır. Bu ise, ancak refahı sağlamakla olacaktır. Refah, zenginleme sayesinde elde edilebilir. Zenginlemeye giden yol, milletlerin topyekun kalkınmasıdır. Topyekun kalkınma, milletlerin teker teker ve beraberce göstereceği gayrete çok yakından bağlıdır. Zengin ülkeler, ihtiyaçlarından fazla üretim yapan ülkelerdir. Bu üretim, tasarrufa dönüşür. Kalkınma ihtiyacı içinde olan ülkeler ise, ihtiyaçlarını karşılamak için, kendi öz kaynaklarına ilave kaynak bulmak mecburiyetindedirler. Buradan, uluslararası borç ve borçlanma olayı doğar. Kalkınma ihtiyacı içinde bulunan ülkelerin yapması lazım gelen şey, sağlam kaynaklara dayanan yatırım yapmaktır. Ayrıca bu yatırımın sağlam projelere yapılması lazımdır.yatırım ihtiyacı içinde olan ülkeler, geri ödeme güçleri nispetinde kaynak bulabilirler. Önemli olan; dünya çapında meydana gelen tasarrufların sağlam projelere yatırılabilmesi, bunların geriye alınabilmesidir. Böylece, bir taraftan da Uluslararası Kalkınma ya hizmet edilmiş olur. 1950 li, 1960 lı yıllarda uluslararası maksatlar için kullanılabilecek sermaye terakümü olmuş, daha sonra bu teraküm devam etmiştir. Sermaye, sınırları aşarak dolaşmaya başlamıştır. Sermayedar için yatırımın nereye yapıldığı önemini kaybetmiş, yerini güvenilir ülkeler arayışı almıştır. Kalkınmak ihtiyacı içinde olan ülkeler için ise, yatırımın kimin tarafından yapıldığı (yerli-yabancı) önemini kaybetmiş, yerini, ülkenin ne menfaati olduğu arayışı almıştır. Buradan, Doğrudan Yabancı Sermaye, Uluslararası Yatırımcı kavramları doğmuştur. Bu, Uluslararası İşbirliği ni dünyaya yaygın hale getirmiştir. Esasen, küreselleşen dünyada herkes, Dünya Pazarı için üretim yapmakta ve o Pazar dan alışverişte bulunmaktadır. Sermaye de bir mal haline gelmiştir. Dün, emperyalizmin bir vasıtası sayılan Yabancı Sermaye, bugün her yerde aranır durumdadır. Sadece, Sermaye değil, beraberinde Yatırımcı da aranmaktadır. Rekabet Gücü Olan Yatırımlar, akıllıca yapılacak ve dünya piyasalarında ayakta kalınacaktır. Bu; bilgi, tecrübe ve teknoloji ister. Direkt Yabancı Sermaye den yararlanan ülkeler; ABD, Çin, Rusya Federasyonu gibi, esasen büyük ekonomilere sahip ülkelerdir. Türkiye, kaynak ihtiyacı içinde olan bir ülkedir. Büyük ödemeler dengesi açığı vardır. Dünyada, kalkınmada 19. sıradadır. Ekonomisini devam ettirebilmek için, hem Uluslararası Sermaye ye, hem de Uluslararası Yatırımcı ya ihtiyaç vardır.türk Sermayesi ve Türk Yatırımcısı da dünyanın çeşitli ülkelerinde hizmet görmektedir. Uluslararası Yatırımcı, hem Uluslararası Refah a, hem de Küresel Barış a hizmet etmektedir.

YENİ VE ESKİ DÖNEM KAMU TEMSİLCİLERİ

Ekonomik kalkınmada yabancı yatırımların rolü ve Türkiye ekonomisi hem de reel göstergeler açısından Türkiye gelişmiş ekonomilere hızlı bir yakınsama göstermiş ve reform süreci Türkiye ekonomisine duyulan güveni artırmıştır. 2004 yılı sonrasında artış gösteren yabancı sermaye yatırımlarının bu güvenin önemli bir göstergesi olarak değerlendirilmesi mümkündür. Türkiye ye Gelen İlk Yabancılar D oğrudan yabancı sermaye yatırımları, ülkelerin kalkınma sürecinde önemli bir role sahiptir. Bu yatırımlar bir taraftan sermaye birikimine yaptığı katkı, diğer taraftan gelişmiş ülkelerdeki teknolojilerin başka ülkelere aktarılması biçiminde çok sayıda ülkenin refah düzeyinin gelişmiş ülkeler düzeyine hızla yaklaşmasına yardım etmiştir. Başka ülke ve bölge pazarlarına erişim yabancı sermaye yatırımlarında Durmuş Yılmaz T.C. Merkez Bankası Başkanı önemli bir teşvik unsuru olmasına rağmen, bu yatırımlar açısından önem arz eden temel husus yatırımların verim düzeyidir. Esasında, iktisat yazınında da önemli bir yer tutan bu tespit, ülkeler arasındaki sermaye akımlarını açıklayan temel dinamiktir. Bu dinamik neticesinde sermaye, verimin düşük olduğu gelişmiş ülkelerden verimin daha yüksek olduğu ülkelere yönelmektedir. Açıktır ki bu durum, hızlı gelişme ihtiyacında olan, ancak yurt içi tasarrufları yetersiz bulunan Türkiye gibi ülkeler için önemli bir fırsat yaratmaktadır. Fakat bu fırsattan yararlanılabilmesi için ülkelerin uygun üretim veya yatırım iklimini oluşturması gerekmektedir. Bu bağlamda, makroekono- mik ve siyasi istikrarın tesisi, hukuki ve kurumsal altyapının dünya standartlarına çıkarılması, beşeri ve fiziki altyapının geliştirilmesi gibi faktörler büyük önem taşımaktadır. Dünyada yabancı sermaye yatırımları özellikle 1990 lı yıllarla birlikte ivmelenmiştir. Ancak, ülkemiz bu imkândan yeterince faydalanamamıştır. Ülkemize yabancı sermaye yatırımlarının çekilmesine yönelik çabalar 1980 li yıllarla birlikte belirginlik kazanmasına rağmen, makroekonomik istikrar ile hukuki ve kurumsal altyapının niteliği gibi bazı kritik alanlardaki yetersizlikler nedeniyle bu çabalar sonuçsuz kalmıştır. 1990 lı yıllardaki düşük ve istikrarsız büyüme dönemini takiben, Türkiye ekonomisi 2000 ve 2001 yıllarında derin ekonomik krizlerle karşılaşmıştır. Esas olarak, ortaya çıkan bu durum Türkiye ekonomisindeki süregelen yapısal sorunların yüksek oranlı sürdürülebilir büyüme oranlarına ulaşmaya imkân vermediğini göstermiştir. Bu tespitten hareketle, ekonomide kapsamlı bir reform süreci başlatılmıştır. Reform hareketinin temel amacı üretim faaliyetlerine sağlam bir zemin oluşturacak makroekonomik çerçevenin hazırlanması olmuştur. Diğer taraftan, siyasi istikrarın tesisi ile 2004 yılında AB ye tam üyelik müzakerelerinin başlaması reform sürecine destek sağlamıştır. Türkiye ekonomisi reform çabalarına oldukça kısa bir sürede güçlü bir tepki vermiştir. Süreç bir yandan enflasyon ve faiz oranı gibi nominal göstergeler açısından meyvelerini verirken, diğer yandan büyüme, verimlilik ve rekabet gücü gibi reel göstergelerde de kapsamlı iyileşmeler yaşanmıştır. Sonuçta, hem nominal Nitekim geçmiş dönemde yıllık bazda 1 milyar doların altında gerçekleşen doğrudan yatırımlar, 2005 yılında 8,5 milyar dolara, 2007 yılında ise 19,1 milyar dolara çıkmıştır. Yabancı sermaye yatırımları, bankacılık sektörü yanında sanayi sektörlerinden özellikle otomotivde etkisini göstermiş ve Türkiye bu sektörde dünyadaki önemli bir üretim üssü haline gelmiştir. Küresel kriz ortamıyla birlikte yabancı sermaye yatırımları gerilemiş olsa da, önümüzdeki dönemde ülkemizin bu yatırımlar için önemli bir çekim merkezi olacağına inanmaktayım. Bu inancımı belirleyen temel neden; 2000 li yıllarda başarıyla uygulanmış olan yapısal dönüşüm politikaları neticesinde ekonomimizin dışsal şoklara karşı daha dayanıklı bir hale gelmesi, ekonomik yapının daha esnek olması ve değişime uyum yeteneğinin daha güçlü bir nitelik kazanmasıdır. Bu yapı Türkiye nin yüksek oranlı sürdürülebilir büyüme patikasına ulaşmasında önem taşımaktadır. Nitekim gerek 2001 yılı sonrasında, gerekse de küresel krizi takiben ekonomimizin sergilemiş olduğu güçlü büyüme oranı bu tespiti doğrulamaktadır. Ancak bu düşünce, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarının bulunmadığı anlamına gelmemektedir. Aksine, kayıt dışılıktan insan gücünün donanımının artırılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede yapısal reform ihtiyacı devam etmektedir. Bu itibarla, yapısal reformlar yoluyla ekonomik yapının yenilenmesinin büyük önem taşıdığına; bu ihtiyacın bir kerelik veya sadece bir döneme özgü değil, değişen küresel ve yurt içi koşullara bağlı olarak süreklilik arz ettiğine inanmaktayım. Bu kapsamda, yapısal reformlar alanında atacağımız adımları, ülkemize yönelik yabancı yatırımların düzeyini ve bileşimini belirleyecek en kritik faktör olarak görmekteyim. Şirket Yıllar Fiat 1954 Sandoz 1956 Pfizer 1957 Roche 1958 Pirelli 1960 Goodyear 1961 Bayer 1962 BMC 1964 Coca-Cola 1964 Siemens 1964 Pepsi 1964 AEG 1964 MAN 1966 Tuborg 1967 Mercedes 1967 Renault 1969 Bosch 1970 1856 Türkiye ile Siemens arasındaki işbirliğinin temelleri, Osmanlı İmparatorluğu nun ülkede telgraf tesisleri kurulmasına karar vermesiyle atıldı. Siemens Halske, 1881 yılında İstanbul da ilk telefon hattını kurdu. Cumhuriyet in ilan edildiği ilk yıllarda Siemens Elektrik Türk şirketi, radyo ithalatını gerçekleştirmekteydi. 1927 yılında ilk radyo yayınlarının başlamasıyla Siemens in adı evlere kadar girdi. 1875 Türkiye deki en eski yabancı sermayeli firmalarından biri olan Nestle, kuruluşundan sekiz yıl sonra 1875 te Türkiye pazarıyla tanıştı. Nestle 1910 yılında ilk satış şubesini açtı. 1927 yılında Nestle,Türkiye nin ilk çikolata fabrikasını Feriköy de kurdu. 20

30 yılda Türkiye ekonomisinde yaşanan değişim T ürkiye ekonomi tarihi açısından 1970 li yıllar, petrol krizleri ile oluşan dış şokların damga vurduğu, makroekonomik istikrarın son derece zayıf seyrettiği ve ülkenin ciddi ödemeler dengesi ve döviz açığı problemleri ile karşı karşıya kaldığı bir dönem olmuştur. Bu dönemi 1980 li yıllarda dışa dönük bir ekonomik yapının benimsendiği bir dönem takip etmiştir. 1980 li yıllar boyunca Türkiye ekonomisinin serbestleşme sürecinde önemli adımlar atılmıştır. Türkiye nin büyüme ekseni yerli üretimin yüksek gümrük duvarlarıyla korunduğu ithal ikameci bir modelden, ithalatın serbestleştirilmesi ve ihracatın teşvik edildiği bir modele doğru İbrahim Çanakçı Hazine Müsteşarı kayma göstermiştir. Finansal sektörde ve sermaye hareketlerinde liberalizasyon sağlanmış, kur politikalarında esnekliğe gidilmiştir. Kamu mali yönetimi yeni bir yaklaşımla ele alınmış, kamu sektörünün etkinliğinin artırılmasına yönelik adımlar atılmıştır. 1980 lerde başlatılan reform ve dönüşüm süreci maalesef 1990 lar boyunca sürdürülememiş, Türkiye, yüksek kamu açıkları, yüksek enflasyon, dalgalı büyüme yapısı gibi unsurlarla resmedilebilecek istikrarsız bir makroekonomik ortama sürüklenmiştir. 2000 li yılların başından itibaren uygulanan ekonomi politikaları ile makroekonomik istikrarın tesisine ve piyasa mekanizmasının sağlıklı bir şekilde uygulanmasına yönelik yapısal dönüşümün sağlanmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır. Global finans krizinin Türkiye ekonomisini çeşitli kanallarla etkilemesinden önceki dönemde Türkiye ekonomisi istikrarlı ve yüksek bir büyüme performansı yakalamıştır. Türkiye bu dönemde hem ticari hem finansal hem de doğrudan yabancı yatırımlar bağlamında dünya ekonomisi ile entegre olmuştur. Türkiye nin bu dönemdeki en önemli kazanımlardan birisi de yatırım ortamının iyileştirilerek özel sektörün önderliğinde dinamik bir ekonomik yapıyı yerleştirebilmiş olmasıdır. Bu süreçte uluslararası doğrudan yatırımların sürekli artış göstermesi, ekonomik büyümenin yanı sıra, teknoloji transferi, istihdam, ihracat ve vergi gelirlerinde artış gibi birçok faydayı beraberinde getirmiş, Türkiye nin yoksullukla, işsizlikle ve gelir dağılımındaki dengesizlikle mücadelesinde kilit rol oynamıştır. Uluslararası doğrudan yatırımlar bugün Türkiye de üretim, ihracat, ithalat, istihdam gibi bir çok ekonomik faktör üzerinde ciddi paya sahiptir. Benzer şekilde küresel rekabet gücümüzün artırılmasına katkıda bulunan bu yatırımlar, Türkiye de cari açığın finansmanında da önemli bir rol oynamaktadır. Uluslararası doğrudan yatırımların Türkiye deki tarihi, 150 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Uluslararası sermayenin, ulusal serma- ye ile eşit muameleye tabi tutulması, ilk kez cumhuriyet öncesi dönemde, 1830 lu yıllarda uygulanan bir politikadır. Yine Türkiye de gerçekleştirilen ilk uluslararası sermayeli doğrudan yatırımlar da bu döneme denk gelmektedir. Ancak bu dönemde dünya genelinde uluslararası yatırım kavramının oldukça yeni olması ve sanayinin henüz gelişmemiş olması nedeniyle gerçekleşen yatırım miktarları oldukça sınırlıdır. Cumhuriyet sonrası dönemde ise 1950 li yıllara kadar uluslararası yatırımlara karşı genellikle korumacı politikalar uygulanmış ve bu yatırımların teşviki ilk kez 1954 yılında kabul edilen Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ile sağlanmaya çalışılmıştır. Ancak söz konusu Kanunda belirlenen izin prosedürlerinin yorumlamaya açık ve karmaşık olması ve uluslararası yatırımlara karşı kamuoyundaki olumsuz bakış açısı nedeniyle, Kanunda öngörülen serbesti bu dönemde de sağlanamamıştır. Türkiye nin uluslararası yatırımlara açılımı aslında 1980 li yıllarda 24 Ocak kararları ile birlikte gerçekleşmiştir. 7 Ağustos 1989 tarihli 32 sayılı Kararname ile de, uluslararası sermaye üzerindeki miktar kısıtlamaları kaldırılmış ve yabancıların Türkiye deki menkul kıymet piyasasından alım yapabilmelerine izin verilmiş, özelleştirme programlarına hız verilmiştir. 2003 yılında yürürlüğe giren 4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu nda ise uluslararası yatırımcılara yönelik izin ve onay yükümlülüğü yerini bildirim yükümlülüğüne bırakmış, yatırım ve yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlarla uyum sağlanmasına yönelik değişiklikler gerçekleştirilmiş, minimum sermaye şartı kaldırılmış ve ulusal muamele ilkesi güçlendirilmiştir. Geçen 30 yıllık süreçte, uluslararası yatırımcıların Türkiye algısında ciddi değişimler gerçekleşmiş ve Türkiye bugün tercih edilen yatırım merkezleri arasında yerini almıştır. 1980 li yıllarda Türkiye deki uluslararası doğrudan yatırım girişleri 500 milyon dolar seviyesinin altındayken, 2000 li yıllarda bu girişler 20 milyar dolar seviyesini aşmıştır. Bu süreçte, Türkiye deki özel sektör odaklı büyüme stratejisi ile sağlanan makroekonomik istikrar ve gerçekleştirilen yapısal reformların yanı sıra, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik olarak özel sektörün beklentileri doğrultusunda uygulamaya konulan politika tedbirlerinin önemli katkısı olmuştur. Uluslararası doğrudan yatırım akımları 1980 li yıllardan itibaren sektörel olarak da oldukça farklılık kazanmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında daha çok sanayi, dokuma, gıda, çimento ve elektrik sanayine yönelmiş olan uluslararası yatırımlar, 1980 li yıllarda turizm ve savunma sanayi alanlarında, 90 lı yıllarda ise telekomünikasyon, otomotiv ve altyapı (enerji, yol, baraj yapımı gibi) sektörlerinde yoğunlaşmıştır. 2000 li yıllarda ise uluslararası yatırımlarda sektörel çeşitlilik sağlanmış ve hemen her alanda önemli miktarlarda uluslararası doğrudan yatırım girişi yaşanmıştır. 2000 li yılların önemli bir karakteristik özelliği ise katma değeri yüksek sektörlerdeki uluslararası doğrudan yatırımların artış göstermesi ve uluslararası yatırımcıların getirdiği know-how un sanayide sağladığı yayılma etkisi ile görülen önemli gelişmedir. Son 3 yılda hızla artış gösteren enerji sektörü yatırımları ile gıda-kimya ve otomotiv sanayindeki büyük yatırım projeleri ise bu dönemin lokomotifi olmuştur. Uluslararası yatırımların sektörel dağılımına ilişkin olarak önümüzdeki dönemde, İstanbul Finans Merkezi Projesi nde sağlanacak gelişmelerin de katkısı ile, katma değeri yüksek hizmet üretme kapasitesi bulunan finansal sektörlerde artış yaşanması beklenmektedir. Bu alandaki yatırımlar aynı zamanda yeni istihdam alanları oluşturacak ve hizmet ihracı yoluyla Türkiye ekonomisine katkıda bulunacaktır. Önümüzdeki dönemde de kararlı ve istikrarlı büyümesini sürdürecek olan Türkiye de gerek yatırım ortamının yerli ve uluslararası yatırımcılar açısından daha cazip hale getirilmesi, gerekse makroekonomik dengelerin güçlendirilmesi amacıyla uygulanmaya devam edilecek yapısal reformlar sayesinde, çeşitli sektörlerde artan miktarlarda uluslararası doğrudan yatırım girişi yaşanması beklenmektedir. Bu artışta Türkiye nin küresel kriz ortamında dahi, bir çok ülke korumacılık politikalarını seçerken, yatırımcı dostu uygulamalarına devam etmesi etkili olacaktır. 1886 1886 yılında Türkiye de ilk Singer dikiş makinesi satıldı. 1904 yılında Singer ilk mağazasını İstiklal Caddesi nde açtı. Singer Türkiye de ücretsiz kursları, 1930 dan itibaren düzenlemeye başladı. Singer, Türkiye de doğrudan pazarlama ve izinli pazarlama yöntemlerini kullanan, kullanma kılavuzu hazırlayan, garanti kuponu uygulamasını başlatan, dikiş-nakış konusunda eğitim veren ilk kurum oldu. 1890 Türkiye de yatırım yapan ilk yabancı şirketlerden biri olan Ericsson, 1890 lı yıllarda Dolmabahçe Sarayı na telefon hattını kurdu. 22

1980 den 2010 a ve geleceğe... Türkiye nin yabancı yatırım yolculuğu 1954 yılında çıkarılan ve dönemi itibariyle ileri düzeyde liberal bir nitelik taşıyan 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, 1980 yılına kadar muhafazakar bir yaklaşımla yorumlanarak uygulanmış, 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Tedbirleri kapsamında çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararları ile de söz konusu Kanun un daha liberal bir politikayla uygulanması sağlanmıştır. Berrin Bingöl Hazine Müsteşarlığı Müsteşarlık Müşaviri (2006-2010 Yabancı Sermaye Genel Müdürü) Söz konusu tedbirler çerçevesinde uygulamaları yürütmek üzere Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde kurulan Yabancı Sermaye Başkanlığı (daha sonra Genel Müdürlük olarak yapılanmıştır) çözüm odaklı, yapıcı, pozitif ve süratli çalışma ilkeleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürmüştür. Türkiye de doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) için verilen izinlerin 500 milyon dolar mertebesinde seyrettiği 80 li yıllarda başlıca turizm, ilaç, savunma sanayi vb. sektörlerde DYY ler gerçekleştirilmiştir. 80 li yıllarda başlatılan turizm yatırım hamlesi kapsamında ülkeye uluslararası standartlarda birçok turistik tesis kazandırılmış,bu yatırımlarda önemli ölçüde yabancı yatırımcı da ortak, sahip ya da işletmeci olarak pay almıştır. Bu dönemin en çarpıcı projelerinden birisi de İstanbul daki Çırağan Sara- yı nın restore edilerek turizme kazandırılmasıdır. İlaç sanayinin yeni ve yenileme yatırımları, F-16 savaş uçağı yatırımı ve ilk yabancı markalı (franchising) hamburger restoranının açılması da yine bu döneme rastlar. Yabancı Sermaye Başkanlığı kuruldu Dünyada DYY ler için tek durak ofis kavramı ile henüz birçok ülke tanışmamış iken, Türkiye Yabancı Sermaye Başkanlığı ile bu yapıyı kısmen oluşturmuş ve o dönemde yabancı ortaklı şirketler için yatırım izni, teşvikler, yabancı personel çalışma izni gibi birçok işlem bu birim tarafından gerçekleştirilmiştir. 90 lı yıllar Türkiye de DYY için fiili girişler açısından 1 milyar dolarlık psikolojik sınırın bir türlü aşılamadığı dönemdir. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık dolayısıyla yabancı yatırımcı için özendirici bir yatırım ortamı oluşamamıştır. Bu dönemde Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı na bağlanmış, daha sonra Müsteşarlığın Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıkları olarak ikiye ayrılması ile de Hazine Müsteşarlığı bünyesinde kalmıştır. Türkiye de otomotiv sektörünün yatırım atağına geçişi 90 lı yılların başında başlamıştır. Ülkeye yeni yatırımcıların gelişi, mevcut yatırımcıların da yeni model üretmek üzere yatırıma başlamaları ve ana sanayi yatırımlarının ardından gelen yan sanayi yatırımları ile sektörün bugünkü gelişmişlik düzeyinin temelleri atılmıştır. Enerji, ulaştırma, haberleşme gibi alt yapı yatırımlarına DYY ilgisi de yine 90 lı yıllarda başlamış, ancak DYY de beklenen rakamlar gerçekleşmemiştir. Doğrudan yabancı yatırımlarda beklenen gelişme, 2003 yılında gerçekleşen 1,7 milyar dolarlık girişle başlamıştır. İzleyen yıllarda rakamlar ciddi bir artış eğilimi göstermiş olup 2004 yılında 2,8 milyar dolar, 2005 yılında 10 milyar dolar, 2006 yılında 20 milyar dolarlık DYY girişleri gerçekleşmiştir. 2007 yılındaki 22 milyar dolarlık DYY girişi ile, bir anda uluslararası yatırımcıların gözleri Türkiye ye çevrilmiştir. Ekonomik ve siyasi istikrarın yanısıra, AB üyelik müzakerelerine başlanmış olması ve en önemlisi yabancı yatırımcı dostu bir politika anlayışının tüm dünyaya duyurulması, bu sonucu doğuran en önemli etkenlerdir. YOİKK yatırım ortamının iyileştirilmesi adına birçok reformu hayata geçirdi 2000 li yıllar dünyadaki DYY rakamlarının trilyon dolarlara ulaştığı dönemdir. Ülkeler bu pastadan pay kapma yarışında rekabeti artırmış, politikalarında ve kurumsal yapılarında ciddi reformlar yapmışlardır. Yatırım ortamının iyileştirilmesi çabaları ülkeler için yarış halini almış, bu konuda uluslararası kuruluşlarca endeksler oluşturulmaya başlanmıştır. Bu yarışta Türkiye de zamanında doğru bir kararla yatırımcı için en uygun ortamı sağlamak üzere kritik bir adım atmış ve Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Kooordinasyon Kurulu nu (YOİKK) kurmuştur. Kamu ve özel sektörün, çözüm üretmek üzere bir araya geldiği bu platform, yatırım ortamının iyileştirilmesi adına bugüne kadar bir çok reformun hayata geçirilmesine ön ayak olmuştur. Ayrıca Yatırım Danışma Konseyi ile aynı amaç için kurulan uluslararası platform da bu yapının diğer güçlü ayağını oluşturmuştur. 2000 li yıllarda Türkiye deki DYY portföyünde artık milyar dolarlık projeler gündeme gelmiştir. Haberleşme ve enerjideki dev projeler, otomotiv sektöründe yeni model üretimine dönük devam eden yatırımlar, verilen teşviklerle önemli rakamlara ulaşan Ar-Ge yatırımları bu dönemde doğrudan yabancı yatırımlarda önde gelen sektörler olmuştur. Yatırım ortamının iyileştirilmesi alanındaki reform çalışmaları başarı ile devam etmektedir. Ancak dünyadaki diğer bazı ülkeler reformlarda daha da hızlı davranarak endekslerde üst sıralara tırmanmaktadır. Türkiye de bu yöndeki çalışmalar yılmadan, ısrarla ve sebatla sürdürülmelidir. Ülkemiz DYY açısından geleceğin en gözde ülkelerinden biri, parlayan yıldızı olmak için her şeye sahiptir. Türkiye nin bu otuz yıllık uluslararası yatırım yolculuğunda YA- SED her zaman önemli bir aktör olmuştur. YASED, uluslararası yatırımcıların sorunlarının çözümünde ve Türkiye de yatırım ortamının iyileştirilmesinde her zaman yapıcı olmuş ve kamu ile yakın işbirliği anlayışı çerçevesinde çalışmalarını sürdürmüştür. 30. kuruluş yıldönümünü kutlayan YASED in yönetimini ve üyelerini tebrik ediyorum. 1983 seçimleriyle tek başına iktidar olan Turgut Özal, ekonomiye yeni model anlayışını gündeme getirdi. Özal hükümetinin aldığı kararlar içinde en çok dikkat çeken döviz kuru ve kambiyo rejimiyle ilgili olanıydı. 25 Temmuz 1983 tarihli Dünya Gazetesi nde çıkan YASED ilanı. 1909 Deutsche Bank Almanya dışındaki ilk şubelerinden birini 1909 yılında İstanbul da açtı. 1910 MAN firması, Galata Köprüsü nün inşaatına 1910 yılında başladı ve 1912 yılında da hizmete açtı. MAN Türkiye 1966 yılında Türkiye deki MAN araçlarının ithalatını ve satışını gerçekleştiren Ercanlar Şirketi yle ortak MAN Kamyon ve Otobüs Sanayi ni kurdu. 24

1980 lerde yabancı sermaye Hüsnü Doğan Tarım Orman ve Köyişleri, Devlet, Milli Savunma, Enerji ve Tabii Kaynaklar Eski Bakanı 1980 öncesinde yabancı sermaye izinleri Bakanlar Kurulu kararı ile verilmekteydi. İzin prosedürünün sekreterya işlerini Devlet Planlama Teşkilatı ndaki bir şube yürütüyor, bu şube Maliye, Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret bakanlıklarından olumlu görüş aldıktan sonra, kendisi de uygun gördüğü takdirde kararname taslağını hazırlıyor ve taslak Bakanlar Kurulu nun imzasına açılıyordu. Mevcut yabancı sermayeli bir şirketin kararname değişikliği de aynı prosedüre tabiydi. Bürokrasinin yoğunluğu ve yabancı sermayeye karşı olumsuz tavrı, genellikle Hükümetlerin yabancı sermayeye karşı isteksizliği ve yeterli çabayı göstermemesi ve özellikle Türkiye nin ekonomik sorunları nedeniyle 1979 yılı sonuna kadar ülkeye gelen yabancı sermaye miktarı sadece 228 milyon dolar olmuştu. Yabancı sermaye politikası bakımından en önemli dönüm noktası sayılabilecek Yabancı Sermaye Çerçeve Kararnamesi ni 1980 yılı başlarında dönemin Başbakanlık ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Turgut Özal ile birlikte hazırladık. Kararna- me taslağı benim el yazımla kaleme alınmıştı. Bu karar 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Tedbirleri paketinin önemli unsurlarından biriydi. Çerçeve Kararnamesi ile yetkiler yeni kurulan Yabancı Sermaye Dairesi ne verildi, yabancı sermaye izinleri basit ve kolay hale getirildi. Bu dairenin başkanlığını 1980 Şubatında kuruluşundan, siyasete girdiğim 1983 yılı Mayısına kadar yürüttüm. Mayıs 1980 de uygulamada gördüğümüz eksiklikleri gidermek için, henüz dört ay önce yürürlüğe giren kararnameyi tadil eden bir taslak hazırladım, Turgut Özal bunu Bakanlar Kurulu na sevk etti. Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun beni telefonda arayarak: Hüsnü, kararnameyi daha dört ay önce çıkarmadık mı, buna neden gerek duydunuz? deyince, Eğer bu değişikliği yapmazsak, büyük kararları ben imzalarım, küçük kararlar için de Bakanlar Kurulu Kararı gerekir diye cevap veriyordum. 1980 başları gerçekten zor günlerdi. Hükümet yoklukları, kuyrukları ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Yabancı sermayenin Türkiye ye ilgi duymasına müsait bir ortamdan hayli uzaktık. Göreve başladıktan sonra İstanbul daki bazı yabancı sermayeli şirketlerin genel müdürleri ziyaretime geldiler. Bunlardan birkaçının çalışma sürelerini uzatma talepleri vardı. Bu konuda ilk talebi yapan yönetici çalışma izninin iki yıl uzatılmasını istemişti. Ben de hemen ilgili arkadaşı çağırarak talimat verdim. Misafir gittikten sonra ilgili arkadaş bana gelerek, efendim iki yıl uzatma istiyor, bir yıl verelim mi? diye sorunca hayır, iki yıl ver dedim. Bu olay iki defa daha tekrarlandı. Her defasında yaban- cı yöneticiler ne isterse yarısını vermek istiyordu. Üçüncüsünde: Neden hep talep edilen sürenin yarısını vermek istiyorsun? diye sordum. Efendim biz eskiden böyle yapardık diye cevap alınca, Bundan böyle yapmayacağız. Mevcut kurallara göre hakları olan taleplerini yerine getireceğiz. Şirketleri kimin yöneteceğine karar vermek bizim işimiz değil. dedim. Hükümet Mayıs 1980 de Garantisiz Ticari Borçlar ın yabancı sermaye yatırımlarında kullanılmasına karar verdi, bunların daha sonraki yıllarda şirketler arasında alışverişi giderek arttı. 1980 başlarında takriben 1,5 milyar dolar tahmin edilen garantisiz ticari borçların 600 milyon dolardan fazlası yabancı sermayeli şirketlerin portföy ve yeni yatırımlarında kullanıldı. O zamana kadar yabancıların fortföy alımlarında, hisse satışlarında alış veya satış bedelini Maliye Bakanlığı uzmanları tespit ediyor, tespit süresi ve yazışmalar uzun zaman alıyor, süre bazen altı ayı dahi buluyordu. Bu sürede döviz kurları değişince hesaplar anlamını yitiriyordu. 1980 yılında hisse değer tespiti yetkisi Yabancı Sermaye Dairesi ne verildi. 1981 yılbaşında basit bir hesaplama metodu geliştirdim. Bu modelde şirketlerin son beş yıllık tasdikli bilançoları ve enflasyon oranları dikkate alınarak bugünkü değer bulunuyordu. Metot, alan ve satan arasında bir pazarlık marjı bırakmak bakımından bulunan değerin % 30 altında veya üstünde satış yapılmasına imkân veriyordu. İki hafta boyunca dairede kurduğumuz bir komisyonda metodu tartışarak son şeklini verdik. Daha önce altı ayda yapılabilen değer tespiti hesapları bir güne indirildi. Bu metot uzun yıllar boyunca yürürlükte kaldı. 50 milyon dolar üzerindeki yabancı sermaye yatırımları için Bakanlar Kurulu kararı gerekliydi. 12 Eylül 1980 den sonra kurulan Hükümette bazı kararlar tıkandı. Başbakan Yardımcısı Turgut Özal ın Devlet Başkanı Kenan Evren e hitaben yazdığı bir yazı ile sorun çözülebildi. Yabancı sermayede atılan olumlu adımlar YASED in de kurulmasına vesile oldu. Otuz yıl sonra... Yıl 2010. Aradan uzun zaman geçti. 1983-1991 arasında, özellikle Turgut Özal ın Başbakanlık yaptığı dönemlerde Türkiye büyük reformlar yaptı, büyük dönüşümler yaşandı, çağ atlandı. Bugün büyük bir ekonomik güç haline gelen Çin 1980 lerde henüz emekleme aşamasındaydı. 1990 da Sovyet bloğu göçtü. Küreselleşme çok şeyi değiştirdi. Bilgisayar ve iletişim teknolojisinde büyük gelişmeler oldu. İnternet ve bilgisayar yeni bir çığır açtı. Nano teknoloji yeni ufukların habercisi. Nüfusu sürekli artan dünyamızda, insanoğlunun beslenmesi açısından GDO teknolojisi riskleri yanında umutlar da vadediyor. Önümüzdeki on yıllarda enerji teknolojilerinde de önemli gelişmeler beklenebilir. Araştırma-Geliştirmede ciddi yarış var. Dünyanın siyasi ve ekonomik dengeleri değişiyor. Her birinin nüfusu milyarın üzerinde olan Çin ve Hindistan hızla ilerliyorlar. Dünya dengesi Doğuya kayıyor. Geçmişe göre sermaye hareketleri çok hızlı. Dolar eski dolar değil ama yabancı sermaye hareketlerinde milyon dolar yerine milyar dolar konuşuluyor. Her şey bir yana demokrasi, insan hakları, barış ve sosyal adalet çok önemli. Türkiye önceki dönemlere kıyasla büyük miktarda yabancı sermaye çekmeye başladı. Türk müteşebbislerin de yurtdışında yatırımları artıyor. Bunların sürekli olabilmesi ve daha da artması ekonomik ve siyasi istikrara bağlı. Ekonomik politikalar gerçekçi, tutarlı ve popülist olmayan bir çizgide götürülebildiği takdirde Türkiye nin önü açık. 1910 Robert Bosch 1910 yılında verdiği temsilcilikle Türkiye de faaliyete geçti. 1915 yılında da Mehmet Reşat Han da Robert Bosch a teşekkür nişanı verdi. Bosch bugün, grup olarak altı ayrı kuruluşu kapsıyor. 1912 Türkiye deki faaliyete 1912 tarihinde başlayan British Petroleum Company (BP), 1949 yılına kadar Steaua Romana adıyla çalışmalarını sürdürdü. 1953 tarihinde BP Aegean Limited adını aldı. 1957 yılında da bir Türk şirketi olarak yeniden kurularak tescil edildi. 26

Son 30 yılda yabancı sermaye Bu yazı ile okuyucuya son 30 yılda Türkiye nin nerede nereye gelmiş olduğunu ve ülkenin gereksinim duyduğu yabancı sermaye ortamını nasıl oluşturduğumuzu bir hatırlatmayı amaçladım. Bildiğiniz gibi doğrudan yabancı sermaye yatırımları bir ülkenin ekonomik kalkınmasına, dış ödemeler dengesindeki açıkları azaltmak ve ülkenin üretim ve istihdam imkânlarını iyileştirmek suretiyle önemli katkılar sağlar. Dr. Namık Kemal Kılıç Hazine ve Dış Ticaret Eski Müsteşarı 1980 öncesinde Türkiye nin temel kalkınma stratejisi, kapalı bir ekonomik model kapsamında sıkı bir devlet kontrolü ile desteklenen ithal ikamesine dayalıydı. Bu model ilk uygulandığında seçici ve tatminkâr olmakla beraber, zaman içerisinde giderek verimsiz bir şekil almış ve işlemez duruma gelmişti. Türk ekonomisi dünya ekonomisi ile entegre olacağı yerde, kendini uluslararası rekabetten izole etmeyi tercih etmişti. Dahası, yabancı sermayeli şirketler sermaye artırımı yapamıyor, kârlarını ve lisans gelirlerini dışarıya transfer edemiyorlardı. Bu dönemde Türk ekonomisi ciddi ölçüde yabancı sermaye çekemedi. Giren yabancı sermayenin büyük bölümü de sa- dece iç pazarı hedefliyor ve ülke ekonomisine önemli bir katkıda bulunmuyordu. Bu politikalar Türk ekonomisinin 1970 lerin sonuna doğru ciddi bir enflasyonla ve ödemeler dengesi sorunuyla yüz yüze gelmesine neden oldu. 1980 yılı Ocak ayında Türkiye, ekonomik geçmişi ile bağlarını tamamen koparmak üzere harekete geçti. Fiyat kontrol mekanizmasını kaldırarak ve Kambiyo, İthalat ve İhracat Rejimlerini liberalize ederek geniş kapsamlı bir ekonomik stabilizasyon programını uygulamaya aldı. Böylece, ithalata karşı örülmüş bir koruma duvarı arkasında, eli kolu bağlı bir iç pazar için üretim yapma günleri sona ermiş oldu. Ticaretin iki yönlü bir süreç olduğunun bilincinde olan Türkiye, Avrupa nın önde gelen ticaret ortaklarından biri olmaya karar verdi. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bünyesinde ilk defa bir Yabancı Sermaye Dairesi kuruldu ve yabancı sermaye uygulamalarını şeffaflaştıran bir kararname yayınlandı. Yabancı Sermaye Dairesi, Türkiye nin yatırım ve iş yapma ortamını incelemek üzere Lazard Brothers ı görevlendirdi ve bir yandan ortaya çıkan idari ve mali alt yapıya ilişkin sorunlara çözüm üretmeye çalışırken, diğer yandan da yatırım ve ihracat teşviklerini yerli ve yabancı yatırımcılara tanıtıyordu. Bu arada Türkiye nin önde gelen yabancı sermayeli şirketleri de yabancı sermayenin ülkedeki menfaatlerini temsil etmek amacıyla YASED çatısı altında örgütlendiler. Bu uygulamalar Türkiye nin büyüyemeyen ekonomisini düzeltti, enflasyonu dizginledi ve ülkenin uluslararası alandaki kredibilitesini yükseltti. Yapılması gerekli olan, ama bütçe olanakları dışına çıkan bazı alt yapı projeleri Yap-İşlet-Devret (YİD) ve Yap-İşlet (Yİ) modelleri çerçevesinde özel sektöre açıldı. Bazı hidrolik santral, enerji santralı, havaalanı ve liman projeleri bu şekilde gerçekleştirildi. Özal Hükümetinin ana hedeflerinden biri hükümetin görevlerini yeniden tanımlamak ve bunları savunma, adalet, güvenlik, eğitim, sağlık, büyük altyapı inşaatları ve halkın refahını artıramaya yönelik diğer kamu hizmetleri gibi, hükümetin aslen yapması gerekenlerle sınırlamaktı. Bir diğer hedef de Kamu İktisadi Teşebbüsleri ni (KİT), yerli ve uluslararası sermayeye açarak özelleştirmekti. DPT bu amaca yönelik olarak KİT lerin özelleştirmesi için bir master plan geliştirmek üzere bir çalışma başlattı. Ama özelleştirme çalışmaları 1990 lı yıllarda muhalefet partilerinin yasal engelleri nedeniyle yavaş ilerledi. Ama sonuçta KİT lerin büyük bölümü son 6-7 yılda şimdiki hükümet tarafından özelleştirildi, bütçe açığı %2-3 seviyesine indirildi ve ekonomik büyüme %6-8 düzeyine çıktı. Türk hükümeti tarafından uygulanan liberal yatırım politikalarının ve benimsenen teşviklerin olumlu sonuçları doğrudan yabancı yatırım girişlerinde kolayca görülebilir. 1954 ile 1980 yılları arasında Türkiye ye gelen kümülatif yabancı sermaye 278 milyon dolar iken; bu rakam 1992 yılında 4,3 milyar dolara, 2002 yılında 15,1 milyar dolara çıkmış olup, 2010 sonunda 104 milyar dolara ulaşacağı öngörülmektedir. Görülebileceği gibi yabancı sermaye girişleri 1980 yılından sonra katlanarak artmıştır. Gelişmekte olan diğer ülkeler gibi Türkiye nin diğer bir ekonomik problemi de, düşük gelirler, düşük tasarruf, düşük kamu gelirleri, kötü nakit yönetimi ve sermaye birikiminin kötü kullanımıdır. Türkiye bu kısır döngüyü kırmak amacıyla, tasarrufları teşvik etmek ve sermaye tahsisini optimize etmek üzere pozitif faiz politikalarını uygulamaya aldı. Bu arada hükümet ilk başta günlük ayarlanabilir kur sistemine geçti; 1989 yılında da istikrarlı bir ekonomik ortam sağlamak amacıyla Türk parasının konvertibilitesini ilan etti. Hükümet amaçladığı mali reform kapsamında sermaye piyasası, leasing ve faktoring alanlarında gerekli yasa ve düzenlemeleri çıkararak yasal altyapıyı iyileştirdi ve ülkeyi uluslararası bankacılığa açtı. Mali reform çerçevesinde ise KDV uygulamaya alındı ve kamu maliyesini iyileştirmeye yönelik vergi reformları yapıldı ve eğitim, sağlık, sosyal konut ve savunma sanayi alanlarındaki bazı darboğazları çözmek üzere özel ve inovatif fonlar oluşturuldu. Türkiye bu arada yabancı yatırımları teşvik etmek amacıyla dünyanın belli başlı ülkeleri ile yatırımların karşılıklı korunması ve çifte vergilendirmenin önlenmesi için anlaşmalar da imzaladı. Sonuç olarak, Özal Hükümeti, ekonomi üzerindeki devlet müdahalelerini azaltırken, iş yapma ortamını iyileştirecek yasal çerçeveyi geliştirmiştir. Daha sonra gelen hükümetler mevcut kaynakları en optimum şekilde kullanarak Türk ekonomisinin verimliliğini ve rekabet gücünü artırma çabalarını sürdürdüler. Türkiye bugün, politik ve ekonomik yönden evini düzene koymuş ve rekabet gücünden emin ve başarıya odaklı bir ülke olarak uluslararası ekonomi ile entegre olmaya karar vermiş bulunmaktadır. Zaten Türkiye nin mevcut makroekonomik görünümü de ülkenin şimdiki ve gelecekteki iş yapma ortamının net bir göstergesidir. 1923 Shell, 1923 yılında akaryakıt dağıtımıyla Türkiye pazarında faaliyetine başladı. İlk petrol arama ruhsatını Türkiye de 1955 yılında alan Shell, 1963 yılında Türkiye de ilk petrolü buldu ve Diyarbakır Kurkan da ilk kuyuyu açtı. 1928 1928 yılında hükümetle Ford Motor Company arasında 25 yıllık imtiyaz sözleşmesi imzalandı. Ford Motor Company 1929 yılında İstanbul da montaj tesisi kurarak, 450 işçiyle üretime başladı. 1959 yılında Vehbi Koç, Ford kamyonlarının montajına Otosan da başladı. 1966 yılında seri üretime başlanan Anadol ile Türkiye de otomotiv sanayinin ilk tohumları atıldı. 14 Ekim 1983 tarihinde de Ford- Koç ortaklığı gerçekleşti. 28

Siyasetin ve bürokrasinin saydamlığı konusunda yatırımcıları inandırmalıyız Ali Tigrel Devlet Planlama Teşkilatı Eski Müsteşarı Bugün Türkiye'ye giren yıllık yabancı sermaye miktarı, görev yaptığım döneme (1988 1991) göre çok daha yüksektir. Yabancı sermaye stoğu büyük ölçüde artmıştır. Bu ilk bakışta sevindiricidir; ancak doğrudan yabancı sermaye yatırımları hala benim temenni ettiğim seviyenin oldukça altındadır. Özellikle son dönemde ülkemize giren yabancı sermayenin ciddi bir bölümü sıcak para dediğimiz spekülatif kısa vadeli sermaye hareketleri şeklindedir. Temennim ülkemize teknoloji, knowhow, yeni istihdam kapasitesi getirecek üretken yabancı sermaye yatırımlarının artmasıdır. Bu bağlamda bugün izlenen para, maliye, ticaret ve sanayi politikalarının ciddi biçimde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ekonomimizin dış açığı hızla artmakta ve bunun finansmanı büyük ölçüde sıcak para ile olmaktadır. Küresel koşulara bağlı olarak dünyada ortaya çıkan aşırı mali genişleme sonucunda nispeten istikrarlı gözüken Türkiye ekonomisine, hazmetme kapasitesinden çok daha fazla döviz girmekte, bunun neticesinde TL aşırı değerlenmekte ve ekonomimizin rekabet gücü giderek törpülenmektedir. Unutmayalım ki İMKB'de işlem gören hisse senetlerinin üçte ikisi yabancı yatırımcıların sahipliğindedir ve bu durum piyasa koşullarına göre dalgalanmalara sebep olabilmektir. Özetle, ekonomimizde riskler artmaktadır. Doğrudan yabancı yatırımları daha fazla çekebilmek için yeni bir model oluşturmak durumundayız. Bu bağlamda Çin ilginç bir örnek olabilir. Çünkü Çin modeli doğrudan yabancı yatırımları çekmek açısından çok daha başarılıdır. Ülkemiz için ise en iyi model nedir sorusuna cevap vermek zordur. Doğrudan yabancı yatırımları daha fazla çekmek istiyorsak, makroekonomik istikrarın yanı sıra siyasetin ve bürokrasinin saydamlığı, güvenilirliği ve tutarlılığı konusunda yatırımcıları inandırmamız gerekir. Herşeye rağmen bugün Türkiye oldukça avantajlı bir konumdadır. Küresel konjonktür lehimize gelişmiştir. Bu durumdan gereğince yararlanmak için çok daha fazla çaba göstermek durumundayız. Ali Tigrel, Atilla Midillili, Klaus Schwab YASED ESKİ BAŞKANLARI VE İLK GENEL SEKRETERİ 1951 21 Şubat 1848 de Türkiye de ilk yerli ampulu üretecek General Electric Türk anonim Ortaklığı nın kuruluşuna Bakanlar Kurulu tarafından izin verildi. Şirketin ortakları Türkiye İş Bankası, International General Electric Company, Vehbi Koç, Fazıl Öziş ve Türk Tecim Sosyetesi ydi. Fabrikanın temeli 22 Temmuz 1948 tarihinde atıldı. Haziran 1951 tarihinde üretilen Türkiye nin ilk ampulleri de Koç Ticaret Beyoğlu Şubesi tarafından piyasaya sunuldu.

YASED in Türk ekonomisine katkısı Yabancı sermaye artık Türkiye de yabancılık çekmiyor T ürkiye kalkınmak isteyen bir ülke olması nedeniyle sermayeye ihtiyaç duyan da bir ülke. Ülkenin yerli sermaye birikimi yeterli olmadığı için öteden beri yabancı sermayeye ve yabancı kaynaklara ihtiyaç duyuldu. Ancak Türkiye, kapitülasyonlardan çok olumsuz etkilendiği için genç Cumhuriyetin kuruluşunda yabancı sermayeye karşı biraz mesafeli duruldu. 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu nun çıkmasından sonra bile ülkeye yabancı sermaye girişi, 229 milyon dolar gibi çok küçük bir seviyede kaldı. Bu dar çerçevenin kırılmasında, eksiklik ve aksaklıkların giderilmesinde, yatırımcıların bir demek çatısı altında toplanmasında sonuç Erdoğan Karakoyunlu YASED İlk Başkanı (1980-1987) olarak bugünkü seviyeye erişilmesinde YASED in büyük katkıları oldu. YASED in ilk kurucularından olan bizlere düşen başlıca iki görevden birincisi, kurduğumuz demeğe üye sağlamaktı. Bu konuda çok sıkıntı çektiğimizi ve büyük zorluklarla üye kaydettiğimizi hatırlatmak isterim. İkincisi, yabancı sermayeli kuruluşların çok şikayetçi oldukları yerli ve yabancı sermaye arasındaki farklı uygulamaların ortadan kaldırılması konusuydu. Bu konuda hem mevzuat değişikliği yapmak hem de uygulamada karşılaşılan bürokratik sorunları gidermek için yoğun çabalar gösterildi ve bunların yavaş yavaş olumlu sonuçları alındı. Diğer bir deyimle Yabancı Sermayeyi Teşvik Mevzuatı değiştirildi. Kanunun uygulamasıyla ilgili olarak başta Devlet Planlama Teşkilatı, Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı ndaki bürokratik engelleyici uygulamalar peyderpey ortadan kaldırıldı. Bu konuda YASED in hazırlamış olduğu ciddi raporlar, kararname ve yönetmelik taslakları, idare ve ilgili bakanlıklar tarafından olumlu karşılandı. Bu gelişme ve uygulamalardaki düzeltmeler yabancı sermayeli kuruluşlar üzerinde olumlu tesir yaptı, üye sayısı da bu sayede yükseldi. Son 30 yılın bir değerlendirilmesi yapıldığında ilk planda şunları görmekteyiz: yatırım ihtiyacı artarak, ülkenin sanayileşmesi ilerledi. Aynı zamanda hükümetler dünyadaki gelişmeye paralel olarak serbest ekonomi modelini benimsediler. Bu modeli seçen Türkiye de artık yerli ve yabancı sermaye ayrımı anlamını kaybetti ve yabancı sermayeli şirketlerin de önü açılarak, rekabet ortamında faaliyetlerini sürdürdüler. Bu 30 yıl içinde YASED in çok önemli mesafeler aldığına inanıyorum. Türkiye de yabancı sermayeli kuruluşların ekonomik potansiyellerinin yanı sıra işgücü ve yönetici potansiyelinin de kendilerine yardımcı olacağına ve büyük atılımlar yapacaklarına inanıyorum. YASED yöneticilerini kutluyor ve kendilerine başarılar diliyorum. Büyüme heyecanı olan ancak iç tasarrufları yeterli olmayan 1950 lerin Türkiye sinde dış tasarruflara başvurmanın en sağlıklı yolu olarak doğrudan yabancı sermayeyi teşvik konunu 1954 yılında çıkarılmıştır. Bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak bugün 30. yılını kutlayan YASED ise 1980 yılında kurulmuştur. Ancak söz konusu 26 yıllık dönemde (1954-1980) ülkeye gelen ve faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirket sayısı sadece 1500 idi. 2001-2007 yılları arasındaki altı yılda büyük bir sıçrama olmuş ve sayı 15.000 i aşmıştır. Şirket sayısındaki bu artış ülkeye fiilen giren sermayeye de yansımış ve 1954-2004 arası 50 yılda toplam sermaye girişi 20 milyar dolar cıvarında iken Yavuz Canevi YASED Eski Başkanı (1992-1997) son yıllarda bir yıllık sermaye girişinin 20 milyar doları aştığı yılları olmuştur. Dönüm noktalarından biri şüphesiz VIII. Beş yıllık plan hazırlıkları, DPT nin konuya özel bir önem vermesi ve bu konuda kurulan özel ihtisas komisyonu başkanlığına 1999 da bir STK temsilcisi olan YA- SED i - yani Türkiye ye ve onun geleceğine güvenip yatırım yapmış kuruluşların temsilcisini - davet etmesini gösterebiliriz. Böylelikle başlayan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi çalışmalarının sonunda rasyonel bir Yabancı Sermaye Kanun Tasarısı ortaya çıkmıştır. YASED ikinci önemli adımı 2000 yılında atmış ve ilk kez düzenlediği Yıllık Yabancı Sermaye Konferansı na Dünya Bankası Başkanı James Wolfenson u davet etmiştir. Bu konferans çerçevesinde Wolfenson, Türkiye nin yılda ancak 1 milyar doların altında yabancı sermaye çekebilmesinin nedenlerinin araştırılmasını istemiştir. Böylece Dünya Bankası ve IFC nin bir yan kuruluşu olan FİAS (Yabancı Sermaye Danışmanlık Hizmetleri) bu görevi üstlenmiş ve bir yıllık yoğun bir çalışmadan sonra hükümete detaylı bir rapor vermiştir. Bu raporun bir önerisi olarak derhal bir Uluslararası Yatırım Danışma Konseyi adı altında bir platform oluşturulmuş ve ilk toplantı da dahil tüm yıllık toplantılara bizzat Başbakan başkanlık etti. Başbakan Erdoğan ın bu toplantılara gösterdiği yakın kişisel ilgi ve YASED in gerçekleştirdiği, üst düzey uluslararası konferanslar yatırımcılar ve katılımcılar üzerinde çok olumlu etkiler yarattı. 2001 yılından itibaren Türkiye nin, sıradan gelişmekte olan bir ülke statüsünden AB entegrasyon sürecine girmiş istikrarlı, ağırlığı olan G-20 üyesi bir ülke statüsüne dönüşümü başladı. Bugün global medya ve konferanslarda Türkiye den yeni BRIC, Bölgenin Brezilyası ya da Bölgenin Çini diye söz ediliyorsa doğrudan yabancı sermayenin artık Türkiye de yabancılık çekmediğini ve de çekmeyeceğini söylemek bir abartı olmayacaktır. Bu açıdan, 30 uncu yılında YASED i bu çorbada tuzu olan başarılı STK ların ön saflarında yer alan bir Kurum olarak bir kere daha kutlamak gerekir. 1953 15 Mart 1951 tarihinde Unilever firmasıyla Türkiye İş Bankası nın ortaklığında kurulması düşünülen Unilever-İş şirketine onay verildi.yılda 8 bin ton yağ üretme kapasitesine sahip fabrika, 5 Ocak 1953 tarihinde Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından açıldı. 1954 İsviçreli Migros Kooperatifler Birliği ile İstanbul Belediyesi nin girişimleriyle kurulan Migros Türk, Türkiye de alışveriş kültürünü yaratan kurumlardan biri oldu. Migros mağazacılık alanında ilk self servis mağazasını 1957 de Balıkpazarı nda, ilk modern süpermarketi de 1971 de Şişli de açtı. 1975 ten itibaren Migros ta Koç ile birlikte yeni bir dönem başladı. 32

YASED rekabetçiliğin gelişimine katkıda bulunan çalışmalara devam etmeli YASED in ülke kalkınmasına tartışılmaz katkısı oldu Y önetim Kurulu nda bulunduğum süre içinde yabancı yönetim kurulu üyelerinin deneyimlerinden yararlanmaya odaklandık ve bir Özelleştirme Komitesi oluşturduk. Bu bize Ankara da sürmekte olan özelleştirme konusunda güçlü bir temsilcilik ve Kamu Katılımı Organizasyonu (PPA) ile sürekli görüşme olanağı sağladı. Türkiye nin zaman geçirme lüksü olmadığı için devlet elindeki işletmeleri özelleştirerek yabancı yatırımcıları çekmek konusunda çalışmalar ve yayınlar yapıldı ve YASED Türkiye: Fırsatlar Ülkesi ni yayınladı. Ancak özelleştirmede somut ilerleme yavaştı ve kamuda bilinçli bir tartışma ortamı yoktu. Christoph Urban YASED Eski Başkanı (1997-1998) Sonuç olarak YASED, 6 ana yanlış kavramı ele alan Türkiye de Özelleştirme: Söylenceler ve Yanlış Kavramlar adlı yayını çıkardı. Bu çalışma yabancı toplumda büyük ilgi gördü ve Ankara ya saygı duyulmasını ve işbirliği yapılmasını sağladı. Farklı ülkelerle olan çeşitli deneyimlerimiz sayesinde hükümet yetkililerini özelleştirme konusunda açık ve şeffaf bir diyalog oluşturulmasına yönlendirebildik ancak şimdi, geriye dönüp bakıldığında, çalışmalarımızın olumlu etkileri nispeten üstü örtü- lü olarak ortaya çıkmış gibi gözüküyor. Dışarıdan içeriye baktığımda görüşüm, YASED in Türkiye ye gelişen bir pazar olarak öğrenme eğrisini çabuk tırmanma açısından çok yardımcı olduğudur. Benim görüşüme göre, Çin ve Hindistan gibi, ekonomik açıdan çok daha güçlü gözüken ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye üst uca şimdiden varmıştır. Kriz yönetimi, zor zamanlarda esneklik göstermek, ancak yabancı yatırımcılar için cazip olmayı sürdürmek, sürekli gelişmekte olan uluslararası rekabetçiliğin iyi göstergeleridir. Kaynaşma yoluyla başarı Küresel bir dünyada YASED in Türkiye nin rekabetçiliğinin gelişmesine katkıda bulunan çalışmalara devam etmeli. Fark yaratma açısından YASED eşsizdir, çünkü yönetim kurulu üyelerinin çok ulusluluğu başka hiçbir kuruluşta olmayan bir değerdir. Türklerin sahip oldukları temel güçleri, son derece girişimci, yaratıcı, esnek ve tutkulu oluşlarını, uluslararası kuruluşların masaya getirebileceği becerilerle kaynaştırmaya devam edin. Bir Öğrenim Kampüsü görevi görün ve her ulusun en iyi öğelerini alıp onları en iyileri ile kıyaslayın, ve sonuçları kaynaştırarak Türkiye nin yararı için bünyenize aktarın. Aynı zamanda, yaraya parmak basmaktan asla vazgeçmeyin, ve bir yabancı yatırımcıyı ilgilendirecek tüm konularda şeffaflık için çabalayın, çünkü Şeffaflık Güven Yaratır ve Türkiye için olumlu bir kararı en çok etkileyecek olan budur. Ve, herşeyden sonra başka kuruluşlarla ittifaktan kaçınmayın ve yalnız olmaktansa güçlü olmak için gerekirse rakibinizle de birleşin! Türkiye yi seven bir eski Başkan olarak YASED in 30. kuruluş yıldönümünü kutlar ve sürdürebilir başarıları için en iyi kişisel dileklerimi sunarım. Y ASED, 30 yıllık faaliyet döneminde uluslararası yatırımcıların ülkemizdeki en önemli temsilcisi olarak büyük projelere imza attı ve Türkiye nin kalkınmasında tartışılmaz katkısı oldu. Bugün ulaşılan nokta, görev almış tüm yönetim kurullarının ve üyelerinin ortak başarısıdır. Faruk Yöneyman YASED Eski Başkanı (1998-2003) Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptığım 1998 den 2003 yılına kadarki dönemde uluslararası yatırımlar açısından Türkiye'deki ana sorunları şöyle özetleyebiliriz: 1.fert başına milli gelirdeki düşük seviye, 2. "Yabancı" kelimesine karşı toplumdaki algılama ve devlet kademelerindeki çekimser tavır, 3. ülke ekonomisinin, dış kuruluşlar tarafından belirlenen düşük değerlendirmeleri. Mayıs 1995 de imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması sonrası ortaya çıkan rekabet ortamında Türk ekonomisi, kaliteyi arttırmak adına uluslararası ortaklık ve teknoloji transferi konularında arayışlara girdi. YASED olarak faaliyet planımızın ana başlıkları şöyle oldu: Devlet ve hükümet yetkililerine Uluslararası Yatırımlar konusunda bilgi sunulması: Ankara'ya yapılan sık ziyaretler ötesinde TOBB, TİM gibi saygın kuruluşlarla ilişkiler sonucu YOİKK (Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu) kuruldu ve ilgili bakanların katılımlarıyla, bilgi aktarımı üst düzeylere ulaştı. Ayrıca Uluslararası Yatırımlar konusunda İrlanda mucizesinin baş mimarı, İrlanda Yatırım Ajansı Başkanı David O'Donovan ülkemize davet edilerek, Ankara'da konferanslar verdi. Toplumla daha yakın ilişkiler kurarak YASED'in tanıtılması: Bu konuda medyamızın destekleriyle ekonomi konularında görüşlerimiz iletilerek, YASED bir referans kuruluş haline getirildi. Her üç ayda bir düzenlenen YASED Barometre toplantıları, toplumla devamlı ilişki yaratan ve beklenen bir çalışma oldu. YASED üyeleri ile sürekli iletişimin sağlanması: Üyelerimizin sorunları ile ilgili temaslar yapılarak çözüm yolları arandı. "Yabancı Sermaye" yerine "Uluslararası Doğrudan Yatırım" konsepti vurgulanarak toplumdaki yanlış algılamanın değiştirilmesi için çalışmalar yapılması. YASED olarak gelinen noktayı en iyi anlatabilecek olay, Ocak 2002 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir heyetle kuruluşumuzu ziyaret ederek, Uluslararası Doğrudan Yatırımlar konusunda bilgi alması ve sunulan önerilerin 2002 seçim bildirilerinde yer almasıydı. Başkanlık döneminde 1999 Depremi, 2001 krizi gibi olayları yaşamış bir YASED üyesi olarak saygın kuruluşumuzun 30. yılında başarılarının artarak devam etmesini diler, saygılar sunarım. 1955 Emekli sandığı ile Amerikan Hilton Otelciliğin birlikte yaptırdıkları İstanbul Hilton Oteli 1955 yılında hizmete açıldı. Hilton zincirinde ayrı bir yeri olan Hilton İstanbul ile Türkiye modern turizme kapısını aralarken, Hilton International da Amerika dışındaki gelişmesinin ilk adımını atıyordu. 1955 Sümerbank ve Mannesman ortaklığıyla kurulan ortaklığıyla kurulan Mannesman Boru Fabrikası İzmit te 13 Ekim 1955 tarihinde kuruldu. 34

Başkanlığını yürüttüğüm 2004 2007 döneminde YASED 24 Ocak 1980 tarihinde çıkarılan bir seri Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye de şimdilerin moda deyimiyle ekonomik bir eksen değişikliği gerçekleştirilmiştir. 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu, yabancı sermayenin Türkiye de üretim faaliyetlerinde bulunanlara Bakanlar Kurulu Kararı ile izin veren, özünde yerli ve yabancı sermayenin eşit işlem görmesi ilkesini göz önünde tutan, 1950 li yılların anlayışı içerisinde çıkarılmış bir kanundur. Şaban Erdikler Eski YASED Başkanı (2004-2007) Yeni yasal ortamın sağladığı imkânların Türkiye de faaliyet gösteren yabancı sermayeli kuruluşlara anlatılması, bu yolla faaliyetlerini genişletmeleri, yeniden düzenlemeleri, yeni yatırımlarda bulunmalarının yanı sıra Türkiye de yatırım yapmak isteyecek yabancı sermayeye mevcut ekonomik, politik, sosyal ortamın anlatılması yatırım kararlarını kolaylaştırıcı açıklamalarda bulunulması amacıyla Yabancı Sermaye Derneği kuruldu. Görev yaptığım dönemde Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde faaliyet gösteren Yabancı Sermaye Dairesi Başkanlığı ile temasa geçtim. Aynı zamanda Derneğin o zamanki yöneticileriyle de Türkiye de yabancı sermaye hareketlerinin ivme kazanması ve yoğunluğunun artması için görüş alışverişi içinde olduk, çalışmalarımızı birbirini tamamlar şekilde yürütmeye başladık. İzleyen yıllarda Derneğin yönetim kurulunda üye olarak görevimi ifa ettikten sonra, 2003 yılı genel kurulunda Faruk Yöneyman ı takiben dernek başkanlığına seçildim. Yabancı sermaye ülkenin gelişmesi için ihtiyaç duyulan yatırımların finansmanı sağlamanın yanı sıra üretim ve yönetim knowhow ının kazandırılması, yeni pazarlara giriş imkânlarının arttırılması, istihdamın arttırılması gibi doğrudan katkılar sağladığı gibi, kayıt dışılığın ve haksız rekabetin ortadan kaldırılması, kaliteli üretim konusunda hassasiyetin arttırılması, sosyal sorumluluk projelerine ilginin çoğaltılması gibi dolaylı olumlu etkiler de yaratabilmektedir. 2003 yılında yürürlüğe giren 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu eşit muamele ilkesini teyit etmiş, uygulamadan kaynaklanan belirsizlikleri ortadan kaldırmış, yabancı yatırımcılara genel bir hukuki güvence sağlamıştır. Kanunun yanı sıra AB ye katılma çalışmalarının bir parçası olarak hukuk ortamının iyileştirilmesi için atılan adımlar, yatırım ortamının iyileştirilmesi için yürütülen çalışmalar ülkemize giren yabancı sermaye miktarını ciddi ölçülerde arttırmıştır. Bugün iftiharla söz konusu çalışmalarda YASED in değişen ün- vanıyla beraber (Uluslararası Yatırımcılar Derneği) çok önemli bir katılımcı durumunda olduğunu ifade edebilirim. Bu dönemde, yatırım ortamının iyileştirilmesi için Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ın Başkanlığı altında DPT başta olmak üzere ilgili Devlet kuruluşlarının en üst düzeyde katılımıyla gerçekleştirilen çalışmalara YASED, TOBB, TÜSİ- AD ve TİM le beraber geniş bir kadro ile katılmış, kurulan bütün komisyonlarda ama özellikle vergi ve teşvikler, şirketler hukuku, istihdam, fikri haklar alanlarında bilahare yapılan yasal düzenlemeleri çok ciddi ölçüde etkileyen öneriler geliştirilmesinde rol oynamıştır. İşyerlerinin kurulması için alınacak izinler konusunda piyasaların denetlenmesinde, yabancıların gayrimenkul edinmesinde, yabancı personel istihdamında vergi yüklerinin azaltılmasında, yatırım ortamını iyileştirme koordinasyon çalışmalarıyla birlikte, bu ortamın mevcut yatırımcılara ve Türkiye de yatırım yapmayı düşünen yabancı kuruluşlara anlatılmasında da YASED gerçekten önemli katkılar sağlamıştır. Bu amaçla yurtdışında yapılan toplantıların yanı sıra Türkiye de tertip edilen ve çok büyük katılımla çok başarılı sonucuyla bugün halen hatırlanan Yabancı Sermaye Konferansları özellikle belirtilmelidir. Uluslararası kuruluşların büyük ilgi ve rağbet gösterdiği bu konferanslarda yatırım ortamı anlatılmış, iştiraklerinin temeli atılmıştır. Bu çerçevede Uluslararası Yatırım Danışma Konseyi Toplantıları, Başbakan ve ilgili Bakanların yanı sıra bürokrasinin en üst düzeyde katılımı ile gerçekleştirilmiş, bu ortamda yatırımcıların somut sorunlarına yine somut ve hemen uygulamaya alınan önlemler gerçekleştirildi. Ankara resepsiyonlarında Başbakan düzeyinde katılımlar, resepsiyon sonrasında sorunların en üst düzeyde ve samimi bir ortamda paylaşılması geleneği oluşturulmuş, sorunlu üyelerimizin sorunlarını dile getirecekleri çeşitli platformlar yaratmıştır. Gelecekteki YASED yöneticilerine tavsiyem ülkeyi, ülkedeki yatırım olanaklarını hem içte ve hem dışta, hem yerli ve hem de yabancı yatırımcılara iyi pazarlamalarıdır. Yeni projelerin ülkeye kazandırılması, yerli ve yabancı sermaye arasında işbirliklerinin arttırılması, hukuk alt yapısının Avrupa Birliği seviyesine yükseltilmesi YASED in öncelikli konuları arasında olmalıdır. Bu vesileyle başkanlığını yürüttüğüm dönemde benimle beraber ekip ruhu içerisinde YASED in vizyonunu hayata geçirmek için olağanüstü çaba gösteren başta yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım olmak üzere tüm YASED kadrosuna şükranlarımı sunmak isterim. Aynı şekilde çalışmalarımızda bizden maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen YASED üyelerine de minnettarlığımı belirmek isterim. 2003 yılında yürürlüğe giren 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu eşit muamele ilkesini teyit etmiş, uygulamadan kaynaklanan belirsizlikleri ortadan kaldırmış, yabancı yatırımcılara genel bir hukuki güvence sağlamıştır. 1956 Mobil, ilk petrol arama ruhsatını 27 Ocak 1956 tarihinde aldı. 1956 Türkiye, dünyanın en büyük ilaç firmalarından Bristol Myers tarafından geliştirilen İpana diş macunuyla 1956 yılında tanıştı. İpana, Eczacıbaşı na verilen lisansla piyasaya sunuldu. 1982 yılında Eczacıbaşı, İpana markasının kullanım hakkını Bristol Myers ten satın aldı. 1991 yılında gerçekleşen Eczacıbaşı-Procter&Gamble (P&G) birlikteliği İpana ya yeni bir soluk kazandırdı. İpana 1998 yılında P&G çatısı altına geçti. 36

YASED de görev almak, sonu olmayan bir bayrak yarışı gibi Y ASED, bundan 30 yıl önce kuruldu. Bugün geriye dönüp baktığımızda Türkiye nin o günkü zor şartlarında bu işe girişmiş olanların ileriyi görme yetilerini takdir etmek isterim. Bu kişi ya da kuruluşlar belli ki, bizler için de aynı şekilde geçerli olduğu gibi, Türkiye ve Türkiye nin gelişimine yürekten inanmışlardı. Tahir Uysal YASED Eski Başkanı (2007-2009) YASED, bu 30 yıl içerisinde her zaman Türkiye ye yapılacak olan doğrudan uluslararası yatırımların bütün taraflar için yararlı olacağı inancından hareketle her zaman daha iyiye ulaşabilmek amacıyla hareket etti, yani; yatırımların Türkiye nin gelişimine ve büyümesine katkıda bulunması, ülkeye bilgi, birikim ve sermaye aktarması ve yatırımcıların da güvenle yatırımlarından beklentilerinin karşılanması ki bu sayede pozitif bir sarmalda gelen miktarın artarak süregelmesi. YASED in kuruluşundan bugüne kadar olan dönem aslında Türkiye nin kendine dönük kapalı bir ekonomiden dışarıya dö- nük açılma sürecinin tam kendisidir. Bazılarımız hatırlamakta bile zorlanacaktır ama bir dönem bırakın doğrudan yatırım girişlerini, özelleştirmelerin Türkiye nin kendi sermayesine bile kapalı olduğu, son derece yoğun tepki aldığı dönemlerden, dışa açılmış rekabetçi bir Türkiye yi görmekteyiz artık. Doğrudan uluslararası sermaye yatırımlarını bir tehdit olarak görmeyen ve yurtdışı ile daha fazla ortaklıklar yapmak ve işleri daha ileriye götürmek isteyen bir Türkiye var karşımızda artık. Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı nın kuruluşu YASED bütün bu süreç içerisinde işte tam da bu vizyon ile çalıştı. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu nun (YOIKK) kuruluş süreci ve sonrası çalışmalarına aktif olarak katılımı ile yatırım ortamının iyileştirilmesi için sürekli gayret gösterdi. Yeniden düzenlenen Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Kurumlar Vergisi nin % 30 dan % 20 ye inmesi, Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı nın kuruluşu gibi konular başta olmak üzere çeşitli kanun, kararname ve düzenlemelerin ortaya çıkmasında kendi üzerine düşeni yaptı. YASED de görev almak, aslında sonu olmayan bir bayrak yarışı gibi; sizden önce bu görevi yapanların güzel çalışmalarını bir sonuca bağlamak ve de sizden sonra gelenlerin takip edeceği yeni konuları ele alıp bunlar üzerinde çalışmak. Başkanlığım döneminde YASED in çok önem verdiği ArGe (Araştırma Geliştirme) Yatırımlarını Teşvik Kanununun yasalaşmış olması beni çok mutlu eden gelişmelerden biriydi. Nite- kim geçtiğimiz yıllarda ArGe yatırımlarının artarak süregelmekte olduğunu gözlemliyoruz. Gene bu dönemde Teşvik Yasası nın yeniden düzenlenmesi, değerli olan kaynakların daha rasyonel kullanımını sağlayacak olması nedeniyle özellikle üzerinde durduğumuz diğer bir konuydu. Kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması, Türkiye nin özellikle geldiği gelişim çizgisini düşünürsek, en önemli sorunlarından biridir. Bu dönemde ne yazık ki bu konuda, belirli bir farkındalık yaratabilmek dışında mevzuat ve uygulama konusunda bir ilerlemenin teminini sağlayamadık. İnanıyorum ki YASED, bugün olduğu gibi, bu konu üzerinde çalışmalarına devam edecektir. İlk sosyal sorumluluk projesi olan KOZA hayata geçirildi Ayrıca gene bu dönemde, mevzuat çalışmaları dışında, YASED in ilk sosyal sorumluluk projesi olan KOZA projemizi hayata geçirdik. Bu proje ile yurdumuzun daha az gelişmiş bölgelerinden öğrencilerimizin İstanbul da uluslararası sermayeli şirketlerde staj yapmalarını, deneyim kazanmalarını, bilgi ve görgülerini artırmalarını sağlamaktayız. Önce Güneydoğu ile başlayan bu proje bu yıl daha geniş bir coğrafyada 118 öğrencimize ulaştı. Her şeyin başı insan sloganınına çok çok güzel uyan bir proje! YASED bu 30 yılda yaptığı değerli çalışmalarını, dünya ekonomisinin geçmekte olduğu bu zorlu süreç ve ötesinde de başarı ile sürdürecektir. YASED çalışanları başta olmak üzere, üye şirketlere, Başkanlarımıza ve Yönetim Kurulu üyelerimize başarılar diliyor, YASED gibi seçkin bir kuruluşa başkanlık yapmış olmanın bir ayrıcalık olduğunu belirtmenin mutluluğu ile YASED e nice yıllar verimli çalışmalar diliyorum. 1987-1992 Döneminde YASED Başkanlığı Yapmış Olan Atilla Midilili nin Anısına Eşi Birsen Midillili nin Mesajı Atilla Midillili her zaman Türkiye ye inanan bir insandı. 21. yüzyıl bizim olacak derdi ve YASED Başkanlığı nı da bu inançla yaptı. YASED Başkanı olarak; Pasifik ülkelerini, kapanan Avrupa kapılarını,türkiye nin üretim ve ihracat merkezi haline gelerek tekrar açacağına inanırdı. Bu fırsatı kaçırmadığımız takdirde, Türkiye nin dünyanın en zengin topluluklarına mal ve hizmet satabilen bir ülke konumuna geleceğine inanırdı. 1980 lerde, yabancı sermaye şirketlerinin, üst düzey yöneticilerinin bulunduğu toplantılarına, zaman zaman Turgut Özal ın da katıldığını ve bu görüş alışverişinden YASED in doğduğunu anlatırdı. O zaman 121 üyeli bu derneğin başkanlığını 5 sene yaptı. YASED in çalışmalarını her zaman ön planda tutup, medyanın gündeminden düşürmedi. Devleti, ekonominin büyük ortağı olma konumundan uzaklaştırmak gerektiğine ve yabancı sermayenin daha fazla teşvik edilerek, çerçeve uygulamalarının ve yönetmeliklerinin konsolidasyonunun sağlanmasını ve tek bir merkezden yönetilmesi gerektiğine inanırdı.yabancı yatırımcının günlük değişen uygulamalar istemediğini ve özelleştirilmeye hız verilmesi gerekliliğine de işaret ederdi. Atilla Midillili nin isteği; yeni ürün ve markalarla Avrupa çizgisine yaklaşmak; bunu yaparken de vasıflı insan gücüne ve yeni teknolojiye önem vermekti. 21. yüzyıl için Türkiye hayali böyleydi. Birsen MİDİLLİLİ Kasım 2010 1957 Türkiye de ilk yabancı sermayeli ilaç firmalarından Pfizer, 1957 yılında faaliyete geçti. 1958 1896 yılında İsviçre nin Basel kentinde, ülkenin ilk ilaç şirketi olarak kurulan Roche un Türkiye yolculuğu 1958 yılında Esentepe de sekiz kişiyle başladı. 38