KADINA DAİR Hurafeler ve Gerçekler

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

RAMAZAN ORUCU. Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınırsınız diye o oruç sizin üzerinize de farz kılındı.

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

Bazı Âyetlerin Anlamları ile İlgili Mülahazalar

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

تلقني أصول العقيدة العامة

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

IGMG Ev Sohbeti. IGMG Ev sohbeti 1

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

Kur an-ı Kerim de Geçen Ticaret, Alım-Satım, Satın Alma Ayetleri ve Mealleri

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

و ال ت ق ول وا ل م ن ي ق ت ل ف ي س بيل الل ه أ م و ات ب ل أ ح ي اء و ل ك ن ال ت ش ع ر ون

Yarışıyorlarkoşuyorlar

Sevgili sanatseverler,

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

KİTAP-SÜNNET İLİŞKİSİ (Nebi ve Resul Kavramları)

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî nin Vird-i Settâr ı *

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

(Tanımı ve Dayanağı)

NİKAH-III (Evlenme Engelleri)

Namaz Duaları ve Kısa Sureler 2

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Peygamberlerin Kur an da Geçen Duaları

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

ی س ر و لا ت ع س ر ر ب ت م م ب ال خ ی ر

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız.

Acılar Paylaştıkça Azalır Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :07:29

7tepe7sanat Uluslararası İstanbul Klasik Sanatlar Yarışması Şartnamesi

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

Ders : 19 Konu: İSLAMDA HELALLER VE HARAMLAR

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70.

EV SOHBETLERİ 133. SOHBET SOHBET HUZUR İSTİYOR MUYUZ?

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

Kur ân da Fert Aile ve Toplum Ahlâkı Gönderen Kadir Hatipoglu - Temmuz :39:53

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Erdemli Bir Toplum için Müslüman Sıfatlarına Sahip Olabilmek

YEMEN AHALİSİNE MEKTUP YEMEN AHALİSİNE MEKTUP. Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

SALÂT I NÛR VE TERCÜMESİ

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

İnsanlar arasında akrabalık bahşeden Allah Teala ya hamd, akrabalığın hükümlerini beyan eden Resulü Peygamber Efendimize salât-u selam olsun.

İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

İSLAM HUKUKUNDA CEZA CEZALAR

İslâm da Meşrû Mülk Edinme Yolları

yoksa ziyana uğrayanlardan olursun." 7

ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا ك ت ب ع ل ي ك م الص ي ام ك م ا ك ت ب ع ل ى ال ذ ين م ن ق ب ل ك م ل ع ل ك م ت ت ق ون

10. Ders Slayt NİKAH-IV - (Nikah Çeşitleri)

İSİMLER VE EL TAKISI

MÜNAFIKLARIN VASIFLARI MÜNAFIKLARIN VASIFLARI. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a)

ب Namaz. İbadet ederiz Sen-senin Yol göster

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

ON EMİR الوصايا لعرش

İşaret zamiri. İşaret isimleri. Bu ikisi. Bunlar. Şu ikisi. Şunlar. Onlar. Yakın mesafe için*bu* uzak mesafe için *şu-o* Çoğul İkil Tekil.

Transkript:

Kadına Dair Sonia Cihangir KADINA DAİR Hurafeler ve Gerçekler Ozan Yayıncılık Ltd. İstanbul 2016 1

2 Hurafeler ve Gerçekler

Kadına Dair Sonia Cihangir KADINA DAİR Hurafeler ve Gerçekler Ozan Yayıncılık Ltd. İstanbul 2016 3

Hurafeler ve Gerçekler Bu kitabın Türkçe yayın hakları Ozan Yayıncılık a aittir. Tanıtım için yapılacak alıntılar dışında tüm alıntılar, Kültür Bakanlığı Telif Hakları Sözleşmesi gereği yayınevinin iznini gerektirir. Kadına Dair / Sonia Cihangir Yayın Yönetmeni: Arzu Sandal Editör: Orhan Suveren Kapak tasarımı: Ali Yeşilbaş Baskı ve Cilt: Ozan Matbaacılık Davutpaşa Caddesi Güven Sanayi Sitesi B blok Kat: 2 No: 352 Topkapı İSTANBUL Sertifika no: 11329 Kütüphane Bilgi Kartı (CIP): Kadına Dair / Sonia Cihangir Din, Kadın sorunu, Hurafeler Ozan Yayıncılık Ltd. Mayıs 2016, Türkiye, İstanbul, 144 sayfa ISBN: 978-605-9330-08-4 Sertifika no: 11329 Dağıtım: İstanbul: 2A, Alfa, Alkım, Artı, Bilgi, Cağaloğlu, D&R, Derya Dağıtım Final, Paraf, Remzi, Say, Totem, Yelpaze Ankara: İmge, Kıta, Ekinoks, Arkadaş Kitabevi İzmir: Erdoğanlar, Güneş İnternet satış: www.idefix.com, www.kitapyurdu.com, www.kitapyeri.com, www.dr.com.tr www.netkitap.com, www.hermeskitap.com, www.babil.com, www.1001kitap.com.tr, www.kitapdenizi.com, https://www.finalpazarlama.com, http://www.kitapsan.com.tr 4 OZAN YAYINCILIK LTD. Alemdar Caddesi Güzel Sanatlar Sk. No: 13 Cağaloğlu İstanbul Tel: 212.511 93 95-520 43 90 Faks: 212.527 98 47 Email: info@ozanyayincilik. com Web: www. ozanyayincilik. com

Kadına Dair İÇİNDEKİLER Önsöz... 7 Kadının Yaratılışı... 11 Kız Çocuklarının Evlendirilmesi... 15 Kadının Çalışması... 19 Emzikli ve Hamile Kadınlarda Oruç... 23 Kadınların Şahitliği... 29 İslam da Recm Cezası Var mı?... 35 Kuran'a Göre Müslüman Kadının Örtünmesi... 39 Kadının Dövülmesi... 57 Namazda Örtünme... 69 Adetli Kadının Namazı... 79 Kuran Meallerinde Yanlış Kadın Algısı... 89 Çokeşlilik... 93 Mâ Meleket Eymânukum م {ما ل كت أ يم ن كم} Ne Demek?... 109 Evlat Edinme Meselesi... 141 5

6 Hurafeler ve Gerçekler

Kadına Dair ÖNSÖZ Rahmeti sınırsız ve bol Merhametli Allah ın adı ile Allah ın lütfu ile Müslümanlar düşünme ve sorgulamaya başladılar ve dinin kaynağı olan Kur an Kerim e dönüyorlar. Böylece geleneksel görüşlerin birçok konuda yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Kur an Dini yerine büyük ölçüde Gelenek Dini egemen olmuş ve bunun sonucu olarak özellikle kadınlar en çok zulüm gören kesim haline gelmiştir. Kuran ışığında inceleyip kaleme aldığım tesettür, evlat edinme, huri, cariye, ay halinde ibadet etme gibi kadına dair birçok önemli konuyu siz değerli okuyucularıma sunuyorum. Kitabımın asıl muhatapları aziz kadınlardır. Ümit ediyorum ki bu kitabı okuduktan sonra ilgili ayetleri inceler, İslam dininin kadınlara verdiği değer ve sunduğu kolaylıklara, tam ve mükemmel hükümlere tanık olurlar. Kadınlar bilinçlendiği zaman bunun hem kendisi hem ailesi ve bu yolla tüm topluma olumlu etkisi olmasında kuşku yoktur. Kulluk açısından Allah katında kadın-erkek ayrımı yoktur: 7

Hurafeler ve Gerçekler 3/ÂLİ İMRÂN-195. Rabi leri onlara cevap verdi: 'Ben, sizden hiçbir çalışanın yaptığını ödülsüz bırakmam, ister erkek olsun, ister kadın olsun; hepiniz eşitsiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence ve hakarete uğrayanlar, vuruşanlar, öldürülenler... Onların kötülüklerini örteceğim ve onları içlerinde ırmaklar akan bahçelere yerleştireceğim. Allah tan bir karşılık olarak... En güzel karşılık Allah ın yanındadır. Kur an araştırmalarına başladığım dönemden bu yana insanlar da gözlemlediğim ve zannımca oldukça fazla oranda insanda mevcut olduğunu düşündüğüm üzücü bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. İnsanlar dini en doğru haliyle yaşamak ve yaşatmak için sorumluluk taşıdığının bilincinde değil, başına gelen talihsizliklerin adını kader koymuş ve kaderim dediği mutsuz hayatının, İslam dinini tam manası ile anlayamamaktan kaynaklandığının ne yazık ki farkında bile değil. Kadınlar İslâm dinini sorgulamadan itaat etmek ve can yakıcı bir kabulleniş sanıyor. İslâm dini Allah tarafından indirilmiş olup fıtrat, akıl ve doğa ile uyum sağlayan bir dindir. Bu yüzden bu dinde kimsenin horlanması onaylanamaz. Öyleyse neden kadınlar birçok konuda zulme maruz bırakıldı? Bu sorunun birkaç nedeni var: 1. Dini bozan birçok kitap dinde kaynak olarak kabul edildi, hâlbuki dinin tek kaynağı var ve o Kur an-ı Kerimdir; 8 2. Din nakil dinidir, akıl dini değildir, algısı oluşturuldu;

Kadına Dair 3. Kur an ı doğru anlama metodu uygulanmadı; 4. Kur an da geçen birçok kavram yanlış değerlendirildi; 5. Kadınlarla ilgili dini kavramları ağırlıklı erkekler yorumladı; Elinizdeki bu kitabı yazma amacım yukarıda sayılmış hataları düzeltip, kadınlarla ilgili ayetlerin ve ahkâmların doğru değerlendirmesini yapmaktır. Bir kadın araştırmacı olduğum için ele alınan konulara farklı açıdan bakmış olmam gayet doğaldır. Yalnız bu farklılığın en önemli nedeni kadın olmam değil kitabı yazarken kaynak olarak sadece Kur an Kerim i almamdır. Kitabı hazırlamamda katkıları ile yardımcı olan tüm arkadaşlara, özellikle Sayın Derya Pekgöz Hanım a ve Murat Paşaoğlu kardeşime teşekkürlerimi iletirim. Erkeklerde ender olan kadın haklarını iyi savunan Sayın Edip Yüksel in makalesinden alıntı ile sözü ona bırakıyorum: Aklını kullanmaktan korkma. Zira akıl Allah ın sana verdiği en büyük nimettir. Seni o nimeti kullanmaktan vazgeçirmeye çalışanlar cinlerden ve insanlardan şeytanlardır. Sağdan yanaşan şeytanların hipnozu altına girmemek için aklını kullanmaya karar vermen lazım. Akılsız din şeytanın dinidir. Sağduyunla fark ettiğin bu gerçeği Zikir yoluyla da anımsamak istiyorsan lütfen şu ayetlere bir bak: 17:36; 10:100; 39:17-18; 41:53; 42:21; 6:114-116; 10:36; 12:111; 20:114; 21:7; 35:28; 38:29 ve 25:30. 9

Hurafeler ve Gerçekler Korkma; güçlü ol. Kaderini olumlu yönden değiştirmek için cesur bir karar vermek zorundasın. Sorgulamadan izlediğin atalar dinini, mezhebini sorgulamaya başla. Akıl ve mantık ışığının yumuşak bir dokunuşu bile onları yerle bir etmeye yettiğine tanık olacaksın. Bugün! Zira yarın çok geç olabilir. Cahiliye kafesinin kilitlerini kırdıktan sonra o zindanda o kadar süre nasıl yaşayabildiğine hayret edeceksin. Gerçeği kabul et ki, bacım, gerçek seni ve aileni özgürlüğüne kavuştursun. Değerli görüşlerinizi beklerim Sonia Cihangir 10

Kadına Dair Kadının Yaratılışı Hurafelerle bozulmuş öteki din yanlış bilgilerle İslam dinini etkilemiştir. Bu yanlış bilgilerden biri de kadının (Havva) erkeğin sol kaburgasından yaratılmış olduğu iddiasıdır. Âdem in adı Kuran da geçmesine rağmen Havva adı zikredilmez. Öte yandan, Tevrat ta ve bazı rivayetlerde Âdem in eşi Havva olarak anılmaktadır. Tevrat'ta Havva'nın yaradılışı şöyle anlatılır: "Ve Rab Allah dedi: Adem'ın yalnız olması iyi değildir; kendisine uygun bir yardımcı yapacağım. Ve Rab Allah, Âdem in üzerine derin bir uyku getirdi ve o uyudu, onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini otla doldurdu. Ve Rab Allah Âdem den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratıp onu Âdeme getirdi. Ve Adem dedi: Şimdi bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir, bu insandan alındığı için ona "nisa" ismi verilsin dedi. Ve Âdem karısının ismini Havva koydu, çünkü bütün yaşayanların anası oldu." (Kitabı Mukaddes, Tekvin: 2/18-23) Yine Yahudi hahamlarının yazdığı Talmud'da da şu ayrıntı vardır: 11

Hurafeler ve Gerçekler "Havva, Adem'in on üçüncü kaburga kemiğinden yaratıldı." Bazı rivayetlerde de Allah, Âdem uykuda iken Havva'yı onun aşağıdaki iki eğe kemiğinden yarattı ifadesi geçmektedir. Bu rivayetlerle kadın aşağılanmaktadır, zira yamuk, eğri bir kaburga kemiğinden yaratılmış olduğuna inanılan kadınların fıtratlarında da yamukluk olduğu görüşü bu yaklaşım ile sunulmaktadır. Bu yamuk durumu düzeltmek ve kadınları doğru yola getirmek için de bir sürü rivayetler uydurulmuş ve nakil edilmiştir. Kendimizi yormadan hemen ilgili ayete geçeceğiz: ه م ا ر ج اا ه ا ز و جه ا و ب ث م ن ذ ي خل ق كم م ن ن ف س و اح د ة و خل ق م ن ي ا أ ي ه ا الن اس ات ق وا ر ب ك م ال ل ي ك م ر ق يبا ب ه واأل ر ح ام إ ن الله ك ان ع ون ذ ي ت س اءل ك ث يرا و ن س اء وات ق وا الله ال Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ(nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâm(erhâme). İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ(rakîben). 12 1- Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da (aynı özden) eşini de yaratan, ikisinden de pek çok erkek ve kadın üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ve O nun adı ile birbirinize dilekte bulunduğunuz şeylerde Allah a karşı takva sahibi olun ve akrabalık haklarından sakının. Muhakkak ki Allah, üzerinizde sizi Gözetleyicidir. (Nisa 4:1) م ن ه ا ز و ج ه ا Ayette geçen / ondan eşini yarattı ifadesi و خ ل ق yanlış yorumlanarak o zamirinin Adem e karşılık

Kadına Dair geldiği; dolayısıyla da Adem in eşinin O ndan yaratıldığı savunulmaktadır. Oysa ayette geçen Minha kelimesindeki -ha zamiri dişi zamiri olup Adem ile değil aynı madde/öz le bağlantılıdır. Ayette geçen ondan ifadesi ile de tek nefisten kast edilmektedir. Yukarıda belirtilen delile rağmen sadece bir ayetin Arapça ifadesiyle ortadaki yanlışı göstermek yeterli olmayacaktır. Ayeti doğru anlamak ve yorumlamak için ilgili ayetleri bir araya getirip birlikte değerlendirmek daha doğru bir yaklaşımdır. İnsanoğlunun yaratılışı ile ilgili ayetlere bakarsak, Kuran, kadın-erkek ayrımı yapmadan insanın topraktan yaratıldığını söyler: ج ل م سم ذ ي خل ق كم م ن ط ين ث م ق ض ى أ جال وأ ه و ال نت م ت م ت ر ون ى ع ند ه ث م أ Huvellezî halakakum min tînin summe kadâ ecelâ(ecelen), ve ecelun musemmen indehu summe entum temterûn (temterûne). 2-Allah sizi çamurdan yarattı (Enam 6:2) Bu gibi birçok ayette insanın çamurdan yaratıldığına dair ifadeler vardır. (Secde: 7, Müminun: 13, Sad: 71, Hicr: 26.) Görüldüğü gibi. Cenab-ı Hak, insanı tek bir maddeden; topraktan, çamurdan yaratmıştır. Kadın ve erkeğin ayrı maddeden ve ayrı yerlerde yaratıldığını söyleyen tek bir ayet bulunmamaktadır. 13

Hurafeler ve Gerçekler Aslında kimin neden yaratılmış olması o kadar da önemli değildir; insanı insan yapan, ona özellik veren ona Allah ın ruhunun (mantık programının) üflenmesidir. Bu Allah ın insanoğluna olan bir ikramıdır, lütfudur. Bu nimeti değerlendirme ölçüsü ise takva yani erdemliliktir: ن اك م ش ع وبا و ق ب ائ ل ل ت ع ار ف وا إ ن ى و جع ل نث ا خل قن اكم م ن ذ ك ر وأ ي ا أ ي ه ا الن اس إ ن ت ق اك م إ ن الل ه ع ل يم خ ب ير ه أ أ ك ر م ك م ع ند الل Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr (habîrun). 13-Ey insanlar, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. ALLAH yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. ALLAH Bilendir, Haberdardır. (Hucurat, 49:13) Ama bu gerçeği görmeyen zihinler her türlü yollara başvurarak kadınları erkeklerden daha aşağı bir varlık gibi değerlendirmekte, ayetlerle oynayarak hem kendilerini hem de çevrelerinde bulunanları kandırmakla uğraşmaktadırlar. 14

Kadına Dair Kız Çocuklarının Evlendirilmesi Kız çocuklarının evlendirilmesi İslam ın dünyada yanlış anlaşılmasına sebep olan olaylardan bir diğeridir. Bunun İslam ile uzaktan yakından alakası olmadığını anlatmak bizim borcumuzdur. Ayşe (r.a) annemizin 6 yaşındayken peygamberimizle evlenmesi hakkındaki hadislerin doğru olmadığını belirten çalışmalarda bu mesele detayları ile açıklanmıştır. Biz bu konuya Kuran açısından bakmaya çalışacağız. Evlenme yaşı ile ilgili ayet şöyle geçmektedir: ه م م و ال ي ه م أ م م ن ه م ر شدا ف ادف ع وا إ ل غ وا الن ك اح ف إ ن آن س ت ى إ ذ ا ب ل ي ت ام ى حت ل وا ال واب ت Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâh(nikâha), fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum 6-Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz (reşit olduklarını anlarsanız) mallarını kendilerine verin... (Nisa 4:6) Ayetten de anlaşılacağı gibi, Kuran da bir olgunluk yaşından bahsedilmektedir. Bu öyle bir yaştır ki bu yaşa gelen 15

Hurafeler ve Gerçekler kişi toplumda kendi hak ve hukukunu arama olgunluğuna erişmiştir. Bu yaklaşımla ilkokul mezunu olan 10 ya da 11 yaşındaki çocukların günümüzde reşit oldukları söylenemez. Bu olgunluğa erenlerin en azından kendi ülkelerinin genel yasalarını tanımaları ve evlilik yaptıklarında kendilerine düşen görev ve hakları anlamaları, annelik sorumluluğunu taşıyabilen bir yaşta olmaları gerekmektedir. Evlenenler, yapılan evliliğin sadece eşlerin birbirlerinden cinsel açıdan yararlanma olmadığını, kendilerinin gelecek için yeni nesiller oluşturan çiftler olduklarını ve o yüzden üzerlerinde büyük bir sorumluluk taşıdıklarını anlamaları gerekmektedir. Evlenenlerin doğacak çocukları büyütmek ve en önemlisi eğitmek gibi yeteneklere sahip olmaları lazımdır. Ama çocuk yaşta evlenmeyi savunanlar ve bunu destekleyen mezhepler bu iddiaları için aşağıdaki ayeti delil olarak sunmaktadırlar: ت م ف ع د ت ه ن ث الث ة أ ش ه ر و الالئ ي ل م ب و الالئ ي ي ئ س ن م ن ا ل ح يض م ن ن س ائ ك م إ ن ار ت ق الل ه ي جع ل ل ه م ن أ م ر ه ح م ل ه ن و م ن ي ت ن ي ضع ن ي ح ض ن وأ و ا ت األ ح م ال أ جل ه ن أ ي س ر ا ٤ Vellâî yeisne minel mahîdı min nisâikum inirtebtum fe iddetuhunne selâsetu eşhurin vellâî lem yahıdn (yahıdne), ve ulâtul ahmâli eceluhunne en yada ne hamlehunn(hamlehunne), ve men yettekıllâhe yec al lehu min emrihî yusrâ(yusren). 16

Kadına Dair 4- Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler (lem yahıdne) hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır (Talak 65:4) Bu fikri savunanlar, Talâk Suresi nin 4. ayetini henüz hayız görmemiş olanlar olarak yorumlamaktadırlar. Oysa ayette geçen lem = لم edatı di-li ve miş-li geçmiş zamanın olumsuzunu (cahd-i mutlak), ifade eder. Bu edata göre kadının önce hayız görmeye başlamış olması sonra da çeşitli sebeplerden dolayı hayız görmesinin kesilmiş olması gerekmektedir. Ayette henüz anlamının olması için lem yerine lemma edatının geçiyor olması gerekmektedir zira lemmâ = لا edatı henüz gerçekleşmemiş bir durumu ifade eder yani o fiilin henüz olmadığını ama olmasının beklendiği anlamını kazandırır. Dolayısıyla henüz anlamını ayette geçen lem değil ayette olamayan lemmâ edatı verir. Kısacası bize göre ayette geçen lem yahıdne = لم يحضن ile kastedilen düzenli hayız görmeyen kadınlardır ki onlarda da menapoz dönemindeki kadınlar gibi hayız hali ölçü olarak kabul edilmez. Bunlar için bekleme süreci her durumda üç aydır. Lem edatının anlamını lemma ile değiştirip tahrif ederek (!), henüz hayız görmeyen kız çocukları ile evlenmeye onay veren insanlar neden yukarıdaki ayeti görmezlikten geliyorlar acaba? Ayet çok açık şekilde emaneti geri vermek ve evlenme yaşı olarak sadece ergenlik (hayız görme yaşına) yaşını yeterli bulmuyorsa, fıkıh alimleri nasıl oluyor da hayız yaşına bile girmeyen çocuklarla evlenmeyi caiz görüyorlar? 17

18 Hurafeler ve Gerçekler

Kadına Dair Kadının Çalışması Gelenek dininde kadınların çalışma hayatında bulunup bulunamayacağıyla ilgili olarak ifrat ve tefrit arasında gidip gelen görüşler mevcuttur. Kimisi kadınların hiçbir şekilde çalışmaması gerektiğini ve evinde oturması gerektiğini savunurken, kimileri de kadınların ille de çalışmasını ve bunun aksinin olamayacağını söyler. Bu hususta duygusal mülahazalara girmeden konuyu ilmi düzeyde açıklamaya gayret edeceğiz. Kadınların iş hayatında bulunmasının artıları olduğu gibi eksileri de vardır. Bu nedenle kadının çalışmasını mutlak kötü veya mutlak iyi olarak değerlendiremeyiz. Bu mesele siyah-beyaz ekseninde değerlendirilmemeli ve konunun ara tonları olduğu bilinmelidir. Bu ara tonların hangisi kendi hayatımızda bizim için daha iyi sonuçlar verecekse onu tercih etmemiz daha doğru olacaktır. Kadının çalışması konusu İslam ın esneklik alanı bıraktığı bir konudur. Yani kadının ille de çalışmaması ve evinde oturması gerektiğini söyleyen bir ayet yoktur. Burada dinden ziyade gelenek daha belirleyici bir etkiye sahiptir. 19

Hurafeler ve Gerçekler Sadece kadının çalışması meselesinde değil, giyim kuşamdan çocukların eğitim ve terbiyesine kadar gelenek, dinden daha belirleyici olabilmektedir maalesef. Konunun olumlu ve olumsuz yönlerine baktığımızda şunları söyleyebiliriz; 1. Çalışan kadının bilgisi artar ve dünyaya bakış açısı daha geniş bir perspektif kazanır. Elbette evinde oturup dünyayı televizyon kutusunda gördüğünden ibaret sanan kadınla, sosyal hayatın içine karışan kadının dünya algısı aynı olmayacaktır. 2. Eğer kadın toplum hayatının içinde yer alırsa içinde yaşadığı cemiyetin problemlerini daha yakından görür. Dolayısıyla herhangi bir toplumsal meselede alınırken kadınların bu kararların alınma sürecine aktif katılımları söz konusu olur. Böylece kadını ilgilendiren konulardaki karar me- kanizmalarında kadınların belirleyiciliği artar. Doktor, mühendis, siyasetçi, akademisyen olarak çalışma hayatında bulunan kadınların sayısındaki artış, kadına olan saygıyı da artırır. 20 3. Çalışma hayatının içindeki kadınlar yeni gelişmeleri ve fikirleri daha yakından takip etmek şansına sahiptir. Sürekli gelişen dünyada kendini yenile- yen kadın, edindiği tecrübeyi ve bilgiyi ailesine ve özellikle de çocuklarına aktararak daha bilgili nesillerin yetişmesine katkıda bulunur.

Kadına Dair 4. Çalışan kadının aile bütçesine katkısı olur. Yalnız bu biraz tartışmalı bir konudur. Çalışan kadının masraflarının arttığı da bir gerçektir. Yani maddi açıdan bakıldığında çalışan kadının harcamalarıyla çalışmayan kadının harcamalarını kıyas etmek gerekir. Yine de çalışan kadının ekonomik olarak aileye katkıda bulunduğu yadsınamayacak bir gerçektir. 5. Çalışan kadının ruh sağlığının daha yerinde olduğu söylenebilir. Sürekli evinde oturan kadın rutin bir hayat sürer. Bu rutin, depresyona ve strese sebep olabilir. Hayatında bir değişiklik olmayan, tüm gününü aynı işleri yaparak ve sonra eşini bekleyerek geçiren kadın, zamanının büyük çoğunluğunu israf edebilmekte ve hem kendisi hem de mensubu olduğu toplum adına bir değer ürete- memektedir. 6. Çalışan kadının organizasyon ve planlama yeteneği artar. Daha az vakit harcayarak daha çok iş yapmayı öğrenen kadın, bu konudaki bilgisini ve yeteneğini evinde yapması gereken işler konusunda da kullanabilir. Bunun yanında kadının çalışması bazı sakıncaları da beraberinde getirebilir. Bunlardan en önemlisi kadının eşiyle rekabet içinde olduğu psikolojisine kapılabilmesidir. Eğer kadın, eşiyle rahat bir yaşam sürmek için evlenmiş ise kendisi çalışmaya başladığında eşine farklı gözle bakmaya başlayabilir. Ekonomik bağımsızlığını kazanmış kadının beklentileri de artabilir. Beklentilerin artması rekabet duygusunu tetikleyebilir. Böylece aşırı bir özgüven duy- 21

Hurafeler ve Gerçekler gusu ortaya çıkabilir ve bu durum her konuda çıtayı biraz daha yükseğe çıkarma isteğiyle de birleşirse eşler arasında bazı problemler meydana gelebilir. Kadının çalışma hayatının içinde bulunma isteği evlilik yaşını yukarı çekmektedir. Çalışan kadınlarda boşanma oranı daha fazladır. Bu da çocukları olumsuz yönde etkilemekte ve hatta bazen çocukların anne şefkatinden mahrum kalmasına sebep olmaktadır. Çalışan kadın, vaktinin sınırlı olması nedeniyle, çocuklarıyla daha az vakit geçirebilmektedir. Bütün bu ve benzeri etkenleri hesaba kattığımızda tercihimizi hangi yönde kullanmalıyız? Esasında bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Cevap, önceliklerimizi iyi teşhis etmemizle alakalıdır. İçinde yaşanılan zaman ve şartlar bu konudaki kararımızı belirlemelidir. Unutmamak gerekir ki bir hasen (iyi) olan vardır, bir de daha iyi (ahsen) olan. Örneğin, çocukların anne sevgisine ve ilgisine muhtaç olduğu düşünüldüğünde, eğer kadının çalışma hayatının içinde bulunması çocuklarına yeterince zaman ayıramamaya sebep oluyorsa bu noktada tercih edilmesi gereken iş değil anneliktir. Gelecek nesillerin yetiştirilmesi çok önemlidir ve bu konuda annenin yerini doldurabilecek kimse yoktur. Aileye ekonomik katkıda bulunmak adına dahi olsa çocukları yetiştirme ve onlarla ilgilenme ihmal edilmemeli ve tercih annelik vazifesini hakkıyla yerine getirmek yönünde kullanılmalıdır. 22

Kadına Dair Emzikli ve Hamile Kadınlarda Oruç Emzirme döneminde iken oruç tutmaları meselesinde tüm mezhepler kadınlara yönelik daha merhametli gibi gözükmektedirler. İlgili ayet aşağıdadır: اس و ب ي ن ات م ن ذ ي أ نز ل ف يه ال ق ر آن هدى ل لن ش ه ر ر م ض ان ال ي ص م ل ه ش د م نك م الش ه ر ف ع س ر س ر و ا ي ر يد ب ك م ال ي الله ب ك م ال ل ع ل ك م ت ش ك و ر ون ان ف م ن ال ه دى وال ف ر ق ه و م ن ك ان م ر يضا أ و ع لى س ف ر ف ع د ة م ن أ ي ام أ خ ر ي ر يد ى م ا ه داك م ل ول ت ك م ل وا ال ع د ة ول ت ك ب ر وا الله ع Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn (teşkurûne). (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur an ın kendisinde indirildiği Rama- 23

Hurafeler ve Gerçekler zan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir Bakara; 2/185) 24 Verdikleri fetvalar ile bu dönemdeki kadınları hasta kapsamına sokarak Ramazan ayında oruç tutmamalarına hüküm vermişlerdir. Bu yaklaşıma göre kadınların hamilelik ve/veya emzirme dönemlerini bittirdikten sonra oruçlarını tutmaları gerekir. Şimdi bir kadının gerçek hayatındaki durumuna bakalım. Hamilelik döneminden sonra emzirme dönemi başlar ve bu iki senelik emzirme dönemi de bittiği zaman bazen kadınlar başka bir çocuğa da hamile kalabilirler. Oruç borçları bulunan kadınlardan bu güne kadar yüzlerce soru almış biri olarak bu konuya değinmemin önemli olduğunu düşünmeye başladım. Önceleri klasik olarak şartlanmış olduğumuz cevapları vererek o kadınlara yardımcı olmaya çalıştım. Ama bu durum kendim için de tatmin edici gelmediği için bu konuda Kuran a dayalı ciddi bir çalışma yapılması gerektiğini düşündüm. Özellikle bulunduğum ortam; Süleymaniye Din ve Araştırma Merkezi Vakfı bu araştırmaları yapmak için çok müsait idi. Profesör Doktor Abdülaziz Bayındır rehberliği altında yapılan münazaralarımız ve ekip çalışmalarımız sonucunda şu sonuca vardık: Hamile ve emzikli kadınlar kendilerine ve çocuklarına zarar vereceğinden dolayı oruç ibadetiyle mükellef değildirler. Mü-

Kadına Dair kellef olmadıkları için de Ramazan da tutamadıkları oruçlarını daha sonra kaza etmezler ve tutulamayan oruçtan dolayı fidye de ödenmez. Bu sonuca ileten ayetler kümesini aşağıda sunuyorum: غ ش اها ل م ا ت ي ه ا ف ه ا ز و جه ا ل ي س ك ن إ ل ذ ي خل ق كم م ن ن ف س و اح د ة و ج ع ل م ن ه و ال ا ص ال احا ل ن ك ون ن ن ي ت ت دع و ا الله ر ب ه م ا ل ئ ن آت ث قل ل م ا أ ح م ل ت ح م ال خ ف يفا ف م ر ت ب ه ف م ن الش اك ر ين Huvellezî halakakum min nefsin vâhıdetin ve ceale minhâ zevcehâ li yeskune ileyhâ, fe lemmâ tegaşşâhâ hamelet hamlen hafîfen fe merret bihî, fe lemmâ eskalet deavâllâhe rabbehumâ le in âteytenâ sâlihan le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne). 189- Sizleri bir tek candan yaratan odur. Eşini de ondan yarattı ki biri diğerinin yanında rahat etsin. Erkek onu sarınca hafif bir yük yüklenir. Onunla gezip dolaşır. Yükü ağırlaşınca ikisi de Rableri olan Allah a yalvarır: Bize iyi bir evlat verirsen, sana çok teşekkür edeceğiz derler. (Araf,7:189) Başka bir ayette de kadının hamilelik döneminde güçlülüklerle karşılaştığı ve emzirme süreci belirtilmiştir: ن اش ك ر ل ي ن أ ت ه أ م ه و هنا ع لى و ه ن و ف ص ال ه ف ي ع ام ي ا ا ل نس ان ب و ال د ي ه ح م ل ن و و ص ي و ل و ال د ي ك إ ل ي ا ل ص ير Ve vassaynâl insâne bi vâlideyhi, hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyke, ileyyel masîr(masîru). 25

Hurafeler ve Gerçekler 14- Biz insana, ana ve babasına karşı görev yükledik; anası onu, üst üste gelen güçlüklerle taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içindedir (Lokman 31:14) Aşağıdaki ayet bizim karara ulaşmamız için aydınlatıcı oldu: ود ن ي ت م الر ض اع ة و على ا ل و ل ن ل ن أ ر اد أ ي ام ل ن ك ي و ا د ه ن ح و ل وال و ال د ات ي ر ض ع ن أ د ها ت ض آر و ال د ة ب و ل ل ف ن ف س إ ا و س ع ه ا ا ك ك س و ت ه ن ب ا ل ع ر وف ا ت ر زق ه ن و ل ه Vel vâlidâtu yurdı ne evlâdehunne havleyni kâmileyni li men erâde en yutimmer radâah(radâate), ve alel mevlûdi lehu rızkuhunne ve kisvetuhunne bil ma rûf(ma rûfi), lâ tukellefu nefsun illâ vus ahâ, lâ tudârra vâlidetun bi veledihâ 233- Anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Bu, emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir. Onların marufa uygun yiyecek ve giyeceği, çocuğun babasına aittir. Kimseye gücünün üstünde yük yüklenmez. Hiçbir anne, çocuğu yüzünden zarara sokulmasın (Bakara 2:233) Ayette geçen hiçbir anne, çocuğu yüzünden zarara sokulmasın - ifadesinden kadınların görebilecekleri zararın sağlık açısından olduğu anlaşılır. Yüce Allah kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemez: Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus ahâ lehâ ا ي ك ل ف الله ن فسا إ ا و س ع ه ا 26

Kadına Dair 286- Allah kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla sorumlu tutmaz (Bakara 2:286) Hamile olan veya çocuk emziren kadınların bazıları da şöyle diyebilirler: Tamam, ayette gücünüz yetmezse diye geçiyor, ama bizim gücümüz yetiyor ve bizim oruç tutmaya kudretimiz bulunuyor. Bunlara yönelik şu soruyu sormak isterim: Sizler çocuklara süt emzirdiğinizde ya da hamile olduğunuzda vücudunuzdan cenine veya süte besleyici maddeler geçtiğini hissediyor musunuz? Yediğiniz gıdaların hazım yoluyla kanda emilmesini hissedebilir misiniz? Tabi ki cevabınız Hayır hissetmiyoruz olacaktır. Şunu bilmeniz gerekir ki siz hamile iken vücudunuzdaki ceninin gelişmesi veya emzikli olduğunuzda sütün oluşmu için besleyici gıdalara ihtiyacınız vardır. Oruç tutma sürecinde günün büyük bir kısmını aç olarak geçireceğinizden vücudunuzun ihtiyac duyduğu besleyici gıdalar vücudunuza giremeyecek ve ihtiyaç olunan maddeler vücudunuzda bulunan gıda depolarından ve ilk önce de kemiklerinizden alınmaya başlanacaktır. Bırakın aç kalmayı, doğru beslenmeyen hamile veya emzikli annelerin dişlerinin bozulduğu, bir sürü kemik veya kan hastalıklarına yakalandıkları bir gerçektir. O yüzden bana bir şey olmaz ben hamile olsam da emzikli olsam da Ramazan ayının orucunu tutacağım, diye sahte fedakârlık yapmanın lüzumu yok. 27

28 Hurafeler ve Gerçekler

Kadına Dair Kadınların Şahitliği Kadınların şahitliği hakkında öyle oynamalar yapılmıştır ki, sonunda kadınlar aklı eksik varlıklar gibi algılanmaya başlanmıştır. Oysaki bazı kadınların bazı erkeklerden akıllarını daha iyi kullandıkları herkesin malumudur. Böyle bir yanlış ancak Kuran ayetlerinin yanlış anlaşılması ya da doğru anlaşılmasının istenmemesi neticesinde oluşmuştur. Bakara suresinin 282. ayetini iyi anlayan! Müfessirlerin yorumları neticesinde bir erkeğin şahitliğinin iki kadının şahitliğine eşit olduğu kabul edilmiş, neticede kadınların aklının erkeklerin aklının yarısı olduğu sonucu çıkartılmıştır. Böyle sapmaya destek veren uydurma bir hadiste de kadınların dini de aklı da nakıstır ifadesi geçmektedir. Biz bu konuda hadis bahsine girmeden ayetler üzerinden analiz yapacağız, çünkü Kuran a uymayan hadisler muteber değildir; güvenilir olarak kabul edilemezler. Bakara suresi 282. ayet: ان م م ن ت ن ف ر ج ل و ام ر أ ي ا ر جل ون و اس ت ش ه د وا ش ه يد ي ن من ر ج ال ك م ف إ ن ل م ي ك ت ذ ك ر إ ح د اه م ا األ خ ر ى و ا ي أ ب الش ه داء ض ل إ ح د اه م ا ف ن ت ت ر ض و ن م ن الش ه داء أ ى أ ج ل ه ذ ل ك م أ ق س ط ع ند و ك ب يرا إ ل ن ت كت ب و ه ص غ يرا أ م و ا أ إ ذ ا م ا دع وا و ا ت س أ ة و أ د ن ى أ ا ت ر ت اب وا ق وم ل لشه اد الله وأ 29

Hurafeler ve Gerçekler vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş şuhedâi en tedılle ıhdâhumâ fe tuzekkire ıhdâhumâl uhrâ ve lâ ye beş şuhedâu izâ mâ duû, ve lâ tes emû en tektubûhu sagîran ev kebîran ilâ ecelih(ecelihî), zâlikum aksatu indallâhi ve akvemu liş şehâdeti ve ednâ ellâ tertâbû 282- Erkeklerinizden iki kişiyi şahit tutun. İki erkek yoksa kabul edeceğiniz şahitlerden bir erkek ile iki kadın da olabilir. Biri yanılırsa, diğeri hatırlatır. Şa- hitler çağrıldıklarında gelmezlik etmesinler. Borç, ister büyük, ister küçük olsun, vadesi ile birlikte yazmaktan üşenmeyin. Böylesi Allah katında daha doğru, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygun olur (Bakara 2:282) 30 Birçok meselede olduğu gibi ayetin devamında gelen açıklamalara dikkat edilmez, ayetin bağlantılarına bakılmazsa şahitlik konusunda da Kuran da kadın-erkek ayırımı yapıldığı kanaatine varılabilir. Oysa ayete baktığımızda bu durumun sadece borç alıp verme ile sınırlı olduğu görülmektedir. Ayetin devamı da şöyledir:...şahitler çağrıldıklarında gelmezlik etmesinler... Yani şahit olma görevini kabullenmiş olan şahıslar şahitliğe çağırıldıklarında gitmek zorundadırlar. Ama şahitlerin ne zaman şahitlik etmeleri isteneceği belli değildir. Bu durumda yeni doğum yapmış bir kadın ya da hamile olan bir kadın zor durumda kalabilecektir. Kadınların durumu erkeklerin durumundan daha farklı olduğu için aslında ayette ilk önce iki

Kadına Dair erkekten şahit alınması gerektiği belirlenmiştir. Buna ek olarak şahitlik etmenin kadının güvenliği için sorun olabileceği de dikkate alınmalıdır:... Böylesi; Allah yanında daha doğru, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygun olur... Daha sağlam sözü sağlam ın karşıtıdır. Sağlam olan iki şey karşılaştırılınca birine daha sağlam denebilir. Bir erkek ile iki kadının şahitliğine daha sağlam deniyorsa, bu şarta uyulmadan yapılan şahitliğin sağlam olmadığı sonucu çıkmaz. Şahitlikle ilgili başka bir ayete bakalım: ان ذ وا ن ح ين ال و ص ي ة اث ذ ين آم ن وا شه اد ة ب ي ن ك م إ ذا ح ض ر أ ح د ك م ا ل و ت ي ا أ ي ه ا ال ع د ل م نك م أ و آخ ر ان م ن غ ي ر ك م إ ن أ نت م ض ر ب ت م ف ي األ ر ض ف أ ص اب ت ك م م ص يب ة ر ي ب ه ث م ن ا ت م ا ن شت ب ة ف ي ق س م ان ب الله إ ن ار ت ع د الص ال ا ل و ت ت ح ب س ون ه م ا م ن ب *ي ا أ ي ه ا ال ذ ين آم ن وا ا إ ذا ل ن اآلث م ين ى و ا ن كت م شه اد ة الله إ ن ر ب ول و ك ان ذا ق ا ع د ل م نك م أ و ان ذو ن ا ح ض ر أ ح د ك م ا ل و ت ح ين ال و ص ي ة اث ش ه اد ة ب ي ن ك م إ ذ أ ص اب ت كم م ص يب ة ا ل و ت ت ح ب س ون ه م ا ر ض ف نت م ض ر ب ت م ف ي األ ر ك م إ ن أ آخ ر ان م ن غي ا ى و ر ب ر ي ب ه ث م نا ول و ك ان ذا ق ت م ا ن شت ب ة ف ي ق س م ان ب الله إ ن ار ت م ن ب ع د الص ال ا إ ذا ل ن اآلث م ين ن كت م شه اد ة الله إ ن Yâ eyyuhâllezîne âmenû şehâdetu beynikum izâ hadara ehadekumul mevtu hînel vasiyyetisnâni zevâ adlin minkum ev âharâni min gayrikum in entum darabtum fîl ardı fe esâbetkum musîbetul mevt(mevti) tahbisûnehumâ min ba dis salâti fe yuksîmâni billâhi in irtebtum lâ neşterî bihî semenen ve lev kâne zâ kurbâ ve lâ nektumu şehâdetallâhi innâ izen le minel âsimîn (âsimîne).*fe in usire alâ ennehumâstehakkâ ismen fe âharâni 31

Hurafeler ve Gerçekler yekûmâni makâmehumâ minellezînestehakka aleyhimul evleyâni fe yuksîmâni billâhi le şehâdetunâ ehakku min şehâdetihimâ ve mâ tedeynâ, innâ izen le minez zâlimîn (zâlimîne). 106- Müminler! Sizden biriniz ölüm döşeğinde vasiyet edeceği zaman içinizden güvenilir iki şahit tutsun. Eğer bir yerde yolcu iken ölüm gelip çatarsa sizden olmayan iki kişi de olabilir. (Şahitliği yerine getirdikleri zaman) şüphelenirseniz onları namazdan sonra alıkoyarsınız. Şöyle yemin ederler: Vallahi, isterse en yakınımız olsun, buna karşılık hiçbir şey almayız. Allah için yapılan şahitliği gizlemeyiz. Öyle olsa biz, elbette günaha gireriz. 107-Eğer günaha girdiklerinin farkına varılırsa, ölenin, hak sahibi iki yakını onların yerine geçer, şöyle yemin ederler: Vallahi, bizim şahitliğimiz onlarınkinden daha doğrudur, biz haksızlık yapmayız. Öyle olsa elbette zalimlerden oluruz (Maide 5:106,107) 32 Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi kadın-erkek ayrımı yapılmadan Müslüman şahit öngörülmektedir. Yolculukta vasiyet yapılacaksa, Müslüman olmayan iki kişinin şahit olması da yeterli görülmüştür. Yolculuğun özel şartları sebebiyle şahitlerin tamamı kadın, tamamı erkek veya biri kadın biri erkek olabilir. Şahitlerin, yanlış ifade verip günaha girdikleri fark edilince; ölenin, hak sahibi iki yakını öncekilerin şahitliğini hükümsüz kılacak şahitlikte bulunur. Ölenin yakınları tabi ki kadın da olabilir.

Şahitlikle ilgili bir başka ayet ise şöyledir: Kadına Dair إ ن ش ه دوا عة م نك م ف ر ب ي ه ن أ ل ش ه د وا ع ت ي ي أ ت ين ال ف اح ش ة م ن ن س آئ ك م ف اس ت والال ه ن س ب يال ب ي وت حت ى ي ت و ف اه ن ا ل و ت أ و ي ج ع ل الله ل ف أ م س ك وه ن ف ي ال Vellâtî ye tînel fâhişete min nisâikum festeşhidû aleyhinne erbaaten minkum, fe in şehidû fe emsikûhunne fîl buyûti hattâ yeteveffâhunnel mevtu ev yec alallâhu lehunne sebîlâ(sebîlen). 15- Kadınlarınızdan fuhuş işleyenlere karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse onları ölünceye veya Allah onlar için bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin. (Nisâ 4:15) Bu ayette de görüldüğü gibi erkek-kadın ayrımı yapılmamaktadır. Son olarak da şu ayeti getirmek isteriz: ن ب م ار ق وه ن ب م ع ر وف أ و ف أ م س ك وه غ ن أ جل ه ن ف ف إ ذا ب ل ه م نك م وأ ق يم وا الشه اد ة ل ل ع ر وف و ش ه دوا ذ و ي ع د ل أ Fe izâ belagne ecelehunne fe emsikûhunne bi ma rûfin evfârikûhunne bi ma rûfin ve eşhidû zevey adlin minkum ve ekîmûş şehâdete lillâh(lillâhi) 231- Kadınlar bekleme sürelerinin sonuna vardıklarında onları ya maruf[2] ile tutun veya maruf ile ayırın. Sizden iki güvenilir şahit getirin, şahitliği Allah için yapın (Bakara 2:231) Burada da kadın-erkek ayırımı yapılmamıştır. Bir tek ayetten yola çıkarak onu da doğru anlamadan kadınların 33

Hurafeler ve Gerçekler şahitliği kabul edilmez, onların aklı eksiktir diye sonuca varmak gerçekten bu iddiayı ortaya atanların aslında akli sorunları olduğunu gösterir. Kadınların güvenliğini ve farklı durumlarını dikkate alan hikmetli ayetten öyle hikmetsiz sonuçlar çıkarmak açık bir sapıklıktır. 34

Kadına Dair İslam da Recm Cezası Var mı? Geleneksel İslam fıkhı, zina suçunu işleyenlerle ilgili şu cezayı öngörmektedir: Zinanın cezası, fiili işleyenin evli veya bekâr oluşuna, islâmî emir ve yasaklarla yükümlü bulunup bulunmamasına göre kısımlara ayrılır. Dayak, taşla öldürme, sürgün ve İslâm devletinin koyacağı ta'zir cezası bunlar arasındadır. Yüz Değnek Cezası: Bekâr erkekle bekâr kadının zina etmesi halinde, ceza her birine yüz değnek vurulmasıdır. Yine bu konuda şu hadisleri delil getirmektedirler; Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Zinanın hükmünü benden öğrenin. Allah o kadınlara bir çıkar yol gösterdi. Bekârla bekâr zina ederse yüz değnek ve bir yıl sürgün; evli ile evliye yüz değnek ve recm vardır." (İbn Mâce, Hudûd, 7; Müslim, Hudûd, 12). 35

Hurafeler ve Gerçekler Ancak bu uygulama Nûr Suresi'nin inmesinden önceye aittir. Bu sure inince bekârlar için yalnız değnek, evli olanlar için sünnetle recm cezası belirlenmiştir (es-sera- hsî, el- Mebsût, Beyrut 1398/ 1978, IX, 36 vd.). Recm cezasıyla ilgili olarak geleneksel kaynaklarda şu bilgiler de vardır: Hz. Peygamber'in evli olarak zina edene recm cezası uyguladığı, tevatüre ulaşan hadislerle sabittir. Temelde kıyasa göre evlilere de yüz değnek (celde) cezası uygulanması gerekirken, bu konudaki hadislerle amel edilerek recm cezası öngörülmüştür. Bu cezanın nasıl uygulanacağı da fıkıh kitaplarında mufassal (detaylı) bir şekilde açıklanmaktadır: Bir çukur kazılır, kadın boynuna kadar çukura gömülür (kimi kaynaklarda beline kadar) ve taşlanarak öldürülür. Taşlama sırasında Allah ı anmak gerekir Peki, bu konuda dinimizin tek kaynağı olan Kuran ne diyor, zina suçunu işleyenlere nasıl bir ceza öngörüyor? İlgili ayetlere bakalım: ف ة ف ي د ين أ خ ذ كم ب ه م ا ر أ ان ي ف اج ل دوا ك ل و اح د م ن ه م ا م ئ ة جل د ة و ا ت الز ان ي ة والز ائ ف ة م ن ا ل ؤ م ذ اب ه م ا ط ن ين ي ش ه د ع اآل خ ر ول ه وال ي و م الل ه إ ن كنت م ت ؤ م ن ون ب الل 36 Ez zâniyetu vez zânî feclidû kulle vâhıdin min humâ miete celdetin ve lâ te huzkum bi himâ ra fetun fî dînillâhi in kuntum tu minûne billâhi vel yevmil

Kadına Dair âhır(âhırı), vel yeşhed azâbehumâ tâifetun minel mu minîn(mu minîne) 2- Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurunuz. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, onlara olan acıma duygunuz Allah'ın cezasını uygulamakta size engel olmamalı. İnananlardan bir grup onların cezalandırılma işlemine tanık olsun. (Nur 24:2) Görüldüğü gibi ayette fıkıhtaki gibi evli-bekâr ayrımı yapılmamakta ve her ikisi için de yüz değnek ceza öngörülmektedir. Geleneksel anlayış ayette olmayan bir kelimeyi (bekâr) ayetin çevirisine eklemek suretiyle anlamı değiştirmiş böylece Kuran da olmayan bir ceza yöntemini İslam ın emri gibi sunmuştur. Sonuç olarak, Kuran ayeti, fıkıhta recm konusuyla ilgili olarak iki büyük hata yapıldığını göstermektedir; 1. Kuran da zina için recm cezası hiçbir şekilde öngörülmemiştir 2. Zina cezasını uygulamada farklılık yaratan hiç bir kriter yoktur. NOT: Nisa suresinin 25.ayeti zina sucu ile ilgili hüküm olduğu iddia edilmektedr. Biz aynı kaatatta değiliz değil. Bu konuyla ilgili açıklamamız Me meleket eymenukum bölümünde incelenecektir. 37

38 Hurafeler ve Gerçekler

Kadına Dair Kuran'a Göre Müslüman Kadının Örtünmesi Bu çalışmada Allah-u Teâla nın mümin kadınların nasıl örtünmesini istediği, ilgili ayetler incelenerek anlaşılmaya çalışılacaktır. Geleneksel İslami görüşler karşısında birçok konuda yeni görüşlerin ortaya çıkmasının sebebi; Kuran a bakış açısının değişmesi ve O nun aslında dinin tek kaynağı olarak kabul edilmesi gerektiği inancının benimsenmeye başlanmasıdır. Adetli kadının orucu, abdest alma yöntemi, miraç olayı, kız çocuklarının evlendirilmesi, boşanma hükümleri gibi tesettür meselesinin de bu konular arasında olması ve bu konuda farklı görüşlerin ortaya çıkması gayet doğaldır. Konuyu incelemek ve Kuran a dayanarak hüküm vermek son derecede önemlidir. İslam dini evrensel bir dindir dolayısıyla tesettür konusunda da çıkarılacak olan hükümlerin dünyanın dört bir yanında geçerli olacağını unutmamak gerekir. Her konuda olduğu gibi tesettür konusunda da duygusallık ve önyargılardan arınarak, aklıselim tavır takınmak fetva verenlerin borcudur. Kadınların örtünmesi ile ilgili konularda maalesef, ifrat ve tefrite gidilmiştir. Fetva ve- 39

Hurafeler ve Gerçekler renlerden bir kısmı, kadınların yüzünü dahi örtmesini, diğer bir kısmı da Kuran'da asla örtünmenin olmadığını söylemektedir. Ahzap Suresi'nin 59. ayetinde Allah şöyle buyurmaktadır: ي ه ن م ن ج ال ب يب ه ن ذ ل ك ل و ن س اء ا ل ؤ م ن ين ي د ن ين ع ز و اج ك وب ن ات ك ل أل ب ي ق ي ا أ ي ه ا الن ك ان الل ه غ فورا ر ح يما ع ر ف ن ف ال ي ؤ ذ ي ن و ن ي ى أ أ دن Yâ eyyuhân nebîyyu kul li ezvâcike ve benâtike ve nisâil mu minîne yudnîne aleyhinne min celâbîbihinn (celâbîbihinne), zâlike ednâ en yu rafne fe lâ yu zeyne ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen). 59-Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini (cilbablarını) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. (Ahzab 33:59) Ayette geçen " Cilbab /بابلج " kelimesini büyük bir örtü yerine dış giysi olarak çevirmemizin sebebi şudur: türe- "/ celebeden جلب " aslı "/cilbap kelimesinin جلباب " miştir ve aşağıdaki manalara gelmektedir: 1. Bir şeyin bir yerden, birisi tarafından başka bir yere götürülmesi; 2. Bir şeyin başka bir şeyin üzerini örtmesi. 40 ka- "/celbe kelimesi ise ise bir yaranın üzerini örten جلبة " buğa denir. Dolayısıyla en dış örtü kabuğuna "cilbab" adı

Kadına Dair verilmektedir. Hem kadim Arap toplumunda, hem de bazı diğer toplumlarda (Zerdüştler, Mezdekiler, Hindular vb.) kadınların dışarıya çıktıkları zaman başları dahil büyük bir kumaş ile örtündükleri bilinmektedir. Günümüzde de kadınlar Anadolu'nun bazı bölgelerinde ve İran'da bu şekilde örtünmektedirler. Ahzab suresinin 59. ayetinde geçen "cilbab" kelimesine, büyük bir kumaş ile örtünmek değil de sadece dış giysi olarak anlam vermemizin sebebi, geçmişte ve günümüzde uygulanma şeklini değil kelimenin temel anlamını tercih etmemizdir. Böyle anlam vermemize sebep olan durum ayetin devamında gelen "Bu onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha iyi bir yoldur" ifadesidir. Demek ki burada altı çizilen unsur, kadınların giydikleri dış kıyafetlerin onları hem iffetli göstermesi hem de incitilmelerini önlemesi konusudur. Ayette geçen "İncitilmemeleri için" ifadesi bu incitmenin sadece cinsel taciz olarak değerlendirilmesini (meallerde geçtiği gibi) ifade etmez. Çünkü ayette "incitilmemeleri" ifadesi genel bir incitilmekten bahsetmektedir. Zira taciz etmek psikolojik ve sosyal baskı yolu ile de gerçekleşebilmektedir. Günümüzde Taliban, IŞİD gibi örgütlerin yanlış İslami yorumları nedeniyle, Müslüman olmayan birçok ülkede İslam ve terör aynı safta değerlendirilmekte, bir kadının bu ülkelerde kara çarşaf veya peçeli olarak dışarıya çıkması, onun terör simgesi olarak görülmesine ve bu yüzden de psikolojik ve sosyolojik baskıya uğramasına sebep olabilmektedir. Bu nedenle kadınlar bu ülke- 41

Hurafeler ve Gerçekler lerde öyle bir kıyafetle dışarıya çıkmalıdır ki bu tür tacizlere de uğramasınlar. Ahzab Suresi 59. ayette dikkate alınması gereken önemli bir başka husus da / zelike edna" daha uygun şeklinde ismi tafdil ذلک ادنی " olan kı- zelike /ذلک edna yani daha uygun" kavramı ile bir ادنی" yaslama yapıldığıdır. Yani bu tanım ile "öyle yaparlarsa da uygun olabilir" anlamı verilmektedir. Kısaca "Cilbab"ın emir/farz değil de talim/tavsiye olduğunu ayet sıyağı/bütünlüğünden anlamaktayız. Sonuç olarak bu durum Allah'ın farz bir emri değil, tavsiyesidir. Nur suresi 31. ayete baktığımızda ise örtünmenin kadınlar üzerinde Cenab-ı Hakk ın bir tavsiyesi değil, emri olarak geldiğini görmekteyiz. Demek ki Müslüman kadınlar için Nur Suresi 31. ayetteki gibi örtünmek farzdır. Dolaysıyla bu ayeti daha detaylı ve net anlamak son derecede önemlidir. Nur Suresi 31. Ayet: م ا ت ه ن إ ا ين ز ين ا ي ب د غ ض ض ن م ن أ ب ص ار ه ن و ي ح فظ ن ف ر وج ه ن و ات ي ل ل ل م ؤ م ن وق ن أ و ب خ م ر ه ن ع لى ج ي وب ت ه ن أ و آب ائ ه ت ه ن إ ا ل ب ع ول ه ن و ا ي ب د ين ز ين ه ا ول ي ض ر ب ن ظ ه ر م ن ت ه ن أ و إ خ و ان ه ن أ و ب ن ي إ خ و ان ه ن أ و ب ن ن أ و ع ول اء ب ب ن ائ ه ن أ و أ ب ن و أ ي أ خ و ات ه ت ه ن أ آب اء ب ع ول ين ل م ك و م ا م ل ذ و الط ف ل ال ر أ و ل ي ا ل ر ب ة م ن الر ج ال أ ي و الت اب ع ين غ ن س ائ ه ن أ ت أ ي م ان ه ن أ ى وب وا إ ل ت ه ن وت م م ا ي خ ف ين م ن ز ين و ر ات الن س اء و ا ي ض ر ب ن ب أ ر ج ل ه ن ل ي ع ل ي ظ ه ر وا ع لى ع ع ل ك م ت ف ل احون ي ه ا ا ل ؤ م ن ون ل الل ه ج م يعا أ 42

Kadına Dair Ve kul lil mu minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ mâ zahera minhâ, velyadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi, ve lâ yadribne bi erculihinne li yu leme mâ yuhfîne min zînetihinn (zînetihinne), ve tûbû ilâllâhi cemîan eyyuhâl mu minûne leallekum tuflihûn(tuflihûne). 31-Mümin kadınlara söyle: Bakışlarını kısıtlasınlar. Ferçlerini (avert yerlerini) korusunlar ve (o bölgedeki) ziynetlerini açığa vurmasınlar. Kendiliğinden bilinen süsleri hariç. Örtülerini/ başörtülerini yakaları üzerine vursunlar ve (o bölgedeki) ziynetlerini açığa vurmasınlar. Ancak aşağıdaki kişilere gösterebilirler: buulatıhınne/bealleri yahut beallerinin babaları yahut beallerinin oğulları yahut kardeşleri yahut kardeşlerinin oğulları yahut kendileri gibi kadınlar yahut ellerinin altında bulunanlar yahut rağbeti olmayan hizmetinde bulunan erkekler yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş erkek çocuklar. Gizlenmiş süslerini bildirmek için ayaklarını öyle yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah'a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz!" (Nur 24:31) Yukarıdaki ayeti doğru anlamak için ilk önce ayette geçen kelimelerin anlamlarını doğru kavramak zorundayız. 43

Hurafeler ve Gerçekler İlk olarak ayette "bakışların kısıtlanması" emredilmektedir. Bu emrin hem mümin erkeklere, (Nur 30) hem de mümin kadınlara ilk olarak gelmesi, emrin çok önemli olduğunu göstermektedir. Çünkü kadınların ve erkeklerin bakışlarında kısıtlama olmazsa, insanların üzerindeki giysiler şehvetle bakan günahkâr gözleri engelleyemez. Bu yüzden tesettürde başkalarının bakışları ölçü alınmaz. Nur Suresi 31. ayette geçen بعلتهن" /buulatihinna" kelimesi meallerde "eşleri" diye çevrilmiştir. Fakat bu çeviri doğru değildir. Ayette geçen emirler göz kısıtlanması ve örtünme ile ilgili olup, kadınlara ziynetlerini bazı kişilere gösterebilme izni vermektedir. Bu ayette istisna olarak sayılan kişiler arasında eşlerin bulunması izah edilemez bir durumdur. Zira Mü minun Suresi 5-6 ayetlere göre kadın ve erkeklerin vücutlarını eşlerine/zevclerine göstermesinin helal olduğu belirtilmektedir. Nur Suresi 31. ayette eşleri denmek istenseydi kelime /ezvecihinne olarak ازوجهن " değil /buulatihinna" بعلتهن" / بعلتهن" ezvecihinne /ازوجهن kelimesi ile gelirdi. Demek ki / بعلتهن" farklıdır. buulatihinna" kavramları birbirlerinden buulatihinna" kavramının geçtiği başka ayetlere bakarsak, kelimenin ne anlama geldiğini daha doğru anlayabiliriz: Bakara Suresi 228. ayet: ن ي كت م ن م ا خل ق الله ف ي ث ة ق ر و ء و ا ي ح ل ل ه ن أ ال ل ق ات ي ت ر ب ص ن ب أ نف س ه ن ث و ا ل ط وا ر اد ت ه ن أ ح ق ب ر د ه ن ف ي ذ ل ك إ ن أ ع ول أ ر ح ام ه ن إ ن ك ن ي ؤ م ن ب الله وال ي و م اآلخ ر وب ي ه ن د ر ج ة و الله ع ز يز ح ك يم ل ي ه ن ب ا ل ع ر وف و ل لر ج ال ع ل ذ ي ع إ ص ال حا ول ه ن م ث ل ال 44

Kadına Dair Vel mutallakâtu yeterabbasne bi enfusihinne selâsete kurûin, ve lâ yahıllu lehunne en yektumne mâ halakallâhu fî erhâmihinne in kunne yu minne billâhi vel yevmil âhır(âhıri), ve buûletuhunne ehakku bi reddihinne fî zâlike in erâdû ıslâhâ(ıslâhan), ve lehunne mislullezî aleyhinne bil ma rûf(ma rûfi), ve lir ricâli aleyhinne dereceh(derecetun), vallâhu azîzun hakîm(hakîmun). 228-Boşanmış kadınlar kendi başlarına üç âdetten temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve âhıret gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları buulatihinna/beallleri bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse (boşandıkları karılarını) geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler " (Bakara 2:228) Ayetlerde geçen بعلتهن" /buulatihinna" kelimesi çevrilerde "eşleri" olarak yazılmıştır. Karılarını boşamış erkekler için artık eş (zevc) kelimesi kullanılamaz. Bakara 228. ayette de "eşleri" diye çeviri yapılması, bu kadınların sanki boşanmamış olduğunu göstermekte ve " ل قات mutal- / ا ل ط lakâtu yani boşanmış kadınlar " ifadesi ile çelişmektedir. بعلتهن" ezvecihinne" değil /ازوجهن" Bu yüzden bu ayette /buulatihinna" olarak geçmektedir. Bu durumdan yola çıkarak Nur Suresi 31. ayette geçen بعلتهن" /buulatihinna" kelimesinin iddet dönemindeki boşanmayı kast eden sabık/boşandığı eşler olduğu sonucuna varmaktayız. Bo- 45

Hurafeler ve Gerçekler şanmış ama hala eşinin evinde kalmak zorunda olan (Bakara Suresi; 228) kadınların, aynı evde yaşayan ama artık ona eş sayılmayan sabık eşleri yanında sürekli kapanmaları onları zorluğa sokacağından, Allah-u Teala böyle bir kolaylık sağlamıştır. /buulatihinna" kelimesinin geçtiği bir başka ayet ise بعلتهن" şöyledir: Hud Suresi 72. ayet: ش ي ء ع ج يب ع ل ي شي خا إ ن ه ذا ل ن ا ع ج وز و ه ذا ب أ ل د وأ ى أ ت ق ال ت ي ا وي ل Kâlet yâ veyletâ e elidu ve ene acûzun ve hâzâ ba'lî şeyhâ(şeyhan), inne hâzâ le şey'un acîb(acîbun). 72-Vay halime! Ben böyle kocamış bir kadın kocamış bealimden doğuracak mıyım? Bu gerçekten şaşırtıcı bir şey!' dedi. (Hud11:72) Bu ayetten anlaşıldığı üzere: demek ki cinsel iktidara sahip olmayan erkeklere " zevc /زوج" değil " beal /بعل" denmektedir. Sözlüklere bakıldığı zaman بعل" /beal" kelimesinin anlamı bir şeyin sahibi/maliki şeklinde geçer. (Mu'cemul Maka-yisu Fil Lugah, بعل Kavramı) Öte yandan Bakara Suresi 2/230. ayette " beal /بعل" değil " zevc /زوج" kelimesi geçmektedir: نك ح ز و جا غ ي ر ه ف إ ن ط ل ق ه ا ف ال ج ن اح ح ل ل ه م ن ب ع د حت ى ت ل قه ا ف ال ت ف إ ن ط ه ا ل ق و م ي ن ن ي ق يم ا ح د ود الله وت ل ك ح د ود الله ي ب ا أ ن ن ي ت ر اجع ا إ ن ظ ي ه م ا أ ع ل ي ع ل م ون 46

Kadına Dair Fe in tallakahâ fe lâ tahıllu lehu min ba du hattâ tenkiha zevcen gayrah(gayrahu), fe in tallakahâ fe lâ cunâha aleyhimâ en yeterâceâ in zannâ en yukîmâ hudûdallâh (hudûdallâhi), ve tilke hudûdullâhi yubeyyinuhâ li kavmin ya lemûn(ya lemûne). Erkek boşarsa, artık bundan sonra kadın, başka bir kocayla (ZEVC) evlenmeden kendisine helâl olmaz. O (vardığı adam) da bunu boşarsa, Allâh'ın sınırları içinde duracaklarına inandıkları takdirde (eski karı kocanın) tekrar birbirlerine dönmelerinde kendilerine bir günah yoktur. İşte bunlar Allah ın sınırlarıdır. (Allah) bunları, bilen bir toplum için açıklamaktadır. (Bakara: 2/230) Dikkat edilirse ayette, başka birisiye evlenen kadının kocası " zevc /زوج" olarak tanımlanmaktadır. Zaten bu durum hadislerle de örtüşmektedir. Kuran a göre bir kadın ile kocası üç kere boşandıktan sonra kadın başka biriyle evlenmeden tekrar evlenemezler. Ayetten de anlaşılacağı gibi yapılan bu nikâhta koca için zevc kelimesi geçmektedir. Yani kadının başka bir adamla yaptığı evlilik gerçek bir evlilik olmak zorundadır. Kadının yapacağı bu evlilikte ikinci eşiyle cinsel olarak beraber olmasının gerekliliği fakihler tarafından da söylenmektedir. Ancak onlar bu hükmü Kuran a değil de hadislere bağlamaktadırlar. Oysa ayet tam da bunu belirterek kadının ikinci eşiyle gerçek bir evlilik yapması gerektiğini göstermektedir. Demek ki kullanılmak- " zevc /زوج" cinsel ilişkide bulunan eşler için tadır. 47

Hurafeler ve Gerçekler /ازوجهن" Sonuç olarak ayetlerde kadın erkek ilişkilerinin ezvecihinne" ya da بعلتهن" /buulatihinna" olarak farklı kelimelerle ifade edilmesi önemli bir ayrıntıdır. Çünkü bu kelimeler ayrı durumları ifade etmemektedir. İki kelimenin ortak anlamı ise ikisinin de sorumluluk ve sahip anlamında olmalarıdır. Buna göre her " zevc /زوج" aynı zamanda بعل" /beal" sayılır, ama her بعل" /beal", " zevc /جوز " değildir. Nur Suresi 31. ayette açıklanması gereken bir diğer kavram ise خمرهن" / humurihinne" kavramıdır. Bu kelime aslında örtü demektir. İfrat ve tefrite düşenler tarafından yapılan; Kuran da başörtüsü var mı yok mu tartışması " خمرهن / humurihinne" kelimesine farklı anlamlar verilmesinden kaynaklanmaktadır. Tabi ki örtü olduktan sonra başörtüsünü de kapsayacaktır. Önemli olan خمرهن" / humurihinne" nin nasıl örtü olduğu değil, bu örtünün nereyi kapatması gerektiğidir. İşaret eden parmağa değil, işaret edilen şeye bakmalıyız. Aslında Arabistan da erkekler de kadınlar da başörtülü gezerler çünkü başı açık olmaları iklime uygun değildir. Ama onların örtünme şekillerinin İslam dinine göre pek doğru olmadığı bu durumun ayetle düzeltilmesinden anlaşılır. 48 Nur Suresi 31. ayette geçen bir yanlışlık da /زینتهن" ziynetihinne" kelimesinin yanlış anlaşılmasıdır. Hangi ziynetlerin örtüleceği konusu tartışmalı bir konu haline getirilmiştir. Kimilerine göre kadının tüm vücudu, kimilerine göre