Özel Selçuklu Hastanesi Bültenidir. selcuklu.com.tr karamanselcuklu.com. Ücretsizdir Bülten 11 Nisan-Mayıs-Haziran 2014. ama yanınızda biz varız



Benzer belgeler
Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart

Kilomdan ben mi memnun değilim çevremde ki kişiler mi?psikolojik olarak yaşam şeklimi değiştirmeye hazır mıyım?

Kan Kanserleri (Lösemiler)

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

Tiroid nedir? BR.HLİ.058

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, FEC TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME

ENERJİ METABOLİZMASI

Gebelikte Beslenme Vitaminler

HASTA/HASTA YAKINI ZORUNLU EĞİTİM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

Diyabet ve egzersiz TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

DİYABETTE BESLENME PRENSİPLERİ

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

Toujeo verilen kişi olarak siz

OBEZİTENİN NEDENİ GELİŞİMİ VE ENERJİ DENGESİ

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Besin Glikoz Zeytin Yağ. Parçalanma Yağ Ceviz Karbonhidrat. Mide Enerji Gliserol Yapıcı Onarıcı. Yemek Ekmek Deri Et, Süt, Yumurta

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

KOAH VE EGZERSİZ KOAH TA EGZERSİZ TAVSİYELERİ

Diyabet ve göz sorunları

Çocuğunuzun ilk doğduğu günden itibaren gençlik çağlarına gelinceye kadar çeşitli kontroller ve sağlıklı çocuk izlemleri yapılması gerekiyor.

HASTALIKLARA ÖZEL BESLENME

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ NEDİR

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GEBELİK VE LOHUSALIK

Düzenleyen :Burcu GÜLBAHAR Okul Rehber Öğretmeni

Diyabet Nedir? Diyabetin iki tipi vardır:

KATARAKT İKİ GÖZDE BİRLİKTE Mİ ORTAYA ÇIKAR?

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, DOCETAXEL TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Hisar Intercontinental Hospital

SAĞLIKLI BESLENME BİRECİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ ZEYNEP ŞAHAN KARADERE

ALANYA BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONT.MD YETERLİ VE DOĞRU BESLENME KURALLARI

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Diyabet ve komplikasyonlarıyla. yla mücadele uzun bir yolculuk gibidir. Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile, r. Lao Tzu MÖ 600

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

KANSER TANIMA VE KORUNMA

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Karaciğer vücudun en büyük organıdır. Vücudun birçok fonksiyonu karaciğer tarafından idare edilir.

DENGELİ BESLENME NEDİR?

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK

Diyabette Bakım,Takip ve İzleme. İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD Endokrinoloji,Diyabet ve Metabolizma Uzm.Hem.

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

YÜKSEK İRTİFA VE AKCİĞERLER

ÖZEL ÖZKAYA HASTANE İŞLETMECİLİĞİ

9. Sigarayı bırakma zamanı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul

Periodontoloji nedir?

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

Transkript:

Özel Selçuklu Hastanesi Bültenidir Ücretsizdir Bülten 11 selcuklu.com.tr karamanselcuklu.com ama yanınızda biz varız

3 2 Editör İÇİNDEKİLER Özel Selçuklu Konya Hastanesi Hekim Kadrosu GASTROENTEROLOJİ Uzm. Dr. Ahmet HAMAMCI KARDİYOLOJİ Uzm. Dr. Ali ERYAVUZ Yenilenme Mevsimi... Merhaba; 04 06 07 08 10 12 13 14 16 18 20 21 MEVLÜT YENİAY Karaman'a ilkleri yaşatan hastane SİZDEN GELENLER SELÇUKLU BEBEKLERİ OP. DR. HASAN HÜSEYİN UYSAL FAKO yöntemi ile katarkt ameliyatı OP. DR. ERGÜL MAVİ Kırıklarda kaynama gecikmesi ve kaynamama DYT. GÜLSÜM UYANIK Yanlışları ve doğruları ile diyet UZM. DR. SAİT ÖNAL Ağrı kesici kullanırken dikkat OP. DR. ZİHNİ KOCAERKEK A'dan Z'ye tüm yönleriyle Guatr UZM. DR. AYSEL HÜR TÜKEL İdrar tahlili hangi tetkikleri içerir UZM. DR. FAHRİ ARI Çağımızın hastalığı obezite OP. DR. BAHRİ GEZGİN Akut Otisis (Orta Kulak İltihabı) OP. DR. ÖNDER AKKUŞ Diz ve kalça kireçlenmesinde tedavi KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM Op. Dr. Güler ALTINTEPE Op. Dr. Dürdane Nil OKUR Op. Dr. Hikmet KARABACAK KLİNİK MİKROBİYOLOJİ Uzm. Dr. Emine ORAN GENEL CERRAHİ Op. Dr. Eralp GENÇAL KBB HASTALIKLARI Op. Dr. Halis PINARCI GÖZ HASTALIKLARI Op. Dr. Hasan Hüseyin UYSAL Op. Dr. Himmet TEKİN İÇ HASTALIKLARI Uzm. Dr. Hasan Tahir CANBAZ Uzm. Dr. Sait ÖNAL ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Uzm. Dr. Münir CANTİMUR Uzm. Dr. Murat ŞAHİN Uzm. Dr. Münire Çakır EVİN FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON Uzm. Dr. Nihan KARAGÖZ GENEL CERRAHİ Op. Dr. Zihni KOCAERKEK KBB HASTALIKLARI Op. Dr. Bahri GEZGİN GÖZ HASTALIKLARI Op. Dr. H. Reşit ÇELEBİOĞLU Op. Dr. Metin BİLGİN NÖROLOJİ Uzm. Dr. Şenol PEKER ÜROLOJİ Op. Dr. Osman TUFAN ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ Op. Dr. Önder AKKUŞ ANESTEZİ VE REANİMASYON Uzm. Dr. Ali YÜCE AKTAŞ BİYOKİMYA Uzm. Dr. Tahsin YILDIZ RADYOLOJİ Uzm. Dr. Özgül G. ERDOĞAN DİŞ SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Dt. Ayşe KARAKAŞ ACİL SERVİS Dr. Hatice Hadiye ŞANLI Dr. İlhan YAPICI Dr. Mehmet Ali KAÇAR Dr. Enes Malik Mehmet GÜMÜŞ DİYET VE BESLENME Dyt. Ayşe DURAN Özel Selçuklu Karaman Hastanesi Hekim Kadrosu ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Uzm. Dr. Abdullah CANBAL NÖROLOJİ Uzm. Dr. Şenol PEKER ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ Op. Dr. Ergül MAVİ Dr. Seyit KARACA Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı "Yenilenme mevsimi" olan bahar hepimize hayırlar getirsin inşaallah. Her şeye rağmen baharla birlikte umutlar bir sonrasına taşınmaya devam etmeli. Bir çok sıkıntının olduğu dünyamız "hakka dayalı çözümler üretmek yerine, güce dayalı günü kurtarma politikasını" devam ettirir şekilde akıbetine yürüyor. Biz hekimler ve sağlık çalışanları ise bu düzenin içerisinde hizmetlerimizi en iyi ve adil şekilde sürdürmeye çabalıyoruz. Özsermayemizle özel teşebbüs olarak kurduğumuz ve 20 yıla yakın süren bir hizmet serüveninin ardından Konya ve Karaman'da her yıl yüzbinlerce hastaya sağlık hizmeti verir hale getirdiğimiz Özel Selçuklu hastanelerimizi yaşatmaya ve geliştirmeye devam ediyoruz. Özel teşebbüsle hayata geçirilen kurumların hizmet, istihdam ve milli gelire katkıları nedeniyle desteklenmesi ve değerlerinin bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konudaki bilincin artırılması, kurumsal imajımız ile verdiğimiz hizmetlerin tanıtımının yapılması ve hastalarımızla iletişim maiyetinde sürdürdüğümüz tanıtım ve bilgilendirme amaçlı çalışmalarımıza da hız kesmeden devam ettiriyoruz. Bu amaçlar doğrultusundaki en önemli yayınlarımızdan biri olan Sağlıcakla Bültenimizde son sayımızdan bu yana verdiğimiz hizmetlerle alakalı bizde biriken haberleri 11. sayımızda sizlere sunuyoruz. Ayrıca yöneticilerimiz ve hekimlerimizden bazı paylaşımlar da bültenimizde yer alıyor. Konya ve Karaman Özel Selçuklu Hastanelerinde görev yapan değerli hekimlerimizin halkımızın sağlık konularındaki bilincini artırmak için çok önemli konularda hazırladıkları orijinal metinleri okumanızı tavsiye ederim. Yoğun mesaileri arasında hazırladıkları yazılarla birçok sağlık konusunda halkımızın sorularına açıklık getiren hekimlerimiz bu sayımızda obeziteden, göz hastalıklarına, orta kulak iltihabından, diz ve kalça kireçlenmelerine, bel ağrısından, sağlıklı beslenmeye, guatr hastalığından, ağrı kesici kullanımına kadar çok farklı konularda önemli bilgileri sizlerle paylaştı. Hekim yazılarımızın yanı sıra hastalarımızdan gelen teşekkür mesajlarını ve hastanelerimizde doğan bebeklerimizin gelişimini takip ettiğimiz Selçuklu Bebekleri sayfasını da sizlerle paylaşıyoruz. Selçuklu hastaneleri olarak bu yıl da sizlere en iyi şekilde hizmet vermek üzere hazırlıklarımızı tamamladık. Zaten sağlık hizmetinin 365 gün 24 saat kesintisiz olduğunu düşünürsek, hizmet sunan aktörlerde değişimler olsa da müesseselerin hizmetleri daim olmalıdır. Bu anlayışla da hizmetle- -rimize devam etmekteyiz. Selam ile sağlıcakla. 22 UZM. DR. NİHAN KARAGÖZ Nedenleri ve tedavisiyle bel ağrısı Önemli Not: Bu yayında yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır. İlaç önerisi ve tedaviler için lütfen doktorunuza başvurunuz. KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM M. SEDAT YİĞİT ENFEKSİYON HST. VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ Uzm. Dr. Adem ZORA İÇ HASTALIKLARI Uzm. Dr. Burcu GÜNEŞ Uzm. Dr. Fahri ARI ÜROLOJİ Op. Dr. Osman TÜKEL FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON Uzm. Dr. Nermin ATCI KARDİYOLOJİ Uzm. Dr. İsa COŞKUN ANESTEZİ VE REANİMASYON Uzm. Dr. Mesut ÖZ BİYOKİMYA Uzm. Dr. Aysel Hür TÜKEL RADYOLOJİ Uzm. Dr. İbrahim MERAL ACİL SERVİS Dr. Önder YEĞEN Dr. Mustafa BAŞODA Dr. BİLAL SAKALLI Dr. Enes Malik Mehmet GÜMÜŞ DİYET VE BESLENME Dyt. Gülsüm UYANIK Bülten 11 Yayın Türü: Yerel Süreli Yayındır. 3 ayda bir yayınlanır. Selçuklu Sağlık Hizmetleri A.Ş. Adına Sahibi Ahmet YENİAY Yönetim Kurulu Başkanı Editör Dr. Seyit KARACA Mes'ul Müdür Dr. Eyüp ÇETİN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Uğur SAYAR Yayın Kurulu Dr. Hasan Tahir CANBAZ Dr. Ahmet BİLGİN Dizgi ve Tasarım Basın ve Halkla İlişkiler Birimi Matbaa Poçan Ofset Matbaacılık Fevzi Çakmak Mh. Hacı Bayram Cd. Yeni Matbaacılar Sit. No:42 Karatay/KONYA Tel: 0 332 342 72 42 Fax: 0 332 342 72 52 İdare Yeri Hastane Cad. No:28 Selçuklu/Konya Tel: 444 50 42 Fax: 0 332 233 23 10 www.selcuklu.com.tr Dağıtım Ekin Kurye Aracılık Hizmetleri Baskı Tarihi Nisan 2014

4 5 Kurumsal Kurumsal Mevlüt YENİAY Genel Müdürü Danışman hekimlik hizmetimizle en iyi sağlık hizmetini sunmak istiyoruz Konya'dan başlayan ve yaklaşık 20 yıllık bir tecrübe ve birikimin meyvesi olarak kurduğumuz Özel Karaman Selçuklu Hastanesi olarak sektörde 4. yılımıza girdik. Bu süre içinde hem Karaman halkına, hem çevre il ve ilçelerden gelen hastalarımıza, hem de yurtdışından gelen hastalarımıza en iyi ve en kaliteli sağlık hizmetlerini en doğru şekilde sunmayı başardık. Özellikle yurtdışından gelen başta AGİS olmak üzere bir çok yabancı sağlık sigortasına bağlı hastalarmıza yoğun şekilde hizmet verir duruma geldik. Bu süreçte yaklaşık 14 bin yurtdışı hastası bizlere başvurdu. Bunlardan yaklaşık 2200 hasta yatarak tedavi gördü. Yaklaşık 800 hastaya operasyon gerçekleştirildi. Diğer hastalarımız ise ayaktan tedavi hizmetlerimizden faydalandı. Hastalarımızın tedavisi tamamlandıktan sonra da yüz yüze ve telefonla da görüşülerek sağlık durumları hakkında bilgiler alındı. Bu görüşmelerde bizlere bildirilen öneriler, temenniler, memnuniyetler ve eleştirileri de daima dikkate aldık. Bu doğrultuda hareket ederek kalite, güven, tecrübe ve yenilikçilik ilkesine dayalı sağlık hizmeti sunmak için her türlü özveride bulunduk. 2012 ve 2013 yıllarında Hollanda'da katıldığımız Multifestijn fuarlarında Avrupalı dostlarımızla buluşma imkanı bulduk. Burada başta AGİS olmak üzere tüm yurtdışı sağlık sigortası olan hastalarımızın sadece memleket özlemi değil, yurtdışında ulaşamadıkları doğru sağlık hizmetlerinin de özlemini çektiklerine tanık olduk. Daha önce hastanemizde tedavi gören hastalarımızın olumlu geribildirimleri ve memnuniyetleri bizleri çok mutlu etti. Bu noktada verilen emeğin karşılığını fazlasıyla aldığımızı gördük. İlk üç yılımızda bizleri yoğun şekilde tercih eden hastalarımıza 2014 yaz döneminde de en iyi sağlık hizmetini sunmak amacıyla danışman hekimlik uygulamasını başlattık. Bu uygulama ile hastalarımız ilk olarak danışman hekimimiz tarafından karşılanıp şikayetleri ayrıntılı olarak değerlendirildikten sonra uzman hekimlerimize yönlendirilecek. Böylelikle hastalarımızın tanı ve tedavi süreçleri en kısa zamanda başlatılacak ve özellikle de kısa süreli ülkemize gelen gurbetçilerimize vakit kaybettirmeden sağlık hizmeti sunulmuş olacak. Bizler kalite ve güveni ilke edinmiş bir yönetim anlayışıyla tüm hastalarımızın yaşam kalitesini arttırmayı ve sağlık standartlarını yükseltmeyi hedefledik. Bu amaçla deneyimli uzman hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız ve tüm personelimizle birlikte güleryüz, özveri, samimiyet ve içtenlikle sağlık hizmeti sunduk ve sunmaya da devam edeceğiz. Bu süreçte bugüne kadar bizleri tercih eden tüm halkımıza ve gurbetçilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyor Ve sağlıklı günler diliyorum. Muhasebeciler günü unutulmadı Konya Özel Selçuklu Hastanesi 1 Mart Muhasebeciler gününde muhasebe ve finans çalışanlarını unutmadı. Hastanemiz Başhekimi Dr. Eyüp Çetin, Başhekim Yardımcımız Dr. Ahmet Bilgin ve Hastane Müdürümüz Nurcihan Gümüş muhasebe ve finans birimimizin yöneticileri ve çalışanlarını 1 Mart Muhasebeciler Gününde ziyaret etti. Finans Müdürümüz Hasan Yeniay ile sohbet eden yöneticilerimiz muhasebe ve finans çalışanlarımızla tek tek selamlaştı. Hekimlerimiz Hanımeli Programında Kon TV de her Çarşamba saat 10:00 da ekranlara yansıyan, Simge Akoğul un sunduğu Hanımeli Programı, Konya ve Hekimlerinin katılımıyla yayınlanmaya devam ediyor. Hafta nın her günü farklı bir konu üzerine çekilen Hanımeli Programı, Çarşamba günleri sağlık konusunu işliyor. Programın ana sponsoru olan Özel Selçuklu Hastaneleri, Konya ve Karaman da poliklinik ve danışmanlık hizmeti veren hekimlerini Hanımeli programında halkla buluşturuyor. Çeşitli sağlık konuları üzerine sohbetler yapılan program Simge Akoğul un samimi sunumu, hekimlerimizin detaylı anlatımları ve lezzet ustası Gülseren Hanım'ın yemekleriyle renk buluyor. Tüm çalışanlarımıza iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verildi İş Sağılığı ve Güvenliği konusunda kurulduğu günden bu yana büyük titizlik gösteren Konya Özel Selçuklu Hastanesi, yeni iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinin getirdiği sorumluluklara da tam uyum sağlamak için çalışmalarını sürdürüyor. OSGEM Ortak Sağlık Güvenlik Firmasından hizmet alan hastanemizde çalışanlarımızın ve hastalarımızın daha güvenli bir ortamda çalışabilmeleri için gerekli eğitim ve uygulama faaliyetlerimiz hızla sürdürülüyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Hakan Evren ve Kalite Direktörümüz Nurcihan Gümüş'ün organize ettiği iş sağlığı ve güvenliği kapsamlı eğitim ve uygulama faaliyetlerimize tüm hastane personelimiz katıldı. Eğitimlerin ardından sözlü ve yazılı sınava tabi tutulan personelimiz birçok konuda bilgilendirildi. Sağlık meslek lisesi öğrencileri, hastanemizi gezdi Konya İbn-i Sina Sağlık Meslek Lisesi 2. sınıf hemşirelik öğrencileri, öğretmenleri ile birlikte eğitim programı kapsamında Konya Özel Selçuklu Hastanesinde eğitim gezisi düzenledi. Başhemşiremiz Melek Elma tarafından karşılanan öğrenciler hasta odaları, yataklı servisler, ayaktan poliklinik servisleri, acil servis ve yönetim bölümünü ziyaret etti. Başhemşiremiz Melek Elma öğrencilere hemşirelik hizmetleri ve hastanenin çalışma prensipleriyle ilgili bilgi verdi.

6 Kurumsal SİZDEN GELENLER Hayata Özel Selçuklu Hastanelerinde gözlerini açan çocuklarımızın küçük yüzlerindeki kocaman gülümsemeleri bugünümüzü ve yarınımızı aydınlatıyor. Hastanelerimizde doğan çocuklarımız için ayırdığımız sayfamızla onların gelişimini ve mutluluğunu takip ediyoruz. Siz de Özel Selçuklu Hastanelerinde dünyaya gelen çocuklarınızın resimlerini Sağlıcakla Dergisinde yayınlatmak isterterseniz halklailiskiler@selcuklu.com.tr adresine bir adet fotoğraf, doğum tarihi anne ve baba adıyla birlikte gönderebilirsiniz. Konya Özel Selçuklu Hastanesinde tedavi gören hastalarımızın hastanemizin web sitesi www.selcuklu.com.tr üzerindeki 'bize ulaşın ve doktor yorumları' linklerine ve hastane içerisindeki iletişim kutularına bıraktıkları teşekkür mesajlarını Sağlıcakla okuyucuları için paylaşıyoruz. Büyük özveri, sabır ve titizlik isteyen sağlık sektöründe hizmet üreten Özel Selçuklu Hastaneleri çalışanları olarak hastalarımızın bize ilettikleri bu takdir mesajlarıyla gü kazanıyor, işimize daha sıkı sarılıyoruz. Mesajlarını ileten hastalarımıza teşekkür ederiz. 03.01.2014 tarihinde kızım Beyza Nur ve oğlum Ahmet Nadir YALINBAŞ ı göz muayenesi için göz doktorunuz Himmet TEKİN Bey'e getirdim. İlgisinden ve güleryüzünden dolayı çok teşekkür ederim. İnşallah bundan sonrada geleceğiz ve başkalarına da tavsiye edeceğiz. Allah razı olsun. Saygılarımla. Fizik tedavi ünitesindeki elemanların titizliği ve insaniyetliğinden dolayı çok memnun kaldım. Özellikle Dilek hanıma teşekkürlerimi iletiyorum. Gönül KARTAL Beni Dr. Hikmet KARABACAK Bey doğurttu. Mucize bebek diye biliniyorum. Annem beni 2 agustos 2000'de doğurdu. Doğurdugunda 41 yasindaydi.size cok tesekkur borçluyum hocam. Umarım beni hatirlarsiniz. Cevabınızı dört gözle bekliyorum. İsrafil Çiftçi 05.03.2014 Şeyma - Önder Hasan Hüseyin GÜLEÇ 26.10.2013 Mehmet TOKAT 29.04.2013 Zeynep - Bayram Haziran ayında ikiz bebeklerim oldu. Doktor olarak Münire Hanımı seçtik. Panik yapmayan sakin bir doktor kendisi. İlgisinden dolayı teşekkür ederiz. Çocukları güvenerek götürebiliyorum. Orhan YALINBAŞ Fahrettin ÜNLÜ Pınar KARADUMAN Osman AKBAŞ Azra C. MERCAN Dr. Güler Hanım, Allah sizden binlerce kez razı olsun, sizin adınızı iki arkadaşımdan duymuştum ve onlarda çok memnundu sizden. Herşey için çok teşekkürler Allah kuvvetinizi daim etsin... Derya YOLDAŞ Elif Bade KARA 04.06.2012 Nazike - Ertan Ecri KAVAK 01.01.2012 Nihal - Yahya Tuba - Kadir Şevkat Tuana POLAT 10.08.2012 Gülşah - Şaban Zeynep Erva ÇİFTÇİ 20.08.2012 Meryem - Sıtkı Dr. Murat Şahin, adına çok teşekkür ederim. Bende sağlıkçı olmama rağmen kendi hastanemdeki doktorlara gotürmüyorum oğlumu. Çünkü Murat Bey, çok güzel ilgileniyor hiç terslemeden her şeye cevap veriyor. Çok memnunum doktorunuzdan. Dr. Ahmet Hamamcı, ilgili, bilgili, takip eden, konusuna hakim, özverili, yetenekli, ciddi ve çok dürüst. Çok değerli görevinde ve hizmetlerinde başarılarının devamını dilerim. Tüm dost ve arkadaşlarımıza tavsiye ediyoruz. Ahmet Enes EYİER 30.06.2010 Havva - Selim Hatice BAY 09.03.2014 Özlem - Nurettin Ceren DERİ 20.09.2013 Arzu - Muhammet

GÖZ HASTALIKLARI 9 Sağlık Ancak bir yıl iki yıl geçse de sonunda yer yer çürüyüp batmaya başlayan dikişlerin verdiği rahatsızlıklar nedeniyle hastalar çok sıkıntı çekebilmektedirler. Almaya kalkışsa da bazen bu dikişlerin bir seferde alınmaları mümkün olamayabilmekte ve birkaç kez hekime gitmek gerekebilmektedir. Kesinin büyük olması aynı zamanda yara iyileşmesini uzatmakta, kişinin normal iş-gücüne başlamasını ve yüz-vücut temizliğini geciktirmekte ibadetlerini kısıtlamaktadır. Sonra tünelden sokulan ve devamlı bir şekilde titreşen uç ile ön kapsülde açılan kısımdan lens sürekli biçimde parçalanıp aynı anda emilerek yerinde yenilir, yok edilir. Daha sonra küçük tünelden sığabilecek biçimde kendi üzerine katlanabilen yapay lens katlanıp göz içine sokulur. İçerde lensin katlantısı açılır ve boşaltılmış doğal lens yuvasına (kapsül içine) yerleştirilir. Dikiş konulmaz veya nadiren riskli kişilerde tek dikiş konulmak suretiyle ameliyat tamamlanır. Uyurken gözlerini ovuşturma endişesi olan insanlar bir süre yatacaklarında gözlerini steril göz kapama rondelleri ile kapatabilirler. Yine birkaç gün banyo yapılmaması ve sonra banyo yapılırken de göze su kaçırılmaması önerilir. Hastalar doktorun davet ettiği günde kontrole gitmeli ancak fazla ağrı, aşırı kızarıklık ve ani görme azalması gibi olağandışı bir durum ortaya çıkarsa kontrol gününü beklemeden hemen müracaat etmelidirler. fako yöntemi İLE KATARAKT AMELİYATI FAKO yöntemi ile ameliyat çok daha konforlu Bu nedenlerden doyalı EKKE ameliyatı bazı özel durumlar dışında artık terk edilmeye başlanılmıştır. Günümüzde revaçta olan ameliyat yöntemi ise halk arasında lazer olarak bilinen FAKO (dikişsiz katarakt ameliyatı) yöntemidir. Bu yöntemde genellikle göz kapağından girilerek gözün arkasına doğru derin uyuşturucu verilen uyuşturma yöntemi kullanılmaz. Göz damlalarla veya beyaz kısmı örten dış göz zarı içerisine çok az uyuşturucu ilaç vermek suretiyle uyuşturulur. Lensin doğurtulması için geniş bir kesi yapılmaz ve lens doğurtulmaz. Saydam tabakada veya saydam tabaka-beyaz tabaka sınırında cihazın ucunun gireceği kadar tünel biçimli küçük bir giriş yeri oluşturulur ve bu giriş yerinden girilip lensin ön kapsülü uygun biçimde açılır. Ameliyat sonrası dikkat edilecekler Katarakt ameliyatından sonra hastanın büyük çoğunluğu sinir hücreleri tabakalarında (retina) sorun yoksa iyi bir görme elde ederler. Ancak uygulanan tekniğe ve hastanın önceki gözlük ihtiyacına bağlı olarak bu birkaç gün de zaman alabilir birkaç ay da. İşe dönme süresi de aynı şekilde bir miktar değişiklikler göstermektedir. Bu süreler FAKO ameliyatında daha kısa olmaktadır. FAKO ameliyatından sonra ilk birkaç gün göze kirpik kaçmış gibi bir rahatsızlık hissedilebilir. Bu önemli değildir, geçicidir. Ameliyattan sonra hastalar gözlerini ovuşturmamalı ve birkaç gün gözlerine su kaçırmamalıdırlar. Yüzlerine su çarpmadan ıslak elleri ile yüzlerini silmek suretiyle abdest alabilirler. Op. Dr. H. Hüseyin UYSAL Konya Özel Selçuklu Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hasan Hüseyin Uysal, katarakt hastalığının tedavi teknikleri arasında bulunan klasik dikişli cerrahiyi ve daha modern tıbbi donanımla gerçekleştirilen FAKO yöntemini Sağlıcakla okuyucuları için kaleme aldı. Sağlıklı göz yapısı nasıl olmalı? Görme gözümüzdeki kornea (saat camı gibi olan saydam ön tabaka), lens (göz merceği) ve sinir hücresi tabakasının (retina) birbirine uygun konumda bulunmaları ve sağlıklı olmaları ile mümkün olur. İlk iki tabaka görüntüleri, şekillerini bozmadan orantılı olarak küçülür ve sinir hücreleri tabakasının üzerine düşürür. Sinir hücreleri tabakası da ışık olarak gelen görüntüleri kimyasal işlemlerle elektrik uyarımına çevirerek beyindeki görme merkezine gönderir. Yollarda da sorun yoksa görme gerçekleşir. Katarakt hastalığı nasıl oluşur? Katarakt denilen hastalık ışınları kırarak görüntüleri küçülten tabakalardan ikincisi olan lensin (göz merceğinin) bulanıklaşıp ışığı geçirmez hale gelmesi nedeniyle görmenin bozulmasıdır. Genellikle yaşlanmayla birlikte ortaya çıkar ancak değişik nedenlerle her yaşta görülebilir. Yeni doğan bebekte veya oyun çocuğunda bile görülebilir. Şeker hastalığı gibi bazı hastalıklarda ve darbe durumlarında beklenilenden erken ortaya çıkabilir. Küçüklerdeki tedavi edilmeyen kataraktlar körlük derecesinde ağır göz tembelliğine yol açabilir. Tedavisinde gecikilen kataraktlar zaman zaman da göz içi iltihaplara ve şiddetli göz tansiyonu yükselmelerine yol açabilirler. Kataraktın tedavisi kişinin kendi doğal lensinin ameliyatla gözden alınıp yerine yapay lens yerleştirilmesidir. Çocuklarda ve kendini bilemeyecek kadar yaşlılarda narkozlu ameliyat gerektirir, bilinci yerinde olan normal yetişkinlerde ise ameliyat narkozsuz yapılır. Katarakt tedavisinde dikişli ameliyat Bu maksatla halen yapılan ameliyatlardan birisi olan EKKE ameliyatında (dikişli katarakt ameliyatı) üst ve alt göz kapaklarının üzerinden gözü sıyıracak şekilde göz arkasına doğru 1,5-3 cm derinliğinde iğne ile girerek uyuşturucu madde verilir. Göze basınç uygulanarak verilen ilacın dağılması sağlanır. Göz uyuşunca saydam tabaka ve beyaz tabaka (sklera) sınırından genişçe bir kesi yapılarak lensin doğurtulacağı kadar bir açıklık oluşturulur ve bu açıklıktan kişinin lensi doğurtulur. Bu işlem sırasında yalnızca lens doğurtulur, lens zarı (kapsül) yerinde bırakılır. Sonra aynı açlıktan sert-katlanamayan yapay lens sokularak zar içine veya zar önüne yerleştirilir ve açılan yer gerektiği kadar sayıda dikişle dikilerek kapatılır. Diş konulması gözde yüksek astigmat ortaya çıkmasına yol açabilmekte ve bu da görmenin düzelmesini geciktirebilmektedir. Bu nedenle dikişin ameliyattan 3 ay kadar sonra alınması gerekir. Astigmat olmasın veya az olsun diye devamlı teğel dikiş atılıp dikişlerin yerinde bırakıldığı, alınmadığı durumlar da olabilir.

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ 11 Sağlık KIRIKLARDA KAYNAMA GECİKMESİ Ve KAYNAMAMA NEDENLERİ - Kaynama gecikmesine ve kaynamamaya neden olan etmenler: Osteoporoz (Kemik Erimesi): Osteoporozda yavaşlamış olan kemik metabolizması kallus (kaynama dokusu) un olgunlaşmasında gecikmeye neden olur. Bu da kırık iyileşmesinin yavaşlamasına yol açar. Protein Eksikliği: Kemik kırığı oluşan hastalarda katabolizma (negatif azot dengesi) ve idrarla protein kaybı artmıştır. Oluşan protein eksikliğinde kallusun (kaynama dokusu) miktarından çok mekanik gücü etkilidir. Yani kırık gelişen hasta proteinden zengin diyetle beslenmedir. Ayrıca halk arasında yaygın olan Kemik suyu çorbası içmek, paça çorbası içmek kırık iyileşmesini hızlandırır. gibi söylemlerin bilimsel bir dayanağı yoktur. İçerdikleri protein (ki bir çok proteinden zengin besin mevcuttur) yönüyle belki iyileşmeye katkı sağlayabilirler. B6 Vitamin Eksikliği: Kaynama dokusunun olgunlaşmasında önemli olan Glikoz-6-Fosfat düzeylerinde düşmeye neden olarak kırık iyileşmesini azaltabilir. Şeker Hastalığı(Diyabetes Mellitus): Şeker hastalığı kılcal damarlarda tıkanma ve sinir iletimlerinde yavaşlama yaptığından dolayı kırık iyileşmesinde yavaşlama olur. Hem kollajen oluşumu hem de iyileşme sürecinde etkili hücrelerde belirgin azalma olur. Ancak iyi kontrol edilmiş şeker hastalığı olanlarda kırık kaynamasında gecikme riski belirgin şekilde azalmaktadır. Sigara: Nikotin kırık iyileşmesi sürecinde hücreler üzerine olumsuz etkileriyle makrofaj ve fibroblastların hem olgunlaşmasını hem de çoğalmasını bozmaktadır. Ayrıca damarları kasarak daraltıp dokuların kanlanmasını, oksijenlenmesini azaltır. Kronik Alkolizm: Sinir reflekslerinin iletimi bozulur. Koruyucu olan bu refleksler parapleji, spina bifida ve siringomiyeli gibi hastalıklarda da bozulmuştur. Ağrı Kesici İlaç Kullanımı: Non steroid antiinflamatuvar ilaçların kullanımı kemik yapım aktivitesini azaltmaktadır. (Diklofenak, naproksen vb.) En ufak bir gripal enfeksiyonda antibiyotik kullanmanın yanlış olması gibi; bedenimizin herhangi bir bölümünde ortaya çıkan her ağrı için ağrı kesici kullanmak doğru bir davranış değildir. Ağrı kesici ilaçların kalp-damar sistemi (tansiyon yükselmesi vs.), mide-barsak sistemi (mide kanamaları, ülserasynlar) ne olan yan etkilerinin yanında kırık iyileşmesini önleyici etkisini de göz önüne alırsak analjezik kullanımında daha dikkatli olmanız gerektiği ortaya çıkmaktadır. Steroid (Kortizon) Kullanımı: Steroidler uzun süre kullanımda kilo artışı, tansiyon yükselmesi, mide-barsak sistemimi kanamaları ve kemik erimesine neden olmasını yanında kırık iyileşmesini de olumsuz yönde etkilemektedir. Günümüzde özellikle diz ağrılarında eklem içi steroid (kortizon) enjeksiyonu uygulama eğilimi vardır. Bu uygulama eklem içinde var olan kireçlenme (artroz) sürecini hızlandırdığı gibi hasta yukarıda sayılan yan etkilerini de maruz kalma sonucu ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Kırık Bölgesinde Gelişen Enfeksiyon: Bu durum genellikle ameliyat sırasında, ameliyat bölgesinin mikropla (bakteri) buluşması sonucu oluşmaktadır. Bakteriye karşı gelişen iltihabı yanıt kemik ölümüne, kaynama dokusunun devamlılığının bozulmasına, kemik parçaları arasındaki boşlukların genişletilmesine ve dolayısı ile kırık bölgesinde hareketin artmasına yol açarak kırığın kaymamasını olumsuz etkiler. Op. Dr. Ergül MAVİ Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Ergül Mavi, hayatımıza beklenmedik kazalarla etki edebilecek kırık vakaları sonrasında iyileşme sürecinin nasıl gelişmesi gerektiğini ve kırıklarda kaynama gecikmesine sebebiyet verebilecek unsurları kaleme aldı. - Kırıklar ne kadar zamanda kaynar? Bir kırığın kaynaması çok etmenli bir olaydır. Doğru bir tedavi planı için kaynamamaya sebep olabilecek bu etmenlerin iyi değerlendirilmesi gereklidir diyen Dr. Ergül Mavi, kırığın beklenen kaynama süresinin hastanın yaşına, kırılan kemiğin bölgesine ve kırık tipine göre değiştiğini söyledi. - Kaynama gecikmesi nedir? Konuyla ilgili örneklendirme yapan Dr. Ergül Mavi, Çocuklardaki bir tibia(kaval kemiği) kırığında beklenen kaynama süresi 3-6 hafta iken, erişkin bir insanda bu süre 6-16 haftadır. Bir kırık beklenen kaynama süresinde kaynamaz ise, bu durumda kaynama gecikmesinden bahsedilebilir. Beklenen kaynama süresini 3 ay geçmesine rağmen kaynama bulguları yoksa kırıkta bir kaynamama (psödoartroz) durumundan bahsederiz. Bu süre genelde kırık oluşumundan itibaren 6-9 aylık bir süredir. Sözlerini kullandı. - Doğru kaynamaz ise ne olur? Doğru veya tam kaynamayan kırıkların ciddi şişme(ödem), ısı artışı, kızarıklık ve hafif yük vermede bile ağrı olması şeklinde kendisini göstereceğini belirten Dr. Mavi, Bunların yanı sıra kaynamayan kırıklar tedavide gecikmeye sebep olacağından hastalarda işe dönmede gecikme, ağrı kesici ilaç bağımlılığı ve duygusal çöküntülere (depresyon)neden olabilmektedir. Bir kırığın tam ve doğru kaynadığını düşündüren kırık bulguları kırık hattındaki hareketin kaybolması ve ağrısız tam yüklenmedir. dedi. - Nasıl önlem alabiliriz? Dr. Ergül Mavi, kırık kaynamalarının gecikmemesi için alınabilecek bazı önlemleri şu şekilde sıraladı, Osteoporoz (kemik erimesi) için önlem alırsak; proteinden ve vitaminden zengin diyetle beslenirsek, şeker hastalığımız varsa kan şekerimizi iyi kontrol ettirirsek, sigara ve alkol kullanımından kaçınırsak, ağrı kesici ve kortizon kullanımından kaçınırsak kırık kaynamasını yavaşlatmamış oluruz; kırık kaynamasının zamanında gerçekleşmesini sağlamış oluruz. www.selcuklu.com.tr

13 Sağlık Sağlık 12 diyette YANLIŞLAR VE DOĞRULAR AĞRI KESİCİ KULLANIRKEN DİKKAT! Diyetisyeni Gülsüm Uyanık, halk arasında sağlıklı beslenmeyle ilgili bilgiler arasında en fazla yanılgıya düşülen konuları kaleme aldı. Konya Özel Selçuklu Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sait Önal, bilinçsiz ve gereksiz ağrı kesici kullanımıyla ilgili uyarıda bulundu. Ağrı kesicilerin tedavi edici özelliğinin olmadığını hatırlatan Dr. Önal, ağrı kesicilerin ancak bir tedaviyle birlikte doktor tavsiyesinde kullanılmalarının gerektiğini belirtti. Dyt. Gülsüm UYANIK Diyetisyeni Uzm. Dr. Sait ÖNAL Konya Özel Selçuklu Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı DİYET iç HASTALIKLARI -Yanlış: Ekmek, pilav, makarna gibi karbonhidrat içeren yiyecekler diyetten tamamen çıkarıldığında ve protein ağırlıklı diyet yapıldığında hızlı zayıflanır. -Doğru: Diyette yapılan en büyük hatalardan biri karbonhidrat grubunu diyetten çıkarmaktır. Çünkü vücudumuz glikojen deposu boşalınca kas içerisindeki karbonhidratları enerji olarak kullanmaya başlayacaktır. Karbonhidrat içermeyen, protein ağırlıklı beslenme programları uygulandığında kısa zamanda tartıda gözlenen ağırlık kaybı memnun etse de bilinmelidir ki gözlenen yağ kaybı değil kas ve su kaybıdır. Protein ağırlıklı diyetlerin en büyük tehlikesi hızlı kilo alıp vermektir. -Yanlış: Aç karna içilen sirke ve limon suyu yağ yakıcıdır. -Doğru: Limon suyu ve sirkenin yağ yakıcı özellikleri yoktur. Üstelik aç karna tüketildikleri zaman midenin asitliğini artırıp harabiyete yol açarlar. -Yanlış: Maydanoz suyu, lahana suyu, form çaylar zayıflatır. -Doğru: Maydanoz ve lahana suyu, form çay adı altında piyasaya sürülen bitkisel karışımlar ödem çözücü, terletici, idrar söktürücü niteliktedir. Dolayısıyla vücuttan sıvı kaybına neden olurlar. -Yanlış: Tek öğün beslenmek ya da akşam 7'den sonra yemek yememek zayıflatır. -Doğru: Tek öğün beslenmek vücudun aldığı enerjiyi yağa dönüştürerek depolamasına ve metabolizmanın yavaşlamasına yol açar. Sağlıklı beslenme için öğün sayısı ve tüketim miktarları önemlidir. Kan şekerinin dengelenmesi için beslenme programı 3 ana, 3 ara öğün olacak şekilde planlanmalı, öğünler arasındaki zaman dilimi 3 saati geçmemelidir. Akşam 7'den sonra tüketilen ara öğün kilo aldırmaz, aksine ara öğünlere dikkat edildiği takdirde sağlıklı kilo kaybı gözlenir. -Yanlış: Meyve kilo aldırmaz, istenildiği miktarlarda tüketilebilir. -Doğru: Meyve sağlıklı beslenme için gereklidir ancak şeker içerir. Dolayısıyla aşırı miktarlarda tüketildiği takdirde alınan enerjinin artışına bağlı olarak kilo alımı gözlenecektir. Meyvelerin glisemik indeksi düşük olanlarının tercih edilmesi ve miktarına dikkat edilmesi gerekir. -Yanlış: Fazla su içmek ya da yemeklerden hemen önce su içmek iştahı kestiği için zayıflatır. -Doğru: Tek başına suyun zayıflatıcı özelliği yoktur. Günlük 2-2,5 lt su tüketmek vücudun ihtiyaç duyduğu mineralleri sağlar, aynı zamanda toksik maddelerin vücuttan atılımını sağlar. Böbreklerin dışarı atamayacağı kadar çok su içmek zararlıdır. Yemek esnasında ya da yemeklerden hemen önce içilen su sindirim enzimlerinin etkinliğini yavaşlatacağından, yemeklerden yarım saat önce ya da sonra içilmelidir. -Yanlış: Çay ve kahvenin fazla miktarda tüketilmesi su ihtiyacımızı karşılar. -Doğru: Çay ve kahve kafein içeriklerinden dolayı diüretik etkilidir. Fazla tüketildiklerinde vücuttan sıvı kaybına yol açarlar. Dolayısıyla çay ve kahveyi fazla miktarda tükettiğinizde içtiğiniz su miktarını da arttırmalısınız. -Yanlış: Diyette kepekli ekmeği istediğim kadar yiyebilirim. -Doğru: Kepekli ekmeğin kalorisi ile beyaz ekmeğin kalorisi arasında büyük bir farklılık söz konusu değildir. Kepekli ya da tam tahıllı buğday ekmeğinin tercih edilmesi midenin boşalma hızını geciktirmesinden, dolayısıyla tokluk süresini uzatmasından dolayı önerilir. Ancak miktarına dikkat edilmeli, aşırıya kaçılmamalıdır. -Yanlış: Zeytinyağı kilo aldırmaz, bol miktarda kullanabilirim. -Doğru: Zeytinyağı kalp damar hastalıklarından koruyucu olduğu için sağlıklıdır. Ancak bütün yağların 1 gramının 9 kkal enerji verdiğini ve fazla tükettiğinizde kilo alabileceğinizi göz ardı etmeyin. Ağrı kesici ilaçların kullanım alanının çok geniş olduğunu ve neredeyse her eczaneden reçetesiz olarak da alınabildiğini belirten Dr. Önal, Baş ağrısından, diş ağrısına, adet ağrısından, artrite, kas ağrılarından, cerrahi operasyon sonrası oluşan ağrılara kadar birçok tıbbi tedaviyle birlikte uygulanan ağrı kesiciler, doktor kontrolünde kullanıldığında güvenli olarak kabul edilebilmektedir. Fakat, ağrı kesicileri kimseye danışmadan sıklıkla ve gereksiz yere kullanan vatandaşlarımız bu davranışlarıyla birçok sağlık sorununun oluşumuna zemin oluşturmaktadır. Unutulmamalıdır ki tek başına ağrı kesici hiçbir hastalığı tedavi etmez, ağrı ise birçok hastalığın 1. Ağrı kontrolünde gereğinden uzun süre ağrı kesici kullanılmamalıdır. 2. Sık ağrı kesici kullanımında vücutta ağrı kesiciye karşı duyarsızlaşma gelişebilir fakat bu etki kalıcı değildir. 3. Metamizol sodyum etkin maddesini içeren ilaçlar uzun süre kullanılırsa kemik iliğini baskılayabilir. 4. Parasetamol etkin maddesi yüksek dozda kullanılırsa karaciğer ve böbrek hasarına neden olabilir. 5. Ateşi olan bir çocuğa kesinlikle asetilsalisilik içeren preparat verilmez. Karaciğer ve beyin hasarı ile sonuçlanan Reye Sendromu na neden olabilir. 6. Astım ve solunum yolu rahatsızlıkları ile gut hastalığı olan kişiler asetilsalisilik içeren preparat kullanmamalıdır. ön belirtisidir ve kişiyi hastalıklara karşı uyarıcıdır. Şeklinde konuştu. Kişiler hangi durumda ağrı kesici kullanmalıdır? Ağrı kesicilerin akut rahatsızlıkların tedavisinde hastayı rahatlatıcı etkisinin yadsınamaz ve vazgeçilemez olduğunu belirten Dr. Önal, hangi durumda olursa olsun ağrı kesici kullanırken doktorun tavsiye ettiği dozlara uyulması gerektiğini belirtti. Ağrı kesici kullanımının yan etkileri Gereksiz ve bilinçsiz ağrı kesici kullanımı Ağrı kesici kullanımında dikkat edilecek önemli hususlar 7. Ağrı kesiciler dahil tüm ilaçların kullanımında alkol kullanımından kaçınılmalıdır. 8. Ağrı kesici etkililiği kişiden kişiye göre değişebilir. 9. Ağrı kesiciyi tok karnına, bir bardak su ile birlikte almak mide tahribatını önlemede yardımcı olabilir. 10. Uzun süreli bir ağrı söz konusu ise reçetesiz ağrı kesici almak yerine doktora başvurulmalıdır. Bunların yanı sıra; 11. 60 yaş üzerindekiler 12. Yüksek kan basıncı, kalp hastalığı veya böbrek rahatsızlığı olanlar 13. Diüretik (idrar söktürücü) ilaç kullananlar 14. Çoklu ilaç kullanan kişiler bireysel tercihlere göre ağrı kesici kullanmamalıdırlar, mutlaka doktora başvurmalıdırlar. sonucunda birçok yan etkinin oluşabileceğini belirten Dr. Önal, Gereksiz veya uygunsuz ağrı kesici kullanımının karaciğer ve böbrek hastaları için yan etkisi olabilir. Ağrı kesiciler kan basıncını yükseltip, kalp atışını da yükseltmektedir. Bunun için kalp, damar ve kalp ritminde sorun olan hastaların gereksiz veya uygunsuz kullanımı çok zararlıdır. Ağrı kesicileri doktor tavsiyesiz kesinlikle alınmaması gerekir. Her hangi bir rahatsızlığınız olduğunda doktora gidip, doktorun yazdığı ilacı kullanmalısınız. Ayrıca ağrının varlığı o bölgede ki bir sorunun işaretidir. Ağrıyı kesmek sorunu ortadan kaldırmayacaktır. diye konuştu.

GENEL CERRAHİ 15 Sağlık A'dan z'ye tüm yönleriyle Op. Dr. Zihni KOCAERKEK Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zihni Kocaerkek, yaygınlığı hızla artan ve hakkında toplumsal bilincin en az olduğu hastalıklardan birisi olan guatr hastalığı ve troid bezinin görevleri hakkında A'dan Z'ye tüm soruları cevaplayacak bir yazı hazırladı. Guatr nedir? Boyun ön kısımda bulunan tiroid (kalkan) bezinin iltihap ve kanser dışındaki bir sebeple büyümesine guatr denir. Tiroid bezinin görevi nedir? Tiroid bezi boynumuzun ön kısmında yerleşik, iki parçalı, küçük bir içsalgı bezidir. Salgıladığı hormon ile vücudumuzun çalışma hızını belirler. Ürettiği hormon azalırsa vücudumuzun çalışma hızı düşer, fazla hormon salgılarsa vücudumuzun çalışma hızı artar. Guatr nasıl bir hastalıktır? Ben guatr hastasıyım denilince ne anlamak gerekir? Guatr tek bir hastalık değildir. Belirtileri ve tedavileri birbirinden farklı hastalıklar grubudur. Bu sebeple guatr hastasıyım demek, biz hekimler için yetersiz bir tanımlamadır. Tiroid bezinin iltihaplarını ve kanserlerini bir kenara bırakırsak, guatr hastalıklarını üç ana gruba ayırabiliriz. Bu gruplar da kendi içinde alt gruplara ayrılır. Bunlar: Tiroid bezinin az hormon salgıladığı durumlar; hipotiroidi hastalığı. GUATR Daha çok iç hastalıkları veya endokrinoloji uzmanlarının tedavi ettiği hastalıklardır. Bezin salgıladığı hormon yetersiz olduğu için vücudun hızı yavaşlar, hareketler ağırlaşır, duygular küntleşir. Bu hastalara gereken hormon ilaç şeklinde verilerek tedavi edilir. Hormon dengesizliği olmayan guatr hastaları Bu grupta üç çeşit guatr bulunur. Birincisi tiroid bezinin dengeli şekilde tamamının büyüdüğü (diffüz guatr); ikincisi, tiroid bezinde tek bir yumrunun (nodül) olduğu (soliter tiroid nodülü) ve üçüncüsü tiroidde çok sayıda yumrunun olduğu (multinodüler guatr) hastalıklar. Tiroidin fazla hormon salgıladığı hastalıklar. Bu gruba zehirli guatr da denilir. Vücutta fazla tiroid hormonu bulunması sebebiyle vücudun çalışma hızı artmıştır. Ellerde titreme, kalp çarpıntısı görülür. Bu grupta da üç tip guatr vardır. Birincisi bezin tamamının büyüdüğü (Basedow Hastalığı), ikincisi fazla hormon salgılayan tek bir yumrunun olduğu (Toksik Adenom), üçüncüsü irili ufaklı çok sayıda yumrunun olduğu (Plummer Hastalığı) hastalıklar. Hastalığın belirtileri nelerdir? Yukarıda saydığımız hastalık çeşitlerine göre guatr hastasının şikayetleri de değişir. Hormonların fazla üretildiği (zehirli guatr) tiplerde, ellerde titreme-terleme, kalp çarpıntısı, sinirlilik, gözlerin yuvalarından taşması, ishal, iştah artması ama kilo alamama, adet düzensizlikleri görülür. Hormonların az üretildiği durumlarda ise hareketlerde ve duygularda yavaşlama, ellerde kuruma, saçlarda kuruma-dökülme, adet düzensizlikleri görülür. Hormonal dengesizliğin olmadığı tiplerde sadece tiroid bezinde büyüme veya nodül oluşumu. Bu hastalıkların hepsinde tiroid bezi büyüyebilir, nodül oluşabilir. İç/dış guatr, dişi/erkek guatr, zehirli guatr nedir? Tıbbi olarak böyle bir sınıflama olmamasına rağmen hastalara durumunu açıklarken kullanılan terimlerdir. Tiroid bezinin büyümediği, muayenesinin normal olduğu, sadece hormon dengesizliği olduğu durumda guatr hastalığı iç guatr olarak açıklanmış olabilir. Fazla hormon salgılayan guatr hastalığını zehirli guatr olarak adlandırıyoruz. Ameliyat sonrası nükseden guatr hastalığını açıklamak için de dişi guatr terimi kullanılmış. Yine de bu terimler tıbbi bir ayırımı ifade etmezler. Guatr hastalıklarının iyot ile ilgisi nedir? İyot alsak hastalığı engeller miyiz? Tiroid bezi İyot elementini kullanarak hormon üretir. Bu elementin eksik olduğu yerlerde guatr çok görülür. İyot eksikliğinin giderilmesiyle guatr hastalığı engellenir. Guatr hastalığı olduğundan şüphelenen kişiye hangi testler yapılıyor? Basitçe kandaki hormon miktarlarını kontrol etmek ve tiroid bezinin yapısını görmek için ultrason yaptırmak genellikle teşhiste yeterlidir. Bu iki testten sonra gerekli görülürse sintigrafi ve iğne biyopsisi gibi başka testler de yapılır. Guatr hastalıkları teşhis edildikten sonra nasıl tedavi ediliyor? Tedavide üç durum söz konusudur: Hormon yetersizliği olan guatr hastalarına bu hormon ilaç şeklinde verilir. Hormon fazlalığı olan hastalara hormon yapımını engelleyecek ilaçlar verilir. Hormon seviyesi normale inince ameliyat veya radyoaktif iyot ile nihaî tedavi yapılır. Hormon dengesizliği olmadığı ama tiroid bezinde nodüllerin olduğu durumda da genellikle ameliyat gerekir. Her guatr hastalığı ameliyat gerektiriyor mu? Tiroid bezinin tamamen büyüdüğü ya da içinde nodüllerin olduğu durumda ameliyat bir tedavi seçeneğidir. Her guatr hastalığı ameliyat gerektirmez. Bir guatr hastasını ameliyat etmek için dört sebep vardır: Boynunda büyümüş guatrın oluşturduğu estetik problem Büyümüş guatrın ya da nodüllerin yemek borusunu ve soluk borusunu sıkıştırmalarından kaynaklanan şikâyetler olması Büyümüş guatrın hormon dengesizliği yapması Guatrda kanser tespit edilmesi veya kanser şüphesi Guatr hastalığında kanser olur mu? Guatr, tiroid bezinin kanser harici büyümeleridir diye tarif etmiştik. Ama bu büyümelerin kanser olup olmadığı ancak bazı incelemelerden hatta ameliyattan sonra belli olur. Dolayısıyla bütün guatrlı hastalar düşünüldüğünde %15 oranında kanser gelişme ihtimali vardır. Ameliyattan başka tedavi yöntemleri var mı? Her guatr ameliyat ile tedavi edilmez. Yukarıda saydığımız hastalıkların bazı tiplerinde ilaç tedavisi, bazısında radyoaktif iyot tedavisi (radyasyon ile tiroid bezinin tahrip edilmesi), bazısında da ameliyat gerekir. Guatr ameliyatında ne yapılıyor? Guatrın hastalıkları çeşitli olduğu gibi ameliyatları da çeşitlidir. Tiroid bezinin iki parçalı olduğunu belirtmiştik. Ameliyatta bu parçalardan biri tamamen çıkarılabilir, her iki parçası çıkarılabilir veya her iki parçasından bir miktar çıkarılabilir. Ne kadar tiroid bezi çıkarılacağı, yani bu ameliyat seçeneklerinden hangisinin uygulanacağı hastalığın çeşidine göre planlanır. Ameliyatta ne gibi riskler var? Ses telleri zarar görebilir mi? Guatr ameliyatları günümüzde oldukça güvenle yapılan ameliyatlardır. Her ameliyatta olduğu gibi guatr ameliyatında da istenmeyen durumlar olabilir. Bunların en başında da ses tellerinin zarar görmesi riski vardır. Ancak bu durum %3-5 (yüz guatr ameliyatından 3 ile 5 inde) oranında görülür. Ameliyat sahasında kanama ve paratiroid bezlerinin zarar görmesi (vücut kalsiyum dengesini ayarlayan bezlerin hasarı) diğer risklerdir. Ameliyat veya ilaç tedavisi sonrası guatr tekrar eder mi? Evet edebilir. Hormon eksikliği ilaçlarla giderildikten sonra hastalık tekrar edebilir. Bazen nodüller ilaçlarla geriledikten sonra tekrar büyüyebilirler. Bu durumda hasta tekrar değerlendirmeye ve tedaviye alınır. Ameliyat edildikten sonra da guatr tekrar edebilir. Özellikle çok sayıda nodülü olan guatr hastalığında geride bırakılan tiroid dokusunda da nodül kalmışsa zamanla bu nodüller büyüyüp guatrın tekrar etmesine yol açabilir. Bu sebeple ilk başta ameliyatı, hastalığa uygun planlamak önemlidir. Ameliyat olan hastaların kontrolleri var mı? Hastalığının çeşidine göre ameliyat sonrası hiç ilaç kullanmadan ömür boyu yaşayabileceği gibi, ömrünün geri kalanında ilaç kullanmak zorunda olan hastalar da vardır. Ancak bütün guatr hastaları hastalıklarına bağlı olmak üzere belirli aralıklarla kontrol edilmelidirler ki hem hastalığın tekrarından korunsunlar hem de oluşabilecek istenmeyen durumlar erkenden tedavi edilebilsin.

BİYOKİMYA LABORATUVARI 17 Sağlık İDRAR ANALİZİ 7. İdrarda Glikoz: Normalde idrarda çok az ya da hiç glikoz bulunmaz. Fakat kan şekeri diabetli hastalarda olduğu gibi çok yükselirse idrarda glikoz saptanabilir. Yine bazı böbrek hastalıklarında da idrarda glikoz saptanabilir. 8. İdrarda Nitritler: İdrar yolu enfeksiyonuna yol açan bazı bakteriler idrarda bulunan nitratları nitrite çeviren enzimleri salgılarlar. İdrarda nitrit varlığı diğer bulguların da varlığında idrar yolu enfeksiyonunu destekler. 9. Lökosit esteraz: Lökosit esteraz idrardaki lökositleri saptar. Nitrit gibi diğer bulguların varlığında idrar yolu enfeksiyonunu destekler. 10. İdrarda Keton: Yağlar enerji için yıkıldığında vücutta keton üretimi olur ve idrarla atılır. Diabetik ketoasidoz, açlık, uzun süreli kusma, ishal ile giden durumlarda, akut ateşli hastalıklarda ve bazı metabolik hastalıklarda idrarda keton görülebilir. 11. İdrarda Ürobilinojen: Normalde idrarda az miktarda ürobilinojen vardır. Ürobilinojen eritrositlerin (alyuvar) aşırı yıkımı ile karakterize hemolitik sarılıklarda idrarda artmış bulunur. 12. İdrarda Bilirubin: Normalde idrarda bilirubin bulunmaz. Tıkanma sarılıklarında idrarda bilirubin atılır. İdrar sedimentinin mikroskobik incelemesi: Bu testte idrar santrifüj edilerek sediment (çökelti) elde edilir. Çökelti cam üzerine yayılarak mikroskop altında incelenir. İdrarda mikroskobik inceleme aşağıdaki tetkikleri içerir. 1. İdrarda Alyuvar (eritrosit): Normalde 40 lık büyütme ile her sahada 1-2 eritrosit görülebilir. 5 ten fazla eritrosit görülmesi durumunda hematüriden bahsedilir. Üriner sistemin herhangi bir kısmında olan kanamayı gösterir. Enfeksiyon, böbrek hastalıkları, böbrek, idrar yollan ve mesane zedelenmeleri ve böbrek taşı varlığında idrarda eritrosit görülebilir. Şiddetli egzersizde de geçici olarak idrarda kan hücresi görülebilir. 2. İdrarda Akyuvar (lökosit): Normalde 40 lık büyültme ile her sahada 1-2 lökosit görülebilir. Her sahada 5 ten fazla lökosit görülmesi diğer bulguların varlığında idrar yolu enfeksiyonunu düşündürebilir. 3. Silendirler: Tübüllerde proteinin şekillenmesi sonucu oluşur. Bazı böbrek hastalıklarında silendirler görülebilir. 4. Kristaller: Sağlıklı insanlarda çok az kristal vardır. Böbrek taşı olanlarda veya bazı metabolik hastalıklarda çok sayıda kristal görülebilir. 5. Bakteri, mantar hücreleri ve parazitler: Normalde temiz idrar örneğinde bakteri, mantar hücresi veya parazit görülmez. Bunlardan herhangi birinin steril idrarda görülmesi enfeksiyonu düşündürür. İdrar tetkiki için örnek alınması ve saklanması: Rutin idrar analizi için idrar temiz, kuru ve hatta mümkünse steril bir kaba alınmalıdır. Her iki cinste de üretra ağzı ılık su ile silinip, kurulandıktan sonra ilk idrar dışarı yapılıp, geri kalan idrarın analiz için alınması idealdir. Mesane kontrolü gelişmemiş bebek ve küçük çocuklarda, tüp veya idrar torbası bağlanarak idrar örneği alınır. Ancak bu şekilde alınan idrar örneklerinde bulaş riski yüksek olduğundan bazen kateter yardımıyla veya iğne ile mesaneden (idrar kesesi) idrar alınabilir. Rutin idrar analizi için sabah idrarı tercih edilir. Alınan idrar örneği hemen analiz edilmeyecekse buzdolabında +4 de iki saat saklanabilir. Rutin idrar analizi için 15 ml idrar yeterlidir. İdrar tetkikine yaptırırken: İdrar tetkiki vermeden önce ağır egzersiz yapılmamalı, menstruasyon (adet) dönemi veya birkaç gün içinde başlayacaksa doktora haber verilmelidir. Aynca kullanılan ilaçlar hakkında da doktora bilgi verilmelidir. HANGİ TETKİKLERİ İÇERİR Uzm. Dr. Aysel Hür TÜKEL Biyokimya Uzmanı Uzm. Dr. Aysel Hür Tükel, neredeyse her rahatsızlığımız için hekimlerimizin inceleme ihtiyacı duyduğu, idrar analizlerinin, önemini ve niteliğini anlamamızı sağlayan bilgilendirici bir yazıyı Sağlıcakla okuyucularıyla paylaştı. İdrar analizi nedir? İdrarın kimyasal olarak analizi ve mikroskobik olarak incelenmesidir. İdrar analizi neden yapılır? 1. İdrar yolu enfeksiyonu şüphesinde (belirtiler koyu renkli veya kötü kokulu idrar, idrar yaparken yanma, böğür ağrısı, ateş, idrarda kan ) 2. Böbrek hastalıklarının tanısında 3. Bazı hastalıkların tedavisinin izlenmesinde (idrar yolu enfeksiyonu, böbrek hastalıkları, diabetes mellitus) Rutin idrar analizi (Tam idrar Tahlili: TiT) hangi tetkikleri içerir? 1. Renk: İdrarın normal rengi saman sarısıdır. Sıvı dengesi, beslenme düzeni, ilaçlar ve hastalıklar gibi birçok faktör idrar rengini etkiler. Renksiz veya açık sarı renkli idrar seyreltiktir. Koyu sarı renkli idrar ise konsantredir. Kahverengi,kırmızı idrar bazı ilaçlar, katkı maddeleri, yiyeceklerle (böğürtlen, pancar) olabileceği gibi idrarda kan varlığını da gösterebilir. 2. Bulanıklık: İdrar bulanıklığı bakterilere veya idrar içinde bulunan kan, mukus gibi maddelere bağlı olabileceği gibi oda ısısında kristallerin çökmesine bağlı da olabilir. 3. Koku: İdrarın genellikle aromatik bir kokusu vardır. Bazı hastalıklar idrarın kokusunu değiştirebilir. Örneğin idrar yolu enfeksiyonlarında kötü kokulu idrar görülebilir. Bazı metabolik hastalıklarda da idrar kokuu tanı koydurucu olabilir. 4. İdrar dansitesi: Böbreklerin idrarı yoğunlaştırma ve seyreltme yeteneği idrar dansitesi ölçülerek değerlendirilir. Normalde 1015-1025 arasındadır. İdrar dansitesi alınan günlük sıvı miktarı ve diğer kayıplara (ter, kusma, ishal) bağlı olarak değişebilir. Normal bir böbrek dansiteyi 1008-1030 arasında değiştirebilir. 5. İdrar ph sı: İdrarın ne kadar asidik veya alkali olduğunu belirler. İdrar ph sı 4.6-8 arasında değişkenlik gösterir. Normal şartlarda idrar ph sı asittir ve 6 civarındadır. İdrar ph sının değerlendirilmesi serum ph sı göz önüne alınarak yapılmalıdır. 6. İdrarda Protein: Normalde idrarda protein bulunmaz. İdrarda protein bulunmasına proteinüri denilir. Bazen düşük düzeyde protein kişi uzun süreli ayakta kaldığında idrarda saptanabilir (postural proteinüri). Bu durumda sabah ilk idrar tetkikinde protein bakmak uygun olur. Ateş, ağır egzersiz

İÇ HASTALIKLARI 19 Sağlık Uzm. Dr. Fahri ARI İç Hastalıkları Uzmanı Uzman Dr. Fahri Arı, çağımızın en yaygın hastalıkları arasında bulunan, ciddi maddi ve manevi zararlara sebebiyet veren obezitenin tanımı, nedenleri, etkileyici faktörleri, komplikasyonları ve tedavisi hakkında detaylı bilgiler verdi. çağımızın hastalığı 1. OBEZİTE NASIL TANIMLANIR? Fizyolojik düzeyde obezite yağ dokusunda sağlığı bozacak boyutta aşırı düzeyde veya anormal yağ birikimi olarak tanımlanabilir. Basit olarak tanımlamak gerekirse obezite; enerji dengesinin bozulması sonucunda oluşmaktadır. Diyet, egzersiz ve genler enerji dengesini oluştururlar. Enerji tüketimi; 3 şekilde olmaktadır. 1- Bazal metabolik hız 2- Diyetle olan termogenez 3- Fiziksel aktivite 2. VÜCUT NASIL YAĞLANIR? Vücutta yağ depolanması çeşitli biçimlerde olabilmektedir. İki temel yağ depolanma biçimi mevcuttur. - Göbek çevresindeki yağlanma ile giden abdominal (elma tipi, android tip, santral) obezite genel olarak erkeklerde görülür - Kalça ve baldır çevresindeki yağlanma ile giden gluteafemoral (armut tipi, jinekoid tip, periferik) obezite ise genel olarak kadınlarda görülür 3. OBEZİTEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Eğer bir birey, günlük kalori alımını sürekli olarak 50-200 kcal. artırırsa, 4-10 yıllık sürede 2-20 kg alabilmektedir. Çeşitli davranış değişiklikleri, obezite fizyolojik, psikolojik, genetik, medikal, endokrin ve terapötik nedenler obezitenin gelişiminde etkili olmaktadır. Ayrıca İnsülin direnci ( homa indexi yüksek) olan kişilerin kilo vermesi zordur. Böyle bir durum varsa ilaçlarla direncin kırılması gerekir. A- Davranış değişiklikleri Yaşla beraber fiziksel aktivitenin azalması ve sedanter yaşam veya spor yapanların iş değişikliği, sosyal etkiler ile bu alışkanlıklarını bırakmaları, sürekli evde oturma ve televizyon seyretme eğilimleri yanında düzensiz gıda alınması, öğün aralarında atıştırmalar, sık sık enerjiden zengin gıdalar alınması gibi davranış değişiklikleri sonunda obeziteye neden olmaktadır. B- Fizyolojik Gebelikte prenatal dönemde 5-7 yaşlar ile gençlik döneminde Erken erişkinlikte ve menepozda kilo alma eğilimi olmaktadır. C- Psikolojik faktörler Emosyonel stres, depresyon ve mental hastalıklar ile obezitenin ilişkisi bilinmektedir. Çünkü bu hallerde davranış bozuklukları yeme alışkanlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir D- Endokrin hastalıklar Hipotroidizm Cushing sendromu Tip 2 diabetes mellitus Hipotalamik tümörler Genetik sendromlar E- İlaç tedavisi Trisiklik antidepresanlar Sülfanilüreler Steroid kontraseptifler Kortikosteroidler Epilepside kullanılan valproat F- Ailevi yatkınlık Bütün belirtilerin dışında şüphesiz obezitenin önemli bir nedeni de ailevi yatkınlık. Obezitenin oluşumunda genetik yatkınlığın % 25-70 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Bir araştırmaya göre, bir arkadaşı obez olanın aşırı obez olma olasılığı %57, kardeşi obez olanın %40, eşi obez olanınsa %37 oranında artıyor. Çok yakın arkadaşlarda bu riskin üçe katlandığı belirtilmiş. 4. OBEZİTENİN KOMPLİKASYONLARI 1. Tip 2 diyabetus mellitus 2. Kan basıncı artışı 3. İnme ( ht ile ilşikili) 4. HL 5. Koroner kalp hastalığı 6. Özelikle kadınlarda safra taşı 7. Kanser (postmenapozal meme, endometrium, over, safra kesesi, kolon kanserleri obezlerde daha sık görülür. 8. Nefes darlığı, solunum hastalıkları, uyku apnesi 9. Mens. Bozuklukları ve tüylenme problemleri 10. Hamilelik problemleri 11. Artrit, sırt, eklem, ayak hastalıklar 12. Stres inkontinensi 13. Psikolojik problemler ( sosyal izolasyon, kendine güvende azalma, depresyon, azalmış iş becerisi 14. Cilt problemleri Obezite küresel boyutta bir halk sağlığı sorunu ve ekonomik bir sorundur. Prevalansı dünyanın bütün bölgelerinde artmaktadır. Hem zengin batı ülkelerinde hem de daha yoksul ülkelerde erkekler, kadınlar ve çocuklar etkilenmektedir. 5. OBEZİTE TEDAVİSİ Obezite tedavisinde bugün eski uygulamaların aksine ideal kiloya ulaşmak hedef olarak saptanmaktadır. Bu hedef gerçekçi değildir ve çoğunlukla ulaşılamayıp, hastanın motivasyonunu kırabilir. BKİ düzeyine ne olursa olsun ek kilo almak zararlı, kilo vermek de yararlıdır. Yılda 5-10 kg kilo kaybı risk faktörlerinin hafiflemesini ve ölümlerin azalmasını sağlar.12 haftalık kilo verilmesini öngören bir program, müteakiben de 12 haftalık korunmasına yönelik bir program oluşturulabilir. Belirlenen hedefe ulaşıp, kilo bir sene korunursa hasta ile yeni hedefler belirlenebilir. Obezite tedavisinde kullanılan en etkin yöntemler, diyet, davranış, egzersiz, ilaç ve cerrahi tedavilerdir. A- Diyet tedavisi Diyet tedavisi obezitenin temel taşıdır. Hazırlanacak diyet bireyin tercihlerine bir ölçüde uygun olmalıdır. Günde 600 kcal bir kalori açığı öngören diyettir. Diyet kompozisyonu %20-30 yağ, %15 protein, %55-60 karbonhidrat şeklinde olmalıdır. Diyetin ev halkı tarafından kabullenilmesi uyum ve uygulanılabilirlik açısından önemlidir. Günde 600 kcal kısıtlaması ile haftada 0,5 kg kadar kayıp sağlanır. Diyet sürdükçe hem diyete uyumun azalmasından hem de istirahat metebolizma hızının düşmesinden dolayı kilo verme hızı azalabilir. Zayıflamak amacıyla uygulanan beslenme programları sadece kilo vermenizi sağlamakla kalmamalı, aynı zamanda günlük ihtiyacınız olan besin ögelerini de (karbonhidrat, protein, vitamin, mineral ve su) yeteri kadar karşılanmalıdır. Zayıflamanın amacı, daha sağlıklı olmak, yani aşırı kiloların neden olduğu sağlık problemlerini ortadan kaldırmaktır. Bu amaçla uygulanan bir beslenme programı mevcut sağlığı da korumak zorundadır. B- Davranış tedavisi Diyete uyumu artırır. Diyet önerileri verilirken başlanmalıdır. Ne yemeli, nerede yemeli, ne zaman ve nasıl yemeli soruları tartışılmalıdır. Zamanla obez kişinin eski yemek yeme alışkanlıklarına dönebilir. Bu nedenle ilişkinin kesilmemesi ve takiplerin yapılması gerekir. C- Egzersiz tedavisi Egzersiz tek başına kilo kaybettirir. Fakat bu oran %5 den fazla değildir. Bu nedenle obezite tedavisinde tek başına bir alternatif olarak kullanılamaz. Muhakkak diyet ile birlikte uygulanmalıdır. Diyet ile zayıflama sağlanırken kas dokusunun aşırı kaybını önler. Egzersiz esnasında enerji sarfı artar. Egzersiz, istirahat metabolizma hızı ve diyete bağlı termogenezi artırır. Egzersizin hem kilo kaybına bağlı olarak hem de bundan bağımsız olarak arteryel tansiyon, lipid profili, glukoz metabolizması üzerine olumlu etkileri vardır. Obezite tedavisinde çok yoğun ve ağır egzersize ihtiyaç yoktur. Yürüme, bisiklete binme gibi etkinlikler ile saatte 60-200 kcal harcanır. Bu düzeyde egzersizde yeterlidir. Yine evde yapılması önerilen egzersizlere de hastanın uyumu daha fazladır. Başlangıçta yalnızca hareketsizlikten kurtulmayı hedefleyin. Daha sonra yaşam şeklinizi, daha fazla fiziksel aktivite içerecek biçimde planlayabilirsiniz. Başarının anahtarı, her fırsatta aktivitede bulunmaktır. Küçük değişikliklerin önemsenmesi, üst üste koyulduğunda gerçekten büyük bir etki sağlar. Günlük yaşantımız için öneriler Ayakta durarak veya yürüyerek daha fazla zaman geçirin. Ev veya bahçe işlerine daha fazla zaman ayırın. Bir şey getirip götürmek için çocuğunuzu yollamayın. Merdivenleri birkaç kalori yakma fırsatı olarak görün Her gün yarım saatten daha az TV izleyin. Kısa mesafelerde araba kullanmayın. D- Cerrahi tedavi Her türlü tedavi yöntemi denenmiş olmasına rağmen VKİ 40 kg/m2 üstünde olan morbid obezlere veya obezite dışı ciddi yüksek riskli hastalığı olanlara yapılabilir. Bu ameliyatlar deneyimli merkezlerde gerçekleştirilmelidir.

Sağlık 20 21 Sağlık orta kulak İltİHABI Op. Dr. Bahri Gezgin, özellikle çocukluk yaşlarında gelişmeye başlayan ve işitme kaybıyla sonuçlanması durumunda çocukların davranışlarına ve zihinsel gelişimlerine etki eden seröz otitis hastalığıyla ilgili bilgi verdi. DİZ VE KALÇA KİREÇLENMESİ Op. Dr. Önder Akkuş, gonartroz (diz kireçlenmesi) ve coxartroz (kalça kireçlenmesi) hastalıklarını tanı, teşhis ve tedavi süreçleriyle birlikte kaleme aldı. yönelik bir ameliyattır. Hastanın günlük yaşamını önleyen ya da hayatta keyif aldığı işlevleri yapmasını engelleyen diz ağrısı varlığında ameliyat planlanmalıdır. Op. Dr. Bahri GEZGİN KBB Uzmanı Ameliyatın ne zaman olacağı tamamen hastaya bağlı bir konudur. Ameliyatın zamanlaması hasta tarafından yapılmalıdır. Bu kararın alınmasında tabiî ki en önemli katkı hekim tarafından sağlanmalıdır. Op. Dr. Önder AKKUŞ Konya Özel Selçuklu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı KULAK, BURUN, BOĞAZ Seröz Otisis nedir? Normal olarak her yutkunmada kısa bir süre açılarak orta kulak basıncını ayarlayan östaki borusu fonksiyonlarının enfeksiyonlar, alerjik reaksiyonlar,geniz eti gibi nedenlerle bozulması en önemli sebeptir. Sonuçta orta kulak havalanamaz ve kulak salgılarının birikmesi ve havanın dokularca emilmesi ile oluşan negatif basınçla dokulardan sıvı çekilmesi sonucu orta kulak sıvı ile dolar (seröz otit) uzun süren negatif basınca bağlı olarak mukoza salgısının koyulaşması sonucunda ise daha kronik bir tablo olan sekretuar otitis media oluşur. Kulak zarı bu sıvı yüzünden gerektiği gibi titreyemez ve çocukta işitme kaybı oluşur. Bu hafif işitme kaybı çocuğun davranışlarında çeşitli değişmelere yol açar: Bu problemin kronikleşmesi ise çocuğun zihinsel gelişiminde ve konuşmaya başlamasında gecikmeye yol açabilir. İşitme kaybı olan çocukta gözlemlenen başlıca bulgular şunlardır; Televizyonun sesini çok açar ya da televizyonun çok yakınına oturur. Söylenenlere, tam işitemediği için hemen cevap vermez veya aldırış etmez. Okulda öğretmenin söylediklerine ilgisi azalır, derslerinde başarısızlık başlar. Okuldaki ders başarısı düşük çocuklarda işitme kaybı mutlaka araştırılmalıdır Özellikle "s" "z" gibi sessiz harflerin iyi duyulamamasına bağlı olarak konuşma bozuklukları meydana gelebilir Seröz Otisis'in sebepleri Geniz etinin büyüyerek genizi doldurması (adenoid vejetasyon) Burun ve sinüs enfeksiyonları Akut orta kulak iltihapları Alerji, bağışıklık sistemi yetmezliği Daha nadir olarak östaki kanalı fonksiyonunu etkileyen tümörlerdir Seröz Otitis'in tanısı Seröz otit sessiz bir hastalık olup genellikle ateş, kusma, ağrı gibi bariz şikayetlerle ortaya çıkmaz. Tanısı sıklıkla geniz etine bağlı şikayetler nedeni ile yapılan muayenelerde ya da işitme kaybından şüphelenilmesi sonucunda muayenede konur. Kulak zarı matlaşmış, kalınlaşmış ve üzerinde damarlanma artmıştır. Hastalık sıklıkla iki kulağı birden etkiler. Tek taraflı seröz otitlerde ise işitme kaybı fark edilemeyebilir.tanıya yardımcı test olarak orta kulak basıncı ölçümü, işitme reflekslerinin ölçümü ve uyum sağlayabilen çocuklarda işitme testleri yapılır. Tedavi şekli İlaç tedavisi: Başlangıçta antibiyotik tedavisi uygulanır. Beraberinde mukoza şişliğini azaltan, mukus kıvamını incelten ilaçlar kullanılabilir. Alerji tanısı olan hastalarda anti alerjik tedavi eklenmelidir. Sakız çiğnemek ve balon şişirmek gibi aktiviteler östaki kanalının fonksiyonuna büyük oranda yardımcı olabilir. Biberonla beslenen çocuklarda beslenmenin yarı oturur pozisyonda yapılması tavsiye edilmelidir. Uygulanan tedavilerin başarılı olmaması durumunda cerrahi tedavi tercih edilir. Kulak zarında incelme, çökme, cepleşme var ise, sinir tipi kayıp oluşmuşsa ya da denge bozukluğu başlamışsa doğrudan cerrahi tedavi seçilebilir. Cerrahi tedavi: Cerrahi tedavide kulak zarına havalandırma tüpü takılır, takiben işitme kaybı hemen iyileşir. Ek olarak geniz eti ve lüzumu varsa bademcikler alınabilir. Havalandırma tüpü, çocuklara genel anestezi altında uygulanır, kulak zarında genellikle 8-12 ay kalır ve sonra kendiliğinden düşer ya da doktor tarafından alınır. Genelde tüpün alınması için ekstra bir cerrahi müdahele ye gerek kalmadan ofis şartlarında olmaktadır. Bu tedavilerle hastaların büyük bölümü tam olarak iyileşir. Nadiren tekrarlayan tüp uygulamaları ya da kalıcı tüp tatbiki gerekebilmektedir ( T tüp). Kulak zarına tüp takılmış çocukların suyun temiz olduğu bölgelerde bir metreden fazla dalış yapmadıkları sürece denize girmelerinde genellikle sakınca yoktur, ancak özellikle yüzme havuzlarında ve sabunlu su ile duş ya da banyo yaparken vazelinli pamuk ya da uygun bir kulak tıkacı ile dış kulak yolu kapatılarak suyun tüpten orta kulağa girmesi önlenmelidir. Tüp takılan hastaların tüpün tıkanarak fonksiyonunu yitirmesi, düşmesi gibi durumlar nedeniyle ayda bir kez kontrole gelmeleri uygundur. Diz Ekleminde Artroz (Gonartroz) Kireçlenen dizde ağrı başlar. Kireçlenmelerde kıkırdakla beraber menisküslerde yırtıklar, kemik çıkıntıların oluşumu da genellikle birlikte olur. Zaman içinde eklem hareketleri kısıtlanır ve kireçlenme ilerledikçe bacaklar eğrilmeye başlar. Kireçlenme ilerleyici bir hastalıktır. Kireçlenme tanısı doktorunuz tarafından anlattıklarınız, ayakta çekilen diz röntgenleri, diz kapağı röntgenleri ile konulur. Başlangıç dönemlerindeki kireçlenmelerde MR incelemeler de yararlıdır. Şunu asla unutmamak gerekir; hastaların şikâyetleriyle röntgen bulguları her zaman uyuşmayabilir. Bazen röntgenleri çok kötü olan hastaların ağrıları az iken, çok şiddetli ağrıları olan hastalarda röntgenler nispeten iyi olabilir. Tedavi yöntemleri nelerdir, hangi yöntem seçilmeli? Diz kireçlenmelerinin tedavisinde hastanın durumuna ve tercihine göre farklı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Hastalığı ilerlemiş ve ameliyata uygun hastalarda diz protezi yerleştirilmelidir. Hangi hastalarda diz protezi uygulanır? Dizde artriti olan hastalar diz protezi için en önemli adaylardır. Bu hastalarda başlıca şikâyet ağrıdır. Zaman içerisinde yavaş artan bir ağrı vardır. Ağrı sonuçta hastayı günlük aktivitelerinden alıkoyacak kadar artar. Bazı hastalarda sabah sertliği görülür. Gün içerisinde aktivite arttıkça diz yumuşar ve hareketleri artar. Artritin enfeksiyondan ayırt edilmesi seçilecek cerrahinin karar verilmesi açısından çok önemlidir. Diz eklemi üç kompartmandan oluşur. Eğer bu kompartmanlardan en az ikisinde artrit bulguları var ve hasta ameliyat olmak istiyorsa bu durumda total diz protezi yapılmalıdır. Eğer artrit sadece bir kompartmanda sınırlı ise minimal invazif kısmi diz protezi (unikompartmantal diz protezi olarak ta adlandırılır) tercih edilmelidir. Menisküs yırtıkları diz artritine benzer şikâyetlere yol açabilirler ve özellikle ileri yaştaki hastalarda gereksiz total diz protezi ameliyatı yapılmasına yol açabilirler. Bu sebeple ayırıcı tanının iyi yapılması önemlidir. Diz protezi ameliyatı yaşam kalitesini arttırmaya Kalça Ekleminde Artroz ( Coxartroz ) Eklemin sürtünmesiz hareketlerinin yerine getirilmesi için normalde eklem yüzeyleri kıkırdak bir doku tarafından korunmaktadır. Artroz durumunda bu kıkırdak yapıda ağır ve büyük hasarlar gözlenir, bazı durumlarda bu yapı tamamen tahrip olmuştur. Artrozun tipik sebeplerinden biri uzun yıllar ekleme fazla veya yanlış yüklenilmesidir. Kalça üzerine düşmelerde, düşme sırasında kıkırdakta kopmalar meydana gelebildiği için artroza neden olabilir. Bununla birlikte insan yaşlandıkça kıkırdak yapı da yaşlandığı için artroz gelişebilmektedir. Artroz ilerleyen bir hastalık türüdür. Tedavi edilmemesi durumunda kıkırdağın tamamen kaybolmasına ve kemiksi yapılarda deformasyona yol açar. Kalça artrozun belirtileri nelerdir? Hafif gerginlik hissi, eklemde sertlik, günün ilk hareketlerinde oluşan ağrılar, yüklenme sırasında ağrılar ve çok ağır artroz durumlarında dinlenme esnası ağrıları ve hareket kısıtlamalarıyla belli eder. Not: Artroz ağrıları her zaman ciddiye alınmalı ve hiç bir zaman değişmeyecek bir durum olarak acelece kabullenilmemelidir. Bir çok durumda, iyi düşünülmüş bir tedaviyle gözle görülür büyük başarılar elde edilebilir. Artroza Karşı Ne Yapılabilir? Artroz oluşmasını veya oluşan artrozun ilerlemesini önlemek için profesyonel egzersiz ve beslenme programlarının yanı sıra gelişen artrozda cerrahi müdahaleler yardımcı olmaktadır. Cerrahi yaklaşımda artroskopi yöntemleri veya ağır vakalarda eklem protezi (platin) de söz konusudur. ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ

FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON 23 Sağlık NEDENLERİ VE TEDAVİSİYLE Uzm. Dr. Nihan KARAGÖZ Konya Özel Selçuklu Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzman Dr. Nihan Karagöz, modern toplumların her geçen gün artan en büyük rahatsızlıklarından birisi olan bel ağrısının tanısı, tedavi yöntemleri ve nedenleriyle ilgili bilgi verdi. bel ağrısı Tüm dünyada nüfusun yaklaşık % 75'inin yaşamlarının herhangi bir döneminde bel ağrısı çektiğini belirten Dr. Karagöz, Bel ağrısına bağlı iş gücü kaybı, tanı, tedavi, tazminat gibi harcamalar gelişmiş toplumların en büyük sorunlarından biridir. Bel ağrısı tıbbın her zaman üzerinde durduğu; nedeninin ve tedavisinin araştırıldığı bir konudur. Ve her geçen gün ilerlemeler kaydedilmektedir şeklinde konuştu. Dr. Nihan Karagöz, bel ağrısı hakkında verdiği bilgileri aşağıdaki şekilde kategorilendirdi; KİMLER RİSK ALTINDADIR? 1- Bel ağrısı 35 50 yaş arasında ve erkeklerde 2 kat daha fazla ortaya çıkar. 2- Erkeklerde 180 cm, kadınlarda 170 cm üstü boy bel ağrısı için risk oluşturmaktadır. 3- Sigara içenlerde bel ağrısı daha sık görülmektedir. 4- Fazla kiloları olanlarda daha sık görülür. 5- Ailesinde bel ağrısı bulunanların bel ağrısına yakalanma riski daha fazladır. 6- Devamlı oturulan veya ağırlık kaldırılan meslek gruplarında bel ağrısına yakalanma riski daha fazladır. 7- Ağırlık kaldırılan ve bele ekstra yük bindirilen spor dallarıyla uğraşanlarda bel ağrısı riski fazladır. BEL AĞRISININ NEDENLERİ 1- Bel omurlarını tutan romatizmal hastalıklar, 2- Enfeksiyon hastalıkları Tüberküloz Brucella (koyun hastalığı...) 3- Tümörler 4- Dejeneratif bozukluklar Bel fıtığı Bel kayması 5- Doğuştan gelen yapısal bozukluklar 6- Duruş bozuklukları 7- Bacak kısalıkları 8- Bel bölgesini içine alan çarpma ve düşmeler 9- Omurlarla osteoporoz ve omurganın faset eklemlerindeki yıpranmalar sonucu belde ağrılar ortaya çıkabilir. 10- İç organlardan yansıyan ağrılar ( kalp, safra kesesi hastalıkları...) BEL AĞRILARI NASIL TEDAVİ EDİLİR? Bel ağrısı ilk defa başlamış ya da daha önce geçirilmiş rahatsızlıkların yeniden tekrarı şeklinde olabilir. Tedavide ağrının giderilmesi, hafifletilmesi, hareketlilikteki kısıtlamaların ortadan kaldırılması, akut ağrı ataklarının engellenmesi ve bu ağrıların kronik bel ağrısına dönüşmesini önlemek amacıyla bir takım tedaviler uygulanır. Bu tedaviler şu şekildedir. 1- İSTİRAHAT: Akut veya müzmin bel ağrısının tekrar şiddetlendiği dönemlerde yatak istirahatı ve kişinin doğru pozisyonda yatması ilk prensiptir. Doktorun tavsiye edeceği şekilde istirahat ve egzersizlere devam edilmelidir. 2- İLAÇLA TEDAVİ: Ağrı kesici ve adele gevşetici ilaçlar bel ağrıları tedavisinde önemli yararlar sağlar. Bazen tablet bazen de enjeksiyon tarzında olabilir 3- FİZİK TEDAVİ: Bel ağrısı çeken hastalara, ilaç ve istirahat uygulaması ile düzelmemesi halinde fizik tedavi yapılması gereklidir. Bu amaçla ağrı kesici, elektrik akımları, yüzeysel ve derin ısıtıcılar ile traksiyon tedavisi yapılır. Akut bel ağrılarında belin çeşitli cihazlar yardımıyla çekilmesi ( traksiyon ) önemli yarar sağlar. Traksiyon disk içi basıncı düşürür ve omurilik kanalını genişletir. Omurganın hareketsiz kalmasını ve böylece iyileşmesini sağlar. Ayrıca traksiyon belde gerilen adeleyi yorarak kas spazmını çözer. Çekip bırakma uygulamalarında diskin beslenmesi artar. 4- BEL KORSESİ: Akut bel ağrılarında korse kullanılması, istenmeyen hareketleri sınırlayarak iyileşmeyi hızlandırmaktır. Korse beli sıcak tutar, emniyet hissi verir ve hastaya hastalığını hatırlatarak daha dikkatli olmasını sağlar. Bu etkilerinin dışında pek çok faydası vardır. Ancak uzun süre kullanılması zararlı olur. 5- BELDEN YAPILAN LOKAL ANJEKSİYONLAR: Akut bel ağrılarında bel omurları civarında çeşitli enjeksiyonlar yapılabilir. Böylece ağrının geçici bazen de kalıcı olarak çözümü sağlanabilmektedir. 6- MANÜBLASYONLAR: Bel omurgasında fıtıklaşan diskin yerine konması veya sıkışan faset eklemlerin kurtarılması amacıyla yapılan bir girişimdir. Fakat bu işlemin ancak özel vakalarda uygulanması gerekir. Manüblasyon amacıyla bele çekme veya bazı eklemleri yerine oturtma hareketleri yapılabilir. 7- BEL FITIĞINDA CERRAHİ TEDAVİ: Bel fıtığında yapılan tedavilere rağmen yeterli düzelme yoksa ameliyatı düşünmek gerekir. Ancak bazı nadir durumlarda beklenmeden ameliyata başvurulmalıdır.