Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK:.c HAM~R.~

Benzer belgeler
Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Sizce dedelik nedir? Okurlarımıza bu konuda bilgi verir misiniz?

BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ KLASİK ALEVİLİK NEDİR? Halk Mezhebi... 18

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

SEMPOZYUM DAVETİYESİ ve PROGRAMI

Anlamı. Temel Bilgiler 1

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ. ve HACI BEKTAŞ VELi. Araştuma Dergisi. Research Quarterly

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Doç. Dr. Mustafa Alkan

[TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA]

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Bugün mihman gördüm gönlüm saz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz. Kalktı gam kasavet bahar yaz oldu. Mihman canlar bize safâ geldiniz

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

Türkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları

Ali Nihanî nin Manzum Hacı Bektaş-ı Veli Velayetnamesi (İnceleme-Metin-Sadeleştirme-Dizin)

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Revak Kitabevi, 2016 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 34 Bektaşîlik Serisi: 5

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

KURAN IN ANLAMI İLE BULUŞMAK ARAŞTIRMASI

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

AKADEMİK YILI

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Genezinli Eliçin Ailesi

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Vell. Araştırma Merkezi. ~ TAŞ VELi. Araşllrma Dergisi. Research Quarterly.

Hz. Muhammed. (s.a.s.) in Doğumunun 1437 inci senesi vesîlesiyle.. 18 Mart 2008 Lütfi Kırdar Kongre Merkezi

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Müşterek Şiirler Divanı

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

(TÜRKÇE-İNGİLİZCE) Gazi Üniversitesi, Hacı Bektaş Araştırma Merkezi ( )

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 3 Siyer 3 Ahlak 3 İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 2 Siyer 3

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü-

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

HAKK MUHAMMED ALİ AŞKI ADIYAMAN ALEVİLERİ Fevzi Rençber Gece Kitaplığı, Ankara, 2016, 2. Basım, 304 sayfa ISBN Muhammed Cihat ORUÇ

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

ÖZGEÇMİŞ. Yrd. Doç. Dr. Hacı YILMAZ

Aleviliğin İnanç Kaynakları Aleviliğin inanç ve ibadet esaslarını görmeden önce, bu esasların günümüze hangi şekillerde ulaştığına değinmek

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

HATAY DA BİR KANAAT ÖNDERİ: HASAN AY AN OPINION LEADER IN HATAY: HASAN AY

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

1. Yalan nedir? 2. Yalan söylemenin bireye zararları nelerdir? 3. Yalan söylemenin toplumsal zararları nelerdir?

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

İslâm Hukukunda Kadının Boşa(n)ma Hakkı

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

ŞEYH SAFVET İN TASAVVUF DERGİSİ NDEKİ YAZILARINDA TASAVVUFÎ KAVRAMLARA BAKIŞI

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Din Sosyolojisi El Kitabı

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

ALİ KOÇ BABA ERKÂNI GERÇEKLERİ. Refik Engin

NAFAKA. Nafakasının yiyecek sınıfları ekmek veya un, tuz, yağ, sabun, odun ve her ihtiyaçta kullanılmak üzere laz

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİN AZİZ HATIRASINA

Bozkır da Bir Kültür Yuvası: Kırşehir Halkevi ( )

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Şeyh den meded istemek caizmidir?

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

6. SINIF. Oturan, duran, kovsuz, gıybetsiz Hakk Muhammed Ali deyip evine vara, tüm canların Yüce Allah dildeki dileğini, gönüldeki muradını vere!

Transkript:

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi TÜRK:.c HAM~R.~ 2. ULUSLARARASI T.ÜRK KÜLTÜR EVRENİNDE ALEVİLİK ve BEKTAŞİLİK BiLGİ ŞÖLENİ BİLDİRİ KİTABI 1. CİLT Editörler Dr. Filiz KILIÇ Tuncay BÜLBÜL 17-18-19 Ekim 2007 ANKARA

Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayınlan ISBN: 978-975-507-220-3 Araştırma Dizisi: 5 2. Uluslararası Türk Kültür Evreninde Alevilik ve Bektaşilik Bilgi Şöleni Bildiri Kitabı 17-18-19 Ekim 2007 Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Adına Yayın Sahibinin Adı / Owner Prof. Dr. Kadri YAMAÇ (Gazi Üniversitesi Rektörü) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / General Manager Prof. Dr. Filiz KILIÇ o Yayın İdare Merkezi Adresi/ The Address of Publishment Centre Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Gazi Üniversitesi Rektörlük Kampüsü, Araştırma Merkezleri Binası, Nu: 11 06502 Teknikokullar /ANKARA Yayın İdare Merkezi Telefonu / The Telephone of Publishment Centre o 312. 222 70 16 Belge Geçer / Fax o 312. 222 70 16 Elektronik Posta/ E-mail hbektasdergi@gazi.edu.tr Web: www.hbektas.gazi.edu.tr Basımcının Adı/ The Name of the Publisher Grafiker Grafik-Ofset Matbaacılık Reklamcılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Basımcının İşyeri Adresi/ Office Address of Publisher l. Cadde 33. Sokak No: 6 06520 (Oğuzlar Mahallesi) Balgat /ANKARA Basımcının Telefon Numarası/ The Phone Number rıf The Publisher O 312. 284 16 39 (pbx) Basım Tarihi ve Basım Yeri/ The Publishment Date 2::d P 1 :oce 15.10.2007 Grafiker Ofset: O 3 12. 384 00 18

Son Dönem Celveti.-Bektaşi Şairlerinden Yusuf Fahir (Ataer) Baba'nın Bektaşilik ve Bektaşi Ayin.-i Cem'inin İçyüzü ile İlgili Yaklaşımları Approachs That Are With Bektashism and Bektashi Dirinking Orgy of Sheikh Yusuf Fahir (Ataer) Who Is Last Period Jilwati~Bektashi Sheikh Selami ŞİMŞEK* ÖZET Bu çalışmamız, son dönem Celvetl-Bektaşl şairlerinden Şeyh Yusuf Fahir Baba'nın Bektiişfük, Bektiişflerve BektiişfAyin-i Cem'i ile ilgili düşüncelerini içermektedir. Amacımız bugüne kadar üzerinde durulmamış olan Fahir Baba ve onun Bektaşilikle ilgili farklı yaklaşımlarını ortaya koymaktır. Bu sebeple onun hayatı ve eserleri hakkında kısaca bilgi verilerek bu konudaki yaklaşımları incelenmiştir. Fahir Baba'ya göre, Bektaşllik ile Alevilik birbirinden ayrı şeylerdir. Hacı Bektaş-ı Veli, Ahmed-i Yesevl'nin dervişidir ve Bektaşilik, Yesevllik'ten ayrılmış bir tarikattır. Son zaman Bektaşiliği, bir tarikat olmaktan ziyade, birçok mezhep ve tarikatlerin birleşmesinden meydana gelmiş bir din ve mezheptir. Ayin-i cem, Hakk'ın halkta müşahedesi, yani insanın Hak mertebesinde olduğunun bilinmesi demektir. Anahtar Kelimeier: Celvetllik. Yusuf Fahir Baba. Bektaşilik. Ayin-i Cem. ABSTRACT This our work is.contain the thought that are with Bektashiism. Bektashi and Dirinking Orgy of Sheikh Yusuf Fahir who is Last Period Jilwati-Bektashi poet. Our aim exposed Sheikh Fahir and his different approachs with Bektashiism that isn't about it till today. Therefore it was gave about his!ive and works and studied his approachs this subject. According to Sheikh Fahir. it is things from one another Bektashiism and Alawi. Hacı Bektaş Veli is dervish of Ahmed Yesevi and Bektashiism is a sufi path apart from Yesevi. Last period Bektashiism became a sufi path more. a belief and doctrine that was accomplished union of many doctrine and sufi orders. Dirinking orgy (Ayin-i cem) is sighted in people of God, namely it is knew that was becoming of God degree of human. Key Words: Jilwatiyya, Sheikh Yusuf Fahir. Bektashiism. Drinking Org. Dr. Eğitimci-Yazar. Erzurum. e-mail: selami_simsek@mynet.com 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 533

GİRİŞ Yusuf Fahir Baba'nın "Bektaşilik ve Bektaşi Ayin-i Cem'inin İçyüzü" ile ilgili düşüncelerine geçmeden önce hayatı ve eserleri hakkında kısaca bilgi vermeyi faydalı buluyoruz. Fahir Baba'nın asıl adı Yusuf Nizameddin olup, ı 4 Ocak 1892 yılında Üsküdar' da dünyaya gelmiştir. Son dönem Celvetl şeyhlerinden Bandırmalızade Ahmed Münib Efendi (ö. 28.04.1920)'nin oğludur. Annesi Müzeyyen Anniş Hanım (ö. 29.03. 1939)'dır. Üsküdar'ın Haşim Baba'sı diye anılan, inadiyye Tekkesi'nde medfon Seyyid Mustafa Haşim Baba'nın torunlarındandır. Kendisi, bir eserinde Hz. Hüseyin'in otuz sekizinci göbek evladı olduğunu belirtmektedir (Fahir, 1952: 4). Dedesi Şeyh Mehmed Galib Efendi (ö. 1329/1911) ise, Sultan il. Abdülhamid'in sütkardeşidir. Yusuf Fahir Efendi'nin ailesi ve çocukları hakkındaki bilgilerimiz ise sınırlıdır. Onun izar Hanım (ö. 18.2.1965) adında eşinin ve Cihad Özkök adında bir oğlunun olduğunu bilmekteyiz. Yusuf Fahir Efendi, Üsküdar Ravza-i Terakki, Kadıköy Hamidiye Ortaokulunu ve Mercan Lisesi ile Sent Mari Fransız Okulu'nda eğitim görmüştür. Ayrıca da özel olarak tanınmış hocalardan ders almıştır (Koca, 1994: 757; Özmen, 1998: 265). Babası Ahmed Münib Efendi'den Celvetl hilafeti alarak onun vefatından sonra İnadiye Tekkesi' ne şeyh olan Yusuf Fahir Efendi, aynı zamanda Kadıköy Kuşdili'ndeki Hamidiyye (Abdülbaki Efendi) Sa'di Tekkesi' postuna da oturmuştur. Yusuf Fahir Efendi'nin Seyyid Haşim Baba'ya ulaşan silsilesi ise şöyledir: Yusuf Nizameddin Fahir Efendi, BandırmalızadeAhmed Münib Efendi (ö. 1336/1920). Küçük Mehmed Galib Efendi (ö. 1330/1912). Mehmed Fahreddin Efendi (ö. 1311/1893). Abdürrahim Selamet Efendi (ö. 1266/1850). Mehmed Galib Efendi (ö. 1247/1831). Seyyid Haşim Ba,ba (ö. 1197/1783) (Yılmaz, 1997: 416). Yusuf Fahir, babası Ahmed Münib Efendi' den Celvetiyye icazeti almış olup, daha sonra Merdivenköy Dergahı Şeyhi Mehmed Hilmi Dedebaba'dan el alarak Bektaşiyye yoluna girmiş ve Çamlıcalı Ali Nutki Baba' dan da icazet alarak, "Ba- Abdülbaki Efendi Tekkesi, Kadıköy, Kuşdili mevkiinde, Z.ühdü Paşa Mahllesi'nde bulunmaktaydı. Tekkenin xıx. asrın hemen başında tesis edildiği bilin'mektedir. ilk postnişin Şeyh Abdülbaki Efendi (ö. ı223/1808)'den sonra önce oğlu İsmail Efendi (ö. 126411848) sonra torunları Ahmed Hayri (ö. 1274/1857) ve Hacı Şerif Mehmed Efendi (ö. 1275/1859) meşihat geçmiş bundan sonra tekke münhal kalıp yıkılmıştır. Tekke arsası üzerine Ayşe Sıdıka Hanım 550 Osmanlı Lirası harcayarak "Mecidye Tekkesi"ni inşa ettirmiş, postuna Eyüp Taşlıburun Tekkesi mensuplarından Şeyh Hoca Tahsin Efendi'yi şeyh atamıştır. Bundan sonra tekke Mecmııii-i Tefıiiyii sahibi Bandırmalızade Ahmed Münib Efendi uhdesine tevcih olunmuştur. Ahmed Münib Efendi daha sonra Bandırmalızade Tekkesi şeyhliğine geçmiştir. Buraya "Hamidiye Tekkesi" de denilmektedir ki. muhtemelen il. Abdülhamid'in dergah inşasına katkıda bulunmuş olmasından kaynaklanmaktadır (Raif, 1897: 26; Tanman, 1993: 29; Yılmaz, 1997: 416). 534 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

SON DÖNEM CELVETİ BEKT,\Şi ŞAiRLERiNDEN YUSUF FAHiR IATAERI BABA'NIN BEKT,\ŞILIK VE BEKT,\ŞI AYIN-! CEM'ININ IÇYOZO ile ilgili YAKLAŞIMLARI ba" olmuştur. istanbul'lular kendisine "Şeyh Yusuf" derlerdi (Koca, 1994: 757; özmen. 1998: 265). Turgut Koca'ya göre, "Mevlevfnin kibri, Bektaşfnin küfrü" darb-ı meseli Yusuf Nizameddin Efendi' de tecelli etmiştir. Sohbetlerinde küfür karıştırmadan konuşmazmış. Bu nedenle de İstanbul' da bulunan bir çok Bektaşltarafından hoş görülmemiştir. Hem Celvetl. hem Sa'dl. hem de Bektaşi icazetine sahip olduğu için, "Şeyh türlü" derlerdi. Hafız-ı Kelam olup, Kur'an-ı ezberden okurdu. Aynca neşeli ve hazır cevap bir kişiliğe de sahipti (Koca, 1994: 757; Özmen. 1998: 265). Yusuf Fahir Efendi, 12 Aralık 1967 yılında vefat etmiştir. Kabri Üsküdar Gündoğumu Caddesi ile Büyük Selimpaşa Caddesi'nin ayırdığı geniş hazlrede olup, eskiden tekkenin işgal ettiği söylenilen köşeye karşı sivrilen ucundadır2. Ayrıca burada Yusuf Fahir'in eşi izar Hanım. meşhgr Selim Baba ve Selim Baba türbedarı Sırrullah Baba (ö. 1262/1845-46)'nın da mezarları bulunmaktadır (Turnalı-Turnalı. ı 990: ı ı ı ). Bedri Noyan, Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevflik adlı eserinde Fahir Baba Erenler'in İstanbul-Kadıköy Kurbağalıdere-Semti'nde oturduğunu, kabrinin de o civarda yol üzerinde bulunduğunu ve evlatlarından Cihad Özkök Bey'in kendisine şiirlerinden bir kısmını lutfettiğini ifade etmektedir (Noyan. 1999: 411 ). Şeyh Yusuf Fahir Efendi'nin şairlik yönü de olup, bir çok meşhur şaire nazireler yazmıştır. Yazdığı şiirlerinde "Fahir" mahlasını kullanan Yusuf Nizameddin Efendi'nin Mersiye-i Şafı-ı Şefıfd-i Kerbela (İstanbul 1339/1921 )3. Kerbela'ya Dair Bir İki Söz ve Mersiye-i Şen[ (Ekicigil Matbaası, İstanbul 1952) adlı mensgr ve manzum eseri yeni harflerle basılmış olup, ayrıca Bektaşilik ve Bektaşi ayin-i cem'inin içyüzü ile ilgili yayımlanmış pek çok makalesi bulunmaktadır. işte biz de burada şimdiye kadar üzerinde herhangi bir akademik çalışma yapılmamış olan Yusuf Fahir Baba ve onun Bektaşilikle ilgili yaklaşımlarını inceleyeceğiz. Yusuf Fahir Baba'nın Bektaşilik ve Bektaşi A.yin~i Cem'inin İçyüzü İle İlgili Yaklaşımları ı. Bektaşilik Yusuf Fahir Baba'nın Bektaşilikle ilgili yaklaşımlarına geçmeden önce onun bu konuya niçin eğildiği hakkında bilgi vermeyi faydalı buluyoruz. Nitekim Fahir Baba bir makalesinde bu durumu şöyle açıklamaktadır: 2 Yusuf Fahir Baba'nın yeni yazı ile yazılmış, on iki terkli Bektaşi tadı mezar taşında şunlar yazılıdır: "Hil dosuevliid-ı Peygamber mufıibb-i Al-i iibii!aşıfı-ı Şiifı-ı Şüfıedii erenler eri iişıklar!aşık-ı Evliyiilar kııtbıı Hiinkiir Hacı/Bektaş-ı Velf yolııııuıı gerçek mürşidi!hazret-i İmiim-ı Milsii Kiizım oğııllamıdaıı!oskiidarlı Seyyid Hiişim Baba afıfiidıııdaıı!miinib Efendi Hazretleri evliidı şiiir Seyyid/Yusuf Fiifıir Ataer Baba... 12. 12. 1967" (Turnalı-Turnalı. 1990: 117-118). 3 Bu eser tarafımızdan yeni harflerle yayımlanmıştır (Şimşek, 2004: 65-82). 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 535

SELAMI ŞiMŞEK "Bektaşilik ve Bektaşiler hakkında bugüne kadar yirmiden fazla kitap ve sayısız ma.kale gördüm ve okudum. Bütün bu yazıların hemen hiçbirinin doğru olmadıklarından başka yazarlarının da iyi niyetli olmadıklarına, ilme, tarihe, hizmet gibi bir maksat gütmediklerine inandım. Hemen hepsi, Bektaşilerin rakı içtiklerini, kadın erkek birbirine karışık zevk etmek için mum söndürdüklerini, romantik bir şekle bürünerek halkın merakını çekip para kazanmayı gaye edinmişlerdir" (Fahir, 1959a: 120). "Bektaşiliğin herkes tarafından merak edilen sırlarını bir yazıcı gözüyle tetkik ederek yazmaya_çalışanlar olduğu gibi, bu mevzuu menfaatlerine alet ederek bir çok hayaller ve uydurma sözlerle ruhları, zihinleri büyülemeye çalışanlar olmuştur. Bektaşiliğe karşı ilk defa iftirada bulunan ve ilk defa birçok yalanlar yazarak yayınlatan Kaşifu'l-Esrar adlı eserin sahibi Hoca ishak Efendi'dir. Bundan pek çok,sonra Bektaşilik ve Mevlevilikle Masonluk arasında bir münasebet olduğu iddia edilmiştir. Bazı günlük gazetelerde, haftalık ve aylık dergilerde Bektaşi sırrı diye bir takım sarhoş meclislerden ve kadın alemlerinden bahseden yazılar çıkmıştı. Ve hatta o sıralarda dostum muharrir Hasan Sait Çelebi, Karagümrük'te oturan Galib Baba isminde bir Bektaşlnin, Bektaşilik esrarı diye söylediği bir çok yalanları neşretmişti. Bunlardan sonra ve ewel Bektaşi sırrı, Bektaşi ilmihali, Bektaşilik ve edebiyatı, Bektaşi nefesleri, Münci Baba, Bektaşi şairleri, Kızılbaş şairleri. Bektaşi kız, Bektaşiliğin içyüzü ve belki daha benim görmediğim birçok kitaplar yayınlandığı gibi, Yunus Emre ve hayatı adlı kitapta da Yunus'tan ziyade Bektaşiliğe dair yazılmış olan yazılarla, zavallı Hacı Bektaş Veli İslami mezhepler içinde merdut telakki edilen mezhebe mensup bir batın! oldu. Bektaşiliği içinden görüp anlamadan ve layıkı derecede tahkik ve tetkikte bulunmadan yazılan her şey nihayet bir zan ve tahminden ibaret kalacağı için, bugüne kadar yazılan bütün yazılar Bektaşiliğin sırlarına değil. adet ve merasimlerine bile temas edememiştir. Bektaşilik taraf ve aleyhtarları tarafından daha ewel yazılmış olan kitapların yalan yanlış yazdıklarını ve şuradan-buradan duyduklarını nakletmekten ibaret kalmıştır. Biz bu satırlarda Bektaşilerin rakı içmesini, zevk etmesini, kadın ve işret alemlerinde mum söndürmesini ve bunlara benzer yalan iftiraları değil, artık tarihe karışmış olan Bektaşiliği ilmi bir surette tetkik etme imkanını vereceğiz veya fena ; taraflarını açıklayacağız. Kadın ve işret alemlerinde mum söndürmek, kadın ve erkek birbirine karışmak gibi hallerin Bektaşilik ayin ve erkanından olduğunu söyleyerek tarikata karşı bir iftirada bulunmak istemeyiz. Belki bunlar da olmamış ve yapılamış değildir; ancak Bektaşilik ve bütün din veya tarikatlardan gaye ahlak olduğu için, hiçbir din veya tarikat o gibi ahlaki düşkünlüklere müsaade etmeyeceğinden, o rezaletleri irtikap edenlerin Bektaşilik tarikatı ile alakası olmayıp kendilerini Bektaşiliğe nisbet eden bir takım insanların ahlak ve içtima! terbiyelerinin icabı olduğunu söylemek de yine ahlaki bir vazifedir. 536 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGİ ŞÖLENİ 2007

SON oonem CELVETİ BEKT,\şi ŞAiRLERiNDEN YUSUF FAHiR IATAERI BABA'NIN BEKT,\şlLIK VE BEKT,\şiAYIN-1 CEM'ININ IÇYÜZÜ ile ilgili YAKLAŞIMLARI son zamanlarda Bektaşiliğin esrarı öyle zannedildiği gibi kadın ve rakı alemleri değil, Müslümanlığa aykırı olan kanaatleridir. Son zaman Bektaşiliğini okuyucularla birlikte bu satırlarda tahlil edersek, Müslümanlık akide ve çerçevesi içinde bir tarik olmaktan ziyade, birçok mezhep ve tarlkatlerin birleşmesinden meydana gelmiş bir din veya mezhep olduğu anlaşılacak, şimdiye kadar gizlenmiş olan bütün sırları meydana çıkacaktır. Ben bu yazıları yukarıda isimlerini saydığım kitaplardan çok ewel yazmıştım. Tam 29 sene ewel, yalnız Bektaşi olanların okuyabileceği mahrem bir mecmua olarak yazdığım bu eseri bugün insaniyet ve ilim aleminin gözü önüne koymakla ilme ve tarihe bir hizmet edeceğimi kabul ediyorum. iki yüz seneden fazla bir zamandan beri Bektaşiliğe bağlı olan ailemden ve yetiştiğim selahiyetli kimselerden öğrendiğim ve senelerce yaptığım araştırmalar neticesinde elde ettiğim ve tarihi vesikalara dayandığı için, doğruluğuna emin olduğum bu yazılar birçok tarihi hakikatlerdir. Her duyduğuna inanmış ve aldanmış olan Bektaşiler, Bektaşi babası geçinen bir takım cahillerin yarım yamalak bilgile'rine, bin türlü hurafeden ibaret olan kanaatlerine katmış oldukları için ayaklı esatir kütüphanesi halini almış olan bu adamların söyledikleri (Bektaşilik) zannedilerek ilim ve irfan adamları da aldanmıştır. Layıkıyla tetkike imkan olmadığı için şimdiye kadar bilinmeyen Bektaşiliğin tarihi ve Bektaşiliğin hüviyet ve şahsiyeti ile Bektaşi tarlkati ve Bektaşi tarlkatinden ayrılan bir Bektaşi din ve mezhebi halinde dağılan son zaman Bektaşiliğini meydana koyan bu eseri okuyanlar Bektaşilik hakkında bugüne kadar yazılmış olan şeylerin hakikatten ne kadar uzak olduğunu anlayacakları gibi, Bektaşiliğe mensup olanlar da, Bektaşiliğin kendi bildiklerinden ve zannettiklerinden tamamen bambaşka bir şey olduğunu göreceklerdir. Bugün artık tarihe mal olmuş bulunan tarihi bir zümreyi tamamen tarafsız olarak yine tarih muvacehesinde teşrih etmekten büyük bir tarikat müessisi olan Hacı Bektaş Veli gibi büyük bir zatın hakkındaki iftiraları tashih ederek, son zamanlarda çığırından çıkmış ve esasından uzaklaşmış bulunan bu tarlkatle Bektaş Veli'nin bir alakası olmadığını göstermekten başka bir emelim yoktur. Bektaşfliğe dair bir çok hakikatlerin meydana çıkmasını temin edecek olan bu yazılarımla. dine, memlekete, millete, felsefe ve hikmete ve bilhassa Türklüğe hizmet etmiş, kalın bir taassup çemberi içinde imha edilmek istenen Türk kan ve ırkını, Türk edebiyat ve mefkuresini bize ve bugüne kadar eriştirmiş olan o büyük adama küçük bir hizmet edebilirsem kafidir" (Fahir, 195la: 1051-1052). Fahir Baba bu ifadelerin ardından, Türkiye sınırları içinde yaşayan halkın Bektaşilik hakkındaki kanaatlerini şu şekilde özetler: 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 537

I. Müslümanlık dininin bütün buyruklarını yerine getiren. kırk kere erbaine giren ve ömrü boyunca zikirler ve esmalar çeken Hacı Bektaş Veli namıyla meşhur büyük bir evliyaya mensup ve Hacegan tarikatından yani çok sofu ve çok muhafazakar bir meslek ve tarikat olan Nakşibendiyye'nin şubesinde bir tarikat ise de, bu tarikata girenler zühd ve takva yolu olan hakiki yoldan sonraları uzaklaşarak zındıklık ve mülhidliğe düşmüşlerdir. 2. Bektaşilik Şii bir meslektir. Bunlar. Hz. Peygamber' den sonra on iki imamı tanır. 3. Bektaşilik. Kızılbaşlık denilen bir camiadır. Bunların İslam itikatlarıyla hiçbir alakaları yoktur. Namaz ve oruç gibi İslami hükümleri inkar ederler; abdest almaz ve gusul yapmazlar; helal ve haramı ayırt etmezler; rakı ve şarap içerler; ibadet diye yaptıkları merasimde mumları söndürerek, kadınlarla erkekler birbirine : karışırlar, birbirlerinin karı ve kızlarını alarak cima yaparlar., 4. islam'da mevcut diğer tarikatlar gibi bir tarikattır. Bu tarik salikleri tasawuf ve vahdet-i vücud'da çok ileri gitmiş, dinlerin felsefesini idrak etmiş ve felsefesini bilmiş ve bu suretle din ve mezhep bağlarından kurtulmuş bir camiadır (Fahir,!95la: 1052-1053). Fahir Baba'ya göre, yukarıda sıralanan umumi-hususi düşünüş ve kanaatler, halk arasında verileri bu hükümlerin hepsi de harici bir görüş ve yersiz bir düşünüştür. Özelikle ehh sünnet mezhebine bağlı olduklarını söyleyen Müslümanlar. namaz kılıp, oruç tutmayanları Müslümanlıktan hariç gibi telakki ettiklerinden Bektaşileri ve Bektaşiliği sevmezler; dört mezhep diye anılan Hanefi. Şafi!. Hanbeli. Maliki isimlerindeki mezheplerden başka bir mezhebe inananları mezhepsiz diye bildiklerinden. bunlara (beşinci mezhepten) diye ta'n ederler (Fahir. 195Ia: 1053). Fahir Baba. halkın Bektaşilik hakkında böyle çeşitli kanaat ve düşüncelerinin yanı sıra Bektaşi olduklarını söyleyen. ben Bektaşiyim diyenlerin de kanaat ve itikatlarının farklı olduğunu ve bunların dört kısma ayrıldığını belirtmektedir: I. Tıpkı bugünün Müslümanları gibi ana ve babasından kalma Bektaşlliktir. Bektaşiliği yalnız "Tevella ve Teberra" yani Hz. Muhammed ve Hz. Ali'yi sevmek on- '!arın düşmanlarını sevmeyip bu~z etmek. bir de onlarca malum olan erkan ile (ayin-i cem') meydanına girerek meydan görmek. nasip almaktan ibaret bilirler. 2. Bu ikinci kısım. Bektaşiliği serbest bir kanaat ve meslek olarak görenlerdir. Orada içki. saz. kadın alemleri bulunduğu için hayvani hislerini ve nefsani heveslerini tatmin edeceklerini düşünürler. Bunun için Bektaşilik. yalnız sarhoşluk ve zevktir. 3. Bu yoldan menfaat teminini düşünenlerdir ki. o zaman ki tekkelerde karın doyurmak için oturanların ve sonunda baba olmak suretiyle kendilerine mürşid süsü verenlerin ekserisi bu türdendir. Bunlar babalığa mezuniyet demek olan bir 538 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

SON DÖNEM CELVETl-BEKT,\Şl şairlerinden YUSUF FAHiR {ATAERI BABA'NIN BEk'T,\ŞILIK VE BEKT,\Şl AYIN-1 CEM'ININ IÇYOZO ile ilgili YAKLAŞIMLARI "icazetname" alarak baba olduktan sonra. evini tekke yapmak veyahut mevcut olan tekkelerden birisinin babalığını kaparak geçimini temin etmeye çalışmaktan başka bir şey bilmezler. 4. Ya dedesinden veya babasından intikal eden bir meslek ve itikat olması ve itikatlara bağlı bulunması sebebiyle, Bektaşiliği sevip, bu tarikata girenler ve tarik hakkında lazım geldiği kadar derin ve hakiki bilgilere sahip olanlar veyahut bir tasavvuf yolu olarak kabul ettikleri bu tarikata; tarikatın geleneklerine ve imkanlarına uyarak feyz almaya çalışanlardır ki, bizce gerçek Bektaşi bunlardır (Fahir,!95la: 1053). Fahir Baba'ya göre yukarıda sıralanan ilk üç sınıftan birincisinde dahi saf ve samimi kanaatle yola bağlı olanlar varsa da içlerinde ana ve babalarından veyahut kendisine mürşid süsü veren cahil babalardan duydukları esatiri itikat ve hurafelere saplanmış birçok kimseler olduğundan, onları da hakikl Bektaşi olarak kabul etmek mümkün değildir (Fahir, I 95 ı b: ı 079). Yine Fahir Baba'ya göre, Türkiye' de tarikat ve tarikatçılığın kaldırılmasından evvel mevcut olan Bektaşilik tarikatı Babagan, Alevi ve Sofiyan (Çelebiyan) kolu diye üçe ayrılmıştır. Sofiyan kolu denen Aleviler, Anadolu ve Rumeli'nin çeşitli yerlerinde bulunan Tahtacı, Çepni, Abdal. Sürek, Kızılbaş isimleri verilen Türklerdir ki, bunlar Kırşehir' deki Hacı Bektaş nahiyesinde oturan ve Hacı Bektaş Veli'nin evladı oldukları halde Bektaşilerce nefes evladına inanılan Çelebilere tabi idiler. Adana. Mersin, Antalya, İç Anadolu, İzmir ve çevresi gibi muhtelif yerlerde yaşayan ve büyük bir yekuna ulaşan bu Türklere, Babagan kolundaki Bektaşiler, Bektaşi gözüyle bakmaz ve onları Bektaşi olarak tanımazlar. ayinlerine almazlar. Onlara "Sofiyan" derler ve hatta kendilerine hiç sevmedikleri Muaviye'nin babası Ebu Süfyan'ı kastederek "Süfyan" diyenler de vardır. Bunlar en ziyade Alevi olarak anılmışlardır. Bunlardan şehir ve kasabalarda oturan ve ticaretle uğraşanlar pek çoktur. Kendileri halkın içine karışıp onlar arasında çalıştıkları halde, kendi aralarına ve köylerine kendilerinden hariç olan bir adamı kesinlikle almazlar. Alevi köylerinin ekserisinde ve birkaç köy arasında birer "dede" bulunur, Babagan kolundaki Bektaşilerin, kendisine intisab edip "Baba" diye tanıdıkları. hürmet ve itaate mecbur oldukları bir başları olduğu gibi, bunların da "dede"leri vardır. Bu dedeler onlarca mutlaka büyük bir nesile, büyük bir soya mensuptur. Dedelerin hepsi kendi iddialarına göre soylarını on iki imamdan birine veyahut da "Kızıl Deli", "Hacım Sultan", "Karaca Ahmed", "Abdal Musa", "Sarı Saltuk" gibi Bektaşi büyüklerine çıkarırlar. Her dedenin kendi köylerinden ve bulunduğu yerlerden başka da idare etmekte oldukları mıntıkaları vardır. oralarda gezerek güya irşad vazifelerini görürler, kendine mensup olanların nikahlarını, düğünlerini yapar. çocuklarının isimlerini koyar ve cenazelerini yıkarlar ve kendi gidemedikleri yerlere, kendi namlarına bir vekil koyarlar. Bu dedeler içinde mektep ve medrese görmedikleri ve okuyup yazma bilmedikleri halde hece vezni ile şiir söyleyenler vardır. Mutlaka saz çalmasını bilirler, çünkü önlerinde 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 539

saz bulunmak ve çalınmak yollarının erkanından sayılır. Bu dedeleri Hacı Bektaş Çelebisi intisab ve mezun ederek. ellerine Bektaşi babalarında olduğu gibi bir icazet yani mezuniyetname verir. Şu kadar var ki. Bektaşilerde tarikata mensup olan herkesin baba salahiyetini alması mümkün olduğu halde bunlarda herkes dede olamaz. Vefat eden bir dedenin kardeşi veya oğlundan yani kendisi herhangi bir büyük soya mensup olanlardan başkası dede yapılamaz (Fahir, 1951b: 1079-1080). Çelebiyan Bektaşiliği denilen Aleviler de Anadolu'da sekiz, on kola ayrılırlar; kendi arasında bazı özelliklere sahiptirler. Bu köyün Bektaşlliği diğer köydekilere benzemez ve zaten bunların mensup oldukları Hacı Bektaş ailesi de "Mürselli" ve ''Hüdadadlı" adıyla ikiye ayrılmıştır. Bu köylerin her biri bir piri veyahut bir türbeyi, bir veliyi, mürşid ve ced olarak tanırlar. Alev! kollarının meşhurları, Hacem Sultan, Abdal Musa, Seyyid Ali Sultan. Sarı Saltuk, Karaca Ahmed, Mürsel B~li ve Mürselli, Hüdadadlı kolları ile. Çepni, Tahtacı ve Abdallardır (Fahir, 1951 b: 1079-1080). Aleviler ile babagan kolundaki Bektaşilerin meydan görmeleri yani nasib alıp, Bektaşi olmaları için yapılan merasim başka olduğu gibi, bu kollar arasında da merasim değişiklikleri ve itikatlarında da bazı ayrılıklar görülür. Alevflerle Safevflik. Şiflik akideleri daha belirgindir. Sivas'ın doğu kesimleri ile Dersim ve çevresinde bulunan Alevfler, yukarıda ismi geçenlerden tamamen başkadır. Adana Alevfleri de ayrı itikat ve ayrı erkana tabidirler. Özellikle Adana muhitindeki miktarları pek çok olan Nusayriler bu zümreden hariçtir. Bütün Aleviler kendilerinin Bektaşi olduklarını soyledikleri halde, Nusayriler Bektaşiliği tanımazlar (Fahir, 1951b: 1081). Babagan kolu dediğimiz Bektaşiler. Hacı Bektaş Dergahı'nda şeyh olduğu söylenilen ve ismine "dede baba" denilen zatın nezaret ve teşekkülü altında bulunup, ona tabi olanlar demektir ki, A.nadolu. Rumeli ve Arnavutluk'ta ve hatta Arabistan'da mevcut bütün tekkeler bu koldandılar. Bu kol da "Mücerred" ve "Müteehhil" kolu diye ikiye ayrılmaktadır. Mücerred kolunda olanların bir kulağına Hacı Bektaş Dergahı'nda medfon olan Balım Sultan'ın türbesinin eşiğinde bir taş ve gümüş küpe takılır ki, Bektaşiler bu küpeye "MengOş" derler. Çünkü mücerredlik yolunu ve mücerredlik erkanını Bektaşlliğe sokan Balı:m Sultan'dır. Mücerredler bu küpeden veya kulağındaki delikten malum çılur; bunlar kesinlikle bir kadın ile evlenmez ve kendi tabirlerince dünya evine girmezler. Müteehhiller ise. evlenmiş ve onların tabirince dünya evine girmiş olanlardır. Bunların ayin-i cem merasimlerinde ve erkanlarında da bazı farklar vardır (Fahir. 195 lb: 1081 ). Fahir Baba'ya göre. Bektaşflik ile Alevflik birbirinden ayrı şeylerdir. Hacı Bektaşı Vell. Ahmed-i Yesevf'nin dervişidir ve Bektaşilik, Yeseviyye'den ayrılmış bir tarikattır. Diğer tarikatlardaki namaz. tesbih. esma. ibadet. itikaf. halvet gibi zühd ve takva yerine aşk ve muhabbet demek olan "tevella" ile süluku almıştır. Bütün 540 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

SON DONEM CELVETI-BEKT,\şİ şairlerinden YUSUF FAHiR IATAERJ BABA"NIN BEf.'T,\şlLIK VE BEKT,\şl AYIN-1 CEM"ININ IÇYOZO ile ilgili YAKLAŞJMLARI tarikatlar gibi din ve şeriat çerçevesi içinde fakat avamın telakki ettiği gibi dini hurafelerden apayrı ve tasavvufi telakkileri bütün tarikatlardan daha mükemmel bir halde kavramış ve yalnız diğer bütün tarikatların istinat ettiği "vahdet-i vücgd"u almış bir tarikat iken. sonraları Kalenderi. Babai. Hayderl. Hurufi itikatlarıyla karışıp meczolduğu gibi Aleviliği de içerisine almış bir tarikattır (Fahir, 1952: 1440; 1959c: 55). Bu Alevilik ise, Aleviler arasında Şah İsmail Hatay! diye meşhur olan ve onlarca kim olduğu meçhul bulunan Şah İsmail Safevl'nin Anadolu'yu istila siyasetinin temini maksadıyla Anadolu'ya yaydığı Şifliğin, Hacı Bektaş namı altına gizlenmiş ve onun himayesine girmiş şeklidir. Yine muhakkak olan bir şey varsa, Aleviler arasında Hatay! ve Pir Sultan ile Abdal Musa, Battal Gazi'ye Hacı Bektaş'tan daha fazla mevki veriliyor. Hacı Bektaş daha tali bir derecededir. Onlar Hatayl'nin kim olduğunu bilmedikleri için onu bir Pir ve bir Veli olarak kabul ederler. Bektaş-ı Veli'ye mensup, yani Bektaşi olduklarını söyledikleri halde Bektaşileri sevmezler ve mahremiyetlerine almazlar. Alevi dedelerine verdikleri kıymeti Bektaşilere vermezler. Çünkü Alevi dedesi, Alevilerin mürşididir. onları mahremiyetlerine almaz ve ayin-i cem'lerine sokmazlar. Onlar da onları Bektaşi olarak tanımazlar (Fahir, I 959b: 294 ).. Bektaşiler de Yine ona göre, bazı cahil babaların allamelik taslayabilmeleri ve hatta gazap edip bir insana "nazar" ederek hayvan, "muhabbet" gösterip bir hayvana nazar edip "insan" yaparak keramet göstermeleri ve bu suretle müridleri üzerinde bir hakimiyet tesis edebilmeleri için "tenasuh" itikadı da sonraları derin bir yer almış, yine arif geçinmek isteyen bu cahiller "Hurufilik"i de bir irfan ve marifet eseri olarak kullanmış, Hurufiliği icat eden Fazlullah-ı Hurufi ve onun takipçisi Nesim! ve Cavidan ismindeki kitapta Bektaşilik de büyük bir yer almıştır (Fahir, 1959c: 55). Yusuf Fahir Baba, bir şiirinde Bektaşilerle ilgili olarak ise şunları söyler: Efıl-i dil safıib-kemal insan olur Bektaşiler Tatlı sözlü tatlı özlü can olur Bektaşiler (Bektaşiler hem gönül sahibi hem de olgun insan olurlar. Tatlı sözlü, tatlı özlü insanlardır.) Kaldınr düşkünleri fıimmetle destinden tutub Efıl-i derde daima derman olur Bektaşiler (Düşkünlerin elinden tutup kaldırırlar. Derdi olan insanlara sürekli derman olurlar.) Hoş tutan fıoş tutmayan fıer ferde karşı mutlaka Hoş gören fıem fıoş tutan ifıvan olur Bektaşiler (Hoş tutan. hoş tutmayan her ferde karşı mutlaka hoş gören, hem hoş tutan kardeş olurlar.) 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 54!

Hasidat-ı dehri.her bir kahn onlar zevk eder Derd ile kan yutsa da handan olur Bektaşiler (Vaktin sıkıntıları. üzüntülerini. kahrını onlar zevke dönüştürür. dert ile_ kan yutsa da sevinçli olurlar.) Kuşe-i fakr u fenada neşveye vermez halel Olmasa bir paresi şadan olur Bektaşiler (Yokluk ve yoksulluk içinde olsalar da sevinçlerinden bir şey kaybetmezler.) Haşmet ü_ darat-ı dehre iltifat etmez fakat. Taht-ı istiğnada bir sultan olur Bektaşiler (Dünyanın görkemine de alçaklığına da yüz vermezler. tok gözlülük tahtında sultan olurlar.) Kendi cevvi kendi eflakinde etmiştir karar Perr ü bal açmaz fakat tayran oiur Bektaşiler (Kendi havalarında, kendi feleklerinde karar kılmışlardır; kol kanat açmadan uçarlar.) Hanedan-ı Ehl-i beyt'i can ile hepsi sever Bir tevella ehlidir giryan olur Bektaşiler (Ehl-i Beyt ailesini içtenlikle hepsi sever; onlar tevella ehlidir. gözyaşı dökerler.) Mustafa vü Murteza nın hem Hüseyn'in 'aşkına Can verir kanlar saçar kurban olur Bektaşiler (Hz. Peygamber. Hz. Ali ve Hz. Hüseyin'in aşkına can verir. kanlı gözyaşı döker. kurban olurlar.) Hasr-ı enzar ile mesttir vech-i Hakk'a daima Hüsn-ü an ı mutlaka hayran olur Bektaşiler (Hakk'ın cemalini seyirle sürekli kendilerinden geçer. bu güzel ana hayran kalırlar.) Efıl-i vahdetdir o Hallak ile halkın sırnnı Söylemez na-ehle pür-itan olur Bektaşiler ile yaratıla (Onlar birlik ehlidir, yani her yerde Cenab-ı Hakk'ı görürler; Yaratıcı nın sırrını ehli olmayana söylemezler.) 'Arif-i cümle rumuz-u kainat bir ehl-i hal Ehl-i dil rinddir dile destan olur Bektaşiler (Bütün kainatın gizlerini bilirler; onlar hal ve gönül ehli rind olarak dillere destan olmuşlardır.) ' 542 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

SON oonem CELVETİ BEKTAşl ŞAiRLERiNDEN YUSUF FAHiR IATAERI BABA'NIN BEKTAŞiLİK VE BEk'TAşl AYIN-1 CEM'ININ IÇYÜZÜ ile ilgili YAKLAŞIMLARI (İyi-kötü, Nik ü bed zevk u elemle handeyi ya giryeyi Si-bekadır fehmeden 'irfan olur Bektaşiler neşe ve üzüntüyle gülmeyi-ağlamayı, sonsuzluğu kavrayan ariflerdir.) Bu bekasız hem vefasız dehri Fahir hoş görüb Şöyle birkaç gün kalır mihman olur Bektaşiler (Noyan, 1999: 410-411) (Bu geçici ve vefasız dünyayı görüp, şöyle misafirler gibi birkaç gün kalarak göçerler.) 2. Ayin-i Cem Bektaşilerin "ayn-ı cem", Alevilerin kısaca "cem" dedikleri bu deyimin, toplanmak, topluluk anlamına gelen "cem" ve "cemm" sözünden geldiği kabul edilirse "ayin-i cem", toplantı meclisi anlamına gelir (Gölpınarlı, 2004: 65). Yusuf Fahir Baba, "Bektaşi Ayin-i Cemi" adlı makalesinde son zaman Bektaşileri arasında "ayin-i cem"in manasını bilen bir Bektaşl'ye rastlamadığını belirterek, "ayin-i cem", "ayn-ı cem" ve "ayin-i cem"' suretinde ve üç değişik anlamda telaffuz edildiğini ve ayrı ayrı manalarda olan bu kelimeleri Bektaşiler rasgele kullandıklarını kaydetmekte ve münewer, aydın geçinen derviş ve babalardan, bunların hangisinin doğru olduğunu bilmediklerini söylemektedir (Fahir, l 959d: 112). Fahir Baba'ya göre, "ayin-i cem"', toplanmak ve topluluk ayini manasına geldiği gibi "ayn-ı cem", topluluğun, ittihadın, birleşmenin aynı şekil, yani sureti anlamındadır. "Ayn-ı cem" aynı cem alemi gibi "ayin-i cem"dir. Cem ayini alemi, yani cem'in gösterilmesi anlamına gelir. Bu üçüncü telaffuz şekli daha uygundur (Fahir, l 959d: 112). Yine Fahir Baba'ya göre, bu ayinler Hakk'ın halkta müşahedesi, yani insanın Hak mertebesinde olduğunun bilinmesi demektir. Mevcudat ve mahlukatın, mevcudat ve mahlukat mertebesine göre insana insan, hayvana hayvan, ağaca ağaç, denize deniz, ahirete ahiret demek ve öyle görüp bellemek demek olan "ayn" dan insan, hayvan, ağaç, deniz, dünya ve ahiretin Hakk'ın birer esma ve sıfatı olduklarını bilmek manasında olan "cem" mertebesine gelerek bütün eşya ve mevcudatta Allah'a mazharı tam olan insan olduğunu görmek "ayin-i cem görmek" demektir. "Meydan gördü", "ayin-i cem gördü", "ayin-i cem'e girdi" demek, işte ilmen ve zevken bu mertebeye erdi demektir. Ancak böyle bir meydan gören ayini cem görmüş, meydana girmiş ve nasip almış olur. Bütün tarikatlarda seyr u süluk denilen bir usul vardır ki. bu usul Bektaşllik'te yoktur (Fahir, l 959d: 112). Bektaşi olan, sonra babalık salahiyetini alarak birçok kimseyi Bektaşiliğe sokan ve ayin-i cem'in esrarını bizzat yaşatıp anlatan (Fahir, l 959a: 120) Yusuf Fahir Baba'nın belirttiğine göre Bektaşiler, ilim ve felsefe bakımından tarikatı hazmedebileceklerini kabul eden insanlarla temasa geçerek bu yola çekerlerdi. Ancak uzun zaman kendileriyle düşüp kalkarak yola bağlanmış ve aşıklık çekmiş, Bek- 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 543

taşlliğin ve Bektaşi meydanının de demek olduğunu görüp bilmeye kabiliyet göstermiş olanları "meydan"a alırlardı. Son zamanlarda bunu bilen ve göste.ren "baba" kalmadığı için gören de, gösteren de olmamıştır. Nasip kurban!_ diye bir koyun tedarik eden "ayin-i cem" olacak gecenin yemek ve içmek masrafını çeken ve baba erenlere "niyaz" tabir edilen bir miktar para veren herkes Bektaşiliğe alınmıştır. Gören de, gösteren de cahil olduğu için Bektaşiliğin gayesi ve felsefesi ve "meydan"ın gösterilmesi ortadan kalkmıştır (Fahir, l 959e: 366). Daha eski zamanlarda Bektaşiliğe girecek taliplere uzun seneler aşıklık çektirilir ve talibin kabiliyetine göre yavaş yavaş Bektaşi sırrı öğretilirdi. Meydan görmeye isti,dat hasıl edenler için eski Bektaşilerden hemdem olup arkadaşlık edenler, "baba erenler"e müracaat ederek o zatın kabulünü iltimas ederler ve yalan söylemez, kimsenin hakkını yemez, fuhuş, zina, hırsızlık etmez ve iyi ahlaklı bir inan olduğuna yine Bektaşiler arasında kefil de göstereceklerini söylerlerdi. Talibin meydan görmeye ehliyeti olduğu "baba erenler"ce de sabit olunca ayin-i cem gecesi de tc;ıyin ve tesbit olunur, gerekli koyun vesair levazımat tedarik edilir ve "baba erenler"in tayin ettiği bir gün dergaha veya ayin-i cem'in açılacağı mahalle getirilirdi. Bu delalette bulunup da talibe nasip aldırmak için vasıta olanlara "delil" ismi verilirdi (Fahir, l 959e: 366 ). Nasip alınacak ve ayin-i cem açılacak gece kararlaştırılınca o gün daha sabahtan talibin kurbanı şıklanır (kesilir). erzak sair levazımat ile beraber mutfağa verilerek o akşam için yemekler ve mezeler hazırlanırdı. Dergahlarda kurban kesmek salahiyetinde olan ve "kurbancı" ismi verilen bir bab veya derviş vardı. Nasip kurbanları ancak onlar tarafından şıklanırdı. Kurban kesilecek bıçak dah önce baba efendi tarafından tekbirlenerek kesecek olan zata verilir ve kesmesine müsaade edilirdi. Kurbancı da "kurban tekbiri" denen şu: "Bism-i Şah Allah Allah kurban Halil ferman celil delil Cebrail tekbir İsmail ism-i şah subhanallah velahamdülillah velailahe illallahu vallahuekber. Allahüekber Allahüekber Allahüekber lfülahe illallahu vallahuekber Allahüekber velillahi'l-hamd bismillah Allahüekber" diye duayı okuyarak kurbanı keserdi (Fahir, l 959e: 366). Talibin delili olan zat o can'ı hamama götürüp gusl ettirir, şuna buna. eşe dosta borcu varsa ödetir, ahbap v.e akrabaları arasında dargınlıkları olan kimseler varsa onlarla buluşturup barıştırır. herhangi bir sebepten dolayı aralarında bir haksızlık olmuşsa onları helalleştirip üzerinde "kul hakkı" diye bir şey kalmamasını temin ederdi (Fahir, 1959e: 366). Dergahın meydancılık veya çeracılık vazifesini gören zat da "taht" tabir olunan mahallin üstüne imam çeralarını koyar, Horasan, nıürşid, rehber, gaip, aşçı, postlarını yayar. çeralar da yerli yerine konur, ara :Tıeydan hazırlanırdı. Ayin-i cem'in açılması kararlaştırılan bu gecede bu top!ulıığa dave tedilen Bektaşi can'lar da dergaha gelir ve kıdemleri sırasıyla "meydan"a girerlerdi (Fahir, 1959e: 366). 544 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENİ 2007

SON DÖNEM CELVETİ BEKTfi.şiŞAIRLERINDEN YUSUF FAHiR!ATAERI BABA"NIN BEKTA.şlLIK VE BEKTAşf 'AYIN! CEM'INlN IÇYOZO ile ilgili YAKLAŞIMLARI SONUÇ Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçları maddeler halinde şöyle sıralamak mümkündür: ı. Son dönemde yaşamış mutasawıf şairlerden olan Yusuf Fahir Baba, iki yüz seneden fazla bir zamandan beri Bektaşfliğe bağlı olan ailesini takip ederek Celvetfliğin yanı sıra Bektaşiliğe de intisab etmiş, babası Ahmed Münib Efendi' den Celvetllik, Çamlıcalı Ali Nutki Baba'dan da Bektaşllik icazeti almıştır. 2. Yusuf Fahir Baba'nın Mersiyye-i Şah-ı Şehfd-i Kerbela, Kerbela'ya Dair Bir iki Söz ve Mersiye-i Şen"f. Bektaşflik adlı eserleri ile Bektaşllik ve Bektaşi ayin-i cem'inin içyüzü ile ilgili yayımlanmış pek çok makalesi bulunmaktadır. Yazdığı şiirlerde ise "Fahir" mahlasını kullanmıştır. 3. Yusuf Fahir Baba, Bektaşllik ve Bektaşiler hakkında zamanına kadar yirmiden fazla kitap, sayısız makale görmüş ve okumuş, bütün bu yazıların hemen hiçbirinin doğru olmadığının dışında yazarlarının da iyi niyetli olmadığına, ilme, tarihe hizmet gibi bir maksat gütmediklerine kanaat etmiş ve hemen hepsinin, Bektaşilerin rakı içtiklerini, kadın erkek birbirine karışık zevk etmek için mum söndürdüklerini, romantik bir şekle bürünerek halkın merakını çekip para kazanmayı gaye edindiğini belirtmiştir. 4. Ona göre, Bektaşfliğin herkes tarafından merak edilen sırlarını bir yazar gözüyle tetkik ederek yazmaya çalışanlar olduğu gibi, bu mevzuu menfaatlerine alet ederek bir çok hayaller ve uydurma sözlerle ruhları, zihinleri büyülemeye çalışanlar olmuştur. 5. Yusuf Fahir Baba'ya göre, bugüne kadar yazılan bütün yazılar Bektaşlliğin sırlarına değil. adet ve merasimlerine bile temas edememiştir. Bektaşllik taraf ve aleyhtarları tarafından daha ewel yazılmış olan kitapların yalan yanlış yazdıklarını ve şuradan-buradan duyduklarını nakletmekten ibaret kalmıştır. 6. Kadın ve işret alemlerinde mum söndürmek, kadın ve erkek birbirine karışmak gibi hallerin Bektaşllik ayin ve erkanından olduğunu söylemek tarikata karşı yapılmış bir iftiradır. 7. Son zaman Bektaşlliği, Müslümanlık akide ve çerçevesi içinde bir tarikat olmaktan ziyade. birçok mezhep ve tarlkatlerin birleşmesinden meydana gelmiş bir din veya mezheptir. 8. Fahir Baba'ya göre, Türkiye sınırları içinde yaşayan halkın Bektaşilik hakkındaki kanaatlerini dört grupta toplamak mümkündür. Birincisi, Bektaşilik, Müslümanlık dininin bütün buyruklarını yerine getiren, kırk kere erbaine giren ve ömrü boyunca zikirler ve esmalar çeken Hacı Bektaş Veli namıyla meşhur büyük bir evliyaya mensup ve Hacegan tarikatından yani çok sofu ve çok muhafazakar bir meslek ve tarikat olan Nakşibendiyye'nin şubesinde bir tarikat ise de, bu tarlka- 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 545

ta girenler zühd ve takva yolu olan hakiki yoldan sonraları uzaklaşarak zındıklık ve.mülhidliğe düşmüşlerdir. İkincisi, Bektaşilik Şii bir meslek olup, bunlar Hz. Peygamber' den sonra on iki imamı tanırlar. Üçüncüsü, Bektaşllik, Kızılbqşlık denilen bir topluluğu olup, bunların İslam itikatlarıyla hiçbir alakaları yoktur. Dördüncüsü, Bektaşilik, İslam' da mevcut diğer tarikatlar gibi bir tarikat olup, bu ta- rlkat salikleri tasawuf ve vahdet-i vücud'da çok ileri gitmiş, dinlerin felsefesini idrak etmiş, felsefesini bilmiş ve bu suretle din ve mezhep bağlarından kurtulmuş bir topluluktur. Fahir Baba'ya göre, halk arasında verilen bu hükümlerin hepsi de harid bir görüş ve yersiz bir düşünüştür. 9. Fahir Baba'ya göre, Bektaşi olduklarını söyleyen, ben Bektaşiyim diyenlerin de kanaat ve itikatleri farklı olup ve bunlar da dört kısma ayrılır. Birinci kısım, tıpkı bugünün Müslümanları gibi ana ve babasından kalma Bektaşi olup, Bek- ' taşlliği yalnız "Tevella ve Teberra" yani Hz. Muhammed ve Hz. Ali'yi sevmek onla~ln düşmanlarını sevmeyip buğz etmek, bir de onlarca malum olan erkan ile (ayin-i cem') meydanına girerek meydan görmek, nasip almaktan ibaret bilirler. İkinci kısım, Bektaşlliği serbest bir kanaat ve meslek olarak görenler olup, orada içki, saz, kadın alemleri bulunduğu için hayvani hislerini ve nefsani heveslerini tatmin edeceklerini düşünürler. Bunun için Bektaşilik, yalnız sarhoşluk ve zevktir. Üçüncü kısım, bu yoldan menfaat teminini düşünenlerdir ki, o zaman ki tekkelerde karın doyurmak için oturanların ve sonunda baba olmak suretiyle kendilerine mürşid süsü verenlerin çoğu bu türdendir. Dördüncü kısım, ya dedesinden veya babasından intikal eden bir meslek, itikat olması ve itikatlara bağlı bulunması sebebiyle, Bektaşiliği sevip, bu tarikata girenler, tarikat hakkında lazım geldiği kadar derin ve hakiki bilgilere sahip olanlar veyahut bir tasavvuf yolu olarak kabul ettikleri bu tarikata; tarikatın geleneklerine ve imkanlarına uyarak feyz almaya çalışanlardır ki, gerçek Bektaşi bunlardır. 1 O. Fahir Baba'ya göre, Türkiye' de tarikat ve tarikatçılığın kaldırılmasından ewel mevcut olan Bektaşllik tarikatı Babagan, Alevi ve Sofiyan (Çelebiyan) kolu diye üçe ayrılmıştır. ı 1. Bektaşllik ile Alevllik birbirinden ayrı şeylerdir. Hacı Bektaş-ı Vell, Ahmed-i. Yesevl'nin dervişidir ve Bektaşilik, Yeseviyye'den ayrılmış bir tarikattır ve diğer tarikatlardaki namaz, tesbih, esma, ibadet, itikaf, halvet gibi zühd ve takva yerine aşk ve muhabbet demek olan "tevella" ile süluku almıştır. I 2. Fahir Baba'ya göre, Alevllik, Alevller arasında Şah ismail Hatay! diye meşhur olan ve onlarca kim olduğu meçhul bulunan Şah isr.ıail Safevl'nin Anadolu'yu istila siyasetinin temini maksadıyla Anadolu'ya yayc~ıiıı Şi!l!ğin, Hacı Bektaş namı altına gizlenmiş ve onun himayesine girmiş şeklidir. Alevller arasında Hatay! ve Pir Sultan ile Abdal Musa, Battal Gazi'ye Hacı Bektaş'tan daha fazla mevki verilmektedir. 546 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

SON DÖNEM CELVETl-BEKTAŞIŞAIRLERINDEN YUSUF FAHiR IATAERI BABA'NIN BEKTAşlLIK VE BEKTAşl,\YIN I CEM'ININ IÇYOZO ile ilgili YAKLAŞIML,RI 13. Fahir Baba'ya göre, arif geçinmek isteyen cahil babalar, "Hurufi'lik"i bir irfan ve marifet eseri olarak kullanmış olup, Hurufiliği icat eden Fazlullah-ı Hurufi ve onun takipçisi Nesim! ve Cavidan ismindeki kitapta Bektaşilik de büyük bir yer almıştır. 14. Fahir Baba'nın gözüyle Bektaştler, gönül sahibi, olgun, tatlı sözlü, tatlı özlü insanlardır. Düşkünlerin elinden tutup kaldırırlar. Derdi olan insanlara sürekli derman olurlar. Vaktin sıkıntıları, üzüntülerini, kahrını onlar zevke dönüştürür, dert ile kan yutsa da sevinci bırakmazlar. Dünyanın görkemine de alçaklığına da yüz vermezler. Kol kanat açmadan uçarlar. Ehl-i Beyt ailesini içtenlikle hepsi sever, tevella ehlidirler. Hz. Peygamber, Hz. Ali ve Hz. Hüseyin'in aşkına can verir, kanlı gözyaşı döker, kurban olurlar. Hakk'ın cemalini seyirle sürekli kendilerinden geçer, bu güzel ana hayran kalırlar. Onlar birlik ehlidir, yani her yerde Cenab-ı Hakk'ı görürler. Yaratıcı ile yaratılanın sırrını ehli olmayana söylemezler. Bu geçici ve vefasız dünyayı görüp, misafir gibi davranırlar. 15. Yusuf Fahir Baba'ya göre, son zaman Bektaşlleri "ayin-i cem"in manasını bilen bir Bektaşi yoktur. Bu kavram, "ayin-i cem", "ayn-ı cem" ve "aynü'l- cem"' suretinde ve üç değişik anlamda telaffuz edilir. Ayrı ayrı manalarda olan bu kelimeleri Bektaşller rasgele kullanırlar. Münevver, aydın geçinen derviş ve babalardan, bunların hangisinin doğru olduğunu bilmezler. "Ayin-i cem", cem ayini atemi, yani cem'in gösterilmesi anlamına gelfr ve bu üçüncü telaffuz şekli daha uygundur. 16. Fahir Baba'ya göre, bu ayinler Hakk'ın halkta müşahedesi, yani insanın Hak mertebesinde olduğunun bilinmesi demektir. Mevcudat ve mahlilkatın. mevcudat ve mahlilkat mertebesine göre insana insan, hayvana hayvan, ağaca ağaç, denize deniz. ahirete ahiret demek ve öyle görüp bellemek demek olan "ayn" dan insan, hayvan, ağaç, deniz, dünya ve ahiretin Hakk'ın birer esma ve sıfatı olduklarını bilmek manasında olan "cem" mertebesine gelerek bütün eşya ve mevcudatta Allah'a mazharı tam olan insan olduğunu görmek "ayin-i cem görmek" demektir. "Meydan gördü", "ayin-i cem gördü", "ayin-i cem'e girdi" demek, işte ilmen ve zevken bu mertebeye erdi demektir. Ancak böyle bir meydan gören ayini cem görmüş, meydana girmiş ve nasip almış olur. Bütün tarikatlarda seyr u sülilk denilen bir usul vardır ki. bu usul Bektaşllik'te yoktur. KAYNAKLAR GÖLPINARLI, Abdülbaki. (2004). Tasawuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, İstanbul: inkılap Yayınları. KOCA, Turgut. ( l 994). Bektaşi Alevi Şairleri ve Nefesleri, İstanbul. MEHMED RAiF. ( l 314/1897). Mir'at-ı İstanbul, İstanbul: Alem Matbaası, Ahmed ihsan ve Şürekası. I. 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 547

NOYAN. Bedri. ( 1999). Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik. İstanbul: Ardıç Yayınları. II: 410-411. ÖZMEN. İsmail. ( 1998). Alevi ve Bektaşi Şiirleri Antolojisi. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. V. - ŞİMŞEK. Selami. (2004)... Bandırmalı Şeyh Yusuf Nizameddin Efendi ve Mersiye-i Şah-ı Şehld-i Kerbela'sı", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü, 30: 65-82. TANMAN. M. Baha. ( 1993). "Abdülbakl Efendi Tekkesi", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. İstanbul: Tarih Vakfı-Kültür Bakanlığı Yayınları.!: 29. TURNALI. A. Bilgin-Turnalı-E. Yücel. ( 1990). "Celvetllikle Bektaşiliği Birleştiren ilgi Çekici Bir Dal: Haşimiyye Kolu ve Üsküdar'da Bandırmalızade Tekkesi". Türk Dünyası Araştırmaları. 66: 117-118. YILMAZ. Hasan Kamil. ( ı 997). "Haşimiyye''. Diyanet İslam Ansiklopedisi. İstanbul: Diyahe\ Vakfı Yayınları. XVI: 416. YÜSUF FAHİR BABA. ( 1951 a). "Bektaşilik". Tarih Dünyası (Yeni Tarih Dünyası). İstanbul. 3 (25): 1051-1053. YÜSUF FAHİR BABA. (195Ib). "Bektaşilik", Tarih Dünyası (Yeni Tarih Dünyası). İstanbul. 3 (26): 1079-1081. YÜSUF FAHİR BABA. (1952). "Bektaşilik ve Tarihi", Tarih Dünyası. İstanbul. 4 (36): 1439-1442. YÜSUF FAHİR BABA. ( 1959a). "Bektaşi Ayin-i Cemi'inin iç Yüzü", Tarih Coğrafya Dünyası. İstanbul. 1 (2): 119-120. YÜSUF FAHİR BABA. ( 1959b). "Bektaşi Ayin-i Cemi-III", Tarih Coğrafya Dünyası. İstanbul. 1 (4): 293-294. YÜSUF FAHİR BABA. ( 1959c). "Bektaşi Ayin-i Cemi-V", Tarih Coğrafya Dünyası. İstanbul. 2 (9): 54-55. YÜSUF FAHiR BABA. ( l 959d). "Bektaşi Ayin-i Cemi-VI", Tarih Coğrafya Dünyası. İstanbul. 2(8): 112-113. YÜSUF FAHİR BABA. ( 1959e). "Bektaşi Ayin-i Cemi", Tarih Coğrafya Dünyası. İstanbul. 2 ( 11 ): 365-366. 548 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007