AYBASTI-KABATAŞ KURULTAYI



Benzer belgeler
Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF


KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

Prof. Dr. Zafer ULUTAŞ. Gaziosmanpaşa Üniversitesi

BULDAN HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

Gümüşhane Kelkit ilçesinde Doğu Keredeniz 1. Organik Tarım Kongresi başladı.

Tarım Sayımı Sonuçları

AMASYA KÜÇÜKBAŞ HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ VE SORUNLARI

AR&GE BÜLTEN. İl nüfusunun % 17 si aile olarak ifade edildiğinde ise 151 bin aile geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır.

SÜT SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM. Yusuf GÜÇER Ziraat Mühendisi İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR

Tire İzmir % Tire İzmir % % % % %

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ

İLİMİZDE HAYVANCILIĞIN DURUMU

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Trakya Kalkınma Ajansı. Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı

2023 E DOĞRU BARTIN TARIMI

2013 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU (TKDK) DESTEKLERİ

KIRSAL KALKINMA PROGRAMI IPARD ( )

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SİVAS İL GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ EKİM-2015 BORSA

Türkiye Arıcılığının Yapısı, Sorunları ve Sürdürülebilir Arıcılık Açısından Değerlendirilmesi. Yrd. Doç. Dr. Ayhan GÖSTERİT

Türkiye Sığırcılık Sektöründe Yetiştirici Birliklerinin Yeri

Sağlıklı Tarım Politikası

TARIM EKONOMİSİ ve İŞLETMECİLİĞİ. Dr. Osman Orkan Özer

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

Besi Hayvanları Pazarlama Politikası ve Canlı Hayvan Borsaları Komitesi. Sonuç Raporu

TÜRKİYE DE HAYVANCILIK

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 YILI TARIMSAL DESTEKLER

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN GÜMÜŞHANE

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 5. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

2013 YILI DESTEKLEME BİRİM FİYATLARI

Sonuç Bildirgesi.

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

Sütçüler Prof. Dr. Hasan Gürbüz Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Veysel AYHAN ın oturum başkanlığını yaptığı ve SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim

(A) Anaç küçükbaş 80-TL/baş (B) 501 ve daha fazla Anaç 72-TL/baş

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu

FİSKOBİRLİK Hazırlayanlar: Buket Zeybek. Cemile Gökce. Doğucan Altındağ

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

DÜZCE. T a r ı m B ü l t e n i. Kırsal Kalkınma Hibe Projeleri Yerinde İncelendi. Düzce de Uluslararası Katılımlı Çeltik Çalıştayı Düzenlendi

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUM ÇALIŞMALARI. AB Ortak Piyasa Düzeni

T.C...İLÇESİ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKFI BAŞKANLIĞI KOYUNCULUK PROJESİ

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

AR&GE BÜLTEN 2012 EYLÜL SEKTÖREL TARIM KENTİ İZMİR

2015 Ekim Ayı Bülteni

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TR41 Bursa Eskişehir Bilecik Bölge Planı Hazırlık Çalışmaları ESKİŞEHİR TARIM, TARIMA DAYALI SANAYİ VE ORMANCILIK BİLGİ NOTU

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ ZOOTEKNİ BÖLÜMÜ

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

TARIM İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Bölüm 7. Tarımsal Üretim Faktörleri. Üretim Faktörleri Toprak Sermaye Emek (iş) Girişimcilik (yönetim yeteneği)

Dünyada ve Türkiye de Endüstriyel Süt İşleme

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 4. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN KARABÜK

Fethiye Kruvaziyer Limanı Fırsat Analizi Projesi Kruvaziyer Liman Çalıştayı 30 Nisan 2014 Fethiye Kruvaziyer Limanı Fırsat Analizi Projesi

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN. Kurban Bayramınızı en içten dileklerimizle kutlar; sağlık, mutluluk ve. esenlikler dileriz.

GELİR GETİRİCİ PROJE DESTEKLERİ VE KASDEP

DOÇ. DR. MEHMET BOZOĞLU DOÇ.DR. KÜRŞAT DEMİRYÜREK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ 18 EYLÜL 2012 MERZİFON

TÜRKİYE DE SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİ

KIRŞEHİR HAYVANCILIK RAPORU

1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA ÇİFTLİĞİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

16. Ulusal Halk Sağlığı Kongresinin Ardından

11. -9, KENTLEŞME HIZLANIRKEN EĞITIMLI, GENÇ NÜFUS GÖÇ EDIYOR ORTA KARADENIZ DE KIRSAL KALKINMANIN ROLÜ VE TARIM TOPRAKLARININ KORUNMASI

Erzurum İli Büyükbaş Hayvan Islahı Projesi Çiftçi Eğitimi. Ocak Nisan 2009 Ziraat Fakültesi Konferans Salonu

AB IPARD FONLARININ KULLANILABİLMESİ İÇİN TEMEL GEREKLİLİKLER,

Gayri Safi Katma Değer

SİVAS İLİ TARIM VE HAYVANCILIK RAPORU

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

ADANA İLİ TARIMSAL ÜRETİM DURUMU RAPORU

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

HAYVANCILIK DESTEKLEMELERİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

1926

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

BERLİN ULUSLARARASI GRÜNE WOCHE YeşilHafta 2017 TARIM FUARI TEKNİK GEZİ NOTLARI


2015 Yılı Nisan Ayı Bülteni

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

Transkript:

Aybastı-Kabataş Kurultayı Yayınları No: 04 Bilimin Işığında Yerel Kalkınmaya Doğru AYBASTI-KABATAŞ KURULTAYI 4 Editörler Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Doç. Dr. Salim ŞENGEL Kapak Tasarımı Detay Yayıncılık Grafik Bölümü (Hasan GÜLSAÇAN) Ankara, 2010 İsteme Adresi Anadolu Üniversitesi Eskişehir Meslek Yüksekokulu ssengel@anadolu.edu.tr www. aybastikabataskurultayi.com ISBN: 978-9944-0272-4-3 SPONSOR Şehit Kubilay Mah. Özlem Cad. 1740 Sk. No:8/A Keçiören / ANKARA Tel - Fax:0312 330 97 41 Bu Kitap ESEN KARDEŞLER Ltd. Şti nin katkılarıyla basılmıştır. Editörler Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Doç. Dr. Salim ŞENGEL BASKI HAZIRLIK Ankara, 2010 DETAY ANATOLIA AKADEMİK YAYINCILIK LTD. ŞTİ. Adakale Sokak No: 14/1 Kızılay/ANKARA Tel : (0.312) 434 09 49 Faks: (0.312) 434 31 42 Web: www.detayyayin.com.tr e-posta: detayyay@gmail.com

Kurultay Başkanı Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ H.Ü. Tarih Bölümü Tel: 0312.297 81 75 Gsm: 0542. 523 01 22 Fax: 0212.299 20 10 Genel Sekreter Ali KAYKUN Tel: 0212. 589 88 14 Gsm: 0533.325 02 11 Fax: 212.589 88 19 Aybastı ve Kabataş Sekreteryası Muzaffer AKKÖSE Tel: 0542. 714 00 17 Gsm: 0536. 571 64 99 Fax: 0542. 714 20 24 Mustafa DOĞAN Tel: 0542. 714 04 52 Fax: 0542 Veysel ÖZYURT Tel: 0542. 694 53 62 22 Temmuz 2003 Saat: 11.00 18.00 Erzenoğlu Salonu ORTAKÖY / AYBASTI YOL KOMİSYONU TURİZM KOMİSYONU 1. İsa ALİEFEOĞLU 1. Mustafa ÇUKURYILDIZ 2. Celal DANIŞ 2. Ali TÖNGEL 3. Salih ÇELEBİ 3. Tevfik GÜLEY 4. Sırrı YUMRUL 4. R. Ali KEYDAL 5. Osman ÖRSÜN 5. Yusuf EM 6. Muammer DEMİR 6. Abdullah EKİZ EĞİTİM KOMİSYONU SAĞLIK KOMİSYONU 1. İlyas GEYİK 1. Muzaffer AKKÖSE 2. Fahrettin KACAMER 2. A. Rıza YAŞAR 3. Şeref TECİM 3. Şenel YEDİYILDIZ 4. Cengiz COŞKUN 4. Cemil DANIŞ 5. Turan YALÇINKAYA 5. Yakup YILMAZ 6. Harun GÖNAY 6. Zeki ERENOĞLU 7. Tuna ESELİOĞLU 7. Süleyman AYDIN 8. Fazlı EREN 8. Dursun AYDIN 9. Mehmet DOĞAN 10. Selman KÖK 11. Tuncer AYDOĞAN TARIM KOMİSYONU SANAYİ KOMİSYONU 1. Selçuk HAZİNEDAR 1. Tayyar GÜLEY 2. Süleyman ERTÜRK 2. Şakir ÇABAN 3. Cabbar COŞKUN 3. Ali DANIŞ 4. Enver AKÇAY 4. Hasan EVİN 5. Mustafa KARAVUŞ 5. Ahmet ÖRSÜN 6. Yaşar YALÇINKAYA 6. Mehmet GÜNER 7. Ahmet YAŞAR 7. Ahmet COŞKUN

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... 1 I. OTURUM Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Açılış Konuşması... 3 Ali KAYKUN Kurultay Çalışmalarının Değerlendirilmesi... 9 Prof. Dr. Musa SARICA Karadeniz Bölgesi Hayvancılık Potansiyeli: Ordu İli İçin Bazı Öneriler... 15 II. OTURUM Serbest Kürsü... 35 Kurultay Sonuç Bildirgesi... 73 III. EKLER Kurultay Programı... 77 Toplantı Tutanağı... 78 Çalışma Grubu Üyeleri... 80 Çalışma Grubu Toplantısı... 82 Teknik Rapor... 84 Anket... 86

2 SUNUŞ Kurultaylar, yerel sosyoekonomik kalkınma açısından önemli bir tartışma, sorunlara çözüm üretme platformlarıdır. Bu platformlarda, yörenin meseleleri tahlil edilerek gündeme taşınır ve bunlara çözüm yolları aranır. AybastıKabataş Kurultayı da bu amaçla faaliyette bulunan bir sivil toplum oluşumudur. Kurultayın sahibi ve katılımcıları, tüm yöre halkıdır. İnsanlar arasında siyasi görüş ayrımı yapılmaz. Görüşleri açıklamada sınır yoktur. Serbest kürsüde herkes düşüncelerini ifade etme şansına sahiptir Zaten AybastıKabataş Kurultayı nın en önemli özelliklerinden birisi ve temel ilkesi siyaset üstü bir duruşa sahip olması ve her türlü düşünceye açık bulunmasıdır. Halkımızın bunun bilincine varması, buna göre davranması, fikir üretmesi ve tartışmalara katılması öngörülmüştür ve bu uygulama devam etmektedir. Kurultayın temel amacı ve görevi, halkımıza bu imkânı sağlamaktır. Yöre halkının daha iyi hayat şartlarına kavuşabilmesinin yolu da budur. Elbette bu tür arayışların temelini, bilimsel araştırmalara dayandırmak gerekir. İşte bu sebepledir ki, her kurultay toplantısına değişik alanlardan bilim adamları davet ediyoruz. Böylece onların yöremiz hakkındaki bilimsel gözlem ve tahlillerinin sonuçlarını halkımıza duyurarak, fikrî tartışmalara ilmî bir zemin hazırlamak istiyoruz. İşte bu amaçla, Dördüncü AybastıKabataş Kurultayı nda yöremizin hayvancılık konuları üzerinde araştırmalar yürüten sayın Prof. Dr. Musa SARICA Karadeniz Bölgesi Hayvancılık Potansiyeli Ordu İli İçin Bazı Öneriler konulu bir bildiri sunmuş, görüşlerini yöre halkıyla paylaşmış, verimli bir tartışmaya vesile olmuştur. Kurultay üyeleri de en geniş manada düşüncelerini anlatarak tartışmaya katkıda bulunmuşlardır. Bilindiği üzere, AybastıKabataş Kurultayı çalışmaları her yıl kitap olarak basılmaktadır. Ancak Dördüncü Kurultay Kitabı nın basımı gecikmiştir. Diziyi tamamlamak için diğer kurultay kitapları gibi bunun da yayınlanmasının uygun olacağını düşündük. Bu kitabın yayına hazırlanmasında Bozüyük Meslek Yüksekokulu öğrencileri, çok önemli katkılarda bulundular. Halise ERDOĞAN, Sevil OYMAK, Necmiye ADANIR, Sevim SAĞIROĞLU, Zülal ALBAYRAK, Naim DOĞAN özverili çalışmalarıyla CD kayıtlarının çözümüne büyük emek harcadılar. Derya ÖZKAN ın da çok büyük katkısı oldu. Hepsine müteşekkiriz. Dördüncü Kurultay Kitabı nın bölgemiz sorunlarının çözümüne katkıda bulunacağını umuyor, en azından AybastıKabataş tarihine tanıklık edeceğine inanıyoruz. Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ Doç. Dr. Salim ŞENGEL

3 4 Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ ın Açılış Konuşması 1 Dördüncü Aybastı Kabataş Kurultayı nın Değerli Üyeleri; Değerli Konuklar! Bundan tam dört yıl önce, iki aylık bir hazırlık çalışmasından sonra, 2000 yılının on Temmuz unda ilk AybastıKabataş Kurultayı nı toplamıştık. Çok heyecanlı idik; çünkü toplumumuzun hangi düşünceye, hangi ideolojiye, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun, hangi partiye veya guruba mensup bulunursa bulunsun bütün kesimlerini bir araya getiren böyle bir toplantıyı ilk defa gerçekleştiriyorduk Ortak paydamız Aybastılı ya da Kabataşlı olmaktı; ya da bu yörelere ilgi duymaktı... Bu ortak paydadan hareketle, yöre ile ilgili sivil toplum kuruluşları, mahalli idareler, resmi kurum ve kuruluşlar, özel şahıslar ve kuruluşlar bir araya gelmişlerdi. Bu beraberlikten amaç, ülkemizin ve milletimizin bir hücresi mesabesinde olan yöremizin sorunlarını tespit etmek, anlamak ve bunlara çözüm yolu üretmekten ibaretti. Genel sorunlarımızı çözerek yöre halkımızı daha mutlu yaşayabileceği yeni bir hayata kavuşturmak idi. Farklı düşüncede insanlar olabilirdik; yöremizin ya da ülkemizin hatta insanlığın sorunlarının çözümüne farklı çözüm yolları önerebilirdik; ama bu sorunları birlikte tespit eder, çözüm yollarını birlikte tartışır ve değerlendirirsek, ortak çözüme ulaşmamak mümkün değildir diye düşünüyorduk. Çünkü hepimiz insandık, insanca yaşamak istiyorduk Aynı coğrafyada, aynı toplum içinde yaşıyorduk. Ortamlar, şartlar aynı olunca ortak çözüm üretmek neden mümkün olmasın diye düşünmüş ve bu düşüncelerle yola çıkmıştık. Rehberimiz araştırma ve bilim, diğer bir ifade ile doğru bilgi olacaktı Bu sebeple her kurultayımızın sabah oturumunu ilmi sunuşlara ayırdık. Birinci kurultayın sabah oturumunda yöremizden yetişen bilim adamları ile muhtelif alanlarda uzmanlaşmış Aybastılı ve Kabataşlı serbest meslek sahipleri konuştular. Yöremizin genel kültürü ve folkloru tahlil edildi. İslam dininin temel unsurlarından olan ferdî sorumluluğun toplumsal açılımda oynadığı veya oynayabileceği rol üzerinde duruldu. Yörenin eğitim öğretim ve sağlık sorunları irdeledi. Yöre kadınının sorunları tespit edilmeye çalışıldı. Ve bu so 1 Kurultay başkanı Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız, Dördüncü Aybastı Kabataş Kurultayı nın hazırlık çalışmalarını sonuna kadar yürütmüş, fakat önemli bir mazereti dolayısıyla Kurultay a katılamamıştır. Kurultay a gönderdiği bu Kurultay Açış Konuşması, Kabataş müftüsü Şemsettin Yediyıldız tarafından okunmuştur. runların çözümlerinin ne olabileceği tartışıldı. İşsizlik meseleleri dile getirildi. Asıl Kurultay, öğleden sonraki Serbest Kürsü uygulamasında kendisini gösteriyordu. Burada hiçbir ayırım yapmaksızın herkesin konuşma hakkı vardı. Her isteyen istediği kadar konuşabilirdi. Nitekim öyle de oldu. İsteyen herkes Serbest Kürsü de görüşlerini ifade ettiler. Ne güzel ortamdı o Birbirimizi dinlemeyi; birbirimize tahammül etmeyi öğreniyorduk. Her türlü tecrübe konuşuyordu. Görüşler harmanlanıyor, ortak akıl aranıyordu Bulunuyordu da İşte böylece, ilk defa Aybastı ve Kabataş ın bağrından yetişen insanlar bir araya gelmiş; yörelerinin sorunlarını birlikte görüşmüşler, bu sorunlar konusunda birlikte ürettikleri çözüm yolarını Ankara ya ilgili makamlara iletme kararı almışlardı Orta Karadeniz sahiline gelen Başbakan yardımcısı ve bakanların yolları kesildi. Ankara da milletvekilleri ile toplantılar yapıldı. Hep birlikte bakanlara ve TBMM ne gidildi. Kendilerine yörenin sorunları anlatıldı. Bu birliktelik ve girişim ruhu, ses getirdi ve sonuç verdi İşte bu çabalar sonucunda, bildiğiniz gibi, bütçeye ödenek konularak FatsaReşadiye yolunda çalışmalar başladı Bu küçümsenemeyecek önemli bir başarı idi. Demek ki birlikte hareket edince sonuç alınabiliyordu Sırf bu tecrübe bile önemli idi. Temmuz 2001 de toplanan İkinci Kurultay ın sabah oturumunda; ilden (Ordu), bölgeden (Samsun) ve Ankara dan getirdiğimiz bürokratlar, devlet uygulamaları açısından bölgemizin sorunlarını tahlile çalıştılar. Tarım, ulaşım, turizm ve eğitim öğretim alanlarında devletin yöremize bakışını anlattılar. Tartışmacı olarak, 19 Mayıs Üniversitesinden bilim adamları davet etmiştik. Konuşma yapan bürokratlar bu bilim adamları tarafından sorgulandı ve konuşmaları bilimsel açıdan değerlendirildi. Bu çalışma Kurultay ın bilimsel temelini teşkil ediyordu. Kurultay öğleden sonra gerçekleştirilen Serbest Kürsü uygulamasıyla, bizzat Aybastılıların ve Kabataşlıların yaşadıkları fiilî durumları sorgulamaları ve tasvirleriyle, sabah oturumunda konuşulanları irdelemeleri ve değerlendirmeleriyle, tahayyüllerini ve projelerini sunumlarıyla asıl anlamına kavuşuyordu İşte Aybastı da İkinci Kurultay ile böylece devlet, halk ve üniversite buluşmasının bir örneği ortaya konulmuş oldu. Gerçekten Aybastı da belki de ilk defa, sorunları yaşayan halk, ülke sorunlarına bilimsel araştırmalar yaparak çözüm üretmekle sorumlu olan üniversite ve bu sorunları çözmek üzere üniversitenin ürettiği doğru bilgiyi kullanarak kamu hizmeti yürütmekle yükümlü olan devlet bir araya gelmiş oluyordu. Bilim ve yönetim halkın ayağına geli

5 6 yordu, halk da onları kucaklıyor ve tamamlıyordu. Doğru olan, yapılması gereken, fakat ülkemizde bir türlü gerçekleştirilemeyen uygulamalardı bunlar Ama Aybastılılar ve Kabataşlılar bunu en iyi biçimde başarmışlardı Üçüncü Aybastı ve Kabataş Kurultayı 2002 Temmuzunda toplandı. Kurultayın sabah oturumunda yine bilim adamları devredeydi. Ülkemizin olduğu kadar Aybastı ve Kabataş ın sorunlarının da evrensel ve tarihî bir perspektif içinde değerlendirilmesi gerektiği bugün herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. Bu sebeple Üçüncü Aybastı Kabataş Kurultayı nın ilk bildirisi bir tarih konuşmasıydı. Bu konuşmada yöremiz, Türk kültür tarihinin son iki bin yıllık bütünlüğü içine yerleştirilmeye ve bu tarihî bağlamda değerlendirilmeye çalışılmıştır. Daha sonra yöre ekonomisinin en önemli ve temel unsuru olan tarım konusu ayrıntıları ile ele alınmıştır. Bu sefer güney komşumuz Tokat ta faaliyet gösteren Gazi Osman Paşa üniversitesi imdadımıza yetişmiştir. Bu üniversiteden davet ettiğimiz öğretim üyeleri süt üretiminde süt sığırcılığının yeri ve önemi üzerinde durmuşlardır. Alternatif bir ürün olarak ceviz yetiştiriciliği konusunda ayrıntılı bilgi vermişlerdir. Problemlerin üstesinden birlikte gelebilmenin önemli vasıtalarından biri olan üretici birlikleri ve kooperatifleri örnekleri ile anlatmışlar; yörenin önemli potansiyellerinden biri olan yayla turizmi üzerinde durmuşlardır. Tabii Serbest Kürsü uygulamasıyla bu kurultay da işlevini en iyi şekilde icra etmiştir. Bu üç Kurultayın tutanakları üç kitap halinde yayınlanmıştır. Bu kitaplar, yöremiz hakkında gelecek nesillere bırakabildiğimiz en önemli ve anlamlı tanıklıklar olacaktır Değerli konuklar! Bugün toplanan dördüncü kurultayımızın sabah oturumunda 19 Mayıs Üniversitesi öğretim üyelerinden değerli bilim adamı Prof. Dr. Musa SARICA, Orta Karadeniz bölgesinde hayvancılık konusunu daha geniş bir şekilde inceleyecektir. Görüldüğü gibi bu toplantılarda ele alınan konular ve konuşmacılar tesadüfen değil bilinçli bir şekilde seçilmişlerdir. Bu seçim halkımızın eğilimleri göz önünde bulundurularak yapılmıştır. Bir kez daha özellikle vurgulamak ve tekrarlamak istediğim bir husus vardır. O da şudur; Kurultay ın asıl unsuru yöre halkımızdır, Aybastılılar ve Kabataşlılardır. Kurultayların öğleden sonra ki oturumu bilindiği gibi Serbest Kürsü lerdir. İsteyen herkes bu oturumda söz almakta ve konuşmaktadır. Nitekim Birinci Kurultay da 17, İkinci Kurultayda 16, Üçüncü Kurultayda 11 kişi söz alıp konuşmuşlardır. Aynı kürsüde Millet vekilleri söz almışlar ve görüşlerini bildirmişlerdir. Böylece millet ve vekilleri aynı salonda, aynı atmosfer içinde bölge sorunlarını tartışmışlardır. Az önce de belirttiğim gibi, ilk üç kurultayın kitapları basılmıştır. Kurultayların kitaplaşması son derece önemli bir olgudur. Sesler uçup gitmekte, ama yazı yok olmamakta ebediyen devam etmektedir. Dolayısıyla etkisi sürekli olmaktadır. Bu kitapların basımı sırasında Aybastılıların ve Kabataşlıların burada sözlü olarak dinlediğim konuşmalarını defalarca okudum; her okuyuşumda heyecanlandım, çünkü bunlar sorunları doğrudan doğruya yaşayan insanların sesiydi. Samimi seslendirişleriydi. Okuyanı heyecanlandırmaması ve etkilememesi mümkün değildi. Sevindim, çünkü bölgemizin ve ülkemizin sorunlarını böylesine anlamlı bir biçimde dile getirecek insanlarımız vardı. Hepsini kutluyor, sayılarının artmasını diliyorum. Kurultaylar boyunca yapılan konuşmalar, sorgulamalar, değerlendirmeler, bölgenin en öncelikli sorununun yol olduğunu ortaya koyuyordu. Bu sadece FatsaReşadiye yolu meselesi de değildir. Bu ana arter esas alınmakla birlikte, bu anayoldan hareketle çevre ilçelere, bütün köylere ve yaylalara en kısa yoldan ve en rahat biçimde ulaşılabilecek yol sistemi mutlaka en kısa süre içerisinde kurulmalıdır. Bir taraftan bu sistem kurulurken diğer taraftan da bölgenin ekonomik açıdan kalkınabilmesi için tarımın rasyonelleştirilmesinin, tarım ürünlerini mahallinde işleyerek satışa sunabilecek küçük çapta tesislerin kurulmasının, yayla turizmini teşvik edecek imkânlar aranmasının zorunlu olduğu görülmektedir. Tabi eğitim, öğretim ve sağlık sorunları Türkiye nin bu iki konudaki temel problemlerinin bölgemize kadar dayanan uzantılarıdır. Bunların bölgeden merkeze uzanan sorunlar olduğunu söylemek de mümkündür. Bu pozisyonun tespiti bakış açısına göre değişmektedir. Bence bu sorunlar merkezden değil yerinde çözülecek sorunlar olarak değerlendirilmelidir. Böyle bir yapılanmaya gidilmelidir. Bütün dünyada yeni eğilimler ortaya çıkmaktadır. Artık devletler yönettikleri halkların bütün problemlerini çözecek güçte değillerdir. Özel sektörün hedefi de sürekli olarak büyümek ve rekabet etmektir. Dolayısıyla küçük destekler dışında toplumun ortak sorunlarını bütünüyle çözecek yapıda değildirler. Dolayısıyla Üçüncü bir sektöre ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da Sivil Toplum kurumlarından oluşan bir sektördür. Bunlar, dernekler, birlikler, odalar, kooperatifler, kurultaylardır Kurultaylar demokratik platformlardır, agoralardır Yöre insanlarının bir araya geldiği; gelişmeleri sorguladığı ve değerlendirdiği; her konudaki düşüncelerini dile getirdiği ve ilgililere duyurduğu halk meydanlarıdır Bu açıdan bizim kurultayımız amacına ulaşmaktadır. Yıldan yıla gözlemler yapmakta, yaşadığı ve karşılaştığı olayları sorgulamakta, değerlendirmeler ve yorumlar

7 8 yapmakta, tasarılar üretmekte ve bunları yüksek sesle ve kitaplarla herkese duyurmaktadır. Halk yöneticiler nezdinde haklı taleplerini dile getirmekte ve etkili de olmaktadır. Ancak yerel kalkınma konusunda esas iş bundan sonra başlamaktadır. Yöre halkının kurultaylarda ortaya çıkan havadan, düşüncelerden, tasarılardan ilham alarak ferden ya da gruplar halinde girişimlerde bulunması gerekmektedir. Dernekler, birlikler, şirketler, kooperatifler ve vakıflar kurması elzemdir. Ne var ki, şimdiye kadar her sorunun çözümünü devletten bekleyen zihniyet devam etmekte, bahsettiğim örgütlenmelerin dahi Kurultay tarafından yapılmasının beklendiği izlenimine şahit olunmaktadır. Böyle bir beklenti yanlıştır. Böyle bir zihniyet özel girişimciliği öldürmektedir. Yeni şefler ve patronlar yaratmaktadır. Hâlbuki biz güdülmekten kurtulmak istiyoruz. Kendi irademizi hâkim kılmak istiyoruz. Demokratik bir ortam yaratmak, fikrî ve maddî imkânlarımızı yeni ve özgür açılımlara yönlendirmek ve kendi gücümüzle kendi zevkimize göre oluşturacağımız ortamlarda mutlu bir şekilde yaşamak istiyoruz. Evet, bunları istiyoruz Öyleyse bu ortamın yaratılması için her birimizin sorumluluk hissetmesi ve harekete geçmesi gerekmektedir. İlk harekete geçmek için herkesin birbiriyle yarışması gerekmektedir. İlk harekete geçmek isteyen ve bunu başaran kişi, herkesten bağımsız olarak bir takım işler yapabildiğinin farkına ve bilincine varacaktır. Hürriyetin ne olduğunu anlayacaktır. Böylece hür insanlardan oluşan bir toplum ortaya çıkacaktır. Kendi iradeleriyle hareket eden hür insanların beraberlikleri, birliktelikleri, şirketleri, kooperatifleri ortaya çıkacaktır. Çalışıp kazanan hür insanlar kendi iradeleri istikametinde vakıflar kuracaklardır. Bin yıllık Türk tarihini simgeleyen hayrât ruhu gelişecektir. Toplumumuzun bütün bireyleri, birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermek üzere iyilikler yapmakta yarışır hale geleceklerdir. Bu tür davranışlar sayesinde fertler kadar toplum da kalkınacak ve insanımız mutluluğa kavuşacaktır. Kurultaylar devam ettikçe, böyle ortamların da oluşacağına inancım tamdır. Bu, uzun soluklu bir yoldur; ama mutlaka gerçekleşecektir Yeter ki halkımızın önünü tıkamayalım, yollarını kapamayalım, açık tutalım. Bunun için de hiçbir görevin aynı kişi üzerinde uzun yıllar kalmaması gerekiyor. Bu görevler makul sürelerde el değiştirmelidir. Hatırlayacaksınız geçen sene bu düşüncelerle Kurultay başkanlığına aday olmamış; başka bir arkadaşımızı seçmek için ısrar etmiştim. Ama kabul etmemiştiniz ve beni yeniden bu göreve getirmiştiniz. Bana göstermiş olduğunuz bu teveccühleriniz için sizlere bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyorum. Bu sene bu görevi mutlaka başka bir arkadaşımıza devredeceğiz. Ancak hemen belirtelim ki yukarıda anlattığım felsefe açısından değerlendirildiği zaman bu görevlerin öyle fazla bir anlamı da yoktur. Bu bir koordinatörlük işidir Bu kurultayın her ferdi kendini bir başkan gibi hissetmeli; bu sorumluluğu yaşamalı ve ona göre hareket etmelidir O zaman yukarıda bahsettiğim halk ve örgütlenmeler kendiliğinden gerçekleşecek ve kurultaylarımız gerçek işlevini işte o zaman yerine getirmiş olacaktır. Bu duygular içinde hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum. Başarılar ve mutluluklar diliyorum.

9 10 KURULTAY ÇALIŞMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Ali KAYKUN 2 Sayın Milletvekillerimiz, Sayın Kaymakamlarımız, Belediye Başkanlarımız çok değerli katılımcılar. Dördüncü Aybastı Kabataş Kurultayını gerçekleştirmeye çalıştığımız bugün sizlere kurultay sürecini başlattığımız günden bu yana yapılan çalışmaları ve toplumsal olaylardan elde edilmiş izlenimleri anlatmaya çalışacağım. Birinci AybastıKabataş kurultayın yapımında bölgemizde bulunan kamu kurumları, yetişen bilim adamları, siyasi parti temsilcileri, dernekler, vakıflar, sanayi ve iş adamları, serbest meslek mensupları, kısaca toplum olarak hepimiz destek vererek, kesintisiz olarak kurultaylarımızı bugüne taşımanın mutluluğu içerisindeyiz. Birinci AybastıKabataş kurultayından bugüne kadar birçok ilerleme kaydettiğimiz düşünüyorum. İlk yıl değerli bilim adamlarımız ve iş adamlarımız panele katılıp Aybastı ve Kabataş bölgelerinin sosyal, kültürel, ekonomik, ulaşım, sağlık, eğitim ve yatırımlar gibi konuları ele alarak işlendi. Bu doğrultuda potansiyel gücümüz hesaplanarak gerekli çalışmalara başlanmıştır. Öncelikli olarak en önemli sorunumuz yol konusu işlendi. İlgili bakanlık ve kurumlarla sürekli diyaloglar kurularak ve bu doğrultuda demokratik tepkimizi de göstererek imkânlarımız ölçüsünde neticeler alınmaya çalışıldı ve sonuç olarak da alındığına inanıyorum. 17 Temmuz 2001 tarihinde gerçekleştirilen İkinci AybastıKabataş Kurultayında akademik olarak tarım, turizm, eğitim yol konuları tüm detayları ile işlenmiş olup yapılması gereken işlemler hakkında çözümler üretme gayretleri içerisine girmiştir. Yine Reşadiye Aybastı Kabataş, Fatsa sahil bağlantı yolu ikinci kurultayda da gündemin birinci maddesini oluşturmuştur. Üçüncü Aybastı kurultayımızda öncelikli olarak hayata geçirebileceğimiz konular üzerinde durulmuştur. Bu işlenmiş olan konular Aybastı Kabataş Kurultayı sonuç bildirgesinde tüm bölge halkına ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına gerekli duyurular yapılmıştır. Üçüncü Aybastı Kabataş kurultayında yapılmış olan konuşmalarda kurultayın tüm çalışmaları kitap haline getirilmiştir. Şu an dağıtımı yapılmakta 2 Kurultay Sekreteri olan kitabın içeriğinde Üçüncü Aybastı Kabataş Kurultayında işlenen akademik konularda bölgemizin kültürüne ve kalkınmasına ışık tutacak şekilde olup; 1. Türk kültürüne genel bir bakış konusunda bölgemizde ender yetişen değerli tarihçimiz Sayın Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ ın çalışmasını, 2. Fındık üretimiz yanında alternatif ürün olarak modern ceviz yetiştiriciliği konusun da Sayın Prof. Dr. Yaşar AKÇA nın bilimsel çalışmasını 3. Süt üretiminde süt sığırcılığının yeri ve önemi konusunda Yard. Doç. Dr. Zafer ULUTAŞ ın bilimsel çalışmasını, 4. Üretici birliklerin ve kooperatifçilik konusun da Dr. Murat SAYILI nın çalışmasını, 5. Bölgemizin turizm potansiyelini arttırabilmek için yayla turizmi hakkında Dr. Aysun ÇELİK in çalışmasını, kitabın içerisinde bulabilirsiniz. Yukarıda bahsedilen modern cevizciliği, süt üretiminden süt sığırcılığı, üretici birlikleri ve kooperatifler, yayla turizmi çalışmaları Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesi Öğretim görevlilerinden oluşan ekip tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kitabın yapımı da Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ hocamızın çok titiz çalışmaları ve çok duyarlı davranan genç işadamlarımızdan Ayhan YALÇINKAYA, Hasan ÇOŞKUN, İlhan YALÇINKAYA, Ömer ÇİÇEK tarafından finansmanını sağlayarak hayata geçirilmiştir. Fatsa ve çevre ilçeleri kurultay çalışmaları çerçevesinde ilki gerçekleştirilen Jip Şenliği Perşembe Yaylası ulusal medyaya taşınarak tanıtımı. Bölgemizde yer alan diğer kurultaylarında çeşitli faydalarının olduğu bir gerçektir. Belediye başkanımızın özverili çalışmalarını takdirle karşılamamak mümkün değildir. Şimdi komisyonlarımız hakkında kısaca bilgiler sunmaya çalışacağım. Öncelikli olarak sağlık komisyonumuzun bölgemizle ilgili çok güzel çalışmaları mevcut olup AybastıKabataş bölgesine yaşam mücadelesi veren özürlülerin mahalleleri ve köyleri araştırılıp tespit edilmiştir. Bölgemizde bulunan özürlü kardeşlerimizin ihtiyaçları analiz edilerek rapor haline getirilmiştir. Raporun içeriği konusunda komisyon başkanımız Muzaffer AKKÖSE sizlere sanırım daha detaylı bilgiler sunacaktır. Bilindiği üzere Aybastı Kabataş kurultayının düzenlemeye başladığımızdan bugüne kadar işkence geçidi olarak adlandırdığımız yol 57. Merkezi Hükümet tarafından programa alınmıştır ve 400 milyar ödenek ayrılmıştır. Bunun yanı sıra diğer kamu kuruluşlarına yolun yapımı ile ilgili özveride bulunarak yapım ve onarım işlemlerine başlanmıştır. Şu an da bulunan merkezi yönetimimizde yolun yapımı ile ilgili 2 trilyon Lira ödenek

11 12 ayrılmıştır. Mevcut hükümetin içinde bulunan Bakanlarımız, Milletvekillerimiz, Bürokratlarımız, bölgemizde bulunan Belediye Başkanlarımız, Siyasi Parti İlçe Başkanları özverili bir şekilde siyasi bir amaç gütmeksizin yolumuzun yapımı ile ilgili çabalar sarf etmektedir. Yol komisyonu Sayın Mustafa ERAT bizlere çalışmaları hakkında bilgiler sunacaktır. Bu konuda Aybastı Kabataş Belediye Başkanları da yolda çalışan personelin barınma, yiyecek, içecek giderlerini karşılamak için tam bir merkezi yerel yönetim ile ve vatandaş işbirliği içerisine girilmiş olup el ele, gönül gönüle yolun yapımına canla başla başlanmıştır. Yolumuzun bu program da alınıp yapılmasına başlanmasında kurultayın meyvelerinin olduğunu düşünüyorum, dilerim bölgemizin diğer ihtiyaçları da yola da gösterilen duyarlılığı göstererek hep birlikte hareket noktası belirleyip birlikte hareket ederek aşarız. Diğer seçilen komisyonlarımızın da sanırım çalışmaları vardır. Fakat bizlere ulaşmadığı için onun hakkında bilgiler sunamayacağım. Çok değerli katılımcılar, Bölgemizin problemleri açık açık ortada, bunların giderilmesi de imkânsız değil. Bu güne kadar yapmış olduğumuz kurultayların hepsini içerisinde yer aldım, toplumsal olaylarda çeşitli zafiyetlerimizin olduğunu saptadım. Hayatımızın tekrarı yok, yaşadık bitiyor. Onun için bugünü iyi değerlendirmeliyiz ki yarın, şöyle olsaydım daha iyi olurdu, böyle olsaydım daha iyi olurdu düşüncelerine kapılmadan bugünün kıymetini bilip toplumsal barış ve güven ortamını sağlayalım. Hatada ısrar etmek hayatı israf etmek anlamını taşıyor. Bizler için en kıymetli olan ve telafisi mümkün olmayan değer zamandır. Zamanı ne kadar akılcı ve ne kadar faydalı kullanırsak o kadar verimli oluruz. İnsanoğlu birçok konuyu deneyerek veya rastlantı sonucu elde edebilmiştir. İnsanın hayatında tecrübeler vardır. Geçmişinden ders alarak geleceğinin yörüngesini çizmeliyiz ki hayatın kurallarının oluşumunu sağlayalım. Hayatta yapılan hatalardan ders almak akıllı insan işidir. Hatalarımızda ısrarcı tutumlarımızdan kaçınalım, hayattan ders alalım. Bilimsel konularda bilim adamları tarafından laboratuar ortamında yapılan deneylerde konuları ile ilgili yüzlerce kez deneme yaparak sonuca ulaşabilirler. Bu deneylerde malzeme olunca birde zaman yeterli olunca tekrar tekrar denemeler sonucunda doğruyu bulabiliriz. Eğer bu tür deneylerde sonuca ulaşılamıyor ise farklı yöntemler deneyerek doğru sonuç elde edilir. Şayet deneme sahamız canlar ise daha titiz, daha dikkatli, daha teorik bilgilerin gözden geçirilerek deneyler yapmak zorundayız. İnsanlar için faydalı olan bilgilerin çoğunu kaba yolları kullanan hayvanlar üzerinden elde edilmektedir. Ancak son aşamasında gönüllü insanlardan faydalanılarak sonuca ulaşırız. Fakat hiçbir deney için insan kurban edilemez, amaç insan ve insanlığa faydalı olmaktır. Fakat bazı konular vardır ki denemeye gelmez. Yine bir süs balığının suyun içerisinden çıkarıp yaşıyor mu? dersek ölür. Yine bir kanarya kuşunu kafesinden çıkarıp tekrar geri gelecek mi? diye denersek kuş kaçar, bir daha geri dönmez ve deneme şansını da kaybedersin. İçinde bulunmuş olduğumuz toplumun sabrı deneme ve yanılma yöntemlerini uygulama fırsatı vermeye bilir Fakat farklı denemeleri yapmak toplumda anlayışla karşılanabilir. Fakat aynı tarzı denemek topluma bıkkınlık verir. Çok net bir şekilde ifade etmek gerekirse oyunu günü günlük oynayanlar geçmişten ders almayanlara hayat dersi verir. İnsanoğlu hatayı nerede yaptığı erdemini gösterebilmelidir ve kendini sorgulayabilmelidir. Denemede bir başarısızlık varsa deneyden kaynaklanan bir başarısızlık ihtimali de söz konusudur. Teoride doğru pratik de uygulama bir konuları uygulayıcısı hatalı davranışlar içerisinde bulunur sonuca ulaşabilirse uygulayanı eleştirmek daha mantıklı bir davranış olduğu düşünüyorum bu yaklaşımda toplumsal hizmet ve fayda ön plandaysa alınganlık yersizdir. Ben yapamadım o yaptı mantığı içerisin de yaklaşmak hazımsızlıktır, isteksizliktir. Burada amacın doğruluğun hizmet ve faydanın yansımasına ulaşmak ise ben yapacağım bencilliğinden kurtulmakla gerçekleşir. Zaman bizlere fazla hata çözme şansı tanımaya bilir. Fazla hata yapmak içinde ömrümüz yetmeyebilir şayet yapılan hatalar karşısında yıllar kaybediliyorsa daha vahim sonuçlar doğurabilir. Aydınlığı görmeye ömrümüz sirayet etmeyecek bari çocuklarımız görse mantığı kadar açılır. Yoksa her karanlığın ardından gelen aydınlık bizden saklanmış neden aydınlık bizden günden güne uzaklaşıyor, uzaklaşmasına da anlam veremedik. Bir insan ömrünün yarısına kadar vadesi olan topluluklar bilgi ve teknoloji çağını yakalayarak emin adımlarla hedeflerine ulaşırken bizlere ne oldu bizim ideallerimiz bizden niçin uzaklaşıyor ulaşılması güç ve erişilmez mi? Elbette erişilmez değil hedefe varmak o kadar zor değil aslında yeter ki azimle çalışılsın birlikten güç doğar fikirleri, hep bana hep bana fikirlerinden galip gelsin, aydınlık günleri hep birlikte yakalayalım. Çok değerli katılımcılar bu kurultayımızdan ana konu olarak ortak Karadeniz Bölgesinden hayvancılık konusu işlenecektir. Bu konuda 19 Mayıs Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Musa SARICA hocamız bizleri aydınlatacaktır. Daha önceki yıllarda gerçekleştirmiş olduğumuz kurultaylarda bölgemizi ilgilendiren konuların birçoğu işlenmiş olup işlenen konular detayları ile birlikte yayınlanmış olan birinci, ikinci, üçüncü Aybastı Kabataş Kurultayları kitapları içeriğinde mevcuttur. Bu yılki kurultayımızda amacımız fazla konulardan ziyade tek konu işlenip sonuç almaktır. Burada şunu saptamak istiyorum. Bugüne kadar yapılan kurultayımızda seçilen komisyonlarımızda neden öğretmenlerimiz görev almamaktadırlar bunu çok merak ediyorum. Ulu

13 14 Önder Atatürk ün Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır söylemine katılmamak mümkün değil. Bütün öğretmenlerimiz bundan sonraki komisyonlarda görev almaya davet ediyorum. Bugün çekilen sıkıntıları yarına taşımak istemiyorsak bugünden yarının toplumunu oluşturarak çocuklarımızı çağdaş yetkilerle donatmak zorundayız. Çocuklarımızın daha sorumsuz mutlu bir ve dünyada sözü geçen saygın bir ülkenin fertleri olarak huzurlu bir yaşam sürmelerini istiyorsak bunun en önemli aracı eğitimdir. Siyasi krizler zaman içinde aşılabiliyor, ekonomik güçlüklerde zamanla gideriliyor fakat körpe beyinler iyi eğitilmemiş nesiller yeniden onarmak mümkün değil. Bugün ki çektiğimiz sıkıntıların temelinde eğitimsizlik yatmaktadır. Bizim amacımız ve misyonumuz bölgemizin eğitimli, kültürlü, sağlıklı, sosyal dayanışması güçlü, kalkınma hamlelerini gerçekleştirmiş, göç vermekten uzaklaşan, yarınlara güvenle bakabilen, kavgadan, gürültüden uzak, demokratik ilkeleri, seviyeli ve sosyal, refahı yakalamış, yaşanabilir bir toplum olmaktır. Çok değerli katılımcılar yapılmakta olan kurultayımızın toplumumuza huzur, mutluluk, barış getirmesini ve yarınlarımızı güvenli kılmasını temenni ederek hayırlara vesile olması dileğiyle saygılar sunuyorum Prof. Dr. Musa SARICA hocamız orta Karadeniz bölgesinden hayvancılık konusu ile ilgili bizleri aydınlatacaktır. Buyurun.

15 16 Karadeniz Bölgesi Hayvancılık Potansiyeli Ordu İli İçin Bazı Öneriler Prof. Dr. Musa Sarıca 3 1. Giriş Karadeniz Bölgesi kıyı ve iç kesimleri arasındaki iklim farklılıkları ve arazi yapısı açısından önemli farklılıklar göstermektedir. Sahil kesiminde Kızılırmak ve Yeşilırmak deltalarının oluşturduğu verimli ovalara sahip olan Samsun dışındaki illerde ülke genelinde yer alan tarımsal üretim sistemlerini gerçekleştirme imkânı bulunmamaktadır. Zonguldak tan Artvin e kadar uzanan sahil kesiminde ülkemizin en zengin orman varlığı ve doğal manzarası bulunmaktadır. İç kesimlerde yer alan Amasya ve Tokat geniş tarım potansiyeline sahip olan diğer illerimizdendir. Bölgede özellikle Orta ve Doğu Karadeniz bölümü Fındık ve Çay üretimi açısından tekel oluşturmuştur. Sahil kesiminde ise Balıkçılık ülke potansiyelinin önemli bir kısmını sağlamaktadır. Özellikle fındıkta Dünya ölçeğinde üretimin % 7075 lik kısmı Türkiye de gerçekleşmekte, bunun da % 80 den fazlası bölgede üretilmektedir. Son yıllarda fındığın tanıtımı ve pazarlanması yönünde atılan olumlu adımlar bölge kalkınmasına katkılar sağlayacaktır. Bölgede sahil kesiminden iç kesimlere gidildikçe ekonomik yapı bozulmakta, işletmeler küçülmekte, tarımın geleneksel yapısının hakimiyeti ortaya çıkmakta, pazarlama hizmetleri ve entegrasyon yetersizliği nedeniyle ürün değerlendirmede ciddi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Ülke genelinde hakim olan devlet baba, devlet her şeyi halletmeli anlayışı, tarımsal üretimden sağlanan gelir seviyesini ve tarımın istihdama katkısını giderek azaltmaktadır. Miras yasası ile tarım işletmeleri giderek küçülmekte, ekonomik olmayan üretim köyden kente sağlıksız göçü zorlamaktadır. Bir yandan çok az emek verilerek kısmi üretim yapılan alanlar ve elde edilen gelirin şehirde sağlıksız yaşayan kitlelere aktarımı, diğer yandan da köylü nüfusu ile çiftçi nüfusunun karıştırılması sonucunda hala tarım kesimindeki nüfusun % 40 düzeyinde bulunmasının getirdiği sorunlar çözülememektedir. 3 Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü, Samsun Türkiye de nüfusu binden az olan yerleşim alanlarında yaşayanlar için kullanılan köy ve bundan hareketle tarım işletmesi ifadesi, tarımsal üretimde bulunmadan kırsal kesimde yaşayan aileleri de kapsamaktadır. İşletme sayısına yönelik değerlendirmelerde bu husus dikkate alınmalı ve Türkiye artık gerçek tarımsal işletme tanımına yönelmelidir. Türkiye de belirtilen nitelikteki işletme sayısı artarken hayvan varlığı azalmaktadır. 19901999 yılları arasında yapılan bir değerlendirmede 1990 yılı hayvan sayısı 100 kabul edildiğinde; sığır sayısının 97 ye, manda sayısının 44 e, koyun sayısının 73 e, kıl keçisi sayısının da 42 ye indiği görülmektedir. Bu süreçte sığır dışındaki hayvanlarda ciddi bir verim artışı da sağlanabilmiş değildir. Dolayısıyla sayısal azalma, aynı oranda olmasa da, hayvansal ürünlere de yansımıştır. Nitekim kırmızı et, yapağı, tiftik ve kıl verimlerinde ciddi düşmeler meydana gelmiştir. Buna karşılık tavuk eti ve yumurta üretimi ile arıcılık ürünlerinde ciddi sayılabilecek artışlar olmuştur. İşletmelerin küçük, üreticilerin yeterince örgütlü olmamaları, hayvansal ürün ve hammadde fiyatının üretici aleyhine olmasına neden olmaktadır. Tarım sektörünün toplam istihdamda ve gayri safi milli hasılada payı azalmış, fakat tarımda istihdam edilen nüfus az da olsa artmıştır. Bu bir ölçüde tarımda çalışanların gelir kaybına uğradıkları, yani fakirleştikleri anlamına gelmektedir. Böyle bir ortamda üreticilerin üretim biçimlerini değiştirmeye yönelik birikimi sağlamaları pek mümkün değildir. Buna bir de kredi kaynaklarının kısıtlılığı ve kredi maliyetinin yüksekliği eklenince sektörde beklenilen ve gerekli görülen yapısal değişim sağlanamamıştır. Bölgenin coğrafik yapısı ve geleneksel üretim sistemleri nedeniyle ülke genelinden farklılıkları olmasına rağmen, gerek bitkisel üretimde, gerekse hayvansal üretimde karşılaşılan sorunlar benzerlik göstermektedir. Avrupa Birliğine girme sürecindeki ülkemizde, AB ülkelerinin tarımsal ürünler fazlasının pazarlandığı bir ülke durumuna gelmek istemiyorsak, tarımsal üretimde hiç zaman kaybetmeden dünyadaki gelişmelerin ortaya çıkardığı sistemlerle üretim yapmaya ve ürün değerlendirmeye geçilmelidir. Tarımsal üretim içerisinde bir denge unsuru olan hayvansal üretimi istenilen ağırlığa ulaştıramadıkça, bu alanda beklenen gelişmelerin sağlanması mümkün değildir. Zira hayvansal ürünler bedeni ve zihni gelişmenin temeli olan et, süt, yumurta gibi temel besin maddeleridir. Gelişmiş ülkelerde hayvansal ürünler tüketiminin gelişmekte olan veya az gelişmiş olan ülkelerin birkaç kat fazla olmasındaki nedenler bu gerçeği fark etmelerindendir. Sanayileşmiş tüm ülkeler dikkate alındığında, bu ülkelerin aynı zamanda gelişmiş tarım teknolojileri ile üretim yaptıkları, tarımsal üretim planlamalarına sahip oldukları, hayvansal üretimin tarım içerisindeki payını % 5560 seviyesinde tuttukları görülmektedir. Ülkemizde bu oranın %

17 18 3540 seviyesinde olduğu düşünülürse, bu üretim yapısı ile Türkiye gelecekte başka ülkelerde üretilen tarımsal ürünlere pazar olacaktır. Bu tebliğde, Karadeniz Bölgesinde, özelde Ordu ili iç kesimlerinde tarımsal üretimin mevcut durumundan hareket edilerek hayvancılıkla ilgili durum tespiti yapılmış, bazı önerilerde bulunulmuştur. Ordu ili fındığa dayalı bitkisel üretimin yaygın olduğu, hayvancılığın geleneksel yöntemlerle yapıldığı, bitkisel üretimde alternatif yöntemlerde son yıllarda büyük başarılar elde edilmesine karşın, hayvansal üretimde aynı seviyenin yakalanamadığı, ancak arıcılık ve balıkçılık açısından önemli girişimlerle potansiyel kazanmış bir ilimizdir. Tablo 1. Karadeniz Bölgesine dahil illerde tarım alanlarının dağılımı (ha) İller Toplam alan İşlenen alan Ekilen alan Nadas alanı Sebze bahçeleri Meyve, Zeytin, Bağ ve Çay bahçeleri Bolu 138 495 108 510 25 405 1 536 3 044 Zonguldak 83 680 58 397 2 400 4 070 18 813 Bartın 37 187 25 247 7 332 1 099 3 509 Kastamonu 215 337 165 454 38 264 4 814 6 805 Sinop 117 017 77 852 33 762 3 866 1 537 Samsun 409 545 283 300 17 241 43 596 65 408 Tokat 323 086 267 106 24 036 18 362 13 582 Amasya 221 535 196 040 14 803 6 838 3 854 Ordu 256 950 83 532 2 293 171 125 Giresun 162 181 49 581 8 000 3 435 101 165 Gümüşhane 88 522 66 438 19 903 802 1 379 Bayburt 90 810 50 299 40 325 111 75 Trabzon 107 593 38 780 2 337 66 476 Rize 54 478 1 295 1 071 52 112 Artvin 30 035 13 810 76 1 348 14 801 Toplam 2 336 451 168 530 231 547 25 481 523 685 Türkiye Genel 2 6350 475 18 087 544 4 913 634 798 844 2 550 453 Bölge % si 8,87 0,93 4,71 3,19 20,53 2. Karadeniz Bölgesi Hayvancılık Potansiyeli 2.1. Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği Karadeniz Bölgesi Türkiye sığır varlığının yaklaşık % 21 ine sahiptir. Sığır varlığı içerisinde yerli ırkların oranı % 53.14 gibi oldukça yüksektir. Yerli ırkların çok büyük bir kesimini süt, et ve döl verimleri düşük olan yerli karasığırları oluşturmaktadır. Özellikle yem üretiminin gerçekleştirilebildiği ve sütün pazarlanabildiği kesimlerde bunların yerini melezler veya kültür ırkları almaktadır. Melezler genellikle yerli karalarla Jerseyler, Siyah Alacalar ile yerli ırklar veya Esmerlerle yerli karalar arasında yapılmaktadır. Zaman zaman bölgeye başka ırkların girişi olmuşsa da yaygınlık kazanmamıştır. Ordu ili sığır varlığı bakımından iller içerisinde sayısal olarak Samsun, Kastamonu ve Tokat tan sonra dördüncü sırada yer almaktadır. Tablo 2. Türkiye ve Karadeniz Bölgesi nde Büyükbaş Hayvan Varlığı (adet) Hayvanlar Sığır Kültür ırkı Kültür ırkı melezi Yerli Dana (kültür ırkı) Dana (melez) Dana (yerli) Türkiye (T) 10 548 000 1 167 782 2 925 425 2 667 787 686 218 1 694 575 1 406 213 Karadeniz Bölgesi (KB) KB/T 2 206 080 122 234 784 491 1 417 541 70 956 358 153 301 080 20,91 10,47 26,82 53,14 10,34 21,14 21,41 Ordu İli (O) 52 060 7 493 79 460 45 629 8 079 45 730 18 961 Ordu İlinin Durumu O/KB O/T 2,36 6,13 10,13 3,22 11,39 12,76 6,29 0,49 0,64 2,71 1,71 1,81 2,70 1,35 Manda 138 000 58 350 42,28 1 950 3,34 1,41 Tablo 3. Karadeniz Bölgesi İllere Göre Büyükbaş Havyan Varlığı (Adet) Sığır İller Kültür Irkı Kültür Irkı Melezi Yerli Toplam Manda Amasya 9 590 70 670 77 200 157 460 4 340 Artvin 6 430 25 800 37 360 69 590 Bolu 14 920 51 290 50 160 116 370 960 Giresun 11 650 52 920 52 060 116 630 3 220 Gümüşhane 5 030 20 800 53 970 79 780 380 Kastamonu 31 450 136 060 116 970 284 480 2 750 Ordu 15 590 125 190 64 590 205 370 1 950 Rize 2 840 26 740 22 480 52 060 Samsun 33 800 156 600 124 890 315 290 18 290 Sinop 7 950 55 280 49 920 113 150 5 690 Tokat 26 550 90 120 163 700 280 370 14 660 Trabzon 4 390 100 070 33 500 137 960 510 Zonguldak 8 060 34 860 48 760 91 680 2 210 Bayburt 9 790 47 200 6 000 62 990 660 Bartın 5 150 26 810 32 590 64 550 2 730 Toplam 193 190 1 020 410 934 150 2 147 730 58 350

19 20 Ordu iline bağlı merkez dahil 19 ilçede en fazla sığır varlığı Ünye, Kumru, Merkez, Akkuş ve Korgan da bulunmaktadır. 1989 yılından itibaren ilde 1778 işletmeye 2675 adet kültür ırkı süt sığırı dağıtılmıştır. Bunlardan en fazla yararlanma oranı 152 işletme ile Akkuş (328 adet), 128 işletme ile Mesudiye (271 hayvan) ve 126 işletme ile (328 hayvan) Aybastı ilçeleri olmuştur. 1995 yılında ülke genelinde başlatılan soy kütüğü kayıt sisteminin uygulanması Ordu ili genelinde hızlandırılmıştır. İl genelinde 1.070 işletme kayıt altına alınmış, bu işletmelerde 1.869 baş kültür ırkı hayvan ön kayıt sistemine dahil edilmiştir. Hayvanlarda suni tohumlama uygulamasının yaygınlaştırılması çalışmaları sürdürülmekte, suni tohumlama hizmeti ulaştırılamayan köylerde ise 158 baş Siyah Alaca, Esmer ve Jersey ırkı damızlık boğalarla tabii aşım sağlanmaktadır. Suni tohumlama Merkez, Aybastı, Ulubey ve Perşembe ilçelerinde en yaygın uygulanabilmektedir. Mevcut sığır popülasyonunun kültür ırkları ile melezlenerek verim artışı sağlanması hedeflenen bu sistem ile bölgede hakim ırk olan Yerli Karaların giderek ortadan kalkacağı varsayılmaktadır. Bu planlama ülke genelindeki hayvancılık politikaları ile yeniden değerlendirilmesi gereken önemli bir konudur. Zira yerli gen kaynaklarının giderek bozulması gelecekte bazı sorunların doğmasına neden olabilecektir. 2.2. Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği Karadeniz Bölgesindeki koyun varlığı ülkemiz koyun varlığının yaklaşık %67 sini oluşturmaktadır. Bu miktarın ise %50 den fazlasını İç ve Orta Karadeniz bölümündeki Karayaka ırkı oluşturmaktadır. Ordu ili koyun varlığı bakımından Karadeniz Bölgesinde 4. sırada yer almaktadır. Bölge genelinde hakim ırk olan Karayaka ırkının bakım beslemeye de bağlı olarak değişik canlı ağırlıklara sahip varyeteleri bulunmaktadır. Ordu ilinde sahile doğru 4045 kg canlı ağırlığa ulaşan bu hayvanlarda yüksek kesimlerde 30 kg a kadar düşüşler gözlenmektedir. Bunda bakım besleme dışında uzun yıllar akrabalı yetiştirmenin de etkisi olduğu tahmin edilmektedir. Tablo 4. Türkiye ve Karadeniz Bölgesi nde Küçükbaş Hayvan Varlığı (adet) Hayvanlar Koyun Merinos Yerli Kuzu (Yerli) Kuzu (Merinos) Keçi Tiftik keçisi Kıl keçisi Türkiye (T) 26 972 000 552 134 18 636 956 7 576 044 206 866 6 676 000 346 000 Karadeniz Bölgesi (KB) KB/T 1 637 750 12 959 1 183 972 443 819 5 831 159 040 27 700 6,07 2,34 6,35 5,86 2,81 2,38 8,01 Ordu İli (O) 131 360 92 411 38 949 1 130 Ordu İlinin Durumu O/KB O/T 8,02 7,81 8,78 0,71 0,49 0,49 0,51 Karayaka koyun ırkı et kalitesi bakımından Türkiye de Kıvırcık ırkından sonra ikinci sırada gelmektedir. Bölgede özellikle meraya dayalı yapılan koyun yetiştiriciliği, diğer çiftlik hayvanlarıyla kıyaslandığında yediği yeme karşılık en fazla verim veren ve meraları en iyi değerlendirebilen hayvanlar olarak dikkati çekmektedir. Ordu ilinde 79.000 hektarı bulan çayırmera ve yayla alanlarından azami şekilde faydalanmak ve özellikle sahilden yüksek kesimlere çıkıldıkça özelliklerini kaybetmeye başlamış olan Karayaka koyunlarının etsüt ve döl verimlerinin arttırılması gerekmektedir. Bu amaçla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından desteklenen projelerle temin edilen damızlık koçların düşük verimli sürülere katılması sağlanmaktadır. Ancak Karayaka ırkı damızlık koç bulmada sıkıntı çekilmektedir. Bu amaçla Karayaka koyunu yetiştiriciliği yapılan kamu kuruluşları ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesinden yararlanılabilir. 0,02

21 22 İller Tablo 5. Karadeniz Bölgesi İllere Göre Küçükbaş Havyan Varlığı (Adet) Koyun Keçi Merinos Yerli Kıl Keçisi Tiftik Keçisi Amasya 121 300 15 900 Artvin 80 630 13 560 Bolu 9 950 100 250 14 710 Giresun 151 964 8 740 Gümüşhane 84 180 7 190 Kastamonu 7 930 83 600 14 620 15 840 Ordu 131 390 1 130 Rize 7 500 3 280 Samsun 268 110 14 510 Sinop 120 150 19 820 370 Tokat 243 650 25 030 Trabzon 105 230 5 220 Zonguldak 15 190 10 670 Bayburt 100 430 2 480 Bartın 6 320 2 180 Toplam 17 880 1 619 894 159 040 16 210 Bölge genelinde önemli sayılabilecek düzeyde Kıl keçi varlığı olmasına karşın, Bölge illerinden en düşük düzeyde kıl keçi varlığı Ordu da bulunmaktadır. Kıl keçilerin et kaliteleri ve süt verimlerinin düşüklüğü dikkate alındığında ve ormana verdikleri zarar düşünüldüğünde, ilde potansiyelinin yüksek olmaması önemli bir eksiklik değildir. Ancak, kıl keçi yerine küçük aile işletmeleri için süt keçisi yetiştiriciliği önerilebilir. Bu özellikleri taşıyan ve kamu kuruluşlarınca ıslah edilmiş materyaller halen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesinde bulunmaktadır. Ak keçi olarak adlandırılan bu materyal yerli keçilerimizin sütçü Saanen keçileri ile geriye melezlemesi ile elde edilmiştir. Bu keçilerden 67 aylık laktasyon döneminde 600 kg civarında süt elde edilmekte, sığıra göre yem tüketimleri de daha düşük olduğu için fakirin ineği olarak adlandırılmaktadırlar. Tablo 6. Türkiye ve Karadeniz Bölgesi nde Hayvansal Ürünler Üretimi: Süt ve Et Üretimi (ton) Ürünler Süt Koyun sütü Kıl keçi sütü Tiftik keçi sütü İnek sütü Manda sütü Et Koyun eti Kıl keçi eti Tiftik keçi eti Sığır eti Manda eti İller Türkiye (T) 9 495 550 723 346 215 881 3 914 8 489 082 63 327 435 778 85 661 15 825 313 331 590 2 294 Karadeniz Bölgesi (KB) KB/T 1 371 361 38 538 4 472 338 1 304 385 23 628 52 605 4 461 543 10 46 652 938 14,44 5,32 2,07 8,63 15,37 37,31 12,07 5,21 3,43 3,19 14,07 40,89 Ordu İli (O) 157 858 2 722 15 154 101 1 020 2 890 160 2 717 13 Tablo 7. Karadeniz Bölgesi İllere Göre Süt Üretimi (ton) Koyun sütü Kıl keçisi sütü Tiftik keçisi sütü İnek sütü Manda sütü Ordu İlinin Durumu O/KB O/T 1,66 0,38 0,00 1,82 1,61 0,66 0,19 0,82 0,52 11,51 7,06 0,34 11,81 4,32 5,49 3,59 5,82 1,39 Toplam Amasya 1 712 180 45 645 1 558 49 095 Artvin 1 346 455 52 937 54 738 Bolu 4 205 491 250 82 379 310 87 635 Giresun 2 982 374 64 164 1 853 69 373 Gümüşhane 2 125 236 43 170 197 45 728 Kastamonu 1 833 367 84 143 866 610 146 760 Ordu 2 722 15 154 101 1 020 157 858 Rize 216 109 44 483 44 808 Samsun 5 608 575 231 471 7 966 245 620 Sinop 2 720 569 4 59 639 1 396 64 328 Tokat 7 136 535 134 944 6 767 149 382 Trabzon 3 417 217 147 422 364 151 420 Zonguldak 209 222 41 032 747 42 210 Bayburt 2 216 77 31 116 293 33 702 Bartın 91 50 28 016 547 28 704 Toplam 38 538 4 472 338 1 304 385 23 628 1 371 361

23 24 Tablo 8. Karadeniz Bölgesi İllere Göre Et Üretimi (ton) Tablo 9. Türkiye ve Karadeniz Bölgesi nde Kanatlı Hayvan Varlığı (adet) İller Koyun eti Kıl keçisi eti Tiftik keçisi eti İnek eti Manda eti Toplam Amasya 880 20 10 15 496 266 16 672 Artvin 319 63 1 157 1 540 Bolu 450 88 2 412 3 2 953 Giresun 133 14 1 430 74 1 651 Gümüşhane 303 34 675 5 1 017 Kastamonu 168 21 2 426 6 2 621 Ordu 160 2 717 13 2 890 Rize 36 3 1 398 1 437 Samsun 436 68 3 926 267 4 697 Sinop 368 77 1 771 45 2 261 Tokat 892 83 3 528 154 4 657 Trabzon 143 2 3 601 3 746 Zonguldak 76 61 4 812 33 4 982 Bayburt 83 3 235 3 324 Bartın 14 6 1 068 69 1 157 Toplam 4 461 543 10 46 652 938 52 605 2.3. Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği Karadeniz Bölgesi ülkemiz genelindeki tavuk eti ve yumurta üretiminde önemli bir paya sahiptir. Ancak tavuk eti üretiminin Bolu, Samsun, Zonguldak gibi illerde yaygınlaştığı; Bartın, Amasya, Ordu ve Tokat illerinde bir miktar gelişme olduğu, diğer illerde ise çok düşük bir üretim kapasitesi bulunduğu görülmektedir. Yumurta tavukçuluğundaki yapı da benzer olup, Samsun ilk sırayı almakta, bunu Bolu, Kastamonu, Ordu, Tokat, Amasya, Giresun ve Bartın illeri izlemektedir. Ordu ilinde mevcut yumurta tavuğu potansiyelinin %50 si orta büyüklükteki 27 işletmede; geriye kalanları ise aile işletmelerinde yetiştirilmektedir. Hayvanlar Tavuk Et Tavuğu Yumurta tavuğu Hindi Ördek Kaz Türkiye (T) 217 575 192 161 899 442 55 675 750 3 254 018 913 748 1 397 560 Karadeniz Bölgesi (KB) KB/T 52 804 114 47 077 514 5 726 600 216 011 115 347 155 610 24,26 29,08 10,28 6,64 12,62 11,13 Ordu İli (O) 589 550 30 000 559 550 515 1 165 70 Ordu İlinin Durumu O/KB O/T 1.12 0,06 9,77 0,24 1,01 0,04 Arı kovanı 4 115 353 980 323 23,82 329 472 24,43 8,01 0,27 0,02 1,01 0,02 0,13 0,00 Et tavukçuluğu konusunda ise Ordu ilinde gelişme olmamıştır. Bu konuda ülke genelindeki gelişmeler dikkate alındığında entegre işletmelerin kurulmadığı yörelerde et tavukçuluğunun gelişme göstermediği bir yapı bulunmaktadır. Ordu ilde de böyle bir entegrasyon ortaya çıkmamıştır. İlde kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde alternatif olabilecek hindi üretiminin de çok düşük düzeyde yapıldığı görülmektedir. Kanatlı hayvan yetiştiriciliği iklimsel koşullardan daha az etkilenmesi ve özellikle kaba yem ihtiyacı olmadığı için geniş alanlara ihtiyaç duymaması nedeniyle ülke genelinde kırsal kesimde gelir düzeyini arttırmak amacıyla bir çok uygulamada örnek teşkil etmiştir. Yem, aşı, ilaç, veterinerlik ve hayvan materyalinin entegre şirket tarafından sağlandığı, bina, ısıtma, bakım işlemlerinin üretici tarafından karşılandığı entegrasyon modeli gerek et tavukçuluğu, gerekse meraya dayalı hindi üretiminde devreye sokulabilir. Ancak, entegre şirketlerin bu bölgede yatırım yapmasını özendirecek bazı tedbirlerin alınması, altyapıdaki (yol, su, enerji) eksikliklerin tamamlanması ve üreticilerin üretim altyapısı için uygun kredilendirme sisteminin sağlanması gereklidir. Bu sayede sadece bitkisel üretim ağırlıklı olan ve özellikle kaba yem ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle pahalıya mal olan büyükbaş hayvan besisi gibi hayvancılık faaliyetlerine alternatifler üretilebilecek, kanatlı hayvan yetiştiriciliği ile entansifleşen hayvancılık sektörü, bir çok alt sektörün gelişmesi için de lokomotif görevi sağlayacaktır.

25 26 İller Tablo 10. Karadeniz Bölgesi İllere Göre Kanatlı Havyan Varlığı (Adet) Toplam Tavuk Et Tavuğu Yumurta Tavuğu Hindi Ördek Kaz Arı Kovanı Amasya 395450 43500 351950 22400 9025 13225 23070 Artvin 73086 8576 64510 67 20 109 54754 Bolu 42760605 41797000 963605 29700 8931 38405 24323 Giresun 244341 1266 243075 425 1040 600 88430 Gümüşhane 163200 4200 159000 2928 2500 4000 45655 Kastamonu 515319 8300 507019 59226 6159 7320 56789 Ordu 589550 30000 559550 515 1165 70 329472 Rize 52906 52906 47347 Samsun 2689365 1371925 1317440 47040 61250 54487 84581 Sinop 338400 16900 321500 13420 2358 940 26456 Tokat 457890 19990 437900 22860 15045 33205 40961 Trabzon 161462 357 161105 30 79 4 84701 Zonguldak 3739500 3507500 232000 5020 2600 205 26063 Bayburt 149140 500 148640 6280 1755 1300 26435 Bartın 473900 267500 206400 6100 3420 1240 21086 Toplam 52804114 47077514 5726600 216011 115347 155110 980123 Tablo 11. Türkiye ve Karadeniz Bölgesi nde Hayvansal Ürünler Üretimi: Kanatlı eti, yumurta ve bal üretimi (ton) Ürünler Kanatlı eti Tavuk eti Hindi eti Türkiye (T) 629 832 614 726 15 090 Karadeniz Bölgesi (KB) KB/T 153 631 149 282 4 332 24,39 24,28 28,71 Ordu İli (O) Ordu İlinin Durumu O/KB O/T Yumurta 660 940 59 845 9,05 6 336 10,59 0,96 Bal 60 190 18 727 31,11 9 439 15,68 50,40 Tablo 12. Karadeniz Bölgesi İllere Göre Kanatlı Ürünleri ve Bal Üretimi (ton) İller Kanatlı eti Tavuk eti Hindi eti Yumurta Bal Amasya 3349 242 Artvin 439 663 Bolu 145577 141229 4332 12424 288 Giresun 6 6 2082 1315 Gümüşhane 11 11 1700 1041 Kastamonu 18 18 4298 510 Ordu 6336 9439 Rize 41 41 691 417 Samsun 6549 6549 15561 1638 Sinop 1375 1375 2603 271 Tokat 53 53 3974 719 Trabzon 1393 1327 Zonguldak 2082 219 Bayburt 1208 321 Bartın 1705 317 Toplam 153630 149282 4332 59845 18727 2.4. Arıcılık Arıcılık ülkemizde ve Karadeniz bölgesinde aile işletmeciliği şeklinde yapılan, günümüzde özel sektöre ait bazı büyük firmaların girişimi ile üretim materyali sağlama ve ürün değerlendirmede etkinleşen bir üretim koludur. Ancak genel olarak değerlendirildiğinde bu gün de aile işletmeciliğinin yaygın olarak devam ettiği, pazarlama ile ilgili olarak bazı birlik ve kooperatiflerin gündeme geldiği söylenebilir. Karadeniz Bölgesinin hayvancılık alanında en iddialı olduğu konu arıcılıktır. Arıcılıktaki potansiyel Türkiye kovan varlığının % 24.8 ini oluşturacak seviyeye erişmiştir (50.577 işletmede toplam 1.038.759 koloni). Bölge içerisinde Ordu ili gerek kovan varlığı, gerekse bal ve diğer arıcılık ürünleri açısından ilk sırada yer almaktadır. Ayrıca Anzer yaylası gibi özel bitki türlerinin yer aldığı alanlarda üretilen ballar Türkiye ve değişik ülkelerde yüksek fiyatlarla tercih edilen ürünlerdir. Ordu ilinde geleneksel yöntemlerden modern yöntemlerle üretime geçilmesiyle, doğal floranın uygun olmadığı zamanlar da arılar başka bölgelere taşınarak arıcılık karlı bir uğraşı haline getirilmiştir. Türkiye florasını değerlendiren gezginci arıcılar, arı ürünleri ile bölge ve Ordu ili ekonomisine fındıktan sonra ikinci sırada gelir getiren tarımsal faaliyet olarak arıcılığı ön plana çıkarmışlar, il ekonomisinde önemli bir seviye yaratmışlardır.

27 28 Ordu ili kovan varlığı açısından Türkiye de ikinci sırada, toplam bal üretimi ve kovan başına bal verimi bakımından birinci sıradadır. Ordu ili Türkiye arı kovanı varlığının % 8 ine sahip olup, Türkiye bal üretiminin %12 sini gerçekleştirmektedir. Türkiye de kovan başına ortalama bal verimi 16 kg iken, Ordu ilinde 2933 kg ı bulmaktadır. Bölge ve Ordu ili arıcıları için en önemli konular elde ettikleri ürünlerin değerinde pazarlanmasıdır. Balın dış satımının yapıldığı en önemli ülkeler Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan, Avrupa Birliği ülkeleri ve özellikle Almanya dır. Bu ülkelere bal satışında en önemli sorunlar balda bulunması istenmeyen ilaç ve pestisit kalıntılarıdır ve aşırı düzeyde şeker (sakkaroz) kullanımıdır. Özellikle arı zararlıları ile mücadelede kullanılan ve kalıntısı devam eden bazı ilaçlar yüzünden zaman zaman ihracat zorlanmaktadır. Diğer bir etken ise bal üretimi esnasında şeker kullanılmasıdır. Şekerin belirli bir düzeyden fazla kullanılması bal kalitesini bozmaktadır. Ürünlerin standardizasyonu, amabalajlanması, depolanması, etiketlenmesi, markalandırılması ve etiketlenmesi gibi konularda dikkat edilmeyen çok küçük ayrıntılar bu alandan elde edilebilecek gelir düzeyinin önemli miktarda azalmasına yol açmaktadır. Arıcılıkta en önemli konulardan bir diğeri üretimde damızlık materyalin kullanılmaması ve damızlık materyal üreten işletme sayısının yok denecek düzeyde olmasıdır. Üreticiler genellikle kendi ana arılarını çoğaltarak veya doğal ana arı elde edilmesi şeklinde bir üretim yapmaktadır. Bu sistem yerine seçilmiş populasyonlardan elde edilen ve her yıl ana arısı değiştirilen kovanlarla üretim yapılarak bu günkü verimin % 3040 arttırılması mümkündür. Bu konuda üreticilerin örgütlenmesi, kamu kuruluşları ile üniversiteleri zorlaması gerekmektedir. Ayrıca üreticilerin pazarlama ve organizasyon konusunda önemli darboğazları bulunmaktadır. Diğer bir önemli konu olan göçer arıcıların konaklama yeri ücretidir. Kim ne alabilirse alır, mantığı ile ortaya çıkan konaklama ücretinden dolayı bazı arıcılar zengin çiçek kaynaklarına sahip bölgelere gitmekte zorlanmaktadır. Bazen kamu kuruluşları tarafından bile farklı ücret tahakkuk ettirilebilmektedir. Ordu ilinde arıcılığın en yaygın olduğu ilçeler Gürgentepe, Merkez, Gölköy, Ulubey, Ünye, Kabataş, Perşembe, Fatsa ve Çatalpınar ilçeleridir. Diğer ilçelerde de belirli bir potansiyel bulunmakta ve her geçen gün bu alan genişlemektedir. Ordu ili tarım ve toplam gelir kaynakları içerisinde ilk sıralara gelmiş olan bu üretim dalında yukarıda sıralanan ve kolayca uygulanabilecek önlemlerle üretim ve gelir artışı sağlanabilir. 2.5. Diğer Hayvanlar Son yıllarda bir çok bölgede olduğu gibi bölgemizde de meraklı üreticiler tarafından veya üretici olmayanlarca bazı hayvansal ürünler mevcut faaliyet alanlarına alternatif olarak düşünülmeye başlanmış, bazılarında üretim başlatılmış, ancak yeterli araştırma yapılmadan bu alanlara girildiği için çoğu işletme kapandığı gibi önemli ölçüde kaynak israfı ortaya çıkmıştır. Bu hayvanlardan ilgi görme sırasına göre Devekuşu, Şinşilla kürk hayvanı ve Ankara tavşanı ile Pekin ördeği üretimidir. Devekuşu, özellikle bölgedeki nem nedeniyle oluşan kuluçka problemleri ve ürünlerin değerlendirilmesi ile ilgili sorunların ülke genelinde çözümlenememesi nedeniyle bu gün tıkanma noktasına gelmiş bir alternatif hayvancılık koludur. Devekuşunun bir çöl hayvanı olduğu, geniş arazilerde otlamaya dayalı bir üretim yapıldığı, kuluçka için çok düşük neme ihtiyaç duyduğu ve en önemlisi elde edilen ürünlerden sağlanan gelirin %70 inin deriden sağlandığı unutulmamalıdır. 1990 lı yıllarda entegre yurt dışı bağlantılı şirketlerle tamamen dışa bağımlı çalışan şinşilla üretiminde ise yeni firmaların devreye girmesi ile kürk üretiminden ziyade damızlık satışı yoluyla yüksek kar elde etmeyi amaçlayan yapılanmalar oluşmuş ve sistem tıkanmıştır. Pekin ördeği et ve yumurta üretimi açısından ön planda olan bir hayvan olmasına karşılık, deri altı yağı nedeniyle tüketim alışkanlığı olmayan çoğu bölgelerimizde tutunamamıştır. Ankara tavşanı veya Angora üretiminin popüler bir alan olarak sunulduğu son iki üç yılda ise, yünün değerlendirilmesinden ziyade, ortaya çıkan işletmelerin tamamına yakını damızlık satarak gelir elde etmeyi hedeflemişlerdir. Bir başka deyişle, her üretici bir veya birkaç yeni üreticinin oluşmasına neden olmaktadır. Ancak, üretilen yünün işlenmesi, pazarlanması ve fiyatı konusunda çok abartılı değerlerden bahsedilmekte, yeni üretime başlayanlar büyük hayallerle işe girdikleri halde işi bırakmak zorunda kalmaktadırlar. Genel olarak bu alanda yapılması gereken üretimi bütün gerçeği ile anlatmak, sanayi ile ilgili altyapıyı çalıştırmak ve sonra üretici örgütlenmeleri ile üretim ve pazarlamayı garanti altına almak olmalıdır. Ancak, bu hayvanın üretildiği bölgelerde yün kalitesi açısından nem düzeyinin çok yüksek olmaması gerektiği de dikkate alınmalıdır. 3. Yem Kaynakları Karadeniz Bölgesinde hayvansal üretiminin ihtiyacı olan kaba yemin önemli bir kısmı yağışların da yeterli olması sayesinde çayır mera alanlarından karşılanmaktadır. Ancak özellikle eğimli, düz arazilerin olmadığı, yem bitkileri

29 30 üretiminin yapılamadığı yörelerde kaba yem ihtiyacı sap, saman veya kuru ot olarak diğer bölgelerden satın alınmaktadır. Bölgede geleneksel olarak mısır üretiminin yaygın olması, mısır saplarının kurutularak kışın kaba yem olarak kullanılması şeklinde uygulamalar oldukça yaygındır. Hayvancılık genel olarak meraya dayalı aile işletmeleri şeklinde gerçekleşmektedir. Fındık üretiminin yaygın yapıldığı Ordu ili gibi illerde fındık bahçelerinden biçilen otlar kaba yem ihtiyacının karşılanmasında birinci derecede etkendir. Ordu ilinde fındık bahçelerinden sonra çayırmera alanları ve düşük oranda da olsa tarla arazilerine ekimi yapılan yem bitkileri üretimi kaba yem ihtiyacının karşılanmasında önem taşımaktadır. Bölge genelinde olduğu gibi, Ordu ilinde de son yıllarda yem bitkileri yetiştiriciliğine ve bunlardan daha fazla yararlanmaya yönelik bazı desteklemeler yapılmaktadır. Tarım İl müdürlüğünce yem bitkileri üretimi ve silaj yapımının yanı sıra mera kanununun gerektirdiği düzenlemelerle hayvansal üretimin ihtiyacı olan kaba yemin yerinde karşılanması konusunda çalışmalar sürdürülmektedir. Özellikle silaj konusunda daha yoğun çalışmalar yapılarak bu konu bölgede mutlaka yaygınlaştırılmalıdır. Büyük ve küçükbaş hayvanlardan yüksek verim almak için verim payı gereksinimlerinin karşılanmasında mutlaka karma yem kullanımı teşvik edilmelidir. Özellikle Aybastı ilçesinin besiciliğin iyi durumda olması bu bölge insanı için bir avantajdır. Karma yem temininde bir sıkıntı ile karşılaşılmamaktadır. Ordu ya komşu il olan Samsun da kaliteli karma yem yapabilen iki yem fabrikası bulunmaktadır. Karma yem alımında güçlük yaşayan küçük aile işletmelerinde üretim yaptıkları dönemlerde mısır ve özellikle fındık küspesine dayalı karışımlar yapılarak kesif yem ihtiyacı karşılanabilir. Fındık küspesinin Karadeniz Birlik Ordu Soya Fabrikasından üretilmesi yöre besicisi için bir avantaj olabileceği düşünülmektedir. 4. Sağlık Koruma Karadeniz Bölgesinde Samsun ilinde Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü dışında Tarım İl Müdürlüklerinin sağlık koruma, teşhis ve aşılama çalışmaları dışında Özel veteriner kliniklerinin verdiği hizmetlerle sağlık koruma sektörü yürütülmektedir. Ancak özellikle Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsünde eleman yetersizliği, farklı alanlarda çalışan elemana ihtiyaç duyulması gibi sebeplerle istenilen düzeyde çalışmalar yapılamamaktadır. Bu alanda özel klinikleri ve yapay tohumlama ağını özendirecek bir yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Karantina tedbirleri ve mezbaha kontrolleri de hayvan hastalıkları açısından önem taşımaktadır. Bu alanlarda ülke genelindeki sorunlar bölgede de yaşanmakta, özellikle mezbahalarda hijyenik kuralların yeterince uygulanması için yerel yönetimlerce önlemler alınmalı, özel sektörün bu alana yatırım yapması özendirilmelidir. 5. Su Ürünleri 5. 1. Su Ürünleri Avcılığı Karadeniz Bölgesi ülke genelinde avlanan balık miktarı açısından ilk sırada yer almakta, bunun en önemli kısmını ise hamsi oluşturmaktadır. Ordu ilinde de su ürünleri faaliyetlerinde avcılık başta gelmektedir. Avlanan balık türleri arasında ilk sırayı hamsi almaktadır. Bilhassa Fatsa Koyu hamsi gölü olarak nitelendirilmektedir. Hamsi av sezonunda civar illerdeki büyük av tekneleri gelerek hamsi avcılığı yapmaktadırlar. İlde avcılığı yapılan başlıca balık türleri istavrit, mezgit, palamut, kefal, kalkan, barbun, tirsi, lüfer, zargana, kötek, karagöz, izmarit, iskorpit ve kırlangıç balıklarıdır. Ayrıca ÇaytepeFatsa arasındaki sahil şeridi ekonomik değere sahip dünyaca meşhur mersin balığının av verdiği nadir sahalardandır. İlde gelişen önemli bir avcılık türü de deniz salyangozu avcılığıdır. İstihsal edilen deniz salyangozu yarı mamul hale getirilip tamamı yurt dışına ihraç edilerek il ekonomisine katkı sağlamaktadır. İlde su ürünlerine dayalı sanayi olarak önceki yıllarda 8 adet su ürünleri işleme tesisi bulunmaktaydı. Ancak son yıllarda su ürünleri istihsalinde görülen azalmanın bu tesislerin faaliyetlerinde de olumsuz yönde etkisi olmuştur. Nitekim bu tesislerin halihazır durumda 3 tanesi faaliyetlerini ancak asgari kapasite ile devam ettirebilmektedir. Bu tesislerde işlenmiş su ürünleri olarak balık unu, balık yağı, balık konservesi, balık filetosu, dondurulmuş ve tuzlanmış hamsi, deniz salyangozu eti gibi mamul madde üretimleri gerçekleştirilmekte ve önemli bir kısmı yurt dışına ihraç edilmektedir. Son yıllarda ilde balıkçılık en zor dönemlerini yaşamaktadır. 110 km.lik bir kıyı şeridine sahip ilde, sahil şeridinde yaşayan insanlarımızın geçim kaynaklarından biri olan balıkçılıkta gerekli önlemlerin alınması ile üretim artırılabilir. Ancak son yıllarda hatalı avlanmalar ve deniz kirliliği sebebiyle ilimizin de kıyısı bulunduğu Karadeniz, balık verimi yönünden kaygı vericidir. 5. 2. Kültür Balıkçılığı Su ürünleri yetiştiriciliği hayvansal üretim çalışmaları içinde önemini kabul ettirmiş, hızla gelişen bir üretim dalıdır. Su ürünleri yetiştiriciliği yönünden, tüm bölge önemli potansiyele sahiptir. Ordu ilinde de deniz ve iç sularda büyük ölçüde ihracat yapılabilecek üretim kapasitesi bulunmaktadır. Yörede bulunan akarsu, göl ve derelerin alabalık yetiştiriciliğine uygun olması, bu alanda kültür balıkçılığının gelişmesinde büyük etki yapmıştır. Ordu da kültür balıkçılığı ile ilgili faaliyetler 1987 yılında küçük çapta özel bir müteşebbis tarafından başla

31 32 mıştır. Daha sonra 1991 yılında Tarım Bakanlığınca uygulamaya konulan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan sağlanan teşviklerle kültür balıkçılığı faaliyetleri geliştirilerek işletmelerin üretim kapasiteleri artırılmıştır. Şu anda iç sulardaki üretim artışı hızla devam etmekte olup, üreticilerimize destekleme yapıldığı takdirde, kırsal bölgelerde daha çok su ürünleri tesisleri kurulabilme imkanı mevcuttur. Bu çalışmalar çerçevesinde Tarım İl Müdürlüğü, Özel İdare Müdürlüğünün ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından sağlanan kredi imkanları ile 2002 yılı sonu itibarıyla kültür balıkçılığı yapan işletme sayısı 61 adettir. Bu işletmelerin 55 adedi tatlı sularda olup, hepsinde Gökkuşağı alabalığı üretimi yapılmaktadır. Bu tesislerin toplam üretim miktarları 290 ton/yıl dır. İç sularda kurulu bulanan işletmeler 330 ton/yıl kapasite arasında değişmekte olup, balıkların pazarlanması genelde perakende ve canlı olarak kendi bölgelerinde yapmaktadırlar. Aybastı ve Kabataş gibi iç bölgelerde bu amaçla kurulan işletmelerde zaman zaman sorunlar yaşansa da üretim sürdürülebilmektedir. 6. Sonuç ve Öneriler Bölge genelinde olduğu gibi Ordu ilinde de tek düze bitkisel üretime dayalı (fındık) bir üretim yapısından uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu konularda doğru ve yanlış tercihler olduğu tartışılabilir. Ancak bitkisel üretim ile hayvansal üretimin iç içe olmadığı bir tarım sisteminden başarılı sonuçlar alınamaz. Bu nedenle öncelikle Ordu ili genelinde ve özelde yüksek kesimlerde yapılabilecek alternatif hayvancılık önerileri aşağıdaki şekilde özetlenebilir. Hayvansal üretim yapısı çok kolay değiştirilebilecek bir yapı değildir. Bu nedenle geleneksel üretim sisteminde fazla oynamadan, mevcut hayvancılık potansiyelinde verimliliği arttıracak çalışmalara önem verilmelidir. Bunda en önemli etken işletmelerin girdi temin masraflarının azaltılması ve ürünlerinin değerlendirilmesidir. Bu konuda ise üreticilerin bir araya gelerek birliklerderneklerkooperatifler kurmaları en kestirme çözüm olarak görülmektedir. İl açısından Arıcılık başarı ile sürdürülen bir alan haline gelmiştir. Markalı, kalıntı maddeleri olmayan, farklı özellikler taşıyan ürünlerin ayrı ambalajlandığı bal üretimi ve dağıtımını yapacak bir örgütlenme ile bu sektör itici güç haline gelebilir. Ancak son yıllarda eritilmiş şeker içerisine bir takım maddeler karıştırılarak bal diye satma veya çok yüksek oranda şeker ihtiva eden balların düşük fiyatlarla satılması bal sektörünü baltalamakta, zaman zaman ihracat imkânlarını da yok etmektedir. Buna etkin bir denetim sistemi getirilerek üreticinin korunması sağlanmalıdır. Ayrıca arıcılıkta ana arı ve ıslah edilmiş materyal kullanımı mutlaka teşvik edilmelidir. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde kaba yem ihtiyacının karşılanmasında yerel kaynaklardan yararlanma ile çözüm aranmalıdır. Besicilik uygulamalarında dışarıdan kaba yem alarak ekonomik üretim yapılamayacağı dikkate alınmalıdır. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde meraya dayalı sistem devam ettirilmeli, kıl keçi yetiştiriciliği yapılan alanlarda süt keçisi üretimine yönelik denemelere girilmeli, örnek bazı işletmeler kurulması teşvik edilmelidir. Kanatlı hayvanlardan et tavuğu ve hindi üretiminde ilde yatırım yapabilecek sermaye sahipleri özendirilerek özellikle kırsal kesimde alternatif üretim sağlanabilir. Son yıllarda Avrupa Birliği ve diğer bazı ülkelerde ön plana çıkmaya başlayan organik üretim veya hayvan refahının sağlandığı serbest yetiştiricilik sistemleri, bölge ve ilde yapılan hayvansal üretimde bazı modellerle geçerli hale getirilebilir. Bu sayede sözleşmeli işletmeler oluşturarak ürünlerin doğrudan dış pazarlara açılması sağlanabilir. Tüm bunlar veya fazlası için öncelikle Ordu ilinde elde edilen sermayenin ilde yatırıma dönüştürülmesini sağlayan bir mekanizma ile birlikte çalışma, birlikte kazanma, kazanılanı bölüşme, kısacası bir olma, iri olma, diri olma ruhunun yeniden aktif hale getirilmesi gerekmektedir. 7. Kaynaklar Anonymous, 1999. Ordu Tarım İl Müdürlüğü 1999 Yılı Çalışmaları. Ordu. Anonymous, 2000. Ordu Tarım İl Müdürlüğü 2000 Yılı Çalışmaları. Ordu. Anonymous, 2001a. Ordu Tarım İl Müdürlüğü 2001 Yılı Çalışmaları. Ordu. Anonymous, 2001b. Tarımsal Yapı ve Üretim. Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara. Anonymous, 2001. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Hayvancılık Özel İhtisas Komisyonu Raporu. D.P.T2574, ÖİK:587, Ankara. Anonymous, 2002. Ordu Tarım Master Planı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Ordu Tarım İl Müdürlüğü, Ordu. Sarıca, M., Efil, H., Demir, Y., Aydın, İ., Tuncer, C., 1998. Samsun Tarımı. OMÜ Ziraat Fakültesi, Araştırma Seri No:4, Samsun. Yaşar, N., Güler, A., Yeşiltaş, H.B., Bulut, G., Gökçe, M., 2002. Karadeniz Bölgesi Arıcılığının Genel Yapısının Belirlenmesi. Mellifera, 23:1524.

33 34 Ali KAYKUN Normalde programımız bugün biraz daha erken bitecektir, fakat bu çalışmayı bölmek hiç kimsenin hakkı değil, yani bizim bölgemiz işlendi. Hayvancılık detaylarıyla işlendi. Sabah oturumumuz şu an bitmek üzere fakat kutlama telgrafları var onları size arz etmek istiyorum. Düzenlemiş olduğumuz AybastıKabataş Kurultayına yoğun programım sebebiyle katılamayacağımı bildirir nazik davetinize teşekkür eder kesinlikle tüm katılımcılara selamlar sevgiler saygılar sunarım. Mehmet Hilmi GÜLER Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı (alkış). Yoğun işlerim dolayısıyla 4.AybastıKabataş Kurultayına katılamıyorum bu kurultayın başarılı geçmesini temenni ederim. Necati ALTINTAŞ Emniyet Genel Müdür Yardımcısı (alkış). 4.AybastıKabataş Kurultayına il dışında olduğumdan katılamadığım için üzgünüm. Nazik davetinize teşekkür eder şahsınıza başarılar ve tüm hemşerilerime saygı ve sevgi sunarım Kemal YAZICIOĞLU Ordu Valisi(alkış). Düzenlemiş olduğunuz 4.AybastıKabataş Kurultayına işlerimin yoğunluğu nedeniyle katılamıyorum. Kurultayınızın hayırlı olmasını diler saygılar sunarım Fikret TÜRKYILMAZ Ordu Belediye Başkanı(alkış). Aybastı ve Kabataşlıların tanışıp kaynaştıkları bölge sorunlarına çözüm önerileri ürettikleri ve ekonomik potansiyelleri değerlendirme imkânları arama gayesiyle toplanılacak olan AybastıKabataş Kurultayına davetinizden ötürü teşekkür ederim. Yoğun işlerimden dolayı kurultayınıza katılamamanın üzüntüsü içerisindeyim. Kurultayınıza ve AybastıKabataş halkına refah mutluluk getirmesi dileğiyle katılımcılılara şahsınızda başarılar dilerim. Prof. Dr Nurettin İsmail ÇELİKOĞLU, Dekan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (alkış). 4.AybastıKabataş Kurultayında işlerimin yoğunluğu nedeniyle katılmayacağım için üzgünüm. AybastıKabataş Kurultayının bölgemize hayırlı olmasını diler sevgi ve saygılarımı sunarım. Mustafa ÖZKAN Ordu Köy Hizmetleri İl Müdürü(alkış). Değerli katılımcılar şimdi programımıza bir süre ara vericeğiz. Programımız yaklaşık 12:30 bitecekti ama şimdi saat 13:15 (alkış).