İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ KASIM/ARALIK 2014 SAYI 7



Benzer belgeler
Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Devrim Öncesinde Yemen

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

Cumhuriyet Halk Partisi

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

Taliban Sözcüsü: Her ülke ile meşru yoldan diplomasi geliştiriyoruz

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

İç Savaş Suriye Ekonomisini Nasıl Etkiledi?

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

Kuzey Irak'a harekat

UIT-CI bildirisi: Kobane de Kürt halkının direnişiyle dayanışmaya!

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Bağdat hükümeti ilerleyemiyor: Musul'da son durum ne?

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

KARARSIZ AK PARTĠ SEÇMENĠ PARTĠSĠNE DÖNÜYOR

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BLOG ADRESİ :

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

DİYARBAKIR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GENÇLİĞİN SİYASAL, SOSYAL VE GELECEK BEKLENTİLERİNİN TESPİTİNE YÖNELİK SAHA ARAŞTIRMASI.

13-18 Eylül 2010 Siyasal Bilgiler Fakültesi

Afganistan şimdi Trump'ın savaşı haline geldi

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Avrupa da Yerelleşen İslam

Mezhepçi-siyasal İslamcı dış politikanın faturası ekonomiye AKP, MISIR I DA KAYBETTİRİYOR

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve. Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

MÜSİAD Otomotiv Sektör Zirvesi. Kocaeli 18 Ekim 2014 Cumartesi

Türkiye nin Milli Güvenliği: Durum ve Gelecek

ABD'li eski komutan: Afganistan'daki savaşı nasıl kaybettik?

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

DİYARBAKIR BÖLGE HALKININ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ REFERANDUMUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİ ÖLÇMEYE YÖNELİK SAHA ÇALIŞMASI:

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

Körfez'in petrol zengini ülkesi: Kuveyt

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

İLKÖĞRETİM ve LİSELERDE DİNDARLIK ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ)

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ACR Group. NEDEN? neden?

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015

Batı Dünyasının 'Bireysel Silahlanma' İkilemi

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

NATO'yu nasıl bir gelecek bekliyor?

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

ITUC KONGRESİ KARAR TASLAĞI NDA HAK-İŞ İN ÖNERİLERİ KABUL GÖRDÜ

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ KAMUOYU ARAŞTIRMASI. Ağustos, 2014

Amerikan Stratejik Yazımından...

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

EduValley TÜRK ÜNİVERSİTELERİ EĞİTİM FUARLARI FUAR TANITIM KATALOĞU. Tunus Cezayir. Filistin Ürdün. Bahreyn Kuveyt.

Transkript:

İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ KASIM/ARALIK 2014 SAYI 7 Ayrıntı Yayınları Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.:3 Cağaloğlu/Fatih/İstanbul Tel: 0212 512 15 00 Faks: 0212 512 15 11 ayrintidergi@ayrintiyayinlari.com.tr www.ayrintiyayinlari.com.tr

Sayı: 7 Kasım/Aralık 2014 Sahibi Ayrıntı Yayınları Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. adına Erol Mut Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlbay Kahraman Yayın Kurulu Dinçer Demirkent, İlbay Kahraman, Burak Özçetin, Abdurrahman Aydın, Tuba Emiroğlu, Doğuş Sarpkaya, Mutlu Arslan, Sanem Yardımcı Danışma Kurulu A. Ömer Türkeş, Burhan Sönmez, Enis Rıza, L. Doğan Tılıç, Meltem Gürle, Necmi Erdoğan, Selami İnce, Selçuk Candansayar, Süreyya Karacabey, Cahide Sarı, Duygu Tanış Zaferoğlu, Duygu Türk, Özkan Agtaş, Yavuz Yıldırım, Doğu Eroğlu, Aydın Ördek, Kurtul Gülenç, Önder Kulak, Şerif Onur Bahçecik, Bora Erdağı Görsel Tasarım ve Uygulama Mutlu Arslan Son Okuma Ceren Ataer Baskı ve Cilt Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) 612 31 85 Sertifika No.: 12156 Sertifika No.: 10704 AYRINTI YAYINLARI Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.:3 Cağaloğlu/İstanbul Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & ayrintidergi@ayrintiyayinlari.com.tr

IÇINDEKILER SUNUŞ Siyaset günleri gelip yetmeden... AYRINTI DERGİ YAYIN KURULU 5 GÜNDEM Kültürel Cihat: IŞİD in Yumuşak Gücünden Güvenlik Devletine DOĞU EROĞLU 7 Kobane, Türkiye ve Sokaklar DINÇER DEMIRKENT & MUTLU ARSLAN 16 Rojava Direnirken SELAHATTIN GEZER 21 POLITIKA-DÜNYA Vahabiler, IŞİD ve AKP: Ortadoğu ve Vahabi Suud Hanedanlığı HÜSEYIN BEYDILLI 24 IŞİD in Batı dan Görünümü ONUR YILDIZ 29 Büyük Ortadoğu Pazarı Gilbert ACHCAR ile söyleşi TEVFIK KALKAN 32 DOSYA Egemenin Sorusuna Yanıt Verme Ayartısı ABDURRAHMAN AYDIN 38 Kutsal, Kahraman Ama Yok Sayılan Alevi Kadınlar GÜLFER AKKAYA 42 Eğitim Hakkı ve Düşünce, Din veya İnanç Özgürlüğü MINE YILDIRIM 49 Makbul Vatandaş İnşasında Vites Büyütmek: Eğitimin Sünnileştirilmesi İlker AKÇASOY ile söyleşi TUBA EMIROĞLU 54

Kobane den Sivas a: Alevi Mitingine Dair Notlar TUBA EMIROĞLU 61 CHP ve Aleviler ERCAN GEÇGIN 64 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Bağlamında HDP ile Alevilerin İlişkiselliği Üzerine EMEK YILDIRIM 68 Barbarlık Yayılırken: Suriye Savaşı ve Güneydeki Aleviler Üzerine Notlar BARIŞ CAN, HAKAN MERTCAN, HASAN SIVRI 73 Almanya daki Aleviler MARTIN SÖKEFELD 87 Raa Haqi/Riya Heqi ya da Hakikat Yolu nun Takipçilerine Dair ERDAL GEZIK 93 POLITIKA-TEORI Asri Güçsüzlüğümüz ALAIN BADIOU 99 Materyalizm ve Teoloji: Bir Diyalog Antonio NEGRI ile söyleşi GABRIELE FADINI 105 Feminizmden Barış İçin Kadın Girişimi ne NÜKHET SIRMAN 111 ELEŞTIRI-SINEMA Hay Way Zaman: Geçmiş, Ne Zaman Geçer? SELÇUK CANDANSAYAR 116 ELEŞTIRI-EDEBIYAT Gılgamış ın Yolculuğu: Tutunamayanlar ı Metafizik Bir Roman Olarak Okumak MELTEM GÜRLE 119 ELEŞTIRI-KITAP Bilim Felsefesinden Evrim Teorisi ne Bir Selam: Paleontoloji ve Evrim ERGÜN ÖZÜTEMIZ 129 Metafiziğin Sonu, Hermeneutik ve Komünizm BORA ERDAĞI 133

İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ Siyaset günleri gelip yetmeden... Ayrıntı Dergi Yayın Kurulu Soma da yaşanan ve 301 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan iş cinayetinin acısı hepimizin hafızasındayken bu kez de Karaman ın Ermenek ilçesinden gelen haberle sarsıldık. Daha önce güvenlik önlemlerinin yetersizliği nedeniyle defalarca uyarılan bir maden havzasında 18 madenci, su baskını nedeniyle hayatını kaybetti. Madenlerden, inşaatlardan, atölyelerden birbiri ardına ölüm haberleri geliyor. AKP nin körüklediği hoyrat para kazanma iştahı yüzünden 2014 yılının ilk 9 ayında toplam 1414 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti ve bu sayı hızla artıyor. Adı konulmamış bir savaş cephesinde gibiyiz, her gün kaybediyoruz. Bu böyle devam edemez! Ayrıntı Dergi olarak bir yılımızı geride bıraktık. Uzun haziran olarak tanımlayabileceğimiz Gezi ayaklanmasının hemen sonrasında çıkardığımız ilk sayıdan bugüne memleketin ve dünyanın politik ikliminden, insanımızın duygu durumuna hiçbir şey bir dengede kalmadı. Denge ve süreklilik gösteren tek şey, devletin bütün kurumlarını parti organıyla bütünleştirmeye çalışan, kendine karşı gelişecek her muhalefeti kriminalize eden Yeni Türkiye nin inşası oldu. Muhafazakâr demokratlıktan, sünni otoriterliğe, oradan da tek adam ve tek parti rejimine doğru adım adım inşa edilen Yeni Türkiye nin fotoğrafı bir kara ütopya filminin afişi gibi: İşçileri yiyerek büyüyen bir kapitalizm ya da inşaatçılık, zorunlu matematik, fizik, kimya derslerinin tartışma konusu olduğu eğitim anlayışı, barış demeye dili varmayan, çözüm süreci derken de her kelimesinden kan damlayan bir savaş çığırtkanlığı... Ayrıntı Dergi nin 7. Sayı sı bu fotoğrafın en karardığı noktada taleplerini yükselten, sesi bu karabasanca boğulan Alevileri odağa alıyor. Hükümetin Alevilere karşı aldığı cepheyi anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. 5

6 SUNUŞ Alevilik ve Aleviler konusu herhangi bir inanç meselesi olmanın çok ötesinde derin ve karmaşık sosyal-siyasal boyutlara sahip. Bizler de bu konuyu elimizden geldiğince geniş ele almaya çalıştık. Dosyanın ilk yazısında Abdurrahman Aydın, egemenin sorusunun onun egemenliğini pekiştirdiği iddiasıyla, Sünnilik içinde üretilen Alevilik imgesinin içinde düşünmeyi siyasal iktidarın boyunduruğuna girmek olduğunu ileri sürerek, bu boyunduruğu kırma çağrısında bulunuyor. Gülfer Akkaya, Alevilik meselesinin Alevi erkeklere indirgenmesini sorunsallaştırıyor ve yazısında ataerkinin Alevilik içinde kendini nasıl var edebildiğiyle yüzleşmeye çağırıyor. Mine Yıldırım, zorunlu din dersi konusunda AİHM in verdiği son kararı ulusal ve uluslararası hukuk açısından değerlendirdiği yazısında AKP nin din üzerindeki kontrolünü bırakmak istemediğinin açıklık kazandığını vurguluyor. Eğitim Sen uzmanı İlker Akçasoy ile yaptığımımız röportaj, eğitimin sünnileştirilmesini adım adım ve örnekleriyle ortaya koyması ve bunun politik sonuçlarıyla buna karşı politik mücadele hatları önermesiyle önem taşıyor. Dosya editörümüz Tuba Emiroğlu, geçtiğimiz haftalarda Ankara da gerçekleştirilen ve düzenleyici kurumlar arasında tartışmalara neden olan Alevi mitingi örneği üzerinden Alevilerin tarihsel hafızalarının bugünlerini nasıl inşa ettiği konusuna değiniyor. Ercan Geçgin CHP nin, Emek Yıldırım da HDP nin Alevilerle ilişkisi üzerine yazdılar. Geçgin, Alevilerin CHP ye yöneliminin CHP den değil, dışarıdaki büyük tehditten kaynaklandığını iddia ederken Yıldırım Demirtaş ın Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasının ve Ortadoğu nun mevcut konjonktürünün Alevileri HDP ye yaklaştırdığını belirtiyor. Barış Can, Hakan Mertcan, Hasan Sivri nin birlikte kaleme aldıkları yazı Barbarlık Yayılırken başlığını taşıyor. Yazarlar, mezhepçi savaş politikaları koşullarında güneydeki Alevilerin durumuna ve bunun Türkiye deki etkilerine odaklanıyor. Avrupa Alevilerine ilişkin yazısında Martin Sökefeld, Almanya daki Alevi örgütlerinin gelişmesini, tarihselliği içinde inceliyor. Dosyanın son yazısı Erdal Gezik e ait. Gezik Raa Haqi/Riya Heqi ya da Hakikat Yolu nun Takipçilerine Dair başlıklı yazısında Alevilik çalışmalarını ve Kürt Alevilerin tarihsel konumunu ele alıyor. Dosyamızın hazırlanması aşamasında verdiği destekten ötürü Ayhan Yalçınkaya ya teşekkürü borç biliriz. Derginin Gündem bölümü Ortadoğu da yaşanan olaylar ve Türkiye ye etkileri ele alınıyor. Doğu Eroğlu, IŞİD in uyguladığı yöntemlerle bütün dünyadaki cihatçılar açısından edindiği konum ve bu konumun farklı uluslararası güçler tarafından nasıl araçsallaştırıldığını örnekleriyle açıklıyor. Geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye nin en önemli gündemi olan Kobane eylemleri konusunda gazeteci Doğan Tılıç ve HDP Urfa Milletvekili İbrahim Ayhan ile yaptığımız soruşturmayı da Gündem bölümünde bulabilirsiniz. Bu bölümün bir diğer yazısı ise Selahattin Gezer in Rojova devrimini anlattığı Rojova Direnirken başlıklı yazısı. Politika-Dünya bölümünde genişletilmiş iç savaşlara sürüklenen ülkemizin de içinde olduğu bölgenin dinamiklerini ele alıyoruz. Bölüm içinde, Hüseyin Beydilli nin Vahabiler, IŞİD ve AKP: Ortadoğu ve Vahabi Suud Hanedanlığı başlığını taşıyan, hem sunduğu bilgiler hem de bunları içinde anlattığı bağlam bakımından önem taşıyan yazısını; Onur Yıldız ın Batı dan IŞİD in nasıl göründüğüne ilişkin derlediği tartışmayı ve Gilbert Achcar ile bölgeye ilişkin geniş bir perspektif sağlayan söyleşiyi bulacaksınız. Politika-Teori bölümüne Alain Badiou nun çağımız soluna ilişkin eleştirel tespitlerini içeren bir yazıyla başlıyoruz. Yazı Yunus Yücel ve Selbin Yılmaz tarafından çevrildi. Ardından Önder Özden tarafından çevrilen Gabriele Fadini nin Antonio Negri ile gerçekleştirdiği Materyalizm ve Teoloji: Bir Diyalog başlığını taşıyan ve politik teolojiye dair ufuk açıcı bir içerik sunan röportajı okuyacaksınız. Bu bölümün son yazısı, Nükhet Sirman ın tam da dergide Politika-Teori adlı bir bölümün olmasının müsebbibi fikre odaklanan eylem ve teorinin bir aradalığının imkânlarına ve sınırlarına odaklanan yazısını bulacaksınız. Eleştiri-Sinema bölümünde Selçuk Candansayar Nezahat Gündoğan ın yönetmenliğindeki 2013 yapımı Hay Way Zaman filmini inceliyor. Eleştiri-Edebiyat ta Meltem Gürle Tutunamayanlar ın özgün bir incelemesini sunuyor. Eleştiri-Kitap ta Bora Erdağı komünizm kitaplarına devam ediyor. Bu bölümün son yazısı olarak Ergün Özütemiz, Derek Turner in Paleontoloji ve Evrim: Felsefi Bir Yaklaşım kitabının incelemesini yazdı. İyi Okumalar...

İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ Kültürel Cihat: IŞİD in Yumuşak Gücünden Güvenlik Devletine Doğu EROĞLU Yumuşak güç tanımı yapılırken sıklıkla bahsedilen bir örnek, 1989 da Pekin deki Tiananmen Meydanı nda protestolarında eylemcilerin inşa ettiği Demokrasi Tanrıçası heykelidir. 10 metre boyundaki heykelde tasvir edilen eli meşaleli kadın figürünün New York açıklarındaki Özgürlük Anıtı na olan benzerliği, ABD yumuşak gücünün bir kanıtı olarak sunulur. Tiananmen eylemcileri, ABD yanlısı olarak yaftalanmamak için Demokrasi Tanrıçası nı tasarlarken Özgürlük Anıtı na benzememesi için özen gösterdiklerinin altını çizseler de, literatüre geçen bu örnek yumuşak güç teorisyenlerinin kavramdan ne anladığını gösteriyor. Siyaset bilimci Joseph Nye ın ortaya attığı kavramı, bir ülkenin askeri ve ekonomik zorlayıcılık kabiliyetinin yanında eşdeğer tutanlara göre yumuşak güç, kültürün üçüncü şahıslar için cazip gelen unsurları, siyasi değerler (ittifaklar, ortaklıklar, diplomasi, vb) ve uluslararası politikalardan ileri gelen, ulusal çıkarları sert güç kullanmadan koruyup, ülke ve toplumları etkileyebilme kabiliyeti olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla baskıcı hükümet politikalarının protestosunda eli meşaleli bir kadın figürü heykeline başvurulması veya asker sınıfın kendine biçtiği demokratik rejimi muhafaza vazifesini eleştiren bir gençlik örgütünün sembol olarak kendisine Chuck Taylor All-Star model spor ayakkabıyı seçmesi, bize ABD nin yumuşak gücü aracılığıyla kendini demokrasi ve insan hakları kavramlarıyla eşleştirdiğini gösteriyor olmalı. TÜRKİYE NİN YUMUŞAK GÜÇ HEDEFİ Birkaçı haricinde ülkelerin uluslararası cebir gücü ortaya koymalarının zorlaşması, henüz genel geçer bir formüle sahip olmasa da ülkeleri yumuşak güç kapasitelerine göre sıralayan listelerin popülerliğini artırdı. Yumu- 7

GÜNDEM IŞİD, sadece silahlı gücüyle değil, bütün olarak yaşam tarzıyla dünya çapındaki cihatçıların ilgisini çekiyor. 8 şak güç kavramı yaygınlık ve bilinirlik kazandıkça, ekonomik zorlayıcılık kapasitesi düşük ülke iktidarlarının söylemlerinde de yer bulmaya başladı. Çatışmalı Ortadoğu da devletleşen iktidar partilerinin önemli sloganları arasına giren yumuşak güç, Türkiye dış politikasına Ahmet Davutoğlu nun komşularla sıfır sorun siyasetinin peşi sıra geç de olsa sahneye çıktı. Özellikle Kuzey Afrika da AKP benzeri ılımlı İslam partilerinin iktidarlara gelişi, sekülerlik tartışmaları gölgesindeki ekonomik büyümesini 2008 küresel finans krizine dek sürdüren Türkiye nin diğer Ortadoğu ülkeleri için model ülke olarak takdimi, çıktıları başarısız da olsa Türkiye nin 2008-2012 döneminde bölgesel krizlerde arabulucu pozisyonları üstlenmesi ve hatta Arap dünyası ile Balkanlar ve Orta Avrupa ya ihraç edilen TV dizileri Türkiye nin yumuşak gücüne delil olarak gösterildi. Dışişleri Bakanlığı döneminde bu kurguyu dış politikaya tanıtan Başbakan Davutoğlu hâlâ yumuşak gücün önemine dikkati çekiyor olsa da, derinleşen Suriye iç savaşıyla birlikte Türkiye çoktan sert güce yeniden dönüş yaptı bile (Değişmesini istediği bir rejime karşı savaşan unsurlara lojistik yardımın yanı sıra silah ve mühimmat sağlamakta beis görmeyen bir dış politika yönetiminin yumuşak güç odağını kuvvetlendirme hedefinde olduğunu söylemek ahmakça olur). Ortadoğu nun yumuşak gücü en yüksek ülkesi olma payesini Türkiye den devraldığı iddia edilen Mısır, Sisi nin askeri darbesiyle birlikte bir süreliğine adaylar arasından çıkarken, kültür ihracı, model teşkil etme, uluslararası siyasete etki gibi yumuşak güç unsurlarını sert gücüyle birlikte bölgede İsrail ve İran haricinde ortaya koyabilirmiş gibi gözüken tek bir yapı kaldı: Irak- Şam İslam Devleti (IŞİD) veya güncel adıyla İslam Devleti. DEKOR BİLE OLSA IŞİD KÜLTÜRÜNE İSLAM YÖN VERİYOR IŞİD in El Kaide nin bölgedeki aparatı El Nusra Cephesi yle ortak kültürel paydaları bulunduğu bilinse de, güç kazanmaya başladığı 2011 sonrası dönemde özellikle Irak taki Baasçı unsularla kaynaşması, örgütü sıkça anılan Selefi, mezhepçi dar çerçevenin dışında değerlendirmeyi zorunlu kılıyor. ABD müdahalesinin ardından Irak merkezi yönetiminin güçlü figürü haline gelen Başbakan Nuri El Maliki nin dışladığı Baasçıların örgüt üst yönetimine etki etmesiyle beraber, hem Suriye hem de Irak ta karşılık bulacak Sünni aşırıcılık tercihi yani bölgesel bağlamda Şii karşıtlığı politikaları örgütün görünürde Selefi mezhepçiliği ideolojisi üzerine oturtulmasını beraberinde getirdiyse de, bunun stratejik bir tercih olduğu özellikle bölgeyi tanıyan bilim insanlarınca sıkça dile getiriliyor. İranlı sosyolog ve siyaset bilimci Hamid Dabaşi IŞİD in zahiri olduğunu ileri sürdüğü İslami görünü-

münü şöyle tarif ediyor: Retoriği ve ideolojisi, hatta teatral yönleri her ne şekilde olursa olsun, IŞİD nihayetinde Baasçıların işlevsel bir projesidir. Baasçı ideoloji aslen seküler olsa da, şu aşamada IŞİD e İslamcı mücadelenin bayraktarlığı rolünü biçmekte sakınca görmüyorlar. Bana göre IŞİD in temel hedefi, Irak ta Kürt ve Şiilerin bağımsızlık kazanacağı herhangi bir bölünmeye engel olmak. Nuri El Maliki ve İran ın bölgedeki etkisinden ötürü Şiilerden nefret ediyorlar. Petrol kaynakları üzerindeki kontrolse Kürtlerden nefret etmeleri için yeterli bir sebep. Bu bakış doğrultusunda, Selefiliğin aşırıcı bir Sünnilik biçimi olduğu ve El Kaide den IŞİD e dek pek çok örgütün şiddete meyilli bu inanç esasıyla kendilerini ifade ettikleri genellemesinin kolaycılığına düşmemek kaydıyla, örgütün kültürel tesirinin gücü ve kapsamı incelenmeli. IŞİD İN KÜLTÜR İMALATI VE IŞİD LEŞEN ORTAK KÜLTÜR Türkiye ve dünya basınında Hollywood tipi propaganda diye nitelenip orada bırakılan, alt metindeyse IŞİD in son derece planlı ve programlı bir örgüt olduğu, diğer mücahit örgütlere nazaran farklı kaynaklara erişebildiği, hatta komplo teorisyenlerine göre ABD, İsrail veya bir başka dünya gücünün bu propagandanın sorumlusu olabileceği ima edilen yöntemler, hem Batı hem de Müslüman dünyadan fazlasıyla olumlu (örgütçe arzulanan) geribildirimler alıyor. Hanefilik mezhebine ve bazı ulemaya göre, hadis yoluyla müzik enstrümanlarının yasaklanmasından ötürü, IŞİD propaganda aygıtının temeline oturan neşit (Nasheed) veya yaygın adıyla ilahilerde, enstrüman kullanılmıyor. Bazı mezhepler def gibi enstrümanlara izin verse de, IŞİD in yaygınlaştırdığı propaganda görüntülerinin tamamında yer bulan neşitler herhangi bir müzikal enstrüman içermiyor. Şarkılardaki ezgiler akapella yoluyla, yani birden fazla erkek sesiyle yapılıyor. IŞİD in bilinirlik kazanmasıyla Batı da tanınan neşitler, Batılı sanatçılar ve dinleyicilerin oluşturduğu mash-up larla (farklı şarkıların birleştirilmesiyle oluşturulan kolajlar) yerelleştirilirken, Almanya, Belçika, Hollanda ve ABD de IŞİD e sempati besleyenler Arapça yerine yaşadıkları ülkelerin dillerinde yazdıkları sözlerle neşitleri seslendiriyor. İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ ABD müdahalesinin ardından Irak merkezi yönetiminin güçlü figürü haline gelen Başbakan Nuri El Maliki nin dışladığı Baasçıların örgüt üst yönetimine etki etmesiyle beraber, hem Suriye hem de Irak ta karşılık bulacak Sünni aşırıcılık tercihi yani bölgesel bağlamda Şii karşıtlığı politikaları örgütün görünürde Selefi mezhepçiliği ideolojisi üzerine oturtulmasını beraberinde getirdiyse de, bunun stratejik bir tercih olduğu özellikle bölgeyi tanıyan bilim insanlarınca sıkça dile getiriliyor. IŞİD in muharip birimleri çoğunlukla klasikleşmiş kamuflaj elbiselerini ve çöl şartlarında gizlenmelerini kolaylaştıracak haki tonundaki renkleri tercih etseler de, propaganda videoları için kamera karşısına geçildiğinde örgütün tercihi siyahtan yana oluyor. Cepheden edinilen fotoğraflarda siyah ağırlıklı kıyafetlerin bazılarının Batılı markaların pahalı ürünleri oldukları, gümüş ve altın görünümlü saatler ile çeşitli aksesuarların kullanıldığı görülüyor; IŞİD militanlarının bazı görüntülerde The North Face veya Jack Wolfskin gibi bilindik markalar giymeyi tercih etmesiyse Batılı izleyicilere onlara yakın oldukları, hatta aralarında olabilecekleri kuşkusunu hissettiriyor. Şebbiha, YPG-PKK-HPG-HPY milisleri, Barzani peşmergeleri ve Irak ile Suriye rejim güçlerinin tercih ettiği kamuflajlar IŞİD tarafından propaganda görüntülerinde tercih edilmiyor. Baskın siyah rengin Batılılar, Şii ve Kürt unsurlarda cezalandırıcı algısı yaratmak için tercih edildiği sanılıyor; benzer bir bilişsel psikoloji denemesine infaz videolarında da rastlanıyor. ABD ceza infaz sisteminde kullanılan ve Guantanamo daki yasadışı mahkûmiyetlerle de özdeşleşen turuncu tulumlar, IŞİD tarafından Batı nın keyfi savaş ve anti-terör hukukuna göndermede bulunuyor. IŞİD in El Nusra Cephesi veya Özgür Suriye Ordusu nun aksine, herhangi bir hükümetten elinde tuttuğu siyasi mahkûmları serbest bırakması yönünde bir talepte bulunmadığını hatırlatmak gerekiyor. Nasıl ki neşitler Batı da artık IŞİD e özgü kültürel varlıklar olarak biliniyorsa, yüzlerce 9

GÜNDEM Türkiye ve dünya basınında Hollywood tipi propaganda diye nitelenip orada bırakılan, alt metindeyse IŞİD in son derece planlı ve programlı bir örgüt olduğu, diğer mücahit örgütlere nazaran farklı kaynaklara erişebildiği, hatta komplo teorisyenlerine göre ABD, İsrail veya bir başka dünya gücünün bu propagandanın sorumlusu olabileceği ima edilen yöntemler, hem Batı hem de Müslüman dünyadan fazlasıyla olumlu (örgütçe arzulanan) geribildirimler alıyor. 10 yıldır Müslüman oluşumlar tarafından kullanılan, hatta son yıllardaki cihat örgütlerinin de propaganda malzemesi haline gelen Tevhit bayrağı ve Peygamber Mührü de erişim kuvveti sayesinde IŞİD le özdeşleşti. Türkiye kamuoyunda cihat bayrağı olarak tanınan siyah Tevhit bayrakları üzerine Peygamber Mührü yerleştirilmesiyle oluşturulan IŞİD flaması, bu ortak kültürel ögelerin başka örgütler tarafından kullanımını neredeyse imkânsız hale getirdi. Oysaki siyah zemin üzerine Arapça Kelime-i Tevhit yazılı bayrak, 1990 lardan itibaren aralarında Afganistan daki Taliban ın da olduğu pek çok İslamcı örgüt tarafından benimsenmiş, bir dönem El Kaide yle özdeşleşmiş ve hatta tüm radikal İslamcı gruplar tarafından siyasi ayrışmalarından bağımsız olarak kullanılmıştı. Bayrak artık yalnızca IŞİD le anılsa da İslam dünyası için evrensel anlamını koruyor. KÜRESEL HALİFELİĞİN İLK EYALETLERİ IŞİD in propaganda yöntemlerinden biri olmasa da, propagandanın esasını teşkil edense örgütün elde ettiği yerleşiklik. Pek çok mücahit örgütün yapamadığını başaran IŞİD, Suriye nin kuzeydoğu bölgesindeki Rakka ve Deyrizor eyaletlerindeki geniş alanları hâkimiyeti altına aldı. Yalnızca bölgenin ekonomik kaynaklarını sahiplenmeyi yeterli bulmayan IŞİD, bölgeyi askeri üs olarak kullanmanın yanı sıra çok akılcı bir tutum stratejiyle kültürel hegemonyasını da kurmaya koyuldu. Nijerya daki Boko Haram ve Afganistan daki El Kaide nin aksine, yaşamın sürdüğü yerleşik bir bölgeyi ele geçirmeyi başaran IŞİD dağlardaki veya cangıllardaki mevzileri tutan örgütlerden farklı olarak, Rakka ve Deyrizor da yaşam tipi konusunda dayatmalarda bulunarak kendi kültürel çerçevesini çizdi. Basında yalnızca yasaklamalarla gündeme gelse de, IŞİD kontrol ettiği Rakka ve Deyrizor da, Küresel Halifeliğin kurulması halinde tüm dünyaya yayacağını ileri sürdüğü yaşam tarzını ortaya koyma şansı yakaladı. Okullarda kendi eğitim sistemini uygulayan IŞİD in yasakladığı ve hoşgörü gösterdiği unsurlar, yemek kültüründen devlet-yurttaş ilişkilerine ve kamu hizmetlerine dek pek çok konudaki alışkanlıkların yeniden yapılandırılmasına yol açtı. IŞİD in egemenlik sahasında kendi değerlerine uygun biçimde oluşturduğu yaşam tarzı Chiapas taki EZLN egemenlik bölgesinin sosyalistlere yaptığı etkinin benzerini, köktenci İslamcılara uyarladı. Bu yaşam biçimini deneyimleme olasılığı radikal inançlıları heyecanlandırırken, özellikle Rakka daki yaşam biçimi IŞİD e katılmaya aday gençleri etkilemeyi sürdürüyor. İlk turda Rakka ya getirilerek eğitim kamplarına katılan ve teorik öğrenimleri sırasında önemli maddi imkânlarla karşılaşan gençler, yaşadıkları kentlere döndüklerinde viral yoldan propagandayı akranlarına aktararak örgüte katılımı katladı. IŞİD in yerleşik yapısı, bölgede kendine has bir doğal kaynak ekonomisi kurmasını da sağladı. Ham petrolün ilkel şartlarda işlenmesi, bölgedeki tarımsal üretime el konulması ve daha önceden sağlanmış refah birikiminin ele geçirilmesiyle edinilen ekonomik güç, özellikle bölgede Suriye ile Irak rejimlerinin sömürdüğü aşiretlerin IŞİD tarafından yaratılan istikrarsızlıktan hoşnut olması ve petrolün pazarlanmasına ilişkin yöntemlerin geliştirilmesiyle sürekli bir gelire dönüştü. Bu da IŞİD in paralı asker piyasasını domine etmesini ve taban ücretleri istediği seviyeye çekerek bu garip emek piyasasında price-setter (fiyat koyucu) olmasını sağladı. Örgüt uzun bir süredir Suriye de savaşan diğer mücahit oluşumların yanına dahi yaklaşamadığı maaşları paralı asker ve mücahitlere teklif edebiliyor (Ücret farkının yaklaşık iki kat olduğu sanılıyor). IŞİD yerleşikliğiyle edindiği gelirle ödeme yaptığı mücahit ve askerlere, ailelerini bölgeye getirmeleri karşılığında daha yüksek ücretler ödeyerek nüfusun mücahit yoğunluğunu artırdı ve yerleşikliğini bir seviye daha kuvvetlendirdi.

İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ ULUSLARARASI KATILIM BİLMECESİ Dünya halifeliği iddiası ve fetihçi söylem mücahit örgütler ele alındığında dünya kamuoyunun yabancısı olmadığı bir olgu. Ancak 11 Eylül sonrası dönemde El Kaide ve Usame Bin Laden in vurguladığı evrensel söylemler karşılıksız kalmışken, IŞİD tarafından ortaya atılan dünya halifeliği hedefi Ortadoğu topraklarına ayak basmamış yabancı mücahitleri Irak ve Suriye ye getirmeyi başardı. 11 Eylül saldırıları ardından Bin Ladin bir figür olarak öne çıkarken, hakkındaki pek çok iddiaya rağmen IŞİD i yöneten şurânın lideri Ebubekir El-Bağdadi nin şahsı örgütün önüne geçmedi. IŞİD, Bin Ladin imajının geride bıraktığı El Kaide den daha fazla irdelendi. Yabancı mücahitlerin IŞİD saflarına katılmayı tercih edip, Afganistan ve Irak işgalleri sırasında bölgelerde kurulan mücahit örgütlere ilgi göstermemiş olmamaları ilginçliğini koruyor. Benzer şekilde, Nijerya da küresel cihat diskuruyla yerel hükümete karşı savaşan Boko Haram da yabancılardan ilgi görmüyor (Tersine, Boko Haram dan IŞİD e katılımlar olduğu Suriye ve Irak ta görev yapan muhabirler tarafından son aylarda aktarılıyor). Nijerya ya, Afganistan a veya ABD işgali sırasında Irak a gitmeyen uluslararası mücahit topluluğunu IŞİD e katılmaya ikna edenin ne olduğu hâlâ araştırılmaya muhtaç. IŞİD Suriye deki İslamcı örgütlerle, Esad la, Kürtlerle ve Irak Merkezi Yönetimiyle savaşıyor. Oysaki Afganistan ve Irak taki savaş doğrudan Batı dünyasının ete kemiğe bürünmüş biçimi olan Amerikan piyadelerine karşıydı; Batı nın doğrudan düşman olduğu savaşlara katılmayan mücahitlerin niçin vekil savaşında yer aldığı sorusu, mücahitlerin hangi bireysel sebeplerle silahaltına girdiklerinden çok daha hayati. Savaş heyecanı, yoksulluk, radikalleşmiş İslam inancı gibi bireysel unsurlar El Kaide nin Afganistan da çarpıştığı dönemde de mevcuttu fakat IŞİD in örgütlenme başarısının yanından bile geçilemedi. Tavuk-yumurta nedensellik paradoksuna verilen en basit yanıt, yani Tüm tavuklar yumurtadan çıkar önermesi örgütün uluslararası kurgusu için de ileri sürülebilir mi? IŞİD in enternasyonalist söylemi ve yerleşiklik avantajı ile birlikte örgütün uluslararası kurgusu ve propaganda başarısı mı dünya mücahitlerinin ilgisini çekti yoksa örgüt dünya mücahitleriyle ilişkilendikçe mi uluslararası bir söylem ve düzen kazandı? YENİDEN ÜRETİLEN IŞİD IŞİD in kültürel metalarının yeniden üretilip dolaşıma katılması yalnızca neşitlerle sınırlı kalmıyor. Cezayir deki IŞİD sempatizanı Hilafetin Askerleri örgütünün Fransız dağcı Herve Pierre Gourdel in başını, IŞİD in propaganda infazlarına benzer biçimde kesmesi radikal İslamcı terörün tüm dünya tarafından bir defa daha kınanmasına yol açtı; fakat Gourel in yaşamına mal olan deney IŞİD in etki alanını tüm çıplaklığıyla göstermiş oldu. En öne çıkan IŞİD ritüeli olan törensel infazın reprodüksiyonu, siyasi tutsakların infazıyla yapılan propagandanın ne kadar etkin olduğunu ortaya koydu. IŞİD siyaseten önemsiz tutsakları (peşmergeler veya Kürt milisler) öldürürken kalaşnikoflar kullanmayı tercih ederken, Batılı ve sansasyonel hedefleri (Foley, Sotloff, vb) törensel infazlar yoluyla öldürüyor. Rakka tepelerinde infaz edilenlerin başları kesilerek törensel biçimlerde öldürülmesi, yöntem olarak İslam dünyası ve coğrafya için yeni olmasa da, taraflara verdiği çok yönlü mesajla dikkati çekiyor. Kürtler ve diğer IŞİD karşıtı silahlı gruplar için caydırıcı etki yaratan infazların IŞİD e sempati besleyenler üzerinde Batı dan intikam alındığı yönünde tatmin edici bir duygu uyandırdığı konuşuluyor; Cezayir infazı bir anlamda bu hipotezi destekliyor. Batı toplumlarındaysa infazların yarattığı korku ve tiksintinin askeri operasyonlara olan desteği azaltmış olabileceği ya da tam tersine askeri operasyonlara destek konusunda toplumları konsolide edebileceği konuşuluyor. Her iki durumda da rızanın üretimi devreye giriyor; IŞİD tehdidinin hissedildiği veya hissettirildiği ülke yurttaşları, kendi iktidarlarının olası güvenlik devleti kurgularıyla uzlaşmaya daha açık hale geliyor. OYUN ARTIK SIFIR TOPLAMLI DEĞİL Arap Baharı ardından muhafazakârlık ile demokratik talepler arasına sıkışan Arap dünyası ve Ortadoğu da, IŞİD in etkin propagandasıyla birlikte kutuplaşma da artıyor. 11 Eylül sonrasında sert güce geri dönüş yapana dek dünyanın yumuşak gücü en gelişkin ülkesi olarak değerlendiren ABD nin, dünyanın İngilizce konuşulan kısmının kültürel varlığının değerini kendi yumuşak gücüyle birlikte 11

Doğu Eroğlu nun Antep te tespit ettiği Cihat Hastanesi, IŞİD in Türkiye içindeki farklı kesimler tarafından desteklenmesine ilişkin en somut delillerden biri oldu. 12 GÜNDEM yükseltmesi gibi, IŞİD de propaganda yoluyla yalnızca kendi saflarına yeni mücahitler eklemekle kalmıyor, diğer örgütlerin genişleme potansiyellerini de büyütüyor. Sıfır toplamlı oyun (Zero-sum game) gibi değerlendirilen muhafazakârların radikal İslamcılara ve nihayetinde mücahitlere dönüştürülmesi süreci merkantilist ekonomilerdeki birikim, daha doğrusu sabit pazar payının paylaşımı modeline benzerken, IŞİD le birlikte bu durum kazan-kazan durumuna (winwin situation), yani kapitalist birikime dönüşme eğilimine girdi. Daha basit bir ifadeyle, IŞİD piyasayı genişletti. Suriye de faaliyet gösteren silahlı örgütler mücahit piyasasında maaşlar üzerinden IŞİD le rekabet etmekte zorlansa da, IŞİD in küresel propagandası diğer örgütler için de önemli bir fırsat yarattı. Yöntemleri ve talepleri bakımından IŞİD le kategorik farklılıklar taşımayan ancak ortaya çıkışlarından itibaren enternasyonalist değil, Suriye özelinde hedefler koyan mücahit örgütler, IŞİD propagandasıyla daha geniş kitleler üzerinde örgütlenme çalışması yürütebilme olanağı elde etti. Türkiye de özellikle İstanbul da yoğunlaşan kitle eylemleri de bu durumu ispatlıyor; basının IŞİD yanlısı kişiler olarak adlandırdığı kişi ve gruplar, IŞİD le bağı olmayan radikal İslamcı örgütlere mensup olsalar da, IŞİD anahtar kelimesiyle elde ettikleri basın görünürlüğünü baltalamamak adına Biz aslında IŞİD değiliz dememeyi tercih etti. Suriye de Esad rejimi güçlerine karşı çarpışan İslami Cephe daha özel olarak Tevhit Tugayları örgütüne tıbbi yardım desteği veren İslami yardım örgütü İMKANDER in işlettiği hastaneyi yerinde görüp, yönetici ve doktorlarıyla yaptığım görüşmelerin ardından BirGün gazetesine yazdığım Cihat Hastanesi haberi sonrasında yaşananlar da bu şablona aykırı değil. Haber üzerine apar topar Antep kent merkezindeki hastaneyi kapatan dernek, ertesi gün İstanbul da Galatasaray Lisesi önünde, birkaç gün sonraysa Fatih Camii nde cuma namazı çıkışında yaptığı eylemlerle açık propaganda yürütmeye başladı (İMKANDER başkanının basın açıklaması yaptığı Galatasaray Lisesi eyleminde önceki satırlarda değinilen Tevhit bayrağı kullanıldı ve eylem basının tamamınca IŞİD İstanbul da eylem yaptı şeklinde duyuruldu. IŞİD le çarpışan İslami Cephe örgütüne yakın İMKANDER, IŞİD sanıldıkları haberlere ilişkin yalanlama yayınlamadı. Dernek, Cihat Hastanesi başlıklı haberiyse resmi sitesinde yaptığı duyuruyla yalanladı ancak yargı yoluna başvurmadı). Bu iki eylemi Müslüman Gençler örgütü üyelerinin özellikle İstanbul Üniversitesi nde yoğunlaştırdıkları ve hâlâ aralıklarla süren üniversite saldırıları takip etti. Pek çok farklı gelenekten gelen İslamcı çevrimiçi basın kuruluşları ise habere ve bana cepheden hücum başlattı. Haber yalanlanırken Şaşkın muhabir ilan edilerek itibarsızlaştırılmaya çalışıldım, mücahitlerin tedavi edildiği hastaneyse kentten gelen istihbarata göre başka bir sokağa taşınarak faaliyetlerine devam etti. TÜRKİYE 90 LARA DEĞİL, DÜNYA GÜVENLİK DEVLETİNE DÖNÜYOR Yalnızca örgütlenme biçiminde geri dönüşü olmayan kültürel etki alanı, IŞİD e dünyanın farklı bölgelerinden sempatizanlar kazandırdığı kadar, sözde IŞİD karşıtı cephenin temsilcilerine de yeni bir dönüşüm imkânı sunuyor. IŞİD in bölgedeki etkinliğini artırması üzerine hava harekâtı başlatan Obama yönetiminin bundan sonra izleyeceği strateji, kimileri tarafından korkutucu biçimde Kuzey Vietnam ı bombalama kararı alan Lyndon B. Johnson yönetiminin düştüğü çıkmaza benzetiliyor. Kurmaylarıyla harekât planları yaparken dahi, Lanet Vietnam bizim için ne ifade ediyor ki? sözleriyle kararsızlığını ortaya koyan Johnson ın 1965 te bölgeye sevk ettiği kara birlikleri 11 yıl süren seferden mağlup ayrılıp bölgeyi terk ettiğinde, savaş ekonomisinin geciktirdiği 1973 Petrol Krizi

etkisini artırarak neoliberal dönüşüme giden yolu hızlandırdı. ABD giderek içte ve dışta yeniden ceberutlaşırken, kaybedilen savaşın destekçileri 11 yılık sürecin Asya Pasifik ülkelerine komünizmden korunma ve Batı nın kalkınma politikalarıyla piyasa bütünleşmesini sağlama fırsatı verdiğini aktardılar. Benzer diskurlar bugün de Washington ın emrinde: Mücahit oluşumların önünün alınması için kaybedilmek pahasına kara harekâtının gerekli olduğunu savunan savaş yanlısı Pentagon lobicileri, kamuoyunu ikna etmek içinse yine 11 Eylül temalarına başvuruyor. ABD de görüştüğüm Pentagon kaynakları kara harekâtı lehine kamuoyunun nasıl yaratılacağı konusunda yeterince hazırlıklı gözükseler de, ABD kamuoyunun IŞİD e karşı Suriye de başlatılacak kara operasyonundan toplumun ne kazanacağına ilişkin bir sorgulamaya girişmesi halinde verilecek anlamlı yanıtları yok. Irak taki kazanımların ve harcanan milyar dolarların boşa gitmediğinin güvencesinin Suriye ye başlatılacak kara operasyonlarından geçtiğinin altını çizen uzmanlar, geçmiş yatırımların ve insani kayıpların güvence altına alınması gerekçesinin ABD li vergi mükelleflerini ikna edeceği görüşünde. ABD nin yanı sıra Britanya da IŞİD in kendi topraklarında eylemler yapabileceği gerekçesiyle kamu güvenliğinin risk altında olduğunu belirterek operasyonlara ve gerekli görülmesi halinde kara harekâtına meşru gerekçe üretiyor. ABD ve Britanya da yaşayan, haklarından olmuş, ayrımcılığa uğramış Müslüman toplulukların mensuplarının IŞİD e katılan yabancı mücahitler arasında ön sıralarda gelmesi, hatta Rakka tepelerindeki propaganda infazları gerçekleştiren mücahidin Britanyalı eski bir rap müzik sanatçısı Abdülmecit Abülbarı olduğunun anlaşılması da Britanya ve ABD de eylem yapılabileceği ihtimali üzerinden işletilen kamuoyu algı çalışmasını güçlendirdi. Hem ABD hem de Britanya, IŞİD e katılabileceği öngörülen topluluklar ve bireyler üzerinde önleyici tedbirler uygularken, asıl şaşırtıcı gelişme Avustralya da yaşandı. IŞİD e destek eylemi gerçekleştireceği öne sürülen 15 Müslümana Sidney polisi 800 memurla operasyon düzenlerken, bu olayın bir hafta sonrasında Numan Haydar isimli bir başka Müslüman Melbourne de polis tarafından vurularak öldürüldü. İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ IŞİD, bölgede çıkarları olan ülkelere pek çok hizmet sunuyor. Örneğin İsrail IŞİD in varlığından son derece memnun; Gazze yi bombaladığı vakit Gazzeliler bir anda IŞİD li oluveriyor. Mısır IŞİD e bayılıyor; Müslüman Kardeşler i köşeye sıkıştırıp üzerine gideceği zaman Müslüman Kardeşler ile IŞİD bir anda birbirlerine benzetiliyor. İran da durumdan hoşnut; IŞİD İran ın bölge üzerindeki yumuşak gücü için meşrulaştırıcı bir mazerete dönüşüyor. IŞİD HİZMETİNİZDE! Dabaşi, IŞİD in varlığıyla yaratılan güvenlik devleti algısına, görev yaptığı Columbia Üniversitesi nde gerçekleştirdiğimiz görüşmede ABD, Britanya ve Avustralya dışında başka örnekler de veriyor. Suriye de Esad rejimine karşı ilk ortaya çıkışında demokratik ve barışçıl yöntemler izleyen toplumsal muhalefetin, Katar, Suudi Arabistan ve Batı bloku tarafından silahlandırılarak adım adım IŞİD leştiğini belirten Dabaşi, IŞİD in Arap ve Kürt devrimlerini bastırmaktan başka işlevleri de bulunduğuna şu ifadelerle dikkati çekiyor: IŞİD denilen vekil ordu, koalisyon ülkelerinin hem içeride hem de dışarıdaki çıkarlarına hizmet ediyor. Marwan Bishara nın bir makalesinde IŞİD hizmetinizde ifadesi geçiyor. IŞİD, bölgede çıkarları olan ülkelere pek çok hizmet sunuyor. Örneğin İsrail IŞİD in varlığından son derece memnun; Gazze yi bombaladığı vakit Gazzeliler bir anda IŞİD li oluveriyor. Mısır IŞİD e bayılıyor; Müslüman Kardeşler i köşeye sıkıştırıp üzerine gideceği zaman Müslüman Kardeşler ile IŞİD bir anda birbirlerine benzetiliyor. İran da durumdan hoşnut; IŞİD İran ın bölge üzerindeki yumuşak gücü için meşrulaştırıcı bir mazerete dönüşüyor. Dabaşi nin altını özellikle çizdiği örnekse kendi ülkesi İran dan. Dabaşi, üzerinden çok zaman geçmese de unutulmaya yüz tutan devrimci Yeşil Hareketin devlet eliyle bitirilmesiyle, IŞİD in ortaya çıktığı dönemde hesaplaşılmasının rastlantı olmadığını savunuyor. Halihazırdaki bir şer odağının varlığının, devletin bugünkü ve geçmişteki güven- 13

GÜNDEM İran asıllı bir Amerikalı olan Hamid Dabbaşi, Columbia Üniversitesi nde İran Çalışmaları ve Karşılaştırmalı Edebiyat alanında çalışıyor. 14 lik politikalarını meşrulaştırmaya yaradığını belirten Dabaşi, IŞİD in iç politikada Ruhani yönetimi tarafından nasıl kullanıldığını şöyle anlatıyor: 2008-2009 döneminde İran da, Yeşil Hareket olarak anımsanan çok ciddi bir kalkışma yaşandı. 2013 e gelindiğinde, İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Caferi seçime hile karıştırdıklarını açıkladı. Şu anda IŞİD in Suriye ve Irak taki varlığı, seçimlerde hile yaptıklarını itiraf eden Caferi ve mevkidaşlarını kahramanlara dönüştürdü. Artık yaygın kanı, İran ın 80 milyonluk nüfusu Gazze deki gibi bombardımanlarla, kafa kesmelerle karşılaşmadan geceleri rahat uyuyup sabahları huzurlu kalkmasını askerlere borçlu olunduğu yönünde! O halde IŞİD in sonunu getirmek istediği tek şey Rojava değil; Suriye deki Esad karşıtı muhalefeti vahşileştirdiği gibi, İran daki meşru demokratik hareketleri ve demokrasi yanlısı kalkışmanın izlerini de ortadan kaldırdı. Dabaşi ye göre Türkiye toplumları da İran daki gibi bir spin le karşı karşıya: Kamuoyu araştırma şirketleri bunu zaten ölçüyor olmalı fakat Türkiye de şu anda bir referandum yapılsa, toplumun önemli kısmının Kobane den değil, ceberut güvenlik politikalarından yana tavır alacağını düşünüyorum. Eylemlerdeki ölümlerin faili ise belli; adına ister derin devlet deyin, ister güvenlik devleti. IŞİD in Ortadoğu da ortaya çıkışı, zahiri bir gücün denkleme sokulduğunu gösteriyor. Bana kalırsa tamamıyla karşıdevrimci olan bu proje, Arap Baharı sonrasındaki devrimlere ket vurmak üzerine kurulu. RADİKAL UNSURLARI TEMİZLEMENİN ARACI OLARAK IŞİD Güvenlik devleti imajından, özellikle İkinci Dünya Savaşı nın yol açtığı tarihsel travmalar sebebiyle uzak durmaya gayret eden Almanya ise daha ikircikli bir yol seçerek güvenlik diskurlarını yükseltmeden IŞİD in varlığı kendi toplumunu yeniden tasarlamak için kullanmakta yeni bir yol buldu: Düşünce suçları konusunda pozitif anlamda son derece katı bir tutumu olan Almanya, eyleme geçmeyen tasarıları cezalandırmamakta ısrarlı olsa da, IŞİD krizini kendi kozmopolit toplumunun arzu etmediği unsurlarından kurtulmak için kullanıyor. Avrupa nın eli en uzun haber alma teşkilatlarından birine sahip Almanya, mücahit örgütlere katılmak üzere ülke dışına çıkan vatandaşlarının takibini Türkiye, Suriye ve Irak ta sürdürüyor (Bu adreslere son haftalarda eğitim kampları kurulan Libya da eklendi). Avrupa nın diğer istihbarat ajanslarıyla işbirliği yaparak mücahitlerin eylemlerini kayıt altına alan Almanya, Suriye ve Irak taki savaşta eylemlerde bulunan şahısları Almanya ya dönüşlerinde ilgili kişi yalnızca Almanya vatandaşıysa hapsediyor, çifte vatandaş olması halindeyse Almanya vatandaşlığından atarak ülkesine yolluyor. Böylelikle ülke, vatandaşı olan radikal Müslüman şahısların işlediği suçlardan doğrudan etkilenmez ve İslamofobifobisi kamusal bir tartışmaya dönüşmezken, IŞİD saflarından dönenlerin viral propaganda yaparak örgüte yeni neferler kazandırılmasının da önüne geçilmiş oluyor. Mücahitlerin eylemlerinin tespiti hususunda talep ettiği tüm devletlerden bilgiye ulaşan Almanya İçişleri Bakanlığı yetkililerinin, Türkiye deki mevkidaşlarından bilgi alamadıkları için oldukça şikâyetçi olduklarını da eklemek gerekiyor. Bir Amok Koşucusu gibi önüne çıkana saldırıyormuş gibi gözüken IŞİD in varlığından iç siyasetteki sorunların çöp tenekesine gönderilmesinde istifade eden ülkelerin başındaysa muhtemelen Türkiye geliyor. Kendi enerji kaynaklarına sahip, demokratik katılım temelli ve ulus devlete dayanmayan devlet yapısı modeliyle devrimci bir odak haline gelen Rojava yı daha önceleri Özgür Suriye Ordusu ve El Nusra

İKİ AYLIK SOSYALİST SİYASET VE KÜLTÜR DERGİSİ Cephesi yoluyla rehin tutarak içerideki Kürtleri barış sürecinde kontrol etme stratejisi sekteye uğrayan Erdoğan ın AKP si, IŞİD in bölgede güç kazanmasıyla yeni bir müttefik buldu. El Nusra Cephesi veya diğer muharip mücahit örgütlere verdiği destek kanıtlanan AKP nin IŞİD le ilişkileri henüz resmen ispatlanamasa da, Rojava projesine tehdit oluşturması hasebiyle IŞİD, temmuz ayında kuvvetlenen Kobane kuşatmasıyla birlikte AKP nin doğal bir müttefikine dönüştü. IŞİD in Kobane ye yönelttiği fiili saldırılar hem ayrılıkçı politikaları zayıflattı. Hükümeti Kobane deki katliam girişimine seyirci kalkmakla suçlayan HDP nin sokağa çıkma çağrısına verilen ceberut karşılığın İnsan Hakları Derneği nin tespitine göre en az 46 kişinin ölümüne yol açmasıysa barış sürecinde AKP nin elini kuvvetlendirdi. Çatışmalı süreci ve 1990 lardaki kontr-terör dönemini hatırlatan iki haftanın siyasi sorumluğunun HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş a bırakılması, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri yoluyla Kürtlerin yanı sıra sosyalistler ve seküler kesimler için de alternatif bir lider figürü haline gelen Demirtaş ı da yalnızlaştırmış oldu. Diyarbakır, Urfa, Antep ve diğer kentlerde Kürt-İslam ideolojisinde konsolide edilen kitleler Kürt siyasi hareketine tekrar anımsatılırken, Hizbullah mensubu olduğu öne sürülen kişilerin ellerinde domuz bağlarıyla gündüz vakti meydanlarda kameralara yansıması aracılığıyla, gerekirse AKP nin de bir süredir uykuya yatırılan derin devlet aygıtlarına başvurarak yeni toplu mezarlar yaratmaktan çekinmeyeceği gösterildi. MİKRO YÖNETİME DEK GEREKLİ ŞEYTANLA DEVAM Güvenlik devleti formuna dönüş, IŞİD in yarattığı fiziksel ve kültürel terörün diyalektik bir karşılığı olmaktan çok, Esad yönetimini görevde istemeyen koalisyonun bu faydalı, hatta gerekli şeytandan istifade etmesi olarak görülebilir. Güvenlik devletinin köşeleri belirginleşip devletler ceberutlaşırken, kamu güvenliği gereksinimine vurgu yapılması için resmi propaganda yoluyla IŞİD in olduğundan da etkin gösterilmesi örgütün kültürel etki alanını artırıyor; bu feedback etkisi (geri besleme) bir fasit daire oluşturarak kamu güvenliğini bir aşama daha sıkılaştırmanın gerekçesine dönüşüyor (IŞİD imajıyla karşılaşana dek Rojava devriminden habersiz ABD lilerin Kobane yi savunmak için YPG ye katılmasını, Rojava ve Kobane nin dünya yurttaşları için ifade ettiği değerlerden çok ABD basınındaki IŞİD görünürlüğünün bir sonucu olarak okumak gerekiyor. YPG ye katılan 28 yaşındaki Amerikalı Jordan Matson da, Kobane ye gelişini Hıristiyanların katledilmesinden duyduğu üzüntüyle açıklıyor). Nihayetinde Dabaşi nin, tıpkı koalisyon ülkelerinin dış politika karar alıcıları gibi son derece realist bir bakışla yaptığı IŞİD değerlendirmesinin akla yatkınlığı giderek kuvvetleniyor: IŞİD durağan veya istikrarlı bir güç değil. İskambil destesindeki joker gibi; dolayısıyla onu dışarıdan tamamen kontrol edebilmek söz konusu olmuyor. Fakat bölgedeki siyasete etki etmek isteyen aktörler direksiyonunda kendileri bulunmadıkları bu araçta seyahat etmeyi, araç arzu ettikleri rotanın dışına çıkana kadar sürdürecekler. Bazılarının da dediği gibi, Irak ve Suriye de bir vekil savaşı yürütülüyor. Dabaşi bu sözleriyle bir anlamda IŞİD e ömür de biçmiş oluyor: IŞİD in ABD veya İsrail gibi küresel güçler tarafından kontrol edildiği gibi komplo teorilerinin kolaycılığına kapılmadığımız takdirde, IŞİD in Ortadoğu yu sürüklediği her dönemeçte tüm değişkenleri yeniden masaya yatıran, hem içeride hem de dışarıda yeni durumlara uygun tepkiler veren koalisyon ülkeleri Suriye nin mikro ölçekte yönetilebileceğine ikna olana dek IŞİD in gerekli bir şeytan olarak bölgede var olmayı sürdüreceği anlaşılıyor. Elbette bu sırada tüm dünya televizyonlarında IŞİD in Hollywood a taş çıkartan propaganda videolarını korkuyla, yurttaşı olduğumuz devletlerin giderek ceberutlaşmasına razı olarak izlemeyi sürdüreceğiz. YPG saflarında IŞİD e karşı savaşan ABD vatandaşı Jordan Matson 15

GÜNDEM Kobane, Türkiye ve Sokaklar Dinçer DEMİRKENT & Mutlu ARSLAN Uyguladıkları kan dondurucu şiddet yöntemleriyle dikkatleri çeken ve Suriye ve Irak ta ele geçirdikleri kentlerle bölgenin en etkili silahlı güçlerinden birisi haline gelen IŞİD, temmuz ayından bu yana tüm gücüyle Kobane ye saldırıyor. Nüfusunun büyük çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu ve Türkiye ile sınır komşusu olan Kobane de bulunan YPG güçleri eşine az rastlanır bir direniş örneği göstererek dört aydan uzun zamandır sınırlı imkânlarıyla kenti savunmaya çalışıyor. Gelinen noktada tüm dünyanın dikkatini çeken ve IŞİD e karşı uluslararası bir operasyonun başlamasına neden olan Kobane direnişinin, Türkiye açısından anlam ve önemi çok daha farklı. IŞİD in insanlık dışı vahşetiyle sınır komşusu olma tehlikesi bir yana, bölgenin demografik yapısı ve daha da ötesinde Kürt siyasal hareketinin devletler aşırı siyasal bilinci nedeniyle Kobane de yaşananlar, Türkiye de doğrudan sosyal ve siyasal sonuçlar doğuruyor. 16 IŞİD güçlerinin tanklar, toplar ve ağır silahlarla yürüttüğü saldırılar süresince bölgedeki Kürt etkinliğini azaltabilmek hesabıyla Türkiye devletinin IŞİD e yönelik çeşitli boyutlardaki örtük desteği, Türkiye deki Kürtlerin Kobane ile daha aktif bir dayanışma çizgisinin geliştirilmesi için sokaklara çıkmasına neden oldu. HDP nin açık çağrısıyla sokaklara çıkan milyonlarca kişi Kobane yaşananlara sessiz kalınmamasını isterken başta Güneydoğu Anadolu olmak üzere farklı bölgelerde yoğun çatışmalar yaşandı. Bu çatışmaları daha önceki örneklerinden ayıran şey, çatışmanın emniyet güçleriyle sınırlı kalmamış olmasıydı. Bölgede Hüda-Par lılarla karşılıklı infazlara varan çatışmalar, Türkiye nin diğer kesimlerinde de milliyetçimuhafazakâr kesimlerle sokak çatışmalarına varacak şekilde yayıldı.