Ampulün Hikâyesi. Giriş



Benzer belgeler
YENİ TÜRKİYE YE DOĞRU. Kırılamayan / Çatlatılamayan Ampul Ve Bir Değerlendirme

Yıldızlara gidemeyiz; sadece onlardan gelen ışınımı teleskopların yardımıyla gözleyebilir ve çözümleyebiliriz.

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 2 : KUVVET VE HAREKET

Bu bölümde Coulomb yasasının bir sonucu olarak ortaya çıkan Gauss yasasının kullanılmasıyla simetrili yük dağılımlarının elektrik alanlarının çok

MADDE VE IŞIK saydam maddeler yarı saydam maddeler saydam olmayan

Öğr.Gör.Alkan AKSOY. Hazırlayan: Öğr.Gör. Alkan AKSOY -Sürmene

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması

12. SINIF KONU ANLATIMLI

TEST 14-1 KONU IŞIK GÖLGE RENK. Çözümlerİ ÇÖZÜMLERİ

1. AMAÇ Işınımla ısı transferi olayının tanıtılması, Stefan-Boltzman kanunun ve ters kare kanunun gösterilmesi.

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur.

Bölüm 8: Atomun Elektron Yapısı

12. ÜNİTE IŞIK KONULAR 1. IŞIK VE IŞIK KAYNAKLARI 7. IŞIK ŞİDDETİ, TAYİNİ VE AYDINLATMA BİRİMLERİ 9. ÖZET 10. DEĞERLENDİRME SORULARI

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

1.ÜNİTE MODERN ATOM TEORİSİ -2.BÖLÜM- ATOMUN KUANTUM MODELİ

Fotovoltaik Teknoloji

TEMEİ, ESER II II II

5. SINIF FEN BİLİMLERİ IŞIĞIN VE SESİN YAYILMASI TESTİ A) 3 B) 4 C) 5 D) 6

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

2- Bileşim 3- Güneş İç Yapısı a) Çekirdek

Toplam

AST404 GÖZLEMSEL ASTRONOMİ HAFTALIK UYGULAMA DÖKÜMANI

SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bi

Elektromanyetik Işıma Electromagnetic Radiation (EMR)

1. Soba kelimesinin sonuna aşağıdaki eklerden hangisi getirilse kelime sobayı satan kişi anlamı kazanır?

AYDINLATMA SİSTEMLERİ. İbrahim Kolancı Enerji Yöneticisi

ELK464 AYDINLATMA TEKNİĞİ

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Sensörler Öğr. Gör. Erhan CEMÜNAL Thomas Alva Edison

Bölüm 24 Gauss Yasası

Işığın izlediği yol : Işık bir doğru boyunca km/saniye lik bir hızla yol alır.

SES. Meydana gelişi Yayılması Özellikleri Yalıtımı Kaydı

ELK462 AYDINLATMA TEKNİĞİ

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri

3. Ünsal Tülbentçi Matematik Yarışması Mayıs Sınıf Sayfa 1

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

MATEMATİK 2+2 UYGULAMALI ÖĞRENME SETİ. Her Haftaya Bir Bölüm ÇEK KOPAR SINIF

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU

ELEKTRİK-ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ Elektrik ve Elektronik Ölçmeler Laboratuvarı Deney Adı: Sensörler. Deney 5: Sensörler. Deneyin Amacı: A.

ALETLİ ANALİZ YÖNTEMLERİ

Bohr Atom Modeli. ( I eylemsizlik momen ) Her iki tarafı mv ye bölelim.

Adı - Soyadı: Bekir Ergül Sınıf: 9-D No: 977 Öğretmeni: Fahrettin Kale

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

MADDENİN TANECİKLİ YAPISI VE ISI

YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı Özel Laboratuvar Dersi Radyasyon (Işınım) Isı Transferi Deneyi Çalışma Notu

Işık Nasıl Yayılır? Bir kaynaktan çıkan ışık, herhangi bir engelle karşılaşmıyorsa her yönde ve doğrultuda doğrusal olarak yayılır.

Işığın Tanecikli Özelliği. Test 1 in Çözümleri

Newton un II. yasası. Bir cismin ivmesi, onun üzerine etki eden bileşke kuvvetle doğru orantılı ve kütlesi ile ters orantılıdır.

ELEKTRİKSEL POTANSİYEL

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ISI TRANSFER LABORATUVARI ISIL IŞINIM ÜNİTESİ

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

10. Sınıf. Soru Kitabı. Optik. Ünite. 6. Konu Renkler. Test Çözümleri. Lazer Işınının Elde Edilmesi

Ses Dalgaları Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri

Birinci Seviye Robot Eğitimi Bölüm 4

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

AYNALAR. Aynalar, bir yüzeyi çok iyi parlatılıp diğer yüzeyi ise cıva, kalay, gümüş ve alüminyum ile kaplanarak elde edilir.

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 09 Ekim :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 09 Ekim :53

Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

BİREYSELLEŞMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) FORMU

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

yansıyan ışık Gelen ışık

h 7.1 p dalgaboyuna sahip bir dalga karakteri de taşır. De Broglie nin varsayımı fotonlar için,

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

TOSHIBA LED AYDINLATMA Eviniz için Aydınlatma

MEVSİMLERİN OLUŞUMU. 5. Yiğit, demir bir bilyeyi aşağıdaki gibi eğik tutup, el feneri yardımı ile karşıdan ışık gönderiyor.

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına saygıyla selamlıyorum.

KORONA KAYIPLARI Korona Nedir?

İYİ Kİ VAR ÜNİTESİ ÇALIŞMALARI

1. ÜNİTE DENEME SINAVI

FİZ209A OPTİK LABORATUVARI DENEY KILAVUZU

M O Q R L. ADI: SOYADI: No: Sınıfı: Tarih.../.../... ALDIĞI NOT:...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

SEDAŞ DÜNYA ÇOCUK GÜNÜNÜ KUTLADI

PRATİKTE AYDINLATMA KAVRAMLARI VE TERİMLERİ

RADYASYON ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ DERS. Prof. Dr. Haluk YÜCEL RADYASYON DEDEKSİYON VERİMİ, ÖLÜ ZAMAN, PULS YIĞILMASI ÖZELLİKLERİ

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUEN GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

LAZER CĐHAZI : (1 ) lazer ortamı (2) maddeye verilen enerji (ışık), (3) ayna, (4) yarı geçirgen ayna, (5) dışarı çıkan lazer ışını

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

YAZILIYA HAZIRLIK SINAVI TÜRKÇE 5. SINIF

Doç. Dr. Sabri KAYA Erciyes Üni. Müh. Fak. Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü. Ders içeriği

DERS YILI 4.SINIF SIRALAMA VE SEVİYE TESPİT SINAVI

14. SİNÜSOİDAL AKIMDA DİRENÇ, KAPASİTE, İNDÜKTANS VE ORTAK İNDÜKTANSIN ÖLÇÜLMESİ

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

İNTERFEROMETRİ Yüksek Hassaslıkta Düzlemlik Ölçümü

Gök Mekaniği: Eğrisel Hareket in Kinematiği

12. SINIF KONU ANLATIMLI

Transkript:

Ampulün Hikâyesi Prof. Dr. Mustafa TEMİZ Giriş Genellikle Dünyâ da insanların çoğu futbol, basketbol gibi heyecan verici günlük konulara daha çok ilgi duymakta, bilimsel konuları daha sıkıcı ve garip karşılamaktadırlar. Meşhur bilim yazarlarından bir tânesi: Yanımda oturanlarla bir ilişki kurmak istediğim zaman hemen futboldan ve benzeri konulardan bahsederim. Eğer yanımdakilerin benimle ilgilerini kesmek istiyorsam konuşmayı hemen bilimsel konulara getiririm. O zaman, affedersiniz diyerek yavaş yavaş benden uzaklaşırlar diyor. Biz eğitim ve bilimle uğraşan kimselerin vazîfelerinden bir tânesi de bilimi geniş halk kitlelerine sevdirerek toplumda bilimsel düşünme seviyesinin yükselmesini sağlamaktır. Bu görev, bilime âit konuların halk nazârında popüler konular hâline geldiği anlarda daha kolay olmaktadır. Bu sırada böyle bir fırsatın doğduğunu görüyoruz. Teknolojik bir eleman olan AMPUL birden bire TÜRKİYE gündemine girmiş bulunmaktadır. Bunu bir fırsat bilerek, ampulün sâyesinde târihî ve teknik bâzı konuları, daha da câzip şekilde süsleyerek, halkımızın dikkatlerine sunmayı bir görev kabûl ediyorum. İnsanoğlunun bir özelliği vardır: Bir insan, bildiğini ne kadar çok insanla paylaşırsa, o kadar çok mutlu olur. Bu

bakımdan, yeni kurulan bir partinin ampulü amblem olarak seçmesi benim için kaçırılamaz bir fırsat olmuştur. Ampulün sâyesinde, bâzı konuları insanlarla paylaşacağım. Zerre kadar bile katkım olursa, bu benim için yeterli olacaktır. Ampulün siyâset sahnesine gireceği hiç aklınıza gelir miydi? Şimdiye kadar sâdece maddî ve fizikî karanlıkları aydınlatan ampul, bundan böyle acabâ çeşitli şekillerde şartlanmış kafaların içlerinin aydınlanmasına da sebep olabilecek mi? Bunun çok zor olacağını düşünüyorum. Memleketimin selâmeti için yanılmış olmamı çok isterdim!.. Görüyorsunuz, daha şimdiden, koca koca insanlar olarak bilinenler tarafından bile, ne yakıştırmalar, ne câhilce yorumlar yapılıyor. Yapılan tartışmaların ekseriyâ bilimsellikten çok uzaklarda ve gülünç olduğu görülmektedir. Teknik terimlerle yakıştırma ve benzetme yapanların bu terimlerin teknik tanım ve fizikî yorumlarını da bilmelidirler ki, tartışmalar daha mantıkî ve daha seviyeli olsun. Bu hususta da bir katkı sağlayabilirsem ne mutlu bana!.. Ampul Yeni kurulan ADÂLET ve KALKINMA partisinin amblemi olarak seçilen AMPUL, adâlet ve kalkınmayı ne derece temsil edebilir? Ya da soruyu şöyle de sorabiliriz. Seçilen ampul, adı geçen siyâsi partiyi temsil husûsunda isâbetli olmuş mudur? Bunun cevâbını, ampulü tanıdıktan sonra, elbette halk verecektir. Bu yazının amacı ampulü tanıtmanın ötesine geçemez ve geçmemeli de. Ancak, onun kişilerin beyinlerinde, kıssadan hisse misâli, iz eden ibretli çağrışımları müstesnâ

ADÂLET ve KALKINMA adındaki ADÂLET kelimesi, daha çok soyut kavramlara; kalkınma ise, bilim ve teknoloji ve bunların halka kazandırdığı katma değerler gibi kavramlara çağrışım yapabilir. En azından ampulün bunlarla yakın bir ilişkisi kurulabilmelidir. Bu, ampulü tanıdıktan sonra net olarak ortaya çıkabilir. Edison Ampul dendiği zaman ilk akla gelen Amerikalı Edison olmaktadır. Ampul ve ışığını gören hemen herkes ilkin onu hatırlar. Bilhassâ, eskiden gaz yağı ile aydınlananların ve idâre lâmbası ya da çıra ışığında geceleyip de ampule yetişenlerin, onun verdiği ışığın mutluluğu altında: Edison cennetlik mi, değil mi? tartışmalarına bir çoklarımız şâhit olmuş ya da hâlâ olmaktadır. Neden? Çünkü ampulü bulan Edison da onun için... Bu yüzden, hemen herkes Edison u bilir. Ampul ile Edison un eşleşmesi, ampulün târihî hikâyesini gündeme getirmektedir. Thomas Alva Edison, 1847 yılında doğmuş, 1931 yılında ölmüştür. 7 yaşında okula başlamış ama anlayışı yavaş gerekçesiyle okuldan atılmıştır. Edison un insanlığa hizmeti ortada olduğuna göre, bu olaydan şunu da öğreniyoruz: Öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir.

Edison, okuldan atılmasa da, eğer tahsil görmüş olsaydı, kim bilir daha nasıl olurdu? Anlayışı kıt gerekçesiyle Edison u okuldan atan öğretmenler, eğer onun buluşlarına yetişebilmişlerse, onun ampulü ile aydınlandıkları zaman, acabâ, gene aynı fikirleri taşıyorlar mıydı bilemiyoruz? Edison kendi gayretleriyle okuma yazma öğrenmiş, 12 yaşında iken Detroit ile Port Huron arasındaki demir yolu hattında çalışmaya başlamıştır. Bu sırada teknik yayınlara ilgi duyan Edison, boş vakitlerini bu yönde değerlendirmiş ve bilinen makinelerin geliştirilmesi için büyük bir gayret sarf etmiş, kısa sürede çok başarılara damgasını vurmuştur. Bu başarılarından bir tânesi de ampulü bulmasıdır. İnsanlar, 7 patent sâhibi Edison u daha çok ampul ve ışık ile hatırlarlar. Çünkü, karanlığı tanımayan yoktur. Tabiî olarak, karanlıkları yok eden bir cihazın bulunuşu, elbette bunun mûcidini akıllara nakşedecek ve bütün insanların sevgi ve ilgisini çekecektir. Kitaplarda Edison un kafasının bilimsel konularla ne derece meşgul olduğunu vurgulamak için, şöyle bir olaydan da bahsederler. Bilindiği gibi Edison ampul ile aydınlatmayı elde etmek için binlerce deney yapar ve her defâsında başka bir başarısızlıkla karşılaşır. Gezerken, otururken, hattâ çocuklarıyla eğlenirken bile hep kafasında ampul deneyleri vardır. Aslında bu özellik, kendini bir konuya veren herkes için geçerlidir. Yeter ki, insan kendi konusuna yoğun olarak eğilmiş olabilsin. Kendimden biliyorum, doktora yaptığım sıralarda yolda giderken dahî aklım hep formüllerle haşir-neşir oluyordu. Şimdi de pek farklı değilya!..

İşte yine kendi konusu ile kafası dolu olarak düşünceler içinde bulunduğu bir gün, Edison evinde çocuklar ve hanımıyla yemeğini yedikten sonra, masada çalışmasını sürdürüyordu. Çocuklar da etrafında oynuyor ve ara sıra gürültü ve patırtı da ediyorlardı. Bu durumu gören hanımının, çocukların babalarının çalışmasına engel olmamaları için, sarf ettiği bir kelime, Edison un ufkunun birden bire açılmasına sebep olmuştur. Hanımı çocuklara: Susun boş kafalılar demişti. Bu sözleri işiten Edison, birden bire irkilip sonra düşündükten sonra, Boş ha!.. deyip Deneyi bir de ampulün havasını boşaltarak yapayım kararını alır, ve işte o zaman ampulün ışık huzmelerinin kesintisiz olarak her tarafı aydınlattığını sevinç içinde seyreder. Ampulü partilerine sembol yapan siyâsilerin, ampulün temsil ettiği aydınlığın bir yorumu olarak, güzel fikir ve düşünceleri insanlara aşıyabilmeleri, ancak onların örnek insanî davranışlarını kendilerine birer meleke hâline getirmelerine bağlı olduğu unutulmamalıdır. Bu melekelerin başında, millet ve memleket çıkarının parti ve şahsî çıkarlarından üstün olduğunu kabûl etmeleri gelir. Ayrıca bunların, Milletimiz in temel mânevî karakteri olarak, sövene karşı dilsiz, vurana karşı elsiz olmaları gerekir. Bu deyimden kastimiz, insanların her türlü tenkitlerine olumlu yaklaşılmasını vurgulamak ve sabırlı olmaktır. Millet e hizmet aşkı ve insan sevgisi, bunların verdiği ıstırâbı söndürebilmelidir.

Eğer memleket ve millet hizmetleri birer ibâdet aşkı ile yapılamıyor ve bahsedilen yukarıdaki davranışlar birer meleke olarak sindirilemiyorsa, way, onların, millet ve memleketin hâline!.. Ampulün Doğuşu Elektrikle aydınlatma 1808 yılında Humphrey Davy nin ark ışığı ile başlamıştır. İlk enkandesan ampul, bu târihten 70 yıl sonra İngiliz Joseph Swan tarafından geliştirilmiş ve nihâyet 1879 yılında Edison un buluşları ile birleştirilerek pratik bir ışık kaynağı olarak insanlığın hizmetine girmiştir. İngilizce si ampule olarak yazılan ve Türkçe de ampul olarak anılan bu elektrik aygıtına ışık kaynağı denmesi, onun ışık vermesi sebebiyledir. Ampul basit olarak bir cam muhafaza ve onun içindeki fitilden ibârettir. Fitilin oksitlenmemesi için cam muhafazanın havası boşaltılır. Fitil ampulün en önemli kısmıdır. Fitilin geliştirilmesiyle ampulün ışık verimi gittikçe artırılmaktadır. Bu nedenle, zamanla çeşitli ampul tipleri meydana gelmiştir. 1891 yılında Paris Dünyâ Sergisi ile Avrupa ya giren ampulün ilk önemli yeniliği Hollanda da Philips Gloelampenfabrieken firması, Edison un kullandığı bambu fitili yerine, püskürtme yöntemi ile elde edilen kömür fitili kullanmak sûretiyle, yapmıştır. Daha sonra, 1893 yılında ampulde fitil olarak osmiyum ve 1904 yılında volfram telinin kullanılmasına geçilmiş ve her merhâlede ışık verimi artmıştır.

1912 yılından itibâren enkandesan ampule ilâve olarak içi gazla doldurulmuş yeni tip ampuller geliştirilmiştir. 1933 yılında enkandesan ampulün fitili kıvrımlı olarak yapılmış, verim daha da artırılmıştır. Ayrıca, Fransız Andre Claude un buluşları ile cıva buharlı ampul piyasaya girmiştir. Bu gün piyasada ampulün, enkandesan ampulden başka, fleoresan ampul, SL ampul gibi çok çeşit tipleri bulunmaktadır. Görüldüğü gibi, ampulün içinde, bâzı sözde basın (medya) mensuplarının keşfettikleri (!), gerçekten sarık veyâ rahle gibi nesneler yoktur; ampulün tamâmı teknik parçalardan ibârettir. Bu benzetmeler, insana onların teknik ve sosyal konularda câhil ya da gözlerinde şaşı hastalığı na sâhip olabileceklerini hatırlatıyor. Eskiler bu göz hastalarını dönen değirmen taşına baktırarak tedâvi ederlermiş Bugün bu değirmen taşlarını bulmak mümkün olur mu bilemem? Tabiî, bugün daha modern tedâvi yöntemleri muhakkak vardır. Ama bu hastalar, karakterleri îcâbı illâ da eskiye özlem duyarak bu değirmen taşlarını isterlerse ne yapacağız? Çünkü, bunların nasıl davranacağı belli olmuyor. Böyle kıymetli ve önemli görevler yapan bu hasta arkadaşlara hayırseverlerin yardımcı olmaları ne kadar güzel olur. İhmal etmemeli!.. Bilhassâ böyle meslekleri seçen vatan ve milletini sevenlerin güzel birer eğitim alarak gerçekten aydınlanmış, bilgili ve dürüst olmalarını ve 21. yüzyılda yazdıkları böyle yazılarla millet ve memleketimizi dünyâ önünde böyle gülünç durumlara düşürmemelerini arzû ediyoruz. Bâzı Matematik Tanımlar Yazıda adı geçen parti kurulup ampulü parti amblemi olarak seçtikleri sırada bâzı sözde basın (medya) mensupları gazetelerinde ampulün içinde, her nasılsa, rahle ve sarık gibi dînî semboller gördüklerini yazmışlardı.

Bilim adamları, bütün bilimlerde olduğu gibi, bâzı fiziksel büyüklükleri tanımlayarak onları kontrol etmek sûretiyle, ışığın aydınlatmasından faydalanmasını da başarabilmişlerdir. Fitil, ampulün ışık yayan bir elemanıdır. Bu, bir ışık yayan kaynaktır. Bu kaynağın ışığının ölçülmesi gerekir. Işık ölçümü bilimine fotometri denir. Fotometride pratik olarak 3 büyüklük vardır. Bunlar, kaynaktan gelen ışığın Işık Şiddeti, kaynağın yaydığı ışığın Işık Akısı ve Aydınlatma olarak sınıflandırılabilir. Bunların, standart bir büyüklüğe göre tanımlanması gerekir. Kabûl edilen standart ışık şiddetine (büyüklüğe) Mum (M) denir.1 Mum luk aydınlanmanın târifi şudur: Plâtinin ergime sıcaklığında (1773 C o ) bulunan siyah bir cismin bir santimetre karelik yüzeyinin kendisine dik bir doğrultuda verdiği ışık şiddetinin 1/60 ına 1 Mum denir. Bu standart bir büyüklük olarak alınır. Diğer bir büyüklük de Işık Akısı dır. Işık akısı, görünen ışığın akış hızıdır. Bunun birimine Lümen (L) denir: 1 Lümen (L), 1 M luk ışık şiddetindeki bir kaynağın 1 metre (m) uzaklıktaki 1m 2 lik bir yüzeye dik olarak gönderdiği ışık miktarıdır. 1 m (metre) yarıçaplı bir kürenin yüzeyinin 4 π metrekare (m 2 ) ettiği bilinmektedir. Buna göre, 1 m yarıçaplı bir kürenin merkezine 1 mum (M) şiddetinde bir ışık kaynağı konursa, bütün küre yüzeyine 4 π L lik bir ışık akısı gelir. Eğer kürenin

merkezine I M şiddetinde bir ışık kaynağı konursa, o zaman toplam ışık akısı, 4πIL olur. Işık akısı F ile gösterilebilir: O zaman bu, F = 4π L Mum (1) xi Mum = 4πI L olarak formalize olur. Aydınlatma (E) ışık akısına bağlı olarak tanımlanır. Bunun birimi Lüks tür. Birim yüzeye düşen ışık akısına aydınlatma denir. Aydınlatma, A, yüz ölçümünü ifâde etmek üzere, E=F/A formülü ile gösterilebilir. Buna göre 1m 2 lik bir yüzeye düşen ışık akısı 1 L ise, bu yüzeyin aydınlatması 1 Lüks olur. Eşitlik (2) ile verilen aydınlatma E=F/A= (3) 2 4π I / s (2) 4π =I/s 2 olur. Burada s, merkezinde bulunan I şiddetindeki ışık kaynağı 2 tarafından aydınlatılan 4π s lik küresel alan yüzeyinin ideal yarıçapını gösterir. Eğer ışık kaynağı bulunduğu yüzey normali ile bir θ açısı yaparsa, o zaman

F=Icos θ/s 2 (4) olur. Lambaların ışık verimleri (5) Verim=F/P formülü ile hesaplanabilir. Burada P, ampulü besleyen elektrik gücünü gösterir ve birimine vat (watt-w) denir. Buna göre verimin boyutu Lümen/vat (L/W) olur. Edison un bambu teli, kömür fitili ile değiştirildiği zaman elde edilen verim 3 L/W olmuştur. Daha sonra fitil olarak, 1893-1904 yılları arasında, osmiyum ve wolfram telleri kullanıldığında ampul verimi 8 L/W a çıkmıştır. Argon gazı ile kullanıldığında 12 L/W olan lamba verimi, 1933 yılında fitilin çift kıvrımlı yapılmasıyla, 14 L/W a ulaşmıştır. Verim, Fleoresan lambalarda 1930-1980 yılları arasında 40 L/W tan 90 L/W a çıkmıştır. 1933 te başlayan basınçlı cıva buharlı lambalarda verim, 40 L/W tan 55 L/W ta, 1968 de geliştirilen yüksek basınçlı sodyumlu deşarj lambalarında 95 L/W olan verim, 125 L/W ta ve 1933 te çıkan düşük basınçlı sodyum deşarj lambalarında 55 L/W tan 200 L/W a çıkmıştır. Görüldüğü gibi ampulün verimi ilk başlangıçtan beri durmadan artarak büyümüş ve büyümektedir. Cumhûriyet devrinde memleketimizi idâre etmek için başımıza geçenlerin, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak ve onu geçmek için çalışmaları gerekiyordu.

Çağdaş medeniyet seviyesini geçmeyi bir yana bırakalım, Atatürk ten sonra, şimdiye kadar gelen bütün yöneticilerin çabalarının sonucunda milletimiz, âdetâ bir Dünyâ dilencisi hâline getirilmeye çalışılmış bulunmaktadır. Ahlâkî seviyemiz (düzeyimiz) yaralanmış, böylece dünyâ skalasında yolsuzluk ve hortumculukta 4. sıraya yükselmiş duruma düşürülmüş bulunmaktayız. Ey vah Memleketimiz e!.. Yazık oldu Milletimiz e!.. Bu millet buna mı lâyıktı? Ey ampulü partilerine sembol yapan yeni parti kurucuları!.. Ampulün seyrindeki gelişmeyi, memleketimizin gelişmesine teşmil ediniz!.. Bizler, ampul sembolünden gelen bu çağrışımların gerçekleşmesini bekliyoruz. Bunu yapabilirseniz, şimdiden Ne mutlu size! Ne mutlu Türk Ulusu na!.. diye peşinen haykırıyorum. Ampul Ne Diyor? Ampulün bir parti amblemi olarak seçilmesi, siyâsilere şu mesajı vermelidir. Ampulün hedefi aydınlatma olduğuna göre, parti liderinin hedefinde de, geleceğin aydın olması için, evrensel değerlerin elde edilmesi olmalıdır. Hedef ve geleceğin aydınlanması ancak ilim ile olur. İlim, peygamberlerin tek mîrâsı ve evrensel bir fikrî aydınlanma kaynağıdır. İlim ile elde edilen sonuçlar, ampul aydınlığı içinde görülen ve yapılan işlere benzer. Aydın ortamlarda bunların yapılması esnâsında meydana gelen hatâ ve noksanlar, karanlık ortamlarda yapılan hatâlı işlere göre, son derece az olur. Ampul şeffaflık demektir. Demek oluyor ki, Bu yazının yazıldığı sırada yolsuzlukta dünyâ 4.sü olmuştuk.

ilmin zıddı olan câhillik karanlığın bir başka yüzüdür, kapalı kapılar arkasında entrika çevirmek demektir.. Onun için ampulü sembol olarak seçenler, câhillik, bilgisizlik ve câhillerden yüz çevirmelidirler ve şeffaf olmalıdırlar. Nasıl ampulün aydınlatması elde edilene kadar bir takım bilimsel tanımlar yapılmış ve sonra da bir takım standartlar geliştirilmiş ise, bunlara benzer olarak, liderlerin karakterleri de, başta kendi öz kültürümüz olmak üzere, evrensel insan karakterlerine ve insânî değer yargılarına uygun düşmeli ve bunların işlerinde prensip sâhibi olmaları gerekmelidir. Bu mânevî değerlerin ifâdesi, bu liderlerin nefislerine hâkim olmalarıyla ölçülebilir. Ampul parçalarının aydınlatmada ne derece etkin olduğu bilindiğine ve bu parçaların daha uygun parçalarla değiştirilerek verimin yükseltilmesi sağlandığına göre, lider kadrosunun da memleketin her köşesinde iş verimini artırması ve memleketin çağdaş medeniyet seviyesine çıkarılması için insanlar arasından liyâkatli kimselerin seçilmesi lâzımdır. Cumhûriyet kurulduğundan bu yana gelen çoğu yöneticilerimizin bu bahsedilen ölçülerde olmadığını, son yıllarda ayyuka çıkan hortumlamalarla insanlarımızı sefil ve memleketimizi Dünyâ önünde para dilenen dilenci seviyesine düşürmelerinden, artık kolayca görüyoruz. Ağzımızın sütle yanması sebebiyle, ayranı şimdi üfleyerek içiyoruz. Ampulün hikâyesi, onu parti amblemi seçenlere, bir uyarı olsun diye de ele alınmıştır. Yoksa kimse, hikâye peşinde değildir. Ampulün ışığından faydalanmak için onun her bir parçası ne kadar titizlikle seçilmiş ise, idâreye tâlip olanlar da titizlikle Âyet meali.

seçilmelidir. Seçimin temelinde ehliyet ve liyâkat olmalıdır. Fatih Sultan Mehmet in top yapmak için Macar topçusuna görev vermesinin temelindeki gerçek, o kişinin topçuluk husûsunda ehliyet sâhibi oluşudur. Ampul üzerinde çalışanlar nasıl samîmi olarak gayret göstermişlerse, ampulü sembol kabûl edenler de millete hizmet husûsunda samîmi olmalıdırlar. Şimdiye kadar bizi idâre edenlerin çoğu gösterdikleri kötü idâreleriyle bizlerin, hattâ bu iktidar sâhipleri şahsî menfaatlerini müstevlîlerin siyâsi emelleriyle tevhit edebilirler uyarısını istemeye istemeye hatırlamamıza sebep olmuşlardır. Bunlar, millet ve memleket işlerinden daha önemli gördükleri bir takım şahsî çıkar, grup ve parti menfaatlerinin peşine düştükleri için, tavşana kaç, tazıya tut mantığıyla hareket ederek, memleketimizi beş sente muhtaç hâle düşürmüşlerdir. Cumhûriyet imizin ilk yıllarında bir dolar yaklaşık 1 Türk lirası iken bu gün 1 600 000 T.L. değil midir? Memleketimiz, bırakınız çağdaş medeniyet seviyesine yetişmeyi, Dünyâ da yolsuzlukta 4. sırayı almıştır. Büyümesi durmuş, gerilemesi %11 olmuştur. Dikkat ediyor musunuz ampulün gelişme sürecindeki verimi gittikçe artmıştır. Ampulü sembol kabûl edenler, memleketimizin her bir köşesindeki faâliyetlerde ele alınan işleri bir adım daha ileri götürürlerse, ancak bir ümit ışığı belirebilir. Liderlerin fiziksel bünyeleri ampulün, ruhları ise ışığın çağrıştırdığı bir yapıda olmalıdır. Işık

Cisimlerin gölgeleri incelendiğinde bunların keskin kenarlarının olmaması, ışığın dalga özelliği taşıdığının ip uçlarını verir. Çünkü, katı bir engelin kenârını sıyırarak geçen ışık, bilime âit ifâdeyle konuşmak gerekirse, kırınıma uğrayarak hafifçe engelin arkasına doğru yayılır. Ayrıca ışıkta gözlenen girişim özelliği de dalga yapısının bir sonucudur. Işık, değişen dalga boyu uzunluklarının gözün retina tabakasındaki algılama olayıdır. Bu tabaka her dalga boyunu değişik bir şekilde duyar. Algılanan bu değişikliklere renk diyoruz. İnsanın gözü, görünen ışığın içindeki ana dalga boyları olan kırmızı, turuncu, pembe sarı, yeşil, mâvi, lâcivert, mor renklerinin karışımını beyaz olarak algılamaktadır. Bu 7 rengin dalga boyu sahâsı 0.4-0.75 µm (4000 A o -7500 A o ) arasıdır. Bu sahâya karşı düşen frekans aralığı, 2.5x10 14-4.3x10 14 Hz dir. Evrendeki frekans spektrumunun 10 Hz ile 10 25 Hz gibi büyük bir sahâyı kapladığı düşünülürse, insanoğlunun evrende algıladığı sahânın küçüklüğü ortaya çıkar. İnsan gözü tarafından algılanan bu kısım, evrendeki frekans spektrumunun 0.0015 i civârındadır. İnsanın 10 14 Hz civârında küçük bir sahâyı algılaması, bunun dışındaki renk cümbüşlerinden mahrum olması, insanlara Küçük dağları ben yarattım küstahlığına kapılmadan her an haddini aşmamasının uyarısını vermektedir. Bugün, memleketimiz Dünyâ nın en büyük zenginlik potansiyeline sâhip olduğu halde, milletimize fakr-u zarûretin revâ görülmesi, hazînesinin yağma edilmesi, yolsuzlukta dünyâda 4. sıraya getirilmesinin temel

sebeplerinden bir tânesi de, yurdun her tarafındaki idârî kademelerin çoğundaki yöneticilerin, o makamlara işlerinin ehli olarak değil de, çeşitli entrikalarla gelmiş olmaları ve dolayısıyla oturdukları koltukları dolduramamaları, Küçük dağları ben yarattım küstahlığı neticesi olarak, hadlerini bilememeleri ve bu yüzden ADÂLET kavramını zaâfa uğratmaları, zulmü şahsî menfaatlerin bir vasıtası saymalarıdır. ADÂLET mülkün temelidir diyen Gazi Mustafa Kemal in sözleri ile Her iyiliğin kaynağı ADÂLETtir. Âdil olmayan kişinin elinden çıkan iş kötü olur diyen cihan Pâdişâhı Kânûnî Sultan Süleyman ın ADÂLET görüşleri aynı noktada birleşmektedir. Nitekim, bugün millet olarak içinde bulunduğumuz şu perişanlık ve fakirlik, memleketimizin kaderini 40-50 yıl ellerinde bulunduran kişi ve zihniyetlerin, ADÂLET dışı uygulamalarının bir sonucu olsa gerektir. Öyle ki, bu kişilerin ADÂLET dışı uygulamaları, memleketin hayrı için yapılmış işlerin bereketini de silmiş süpürmüş ve memleketimizin bir enkaz hâline dönüşünü engelleyememiş bulunmaktadır. Demek ki, bir idâreci bâzen dürüst bâzen yamuk; bâzen âdil, bâzen zâlim olamaz; her zaman âdil, dürüst olmalı ve faydalı iş yapmalıdır. Her davranışın ilerisi için çimlenmeye hazır bir çekirdek olduğunu, ileride filizlenmeye hazır bir potansiyel kazandığını unutmamalıdır. Çünkü, adâletsiz olarak yapılan işler, eksinin artıyı yok edişi gibi, faydalı işlerin etkisini de ortadan kaldırmaktadır. Şu söz de yine Kânûnî Sultan Süleyman a âittir: Büyük devletler, büyük adamların eseri ise, büyük adamlar da Âdil

denilen Yüce Kudret in eseridir. Milletimizin şanssızlığı, memleketimizin potansiyel zenginliğini harekete getirecek iyi, samîmi ve âdil idârecilere sâhip olamayışıdır. 10 Hz-10 25 Hz arasındaki trilyonlarca rengi değil de sâdece 10 14 Hz civârındaki 7 rengi görebilen insan için asıl olan, trilyonlarca renk güzelliklerinin temâşasının verdiği çılgınlıkları yaşamaktansa, bu akıl almaz güzelliklere göre kendisine tanınan imkânların ilham ettiği haddini ve kendini tanımasının verdiği olgunluğu yakalamaktır. Bu olgunluk herkesin hedefi olmakla berâber, liderliğe ve halkın hizmetine soyunanlar için kaçınılmazdır. Asıl liderlik burada belli olur. Işığın bir de partikül karakteri vardır. Bir yüzeye çarpan ışığın, enerji aktararak, çarptığı yüzey elektronlarını harekete getirmesi, onun partikül karakteri ile açıklanabilmektedir. Tıpkı, yağmur damlaları gibi... Işık partiküllerine bilimde foton denmektedir. Her bir foton, ışığın enerjisini taşıyan birer enerji yumağıdır. Fotonun enerjisi, E=hf şeklinde, ışığın f frekansı ile doğru orantılıdır. Burada h Planck Sâbiti dir. Işık, enerjisini elektronlara fotonlar vâsıtasıyla aktarmaktadır. Bir yüzeye çarpan fotonlar, eğer o yüzey tarafından tamâmen emiliyorlarsa, o yüzeye p=hf/c ve tamâmen yansıtılıyorlarsa, p=2hf/c momentum büyüklüğünü uygular. Işığın bu iki karakteri 1920 li yıllarda Kuantum Mekaniği adı ile anılan bilim dalını doğurmuştur. Radyo dalgalarının incelenmesi, daha ziyâde ışığın dalga modeli ile ve ultra viole ve x ışınlarının incelenmesi ise, tânecik modeli ile açıklanmaya uygun düşmektedir. Görünen ışık tayfında ise, hem tânecik ve hem de dalga karakteri hâkimdir.

Işığın hızı, meşhur Einstein kütle-enerji formülünde E=mc 2 ile vazgeçilmez evrensel bir sâbiti meydana getirir. Mutlak boşlukta c ile gösterilen ışık hızı, mutlak boşluğun diğer birer evrensel sâbiti olan izâfî dielektrik sâbiti ve izâfî manyetik geçirgenlik sâbitinin c=1/(µ o ε o ) 1/2 şeklindeki bir ilişkisi sonucuna da sâhiptir. Evrenin dizaynında hep birlikte bulunan bu sâbitler arasındaki bu özelliğe bakarak, yöneticilerin birbirleri arasındaki kardeşlikten doğan birlik, berâberlik ve kenetlenmeyi tesis etmeleri gerektiği açıktır. Işık deyip geçmemelidir. Hizmet için yola çıkanlar, Amerikalı bir bilim yazarının yazdığı bir kitabına verdiği Beauty of Light-Işığın Güzelliği sözcüğünün çağrışımlarını taşımalıdırlar. Ampulü, sembol olarak seçmek, onun ürünü olan ışık gibi aydınlatıcı, ışık gibi sıcak, ışık gibi renkli, ışık gibi yumuşak, ışık gibi kıvrak, ışık gibi alternatifli olmaya namzet olmak demektir. Umutlarımızın gerçekleşip gerçekleşmediğini görmek için sabırla bekleyeceğiz.