İNORGANİK BİLEŞİKLER İnorganik bileşikleri canlı kendi vücudunda sentezleyemeyip dışarıdan hazır olarak alır. Su, tuz, asit, baz, anyon ve katyonlar

Benzer belgeler
Hücre zedelenmesi etkenleri. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

AZOT (N) amonyum (NH + 4 ) nitrat (NO3 )

D VİTAMİNİ TARİHSEL BAKI D vitamini miktarına göre değişir. öğünde uskumru yesek de, böbrekler her

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

MALZEME BİLGİSİ. Atomlar Arası Bağlar

S. 1) Aşağıdakilerden hangisi biyolojik mücadele ye örnektir? A) Üreaz enziminin üretimi. B) Sadece böcekleri hasta eden virüs üretimi.

ÖĞRENME ALANI : CANLILAR VE HAYAT ÜNĐTE 1 : VÜCUDUMUZDA SĐSTEMLER (MEB)

MADDE VE ÖZELLİKLERİ. Katı-Sıvı-Gaz-Plazma / Özkütle /Dayanıklılık/Adezyon Kuvveti / Kohezyon / Kılcallık /Yüzey Gerilimi. Sorular

ÜNİTE 16 Biyoelementler I (Makromineraller)

Oksijen, flor ve neon elementlerinin kullanıldığı alanları araştırınız.

Kimyasal Bağ. Atomları birarada tutan kuvvetlere kimyasal bağ denir

Doğada yaşayan canlıların tamamı hücrelerden oluşmuştur. Canlılardan bazıları tek bir

FEN BİLİMLERİ. Canlılık Hücreyle Başlar Konu Testi. Sınıf Test-01 I II III

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

Mineral Maddeler (1)

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

BUĞDAY RUŞEYMİ (WHEAT GERM)

Altın sandığım bileziğim neden karardı?

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

Görevi: Bütün vücut hücrelerinin içindeki ve dışlarındaki suyun düzenlenmesi, kalp ritmi, sinir uyarılarının ve kaskasılmalarının

Aminler. amonyak. Primer sekonder tersiyer

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

Proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler. Fonksiyonlarına göre proteinler

9.Sınıf Biyoloji. Yaşam Bilimi Biyoloji. cevap anahtarı

Atom. Atom elektronlu Na. 29 elektronlu Cu

/ info@boren.com.tr

KONU : BESİN ZİNCİRİ-ENERJİ AKIŞI-OKSİJENLİ SOLUNUM-FERMANTASYON


Atom Y Atom ap Y ısı

KİLİN YAPISI. Şekil 1) (a) Tetrahedral yapı, (b) silikat tabakası

HANGİSİNDE VİTAMİN C VAR? NE KADAR VAR?

BİTKİ BESLEME DERS NOTLARI

İYON DEĞİŞİMİ AMAÇ : TEORİK BİLGİLER :

Bölüm 3. Işık ve Tayf

3- Kayan Filament Teorisi

Bitkilerde Çiçeğin Yapısı, Tozlaşma, Döllenme, Tohum ve Meyve Oluşumu

HORMONLAR GÖREVLERİ VE EKSİKLİĞİNDE GÖRÜLEN HASTALIKLAR

Bitkisel Dokular, Bitkinin Kısımları, Meristem Doku

SÜT HUMMASI HİPOKALSEMİ-MİKS YETMEZLİK

Serbest radikal. yörüngelerinde) eşleşmemiş tek. gösteren, nötr ya da iyonize tüm atom veya moleküllere denir.

GENEL ÖZELLİKLERİ: Tüm canlılarda sudan sonra en fazla bulunan moleküllerdir. Canlının kuru ağırlığının %50 si proteindir. Oldukça büyük ve kompleks

01 OCAK 2015 ELEKTRİK AKIMI VE LAMBA PARLAKLIĞI SALİH MERT İLİ DENİZLİ ANADOLU LİSESİ 10/A 436

Prof. Dr. Bülent KESKİNLER Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü

Alasim Elementlerinin Celigin Yapisina Etkisi

Dünya Büyük bir mıknatıstır.

Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi. Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:

Karbonhidrat Nedir? Bitkiler klorofil, güneş enerjisi, su ve karbondioksiti kullanarak karbonhidratları sentezlerler.

Sınav Süresi 85 Dakikadır

ÜLKESEL PROJE TÜRKİYE TARIM TOPRAKLARI VERİ TABANI

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

FİZYOLOJİ BİLİMİNE GİRİŞ

uzman yaklaşımı Branş Analizi öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı Dr. Levent VEZNEDAROĞLU

Uzaktan Algılama Teknolojileri

ÇÖKELME SERTLEŞTİRMESİ (YAŞLANDIRMA) DENEYİ

Davranışçı Yaklaşımda Öğrenme Kuramları

8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ

HÜCRE BÖLÜNMESİ VE ÜREME. Eşeysiz Üreme

1.0. OTOMATİK KONTROL VANALARI UYGULAMALARI

Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör;

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ. Öğr. Gör. Adem ÇALIŞKAN

BİLEŞİKLERİN ADLANDIRILMASI. Bileşikleri isimlendirmek için elementlerin ve bazı köklerin değerliklerinin ve isimlerinin bilinmesi gerekir.

NOT : İskelet Sisteminin (Kemiklerin) Görevleri : 1- Vücuda şekil verir.

ISININ YAYILMA YOLLARI

PERĐYODĐK CETVEL. Periyodik cetvelde soldan sağa gittikçe Elementlerin enerji seviyeleri (yörünge sayıları) değişmez.

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf

BİTKİ FİZYOLOJİSİ. 2. Hafta

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

Atomların dizilme şekilleri, malzemelerin özelliklerini etkilemektedir.

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

MALZEMELERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

Yarıiletkenler Diyotlar

Ders içeriği (10. Hafta)

Atomlar ve Moleküller

Agarose ve Akrilamid Jellerde Nükleik asitlerin Gözlenmesi

BOYAR MADDELERDE AKTİF KARBONUN ADSORPLANMA ÖZELLİĞİNE HİDROJEN PEROKSİTİN ETKİSİ

Lipid Metabolizması Bozuklukları. Yrd.Doç.Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbı Biyokimya A.B.D.

CSD-OS İşletim Sistemi Projesi - Fonksiyon Açıklama Standardı

Mayoz ve Eşeyli Üreme Biyoloji Ders Notları

8.SINIF HEDEF VE KAZANIMLAR

BOOSTERS ENERGIZE GINGERELLA SOUL-C. SLIM DOWN (250 ml) SUNDAZE HEART ON. H2O, limon, zencefil, zerdeçal, agave. elma, greyfurt, salatalık

Sait GEZGİN, Nesim DURSUN, Fatma GÖKMEN YILMAZ

KULLANMA TALĐMATI. CALCIUM PICKEN %10 Ampul Damar ve kas içine uygulanır.

K MYA 8 ÜN TE III KARBON H DRATLAR GENEL YAPILARI VE ADLANDIRILMALARI MONOSAKKAR TLER D SAKKAR TLER

CALF MILK GOLD BUZAĞI MAMASI ÇİFTLİĞİNİZE, HAYVAN IRKINIZA ÇEVRE ŞARTLARINIZA, BESLENME ALIŞKANLIĞINIZA ÖZEL MAMALAR ÜRETİYORUZ!

6 MADDE VE ÖZELL KLER

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 1. ÜNİTE: MADDE ve ÖZELLİKLERİ 1. Konu BASINÇ ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

İnorganik Kimya İnorganik Maddeler (su ve mineraller) Prof Dr Arif ALTINTAŞ

Çalışma Soruları 2: Bölüm 2

Biçimli ve güzel bacaklara sahip olmak isteyen kadınlar, estetik cerrahların

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

İLK YARDIM KURSUNUN KONULARI ZEH RLENMELER

Daha Ne Kadar Sessiz Kalacaksınız?

Hidroklorik asit ve sodyum hidroksitin reaksiyonundan yemek tuzu ve su meydana gelir. Bu kimyasal olayın denklemi

KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI

AFET YÖNETİMİ. Harita 13 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası. Kaynak: AFAD, Deprem Dairesi Başkanlığı. AFYONKARAHİSAR 2015

BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ BİTKİ BESİN ELEMENTLERİ, TANIMI VE SINIFLANDIRILMASI

YENİDOĞAN BUZAĞILARIN İSHALLERİ. Prof. Dr. Aslan KALINBACAK Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı

Mardin Piyasasında Tüketime Sunulan Bulgurların Bazı Fiziksel Özelliklerinin Türk Standartlarına Uygunluklarının İstatistikî Kontrolü

Transkript:

İNORGANİK BİLEŞİKLER İnorganik bileşikleri canlı kendi vücudunda sentezleyemeyip dışarıdan hazır olarak alır. Su, tuz, asit, baz, anyon ve katyonlar mineral maddelerdir.( Fe, Na, Ca, Mg, I,F,K,P,CI). İnorganik maddeler aminoasit veya steroidlerle birleşerek hormonları meydana getirirler. ELEKTRONLAR VE ENERJİ: Elektronların atom çekirdeğinden uzaklığı, sahip olduğu potansiyel enerji miktarını belirler. Elektron çekirdekten uzaklaştıkça enerji seviyesi artar, böyle çekirdekten uzak bulunan elektronlara yüksek enerji seviyeli elektronlar denir. Yer seviyesinde bulunan bir cismin potansiyel seviyeye sahip olduğu düşünülemez. Fakat bu cismin yerden yüksekliği arttıkça potansiyel enerjisi de artar. Cisim eski konuma döndüğünde kazandığı enerjiyi kaybeder. Atomlar dışarıdan enerji aldıklarında, elektronları bulundukları enerji seviyelerinden daha yüksek enerji seviyelerine çıkarlar. Bu esnada elektron enerji kazanmaktadır. Elektron eski haline döndüğünde kazandığı enerjiyi geri verir. Fotosentezin çalışma mekanizması bu kurala göre olur. Bitkilerin kloroplast içeren hücrelerinde, güneş enerjisi ile elektronlar daha yüksek enerji seviyesine enerji kazanırlar. Elektronlar bir dizi reaksiyondan geçerek enerjilerini kimyasal bağ enerjisi olarak organik moleküllere aktarırlar. Daha sonra kazandığı kaybeden elektron tekrara eski seviyesine döner. İyonik Bağ: Farklı elektrik yüklü iyonların birbirini çekmesi ile oluşan bağa denir. Kovalent Bağ: Elektron çiftlerinin paylaşılmasıyla oluşan bağlara denir. Hidrojen Bağları: Hidrojen atomu elektronunu oksijen veya azot gibi atomlarla paylaştığında iyonik bağlardan daha zayıf kovalent bağlara benzeyen bağlar oluşur. Isıya dayanıksız, örnek: su Hidrojen bağları DNA, RNA yapısına katılır. Ayrıca proteinlerin kendine özgü şekillerinin oluşmasında etkilidir. Su ve özellikleri: Canlı vücudunun ¾ ü sudur. Hücrede bulunan su kemik, mine gibi birkaç yapı dışında su, genellikle hücrenin molekül bakımından en bol bulunan yapısıdır. (diş minesinin %2'si, kemiğin %20'si,beynin %85'i, embriyonun %97'i, toplam vücudun %60'ı, denizanalarının vücudunun %98'i). Gerek hücrelerin dondurulmasında gerekse su miktarının belirli bir orandan daha aşağı düşürülmesinde (genellikle % 15) bütün hayatsal olaylar durmaktadır. Su canlılarda serbest veya bağlı olarak bulunur. Serbest su: Hücredeki iyonların bazı moleküllerin eriticisi olup, enzimatik reaksiyonların meydana geldiği ortamı oluşturur.

Bağlı su: Proteinlerin +, - yüklü gruplarına bağlı olarak bulunur. Suyun Özellikleri 1.Sindirime yardımcı olur, 2.Vücut ısısının dengede tutulmasını sağlar, 3.Vücuttaki zararlı maddelerin dışarıya atılmasının sağlar, 4.Suyun akışkan özelliğinden dolayı moleküllerin bir yerden başka bir yere taşınmasını sağlar, 5. Enzimler için uygun çalışma ortamıdır, 6. Vücut ısımızın ayarlanmasında bize yardımcı olur. Not: Suyun sıcaklığını artırmak için diğer sıvı maddelere göre daha fazla ısı gerekir. Çünkü suyun öz ısısı yüksektir. Suyun öz ısısı yüksek olduğu için soğuktan sıcağa ve sıcaktan soğuğa değişimi yavaştır. Suyun öz ısının yüksek olması vücudun hemen ısınmasını ve soğumasını önlemede yardımcıdır. Not: Kimyasal tepkimeler sonucu açığa çıkan ısı, vücut sıvılarına aktarılır. Deri yüzeyinden buharlaşma ile fazla ısı, su yardımıyla vücuttan çevreye verilir. Suyun deriden buharlaşması vücudun serinlemesini ve vücut sıcaklığının sabit bir seviyede kalmasını sağlar. *Su moleküllerinin birbirini çekme özelliği vardır. Su moleküllerinin birbirini çekme özelliği sayesinde su çok yükseklere kadar taşınabilir. (Kohezyon gerilim) *Oksijenli solunumda kullanılan oksijenin kaynağıdır. Fotosentez yapan birçok canlı, suyu kullanarak oksijen açığa çıkarır. *Yüzey gerilim etkisi vardır. Çözeltilerin biyolojik bakımdan diğer bir önemli özelliği de çözünmüş bir maddenin çözücünün yüzey gerilimini değiştirmesidir. *Su, ince ve elastiki bir zar ile örtülü görünüş meydana getirir. Sıvının yüzey kısmının hareketinden ileri gelen bu zar yüzey gerilimi meydana getirir. Yüzey gerilim, bu zarı yırtılmaya karşı korumakla görevlidir. Küçük böceklerin batmadan suyun yüzeyinde yüzebilmeleri, sıvı damlalarının yuvarlak olma eğilimleri, kılcal bir borudan suyun yükselmesi ve suyun sünger kağıdında hareket etmesi yüzey geriliminden ileri gelir. *Bir sıvının merkezinde moleküller, benzeri diğer moleküller tarafından her yöne doğru eşit çekilirler. Yüzeyde ise moleküller sıvının üzerindeki hava molekülleri tarafından çekilebildiklerinden, daha büyük bir güçle sıvının merkezine doğru çekilirler. Bu nedenle sıvı yüzeyindeki moleküller daha sık bulunurlar. Yüzey gerilimi, hava sıvı, sıvı sıvı, sıvı katı ve sıvı gaz arasında da meydana gelebilir.

*Sıvı yüzeyi genişletilmek istenirse, sıvı moleküllerini içeriden sıvı yüzeyine çıkarmak için çekme kuvvetlerine karşı bir iş yapmak gerekir. Sabit ısı derecesinde sıvı yüzeyini 1 cm 2 genişletmek için yapılması gereken bu işe yüzey enerjisi denir. Suyun yüzey gerilimi ısının artmasıyla azalır. Çözünmüş maddeler çözücünün yüzey gerilimini değiştirirler. İnorganik tuzlar yüzey gerilimini artırdıkları halde yağ, sabun, safra gibi organik maddeler suyun yüzey gerilimini azaltırlar. B. ASIT VE BAZLAR Asitler: Su içerisinde çözündüğünde H iyonu veren bütün bileşikler asit özelliğindedir. Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya dönüştürür. Asitlerin tatları ekşidir. Yapılarında karbon içeren asitlerin çoğu organik asittir. Bazlar: Suda çözündüğü zaman hidroksil iyon veren bileşikler bazik özellik gösterir. Bazlar turnusol kağıdının rengini kırmızıdan maviye dönüştürür. Yapılarında genellikle karbon, azot bulunduran bazlar organik bazlardır. Asit-Baz dengesi; Ortamın hidrojen iyon yoğunluğunun (-) logaritması asitliğin, hidroksil iyon yoğunluğunun (-) logaritması ise bazikliğin derecesini verir. H iyonu arttıkça ortam asidiktir ve ph 0 ile7 arasında bir değer gösterir. OH iyonu arttıkça ortam baziktir ve ph 7 ile 14 arasında bir değer gösterir. H ve OH iyonları eşit miktarda ise ortam nötr dür ve ph 7 dir. PH değeri organizma için çok önemlidir. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için ph ın belirli bir düzeyde tutulması gerekir. ph daki çok az bir değişiklik bile biyokimyasal tepkimeleri olumsuz etkiler. Bu nedenle ph değerinin sabit kalması gerekir. İnsan kanının ph ı = 7.4 tür. İnsan kanının ph ı 7 ye düşerse ya da 7,8 in üzerine çıkarsa ölüm meydana gelir. Tuzlar: asitlerle bazlar karıştırıldığında asitin H iyonu ile bazın OH iyonu birleşir. Bu birleşim sırasında bir molekül su açığa çıkar ve tuz meydana gelir. HCl + NaOH H 2 O + NaCl Hidroklorik asit + Sodyum hidroksit su + Sodyum klorür Hücrenin içinde ve hücrelerin arasında çeşitli mineral tuzları vardır. Bunlar içinde en önemlileri sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyumdur.

Asit - Baz Dengesinin Düzenlenmesi: *Solunum yoluyla *Böbreklerle *Karaciğerle gerçekleştirilir. a-) Minerallerin İnsan Vücudu için Önemi: Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır. Mineraller kanın osmotik basıncının ayarlanmasında, kas kasılmasında ve sinirlerde uyartının iletilmesinde önemli role sahiptir. Ca, Na, CI, Mg, S, Fe, I, F, Mn, Cu ve Co, P, S, N, Mg gibi inorganik elementler metabolizma olaylar için gereklidir. Bu minerallerden bazılarına minimum oranda ihtiyaç olduğunda bunlara iz elementler denir. İz elementlerin, çoğunun enzimler, hormonlar ve bazı vitaminlerle ilgili yardımcı görevleri vardır. Minerallerin yetersizlik veya fazlalık durumlarında sağlık problemleri ortaya ç kar. Mineraller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi yapar. Vücutta hücre ara sıvısı ile hücre sıvısı arasında bir sodyum potasyum oranı vardır. S odyum gibi potasyumun da büyük bir kısmı, tüketilen besinlerden kolayca emilir. İshal gibi, su kaybının fazla olduğu durumlarda potasyum kaybı büyük olur. Vücutta en bol bulunan mineral kalsiyumdur. Kalsiyumun büyük bir kısmı fosforla birlikte kemiğin ve dişin yapısına katılır. b-) Mineral Bakımından Zengin Besinler: Hayvanlar minerallerini dışarıdan alırlar. Mineralleri, su hayvanları vücut yüzeyi ile ve besinlerle, kara hayvanları ise besinlerden sağlar. Minerallerden kalsiyum süt ve süt ürünlerinde ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Fosfor süt ve süt ürünleri, yumurta, et ve et ürünleri gibi besinlerde bulunur. İyot deniz ürünleri ve sofra tuzunda bol miktarda bulunur. Demir bakımından zengin besinler karaciğer, kırmızı et kuru üzüm gibi yiyeceklerdir. Sodyum ve klor yiyeceklerde az miktarda bulunur Magnezyum (Mg): Bitkilerde klorofil pigmentinin ve bazı enzimlerin yapısında yer alır. Magnezyum kemiklerin yapısına katılır. Karbonhidrat metabolizmasında görevli enzimlerin aktivasyonunda görev alır. DNA ve RNA

sentezinde görev alır. Asetilkolinin yapım ve yıkımında görev alır. ATP sentezinde görevli enzimin aktivasyonunda aktif rol oynar. Yetersizliğinde; Azlığında damar genişlemesi, kan miktarında artma, aşırı duyarlılık, küçük beyindeki Purkinje hücrelerinde bozukluk, böbrek bozuklukları, kramplar, büyümede durgunluk, saç dökülmesi, ödem ve sonuçta ölüm ortaya çıkar. Bir insanın günlük ihtiyacı 0.3gr. kadardır. Demir (Fe): Hemoglobin yapısına katılır. Eksikliğinde anemi görülür. Miyoglobin, hemoglobin ve sitokrom enzimlerin yapısına giren eser elementlerdendir. Demir eksikliği fazla miktarda kuvvetli karbonhidrat (şeker ve nişasta) ve sütle beslenmede, keza hastalıklarda, kan parazitlerinde olduğu durumlarda görülür. *Klorofilin yapısına katılmaz fakat sentezi için gereklidir. *Demir bağırsaklardan, az miktarda böbrek yoluyla ve terle atılır. *Kan plazmasının demir bağlama kapasitesini aşacak miktarda demir alınırsa akut demir zehirlenmesi meydana gelir. İyot (I): Tiroit bezinin çalışmasında etkilidir. Eksikliğinde guatr hastalığı oluşur. Tiroit hormonları için gereklidir. Embriyonik ve gençlik evrelerinde eksik olduğu zaman keratinismus (cücelik ve zeka geriliği)'u, erginlerde miksödem hastalığını ortaya çıkarır. *Deniz suyu iyotça zengindir. Denizden uzak olan iç anadolu bölgelerinde yetişen bitkisel besinler iyot yönünden fakirdir. *İnce bağırsaktan emilir. Böbrek, karaciğer, akciğer, bağırsak, süt ve tükürükle atılır. Kalsiyum (Ca): Kasların kasılmasında etkilidir. Ayrıca kemik ve dişlerin yapısına katılır. Eksikliğinde kemik ve diş rahatsızlıkları ortaya çıkar. Çocuklarda raşitizm yaşlılarda, kemik erimesi. Ani kalsiyum azalmaları tetanos benzeri kramplara neden olur. Kronik kalsiyum azlığı büyümede durgunluğa, beslenmede isteksizliğe, metabolizmanın artmasına, raşitizm simptomlarına neden olur. Aşırı D vitamini kireçlemeye neden olur. Az miktarda alındığında ise raşitizm meydana gelir. Fosfor (P): Kemik dişlerin yapısına katılır. Çekirdek asitlerinin (DNA ve RNA) yapısına katılır. Kalsiyumun kanda aşırı artması, kemiklerden fosfatın çekilmesine, böylece kemiklerin yumuşamasına dener olur. Tersi durumlarda, kemiklerden kalsiyum çekilir. Fosfat verilmesi zihin ve vücut işlevlerini artırır. İnsan için günlük ihtiyaç yaklaşık 3gr. P'dır. Fosfat azlığı büyümeyi durdurur; iskelet bozukluklarına ve sonuçta ölüme neden olur. Sodyum (Na): Kas liflerinin uyarılmasında ve sinirlerdeki iletimde önemli rol oynar. Azlığında deride, gözün bağ dokusunda ve üremede bozukluklar ortaya çıkar.

*İmpuls (uyartı) iletiminde görev alır. Potasyum (K): Sinirsel iletimde, hücrede asit ve baz dengesinin sağlanmasında, kas faaliyetlerinde görev alır. Vücutta Na: K oranının sabit tutulması gerekir. Günlük ihtiyacımız 2 gr. kadardır. *Hücre içi iyon dengesini sağlar. *İmpuls (uyartı) iletiminde görev alır. *Genç bitkilerde büyümeyi hızlandırıcı etki yapar. Sofra Tuzu (NaCl): En önemli görevi vücut sıvısının ozmotik basıncını düzenlemektir. Azlığında ilk olarak hücre arası sıvının, özellikle kanın suyu çekilir, kan koyulaşır sonuçta, kramplarla birlikte dolaşım sistemi durarak canlıyı ölüme sürükler. Sofra tuzu iştah açar ve mide salgısını artırır. Azlığı azot dengesinin bozulmasına, protein yıkımına, kan şekerinin yükselmesine, yorgunluğa ve baş dönmesine; fazla miktarda alınması böbrek rahatsızlıklarına, aşırı uyarılmaya, tükürük salgısının akmasına neden olur. Ter ile bol miktarda tuz atıldığından, çok sıcak havalarda tuz yetmezliği ortaya çıkabilir Klor(Cl): Özellikle mide salgısında bulunur. Azlığında sindirim ve büyüme bozuklukları ortaya çıkar. *İmpuls iletiminde görev alır. *Omurgalılarda en önemli kullanılış yeri mide salgısındaki HCI sentezidir. *Birçok bitkide büyümeyi inhibe (durdurucu) eder. Kükürt(S): *Bazı aminoasitlerin, vitaminlerin ve bazı hormonların yapısına katılır. Bağ dokuda, tırnak, kıl, boynuz gibi yapılarda bulunur. Azot (N):Proteinlerin, bazı vitaminlerin, azotlu organik bazların ve klorofilin yapısına katılır. Bitkiler azotu nitrit ve nitrat tuzları halinde alırlar. Eksikliğinde bitkilerde klorofil miktarı azalır. Bakır (Cu): Bazı enzimlerin yapısına katılır. Bakır olmazsa, demir, hemoglobine bağlanamaz. *Bakırın fazla emilimi Wilson hastalığına neden olur. Wilson hastalığında karaciğer ve gözde bakır birikir. Mangan(Mn): Oksidaz gibi enzimlerin harekete geçmesi için etki eder. Mangan eksikliği, insanlarda kısırlık meydana getirir. Bütün dokularda çok düşük bir konsantrasyonda bulunur. *Başlıca karaciğer ve böbreklerde depo edilir. Çinko(Zn): Karbohidraz ve insülinin yapısına katılır.

*Çinko temel elementlerden birisidir. Büyümenin optimal olması için gereklidir. *Birçok bitkide zehir etkisi yapar. *Bazı enzimlerin aktivasyonunda görev alır. Kobalt(Co): Kan oluşumu için gerekli olan vitamin B 12 'nin oluşumuna katılır. *B 12 vitamininde bulunur. *Kan yapımında görev alır. Büyümede etkilidir. Flor(F): Eser element olarak önemi tartışılmaktadır. Fazla dozlarda toksik etki yapar. Eser miktarlarda bulunduğunda olumlu etkileri olduğu varsayılmaktadır. *Dişlerin sert maddesinde bulunur. *Diş çürümelerine karflı korur. *Fazla florlu su içilmesi flor zehirlenmesine neden olur. Molibden (Mo). Bazı enzimlerin yapısına katılır. Ayrıca azot bakterilerinde, havadaki azotun bağlanmasını sağlar. Geviş getirenlerde molibden işkembe bakterilerinin gelişimi için önemlidir. aksi taktirde beslenme yetersizlikleri meydana gelebilir. Selen (Se): Fazla olduğu zaman zehirlidir; eser halde gerekli olduğuna ilişkin bazı deliller vardır.