Mevcut durumda küresel ekonomi farklı hızlarda hareket eden ekonomik gruplara bölünmüş durumda:



Benzer belgeler
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN BUSİAD ÇEKİRGE TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUHARREM YILMAZ IN TÜRKONFED 36. GİRİŞİM VE İŞDÜNYASI ZİRVESİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Değerli misafirler, Kıymetli iş insanları... Basınımızın değerli temsilcileri... Hanımefendiler... Beyefendiler...

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Hazine Müsteşarı Sayın İbrahim H. Çanakcı nın 3 üncü Arap-Türk Bankacılık Forumu nda Yaptığı Konuşma. 13 Mart 2014, İstanbul

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Bu yıl 2.si düzenlenen Euromoney Türkiye Finans ve Yatırım Forumu nda Akbank adına sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

GENEL BAŞKANIN MESAJI

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

Kalkınma İçin Yapısal Reformlar

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN- SYMES, TÜRKONFED 11. GENEL KURUL KONUŞMASI

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARI BİRLİĞİ 1. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI. 8 Temmuz 2014 DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

Tanrı Zar Atmaz Ya FED?

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

internet adreslerinden

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU


Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ın Konuşma Metni I. YOİKK Toplantısı

Global Ekonomi ve Yurtdışı Piyasalar. Temmuz 2011

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2012 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Mart. Haftaya Bakış Mart 2016

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT-KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

Sayı: Mayıs PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010


ASYA EMEKLİLİK ve HAYAT A.Ş. KATILIM STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜSİAD - Dünya Bankası Konferansı "Haziran 2017 Küresel Ekonomik Beklentiler" Raporu Tanıtım Toplantısı

Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem :

Turkey Data Monitor Ekonomi Bülteni. 07 Mart 2016 I. KÜRESEL GELİŞMELER

TCMB O/N Faiz Oranları (% ) 70.0% 60.0% 50.0% 40.0% 30.0% 20.0% 10.0% 0.0%

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş IX. Kurumsal Yönetim Zirvesi Açılış Konuşması 14 Ocak 2016

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından

Bölgesel Ekonomik Görünüm: AVRUPA Ekonomideki Düzelmenin Desteklenmesi Ekim Yönetici Özeti

ODA/BORSA BAŞKANLARI. 2 Temmuz 2009, Ankara

İç talebin kontrol edilmesine yönelik atılan adımlar, doğal olarak cari açığı geriletirken, ekonomiyi soğuttu.

TÜRKĐYE CUMHURĐYET MERKEZ BANKASI

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz Kurumsal Yönetim Zirvesi ne hoş geldiniz.

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU A

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Aralık ayı meclis toplantımızda görüşlerimi sizlerle paylaşmadan önce hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

İSLAM KALKINMA BANKASI SERMAYE PİYASASI KURULU ORTAK KONFERANSI

Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ve Değerli Konuklar,

DÜNYA EKONOMİSİ. FED in faiz artırımı sürecine yönelik zamanlamayı fiyatlandırmakla güçlük çeken küresel piyasalar,

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

IMF Küresel Ekonomi Raporu Nisan 2016 Çok Uzun Süredir Çok Yavaş Büyüyen Dünya Ekonomisi

Ekonomi Bülteni. 08 Haziran 2015, Sayı: 14. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Mayıs. Haftaya Bakış Mayıs 2016

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Allianz Hayat ve Emeklilik A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU ( DÖNEMİ)

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN ÇÖZÜM SÜRECİNİN İKTİSADİ BOYUTUNA KATKI: ALTERNATİF TURİZM KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI

1- Ekonominin Genel durumu

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

İSLAMİ BANKALAR VE FİNANS KURUMLARI GENEL KONSEYİ (CIBAFI) GLOBAL FORUM 2018

45. Yılında Türkiye-AB İlişkileri Konulu Seminer de TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu nun açılış konuşması

HAFTALIK BÜLTEN 02 MAYIS 06 MAYIS 2016

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI ve ALTYAPI YATIRIMLARININ FİNANSMANI: ALTERNATİF YATIRIM FON VE ORTAKLIKLARI İLE DİĞER SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-15 ŞUBAT 2016

Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan õn Antalya SİAD Konuşmasõ

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

Pazartesi, 9 Haziran 2014

Dünya siyasi, ekonomik sorunların daha da arttığı, kutuplaşmanın ve karşıtlığın güçlendiği bir dönemi yaşıyor.

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

ERGOĐSVĐÇRE EMEKLĐLĐK ve HAYAT A.Ş. PARA PĐYASASI LĐKĐT KAMU EMEKLĐLĐK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

KOÇ FİNANSAL HİZMETLER A.Ş. 30 HAZİRAN 2013 TARİHİ İTİBARİYLE HAZIRLANAN ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

KALKINMA BANKALARI ARASINDA İŞBİRLİĞİ

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-25 ARALIK 2016

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:4

Aralık. Detaylı Enstrüman Analizi USD/CAD

Ekonomi Bülteni. 16 Mayıs 2016, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Makro Ekonomi ve Strateji. Haftalık Veri Akışı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Ekonomik Göstergeler Neyi Gösteriyor? 2013 e Bakış ve 2014 Beklentileri

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

Transkript:

Üyesi olmaktan onur duyduğum Bursa Sanayici ve İş adamları Derneği nin Saygıdeğer Başkanı, Değerli Üyeleri, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları. Hepinizi şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Bir BUSİAD klasiği olan Çekirge Toplantımızda sizlerle beraber olmaktan, Bursa da olmaktan mutluluk duyuyorum. Beni davet ettikleri, sizlerle buluşmamı sağladıkları için Sayın Başkana ve Yönetim Kuruluna teşekkür ederim. 1971 yılında kurulan TÜSİAD ın ardından, 1978 yılında kurulan ve ülkemizin önde gelen, bağımsız ve gönüllü iş dünyası temsil örgütlerinden olan BUSİAD ın bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum. Yıllar içinde giderek kurumsallaşan, vizyonu ve misyonu doğrultusunda proje ve faaliyetler üreten, Bursa nın kalkınması yönünde önemli katkı sağlayan BUSİAD ın başarılarını izlemekten büyük memnuniyet duyuyorum. İş dünyasının bağımsız ve gönüllü örgütlenmesini ve katılımcılığının artmasını, hem demokrasiler için vazgeçilmezliği, hem de kalkınmaya sağlayacağı katkı açısından çok önemsemeliyiz. Bu sebeple, iş dünyasını bölgesel ve sektörel düzeyde bir araya getiren ve BUSİAD ın da bir parçası olduğu TÜRKONFED projesine yürekten inanıyoruz. Ülkemizin kalkınmasında çok önemli bir rolü olduğuna inandığımız için de canı gönülden destekliyoruz. Bu bölgedeki federasyonumuz olan MAKSİFED i, BUSİAD ın derin tecrübe ve birikimi ile çok daha fazla beslememiz, ona destek olmamız gerektiğine inanıyorum. Konfederasyonumuz, son birkaç senedir, TÜSİAD ile birlikte, Kalkınma Ajansları bölgeleri ile uyumlu olarak örgütlenme projesini ortaya koymuştur. Bu yapı kalkınma ajansları ile iş dünyası kurumları arasındaki uyumu artırarak, Türkiye'nin bölgesel kalkınma projelerinde ve bölgesel kalkınmışlık farklarının ortadan kaldırılmasında, önemli bir rol oynayacaktır.

Bununla birlikte, bölgesel federasyonlarımızın ve SİAD larımızın, özellikle bölgelerin sektörel öncelikleri ve rekabet gücü konularında Sektörel Dernekler Federasyonumuz SEDEFED ile işbirliği de büyük önem taşımaktadır. SEDEFED, özellikle rekabet gücü alanında önemli bir birikim sahibidir. Bölgelere bu birikimi aktararak bölgesel rekabet gücü açısından da önemli kazanımlar sağlanmasına yol gösterecek, projelere destek olabilecek, modellerin oluşmasına katkı sağlayabilecek önemli bir örgüttür. Aynı şekilde, bölgesel SİAD ların ve federasyonların da, bölgesel dinamik ve birikimi SEDEFED e aktararak ülkemizin kalkınmasında önemli katkıları olabilecektir. Bu vesile ile, SEDEFED'in rolünün TÜRKONFED projesi içindeki önemine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. İş dünyası temsil kurumları olarak gündemimizde olması gerektiğine inandığımız diğer bir öncelik ise; hem iktisadi kalkınma sürecimiz hem de demokratikleşme süreci açısından önemli bir referans noktası olan, Türkiye'nin AB üyelik sürecidir. Nitekim geçmişte AB süreci, insan hakları, temel hak ve özgürlükler gibi başlıklarda hızlı ilerlemenin sağlanmasında önemli bir işlev görürken, aynı şekilde, mikro reform alanında da önemli bir yol haritası niteliğindeydi. Türkiye nin mikro reform alanında elde ettiği kazanım örnekleri; 1) Elektrik Piyasası Kanunu nun çıkartılmış olması, 2) Ar-Ge desteklerinin arttırılması ve kapsamının genişletilmesi, 3) Teşvik Yasasısının 6. Bölgede uygulamasıdır Bu alanda da beklentimiz kısa, özlü, şeffaf ve öngörülebilir bir gelir vergisi kanunun çıkartılabilmesidir. Türkiye bu anlamda, Biliyorsunuz, AB ile 2,5 senedir donmuş olan müzakere süreci ilk olarak bölgesel politikalar başlığıyla açılacak. Bu bize, TÜRKONFED in önemini bir kez daha bizlere hatırlatmakta ve bizlere bir sorumluluk getirmektedir. Türk iş dünyasını AB Bölgesel Politikaları başlığında hazırlayacak olan TÜRKONFED dir.

AB ile ilgili gündemimizde olan bir diğer önemli gelişme ise; önümüzdeki aylarda müzakereleri başlayacak olan ve dünya ekonomisinin yarısını oluşturan ABD-AB arasında planlanan serbest ticaret anlaşması sürecidir. Yeni adıyla Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO), küreselleşme sürecinin bütün hızıyla devam ettiğinin en önemli göstergesidir. Bu büyük oluşumu gözden kaçırmamak mecburiyetindeyiz. Bu proje başarıyla neticelenebilirse, unutmayalım ki dünya katma değerinin yarısını yaratan bir ekonomik alan oluşturacaktır. Sadece bununla kalmayacak, dünyada ticaretin, sanayinin, hizmetlerin standartlarını da yeniden belirleyecek, ticaretin kanallarını yeniden tanımlayacaktır. İş dünyası olarak bu konuda talepkar olmamız, Türkiye'nin bu sürecin dışında kalmasına müsaade etmemiz gerekmektedir. Değerli konuklar, Bu noktada küresel ekonomiyle ilgili değerlendirmelerimi daha kapsamlı bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünya ekonomisi 2008 yılından beri küresel bir durgunlukla mücadele etmekte ve 2013 yılının bugünleri itibarıyla da dünya ölçeğinde güçlü bir büyüme eğiliminden bahsetmemiz imkânsız. Değerli konuklar, Mevcut durumda küresel ekonomi farklı hızlarda hareket eden ekonomik gruplara bölünmüş durumda: Büyüme hızının en yüksek olduğu ilk grupta, Türkiye nin de içinde yer aldığı, gelişmekte olan piyasa ekonomileri bulunmakta. Bu grupta, büyüme hızı 2012 ve 2013 yıllarında yavaşlama eğilimine girmiş olsa da, halen büyüme kapasitesi mevcut ve güçlü. Bu ülkeler, gelişmiş ekonomilerdeki parasal genişlemenin yarattığı küresel likidite artışlarından ve risk iştahından yararlanarak, artan sermaye girişlerini ekonomik gelişmeye çevirebildiler. Böylelikle, 2008 sonundan itibaren Amerika, Euro Bölgesi, İngiltere ve Japonya başta olmak

üzere gelişmiş ekonomilerde gerçekleştirilen parasal genişleme programları, gelişmekte olan piyasa ekonomilerine yüksek hacimli sermaye girişi, düşük faizle kaynak kullanma imkânı gibi yatırım ve tüketim açısından önemli olanaklar sağladılar. Yabancı tasarruflara dayalı bu yapıdaki hızlı büyüme evresi, gelişmekte olan piyasa ekonomilerini dünya büyüme şampiyonları yaptı, ancak aynı zamanda yabancı tasarrufların aniden kesilmesi veya kaçışı gibi sonuçları ağır risklere maruz bıraktı. Ayrıca, bu ülkeler de kaçınılmaz olarak küresel durgunluktan nasiplerini almaya başladılar ve gelişmiş ekonomilerden olumlu yönde ayrışma eğilimi giderek bozulmaya başladı. Özellikle Çin de son dönemde ekonomik aktivitede ortaya çıkan zayıflama sinyalleri bu açıdan dikkat çekici. İkinci grupta, krizden ağır bir şekilde etkilenen ve bir türlü belirgin bir toparlanma sürecine giremeyen ancak giderek daha olumlu işaretler ortaya koyan bazı gelişmiş ekonomiler yer almakta. Bunların başında ABD gelirken, bu grupta ABD yi Avustralya, Kanada, İsveç, İsviçre ve Yeni Zelanda gibi ekonomiler takip etmekte. ABD açısından, mevcut durum 5 yıl öncesine göre çok daha iyi bir görünüme işaret ediyor. Ancak, Euro Bölgesi kadar yıkıcı olmasa da, ABD nin de %6,5 seviyesinde bir kamu açığı ve Milli gelirinin %108 ini geçen bir borç sorunu mevcut ve ABD nin orta dönem büyümesini önemli ölçüde tehdit ediyor. 2013 yılı için %1,5 %2 arasındaki büyüme tahminleri bile iyimser yaklaşımlar olarak değerlendiriliyor. (Euro Bölgesi Özellikle ABD de, kamu borç stoku açısından gelinen aşamanın, maliye politikası alanını çok büyük ölçüde daraltması nedeniyle, ekonomik toparlanma için mali canlandırma önlemlerine başvurmak neredeyse imkânsız. Bu nedenle, ABD, 2008 yılının sonundan beri süregelen bir parasal genişleme programları silsilesi uygulamakta. 2013 yılının ortalarına doğru ekonomik toparlanmaya dair bazı sinyaller var ve Amerika Merkez Bankası FED in bu işaretleri dikkate

alarak, 2013 yılı sonunda parasal genişleme programını yavaşlatma ihtimali yükseliyor. Büyüme hızı itibarıyla en düşük hıza sahip üçüncü grupta ise, Euro Bölgesi ve Japonya bulunmakta. Birkaç gün önce, Japonya nın 2013 yılı yıllıklandırılmış ilk çeyrek büyüme hızının yüzde 3.5 tan yüzde 4.1 e yükseltilmesi, Japonya için olumlu bir işaret ortaya koysa da, Euro Bölgesi nde 2013 için en olumlu bakış açısıyla sıfır büyüme bekleniyor. Bu itibarla bu grup 2013 yılında da en düşük büyüme oranına sahip olacak gibi gözükmeye devam ediyor. Ayrıca, her iki ekonomi için kamu açığı ve borcu çok büyük bir sorun teşkil ediyor. Özellikle Euro Bölgesi ndeki toplam katma değerin %95 ine ulaşan borç sorunu, uzun yıllar ihmal edilen yapısal problemlerin sonucu ve 2009 yılı sonrasında özel sektörü kurtarma çabalarının ardından artık ekonomiyi kilitleyecek noktaya gelmiş durumda. Durum o kadar sıkıntılı ki, maliye politikası alanının tamamen yok olduğu bir ekonomik yapıda, ortak para politikası ve parasal genişleme çabaları, ortak maliye politikasının ve bankacılık birliğinin olmaması nedeniyle başarılı olamıyor. Yukarıdaki bu değerlendirmeler ülkemiz için iki önemli konuya işaret ediyor: Birincisi, Türkiye nin dışa açık küresel bir ekonomi olarak bu gelişmelerden etkilenmiyor olması mümkün değil. Yani, gelişmiş ekonomilerde toparlanma başlar ve 2009 sonrasında parasal genişleme programlarının yarattığı döviz likiditesi ve düşük faiz fırsatları tüm dünyada sona ererse, Türkiye nin de değerli TL ve düşük faiz gibi pek de sık oluşmayacak bir bileşimi sürdürmesi neredeyse olanaksız. %12 ler seviyesine inen iç tasarruf oranımızla bu konuyu çözebilmemiz mümkün değil. Önümüzdeki en önemli sorunun iç tasarrufları büyümeyi finanse edecek seviyeye getirmek olduğunu ifade etmek isterim. &6 seviyesinde bir cari açığı yönetebileceğimizi düşünsek bile iç tasarruf oranımızı %12 den %16-17 ler seviyesine çıkartabilmek büyümenin sürdürülebilirliği için önem arz etmektedir.

İkincisi, durgunluk döneminde, gelişmiş ekonomilerin ağırlıkta olduğu ihracat pazarlarında doğal olarak performansı kısıtlanan Türkiye ekonomisinin, gelişmiş ekonomilerin toparlanmasıyla daha yüksek performans gösterme şansını elde edecek olması. Yani, büyümenin lokomotifinin dış talep olması, cari açığın düşmesi, dış kırılganlığımızın azalması ve kredibilitemizin yükselmesi yoluyla yatırımlarımızı finanse edebilmektir. Küresel gelişmelerin bu iki seçenek arasındaki hareketinin, Türkiye ekonomisinin kısa vadedeki gelişimini ağırlıklı bir şekilde belirleyeceği açık. Diğer yandan, Türkiye ekonomisinin orta vadedeki gelişimini belirleyecek asıl unsur ise bizim ekonomimizi yönetme konusundaki disiplinimiz, doğru mikro ekonomik adımları atma cesaretimiz ve küresel ekonomiyle bütünleşme yönündeki kararlılığımız olacak. Biliyorsunuz geçtiğimiz ay, Türkiye ekonomi açısından güzel haberlere şahit olduk. Art arda gelen yatırım yapılabilir ülke seviyesi derecelendirmeleri ülkemizi küresel sermaye, özellikle de doğrudan yatırımlar açısından meşru ve cazip hale getirdi. Bu gelişmeler, 2000-2001 krizlerinden sonraki tecrübeye bağlı olarak geliştirdiğimiz yapısal makro reformların (merkez bankasının bağımsızlığı, düzenleyici ve denetleyici kurumların kurulması BDDK, TMSF, özelleştirmelerin yapılması) ve hükümetin bu reformları geliştirme gayretinin somut neticeleriydi. Veya başka bir deyişle, 2001 sonrası özellikle liberal piyasa ekonomisine bağlılığın, piyasa temelli serbest döviz kurunun, bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumların, bağımsız merkez bankacılığı anlayışının, kamuda şeffaflığın, mali disiplinin, kamunun ekonomide ağırlığının azaltılmasının, özel sektör dinamizmine dayalı büyüme çabasının öne çıktığı bir yapının başarısının dünya çapında tesciliydi. Bizim yapısal makro reformlar alanında beklentimiz, 5018 sayılı Kamu Mali

Yönetimi ve Kontrol Kanunu gibi düzenlemelerin daha etkili ve yeterli bir şekilde uygulanmasıdır. Türkiye yıllardır, dış tasarruflara bağımlı olarak büyüyen bir ekonomi. Çabamız bu bağımlılığı, doğrudan yatırımlarla yönetilebilir bir hale getirmek, büyümeyi sadece kısa dönemli sermaye hareketleriyle değil, üretime, istihdama ve ihracata dönüşebilecek doğrudan dış yatırımlarla finanse etmek ve bu yapıyı giderek daha da güçlendirmek. Biraz önce de değindim, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından da tescil edildiği üzere, bugün 2000 li yılların başına nazaran, doğrudan dış yatırım için çok daha iyi bir noktadayız. Ancak, mevcut durum yeterli midir diye sorarsanız, buna maalesef hayır demek zorundayım. Aldığımız yatırım yapılabilir ülke teyitleri şu anda sadece bir başlangıç ve on yılı aşan zamandan beri ortaya koyduğumuz temel başarıların sonucu. Bugünden itibaren, Türkiye yi daha hızlı ve sürdürülebilir kalkınma yoluna sokacak yeni bir hamleye ihtiyacımız var. Öncelikle, bugüne kadar olan bu meşakkatli dönemde ortaya koyduğumuz ilkelere sadık kalmalıyız. Türkiye, bugün dünya nazarında, kural tabanlı düzeni temel alan bir piyasa ekonomisidir, bu konuda asla bir algı bozulmasına izin veremeyiz. Özellikle, bugüne kadar bu disiplini geliştiren hükümetin buna asla izin vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, yatırımcının en önemli beklentisi hukuki alt yapı ve hukuk güvenliği dir. Rekabetçi piyasa ekonomilerinde yatırımcılar, kamunun rekabeti gözeten ve yatırım ortamına destek olan kurallar koymasını ve bu kuralların müşterek gerekler oluşmadan değişmemesini beklerler. Yatırımcıların en çok endişe duyacağı şey katkıları olmadan ani şekilde değişen kuralların iş ve yatırım planlarını bir anda anlamsız kılmasıdır. Yine, aynı anlayışla yatırımcılar, dönemsel siyasi dalgalanmalardan uzak, tarafsız bir

uygulama yaklaşımı arzu ederler. Rekabetçi piyasa ekonomilerinde, kamu girişimciyle, yatırımcıyla rekabet etmez, kavga hiç etmez. Aksine her iki taraf da kalkınma için işbirliği içerisinde hareket eder. Özel sektör yarattığı katma değerden ödediği vergilerle, sadece kamunun yerine getirebileceği, altyapı, temel eğitim ve sağlık ve bölgesel kalkınma gibi hizmetleri finanse eder. Ayrıca, kamu sadece zarar vermemekle, engel olmamakla mükellef değildir. Vergi ödeyene karşı, kamu düzenlemeleri, kamu uygulamaları ve harcamaları konusunda gelişmiş bir piyasa ekonomisine yaraşır ölçüde şeffaf ve hesap verebilir olmalıdır. Değerli Konuklar, Tüm bu tanımları ve beklentileri yeniden hatırlatmakta yarar görüyorum, çünkü bu temel prensipler bazen günlük tartışmalar içinde kaybolup gidiyor, temelsiz tartışmalar, savuna geldiğimiz piyasa ekonomisine olan inancı zayıflatabiliyor. Konuşmamın daha önceki bölümlerinde de ifade ettim, Türkiye 2000 lerin başından bugüne önemli bir ekonomik gelişme göstermiştir. Türkiye ekonomisinin bugünkü dışa açıklık düzeyi, küresel ekonomiyle bütünleşmede geldiği aşama, kamu borcunun ve açığının sürdürülebilir düzeyi, hukuk devleti olma yolunda ulaştığı aşama, Türkiye nin kolay manipülasyonlara, spekülatif hareketlere kurban gittiği 1990 lı yılların çok ötesindedir. Ekonomi yönetimimiz, tüm koordinasyon gücüyle ekonomiye hâkimdir, ayrıca, mevcut güçlü bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurum yapısı bu tür hareketleri tespit ve engelleme açısından yüksek bir kapasiteye ulaşmıştır. Bu itibarla, bugün siyasi dalgalanmalara bağlı olarak ekonominin kalıcı hasar görmesini mümkün görmüyorum. Son yıllarda ekonomimizin krizlere karşı gösterdiği dayanıklılık bu tespitimizi teyit eder niteliktedir. Dolayısıyla, kriz yaratmaz isek, endişe edilecek bir durum yoktur. Ancak üzerinde durmamız gereken konu, ekonomide

elde ettiğimiz derinlik ve mukavemeti demokrasi alanında sağlamaktır. İşte bunu temelden sağlayacak olan da bireyi merkeze alan, AB normlarında temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan, katılımcılık ve çoğulculuk ilkelerini, kuvvetler ayrımını ve yargı bağımsızlığını güçlendiren yeni ve sivil bir Anayasa dır. Bu bekleyişleri karşılaması beklenen yeni Anayasa çalışmalarında önemli bir mesafe kat ettik, meclisimizin ve uzlaşma komisyonunun bu çabaları çok değerlidir. Bugün içinde bulunduğumuz hak ve özgürlük tartışmalarını bir demokratik kazanıma dönüştürmek, 2023 hedeflerini yakalamak, çözüm sürecini ve günün sonunda refah toplumu özlemimizi hayata geçirmek, uzlaşmayla sonuçlandıracağımız bu Anayasa projesi ile yakından ilişkilidir. Değerli Konuklar, Hepinizin bildiği gibi, terör ve şiddeti kalıcı olarak ortadan kaldırarak yeni anayasa çalışmalarının toplumsal barış ve huzur ortamında yapılmasını sağlayacak çok önemli bir çözüm süreci içerisindeyiz. Şiddet ve terör ortamının bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde ülke gündeminden çıkması için kalkınma ve demokrasi başlıklarında çaba sarf etmek tüm toplum kesimlerinin ve kurumlarının ortak sorumluluğudur. Bu bilinçle ve bu sorumluluktan hareketle TÜSİAD olarak, çözüm sürecinin iktisadi ayağının güçlendirilmesi ve sahiplenilmesi amacıyla terör ortamından her bakımdan ağır zarar görmüş bölgeyi temsilen Cizre'de bir iş dünyası zirvesi gerçekleştirmeyi planlamaktayız. Zirvede, çözüm sürecinin ekonomi üzerinde beklenen etkileri ele alınacak, bölgenin iktisadi olarak süratle kalkınması yönünde atılabilecek adımlar bölgenin iş dünyası temsilcileriyle birlikte

değerlendirilecek ve bölgede bir yatırım hamlesine başlangıç olabilecek projeler açıklanacaktır. Değerli Konuklar, Sözlerime son vermeden önce sizlerle son günlerde yaşanan olaylarla ilgili düşüncelerimi paylaşmak isterim. Yaşananları iyi anlamanın demokratikleşme yolunda Türkiye ye önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Çoğulculuk, katılımcılık, şeffaflık ve hesap verme kültürü çağdaş demokrasilerde birey-devlet ilişkisinin sağlıklı kurulabilmesi için ön şarttır. Bu şartın oluşmaması, devlet-birey ilişkisini zayıflatmakta, bireylerde dışlanmışlık hissi yaratmakta ve vicdanları yormaktadır. Demokrasiler bu niteliklere sahip olduğu ölçüde bireylere huzur ve güven sağlamaktadır. Aslında demokratik standart dediğimiz de budur. Şiddete başvurmadan, provokasyonlardan etkilenmeden ileri demokrasi taleplerini ortaya koyan gençlerimizi de bu çerçevede değerlendirmek ve takdir etmek gerekir. Daha önce de ifade ettiğim gibi, gençlerimizin demokrasi refleksi Türkiye'nin geleceğinin de güvencesidir. Demokratik standartlar ancak ileri demokrasi talebi ile mümkün olabilir, dolayısıyla ileri demokrasi talebinden hepimizin memnun olması gerekir. İhtiyacımız olan, ön yargılarımızı bir tarafa bırakıp daha fazla konuşmaktır. Kaygılara neden olan eksikliklerin yanı sıra, yumuşak bir siyaset üslubunu benimsemek de şarttır. Güven, uzlaşma ve barışı tesis edecek bir üslubu kurmalıyız, hakim kılmalıyız. Çatışmacı üslup Türkiye nin sorunlarını çözmek için ihtiyacımız olan güveni sadece zedeler. Bu uzlaşı ortamını sağlamak amacıyla atılan ve atılacak tüm adımları destekliyoruz.

Beni dinlediğiniz için teşekkürlerimi sunuyor, TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sizleri saygıyla selamlıyorum.