Aşıq Qerib (Azerbaycan Dastanları, Baku, 1977, s.423-448)



Benzer belgeler
X - Letif eler - Fıkralar

Qurbani. Naşı tebib derde derman etmedi, Canan gelip göz evimden ötmedi, '-- Hesret öldüm, elim yara yetmedi, Vezir de menim tek kâmın almasın!

Neriman Hesenzâde (Kazak 1931)

Ebdürrehim Haqverdiyev (Şuşa, Bakı, 1933)

XIII - Efsaneler ve Revayetler

Çingiz Hüseynov (Baku, 20 Nisan 1929)

Töfiq Mahmud (Nahavan, 9 Kasım 1931)

Yusif Semedoğlu (Baku, 25 Aralık 1935)

Cefer Cabbarlı (Baku, Baku, 1934)

Tağışahbazi Simurg. (2 Temmuz 1892, Baku - 21 Nisan 1937,?)

Memmed Araz (Nahcıvan-Şahbuz, 14 Ekim 1933)

Hesenbey Zerdâbi (Zerdab, 7 Haziran Bakı, 28 Kasım 1907)

V - Uşağ Neğmeleri (Çocuk Koşukları) (s )

Semed Vurgun - Seçilmiş Eserleri Cild IV.

IX - Tapmacalar. Ekinçiliye, Tahıl ve Zehmete Dair. Dilim dilim nar, Dizimecan qar, Uçdu bir keklik, Qondu bir dilber.

Üzeyir Hacıbeyli (Ağcabedi, 18 Eylül Baku, 23 Kasım 1948)

Qabil (Baku, 1926-) Saysız şer içinde adi şe'rsen Ancaq ne şeriyin, ne ortağın var. Böyük bir axında üzüb gedirsen, Xırdaca gemisen, öz bayrağın var.

Elekberzade Ebulhesen (Şamaxı, Şamaxı, 1986)

Neriman Nerimanov (Tiflis, 14 Nisan Moskova, 19 Mart 1925)

Molla Veli Vidadî. (Şemkir, Şıhlı, 1809)

Nadirezheri. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Necefbey Vezirov ( Şuşa, Şamahı, 1926 )

Şehriyar ( Tebriz, Tebriz, 18 Eylül 1988 )

Haşim Terlan. (Baku, 1923)

Reşidbey Efendiyev (Şeki, Seki, 1942)

DOCUMUNUN 90. YıLıNDA

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

Ehmed Cavad. (Seyfeli, 5 Mayıs ?, 1937)

XII - Alqışlar - Qarqışlar - Andlar - Dualar

Okudum harfini zihnim dolandı Yaralarım göz göz oldu sulandı Baktım çar köşede kadeh dolandı Nüş ettim pirlerin badesin tek tek

Şah İsmail Hataî (Erdebil, Erdebil, 1524)

Tapmacalar. (Bilmeceler) ( Suphi Saatçi, Kerkük Çocuk Folkloru, İstanbuI-1984, s )

, ERZİNCAN, TÜRKİYE.

BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

Çingiz Elekberzade (Baku, 17 Ekim 1936)

Sultan Mecid Genizâde

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Xasta Qasım (XVIII. yüzyıl)

ARTVİN ATABARI OYUNU NUN HİKAYESİ ve TARİHİ

MİSKİN ABDAL VE SENUBER HİKAYESİ*

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

œ œ œ. œ œ œ œ œ œ œ œ

Mirze İbrahimov (Serab, 1911-Baku, 1994)

Bextiyar Vahabzâde (Seki, 1925)

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Memmed Arif (Bakû, Baku, 1975)

Nedim. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

BEXTİYAR VAHABZADE TÜRK DÜNYASININ İSTİQLAL ŞAİRİDİR

KARACAOĞLAN DEYİŞLERİ

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

Çileler sıkıntı yoldaşın oldu Ömrüne her zaman kahırlar doldu Henüz açan gülün çok çabuk soldu Dört mevsim bitmeyen kış mıydın anne

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Abdulla Şaiq (Tiflis, 25 Şubat Bakı, 28 Kasım 1959)

Molla Nasreddin Dergisi nde Felyetonlar

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

Öğ. Rasim KAYGUSUZ. 19 Mart 1973 Tarihli ve 1738 sayılı Tebliğler Dergisi ile ilk okullara tavsiye edilmiştir

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

XIII - Efsaneler ve Revayetler

Mehemmed Hadi (Şamahı, Gence, 1920)

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Duygular Dönüştü Söze. Erenler Zehir Getirin Balınan Öldürmen Beni Bağrıma Diken Batırın Gülünen Öldürmen Beni

Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz. Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

01 - ENTARİSİ AKTANDIR. (Dinlemek İçin Play Tuşuna Tıklayın) {play}/media/turkuler/001.mp3 0 #E8E7D7 0{/play}


ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Abbasqulu Ağa Bakıxanov (Baki/Amirhacıyan, 21 Haziran 1794 Vadiyi -Fatirne, Mekke ile Medine arasında, 1846)

Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi Online Thematic Journal of Turkic Studies

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

H e s e n z a d e. Men sizin ber gün ne qeder paltar yuduğunuzu, ne qeder zibil q aldığınızı görürdüm.

AŞIK DAİMİ ŞİİRLERİ

Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi, Orhan Seyfi Orhon, 1919, (Şiirler 1970)

GESİ BAĞLARI. Sayfa 1

Hurşud Banu Natevan (Şuşa, Şuşa, 1897)

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Ercişli Emrah. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Nakarat Alnımızın aklığı kafire kabus olur. Mazlumun canı yansa ahı bize dokunur. 2. Nakarat

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Yazının çıktığı kaynak: Âşık Derdiyar ın Çift Kafiyeli Şiirleri, Erciyes, S. 293, Mayıs 2002, s. 9-10

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

Uşaqlar üçün Müqəddəs Kitab təqdim edir. Allah İbrahimin sevgisini sınayır

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İLKÖĞRETİM OKULU 2-/A SINIFI TÜRKÇE DERSİ İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ KURSU PLANI

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız.

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

NAFAKA. Nafakasının yiyecek sınıfları ekmek veya un, tuz, yağ, sabun, odun ve her ihtiyaçta kullanılmak üzere laz

Küçüklerin Büyük Soruları-3

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

KALIPLAŞMIŞ KELİME ÖBEKLERİNDE ANLAM

KAlEMİN GÖYAŞLARI Ergün Yılmaz

ASLIMI SORARSAN AVŞAR SOYUNDAN

International Journal of Languages Education and Teaching

Transkript:

Aşıq Qerib (Azerbaycan Dastanları, Baku, 1977, s.423-448) Size kimden ve ne yerden danışım, Tebriz vilayetinden. Tebriz vilayetinde Memmed Sövdekâr adında bir kişi vardı. Bunun dünya üzerinde bir qızı ve iki oğlu vardı. Böyük oğlunun adı Resul, kiçiyinin adı Heyder idi. Gizinin adı ise Nergiz Xanım idi. Memmed Sövdekâr bir müddet ticaretle meşgul oldu;o övlatlarını öz terbiyesi altında böyüdüb heresini müeyyen yaşa yetirdikden sonra bunları mektebe qoydu. Bir gün Memmed Sövdekâr bazarda ehvalini pisi görüp haman saat 2 dükânını bağlayıb eve geldi. Arvadı Banı Xanım eri üçün yer salıp türkeçares elemeye başladı. Ama gettikçe Memmed Söydekâ'rm ehvalı pisleşirdi. Memmed Sövdekâr bir gün arvadı Banı Xanımı çağırıp - Arvad, ölüm ki, var, yuxu kimi bir şeydir, kim bilir, belke bugün, sabah düşüp öldüm. Sene deyecek iki vesiyyetim vardır. Birincisi budur ki, oğlum Resul üçün varlı yerden qız alma, ikinci vesiyetim de budur ki, qızım Nergiz Xanım'ı varlı ere verme. Çünkü o tebeqe çox nanecip olur. Memmed Sövdekâr vesiyetini tamam ettikten sonra ömrünü evlatlarına bağışladı. Resul, atasını layikince defn ettikten sonra başladı ehsan vermeye. Size kimden ve ne yerden danışım, İsfahan seherinden. İsfahan seherinde qırx Iotu4 vardı. Nece vaxıt idi ki, bu lotularm eline bir av keçmirdi. Bir gün lotubaşı dedi ki, gelin gedek padişahın xezinesini kesek. Lotular bu niyetle evden çıxıp padişahın imaretine teref gelmekte oldular. Günorta idi. Lotubaşı erteden yolu beledleyip xezinenin yarılmasını axşama qoydu. Vaxıt teyin edip geri gayıdırdılar ki, bir keçel, elinde iri qovun yolla gedirdi. Lotubaşı keçeli tutub qovunu elinden aldı. Keçel ha ağladı ki, qovunu ver, lotubaşı vermedi, axırda keçel - Lotubaşı, sen qovunu ver, men sene bir xeyirli yer deyim. Lotubaşı - O nece yerdir? Keçel - Tebriz seherinde Memmed Sövdekâr deyilen biri vardı. O, bu günlerde vefat edibdir. Oğlu Resul, atasının var-yoxunu ehsan verip feqirfüqaraya paylayır. Lotubaşı keçelin qovununu verdi ve yoldaşlarına - Uşaqlar, padşahm xezinesinden bize bir şey çıxmaz, kimbüir belke birimiz tutulaq, ama Teb riz'e gedib Resul'u aldadıb, onun var-yoxunu hiyle ile ele keçirebilerik. Odur ki, gelin özümüzü başqa qıyafetlere salıb gedek Tebriz seherine. Lotular razı oldular. Tez evlerine gelip biri axund, biri molla, biri meşedi, biri tacir, here öz istediyi ve beyendiyi paltarlardans geyinip geldiler lotubaşımn yanma. Lotubaşı baxıp gördü ki, yoldaşları hazırdır, Uşaxlar, yolcu yolda gerek. Gırx lotu biribirine goçulub Tebriz deyib yola düşdüler. Memmed Sövdekâr'm oğlu Resul, atasının qırxını verirdi. Axşam azanı idi. Gördü ki, qapı döyülür; durup çıxtı bayıra. Qapını açıp gördü ki, bir destek adam -biri molla, biri tacir, biri meşedi, biri axund qıyafesinde- qapıda hazır duruplar. Resul xeber aldı: - Gonaqlar, siz kimsiniz, kimi isteyirsiniz? Lotubaşı - Biz merhum atanın en yaxın dostlarındamq. Atanm ölümünü eşitip gelmişik başsağlığı verek. Lotular ele qapıda başladılar ağlamağa. Resul baxıp gördü ki- bunlar gözlerinden yaşı bahar buludu kimi axıdırlar. Resul başladı bunlara teselli vermeye. O, qırx lorunu qonaq otağına davet etti. Lotular oturub bir qeder marhumu yalandan başdan yad edip, göz yaşı axıttılar. Bunların içerisinde bir axund vardı, başladı yasin oxumağa. Resul bunları heqiqi dost bilip süf re saldı. Her cür yemekten araya getirdi. Lotular o ki var, yediler. Gursaklarmm altını berkidenden sonra "fatiha" deyip ellerini süfreden çektiler. Süfre yığıldı, araya çay geldi. Çay vaxtmda lotubaşı elini cebine salıb bir deste qumar kağızı çıxarıb araya attı. Lotulardan biri bu kağızı götürüp başladı oynatmağa. Resul diqqetle baxırdı. Yan alıp Lotubaşından xaber aldı: - Emi, bu kağızlar ne olan şeydir? Lotubaşı -Bu kağızların adına qemdağıdan kağızı deyirler. Biz marhum atanın ehsan meclisinde çox ağ layıp göz yaşı tökmüşük. Üreyimiz çox kederlenmiştir. Bir qeder bu kağızla oynayaq ki, belke üreyimiz açılsın. Resul xeber aldı: - Bu kağızı ne cür oynayırlar? - Bunu, bele, pulla oynayırlar. İsteyirsen sen de bizimle oyna. Resul razı oldu, -Men razıyam, ancaq oynayabilmirem. Lotubaşı -Ne eyb var, öyrederik, bacararsan. Başladılar Resul'a qumar oynamağı öyretmeye. Resul qumar kağızlarmı tanıyıb oyunu öyrendikden sonra anasından bir qeder qızıl pul götürüp başladı qumar oynamağa. Lotular bir nece defe bile-bile öz pullarından

. Resul'a uduldular. Oyun Resul'un çox xoşuna geldi. Başladı şirin şirin oynamağa. O vaxta qeder oynadı ki, baxıp gördü ki- atasının ne ki pulları vardı, hamisini uduzub. Bele ki, seher çörekı almağa bir qara quruşu da qalmayıb. Resul ayağa durub qonaklar üçün yer saldı, özü de öz otağına geçib yattı. Sabah açılan kimi lotubaşı oyandı, yoldaşlarını sesleyip - Uşaqlar, bu beyferasetde daha pul qalmadı, gelin gün çıxmamışken yayınaq. Lotular qalxıb here öz yorgan döşeyini ve evde olan ağırdan yüngülden ne vardısa, yığıştırdıkdan sonra İsfahan deyip birbaş germekte olsunlar. Gün bir boy qalxmıştı. Resul durub ayağa, elüzünü yuyup - Gedim bir qonaqlara baş çekim. Durup qonaq otağına geldikte ne gördü, qapı açıqtır, qonaqlar da yoxtur. Bir o yana, bir bu yana baxıb gördü ki, bu zalımlar udduqları pullarla kifayetlenmeyib, üstelik yattıqlan yorgan-döşek ve balışları2 da aparmışlar. Kör-peşman anasının yanma gelib onu işten hali etti. Anası - Oğul, onlar İsfahan lotuları imiş, eybi yoxtur, sen de get bir zenete qurşan3 ne edek, felek ya zımızı bele yazıpmış. Resul, anasınm bu sözünden sonra evden çıxıb birbaş Rastabazara4 geldi. İstedi demircilik senetine kurşansm, xoşuna gelmedi. Bir qeder ireli gedip gördü ki, bir kişi qabağına bir qeder taxta qoyub dülgerlikle meşguldür. Bu senet de onun xoşuna gelmedi. İstedi pineçiliks öyrensin. Bir saat qeder pineçi dükânm qabağmda durup pineçilere baxtı. Bu senet de xoşuna geknedi. Resul bir baş bazar yuxarı germeye başladı. Gördü ki, bir qoca kişi balaca bir dukanda oturub papax dikmekle meğuldür. Resul dayanıp dukanın qabağmda diqqetle papaqçıya baxırdı. Goca papakçı başını yuxarı qaldırıb gördü ki, dükânm qabağında bir nefer cavan oğlan dayanıb. Papakçı xaber aldı: -Oğul, ne isteyirsen? Resul -Emican, iş axtarıram. Papaçı -Bala- mene şegird durarsan mı? Resul -Ne üçün durmaram. Aylığım nece olacaq? Papakçı -Elinin qabiliyetine baxaram. Resul razı oldu. Bir gün cuma axşamı idi. Resul, ustasından izin alıb atasının qebrini ziyaret etmek üçün qebiristanlığa yollandı. Atasının qebri üste oturup ağladıktan sonra: -İlahi, meni bu zilletten qurtar,- deyip yeniden ağlamağa başladı. O qeder ağladı ki, bihuş olub yere serildi. Resul yatmışdı, yuxuda gördü ki, Tiflis seherinde behişt misali bir bağdadır, bunun başının üstünde ceyran kimi gözel bir qız, qaş keman, gözler piyale, burun hind fmdığı, sine Semergend kâğızı, memeler şamama? kimi yumurlanıp ipek göğnekden baş vermiştir. Baxanın eqlini apanr. Bu qızın yanmda bir derviş var, derviş qızın elini Resul'a uzadıb: - Resul, bu qız Tiflisli Xace Senan'm qızı Şahsenem'dir, bunu sene butas verirem, çox çekmez biribirinize çatarsız, -deyib çekildi. Resul Şahsenem'in gözelliyini göricek eqli başmdan çıxıb, delicesine ayılıb gördü ki, kabiristanhxtadır. Amma yanmda heç kimse yoxtur. Vahime içerisinde qalıp, bedenine qorxu düştü. Ağzı köpüklene-köpüklene birbaş evlerine teref qaçmağa başladı. Anası Bam Xanım, oğlunu bu halda gören kimi xeber aldı: -Oğul, bu ne gündür düşüpsen, senin üstbaşını kim cırmışdır? Resul, anasmm sualına cavap vermeyip, hönkür hönkür ağlamağa başladı. Resul'un sesine etraftaki qonşular yığılıb xeber aldılar ki, ne var- ne olmuştur? Resul -Men derdimi dil ile desem, dilim alışıb yanar. Mene bir saz verin, derdimi sazla deyeceyem. Haman saat Resul üçün bir saz getirdiler. Resul üreyi ahşa alışa sazı sinesine basıp görek ne Qadir haxtan nün bir dilek diledim, Şükür muradımı verdi, ah menim. Cüme axşamında, cüme gününde, Erenler yerişti nezergâh menim. Genç yaşımda gördüm dünya qemini, Bu zalim feleyin serencamını, Nûş ettim röyada eşqin camını, Göründü gözüme doğru rah menim. Vaqe ede Resul'e buta verdiler, Doldurup camımı buta verdiler. Tiflis'te Senem'i buta verdiler. İşim oldu zikri illellah menim. Resul sözünü tamam edib, ağlamağa bağladı. Anası Banı Xanım oğlunun boynunu qucaqlayıp -Oğul, heç bir şey başa düşebilmedim, açıx de, görüm ne isteyirsen? Resul sazı sinesine basıp anasını başa salmak üçün görek ne

Basma döndüyüm gül üzlü ana, Ana, men Tiflis'e getmeli oldum! Bir dilberin eşqi düştü serime, Ana, men Tiflis'e getmeli oldum! Elime ahnışam sedefli sazı, Felek yazdı mene bele bir yazı. Yuxumda görmüşem bir ala gözü, Ana, men Tiflis'e getmeli oldum! Resul'am ahuna dağlar dayanmaz, Derdim çoxrur menim, kimseler bilmez, Cen ana, bu yerler mene el vermez, Bacı, men Tiflis'e getmeli oldum! Resul sözünü tamam ettikden sonra anası - Oğlum- sen hara, Tiflis hara? Gel sen bizi gözüyaşh qoyub getme. Resul -Anacan, dayanmağa halım yoxdur, gerek men gedim. Anası - Oğul, indi ki gedirsen- bizi de özünle apar. Resul razı olub anasmı, bacısını, bir de kiçik qardaşı Heyder'i yanma ahb dost-aşnası ile halalhümmet ettikden sonra Tebriz seherinden çıxıp Tiflis'e germeye başladılar. Bir müddet geldikten sonra yolda bunları berk boran tutdu. Haraya gettiklerini bümeyip çaşıp qaldılar. Resul gördü ki, kiçik qardaşı ağlayır, Nergiz bacısı bihuş bir halda yere yıxılib. Bele bir vaziyeti görüp sazmı sinesine alıp öz halma görek nece Vetenimden ettin meni didergin. Cerhin dönsün felek, Heyder'im ağlar, Bu duman, bu çiskin, bilmirem nedir, Her terefınnecin, qarah dağlar! Göyden enir yere lapa lapa qar, Bacı, qardaş, ana üzüme baxar, Biz ölsek burada sensen günahkâr! Yarı saldm menden aralı dağlar! Kimimiz var, burda bizi dindire, Kimsene yox, halim yara bildire, Gorxum budu tufan bizi öldüre, Resul göksü qala yaralı, dağlar! Söz tamama yeten kimi boran dayandı. Başladılar yol getmeye. Ustad dili yügrek olar. Resul, anası, bacısı ve kiçik qardaşı Heyder, sağ ve salamat gelip yetdiler Tiflis seherinde Gotan dağma. Bunlar geribdiler, heç bir yeri tanımırdılar. Bir qeder yol geldikden sonra Resul'un yolu bir qannın daxmasınai düşdü. Garı bayıra çıxdı. Resul qarını gören kimi, sazı sinesine basıb görek ondan ne xeber aldı: Başına döndüyüm, qurban olduğum, Seher Tiflis dedikleri budu mu? Senem yarım melhem eyler yaraya, Seher Tiflis dedikleri budu mu? Qarı baxıb gördü ki, bunlar geribdirler. Bu te-reften de Senem'in adını çekti. Aldı qarı:geze geze sen de geldin buraya, Eşittiyin seher Tiflis buradır. Senem burda melhem eyler yaraya, Eşittiyin seher Tiflis buradır. Aldı Resul: Baxça burda, bağban burda, bar burda, jjeyva burda, alma burda, nar burda, Hace adlı bir qohumum var burda, Dedikleri seher Tiflis budu mu? Aldıqarı: Baxça desen, bağban desen var burda, Cana min cür derman desen var burda, İndi bildim, oğlan getme, qal burda, Eşittiyin seher Tiflis buradır. Aldı Resul: Resul'am, silinmez gönlümün pası, Serimde dolanır eşqin sevdası, Tiflis ehli, Şahsenem'in babası... Dedikleri, seher Tiflis budu mu? Aldı qarı: Meryem'em, merdlerin qurban seqine, Her axşam Şahsenem çıxar serine. Gorxma oğlan, verrem elin eline, Eşittiyin seher Tiflis buradır. Söz tamama yetişdi. Dünyada ustadlar dilinde iki cür qarı var. Biri köpeyi qarı, biri ipeyi qarı. Bu qarı ipeyi qarıdandı. Xoş sifetle Resul'a - Oğlum, sen qal burada, men gedib Şahsenem Xanım'a muştuluq verim. Resul - Garı nene,telesmes Qarı -Ay oğul, nece yeni telesmeyim, düz bir il

rüzigârdır ki, Şahsenem'in ne gecesi gecedir, ne gündüzü gündüz. Hele menim özümü burada ayhqçı qoyup ki, Tiflis seherine yeni gelen qeriblerin xeberini ona yetirim. İndi şükür olsun Allah'a ki, sen özün öz elin ayağınla gelib çıxmısajı. Men de kasıp bir arvadam. Mene de bir xelet çatar. Resul - Qarı nene, bu yaxınlıxda qehveci dükânı var, ya yox? Qarı -Ne üçün yoxdur? İsteyirsen ele buradaca sizin üçün çay qoyum. Siz çayınızı için, men gedim, Şahsenem'e xeber verim. Resul - Qarı nene, xeberi sonra verersen. Düş qabağımıza, bizi apargilen qehvexanaya. Qarı Resulgili qabağına qatıp birbaş Deli Mahmud'un qehvexanasma apardı. Resul qarınm oyucuna bir qızıl beşlik basıp yola saldı. Deli Mahmud, Resul'un anasını, bacısını arvadlara mexsus otağa apardı. Gayıdıb Resul'dan xeber aldı: Ey qerib, haradan gelib haralara gedensen? Resul - Tebriz'den gelirem. Qehvexanada oturanlar Tebriz adını eşiden kimi yerbeyerden dediler: - Qerib, Tebriz'den bizim üçün bir nece söz oxu. Resul sazı sinesine alıb görek Tebriz'i nece terif eledi: Ay ağalar, gelin size söyleyim Açılar baharda gülü Tebriz'in. Toyda, bayramlarda atlas geyirler, Kesilmez yaşılı, alı Tebriz'in. Tebriz'in etrafı dağdır, meşedir, İçinde oturan beydir, paşadır, Sekkiz min mahalle, beş min küçedir,ı Çarşısı, bazarı, yolu Tebriz'in. Pehlivanlar qisvet geyir, yağlanır, Cümle bezirganlar burda eylenir, Üç yüz altmış yükü birden bağlanır, Elden ele gezer malı Tebriz'in. Söz tamam olan kimin, yerbeyerden "aferin" dediler. Bu seherde Güloğlan deyilen birisi vardı. Bu mexamda o, eli sazlı gelib qehvexanaya çıxdı. Bir iki heteren peteren2 dedikten sonra - Göresen bu Tiflis seherinde menim qabağıma bir âşıq çıxabiler mi? Elliks yerbeyerden qalxıb dediler: - Güloğlan, sazını vur qoltuğuna var get. Sen Qerib'in qabağında heç bir iş görebilmezsen. Güloğlan - Hanı O Qerib? Bele, deyende Qerib qabağa çıxıb alıb sazı sinesine - Göloğlan, dört yarpaq söz deyeceyem, cavabmı verebilsen men burdan birbaş Tebriz'e gayıdacağam ve âşıklık sözünü üstümden götüreceyem. Ehli-meclis razı oldu, alıb görek ne Xeber söyle mene, ay ustabaşı, Elindeki sazı nece çalırsan? Ezel mene ulduzların sayın de, Ver cavabım, qalsm başın ağrısız. Güloğlan cavab verebilmedi. Qerib alıb ikinci yarpağmı, görek nece O nece şeydir ki, dolar, boşalar, Rüzigâr esdikçe yerinde durar, Geyiben yaşılı geler boşalar, Ver cavabım qalsın başın ağrısız. Qerib gördü ki, Güloğlan qaçmaq isteyir. Dedi: - Qaçma axır yarpağmı deyim. Qerip: Qerib'em, sualim eşit, döz4 indi, Gavvas isen deryalarda üz indi, O nedir ki, baş yox, eli yüz indi, Ver cavabım, qalsm başm ağrısız. Söz tamam oldu. Güloğlan baxıb gördü ki, bunun qabağmda dayanan halı yoxdur, sazını vurub qoltuğuna çıxıb getti. Meclis dağılandan sonra Deli Mahmud Çjerip'den ne üçün geldiyini xeber aldı. Qerip başına geleni ona danışıb Şahsenem'in ona buta verildiyini söyledi. Mahmud - Qerip, qem yeme, ne qeder bu bedenimde can var, Şahsenem'i sene yetirmeye çalışacam. Qerib burda qalmaxda olsun, sene xeber verim Şahsenem'den. Şahsenem Gerib'in ona buta verildiiyi günden, Qerib deyip deli-divane olmuşdu. Bu tereften qarı özünü saxlayabilmeyib, yetirib ehvalatı Şahsenem'e söyledi. Şahsenem'in atası eşitti ki, deli Mahmud'un dükânma bir qerip aşıq gelib, çalıb oxumaxta ona tay tapümır, görmemiş Qerib'in ustalığına heyran oldu. Deli Mahmud üçün xeber gönderdi, qonağı göndersin bize. Deli Mahmud Qerib'i işten hali etti, her ikisi o gün Xace'nin evine getdiler.

: Şahsenem'in atası Qerib'i xoş sifetle qebul etdi. Bir qeder sohbetten sonra Qerib aldı sazı köklemeye. Bu anda Şahsenem'in qulluqçusu Ağcaqız gelip geçende, Qerib'i gördü, gözü Qerib'e düştü. Dayanıp qapının arasından baxtı. Qerip onu görüb her iki tereften derdi cuşa geldi, aldı görek ne Bir söz ile elden ele atıldım, Bu qerib ellerde yaxtı nar meni. Hasretini çekip yandım kül oldum, Ahu gözlüm ne haldayam, gör meni. Sabre taqetim yox, gelmez qerarım, Erse bülend olub ah ile zarım, Belli deyilmidir sene ehvalım? Saraldıbtır qoynundakı nar meni Qerib bele oxuyanda Ağcaqız özünü saxlayabümedi, tez yüyürüb Şahsemem'in yanma getmekde olsun, aldı Qerib: Qerib deyir: getme könül oğrusu, Başımdan germez heç sevda ağrısı, Sene men söyleyim sözün doğrusu, Gel maralım, al maralım, sar meni. Söz tamama yetti, Şahsenem'in atası Qerib'in bele axumasmdan xoşlanıb - Qerib, bu axşam mene qonaqsan. Qerib razı oldu. Xace durup o biri otağa keçti ki, tedarik gör sün. Sene deyim Ağcaqız'dan. Ağcaqız özünü yetirip Şahsenem'e - Atanın bir Qerib admda qonağı gelib, se herden beri öyle oxuyur, gel tamaşa eyle. Şahsenem bir qaravaşi ta götürdü. Her üçü gelip pencereden bu biri otağa baxmakta olsunlar Qerib bunları gören kimi aldı sazı görek ne Pencereden mayii mayü baxan yar, Üç gözelin birisine men qurban. Şirin cam eşq oduna yaxan yar, Uç gözelin birsine men qurban. Ağcaqız - Xanım, bu menim üçün oxuyur. Bayaq da meni gören kimi oxudu. Şahsenem Qerib'i gören kimi bildi ki, bu onun butasıdır. Ağcaqız'a cevap vermedi. Ağcaqız bir az da özünü qabağa verdi. Aldı Qerib: Birisinin ayağmda mesti var, Birisinin can almağa qesti var, Birisinin burda yaxm dostu var, Üç gözelin birisine men qurban. Ağcaqız'm ayağmda mest vardı, mest adı eşiden kimi - Gördün menim üçün oxuyur. Bunlar başladılar çekişmeye, kiçik qulluqçu da qarışdı bunlara. Qerib bele görende axır yarpağı görek nece tamamladı: Üç gözelin biri bize qohumdur, O birisi el deymemiş qovundur, Aşiq Qerib, birisi senin ovundur, Üç gözelin birisine men qurban, Söz tamama yetti, Ağcaqız yene - Hanım, gördün mü menim üçün oxuyur? Bele deyende Şahsemem'in elinde aynası vardı, ay nam elinde tutub gözlerinden bahar buludu kimi yaş axıtdı. Qerib butasmı bele görende yeniden sazı alıb görek ne Şerxoş serxoş baxır eyvanz, otaqdan, Şehsenem elinde aynası gözel. Cümle âlem gelir tamaşasına, Büllur piyalesi, sağrısı gözel. Yar meni dindirir şirin dil ile, Göze sürme çekir gümüş mil ile, Otağı bezenib kızıl gül ile, Süseni, sünbülü, halısı gözel. Alışan otaxlı, xoş imaretli, Gözeller içinde qaddi-qametli, Ahu baxışlıdır, laçm.3 cüretli, Uçmağa, qanmağa cıkkası(4 gözel. Aşık Qerib sözün deyer avazla, Dindirende canım alar o nazla, Yarım eyvanında cüt qoşa qızla, Şahsenem e'ladır, hamisi gözel. Söz tamama yetip, Şahsenem bir qeder toğtaq tapıp qızlarla öz otağına çekildi. Xace gelip çıxdı. Bir qeder şirin söhbetden sonra meclis quruldu. Tiflis'in yaxm uzaq yerlerinden Qerib'in meclisine axışıb geldiler. Xace - Qerib, mene Erzurum'u terif eyle, sesin mene çox xoş gelib. Xace bele deyende, görek Qerib ne Ağalar, erzime bir qulaq verin, Adı dilde destandır Erzurum'un. Bir bele sefalı yer görünmeyib, Şanı dilde destandır Erzurum'un Sefalıdır o yerlerin havası, Her tereften gelir bülbül sedası, Ahular yığnağı, laçın yuvası, Adı dilde dastandır Erzurum'un. ;

Qerib sözünü tamam etdi, qonaqlar yeyib içtikten sonra here öz menziline getdi. Qerib üçün Xace yer salıb otaxların birinde onu rahat etdi. Şahsenem geceni araya salıp Ağcaqız'ı Gerib'in dalınca gönderib özü bunları bağda gözlemekte olsun. Ağcaqız qalxep Qerib'in yattığı otağın qabağına geldi. Qerip yatmamıştı. Ağcaqız pencereden onu sesledi. Qerip pencereden boylanıb gördü ki, gelen Ağcaqız'dı. Xeber aldı: Ne üçün geldin? Ağcaqız Qerib, Şahsenem seni bağda gözleyir. Gerib, Şasenem'in adını eşiden kimi özünü pencereden atıp Ağcaqız'la bağa gettiler. Şahsenem üç gecelik ay kimi ağaçların arasından çıxdı. Yaşılbaş sonalar kimi bulaq başında durub; Qerib'in yolunu gözleyirdi. Qerip özünü yetirip gördü ki, bulaq başında butası dayanıp saçların hörür, şevki de suya düşüp gözleri intizardadır. Dedi: - Ey dili-gafil, dil ile buna yanaşsam dilim alışar. Ahp sazı sinesine görek ne Bulağın başında saçın örende, Göründü gözüme maya qaşların. Gör nece düşürür sulara şövqin, Benzeyir üç günlük aya qaşların. Camalın veripdir cahana şevqi, Her baharda artar bülbülün zevqi, Yandırdı qelbimi camalin şevqi, Ağlımı veripti zaya qaşların. Qaşların bezirgan, gözlerin Xace, Baxışm sehirkâr, yanağm qonca, Sevindir Qerib'i bari bir gece, Ağlımı veripti zaya qaşların. Söz tamama yetti. Şahsenem dönüp Çjerib'i dalı qatdai gören kimi atılıp boynuna sarıldı. İki aşiq sarmaşıq kimi birbirine sarılı, yumuşaq otların üstünde uzandılar. Ağcaqız da bir tereften bunların keşiyini(2 çekmekte olsun. Sabahın temiz yeli Şahsenem'in ruhsarına deyib ayılttı. Qerib - Ey menim gözümün ışığı, qelbimin soltanı, gedirsen, nedir? Şahsenem - Beli, gedirem, meni atamdan iste, atam meni sene verer, vermese men heç kime getmeyecem. İki hesretli eht-peyman edib ayrıldılar. Qerib, Şahsenem'den ayarılıb anasırım yanma gelib - Ana, Şahsenem'i menim üçün iste. Qerib'in anası Deli Mahmud'u da özüyle götürüp Xace'nin yanma geldiler. Qarib'in anası Şahsenem'i Cjayda üzre oğlu üçün istedi. Xace - Ne eybi var, razıyam, ancaq oğlun qırx kese qızıl başlıq vermelidir. Gerib'in anasmın boğazının yolu qurudu, birbaş oğlunun yanma gelib - Oğul, Xace qırx kese qızıl isteyir. Qerib - Ana, Allah'ın kömeyi ile qırx kese qızıl qazanaram. Qerip sazını alıb evden bayıra çıxdı. Gelib Deli Mahmud'un yanına Xace'nin dediyini ona yetirdi. Deli Mahmud - Oğul, Allah kerimdir, sebr et, görek işin axın haraya çıxar. Gerib burada qalmaxta olsun. Şahveled, Şahsenem'in emişi oğlu idi. O, eşitti ki, emişi qızını Qerib adlı bir nefer Tebrizli isteyir, qız da onu isteyir. Elçi gönderdi emişinin yanına. Xace, Şahsenem'i Şahveled'e nişanladı. Elçiler mübarekabad edip bu şad xaberi Şahveled'e yetirdiler. Şahsenem eşitti ki, atası Çjerib'in elçilerini red edip, Şahveled'e söz verib. Şahsenem'in günü oldu qara, gece-gündüz Qerib deyib ağlamağa başladı. Bu tereften Şahveled güzel bir xoca tutub bir imansız qarı tapıb xoncanı3 gönderdi Şahsenem üçün. Qarı Şahsenem'in yanma gelib xoncanı qoydu qabağına. Şahsenem xeber aldı: - Qarı nene, bu xoncanı kim gönderib? Qarı - Bıy, gadan ahm, nece yani kim gönderib, senin nişanlm Şahveled! Şahsenem, Şahveled adı eşiden kimi xoncanı alıb tulladı. Ağcaqız'a da tapşırdı ki, köpek qarıru atın pillekenden4, itib getsin cehenneme. Ağcaqız qarını iteleyib saldı pillekenden aşağı. Qarı dingildene dingildene enib - Vay öldüm! deyib onbasms duta duta, özünü yetirdi Şahveled'e. Şahveled qarının geldiyini görcek, çıxıb xeber aldı: - Qarı nene, nece geldin? Qarı - Ağrın üreyime, nece geleceyem? Nişanlın Senem xoncanı menden qabaq heyete tullayıb özümü de o qeder döydü ki, zehmetlik nenemin adı yadımdan çıxdı. Şahveled - Qarı nene, sen dünya görmüş bir adamsan, biz nece edek ki, Qerib'i bu Tiflis'den red edek?

Qarı - Ne bilim, men sizin işinize qanşan deyilem. Şahveled cebinden pul çıxarıb qarırun ovu cuna basıb - Qan nene, ne olar, fikirleş görek. Qarı pulu gören kimi gözleri ışıxlanıb - Menim gözüm üste. Qarı ayrılıb Qerib'i axtarmaxta olsun. Şahsenem'in Qarib'e aşik olması ve Şahveled'in adamım qovması xeberi qızın atasma yetişdi. O, öz arvadını qızırun yanma gönderdi ki: "get qızına öyüt ver, bizi biabıri elemesin. Qerib yoqsul bir oğlandır, bize tay deyil." Şahsenem'in anası durub qızının yanma geldi, erinin dediyini qızma söyledi. Şahsenem başını aşağı salıb bahar buludu kimi gözünden yaş axıda axıda, görek anasma ne cevab verdi: Basma döndüyüm gül üzlü ana Ana, men yazığı ne dindirirsen, Südünü emmişem men qana qana Ana, men yazığı ne dindirirsen? Sarıhqda heyvalardan sarıyam, İsmim pâkdır, sulardan da duruyam, Vermesez de men Qerib'in yanyam, Ana, men yazığı ne dindirirsen? Şahsenem bele deyende, anası onun ağzma bir sille vurub - Men deyirem bizi biabır eyleme, sen deyirsen men Qerib'in yarıyam. Senem dedi, onda qulaq as: Qaynasın, qaynasm, peymane dolsun, Qoy saralsın, küli rengim solsun. Bu işe el vursan dörd oğlun ölsün, Ana, men yazığı ne dindirirsen? Şahsenem qurbandı oğlun Hebib'e, Meni sahnagilen qeyri-tebibe, Ana, razı olun gedim Qerib'e Ana, men yazığı ne dindirirsen? Söz tamam oldu, anası çıxıb getdi. Şahsenem oturup ağlamaqta ve Qerib'in yolunu gözlemekte olsun. Sene deyim Şahveled'in qansmdan.qerib oturmuştu daş üste, vetene doğru baxırdı. Qarı özünü Qerib'e yetirib onu tanımamazhğa vurup - Oğul, bu aralarda Tebrizli Qerib'in evi hardadır? Qerib xeber aldı: - Qerip neyine gerektir? - Meni Şahsenem gönderib, Qerib Şahsenem adı eşiden kimi qalxıb - Nene, Qerib menem. Tez de görüm Şah senem ne xeber gönderib? İmansız qan özünü yere gözünün yaşım axıda axlda - Oğul, menim sene yazığım gelir, sen Şah senem deyib Tebriz'den buraya durub göçkülfetle gelibsen. Ama Şahsenem sene vefasızlık etti. Qeribxeberaldı: -Nece? Qan - Necesi yoxtur. Odur, Şahsenem emişi oğlu Şahveled'e nişanlandı. Bugün-sabah toyu da olacaq, özü de meni gönderdi ki, sene deyem xar sen bir de Şahsenem adı çekmeyesen. Qerip qarıdan bele eşidende üreyi demirci küresi kimi od tutup yandı. Sazım eline alıp Şahsenem'in bağma geldi. Bağa girib gördü ki, Şahsenem'in hemişe gezip dolandığı bağ bu gün ele sakinliktir ki, gel göresen, bağm her terefinden qem insanm üreyine qara yağmur kimi yağır. O, bir qeder de Şahsenem'in yolunu gözeleyip gördü ki, gelip çıxmadı. Qerib'in derdi tezelendi. Şahsenem'in ona gönderdiyi sözü xatırlayıp sazını alıp bu münasebetle aldı görek ne Xaraba qalasan Tiflis seheri, Heç sende oynayıb gülen yoxuymuş. Bülbül susup, bağ pozulup, gül solup, Yad bağlarm itibarı yoxuymuş. Men gedirdim dostum çıxtı qabaxdan, Acı sözün salmaz meni damaxdan, Bizim gülden yad güllere qoymaxdan, Yad sonanın itibarı yoxuymuş. Âşık Qerib gelmek ile yad oldu, Sınıx könlüm me'lul oldu, şad oldu, İstekli dilberim bizden yad oldu, Yad sonarun itibarı yoxuymuş. Qerib günü axşam etdi. Şahsenem çıxmadı. Gaş qaraldı. Tiflis'in bütün lâmpaları yandı, kâsıpkûsup evine çekildi. Şahsenem yene gelmedi. Qerip qarmın sözünü tesdikleyip getmekde olsun. Şahsenem'in birden yadma dütü ki ; Qerib herden bağa geur. Ağcaqız'ı çağınb - Get gör Qerib bu tereflerdedir mi? Çağır gelsin serv ağacmm altma. Ağcaqız çıxıp özünü bağa saldı. Qerib bir de gördü ki, ağaçların arasmdan bir şey ağarır, ireli

yeriyip gördü ki, Ağcaqız'dır. Ağcaqız'a söz demeye macal vermeyib aldı görek ne Seni gördüm ağlım oldu perişan, Eridi üreyim yağı, Ağcaqız. Gıya baxıb gönül evin yıxansan, Tanımırsan sağı, solu, Ağcaqız. Camalm seçilmez üç günlük aydan, Qaşlarm seçilmez kamandan, yaydan, Bir xeber ver mene saçı leyladan, Seherden gezirem bağı, Ağeaqız. Men Qerib'in derdin yaz qelem ile, Günmü geçirderem qem-elem ile, Menden Şahsenem'e sen salam ele, Gelmese dağdaram bağı, Ağcaqız. Söz tamama yetdi. Ağcaqız - Evi yıxılmışm oğlu, bir sebr et gör ne deyirem! Qerib -De görüm. Acaqız - Qerip, meni Senem gönderib, dedi ki, serv ağacının altında meni gözlesin, gelirem. Günah mende olup sabahtan beri men bir qeder ağır terpenmeşim. Get serv ağacanm altında gözle. Qerib gelip serv ağacının altında oturdu. Kuşların ceh-cehi bülbüllerin gözel neğmeleri, güllerin xoş etri Qerib'in huşunu apardı, ele ki, özü bilmeden yıxılıp yatdı. Ağcaqız özünü Şahsenem'e yetirib - Şahsenem, gel çıxaq bağa. Bülbüller ele ötü şür ki, gel göresen. Qerib'i gezek, tapaq. Şahsenem razı oldu. Her ikisi bağa çıxdı. Ta ki, Ağcaqız haman yere çatıp Şahsenem'e - Şahsenem, sen burada gözle, men, serv ağa cının altına deyim, belke Qerib'i tapa- bildim. Ağcaqız icaze alıb serv ağacının altma geldi, gördü ki, Qerib ele yatıptır, heç özünde deyil. Ağcaqız siyah saçlarından üç tel ayırıb sineye saz edip görek Qerib'i nece oyadır: Eyvandan enib yürüdü, Oyan ovcu, ovun geldi. Şövqi alemi bürüdü, Oyan ovcu, ovun geldi. Ağcaqız gördü ki, Qerib oyanmır, alıb ikinci yarpağını nece Siyah zülfün tökmüş yüze, Sürme çekmiş qaşa, göze, Eyvanından indi düze, Oyan ovçu, ovun geldi. Qerib yene ayılmadı. Ağcaqız görek nece axır yarpağı tamamladı: Ağcaqız deyir süzünü, Oyan Qerib, aç gözünü, Üç gecelik ay üzünü, Oyan, ovçu ovun geldi Qerib yene ayıhnadı. Şahsenem bağın başından ses eşidib, Ağcaqız'ı çağn-dı. Ağcaqız geldi. Şahsenem ondan xeber aldı: - Ay qız, bağda kim var? -Xamm, Qerib serv ağacının altodadır, çağırn-am oyanmır, Şahsenem yüyürüp özünü Qerib'e yitirdi. Ne qeder çağırdısa Qerib ayılmadı. Şahsenem leyli ölüklerinden üç tel ayırıb, saz evezine sıxtı nar memelerinin arasına, gör Ağcaqız'a ne İki gözüm Ağca gelin, Qerib oyanmız, oyanmaz, Eşqiyle oldum divane, Qerib oyanmaz, oyanmaz. İçmişem qırxlar camından, Geçerem indi canımdan, Serv ağacı kölgesinden, Qerib oyanmaz, oyanmaz. Senem deyir aç gözünü, İster öpsün ağ yüzünü, Tere qerk edip özünü, Qerib oyanmaz, oyanmaz. Qerip ayılmadı. Şahsenem ağlaya ağlaya gelip oturdu çarhavuzun qırağında. Ağcaqız'ı yene gönderdi. Ağcaqız gelib bu defe Çerib'i ele silkeledi ki, Qerib dik atıldı. Qerib xeber aldı ki, ne olub. Ağcaqız - Şahsenem düz bir saattir ki, kestirib yanını, ayılmayırsan. Qerib Ağcaqız'dan bele eşidende sazı ahb görek öz halma uyqun ne Ecep yerde meni berk huş apardı, Yarm geldiyini heç bilmemişem. Felek vurub bextim yene çevirdi, Yarm geldiyini heç bilmemişem. Zalim felek yazdı bele yazımı, Gör nece çevirdi kışa yazımı, Üreyimde qoydu menim arzumu, Yarın geldiyini heç bilmemişem..

Qerib deyir: uzun iller gülmedim, Ağlayıban göz yaşımı sümedim, Yan menzilinde tekçe görmedim, Yarın geldiyini heç bilmemişem. Bele deyip ağlamağa başladı. Bu terefden Ağcaqız kqaçıp Şahsenem'i onun yanma gönderdi. Şahsenem gelip gördü ki, Qerib yamqlı yanıqlı oxuyur, ağlayır. Daldan qulaç qollarını Qerib'in boynuna salıb "can Qerib'im" deyip onu qucaqladı. İki hesretli sarmaşıq gül ağacına sarılan kimi birbirine sarıldılar. Doyunca görüştükten sonra Qerib - Ey qelbimin soltanı, men senden ayrılmalı oldum. Şahsenem bu sözü Qerib'ten eşiden kimi ele bil onu ıldırım vurdu, xeber aldı. - Ne üçün? Bu ne sözdür danışırsan? Qerib - Atan Xace seni mene vermek isteyirse, niye menden qırx kise qızıl isteyir? Şahsenem - Ele bundan ötrü meni atarsan, sen qırx kise qızü deyirsen, men sene elli kise getirim, teki meni terk eleme. Qerib - Can Şahsenem, bu insaftan çox kenar olur, gel sen mene izin ver, gedim öz elimin zehmeti ile qırx kise qızıl qazanım, verim atana. Sonra şadhqla toy edek. Şahsenem - Bes ne zaman gelersen? Qerib - Bu ehti-peymana and olsun, yeddi ilden uzaq sürmez. Bele deyende Şahsenem başladı ağlamağa. Qerib Senem'in bahar buludu kimi axan göz yaşlarını görünce üreyi alışdı, saza el atdı: Başına döndüyüm gül üzlü Senem, Gettim yar, eylendim, belke gelmedim, Bu ayrılıq bize haxtan verildi, Gettim yar eylendim, belke gelmedim. Başına döndüyüm gül üzlü cavan, Get Qerib'im, sağlık ile gelesen. Vardır men bilirem sende mehebbet, Get Qerib'im, sağlıq ile gelesen. Dön beri, dön beri, bir üzün görüm, Al yanaqlarının qurbanı olum, Bir emanetim var, qoy sana verim, Gettim yar, eylendim, belke gelmedim. Gurbanı olduğum karagöz Qerib, Layıq mıdır meni bırakıb getmek, Sensen menim yaqin derdime tebib, Get Qerib'im, sağlıq ile gelesen. Yazılmış alnıma eşkin ezeli, Payız geler, bağlar töker qezeli, Neyleyirem senden qeyri gözeli, Gettim yar eylendim, belke gelmedim. Qerib, bu sözlerin haqqa yaramaz, Sözünde durmayan bende merd olmaz, Elde gözel çoxtur sene yaramaz, Get Qerib'im sağhq ile gelesen. Senden kimseneye gelmez gümanım, Ela gözlü perim, qaşı kemanım, Yeddi ile kestim ahdi-peymanım, Gettim yar eylendim, belki gelmedim. Senem deyir getme, yollar çamırdır, Senin bağrm daşdır, yoxsa demirdir, Yeddi il dediyin, xeyli ömürdür, Get Qerib'im, sağlıq ile gelesen. Aldı Qerib: Qerib deyer: viran qalsın bu veten, Gorxum budur güle sarmaşa tiken, Gayıtmasam qmar meni her yeten, Gettim yar, eylendim, belke gelmedim. Söz tamam oldu. Her iki hesretli yeniden görüşüp, öpüşüp, halal hümmet ettikden sonra Şahsenem Qerib, indi haraya getmek isteyirsen? Qerib Rum'a getmek isteyirem. Qerib bele deyende Şahsenem'in xatirine geldi ki, Qerib Rum'a getse, ondan da gözelini tapar. Başına döndüyüm, qurban olduğum, Amandır Qerib'im, getme Rum'a sen! Gezdiyin yerlerde yad eyle meni,

Amandır Qerib'im, getme Rum'a sen! Aldı Qerib: Eğer mevlam mene kömek olarsa, Ağlama sevdiyim, yene gelerem. Ecel şerbetini canım dadmasa, Ağlama sevdiyim, yene gelerem! Lenet olsun o günlere, o deme, Yazıq canım nece dözsün siteme, Sen getsen bürünnem qaraya, qeme, Amandır Qerib'im, getme Rum'a sen! Canım Senem, qorxma gedib gelerem, Senden qeyrisine gönül vermerem, Sen istesen, men Helep'te qalaram, Ağlama sevdiyim, yene gelerem! Şahsenem deyir ki: halım yamandır, Uca dağlar başı qardır, dumandır, Bu ayrılıq bize xeyli zamandır, Amandır Qerib'im, getme Rum'a sen! Resul'dum, Qerib dediler adıma, Mevlam yetişecek menim dadıma, Qürbet elde Senem düşse yadıma, Cammı odlara atıb gelerem! Söz tamama yetti. Qerib yeniden Şahsenem'le görüşüp ayrıldılar. Qerib birbaş anasının yanına geldi. Qerib'in anası gördü ki, oğlu sefer libasındadır, xeber aldı: - Oğul, haraya gedirsen? Qerib - Ana, qulaq as deyim. Qurbanm olaram, gül üzlü ana, Gedirem qurbete gezim bir zaman. Bir sefer sevdası vardır başımda, Gedirem gurbete gezim bir zaman. Aldı anası: Ne sevdadır yene düşüb başına, Oğul, gedip ağlar qoyma sen bizi! Bağrımı dönderdin hey qızıl qana, Oğul, gedip ağlar qoyma sen bizi! Canım ana, gel ağlatma sen meni, Men eyledim haqqa emanet seni, Tapşınram sene butam Senem'i, Gedirem gurbette, gezim bir zaman. Aldı anası: Men sene kömek isterem Huda'dan, İşine fereç versin böyük yaradan, Men ölsem kim götürer meni aradan, Oğul, gedip, ağlar qoyma sen bizi! Söz tamam oldu. Qarib anasmdan ayrılıp birbaş Mahmud'un yanına geldi. Anasının ona tapşırıp yola düştü. Şahveled eşitdi ki, Qerib gedir, onu öldürmek niyetile Tiflis'ten çıxdı. O vaxt gelib çattı ki, gördü Qerib Kür'ü addayıp, kör-peşman geri qayıtdı. Şahveled Şahsenem'e xeber gönderdi ki, bugünsabah toyu başlayıram. Şahsenem gördü ki, zornan da olsa onu aparacaqlar. Şahveled'e xeber gönderdi ki, onu yeddi il gözlesin. Şahveled Şahsenem'i yeddi il gözlemekde olsun, size deyim Qerib'ten. Ustad dili yüyrek olar. Qerib bir müddet yol gedip, gelip çattı Helep seherine. Qerib Helep şehrini gören kimi tebine zor gelib Helep seherini göreknecürterifetti: Şükür olsun yaradana, Sana geldim, Helep şehri. Ayrı düşdüm vetenimden, Sana geldim, Helep şehri. Ayrıldım gonca gülümden, Köksü sarı bübülümden, Bir kekillii bülbülümden, Sana geldim, Helep şehri. Ayrıldım nazlı yarımdan, Üzüm gülmez ah-zarımdan, Ayrılıp hemtayımdan, Sene geldim, Helep şehri. Söz tamam oldu, gelip çıxtı bir qehveci dükânına. Bir nece müddet burada qalıp çahpoxuduqdan sonra Qerib'in sesi yayıldı Helep şehrine ki, bir bele aşıq gelib, heç bir ustad qabağında dayanabilmir. Bu xeberi eşiden yaxm-uzaq yerlerden qehveci dükânma gelib Qerib'in oxumasma qulaq asırdılar. Qerip burada gününü keçirmekte olsun, sana deyim Tiflis şehrinden.

Qerib nece vaxt idi ki, getmişdi, Şahveled Şahsenem'i ele keçirmek üçün günde bir tedbir tökürdü. Ama Şahsenem Qerib deyip ağlayır, teselli almak üçün her gün onun anasının yanına gelip üreyini boşaldırdı. Bir gün Şahveled eşitti ki, Şahsenem hele de Qerib'den el çekmeyip, gece-gündüz Qerib'in anasının evindedir, onlara el tutur. Güloğlan'ı tapıb - Al bu pulu, get Qerib'i harada görsen vur öldür, qanlı köyneyini getir ver anasma. Güloğlan, Şahveled'den pulu alıp üz qoydu getmeye. Bir qeder dere-tepe gezib Qerib'i tapabilmedi, gördü ki, yolun ortasında bir ulaqi otlayır. Dedi: - Kim bilir, Qerib indi harada itip-batıpur, yaxşısı budur bu ulağın qulağını kesip öz köyneyimi çıxarıb ulağm qanına bulayaram, aparıb vererem Qerib'in anasma, Şahveled'in yanında başım uca olar. Güloğlan ulağm qulağını kesip öz köyneğini qana bulaştırıp geldi Qerib'in anasının yanma: - Ana, başm sağ olsun, oğlun menimle gelirdi, yolda haramiler soyub öldürdüler. Bu da onun qanh köyneyi, deyip sonra da geldi Şahveled'in yanma. Qerib'in ana ve bacısı qanlı köyneyi basıb bağırlarına: "Qerib" deyip ağlamağa başladılar. Şahsenem eşitdi ki, Qerib'in qanlı köyneyini Güloğlan getirip geliptir, qara paltar geyip geldi Qerib'in anasının yanma. Nece gün, nece gece matem saxladılar. Qerib'in anası ve bacısı o qeder ağladılar ki, iki gözden oldular, dünya ışığına xesret qaldılar. Qerib'in getmesinden düz altı il yarım keçmişdi. Qerib'in anası da taqetten düşmüşdü. Amma Qerib'in ölmeyine inanmırdılar. Şahveled, Şahsenem üçün adam gönderdi ki, hazırlaşsın, bu yaxınlarda toy edeceğem. Şansenem durup geldi Qerib'in anasmm yanma, - Ana, Şahveled menim toyumu lap gaxınlaştırıp, men de eht etmişem ki, Qerib'den başqa heç kime getmeyeceyem.teweqqi edirem, durup gedek, yol kenarmda oturaq. Heleb'e geden bezirganların birisi ile Qerib üçün bir xeber gönderek, tezlikle özünü mene yetirsin. Qerib'in anası razı oldu. Gelib oturdular yol üste. Xace Ehmet deyilen birisi Helep seherine gedirdi. Gördü ki, yol kenarmda üç nefer oturub. Bezirgan Ehmet bunlara el tutmaq üçün pul verdi. Qerib'in bacısı pulu almayıb, görek Bezirgan Ehmet'e ne cavap verdi: Sene qurban olum, bezirgânbaşı, Gözlerem yolları gelmedi qardaş. Ne gecem gecedir, gündüzüm gündüz, Gözlerem yolları gelmedi qardaş. Yeddi ildir yollarını gözlerem. Xençer alıp bağrım başm teyleremz, O gelmese, bu qürbette neylerem, Gözlerem yollan, gelmedi qardaş. Yaman olur qarlı dağlar bürcasıs, Bir derdim var, qardaş onu açası, Senem butasıdır, men de bacısı, Gözlerem yollan, gelmedi qardaş.

A