moda 01 bakım 06 dekorasyon 09 seyahat 13 teknoloji 17 müzeler ve ören yerlerimiz 21 Mart 2014
Moda 2014 İLKBAHAR - YAZ MODASI Moda, mevsimlerden birkaç adım önde gider. Biz kışı yaşarken, bahar ve yaz aylarında neler giyeceğimiz ünlü markalar tarafından çoktan belirlenmiştir bile
Her mevsimin kendine göre bir güzelliği olsa da, kış mevsiminin sonuna yaklaştıkça bir sabırsızlık alır herkesi. Havalar ısınsa da üst üste giydiğimiz kıyafetlerden kurtulsak deriz. Bahar ayları bir gelse de rahatlasak! Belki bahar ve yaz sezonunun öne çıkan trendleriyle gardırobumuzu şimdiden tanıştırmaya başladık bile. KADIN MODASINDA ÖNE ÇIKANLAR Pastellere merhaba Pastel tonların bahar aylarına yakışmadığını kim söyleyebilir? Modacılar bu sezon pasteli ihmal etmediler. Dilerseniz iş toplantısı için tercih edebileceğiniz bir elbise, dilerseniz hem rahat hem şık bir ceket Gökkuşağının tüm tonlarında, her zevke göre pastel tonda bir parça bulmak bu sezon mümkün olabilecek. Kısa kesim ceketler Bahar ayları ve serin yaz akşamları ceketsiz düşünülemez. Sezonun öne çıkan ceket modelleri ise bizi 80 li yıllara geri götürüyor. Bel hizasında ve asimetrik kesim olan bu ceketler, desenli kumaşlarıyla da öne çıkıyor. Bu ceketler düz renk eteklerle resmi bir hava yaratırken kot pantolonlarla da günlük kullanıma uygun olmaları sayesinde, gardırobunuzun vazgeçilmezleri arasına girecekler.
Geniş paça pantolonlar İlkbahar - yaz sezonu defilelerine deyim yerindeyse geniş paça pantolonlar damgasını vurdu. Sıcak yaz aylarında bol kesimleri ile kullanım rahatlığı sağlaması ve son derece şık bir görünüm sergilemesi, bol kesim pantolonları önümüzdeki sezonun yıldızı haline getirecek. Sadece pamuklu ya da keten değil kot kumaşlarda da varlık gösterecek olan geniş paça pantolonlar, bacak boyu kısa olan kişileri ise daha kısa gösterebilir. Bu durumun üstesinden gelmek için geniş paça pantolonlarınızı, dolgu topuklu ayakkabılarla kombinleyebilirsiniz. Ayrıca beli yüksek kesim geniş paça pantolonlar da bacak boyunuzu daha uzun gösterecektir. Uzun etekler Varlığını bizlere bir kez daha hatırlatan parçalardan biri de uzun etekler olacak. Hem elbiselerin hem de tek parça eteklerin boyları bu yaz oldukça uzun ve bilekleri açıkta bırakacak şekilde dizayn edilmiş. Bu sayede altına giyeceğiniz topuklularla son derece zarif bir görünüm elde edebileceksiniz. Kimi tasarımcılar ise bu uzun etekleri daha modern hale getirmek için yine sezonun öne çıkan kesimlerinden olan bel hizasında bluzlarla birlikte kullanıyorlar.
ERKEK MODASINDA ÖNE ÇIKANLAR Renklerin ahengi Bu sezon, renklerden korkmayan ve gri-siyah-beyaz üçlüsünden sıyrılan erkeklerin sezonu olacak. Sadece eşofman ya da sweatshirt lerde değil, takım elbiselere kadar bu renk cümbüşü kendini hissettirecek. Şortlar kısa, şapka revaçta Şort boyları 2013 yazında kısalmaya başlayacağının sinyallerini vermişti. Bu sezonsa diz boyunda şortlar deyim yerindeyse tamamen oyun dışında kalıyor. Siz siz olun, şort boyunuzu fazla uzun tutmamaya özen gösterin. Sportif bir görünümün garantisi olan şortları da mutlaka bir spor şapka ile kombinleyin. Farklı baskılar bir arada Baskılar her zaman gözde olan akımlardan biridir. Kimi zaman çiçekli baskılar ön plana çıkar, kimi zaman çizgililer. Bu sezon ise daha radikal bir yaklaşım gündemde. Farklı tarzda baskılar bir arada kullanılıyorlar. Ceket ve pantolonda renk tonları birbirini yakalasa bile, puantiyeli ve çizgili parçaların bir arada kullanımı gerçekten cesaret gerektiriyor.
Kat kat giyinin ama kollar kısa olsun Erkeklerin en fazla tercih ettikleri parçalardan biri olan sweatshirt lerde ufak bir değişiklik oldu: Kolları kısaldı. Geride bıraktığımız sezonda kat kat giyinmek oldukça revaçtaydı. Bu durum varlığını bahar aylarında da devam ettirecek. Yalnız havalar ısındığı için kat kat giyilen bu parçaların kumaşları incelecek. Kısa kollu sweatshirt lerse tamamlayıcı parça olarak karşımıza çıkacak. Smokinden günlük yaşama Bu sezon karşınıza çıkacak yeniliklerden biri de şeritler olacak. Smokinlerin olmazsa olmaz unsuru şeritler, modern kıyafetlere uygulandığında hem form hem de renk değiştirdiler. Aslında buna sadece esinlenme dersek daha doğru olacak. Hem pantolon hem de t-shirt lerin aynı kalınlık ve renkte şeritle bezenmesi dikkatleri üzerine çekmek isteyen beylerin tercihi olacak.
Bakım ALETLİ PİLATES Denge, duruş, güç, esneme Aletli pilates bedeninizin ihtiyaç duyduğu her şeyi sağlıyor.
Pilates in isim babası ve yaratıcısı Joseph Pilates tir. Pilates metodunun temel amacı; bedenin dengede durmasını sağlamak, omurgayı desteklemek ve kasları güçlendirmektir. I.Dünya Savaşı sonrasında yataktan kalkamayacak durumda olan yaralı askerler için Joseph Pilates aletli pilates uygulamalarını geliştirmiş ve askerlerin eski fiziksel kapasitelerine kavuşmalarına yardımcı olmuştur. Joseph Pilates in uygulamaları yıllar içinde geliştirilmiş, bugün minder üzerinde yapılan uygulamalar ve aletli yapılan uygulamalar olmak üzere iki temel türe ayrılmıştır. Minder üzerinde, aletsiz olarak ya da top, ahşap bloklar, flex-band yardımı ile yapılan uygulamalar minderli pilates olarak adlandırılmaktadır. Pilates için özel dizayn edilmiş aletler eşliğinde yapılan pilates uygulamaları ise aletli pilatestir. Aletli pilates hakkında detaylara girmeden önce, pilates kavramının önemli prensiplerinden bahsetmek gerekir. Bunlardan ilki konsantrasyondur. Pilates yaparken tüm konsantrasyonunuz bedeninizde olmalıdır. Hangi kaslarınızı kullanıp, hangilerini kullanmadığınıza, beden ve hareket uyumunuza yoğunlaşmanız gerekir. Kontrol de en az konsantrasyon kadar önemlidir. Kontrolden kasıt, hareketlerin aslına uygun şekilde yapılmasıdır. Bu iki adımın ardından merkezleme gelmektedir. Pilateste merkez; göbek, bel ve kalça çevresidir. Merkezleme, üst bedenin hareketsizliğini ve esnemeyi, uzamayı sağlar. Esnemeyi sağlayan hareketler de akıcı bir şekilde yapılmalıdır. Hareketler arasında duraksama olmamalıdır ve hiçbir hareket yarıda bırakılmamalıdır. Hareketler yapılırken derin nefesler almak ve bütün nefesi tamamen dışarı vermek de önemlidir. Derin nefesler kanın temizlenmesine yardımcı olur.
Pilatesin faydaları nelerdir? Pilatesin vücuda faydaları saymakla bitmez. Her şeyden önce kaslardaki gerginliği azaltır. Bedenin canlanmasını sağlar. Kasları esnetir, güçlendirir, kronik sırt ve boyun ağrılarını hafifletir. Eklemleri gevşetir. Karın ve sırt bölgelerini eşit oranda güçlendirir. Uzun zamandan beri aletli pilates yapan birinin bedenindeki değişimler gözle görünür oranda fark edilir. Bu kişiler düz bir karına, daha güçlü kemiklere, dik bir duruşa sahip olurlar. Bütün bu olumlu fiziksel etkilerin, ruh ve zihin üzerinde de doğal olarak pozitif yansımaları olur. Yaşamımızdaki stres azalırken, konsantrasyonumuz da artar. Aletli pilates Aletli pilates reformerda yapılır. Reformerda bir platform, el ve ayak bantları, omuz desteklikleri, barlar ve yaylar bulunur. Reformer dışında tower ve cadillac adı verilen aletler de bulunmaktadır. Reformerın zorluk derecesi yaylar sayesinde kişiye göre ayarlanabilmektedir. Amaç, bütün kasları çalıştırmaktır. Kimi zaman klasik egzersizlerde güçlü kaslara ağırlık verilir ve zayıf olan kaslar daha da zayıflar. Bu durum aletli pilates için kesinlikle geçerli değildir. Farklı pozisyonlarda yapılan (oturarak, yatarak, ayakta) hareketlerle bütün kas grupları çalıştırılır. Aletli pilatesin dezavantaj olarak nitelendirilebilecek yönü, mutlaka bir eğitmene ihtiyaç duyulmasıdır. Aksi takdirde hareketleri yanlış uygulayarak bedeninize zarar verme riskiniz söz konusu olabilir. Bununla birlikte ciddi omurga rahatsızlıkları olan kişiler için aletler üzerinde yapılan pilates daha güvenli bulunmaktadır.
Dekorasyon EVLERİMİZİN YAŞAYAN DEKORLARI Bitkileri seviyoruz ama onlara gerektiği gibi bakabiliyor muyuz?
Çiçeklerle olan ilişkilerimizde kimi zaman uzun yıllara yayılan bir dostluk, kimi zaman da kısa sürede sona eren bir beraberlik yaşarız. Evimizin nem durumu, ne kadar güneş ışığı aldığı, bitki bakımı konusunda sahip olduğumuz bilgiler bitkilerle ilişkimizi etkileyen faktörlerdir. Seralarda ya da çiçekçilerde gördüğümüz saksı bitkileri her zaman sağlıklı ve canlı görünümleri ile gözümüzü alırlar. Dekorasyonun önemli bir tamamlayıcı unsuru olan bu bitki veya çiçekleri alıp evimize getirdiğimizde ise birkaç gün içinde yapraklarını döküp, renklerini kaybettiklerini, hatta tamamen solup öldüklerini görürüz. Bitkileri doğru yere yerleştirmek çok önemlidir. Hayalimizde onlar için kurduğumuz noktalar olabilir, Bu çiçek kitaplığın yanına çok yakışır diye düşünebilirsiniz. Fakat maalesef, bitkilerin sadece dekorasyon ürünü olmadığını, onların yaşayan birer canlı olduğunu da göz ardı etmemeniz gerekir. Bazı bitkiler sürekli olarak uzama ve genişleme eğiliminde olurlar. Eğer uzun boylu bitkilerden hoşlanıyorsanız bu devamlı büyüme durumu sıkıntı yaratabilir. Bu nedenle sizin için ideal bitkilerden biri kentya palmiyesi olabilir. Hem küçük bir bitki olmaması, hem de yavaş bir şekilde büyüyor oluşu, kentya palmiyesini oldukça sık tercih edilen bitkiler sınıfına sokar. Yalnız kentya palmiyesi güneşi sevmez. Bu nedenle güneş alan bir ortam için kauçuk ağacı veya avize çiçeği idealdir. Salon bitkileri satın alındıktan sonra taşıma esnasında, rüzgardan ve keskin güneş ışığından korunmalıdır. Evde ise şömine ya da kaloriferin yanına konulmamalıdır.
Zamanlama, bitki bakımının temel kriterlerinden biridir. Öncelikle bitkileri aldığınız zamanın bile önemli olduğunu söylemekte fayda var. Serada sağlanan şartların, evinizdeki ortamla yakınlık göstereceği ideal mevsimler; sonbahar ve ilkbahardır. Bu nedenle salon bitkisi olarak adlandırılan ve kapalı ortamlarda yaşamaya elverişli bitkiler için ideal satın alma zamanı ilkbahar ve sonbahardır. Mart ayı tohum ve çiçek ekme zamanıdır. Sadece salonda değil, evinizin farklı köşelerinde de bitkilere yer vermek isteyebilirsiniz. Örneğin banyonuza yerleştireceğiniz bitkiler son derece dekoratif durabilir. Yalnız bu bitkiler için kural ince yapraklı ve nemi seven bitkiler olmaları gerektiğidir. Çin herdemyeşili, dua çiçeği, hedera sarmaşığı banyoda yaşayabilecek bitkilerdendir.
Bakımlarını ihmal etmeyin Sulama, bitkiler için hayati bir ihtiyaçtır. Yalnız fazla su vermek bitkilerin çürüyerek ölmesine neden olabilir. Kasım ve Mart ayları arasında bitkiler fazla sulanmamalı ve besin takviyesi yapılmamalıdır. Çünkü bu aylar bitkiler için dinlenme zamanıdır. Parmağınızı bitkinin toprağına batırın. Eğer toprak kuruysa, sulama vakti gelmiş demektir. Suyun ılık olmasına dikkat edin. Afrika menekşesi ve sıklamen gibi bitkileri üstten değil, tabağına ılık su koyarak sulayın. Çünkü üstten sulama bitkilerin köklerinin çürümesine neden olur. Yapraklı bitkiler daha fazla ilgi isterler. Yapraklarının ayda en az bir kere temizlenmesi gerekir. Bahar ayları yaklaştığında ise bitkilerin saksı değişimi zamanı geldi demektir. Bitkinizi yeterli miktarda suladıktan sonra, yeni saksının tabanına gübre yerleştirmelisiniz ve değişimi bu şekilde gerçekleştirmelisiniz. Tabii her bitkinin saksısını değiştirmek zorunda değilsiniz. Saksısını değiştirmediğiniz bitkilerin bahar başlangıcında üst kısımlarında yer alan toprağını tazelemeniz yeterlidir. Eğer balkonunuzda yaz ayları boyunca çiçek açan bitkiler istiyorsanız hazırlığınızı şimdiden yapmalısınız. Balkon için ideal olan, hem güzel kokan hem de çiçek açan bitkiler arasında en çok tercih edilenler; yasemin, hanımeli, melisa, lavanta ve ıtırdır. Bergenya, fesleğen, petunya, sardunya, sümbül, kınaçiçeği de balkonda bakabileceğiniz bitkilerden sadece birkaçıdır. Pencere önü çiçeklerini seviyorsanız; abronya, acemlalesi, cam güzeli, gelincik, kelebek çiçeği, Medine çiçeği, mine çiçeği, petunya alabilirsiniz. Geniş bir terası olanların begonya, kleom, mine çiçeği ve tatula için uygun ortama sahip olduklarını da söyleyebiliriz.
Seyahat TÜRKİYE NİN KALELERİ Şehri yüksekten seyreden, tarihe tanıklık eden kaleler Bodrum Kalesi
Ankara Kalesi Ankara Kalesi Ankara Kalesi nin hangi yıl ve kimler tarafından yapıldığına dair kesin bir bilgi olmamakla birlikte, M.Ö. 2. yüzyılın başında Galatların Ankara ya yerleşmeleri sırasında kalenin var olduğu bilinmektedir. Ankara 1073 yılında Selçukluların hakimiyetine girene kadar Romalılar ve Bizanslılara da ev sahipliği yapmıştır. Ankara Kalesi nin bugüne kadar oldukça sağlam kalmasını sağlayan etmenlerden biri, kaleyi ele geçiren tüm devletlerin eklemeler ve onarımlar yapmış olmasıdır. Örneğin; Osmanlı döneminde 1832 de Kavalalı Mehmet Ali Paşa nın oğlu İbrahim Paşa tarafından onarımdan geçirilmiştir. Kale; iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Adından anlaşılacağı üzere, dış kale şehri çevrelemektedir. 16 metre yükseklikte duvarları ve 42 kulesi olan iç kale dört katlıdır. İç kalede görülen mermer bloklar ve sütun başlıkları Roma anıtlarının kalıntılarına aittir. Bu parçalar, kalenin onarımı sırasında kullanılmıştır. Kale içi, zamanla şehir yaşamına entegre olduğu için Ankara Evleri ni de barındırmaya başlamıştır. Bu evler de tarihi özellikleri ile görülmeye değer yerlerdendir. Ankara Kalesi, yıl boyunca düzenlenen çeşitli festivallere de ev sahipliği yapmaktadır.
Giresun Kalesi Karadeniz in en güzel şehirlerinden olan Giresun u ziyaret edenler için ilk durak Giresun Kalesi dir. Kalenin şehre tepeden bakan ve eşsiz bir manzara sunan konumunun yanı sıra Helenistik ve Roma Dönemi ne dayanan geçmişi de dikkat çekicidir. Karadeniz kıyılarında uzun zaman hakimiyet süren Pontus Rum İmparatorluğu kaleyi ticaret yollarına hakim olabilmek için askeri amaçla da kullanmıştır. Kale, 1301 yılında Pontus Rum İmparatoru Alexius II döneminde onarılmıştır. Giresun Kalesi nden günümüze kalan yapılar merkez kule ve güneydeki sur duvarlarıdır. Kalede, Atatürk ün kişisel muhafızı Topal Osman Ağa nın mezarı da bulunmaktadır. Bodrum Kalesi Yapımı 1522 yılında tamamlanan Bodrum Kalesi, St. Jean Şövalyeleri nin kalesi olarak da bilinmektedir. Bir deprem sonucunda yıkılan Maussollos un mezar anıtının taş blokları, heykelleri, kabartmaları, mimari parçaları bu kalenin yapımında kullanılmıştır. İç kaleye üstlerinde çeşitli armaların olduğu yedi kapı açılmakta ve burada karşımıza sarnıçlar ve farklı ülke isimlerinin verildiği kuleler çıkmaktadır. Bu kuleler arasında en yüksek olanı 47 metre boyuyla Fransız Kulesi dir. Kalenin birinci kapısının iç tarafında bulunan üçlü arma grubunun ortasındaki armaysa, kale komutanı Jaques Gatineau ya aittir. Kale, tarihi değerinin yanı sıra bugün ev sahipliği yaptığı Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ile de büyük önem taşımaktadır. Müzede, Dünya nın bilinen en eski batığı olan Uluburun Batığı, çeşitli sikkeler ve amphoralar sergilenmektedir. Padişah II. Abdülhamit zamanında ise kale hapishane olarak kullanılmıştır. Giresun Kalesi Bodrum Kalesi
Sinop Kalesi Bozcaada Kalesi Sinop Kalesi Sinop Kalesi; şehrin içinde, denize çok yakın bir konumdadır. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Pontus Krallığı döneminde (M.Ö.72) Sinop ta, halkın ortak kullanımına açık tiyatro, mabet, gymnasium gibi tesisler yaptırılmış ve yine aynı dönemde şehrin çevresine de surlar örülmüştür. Kesin olan bir diğer bilgiyse Selçuklular, İsfendiyaroğulları ve Osmanlılar döneminde kalenin onarıldığı ve bazı eklemelerin yapıldığıdır. Uzunluğu 800 metreyi bulan kalenin ikişer kanatlı, demirden dört kapısı vardır. Kalenin onarım, bakım ve eklemelerinde antik çağa ait taşlardan yararlanıldığı görülmektedir. Kalenin içinde bir de yürüyüş yolu bulunmaktadır. Kalenin yakın tarih içindeki önemi, bir dönem siyasi cezaevi olarak kullanılmış olmasıdır. 1997 yılında hapishane boşaltılmış, kale restore edilerek sosyal etkinliklerin yapıldığı bir mekan haline getirilmiştir. Bozcaada Kalesi Bozcaada Kalesi, denizden adaya yaklaşırken heybetli duruşu ile misafirleri selamlayan ilk yapıdır. Dışardan bakıldığında son derece iyi korunmuş duvarlara sahip olduğu görülmektedir. Kalenin içiyse bugün boştur ve sadece konser gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Bozcaada Kalesi ni kimlerin inşa ettiği konusu belirsiz olsa da denizciliğe önem veren Fenikeliler, Cenevizler ve Venedikliler in kaleyi kullandıkları bilinmektedir. Kalenin onarım ve tekrar inşa edilmesi süreci ise Fatih Sultan Mehmet döneminde olmuştur. Kale içinde ada çevresinden çıkarılan amforaların sergilendiği bir oda, bahçesindeyse eski mezar taşları ve tarihi eserlerin sergilendiği bir alan bulunmaktadır.
Teknoloji BULUT TEKNOLOJİSİNİ TANIYALIM Bir bulut tur gidiyor, geleceğin teknolojisi deniyor ama bu teknoloji hakkında bilinen bir cümleden daha fazlasını hak ediyor.
Teknolojiyle haşır neşir olanlar bulut bilişimi zaten yıllardır biliyor. Teknolojiye mesafeli olanlar ise son birkaç yıldır bu kavramı daha sık duymaya başladılar. Bununla birlikte bulut bilişim hakkında hiçbir bilgisi olmayan, adını bile duymamış olanlar var. İşin ilginç yanı ise bu kişiler, günlük hayatlarında bu teknolojiden yararlandıklarının farkında bile değiller. İnterneti temsilen kullanılan bulut görseli bu teknolojiye adını vermiştir. Basit bir anlatımla bulut bilişim, herhangi temel bir uygulamanın internet üzerinden çalışabilmesi demektir. Aynı zamanda bilişim aygıtları arasında ortak bilgi paylaşımını sağlayan hizmetlere verilen genel addır. Bu sistemde herhangi bir kurulum yapmaya gerek kalmadan, web tabanlı uygulamalar ile kullanıcılara yazılım kaynakları sunulmaktadır. Bulut bilişimin geleceğin teknolojisi olarak görülmesini sağlayan unsurlardan birisi, bilgisayar hard disklerinin yerine çevrim içi bulutların kullanılacağı ön görüsüdür. Bulut bilişim sayesinde programlarla yapılan bilişim işlemleri, internet üzerinden sanal olarak yapılabilmektedir. Bulut bilişim sağlayıcıları sistem için gerekli altyapıyı temel bir veri sisteminden aktarmakta, kullanıcıların bilişim aygıtlarında bu programların yüklü olması ihtiyacı ortadan kalkmaktadır. Bu durum altyapı hizmeti sunan firmaların maliyetlerini büyük oranda azaltmaktadır. Daha basit bir anlatımla, işiniz için kullanmak istediğiniz bir programı indirmeye gerek kalmadan, sadece bir mail adresi ile giriş yaparak kullanabilme şansınız doğmaktadır.
Taşıyıcılar çöpe mi gidiyor? Bir bilgisayardan diğerine veri transfer etmek için kullanılan cd, dvd, usb bellek gibi birçok ürün bulut bilişim ile tarihe mi karışıyor? Bu sorunun cevabı yakın zamanda evet olacak. Çünkü bulut bilişim, verilerimize, programlarımıza dünyanın herhangi bir yerinden, herhangi bir bilgisayarla, istediğimiz kadar kişi ile erişmemize olanak sağlayabilecek bir teknoloji. Konuya biraz daha netlik kazandırmak için bir örnekle, bu teknolojinin pratikte nasıl çalıştığını anlatalım Ofis programları arasında en sık kullanılanlardan biri olan excel de bir dosya hazırlandınız diyelim. Bu dosyayı da bulut bilişime yüklediniz. Bir kere bu dosyayı yükledikten sonra, artık ister evdeki bilgisayarınızda, isterseniz dışarda akıllı telefonunuzda, kısacası nerde olursanız olun açıp, üstünde değişiklikler yapıp tekrar kaydetme şansınız doğuyor. Hatta başka bir iş arkadaşınız da yine sistemden aynı dosyayı alıp, değişiklikler yapabiliyor. Siz tekrar bağlantı sağladığınızda, bu değişiklikleri de görme şansına sahip oluyorsunuz. Yani bu sistem, birden fazla kullanıcı şansını da beraberinde getiriyor.
Soru işaretleri de yok değil! Bulut bilişimin güvenilirlik anlamında taşıdığı riskler ise bu teknolojinin giderek daha yaygın hale gelmesiyle gündeme gelen bir tartışmadır. Öncelikle bulut sağlayıcılarının güvenilir olmaları, sisteme yüklediğiniz verilerin kaybolma riskini tamamen ortadan kaldırmaları gerekir. Her güncellemede, her kullanıcı için sistemdeki güvenlik gereksinimlerinin gözden geçirilmesi de ayrı bir gerekliliktir. İnternet üzerinde yapılan pek çok işlemin, şifre ve parola gereksinimi doğurması bu sorunun sadece bulut teknolojisine ait olmadığının da kanıtı. Bu nedenle bilişim uzmanları, güvenilirlik kavramının ilerleyen yıllarda da çok büyük bir sıkıntı yaratmayacağı konusunda hem fikir.
Müzeler ve Ören Yerlerimiz ALACAHÖYÜK MÜZESİ Cumhuriyet döneminin ilk kazılarından biri Alacahöyük te yapıldı. Ortaya çıkan buluntular, Anadolu nun tarihini aydınlattı.
Alacahöyük, Türkiye nin en önemli ören yerlerinden biri. Çorum a bağlı bu köyde ortaya çıkan buluntularsa bugün Alacahöyük Müzesi nde sergileniyor. Alacahöyük te ilk müze 1940 yılında teşhire açılmış, 1982 yılında ise yeni binasına taşınmış. Müzeye gitmeden önce Hitit döneminin önemli yerleşim merkezlerinden biri olan bu höyüğü mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz. Müze ve ören yerinin çok yakın mesafede olduğunu da belirtelim. 310 m genişliğinde 20 m yüksekliğinde olan Alacahöyük te ilk kazı çalışmaları 1935 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılmaya başlanmış ve höyükte dört kültür çağı, on dört yapı katı bulunmuştur. Kerpiç, kamış, ince ağaç dallarından yapılmış evlerin kalıntıları, çanak çömlekler, kral mezarları bu buluntular arasında yer almaktadır. Zamanın şehir yaşamına dair önemli izler taşıyan höyükte, kanalizasyon sistemi, sokaklar, kaldırımlar olduğu keşfedilmiştir. Alacahöyük te sadece Hitit dönemi değil, Kalkolitik, Eski Tunç, Frig dönemlerini de kapsayan mimari tabakalar olduğu anlaşılmıştır.
Bugün kazı alanından çıkarılan eserler, iki katlı olan müzede sergilenmektedir. Müzedeki salonlar isimlerini, 1935 yılındaki kazı çalışmalarına başkanlık yapan kişilerden yani Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık tan almaktadır. Müzenin giriş salonunda kazılar esnasında ilk defa ortaya çıkan buluntular sergilenmektedir. Bunlar arasında, Kalkolitik döneme ait seramikler ve pişmiş toprak eserler bulunmaktadır. Ayrıca Eski Tunç Çağı na tarihlenen 13 adet kral mezarının keşif sürecini gösteren fotoğraflar da son derece ilgi çekmektedir. İkinci salonda ise Hitit ve Frig dönemlerine ait çeşitli eşyalar yer almaktadır. Toprak testiler, tabaklar, çanaklar, bronz iğneler, kemik süs eşyaları, çivi yazılı tabletler ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkarmaktadır. Mahmut Akok Salonu nda ise yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemi ne tarihlenen kesici, delici aletler ve ateşli silahlar gibi etnografik eserler sergilenmektedir.