İRAN. Coğrafi Özellikleri



Benzer belgeler
İRAN GEZİ PROGRAMI 10 GECE 11 GÜNLÜK BİR TARİH VE KÜLTÜR GEZİSİ

Tarihi Siyesepol Köprüsü nün altı 38 YEDİKITA EYLÜL 2014

Türk Hava Yolları Personellerine 2 Günlük Tebriz Turu 99 $

Gizemli Komşu İran. Tur Programı

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

2. Gün 30/10/2016 Tebriz Sabah kahvaltımızın ardından tam günlük turumuza başlıyoruz ve 1958 tarihinde kurulmuş ve üç büyük salon, bahçe, ofis

İRAN TURU. Kapı komşumuz olduğu halde hakkında ne kadar az şey

İRAN. Türk Hava Yolları 7 Gece / 8 Gün. 16 Mayıs, 19 Eylül Neden Gitmeli?

MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ İRAN

Şiraz'dan Mashad'a İran

YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

CEZAYİR ÜLKE RAPORU

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

1: Tebrize varış; 2: Kendivan köyüne ziyaret ;

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

NEVŞEHİR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. Nevşehir de Göçmen Eğitimi Uygulamaları ve Sorunları

Bir Destinasyon Olarak Edirne ve Durum (Swot) Analizi

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SANAT VE SPOR - ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI - SOYADI KANUNU

ĠSVĠÇRE DE DĠL EĞĠTĠMĠ

Masallar Kenti Mardin i Nükhet Everi ile Geziyoruz!

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ALTIN MÜCEVHERAT. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Devrim Öncesinde Yemen

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKLANLIĞI ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ HAFTALIK DERS ÇİZELGESİ

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI SOSYAL FAALİYET VE ÇALIŞMA TAKVİMİ

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Bu bölümde A.B.D. nin tarihi ve A.B.D. hakkında sıkça sorulan konular hakkında genel bilgilere yer verilmektedir.

GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

TSM ÇOCUK KOROSU KONSER PROGRAMI

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI ÖZEL EVRENSEL OKULLARI ( KOLEJ-FEN LİSESİ-ORTAOKUL-İLKOKUL-OKUL ÖNCESİ ) YILLIK ÇALIŞMA TAKVİMİ

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Olimpizm -2- Spor Bilimleri Anabilim Dalı

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

FİZİKİ ŞARTLAR ve OKUL İMKÂNLARI. Laboratuarlar

(1) BÜYÜK PEYGAMBER (S.A.A) KONULU, BÜYÜK YARIŞMA

ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ HAFTALIK DERS ÇİZELGESİ

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI.. LİSESİ TARİH I DERSİ BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) FORMU

TRABZONSPOR RESMİ DERGİSİ

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI


Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

Tel: / e-posta:

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ BIE DELEGESİNİN ODAMIZI ZİYARETİ

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

TED İZMİR İLKOKULU ve ORTAOKULU OKUL MECLİSİ SEÇİMİ

İpek Yolu'nun Kalbi; Özbekistan

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER DENEME 1 1. DÖNEM 1. YAZILI

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

İSFAHAN I GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM. Nüfusun En Az Yüzde Kırkı Türkçe Konuşuyor... Ülkeyi 1925 e Kadar Türkler Yönetmiş...

Medikal Turizmde Tanıtım, Pazarlama Stratejileri ve Hedef Ülkeler

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

Muhteşem Bir Tabiat Harikası SULTAN SAZLIĞI MİLLİ PARKI

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

Tur Programı. İpek Yolu nun diyarında Taşkent, Buhara, Semerkand hem uzak, hem de yakın..

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

LEVENT KUM VE KURSİYERLERİ ÇİNİ SERGİSİ

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

T.C. İZNİK KAYMAKAMLIĞI Kılıçaslan İlkokulu Müdürlüğü İLÇEMİZİ TANIYOR, TANITIYORUZ

İstanbul Ticaret Üniversitesi ile Kadın ve Demokrasi Derneği ve Marmara Belediyeler Birliği Yerel Yönetimler Sertifika Programı

AFRİKA DAKİ AKDENİZLİ TUNUS Türk Hava Yolları ile - 3 Gece 4 Gün

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

GAZ ANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Mevlana Değişim Programı

Beyin Gücünden Beyin Göçüne...

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Güzel Ülkem Kültürümüz Bayramlarımız Atatürk İnkılapları Atatürk İlkeleri

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

AĞUSTOS 2017 PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA CUMARTESİ PAZAR

TURMEPA Deniz Temiz Derneği/TURMEPA Deniz Temiz Turmepa

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

geliştirmemize yardımcı olur.

RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Körfez'in petrol zengini ülkesi: Kuveyt

T.C ALTINDAĞ KAYMAKAMLIĞI YILDIRIM BEYAZIT MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ MÜDÜRLÜĞÜ

Transkript:

İRAN Coğrafi Özellikleri İran Ortadoğu nun merkezinde yer almakta ve bir köprü gibi Hazar denizini Fars körfezine bağlamaktadır. Bu ülke dünyanın kurak iklim kuşağında yer almasına karşılık farklı bir iklim türlerini barındırmaktadır; yılın belirli dönemlerinde çeşitli bölgelerinde dört mevsimi birden yaşamak mümkündür.1.648.195 km 2 yüz ölçümüyle Ortadoğu ve Batı Asya da yer alan İran ın,komşuları olan (Hazar bölgesinde) Türkmenistan, Azerbeycan, Ermenistan, Rusya, Kazakistan, (Umman denizi ve Fars körfezi bölgesinde) Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Arabistan, Kuveyt ayrıca Türkiye, Irak, Pakistan, ve Afganistan ile 6031 km. kara, 2700 km deniz olmak üzere toplam 8731 km sınırı bulunmaktadır. Ülkemiz yerleşim birimleri bakımından 28 eyalet ve 241 ile ayrılmaktadır.200 yılı aşkın süredir ülkenin merkez şehri konumunda olan Tahran halen İslam Cumhuriyetinin başkentidir. Ülkenin diğer önemli şehirleri Meşhed, İsfahan, Şiraz, Tebriz, Kerman, Urumiye, Yezd olarak sıralanabilirler. Tarihçe İran platosu Asya daki eski medeniyetlerin en eski merkezlerinden biridir. Bu platoda ilk yerleşimin tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte eldeki deliller çok eski zamanlardan beri bu toprakların yerleşim amaçlı kullanıldığını göstermektedir. Aryai kavimlerin İran platosuna göçü M.Ö.3000 yıllarında başladı, M.Ö 330 yılında ise Hehameneşiler İran ın ilk büyük imparatorluğunu kurdular. Bunlardan sonra 1

sırasıyla Sulukiler, Partlar, Sasaniler, Al-i Buveyh, Gazneliler, Selçuklular, Harzemşahlar, İlhanlılar, Muzafferiler, Timurlular, Türkmenler, Safeviler, Afşariler, Zendiler, Kaçarlar, ve Pehlevi hanedanı bu topraklarda hüküm sürdü. 1979 Şubat ında İmam Humeyni rehberliğindeki İran halkının kıyamıyla 2500 yıllık şahlık düzeni yıkıldı ve İslam Cumhuriyeti rejimi kuruldu. Bayrak İran İslam Cumhuriyeti bayrağı yeşil, beyaz ve kırmızı renklerde olup İslam Cumhuriyetinin özel simgesini taşır. ( Anayasa mad.18) Yeşil ve kırmızı şeritlerden her birinin üzerinde yanyana dizilmiş on bir adet (toplam 22 adet) Allahu Ekber lafzı yer alır, ortadaki beyaz şeridin tam ortasında yer alan al renkli simge ise Kelime-i Tevhid yani Lailaheillallah kelimesini temsil eder. Yönetim Şekli (ANAYASA ÜZERİNE KISA BİR AÇIKLAMA) İslâm dini, hakka ve adalete dayanan yöneticilerin salâhiyetine vurguda bulunan hükümlerle doludur. Dolayısıyla, bir halkın kendi yönetiminin İslâmî bir devlet olup, bu sayede yöneticilerin âdil kişilerden oluşmasını ve yaşamın maddî ve manevî hedeflerine daha kolay ulaşabilmeyi istemelerinden daha doğal bir şey olamaz. İşte bu yüzdendir ki İran halkı, 1979 İslâm İnkılâbı ndan sonraki 80 referandumunda %97 oranındaki bir onayla dini hükümete kabul oyu vermiştir. İranlıların gözünde, devletin yüksek ahlâkî idealleri gerçekleştirmesi, genel refahla birlikte adaletin ikâme edilmesi ve ülkenin bütün boyutlarıyla ilerlemesi, İslâm ile hükmetmekle aynı anlama gelmektedir. Maddî anlamda çok gelişmiş olan kapitalist toplumlardaki değerler buhrânını gördüğümüzde anlıyoruz ki bu toplumlar, hayatın hedefi ve anlamına dair bütüncül bir fikrî-felsefî nizâm, toplumun çoğunluğunun benimsediği bir ahlâkî değerler manzûmesi oluşturabilmiş değillerdir. Yeryüzünde insanı özgürleştirerek, onu her dönemin kendine has sıkıntısını göğüsleyebilecek, sorumlu bir kişi hâline getirmeyi hedeflemeyen hiçbir ekol yoktur. Sırf bu yüzden bile diyebiliriz ki zamanından dine pek sıcak bakmayan ülkeler bile artık dine dönüş yaşamalı, anayasalarında dine de yer ayırmalılar. Günümüz devletlerinde eksikliği hissedilen bir konu da önderlik (rehberlik) konusudur. Bir önderin varlığı şu iki nedenden ötürü gereklidir: 2

1. Bir halkın amaçlarının, işlerinin intizâmının teşekkülü açısından. Açıktır ki bu amaçların belirlenmesi o toplumda hâkim olan değerler sistemince sağlanır. Eğer bir toplumda çoğunluk tarafından benimsenen bir değerler sistemi yoksa o toplumun manevî bir ülküsü de olmayacaktır. 2. Bazen de bir ülkede, anayasada bile öngörülmemiş durumlardan kaynaklanan sorunlarla yüzleşebilmektedir ve bu durum sorunun çözümü için farklı bir yetkili mercinin varlığını ihtiyaç haline getirmektedir. Bu tür sorunlara örnek olarak hizipsel farklılıklardan ve uluslararası politikadaki farklı yaklaşımlardan kaynaklanan, devletin resmî organları arasındaki ihtilâflar gösterebilir. Elbette bu tür sorunlarla her ülkede karşılaşılmaktadır. Anayasada önderlik kurumuna yer verilmediği takdirde, cumhurbaşkanlığı makamı gibi farklı bir birim, söz konusu sorunların çözümüzü uhdesine alır. Ama bu tür bir çözüm, kuvvetler ayrımı ve bu kuvvetler arasındaki işbirliği prensibine zarar verebilir. Rehber veya rehberlik şûrâsının üyeleri bilge ve hâkim kişilerden ve halkın seçtiği kimselerden olmalıdır. İran İslâm Cumhuriyeti nde rehberlik makamı ihdâs edilmiştir. İran İnkılâbı nın kültürü, İslâm kültürü olduğundan rehber, yüksek bir ilmî seviyeyi hâiz olmakla birlikte, siyasî yeterliğe ve yöneticilik vasfına sahip, cesur, zamanın icaplarına vâkıf din bilginleri arasından halk veya halkın seçtiklerince seçilir (ileride bu konu detaylarıyla ele alınacaktır). Elinizdeki kitap dört bölümden oluşmaktadır. İlk önce farklı siyasî rejimler ile bu rejimlerin güçlü ve zayıf taraflarından bahsedeceğiz. Sonra İslâm Cumhuriyeti olgusunun fikrî temelini, devletin işleyişini, şeklini, yasama-yürütme ve yargı organlarını ve kanunlarının mâhiyetini inceleyeceğiz. İkinci bölümde ise devletin görevlerinden ve milletin haklarından bahsedebilecek ve anayasa ışığında kişisel ve toplumsal özgürlük meselesi incelenecektir. Üçüncü bölümdeyse, iktisadî düzen sorununa değinilecek, Anayasa nın İslâmî hükümlere dayanan kanunları üzerinde durulacaktır. Dördüncü ve son bölümde ise denetim (nezâret) meselesi ele alınacak, milletin devlete ve aynı şekilde de devletin kendi organlarına ve millete nezâreti, konunun önemine binâen müstakil olarak incelenecektir. Bu kitabın ortaya çıkmasını sağlayan dostum İslâmî Araştırmalar-Kültür ve İslâmî İlişkiler Kurumu Başkanı Adaletnejâd dır. Faydalı düşüncelerini esirgemediği için kendisine ve emeği geçen diğer dostlarıma teşekkürü borç bilirim. Şubat 1979 da Pehlevi rejiminin yıkılışıyla ülkede İslam Cumhuriyeti kuruldu ve halk serbest seçimlere katılarak %98.2 oy oranıyla İslam Cumhuriyetine oy verdi. 3

Tüm kuvvetlerin başında Veli-yi Fakih ve yürütmenin başında ise Cumhurbaşkanının bulunduğu İran da yönetim kuvvetler ayrılığı prensibine dayanır. Yürütme gücünün başında bulunan Cumhurbaşkanı düzenlenen genel seçimlerle dört yıl süreyle halk tarafından seçilir ve ona bağlı 20 bakanlık kurulur. Yaşama gücü, 290 üyeli İslami Şura Meclisidir.Dört yılda bir düzenlenen genel seçimlerle halk millet vekillerini seçer ve başkanlığını ise her yıl üyelerce seçilen kişi yürütür. Yargı gücü, Rehberlik makamına bağlıdır ve başkanı 5 yıllığına Rehber tarafından seçilir. Bunların dışında Uzgörürler Meclisi, Denetim Şurası ve Düzenin Yararını Teşhis Konseyi gibi diğer oluşumlar da ülke yönetiminde önemli görevlere sahiptirler. İran da 1979 yılındaki İslam Devrimi nden sonra dini esaslara dayalı yeni bir düzen kurulmuştur.anayasanın 56.Maddesinde görüleceği üzere bu yeni yapılanmada dünya ve insan üzerinde mutlak egemenlik hakkı Allah ındır ve O, insanı kendi toplumsal yazgısına egemen kılmıştır. Bu egemenlik hakkını kullanmak üzere halk ülkenin yönetimine seçimler yoluyla doğrudan katılmaktadır. Rejimin İslam Cumhuriyeti olarak belirlenmesinde halkın oyuna başvurulduğu gibi Anayasanın, daha sonra da Anayasa değişikliğinin kabulu için referandum yapılmıştır. Devrimden bu yana geçen 23 yıl içinde 22 kez seçim (Uzgörürler Meclisi, Cumhurbaşkanı, İslami Şura Meclisi ve yerel İslami şuraların belirlenmesi için) ve referandum yapılmıştır. Rehber yada rehberlik şurasını seçip halk tarafından seçildiği için ülkenin en üst makamındaki Rehber de bu meclis vasıtasıyla halk tarafından belirlenmektedir. Herhangi bir yasal zorunluluk olmadığı halde halk kaderinin belirlenmesindeki egemenlik hakkını sonuna kadar kullanarak seçimlere daima yüksek oranlarda katılım sergilemiştir. Nüfus Dil ve Din İran ın nüfusu 2006 yılı istatisliklerine göre 70.049.262 kişi olarak açıklanmıştır. Bu rakamlara göre başkent Tahran 13 milyon 328 bin 11 kişiyle ülke nüfusunun %19 una sahip olurken, İilam eyaleti 543 bin 729 kişiyle ülke nüfusunun sadece %8 ini kapsamaktadır. Aynı istatistiklerine göre erkeklerin nüfusu kadınlara göre 1.8 oranla daha fazla olduğu, erkekler ülke nüfusunun yüzde 50.9 unu, kadınlar ise yüzde 49.1 ini oluşturmaktadırlar. Bu rakamlara göre ülke nüfusunun %68.4 ü şehirlerde ve %13.5 köylerde yaşamaktadır. Göçebe olarak yaşayanların oranı ise %0.1 olarak tesbit edilmiştir. Yaş ortalaması bakımından dünyanın en genç ülkelerinden biridir. Nüfus kontrolu yapılan İran'ın 10 yaş altı nüfusu son 10 yılda 14 milyon 400 binden 10 milyona gerilemiştir. Rakamlara göre toplam nüfusun 17 milyon 671 bini (%25.8) 14 yaşın altında ve 49 milyon 135 bini (%69.74) 15 yaşın üzerindedir. Ortalama yaşam süresinin 4

erkeklerde 70 yaş, kadınlarda ise 74 olduğu İran da nüfus artış oranı da %1.3 dır. İran da Fars, Lor; Kürt; Azeri, Türkmen ve Beluç gibi çeşitli ırklara mensup etnik gruplar kendilerine özgü dil ve gelenekleri ile barış ve huzur içinde bir arada yaşam sürdürmektedirler. Ülkenin resmi dili olan Farsça Hint-Avrupa dillerinin bir koludur. Bu dilin tarihiyle ilgili bulgular Aryai kavimlerin İran platosuna göçlerine dek uzanmaktadır.tarih boyunca çeşitli dönemlerden geçmiş ve değişiklere uğramış olan Farsça nın bugünkü şekli İran a komşu olan diğer kavimlerin dilleri üzerinde de etkili olmuştur. Farsça dan etkilenen dillerin başında Türkçe gelir. Türk milleti yüce İslam dini ve İslami irfanla İran ve İranlı aracılığıyla tanıştığı gibi edebi sanatları ve bu sanatların inceliklerini de yine İranlı söz ustalarından öğrendi. Hicri 5.asırdan itibaren Selçuklular ın Anadolu da ilerlemeleri ile birlikte Farsça nın bu ülkede olgunlaşmaya başladığını görmekteyiz. Bu dönemlerde Farsça Türkler arasında öylesine kök saldı ki, Osmanlı okullarında tasavvuf dili olarak okutulmaya başladı. Mufassal bir Farsça divanı bulunna Yavuz Sultan Selim savaş rakibi Şah İsmail ile yaptığı yazışmalarda Farsça yı kullanırken, Fuzuli, Nef i, ve Nabi gibi büyük Türk şairleri de şiirlerini bu dilde yazmışlardır. Osmanlı sultanları eş ve kızlarına Farsça isimler vermişlerdir. Bugün bile Türkçe de kullanılan pek çok isim ve kelime Farsça kökenlidir. Ortak kelimelerin sayısı 6 binden fazladır Türkçe ye böylesine etki etmiş olan Farsça Ankara da Farsça Öğretim Merkezi nin deneyimli hocaları tarafından öğretilmektedir. İran da Farsça nın dışında Azeri Türkçe si, Arapça, Kürtçe vb. dillerle Farsça nın çeşitli lehçeleri de konuşulmaktadır. 32 harfli Fars alfabesinin kullanıldığı İran da tarih başlangıcı olarak miladi 622 senesinde Hz.Muhammed (s.a.v) in Mekke den Medine ye hicreti esas alınmaktadır. Yıl 21 Mart ta Nevruz bayramıyla başlar ve güneş takvimine göre aylara bölünür. Nevruz Bayramı İranlılar ın en büyük bayramlarındandır ve hiçbir etnik ve din farkı gözetmeksizin bütün bir yurtta coşkuyla kutlanır. Nevruz öncesinde tüm yaşam çevrelerini temizleyen İranlılar yeni yıla girileceği gün ve saatte tüm aile fertleri Haftsin adı verilen sofra başında toplanır. Bu sofra Allahu Teala nın insana bahşettiği nimetleri ve baharı temsilen Farça alfabenin 15. harfi olan Sin harfiyle başlayan yedi yiyecekle donatılmıştır.bunlar Sib( elma) Sebze (yeşillik) Serke(sirke), Sonbol (sümbül), Senced (iğde), Semenu (bir tür tatlı), ve Sumaktan ibarettir. Yeni yıla girilmesiyle birlikte halk birbirini ziyaret eder, küsler barışır, aile bağları güçlendirilir. İran da ulusal bayramların yanısıra dini bayramlarda büyük şevkle kutlanır. En önemli dini bayramlar ibadetle geçirilen kutsal üç aylar ve bir aylık Ramazan orucunun ardından kutlanan Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Hz. Muhammed (s.a.v) e peygamberliğin verildiği gün olan Bi set Bayramı, Hz. Peygamberin doğum günü vb. dir. Ayrıca tüm müslümanların bayramı olan Cuma günü İran da resmi tatildir. 5

İran Hulefa-i Raşidin döneminden itibaren İslam diniyle tanışmış ve ilk hicri asırda onunla şereflenmiştir. Bugün de İran halkının büyük çoğunluğu Şia (Caferi) mezhebine bağlıdır. Ülke nüfusunun %91 ini Şiiler oluşturur. Gadir-i Khom ve 12. İmam Hz. Mehdi (a.s) nin doğum günü olan 15 Şaban Şiiler tarafından kutlanan bayramlar arasındadır. Öte yandan Hz. Peygamber (s.a.v) in torunu olan Hz. Hüseyin Kerbela da şehit edildiği Muahrrem ayı süresince özellikle de 9 ve 10. günlerinde büyük anma ve matem merasimleri düzenlenmektedir. Nüfusun %7.7 sini teşkil eden 4 ehl-i sünnet mezhebine bağlı kesim daha çok Kürdistan, Sistan ve Belucistan bölgelerinde yaşamaktadırlar. Ehli sünnet mensubu müslüman vatandaşlar ise dini inanç vecibelerini kendi fıkıhlarına göre serbestçe yerine getirmektedirler. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası İslam dini ile birlikte Hristiyanlık, Musevilik ve Zerduştilik dinlerini de resmi olarak tanımıştır. Bu üç dinden her birinin İslami Şura Meclisi nde bir veya birden fazla temsilcisi bulunmaktadır. Kadın ve Aile Aile İran toplumunun en önemli ve en sağlam kurumlarından biridir. Evlilik her İranlı nın hayatında unutulmayacak olayların başında yer alır. İran da evlilik töreni çok çeşitli ve renkli adet ve geleneklere sahne olur. Sağlamlığını büyük ölçüde İslami değerlerden alan ve bir kutsallık hâlesiyle çevrilmiş olan aile kurumunun önemine Anayasada da değinilmiş ve bu yasanın 10. Maddesinde, ilgili düzenleme ve yasaların aile kurumunun oluşturulmasını kolaylaştıracak ve onun kutsallığı ile İslami ahlak ve hukuka dayalı aile ilşkilerinin korunması yönünde olmasına vurgu yapılmıştır. Evlilik yaşı da son yıllarda meydana gelen değişimler sonucunda değişikliğe uğramıştır. Geçmişte erkekler için 26, kadınlar için 19 olan evlilik yaşı kadınların eğitim ve çalışma imkanlarının da genişlemesi neticesinde, bazı raporlara göre erkekler için 30, kadınlar için 24 yaşa yükselmiştir. Kadınların ülkenin büyümesi ve kalkınmasındaki rolü, günümüz dünyasında herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu esasa göre kadınların toplum, siyaset, kültür ve ekonomi gibi çeşitli alanlarda etkin katılımlarını sağlamak yönünde gerekli ortamı hazırlamak, İran İslam Cumhuriyeti Devleti nin temel önceliklerinden birini teşkil etmektedir. Bu öncelikli görev İran İslam Cumhuriyeti Anayasının 21. Maddesinin 1. Fıkrasında Kadının kişiliğinin olgunlaşması, maddi ve manevi haklarının canlandırılması için elverişli ortamın hazırlanması şeklinde vurgulanmaktadır. İslam Devrimi nin zafere ulaşmasıyla İran kadınının konumu da büyük değişim ve gelişmeler geçirmiştir. Geçen yüzyılın ilk yarısında iki hüviyetli olmaya zorlanan, İslami kimliklerini korumakla toplum içinde yer alma arasında seçim yapmak zorunda bırakılan İranlı kadın İslam devriminden sonra bu ikilemden kurtuldu ve bugün her alanda faal olarak sosyal ve kamusal hayatın içinde yer almaktadır. Günümüz İran da kamu sektöründe çalışanların %42 sini kadınlar teşkil etmektedirler. 6

Bunların çoğu Eğtim ve Öğretim, Ekonomi, Maliye ve Sağlık Bakanlıklarında görev yapmaktadır. Devlet kademelerinde müdür statüsünde görev yapan kadın personelin sayısı kayda değer sevyede yüksektir. Şunu da hatirlatmakta yarar var ki, dünyanın ilk uzay yolculuğunu yapan kadını Enuşe ANSARİ adlı İran lı bir bayandır. Kadınlar her düzeyde seçme ve seçilme hakkına sahiptirler. 290 sandalyeli İslami Şura Meclisinde her dönem %24-%30 oranında kadın milletvekili bulunmaktadır. Yerel seçimlerde kadın aday sayısına her hangi bir sınır bulunmamaktadır. Ülke kadınlarının kendilerine ait haklardan daha çok yararlanmasına imkan sağlamak amacıyla 1991 yılında Cumhurbaşkanlığı Kadın İşleri Bürosu kurulmuştur. Halihazırda Cumhurbaşkanı bir danışmanlığı, Çevre bakanlığı, birkaç Devlet Bakanlığı, ve 400 den fazla Genel müdürlük makamı kadınların yetkisindedir. 1995 yılında kadınların yüksek yargı görevinde bulunmaları yönünde, kadın hakim seçimlerine yasal yol açılmılştır. Bugün kadınlar özellikle aile mahkemelerde, hakim savcı, hukuk müşaviri ve avukat olarak görev yapmaktadır. 2002-2003 Öğrenim yılından beri üniversiteyi kazanan kız öğrencilerin oranı her geçen yıl daha da artmaktadır. Nitekim 2006-2007 öğrenim yılında üniversiteyi kazanan kızların oranı %67 yi geçti. Ayrıca Uluslararası Bilim Olimpiyatlarında İran ın büyük başarılar kazanmasında kız öğrenciler önemli pay sahibidirler. Kadınların spor alanındaki faaliyetlerine spor bölümünde değinilmiştir. Eğitim İslam İnkılabı öncesinde İran halkının yarıdan biraz fazlası okur yazardı. Ayrıca bu oran kırsal kesimde ve kadınlar arasında daha da düşüktü. Yetişkinlere yönelik eğitim çalışmaları neticesinde son yıllarda okur yazar oaranı %93 lere ulaşmıştır. Bu oranın yükselmesinde kadınlar ve kırsal kesimde yaşayanların rolü şehirliler ve erkeklere göre daha büyüktür. Devletin eğitime ayırdığı bütçe ve uyguladığı doğru politikalar sonucunda gerek nitelik gerekse nicelik açısından eğitim ve öğretimde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Öğrenciler orta öğrenim döneminde mesleki eğitime teşvik edilmekteler. Böylece 5 yıllık ilkokul, 3 yıllık ortaokul ve üç yıllık lise eğitiminden sonra uygulanan sınavlarda başarılı oldukları taktirde bir yıllık üniversiiteye hazırlık sınıflarına devam etmekte aksi halde mesleki beceri kazanmış olarak çalışma hayatına girebilmekteler. Belirtmek gerekir ki, eğitime savunma sanayiinden daha çok bütçe ayıran Ortadoğu daki tek ülke İran dır. Son yıllarda yüksek öğrenime olan talep oldukça artmıştır. Devlet ve vakıf üniversitelerinde öğrenim gören üniversite öğrencisi sayısı her geçen yıl daha da artmaktadır. İran lılar ilim ve araştırmayı seven bir millettir. Tarih boyunca İran lı bilim adamlarının ortaya koyduğu binlerce ilmi ve edebi eser bunun açık göstergesidir. Dünyanın dört bir yanında bilimsel hizmet veren İran lı bilim adamları her geçen gün yeni 7

buluşların altına imaza atmaktadır. Ülkenin bağımsızlığını ve öz kaynaklardan daha fazla faydalanılması yönündeki politikalar sonucunda yerli araştırmacılara geniş çalışma alanı sağlanmıştır. Devlet desteğiyle kurulan ROYAN bilimsel araştırmalar merkezi dünyanın en büyük araştırma merkezlerinden biridir. Bu merkezde araştırma yapan İran lı bilim adamları özellikle kök hücre, gen tedavisi, klonlama vb. alanlarda büyük başarılar elde etmişlerdir. İran, klonlama alanında Ortadoğunun ilk ve tek ülkedir. Royana adıyla bilinen İran ın kopyaladığı koyun şuanda 1.5 yaşında normal hayatına devam etmektedir. Yine bu merkezde üretilen ve İMOD adıyla İran patenti altında dünya piyasasına sürülen AIDS ilacı bu hastalığa yakalanan kişilerin ümit kaynağı olmuştur. Buna benzer onlarca bilimsel başarı İran ı dünyanın ilgi odağı haline getirmiştir. Nükleer faaliyetler konusunda ise yine İran bilim adamlarının elde ettiği büyük başarılar dünya kamuoyunda ilgiyle izlenen bir gerçektir. Barışçıl nükleer faaliyetlerde buluna İran, geleceğin enerji kaynağı olan nükleer enerji santrallerinde kullanılacak yakıtını dış güçlere bağımlı olmadan temin etme gereğince emperyalist güçlerin baskısına rağmen Uranyum zenginleştirme alanında ulaştığı nokta, İran ın Dünya Atom Klubüne giren 10 uncu ülke haline getirdi. İran ın bilimsel başarılarının bunlarla sınırlı olmadığını ve burada sadece bir kaç örnek zikrettiğimizi hatırlatmak gerekir. Sağlık İran da genel sağlık hizmetlerine gittikçe artan bir önem verilmektedir. Bu alandaki temel politika tedaviden önce koruma politikasıdır. Kırsal kesim başta olmak üzere sağlık merkezlerinin ve aşılama proğramlarının yaygınlaştırılması bu politikanın en açık göstergelerindendir. Sağlık merkezlerini, aile planlaması ve çocukların aşı proğramlarına alınması yönünde yaptıkları çalışmalar neticesinde doğum oranı büyük ölçüde azalmış ve çocukların %100 e yakını aşılama proğramı kapsamına alınmıştır. 1 yaş altı çocuk ölümleri binde 5 rakamlarına çeklimiştir. Dogum ve gebeliğe bağlı anne ölümlerinde ise oran oldukça düşüktür. Doğum kontrolü alanında, Dünya Sağlık Örgütütünün verdiği istatistiklere göre İran, dünyanın en başarılı ülkelerinden biridir. Tıbbi gözetim ve tedavi hizmetlerinde de önemli aşamalar kaydedilmiş, hastane, yatak, doktor ve hemşire sayısında dikkate değer artışlar olmuştur. Sosyal siğorta kapsamında hizmet veren hastanelerde uzman doktorlardan tıbbi teçhizata kadar her türlü imkan sağlanmıştır. Eskiden tedavi için yurtdışına özellikle Amerika ve Avrupa ya giden bazı hastalar, bugün İran lı mutahassis doktorların gayretiyle ülke içinde tedavi görmektedirler. Tıbbi açıdan çok gelişmiş olan ve tedavi masraflarının oldukça düşük olması nedeniyle son yıllarda tedavi için İran I tercih eden yabancıların sayısında artış görünmektedir. Üniversitelerin sağlıkla ilgili bölümlerinde okuyan öğrencilerin sayısındaki artış dikkate alındığında, gelecekte İran ın sağlık konusunun daha olumlu gelişmelere sahne olacağı görülmektedir. Değinilmesi gereken bir başka husus da sağlık sigortalarıdır. Halihazırda İran halkının 69.5 milyonu genel sağlık sigortasından istifade etmektedir. Bu rakam İran halkının tamamına yakının ifade eder. 8

Spor Spor denilince İranlılar için akla gelen ilk şey sporun özellikle şampiyonluk yönüdür. Bugünkü Güreş, Satranç ve Çevgen (Polo) gibi bazı spor dallarının kaynağı İran a dayandırılmakta ve İran ın milli sporları arasında sayılmaktadır. Geleneksel sporların ve pehlivanlık güreşlerinin yapıldığı ülkemizde Pehlivanlık Ocakları ve Geleneksel Spor salomları nın varlığı milli sorumuzun yaşatıldığının başlıca göstergeleridir.geçmişte olduğu gibi bugünde, Zurhane adı verilen geleneksel spor salonlarında devam ettirilen eski sporlar, turistlerin ilgisini İran kültürüne çeken unsurlardan bir tanesidir. Futbol, modern sporlar arasında İran halkının en çok ilgi duyduğu spor dalıdır. İran Milli Futbol Takımı bugüne kadar üç kez Asya şampiyonluğunu ve iki kez de Asya Olimpiyat Oyunları şampiyonluğunu elde etti. Ayrıca İran spor kulüpleri de Asya Kulüpler Şampiyonlarında bir çok kez şampiyonluğa ulaştı. İran Milli Futbol takımı 3 kez de Dünya Kupasına katılmayı başarmıştır. Halkın futbola ilgisi Öyle yoğundur ki, yurt içindeki bazı lig maçları 100 binin üzerinde seyirci bulmaktadır. Futbol dışında güreşle uluslararası alanda İran ın başarılarıyla övündüğü bir diğer spor dalıdır. Bir kaç kez Dünya Güreş Şampiyonluğuna yükselen İran Dünya Oyunları ve Olimpiyatlarında da bir çok kez birincilik, ikincilik ve üçüncülük dereceleri elde etmiştir. Güreş, Futboldan sonra halkın ilgisi bakımından da ikinci sırada yer almaktadır. İran sporu özellikle Irak ın İran aleyhine başlattığı 8 yıl süren savaşın sona ermesinden sonra sürekli bir ilerleme içinde olmuştur. Kadınların sportif faaliyet alanlarının genişletilmesi de İran da önem verilen konular arasındadır. Ülkede 4 milyon dolayında kadın, voleybol, footbol, basketbol, hendbol, halter, yüzme, binicilik, tenis, eskrim, atıcılık, judo, karate, kongfu ve kayak gibi 40 ın üzerinde spor dalında faaliyet göstermektedir. Bu rakamın %50 i spor takımı bünyesinde Ülke Kadınlar Spor Dernekleri nin çatısı altında etkinliklerini sürdürmektedir. İran ın öncülüğünde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve Asya Olimpiyat Komitesi nin desteğiyle 1991 yılında kurulan İslam Ülkeleri Kadınları Spor Federasyonu. 2001 yılında İslam Ülkeleri Kadın Spor Olimpiyatları nın 3. sünü de İran da gerçekleştirmiş ve İslam ülkeleri kadınları voleyboldan yüzmeye, tenisten futbola 15 dalda yarışmışlardır. 9

Doğal Kaynaklar ve Ekonomi Kaynaklar bakımından zengin ve dopdolu bir ülkedir.iran da ilk petrol kuyusunun açılmasından bu yana (1908) 90 yılı aşkın zaman geçmektedir.bugün dünyanın tespit edilen petrol rezevlerinin %9.2 si (93 milyar varil) İranda bulunmaktadır. Bu miktara dünyanın tüm dogalgaz %14.5 ide eklenecek olursa İran ın dünya enerji piyasasındaki seçkin konumu açıkca görülecektir.iran önümüzdeki 70 yıl süresince ham petrol ve 250 yıl boyunca da doğalgaz üretimini bugünkü kapasitesiyle sürdürebilecektir. İran bakır madeni rezervlerine sahip ülkelerin de başında gelmektedir. İran daki bakır rezervleri 900 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Bu rakam dünya bakır rezervlerinin %15 ini ifade eder. Ayrıca 2.200 milyon ton ile demirtaşı, 5351 milyon ton ile taş kömürü 60 milyon ton ile çinko ve kurşun madenlerinin yanısıra inşaat sektöründe kullanılan taşların madenleri de İran ın zengin yer altı kaynaklarındandır. İran ekonomisinin petrolle sıkı bir ilişkisi vardır. Gerçekte 40 yıl boyunca İran da siyaset ve ekonomi petrolden büyük ölçüde etkilenmiştir. İran ekonomisinin petrole bağımlılığı içeride ve dışarısa her zaman sorunlara sebep olmuştur. 70 li yılların ilk yarısında petrol fiyatlarının bir anda 4 katına çıkmasıyla İran ekonomisinde petrolün payı doruk noktasına ulaştı. Devrimden bir yıl önce petrolün gayri sarfi milli üretimdeki payı %31 den fazla idi. Bu yıllarda günlük ortalama 6 milyon varil ham petrol üretilmekteydi. Bu sürecin devam etmesi ülkenin üretebilir 50 milyar varil petrolünün 540 ını kullanılamaz hale getirebildi. Devrim sonrası dönemin ekonomik politikalarından biride ülke ekomomisinin petrole bağımlılıktan kurtarılması için çalışmaktı. Bu politikanın ve dünya petrol piyasasında meydana gelen değişimlerin sonucunda petrolün gayri safi iç üretimdeki payı 1995 yılında %16 ya geriledi ve diğer sektörlerlerin payı ise artış gösterdi. İran Ekonomisi yüksek oranda yetişmiş insan gücüne sahiptir ancak hızlı nüfus artışı ve çeşitli alanlarda eğitiminin yaygınlaşması, ülkedeki çalışan nüfus oranının düşmesine neden olmuştur. 1991 yılında çalışanların 10 yaş üstü ülke nüfusuna oranı %34 olarak gerçekleşmiştir.çalışanların %34 ü devlet, %65 i özel sektörde faaliyet göstermektedir Sekiz yıllık savaş ülke ekonomisine çok büyük darbeler vurmuştur. Bu dönemde %16 olan işsizlik oranı savaşın sona ermesi ve ekonomik faaliyetlerin hızlanmasıyla savaş öncesi rakamlara gerilemiştir. Savaş yıllarında gerileyen yatırımlar da yeniden hızlanmıştır. İran ekonomik alanda pek çok üstünlüklere sahiptir. Ucuz enerjiye sahip olması, enerjiye dayanan ürünlerin üretiminde büyük tasarruf sağlamaktadır. Yetişmiş ve ucuz insan gücü, nispeten büyük iç pazarın varlığı ve bölge pazarlarına hızlı ulaşım, İran ekonomisinin diğer üstünlüklerindendir. Son yıllarda bu üstünlüklerden istifade edecek yabancı sermayenin yurda çekilmesi amacıyla Kiş, Kışm, Çobahar ve Sircan gibi bölgelerde çok sayıda Serbest Ticaret bölgesi petrol ve dogalgaz kaynaklarına yakınlığı ve uygun coğrafi konumu sebebiyle büyük miktarda yabancı sermaye çekmiştir. Doğrudan 10

Cumhurbaşkanının idaresinde olan bu bölgelerde İran ın içerdeki yasalardan farklı özel yasalar uygulanmaktadır. Şehirler Turizm İran doğa, tarih ve dini açıdan dünya turizminin cazibe merkezlerinden biri sayılmaktdır. İran ın doğal çekicikleri sadece Batı ve Kuzeydeki başını göklere uzanan dağları, güneyin sakin kumsalları, iç kesimlerde yüksek irfanlı gölleri, güzel şelaleri, el değmemiş çölleri, koyu ormanları ve kendine has doğal hayatı ile sınırlı değildir. Belki de bu güzel ve el değmemiş doğanın çekiciliğini artıran en önemli nokta, çeşitli yaşam tarzları ve yerel gelenek göreneklerle oluşturduğu kompozisyon ve zenginliktir. İran birkaç bin yıllık tarihi geçmişi ve büyük medeneyitlerin merkezi olması nedeniyle, insanlık tarihini ve sonsuz çeşitliliğini araştıran turistlerin mebedi konumundadır. İnsanlığın kurduğu ilk medeniyetlerden kalma yapı ve binalardan, İslam öncesi İran da hüküm süren imparatorluklar olan Partlar, Hehamenişiler, Persler ve Sasaniler den kalan görkemli yapılara kadar hepsi olağanüstü güzellik ve görkeme sahiptirler. İslam sonrası mimari ve şehirciliğin ölümsüz eserleride turistler için İran ın cazibe alanlarından biridir. İsfahan, Yezd, Meşhed, Kum, Şiraz ve Erdebil in mescit ve dini mekanları İran ın en önemli dini çekim merkezlerinden sayılmaktadır. İran ın Kuzey Dogusunda bulunna Meşhed şehrindeki Şiilerin 8.İmamı İmam Rıza (a.s) ın türbesi müslümanların özlelikle de Şiilerin en önemli ziyaret merkezlerinden sayılmakta ve her yıl kendisini ziyare etmeyi arzu eden milyonları çekmektedir. Halı başta olmak üzere İran el sanatları, dünya çapında az rastlanır bir üne sahip olan geleneksel İran sanatlarıdır. İran kilimlerinin yanısıra minyatür, resim, hat sanatı, Türkiye de ebru olarak bilinen Ebr-u bad, hatemkari, muarrak, münebbet, suzenduzi, melilduzi ve diğerleri de bu el sanatlarının en meşhurlarıdır. İran ı ziyaret eden turistler genellikle el sanatlarına ek olarak İran ın dünya pazarlarında özel bir yere sahip olan fıstığı, safranı, havyarı, karidesi ve hurmasına yoğun ilgi göstermektedirler. Kültür ve Sanat İran kültürü çok çeşitli ve çok boyutlu olma özelliğine sahiptir. Bu özelliğin bir yönü tarihi gelişmelere diğer yönü ise etnik, din ve dil kökenli unsurlara dayanmaktadır. İslam öncesi Kültür, İslam sonrası Kültür ve Modern Dünya Kültürü. İran, kültür ve tarihi 11

açısından; din, dil ve ırk fenomenleri ise sosyal açıdan İran kültürünü çeşitliliğini ve çok boyutluluğunu gösterir. Bununla beraber gelenek ve görenekler halk edebiyatı, bayramlar ve matem merasimleri gibi unsurlar da kültürün çok boyutluluğuna örnek verilebilir. İran kültürü biri Ahemeneşler ve Sasaniler devri diğeri ise İslam devri olmak üzere tarihte iki altın çağ yaşamıştır. Gerek Ahemeneşiler ve Sasaniler gerekse İslam dönemi kendi çapında Batı kültüründe, özellikle de Rönesans Avrupa sına büyük izler bırakmıştır. Rönesans Avrupa sının Endülüs yoluyla İslam bilim ve kültürüyle tanışması buna en büyük örnektir. ÜNLÜ SÎMALAR Şark edebiyatının kutbu olarak bilinen İran, İslam medeniyeti ve tarihinin de etkisiyle Tarih boyunca yetiştirdiği Firdevsi, Hâfız, Sâdi, Mevlâna, Hayyam, Attar, Nâsır Hüsrev, Hacı Bektaş-ı Veli, Farâbi, Câmi, İbn-i Sîna, Nizâmi, Suhreverdi, Molla Sadra, Râzi, Hâce Nasîruddin Tûsi, Ebu Reyhan Birûnî vb. şahsiyetle övünmektedir. Büyük İslam uygarlığının dünyaya kazandırdığı İranlı bilginlerin sayısı burada sayamayacağımız kadar çoktur. İran her zaman şairler ve ozanlar yurdu olmuştur. Seslerini sadece bulundukları bölgede duyurmakla kalmayan ve bütün dünyada duyuran Hafız, Mevlana, Sadi, Firdevsi, Nizami, Attar, Nasır Hüsrev ve Hayyam gibi bir çok ünlü şahsiyetler bahsettiğimiz bu şair ve ozanlar kervanının sadece bir kaç örneğidir. İran halkı özde şiiri seven ve şairlere sempati duyan bir yapıya sahiptir. Söz konusu şairlerin şiirlerinin bugünkü geleneksel İran musikisine konu olması ayrıca yöre halkı arasında özellikle de kırsal bölgelerde sözleri meçhul ozanlara ait halk türküleri okunması, İranlıların şair ruhlu insanlar olduğunun birer göstergesidir. Dünya kültürüne büyük katkı sağlayan bu ünlü şahsiyetlerin bir kaç tansini burada tanıtmak istiyoruz. FİRDEVSİ : İran edebiyatının ve belki de dünyanın en büyük hamasi şairlerinden biri olan Ebülkasım Mansur B. Hasan Firdevsi (Tûsi) 930 yılında İran ın Tûs kenti yakınlarındaki Bâj kasabasında doğdu. Geride bıraktığı eserinden anlaşıldığı gibi iyi bir eğtim alan Firdevsi, eski Yunan felsefesini de çok iyi bildiği tahmin edlmektedir. Başlıca yapıtı Şahname de (60000 beyitten oluşur) ilk insandan 3. Yezdgerd dönemine kadar İran tarihini anlatır. Büyük şair Firdevsi H. 370-71 yılında Şahname yi yazmaya başlamıştır. Yaklaşık 35 yıl bu büyük hamasinin tamamlanması için uğraşmış ve bu yolda çok cefalar çekmiştir. Daha doğrusu Firdevsi, bütün benliğini, varlığını bu işe vakfetmiştir. Bu büyük şair H. 411 yılında (M.1020) vefat etmiş ve Tus şehrinde kendi bağı içinde toprağa verilmiştir. HÂFIZ-I ŞÎRAZÎ (1320-1389) Hoca Şemseddin Hâfız-ı Şîrazî İran ın en büyük arif ve şairlerindendir. Doğum tarihi kesin olmamakla birlikte 1320 lerde Şîraz da doğduğu tahmin edilmektedir. Zor şartlarda da olsa bir süre mektepte okuduktan sonra, şeriat ve edebiyat konularında 12

araştırmaya başladı. Bir çok düşünür ve arif gibi uzun süre inzivaya çekilen Hâfız kendini hayal alemine vererek ömrünün tamamını Şîraz da geçirdi. Edebiyat üstası olan Hâfız, tasavvuf alanında görüş sahibiydi ve son derece üstün zekası sayesinde söylediği gazellerle herkesi hayrete düşürürdu. Hâfız, İranlı şairlerin pek çoğu gibi yaşamı sırasında şöhret kazanmayı başardı ve kısa süre sonra dünyaca tanınan bir şair haline geldi. Gazeller, Ahûy-i Vahşî adında bir mesnevi, Sakînâme, Kıt alar ve Rubaîlerden oluşan Dîvanı onun en büyük eserleri sayılır. Hafız hiçbir zaman yazdığı gazelleri kitap haline getirmeyi düşünmedi ancak ders arkadaşı olan Muhammed Gülendam bu görevi yerine getirdi. Hafız ın Dîvanı pek çok dillere çevrilmiş ve birçokları bu değerli esere şerhler yazmışlardır. Bunların en önemlileri Sûdî-yi Bosnevî, Surûrî ve Şemî nin yazdığı şerhlerdir. SÂDİ-Yİ ŞİRÂZİ Şüphesiz, Ebu Muhammed Muşarrafuddin Muslih b. Abdullah b. Müşarraf Sâdi-yi Şirâzi, Firdevsi den sonra, İran edebiyatında parlayan en büyük şairdir. Dindar bir aile ortamında dünyaya gelen Sâdi, çocukluğundan beri babasının özel eğitimine tâbi tutuldu. İlk öğrenimini bitirdikten sonra Bağdat a giderek, dönemin büyük alimlerinden ders aldı. 1276 yılında Şiraz a dönerek, Sâd b. Ebubekir b. Sâd-i zenginin yakınlarından oldu. Sâd-i nin hayatı, kasideler, gazeller ve bazı risaleler yazarak geçti. Sadi nin eserleri şiir ve düz yazı (nazım ve nasır) olarak iki bölümden oluşmaktadır. Baştan yada taahhütname adlı konularını içeren ve 4.000 beyitten oluşan nazım bölümü şüphesiz Fars edebiyatının şaheserlerinden sayılır. Nazım bölümünün ikinci kısmı, yaklaşık 700 beyitten oluşan Arapça şiirlerdir. Üçüncü kısmı ise Farsça kasideleri içermektedir. Dördüncü bölümünde mersiyeler (ağıtlar) vardır. Sâdi nin Gülistan adlı eseri ise, öğütler ve ahlaki kavramlar içeren Fars edebiyatının şaheserlerindendir. Bu büyük şâ ir1311-1317 yılları arasında Şiraz da vefat etti. Sâdi nin kabri, Şiraz şehrinin Sâdiye adıyla anılan mahallesinde bulunmaktadır. MOLLA CÂMÎ (1438-1519) Nureddin Abdurrahman b. Ahmed-i Câmî m.1438 yılında dünyaya geldi. İran'ın büyük şair ve yazarlarından olan Câmî, çocukluk yıllarından itibaren Herat'ın Nizamiye Medresesi'nde öğrenime başladı. Üstün zekası sayesinde kısa süre sonra büyük başarılara ulaşan Câmî, öğrenim gördüğü yıllardan beri tasavvufa yöneldi. Gençlik yıllarında şiir söylemeye başlayan bu büyük şair, kısa zamanda şöhret kazandı ve Ali Şir Nevaî ve Sultan Hüseyin Baygara gibi dönemin hükümdarlarının dikkatini üzerine çekti. Onun şiir eserlerinin başında yedi mesneviden oluşan ve kendisinin "Haft Ovrang" adını verdiği "Sab'a" gelir. Sonra kasideler ve gazeller vardır. Câmî bunları yaşamının üç döneminde yazdığı için her birine ayrı ad vermiştir; "Fatihatuş'ş-Şebâb", 13

"Vâsitetu'l-Ukad" ve "Hâtimetu'l-Hayat". Şiir eserlerinin yanı sıra Farsça ve Arapça olarak yazdığı kitapları da vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: Erba'în, Bahâristan, Durretu'l-Fâhire, Muammâ Risaleleri, Mefâtîhu'l-Gayb'ın Şerhi, Manzume-yi Muammâ ve... MUSÎKİ, HAT, SİNEMA,... İran musikisi ülkedeki çeşitli yörelere göre farklılık gösterir. Harikulade bir zenginliğe sahip yöresel musikilerin yanısıra, İran klasik musikisi de yurdun hemen her yerinde icra edilmektedir. Bu musikide kullanılan (tar, kemençe, sentur...gibi) bazı enstrümanlar İran a özgü olmasalarda İran a özgü (ud, kanun gibi) enstrümanların yer aldığı geleneksel musikimizde destgah adı verilen 7 ana makamda bir arada kullanılarak özgün melodiler oluşturulmaktadır. İran musikisindeki makamlar birbirine yakın ahenklerin bir araya gelmesinden oluşur. İran müsikisi amatör bir dinleyici bile hemen etkileyebilecek bir güç ve estetiğe sahiptir. Geleneksel İran musikisi İslam Devrimi nin zafere ulaşmasından sonra özellikle genç kuşak arasında süratle yayılıp gelişti. Bugün Devlet Konservatuarları ve Özel Müzik Okullarında müzik eğitimi alanlar modern ve klasik batı müziğinin yanısıra geleneksel İran musikisini de öğrenmekte ve icra etmektedirler. İran ın geleneksel güzel sanatlarından biri de hat sanatıdır. Genelde ortak karakterlere sahip olan Farsça ve Arapça alfabenin yazıldığı ve yazının adeta bir resim gibi işlendiği bu sanatta İran şiirlerinin yanısıra Kur an ayetleri, hadisler ve büyük İslam şahsiyetlerinin sözleri son derece cazip kompozisyonlar halinde yazıya geçirilir. Hat sanatı da geleneksel İran musikisi gibi İslam Devrimi nden sonra daha da yaygınlaşmış ve çok rağbet edilen bir sanat haline dönüşmüştür. Minyatür türündeki geleneksel İran resim sanatı da uzun bir geçmişe sahip olup İran tasavvufu ve edebiyatıyla iç içedir.tevhid ve kulluk anlayışı geleneksel İran resim sanatına özel bir form vermiştir. Bu form az çokm heykel sanatında da kendini göstermektedir. Resim ve heykelden daha önemli bir sanat ise geleneksel İran mimarisidir.iran mimarisinin tarihi,iran ın İslamlaşmasından önceki dönemlere kadar uzanır.bu dönemlere ait Tahtı Cemşid, Kuruş un Kabri (İran ın güneyinde Şiraz kentine yakın bir yerde kuruludur) Tak-ı Kesra (İranın batısnda )gibi görkemli yapılar günümüze kadar gelen en eski tarihi eserlerdendir. İzlerini ülkenin bir çok yerinde görmek mümkün olan İslam Dönemi İran Mimaririsi, İran lıların sanat ve bilim anlayışlarını, estetik zevklerini yansıtan önemli bir öğedir. Zencan yakınlarındaki Sultaniye Kümbeti, İsfahan daki Şeyh Lütfullah ve İmam Camileri, Yezd Merkez Camii ve UNESCO tarafından İsfahan şehriyle birlikte İnsanlık Mirası olarak ilan edilen bütün bir Yezd şehri İran İslam mimarisinin başlıca yapıtlarına 14

örnek vereilebilir. Belirtmek gerekir ki, İran İslam mimarisini büyüleyici kılan temel özellik,tevhidi sanat(birleştirici) anlayışının yörelerle, ekonomik ve sosyal ilişkiler ve şehir planlamasıyla birleşmesinden başka bir şey değildir. İran Sinema Tarihine Kısa Bir Bakış Modern sanatlar arasında sinema, İran da özel bir konuma sahiptir. İran sineması bir sanayi gibi çalışmaktadır. Yılda ortalama 70 e film üretilmekte ve binlerce kişi bu sektörde istihdam imkanı bulmaktadır. 1900 yılında Mirza İbrahim Han Akkasbaşi, Kaçar şahı Muzafferuddin Şah ın emriyle film kamerasını ilk olarak İran a getirerek ister istemez, İran da sinemanın kurucusu ünvanını isminin başına ekledi. Böylece İran da filme alınan ilk görüntüler, Mirza İbrahim Han ın, Şah ve saray halkını eğlendirmek için hazırladığı görüntülerdi. İran ın ilk uzun, konulu filmi ise 1929 yılında Avans Oganyats ın yönetmenliğinde çekilen Mavi ve Rabi idi. Bu dönemde Hindistan da da, Erdeşir İrani ve Abdulhuseyn Sapanta gibi orada yaşayan İran lılar tarafından Farsça filmler yapıldı. Bunların en önemlisi Sapanta nın yapımı olan Lor Kızı adlı filmdir. (1932) Bundan sonra İran sineması on yıllık bir sükut ve durgunluk döneminin ardından, İran da çekilen ilk sesli film olan Hayat Fırtınası filmiyle 1948 yılında yeniden sahneye dönerek, 1979 yılındaki İslam Devrimi nin gerçekleşmesiyle farklı bakış açılarını barındıran yeni bir döneme adım atıncaya dek yoluna devam etti. 1900 1979 yıllarını İran sinemasını çocukluk yılları olarak adlandırabiliriz. Bu dönem filmlerinin pek çoğunun karakteristik özelliği, sinema dili ve tekniğinin ilkel şekilde kullanıldığı, biraz da cinsellik ve şiddet katılmış, yüzeysel ve özensiz melodramlar olmalarıdır. Bu dönemde, İran sinemasının o yıllardaki genel gidişatından ayrılan, değerli yapımlar da göze çarpmaktadır, örneğin; Şehrin Güneyinde (1958) ve Uğursuz Gece (1964 - Farrohkh Gaffari), Balçık ve Ayna (1965 - İbrahim Golestan ), Ahu Hanım ın Kocası (1968 - Davud Mollapur), İnek (Daryuş Mehrcui), Kayser (Mesud Kimyai), Sağanak (Behram Beyzai), Cansız Tabiat (Sohrab Şehid-e Sales), Sutedelan (Ali Hatemi) vd... 1970 yılında Venedik Film Festivali nde ödül alan İnek filmi, öylesine zengin ve sanatsal bir içerik ve yapıma sahiptir ki, İran İslam Cumhuriyeti nin kurucusu Hz. İmam Humeyni nin (r.a.) de övgüsünü kazanmıştır. 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi ile İran sineması yaşamının yeni bir aşamasına girdi. İmam Humeyni (r.a.) İran a gelişinin ilk gününde yaptığı konuşmada şu 15

meşhur cümlesini söyleyerek çok sade ve açık bir şekilde sinemeye bakışını tasvir etti ; Biz sinemaya karşı değiliz, fahşaya karşıyız. Ülkenin siyasal ve kültürel yapısında meydana gelen köklü değişimlerle, sinemanın gidişi de değişti. Bu dönemde İran sineması kısa bir duraklamanın ardından çalışmalarına yeni baştan başladı. Nasır Takvai, Ali Hatemi, Abbas Kiyarostemi, Daryuş Mehrcui, Khosrov Sinai, Behram Beyzai ve bunlar gibi, devrimden önceki önemli ve yetişmiş film yapımcıları, Kaptan Khorşid (Nasır Takvai), Kemal ul-mulk (Ali Hatemi), Kirazın tadı ve Dostun Evi Nerede (Abbas Kiyarostemi), Hamun ve Sara (Daryuş Mehrcui), Ateşin Gelini (Khosrov Sinai), Belki Başka Zaman, Yolcular ve Köpek Avı (Behram Beyzai) gibi övgüye layık eserler yaratmaya koyuldular. Zamanla İran sineması kendi kimliğine yeniden kavuştu ve gerek form gerekse içerik bakımından kimi iniş çıkışlardan sonra layık olduğu yere ulaşarak, tüm dünyanın övgüsünü kazandı. Yeni İran sineması, evrensel ve insani bir yöneliş benimseyerek, yeni kavramları ele alarak ve dünya sinemasında yaygın olan sahte çekiciliklerden (cinsellik ve şiddet ) kaçınarak, yeni bir sinema türünü dünyaya tanıttı. İran sineması bir asıra yakın uzun bir geçmişe sahip olmasına karşın kalıcı eserlerin pek çoğu Devrim sonrasındaki yıllarda üretilmiştir. İran İslam Cumhuriyeti, sinema sanatının öneminin bilinciyle denetim, yönlendirme ve destekleme mekanizmalarının kullanılması, yerli sinemanın nitelik ve niceliğinin yükseltilmesi için Farabi Sinema Kurumu nun kurulması (1983) Sinema Evi (1995) ve sinema meslek örgütlerinin kurulmasında yardım edilmesi, film yapımcılarına sübvansiyon uygulanması, genç sinemacıların desteklenmesi, her yıl Uluslararası Fecr Film Festivali nin düzenlenmesi, ülke içi ve dışından sinema teknik araç gereçlerinin temin edilmesi, dünyanın en uzak noktalarındaki film festivallerine dahi İran lı film yapımcılarının katılımının desteklenmesi... gibi girişimlerle, başarılı İran lı film yapımcıları ile omuz omuza Yedinci sanatı İran da yüceltmeye çabalamıştır. İran sinemasının İslam Devriminden önceki ve sonraki durumuna istatistiksel bir yaklaşım ve karşılaştırmalı bir bakış, sinemanın nitelik ve niceliğinin yükseltilmesi yolunda harcanan çabaların sonuç verdiğini göstermeye yeter. İran sineması 80 li yılların ortalarından ( İslam Devriminin ilk yılları) bugüne değin 320 nin üzerinde uluslararası ödül kazanmış ve bir kısmı seçkin, binlerce uluslararası festivale katılmıştır. İran sinemasının uluslararası alandaki en önemli başarılarından, Mecid Mecidi yapımı Gökyüzünün Çocukları filminin Oskar adayı olması, Abbas Kiyarostemi nin eseri olan Kirazın Tadı filminin Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye ödülünü alması, Semira Makhmelbaf ın Kara Tahta filminin 2000 yılında UNESCO dan Federico Fellini madalyasını alması, Muhsin Makhmelbaf a Fransa Kültür Bakanlığı tarafından Sanat ve Edebiyat Adamı nişanının verilmesi, Huşeng Kavusi, Abbas Kiyarostemi ve Cafer Panahi ye Fransa Kültür Bakanlığı tarafından Şovalye nişanının verilmesine işaret edilebilir. 16

Yönetmenlerin, özellikle de tecrübeli yapımcıların sayısı da İslam Devrimi öncesine kıyasla dikkate değer ölçüdedir. Bugünkü İran sinemasının önemli yönetmenlerinden pek çoğu İslam Devrimi sonrasındaki yıllarda sanat çalışmalarına başlamışlardır. Bunlardan Muhsin Makhmekbaf, Semira Makhmekbaf, Rasul Mollagolipur, Abbas Kiarostami, İbrahim Hatemikiya, Rakhşan Beni İtimad, Ebulfazl Celili, Mecid Mecidi, Cafer Panahi, Tamine Milani, Niki Karimi, vb. ünlü yönetmenlere işaret edilebilir. Bu arada İran ın yeni dönem sinemasında kadınların (film yapımının tüm meslek ve alanlarındaki) varlığı da göz ardı edilemez. Sinemacı İranlı kadınların devrim sonrası kapsamlı çalışmaları, söz konusu dönemde kadın sanatçıların İran da etkin olarak yer alması için hazırlanan uygun zemini ortaya koymaktadır. Bunların pek çoğu, sanat kariyerlerinde değerli yapımlar kaydeden ve kimi zaman dünyanın önemli festivallerinden ödüller alan yetenekli, zeki ve meşhur yönetmenlerdir : Rakhşan Beni İtimad, Tahmine Milani, Semira Makhmelbaf ve Puran Derakhşende gibi yetişmiş sanatçılar... 18 yaşında, Cannes Film Festivalinin resmi bölümüne kabul edilen dünyanın en genç yönetmeni olan Semira Makhmelbaf İran lı meşhur yönetmen Muhsin Makhmelbaf ın kızıdır. Bugünkü İran sinemasının göz kamaştırıcı ilerlemeleri, yönetmenlik, kameramanlık, derleme, laboratuar, müzik... gibi tüm aşama ve alanlarda üretim kalitesinin yükselmesiyle bağlantılıdır. Bu ilerlemeler, sadece günümüz dünya sinemasına değil, İran sinemasının geçmişine de kıyasla değerlendirilmelidir. Sonuç olarak, evrensel insani değerlerin sanat diliyle ifade edilmesine gönül veren ve muhataplarına olan saygısından ötürü değersiz ve yüzeysel duygu ve heyecanlardan kaçınan İran sineması kendine has nitelikleri ve yapımlarıyla Sinema dünyasında yeni bir tecrübedir. İran sineması sadece gişeyi düşünmemekte, sinemanın çerçeveleri ile sanat dili ve ahengini koruyarak insani ilişkiler, savaşsız bir dünya, doğayla uyumlu yaşam ve bu gibi kavramları yaygınlaştırıp yerleştirmeyi sonuçta, maneviyat ruhunun dünyada yayılmasını düşünmektedir. 17

İran Gezi Rahberi Tahran : Tahran çok genç bir şehirdir. 1876 yılında sadece bir köy olan Tahran, kaçar hanedanından Ağa Muhmmed Han Kacar tarafından başkent olarak seçildi, böylece şehirleşme başlamış oldu. Yaklaşık 100 yıl önceye kadar Tahran, başkent olmasına rağmen bazı diğer İran şehirlerinden daha küçüktü, öyle ki Rey şehrinin bir kasabası olarak geçiyordu. Şimdi o şehir 18

Tahran ın bir bölgesi olarak tanımlanmaktadır. Tahran şehrinin kuruluşu Neolitik çağlara kadar gitmektedir. Bu şehir, şimdi olduğu gibi eski çağlarda da Elbruz Dağlarına sırtını dayamış küçük bir yerleşim yeri olarak doğmuştur. Kaçar hanedanından sonraki devletlerin merkeziyetçi yaklaşımlarından dolayı diğer eyaletlerden göç alması sonucunda şu an en büyük İran şehri ve Orta Doğu nun en büyük ketlerinden biri olarak tanımlanmaktadır. Şehir, Elburz sıra dağlarının eteğindeki bir platoya kurulmuş olduğundan ve çevresinde nehir, göl ve deniz gibi su kaynağının olmamasından dolayı iklim olarak kuru bir hava koşoluna sahiptir. Yazın 42 dereceye varan sıcaklık, kışın eksi 15 dereceye kadar düşe biliyor. Bahar ve sonbahar mesimlerinde ise oldukça güzel bir havası olan Tahran yem yeşil parkları ve modern yapısıyla Avrupa şehirlerini insana aratmıyor. Tahran daha sonraki dönemlerde de kazandığı bu önemi, dini merkez olarak Kum ve Meşhed şehirlerinin yükselmesine rağmen yitirmedi. Elbruz dağının eteklerinde bulunan geniş bir araziye yayılmış bu şehir, ilk yapılaşmasında diğer İran şehirlerindeki geleneksel yapıya uyarak iki veya en fazla üç katlı tuğla binalardan oluşmuştur. Binaların çoğunda sıva kullanılmamış, böylece bütün şehir kirli sarı renkli bir çöl kenti havasına bürünmüştür. böylece Fars kültürü ve sanatı bu binalara yansımıştır. Binalarda tuğlaların yerleştirilişi bile bunların işçiliğinde ileri düzeyde bir zevk ve estetik kaygısı bulunduğunu göstermektedir. Son dönemlerde dünyanın metropol şehirlerinde olduğu gibi Tahran da da modern ve lüks yapıtların artması ve eskisine göre bam başka bir görüntünün ortaya çıkmasına şahit olmaktayız. Tahran, aynı zamanda İran İslam devrimi mücadelesinde önderlik yapmıştır. Bu devrim, hem Müslüman aleminde ve hem de tüm dünyada türünün tek örneğidir. Hemen Güney indeki Rey şehri, Tarihi açıdan büyük öneme sahiptir. Bu şehir Selçuklu İmparatorluğunun kurucusu Tuğrul Beyin ilk başkenti olmuş, Tuğrul Beyin mezarı Burc-u Tuğrul adıyla Rey kentinde bulunmaktadır.1197 tarihinde Moğol lar tarafından yıkılana kadar bölgenin en önemli kenti olma özelliğini korumuştur. Yoğun şehirleşme olgusu sonucunda bugün Rey le Tahran birleşmiş durumdadır. 2. İmam (İmam Hasan) nın torunlarından Seyyid Abdu l Azim El-Hasani nın mezarı da Rey kentinde bulunmakta ve hergün yüzlerce insanın ziyaretine tanık olmaktadır. Tahran, İran ın ticari nabzının attığı bir şehirdir. Tarihi kapalı çarşısı hergün onbinlece insanın uğradığı ve alış vreiş yaptığı bir merkezdir. Bu önemli çarşı gnün bazı saatlerine öylesine kalbalık oluyor ki insanların hareket etmesi bile neredeyse imkansız hale geliyor. Gezilecek Yerleri : Bazar-ı Bozurg (Büyük Pazar - Kapalı Çarşı) : Dediğimiz gibi burası Tahran ın 19

sadece çarşısı değil sanki ekonomisinin kalbinin attığı yerdir. Büyük Çarşı, belki de İstanbul daki kapalı çarşının bir benzeri ama çok daha oryantal olanıdır. Buraya yapacağınız bir gezi size Fars ülkesinin bütün gizemini tattıracaktır. Fars ülkesinin tüm yönleri sanki buraya yansımış gibidir. Bütün doğu pazarlarının en büyüklerinden biridir. Şehir içinde bir şehir gibidir. Burada her şey yaşanır, sadece ticaret değil, sosyal olaylar, evlilikler ve siyaset bile... Pazarın birçok girişi vardır. Doğu istikametindeki giriş bölümünde lüks mallar, saatler ve kuyumcular yoğunlaşmıştır. Daha sonra halıcılar çarşısı gelir. Yürümekten yorulduğunuz zamanlar pazarın yan yollarından birine sapın, burası sizi mutlaka kapalı bölümden dışarı çıkartıp ya bir çayhaneye, ya bir nargile salonuna ya da bir havuzbaşına götürecektir. Bu pazarda neler yok ki? Bütün İran ın perakende mallar sektörünün üçte biri bu pazardaki alışverişlerde gerçekleşiyor. Her sokakta, her sapakta ayrı bir ticaret konusu, bakırcılar, kağıtçılar, baharatçılar, tenekeciler, halıcılar, şekerciler, çaycılar... Sadece bunlar değil, ondan fazla cami, birkaç otel, birkaç banka ve hatta pazarın kendine ait itfaiyesi bile var burada. Derbend : Tahran ın yoğun trafiğinden ve yaz mevsiminde iseniz boğucu sıcaklığından kaçmak için en iyi alternatifiniz Derbend dir. Derbend e ulaşmak için öncelikle Tejriş Meydanına gitmelisiniz. Buradan da Derbend e dolmuş-taksiler kalkar. Burası Tahran ın en kuzey ucunda dağın eteklerinde kurulmuş bir tür eğlence ve piknik yeridir. Dağdan gelen bir derenin iki yamacı sayısız çayhane, kebapçı ve lokanta ile doludur. İki yamacın arasındaki daracık yoldan yukarılara doğru tırmanın. Haftasonları yoğun ilgi nedeniyle adım atacak yer bulamayabilirsiniz. Ancak sayısı çok fazla olan restoranların şark köşesi stilinde döşenmiş tahtlarında mutlaka bir yer bulacaksınız. Hemen kendinize bir çay söyleyin. Çayın yanında kıtlama şekeri ile birlikte hurma da verilmektedir. Çıkışa göre sağdaki yamaçta küçük bir teleferik tek ama çok yüksekteki istasyona 1.000 Tümene taşımacılık yapmaktadır. Tahran ın panoramik bir manzarasını görebilirsiniz. Ulusal Halı Müzesi : Lale parkının kuzeyindeki bu müze, ünlü İran halılarından en seçme olanlarının sergilendiği bir yerdir. İki katlı bu müzede 16. yüzyıldan günümüze kadar gelmiş bir çok ender halı görebilirsiniz. Zararlı ışıklardan korunmak için müzede fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. Sa dabad Sarayı Müzesi : Tahranın kuzeyinde, şehir merkezine oldukça uzaktaki Şemiran da Şah ın yazlık sarayı bulunur. Burada toplam 18 değişik müze bulunuyor. Ancak nedense bu müzelerin hepsi birden açık tutulmuyor. Sarayın Beyaz Saray isimli bölümü son Şah Rıza Pehlevi nin ikamet yeriydi. 54 odalı olan bu 20