GAL BÜLTEN İÇERİK: Çanakkale Zaferi C İ L T 1, S A Y I 3 2 5 \ 0 3 \ 1 4 Çanakkale den Anılar Çanakkale Destanı Okulumuzda Çanakkale Şehitlerini Andık... 18 Mart 1915 Çanakkale... Subayıyla, eriyle Mehmetçik ellerini gökyüzüne açmış dua ediyor. Bu onların son duası, üzerlerine doğan son güneş. Az sonra düşmanın üstüne atılacaklar ve kahramanca şehit olacaklar. Hepsi bunu biliyor ama en ufak bir tereddütleri yok. Ne demişti Mustafa Kemal: Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum! Hazırlayan: Kübra Seki Semanur Tokmak Melike İpek Basın Yayın Kulübü*
S A Y F A 2 Çanakkale Zaferi Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma ve böylece İstanbul'a kavuşma isteği Avrupa devletlerinin öteden beri özlemidir. Dur yolcu; Bilmeden gelip bastığın bu toprak, Bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir! 1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkâmlarımıza doğru ateş açtılar. Birçok girişim sonunda bir türlü başarılı olamayan itilaf devletleri Amiral Carden ı görevden aldılar. Yeni komutan Robeck18 Mart 1915 günü donanmayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya bildirdi. Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı nın 17/18 Mart gecesi verdiği emirle Binbaşı Nazmi Bey, Nusret Mayın gemisi ile o gece Boğaz a on birinci hat olarak yirmi altı mayın döşedi. Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı. Nusret Mayın Gemisi G A L B Ü L T E N
C İ L T 1, S A Y I 3 S A Y F A 3 18 Mart 1815 İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı'na girdi. İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını susturarak Boğaz'ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye, Dardanos ve Mesudiye tabyalarını ateş yağmuruna tuttu. Tabyalar arasındaki mükemmel birlik, Mehmetçiğin azmi ve başarısı sayesinde bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü. İtilaf Devletleri Çanakkale boğazını denizden aşamadılar ve Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor: İnsan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütunları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu. büyük kayıplar vererek Çanakkale Boğazı nın geçilemeyeceğini öğrendiler. Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor. Saat 13.45'de Suffren'in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine göre, Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti. Bouvet Zırhlısı batarken Türk tabyaları, Boğaz'ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden Inflexible, Irressitible, Queen Elisabeth ve Agamemnon büyük hasar gördü. Batanlar oldu. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı denizden aşamadılar. Büyük kayıplar vererek Çanakkale Boğazı'nın geçilemeyeceğini öğrendiler.
S A Y F A 4 İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlı-yordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal, Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders'in görüşü ağır bastı ve askerler o yöreye yerleştirildi. Atatürk ve Liman Von Sanders Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Düşman güçleri 25 Nisan 1915 sabahı Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen de Conkbayır'da, savaştı. Cephanesi biten askerlere : - Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ; Bu yazı 175-225 sözcükten oluşabilir. - Ben size taarruzu emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler Bülteniniz katlanıp postayla gönderiliyorsa, bu yazı arkada görünecektir. Bunun için, yazıyı bir bakışta kolayca okunacak şekilde hazırlamak iyi bir fikir olabilir. ve başka komutanlar geçebilir dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Yazıyı soru ve yanıt şeklinde düzenlemek okuyucuların dikkatini hemen çekmek için etkili bir yoldur. Son basımdan bu yana size ulaşan soruları derleyebilir veya kuruluşunuzla ilgili olarak sık sorulan genel soruları özetleyebilirsiniz. Kuruluşunuzdaki yöneticilerin adlarından ve unvanlarından oluşan bir liste, bülteninize özel bir hava vermek için iyi bir yöntemdir. Kuruluşunuz küçükse, tüm çalışanların adlarını listelemek isteyebilirsiniz. Standart ürün veya hizmet fiyatlarınız varsa, onların listesini de buraya ekleyebilirsiniz. Okuyucularınıza, kuruluşunuzda oluşturduğunuz diğer iletişim biçimlerinden bahsetmek isteyebilirsiniz. Bu alanı ayrıca, okuyuculara, örneğin her ayın üçüncü salı günü satıcılar için düzenlenen yemek veya yılda iki kez yapılan hayır kurumu müzayedesi gibi düzenli olayları takvimlerine Mustafa işaretlemelerini anımsatmak için de Kemal ve Askerleri kullanabilirsiniz. Yeterli alan varsa, buraya küçük bir resim veya başka bir grafik eklenebilir. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır'a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı'nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal'in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı.
C İ L T 1, S A Y I 3 S A Y F A 5 Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Arıburnu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar'dır. Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir. Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal'in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın kaynağı oldu. Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir. ANADAN ŞEHİDE SON VEDA Oğul; Sen giderken, Ardından baktığım oğul, Seni gözledim, Doğduğundan beri yaptığım gibi. Seni izledim, Yüzüne çarparsa yel, yüreğim ürperir oğul. Ayağına taş değerse, bağrım yanar oğul. Kıyamadım güllü ellemene, Dikeni vardır diye, Canımdan can, kanımdan kan oğul. Ama Bugün git oğul, Yoluna git. Şu İslam topraklarını gavur alacaksa, Ezanlar susacaksa, El kemendini boynuna atacaksa, Çiğnenecekse şehit atanın mezarı, Git oğul, Git Bilesin ki Resul önündedir. Bilesin ki melekler ardındadır. Bilesin ki dualarım semadadır. Bilesin ki yolun Allah adır. Düşte gördüm oğul, Bize artık vuslat, Mahşerden sonrayadır.
S A Y F A 6 ÇANAKKALE DEN ANILAR Sayfa SEYİT ONBAŞI Onbaşı seyit 18 Mart muharebeleri sırasında Rumeli mecidiye bataryasında görevliydi. Burada bulunan Alman topları oldukça güçlüydü ve boğazı savunmak için çok gerekliydiler. Seyit onbaşı 3 no lu topun başındaydı ve savaş sırasında batarya isabet aldı. Mermileri kaldıran mekanizma hasar görmüş ve diğer arkadaşları yaralanmıştı. Seyit onbaşı etraftakilerin şaşkın bakışları arasında topu sırtladı (275kg). Ve topu namluya sürdü artık sadece topu ateşlemek gerekiyordu. Seyit onbaşının Ocean zırhlısını vurduğu söylenir. Bu savaşın kaderini değiştiren atıştır. Çünkü ünlü Fransız zırhlısı Bouvet Ocean vurulduğunu görünce manevra yapmak isterken. Nusred mayın gemisinin mayınlarına çarpar ve arkasından başka bir İngiliz Irresistable da mayına çarpar. Boğazdaki 3 önemli gemisinin hasar aldığını duyan İngiliz Fransız amiraller boğazdan çekilirler.
C İ L T 1, S A Y I 3 S A Y F A 7 İNSANLIK DERSİ Çanakkale Savaşları nda savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor: Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Savaş sahasında döğüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık: - Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi: "Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün". Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim. Çünkü Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler...
S A Y F A 8 ÇANAKKALE DESTANI Bir destan yazılmıştı, Çanakkale isminde, Bin dokuz yüz on beşin, Mart ın on sekizinde. O bir destan değildi, masal sayılır destan, Ölüm kalım savaşı, kurtuluştu kaostan. Bu savaş milletimin, varlık yokluk savaşı, Savaşan Mehmetçiğin, koltuğundaydı başı. Üşüştü başımıza, dünyanın yabanisi, Her birisi sanki de, cehennem zebanisi. Mahşeri aratmıştı, o günde Çanakkale, Kurdular her cephede, etten, yürekten kale. Haçlı haçın altında, hedef almış hilali Geldiyse de top yekun, yaşadı izmihlali. Bir mühür basılmıştı, dünyanın tarihine Kim ki şehit düşmezse, küserdi talihine. Düğüne gider gibi, gittiler şahadete, Koştular seve seve, en büyük ibadete. Vatan uğrunda canlar, fedadır birer birer Şehittir o yiğitler, ölmezler diridirler, Cephedeydi neferi, duadaydı hastalar, Kimi yetmiş den fazla, kimi çocuk yaştalar. Semadan yağmur gibi, yağıyorken kurşunlar, Sevindiler giderken, Allah a kavuşanlar. Nerde mal mülk sevdası, canlarından geçtiler. Kurşun kurşun, şehadet şerbetini içtiler. Kasım Kaplan Ne Yâr var akıllarda, nede çocuk hayali, Hedef tek, canı verip, yüceltmekti hilali. Birkaç gazisi kalan, tek savaştır cihanda, Kanatlanıp uçtular, cennete hep bir anda. Toprak kan kustu o gün, denizler demir yuttu, Şehitleri O Nebi, kucağında uyuttu. Ne gerek mezar taşı, ne gerek ona mezar Bugün tarih onları, altın harflerle yazar. Namazsız ve Kur an sız, düşse de bir yanına, Kefensiz, kanlı yelek, şahittir imanına. Bir damla şehit kanı, bütün dünyaya değer, Bir toprak parçasıdır, vatan değilse eğer. Kurtarıp boğazları, şehadete erdiler, Dünyaya yiğitliğin, bir dersini verdiler. Gafiller ucuz sandı,oysa paha biçilmez Sonunda anladılar, Çanakkale geçilmez. Vatana göz dikenler, azdırdıkça azdılar, Aslanlar savunmanın, destanını yazdılar. Okusun bütün dünya, oturup ezberlesin, Artık ininden çıkıp,yurduma göz dikmesin Bu vatanın evladı, kurbandır toprağına, Çakallar rüzgar olsa, değemez yaprağına. Bir Hilal ki bağrında, yaşatır bu milleti, Binlerce güneş feda, yaşasın Türk Devleti.
C İ L T 1, S A Y I 3 S A Y F A 9
S A Y F A 10 OKULUMUZDA ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANDIK...
S A Y F A 11 Başta okul müdürümüz Yurdaer Taş, müdür yardımcımız Saffet Gebeş, Tarih öğretmenimiz Murat Kılıç, Türkçe öğretmenimiz Sami İl olmak üzere; Kübra İliğ, Elif Selen Cilvezoğlu, Umut Can Özkan, Melih Ulusoy, Enis Çelik, Semanur Demir, Selin Navruz, Fatma Betül Özdoğan, Yusuf Bayram Tuğlu, Çağhan Çapraz, Anıl Aydeniz ve Furkan Alagöz e Teşekkür ederiz...