SUNUŞ Bugün ülkemizde işçilerin büyük bir kısmı, sendikasız ve sigortasız olarak çalışmaktadır. Vahşi bir sömürü altında çalışma yaşamını sürdüren bu işçilerin, hiç bir gelecek güvencesi yoktur. Her an işten atılabilirler, işverenin keyfi tutumuna maruz kalabilirler, açlığın ve yoksulluğun esiri olabilirler. Çağdaş köleler diye tanımlayabileceğimiz bu işçilerin; her hangi bir tepkisi ya da ekonomidemokratik hak arayışı işverenlerin sert müdahaleleriyle karşılık bulurken, onlara ya köleliğe devam etme, ya da işsiz kalma seçenekleri dayatılmaktadır. Đşçilerin kendilerine dayatılan bu seçenekleri yok etmesi, ancak örgütlü bir güç olmasıyla mümkündür. Örgütlülük aşına, işine, ekmeğine sahip çıkma demektir. Sendikalar da işçilerin en temel örgütlerinden biridir. Đşçilerin işi, aşı ve geleceği demektir. Tez-Koop-Đş Sendikası kendi işkolumuzda çalışan işçilerin tek güvencesidir. Đşçi sınıfının örgütlü çatısı, gücü ve haklarının savunucusudur. Bu ders, sendikayla ilk defa tanışan işçilerin sorularına yanıt üretmek amacıyla hazırlanmıştır. Sendikal örgütlenmelere karşı özellikle 12 Eylül sonrasında gerçekleştirilen anti-sendikal politikalar ve anti-propagandalar, etkili sonuçlar doğurmuş, işçilerin bilinçlerinde önemli kırılmalara ve yanılsamalara yol açmıştır. Ayrıca işverenlerin sendikal faaliyetleri hissettiği an gerçekleştirdiği saldırılar, mesafeli durma eğilimine neden olmuştur. Bu faktörlerin yanı sıra bazı sendikaların işçi sınıfına yabancılaşmaları, bürokratik bir yapıya dönüşmeleri, işçilerin sendikalara güvensizlik duymasını beraberinde getirmiştir. Bu ders; işçilerin sendikalara ilişkin sorularına yanıt vererek, onları sendikal örgütlülük içinde yer almaya çağırmaktadır. Đşçi kimdir? Đşveren kimdir? işçi ve işveren ilişkisi nedir? Sendika nedir ve ne işe yarar? Gerçek bir işçi sendikası nasıl olmalıdır? Sendikaların temel işlevleri nelerdir? Gibi temel sorular, bugün işçilerin kafasını meşgul eden sorulardır. Bu soruları ayrıca şu soru izlemektedir. Bir sendikaya gireceğiz ama hangisine? Bu ders yukarıdaki sorulara net ve açık olarak yanıt vererek, işçileri gerçek bir işçi sendikası olan Tez-Koop-Đş sendikası çatısında örgütlenmeye çağırmaktadır. Çünkü Tez-Koop-Đş, işçinin ekmek kadar onura da ihtiyacı olduğunu bilir ve işçinin ekmeğini ve onurunu namusu gibi korur. Sendikal faaliyetlerin bütününü bu şiarla gerçekleştirir. TEZ-KOOP-ĐŞ GENEL YÖNETĐM KURULU 1
Daha önceki dersimizde işçiler için sendikalı olmanın önemine ve sendikaların görevlerine değindik. Ancak ülkemizde pek çok sendika var. Bizim işkolumuzda da birden çok sendika faaliyet göstermektedir. Peki işçiler hangi sendikayı seçecek? Hangi sendika gerçekten işçilerin söz ve karar sahibi oldukları sendikalardır? Bu açıdan öncelikle; işçi, işveren, sendika kavramlarını öğrenmeli, ardından da gerçek bir işçi sendikasının özelliklerini ortaya koymalıyız. SENDĐKA NEDĐR? Đşçilerin çalışma yaşamından kaynaklanan sorunları çözmek, ortak çıkarlarını, sınıf çıkarlarını ve haklarını koruyup geliştirmek için kurdukları örgütlere sendika denir. Sendikayı işçiler kurar, her kademesinde görev alır ve denetlerler. Sendikalar işçilerin üretimden gelen güçlerini birleştirerek, ortak sorunlarına ortak çözümler aramalarını sağlayan örgütlerdir. Sendika, işçilerin birleşik gücü-dür. Đşçilerin birlik ve beraberliğin somut ifadesidir. Sendika, işçilerin gönüllü ortak-lığıdır. Sendika, işçilerin dünya işçi sınıfı ile bağlarını kuran, güçlü, örgütlü ve uluslararası işçi hareketinin yenilmezliğinin garantisi olan, her alanda mücadele veren kitle örgütleridir. Ülkemizde sendikalar aynı iş kolundaki değişik işyerlerinde çalışan işçileri kapsar. ĐŞÇĐ KĐME DENĐR? Đşçi, üretim araçlarına sahip değildir. Đşçi, işgücünü satarak, karşılığında aldığı ücretle kendisini ve ailesini geçindiren kişidir. Đşçi işverene işgücünü satar. Bu işgücü ile yaptığı üretim ya da hizmet karşılığı kendisini ve ailesini hayatta tutabilecek kadar bir ücret alır. 2
Her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de çalışan nüfusun önemli bir bölümü ücretlidir. Ücretli kesim, ister kol gücü ile çalışıyor olsun, ister kafa emeğiyle çalışıyor olsun, isterse masa başında memurluk yapsın, fark etmez, hepsi işçi sınıfının birer üyesidir. Bugüne değin kafa emeğini, yani kol gücü ile çalışmayanı işçi olarak görmeme anlayışı, işçi sınıfının birliğini ve ortak mücadele etme yeteneğini de yok etmiştir. Bazen işverenler tarafından, bazen kendisi de işveren olan devlet tarafından memur ile işçi ayrı ayrı konulmaya çalışılmış, böylece sınıfın ortak mücadele gücünü ortadan kaldırmıştır. Đşverenler arasında kendi mesleklerine bakmaksızın nasıl bir birlik ve ortak hareket etme kararlılığı varsa, bugün işçi sınıfının da benzer biçimde memur, kafa emeği yada kol emeği ile çalışan v.s ayrımlarına gitmeden ortak hareket edebilme zeminini yakalamalıdır. ĐŞÇĐ OLMAK NE DEMEKTĐR? 1980 12 Eylül darbesiyle birlikte, toplumsal değerler alt üst edildi. Özal dönemi bu süreci pekiştirdi. Dürüstlük, ahlak gibi insani değerlerin yerine, kar peşinde koşan, köşe dönmeyi onur sayan insanlar aldı. Onuruyla yaşamak, neredeyse aptallık olarak görüldü. Benim memurum işini bilir anlayışı ile hırs, rekabet, rüşvet kutsandı. Ben zengini severim anlayışıyla yeni bir toplum yaratıldı. Yoksulluk lanetlendi. Paranın ve yalanın hükümranlığı kuruldu. Bunlar yetmiyormuş gibi, yasal düzenlemelerde işçi lehine olan bütün yasalar iptal edildi. Kaçak işçilik, sigortasız ve sendikasız çalışma yaygınlaştırıldı. Grev hakkı törpülendi. Pek çok emekçi yasalarla grev haklarından men edildi. Grevler ertelenebilir hale getirildi. Bütün bunların üstüne greve çıkan, direniş yapan işçiler acımasızca dövüldü. Đşten atıldı. Bir yandan ülkede demokrasi rüzgarları estirdiğini ilan edenler, diğer yandan toplumun bütün kesimlerini baskı altına almaya, insanları düşünceleri yüzünden yargılayıp, cezalandırmaya başladı. 1980 öncesi işçi olmaktan, üretmekten onur duyan insanlar, bugün ürettikleri için aşağılanmaya, itilip kakılmaya çalışıldı. En yüce değer, emek hor görülmeye başlandı. Đşçi Sınıfı nın da kişiliğinde değişimler oldu. 1980 öncesi örgütlü olmanın, birlik olmanın, ortak mücadele etmenin anlamını kavramış işçi kimliği yerine, kaderci, kendine güvenmeyen, sınıf kardeşleri ile ortak çıkarlarını savunamayan, her gün sınıf atlama telaşı içinde sağa sola koşuşturan bir dejenere kimlik yaratıldı. 3
Devletin ideolojik aygıtları, başta medya yoğun bir dezenformasyon faaliyeti yürüttü. Yaşananları olağanlaştırdı, artık duvarların yıkıldığı, dünyanın değiştiği, piyasa ekonomisinin tartışılmaz gerçek olduğu vurgulandı. Özünde, kapitalizmin ebedi bir sistem olduğu yönünde yoğun manipülasyonlar yapıldı. Oysa yaşamı her defasında yeniden kuran, giydiğimiz elbiseyi dokuyan, yediğimiz ekmeği pişiren, ısındığımız kömürü yeraltından binlerce can vererek çıkaran, bindiğimiz taşıtı üreten işçi sınıfının sorunları değişmedi. Đşçi sınıfının yoksulluk ve açlık sınırındaki yaşamı değişmedi. Çocuk işçilerin sayısı azalmadı, tersine arttı. Đş kazaları, kötü şartlarda çalışma, ölümler ve yaralanmalar da değişmedi. Değişen işçi sınıfının örgütlülüğün yoksun kalmasıydı. O halde anlaşılmalıdır ki, sadece çalıştığı ve ürettiği için insanlar dünyayı değiştiremiyor. Đşçiler ancak niye ve nasıl ürettiklerini öğrendiklerinde, sadece kendileri için değil, bütün bir toplumun ve tüm dünyanın sorunları için örgütlendiklerinde çözüm yolları buluyor. Bütün değerleri yaratan işçi sınıfıdır Örgütsüz işçi bir köle olmaktan ileri gidemiyor. ĐŞVEREN KĐMDĐR? Đşveren, işçi çalıştıran tüzel veya gerçek kişidir. Burada geçen tüzel kişilik kavramı ile şirket, holding veya devlet kastedilmektedir. Migros, Gima, Carre-foure, Metro, Real, Tansaş, DMO veya TÜBĐTAK gibi. Bunların tümü işveren konumundadır. Gerçek kişiler ise atölye ya da mağaza açan, fabrika kuran ve buralarda işçi çalıştıran patronlardır. 4
Đşveren, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerdir. Bugün ülkemizde imalat ve hizmet sektöründe 20 milyon üzerinde ücretli çalışmaktadır. Bunun 13 milyonuna yakınını işçi kabul edebiliriz. Açık (3.2 milyon) ve sayılamayan işsiz (3 milyon) sayısına, küresel krizin etkisiyle işsiz kalanların (1 milyonun üzerinde) eklenmesiyle işsizlerin sayısı 7.5 milyonu aştı. Yani Türkiye de çalışan işçilerin ve işsiz işçilerin toplam sayısı 20 milyondur. Yapılan sayımlara göre ise işverenlerin sayısı, küçük ve orta ölçekli işletmeler dahil 500.000 üzerindedir. Đşverenler; çalışanlara oranla küçük bir azınlık olsalar da işleyişe müdahale edebilmekte, kendi lehlerine olan yasaları destekleyebilmekte, etkili olabilmekte ve kendi haklarını en ince detayına kadar koruyup geliştire-bilmektedir. Đşverenlerin sayıca bu kadar az olmalarına ve tüm değerleri işçi sınıfı üretmesine rağmen, bunu nasıl başarırlar. Çünkü onlar örgütlüdür. Bütün sanayiyi, üretimi ellerinde tutarlarken, aynı zamanda kendi aralarında birlik oluştururlar. TÜSĐAD, MÜSĐAD, TUSKON, TĐSK, TOBB vb. gibi. Bununla da yetinmezler, uluslararası birlik kurarlar. Diğer ülke işverenleri ile ortak yatırımlar yaparlar, banka kurarlar. Đşyerlerinde grev olduğu zaman yurt dışından ithalat yapmayı bilirler. Her işveren diğerine destek olur. Çünkü işverenler bilirler ki, işçi sınıfı tüm dünyada nasıl ortak çıkarlara sahipse, işverenlerinde çıkarları ortaktır. Bizim işkolumuz olan Ticaret, Kooperatif, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar da işverenler örgütlü güçleriyle işçilerin karşısındadır. Bizim işkolumuzda, kamuya bağlı işverenleri Kamu Đşverenleri Sendikası Kamu-Đş temsil etmektedir. 5
DEVLET DE ĐŞVERENDĐR Đşverenin tanımını yaparken devletin de işveren olduğundan söz etmiştik. Devlet elinde bulunan işlet-melerde işçilik yapan, devletin çeşitli kademelerinde memur, şoför, hizmetli olarak çalışan ve işgücünü devlete satarak ücret alan kişiler işçidir. Devlet bu işçilerin işvereni konumundadır. Daha önceleri memurlar, devlet içinde ayrıcalıklı bir konumları olduğunu düşünerek işçi olmadıklarını sanmışlar ve işçi kimliği ile düşünmediklerinden örgütlenme gereksinimi hissetmemişlerdi. Sosyal devletin tasfiyesi, eğitim, sağlık ve ulaştırmanın özelleştirilmesiyle birlikte memurların özel statüsünün olmadığı açığa çıkmış o günden bu yana kamu çalışanlarının mücadelesinde gelişme yaşanmış, memurlar işçi sınıfının bir üyesi olduklarının bilincine vararak örgütlenmeye başlamışlardır. Kamu çalışanları sendikal hareketinin kitleselleşmesi, işçi sınıfının örgütlü gücü-nün artması açısından çok önemli bir gelişmedir. ĐŞÇĐ ĐŞVEREREN ĐLĐŞKĐSĐ NASILDIR? Yaşadığımız toplumda konumlanışları itibariyle karşı karşıya olan iki temel sınıf vardır. Birincisi tüm üretim araçlarını elinde tutan, buradan sağladığı ekonomik üstünlükle siyasi olarak da egemen olan işverenler ya da burjuvazi, diğer yanda ise sadece emeğini satarak ve karşılığında ücret alarak hayatını sürdürmeye çalışan işçi sınıfı. Đşverenler fabrikalarında, atölyelerinde, bürolarında, marketlerde, mağazalarda işçi çalıştırırlar. Đşçinin üretmesi için makineler, tezgahlar ve diğer üretim araçlarını sağlarlar. Çünkü işveren bilmektedir ki, şayet işçinin emeği olmasa, kumaştan elbise, ağaçtan mobilya, petrolden benzin, kumdan cam olmaz. Đşveren maki-nelerin sahibi olmakla, işçinin emeği ile üretilen ürünlere el koyar. Bunların karşılığında işçiye ücret öder. Hiçbir işveren işçiye, kendisine 6
Đşveren, karını artırmak için işçiye daha az ücret karşılığında daha çok üretim yaptırmak ister. kazandırdığı kadar ücret vermez, veremez. Çünkü işçi ürettiğinin değeri kadar ücret alsa, işverene el koyabileceği bir fazlalık kalmaz. Đşveren işçiyi, emeği için harcanandan daha büyük bir değer yarattığı emeği için işe alır. Đşçinin emeği her zaman kendi ihtiyacından fazlasını yaratır. Đşte işverenin kar diye ifade ettiği şey budur. Biz buna artı-değer diyeceğiz. Đşveren sadece makinelerin, yani üretim araçlarının sahibi olduğu için bu fazlaya el koyma hakkına sahiptir. Yani işveren işçiye ekmek vermez. Tam tersi işçi işveren için çalıştığından işveren para kazanır. Tüm maddi değerlerin, bindiğimiz otobüsün, yediğimiz ekmeğin, giydiğimiz elbisenin ve hatta işverenin önümüze koyduğu makinelerin, tezgahların, işverenlerin yatlarının, kotralarının, lüks villaların yaratıcısı emeğin sahibi olan işçidir. Bundan dolayı işveren karını artırabilmek için işçiye daha az ücret ödemek, karşılığında da daha çok üretim yaptırmak istemektedir. Đşveren ve işçi arasında ücret nedeniyle süren pazarlıkların uzamasının, işverenin sürekli düşük ücret verme yanlısı olmasının nedeni budur. Đşverenler örgütlenen ve güçlü olarak karşılarına çıkacak işçi sınıfından bu nedenle çekinir. Çünkü bu durumda işçi kendi emeğinin fiyatını belirleme hakkına sahip olacaktır. Đşverenler sendikaya başvuran, üye olmak isteyen işçileri işten atmasının nedeni budur. Đşverenlerin bir başka avantajı da sürekli işsizliğin var olmasıdır. Đşverenler işten çıkaracakları bir işçinin yerine hemen yeni işçi bulabileceklerinin bilincindedirler. Bugün çalışan her iki işçiye karşılık, dışarıda bir işçi bulunmaktadır. Ülkemizde her çalışan için bir yedek işçi düşmektedir. Yani bugün ülkemizde çalışma yaşındaki her üç kişiden biri fiilen işsiz durumdadır. Đşsizlik, işverenin işçiye karşı sigortası konumundadır. Ayrıca işverenler asgari ücretin yükseltilmesi için de çaba sarf etmek istemezler. Tam tersi her işveren asgari ücretin düşük tutulması için elinden geleni yapar. Çünkü asgari ücret, işten attığı işçiye karşılık, en az üç yedek sanayi/ hizmet ordusundan alacağı işçinin ücretidir. 7
Đşveren, asgari ücretin düşük olduğu ülkelerde işçilerin daha fazla ücret talep edemeyeceğini bilir. Asgari ücret böylesine düşük kaldıkça hiç bir işçinin iş güvencesi yoktur. Đşverenin karını artırmasının bir yolu düşük ücret vermektir. Diğer yolda enflasyondur. Đşverenler denetlenebilir enflasyon oranı ile işçinin eline geçen paranın alım gücünü sürekli düşürürler. Aldığı zamla ilk bakışla işçinin maaşı artmış gibi gözükürken, aslında zaman içinde alım gücü azalarak daha gerilere gitmiştir. Elimize geçen parayla bunun çarpıcı örneklerini her gün yaşıyoruz. Geçen yıl aldığımız bir şeyi bugün alamamaktayız. NEDEN SENDĐKA? Aslında buraya kadar neden örgütlenmek gerektiğini, neden sendikalı olmak gerektiğini somut biçimde ortaya koyduk. Đşçinin ortak çıkarının örgütlenmeden geçtiğini ve ancak örgütlenmiş bir sınıfın güçlü ve haklarını alabilir konuma gelebileceğini gördük. Yine de sorunların sayılanlardan fazla olduğunu belirtmeden geçme-yelim. O halde neden sendika diyenlere şu açık cevapları verelim; Neden sendika; Çünkü fabrikaları, makineleri, tezgahları elinde bulunduran bir avuç işveren milyarlar kazanırken, işçilerin bir çoğu açlık sınırında yaşıyor. Açlığa ve sefalete dur demek için sendika Açlığa, sefalete dur demek için haydi sendikaya Neden sendika; Çünkü işçi sınıfı ortak mücadele edemediğinden ücretler düşüyor, alım gücü azalıyor. Đşverenlerin zorla verdiği zamlarsa enflasyon karşısında eriyip gidiyor. 8
Đşçinin alım gücünü yükseltmek için sendika Neden sendika; Çünkü hiç bir işçinin iş güvenliği yok. Hep daha fazla kazanmayı hesaplayan işverenler, işsizlere ihtiyaç duyuyor. Yüksek ücret isteyen işçiyi bu yolla korkutup, ücretleri düşürüyor. 2008 verilerine göre her çalışan iki işçiye karşılık bir işçi işsizdir ve işsizlerin sayısı 7 milyonu geçmektedir. Bu ülkede işsizlik demek, ölüm demektir. Đşsizliğe son vermek için sendika Neden sendika; Çünkü ülkemiz-de çalışma koşulları kötü. Đş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili önlemler yeterince alınmıyor. Yasalar işverenin çiğneyebileceği kadar esnetilebiliyor, her yıl onlarca işçi iş kazaları nedeniyle ya sakat kalıyor ya da ölüyor. Đş kazaları ve meslek hastalıkları açısından Türkiye dünya sıralamalarında başları oynuyor, yalnızca 2008 deki Davutpaşa katliamı ve Tuzla tersane işçilerinin ölümleri yaşananların boyutunu göstermektedir. Đş kazaları ve meslek hastalıkları için Đş kazalarına dur demek için haydi sendikaya yasal düzenlemede işverenin mali yükümlülüğü son derece az olduğundan, işveren önlem almak yerine, özellikle iş kazası geçirene tazminat vermeyi daha uygun buluyor. Bu bir cinayettir. Đş cinayetlerine dur demek için sendika Neden sendika; Çünkü bu ülkede sosyal güvenlik yetersizdir. Çalışanların yarısından fazlası sigortasızdır. Devletin yayınladığı resmi rakamlara göre kendi iş kolumuzda sigortalı olanların sayısı ancak 700.000 in üzerindedir. 9
Oysa bu sektörde en az bu sayının 2 katı kayıt dışı işçi çalışmaktadır. Yani işçilerin yarısından fazlası sigortasız ve buna bağlı olarak da sosyal güvenlikten uzaktır. Sosyal Güvenlik için sendika Neden Sendika; Çünkü sosyal haklar verilmemektedir. Đşçilerin ödediği vergiler ve pirimler işverenlere kredi olarak verilmekte, Sosyal Sigortalar Kurumu batırılmış, Anayasal bir hak olan sosyal güvenlik, özelleştirilmiştir. Sağlık gasp edilerek, metalaştırılmıştır. Ancak parası olan sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedir. Artık dünün en basit, son derece kolay kontrol edilen hastalıkları birer vaka haline dönüşmüştür ve işçi sınıfının büyük bir kısmı sosyal güvenlikten mahrum bırakılmıştır. Daha insanca bir yaşam için sendika Neden Sendika; Çünkü çalışma saatleri çok uzun. Đşçiler zorunlu mesailerle, yolda geçirdikleri zamanlar nedeniyle, kendilerine ve ailelerine zaman ayıramıyorlar. Đnsanca yaşamanın asgari koşullarını bile yerine getiremiyorlar. Dahası işçiler çocuklarını da iyi bir eğitimle yaşama hazırlayamıyorlar. veriyor. Parası olanlar özel okullarda eğitim görürken pek çok işçi çocuğu zor koşullarda okuma uğraşı Daha aydın bir işçi sınıfı için haydi sendikaya zorlanıyor. Çoğunluğu okul yüzü görmeden, atölyelerde, mağazalarda, marketlerde, fabrikalarda çalışmaya Daha aydın bir işçi sınıfı için sendika sendika... Kısacası, daha onurlu, insana daha yaraşır bir yaşam için, özgür eşit ve sömürüsüz bir dünya için SENDĐKALAR NASIL ÖRGÜTLERDĐR 1) Sendikalar işçi sınıfının ekonomik demokratik kitle örgütleridir. 10
Sendikalar politik örgütler değildir. Politik örgütler iktidarı hedefleyen ve aynı düşünceyi savunan insanları bünyesinde barındıran örgütlerdir. Sendikalar ise siyasi düşüncesi ne olursa olsun işçi olan herkesin katılabileceği, işçi sınıfının işçi olmaktan dolayı yaşadığı sorunları çözmek üzere hareket eden örgütlerdir. Ancak bu sendikaların politika ile ilgilenmedikleri anlamına gelmez. Sendikalar işçilerin aleyhine olan yasal mevzuatları düzeltmeye çalışan, işçi sınıfının çıkarları için demokrasiden yana tavır koyan örgütlerdir. Kitlesel olarak en büyük insan topluluklarını kucaklayan sendikalar, işçinin üretimden gelen gücünü de arkasına alarak, toplumsal sorunların çözümünde aktif rol alırlar. Sendikalar dil, din, mezhep, etnik köken, ırk, cinsiyet ve siyasi görüş ayrımı gözetmeksizin tüm işçileri kapsar. Bu haliyle bir sendika en büyük katılımın oluşturduğu, geniş bir kitle örgütüdür. 2) Sendikalar bir işçi, bir sınıf örgütüdür. Đşçi sendikaları yalnız emekçileri bir araya getirir. Bu sendikaların işçi sınıfına ait ve işçi sınıfının içinden doğup gelişen örgütlenmeler olduğunu açığa çıkarır. Bu haliyle her sendika işçilerin örgütlü gücü, işçilerin temel örgütlenmelerinden biridir. 3) Sendikalar bağımsız örgütlerdir. Sendikalar hiç bir siyasi partiye, gruba, devlete ya da işverenlere bağlı değildir. Mücadelesini işçi sınıfının ortak çıkarları için verir. Bu mücadele karşısında örgütlü bir güç olarak işverenler ve bir işveren olan devlet vardır. Sendikaların bu yapısı onun siyasetle uğraşmayacağı ya da tarafsız kalacağı anlamına gelmez. Sendikalar taraftır. Emeğin tarafıdır. Emeğin çıkarı neyi gerektiriyorsa, tavrını ona göre belirler. NEDEN TEZ-KOOP-ĐŞ çalışmaktadır. Kendi işkolumuzda bakanlık tarafından yapılan açıklamalara göre 700 bin üzerinde işçi Oysa gerçek sayı, bu sayının iki katına yaklaşmaktadır. Yani bir anlamda Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar işkolunda çalışanların yarısı kaçak ve sigortasız olarak çalıştırılmaktadır. 11
Sektörümüzde çalışan işçilerin toplamının ancak 10 da 1 i sendikalıdır. Resmi rakamlara göre ise bu rakam 3 te 1 inden biraz fazladır. Resmi rakamlara göre bile sektörümüzdeki işçilerin yüzde 65 i örgütsüz, her üç işçiden ikisi anayasal bir hak olan sendikaya üye olma hakkından mahrumdur. Bugün ülkemizde işçi konfederasyonu olarak üç tane konfederasyon ve bu konfederasyonlara bağlı sendikalar vardır. Ancak bu sendika ve konfederasyonlar arasında farklar vardır. Đşçiler sendikalarda örgütleneceklerine göre, bu sendikalardan birini seçmek zorundadır. Ancak acaba hangi sendika işçi haklarını savunur, hangi sendika gerçekten işçilerindir, hangisi işçileri satar ve hangi sendika sarı sendikacılık yapmaktadır? Đşçilerin gerçekten haklarını almak, patronlara karşı güçlü olmak istiyorlarsa bu sendikalar arasındaki ayırımı da çok iyi yapmalıdır. sendika denir. Đşçi haklarını savunduklarını iddia etseler bile, patronların kontrolü altında olan sendikalara sarı Sarı sendikalar işçi sınıfının ekonomik ve demokratik mücadelesini gerileterek, sınıfsal çıkarlarını unutturmaya çalışırlar. Bu tür sendikalarda demokratik bir işleyiş hakim değildir. Toplu sözleşmeler üye işçilerin inisiyatifi dışında hazırlanır ve kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalar sonucunda, işçiye sormaya bile gerek duymadan imzalanır. Đşyeri temsilcilerini bile işçiler seçemez. Genel kurullar çeşitli ayak oyunları ile hazırlanır. Đşçinin hiçbir söz hakkı yoktur. Böyle sendikaların işçi haklarını savunamayacağı açıktır. Tez-Koop-Đş Sendikası, TÜRK-ĐŞ üyesi bir sendikadır. Tez-Koop-Đş kurulduğu günden bu yana burjuva siyasal partilerden, işverenlerden ve devletten bağımsız bir anlayışa sahip olarak, en geniş kitleleri bünyesinde toplamış, demokratik bir katılımla, sınıf ve kitle sendikacılığı anlayışını savunmuştur. benimsemiştir. Tez-Koop-Đş Sendikası işçilerin haklarını her koşulda savunan gerçek bir sınıf sendikacılığını Tez-Koop-Đş in genel politikasının belirlenmesinde ve çalışmaların saptanmasında işçiler belirleyicidir. Đşyeri temsilcilerini ve yöneticilerini üyeler seçer. Tabanın söz ve karar sahibi olması sendikamızın vazgeçilmez ilkeleri arasındadır. Ancak bu ilke hayata geçirildiği oranda sendikal demokrasi gerçekleştirilebilir. 12
HAYDĐ TEZ-KOOP-ĐŞ E: Çünkü; Toplu sözleşmeleri işçiler ile birlikte hazırlar, işçiler onayladıktan sonra imzalar. Sendikal demokrasiyi sonuna kadar uygular. Đşçiler temsilcilerini ve yöneticilerini özgürce seçer ve denetler. Karar alma süreçlerine aktif olarak katılırlar. Sendika üyeliğinin vekalet verme değil, örgütüne sahip çıkmak olduğunu savunur. Sendika üyeliği sendikanın gönüllü demokratik ortaklığıdır. geliştirir. Ücret, iş güvenliği, işyeri koşulları, çalışma süresi vb. iş yaşamına ilişkin kazanılmış hakları koruyup Đşçi ve emekçi kesimlerinde ortaya çıkan görüş farklılıklarını dikkate alır, azınlıkta kalanların demokratik haklarını kullanabildiği örgütsel kanallar açar. Kafa ve kol emeği ayrımı yapmadan tüm çalışanların birlikteliğini savunur. Bir birey olarak işçinin kendisinin de işçi sınıfı kadar önemli olduğu gerçeğinden hareketle, işçilerin bugüne ilişkin ve özlem ve beklentilerini de dikkate alır. 13
Đşçilerin mesleki, sosyal, kültürel eğitim ve diğer faaliyetleri için olanaklar yaratır. Đşçinin sadece iş yaşamını değil, toplumsal yaşamını da değiştirmeyi hedefler. Đşçilerin konut sorunu, çocukların okul sorunu, sağlık, emeklilik ve benzeri konularda projeler geliştirip, uygulamayı amaçlar. eder. Sadece kendi üyelerinin değil, tüm toplumun hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi için mücadele Đşyerlerinde üretimin planlanması ve denetlenmesinde işçilerin de katılımını savunur. Özgür, eşit ve adaletli bir dünya yaratılmasını yolunda mücadelesini sürekli kılmayı amaçlar. Bu mücadele için diğer demokratik kitle örgütleri ile fikir alış verişinden, ortak hareket etmeye kadar pek çok yolla işbirliğini savunur. HAYDĐ TEZ-KOOP-ĐŞ E: Çünkü; Đşçi sınıfı asalak değil, üreten ve hayatı yaratandır. Đşçi sınıfının hak ettikleri, bugün aldıklarından çok daha fazladır. Sermayenin ulusal ve uluslararası örgütlülükleri ile işçi sınıfını baskı altına almaya çalıştığı açıktır. Đşverenler, özelleştirme, taşeronlaşma, fason üretim, part-time çalışma, geçici işçilik gibi yöntemler ile işçiler birbirinden uzağa düşürülmekte, ellerindeki tüm iletişim olanaklarını kullanarak işçileri, evlerinde bile denetlemeye çalışmaktadırlar. Sermayenin bu çok yönlü saldırılarına karşı, kısır ücret sendikacı-lığını aşmış, her alanda işçi sınıfının çıkarlarını savunabilecek yaratıcı yön-temleri yaşama geçirebilen bir sendikal anlayış gereklidir. 14
Öyleyse; Đnsan onuruna yaraşır bir ücret için, Gerçek bir iş güvencesi için, Sendikal demokrasi için, Emeğin onuru için, Barış ve kardeşlik için, Eşit, özgür ve adaletli Bir dünyanın kurulması için HAYDĐ SENDĐKAYA HAYDĐ TEZ-KOOP-ĐŞ E 15