İNTES in 25. Olağan Genel Kurulu 7 Aralık 2013 Cumartesi günü gerçekleşti. İNTES in her Genel Kurulunda olduğu gibi bu yıl da Genç



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ


Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

İSTE (Barbaros Hayrettin Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi), DENİZCİLİK EĞİTİM KONSEYİ ile demir aldı!

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

TRABZONSPOR ŞENOL GÜNEŞ STADYUMU AÇILIŞI

BAŞKAN ÇİĞDEM DEMİRALP : ANKARA YA SÖZ VERDİK, BODRUM BELEDİYESİ Nİ ALACAĞIZ

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

CHP DE GENÇLİK KOLLARI KONGRESİNDE İKİ ADAY

Yapısal Gelişim, Modern Dönüşüm.

ORDU SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

BALIKESİR TABİP ODASI AĞUSTOS 2016 ÇALIŞMA RAPORU

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

GEÇMİŞTEN BUGÜNE DOĞUŞ

MÜKAD Mühendis ve Mimar Kadınlar Derneği

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

29 Ekim Cumhuriyet bayramı okulumuzun bahçesinde coşkuyla kutlandı.

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

SAYIN BAŞKAN, ANKARA SANAYİ ODASININ DEĞERLİ MECLİS ÜYELERİ, HEPİNİZİ, ŞAHSIM VE YÖNETİM KURULU ADINA SAYGIYLA SELAMLIYORUM.

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Bir Ödülün Hikayesi. Yazan: Meltem AKAN. Jeofizik Mühendisi

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Sosyal Faaliyetler. Ankara Sanayi Odası Yılı Faaliyet Raporu

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

SGK 4. Olağan Genel Kurulu ÇSG Bakanı Süleyman Soylu nun Başkanlığında Gerçekleştirildi

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Türkmenistan ata yurdumuz

Cuma İzmir Gündemi

OYAK Çimento Grubu nda görev değişikliği

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Kişisel Bilgiler. Sefa Murat Ersoy Adres

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Geleceğin Mühendislerine Petkim den Tam Destek

AVNI KAHYA ARDEŞEN BELEDIYE BAŞKAN ADAYI Yılında Ardeşen de doğdu.

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası Yılı Faaliyet Raporu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu XXVI. Dönem Genel Kurulu

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER

STRATEJİK AMAÇLAR-HEDEFLER-PERFORMANS GÖSTERGELERİ

TOBB İLKOKULU E-BÜLTEN. Mart TOBB ilkokulu SAYI 3. Telefon: 0 (464) Faks: 0 (464) E-posta: @meb.k12.

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

TOBB GGK nın Onursal Başkanı Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkanı Sayın Ali Sabancı dır.

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 16. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU TEMSİLCİLİKLERİMİZDEN

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

Denize En Çok Mavi Yakışır

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası. Ocak Ayı Bülteni

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI


TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI Yılı Faaliyet Raporu

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

E-BÜLTEN Sayı 35 Temmuz ağustos 2017

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

EGE ÜNİVERSİTESİ ÖDÜL YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

BASKAN TOPRAK ISTANBUL ÜNIVERSITESI REKTÖRÜ PROF. DR. YUNUS SÖ...

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Çarşamba, 02 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 05 Şubat :13

İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği

HEDEF 2023 / YENİ VİZYON

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

Menümüzü incelediniz mi?

final in başarı geleneği final temel liseleri ile sürüyor...

ŞİRKET VE ŞİRKETİN İLİŞKİLİ TARAFLARI İLE İLİŞKİSİNİN NİTELİĞİ VE ÖNEMLİLİK DÜZEYİ

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

12. Araştırmacılar Zirvesi nin açılış konuşmasını yapmak için beni davet etmenizden, bana bu fırsatı vermenizden dolayı sizlere teşekkür ederim.

CUMA İZMİR GÜNDEMİ. -Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı - Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI

TÜZEL KİŞİ ÜYE ADAYI BAŞVURU FORMU

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ YERLEŞKESİ OKULLARI EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 1.VELİ BÜLTENİ

Benimle Evlenir misin?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

SEKTÖR KURULLARI ve İŞ GELİŞTİRME KOMİSYONU Bölgesel İş Geliştirme Forumu

Transkript:

Genç Yöneticilere Üstün Hizmet ve Başarı Ödülü... Yenimahalle Belediyesi ev sahipliğinde, Ankara Sivil Toplum Kuruluşları Platformu organizasyonunda Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi nde 5 Aralık "Dünya Gönüllüler Günü (Dünya Sivil Toplum Kuruluşu Günü)" kutlandı. Etkinlikte İNTES Genç Yöneticiler Grubuna üstün hizmet ve başarı belgesi takdim edildi. Genç Yöneticiler Grubunun katıldığı ödülü Başkan Asude Öztürk Camadan aldı. Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir... Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Gazetesi Yıl 2014 Sayı: 34 / Yıl: 9 ISSN: 1304-7183 "İNTES 25. OLAĞAN GENEL KURUL'U YAPILDI." İNTES in 25. Olağan Genel Kurulu 7 Aralık 2013 Cumartesi günü gerçekleşti. İNTES in her Genel Kurulunda olduğu gibi bu yıl da Genç Yöneticiler Grubu Divan ve Sandık kurulunda görev aldı. Genel Kurul da Divan Başkanlığı'na İbrahim Şencan, Başkan Yardımcılığı'na Gültekin Güvensoy, Katip Üyeliklere ise Asude Öztürk Camadan ile Emrah Yaykıran seçildiler. tamamı sayfa 2 İNTES BİR İVME ALDIYSA, O İVMEYLE DAHA YENİ ALANLARA YELKEN AÇACAKTIR. Bu ay, on iki yıl boyunca İNTES in yönetim kurulu başkanlığını yürüten M. Şükrü Koçoğlu yeni sayımızın konuğu olarak bizlere kapılarını açtı. İNTES de yaptığı çalışmaları ile İNTES i Türkiye deki önemli sivil toplum kuruluşlarından biri haline getiren Koçoğlu nun hayatı tam anlamıyla bir başarı öyküsü. İNTES için var gücüyle çalışan Koçoğlu; Çalışma zamanımın önemli bir bölümünü İNTES e ayırdım. Bazen kendi çalışmalarımın önüne geçti. Hep daha fazlasını yapmaya özen gösterdim. sözleriyle de iyi bir yönetici olmanın sırrını ortaya koyuyor. M. Şükrü Koçoğlu nun on iki yıla sığdırılan İNTES yolculuğu ve başarılı kariyer öyküsü hakkındaki röportajımızı keyifle okuyacağınıza inanıyoruz. tamamı sayfa 6 Yönetici olmanın bireysel bir pozisyon olduğunu düşünmüyorum. Sistem Elektronik A.Ş nin genç yüzü Nazlı Hürmeydan bu ay ki genç yönetici üyemiz. Beş ay önce iş hayatına atılan Hürmeydan, iyi bir yönetici olmaya giden yolu ise şu sözlerle anlatıyor; Bunun için yöneticilikte bireysel kararlılık, bilgi ve deneyim birikimi gibi olması gereken özelliklerin yanında insani vasıfların, ahlaki değerlerin hakim olduğu ortamın sağlanmasının da iyi bir yönetici olmakta katkısının olacağına inanıyorum. Nazlı Hürmeydan ile gerçekleştirdiğimiz röportajın devamını ilerleyen sayfalarımızda okuyabilirsiniz. tamamı sayfa 9

2 İGY DEN HABERLER İNTES 25. Olağan Genel Kurul u yapıldı. İNTES in 25. Olağan Genel Kurulu 7 Aralık 2013 Cumartesi günü gerçekleşti. İNTES in her Genel Kurulunda olduğu gibi bu yıl da Genç Yöneticiler Grubu Üyeleri, Divan ve Sandık kurulunda görev aldı. Genel Kurul da Saygı duruşu ve İstiklal Marşı nın sonra Başkanlık Divanı seçimine geçildi. Divan başkanlığına İbrahim Şencan, başkan yardımcılığına Gültekin Güvensoy, katip üyeliklere ise Asude Öztürk Camadan ile Emrah Yaykıran seçildiler. Gündemin genel kurulun onayına sunulmasından sonra, genel kurul tutanaklarının genel kurul adına Başkanlık Divanı tarafından imzalanmasına yetki verildi. Daha sonra, İNTES Başkanı M.Şükrü Koçoğlu, Genel Kurula hitaben bir sunuş konuşması yaptı. Başkan Koçoğlu, 12 yıllık süreçte Türkiye Eğitim Şantiyesi, İNTES Mesleki Yeterlilik ve Belgelendirme Merkezi(İNTES MYM) gibi önemli işlere imza attıklarını kaydetti. Görüşmeler sonunda Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulu üyeliklerine gösterilecek asıl ve yedek adaylar belirlendi. Seçimler için Sandık Kurulu üyeleri seçimi yapıldı. Sandık kurulu üyeliklerine Nazlı Hürmeydan ile Çiğdem Kurt seçildiler. Genç Yöneticilere Üstün Hizmet ve Başarı Ödülü... Yenimahalle Belediyesi ev sahipliğinde, Ankara Sivil Toplum Kuruluşları Platformu organizasyonunda Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi nde 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü (Dünya Sivil Toplum Kuruluşu Günü) kutlandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 5 Aralık tarihi Uluslararası Gönüllüler Günü ilan etmesinin ardından 27 yıldır 192 ülke tarafından bu özel gün kutlanmakta. Türkiye de bu özel günü kutlayan ülkeler arasında yer almakta. Etkinliğe Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, TÜSİAV Başkanı Veli Sarıtoprak, Eski Bakan ve Türkiye Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Agak Oktay Güner, Eski Devlet Bakanı Rüştü azım Yücelen, ASO Başkanı Nurettin Özdebir, TÜGİAD Genel Başkanı Ali Yücelen, TÜGİAD Ankara Şube Başkanı Barış Aydın, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ve Bülent Kuşolu, sanatçılar ve pek çok Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Etkinlikte Ankara Valisi Alaaddin Yüksel ve Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. Yenimahalle Belediyesinin çalışmalarında STK'larla yakın işbirliği içinde olduğunu belirten Yaşar, başarılarının ardında bunun yattığını söyledi. STK'ların sayısının yüksekliğinin, sivil toplumun Türkiye'de etkin olduğu anlamına gelmediğini ifade eden Yaşar, "Sivil toplum kuruluşları, siyasi otoritenin baskısından uzak, kamusal alanda etkili kuruluşlardır. Gönüllülük temeline dayanan sivil toplum kuruluşları, çoğulcu demokrasinin katılımcı demokrasiye geçişini sağlar" dedi. 110 Sivil Toplum Kuruluşuna şükran belgesi verilen etkinlikte İNTES Genç Yöneticiler Grubuna üstün hizmet ve başarı belgesi takdim edildi. Genç Yöneticiler Grubunun katıldığı ödülü Başkan Asude Öztürk Camadan aldı.

BAŞKAN DAN 3 ASUDE ÖZTÜRK CAMADAN İGY Dönem Başkanı Değerli Genç Yönetici okurları, Göreve geldiğimiz günden, bugüne kadar İGY deki arkadaşlarımızla yaptığımız görev bölümüne göre, herkes kendi sahasında üzerine düşeni yapmanın çaba ve gayreti içine girdi. Eğer bir yıl boyunca olumlu hizmetler verebildiysek bunu hep birlikte başarmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Büyüklerimizden, üyelerimizden, arkadaşlarımızdan ve meslektaşlarımızdan aldığımız duygu yüklü güzel sözlerin sağladığı etkileyici atmosferi İGY deki arkadaşlarla paylaşmanın hazzı ve mutluluğunu taşıyoruz. Başkan Yardımcılarım Burak Çelik ve Emrah Yaykıran ın da büyük destekleri ile, 2013 yılına duayen ziyaretleri ile başladık. Bu dönemin ilk duayen ziyareti olan GAMA Holding kurucularından Sayın Erol Üçer i ziyaretimizde hiç unutmayacağımız; Şirketlerinizde ortaklıklar kurun, riskleri paylaşın tavsiyesi bizim gibi sektördeki gençlere yol gösterici ve etkileyici oldu. Daha sonraki ziyaretimizi GÜRİŞ Holding Onursal Başkanı Sayın İdris Yamantürk e gerçekleştirdik. Kendisinin sektördeki tecrübelerini ve anılarını dinlerken halen işlerin başında aktif bir yönetici olduğunu öğrendiğimizde, bize başarılı olmak istiyorsanız her zaman kendi işinizin başında olmalısınız tavsiyesini verdi. Daha sonraki ziyaretimizi Yaşar Özkan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Yaşar Özkan a gerçekleştirdik. Kendisinden hem sektörümüze hem de hayata dair değerli tavsiyelerini aldık. Yine Sayın Özkan ın işlerinde halen aktif olarak faaliyet gösterdiğini gördük. Duayenlerimizin ülkemize ve sektörümüze kattıklarının yanı sıra halen tüm benlikleri ile yeni şeyler üretmenin gaye ve çabası içinde olduklarını görmek bize çalışkan olmanın bu sektörde, başarıya giden en önemli temel ilke olduğunu bir kere daha göstermiştir. Bu dönemki en son duayen ziyaretimizi yıllardır INTES de başkanlık görevini üstlenen ve MŞK Grup Şirketlerinin Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı olan, aynı zamanda İGY nin de kurulmasına büyük destek veren Başkanımız Sayın Şükrü Koçoğlu na gerçekleştirdik. Kendisine grubumuza yakın desteği dolayısıyla hem şükranlarımızı ilettik, hem de çok sıcak bir sohbet gerçekleştirdik. Görev süremizde Genç Yönetici Gazetemizi çıkartmaya devam ettik. Onbirinci Dönem Başkanımız Sayın Mehmet Göçen in başlattığı Geleneksel Şantiyeye Dönüyoruz etkinliğimizi düzenledik. Bütün bu aktivitelerimiz esnasında gerek yaşıtlarımız, gerekse ömrünü çalışarak geçiren büyüklerimizi görme fırsatımız oldu. Bu etkinliklerle gençlerin tatilini azaltıp işe yönelmeleri, büyüklerimizin de işlerden başını kaldırıp dinlenmeleri için çok başarılı organizasyonlar hayata geçirilmiş oldu. Başkanlık dönemimde Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcımız Sayın Uğur Bülent Ecevit in katılımları ile Serbest Bölgeler Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çağrı Köseyener ve Şube Müdürü Nil Gökçe nin de bulunduğu güçlü bir heyet ile İGY ekibi olarak Umman a teknik müteahhitlik heyeti gezisi düzenledik. Umman da iş yapma koşulları ve potansiyel projelere ilişkin bilgiler edindik ve bu bilgileri üyelerimiz ile paylaştık. Başkan olarak görev yaptığım dönemin sonuna gelmiş bulunmaktayız. 2013 yılında yürütmüş olduğum bu görevde öncelikle başkan yardımcılarım Burak Çelik ve Emrah Yaykıran a, bana destek olan tüm arkadaşlarıma ve INTES de görevli arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Görevimi yeni dönemde başarılı olacağına inandığım Başkan Yardımcım Burak Çelik e teşekkürlerimle devrediyorum. 2013 yılında İGY olarak gündemimiz bunlarken, ülkemizde ve dünyada da bir sürü gelişmeler yaşandı. Filipinler de dünyanın en büyük sel felaketine tanık olduk. Bu olay maalesef binlerce insanın can ve mal kaybına neden oldu. Bu afet, sektörümüzün olağanüstü durumlarda insan hayatının kalitesini nasıl etkilediğini bize tekrar göstermiş oldu. Bu gibi felaketler, ülkemizin %90 ının güçlü bir deprem kuşağında olan bir ülke olduğunu hatırlatarak, gerek inşaatların yapımı sırasında uygulanacak tekniklerin gerekse de afet durumunda uygulanması gereken korunma ve kurtarma konularında kendimizi çok iyi hazırlamamız gerektiği gerçeğini bize tekrar gösterdi. Yine komşu ülkelerimizden Suriye de yaşanan siyasi olaylar 2013 yılında iz bıraktı. Dünyada yaşanan bu olaylar esnasında ülkemiz de çok hareketli bir yıl geçirdi. Sektörümüzü ilgilendiren açılışlar gerçekleşti, 3 dev projenin yapımına başlandı ve birkaç tanesi de yakın zamanda gerçekleştirmek üzere gündeme alındı. Büyük enerji projelerinden, TANAP projesi 2014 yılında inşaatına başlanacak duruma geldi. İstanbul un iki yakası nihayet bir araya geldi. Dünyanın sayılı projeleri arasına giren Marmaray Projesi 29 Ekim 2013 tarihinde Başbakanımız tarafından başarı ile açıldı. Böylece, İstanbul da trafiğe takılmadan boğazı geçmek mümkün olacak. Şüphesiz Türk inşaat sektörünün önemli bir eseri olan bu proje hepimizi gururlandırdı. Yapımına başlanan yeni dev projeler ise; İstanbul 3. köprü inşaatı, İstanbul Kanal Projesi ve İstanbul 3. Havaalanı Projesi. Bunların yanı sıra nükleer enerji santrallerinin yapımı için ülkeler arası ön anlaşmalar imzalanarak inşaatlarına başlamak için gerekli çalışmalar hayata geçirilmektedir. Bütün bu projelerin önümüzdeki yıllar içinde inşa halinde olacağı göz önünde bulundurulursa yapı inşaat sektörünün ülkemizdeki toplam istihdamın en az %6 sını üstlenmeye devam edeceği açıkça görülmektedir. 2014 yılında da dünyaya örnek olacak projelere sektörümüzün imza atması dileklerimle huzur ve başarı dolu bir yıl diliyorum. İNTES GENÇ YÖNETİCİ GAZETESİ Basım Tarihi: Sayı: 34 (Aralık) Yıl: 9 ISSN: 1304-7183 İNTES Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Adına Sahibi: Celal Koloğlu Sorumlu Müdür: H. Necati Ersoy YAYIN KURULU ASUDE ÖZTÜRK CAMADAN BAŞAR GÜVENSOY BURAK ÇELİK BURÇİN KARGIN CAN ADİLOĞLU CEM ADİLOĞLU CENK KANAT ÇİĞDEM KURT DORUK COŞKUNSU EBRU ÇELİK CEYLAN ELİF GÜRAY ELİF YAVUZ YAMAN EMRAH YAYKIRAN EMRE GÜRAY IŞIL GÜVENSOY İDİL FIRAT İREM ŞEREFOĞLU KEMAL CEYLAN KORAY KARADUMAN LEYLA NASIROĞLU MERT YILDIZHAN MERİÇ AYDENİZ MEHMET GÖCEN MURAT GÜLEÇ NAZLI HÜRMEYDAN ÖZGÜR HAŞEMOĞLU SELAHATTİN ÖNEN SELİM AKIN TUVANA AYDINER TOLGA KOLOĞLU UĞUR KOÇOĞLU ÜLKÜ AYDENİZ KEKLİKOĞLU YÖNETİM YERİ 4. Cadde 719. Sok. No: 3 Yıldız/Çankaya- Ankara Tel: 0.312 441 43 50 Faks: 0.312 441 36 53 www.intes.org.tr intes@intes.org.tr Editör: Aslı Kutlucan Kaptan Yapım: Gergedan Tanıtım 0.312 442 75 10 www.gergedantanitim.com Sanat Yönetmeni: Levent Kaptan Grafik Tasarım: Timuçin İpek Baskı: Tiremat Matbaacılık Kazım Karabekir Cad. Kültür Çarşısı No:7/7 Altındağ - ANKARA Tel: 0312 472 39 46 İki ayda bir yerel süreli yayın olarak yayımlanır ve abonelerine ücretsiz olarak gönderilir. PARA İLE SATILMAZ Gazetede yayımlanan yazılar, yazarların kişisel görüşü olup hiçbir şekilde İNTES tüzel kişiliğinin görüşü olarak mütalaa edilmez.

4 GEZİ TRAKLARDAN GÜNÜMÜZE TEKİRDAĞ MÖ 6 binlere kadar uzanan, bilinen tarihi boyunca Bisanthe, Rhadestus, Rodosto, Rodosçuk ve Tekfurdağı isimleriyle anılan Tekirdağ ın kurucusu, antik kavimlerden Traklardır. Daha sonra Pers, Roma ve Doğu Roma egemenliklerinde kalan yöre, 1. Murat zamanında ilk kez Trakya ya çıkan Süleyman Paşa ile Osmanlı egemenliğine girer. 1354 de böylece başlayan yöredeki Türk egemenliği; 1357 deki altı yıllık Doğu Roma, 1912 deki bir yıllık Bulgar ve 1920 deki iki yıllık Yunan işgallerle kesintiye uğrasa da Tekirdağ son tahlilde yaklaşık 700 yıllık bir Türk kentidir. Timur ÖZKAN ozkantimur@yahoo.com Günübirlik Tekirdağ gezimiz esnasında, kentin uzak tarihinin izlerini Arkeoloji Müzesi nde, yakın tarihinin izlerini kent merkezinin cadde, sokak ve parklarında sürerken Rakoczi ve Namık Kemal başta olmak üzere bir çok önemli tarihi isimle de karşılaşıyoruz. Eski Vali Konağı nda açılan Tekirdağ Arkeoloji Müzesi; Taş Eserler, Arkeolojik Küçük Eserler ve Etnografya salonları olmak üzere üç ayrı bölümden ve bahçedeki teraslarda yer alan açık teşhir alanlarından oluşmaktadır. Kendisi de görmeye değer tarihi bir bina olan Müze nin en ilgi çeken eseri MÖ 4. yüzyılda yaşayan Trak Kralı Kersepleptes in canlandırması olup, kralın Hareket Tepe Tümülülüsü nde ortaya çıkarılan altın tacı ve rahiplik asası da döneminin giysileriyle sergilenmektedir. Naip Tümülüsü nde çıkarılan defne dalı şeklindeki Roma tacı ve MÖ 490 a tarihlenen desenli toprak vazo ile geçen yüzyılın eşyalarıyla oluşturulan Tekirdağ Odası da Müze nin mutlaka görülmesi gereken yerleri olarak not edilebilir. Tekirdağ ın bir diğer önemli müzesi olan Rakoczi Evi, 1720 yılında Osmanlı İmparatorluğu na sığınarak hayatının sonuna kadar 15 yıl süreyle burada yaşayan Macar Prens II. Rakoczi nin yaşadığı tarihi bina olup Macaristan tarafından restore edilerek müze haline getirilmiştir. Halk arasında Macar Evi olarak anılan bu binadan başka İtalyan Evi olarak anılan bir diğer tarihi bina ise İtalyan Diplomat Matteo Dussi yi konuk etmiştir. Diplomat bir aileden gelen Dussi nin 19 yüzyılda yaşadığı tarihi ahşap konak Namık Kemal İl Halk Kütüphanesi olarak düzenlenmiştir. 1840 da Tekirdağ da doğan hürriyet ve vatan şairi Namık Kemal in doğduğu evin aslına uygun olarak yapılan ve Namık Kemal Müzesi olarak düzenlenen tıpkıyapımı da, Macar ve İtalyan evleri gibi tipik bir Osmanlı yapısıdır. Bu evler gibi orijinal veya restore edilmiş daha pek çok geleneksel Tekirdağ evinin bulunduğu kentte günümüze ulaşan Osmanlı eserlerinin en eskisi Rüstem Paşa Camisi ve Bedesteni dir. Sadrazam Damat Rüstem Paşa adına, 1533 de Mimar Sinan tarafından yapılan cami, yıkık haldeki medrese ve hamamı ve ayrıca restore edilerek kullanılmaya devam eden tarihi bedesteniyle tam bir külliyedir. Her ikisi de Zahire Nazırı Ahmet Ağa tarafından yaptırılan Eski Cami ve Orta Cami (Sinan Ağa Camisi) ise birer 19. yüzyıl eseri olup bugün de kullanılmaktadırlar. Öte yandan anıt ve heykeller açısından oldukça zengin kent olan Tekirdağ ı gezerken karşılaştığımız ve her biri Tekirdağ ın zengin geçmişinden bir kesiti yansıtan anıt ve heykellerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz; Tekirdağ ın hemşerisi Namık Kemal in heykeli Bir dönem Rakoczi nin tercümanlığını da yapan ve Osmanlı ya ilk matbaayı getiren İbrahim Müteferrika nın heykeli 9 u üst üste olmak üzere 13 kez başpehlivan olan Tekirdağlı Hüseyin Pehlivan Heykeli Türklerin Avrupa ya geçişlerinin anısına, Sultan 1. Murat ve komutanı Süleyman Paşa adına yapılan anıt 1890 yılında, Japonya dönüşü batan ve 587 denizcimizin hayatını kaybettiği Ertuğrul gemisinin Tekirdağlı kaptanı Yarbay Ali nin anıtı 1908 Hürriyet Abidesi ve 1920 de Yunanlılarla çarpışırken şehit olanlar anısına yapılan anıtlar ile Atatürk ün Harf Devrimi ni tanıttığı yurt gezilerinin ilk durağı olan Tekirdağ da, ilk dersi verdiği 23 Ağustos 1928 tarihinin anısına yapılan anıt. Bu listeye ayrıca Tekirdağ ın tarihi yapılarından Hükümet Konağı önündeki Atatürk Heykeli ile sahildeki Barış ve Özgürlük Parkı nda yer alan Namık Kemal ve Rakoczi heykelleri de eklenebilir. Tekirdağ gezimizi, halk arasında kısaca İskele olarak adlandırılan Balıkçı Limanı nda yorgunluk atarak tamamlıyoruz. Tekirdağ daki ev sahibim Turhan Demirbaş, buradaki çay bahçelerinden başka denizin doldurulmasıyla oluşturulan kıyı bandındaki park ve yürüyüş alanlarının da özellikle yaz akşamlarında dolup taştığını söylüyor. Tekirdağ da, Tekirdağ deyince ilk akla gelen ve ülke çapında haklı bir şöhrete sahip olan Tekirdağ Köftesi ile peynir tatlısını tadabileceğiniz iki adresten biri Özcanlar Köfte, diğeri Meydan Çorba Köfte dir. Tekirdağ ın kirazı ve burada üretilen Tekirdağ Rakısı da ülke çapında bir şöhrete sahiptir ama Tekirdağ ın şaraplarının şöhreti uluslararası düzeydedir. Nitekim köftesi kirazı ve rakısıyla olduğu kadar şaraplarıyla ve bağlarıyla da tanınan Tekirdağ için, daha 17. yüzyılda Cihan Bağı nitelendirmesi yapan Evliya Çelebi haksız olmasa gerekir. Tekirdağ ın merkeze 81 km uzaklıktaki ilçesi Şarköy, bağlarıyla olduğu kadar Marmara Bölgesi nde mavi bayraklı plajlara sahip tek ilçe olarak ilgi görmektedir. Antik dönemde Perinthos olarak anılan ve merkeze 38 km uzaklıktaki Marmaraereğlisi ilçesi ise daha çok Tarih ve Arkeoloji meraklılarını beklemektedir. İstanbul a 130 km uzaklıktaki Tekirdağ a, Esenler Otogarı ndan kalkan otobüslerle iki saatte ulaşılabilir. İl merkezine uzaklığı 37 km olan Çorlu Havaalanı ise daha çok dış hat charter uçuşları tarafından kullanılmaktadır.

SPOR 5 NEW YORK CITY MARATONU -I Serap YAVUZ KILINÇ Nur İnşaat San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Yanımda bir İtalyan, üzerinde İtalyan forması, altında paçası yırtık eşofmanı, New York'da Staten Island i Brooklyn e bağlayan Verrezano Köprüsü üzerinde hem koşuyor, hem de Viva Italia diye bağırıyor. Önümde bir grup Brezilyalı kız, başlarında Rio Karnavalı misali şapkalar, belli ki içlerinde de benzer bir şeyler var, ancak 26 milin sonunda çıkarılmayı bekliyor. Şimdi ise kötü sweatshirt ve altlarında yine paçası yırtık eşofmanlarla, çene çalıp koşuyorlar. Önümde de uzaylı gibi bir adam, belli ki buranın tam turisti ve bu konunun da çömezi. 2 gün önceki Expo'dan alınma, özel bir malzemeden yapılmış olması sebebiyle hiç üşütmeyeceği iddia edilen astronot kıyafeti misali son moda ürünü giymiş oflaya poflaya koşuyor. Hava 1 derece. 13m/h lük rüzgar var ama Verrazano üstünde artık kaçtır kim bilir? Ama ben üşümüyorum. Hatta Expo dan aldığım uyduruk mallarla dolma gibi giyinmişken, artık yavaş yavaş diğerleriyle birlikte üzerimdekileri köprü üzerine atmaya başlıyorum. E adet bu! Hava soğuk olduğu için, üstüne yarış başladıktan bir süre sonrasına kadar seni koruyacak eski bir şeyler giymek lazım. Daha sonra yollara atılan bu kıyafetler hemen toplanıyor. Bizim hemen ardımızdan özel araçlarla toplanan malların işe yarayanları, kimsesizlere verilmek üzere kuru temizlemeye yollanıyor ve diğerleri de çöpe gidiyor. Önce ayakkabımdan rahat çıkması için paçalarını kesip şık bir yırtmaç yaptığım eşofmanım gidiyor yollardaki diğer atılan eşyaların arasına. Daha sonra birer birer eldivenlerim ama onlar cebime ki en sonda üşürsem elime takabileyim. Onu da fermuarlı sweatshirtüm izledi. İçimdense... ay yıldızlı formam çıktı. Artık ne üşüyorum ne bir şey. Aklımdaki tek şey; Central Park ın içindeki maratonun bitiş noktası olan 42. kilometre. Sık sık arkadaşlarımla, zaman zaman da yalnız geçtiğim o noktaya kitlendim. Bazen New York Road Runner s ın yarışlarında geçtiğim o nokta. Ve hatta bir keresinde 1 numaralı Etopyalı bir atletle omuz omuza geçtiğim o nokta, tabii ki o bana 2 tur bindirmişken 3 hafta öncesinde, son 10 km ye kafamı alıştırabilmek için grup olarak yaptığımız koşudaki o son nokta Ama buradaki ambians başka. Sanki dini bir şey, herkes sessizce tek bir şey için yakarıyor. Her milletten her dinden 40000 kişi tek bir noktaya kitlenmiş, etrafta şenlik havası, 100 konser ve on binlerce seyirci hiç durmadan tezahürat yapıyor. Sanki herkes sadece bana gelmiş. Ay yıldızlı formamın üstündeki adımı okuyanlar, Serap! daha doğrusu Sirap! Sirap! diye, ya da daha da güzeli Turkey! Turkey! diye bağırıyorlar. Bu nasıl motivasyon Allah ım! Sabah 4 ten beri ayaktayım. Gerçi gece de heyecandan uyuyamadım ya! Hazırlanıp Manhattan da 66 ile Central Park kösesindeki otobüsüm ile ki önemle vurgulamam gereken şu, içinde tuvaleti olan otobüsümle yola çıktım. Heyecandan ve yarış boyunca içilen soğuk enerji içecekleri ve jellerin etkisiyle, tuvalet bu yarış da önemli bir yer oluşturuyor. Benim başlangıç saatim 10.40 ama sabah 07.00 den sonra NYC Maratonu'nun başlangıç noktası olan, Staten Island'a geçişi sağlayan köprü kapatılacak. O sebeple erkenden Staten Island'a geçmemiz lazım. Bu bölge NYC Maratonu nun geçmesi gereken toplam beş bölgeden ilki. Staten Island'da otobüsün bizi bıraktığı yerden sonra 1,5, 2 km yürüdük. Hava buz, elimizde Expo'dan aldığımız, güvenlik sebebiyle, kullanmamıza izin verilen tek çanta olan şeffaf amblemli ve üstünde adımız yazılı torbalar, üstümüz dolma gibi kat kat, çok garip bir güruh yollarda yürüyor. Çoğu neşeli ama biraz da stresli Yarışın başlayacağı noktadaki toplanma alanı şenlik yeri gibi. Çimler ve toprak gece yağan yağmurdan dolayı, buz gibi ve ıslak. Her yer çamur içinde. Neyse ki, koşu ayakkabılarım çamur olmasın diye üzerilerine naylon geçirmiştim. Altımıza sağdan soldan naylon vs. bulup üstüne oturduk. Vakit geçmek bilmiyor. Gruplar halinde çağrıldıkça köprünün üzerine toplanılıyor. Ben de sıram yaklaşıncaya kadar yemem ve içmem gerekenleri yavaş yavaş tüketiyorum. Geceden hazırladığım Gatorade Endurance'in 16 oz'unu 1 saat öncesinde tükettim. 1 adet muzu son 45 dakikada yedim. Son yarım saatte de içeceğim 8 oz Gatorade, tuz ile karıştırdığım 8 oz su ile gerekli diğer tüm elektroniklerimi, enerji jellerimi ve onları taşıyacak bant şeklinde bel çantamı bir kenara ayırıp, UPS kamyonlarına doğru yürüdüm. Maratonun sonunda teslim alacağımız malları şeffaf torbaların içinde gönüllülere teslim edip, yavaş yavaş başlangıç noktasına doğru ilerledim. Eller ayaklar donmuş, gözler heyecandan çakmak çakmak, kalp ise küt küt on binlerle bekledim. New York Belediye Başkanı Bloomberg in atışıyla birlikte fırladık diyeceğim ama o kadar kalabalıktık ki ancak omuz atıp kalabalığı yardım ve işte o an, son 6 ayımı adadığım, herkesin bu yaşta yapamazsın dediğini gerçekleştirmek için ilk adımımı attım. Yarışa hazırlanma sürecinde, Türkiye de ufak bir sakatlanmam olmuştu. Hacettepe'de sanırım o dönemde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı olan ve aynı zamanda spor hekimi olan Prof. Dr. Zafer Hasçelik Bu yaşta ne işin var maratonla, bu maratonu bitiremezsin diye kızarak odasından kovmuştu neredeyse. Ancak New York'taki enteresan, biraz uçuk kaçık 68 yaşındaki spor hekimim Dr. Daniel Hamner, Saçma! Doğru çalışmayla her şey mümkün Her adımda yanında olacağım deyip, hatta benimle beraber katıldı maratona. Fark budur işte! İnanmak! Ya da Atatürk ün deyişiyle Hayal ettim, hayalimin önündeki manileri tespit ettim. Manileri kaldırdığımda, hayalim kendiliğinden gerçekleşti! Ulaşım Sayfası: Facebook Page "Marathon-Triathlon 101 by SYK

6 RÖPORTAJ İNTES, SÜREKLİLİĞİ OLAN BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞU. INTES 21-22-23-24. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı M.Şükrü Koçoğlu hayatını doğrular ve başarılar üzerine kurmuş bir yönetici. INTES te yaptığı önemli çalışmalar ile herkesin takdirini kazanan Koçoğlu, aynı zamanda bir marka haline getirdiği Koçoğlu Grubu ile de sektörce tanınan bir isim. INTES in bir kurum olarak önemli özellikleri hakkındaki düşüncesini ise şöyle dile getiriyor;...rüzgârlara göre çok fazla eğilen bir sivil toplum kuruluşu değil. Hiçbir zaman politize edilmedi. Özellikle başkanlık görevim süresince buna önem verdik. Bildiğimiz yoldan devam ettik, yani her gelene eğilmedik. M. Şükrü Koçoğlu ile INTES in dünü, bugününü ve geleceğe yönelik projelerini konuştuk. Başkanım, özellikle grubumuzun kuruluşuna öncülük ettiğiniz ve on yıl süresince desteğinizi bizden daima esirgemediğiniz için teşekkür ediyoruz. Bize çok sıcak davrandınız, İNTES in tüm etkinliklerine bizleri davet ettiniz. Uzun bir süreden sonra, İNTES teki başkanlık görevini bırakmaya karar verdiniz. İNTES çalışmalarınızla bugün Türkiye de etkin bir sivil toplum kurulu haline geldi. Çok başarılı bir görev ifa ettiğinizi düşünüyoruz. Güzel sözleriniz için teşekkür ediyorum. Ben de genç yöneticiler grubunun çok başarılı ve örnek bir sivil toplum kuruluşu olduğunu düşünüyorum. Örneğin başkanlık sisteminiz. Ne kadar demokratik, her sene bir üyeniz başkanlık görevini üstlenip, bırakıyor. Biz büyükler, bu kadar demokratik olamadık. Mesela ben, 12 sene başkanlık görevini sürdürdüm. Dolayısıyla, sizin bu demokrasi örneklemenizin takdire şayan bir hadise olduğunu düşünüyorum. Bir de çok iyi aktiviteler de yaptınız. Ülke raporları, hedef pazar gezileri, camiamızı bir araya getirdiğiniz şantiyeye dönüyoruz etkinliği, duayen görüşmeleri çok önemli. 10 yıldır Genç Yönetici Gazetesi adlı bir yayın organı çıkarıyorsunuz. Süreli bir yayın çıkartmanın öyle görüldüğü gibi kolay olmadığını ben biliyorum. Grubunuz, birlik beraberliğin güzel bir örneğini oluşturuyor. Pek çok sivil toplum kuruluşunda göremediğimiz bir özellik bu. İğneyi kendimize de batırmak gerekli. Türkiye de sektörümüz genelde bencildir. Yani hep ben, hep bana Ama sizler en azından bu arkadaşlığınızdan dolayı ben değil, biz diyebiliyorsunuz. Bu, gelecek için çok önemli bir konu. Övgüleriniz için çok teşekkür ederiz. On iki yıl bir kurumun başkanlığı için uzun bir süre. İNTES nasıl bugün Türkiye nin önde gelen bir sivil toplum kuruluşu haline geldi? Başlangıçta görevi aldığınız İNTES ile bugününü anlatabilir Başkanlık görevine geldiğimde İNTES de on yıldır yönetim kurulu üyesiydim. 18.11.1992 tarihinde yapılan 18. Olağan Genel Kurul da Yönetim Kurulu Üyeliği ne seçilmiştim. Yönetimde olduğum süre boyunca İNTES te hep sektörümüz ve ülkemizin çıkarlarını gözeten işler yapmak için uğraştık. Hatta 2002 yılı öncesinde başkanımız İbrahim Şencan ağabeyimizdi. Yönetim kurulu üyesiyken başkanımız ile kimi zaman fikir uyuşmazlıklarımın olduğunu da hatırlıyorum. Tesadüf, işte başkan olduk, böylece yapmak istediklerimizi yapmak için daha çok imkanımız oldu. İNTES, sürekliliği olan bir sivil toplum kuruluşu. Yani, rüzgârlara göre çok fazla eğilen bir sivil toplum kuruluşu değil. Hiçbir zaman politize edilmedi. Özellikle başkanlık görevim süresince buna önem verdik. Bildiğimiz yoldan devam ettik, yani her gelene eğilmedik. M. Şükrü KOÇOĞLU Çalışma zamanımın önemli bir bölümünü İNTES e ayırdım. Bazen kendi çalışmalarımın önüne geçti. Hep daha fazlasını yapmaya özen gösterdim. Örneğin İNTES olarak mesleki yeterlikler konusuna çok fazla önem verdik. Geleneksel toplantılarımızı daha rutin hale getirdik. Yeni bir toplantı serisi olan Çözüm Arama Konferanslarını başlattık. Gerçekleştirdiğimiz işler ile gerek hükümet nezdinde, gerekse bürokrasi, yargı, özel sektör kuruluşları nezdinde İNTES son derece bilinen bir sivil toplum kuruluşu oldu. Yani nasıl aldım, nasıl bıraktım; böyle bir mukayese yapmıyorum ama bu anlattıklarım içerisinden belli bir grafik ortaya çıkıyor. Şimdi başkanlık görevini devrettikten sonra da daha iyi olacağını biliyorum. İNTES tarafından yürütülen faaliyetlerin yeni yönetim ile daha da gelişeceğine hiç şüphem yok. Zamanla suyu tersine akıtamazsınız. İNTES bir ivme aldıysa, o ivmeyle daha yeni alanlara yelken açacaktır diye düşünüyorum. İnşaat aile mesleği değil. Koçoğlu Holding, sizin kurduğunuz temeller üzerinde marka oldu. İnşaat mühendisliği mesleğini seçmeniz ve sektöre giriş öykünüzü aktarabilir Afyon Lisesi edebiyat bölümünden mezun oldum. Yani fen bölümü bile okumadım. Edebiyatı seçtim çünkü hukuk fakültesine gitmek istiyordum. Ailemde çok hukukçu vardı. Liseden mezun oldum. Ankara Hukuk Fakültesi ni kazanarak, kaydımı yaptırdım. Artık lise sıralarındaki hedefime ulaşmıştım. İki hafta derslere girdim, okulun ilk günlerinde o zamanlar günde bir iki saat ders yapılıyordu. O dönemde fakültede olaylar da oluyordu. Sonra Afyon a babamın yanına gittim. Rahmetli babam bana Ya oğlum, sen mühendis ol dedi. O zaman şimdi adı Gazi Üniversitesi olan Özel Yükseliş e geçerek Hukuk Fakültesi ndeki kaydımı İnşaat Mühendislik Fakültesi ne aldırdım. Yani benim mühendis olmam tamamen tesadüf. Üniversite eğitimimi 1973 yılında tamamladım. Aynı yılın sonunda Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) na girdim. Etibank tan ayrılmış, yeni kurulan bir teşkilattı. Çalışırken şimdi Gazi Üniversitesi olan Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi nde İşletme yüksek lisansı yaptım. TEK de çalışırken iki yıla yakın Seydişehir de kontrol amiri olarak görev yaptım. Bu görevimden sonra merkezde baş mühendis, müdür muavini oldum. Henüz 26 yaşında iken 1979 da Toprak İskân İşleri ne Genel Müdür Yardımcısı oldum. 26 yaşında kısa bir süre içerisinde kariyerimde hızlı bir çıkış yapmıştım. Genç yaşımda da bildiğim doğrulardan hiç ayrılmadım. Henüz 27 yaşında iken Genel Müdür ile kavga edecek cesareti buldum kendimde, sonrasında da istifa ettim. Kavga ettim çünkü

RÖPORTAJ 7 kendisi benim iş hayatımda kabul ettiğim ilkelere aykırı kararlar vermişti, ben de tepkimi biraz fazla gösterdim. Gençliğin verdiği heyecanla; Ben seninle çalışmam dedim. Sonra özel sektörde iş kollamaya başladım. Bir arkadaşımın Selanik Caddesi nde ofisi vardı, orada bana bir oda verdiler, firmanın kesin hesap işlerini yaptım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Halkla İlişkiler Binası nı yapan Emek İnşaat ın taşeronluk işini üstlendim. Böylece kendi işime adım atmış oldum. İşin müteahhiti, şantiye şefi, muhasebecisi bendim. İşin hamalı, şoförü de bendim. Çimentoları o zaman pikaba kendim sırtlayıp taşıyordum. Sonra Türkiye Elektrik Kurumu ile bu sefer yollarım yüklenici müteahhiti olarak kesişti. Kuruma çok iş yaptım. O günden bugüne müteahhitliğe devam ettik, halen de devam ediyoruz. Ancak giderek müteahhitlik zorlaşıyor. Söylemlerinizde müteahhitliğin hep zor bir meslek olduğunu belirtiyorsunuz. Bir daha dünyaya gelseniz yine müteahhitliği mi seçerdiniz? Evet, dediğim gibi gelecekte müteahhitlik mesleğinin daha zor olacağını düşünüyorum. Çünkü sektörde aşırı bir rekabet var. O nedenle olmazdım diye düşünüyorum. Bir daha dünyaya gelirsem, ne olurdum? O zamanki konjonktüre bakmam lazım. Peki çocuklarınıza mühendis olması konusunda telkininiz oldu mu? Tabii oldu, ikisinin de mühendis olmasını istiyordum. Büyük oğlum Uğur oldu. Sonra aynı telkinleri Nadir e de verdim. Ama o istemedi. Bari ekonomist ol dedim, onu da olamadı. En sonunda üniversite bitir de ne olursan ol dedim. Geçmişte teknoloji bugünkü gibi değildi elbette. İş üstlenmek daha zordu. İşleri gerçekleştirmek için zor şartları aşmak gerekiyordu. İmkanlar kısıtlı idi. O günleri biraz bize aktarabilir Biz dört işlem hesap makinesi ile tanıştığımız zaman bile önemli bir teknoloji ürününü elimize almış olduk. Talebeyken 7-8 basamaklı rakamları elle çarpardık. Yani dediğiniz gibi teknoloji azdı. İşler daha uzun sürerdi. Şimdi son teknolojileri kullanabiliyoruz. Bu konuda Türk müteahhitlik sektörü çok ileri bir seviyeye geldi. Müteahhitlik kariyerinize çok anlar sığdırdınız. Her hatırladığınızda size tebessüm ettiren anılarınızdan bize anlatabilir Evet çok fazla var. Mesela ilk taşeronluk işim olan Emek İnşaat ın Türkiye Büyük Millet Meclisi nin halkla ilişkiler binası işinde sıva işleri yapmıştık. Proje müellifinin ortağı Orhan Berk de sürekli şantiyedeydi. Bize sürekli ölçüm yaptırıyordu. Odaların tavan sıvaları bitmişti. Net yükseklik ölçüsü 2,47 idi. Hiç unutmuyorum, elimizde T şeklinde 2,47 m. Uzunluğunda 5/10 ahşaplar ile adım adım ölçüm yapıyorduk. Mesela tavanın ölçüsü 2,48 mi olmuş, Orhan Berk hemen düzeltin diyordu. Nasıl kızıyordum, size anlatamam. Van lı bir ekip ile çalışıyorduk. Ekibin başında Nadir Usta vardı. Nadir Usta iş uzadıkça iyice sinirleniyordu. Orhan Bey düzeltilmesini istedikçe yaptık. Aslında tavan sıvası yapmanın da manası yoktu. Çünkü çok kaliteli çıpalı beton yapılmıştı.(meğer bunların hepsi boşuna yapılmış, zira asma tavan yapıldı sonra) Sıva iyi olsun diye çentiğin de tarifini vermiş, 2,5 santim kuturunda. 2 santim derinliğinden aşağı olmayacak. Ekip sıva tutsun diye murçlarla kazıyor, çentik açıyorum. Hiç unutmuyorum, en üst kattayız. Orhan Bey yine titizliği ile ekibe çentiklerin iyi olmadığını düzeltmesini söyledi. Nadir Usta olay çıkardı. Orhan Beyi üst kattan aşağı atmak istedi. Aslında kavga gürültü de her şantiyede olabilecek bir şey. Sonuçta şantiyelerin stresi de çok fazla. Bir de Yatağan ile Milas arasındaki yolda Anadol pikapla şantiyeye gidiyorduk. Arabanın üç lastiği birden patladı. Zaten para yok, hepsi kabak lastik, bir tane stepne. Tam Milas ile Yatağan arasında Tuzluca Köyü ndeyim. Bağırıyorum, kimse yardım etmiyor. Uğur da yanımdaydı. Sürekli Baba, baba diye arka cebimden çekiştiriyordu. O anın verdiği stresle oğlum Uğur a vurdum. Oğluma tek el kaldırışım da o andır. Araba demişken bir anımı daha paylaşmak istiyorum. Türkiye Elektrik Kurumu ndayken Doğu Bölgesi Kontrol Amirliği yapıyordum. Ağrı ya geldik. Ağrı dan Doğu Beyazıt a gideceğiz. Ulaşım ancak taksi ile sağlanabiliyordu. Taksi aramaya başladık. Ben o zamanlar sakal bırakmıştım. Çocuğun birisi yaklaştı Ağabey, sakın gitmeyin sizi vuracaklar dedi. Ne vurması? Alakası yok tabii, biz yola çıktık, sorun da olmadı. Ama o yol, en çok soygun olaylarının gerçekleştiği yolmuş. Biz 4 kişi bir taksiye bindik, şoförle 5 kişi sıkış tepiş gidiyoruz. Haliyle taksinin bütün lastikleri patladı.(yol o zaman stabilize idi) Yapacak bir şey yok, hava malum çok soğuk ve ayaz kesiyor ve gece, bütün soygunun olduğu yer, güvenliğimiz tehlikede. İş hepimize düşüyordu. O zaman lastik yamamak için işkence denilen bir şey vardı, şamyel yani iç lastikli tekerler. O işkence bile yok, şoför de lastik parçaları vardı. Şoför tekerlekleri söktü. Arabada o kestiği lastiği solüsyon ile yapışsın diye sırasıyla ayağımızla basıyorduk. Zira çok soğuk olduğu için zor dayanıyorduk. Bu şekilde gece yarısı 24.00 da Doğu Beyazıt a gittik. Düşünün, saat belki akşam yola çıktığımızda 18.00 idi. Siz, hem vizyoner hem de girişimci patronlardan birisiniz. İnşaat sektörü dışında havacılık gibi farklı kulvarda bir işe girdiniz. Buradaki pazardan memnun musunuz? Sektöre girişinizi anlatabilir Biliyorsunuz inşaat sektörü çok rekabetçi olması nedeni ile kar marjları da çok düşük. Bu nedenle sektör mensuplarının çoğunun değişik bir sektöre girme düşüncesi vardır. Biz de Koçoğlu Grubu olarak havacılık sektörüne girmeye karar verdik. İlk olarak Çin den tek bacaklı direkt Türkiye'ye büyük jumbo jetle kargoculuk yaparak havacılık sektörü ile tanıştık. İstanbul da ekipler kuruldu, lisans alındı. Ama bazı sebeplerden dolayı zararla bu işi sonlandırdık. Sonra taahhüt olduğu için Sağlık Bakanlığı nın ambulans işine girdik. Şimdi havacılık sektöründeki işlerimizi büyüterek devam etmeye çalışıyoruz. Yeni sektörlere girmemiz için genç yöneticilere tavsiyeleriniz neler olabilir? Rekabetsiz sektör yok. Eğer rekabet olmayan bir alan bulursanız, hemen oraya girin. Yani aşırı rekabetten kaçmak gerekli. Biz de Koçoğlu Grup olarak yeni yatırımlarımızda etik olduktan sonra rekabet olmayan her yere gireriz. Hem kamuda hem de özel sektörde üst makamda bulunmuş birisi olarak Keşke memurken şunu yapmasaydım dediğiniz oluyor muydu? Seydişehir de Kontrol Amiri iken müteahhitlerle çok tartışıyorduk. Ben çok titiz bir kontrolördüm. En ince detaylarına kadar işleri inceler, hatalar bulurdum. Empati yapınca, bazen haksızlık yaptığımı anlıyorum. Aslında işlerimde de hala böyleyim. Mükemmelliyetçiyim. Biraz ayrıntıya giriyorum. Her dönemin kendine göre zorlukları var. Bugün ile geçmişi kıyaslayabilir Gençlik yıllarımda çok daha keyifliydi. İş ufak olunca problem de azdı. Şantiyenin başında olduğum zaman evimde yemeğimi çok rahat yiyordum. Sonra çok çalışıyorduk. Ama ne olursa olsun sabah saat 06:00 da kalkar, yine işimin başına gidiyordum. Tabii, bunları anlatırken yaşın da önemli olduğunu söylemeliyim. 30 sene evvelden bahsediyoruz, yani 30 sene daha gençtim. Yine de yoğun bir tempo ile çalışırken çok mutluydum. Başımı yastığa koyduğumda rahat yatıyordum.

8 RÖPORTAJ Yapmak istediğiniz ama bir türlü yapamadığınız bir şey var mı? Çok kitap okumak istiyorum, ama istediğim kadar okuyamıyorum. Buna ne zamanım, ne gözüm, ne sabrım, ne de kabiliyetim izin vermiyor. Çok hızlı kitap okumak isterdim. Mesela, George Kennedy 10-15 dakikada bütün gazeteleri okurmuş. Bu, çok güzel bir kabiliyet. Ben kitabı okurken başka şey düşünüyorum. Beynim sürekli farklı farklı işlerin düşüncesi altında. Böyle olunca da dönüyorum, bir daha okumaya başlıyorum. Bu da tabii vakit kaybettiriyor. Arzın talepten fazla olduğunu düşünerek, emlak fiyatlarının düşeceğiyle ilgili bir açıklama yapmıştınız. Bu konudaki düşüncelerinizi Genç evde 150 meslek kolunu ilgilendiren 23.000 parça var. Yani konutun hızı düşerse, tüm bu sektörler de yavaşlar. İstihdam azalır. Neticede ülkedeki yatırımlar da sanayi de, de yavaşlar. Kentsel Dönüşüm ile konut sektörü bir hayli hareketlenecek. Bu konudaki düşünceleriniz sıklıkla dile getiriyorsunuz. Bu hareket Türkiye için bir fırsat mıdır? Bu süreçte nelere dikkat edilmelidir? Kentsel dönüşümde amaç, sağlam, nitelikli yapılara kavuşmaktır. Ancak kent estetiği de en az nitelik kadar önem taşıyor. Şehircilikte estetik ve kimlik olmazsa olmaz koşul olmalı! Kentleri dönüştürürken tek tip, estetikten yoksun yapılar yerine şehrin tarihi ve kültürel dokusuna uygun yapıların inşasının da hayati bir konu olduğuna inanıyorum. Vakfı (AEV) başkanlığı görevinizle geleceğin parlak gençlerine ışık tutmak, onlara destek vermek için çaba harcıyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Evet, Afyon un akademik bağlamda en iyi okulunu kurduk. Kurulduğundan beri Afyon da birinci sırada. Öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı nın ve dershanelerin tüm sınavlarında hep birinci oluyor. Tüm TED ler arasında da ikinci sırada. Tüm Türkiye'de okullar arasında da 67 inci sırada. İnanılmaz bir başarı. Düşünün, sadece İstanbul'da binlerce okul, kolej var. Özel okul, ama kâr gayemiz yok, sadece başarılı öğrenciler bu okulda okusun istiyoruz. Tabii ki müteşebbis kâr etmek zorunda, ama biz orayı müteşebbis olarak görmüyoruz. Tek amacımız gelir kaynakları ile vakfımızın ayakta kalması. Vakıf ile iyi İNTES mutlaka önemli bir zamanınızı alıyordu. Şimdi size kalan zamanları nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz? Ben hala zamanı tutamıyorum. Evet, İNTES dolayısıyla yürüttüğüm çalışmalarımdan zaman kalacak. Ama bana yine yetmeyecek. Çünkü hep yeni çalışmalar peşindeyim. Aile ve iş dengesini sağlamak güç oluyor mu? Evet maalesef. Sizler de babalarınızdan bilirsiniz, koşuşturmacanın içerisinde hayatı biraz ıskaladık. Mesela torunum Aslı yı çok göremiyorum. İş engelliyor. Bu da herhalde çoğu kişide vardır. İşlerden dolayı ailemizi, dostlarımızı bazen öteleyebiliyoruz. Bizim firmalar olarak tek başına birey olarak dile getiremediğimiz bir çok sorunumuzu devlet nezdinde ya da kamuoyu nezdinde İNTES dile getirebiliyor. Haklarımızı savunuyor. Başkanlığınız süresince firmalarımızda karşılaştığımız tüm sorunları ilettik. Çok yakından ilgilendiniz. Bu bağlamda size ve yönetime teşekkür ederiz. İNTES ten beklentilerinizi öğrenebilir miyiz? İNTES artık bilinir ve saygı duyulan bir sivil toplum kuruluşu oldu. Başkanlık görevine geldiğimde de en önemli amaçlarımdan birisi buydu. Yapılan işler ile takdir almak ve devlet nezdinde ve sektör camiası başta olmak üzere kamuoyunda tanınmak. Yönetici okurlarımız için de aktarabilir Evet, bunu farklı platformlarda dile getirdim. Bu konuda çok fazla da eleştiri aldım. Faizlerdeki düşüşle birlikte bir çok kişi konuta yöneldi. Bunun sonucunda başlangıçta konuta talep arttı. Ev alanların çoğunun evi, ilk evi değildi. İnsanlar ihtiyaçtan değil, yatırım amacıyla konuta yöneldi ve son dönemde de yatırım aracı olarak kullanılmakta. Talep çok olunca, konut üreticileri çok yüksek satış fiyatları belirlediler. Bakınınız, Ankara da bir biri ardına konut yapılıyor. Çok da yüksek fiyatlardan satışa çıkıyor. Ama konut konusu kırılma noktasına geldi. Mortgage krizinden sonra Amerika da evler bir müddet kiraya verilemedi. Ülkemizde de konut sektörüne müteahhitlerimizin bir kısmı fizibilite yaparak girmiyor. Bir arsa alalım da, konut yapalım mantığı ile sektöre giriliyor. Bu, çok yanlış bir anlayış. Ben yaklaşık 7-8 yıl önce de Konut balonu artık patlayacak dedim. Hala da böyle düşünüyorum. Ama umuyorum yanılırım. İngiltere de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, ortalama yeni bir Biz bu konuda gereken uyarıları yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Geçmişten günümüze gelen, yüzyıllara meydan okumuş nice sağlam ve estetik yapıya sahibiz. Sadece Mimar Sinan ın güzel eserlerine bakmak bile bizim millet olarak zenginliğimizi ortaya koyuyor. Yüzlerce, binlerce yıl ayakta kalacak hem sağlam hem de estetik yapılar yapmalıyız. Atalarımız yapmış, biz de yapmalıyız! Kentsel dönüşümü güvenilir ve özgün kentler oluşturabilmek bir fırsata dönüştürmeliyiz! Lütfen şehirlerimizi tek tip e mahkum etmeyelim! Ben İNTES başkanlığı dönemimde her şehirde belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu dış cephe komisyonları kurulmalı demiştim. Bu komisyonun onayından geçmeyen hiçbir yapıya izin verilmemeli! Şehirleri güzel ya da çirkin yapan yapıların dış cepheleridir. Binalar inşa edilirken, şehrin tarihi ve kültürel dokusuna uygun estetik dış cepheler şehri güzelleştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir Afyonlu olarak şehrinize de önemli katkılarınız var. Afyon Eğitim bir sistem kurduk, iyi gidiyor. Yaklaşık 150 kişiye burs veriyoruz. Bizlerde sizin gibi sektörde marka olmuş bir yönetici olmayı hedefliyoruz. Bu konuda Genç Yöneticilere vermek istediğiniz bir tavsiye var mı? Evet sizlere söylemek istediklerim var ama bu söyleyeceklerim başarılı olmak için değil, önce insanlık vasfıyla ilgili olur. Kişiliğinizden hiçbir zaman taviz vermeyin. Aksi davrananları daima eleştirdim. İş hayatınızda da aşırı rekabet olan ortamlardan uzak durun. Çünkü rekabet ucuz fiyat dolayısıyla kar marjlarının azalması demek. Bugün aşırı rekabet de şirketlerin iflasına neden oluyor. Bizdeki aşırı rekabet Avrupa'da, Amerika'daki firmalar arasında görülmüyor. Çünkü bu ülkelerde belli bir doygunluk var. Türkiye ise hızlı kalkınma yolunda olan bir ülke. Hızlı koşma durumundayız. Ama belli bir noktaya ulaştığımızda belki o zaman gelişmiş ülkeler gibi herkes belli bir kârını koyacak ve hiç kimse zarar etmeyecek. Bu nedenle aşırı rekabeti engellemeye çalışın. Birlik beraberliğe önem verin. Bakanlar Kurulunda Sayın Başbakanımız tarafından sektörde çalışan işçilerin ulusal yeterlilik kriterlerine göre belgelendirilmeleri konusunun İNTES tarafından gerçekleştirilmesi konusunda ismimiz zikredilmiş. Bu konunun İNTES in kurduğu İNTES MYM tarafından yürütülmesi belirtilmiş. Bu bizim için gurur verici. İNTES i onurlu, sağlam güvenilir bir kurum olarak devir aldık, aynı temel üzerine büyütmeye gayret ettik. Tüm çabamız geleceğe umutla bakan bir ülke yaratmaktı. Bunu önemli ölçüde başarmış olmayı umuyorum. İNTES in ülkenin temel sorunlarına çözüm üretme konusundaki kararlılığını aynı duyarlılıkla sürdüreceğine ve Türkiye ekonomisine büyük bir güç katacağına inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle daha güçlü bir Türkiye ve İNTES düşlüyorum. Bu düşümü yeni dönemde gelecek Yönetim Kurulumuzun başaracağına inanıyorum. İNTES e hizmet yarışında benden sonra bayrağı devralan Sayın Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu ve Yönetim Kurulu Üyelerini de kutlarım. Bizleri kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Ben de sizlerle sohbet etmekten büyük bir keyif aldım. Teşekkür ederim.

İGY ÜYELERİ 9 YÖNETİCİLER ORTAKLARIYLA, ÇALIŞANLARIYLA BİRLİKTE BAŞARILI İŞLERE İMZA ATARLAR. Nazlı Hürmeydan, 1981 yılında kurulmuş olan Sistem Elektromekanik A.Ş nin daha yolun başındaki genç ve idealist yöneticisi. Bilgisayar Mühendisi olan Hürmeydan, aile firmaları olan Sistem Elektromekanik A.Ş de muhasebe bölümünde görev alıyor. Daha 4 ay önce işe başlamasına rağmen aileden gelen iş ahlakı ve disiplinine sahip olan Hürmeydan, ilkelerini ise şöyle özetliyor; önümde babam ve amcam gibi iki güzel örnek var. Ben de ilk olarak onlar gibi dürüst, adil sevgi dolu ve yapıcı tavırlarla bu yolda yürüyeceğim. Sistemli ve programlı bir çalışma planının da beni istediğim yerlere getireceğini düşünüyorum. Nazlı Hürmeydan ile ileriye yönelik hedeflerini ve iş hayatını konuştuk. Nazlı HÜRMEYDAN Sistem Elektromekanik A.Ş. Almış olduğunuz eğitimlerinizi aktarabilir Liseyi Büyük Kolej de tamamladıktan sonra, Çankaya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği ni bitirdim. 2012 yılından beri de Çankaya Üniversitesi nde hem Bilgisayar Mühendisliği hem de İşletme üzerine iki yüksek lisans yapmaktayım. Firmanızın kuruluş öyküsünü aktarabilir Babam Merdan Hürmeydan ve amcam Eyüp Hürmeydan çeşitli firmalarda çalıştıktan sonra kendi firmalarını kurmaya karar vermişler ve 1981 yılında Sistem A.Ş firmasını kurmuşlar. Firmanızdaki görevinize nasıl başladınız? Master eğitimine başladıktan sonra sadece eğitim hayatının beni mutlu etmediğine ve ailemle birlikte olacak iş hayatımı daha fazla ertelemenin anlamsız olacağına karar vererek, 4 ay önce muhasebe bölümünde işe başladım. Ailenizin sizi yetiştirirken vermiş olduğu en önemli öğütler ne idi? Her aile gibi benim ailem de beni çalışmanın ve azmin başarı yolundaki önemini, her zaman onurlu ve gururlu bir şekilde başarıya yönelmem gerektiğini vurgulayarak yetiştirdiler. Fakat iş yaşamında dikkate aldığım en önemli öğüt karşıma çıkan fırsatları sadece kendi mantığım doğrultusunda değil, hem aile hem şirket olarak genel bir analiz sonucu değerlendirmektir. İlk üstlendiğiniz proje ve sizin için en önemli projeleri aktarabilir Şirketimiz ülkemizin kalkınmasında önemli bir yer tutan, alt yapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. İşe başladığımda karayolu, baraj ve sulama konularında çok önemli projelerin gerçekleştirilmekte olduğunu gördüm. Bu projeler, şirketin taşınır ve taşınmaz mallarının yönetimi ve saha çalışmaları ile ülkemiz ekonomisine kazandırılmaktadır. Bu yapı içerisinde, şirketin taşınır ve taşınmaz mallarının takip edildiği muhasebe biriminde işe başladım. Bu sayede şirketimizin uhdesinde bulunan projelerin tamamını, muhasebe, finans ve kamu mevzuatı konularında bilgi, beceri ve deneyimimi artırarak takip edebilmekteyim. Çalışma yaşamınızın henüz başlarındasınız. Yaşamınızda kendinize prensip edinmeye karar verdiğiniz ilkeleriniz nelerdir? Sizin de söylediğiniz gibi çalışma yaşamımın henüz başlarındayım ama önümde babam ve amcam gibi iki güzel örnek var. Ben de ilk olarak onlar gibi dürüst, adil sevgi dolu ve yapıcı tavırlarla bu yolda yürüyeceğim. Sistemli ve programlı bir çalışma planının da beni istediğim yerlere getireceğini düşünüyorum. Genç bir yönetici olarak hangi vasıfların sizi iyi bir yönetici yapacağını düşünüyorsunuz? Ben yönetici olmanın bireysel bir pozisyon olduğunu düşünmüyorum. Elbette büyük insiyatif sahibi olunuyor ama yöneticiler ortaklarıyla, çalışanlarıyla birlikte başarılı işlere imza atarlar. Sevgi ve şefkatli yaklaşımlar verimli ortamların oluşmasında dolayısıyla doğru kararlar alınmasında büyük bir etkendir. Bunun için yöneticilikte bireysel kararlılık, bilgi ve deneyim birikimi gibi olması gereken özelliklerin yanında insani vasıfların, ahlaki değerlerin hakim olduğu ortamın sağlanmasının da iyi bir yönetici olmakta katkısının olacağına inanıyorum. Genç bir yönetici olmanın avantaj ve dezavantajları sizce nelerdir? Genç bir yönetici olmanın en büyük avantajı yeniliklere açık olup, eski işleyişle çağın gerektirdiği teknoloji veya yenilikleri bir araya getirebilmedeki adaptasyon kolaylığıdır. Kendi adıma söylemem gerekirse mesleğim dışı bir işte çalışıyor olmam ve deneyimsizliğim benim en büyük dezavantajım ama bu durumun köklü şirketimiz bünyesinde çalışmamla kısa zamanda ortadan kalkacağını biliyorum. Firmanız için hedefleriniz ve hayalinizdeki projeyi bize aktarabilir Daha çok yeni olduğum için hayalimde henüz oluşan bir proje yok, fakat hedefim yöneticiler ve genç yöneticilerle birlikte daha büyük projelere imza atarak şirketimizi daha ileriye taşımak. Firmanızın ileride özellikle hangi faaliyet alanlarının öne çıkmasını planlıyorsunuz? Firmamızı yine aynı faaliyet alanında daha gelişmiş ve büyümüş bir şekilde öne çıkarmayı planlıyorum. Özellikle sahip olduğumuzu daha kusursuz hale getirmeliyiz ki yeni faaliyet alanlarına yer açılsın ve o dalda da başarıya ulaşmak kolay olsun. Sivil Toplum Kuruluşları, Sosyal Dernekler gibi kuruluşlara üyeliğiniz bulunmakta mıdır? Bu kuruluşlara üyeliğin meslek yaşamınızda size katkılarının neler olabileceğini düşünüyorsunuz? Birkaç sivil toplum ve sosyal derneklere üyeliğimiz bulunmaktadır. Bu üyeliklerin sosyal açıdan katkısı aynı faaliyet alanındaki firmaların birbirine destek olarak büyük başarılar sağlamasıdır. Bireysel açıdan da bu tarz kuruluşların çalışma hayatımı aktif hale getireceği ve ufkumu genişleteceği düşüncesindeyim.

10 GENÇLİK MARKA KENTİN, MARKA ÜNİVERSİTESİ OLMA YOLUNDA: HEP BİRLİKTE, DAHA İLERİYE Amasya; pek çok medeniyete beşiklik etmiş, tarihin her döneminde kültür, sanat ve bilimsel faaliyetleri ile öne çıkmış uygarlık merkezi bir şehir. Bugün de Amasya Üniversitesi, Amasya'nın tarihte yerine getirdiği misyonu ve sorumluluğu ile ülkemizin aydın insanlar yetiştiren örnek bir üniversite olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte. Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Orbay Amasya Üniversitesi nin markalaşması ile ilgili ise şunları söylüyor; Marka Kentin, Marka Üniversitesi olma yolunda bilimsel temelli tüm proje önerilerine açık bir yönetim anlayışımız var. Marka olma noktasında en önemli basamak ise ulusal ve uluslararası tanınırlıktır. Orbay ile Amasya Üniversitesi ni ve ileriye yönelik projelerini konuştuk. Prof. Dr. Metin ORBAY Amasya Üniversitesi Rektörü Üniversite, kuruluşunuzu aktarabilir Amasya Üniversitesi nin temeli 1974 yılında Milli Eğitim Bakanlığı nca kurulan Eğitim Enstitüsü ile birlikte atılmıştır. 1975 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Amasya Meslek Yüksekokulu nu açmıştır. 1982 yılında YÖK'ün kurulmasıyla birlikte, Eğitim Enstitüsü ve Amasya Meslek Yüksekokulu Ondokuz Mayıs Üniversitesi ne bağlanmıştır. Aynı yıl Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi ne bağlı olarak "Eğitim Yüksekokulu" kurulmuştur. Amasya Üniversitesi 17.03.2006 tarih ve 26111 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 01.03.2006 tarih ve 5467 Sayılı Kanun'la kurulmuştur. Amasya Üniversitesi, Marka Kentin, Marka Üniversitesi olma yolunda tarihe ve ecdada karşı sorumluluk bilinci içerisinde, özellikle son iki yıl içerisinde akademik ve idari kadromuz başta olmak üzere, milletvekillerimiz, kamu-kurum kuruluşlarımızın yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarımız, kısacası iç ve dış tüm paydaşlarımızla yakalamış olduğumuz uyumlu çalışmalar neticesinde istihdam odaklı net bir büyüme ile hızla gelişimini sürdürmektedir. Üniversitenizde eğitim verilen fakülteler, akademik personel ve öğrenci profilleri hakkında bilgi verebilir Üniversitemizde bünyesinde 6 Fakülte (Eğitim, İlahiyat, Mimarlık, Teknoloji, Fen-Edebiyat ve Tıp), 1 Yüksekokul (Sağlık Yüksekokulu), 8 Meslek Yüksekokulu (Suluova, Merzifon, Teknik Bilimler, Sosyal Bilimler, Gümüşhacıköy Hasan Duman, Sabuncuoğlu Şerefeddin Sağlık Hizmetleri, Taşova, Tasarım) ve 2 Enstitü (Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler) ile eğitim-öğretim hizmetlerini sürdürmektedir. Her geçen akademik yıl içerisinde akademik personel sayımız hızla artmaktadır. Özellikle ülkemizdeki farklı üniversitelerde ve yurtdışında doktora çalışmalarını tamamlamış olan öğretim üyelerini kadromuza katarak oldukça genç ve dinamik bir kadro kurmuş durumdayız. ÖSYS yerleştirme sonuçlarına göre, Amasya Üniversitesi ne kayıt hakkı kazanan öğrencilerin %81 inin il dışından geldiği ve 81 farklı il nüfus kütüğüne kayıtlı olduğu görülüyor. Aynı zamanda son iki dönemdir Mevlana, Farabi, Erasmus programı öğrenim ve staj hareketliliğinden faydalanan öğrenci, akademik ve idari personel sayılarındaki ciddi artış ve yabancı uyruklu öğrenci kabulü, özellikle Amasya Üniversitesi nin yerelden evrensele açılan bir bilim merkezi olma noktasında önemli ilerlemeler kaydettiğinin birer göstergesidir. Amasya Üniversitesi öğrenci profilinin ülkemizin dört bir tarafından geliyor olması ve bu il dışından katılım yüzdesinin her geçen akademik yıl içerisinde giderek artıyor olması, bölgeye, ülkeye hitap etme ve dünyaya açılım noktasında önemli mesafeler kaydedildiğini göstermektedir. Diğer taraftan, bu veriler üniversiteler için en büyük tehditlerden biri olarak görülen Öğrenci Profilinde Yerelleşme olmadığının güzel bir örneği olarak karşımıza çıkmakta. Özellikle fakülte ve yüksekokullarımızda hemen hemen her ilden öğrencinin olduğunu görülürken Amasya nüfusuna kayıtlı öğrenci yüzdesi bu birimlerde %9,92 de kalmaktadır. Meslek yüksekokullarında ise Amasya nüfusuna kayıtlı öğrencilerin yüzdesel oranlarının diğer illere oranla daha fazla olduğu görülmektedir. Üniversitenin Amasya nın ekonomik ve sosyal yaşamına katkılarını aktarabilir Amasya il merkezinin 90 bin nüfusu olduğu göz önüne alındığında, öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz ile merkezde 10 bin nüfus ile şehirde ekonomik ve sosyal hayata yön verme noktasında önemli bir potansiyele sahip olduğumuz açık bir şekilde ortadadır. Son dönemlerde, il merkezinde yoğunlaşan işletme çeşitliliği ve ekonomik canlılık, üniversite gençliğinin üzerine odaklandığı açıkça görülmektedir. Yerleşkelerimizin şehir merkezinde olması, özellikle üniversitemizde gerçekleştirilmekte olan sosyal ve kültürel faaliyetlere yoğun bir şekilde Amasyalının katılmış olması; şehrin eğitim, kültür, sanat kısacası entelektüel bilgi birikimine, yaşam tarzına ve hayata bakış açısına önemli katkılar sağlamaktadır. Gençlerimizin üniversitenizde faydalanabileceği sosyal imkanları anlatabilir Kampüste yaşam nasıl geçmekte? Üniversitemiz bünyesinde yürütülmekte olan; eğitim-öğretim, araştırma, topluma hizmet faaliyetleri, akademik ve idari hizmetlerin kalitesinin sürekli iyileştirilmesi, hizmetlere yönelik stratejilerin geliştirilmesi, izlenmesi ile sonuçlarının değerlendirilmesi noktasında her birim kendi yetki ve sorumlulukları çerçevesinde diğer birimlerle koordineli bir şekilde çalışmalarını büyük bir özveri ile sürdürmektedir. Bu birimlerimizden bir tanesi de Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi (SKS) Başkanlığı dır. SKS Dairesi Başkanlığı; Öğrencilerimizin beden ve ruh sağlığını korumak, barınma, beslenme, çalışma, dinlenme ve ilgi alanlarına göre boş zamanlarını değerlendirmek, yeni ilgi alanları kazanmalarına imkan sağlayarak, gerek sağlık ve gerekse sosyal durumlarının iyileşmesine, yeteneklerinin ve kişiliklerinin sağlıklı bir şekilde gelişmesine imkan verecek hizmetler sunmak ve onları ruhsal ve bedensel sağlıklarına özen gösteren bireyler olarak yetiştirmek, birlikte düzenli ve disiplinli çalışma, dinlenme ve eğlenme alışkanlıkları kazandırmak için hizmet vermektedir. Bu kapsamda tüm yemekhanelerimiz modernize edilmiş, tabldot uygulamasına son verilerek porselen tabaklarda yemekler hijyenik ve leziz olarak öğrencilerimize sunulmaktadır. Yine öğrencilerimizin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için Sağlıklı Yaşam Merkezi açılmış, iki kapalı spor

GENÇLİK 11 Kalkınma Bakanlığı nca desteklenen Merkezi Araştırma Laboratuarımız fiziksel olarak tamamlanmış ve gerekli altyapı yatırımları yapılarak kullanılır hale gelmiştir. Yakın gelecekte bu merkezde değerli çalışmaların olacağını ve bilim literatürü ile paylaşılarak önemli katma değerler yaratacağını umut ediyoruz. Üniversitenizin temel sorunları nelerdir? Her yeni kurulan üniversitenin problemlerini bizler de kısmen yaşıyoruz. Bazı birimlerimizdeki fiziksel mekan problemleri, üst düzey yükseköğretim hafızası olan idari personel sayısı, belli programlarda özellikle mühendislik alanlarındaki öğretim üyesi ihtiyacı bunlardan başlıcaları olarak sayılabilir. Ancak kısa süre içerisinde bu ve benzeri problemlerin aşılacağını umut ediyoruz. Şöyle ki, Öğretim Üyesi Yetiştirme(ÖYP) programında pek çok araştırma görevlimiz doktoralarını tamamlamak üzereler, bunların dönüşleriyle birlikte ilgili alanlardaki öğretim üyesi ihtiyaçlarımız karşılanmış olacak. Yine merkezi bütçe ve Amasya da eğitime gönül vermiş hayırsever iş adamlarımız, kamu-kurum kuruluşlarımız ve yerel yönetimlerin destekleriyle de fiziksel mekan problemlerimizi yakın bir gelecekte tam anlamıyla çözmüş olacağız. Üniversiteniz için yeni projeleriniz var ise paylaşabilir yaparak eğitim-öğretim faaliyetlerinin kalitesini daha üst düzeylere taşımayı hedeflemekteyiz. Gençlerimizin öğrenim hayatlarını gelecek yaşamlarına hazırlayabilmeleri için kendilerine önerileriniz nelerdir? Vizyon, teknoloji ve rekabet anlayışı ile ilgili genç nesillere nasıl bir mesaj verebilirsiniz? Öncelikle üniversite gençliğinin; Mesleki alanlarıyla ilgili ulusal ve uluslararası düzeyde rekabet edebilir bilgi birikimine sahip olmaları, yokluğa, yolsuzluğa ve çevreye karşı duyarlı, milli ve manevi hassasiyetleri olan, sosyal bireyler olarak kendilerini yetiştirmeleri, her türlü ön yargıdan uzak bireyler olmaları gerekmektedir. Bu noktada, gelişen teknolojilerle barışık ve aktif kullanıcı, proje odaklı çalışabilen, kurumsallaşmayı ön plana çıkaran, hayat boyu öğrenmeyi özümsemiş, dil bilen, ekip çalışmasına önem veren, liderlik özelliği taşıyan bireyler olmaları durumunda her türlü zorluğu aşacaklarına, bulundukları toplumlara, evrensel anlamda insanlığa önemli katma değer üreten ürün ve fikirlere imza atacaklarına olan inancım tamdır. Üniversiteniz meslek yüksek okullarında çok sayıda genç yetiştiriyor. Mesleki yeterlilik sisteminin örgün ve yaygın eğitim programlarına yansıtılması ve bunun gereği konusundaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Yükseköğretim Kurulu nun(yök) meslek yüksekokullarının daha etkin mesleki ve teknik eğitim-öğretim yapmasına yönelik politikaları doğrultusunda, üniversitemiz de uzmanlaşma söz konusudur. Mevcut programlarımızın gerek akademik gerekse fiziki alt yapısı noktasında önemli yatırımlar söz konusu olup, özellikle yaygın istihdam alanı olan ara eleman ihtiyacını karşılamaya yönelik önemli bir açığı kapatmaktayız. İlimize, bölgemize, Türk Yükseköğretimine önemli hizmetler verdiğini düşündüğümüz Meslek Yüksekokullarımızdaki öğrencilerimizin staj ve yerinde öğrenme, üniversite-sanayi işbirlikleri üzerine odaklanmış durumdayız. Teori kadar uygulama olmaksızın bu öğrencilerimizin iş hayatında başarılı olamayacaklarını düşündüğümüzden dönem içerisinde sıkça saha ziyaretleri yapmalarına fırsat vermekteyiz. Benzer şekilde programlarız mesleki ve teknik eğitimdeki yeterlilikler çerçevesinde güncellenmektedir. Son olarak eklemek istedikleriniz var ise bizler ile paylaşabilir salonumuz mevcut olup tüm etkinlikleri için aktif olarak kullanıma açılmış durumdadır. Ayrıca yerleşkelerimizde tenis kortu, voleybol, basketbol, halı saha ve futbol oyun alanları oluşturulmuştur. Öğrencilerimizin yeteneklerinin ve kişiliklerinin sağlıklı bir şekilde gelişmesine fırsatlar sunma adına, öğrenci kulüpleri ve toplulukları kurulmuştur. Türk Halk Müziği, Dağcılık, Tiyatro, Türk Sanat Müziği, Fotoğrafçılık gibi yirminin üzerinde kulübümüz mevcut olup her akademik yıl içerisinde dolu dolu etkinlikler düzenlemekteler ve bu etkinlikleri sadece öğrencilere değil tüm Amasyalının beğenisine sunmaktadırlar. Ayrıca saha ziyaretleri, alanlarında ön plana çıkmış sanayici ve iş adamları, örnek insanlarla buluşturarak seminerler, konferanslar düzenlenmektedir. Akademik personelinizin bilimsel çalışma yapabilme imkanları ve araştırma geliştirme çalışmalarına olan katkılarından söz edebilir Bilim literatürüne özgün katkılar sağlamak, ülkemizin öncelikli araştırma alanlarında araştırmalar yaparak teknoloji üretimine ve dolayısıyla rekabet gücüne katkıda bulunmak ve bölgemizin, ülkemizin sosyo-ekonomik ve kültürel gelişimine katkılar sağlamak üniversite olarak temel hedeflerimiz arasındadır. Söz konusu bu hedeflere erişebilmek için, kısıtlı bütçe kaynaklarını etkin ve verimli bir biçimde kullanılması gerekmektedir. 2012 yılında ilk defa faaliyete geçen Bilimsel Araştırma Projeler Birimi (BAP); 22 projeye destek verirken, 2013 yılı içerisinde ise şu an için 60 projeye yaklaşmıştır. Desteklenen projelerden elde edilen sonuçların; yakın bir dönemde bilim literatürüne uluslararası yayın, teknolojiye dönüşme, patent olarak kendisini göstereceğini ümit ediyoruz. TÜBİTAK, AB, SANTEZ, OKA projeleri, ilgili Bakanlıklarla müşterek yapılacak projeler bu hedeflerimize ulaşma noktasında önemli proje birimleri olarak görülmektedir. En büyük arzumuz; Amasya Üniversitesi araştırmacılarının ve üniversitemiz gençliğinin ulusal/uluslararası düzeyde başarılarıyla gündeme gelmeleridir. Araştırmacılarımızın yıl içerisinde alanlarında yapılan ulusal ve uluslararası konferanslara katılımlar teşvik edilmekte olup, yurtiçi katılım durumunda akademik yılda iki, yurtdışı katılımlar için ise bir tam destek verilmektedir. Yine iş adamlarımız ve sanayi-ticaret odalarının (Merzifon, Suluova TSO) destekleriyle uluslararası düzeyde araştırmaları yayınlanan akademisyenlere TÜBİTAK desteği kadar ayrıca bir destek verilmektedir. Ayrıca Marka Kentin, Marka Üniversitesi olma yolunda bilimsel temelli tüm proje önerilerine açık bir yönetim anlayışımız var. Marka olma noktasında en önemli basamak ise ulusal ve uluslararası tanınırlıktır. Bu anlamda yeni dönemde çalışmalarımızı bu noktalara odaklayacağız. Örneğin, performansların ölçülebilirliği anlamında bir örnek vermek gerekirse, Akademik Performansa göre Üniversite Sıralaması Araştırma Laboratuarı, (University Ranking by Academic Performance/URAP) Türkiye'de bulunan vakıf ve devlet üniversiteleri için 2012 yılı akademik performans sıralamalarını yayınladı. Yükseköğretim kurumlarını akademik başarılarını ve sonuçlarını bilimsel metotlar geliştirerek kamuoyu ile paylaşan URAP, Amasya Üniversitesi'nin 2000 yılından sonra kurulan üniversiteler kategorisinde, 2011 yılında 39'uncu sırada yer alırken, 2012 yılı sonu itibariyle yayınladığı rapora göre 12 basamak yukarı çıkarak 27'nci sıraya yükseldiğini açıkladı. Bu sıralamalarda en kısa sürede ilk beş içerisine girmeyi planlamaktayız. Akademik ve idari birimlerimizde sürdürmüş olduğumuz her tür iş ve işleyişte akreditasyon ve kalite güvencesini ön plana çıkaracak projeler üzerinde duracağız. Yine, teknolojinin baş döndürücü bir hızla günlük hayatımızı doğrudan etkilediği bir ortamda, özellikle bilişim teknolojilerinde önemli yatırımlar Amasya ve Amasya Üniversitesi ndeki son gelişmeleri yükseköğretimin iç ve dış paydaşlarımızla paylaşma fırsatı sunduğunuz için Amasya Üniversitesi Ailesi adına sizlere teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim

12 SEKTÖREL KURULUŞLAR ARTIK ENERJİDE BİR İŞ DÜNYASI VAR. Enerji, yıllar boyunca her zaman önemini ve gücünü yitirmeyen kaynaklardan biri olmuştur. Global Enerji Derneği ise enerjinin her alanında çalışmalar yapan bir kurum. Bu sayımızda bu konuyu yakından incelerken Global Enerji Derneği Başkanı Çiğdem Dilek ile yaptığımız röportajda çağımızın vazgeçilmezi enerji hakkında da çok detaylı bilgiler öğrendik. Dilek ülkemizdeki enerji sektörünün öncelikli ihtiyaçlarını ise şöyle anlatıyor; Türkiye de yatırım yapan bir enerji firmasının teknolojiyi Türkiye den satın alıp finansmanı yurtdışından sağlaması pek mümkün değil. O nedenle teknolojik gelişmelere daha çok kaynak ayrılmalıdır. Çiğdem Dilek ile enerjinin tüm bilinmeyenlerini konuştuk. Amaç; özel sektöre açılmış bir enerji piyasasında oluşan sıkıntıların hedef mercilerine iletilmesi ve sorunların daha hızlı çözümlenmesinin sağlanmasıdır. Derneğinizin faaliyet alanları ve üye profiliniz hakkında bilgi verebilir Çiğdem DİLEK Av. Global Enerji Derneği Başkanı Derneğinizin kuruluş tarihçesi ve amaçları hakkında bilgi aktarabilir Derneğimiz kuruluş çalışmaları 2007 yılında başlamış olup 2008 yılında resmi olarak dernekler masasına kaydolmuştur. Enerji sektöründe çeşitli firmalarda yöneticilik yapan ve/veya kendi şirketi olan arkadaşlarımız tarafından kurulmuş olup, bendeniz derneğin 2. Dönem başkanı olarak 2009 yılında göreve başladım. Profesyonel mesleğim avukatlık. Ağırlıklı olarak enerji hukukuyla ilgileniyorum. Gördüğünüz üzere derneğimizin tarihi çok eskiye dayanmıyor. Ancak faaliyete başladığımız günden bu yana sektörün pek çok ihtiyacına cevap verdiğimizi düşünüyorum. Derneğimiz pek çok faaliyetin yanı sıra yılda bir kere uluslararası kongre düzenlemektedir. EIF Uluslararası Enerji Kongrelerini Dernek olarak 2008 yılından beri düzenlemekteyiz. Bu ihtiyaç nerden doğdu derseniz; enerji artık devlet tekelinde bir alan değil. Artık enerjide bir iş dünyası var. Hatta bunu İNTES olarak yakinen görebilirsiniz zira artık müteahhitlerin çoğunun bir elektrik üretim santrali var. Demek ki özel sektör enerji alanında yatırım yapmaya istekli ve hevesli. Bu durumda; piyasayı anlatacak, piyasayı değerlendirecek, bürokratla yatırımcıyı buluşturacak platformlara ihtiyaç vardır. Bu nedenle bu kongreler gerek kamu, gerekse özel sektör tarafından çok sıkı bir şekilde takip edilmektedir. Derneğimiz enerjinin her alanında faaliyet göstermektedir. Petrolden tutun da, elektrik üretimine, üretim kaynaklarına, petrol ve elektrik piyasalarına ve mevzuatlara dair pek çok alanda çalışma yapmaktayız. Gündeme göre hangi konunun incelenmesine ihtiyaç varsa o konu hakkında araştırma yapıyoruz, ilgili kurum ve kuruluşları ziyaret ediyoruz ve bunların neticesinde sektör raporları yayınlıyoruz. Bunun dışında her sene düzenlediğimiz uluslararası kongrelerde yerli yabancı yatırımcıları ve karar vericilerini bir araya getiriyoruz. Tabi bu kongreler çok vaktimizi alıyor. Zira kongremiz yapılmaya başlandığı günden bu yana ülkenin en büyük ve en etkin kongrelerinden biri olmayı başardı. Bu nedenle böylesi büyük bir organizasyona yaklaşık bir yıl çalışıyoruz. Üyelerimiz ise şahıs ve kurumlardan oluşmaktadır. Derneğimiz enerjinin spesifik bir alanına yönelik olmadığı için çeşitli alanlardan şahıs ve kurum üyelerimiz var. Derneğe ilgi çok yüksek. Her yıl pek çok enerji sektörü ilgilisi derneğimize üye olmak istiyor. Ülkemizde enerji sektöründe gerçekleştirilmekte olan yatırımlar ülkemiz ihtiyacını karşılayacak düzeyde mi olduğuna ilişkin görüşlerinizi okuyucularımız ile paylaşır

SEKTÖREL KURULUŞLAR 13 mısınız? Bildiğiniz üzere enerjide ve özellikle hidrokarbonda oldukça fazla dışa bağımlıyız. Tükettiğimiz petrol ve doğalgazı %90 lar seviyesinde ithal ediyoruz. Üstelik cari açığımızın çok büyük bir kısmı enerji ithalatımızdan kaynaklanıyor. Elbette bu enerjinin petrolün- hepsi enerji ihtiyacımızı karşılamak için kullanılmıyor. İthal ettiğimiz petrolün önemli bir kısmı ulaştırmada da kullanılıyor. Ama biz enerji piyasalarına bakacak olursak tükettiğimiz elektriğin büyük bölümünü ithal ettiğimiz doğalgazdan üretiyoruz. Bu nedenle daha fazla yerli kaynaktan üretime ihtiyaç var. Bu açıdan bakarsak henüz yatırımlar yeterli değil. Ancak Türkiye enerji piyasasının gelişimine baktığımız zaman serbestleşmenin tarihi çok eski olmadığı için son 12 yılda bu kadar mesafe alınabilmiştir. Mesela Güney Kore ile Türkiye nükleer enerji adımlarını hemen hemen aynı tarihlerde 1950 lerde atmıştır. Bugün Kore nin 23 nükleer santrali vardır Türkiye ise şu anda henüz nükleer enerjiden elektrik üretmemektedir. Bu durum enerji yatırımlarının yeterli seviyede olmadığını göstermektedir. Enerji sektöründe ülkemizin öncelikli ihtiyaçları nelerdir? Türkiye enerji sektörü kaynakta dışa bağımlı olduğu gibi teknolojide de dışa bağımlı durumda. Maalesef elektrik üretim santrallerinin ekipmanları genelde yurtdışından tedarik ediliyor. O nedenle santral teknolojilerinin gelişmesi için gerek kamu gerekse özel şirketler yeterli bütçeyi ayırmaları gerekir. Ayrıca finansman sorunu da mevcut. Enerji projelerinde proje finansman sözleşmeleri genelde yurtdışı kredi kuruluşları ile imzalanıyor. Bu durumda o finansman hangi ülkeden ise genelde kendi ülkesinden ekipmanın tedarik edilmesini şart koşuyor. Yani Türkiye de yatırım yapan bir enerji firmasının teknolojiyi Türkiye den satın alıp finansmanı yurtdışından sağlaması pek mümkün değil. O nedenle teknolojik gelişmelere daha çok kaynak ayrılmalıdır. Enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalarımızın karşılaştıkları sorunlar ve derneğinizin geliştirdiği çözüm önerilerini paylaşabilir Enerji kaynaklarımızın değerlendirilmesi bakımından ülkemize yapılan yerli ve yabancı yatırımlar bizi son derece memnun etmektedir. Ancak bir avukat ve dernek başkanı olarak çok sıklıkla yatırımların fizibilite aşamasında legal ve finansal due diligence çalışmalarının yeterince derinlemesine yapılmadığını görüyoruz. Bu durum ilerde yatırımcıyı zor duruma soktuğu gibi kamu kurumu ile özel sektör arasında ihtilaf çıkmasına da neden olabilmektedir. Bizler hukukçu olarak enerji yatırımlarında da önleyici hukuku çok önemsiyoruz. Bu bakımdan yatırımların ilk ve en temel aşaması mevzuatın iyi analiz edilmesi ve teknik ve legal fizibilitelerin sağlıklı şekilde yapılması gerekmektedir. Malum; enerji yatırımları çok büyük bütçeli yatırımlardır. Bir santral kurulumu, bir doğalgaz projesinin gerçekleştirilmesi, elektriğin ithalatı ihracatı, bunlar çok komplike ve içinde hukukun pek çok dalını barındıran sözleşmeler topluluğunu gerektirir. Yatırım mikro ölçekli elektrik üretimi olabileceği gibi makro ölçekli uluslararası enerji projesi de olabilir. Bunun içinde letter of intend ten tutunda know how transfer sözleşmelerine, ekipman temini sözleşmelerine, işçi sözleşmelerine ve kamu ile şirket arasında imzalanan sözleşmelere kadar pek çok hukuki işlem ve karar vardır. Benim bir hukukçu olarak enerji özel sektörüne önerim yatırım öncesi aşamada mevzuatın iyi analiz edilmesi ve yatırımın gerektirdiği tüm sözleşmelerin sağlıklı şekilde yapılmasıdır. Ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda nasıl bir noktada olduğumuza ilişkin görüşlerinizi aktarabilir Enerjiyi ithal eden bir ülke olarak yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı maksimum kapasitede kullanmamız gerekirken maalesef bu oran çok az. Türkiye yenilenebilir kaynaklar açısından zengin sayılabilecek bir ülke. Bildiğiniz gibi güneş enerjisinde lisanslı üretimde başvurular henüz bu sene başladı. Batı da yıllardır uygulanan üretim modeline düşünün daha biz geçemedik bile. Türkiye de henüz lisanslı üretim başlamadı güneş enerjisinde. İlk başvurular alındı ancak lisansların verilmesi ve santral yatırımlarının tamamlanıp elektrik üretilmesi birkaç seneyi bulacaktır. Güneş zengini bir ülke olarak bulunduğumuz nokta pek iç açıcı değil. Rüzgarda da durum benzer şekilde. Jeotermal yarımları ise İzlanda da jeotermal kaynaklardan elektrik üterimi için kurulu güç 3200 megavat iken Türkiye de 300 megavatlık bir kurulu güç söz konusudur. Bu durum yerli ve yenilenebilir kaynakları yeterince değerlendirilmediğini göstermektedir. Biokütle konusunda ise batıda artık elektrik üretecek çöp bulunmazken biz de ise çöpler yığınla sokaklarda. Biokütle bence en çok değerlendirilmesi gereken enerji kaynağıdır. Zira suyun, güneşin, rüzgarın bize bir zararı yoktur. Ama çöpten elektrik ürettiğiniz zaman depolamada sıkıntı çekilen atıkları yani olumsuz bir durumu olumluya çeviriyorsunuz. Bu noktada belediyelere çok iş düşüyor. Aslında her ilin belediyesinde bu yatırımlara uygun ortam hazırlanmalı, gerekirse özel sektöre bazı teşvikler sağlanmalıdır. Son olarak 24-25 Ekim tarihlerinde derneğiniz organizasyonunda gerçekleşen uluslararası enerji kongresi ve fuarına olan ilgi ve kongreden çıkan sonuçlara ilişkin değerlendirmenizi aktarabilir EIF Uluslararası Enerji Kongrelerini Dernek olarak 2008 yılından beri düzenlemekteyiz. İlk olarak Ankara Sheraton Otel de sadece yenilenebilir enerji kaynaklarını ele almıştık. Çok ilgi gördü. Tabii kongrenin Ankara da yapılıyor olması da ayrı bir avantaj sağladı katılımcılar için. Şirketler buraya hem kongreye katılmak için geliyor, kongreye katılan diğer şirketlerle görüşüyor hem de Ankara da ki bürokratik işlerini hallediyor. Geçen yıl Ankara Congresium da yapılan kongremize Amerika, Suudi Arabistan, Kuzey Kıbrıs, Kuzey Irak ve Türkiye olmak üzere 5 ülkeden 6 enerji bakanı katılmıştır. Bu durum enerji alanında Türkiye ye olan ilgiyi göstermektedir. Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz kongrede ise geçen sene olduğu gibi enerjinin hemen hemen tüm konularını ele aldık. Elektrik piyasası, yenilenebilir enerji kaynakları, petrol ve doğalgaz piyasası, nükleer enerji, enerjinin ekonomisi, politikası, uluslararası enerji projeleri gibi konular ele alındı. Amacımız enerji sektöründe gerçek anlamda uluslararası bir kongre yapmak. Genellikle her yıl yabancı bakan davetlilerimiz oluyor. Ülkelerarası enerji anlaşmaları da kongremiz esnasında imzalanıyor. Tabi bu tip işbirliklerine görüşmelere ev sahipliği yapmak bizi onurlandırıyor. Ayrıca şirketler arası yeni işbirliklerinin sağlanması, yatırımcının bürokratla buluşması amaçlanıyor. Bu tip platformların Türkiye de artması ve konuların sağlıklı zeminlerde konuşulup tartışılması gerekmektedir. Aksi halde bir kurum mesela ikincil mevzuatı çıkarıyor ama uygulamada yatırımcı nelerle karşılaşıyor, sektörün beklentisi nedir gibi soruların yanıtının bu tip platformlarda daha kolay alındığını düşünüyorum.

14 HUKUK KEFİL OLMA VE HUKUKİ SONUÇLARI Kefil borçlu olmadığı borcu ödemek zorunda kalmış ise; Borçluya rücu eder. Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir. Kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlar. Borcu tamamen veya kısmen ödeyen kefil, durumu borçluya bildirmek zorundadır. Kefil, bu bildirimde bulunmazsa ve ödemeyi bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen borçlu da alacaklıya ifada bulunursa, rücu hakkını kaybeder. Kefilin, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşmeden doğan dava hakkı saklıdır. Türk toplumu olarak bizim en önemli özelliklerimizden birisi de; Akrabalarımız, arkadaşlarımız, dostlarımız ve çevremizdeki insanlarla olan ilişkilerimizde aşırı güven ve hukuki sonuçları tam olarak bilememekten kaynaklanan büyük zaaflarımızın bulunmasıdır. Buna ilaveten, imza atmanın basit bir kalem oynatma olarak görüldüğü, bir imzanın insan hayatına getirebileceği hukuki sorumluluğun neler olabileceğini düşünmeden at şuraya bir imza at şuraya bir imza sisteminin rahat işletildiği bir ortamda yaşıyoruz Eyüp Sabri CANBOLAT Ankara Barosu Avukatı Toplum hayatında çok çeşitli iş ve hukuki ilişkiler mevcuttur. Bunun sonucu olarak, yapılan veya yapılacak olan bu iş ve hukuki ilişkilerde, daima alacaklı konumda olanlar kendilerini garantiye almak isteyeceklerdir. Bunda da son derece haklıdırlar. Çünkü Bu gün maddi durumu çok iyi olan bir insan veya kurum bir gün sonra bütün mal varlığını kaybedebilir veya elden çıkarabilir. İşte bu gibi durumlar için çözüm olarak; Borçlar kanunumuz hukukta adına kefalet dediğimiz, vatandaşların kefillik olarak bildiği hukuki müesseseyi getirmiştir. Kefillik nedir? Kefil, borçlanın borcunu ödemeyi kabul ve taahhüt edendir Kefillik aynı zamanda, alacaklı ile borçlu arasında bu konuda yapılan hukuken geçerli bir sözleşmedir. Böyle olunca kefillik hatır gönül için mi yapılmış, dostluk, arkadaşlık için mi yapılmış bu önemli değildir. Burada önemli olan, alacaklının alacağı ödenmediği zaman, kefilin bunu ödeyeceğini kabul ve taahhüt etmesidir. Ben bunu; Borçlu ile kefili bir birine bağlayan kelepçeye benzetirim. Bu borç ödenmedikçe, kelepçe elden çıkmaz. Kefillikle ilgili sözleşmenin geçerli olabilmesi için;1-sözleşmenin mutlaka yazılı yapılması gereklidir. Yani sözlü kefillik geçerli değildir. 2- Kefilin sorumlu olacağı azami miktar yani ben ne kadara kefil oluyorum bu da açıkça belirtilmelidir. 3- Eşin yazılı rızasının (bu rıza sözleşmenin kurulmasından önce veya en geç kurulma sırasında) bulunmalıdır. Eşin rızasının yasada yapılan bir değişiklikle bazı istisnaları getirilmiştir. Kefillik sözleşmesinin çeşitleri vardır. Bunlar; 1- Adi Kefillik; Alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili takip edemez. Yani Alacaklı önce borçluya gidecek, alacağını alamaz ise, sonra kefile başvuracaktır. 2- Müteselsil Kefillik; Alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. 3- Birlikte Kefillik; Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumludurlar. Kefil, her durumda kefillik sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludurlar. Alacaklı, borcu ödeyen kefile haklarını kullanmasına yarayabilecek borç senetlerini teslim etmek ve gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür. Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya asıl borçlu tarafından alacak için sonradan sağlanan rehinleri ve diğer güvenceleri de kefile teslim etmek veya bunların devri için gerekli işlemleri yapmak zorundadır Asıl borçlunun iflasına karar verilmiş veya borçlu konkordato istemişse alacaklı, alacağını kaydettirmek ve haklarının korunması için gerekeni yapmak zorundadır. Kefillik ne zaman sona erer? Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil de borcundan kurtulur. Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar. Kefalet, on yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak on yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir. Kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıklamasıyla, azamî on yıllık yeni bir dönem için uzatılabilir. Kefillikten dönülebilir mi? Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyi niyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir. Süreli kefalette kefil, sürenin sonunda borcundan kurtulur. Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüğü hâllerde, alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir. Kefillik ticari hayatın bir icabıdır. Biz kimseye kefil olmayın demiyoruz. Ancak kefil olacak olanların bunu ve sonuçlarını iyi bilmesinde büyük faydalar vardır diyoruz.

TARİHTEN 15 BU DÜNYADAN BİR LEYLA HANIM GEÇTİ Aradım, topladım ettim itmam Bende mevcut idi mevcut makam Deyiverdim hem bu imiş hükm-i kader Gam da elbet ömrüm gibi elbet geçer. Leyla Saz Hanım yılları arasında Sultan Abdülmecid in kızı Münire Sultan ın maiyetinde Dolmabahçe Sarayında yaşadı. Babasının konağında özel hocalardan öğrenim gören Leyla Hanım, ayrıca sarayda kaldığı dönemde Nikoğos Ağa ve Medeni Aziz Efendi'den aldığı dersler ile Klasik Türk müziği alanında kendini geliştirdi, bestekârlık yeteneğini ilerletti; piyano dersi aldı. Ayrıca babasının konağında da özel hocalardan öğrenim görüyordu. Sultan Abdülmecid in ölümünden sonra, şartlar değişince İsmail Hakkı Paşa, Girit valiliğine atandı. Atina Üniversitesi nde öğrenim görevlisi olan ve beş dil bilen matmazel Elizabet Kontaksaki yi tanıdı. Fransızca ve eski Yunancayı ondan öğrendi. Yedi yıl Girit te yaşarken, sarayda başladığı piyano eğitimine devam etti. İsmail Hakkı Paşa, Girit valiliğinden sonra ikinci kez İzmir valisi olunca, 1867 yılında Leyla Hanım da İzmir e gitti. Vilayet mektupçusu olan Sırrı Efendi ile 19 yaşında tanışan Leyla Hanım, kendisiyle evlenir. Daha sonra Giritli Sırrı Paşa adını alacak olan Sırrı Efendi ile birlikte Tuna vilayetine bağlı Prizren, Rusçuk, Anadolu illerinden Trabzon ve Kastamonu yu dolaştı. Leyla Hanım, edebiyatçı kişiliğini de buralarda geliştirdi. Leyla Hanım, bu yıllar boyunca sarayla ilişkisini kesmemiş, sarayın eğitim ve sanat hareketlerinden çok yararlanmıştır. Eşiyle geçen 26 mutlu yılın sonunda Leyla Hanım ın dört çocuğu kullanmıştır. Edebiyatçı Leyla Hanım ın asıl başarısı düz yazıdadır. Çocukluğundan başlayarak babasının ve eşinin resmi görevle bulunduğu yerleri sadece gör- Notalar arasında uçuşan, kelimeler ile hikayelere dökülen bir hayat; Leyla Saz. Türk müzik ve edebiyat tarihine değil, Türk sanat tarihine adı yazılmış olan Leyla Saz, hanımefendiliğiyle Türk Sanat Müziği tarihinde Leyla Hanım adıyla tanınır. Leyla Hanım, 1850 yılında İstanbul un köklü ailelerinden birinin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Babası Osmanlı İmparatorluğu nun saray hekimlerinden Dr. İsmet Hakkı Paşa dır. Babasının görevinden dolayı, Leyla Hanım, ablası ile birlikte 1853-1860 olmuştur; eski Belediye Başkanı Yusuf Razi Bey, tanınmış mimar Vedat bey, Nezihe ve Ferihe. 1895 yılında eşinin ölümünden sonra İstanbul a yerleşti. Şiirleri, notaları ve Saray Adat-ı Kadimesi adındaki anıları Girit ve Prizen notları Bostancı daki köşkle birlikte yanınca son yıllarını damadının Kızıltoprak taki evinde huzur içinde geçirdi. Osmanlı İmparatorluğu nun ve cumhuriyetin değişik dönemlerini yaşayan Leyla Hanım edebiyat ve müzikten hiçbir zaman ayrılmadı. 1934'te Soyadı Kanunu'nun çıkmasından sonra "Saz" soyadını alan Leyla Hanım, bu soyadını almasının nedenini ise, "kendimi bildim bileli günüm müziksiz geçmedi" sözleriyle açıklamıştır. Leyla Saz, çağdaşı Şair Nigâr ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk Müslüman kadın anı yazarıdır. Şair Nigâr, 25 yaşından ölümüne kadar yazmayı sürdürdüğü anıları, 1959'da, ölümünden kırkbir yıl sonra, oğulları tarafından Hayatımın Hikayesi adıyla yayımlanmıştır. Leyla Saz ise anılarını yaşarken, kendi yayımlamıştır. Leyla Saz'ın gençlik yılları... mekle kalmamış, usta bir gözlemci ve araştırmacı olarak yazıya dökmüştür. Saray ve harem hayatını, sanat olaylarını ve musiki öğrenimini, yüksek tabaka arasındaki gelenek ve göreneklerini kelimeleriyle ölümsüzleştirmiştir. Hatıralarının Harem-i Hümayun ve Sultan Sarayları bölümü ilk kez büyük oğlu Yusuf Razi Bey tarafından Fransızcaya çevrilerek Almanya da yayımlandı; daha sonra Çekçeye çevrilerek Prag da basıldı. Leyla Saz'ın şiirlerine ilk kez yer veren yayın organı, 1887 yılında yayın hayatına başlayan Mürüvvet adlı kadın dergisidir. Leyla Saz şiirlerini topladığı Solmuş Çiçekler adlı şiir kitabı 1928 yılında dostu Abdülhak Hamit'in önsözüyle eski Türkçe harflerle yayımlamıştır. Aynı kitap daha sonra 1996 yılında oğlu Yusuf Razi Bel tarafından Leyla Saz'ın fotoğrafları ve el yazısı örnekleriyle zenginleştirilerek Latin alfabesine aktarılarak tekrar basılmıştır. Leyla Saz, 1895'ten 1908'e kadar 612 sayıyla en uzun süreli çıkan bir kadın dergisi olan Hanımlara Mahsus Gazete'nin yazı kadrosunda aktif rol almıştır. Leyla Saz, Şair Abdülhak Hamid ile... Leyla Saz çeşitli makam ve usullerde iki yüz kadar şarkı bestelemiştir. Bestelerinin bir kısmı konağındaki yangın nedeniyle kaybolmuştur. Günümüze ulaşan eserlerinin sayısı 52'dir. Leyla Saz bestelerinin sözlerinin çoğunu kendisi yazmıştır. Diğer bestelerinde ise dostları Süleyman Nazif, Recaizade Mahmud Ekrem Bey, Yaşar Şadi, Nabizade Nazım, Samih Rıfat, Arif Hikmet Bey ve Şair Nigar Hanım'ın şiirlerini Dilhayat Kalfa dan sonra ikinci kadın bestekârımız Leyla Saz 1936 yılında gözlerini yumarken, sanat tarihimiz bir çınarını daha kaybetti. Çoğu bestesini bilmesek de, Yaslı gittim şen geldim adlı marşı ile hepimizin tanıdığı Leyla Hanım, bu dünyadan giderken arkasına baktığında neler gördü bilmiyorum Ama şimdi baktığım yerden ben aydın ve ışıltılı bir cumhuriyet kadını; Leyla Saz ı görüyorum.

16 DÜNYADAN PROJELER 20. YÜZYILIN PARILDAYAN SİMGESİ; GUGGENHEIM MÜZESİ Bu ay size sadece dikkat çekici bir yapıdan değil, aynı zamanda bir sanat eseri niteliği taşıyan Guggenheim Müzesi ni anlatacağız. Dışarıdan bakıldığında bir metal kütlesini andıran yapı, aslında bir mimarlık şaheseri! Dünyanın en güzel binalarından biri olarak kabul edilen Guggenheim Müzesi, İspanya nın Kuzeyinde, tarzı ve enerjisi ile göz kamaştıran Bilbao nun tam merkezinde kurulmuştur. Bilbao Guggenheim Müzesi nin, sanatı barındıran binanın da en az sanatın kendisi kadar önemli olduğu trendi başlattığı söylenir. 11.000 m² alana yayılan müze, ABD'li bir vakıf olan, Solomon R. Guggenheim Vakfı'nın beş müzesinden biridir. Ünlü mimar Frank Gehry tarafından tasarlanan bina, 20. yüzyılın çığır açan yapılarından biri olarak da bilinir. Müzenin kuruluş öyküsü de en az kendisi kadar ilgi çekici. Şehrin ekonomisinin gittikçe gerilediğinin farkına varan ve haritadan silinmesinden korkan Bilbao yöneticileri, 1980'lerde, Nervion nehrinin kıyısındaki bir binanın iddialı bir sanat müzesine dönüştürülmesine karar vermişler. Büyük ve etkili bir değişimin sinyalini verebilmesi için müzenin hem göze çarpan bir mimariye sahip olması, hem de dünya çapında bir koleksiyon taşıması gerektiğini öngörmüşler. İşte bu yüzden, metal binaları şekillendirmesi için ödüllü mimar Frank Gehry i tercih etmişler. Frank Gehry, binanın devasa kütlesini yumuşatmak için esnek bir malzeme olan titanyumu seçmiş. Gehry, demir, beton ve cam ağırlıklı binayı eğrisel biçimlerin hâkim olduğu parlak titanyum paneller ile kaplamış. Titanyumun yansıtıcı özelliği sayesinde bina, içinde bulunduğu şehir ve hava koşulları ile etkileşime giren, adeta yaşayan bir canlıya dönüşmüş. 1997 yılında tamamlanan bu bina yapısöküm tarzı stili ile ünlüdür. 4 yıl süren inşaat, planlanan bütçe sınırları ve takvimi içinde tamamlanmıştır. Şehir yetkilileri müze ismi ve koleksiyonu için, Guggenheim ailesi ile anlaşarak, dünyaca ünlü sanatçıların 20. yüzyıl sanat eserlerinin sergilenmesini sağlamış. Kendisi dev bir heykel gibi olan bu bina, kısa zamanda dünyaca ünlü mimarlar tarafından bir başyapıt olarak kabul görmüş ve Guggenheim sayesinde Bilbao ya, dünyanın her yerinden akın akın ziyaretçi gelmeye başlamış. Bu inanılmaz kentsel dönüşüm öyküsü, mimarlık ve ekonomi literatürüne, Bilbao Effect Bilbao etkisi teriminide kazandırmış. Terim; bir kentin sosyo-ekonomik kaderinin bir bina ile değişmesini ifade etmektedir. Guggenheim ile yükselişe geçen Bilbao, klasik mimari ile çağdaş mimariyi bir araya getirerek, şık ve modern bir şekle bürünmüş. Kendisi büyüleyici bir heykeli andıran bu yapı, bir çağdaş sanatlar müzesi olarak da ilgi çekicidir. 20. yüzyılın simgesi olduğu kadar, bir kenti de ünlü yapan Guggenheim Müzesi mimarlık tarihinin de galiba unutulmayacak en önemli yapılarından biri... Ölmeden önce görmeniz gereken yerlerin arasına girmeyi hak etmiyor mu? Siz ne dersiniz? www.guggenheim.org/bilbao