28 KALBİNİN SESİNİ DİNLE KONGRE ÖZEL. Geçmişimizi Sevdiren adam: Fuat SEZGİN. Osmanlı 04 Devletinde Tıp İlmi

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

ODÜ TIP FAKÜLTESİNİN YENİ ÖĞRENCİLERİ BEYAZ ÖNLÜKLERİNİ GİYDİ

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu


Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ANKETİ

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Pazartesi İzmir Basın Gündem

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ

Prof. Dr. Mehmet Haberal, Amerika, Japonya ve Ürdün deydi

NEJAT İŞLER İSTANBUL'A SEVK EDİLDİ

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

THED-İZMİR İkinci Etkinliğimiz İzmir de Yapıldı. Sağlık Bilimlerinde Bilimsel Proje Hazırlama Eğitim Etkinliği

Kongrenin açılışı Prof. Dr. Osman Küçük tarafından yapıldı. Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. H. Fahrettin Keleştemur yaptığı konuşmasında

AKADEMISYENLERDEN 'KISIYE ÖZEL BASKANLIK OLMAZ' BILDIRISI

Gün boyu devam eden Batı Karadeniz Acil Tıp Günleri: Karabük Sempozyumu katılımcıların katılım sertifikalarını alması ile sona erdi.

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

SİZDEN GELENLERLE GÜCÜMÜZE GÜÇ KATIYORUZ

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)


2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

CMC, EKIBINI HAKAN SARAN ILE GÜÇLENDIRDI

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

9. Sigarayı bırakma zamanı


Turizm Fakültesi Dekanı ndan ziyaret

Benimle Evlenir misin?

I. ULUSLARARASI SOSYAL VE EKONOMİK ARAŞTIRMALAR ÖĞRENCİ KONGRESİ

Vakfıkebir MYO 9. Dönem Mezunlarını Verdi

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA


Değerli Meslektaşlarımız,

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İTÜ SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ KULÜBÜ

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Gala Yemeği Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

KAZAKİSTAN ISSA-TÜRK ÜNİVERSİTELERİ TANITIM GÜNLERİ RAPORU

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

SEDA ÜREN KURUMSAL

GAÜN e Türkiye nin En Modern Kardiyoloji Merkezi

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ. Türkiye İnovasyon Haftası 2015 KBÜELAR Takımı Faaliyet Raporu KBÜ ELAR

Geleceğin Mühendislerine Petkim den Tam Destek

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ- -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı / Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

16 SAYI. ağustos 2016 DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ

51. ULUSLARARASI ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Gen haritasının ne kadarı tamamlandı DNA'nın şimdiye kadar yüzde 99'u deşifre edildi.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

BİMEKS B.B.Bodrumspor a Teknoloji Sponsoru Oldu

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI İLKOKUL BÜLTENİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ETKİNLİKLERİ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.


Bir Ödülün Hikayesi. Yazan: Meltem AKAN. Jeofizik Mühendisi

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

İngiltere Kraliyet Tıp Derneği nin. Prof. Dr. Mehmet Haberal a Verildi. Prof. Dr. Babulal Sethia, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr.

Aktivitem Catering ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve ISO 22000:2005 Gıda Güvenliği Sistemi standartlarına sahiptir.

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi


20 Derste Eski Türkçe

ULUSAL TRAVMA VE ACİL CERRAHİ DERNEĞİ 2. İÇ ANADOLU BÖLGESİ TRAVMA VE ACİL CERRAHİ TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR

T.C. Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi BİLGİLENDİRME ve İSTİŞARE TOPLANTISI

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

KALÇA ARTROSKOPİSİ YENİLİKÇİ, TARTIŞMALI VE İNTERAKTİF CANLI CERRAHİ KURSU (25 OCAK 2019)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

2018. HEMŞİRELİK HAFTASI ETKİNLİKLERİ

Böyle bir organizasyonda sizlerin desteği bizim daha büyük işler yapmamıza olanak sunacaktır ve bizleri çok mutlu edecektir.

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

SEDAŞ LI ÇOCUKLAR İŞGÜVENLİĞİ VİDEO YARIŞMASI ÖDÜLLERİNİ ALDILAR

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ SAĞLIK VE TIP ALANINDA BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU DAVET

Transkript:

TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Bilim - Kültür - Sanat - Magazin 2014 Sayı : 4 KONGRE ÖZEL Sf.8-25 32 Geçmişimizi Sevdiren adam: Fuat SEZGİN Osmanlı 04 Devletinde Tıp İlmi 42 Röportaj Doç. Dr. Süleyman Murat TAĞIL Nam-ı Diğer SMT 55 TOU Tıp tan İnciler 28 KALBİNİN SESİNİ DİNLE

Fatma Betül ÇEVİK TÖÜ TIP FAKÜLTESİ Dönem 3 Yeni bir sayıyla karşınızda olmanın heyecanı ve mutluluğuyla öncelikle herkesi içtenlikle selamlıyoruz. Bu sayımızda TÖBAT/FATÜBAT bünyesinde düzenlenen kongrelerimizin geçmişten bugüne gelişimi ve kongrelerden anılarla oluşturduğumuz kongre özel bölümümüz ile karşınızdayız. Her ne kadar kongrelere ağırlık vermiş olsak da dergimizin temel bölümlerini de eksik etmemek adına ekip olarak sıkı bir çalışmayla yeni sayımıza hazırlandık ve sayfa sayımızı biraz da arttırarak güzel bir çalışmayla yine sizlerin karşısındayız. Bu sayıda kapakta Kalbinin Sesini Dinle başlıklı yazımızla kalbimizin sesine fizyolojisini de işin içine katarak tekrar bir kulak verelim dedik. Örnek Şahsiyetler bölümümüzdeyse Kayıp Hazinenin Kâşifi Prof. Dr. Fuat Sezgin in hayatını kaleme aldık. Gezi yazısı bölümümüzde Erasmus programı kapsamında İtalya ya staja gitmiş ve gezme imkânı bulmuş bir arkadaşımızın dilinden buraları okuma imkânı bulduk. Tarih, röportaj, kültür sanat, ne var ne yok, serbest bölge yazılarımız ve kongre özel bölümümüzle umuyoruz ki keyifle okuyacağınız bir sayı olur. Bu süreçte birlikte çalıştığımız TÖBAT ve FATÜBAT ekiplerine, her dönemde ayrı ayrı emekleri olmuş hocalarımıza, yazıların hazırlanması ve düzenlenmesinde gayet düzenli ve özverili bir şekilde çalışan DF Dergi ekibi üyesi arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Takip ettiğimiz bu süreçte eski kongrelerden bugüne gerçekleşen gelişimin gerçekten samimi, çalışkan ve özverili ekiplerin ve bu işte görev alan nice gönüllülerin emekleri sayesinde olduğunu gördük. Her seferinde, birçok şeyden önce gelen ve olası tüm eksikliklerin önüne geçebilen samimiyet in kongreye yansımasıyla nedeni her zaman tam anlaşılamasa da değeri gönüllerde hissedilen kongrelerin düzenlenmesi en güzel özelliklerimizden biri olmuş sanıyorum. Tam bir aile olduğunu hissederek birçok zor gibi görünen durumun altından kalkan Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi ailesinin geçmişten bugüne barındırdığı tüm fertlerine de ayrıca teşekkür etmek istiyorum. İnşallah bu yıl 5 incisini düzenlediğimiz kongremizin de aile sıcaklığında, en güzel şekilde gerçekleşmesi temennisiyle 1editörden

Hatice Kübra GÜNDÜZ TÖÜ TIP FAKÜLTESİ Dönem 2 ne var ne yok 2 ALZHEİMER TANISINDA YENİ YÖNTEMLERE DOĞRU Bir grup Alman araştırmacı yaptıkları çalışmalarla Alzheimer hastalığının teşhisi için yeni bir metot geliştirmeyeçalışıyor. Günümüzde Alzheimer ın teşhisi için bazı testler ve beyin tomografileri kullanılsa da beyin hücreleri hasar görmeden konulacak teşhis çok kıymetli. Sonuçları Genom Biology dergisinde de yayımlanan araştırmada kandaki küçük materyaller incelenmiş ve 202 hastada geliştirilen yeni test denenmiştir. %93 doğruluk payına ulaşan test sonucu üzerine çalışmalar devam etmektedir. Yine bu amaçla ABD de Georgetown Üniversitesi Tıp Merkezi nde çalışma yapmakta olan araştırmacılar retinanın daha önce incelenmemiş bir bölümünü incelemekteler. Fareler üzerinde yapılan çalışmada bu bölgenin Alzheimer hastası olan farelerde inceldiği fark edilmiş. Farelerde retina ganglion tabakasının yarıya, iç çekirdek tabakasının da üçte bire inmiş durumda olduğu tespit edilmiş. Beyin hücrelerinin ölmesi olan Alzheimer ın yine beynin uzantısı olan retinada hücre kaybı ile ilişkili olduğu tahmin edilmektedir. Teşhisi koymak için pahalı olabilecek ya da invazif olabilecek uygulamalardansa rutin göz kontrolü sırasında Alzheimer ın fark edilmesi erken teşhisi kolaylaştıracaktır. Sadece insanların gözlerine bakarak teşhisi erken koymayı mümkün kılabilecek araştırma üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Kaynakça: http://www.bbc.co.uk/news/health-24924488 Son sürat ilerleyen tıp dünyasında artık hastalar için daha çok ümit kaynağı var. Yapılan son çalışmalar ile artık organ nakli sorununun üzerine eğilen araştırmacılar, bu konuda yeni çözümler aramakta. Japonya da Yokohama Üniversitesinin yaptığı ve Nature da yayımlanan çalışmada ilkel insan karaciğeri üretimi başarılmıştır. Bunun için 2 çeşit kök hücre ve umbilikal korddan alınmış materyalle beraber 3 hücre kullanan ekip yapay karaciğer tomurcukları oluşmasının heyecanı içerisinde. Şimdilik bu tomurcuklar farelere nakledilip gelişmeleri incelenmekte. Nakledilmiş tomurcuklar kendilerine damarlar edinip gelişimlerini devam ettirmektedir. Tomurcukların organ boyutuna ulaşmaları olanaklı olmasa da karaciğer yetersizliği olan hastalarda tamir için kullanılabileceği umulmaktadır. Bu doğrultuda yapılan başka bir çalışma ise Fransız araştırmacı grubu tarafından yürütülmektedir. Fransız bir şirket tarafından üretilen yapay kalp Fransa da Georges Pompidou Hastanesinde kalp yetmezliği olan hastaya nakledilmiştir. Hastanın sağlığının ve yaşamsal kabiliyetlerinin iyi olması sıradaki hastalar içinde umut vaat etmektedir. Böylece uygun donörün bulunması, bekleme sırası gibi engellerin önüne geçmeyi amaçlayan araştırmacılar yapay kalbin pek çok hastaya çare olabileceğini düşünmekteler. Kaynakça: http://www.ntvmsnbc.com/id/25487390/ http://www.gazeteport.com.tr/haber/138912/fotogaleri-enyeniler ORGAN NAKLİNDE YENİ UMUTLAR

3 ne var ne yok Nurdan EYİGÜN TÖÜ TIP FAKÜLTESİ Dönem 2 HÜCRE İÇİNDE SÜRÜLEBİLEN NANOMOTORLAR TÜRK ARAŞTIRMACILAR İLK YERLİ BEYİN ŞANTIMIZI ÜRETTİ Hücre içindeki nanomotorlar Bir grup bilim adamı geliştirdikleri altın nanomotorları canlı hücre içerisine yerleştirip sürdüler. Bu altın-motor takımı, bir insandan alınan canlı tümör hücrelerine laboratuvar ortamında yerleştirilen ve kullanılan ilk motor olma özelliğinde. Bilim adamları boyları 10 mikrometreden küçük olan bu motorlar üzerinde şimdilik mükemmel bir hâkimiyet kuramamış olsalar da gelecekte bu motorlar sayesinde ilaçların direk hücre içine verilebileceğini düşünüyorlar. Bunun yanında kanser hücreleri gibi zararlı hücreleri de hedefleyip öldürebilecekleri düşünülüyor. Dünyadaki tek hücre boyutunda sürülebilir motorlar bununla da sınırlı değil. Yapılan birçok çalışmada bilim adamları nanomotorları kan ve mide asidi gibi vücut sıvılarında da kullanmayı başardılar. Bütün bu çalışmalar, bir gün bu nanomotorların insan vücuduna da yerleştirilebilmesinin bir adımı niteliğinde. Kaynakça: http://www.popsci.com/article/science/tiny-gold-motors-you-can-drive-inside-cells Beyinde biriken sıvının, karın boşluğuna iletilerek vücuttan atılmasını sağlayan sistem için Hacettepe Teknokent te geliştirilen tamamı antibiyotikli beyin şantı, operasyon sonrası gelişebilecek enfeksiyon riskini en aza indiriyor. Beyinde biriken sıvının, karın boşluğuna iletilerek vücuttan atılmasını sağlayan sistem için Hacettepe Teknokent te geliştirilen tamamı antibiyotikli beyin şantı, operasyon sonrası gelişebilecek enfeksiyon riskini en aza indiriyor. Kafa içinde sıvı birikmesi sonucu ölümcül sonuçlar doğuran hidrosefali hastalığının tedavisindeki en sık kullanılan yöntem olan sistemde, beyne takılan şantın bir bölümünde antibiyotikli kaplama bulunuyor. TÜBİTAK TEYDEB desteğiyle geliştirilen yeni şantın olası risk durumlarını artıran cilde en yakın yeri olan pompa kısmı da antibiyotikle kaplanarak dünyada bir ilk e imza atıldı. Şantı geliştiren Beyin Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet Sorar, yaptığı açıklamada, hidrosefali hastalığının daha çok çocuklarda görüldüğünü ifade ederek kısa süre içinde müdahale edilip kafa içerisindeki sıvının boşaltılamaması halinde hastalığın ölümle sonuçlandığını vurguladı. Cerrahi ortamda gerçekleştirilen uygulamanın kanama, enfeksiyon gibi akut sorun ortadan kalkana kadar hastanın kafasında kaldığını belirten Sorar, uzun dönem tedavi için şant denilen beyin içi implantların kullanılması gerektiğini ifade etti. Sorar, Kafa içi basıncı arttığında basınca bağlı olarak sistem devreye giriyor ve sıvı tahliye ediliyor. Sistemle sıvı beyinden alınarak karın boşluğuna kadar iletiliyor. Bu şekilde kafa içindeki basınç normale dönüştürülüyor. Basınç normale döndüğünde ise tekrar sistem kapanıyor ve belli miktardaki sıvının beyinde kalması sağlanıyor. diye konuştu. Şant ameliyatlarının en sık görülen komplikasyonlarından birinin ameliyat sonrası gelişen enfeksiyonlar olduğunu söyleyen Sorar, Yabancı üretici şantın zararlı olan pompa kısmına antibiyotik tutturmayı başaramamıştı. Biz ise orayı da antibiyotikle kaplamayı başardık ve bu konuda üretim yapan dünyadaki ilk ülke olduk. dedi. Sorar, bu şekilde ilk yerli şantın üretildiğini belirterek ürünlerin başta Rusya olmak üzere Türk Cumhuriyetleri ve Afrika pazarına girdiğini bildirdi. Kaynakça: www.tubitak.gov.tr/tr/haber/tubitak-destegiyle-beyin-santi-uretildi

Fatih KARABACAK TÖÜ TIP FAKÜLTESİ Dönem 2 Osmanlı Devletinde Tıp İlmi 4 İnsan hastalanınca anlıyor değil mi sağlığının kıymetini? Muhibbi nin de dediği gibi: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi İnsan bu mısraları hayret ile okurken aklının ucundan da bir soru geçmiyor değil. Günümüzde teknoloji sayesinde birçok hastalık kısa sürede teşhis ve tedavi ediliyor. Hatta çoğu hastalık için öncesinden aşılar bile geliştiriliyor. Peki, ya asırlar öncesinde hastalar nasıl tedavi ediliyordu? Ameliyatlar nasıl yapılıyordu? İsterseniz gelin hep beraber tarihin tozlu sayfaları arasında bu soruların cevabını arayalım. Tarih Öncesi Dönemlerde Tıp Bu dönemde insanlar hiç de küçümsenmeyecek işler yapıyorlardı. Örneğin Pakistan da yapılan kazı çalışmaları 8 bin yıldan çok daha önce, dişçilerin diş çürümelerini dolguyla tedavi ettiklerini göstermiştir. Ayrıca çalışmalarda bazı dişlerde küçük delikler tespit edilmişti. Bu delikler bakteriler tarafından açılmamıştı. Bu delikler tarih öncesi dişçiler tarafından bilinçli bir şekilde açılan deliklerdi. Daha sonra yapılan incelemelerde ise deliklerin bulunduğu dişlerde çürümeye rastlanmamıştı. Bu da, New Scientist dergisinin de ifadesiyle, Tarih öncesi dişçilerinin, işlerinde ne kadar başarılı olduklarının bir delilidir. Yine yapılan bazı arkeolojik kazılarda yaklaşık 12-13 bin yıl önce yapılmış beyin ameliyatlarının izine rastlanıldı. Anadolu da en eski ameliyatlı kafatası Aşıklıhöyük te (Aksaray) bulundu. Yaklaşık 12 bin yıllık 20-25 yaşlarında bir kadın kafatasında çok düzgün biçimde açılmış bir deliğe rastlandı. Deliğin açılmasının sebebi ise hastalığa sebep olan kötü ruhlar ve cinlerin ancak bu şekilde uzaklaştırılabileceği inancı idi. Kafatasındaki deliğin düzgünlüğü ve görülen

iyileşme izleri bu kişinin ameliyattan sonra yaşamını sürdürdüğünü göstermektedir. OSMANLI DA SAĞLIK Osmanlı tıbbı, Selçuk tıbbının devamıdır. Selçuklulardan intikal eden vakıf hayır müesseseleri İslam hukukunun koruyuculuğu altında Osmanlı devrinde de asli işlevlerine devam etmiştir. Osmanlı Devleti, tıbba yaptığı katkılarla tıp tarihinin en önemli kilometre taşlarından biridir. Çünkü ecdadımız sağlık alanında hiçbir reformdan kaçınmamış hem hekimleri hem de hastaları memnun etmek için çabalamıştır. Ayrıca Müslüman hekimlerin dışında gayrimüslim hekimlere de sahip çıkmıştır. Bu da ecdadımızın ilme verdiği önemi gösteriyor. Osmanlı da Şifahaneler Selçuklular döneminden beri Anadolu da hastanelere Daru ş-şifa, Daru t-tıb, Bimarhane gibi isimler verilmekteydi.ilk Osmanlı sağlık kurumu 1389 da açılan Bursa Yıldırım Darü ş-şifasıdır. Bu şifahaneyi daha sonraki yıllarda onlarcası takip etmiştir. Yabancı gezginlerin anlattıklarına göre 16. yy. sonlarında sadece İstanbul da her biri 150-300 hasta alabilen 119 Darü ş-şifa bulunmaktaydı. Bu hastanelerin vakıf olmaları, Osmanlı toplumunda sağlık hizmetlerinin bedelsiz yapıldığı manasına geliyordu. Parasız tedavi kavramının günümüzdeki anlamı dışında hastaların evlerine dönüş paraları da kendilerine verilirdi. Parasız tedavi yapılan hastanelerde hem hekimler hem de hastalar arasında müslim-gayrimüslim ayrımı yapılmıyordu. Osmanlı da doktorların, hem mesleğinde uzman hem de hasta psikolojisini bilen, hastaya şefkat ve merhametle davranan kişiler olmaları istenirdi. Kanuni Sultan Süleyman ın eşi Hürrem Sultan tarafından 1550 de Mimar Sinan a yaptırılan Haseki Dârü ş-şifâsı nın yönetmeliği şu şekildeydi: Hekimlerin her biri temiz kalpli, iyi ahlaklı, güzel huylu, endişeden uzak, iyi iş yapar; ince kalpli, uysal, akraba ve yabancılar hakkında hayır diler; nasihati tatlı dilli, hoş sözlü, güler yüzlü, makbul huylu olmalıdır. Hekimler, hastalardan her birine candan bir dost gibi lütuf ve Osmanlı da doktorların, hem mesleğinde uzman hem de hasta psikolojisini bilen, hastaya şefkat ve merhametle davranan kişiler olmaları istenirdi. merhamet ile nazar eder. Onları asık suratla karşılamaz, hastalara az da olsa nefret uyandıracak söz söylemez. Zira sözde bulunan sert bir kelime, bazen hastaya en büyük dertten daha ağır gelir. Belki hastalara en latif ibarelerle söz söyler. Onlara en güzel şekilde hitap eder. Soru ve cevapta en şefkatli yolu tutar. Hastanın tatlı söze ihtiyacı daha çoktur. Darü ş-şifalar mimari olarak bakıldığında da sadece hastane olarak değil cami, medrese, imaret, hamam gibi daha birçok yapıyla komşu olacak şekilde inşa ediliyordu. Yani Darü ş-şifalar sadece hekim-hasta ilişkisinin süregeldiği bir yer olmaktan ziyade imamıyla, müderrisiyle, çamaşırhane görevlisiyle harikulade bir sosyal ilişkinin örneği olmuştu. Örneğin; Süleymaniye Darü ş-şifasında 1 Baştabip, 2 Tabip, 2 Kahhal( Göz Doktoru), 2 Cerrah, 1 Eczacı, 2 Eczacı kalfası, 1 İlaç kilercisi, 1 Kati, 1 Kapıcı, 1 Kasekeş, 2 aşçı, 4 Kayyum, 2 Odacı, 4 Sucu, 2 Çamaşırcı, 1 Berber ve 1 Tellak görev yapmaktaydı. Akıl ve ruh sağlığı bozuk olan hastaların Avrupa da içine şeytan girmiş diye yakıldığı dönemlerde Edirne deki 2. Beyazıt Şifahanesi nde bu tip hastalar musiki ile tedavi edilmeye çalışıyordu. Ayrıca tıp öğretimi ve eğitimi hastanelerde sağlık hizmetleriyle birlikte yapılmakta ve tabip namzetleri buralarda usta-çırak eğitimiyle yetiştirilmekteydi. Darü ş-şifalarda haftada 4 gün tıp öğrenimi yapılmakta ve müderrislere 50, muitlere 5 ve talebeye 2 akçe yevmiye verilmekteydi. 5

6 Osmanlı da Bazı Hastalıklara Yaklaşım ve İlginç Tedavi Yöntemleri Osmanlı daki tedavi yöntemlerini yakından incelediğimizde özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşamış Sabuncuoğlu Şerafeddin (1385-1468) in Fatih e ithaf ettiği Cerrahiyetü l-haniye kitabı dikkatlerimizi çekiyor. Zamanının cerrahisi hakkında yazılan bu kitap kolaylıkla anlaşılabilmesi için minyatürlerle desteklenmiş. Bu eserde yaralara dağlama uygulamalarına, kulunç tedavisine yer verilmektedir ki bu tedaviler günümüzün akupunktur noktalarıyla bir paralellik göstermektedir. Amasyalı bir hekim ve cerrah olan Sabuncuoğlu Şerafeddin birçok ilaçları bizzat hayatı pahasına denemiş ve kendi üzerinde yılan zehri ile deneyler yapmıştır. Bu örnek şahsiyet tecrübelerini Mücerrebname isimli bir eserde de toplamıştır. Fatih dönemine damgasını vuran isimlerden biri de Akşemseddin dir. Zira yazdığı kitabında insanlara hastalık bulaştıran ufak canlılar olduğundan bahsediyor. O dönemde mikroskop gibi gelişmiş aletler yokken Akşemseddin in mikroplardan bahsetmesi ise bir kez daha bizi hayretler içinde bırakıyor. Yine eski dönemlerin korkulan hastalıklarından biri olan Cüzzam hastaları içinde Miskinler Tekkesi olarak da bilinen Cüzzamhaneler açılıyordu. Burada ilginç olan nokta Cüzzamhanelerin daha çok şehir dışında kurulmaları ve bu hastaların şehre girmelerinin engellenmesidir. Bu da karantina yönteminin asırlar öncesinden Osmanlı tarafından bilindiğini ve uygulandığını gösteriyor. Günümüzün en çok gündemde olan tıbbî operasyonlardan biri de organ nakli. Osmanlı da da nakil yapıldığına dair bazı rivayetler var. Şeref Han tarafından 1597 de Farsça kaleme alınan Şerefname adlı kitapta şöyle bir olay anlatılıyor: Kanunî devrinde Arab Şah Bey Türkmen kumandasında bir Safevî birliği, Palu ya kadar sokulmuştu. Bu vuruşmada askerlerden bir genç, bir kılıç darbesiyle başından yaralandı. Kılıç, kafatasından bir kemiği alıp götürmüştü. Bir cerrah, muharebe meydanında şehit olanlardan birinin kafatasını açtı. Kafatasındaki kemiği alıp beyni görünen Osmanlı askerinin kafatasına, o kemiği ilâve edip dikti. Bu ameliyattan sonra Osmanlı askeri yıllarca yaşadı. Bu bilgi, Osmanlı nın tıptaki seviyesini gözler önüne seriyor. Osmanlı döneminde ilgimizi en çok çeken şeylerden biri de o dönemlerde geliştirilmiş aşılardı. Örneğin çiçek hastalığına karşı koruyucu aşının tam olarak hangi tarihten itibaren uygulandığı bilinmemekle beraber çok eskiden beri Anadolu da Yörükler arasında yapıldığı bilinmekteydi. Bu aşı yapılırken hafif çiçek çıkarmış bir hastanın yarasından irin alınıp bir ceviz kabuğuna konur ve saklanırdı. Genellikle mayıs ayında gülsuyu ile sulandırılan irin, çocuğun kolu çizilip oraya damlatılırdı. Sulandırılarak dağıtılmış mikrop çok dağınık 10-15 çiçek çıbanı çıkarır; fakat yüzde çopurluk yapmazdı.ancak temizlik şartlarına riayet edilmediği takdirde kişide ölüme sebebiyet verebilecek kadar çok şiddetli rahatsızlıklar meydana gelebiliyordu. Hatta 17. yy.da Aşımacızâde lakabı olan kişilerin bulunduğu ayrıca Türkiye ye 18. yy. başlarında gelen Lady Montegue 1717 tarihli mektubunda Osmanlıların çiçek aşısını, Jenner in inek püstüllerinden cerahat alarak yaptığını, insanlardan alarak yaptıkları yazmaktadır. Ayrıca Osmanlı tıbbı deneysel bilim çalışmalarında da ileri gitmişti. 15. yy.da Yakup Paşa bugünkü ismiyle Addison hastalığını belirleyerek Behak adını vermiştir. Hasta Hakları Ecdadımız her alanda olduğu gibi sağlık alanında hak ve hukuka dikkat etmiş hatta bu alanda yönetmelik bile çıkarmıştır. Bu yönetmeliğe göre hekimlerin hastalara sıcakkanlı ve şefkatli davranmaları gerekiyordu. Ayrıca herhangi bir cerrahi işlem için de hastanın izni gerekiyordu. Osmanlı hekimleri hastaları tedavi etmenin yanı sıra hasta hakları, tıp etiği gibi daha birçok ince detay üzerinde de durmuştu. Hastaları tedavi etmekle kalmayıp bir de onları memnun etmek için çaba sarf etmişlerdi. Hatta bazı şifahanelerde haftanın bir iki günü hastaları eğlendirmek için çalgı bile çalınıyordu. Ezcümle ecdadımız diğer birçok ilim alanında olduğu gibi sağlık alanında da bu işin hakkını vermeye çalıştı ve dönemin imkânlarına göre fazlasıyla verdi de. Günümüzde bize birçok kör noktada ışık tutan, yollarımızı aydınlatan ecdadımızı buradan bir kez daha hayırla yâd ediyor, rahmetle anıyoruz. Sağlıcakla Kaynakça Philip Cohen, Open Wide, New Scientist, No. 2286, 14 Nisan 2001, s. 19 Bilim ve Teknik dergisi, Mayıs 2008 - Bütün Yönleriyle Osmanlı, Adab-ı Osmaniyye, Erol Özbilgen 2010 - s.605(doç.dr.esin Kahya, 18.yy da Tabii Bilimler, s.50) - Bütün Yönleriyle Osmanlı, Adab-ı Osmaniyye, Erol Özbilgen 2010-s.342,343 (Uzel,a.g.e.s.10) - İlter Uzul,Sanata yansıyan Türk Tıbbı, s.10 - Atabek,Emine M., Ortaçağ Tababeti, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayını,İstanbul 1977, s 30-32

Ahmet SAİD TÖÜ TIP FAKÜLTESİ Dönem 5 Yolcu Saat sabahın dördü, bütün köy uykuda Köy meydanındaki çeşmeden akan cılız suyun sesi köyün bir diğer ucundan duyuluyor. Meydanda sere serpe yatan köpekler komşu köydeki köpeklerin sesine cevap verecek halde bile değiller, belli ki yaz uyuşukluğu hayvanları bile etkilemiş. Hüseyin Ağa köyün ileri gelen eşrafındandır. Ağanın evinde bu gece bir değişiklik gözükmüyor. Gecenin sessizliğine onlar da ayak uydurmuş, derin bir uyku halindeler. Evliliklerinden bu yana gecen otuz üç yılda Hüseyin Ağa ile eşinin baş koydukları yastıkta da gönüllerindeki sevgide de bir değişiklik yok. Eskiler demiş ya; Allah bir yastıkta kocatsın Mevsimlerden yaz, tam da harman zamanı. Köyün ve köylünün en yoğun olduğu zaman. Biçerdöver ve traktörler harman yerinde günün gelecek yorgunluğuna hazırlanıyor. Birazdan caminin imamı uyanıp köylüyü namaza kaldıracak. Her sabah olduğu gibi bir buçuk safı bulan cemaat namazı eda etmek için camiye gelecek ve namaz sonrası caminin avlusunda biraz vakit geçirip kahvaltıya geçecekler. Saat sabahın dördü, bütün köy uykuda Köyün girişindeki tabelanın önünde bir adam Boyu hafif uzunca, vücudu yapılı, saçları omuzlarında, yüzü belli belirsiz, kim olduğunu tahmin etmek zor. Cübbesi ve sarığı ile ihtişamlı bir görüntüye sahip. Gecenin karanlığındaki köyde sokak lambasının yaydığı mistik sarı ışık cübbe ve sarığı daha bir görkemli hale sokuyor. Kimdir necidir bilinmez; yolcu desek yolcu değil, meczup desek meczup değil Yanında durduğu tabeladaki yazıları okuyor: Cankurtaran Köyü, nüfus 327. Hafif bir tebessüm ediyor. Bir şeyler mırıldanıyor ama ne söylediği belirsiz. Elinde ne su maşrapası var ne de azık torbası Ne yer ne içer acep? Bilinmez Saat sabahın dördü, bütün köy uykuda Uykuya eskimezler küçük ölüm demiş ya hani, aynı o misal tüm köy ölüm sessizliğinde ittifak etmiş halde sanki. Sadece çakıllı yoldan gelen bir adamın yürüme sesleri Heybetli bir yürüyüşü var, yürüyüşündeki ağırlık yoldaki taşların sesinden belli. Köyün yolu harman yerinden geçip meydana geliyor. Harman yerindeki buğdayların bir kısmı öğütülmüş diğer bir kısmı da bugünü bekliyor. Bekleyen buğdayların bir kısmı da Hüseyin Ağa ya ait. Yolcu harman yerinden geçerken yine aynı tebessüm ile gülümsüyor, bir şeyler söylüyor gibi mırıldanıyor; ama ne dediği belirsiz. Meydandaki köpekler yolcunun gelişini fark etmemiş gibiler, hiç sesleri solukları çıkmıyor. Köyün meydanından Hüseyin Ağa nın evine bir yol iniyor. İki katlı bir ev, ufak bir avluya açılan üç kapı, biri üst kata ikincisi kilere ve bir diğeri de arka bahçeye açılıyor. Bahçe bir köy için büyük sayılmaz; ama şehirdekilerin büyük gördüğü cinsten. İşlerin yoğunluğu nedeni ile çok da bakımlı değil. Gece yatmadan Hüseyin Ağa eşine sitemvâri bir eda ile Harmandan sonra bahçeye çekidüzen vermek lazım. Gün boyu evdesiniz ama gel gör ki işler yine bana bakıyor. Gelen gidenimiz oluyor, küçük beyin düğünüöncesi işleri bitirmek lazım. dediğini duyuyoruz. Misafir meydandan geçip Hüseyin Ağa nın kapısına geliyor. Kapıdaki de- Ölüm her aklına geldiğinde Ah edip vah edip inleme Bu halinle Tanrı yı incitmiş olacaksın Ecel kapını çaldığında evi telaşa verme O geldiği zaman sen gitmiş olacaksın A.Kaya mir tokmağa hafiften dokunuyor, duyan yok gibi, genelde Hüseyin Ağa nın eşinin uykusu hafiftir; ama bu sefer Hüseyin Ağa duyuyor sesi. Terliği giyip avluya iniyor, ani kalkıştan mıdır nedendir göğsünde hafiften bir ağrı hissediyor, avluya ininceye kadar tüm sırtı ter içinde. Mevsimlerden yaz ama köyde bunaltıcı bir sıcaklık yok. Hüseyin Ağa kapıya gidiyor mu gidemiyor mu bilemiyoruz; sadece rüya ile uyanıklık arasında bir hal Hüseyin Ağa ile kapıdaki misafir sanki çok öncesinden tanışıyorlarmış gibi, sanki uzun sürecek bir arkadaşlığın ilk buluşması gibi Hafiften bir üşüme hissediyor Hüseyin Ağa ama sonrasında ılık bir sıcaklık tüm vücudunu sarıyor. Hüseyin Ağa halinden endişeli ama misafir korkma diyor. Saat sabahın dördü, bütün köy uykuda Sadece iki kişi var uyanık ve yolda. Köyün tabelasının önünden geçerken ikisi de hafiften tebessüm ediyor Cankurtaran köyu, nüfus 326. Dakikalar geçtikçe görünmezlikleri derinleşiyor ve gözden kayboluyorlar. Saat sabahın beşi oldu. Köyün imamı sabah ezanını okuyor. Hüseyin Ağa nın eşi yataktan kalkıp aşağıya abdest almak için iniyor, ezana rağmen kalkmayan eşi için Harman mevsimi çok yoruldu bu adamcağız, zaten kalbi hafiften tekliyor, çok kendini yoruyor çok. diye iç geçiriyor. Abdestini alıp tekrardan odaya girdiğinde uyandırmak için sesleniyor Hüseyin Ağa, haydi kalk namaz vakti. Birkaç defa seslenmenin de işe yaramadığını görünce yanına kadar gidiyor ve son bir kez sesleniyor Hüseyin Ağa edebi düşünceler 7

1. KONGRE Katılan Hocalar ve Sunumları: Prof. Dr. Kadri Altundağ; Yurt Dışında Başarılı Bilim Adamı Olmak 2010 Prof. Dr. İbrahim Haznedaroğlu; Bir Türk İlacı: Ankaferd Prof. Dr. Mahmut Kömürcü; Açık Kırıklarda Tedavi Yaklaşımları Dr. Mehmet Tekşam; Tarihsel Süreçte Teknolojik Görüntüleme Yöntemleri Prof. Dr. Esin Kahya; Klasik Dönemde Tıp Eğitimi Katılımcı Sayısı ve Bildiri Sayısı; 150 Kişi 44 Sözel Sunum 15-16 Mayıs 2010, Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Binası 2. KONGRE kongre 8 2011 2012 Prof. Dr. Mehmet Gündüz; Kanser Genetiğinde Neredeyiz Prof. Dr. Noboru Yamanaka; Departmant of Otolaryngology-Headand Neck Surgery, Wakayama Medical University, Japan Prof. Dr. Işıl Saatçi Çekirge; Nörovasküler Hastalıklarda Endovasküler Tedaviler Prof. Dr. Hakan Ceyran; Konjenital Kalp Hastalıkları ve Cerrahisinde Güncel Değerlendirmeler, İstanbul Koşu Yolu Kalp Hastanesi, Pediatrik Kardiyoloji Katılımcı Sayısı ve Bildiri Sayısı; 250-300 Kişi 41 Sözel - 36 Poster Sunum 15-17 Nisan 2011, Crowne Plaza Ankara 3. KONGRE Katılan Hocalar ve Sunumları: Doç. Dr. Servet Tatlı, Yurt dışında Hekim Olmak Prof. Dr. Ömer Özkan; Kompozit Doku Allotransplantasyonu Doç. Dr. Yaman Ekşioğlu; MSS Gelişim Anomalilerinin Moleküler Altyapısında Gözlemlenen Klinik ve Laboratuvar Manzara Prof. Dr. Erol Belgin; Müziğin Nöromaturasyona Etkisi Prof. Dr. Bayram Yılmaz; Besin Alımı ve Pübertenin Nöroendokrin Düzenlenmesi Katılımcı Sayısı ve Bildiri Sayısı; 750-800 68 Sözel - 75 Poster Sunum 16-18 Mart 2012, Kızılcahamam Asya Termal Otel 2013 4. KONGRE Prof. Dr. Derya Balbay; Amerika'da Uzmanlık Eğitimi Dr. Yavuz Sılay; FDA ve İlaç Sanayi Prof. Dr. Bingür Sönmez; İnsanlığın Varoluşundan Beri Müzik ve Yoğun Bakımlarda Müzikle Tedavi Prof. Dr. Servet Tatlı; Görüntüleme Yöntemleri Eşliğinde Yapılan Tümör Tedavileri Prof. Dr. Ahmet Hamidi Katılımcı Sayısı ve Bildiri Sayısı; 1300 Kişi 92 Sözel - 75 Poster Sunum 29-31 Mart 2013, Kızılcahamam Asya Termal Otel 5. KONGRE 2014 Katılan Hocalar ve Sunumları: James J. YOO; Regenerative Medicine: Recent Advances and Changing Perspectives Mehmet Furkan Burak; Discovery of Adipose Hormone ap2 and New Therapeutic Strategıes in Diabetes Treatment Using Anti-aP2 Agents Serdar KILIÇ: Doğa ve İnsan Paris Bettencort 2013 igem Team: Fight Tuberculosis With Modern Weapons Katılımcı Sayısı ve Bildiri Sayısı; 1300-1500 Kişi 115 Sözel - 74 Poster Sunum 11-13 Nisan 2014, Kızılcahamam Asya Termal Otel

9

kongre 10 KONGRE 3.ŞEREF DEFTERİNDEN Değerli Arkadaşlar, Davetiniz, misafirperverliğiniz ve ilginiz için çok teşekkür ederim. Sizlerle geçirdiğim çok kısa süre içerisinde öğrenme arzunuzu, yenilikleri takip etmek için motivasyonunuzu gördüm ve çok sevindim. Mesleğinizi öğrendikçe daha çok seveceğinize ve çalıştıkça sizleri nice başarılı kongrelerde göreceğimize eminim. Kongrenin düzenlenmesinde emeği geçen siz değerli genç kardeşlerimi kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum. Prof. Dr. Bayram YILMAZ(Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı) 1994 ten beri 7 kıta 70 ülkede çok sayıda kongrelere katıldım. Nobel ödülü almış, kaliteli bilim adamlarını dinledim. Ancak bu kongredeki samimiyeti, sıcaklığı, heyecanı, aşkı ve şevki hiçbir yerde tatmadım. Emeği geçen hocalarımız ve öğrencilerimizi canı gönülden tebrik ediyoruz. Daha nice kongreler temennisiyle Yrd. Doç. Dr. Mehmet KAYA Yrd. Doç. Dr. Muhsin TOKTAŞ - Doç. Dr. Kadir DEMİRCAN Değerli FATÜBAT üyeleri, Düzenlediğiniz kongrenin samimi ve misafirperver ortamında bulunmaktan mutluluk duyduk. Böylesi güzel bir kongrenin düzenlenmesinde emeği geçen FATÜBAT üyelerine ve onları destekleyen öğretim üyelerine şükranlarımızı sunarız. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Öğrenci kongremizin ilkini düzenlediğimizde henüz iki sınıf tıp öğrencimiz vardı. Kendi içimizde, biz bize kendi amfimizde düzenlemiştik o zaman ilkini Yöneticilerimiz öğrencilerimizin sunumlarından öyle etkilendiler ki o zamanlardan daha büyük mekanlarda yapmak düşüncesini ortaya attılar. Diğer üniversitelerden de katılım olsa, tıp öğrencilerinin etkileştiği bir organizasyon olsa diye hayal etmiştik. Bugün 3.sünü düzenleyen, düzenlenmesinde fırsat oluşturan yöneticilerimiz olmasaydı Asya Termal de 700 öğrenciye hitap ettiğimiz bu büyük kongre olmayacaktı. Bu ruhu paylaşan düzenleme ekibindeki öğrenci arkadaşlara, hocalara ve yöneticilerimize teşekkür ederiz. Allah razı olsun Doç. Dr. Sevsen CEBECİ Fatih Üniversitesi nin Kıymetli hocaları ve öğrencileri, Tüm Türkiye ye müspet bir örnek oluşturma yolunda sağlam adımlarla ilerleyen öğrenci kongresi etkinliğinize bu yıl 3.kez katılıyorum. Her bir anından büyük gurur duyduğum ve gelecek adına umutlarımızı yeşerten böyle bir organizasyonun daha da başarılı olarak uzun yıllar boyunca sürmesini temenni ederim. Sevgi ve saygılarımla Doç. Dr. Sinan CANAN Değerli FATÜBAT ve Fatih üniversitesi mensupları, nazik davetiniz beni çok mutlu etti. Özellikle üniversiteniz öğrencisi arkadaşlarımın gözlerindeki ışıltıyı görünce çok daha mutlu oldum. Geleceğe daha güvenle bakacağız. İyi ki varsınız! Prof. Dr. Ömer ÖZKAN Çok değerli FATÜBAT, Öncelikle bize katmış olduğunuz tecrübeler için ve geçirmemizi sağladığınız güzel vakitler için teşekkür ederiz. Biz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çapa Tıp Fakültesi olarak yapmış olduğunuz bu etkinliğin devamının geleceğini umarak daha şimdiden katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz. Organizasyonlarınızdan oldukça keyif aldık. Hem eğlendik hem bilgilendik. Vizyonunuzu daha geliştireceğinizden ve organizasyonlarınızı daha keyifli ve eğlendirici yapacağınızdan eminiz. Başarılarınızın devamını dileriz. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İstanbul Tıp Fakültesi Sevgili kongre başkanı Mücahit Şentürk, Sevgili öğrenci kardeşlerim ve meslektaşlarım, Yüzlerinizdeki aydınlık yüz binlerce acı çeken insana tecelli olacağınızın ipucunu veriyor. Hepinizi canı gönülden kucaklıyorum. Yazar ve Psikiyatrist Dr.Mustafa ULUSOY

Sevgili FATÜBAT ekibi, Öncelikle böyle güzel bir organizasyona imza attığınız için teşekkür ederim. Gayet seviyeli ve düzen içinde hem de geleceğimiz için yararlı bilgiler ediniyor ve sağladığınız imkânlar sayesinde günün geri kalanında çeşitli aktivitelerde bulunabiliyoruz. Türkiye nin bu tür uluslararası etkinliklerde, böylesine önemli bir rol alması beni gerçekten çok mutlu etti. Yurdumuzdan ve yurtdışından gelen meslektaşlarımız ve diğer öğrenci arkadaşlarımızla kaynaşmamıza yardımcı olduğunu düşünüyor ve bu tür etkinliklerin devamının olmasını dileyerek sizi tekrardan kutluyorum. Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi Murat YAĞCI KONGRE 4.ŞEREF DEFTERİNDEN Çok değerli FATÜBAT ekibi, Siz kardeşlerimle gurur duyuyorum. Böyle bir program ancak ve ancak ciddi fedakârlıklar sonucu ortaya konulabilir. Ben de bizzat bu samimâne çalışmalarınıza ortak olabilme imkânı buldum. Sizlere üniversite ve fakültemizi bu denli iyi temsil ettiğiniz için gönülden teşekkür etmek istiyorum. Allah sizlerden razı olsun. Turgut Özal Ünv. Tıp Fakültesi Dönem 2 - Ayşe DEMİRCİ Değerli FATÜBAT üyeleri, 4 üncüsünü düzenlemiş olduğunuz kongrenizde bizleri güleryüzle karşıladığınız için öncelikle çok teşekkür ederiz. Gerek bilimsel programınızla gerek sosyal programınızla memnuniyetimizi kazandığınızı bildirmek isteriz. Diğer kongrelerden farklı olarak okul havasında değil de bizleri de düşünerek hem tatil hem de bilim dünyamıza değerli 2 gün kazandırdınız. Sadece gösterdiğiniz emek değil sergilediğiniz samimiyet de işin özünde gözükmektedir. Bu şekilde başarılarınızın artarak devam etmesini diler, nice güzel kongreler gerçekleştirmenizi temenni ederiz. Tohum saç bitmezse toprak utansın; Hedefe varmayan mızrak utansın. Hey gidi küheylan koşmana bak sen; Çatlarsan, doğuran kısrak utansın İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğrencileri Saygıdeğer ve sevecen FATÜBAT, 4 üncüsünü düzenlediğiniz kongrenize bu yıl ilk defa katılmaktayım. Bir kongre nasıl olur veya nasıl olmalı diye sorulursa FATÜBAT ın yaptığı gibi olur diyeceğim. Gerek kongre akışı gerekse konaklama konusundaki yapılan ayarlamalar harikulade; lakin kongrede o kadar değerli programlar aynı anda yapılıyor ki insan hangisine katılacağını şaşırıyor. Bu başarılı programınızı ileriki senelerde de devam ettireceğinizi temenni ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyor ve hepinizi Dicle Üniversitesi nde düzenleyeceğimiz kongrelerimize bekliyoruz. Saygı ve sevgilerimle Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi - Stj. Dr. Yasin Görkem GÖRDÜK 11 Sevgili FATÜBAT, Benim tıp fakültesindeyken hayal bile edemeyeceğim bir organizasyonun içindesiniz. Gerçi benim zamanımda böyle şeyler vardı da ben mi katılmadım... Şu anda kongrenin son günü, bilgi yarışması içindeyim. Bu bile çok güzel. Öğrenci kongrenizi daha çok sahiplenin, hocalara fazla iş bırakmayın. Bu sizin bağımsızlığınızı da arttırır. Sevgiler... Turgut Özal Ünv. Tıp Fakültesi Farmakoloji ABD Dr. Ayşe GÜREL Öğrencilerin özgüveni ve bir sunum hazırlaması, sunması ve üniversiteler arasında bir diyalogun kurularak kardeşliğin sağlanması açısından çok önemli olan 4. Uluslararası öğrenci kongresi amacına ulaşmıştır. Bu nedenle kongrenin düzenlenmesinde katkısı olan ve emeği geçen herkesi kutluyor, devamını diliyorum. Prof. Dr. Alaittin ELHAN Emeksiz yemek olmaz derler Sizlerin emeklerine okulca şahit olduk ve nihayet bugün verdiğiniz emeklerin meyvelerini toplama vakti. Ellerinize, yüreğinize sağlık! Bir aile olarak burada sizlerle olmak bizler için çok değerli. Allah a emanet olun Turgut Özal Ünv. Tıp Fakültesi Dönem 2 Emre UÇAN Sevgili FATÜBAT ekibi, O kadar büyük özveri, özen ve gayretle hazırlanmışsınız ki bu kongreyi beğenmemek, takdir etmemek elde değil. Yolunuz çok yokuş, Allah bu yolda size güç kuvvet versin. Her şey için teşekkürler İzmir den selamlar Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi