BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN KULLANIM ALANLARI ve BİTKİ VERİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ

Benzer belgeler
PROJE ADI: BİTKİLERDE AŞILAMA

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR

Arpada Hastalıklara Bağlı Olmayan Yaprak Lekeleri

DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ

8. KONU: VİRAL KOMPONENTLERİN BİYOLOJİK FONKSİYONU Kodlama: Her virüs kendine özgü proteini oluşturmakla birlikte, proteinde nükleik asidi için

Sakarya İli Fındık Alanlarındaki Bitki Sağlığı Sorunları Çalıştayı Raporu

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

SEKONDER METABOLİTLER

Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi

FAQ-TIENS DICHO II.Nesil Meyve&Sebze Temizleyici

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf

Bitkisel Üretimde Genetiği Değiştirilmiş Ürünler: Efsaneler ve Gerçekler

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

PESTİSİTLERE KARŞI DAYANIKLILIK GELİŞİMİ VE DAYANIKLILIĞIN YÖNETİMİ. Dr. İlhan KURAL

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

12. SINIF KONU ANLATIMI 23 BİTKİLERDE BESLENME BİTKİLERDE TAŞIMA

PESTİSİTLERE KARŞI DAYANIKLILIK GELİŞİMİ VE DAYANIKLILIĞIN YÖNETİMİ

Ekosol Tarım ve Hayvancılık A.Ş.

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİKÇİ (MOLEKÜLER BİYOLOG)

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile

2009 TÜBİTAK TÜSSİDE BİLİM DANIŞMANLIĞI ÇALIŞTAYI 1

DOMATESĐN BAKTERĐYEL HASTALIKLARININ KONTROLÜNDE BĐTKĐ AKTĐVATÖRLERĐ VE BAKTERĐSĐTLERĐN ETKĐLERĐ. N. Ülkü KARABAY Hüseyin TÜRKÜSAY Cüneyt AKI

HAYVANSAL KAYNAKLI AMİNO ASİT İÇEREN ORGANİK GÜBRE. Çabamız topraklarımız için.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR

TÜRKİYE DE TARIM İLACI TÜKETİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

organik gübre

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Gıda Mühendisliğine Giriş. Ders-2

Sivrisineklerde Larvisitlere Karşı Direnç Çalışmaları

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ TARIMSAL BİYOTEKNOLOJİ BÖLÜMÜ

Bitki Kökenli Rekombinant Proteinlerin Geri Kazanımı ve Saflaştırılması

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

NPK GÜBRE SERİSİ. Formüller. Formüller. Formüller

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

2005 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIMSAL AR-GE PROJE DESTEKLERİ

TARIMSAL BİYOTEKNOLOJİYE GİRİŞ

Tarımsal Biyoteknolojiye Giriş

İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ HAFTA

Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI LİSE3 (Çalıştay 2013) BİYOLOJİ GRUP TUHAF

19. yüzyıldan itibaren önemli gelişmeler ortaya çıkmıştır. Biranın bozulmasına neden olan bir etmenin LOUİS PASTEUR ün çalışmaları ile tanımlanması,

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 11. Sınıf

RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

Domates Yaprak Galeri Güvesi Tuta absoluta

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

ADIM ADIM YGS- LYS 92. ADIM KALITIM 18 GENETİK MÜHENDİSLİĞİ VE BİYOTEKNOLOJİ ÇALIŞMA ALANLARI

HİJYEN VE SANİTASYON (LBV104U)

Domates (Lycopersicon esculentum Mill.) Bitkisinde Metalaxyl in Stomalar Üzerine Etkisi

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Uygun koşullar altında gelişen bir bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi gençlik (juvenile) olarak isimlendirilir.

ADIM ADIM YGS-LYS 47. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-7 MANTARLAR ALEMİ

HAYVAN BESLEMEDE BİYOTEKNOLOJİ PROF.DR. SAKİNE YALÇIN

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİKÇİ (MOLEKÜLER BİYOLOG)

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ

Ev Yapımı ve Endüstriyel Üretim Yoğurtlarda ph ve Probiyotiklik İlişkisi

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi

TÜBİTAK-BİDEB Y.İ.B.O. ÖĞRETMENLERİ (FEN VE TEKNOLOJİ, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ VE MATEMATİK) PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞMA PROGRAMI ÇALIŞTAY 2009

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

KALITSAL MADDE PROF. DR. SERKAN YILMAZ

TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ-FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI (LİSE-3 [ÇALIŞTAY 2013])

Günümüz dünyasının en önemli sorunlarından biri de hızla artan dünya nüfusudur. Tarıma elverişli alanlar giderek azalmaktadır.

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32

Bio Verim HAKKIMIZDA. Misyonumuz. Vizyonumuz AR-GE. Sürdürülebilir Tarım. Organik Tarım. Verim & Kalite. Sağlıklı Yaşam

FEN ve TEKNOLOJİ / GENETİK MÜHENDİSLİĞİ ve BİYOTEKNOLOJİ. GENETİK MÜHENDİSLİĞİ ve BİYOTEKNOLOJİ

AŞI ve SERUMLAR. Dr. Sibel AK

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Yönetim Kurulu'nun 2016/17 sayılı ve XIX no'lu kararı ile basılmıştır.

Tarifname ANTİVİRAL KULLANIMA YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

Karbonhidratlar, odunsu bitkilerin en önemli yapı maddeleridir.

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

Kim.Müh. Saadet ODACI Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

TIP 103 HÜCRE DERS KURULU 3.KURUL 1. HAFTA. 13 Şubat 2019 Çarşamba

BÖLÜM 10 ORGANİK MADDELERİN TAŞINIMI


SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI

Pektin, metil grupları içeren galakturonik asit polimeridir. Mikrobiyal yıkım ile, pektik asit, metanol, d- galakturonik asit e çevrilir.

Hava kirleticilerinin çoğu havaya küçük miktarlarda katılır. Kirleticilerin yoğunluğu değişik biçimlerde ifade edilir.

MBG 112 BİYOLOJİ II BİTKİLERDE ÜREME VE BİYOTEKNOLOJİ YRD. DOÇ. DR. YELDA ÖZDEN. Döl almaşı

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012

Transkript:

Lise Öğretmenleri Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik Proje Danışmanlığı Eğitimi Çalıştayı LİSE-2 (Çalıştay 2012) BİTKİ AKTİVATÖRLERİNİN KULLANIM ALANLARI ve BİTKİ VERİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ Doç. Dr. Cüneyt AKI ÇOMÜ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ MOLEKÜLER BİYOLOJİ ANA BİLİM DALI cuneytaki@comu.edu.tr

BİTKİ-PATOJEN İLİŞKİLERİ Bitkiler virus, bakteri, protozoa, nematod, fungus gibi patojenik organizmaların ve çeşitli çevresel koşulların olumsuz etkilerine maruz kalmaktadırlar. Bakteriler, funguslar, virüsler ve nematodlar gibi birçok organizma için besin kaynağı olan bitkiler, patojenlerden soyutlanamazlar. Karşılıklı Sinyalizasyon!

Konak bitki ve patojen arasındaki karşılıklı sinyalizasyon ve tanışmada görevli moleküllerin tanımlanması ve karakterizasyonu, son on yıl boyunca araştırmaların odağı olmuştur. Elisitörler tanışmada önemli rol oynadığı düşünülen sinyal molekülleridir. Elisitör Terimi, bitki savunma mekanizmalarının herhangi birini uyaran, antimikrobiyal bileşiklerin sentezi ve birikimini indükleyen bütün uyarıcı molekülleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Karakterize edilen elisitörlere örnekler; - Kitin, Kitosan, Oligogalakturonid - AVR4 ve AVR9 - Glukanlar, Elisitinler - Harpin, Cryptogein

Bitkiler, kaçınılmaz olan patojen saldırılarını algılamak ve karşı koymak için uygun savunma stratejileri geliştirmişlerdir. Bitkiler patojen istilasına etkili bir biçimde durdurabilmek için yapılarında varolan fiziksel ve kimyasal engeller kadar, patojen atağı ile aktive olan, uyarılabilir savunma tepkilerini de kullanırlar. Bu savunma mekanizmaları bazı patojenler için caydırıcı bir rol oynamasına karşın bazı patojenler için etkisiz kalmaktadır. Bunun sonucunda da hastalıklar ortaya çıkmaktadır.

Bitkiler farklı stres faktörlerine karşı aynı veya benzer savunma mekanizmaları geliştirmişlerdir. Bitkiler stresi ya tolere etmekte yada ondan kaçınmaktadırlar. Stres faktörleri yapısal ve metabolik hasarlara neden olmaktadırlar. Bu hasarlar tersinir ya da geri dönüşümsüz olabilirler. Bu yüzden bitkiler sekonder metabolitlerin yanısıra başka savunma yolları geliştirmişlerdir. (Bu kimyasal maddelerin önceden hiç bir işe yaramadığı bitkiler tarafından üretilen artık maddeler olduğu varsayılıyordu. Ancak daha sonraları bu maddelerin bitkide; savunma, korunma, ortama uyum, hayatta kalma ve nesillerini devam ettirmek için bitkiler tarafından geliştirilmiş oldukça karmaşık mekanizmaların ürünleri olduğu anlaşıldı.)

Sekonder Bileşikler Yaralanma Enfeksiyon Etki Sekonder Bileşikler Algılama & Sinyal Alkaloidler Terpenoidler Fenolik Bileşikler

e-journal of New World Sciences Academy Ecological Life Sciences, 5A0006, 4, (2), 31-41. Oskay, D. ve Oskay, M

Diğer savunma faktörleri thaumatin, kitinaz, glukanaz gibi PR proteinleri fitoaleksinler, düşük molekül ağırlıklı fenolikler savunma enzimleri programlanmış hücre ölümü olan HR (Hypersensitive Response) SAR (Sistemik Uyarılmış Dayanıklılık)

Bitki-Patojen İnteraksiyonlarında Sinyaller ve Yanıtlar (Cetin, 2004)

PR Proteinleri (Pathogen Related Proteins) PR proteinleri bitkilerde patojen enfeksiyon sonucu veya buna benzer stres koşullarında sentezlenen proteinlerdir. Sistemik direnç oluşturmaktadırlar. PR proteinleri patojenin saldırısını, yayılmasını, çok yönlülüğünü sınırlandırmakta ve yaralanma, incinme, yüksek osmotik basınç gibi diğer stres koşullarında da oluşmaktadırlar. PR proteinlerinin ilk kez TMV (Tütün Mozaik Virüsü) ile enfekte edilen tütün yapraklarında yapılan çalışmada hipersensitif bir reaksiyon sonucunda meydana geldiği tespit edilmiştir.

İyi bilinen PR proteinleri; PR1 proteinleri, β -1,3-glukanazlar, kitinazlar, PR4 proteinleri. proteinazlar, kitosanazlar ve peroksidazlar dır. (Agrios, 1997).

Birçok çalışma ile PR Proteinlerinin başlıca iki sinyal yolu olduğu tespit edilmiştir. Patojen saldırılarına karşı direnç yolu olan SA (Salisilik Asit) e bağlı sistemik direnç ve herbivorlara karşı etkili olan JA (Jasmonik Asit) e bağlı direnç. Bitkiler herbivor ve hastalıkların etkisini azaltabilmek için de çeşitli savunma mekanizmaları geliştirmişlerdir. Böcek veya patojen saldırıları bitkilerde savunma mekanizmalarını harekete geçirecek olan endojenik hormonların birikimine neden olmaktadır.

SA, JA ve Etilen gibi spesifik bitki hormonları çoğu patojen ve zararlı böceklere karşı sentezlenmektedirler. Patojenle enfeksiyon sonucunda savunma mekanizmalarını harekete geçirecek olan sinyaller oluşmakta ve buna bağlı olarak da lokal ve sistemik antimikrobiyal savunma oluşmaktadır. Üç bitki hormonu SA, JA ve etilen hormonları patojenle enfeksiyon sonrası bitkilerde sinyal olarak görev yapmaktadırlar.

Fitoaleksinler Fitoaleksinler ilk kez 1940 yılında bulunmuştur. Dayanıklılığın teşviki ile antimikrobiyal etkiye sahip olan fitoaleksinler, hızlı bir şekilde üretilirler. Fitoaleksinlerin üretimiyle lignin, hücre duvar proteini ve antimikrobial peptid gibi çeşitli enzimlerin üretimi artar. Ayrıca fitoaleksinlerin, fungusların misel artışını engellemesinin yanı sıra bakteri, nematod ve diğer organizmalara karşı toksik etki gösterdiği bildirilmektedir.

Fitoaleksinler Fitoaleksinler, bitkiler abiyotik strese veya mikroorganizmalara maruz kaldıktan sonra bitkilerde hem sentezlenen hem de biriken düşük molekül ağırlığına sahip antimikrobiyal bileşiklerdir. En çok bilinen fitoaleksinler, bitkilere patojen olan fungusların büyümesini inhibe ederken, bazıları aynı zamanda bakteri, nematod ve diğer organizmalara toksiktir. 30 dan fazla familyaya mensup bitkilerden,fi toaleksin benzeri özellikler gösteren 300 den fazla kimyasal izole edilmiştir. Bir familyanın bitkileri tarafından üretilen fitoaleksinlerin kimyasal özellikleri genellikle benzerdir. Örneğin; çoğu Fabaceae üyesinde fitoaleksinler izoflavanoidlerken, Solanaceae de terpenoidler vardır.

Fitoaleksinler Çoğu fitoaleksin, funguslar tarafından oluşturulan infeksiyona yanıtta üretilir fakat birkaç bakteri, virüs ve nematodun da fitoaleksin üretimini indüklediği gösterilmiştir (Agrios, 1997). En iyi bilinen fitoaleksinler, fasülyede phaseolin, bezelyede pisatin, yoncada glyceolin, patates ve pamukta rishitin biberde ise capsidiol dür.

(IPM) BİTKİ HASTALIKLARIYLA ENTEGRE SAVAŞIM (INTEGRATED PEST MANAGEMENT) Tarımsal savaşımda birtakım yöntemler yer almaktadır. Ancak, bu yöntemler içinde en yoğun kullanılanı, tarım ilaçlarının yani pestisitlerin kullanıldığı kimyasal savaşımdır. Çünkü kimyasal savaşım bilinçli ve kontrollü bir biçimde uygulandığında, diğer yöntemlere oranla daha yüksek etkililiktedir, daha hızlı sonuç verir, ürünleri özellikle tarla koşullarında mikotoksin bulaşmalarından koruyabilir ve bitki gelişiminin isteğe uygun biçimde yönlendirilmesini sağlayabilir. Bu avantajları nedeniyle, tüm dünyada pestisit imalatı ve tüketimi giderek artmaktadır.

Bütün bu avantajlarına karsın, bilinçsiz ve kontrolsüz biçimde uygulanan kimyasal savaşım, zararlı organizmalarda pestisitlere duyarlılıgın azalmasına, çevre kirliligine, sağlık sorunlarına ve tarım ürünü ihracatının olumsuz etkilenmesine yol açar. IPM ya da kısaca entegre savasım, en basit ve en kısa sekliyle, tarımsal savasımda bilinen tüm yöntemleri olabildigince bir arada ve dengeli kullanarak, bitkileri etkin biçimde hastalık, zararlı ve yabancı otların etkilerinden korumak, çevre ve insan saglıgına olumsuz etkileri en aza indirmek biçiminde tanımlanmaktadır.

(SAR) SİSTEMİK UYARILMIŞ DAYANIKLILIK (SYSTEMIC ACQUIRED RESISTANCE) Bitkiler fungus, bakteri ve virüsler gibi patojenlerin neden olduğu bazı hastalıklardan korunmak için bünyelerinde bir dizi doğal savunma mekanizması geliştirmişlerdir. Patojenler bitkiye saldırdığı zaman bitki, hücre duvarı ve mum tabakasının varlığı gibi ya önceden oluşmuş engeller yoluyla, ya infeksiyon bölgesinde hızlı hücre ölümleri ile sınırlanmış savunma bölgesi oluşturarak, ya da sistemik olarak aktive edilmiş dayanıklılık diğer bir ifade ile uyarılmış dayanıklılık kısaca SAR savunma mekanizması ile karşı koymak durumundadır.

Kısaca SAR, bitki hastalıklarına karşı bitkide bulunan doğal savunma mekanizmasının uyarılması temeline dayanmaktadır. SAR mekanizması üç gruba ayrılarak incelenebilir. İlk olarak bir teşvik edici uygulanır. Bu bir patojen, sentetik kimyasal ve protein gibi metabolik bir ürün olabilir. İkinci olarak, teşvik edici harekete geçer. Son unsur ise SAR genlerinin aktivasyonundan sonra meydana gelen biyolojik hücre değişiklikleridir.

SAR için en iyi bilinen teşvik edici salisilik asittir. ( Aspirinin ham maddesi) Salisilik asit SAR da önemli bir rol oynar ve lokal ön infeksiyon sonrası bitkide artar. Salisilik asiti toplayamayan toplayamayan bitkilerde SAR biyolojik olarak uyarılmaz. Bu nedenle salisilik asit SAR a öncülük eden önemli bir sinyal molekülüdür.

Bitkide mevcut olan doğal savunma sisteminin harekete geçirilmesiyle gerçekleşen sistemik kazanılmış dayanıklılığın (SAR) devreye girmesi, bitki koruma için yeni bir teknoloji oluşturmaktadır. Bitki koruma için yeni bir kategori olan SAR reaksiyonu bitki aktivatörleri sayesinde harekete geçirilerek, hastalıklara karşı daha uzun süre dayanıklılık sağlanmaktadır.

Bitki Aktivatörü Nedir? 26 Haziran 2002 Resmi Gazete de bitki aktivatörlerinin ruhsatlandırılmasında istenen bilgi ve belgeler açıklanmıştır. Buna göre bitki aktivatörleri bitkilerin doğal savunma sistemlerini aktive eden, besin maddelerinden daha iyi yararlanmalarını sağlayan, stres koşulları ve benzeri dış etmen ve etkenlerden korunması için yardımcı olan ve verimini ve ürün kalitesini olumlu yönde etkileyen doğal ve/veya kimyasal güçlendirici, direnç arttırıcı, toprak yapısını düzenleyici özellikleri olan ve bu özelliklerden birini veya birkaçını bir arada taşıyan maddelerdir diye tanımlanmıştır.

Bitki aktivatörlerinin amaçlarını şöyle sıralayabiliriz: Savaşımı çok güç olan patojenlere karşı bitkilerin savunma sistemini uyarmak (Aşılama). Fungusit etkililiğini arttırmak. Bitkilerde diğer mekanizmaların uyarılması ile daha kaliteli ve daha fazla ürün elde etmek. Ardışıklı kullanım ile daha az pestisit ile daha fazla hastalık kontrolü sağlamak.

Biyoaktivatörlerin Özellikleri Pek çok çevre tarafından bu maddeler Biyokimyasal Pestisitler olarak adlandırılsalar da, tahmin edilenin aksine direkt olarak hiçbir şeyi öldürmemektedirler. Bunun yerine, konakçı dokusuna patojenin penetrasyonunu önleyerek veya patojenlere karşı savunma mekanizmasını aktive ederek, konakçı-patojen interaksiyonundaki belli basamaklara engel olmaktadırlar. Bu dolaylı etkilerine bağlı olarak Hastalık Kontrolü Ajanları olarak ta anılmaktadırlar.

Biyoaktivatörler ve biyostimülantlar, hastalık resistansındaki boşluğu dolduracak bir köprü görevi görmekte, bitkiye kendini koruması için sinyal göndermektedirler. Başka bir deyişle SAR ın uyarılmasına sebep olmaktadırlar. Bu maddelerin çok az miktarlarda da olsa bitki bünyesine verilmesi; insan bağışıklık sisteminde aşıdan sonra oluşan tepkilerin benzerlerinin oluşmasına sebep olur. Bu aktivasyon BİTKİ BAĞIŞIKLIĞI olarak adlandırılır ve memelilerdeki bağışıklık sistemiyle kıyaslanabilir. Bu gruptaki maddelerin sağladıkları en önemli avantaj ise daha seyrek uygulama sonucunda daha uzun süreli resistans sağlamalarıdır.

Bitki aktivatörü bitki savunma mekanizmasını aktif hale getirdiğinde, bitki patojen saldırılarına karşı başarılı bir biçimde korunmaya başlar. Ancak fungus ve bakterilere karşı doğrudan etkisi yoktur. Uygulama zamanı çok önemlidir. Bitki aktivatörleri kullanıldıktan yaklaşık 7 gün sonra tüm savunma mekanizması tam olarak aktive olmaktadır. Bitki aktivatörlerinin diğer bir avantajı ise, uygulamadan sonra yeni gelişen tüm yeni bitki kısımlarının da hastalıklardan korunmasıdır. Bitki aktivatörleri sadece koruma sağladığı ve varolan infeksiyonları kontrol edemediği için, mutlaka hastalık oluşmadan önce uygulanması gerekmektedir.

Dünyada ruhsatlı çeşitli preparatlar vardır. Bu ürünlerden bazıları: Messenger, Maxicrop, ISR 2000 Microfer,Crop-set, Agrifos-400 Humiforte,Stubble-Aid, Param-A, Apogee gibi. Bitki aktivatörleri çoğunlukla suda çözünen olarak formüle edilmiştir. granül (WG)

Messenger, bitki koruma ve ürün üretimi için kullanılan, doğal yolla oluşan harpin proteini içeren bir bitki aktivatörüdür. Messenger bitkinin büyüme, çoğalma ve savunma sistemlerini uyarır. Toksit değildir, çevreye ve insanlara dosttur. Daha sağlıklı, yüksek verimli ürün sağlar. EDEN tarafından ticari ürün haline getirilen ilk harpin protein MESSENGER dir (Kropp ve ark., 2001).

Harpin proteinin keşfi Bilim adamları 30 yıldır bitkilerin patojenleri nasıl tanıdığı ve özellikle bitkilerdeki savunma sistemleri üzerine çalışmalar yapmaktadır. Böyle bir araştırma 1990 larda Cornell Üniversitesi nde yürütülmüştür.bu araştırmada, bilimadamları Ateş Yanıklığı etmeni Erwinia amylovora adlı bakteriyi kullanmışlardır. Erwinia amylovora HARPİN PROTEİN adı verilen bir proteini doğal olarak sentezlemektedir.

Messenger Nasıl Çalışır? Messenger hedef bitki üzerine püskürtüldükten sonra, Harpin bitkinin reseptörlerine bağlanır ve klasik sistemik uyarılmış dayanıklılığı (SAR) aktive eden kompleks sinyal yollarını başlatır. Messenger uygulamasından sonra, bitki reseptörlerine bağlanan harpinin 10-15 dakika içinde aktive olduğu ve takip eden 3-5 gün içerisinde tam olarak sistemik yanıtın ortaya çıktığı görülür.

MESSENGER uygulamasını takiben, aynı zamanda Bitki Büyüme Sistemleri de aktive olur. Kök gelişiminde, yaprak biyoması, çiçeklenme ve meyve oluşumunda artış görülür. Bitkinin fotosentez aktivitesi ve besin maddesi depolama düzeyi artar. Ürün verimindeki artışın yanı sıra hasat edilen ürünün raf ömrü uzar.

Maxicrop Maxicrop, bir deniz yosunu özüdür. Kuvvetli kök gelişmesi sağlayarak, bitkilerin topraktan daha fazla besin maddesi ve su almalarını sağlar. Bitkilerde % 30 a kadar verim artışı sağlar. Ürünlerin depolama dayanıklılığını artırır. Virüslerin çoğalmasını frenler. Nematodların zararını azaltır. Maxicrop, bitkilerin klorofil üretim seviyelerini artırmak suretiyle onların doğal büyüme ve gelişmesini uyarır.

Bitki Aktivatörlerinin Bitki Verimi Üzerine Etkileri Tahıllarda küllemeye (Erysiphe graminis) karşı bitki aktivatörlerinin rolü incelenmiştir. Yapılan çalışmalarda bitki aktivatörü uygulanmış ve uygulanmamış buğday yaprakları karşılaştırılmış ve kontrol yapraklarında % 100 e yakın hastalık gelişimi meydana gelirken, bu oranın aktivatöre maruz kalmış örneklerde oldukça az olduğu görülmüştür.

Sadece bitki aktivatörü uygulaması sonucu tahıllarda, uygulamadan sonra birkaç hafta koruma sağlandığı belirtilmiştir. Bitki aktivatörü koruma sağlar fakat uygulama sırasında var olan infeksiyonları kontrol edemez bu yüzden hastalık başlamadan önce uygulama tercih edilmelidir. Ayrıca pirinçte Pyricularia oryzae ye karşı uygulanan bitki aktivatörünün, tahıllardakine benzer olarak uzun süreli bir koruma sağladığı belirtilmiştir (Cetin, 2004)

Seralarda domates ve biber küllemesi, bakteriyel benek hastalığı gibi çeşitli sebze hastalıkları ürünlerde büyük kayıplara sebep olmaktadır. Bu hastalıklara karşı çeşitli fungusit uygulamaları gerçekleşse de bitki aktivatörlerinin kullanılması patojenlere karşı dayanıklılığı artırmaktadır. Bu konuda sera sebzeciliği araştırma komitesinin domates, biber ve salatalık bitkilerinde yaptığı çalışmalarda hem fitotoksite gözlemlenmemiş hem de hastalık gelişimlerinin azaldığı tespit edilmiştir (Çetin, 2004).

Tosun ve ark. (2006), yaptıkları bir çalışmada ise geç yanıklık hastalığını kontrol eden Agrifos-400 isimli fungusitin aynı zamanda iyi bir bitki aktivatörü olduğunu kanıtlamışlardır. Tütünde önemli bir sorun olan Peronospora tabacina'ya karşı Amerika ve Avrupada farklı tütün çeşitlerinde yapılan çalışmalar sonucu bitki aktivatörünün tek başına kullanımı durumunda önemli bir koruma sağladığı saptanmıştır. Ayrıca Avrupada yapılan çalışmalarda bitki aktivatörünün metalaxyl- M ile olan karışımının uygulanması durumunda hastalığın büyük ölçüde önlendiği belirtilmiştir. (Cetin, 2004)

Bitki aktivatörlerinin tek başlarına veya cyprodinil, fenpropidin gibi fungisitlerle karışım halinde uygulanması buğdayda ürün gelişimini sağlamaktadır. Ayrıca bitki aktivatörlerinin düzenli olarak uygulanması ürün artışını neden olmaktadır. Buğdayda bitki aktivatörünün yalnız uygulanması durumunda %9'luk bir ürün artışı sağlanırken bu oran bitki aktivatörü ve fenpropidin için %13, bitki aktivatörü ve cyprodinil karışımlarında ise %17 olarak bulunmuştur.

Yapılan çalışmalar bitki aktivatörlerinin fungusit kombinasyonları sayesinde daha etkili olduklarını göstermiştir. Fungusitler erken hastalık kontrolü sağlarken bitki aktivatörü sonradan devam edecek enfeksiyonlara karşı uzun süreli koruma sağlar. (Cetin, 2004)

SONUÇ Bitki aktivatörleri tarımsal savaşımda bugüne kadar tercih edilen klasik mücadele yöntemleri dışında yer almakta ve bitki koruma için yeni bir teknoloji oluşturmaktadır. Fungal, bakteriyel ve viral kaynaklı enfeksiyonlara karşı sadece serada değil, tarla koşullarında da uzun süreli koruma sağlayan bitki aktivatörlerinin düzenli olarak kullanılması ürün artışına sebep olmaktadır.

Bitki hastalıklarına karşı etkili koruma sağlayan bitki aktivatörleri uygulamadan sonra yeni gelişen tüm bitki kısımlarını hastalıklardan korumakta ve bu sayede bitkiler daha az duyarlı olmaktadır. Çevre ve üretici dostu olması nedeniyle kullanımı günden güne artmaktadır. Bitki aktivatörlerinin tarım ürünlerinin ihracatında pestisit kalıntıları nedeniyle yaşanan olumsuzlukların da en aza indirilmesindeki rolü açısından üreticiler arasında geleneksel kontrol metodlarına alternatif olarak daha çok tercih edildiği görülmektedir.

Kaynaklar Agrios, G.N., 1997. Plant Pathology. Fourth Edition. Academic Press., San Diego, CA USA. 93-112, 192-193. Aktaş L. Ve Güven A., 2005 Bitki Savunma Sistemlerinde Hormonal Sinyal Moleküller ve Çapraz-İletişimleri Çankaya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Journal of Arts and Sciences SayI:3 Arıcı Ş. Yardımcı N., 2001 Bitkilerde Uyarılmış Dayanıklılık Atatürk Üniv. Ziraat Fak. Derg. 32(1), 83-86. Ben-Shalom N, R. Ardi, R.Pinto, C.Akı, E. Fallik, 2003. Controlling Gray Mould Caused by Botrytis cinerea in Cucumber Plants by Means of Chitosan, Crop Protection, Vol.22 (2), pp 285-290. Ben-Shalom, N, C. Akı, R. Ardi, R. Pinto. 2002 Elicitation Effects of Chitin Oligomers and Chitosan Sprayed on the Leaves of Cucumber (Cucumis sativus) and Bean (Phaseolus vulgaris) Plants, Israel Journal of Plant Science, Vol. 50 (3), pp 199-206. Çetin N. 2004. Domatesin (Lycopersicon esculentum Mill.) Biyolojik Preparatlar ile Uyarılarak Total Protein ve Peroksidaz Seviyelerinin Değişen Elisitasyon Tepkisinin Saptanması. (Yüksek Lisans Tezi) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, Türkiye. Cetin N. 2004. Organik Tarım, Bitkilerde Bağışıklık Sistemi, SAR ve IPM. Yüksek Lisans Semineri. Ç.O.M.Ü Fen-Edebiyat Fakültesi. Biyoloji Bölümü s: 14 Çanakkale Dereboylu A. ve Tort N. 2009. Bazı Aktivatör ve Fungisit Uygulamalarının Cucumis sativus L. (Hıyar) Bitkisinde Verim-Kalite Üzerine Etkisi Koç E. ve Üstün A., 2008 Patojenlere Karşı Bitkilerde Savunma ve Oksidanlar Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 24 (1-2) 82-100 Tosun N. Ergün A., 2002 Bitkisel Üretimde ve Tarımsal Savaşımda Yeni Bir Yaklaşım Olarak Bitki Aktivatörlerinin Rolü. TAYEK/TYUAP 2002 Yılı Tarla Bitkileri Grubu Bilgi Alışveriş Toplantısı Bildirileri. Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü. Yayın No: 109. 248-263. Tosun N, N.Ü.Karabay, H.Türküsay, C.Akı, İ.Türkan, R.L. Schading. 2003. The Effect of Harpin Ea as Plant Activator in Control of Bacterial and Fungal Diseases of Tomato,5th World Congress on the Processing Tomato, 8th ISHS Symposium on Processing Tomato. İstanbul. Tör M. 1998 Bitkilerde Moleküler Konukçu-Patojen İlişkilerindeki Son Gelişmeler Tr. J. of Biology 22 271-285 TÜBITAK Tör M, 1998. Bitkilerde Moleküler Konukçu-Patojen İlişkilerindeki Son Gelişmeler. Tr. J. of Biology, TÜBİTAK, 22: 271-285 http://www.oncutarim.com/aktivitor.html http://www.maxicrop.com http://www.tarimsalbilgi.org/forums/bitkisel_uretimde_ve_tarimsal_savasimda_yeni_bir_yaklasim_olarak_bitki_aktivator-t2815.0.html;wap2 http://www.growlightexpress.com/blog/2010/07/harpin-protein http://www.scribd.com/doc/13890509/btk-sekonder-metaboltlernn-byoteknolojk-onem /

DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER